Türkiye Genelinde Okullar 20 Şubat’a Kadar Kapalı

Milli Eğitim Bakanı Özer, Türkiye genelinde okulların 20 Şubat’a kadar kapalı kalacağını açıkladı. Yükseköğretim Kurulu da (YÖK) tüm yükseköğretim kurumlarında bahar eğitim ve öğretim dönemi açılışının ikinci duyuruya kadar ertelendiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “10 binlerce öğretmenimiz sahada dolayısıyla bu süreci aksatmamak için Türkiye genelinde 13 Şubat’a kadar olan tatili bir hafta daha uzatıyoruz. Yani 20 Şubat itibarıyla eğitim ve öğretim başlayacak” dedi.

Bakan Özer, ayrıca deprem bölgesinde bulunan okullarda devam şartının aranmayacağını açıkladı.

NTV canlı yayınına katılan Bakan Özer, depremden etkilenen 10 ilde “2. dönemde tüm kademelerde devam şartı aranmayacak. Tüm öğrenciler istedikleri taktirde çevre illerdeki okullara nakilleri yapılacak.” açıklamasında bulundu.

Bakan Özer, farklı illerden gönüllü olarak deprem bölgesine giden öğretmenlerin okullar açıldığında izin durumlarıyla ilgili çalışmaların yapıldığını ve önümüzdeki günlerde duyurulacağını belirtti.

Yükseköğretim kurumlarında bahar eğitim ve öğretim dönemi ertelendi

YÖK de tüm yükseköğretim kurumlarında bahar eğitim ve öğretim dönemi açılışının ikinci bir duyuruya kadar ertelendiğini açıkladı. YÖK tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 günü meydana gelen ve 10 ilimizi doğrudan etkileyen deprem nedeniyle;

Bu bölgeden olup diğer illerdeki yükseköğretim kurumlarımızda öğrenim gören öğrencilerimizin eğitim ve öğretime katılamayacak olmaları,

Bu öğrencilerimizden bir kısmının yakınlarının afetten doğrudan etkilenmiş olmaları,

Yükseköğretim kurumlarımızdaki başta öğrencilerimiz olmak üzere akademik ve idari personelimizin arama, kurtarma ve yardım faaliyetlerine katılmaları,

dikkate alınarak tüm yükseköğretim kurumlarımızda bahar eğitim ve öğretim döneminin açılışı ikinci bir duyuruya kadar ertelenmiştir.

Paylaşın

Türkiye Genelinde Okullar 13 Şubat’a Kadar Tatil Edildi

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer “Tüm Türkiye’deki iklim şartlarını göz önüne alarak ve deprem bölgelerindeki çalışmaların çok daha suhuletli olması bağlamında, sadece deprem bölgesindeki iller değil çevresindeki illerin de suhuletli bir şekilde süreçleri yönetmesi için, bugünden itibaren tüm Türkiye’de tüm okullarımızı 13 Şubat’a kadar bir hafta tatil ediyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Özer, Türkiye genelinde okulların 13 Şubat’a kadar bir hafta süreyle tatil edildiğini açıkladı.

Malatya Doğanşehir’de depremden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunan Özer, sadece deprem bölgesinde değil deprem çevresindeki illerde yaşayan vatandaşların da hayatlarını kolaylaştırmak için bu kararın alındığını söyledi.

Bakan Özer, okul binalarının depremden etkilenenlere yardım ve yemek sağlamak için yedi gün 24 saat boyunca açık tutulacağını da belirtti:

“Tüm Türkiye’de şu andaki iklim şartlarını göz önüne alarak ve deprem bölgelerindeki çalışmaların çok daha suhuletle olması bağlamında sadece deprem bölgesindeki illerde değil, çevresindeki illerin de suhuletli bir şekilde süreçleri yönetmesi için bugünden itibaren tüm Türkiye’de tüm okullarımızı 13 Şubat’a kadar bir hafta tatil ediyoruz.

