Bir çok sağlık sorununun başlıca nedeni olan tuzun doğrudan mide kanserine neden olduğu söylenemez, ancak aşırı tuz tüketimi mide kanseri riskini artırabilecek faktörlerden biri olarak kabul edilir.
Haber Merkezi / Bilimsel çalışmalar, yüksek tuzlu diyetlerin mide kanseriyle bağlantılı olabileceğini göstermektedir, fakat bu ilişki genellikle dolaylı yollardan ve diğer faktörlerle birlikte ortaya çıkmaktadır.
Tuz, mide mukozasına zarar verebilir ve uzun vadede bu tahriş, Helicobacter pylori gibi bakterilerin mide duvarında daha kolay enfeksiyon oluşturmasına zemin hazırlayabilir. Helicobacter pylori enfeksiyonu, mide kanseri riskini artıran en önemli nedenlerden biridir.
Ayrıca, tuzlanmış veya salamura edilmiş gıdalar (örneğin turşu, füme balık) gibi yüksek tuz içeren besinlerin aşırı tüketimi, mide kanseri riskini artıran nitrozamin gibi kimyasal bileşiklerin oluşumuna da katkıda bulunabilir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) gibi kuruluşlar, günlük tuz alımını 5 gram (yaklaşık 1 çay kaşığı) ile sınırlamayı önerir.
Araştırmalar, özellikle Doğu Asya gibi tuzlu gıda tüketiminin yüksek olduğu bölgelerde mide kanseri oranlarının daha fazla olduğunu göstermiştir. Ancak, tuz tek başına bir kanser yapıcı (karsinojen) değildir; risk, genetik yatkınlık, yaşam tarzı ve diğer çevresel faktörlerle birleştiğinde artar.
Tuz mide kanserine doğrudan “neden olmaz,” ama aşırı tüketimi riski artırabilir. Dengeli bir diyet ve tuz alımına dikkat etmek, genel sağlık için faydalıdır.
Tuz tüketimini azaltacak pratik ipuçları
Tuz tüketimini azaltmak, hem genel sağlığı iyileştirmek hem de mide kanseri gibi riskleri düşürmek için etkili bir adımdır. İşte tuz tüketimini azaltacak pratik ipuçları:
Yemekleri kendiniz pişirin: Hazır gıdalar ve restoran yemekleri genellikle yüksek miktarda tuz içerir. Evde yemek yaparak tuz miktarını kontrol edebilirsiniz.
Baharat ve otlar kullanın: Tuz yerine lezzet katmak için kekik, biberiye, nane, karabiber, limon suyu, sarımsak veya zencefil gibi doğal tatlandırıcılar deneyin.
Etiket okuma alışkanlığı edinin: Paketli gıdalarda “sodyum” içeriğine bakın. Günlük sodyum alımını 2.300 mg’ın (yaklaşık 1 çay kaşığı tuz) altında tutmaya çalışın; ideal olarak 1.500 mg daha sağlıklıdır.
Tuzluk kullanımını azaltın: Masada tuzluk bulundurmak yerine, yemeği pişirirken az miktarda tuz ekleyin ve tadına bakarak ayar yapın.
İşlenmiş gıdalardan kaçının: Salam, sosis, konserve çorbalar, cips ve hazır soslar gibi gıdalar genellikle tuzla doludur. Bunları taze alternatiflerle değiştirin.
Sebze ve meyveyi artırın: Potasyum açısından zengin gıdalar (muz, ıspanak, patates) sodyumun vücuttaki etkisini dengelemeye yardımcı olur.
Tuzlu atıştırmalıkları değiştirin: Tuzlu kuruyemiş veya kraker yerine taze meyve, yoğurt veya kavrulmamış fındık tercih edin.
Yavaş yavaş azaltın: Damak tadınız tuza alışkınsa, birden kesmek yerine kademeli olarak azaltın; zamanla farkı hissetmeyeceksiniz.
Tuz alternatiflerine dikkat edin: Bazı “düşük sodyumlu” tuzlar potasyum klorür içerir; böbrek sorununuz varsa doktorunuza danışın.
Bol su için: Su, vücudun fazla sodyumu atmasına yardımcı olur ve tuzun etkisini hafifletebilir.
Bu değişiklikleri alışkanlık haline getirmek zaman alabilir, ama küçük adımlarla başlarsanız hem lezzetten ödün vermezsiniz hem de sağlığınızı korursunuz. Hangi yöntemin size daha uygun olduğunu deneyerek bulabilirsiniz!