Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, “Bugün Gaziantep’te faaliyet gösteren kayıtlı Suriyeli işletme sayısı, odamız, Sanayi Odası ve Esnaf Odaları dahil toplam 6 bin 300. Kayıtlı Suriyeli istihdam sayısı ise 12 bin. Bu sayılar bile şehrimizdeki Suriyeli nüfusu düşününce kayıt dışılığın boyutunu gözler önüne sermeye yeter” dedi.
Otomotiv sektörü işletmecisi Mehmet Çelik ise konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “İlk geldiklerinde misafir olarak geldikleri ve bir süre sonra tekrar dönecekleri söylendi. Hepimiz onlar için elimizden geleni yaptık. Evlerimizi de açtık, eşyalarımızı da paylaştık çünkü olması gereken buydu” dedi ve ekledi:
“Bu misafirlik 10 yılı geçti, şu anda aklınıza gelebilecek her türlü sektörde onlar çalışıyor. Herkes kendi kısmetini kazanır ama maliyet ve giderleri hesaplayınca haksız bir rekabet oluyor. Biz de bu durumdan olumsuz etkileniyoruz. Ben kiramı, vergimi, personel maaşını, sigortamı, faturalarımı öderken, onlar ya bunların birçoğunu ödemiyor ya da bir işletmede 5-6 ortak çalışıyor, giderleri olmadığı için de bizden fazla kazanmış oluyorlar.”
Türkiye’de son dönemde sığınmacılara yönelik artan öfkenin nedenlerinin birinin ülkedeki ekonomik koşullar ve sığınmacıların kayıt dışı çalışmasından kaynaklanan haksız rekabet olduğu değerlendirmeleri kimi çevrelerce yapılıyor.
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı (GİB) verilerine göre, 27 Haziran 2024 itibariyle İstanbul’dan sonra geçici koruma kapsamındaki en fazla Suriyeli, 429 bin 855 kişinin yaşadığı Gaziantep’te bulunuyor. İstanbul’da ise bu sayı 530 bin 506.
36 bin üyeli Gaziantep Ticaret Odası’nca geçen hafta düzenlenen bir toplantıda, ekonomik sorunların tetikleyicilerinden biri olarak iç savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli göçmenler gösterildi. İktidara yapılan çağrıda “13 yıllık misafirliğin son bulması” ve başta kayıtdışı göçmenler olmak üzere tüm Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesi talep edildi.
VOA Türkçe’den Orhan Erkılıç‘a konuşan Gaziantepli esnaf, Ticaret Odası ile aynı düşünceleri paylaşırken, Suriyeli işletme sahipleri ise kente ekonomik anlamda faydaları dokunduğunu dile getiriyor.
Ülkelerinde savaş bitse bile farklı grupların kontrolünde olan bölgelerin iş, ticaret ve yaşam için henüz güvenli olmadığına dikkat çeken Suriyeli iş insanları, Türkiye’deki ekonomik krizden kendilerinin de olumsuz etkilendiğini ifade ediyor. Peki, Suriyeliler’in Türk ekonomisine katkısı ne?
Bu hafta görevinden istifa eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, AK Parti genel başkan yardımcısıyken 2021’de “Suriyeliler giderse ekonomi çöker” demişti. Ancak rakamlar bunu doğrulamıyor. Birçok Suriyeli’nin düşük ücretle ve kayıtdışı çalıştığı görülüyor.
Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi tarafından Şubat 2020’de yayınlanan “Türk İşgücü Piyasasında Suriyeli Mülteciler” araştırmasına göre, Türkiye’de yaklaşık 950 bin Suriyeli çalışıyor. Ancak çalışan Suriyeliler arasında kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 91,6 gibi çok yüksek bir seviyede bulunuyor.
Daha yakın tarihli bir rapor ise Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından hazırlanan “İşgücü Piyasasında Suriyeliler” raporu. 2021 tarihli raporda, “Suriyeliler’in çoğunlukla kayıt dışı istihdam edilmelerinin temelinde kültürel farklar, işverenlerin yaklaşımları, ekonomik koşullar ve yasal düzenlemeler gibi nedenler yatmaktadır” tespitinde bulunuluyor.
“Haksız rekabet yaratıyorlar”
Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, 46 meslek grubunu temsilen yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı basın toplantısında Suriyeli sığınmacıların kayıt dışı ticari faaliyetler yoluyla “haksız rekabet” yarattığını ve yaşanan birçok ekonomik sorunun kaynağı olduğunu savundu.
Son günlerde yoğun şekilde tartışılan pahalılık, fahiş fiyatlar ve barınma sorunlarına dikkat çeken Yıldırım, “Elbette tüm bu bahsettiğimiz sorunların tetikleyicilerinden biri hiç şüphesiz 13 yıldır şehrimizde yaşayan geçici koruma altındaki Suriyeliler’dir. Kayıt dışı ticari faaliyetlerinin yarattığı haksız rekabet, kimi sektörlerde elde ettikleri üstünlükler, işletmelerimizin iç ve dış pazar kayıpları, kiralar başta olmak üzere genel fiyat seviyesine ve sosyo-kültürel yapımıza olan olumsuz etkileri ne yazık ki her geçen gün artan bir oranda hissediyoruz’’ dedi.
Yıldırım, “Bugün Gaziantep’te faaliyet gösteren kayıtlı Suriyeli işletme sayısı, odamız, Sanayi Odası ve Esnaf Odaları dahil toplam 6 bin 300. Kayıtlı Suriyeli istihdam sayısı ise 12 bin. Bu sayılar bile şehrimizdeki Suriyeli nüfusu düşününce kayıt dışılığın boyutunu gözler önüne sermeye yeter. Bu durumun Türk işletmeler açısından yarattığı haksız rekabeti hepiniz tahmin edebilirsiniz” diye konuştu.