Böylece millet olarak, devlet olarak hem süreçleri daha rahat bir şekilde yürütme hem de özellikle bu 10 ilde akrabaları olan diğer illerdeki vatandaşlarımızın erişimini kolaylaştırmak anlamında da bu kararı almış bulunuyoruz ama bu kararı alırken tüm illerimizdeki, özellikle 10 ilimizdeki okullarımızın tamamı vatandaşlarımızın hizmeti için açık tutulacak.

Konaklama, yemek ikramıyla ilgili her türlü hizmet okullarımızda, öğretmenevlerimizde vatandaşlarımıza 7/24 kesintisiz bir şekilde intikal ettirilecek.”

12 ilde üniversitelerde bahar yarıyılı eğitim-öğretim dönemi ertelendi

Öte yandan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, yurt ve kampüs imkanları ihtiyaç halinde kullanıma sunulmak üzere Antalya, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Karaman, Kayseri, Konya, Mardin, Mersin, Niğde, Sivas, Tunceli’deki yükseköğretim kurumlarında eğitim ve öğretim döneminin, daha sonra açıklanacak bir tarihe kadar ertelendiğini bildirdi.

Yükseköğretim Kurulu’ndan (YÖK) yapılan açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ildeki yükseköğretim kurumlarında, bahar yarıyılı eğitim ve öğretim dönemine ara verildiği anımsatıldı.

Açıklamada, “Yurt ve kampüs imkanlarının ihtiyaç halinde kullanıma sunulmak üzere Antalya, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Karaman, Kayseri, Konya, Mardin, Mersin, Niğde, Sivas, Tunceli illerimizdeki yükseköğretim kurumlarında da bahar yarıyılı eğitim ve öğretim dönemi daha sonra açıklanacak bir tarihe kadar ertelenmiştir” bilgisine yer verildi.

Paylaşın

Bakan Özer, Özel Okul Zam Oranını Açıkladı: Yüzde 65

Özel okulların 2023’te yapacağı zam oranı belli oldu. Özel okul temsilleriyle bir araya gelen Bakan Özer, bu sene bir değişikliğe gittiklerini belirterek, ”ÜFE yerine TÜFE’yi baz alacak şekilde belirleme kararı aldık” dedi. Bakan Özer, 2023-2024 özel okul zam oranının yüzde 65 olduğunu açıkladı. 

Haber Merkezi / Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, özel öğretim kurumlarının önümüzdeki yıl eğitim ücretlerinde yapacakları artışa ilişkin kurum temsilcileriyle bir toplantı yaptı.

Bakanlık Tevfik İleri Salonu’nda gerçekleşen görüşmeye MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mustafa Gelen, Teftiş Kurulu Başkanı Metin Çakır; TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk, ÖZDER Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, ÖZDEBİR Yönetim Kurulu Başkanı Naci Atalay, ÖZKUR-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Enis Şener, TOBB Eğitim Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Metin Özer ve TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Taşel katıldı.

Özel okulların gelecek yıl eğitim ücretlerinde yapacakları artışın ele alındığı toplantı sonrasında açıklama yapan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, özel öğretim kurumlarının kalitesinin artması ve hizmetleriyle ilgili ihtiyaç duydukları desteklerin de kapsamlı bir şekilde değerlendirildiğini kaydetti.

Özer, Millî Eğitim Bakanlığının ocak ayında açıklanan ÜFE ve TÜFE oranlarını dikkate alarak özel öğretim kurumlarının bir sonraki yıl yapacağı artışı tüm öğrenci ve veliler adına belirlediğini anlatarak bu yıl artış hesaplamasında bir değişikliğe gitme kararı aldıklarını açıkladı. Özer, “Üretici fiyat endeksinden ziyade tüketici fiyat endeksini baz alacak şekilde 2023 yılı fiyatını belirleme kararı aldık.” dedi.

“Artış oranı yüzde 65”

Özer, 2023 yılındaki enflasyon beklentisinin düşük olması ve velilerin bu süreçte desteklenmesi bağlamında Millî Eğitim Bakanlığı olarak bu yılki ücret artışı oranını yüzde 65 olarak belirleme kararı aldıklarını ifade etti.

