DEM Parti, Devlet Bahçeli’nin Çıkışını Nasıl Yorumluyor?

DEM Parti, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Meclis’te konuşması yönündeki çağrısını değerlendirmeye devam ediyor.

Bahçeli’nin Öcalan çağrısının birkaç önemli boyutu olduğuna dikkat çeken bir parti yöneticisi şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle tecridi kabul etti. Bu çok önemli. Kürt sorunundaki muhataplık meselesinde kamuoyundaki tartışmalara noktayı koydu, muhatabın Öcalan olduğunu kendi durduğu yerden ifade etti. Öcalan’ın toplumsal gücü itibariyle biz de bunu söylüyoruz.

Türkiye’deki Kürt sorununun ve Ortadoğu’daki sorunların çözülmesine dair Öcalan’ın önermeleri var, bir barış aklı, bir formülü var. Aslında bizim yıllardır söylediğimiz hakikat Bahçeli’nin ifadeleriyle açığa çıktı. Ayrıca Bahçeli’nin umut hakkından bahsetmesi de çok önemli. Bunu silahların bırakılması koşulunun arkasından da söylemiş olsa bunu önemli buluyoruz. Umut hakkı insani bir haktır, hukuki haktır.”

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre; DEM Parti, Bahçeli’nin açıklamaları ve sonrasında gerçekleşen İmralı ziyaretinin ardından yeni yol haritasını belirlemek için bir dizi toplantı yaptı. Kürt sorununun çözümüne dair olumlu bir sürece girildiğine dair sinyaller olduğunu değerlendiren parti yöneticileri, diyalog kanallarının açılmasının önemine vurgu yaptı. Yeni yol haritasında da daha fazla diyalog ve istişare zemini için ne yapılacağı konuşuldu.

Liderler düzeyinde görüşmeler yapılmasının sürece katkı sunabileceğine dikkat çeken DEM Parti yöneticileri, bu kapsamda adım atmayı tartışıyor. DEM Parti’nin masasında son süreci değerlendirmek üzere AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dahil olmak üzere tüm genel başkanlardan randevu istemek var. Ancak öneri henüz karara bağlanmadı.

Yöneticiler Kürt sorununun çözümüne dair oluşan olumlu havanın sürdürülmesini sağlamak için liderler düzeyinde görüşme yapılmasının önemli olduğunu ifade ederken “Tüm açıklama ve tartışmaların olumlu bir sürece evrilmesi, süreci sabote edecek yaklaşımlardan uzak durulması için üst düzeyde diyaloglar önemli. Sadece üst düzeyde de değil siyasette her düzeyde diyalog kanalının açılması sürece katkı sunacaktır” dedi.

DEM Parti kaynakları olası lider görüşmelerinde İmralı ile görüşmelerin devamlılığının sağlanmasının önemine de vurgu yapılacağını ifade etti.

Öte yandan DEM Parti’nin yeni süreci değerlendirmek için parti örgütleriyle toplantılar yapacağı da kaydedildi. Partinin yakın dönemde 8 bölgede 81 il ve ilçe örgütünün yöneticileriyle bir araya geleceği ve sürece dair seçmeninin fikirlerini alacağı ifade edildi.

Öte yandan DEM Parti TBMM Grup yönetimi, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un 29 Ekim sebebiyle düzenleyeceği yemek davetine katılma kararı aldı. Daha önce de benzer davetlere katılım sağlandığı ancak bu kez daha geniş bir heyetle yemeğe gidileceği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre yemeğe Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Meclis İdare Amiri Salihe Aydeniz, Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli katılacak.

Partide MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklamalarına dair değerlendirmeler sürüyor. Bahçeli’nin Öcalan çağrısının birkaç önemli boyutu olduğuna dikkat çeken bir parti yöneticisi şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle tecridi kabul etti. Bu çok önemli. Kürt sorunundaki muhataplık meselesinde kamuoyundaki tartışmalara noktayı koydu, muhatabın Öcalan olduğunu kendi durduğu yerden ifade etti.

Öcalan’ın toplumsal gücü itibariyle biz de bunu söylüyoruz. Türkiye’deki Kürt sorununun ve Ortadoğu’daki sorunların çözülmesine dair Öcalan’ın önermeleri var, bir barış aklı, bir formülü var. Aslında bizim yıllardır söylediğimiz hakikat Bahçeli’nin ifadeleriyle açığa çıktı. Ayrıca Bahçeli’nin umut hakkından bahsetmesi de çok önemli. Bunu silahların bırakılması koşulunun arkasından da söylemiş olsa bunu önemli buluyoruz. Umut hakkı insani bir haktır, hukuki haktır.”

Öcalan’ın müzakere edeceği koşulların oluşturulmasının önemine dikkat çeken parti kaynakları, “Bu tartışmaların diyalogla devam etmesi önemli bir eşik olacak. Doğru yere evriltilir, altı doldurulur, samimiyetle adım atılırsa ilerleyebileceğini düşünüyoruz” değerlendirmesini yaptı.

TUSAŞ saldırısı süreci sekteye uğratır mı?

TUSAŞ saldırısının süreci sekteye uğratmamasını umduklarını kaydeden DEM Partili bir yönetici şunları söyledi:
“Çatışma çözümünün olduğu tüm ülkelerde bu gibi olumsuz gelişmeler olur. Barış zordur. Bu zora var mıyız yoksa ilk engelde vaz mı geçeceğiz?

Vazgeçmeden bu sorunu yaratan nedenlere yoğunlaşmak ve vazgeçmemek gerekiyor. Bu işe emek vermek lazım. Barışın taraftarlarını çoğaltmak lazım. En şoke edici, infial yaratacak meselede de o çözüm aklını sahiplenmemiz lazım. O kısır döngüye hapsolmamak lazım. Yıkmak çok kolay ama pozitif olanı büyütmek ve ısrar etmek gerek. Israr etmek tek ilerletici güç.”