Otomotiv sektörü işletmecisi Mehmet Çelik ise , 2011 sonrası Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacıların şu anda her sektörde çalıştığını ifade ederek, şunları anlattı: “İlk geldiklerinde misafir olarak geldikleri ve bir süre sonra tekrar dönecekleri söylendi. Hepimiz onlar için elimizden geleni yaptık. Evlerimizi de açtık, eşyalarımızı da paylaştık çünkü olması gereken buydu.
Bu misafirlik 10 yılı geçti, şu anda aklınıza gelebilecek her türlü sektörde onlar çalışıyor. Herkes kendi kısmetini kazanır ama maliyet ve giderleri hesaplayınca haksız bir rekabet oluyor. Biz de bu durumdan olumsuz etkileniyoruz. Ben kiramı, vergimi, personel maaşını, sigortamı, faturalarımı öderken, onlar ya bunların birçoğunu ödemiyor ya da bir işletmede 5-6 ortak çalışıyor, giderleri olmadığı için de bizden fazla kazanmış oluyorlar.”
“İşveren, Suriyeliler nedeniyle yevmiyeyi azaltıyor”
Sarımsak tarlasında dört çocuğu ve eşiyle mevsimlik tarım işçiliği yaptığını ifade eden Müslüm Ceylan da, Suriyeliler’in gelmesiyle birlikte tarım işinde daha ucuza çalışmak zorunda kaldıklarını ifade etti.
Ceylan, “Son yıllarda verilen ücrete ‘tamam’ demek zorunda kalıyoruz. Çünkü bizim kabul etmediğimiz yevmiyeleri Suriyeliler kabul ediyor. İtiraz ettiğimiz zaman işveren bizi, Suriyeli işçileri çalıştırıp bize iş vermemekle tehdit ediyor. Defalarca Suriyeliler’e kabul etmemelerini söyledik ama bizi dinlemiyorlar. Bir an önce ülkelerine dönseler işçi olarak bizim değerimiz yeniden artar” diye konuştu.
Gaziantep’te beş yıldır tekstil sektöründe hizmet verdiğini ifade eden işletme sahibi Suriyeli Yusuf E. M. ise Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlardan Suriyeli iş insanlarının da etkilendiğini belirtti.
Suriyeli bir Türkmen olarak hem Suriye’de hem Türkiye’de dışlandığını anlatan Yusuf E.M. “Şu anda Antep’in Ünaldı bölgesinde çalışan Suriyeli işletme sahiplerinin neredeyse yarısı Mısır, Kerkük, Libya gibi bölgelere taşındı. Biz ekonomik anlamda ne Antep’e ne de Türkiye’ye zarar verdik. Gece gündüz çalışıyoruz, çalışan bir kitle nasıl zarar verebilir ki? İş verenin vicdansızlığı, ev sahibinin vicdansızlığı Suriyeli’ye mal ediliyor. Bizim artık bir tadımız kalmadı, çoğu gitti, böyle devam ederse biz de gitmenin yollarını arıyoruz. İşçi kesim gitse Antep’in ekonomisi zarar görür. Hem tekstilde hem tamirhanelerde hem tarımdaki işi Suriyeliler yapıyor” diye konuştu.
İstikrar ve güvenlik vurgusu
Gaziantep Ticaret Odası’ndan yapılan açıklamayı doğru bulmadığını belirten Suriyeli iş insanı B.H. de, Gaziantep’e katma değer sağladıklarını ifade ederek, ülkesinde farklı grupların yönettiği bölgelerde iş yapmanın da işletme kurmanın da mümkün olmadığını belirtti.
B.H., Ticaret Odası Başkanı Yıldırım’ın görüşlerinin aksine ekonomiye zarar vermediğini, tam tersine kent ve ülke ekonomisine katkı sağladığını savundu:
“Yaklaşık yedi yıl önce burada başlattığım işletmemi giderek büyüttüm. Şu anda 100’den fazla kişi buradan ekmek yiyor. Ürettiğim ürünleri Ortadoğu’nun yanı sıra Avrupa ülkelerine de ihraç ediyorum. Her türlü işim, işletmem, ticaretim yasal zeminde ve prosedüre uygun. Üretim yapıyorum, ticaret yapıyorum, vergimi ödüyorum ve Türkiye’ye ticari ve ekonomik değer katıyorum. Ben ticaret odası başkanının dediği gibi Antep ekonomisine zarar vermiyorum, tam tersi Antep ve tüm Türkiye ekonomisine fayda sağlıyorum.”
Bir iş insanı olarak her yerde üretim yapabileceğini söyleyen B.H., “Elbette ülkeme dönüp orada da üretim yapmak isterim. Ancak şu anda ülkemde gidebileceğimiz alanların hiçbirinde devlet yok tam bir güvenlik yok. Suriye’deki tek sorun savaşın bitmesi değil, devlet yok, güvenlik yok. Oralarda birçok örgüt ve grup var. Her an birisi gelip bana ya da işletmeme zarar verebilir ya da el koyabilir. Türkiye’yi seviyorum, halk da devlet de bize sahip çıktı ama şunu tüm samimiyetimle söylüyorum; ülkemde tekrar istikrar sağlanıp güvenli hale geldiği an bir dakika bile durmadan gidebilirim” dedi.