Özel öğretim kurumları temsilcilerinin tamamının artışın yetersiz olduğuna ilişkin görüş belirttiğini söyleyen Özer, “… Ama biz hem hükûmet hem de Millî Eğitim Bakanlığı olarak 2023 yılındaki enflasyon beklentilerini ve tüketici fiyat endeksini dikkate alarak yeni fiyatı belirleme kararı aldık. Hem de velilerimizi destekleme anlamında da böyle bir karar aldık ve bu kararı, inşallah, yarından itibaren uygulamaya sokmuş olacağız. Yeni almış olduğumuz kararın tüm öğrencilerimize, özel öğretim kurumlarındaki velilerimize hayırlı olmasını diliyorum.”

Konuşmasında sektör temsilcilerine teşekkür eden Özer, “Her ne kadar sektör temsilcileri, bu artış oranını kabul etmeseler de yeni uygulamanın getirmiş olduğu zorlukları, inşallah, hem bakanlık hem de özel öğretim kurumları birbirine destek olarak birlikte aşacağız.” diye konuştu.

Paylaşın

Milli Eğitim Bakanlığı’nda 32 Bin İşçi Yılda İki Ay İşsiz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in cevaplaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde bağlı kurumlarda 10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz kalan geçidi işçilerin yaşadığı mağduriyete dikkat çekti.

Gürer, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda bu durumda çalışan 32 bin işçi olduğunu belirterek işçilerin sürekli işçi kadrosuna geçmek için taleplerini Bakanlığa yansıttıklarını aktardı.

Gürer, MEB’deki daimi işçilerin düzenleme yapılarak sürekli işçi kadrolarına geçirilmeleri yönünde çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Gürer, şu sorularının yanıtlanmasını istedi:

“10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz bırakılanların 12 ay çalışması adına bir çalışma başlatılmış mıdır? Bu işçiler neden iki ay işsiz bırakılmaktadır? Bu sürede okulların hizmetli ve güvenlik ihtiyaçları nasıl karşılanmaktadır?”

Bakan Özer mevzuatı anlattı

Gürer’in önergesine yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer şöyle demekle yetindi:

“Bakanlığımız emrinde çalışan geçici işçilerin yıllık çalışma süreleri, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24’üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar ile 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna uygun olarak belirlenmiştir.”

Bakan Mahmut Özer, 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün 8’inci maddesinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan geçici işçiler kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrolarına geçirilmesi yönünde gerekli yasal düzenleme çalışmaları başlatılacaktır. ”hükmünün yer aldığına dikkat çekti.

“Daimi işçi kadrosuna alınmalılar”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 696 sayılı KHK ile binlerce işçinin mağdur olduğunu, kararname ile MEB’de çalışan 32 bin işçinin daimi işçi kadrosuna alınması gerektiğini belirtti.  Ayrıca 10 ay çalıştırılıp 2 ay işsiz bırakılmaları sonucu işçilerin ciddi mağdur edildiğini ifade etti.

Güvenlik ve hizmetli olarak çalışanların sürekli işçi kadrosuna alınması ve işsiz kalan çalışanların yaşadığı sorun ve sıkıntılardan arındırılmasını istedi. Bakanın sorunu mevzuat ile geçiştirdiğini, konunun kanun ya da kararname ile çalışanlar lehine bir an önce düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

(KaynAK: Bianet)

Paylaşın

HDP’li Gülüm’den Bakan Özer’e: Bilim Emekçisi Kadınların Kıyafetlerine Karışmayın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Milli Eğitim Bakan Mahmut Özer’e, “Bilimin ışığında bir demokratik bir üniversite inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine neden kadınların kılık kıyafeti gündem yapıldı?” diye sordu.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Anadolu Üniversitesi’ndeki Kadın Çalışanlara Yönelik Kıyafet Dayatmasına ilişkin soru önergesi verdi. Bakan Özer’in yanıtlamasını istediği önergede Gülüm, şunları belirtti:

– Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarafından üniversite çalışanlarına gönderilen bir yazıda “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmelik” hükümlerine uyulması gerektiği belirtilmiştir.