Paylaşın

Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan” Çağrısı Yeni “Çözüm Süreci” Başlatır Mı?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın TBMM’ye gelerek örgütü lağvettiğini açıklaması gerektiğine yönelik sözleri gündemdeki yerini koruyor:

“Terörsüz bir siyaset hususunda herkes ittifak halindeyse değil, elimizi gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Teröristbaşı buyursun terörün bittiğini tek taraflı ilan etmiş demiştim. Bu çağrımın iç yüzünü anlamayan ve saptırmaya çalışanlar fazladır.

Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM’de DEM Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı’dan DEM’e uzansın. Hodri meydan buna var mısınız?”

Peki gerçekten yeni bir çözüm süreci mi başlayacak? Ankara kulislerinde Bahçeli’nin açıklaması nasıl yankılanıyor? Bundan sonraki sürece ilişkin AKP’li ve MHP’liler ne öngörüyor? DEM Parti nasıl bir adım atabilir?

DW Türkçe’den Kıvanç El, Bahçeli’nin açıklaması sonrası Meclis’teki siyasi partilere gelişmeleri ve bu açıklamaların anlamını sordu.

Öcalan’a TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşma çağrısı yapan Devlet Bahçeli’nin partisi MHP, 22 Ekim’i bir “milat” olarak yorumluyor. Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’a göre artık siyasette konuşulacaklar “22 Ekim’den önce” ve “22 Ekim’den sonra” olarak anılacak.

Bahçeli’nin Türk siyasetinde birçok krizi bitiren isim olduğunu kaydeden başka bir MHP kurmayı da “367 krizi”, “idam cezasının kaldırılması sonrası yapılan düzenlemeler”, “erken seçim çağrıları” başta olmak üzere siyasette dönemsel krizlerin hepsinde Bahçeli’nin yol gösterici olduğunu savunuyor. MHP’li kurmay, “Türkiye’nin terör belasından da kurtulması için Devlet Bahçeli devreye girdi. Siyasi bir risk aldı. Şimdi terör örgütü, teröristbaşını dinliyor mu, terör örgütü gerçekten silahları bırakmak mı istiyor, yoksa Türkiye düşmanlarının maşası olmaya devam mı edecek? Milletimiz tüm bu gerçekleri görecek” ifadelerini kullandı.

Bir başka MHP’li de partisinin “sert tutumu sebebiyle terör sorununun çözülmediği” suçlamalarına maruz kaldığını belirterek Bahçeli’nin şimdi bir kapı açarak “Buyurun çözün” mesajı verdiğini söyledi. “Elbette terör örgütü ele başı Meclis’e gelip bir konuşma yapmayacak” diyen MHP’li sözlerini, “Ancak mesajlarını geçmişte de verdi, şimdi de verebilir. Yöntemleri var. Bu mesajlar sonrası ‘umut hakkı’ başlığı konuşulur” ifadeleriyle sürdürdü.

AKP kurmayları, Bahçeli’nin yapacağı çağrıya ilişkin dünkü grup toplantısı öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bilgi verildiğini söylüyor. Erdoğan da Bahçeli’nin açıklamasına desteğini sonrası sosyal medya hesabından “Cumhur İttifakı olarak açtığımız tarihi fırsat penceresi hırsa kurban edilmemeli. Siyaset kurumu, Meclis, sivil toplum, basın, akademi ve toplum olarak terörün olmadığı bir Türkiye inşa edelim. Türkiye’nin geleceğinde terör ve terörün karanlık yüzüne yer yoktur. Hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz” ifadeleriyle ilan etti.

Bahçeli’nin çağrısına ilişkin konuşan bir AKP kurmayı da Türkiye’nin terörden arınması gerektiğini belirterek bölgesel gelişmelere değindi. ABD seçimleri sonrası özellikle Suriye, Irak’ta ve İran’da yeni gelişmeler olacağını kaydeden AKP’li, “Kuzeye gidelim Rusya-Ukrayna savaşı sürüyor. Türkiye’nin dört bir yanında savaş var. Böyle önemli bölgesel konular varken dışarıya karşı birlik duruşu şart ve içerideki problemlerimizi tek tek çözmemiz gerekiyor. Bu süreci tek başına Kürt sorunu çözümü olarak okumak hata olur. Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin, her bir vatandaşının güvenliği içindir. Elbette gerektiğinde terörle mücadeleden geri adım atılmayacaktır” dedi.

Kurmaya göre AKP, “çözüm süreci” ya da “barış süreci” kelimelerine karşı. Daha önceki sürecin toplumda açtığı rahatsızlıklar nedeniyle benzeri bir sürecin yaşanmayacağını kaydeden AKP’liye göre bu yeni süreç, Meclis odaklı ve siyasi partiler arası diyaloglar ile devam edecek. Kurmay, “Elbette anayasa düzenlemesi bu süreçte konuşulur ancak sadece anayasa için adımlar atılıyor demek yanlış analiz olur” diye konuştu.

Bir başka AKP’li de “Eski defterleri, siyasi tartışmaları açmak kolay ancak popülist yaklaşım olur. Artık Türkiye, normalleşme ya da yumuşama kavramlarını kabullendi. Memleketin sorunlarını siyasi zeminde konuşalım, çözelim. Bu bir çözüm süreci değil Türkiye projesidir. DEM Parti de siyasi zeminde kalmalı, terör örgütleri ile net mesafeyi arasına çekmesi şart” yorumunu yaptı. DW Türkçe’nin “Bu açıklamaları neden Erdoğan yapmadı?” sorusuna ise AKP’li kurmay, sürecin AKP veya MHP ayrımı olmadan değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek “Açıklamalara Cumhur İttifakı olarak bakmakta fayda var” yanıtını verdi.

