CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet Halk Partisi, ikinci yüzyılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak ve demokratik bir hukuk devletini tesis etmek için üzerine düşeni mutlaka yapacaktır ve ilk seçimde biz yürekten inanıyoruz bu adaletsiz, lebaleb hukuksuzluk içerisinde olan saray iktidarını sandıkta ebediyete uğurlayacağız.” dedi.
Haber Merkezi / CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmak üzere basın toplantısı düzenledi.
Basın açıklamasında “Covıd-19 pandemisi sebebiyle insanlar büyük acılar yaşıyorlar, sevdiklerine sarılamıyorlar, sevdiklerini ebediyete uğurlayamıyorlar, cenazelerine katılamıyorlar. Yüzlerce sağlık çalışanını, binlerce vatandaşımızı kaybettik ve son dönemde vaka artışında Avrupa’da şampiyonuz. ” diyen Erkek, “Bugün günlük vaka sayısı 10 bine ulaşan Almanya tam kapanmayı planlarken biz otobüsler lebaleb, kapalı spor salonları lebaleb, lebaleb kongreler, toplantılar yapıyoruz. Ama kim yapıyor, kim yapabiliyor? Saray iktidarı ve AK Parti. Çünkü saray iktidarı ve çevresi imtiyazlı sınıf. ” ifadelerini kullandı.
Basın açıklamasına “Bir iktidar düşünün anayasa tanımıyor, kanun tanımıyor, kural tanımıyor, ahlak da tanımıyor, vicdan da tanımıyor. Anayasamızın 10. maddesini herkese hatırlatmak istiyorum. Kanun önünde eşitlik maddesi. “Herkes kanun önünde eşittir” diyor. “Hiçbir aileye, kişiye, zümreye ya da sınıfa imtiyaz tanınamaz” diyor. Yine aynı madde “devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” diyor. Yani düşünebiliyor musunuz kanun, kural tanımaz bir devlet yönetimi, bir iktidar. Ama diğer tarafta eczanede oturan üç tane sağlık çalışanına maskeleri takılı oturduğu, müşteri olmadığı halde ceza uygulanıyor. Sokakta işsiz bir genç maskesi burnunun altına düştüğü için ceza uygulanıyor. Vatandaş sokakta cezalandırılıyor, esnaf cezalandırılıyor ama lebaleb toplantılar, lebaleb kongreler tam gaz devam ediyor.” sözleriyle devam eden Erkek, açıklamasının devamında şunları söyledi;
Devlet ciddiyetle yönetilir. Ancak bugün geldiğimiz nokta itibariyle saray iktidarı bütün toplum için, milletimiz için, Türkiye için tam bir adalet sorunu, sağlık sorunu, güvenlik sorunu haline gelmiştir. Bir de diyorlar ki, Türkiye için güven ve istikrar. Sloganları da bu. Böyle bir iktidar, böyle sorumsuz, vicdansız, kural, kanun tanımayan bir iktidar, yönetim nasıl Türkiye için güven ve istikrar sağlayacak. Asıl sorunumuz zaten güven vermemeleri, dünyaya güven vermiyorlar. Onun için işsizlik büyüyor, onun için yoksulluk büyüyor, onun için yatırımcı gelmiyor.
Bir de diyorlar ki, artık milletle, toplumla alay etmeyi maalesef, insanların aklıyla alay etmeyi de bir alışkanlık haline getirdiler. Bir de mitomani yaşıyorlar söyledikleri yalanlara artık kendileri de inanıyorlar. Diyorlar ki, “19 yıl bir hazırlık süreciydi. Biz yeni başlıyoruz.” Ama hazırlıkta sınıfta kaldılar. Hem de bütün derslerden sıfır alarak sınıfta kaldılar. 19 yıldır tek başına yönetiyorlar, millet her yetkiyi verdi. Son 3 yıldır tek adam sistemini de verdi. Türkiye’nin ülkemizin hangi temel sorununu çözdünüz. Bunu niye anlatmadınız kurultayınızda? Eğitimdeki sorunlar mı çözüldü, ekonomideki sorunlar mı çözüldü, adaletteki sorunlar mı çözüldü, ya toplumsal barışımız? Hangi temel sorunu çözdünüz 19 yılda? Birde ne diyordu AK Parti Genel Başkanı Erdoğan? İlk dönemi için “benim çıraklık dönemim” diyordu. İkinci dönemi için “kalfalık dönemim” diyordu. “Üçüncü dönemim ustalık dönemi”. 2011’den sonrası ustalık dönemiydi, en son 2018’de “büyük ustalık dönemim” dedi. Şimdi ustalık döneminden büyük ustalık döneminden hazırlık dönemine geçiş yaptılar. Bu 19 yılda da memleketi uçurumun kenarına getirdiler, ama millet kurtardı. Bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık. Daha sonra o darbeyi ve OHAL dönemini fırsat bilerek de köklü sistem değişikliklerine gittiler.