– Kadın çalışanlardan “Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar, terlik tipi (sandalet) ayakkabı giymemeleri, etek boyunun dizden yukarı ve eteğin yırtmaçlı olmaması” istenmiştir. Erkek personelin kılık kıyafeti için de “Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur”

– Bu yazı bilim emekçileri tarafından, özellikle de kadın bilim emekçileri tarafından tepki ile karşılanmıştır. Üniversite yönetimince erkek egemen baskı ve denetimin bir tezahürü olan Yönetmeliğin ‘hatırlatılması’ kadınların karşı karşıya kaldığı toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı baskıyı daha da arttıracağı, cinsiyetçi uygulamaları daha da derinleştireceği kaygısını doğurmaktadır.

– Zira kişilik haklarını ihlal eden bu tarz yaklaşım ve uygulamaların, kadınların, kıyafetleri nedeniyle parklarda, otobüslerde veya sokaklarda sıkça karşılaştıkları erkek şiddetini ve eğitim kurumlarındaki cinsiyetçiliği de derinleştireceği açıktır.

– Sermayeden, siyasi ve cinsiyetçi baskılardan bağımsız öğrencilerin ve akademisyenlerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir üniversite geleneği inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine kıyafet konusunun gündeme getirilmesi eleştirilmektedir.

Gülüm’ün yanıtlanmasını istediği sorular şöyle:

– Anadolu Üniversitesi tarafından personele gönderilen kılık kıyafete ilişkin yazı bilginiz dahilinde mi?

– Bilimin ışığında bir demokratik bir üniversite inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine neden kadınların kılık kıyafeti gündem yapıldı?

– Personelin çalışma alanında karşılaştığı sorunlara çözüm üretmek yerine kadınlar bedenlerine müdahale etmek erkek egemen aklın göstergesi değil mi?

– Sermayenin ve siyasi iktidarın denetimi altına alınmaya çalışan, kadınların ne giyip ne giymeyeceklerine müdahale ederek kişilik haklarının ihlal edildiği üniversitelerin özerk, bağımsız ve bilimsel olma hüviyetinden söz edilebilir mi?

Paylaşın

AK Parti’de ‘Mahmut Özer’ Krizi

AK Parti’nin Ankara Kızılcahamam kampında Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile milletvekilleri arasında “üslup” tartışmasının yaşandığı öğrenildi. AK Parti’nin “30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı”, geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla yapıldı.

Tüm AK Parti teşkilatının katıldığı toplantıda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de sunum yaptı.

“Yozlaşma” eleştirisi

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre, Özer’in sunumunun ardından söz alan AK Partili milletvekilleri, eğitim sistemiyle ilgili eleştirilerini iletti. Ancak bu eleştiriler sonrasında Özer’in yanıt verirken kullandığı üslup AK Partili vekilleri kızdırdı. Bazı milletvekilleri, “toplumda ahlak yozlaşmasının yaşandığı, bu yozlaşmanın çocuk ve gençler üzerinde olumsuz etkilere neden olduğunu” savunarak Özer’e, “Acaba müfredata ahlak ve adap ile ilgili ders mi konulsa” önerisini getirdi.

Ancak Özer’in bu soruya, “Müfredata cari açık dersi konulunca cari açık da kapanmıyor” şeklinde yanıt verdiği ve bu sözler üzerine bazı vekillerinin “salonu terk ettiği, bazılarının da söz alarak, Özer’in üslubuna tepki gösterdiği” kaydedildi. AK Partili vekillerin, “üslup tepkisi” ise AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un da Bakan Özer’i “uyardığı” kaydedildi.

“Atanmış seçilmiş” gerginliği

AK Parti içinde “atanmışlar-seçilmişler” tartışması yaşandığı belirtildi. Bazı milletvekillerinin, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte dışarıdan atanan bakanlarla milletvekilleri arasında yeterli iletişimin sağlanamaması” nedeniyle parti yönetimine de “tepki gösterdiği” ileri sürüldü.