AKP cephesinden dikkat çeken bir açıklama ise MKYK üyesi Orhan Miroğlu’ndan geldi. Miroğlu, sosyal medyadan açıklamasında Bahçeli’ye destek vererek “Kürtleri sivilleşen, mecliste siyaset yapmaya davet eden bir yerde duruyorum. Bu neredeyse 20 yıllık ömrümü aldı. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde Devlet Bey’in yaptığı çağrı tam da bizim durduğumuz yeri destekleyen bir çağrıdır. Artık adım atması gereken Abdullah Öcalan’ın kendisidir” dedi.

Miroğlu’na göre PKK’yı Öcalan kurduğuna göre onun tasfiye etmesi gerekiyor. “Dokuz8Haber” sitesine de konuşan Miroğlu, “Kandil Öcalan’ı dinler mi?” sorusuna da “Türkiye’de böyle bir çağrının yapılması, örgüt ister dinlesin ister dinlemesin, PKK’nın aleyhine işleyecek bir sürecin başlangıcı olacağını düşünüyorum. Yani bugün DEM’e oy veren 6 milyon insana Bahçeli’nin çağrısı sorulsa eminim ki yüzde 90’nı olumlu karşılayacaktır. Son 20 yılda Kürtler arkasında durmasaydı AK Parti ve sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’yi yönetemezdi. Ne zaman ki Kürtler AK Parti’den uzaklaştı AK Parti iktidar sorunu yaşamaya başladı. İktidar bağlamında AK Parti ve DEM’in dışında başka bir partisi var mı? yok işte” yanıtını verdi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ise sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Devlet Bahçeli’nin teklifinin terörle mücadeleye “ağır bir darbe” olduğunu söyledi. Erbakan, “Muhatap aranıyorsa, Kürt halkının temsilcisi terörist elebaşı değil; siyasi partiler, STK’lar, kanaat önderleri ve bölgedeki vatandaşlarımızdır” dedi.

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Serkan Ramanlı da “Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma HÜDA PAR olarak destek veririz” açıklaması yaptı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Devlet Bahçeli’nin açıklaması sonrası “Ortadoğu’da ve Türkiye’de barışın muhatabı, İmralı’da ağır tecridin altında bulunan Abdullah Öcalan’dır. Kürt sorununun çözümü Meclis’tir, parlamentoda ve siyasette muhatap DEM Parti’dir. Bir başlangıç olacaksa tecrit derhal kaldırılmalıdır” dedi.

Bahçeli’nin açıklamaları ilk etapta DEM Parti’de şaşkınlık yaratırken parti içerisinde arka arkaya yapılan toplantılar ile süreç anlamlandırılmaya çalışıldı.

Bir DEM Parti kurmayı, “İmralı doğru adrestir. Bahçeli’yi duyunca ‘galiba bu sefer olacak bu iş’ dedim. Öncelikle yasal bir çerçeve çizilmesi şart” ifadelerini kullandı. DEM Parti kurmayı, “Anayasa için yaptıklarına dair yorumlar için erken. ‘Anayasa ver, Öcalan’ı al’ demek kolaycılık. Bu daha ileri daha geniş bakılması gereken bir süreç olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

DEM Parti’de şu aşamada ilk beklenti Öcalan’a ziyaret. Öcalan’ın avukatları, ailesi ve DEM Partililerin talepleri yaklaşık 3,5 yıldır geri evriliyor ve görüşmelere izin verilmiyor. Ancak DEM Parti kurmayları kısa vadede bir görüşme olmasından umutlu. Bu konuda dikkat çeken isim ise Öcalan’ın yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan. Ömer Öcalan’ın her hafta yaptığı rutin görüşme başvurusuna onay verilmesi bekleniyor.

CHP’ye göre “siyasi hamle”

Bahçeli’nin açıklaması sonrası kurmayları ile değerlendirme yapan ve grup toplantısı metninde revizyona giden CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Güneydoğu turuna bu tartışmanın gölgesinde çıktı. Grup toplantısında dün “CHP olarak diyoruz ki bu ülkede terörün bitmesine, annelerin gözünün yaşının silinmesine biz tam destek vereceğiz. Bu iş, sadece bir aktörün çağrısıyla değil, TBMM’de, tüm partilerin eşit şekilde yer aldığı bir süreçte çözülmelidir. Kürtlere tam olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum” diyen Özel’in Doğu illerine yapacağı ziyarette daha geniş çerçevede mesajlar vermesi bekleniyor.

CHP içerisinde Bahçeli’nin açıklamalarının “barış ve çözüm” için önemli olduğunu düşünenler olduğu kadar bu sözlere temkinli yaklaşanlar ve “bu seçim ve anayasa yapımı için siyasi hamle” değerlendirmesi yapanlar da çoğunlukta. CHP kurmaylarına göre Erdoğan yeniden aday olabilmek ve yeni anayasayı yapabilmek için DEM Parti ile yeni bir yol arıyor. Özgür Özel’in hafta başında Edirne’de tutuklu HDP eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ettiğini vurgulayan CHP kurmayları, “Bu görüşmeden rahatsız olunduğu belli. Demirtaş sürecin dışına itilmeye çalışılıyor. Demirtaş’sız bir çözüm olmaz. Biz de Demirtaş da Meclis’e vurgu yapıyoruz, bunu dillendirmeyi sürdüreceğiz” değerlendirmesi yapıyor.

