Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında, Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen cezaları onarken, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekci ve Ayşe Mücella Yapıcı’ya verilen ceza kararlarını bozdu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, mahkumiyet kararlarını bozduğu sanıklardan Ayşe Mücella Yapıcı ile Ali Hakan Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine karar verdi.
Kararın gerekçesinde, “Osman Kavala’nın uluslararası spekülatör George Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’nün ülkemizdeki temsilciliği olan Açık Toplum Vakfı üzerinden Gezi Parkı eylemlerini organize ettiği” savunuldu.
Kavala’nın Gezi Parkı olayları şeklinde adlandırılan sürecin organizasyon, planlama ve yönlendirilmesinde yer aldığı belirtilen kararda, sanığın Gezi Parkı eylemlerini yönettiği ve finanse ettiği savunuldu. Kararda, bu eylemlerin gerçekleştirilme şekli ve sonuçları gözetildiğinde, TCK’nın 312/1. maddesinde düzenlenen hükümeti ortadan kaldırma suçundaki cebir ve şiddet unsurunun da somut olayda oluştuğunda şüphe bulunmadığı kaydedildi. Bu haliyle Kavala’nın Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan sorumlu olduğu iddia edildi.
Kararda, Can Atalay için ise “Gezi Parkı eylemlerinin koordinasyonunu gerçekleştiren Taksim Dayanışması’nın sözcüsü ve etkili üyelerinden olduğu” ifadesi yer aldı. Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın, bir plan ve organizasyon dahilinde gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında eylemlerinin bulunduğu savunuldu.
Bu sanıkların Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması’nı yönlendirdikleri öne sürülen kararda, sanıkların Gezi Parkı eylemlerinin gerçekleştirilmesindeki organizasyonda baş aktör olan ve bu eylemleri finanse eden diğer sanık Kavala ile de irtibatlı olarak birlikte hareket ettikleri kaydedildi.
Bu iki sanığın eylemlerinin, TCK’nın 312/1. ve 37/1. maddeleri kapsamında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu oluşturduğu belirtilen kararda, buna karşılık yerel mahkemenin delillerin takdir ve değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan mahkumiyetlerine karar verdiği anlatıldı. Kararda, buna karşılık “aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” denildi. Eğer savcılık, bu yönde bir temyiz talebinde bulunsaydı Kavala’nın yanında bu iki sanık da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alma riski ile karşılaşacaktı.
Kararda, sanık Çiğdem Mater için “Gezi Parkı eylemleri ile ilgili olarak hem toplumsal hem de küresel algı oluşturulması kapsamında film, belgesel ve video çekimleri yapılmasını sağladığı ve bu amaçla oluşturulan Videoccupy grubunu koordine ettiği ve bu şekliyle müsnet suçun asli faili konumunda bulunan Kavala’ya suçun işlenmesi sırasında yardımda bulunarak müsnet suçun icrasını kolaylaştırdığı” ileri sürüldü.
Yine 18 yıl hapis cezası onanan Mine Özerden’in, Anadolu Kültür A.Ş.’nin kuruluşundan itibaren diğer sanık Kavala ile birlikte çalıştığı, bir plan ve organizasyon dahilinde yürütülen kalkışma hareketinin başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında faaliyetlerinin bulunduğu savunuldu.
Kararda, Özerden’in Gezi Parkı olayları sürecinde yaptıkları provakatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri galeyana getirerek şiddet olaylarının tırmanmasına zemin hazırlayan Taksim Platformu’nun koordinatörlüğü görevinde bulunduğu ve bu paylaşımların yapıldığı Taksim Platformu/@taksimplatformu isimli Twitter hesabının yönetilmesinden ve basın açıklamalarının hazırlanmasından sorumlu olduğu kaydedildi. Kararda, sanığın, bu şekliyle müsnet suçun asli faili konumunda bulunan Kavala’ya suçun işlenmesi sırasında yardımda bulunarak müsnet suçun icrasını kolaylaştırdığı iddia edildi.
Daire, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı’nın mahkumiyetlerini bozma gerekçesinde, bu sanıkların eylemlerinin, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” kapsamında olmadığı; sanıkların eylemlerinin “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Şimdi ne olacak?
Bu kararla birlikte Osman Kavala ile 4 sanığın cezaları kesinleşmiş oldu. Can Atalay hakkındaki kararın TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla Atalay’ın milletvekilliği düşecek. Sanıkların Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma hakları bulunuyor. AYM’nin vereceği olası ihlal kararı ancak dosyanın yeniden açılmasını sağlayacak. AYM’den olumsuz yanıt verilmesi halinde dosya bu kez AİHM’e taşınacak.
Karara tepkiler ne oldu?
Karar açıklandıktan sonra sosyal medya platformu X’te (eski adıyla Twitter) #GeziOnurumuzdur etiketi TT listesine girdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay kararı için “büyük bir utanç” ifadesini kullandı: Kılıçdaroğlu, “Yargıtay, bir demokrasi mücadelesi olan Gezi Parkı Direnişinin, talimatla ‘suç’ gösterilmesi utancına ortaklık etmiştir. Unutulmamalıdır ki; Gezi direnişi, demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesidir. Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır!” diye yazdı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) sosyal medya hesabından “Yargı Saray’ın, Gezi halkındır! Hatay Milletvekilimiz Can Atalay’ın Saray yargısının hukuksuz operasyonuyla tutsak edilmesini kabul etmeyeceğiz!” mesajını paylaştı.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş da “… yargı darbesini kabul etmiyorum. Özgürlük için, 1 Ekim günü Hatay’dan Ankara’ya doğru ilk adımımı atacağım” sözleriyle “Özgürlük Yürüyüşü”nü ilan etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi “Gezi Davası’nda çıkan karar Türkiye’de yargının siyasallaştığının ilanıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Yeşil Sol Parti de şu mesajı paylaştı: “Gezi tutsaklarına verilen cezanın onanması rehin alma siyasetinin devamıdır. Rehin tutmak istedikleri Gezi tutsakları değil halkların özgür, eşit, insanca yaşama talebidir. Bu karar aynı zamanda Can Atalay’ı Meclis’e gönderen Hatay halkının iradesini tanımamaktır. Adaletsizliğe ve irade gaspına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz, tüm arkadaşlarımız özgür oluncaya dek direnmeye devam edeceğiz.”
Yargıtay kararı sonrası 17 aydır cezaevinde bulunan Mücella Yapıcı tahliye edildi. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden serbest bırakılan Yapıcı “Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet hala anlamış değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum” dedi ve ekledi: İçeride kalan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke.
(Kaynaklar: DW Türkçe, BBC Türkçe)