Milletvekillerinin, parti yönetimine, “Seçim bölgelerimizde halka yoğun temas halindeyiz. Cumhurbaşkanımız da bölgemizde, halkla bir arada olmamız gerektiğini söylüyor. Sahada vatandaşlardan gelen pek çok talep ve şikâyetler oluyor. Bunları bakanlara iletmek ve çözüm yolu aramak isterken bazı bakanlıkların kapılarının bizlere kapalı olduğunu, görüşme taleplerimize çoğu kez cevap dahi verilmediğini görmek, bizleri üzüyor” şeklinde sitemde bulundukları ifade edildi.

Paylaşın

MEB Okullara Yazı Gönderdi: Ramazan Programları Düzenleyin

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından Milli Eğitim Müdürlüklerine (MEM), Ramazan nedeniyle bir yazı gönderildi. Yazıda okullarda iftar, sahur gibi etkinlikler düzenlenmesi istendi.

Yazıda, Din Öğretimi Portalı’nda yer alan “Ramazan Günlükleri” adlı örnek etkinlik çalışmalarının okullarda duyurulması istendi. Örnek etkinlik çalışması adı altında öğrencilerin okul ortamında manevi bir iklim oluşturmaları talep edildi. Öğrencilerin; kabe, cami, Kuran, seccade gibi dini unsurları içeren maket ve materyalleri okul ortamına taşıyabileceği ve bu etkinliklerin öğrenciler tarafından organize edilebileceği belirtildi.

Öğrencilere öneriler

Evrensel’den Eylem Nazlıer’in haberine göre Ramazan Bereketi adlı örnek etkinliklerin sıralandığı 28 sayfalık etkinlik çalışmasında, öğrencilerin kadir gecesinde okullarında ve camilerde özel programlar düzenleyebilecekleri ve düzenlenen bu programlara katılabilecekleri önerisi yer aldı. Öğrencilere bütün sınıfların okulun bahçesinde bir araya geldiği öğretmen, veli ve idarecilerin konuk olduğu büyük iftar organizasyonu tertip edebilecekleri söylendi.

İstanbul Eğitim Sen 2 No’lu Şube Sekreteri Sevgi Yılmaz, AKP’nin eğitimi gericileştirdiğine dikkat çekerek “AKP, eğitimi hem piyasacılaştırdı ve hem de dini değerlere göre yeniden düzenlemeye çalışıyor” dedi. MEB’in önlerine koyduğu bu etkinliklerin birdenbire olmadığını ama giderek bir hız kazandığını dile getiren Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Bununla ilgili en temel adımı 4+4+4 düzenlemesiyle attılar aslında. Türkiye’de laiklik tartışması hep yapıldı ama 4+4 +4 sürecinde vatandaşların aldığı 12 yıllık kesintisiz eğitim parçalandı. İmam hatip ortaokullarının açılmasına zemin hazırlandı. Meslek liselerinin sayısı artırıldı. Öğrenciler yeniden biçimlendirilmek istendi.”

Eğitimin gericileştirilmeye çalışıldığını belirten Yılmaz, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Yıllardır bu ülkede ders saatleri özellikle cuma günleri cuma namazına göre ayarlanıyor. Bütün okullarda kütüphane, öğrencilerin nefes alacağı yerler yok. Ama kocaman mescitler vardır. Okullarda mescitlerin oluşturulması da 4+4+4’ten sonra geldi. İhtiyaçtan fazla imam hatip yaptılar yetmedi. Bütün okulları imam hatipleştirme derdindeler. Bursa’da bir okul müdürü kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı oturtulmasını istiyor, bir başkası aynı kapıdan girmelerine yasak getiriyor. Sancaktepe’de İmam Hatipliler Derneği ile birlikte İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de yer aldığı bir namaz platformu oluşturuldu. “Namaz kılarsınız boynunuz ağrımaz, kaslarınız güçlenir” diye okul panoları üzerinden öğrencilere bunları telkin ediyorlar. Şimdi de Ramazan vesilesiyle bir dizi dini etkinlik önerisinde bulunuluyor. Bunlar gönüllülük esasına dayansa da hiçbiri gönüllü faaliyetler olarak kalmıyor. Öğretmenler buna zorlanıyorlar, bu etkinlikleri yapmak zorunda bırakılıyorlar, aksi davrananlara mobbing uygulanıyor. Okul müdürleri buna itiraz eden öğretmenlerin çalışma koşullarını ağırlaştırıyor.”