İYİ Parti ise Bahçeli’nin açıklamaları ile tüm bu süreci bir “tezgah” olarak yorumluyor. Bu sürece sert bir muhalefet edilmesi gerektiği de parti içinde seslendiriliyor.

Bahçeli’nin Öcalan için gündeme getirdiği “umut hakkı” bir süre önce DEM Parti tarafından gündeme taşınmış ve Meclis’e bir kanun teklifi de verilmişti.

MHP’li Feti Yıldız, Bahçeli’nin açıklaması ile gündeme gelen umut hakkını “Hükümlünün salıverilmeyi umut etme hakkı. Bu kavram müebbet ağır hapis cezasına mahkum edilmiş hükümlünün bir gün salıverilmeyi beklemek hakkını ifade etmek için kullanılmaktadır” sözleriyle açıklandı.

İdam cezası kaldırıldığında idam cezasının TCK’daki karşılığı “ağırlaştırılmış müebbet” olarak belirlenmişti. Terörle Mücadele Kanunu’na göre cezası idamdan ağırlaştırılmış müebbet hapsine çevrilenlerin ise koşullu salıvermeden yararlanamaması ve ömür boyunca cezaevinde kalması öngörülmüştü. “Öcalan düzenlemesi” olarak adlandırılan bu uygulama AİHM tarafından eleştiriliyor. AİHM, 2014’te verdiği kararla Abdullah Öcalan’ın “şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın” ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını Sözleşme’ye aykırı bulmuştu.

DEM Parti, AİHM kararları gereği “umut hakkı” çerçevesinde yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyor. Bu düzenlemenin iktidar tarafından Meclis gündemine getirilmesine dair bir çalışma şu aşamada bulunmuyor. Ancak AKP kurmayları, bu konuda bir çalışmanın yapılmasının zor olmadığına da dikkati çekiyor.

Paylaşın

Bahçeli’den Abdullah Öcalan’a İkinci Çağrı

Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Terörsüz bir siyaset hususunda herkes ittifak halindeyse değil, elimizi gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Teröristbaşı buyursun terörün bittiğini tek taraflı ilan etmiş demiştim. Bu çağrımın iç yüzünü anlamayan ve saptırmaya çalışanlar fazladır” dedi ve ekledi:

“Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM’de DEM Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı’dan DEM’e uzansın. Hodri meydan buna var mısınız?”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli’nin konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bugün kitabın ortasından ve hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım. Mevcut gerçeklere dayanarak muazzez milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin belki de ilk adımını atmış olacağım. Türkiye’nin çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorunu yoktur. Yeter ki isteyelim, yeter ki diyelim.

Türkiye’nin çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur. Türkiye ekonomisi çok şükür şiddetli fırtınayı atlatmıştır. Milli gelirimiz 1.1 trilyon dolar sınırını aşmıştır. Battık diyenlerin yüzünü kızartmış hepsine mahcubiyet yaşatmıştır. Türkiye ekonomisi eski teorik şemalara sığmayan bir özellikle sürekli ilerleme ve gelişme halindedir. İşsizlik oranının gerilemesi umutları tazelemiş, spekülasyon yapanların hevesini kursağında bırakmıştır. Dünyada sular durulmazken Türkiye’nin azimli politikalarla ortaya çıkması siyasi istikrarı pekiştirmiştir. Bunun yanında gelir dağılım eşitsizliği canımızı sıkan bir durumdur.

Enflasyonla mücadele kesintisiz sürüyor. Enflasyonun tek hanelere gerileyeceğine inancım tamdır. Bu hedefleri gerçekleştirmek siyasi ve insani şeref borcumuzdur. Başaracağız. Cumhur İttifakı olarak hayat pahalılığını bitireceğiz, enflasyon canavarının boğazına urganı geçireceğiz. Muhalefetin çizdiği karamsar tabloları başlarına külah diye geçireceğiz. Enflasyonla mücadele kesintisiz sürmekte ve desteğimiz tamdır. Tek hanelere ineceğine inancım tamdır. MHP olarak yol haritamızı çizmiştik. Elimizden gelen her katkıyı vermeye her çalışmayı yapmaya varız.

Bilinmelidir ki Cumhurbaşkanlığı kabinemizin yanındayız, ekonomi yönetimine güveniyoruz. Doğru yolda olduklarını, doğru politikalar ile Türkiye yoluna konulan takozları teker teker kaldırdıklarını görüyoruz. Döviz kuru, faiz ve enflasyon kuşatmasını güç birliği yaparak kıracağız. Ekmeği büyüteceğiz. Dar ve orta gelirli insanlarımızı asla yalnız bırakmayacağız. Her vatandaşımızdan bir bahaneyle 750 lira almak yerine, tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten pay veren bir Türkiye’ye ulaşmak hayal değil, ulaşılacak bir hedeftir.

Diyarbakır’da Narin, Tekirdağ’da Sıla, İstanbul’da İkbal ve Ayşenur gadre uğramışlardır. Böylesi sapıklar her milletin ortak sorunudur. İnsan eşrefi mahlukattır, yaratılanların en şereflisidir. Bebeklere, çocuklara, kadınlara kast edenler esfeli safilindir. SGK’dan 8 bin TL alabilmek için pasif ötanaziye başvurarak cinayet işleyen yaratıklar insanlığın yüz karasıdır. Yenidoğan çetesi değil, ölüm ve soygun çetesi denebilir. Konuşmalarının gün yüzüne çıkmasından sonra şöyle düşündüm bir insan daha ne kadar küçülebilir. Bunlara verilebilecek hangi ceza fırın gibi vicdanları soğutabilir,

27 Mart 2023’te CİMER’e yapılan bir başvuru ile başlayan soruşturmanın yeniden gündeme oturması geçiştirilecek bir konu değildir. Düğmeye basılmışçasına cinayetleri furyasının seriye bağlanması, toplumsal infialin kışkırtılması başka tertibin ikmalini akla getirmektedir. Suçlunun yakasından tutulması en haklı taleptir. Bu cinayetler aylar öncesinde gündeme gelmiş ama bugünkü gibi konuşulup tartışılmamıştır. Sağlık Bakanlığı zamanında davaya müdahil olmuştur. Savsaklama söz konusu değildir.