“Pırıl pırıl gençler cezaevinde tutuklu”
Yeni anayasa tartışmaları. Kongrelerinde AK Parti Genel Başkanı dedi ki, “yeni bir anayasa yapalım ve bu anayasanın ruhu insan olsun”. Siz insanın ruhunu yok ettiniz, mutluluğunu çaldınız. Bakın bugün Cumartesi Anneleri yargılanıyor. Bugün Türkiye’de gazeteciler yargılanıyor, bugün Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri yargılanıyor. Pırıl pırıl gençler cezaevinde tutuklu. Bugün Türkiye’de Çorlu tren kazasında evladını kaybeden anneler yargılanıyor. Bugün Türkiye’de Metin Akpınar, Müjdat Gezen yargılanıyor. Milletvekilleri yargılanıyor. Siyasi partiler kapatılmak isteniyor.
Bugün Türkiye’de saray iktidarının yaşadığı korkuya bakın, belediye başkanlarımız yargılanıyor, il başkanlarımız yargılanıyor. Bugün Türkiye’de bizim büyükşehir ve il belediyelerimizin mülkiyetlerindeki kullanımlarındaki taşınmazlar kâğıt üstündeki vakıflara devrediliyor. 31 Mart’a kadar, 23 Haziran’a kadar aklınız neredeydi, bu korku neden? Bizim belediyelerimiz üzerinde, yerel yönetimler üzerinde tahakküm baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Hangi baskıyı kurarlarsa kursunlar her zaman söylediğimiz gibi, hiçbirimiz bir santim dahi geri adım atmayacağız.
“İlk seçimde Türkiye’yi de kaybedecekler”
İstanbul’da Gezi Parkını alıyorlar Büyükşehir Belediyesinden. Hâlbuki Taksim Gezi Parkı için ve Taksim Meydanı için proje yarışmaları yapılmış, halka sorulmuş, katılımcı demokrasi işletilmiş, referandum yapılmış. Güzel, dünyanın örnek meydanlarından biri yaratılacak, yeşil alanlar yaratılacak proje, tam başlama aşamasına gelirken korkuya bakın ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi elinden Taksim Gezi Parkını alıyorlar. Daha önce de söyledik, İstanbul’u kaybettikten sonra dengelerini de kaybettiler. Hani diyordu ya AK Parti Genel Başkanı Erdoğan “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder”. Evet, ilk seçimde Türkiye’yi de kaybedecekler. Aslında Türkiye kazanacak, saray iktidarı kaybedecek, onlar kaybedecek.
Yeni anayasayı toplumsal bir uzlaşmayla ve insan odaklı olarak biz yapacağız. Çünkü yeni anayasayı insan odaklı bir anayasayı demokrasiye inananlar yapabilir, demokratlar yapabilir. Liberal demokrat olabilirsiniz, sosyal demokrat olabilirsiniz, muhafazakâr demokrat, milliyetçi demokrat olabilirsiniz ama burada sihirli kelime demokrat. Demokrat olacaksınız. OHAL döneminde anayasa değişikliği referandumu yapanlar asla demokrat olamazlar. Dünyanın hangi demokratik ülkesinde OHAL dönemlerinde köklü anayasa değişiklikleri yapılır, dünyanın hangi demokratik ülkesinde seçim yapılır OHAL dönemlerinde. Referandumu yaptılar, seçimi yaptılar ondan sonra OHAL’i kaldırdılar. Bugün sivil darbe süreci de devam ediyor.