Yılmaz, bu tür etkinliklerin MEB tarafından örgütlenmesinin büyük riskleri de beraberinde getireceğine dikkati çekerek “Bu etkinlikler tekçi anlayışla planlanmakta, memleketin yüzde 99’u Müslüman diye bir ön kabulle gerçekleştiriliyor. Ve tek bir din, tek bir inanç esas alınarak bu faaliyetler okullara getiriliyor. Bu okullarda akran zorbalığına da neden olabilir” uyarısında bulundu.

‘Laiklik inanç özgürlüğüdür’

Öğrencilerin bir bölümünün ayrımcılığa uğrayacağını yine aynı şekilde bunun öğretmenler için de geçerli olduğuna işaret eden Yılmaz, “Biz bunun çok tehlikeli olduğunu toplumsal barışı ve huzuru bozacağını her defasında söyledik. Bundan vazgeçilmeli; laik eğitim, laik yaşam herkesin ihtiyacıdır, laiklik inanç özgürlüğüdür. İnsanların özgürce yaşamasının garantisidir. Çocuklarımızın geleceğini karartan bu uygulamalardan Bakanlığın bir an önce vazgeçmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

Paylaşın

Öğretmen Adayları Dikkat: Mülakat Kalkıyor, Sınav Yerine Eğitim Geliyor

Öğretmen Meslek Kanunu’nda hangi maddelerin olacağı yavaş yavaş netleşiyor. Geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen, yeni meslek kanunun uygulanmaya başlamasıyla birlikte aday öğretmenlikte önemli değişiklikler hayata geçecek.

Kanunda “adaylık”, “öğretmenlik”, “uzman öğretmenlik” ve “başöğretmenlik” olmak üzere 4 basamaklı bir kariyer gelişim sistemi tanımlanırken, Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na tabi tutulacak olan aday öğretmenler 240 saatlik eğitimi tamamlamak zorunda. Sınav stresi yaşamayacak aday öğretmenler eğitim sonunda ise herhangi bir mülakata da girmeyecek. Söz konusu eğitimi tamamlayamayanlar ise 3 yıl görev alamayacak. İşte aday öğretmenlikle ilgili yeni düzenlemenin detayları…

Sabah’tan Ceyda Karaaslan’ın haberine göre; Geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun uygulanmasına yönelik yönetmelik çalışması tamamlanmak üzere. Öğretmenliği bir kariyer mesleği haline getiren kanunla öğretmenler sınav stresinden kurtuluyor. Öğretmenlerin kariyer yolculuğu, sınavlar yerine oryantasyon ve mesleki eğitim odaklı olacak. Öğretmenlerin akademik kariyer yapması özendirilecek.

Kanunda “adaylık”, “öğretmenlik”, “uzman öğretmenlik” ve “başöğretmenlik” olmak üzere 4 basamaklı bir kariyer gelişim sistemi tanımlandı. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de hafta başında yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki haftadan itibaren eğitimle ilgili tüm paydaşların görüşünü alarak hazırlamış olduğumuz yönetmeliğe son şeklini vereceğiz” demişti.

Kanunun uygulanmasına yönelik detaylar şöyle:

Adaylık için minimum bir yıl, maksimum 2 yıllık bir süre öngörülüyor. Bundan sonraki öğretmen atamalarında öğretmenler, okullarına gidecekler ama hemen dersten sorumlu olmayacaklar. Öğretmenler, Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na tabi tutulacak. 240 saatlik bir mesleki gelişim ve oryantasyonlarıyla ilgili eğitim alacaklar, sınıf içi, okul içi ve okul dışı uygulamaları tamamlayacaklar.