Sağlık Bakanının istifasını istemek nasıl bir mantıktır, nasıl bir siyasi hesabın sonucudur. Siyasete malzeme yapmak art niyetlilik değil midir? Bakanın istifasını isteyenlerin işi gücü nifaktır. Bakanımızın sergilediği dürüst, ilkeli duruşundan ötürü tebrik ediyorum. Bebek katillerinin en ağır şekilde cezalandırılmalarını bekliyor, MHP’yi karalayan şerefsiz bir suçlunun tehditleri karşısında üstlendiği görevin itibarını koruyan Cumhuriyet Savcımız Yavuz Engin’i kutluyor, tertemiz alnından öpüyor, Allah sayılarını artırsın diyorum. Kurt inine giren çakalın akıbeti parçalanmaktır.

Hamas lideri Haniye’den sonra Yahya Sinvar’ı da katletti. 2 gün önce İsrail vandallığı aralarında kadın ve çocukları da bulunduğu 87 kişiyi öldürdü. Lübnan can çekişirken kanı dökülen masum sivil halktır. Cumhurbaşkanımızın Lübnan’daki Türkmen kardeşlerimize kapılarımızın açık olduğunu açıklaması soydaşlık hukukunun takdir edilecek tezahürüdür. ‘Yeni göç dalgası geliyor’ diyerek yaygara koparanların, Türk’ün Türk’ten başka dostu olmayacağını bilmemelerini elbette biliyoruz. Ancak empati yapmalarını, vicdanlı davranmalarını beklemenin de en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Türk, Türk’e candır, yardır, yurttur, yuvadır, sonuna kadar emanettir.

Erken seçim tartışmaları: Kaos ve krizlerin kökleştiği bir dönemde Anadolu güven barış ve istikrar coğrafyası olmalıdır. Güneyimiz yanarken Kuzeyimiz toz duman içindedir, batımızda karanlık oyunlar planlanıyor. Objektif yorumları kendisinden duymak istediğimiz bir siyaset bilimci, güven bunalımının kök saldığını, tek çözümün erken seçim olduğunu zırvalayarak bunca sorun ortasında iç işgal cephesine hizmetkarlık yapmaktan utanmamıştır. Türkiye’de güven bunalımı yoktur. Bunayan bulaşık tipler vardır. Seçimler zamanında yapılacaktır, herkes siyasi hesabını buna göre yapmalı.

Cahile meydanı boş bırakırsan ayaklar, kendini baş oldum sanır. Baş olan ayaklar tek dursun, akıllı olsun, ayranımızı kabartmasın, asabımızı bozmasın, milletin sabrını yanlışa yormasın, bayramlık ağzını da daha fazla açtırmasın. Yapılan hiçbir kötülük, kimsenin yanına kalmaz. İçi dışı fitne fesat kumkumasına dönen bu zatın Anayasanın ilk 4 maddesine olumlu ya da olumsuz müdahale.

Uyarıyorum ayranımızı kabartmasın, bayramlık ağzımızı daha fazla açtırmasın. Yapılan hiçbir ihanet kimsenin yanına kalmaz yarına da bırakılmaz. Fetö’nün de yanına kalmadı. Dileğin cehennemde ebediyen yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yapmışsa orada çürüyüp gitmelidir. Kulun hesabı varsa Allah’ın da hesabı vardır.

Çözüm süreci tartışmaları: DEM’e uzattığım el günlerdir konuşuluyor, tartışılıyor. Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Birileri yine rahat durmuyor, samanlıkta iğne arayışına kalkışıyor. Yeni çözüm süreci iddiaları malumlarınız olacağı üzere gündeme geldi. Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dış dayatmalara kapalı durmaya ihtiyacı vardır. Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek mecburidir ama kolektif kimlik ve etnik temelde çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir. Kürt sorunu var demek, Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin, yıkım bekleyenlerin ortak propagandasıdır.

Türkiye Devleti, asimilasyon politikasına hiçbir zaman teşne olmamıştır. Kürt sorunu vardır demek ,Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin sözleridir. Terör başka siyaset başkadır. Silah dışlanmadan Türk vatandaşları layık olduğu insanlık seviyesine ulaşamayacaktır. Hiçbir taviz geri adım teröristi tatmin etmeyecektir. Terörün silahsız çözümü yoktur. Terör örgütünün taleplerini kabul etmek ona boyun eğmek değildir. Bölücü terör örgütü PKK’nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur.

Türkiye teröre müsamaha göstermeyecektir. Demokratik reformların yapılması akla en yakın gerçektir. 6 Haziran 2011’de Diyarbakır mitinginde demiştim ki, Brüksel’dekiler sizi benden daha iyi tanıyamaz. Bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip teslim olması, cezalarını çekmeleri tek çıkıştır. Ne ABD ne AB ne Irak ne Suriye ne de bir başka ülkeyle birlikte Kürt kardeşlerimizin sözcüsü olması imkansızdır. TBMM’de her meselenin ele alınıp milli akılla çözümü mümkün ve mecburidir. Terörsüz bir siyaset hususunda herkes ittifak halindeyse değil, elimizi gövdemizi taşın altına koymaya hazırız.