“Siz kendinize uyduracağınız bir anayasa istiyorsunuz”
Yaşadığımız tüm sorunların temelinde aslında sistem sorunu yatıyor. Yeni anayasa yapacağız diyorlar ama şunu da ısrarla söylüyorlar: “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dayanan bir anayasa yapacağız.” Yani bu sistemi savunuyorlar. 3 yılda iflas eden ve vatandaşın sorunlarını, Türkiye’nin sorunlarını ağırlaştıran bu sistemi savunuyorlar. Kişiyi, partiyi, devleti birleştiren sistemi savunuyorlar. Evet, bugün ülkemizin yaşadığı temel sorun kişi, parti, devlet birleşmesidir. Devlet başkanlığı sıfatı, kabine başkanlığı sıfatı, başkomutanlık sıfatı bir siyasi parti Genel Başkanında birleşmiştir. Bir siyasi parti Genel Başkanı Anayasa Mahkemesine, Hâkimler Savcılar Kuruluna üye atamaktadır. Asıl sorunumuz zaten Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Şimdi bu sistemi temel alan, tahkim edecek bir yeni anayasadan bahsediyorlar. Bu yeni bir şey değil ki. Siz kendinize uyduracağınız bir anayasa istiyorsunuz. Asıl derdiniz bu. Biz ne diyoruz, tüm muhalefet ne diyor, Cumhur İttifakı dışındaki tüm siyasi partiler ne diyor? Güçlendirilmiş parlamenter sistem. Onlar Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yani patronlu başkanlık sistemi, diyor.
İki endeks, bilgi vereceğim. Hep tartışıyoruz ya işte patronlu başkanlık mı, tek adam sistemi mi, parlamenter sistem mi? Aslında dünya bize gerçeği gösteriyor. Bakın, dedik ya bu iktidar lebaleb hukuksuzluk içerisinde diye. Hukuksuzluğu büyüten de zaten bu tek adam sistemi, çünkü tam bir keyfilik hâkim. Gece çıkan kararnameler. Gece kararnameleriyle her şey hallediliyor. Çünkü saray iktidarı karanlığı seviyor. Hani diyor ya dünkü kurultayında Genel Başkan Erdoğan, “yastıklarınızın altındaki dövizleri getirin”. Siz 2002’de iktidar olduğunuzda dolar 1.67 liraydı bugün 8 lira. Şimdi diyorlar ki “yastıklarınızın altındaki dövizleri getirin”. Ama değerli basın mensupları, size söylemiyor, bize söylemiyor, esnafa, çiftçiye, işçiye, emekliye, vatandaşa söylemiyor merak etmeyin. O gece kararnameleri çıkmadan önce dolar alan yandaşlarına söylüyor.
“Bu lebaleb hukuksuzluktan hep birlikte kurtaracağız”
Sorun sistemde, sorunlarımızı ağırlaştıran da sistem. Hukukun üstünlüğü endeksinde dünyadaki ilk 10 ülke. Hemen sayacağım, Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç, Hollanda, Almanya, Yeni Zelanda, Avusturya, Kanada, Estonya hukukun üstünlüğü endeksinde dünyadaki ilk 10 ülke tamamı parlamenter sistemle yönetiliyor. İsviçre meclis hükümeti sistemi. Tamamı parlamenter sistem. Nerede başkanlık burada? Son 10 ülkeye bakın çoğu patronlu başkanlık sistemi.
Dünya mutluluk endeksi. Dünya mutluluk endeksinde ilk 10 ülke; Finlandiya, Danimarka, İsviçre, İzlanda, Norveç, Hollanda, İsveç, Yeni Zelanda, Avusturya, Lüksemburg. Dünyanın en mutlu ülkeleri de parlamenter sistemle yönetilen ülkeler. Dünyanın en mutsuz ülkeleri de maalesef işte patronlu başkanlık, tek adam istemleri. İşte Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen o patronlu başkanlık sisteminden, bu keyfilikten, bu lebaleb hukuksuzluktan hep birlikte kurtaracağız.
Biz yapacağız demokrasiye inanan milyonlarla birlikte, vatandaşlarımızla, tüm siyasi partilerle, dostlarımızla birlikte. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi, ikinci yüzyılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak ve demokratik bir hukuk devletini tesis etmek için üzerine düşeni mutlaka yapacaktır ve ilk seçimde biz yürekten inanıyoruz bu adaletsiz, lebaleb hukuksuzluk içerisinde olan saray iktidarını sandıkta ebediyete uğurlayacağız.