Mülakat olmayacak

Süreci tamamlayan öğretmenler bir değerlendirme komisyonundan geçecekler. Değerlendirme komisyonuna öğretmenler gitmeyecek, herhangi bir mülakat ya da kanaat belirtme olmayacak. Öğretmenlerin 240 saatlik eğitimi tamamlayıp tamamlamadığına bakılacak.

Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na mazeretsiz katılmayanlar ile bu program sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonu’nca yapılacak değerlendirmede başarısız olanların görevine son verilecek ve bunlar 3 yıl süreyle öğretmenlik mesleğine alınmayacak.

Ücret artışı nasıl olacak?

Uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı alanlara her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verilecek. Kanunla, uzman öğretmenlere ödenen eğitim-öğretim tazminatı yüzde 20’den yüzde 60’a, başöğretmenlere ödenen eğitim-öğretim tazminatı ise yüzde 40’tan yüzde 120’ye yükseltildi.

Kanun, uzman öğretmenlik, başöğretmenlik, kadrolu, sözleşmeli ve özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlerin tamamını kapsıyor.

Tüm öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı eğitimlere katılabilecek, sınavlara girebilecek ve sertifikasını alabilecek. Ancak ücret artışından sadece devlet okullarındaki öğretmenler yararlanabilecek.

Sınavlar nasıl yapılacak?

10 yılını doldurmuş öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek olan en az 180 saatlik mesleki gelişim eğitimlerine katılacaklar ve bu eğitimler sonucunda sınavda başarılı performans gösteren öğretmenler “uzman öğretmen” olacak. Uzman öğretmenlik unvanı için yapılacak yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak.

Uzman öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş öğretmenler de en az 240 saatlik mesleki gelişim eğitimlerine katılacaklar. Sınavlar, aldıkları eğitimin içeriğini kapsayacak. Sınavları Milli Eğitim Bakanlığı yapacak. Yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak.

Paylaşın

Bakan Özer’den ‘Yüz Yüze Eğitim’ Açıklaması: Ara Vermeyeceğiz

“Yüz yüze eğitim sürecinin başarılı bir şekilde devam ettiğini” ifade eden Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Yüz yüze eğitime aynı kararlılıkla devam edeceğiz” dedi. Bakan Özer, yüz yüze eğitimde kararlı olduklarını söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, yarıyıl tatilinin ardından 7 Şubat Pazartesi günü okulların tüm sınıf seviyelerinde yüz yüze eğitime başlayacağını açıkladı.

Öğrenciler ve veliler son birkaç gündür sosyal medyada okulların uzaktan eğitime geçmesi için Bakan Özer’e çağrı yapıyor. Bakan Özer, uzaktan eğitim talebine “Omicron salgını ve vaka sayılarından dolayı yüz yüze eğitime ara vermeyeceğiz” dedi.

Pandemi nedeniyle 1,5 yıl eğitimin uzaktan sürdürüldüğünü ifade eden Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ancak bundan sonra yüz yüze eğitimde kararlı olduklarını söyledi.

“Yüz yüze eğitim sürecinin başarılı bir şekilde devam ettiğini” belirten Bakan Özer, şöyle devam etti:

“İnşallah 7 Şubat’ta yani pazartesi günü 81 ilde, tüm ilçelerimizde okul öncesinden liseye kadar tüm sınıf seviyelerinde yüz yüze eğitime aynı kararlılıkla devam edeceğiz.  Biz son 5 ayda şunu gösterdik, tüm velilerimizle öğretmenlerimizle öğrencilerimizle bir toplum içerisindeki en korunaklı yerler eğitim kurumlarıdır.

“Okullar, sadece öğrenme yerleri değildir aynı zamanda gençlerimizin, geleceğimizi şekillendirecek olan nesillerin psikolojik, duygusal, kişisel gelişimlerinin de gerçekleştirdiği yerlerdir. Onun için inşallah 7 Şubat’ta tüm Türkiye’de ikinci döneme aynı kararlılıkla devam edeceğiz.”