‘Türkiye’ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun, terörün bittiğini, örgütün tasfiye edildiğini tek taraflı ilan etsin’ demiştim. Bu çağrımın iç yüzünü anlamayan ve saptırmaya çalışanlar fazladır. Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM’de DEM Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı’dan DEM’e uzansın. Hodri meydan buna var mısınız?

CHP Genel Başkanı istediği kadar sağa sola gitsin, orayı burayı ziyaret etsin… Bu eli tutan tutar tutmayan yumruklaşmış olur.”

Paylaşın

Çözüm Süreci Tartışmaları: Bahçeli’nin Eli Erdoğan İçin Uzanmış!

Yeni çözüm süreci tartışmaları gündemdeki yerini korurken, parti kulislerinde, Bahçeli’nin bütün çabasının Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olup kazanmasını sağlamak olduğu ifade ediliyor.

Bahçeli’nin DEM Partililere uzattığı el AK Parti’de olumlu karşılanırken, bir AK Parti yöneticisi bunun partiye sağlayacağı avantajları anlatırken, “Bahçeli’nin bir adım atması bizim için on adım atmamız anlamına geliyor. Özellikle Kürt seçmen açısından olumlu dönüşleri olacaktır. Oy geçişkenliği artacaktır” diyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’in açılışında DEM Partililerle tokalaşması, sonrasında DEM Parti ve Öcalan’a yönelik çağrıları siyasetin ana gündemi. Bir tarafta “siyasette yeni bir dönem” diğer tarafta “Yeni bir çözüm süreci” tartışmaları yapılıyor. Atılan adımın sonuçları kadar neden atıldığı da tartışma konusu.

Bunu da artan bölgesel gerilimle, yeni anayasa yapımı ile açıklayanlar var. Parti kulislerinde ise bambaşka bir netlik var. “Bahçeli’nin ne yaptığını anlamak için geçtiğimiz yıl mart ayındaki kurultay konuşmasına bakın, Sayın Bahçeli o konuşmanın gereğini yapıyor” deniliyor.

Bahçeli geçtiğimiz yıl gerçekleşen kurultaydaki konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart seçimlerine ilişkin, “Benim için bu bir final. Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim son seçimim” yönündeki açıklamalarını hatırlatmış, “Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum; ‘Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Bunun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız, beraberindeyiz. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz” demişti.

Bu yoruma bakılırsa Bahçeli’nin bütün çabası Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olup kazanmasını sağlamak için diyebiliriz.

Devlet Bahçeli’nin DEM Partililere uzattığı el AK Parti’de olumlu karşılandı. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının yanı sıra parti yönetiminden de olumlu değerlendirmeler geldi.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Bahçeli’nin açıklamalarını “çok olumlu” olarak nitelendiren bir AK Parti yöneticisi bunun partiye sağlayacağı avantajları anlatırken, “Bahçeli’nin bir adım atması bizim için on adım atmamız anlamına geliyor. Özellikle Kürt seçmen açısından olumlu dönüşleri olacaktır. Oy geçişkenliği artacaktır” diyor.

Paylaşın

Bahçeli’den Çok Sert “Anayasa” Tepkisi

Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Anayasanın ilk 4 maddesi hakkında yapılan açıklamalara ilişkin, “Anayasanın ilk dört maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardır ve bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

İsrail: BM aciz, atıl ve korkaktır. BM Güvenlik Konseyi kahredici sessizliğe gömülü vaziyettedir. İslam ülkeleri 3 maymunu oynama tavrını terk etmek zorundadır. Akan kana seyirci kalınamaz. BM derhal kuvvet kullanmalı, suçlular cezalandırılmalıdır. İsrail’in savaşı bölgeye yayma hedefleri, Lübnan’dan sonra Suriye’yi işgal hayalleri Türkiye Cumhuriyeti ve mazlum milletler aleyhine çok ciddi bir güvenlik tehdididir. Sınırlarımıza dayanması muhtemel olan siyonist saldırganlığın ve arkasındaki küresel saldırganlığın asıl hedefi bellidir. İhmaller ve kayıtsızlık ağır bedellere kapı aralayacaktır. ”

Normalleşme: CHP yönetiminin sessiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti tehlike verici boyuttadır. Mahalle yanarken CHP’nin havanda su dövmesi ayıplı bir siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir. Kimse unutmasın ki hakiki normalleşme 1999 yılında kurulan MHP ile DSP’nin koalisyon hükümetinde buluşmasıdır. Ucuz normalleşme teklifleri bize kalırsa maksatlıdır, nihayet bu mevzu 25 yıl önce samimi tokalaşma ile zaten halledilmiş ve yeni normal tezahür etmiştir. Normalleşme takıntısı içinde olanlara diyorum ki geçin bunu, siyasi tarihimize bakın.

Geçtiğimiz hafta Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda yapılan kapalı oturumdan hemen sonra Özgür Bey’in açıklamaları ucuz olmasının yanı sıra ileri derecede sorumsuzluk ve savrukluktur. Özgür Beyin yanından hiç ayırmadığı eski büyükelçinin sözleridir. İsrail’in misyon temsilcisi gibi konuşması mankurtluk değilse müptezelliktir. CHP’nin durduğu yer Türkiye’nin milli hedefleri ile bir ve aynı değildir. Huylu huyundan vazgeçmez ancak biz yine de CHP’den umudu kesmeyeceğiz. Türkiye’nin yanında yer alacağı günleri sabırla bekleyeceğiz.

Filistin: Muhatap ülkeler yeter ki gölge etmesinler, yeter ki kapatsınlar gözlerini ezcümle görsünler kahramanlığı. Türk mü yaman siyonist eşkıyalık mı tüm dünya şahit olsun. Sadece Ortadoğu değil, dünyanın geneli bıçak üstündedir. Lübnan’da bulunan vatandaşlarımızın başarılı tahliyesi de teselli eden bir gelişmedir. MHP, hem içimizde hem de dışımızda barış havasının egemen olmasını iliklerine kadar arzulamaktadır. Çatışmanın sonu yoktur, savaşın galibi yoktur.

1967 sınırları temelinde bağımsız, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti mutlaka tanınmalıdır. İsrail ile Filistin arasındaki iki devletli çözüm dışında bir yol yoktur. Siyaset, etrafı kordonla çevrilmiş ring alanı, siyasetçiler de boksör değildir. Mesele biz olmanın emsalsiz sırrına erişmektir. Her şey Türkiye içindir. Önce ülkem milletim sonra partim ve ben anlayışı bizim siyasetimizin omurgasıdır. 29 Ekim’den itibaren Erzurum’dan başlayacak ‘Bir ve beraber hilale doğru Türkiye toplantılarımızın’ ilhamı da siyasetimizin müessir atılımıdır.

Türkiye Cumhuriyeti muazzam bir halk hareketidir. Devlet milletleşmiştir. Devlet millettir, millet de devlettir. Devlet ülkesi ve milleti ile bir ve bütündür. İkisini çatıştırmak fahiş bir yanlıştır ve demokrat yobazların handikapıdır. Devleti milletten ayırmak su katılmamış bölücülüktür.

DEM Parti: Yeri gelir elimi uzatır müşterek ve milli değerlerde toplanma çağrısı yaparım, yeri gelir başımı uzatır şehadet şerbetinden kana kana içerim. Ancak bu elin yanlış yorumlanmasını, açılan kollarımın ihanet saklanacağı ithamını affetmem. 1984’ten beri devam eden PKK terörünün nasıl bir yıkıma yol açtığını en iyi bilenlerdeniz. Terörle siyaset arasında bağlantı yoktur. Devletin terörle masaya oturmasını kimse beklemesin.

Devlet terör örgütüyle müzakere etmez kıran kırana mücadele eder. Bu elin yanlış yorumlanmasını asla affetmem. Uzattığım el hesapsız, samimi ve iyi niyetli bir eldir, Türkiye’de, Türk milletinde birleşelim tebliğidir. Günlerdir uzattığım elden farklı sonuçlar çıkarıp, uyduruk yorumları yapanlar yanlışın pençesine düşmüşlerdir. Elimi vatan ve devlet için uzattım. Elimizi bir süreç için değil, kardeşlik için uzattık.

Hodri meydan; kana değil, kardeşliğe susadığını göstersinler. CHP yönetimi cevap versin, 4 parçalı Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız değil misiniz açıklayın da görelim. Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete açığım’ diyen teröristbaşı çıksın terörü bitirdiğini ilan etsin.

Başka Türkiye yoktur. Hakkari de bizim İzmir de bizimdir. Trabzon da bizim, Mardin de bizimdir. Millete hürmet var mı ona bakarız. Gün birleşme günüdür, gün dayanışma günüdür. Bizim gönlümüzde herkese yer vardır. Bu topraklara vatanım diyen herkese ocağımız açıktır. Bu bayrak benim diyen herkese kapımız açıktır.

Anayasa: İlk 4 madde Anayasa’nın varlık teminatıdır. Devletin ülkesi, milleti yoktur diyenlere sesleniyorum; devletin ülkesi vardır o da Türk vatanıdır. Devletin milleti vardır o da Türk milletidir. Devlet ülkesel bir birliktir. Anayasanın ilk 4 maddesini sulandırmak gizli saklı emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz. Mevki ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah edemeyiz. Anayasanın ilk 4 maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti’yle meselesi vardır. Bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır.”

Paylaşın

MHP’den “DEM Parti” Açıklaması: Normalleşmedik

Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’li milletvekilleriyle tokalaşmasına ilişkin yazılı açıklama yapan MHP’li Semih Yalçın, “Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekanın sahiplerinin hatırlatılmasıdır” dedi.

Açıklamasında, CHP ve muhalefet partileri de eleştiren Yalçın, “Muhalefet ise; Türkiye’nin etrafı yangın yerine dönmüşken, yığınla bölgesel açmaz ve küresel sorun çözüm beklerken, anlı şanlı uluslararası kuruluşlar en etkisiz dönemindeyken, evrensel insani değerler can çekişirken; daha dün seçimlerini yapıp bitirmiş Türkiye’de erkenden erken seçim derdine düşmüştür” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’li milletvekilleriyle tokalaşmasına ilişkin yazılı bir açıklamada bulundu. Yalçın, “Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır. Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekanın sahiplerinin hatırlatılmasıdır” dedi.

MHP’li Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, şunları söyledi: “Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin son günlerde bazı siyasi partilerin temsilcilerine karşı sergilediği yapıcı tavır, dışarıda büyüklüğünü daima hissettiren ülkemizin içeride de bir birlik bütünlük resmi vermesi konusunda duyduğu haklı zaruretin bir neticesidir. Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır.

Sayın Genel Başkanımızın uzattığı el; yaşadığımız coğrafyada milli egemenliğin sahibini bilenlere, bilmeyenlere, inkar edenlere anımsatmaktadır. Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekanın sahiplerinin hatırlatılmasıdır. Ülkemizin zor bir dönemden, bölgenin ve dünyanın da ateş çemberinden geçtiği bir iklimde, kavganın ve siyasi mücadelenin kurallarının milli çıkarlar doğrultusunda şekillenmesi elzemdir.