Sağlık Bakanlığının verilerine göre; Türkiye’de 3 Şubat Perşembe günü vaka sayısı 107 bin 530’e ulaştı.  233 kişi de Kovid 19 nedeniyle yaşamını yitirdi.

Paylaşın

Otizmli Bireylerin Yüzde 92’si Eğitime Erişemiyor

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in soru önergesine verdiği yanıt, 0-19 yaş arasındaki otizmli bireylerin yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğini ortaya koydu.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği tarafından hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığının otizmli öğrenciler için bütçeden kaynak ayırması ve yeni sınıfların açılması taleplerini içeren raporu TBMM gündemine taşıdı. Özdemir, raporda yer alan taleplerin yanı sıra Bakan Özer’den otizmli öğrencilerin eğitime katılma oranlarına ilişkin sorularını yanıtlamasını istedi.

Bin 521 okul, 19 bin 357 öğretmen

Önergeyi yazılı olarak yanıtlayan Özer, Türkiye’de şu anda e-okul sistemine kayıtlı 41 bin 854 kayıtlı otizmli öğrenci bulunduğu bilgisini verdi. Bakanlığın verilerine göre bin 521 özel eğitim okulunda 19 bin 357 öğretmenle otizmli öğrencilerin eğitimine devam ediliyor. Öte yandan 37’si 2021 yılında olmak üzere 638 destek eğitim odasının belirlenen standartlar doğrultusunda donanımı sağlandı. 41’i 2021 yılında olmak üzere toplam 174 özel eğitim sınıfı da standartlara uygun hale getirildi.

Bakanlığın verilerinin Türkiye’de otizmli öğrencilere ilişkin yaşanan sıkıntıyı ortaya koyduğunu iddia eden CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, “Yapılan çalışmalara göre Türkiye’de şu anda 0-14 yaş grubu aralığındaki otizmli çocuk sayısı yaklaşık olarak 150 bin. 0-19 yaş grubu genellendiğinde ise eğitim bekleyen çocuk sayısının yaklaşık 500 bin olduğu tahmin ediliyor” dedi.

2 milyon kişi olumsuz etkileniyor

Verilere göre otizmli çocukların yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğinin ortaya çıktığını ifade eden Özdemir, “Okulların ve sınıfların nitelik ve standartları bir yana bu oran gerçekten çok ciddi ve çok vahim” ifadesini kullandı. Özdemir, eğitim dışında kalan 450 bin otizmli bireyle birlikte ailelerinin de düşünüldüğünde yaklaşık 2 milyon kişinin bu olumsuz tablodan etkilendiğini belirtti.

Bakan Özer’in kaç otizmli çocuğun okul öncesinde ya da ilkokula başladığı bilgisini vermediğine dikkat çeken Özdemir, “Bu durumda eğitim sistemine dahil olanların eğitimlerinin kesintiye uğrayıp uğramadıkları da maalesef bilinmiyor” dedi.

Otizmin tek ve önemli tedavisinin eğitim, çocuklarla ailelerin en büyük ihtiyacının da kaliteli bir eğitim olduğuna dikkat çeken Özdemir, sözlerini “Otizm tanılı bütün çocuklar için erken başlayan, yoğun ve kesintisiz bir eğitim süreci planlanmadığı ve hayata geçirilmediği sürece devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiş olacaktır” şeklinde sürdürdü.

Avrupa’da 40 saat, Türkiye’de 2 saat

Otizmli çocuklara haftada sadece iki saat eğitim verildiğini de kaydeden Özdemir, “Avrupa’da 40 saat eğitim veriliyor” ifadesini kullandı. Avrupa ile kıyaslandığında bu oranın da çok düşük kaldığını vurgulayan Özdemir, “Dolaysıyla ülkemizdeki otizmli çocukların hem eğitime erişim hem de nitelikli eğitim alma hakkı ciddi şekilde ihlal ediliyor” dedi.

Paylaşın