Devlet aklı bunu gerektirmektedir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de bu gerçeği dikkate almıştır. Bu adım; aciz veya zaaf işareti değil, aksine devletin büyüklüğünün ve celadetinin göstergesi, MHP’nin de kendine olan güveninin nişanesidir. Dem, DEM’lenme ve iktidar hayalleri kurma demi değildir. Devir; ayrışma, kamplaşma, kutuplaşma devri değildir” ifadelerini kullandı.

CHP ve muhalefet partilerini eleştiren Yalçın, “Muhalefet ise; Türkiye’nin etrafı yangın yerine dönmüşken, yığınla bölgesel açmaz ve küresel sorun çözüm beklerken, anlı şanlı uluslararası kuruluşlar en etkisiz dönemindeyken, evrensel insani değerler can çekişirken; daha dün seçimlerini yapıp bitirmiş Türkiye’de erkenden erken seçim derdine düşmüştür. Bu durumda, ister istemez akla Orhan Veli’nin şu ünlü şiiri gelmektedir. ‘Ne atom bombası, Ne Londra Konferansı, Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna, Umurunda mı dünya.’ Başını CHP’nin çektiği muhalefeti, bu şiir pek güzel özetlemektedir” dedi.

Paylaşın

MHP, “DEM Parti İle Diyalog” Şartını Açıkladı

MHP’li Feti Yıldız, “Türkiye Yüzyılı’nda terörün ve bölücülüğün ortadan kaldırılması önceliktir. O gelenekten gelen partilerin vesayetten kurtulması, özgürleşmesi lazım. Türkiye partisi oldukları anda konuşulur. Sonrası kolay diyoruz” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, TBMM’nin açılışında DEM Partili isimlerle el sıkışması ve sonrasında gelen açıklamalar siyasetin gündemindeki yerini koruyor. “Yeni bir çözüm süreci başlar mı?” gibi soruların yanıtları aranırken Bahçeli’nin en yakın kurmaylarından biri olan MHP’li Feti Yıldız, konuya dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılarından Feti Yıldız, Serbestiyet’ten Hilal Köylü’ye konuştu.

“Genel başkanımız Türkiye Yüzyılı’nda terörün sıfırlanmasının, bölücülük melanetinin ortadan kaldırılmasının öncelik olduğunu söyledi. Bunun yanlış anlaşılacak tarafı yok ki. -Aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım. Huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım- dedi. Müthiş sözler” ifadelerini kullanan Yıldız, şöyle devam etti:

“Geldiğimiz bu dönemde bu sözlerin ve çağrının kıymeti tüm muhalefet partileri tarafından bilinmeli. Bunun bir tarafından çekiştirilerek -anayasa için, seçim için yapılıyor- gibi yorumlar bize göre çok sığ yorumlar. Terör, bölücülük Türkiye’nin enerjisini 40 yıl sömürdü. Yazıktır, günahtır. Bu mesele çok önemli, çok.”

Feti Yıldız, “Peki DEM’le karşılıklı diyalog zemini hazır mı? Bu diyalog, çözüm sürecini beraberinde getirir mi?” sorusuna da şöyle yanıt verdi: “Evet adım atmak gerekiyor. DEM’in terör belasından, onların vesayetinden kurtulması gerekiyor. Açıkçası özgürleşmesi lazım. Türkiye partisi oldukları anda konuşulur. Tek şart, kendilerini terör ve bölücülük melanetinden kurtarmalarıdır. Sonrası kolay diyoruz.”

Paylaşın

Bahçeli’den DEM Parti Açıklaması: Biz Durduk Yere El Vermeyiz

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Biz gelişi güzel, keyfe keder, can sıkıntısından, anlık dürtülerle dümenden ve düzenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz” dedi ve ekledi:

“Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına teşebbüs etmeyiz. DEM’e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme yönelik açıklamalarda bulunuyor. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“Muhterem arkadaşlarım, değerli misafirler, basınımızın değerli temsilcileri, haftalık toplantımızın başında sizleri en kalbi duygularımla birlikte hürmetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden vatandaşlarımızı hasretle selamlıyorum.

Nereye gideceğimizi bilmiyorsak, takip edeceğimiz herhangi bir yolun hiçbir ehemmiyeti yoktur. Esen her rüzgara yelken açarak, her sanal ışığı deniz feneri sanarak güvenli sahillere ulaşmamızın imkanı da yoktur.

Geçmiş yaşanmış, bugün yaşanmakta, gelecek ise irade, istek ve inancın eseri olarak planlanıp yaşanacaktır. Geçmişte siyasetin doğru olması kadar zamanının da doğru olmasına vurgu yapmıştım. Bize göre doğru siyaset, buluşturan, yakınlaştıran, ulaştıran, kavuşturan, kucaklaştıran, kutupları aşındıran ahlaklı siyasettir. Kurşun gibi ağır ortamlarda, tehditlerin kol gezdiği bulanık dönemlerde milli birlik ve dayanışma ruhumuzu diri tutmak doğru siyasetin vazgeçilmez erdemidir. Bu erdeme bağlıyız.

Münasebetlerimizi buna göre kuruyoruz. Sınıflı bir toplum yapısını tamamıyla reddediyoruz. Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz bir şey yoktur. Siyasi alakamız, sert veya yumuşak tavrımız fikir ve düşünce kapasiteleri ile sınırlıdır. Muhataplarımızın kim olduğundan ziyade ne söylediklerine, neyi hedeflediklerine bakıyoruz.

Dünya görüşleri başka başka olsa da yöre, köken ve siyasi tasavvur farklılıkları zaman zaman ikili veya çoklu diyaloğun üzerini örtse de ilk Meclis’in fedakarlık timsali mebusları bağımsızlık ortak paydasında cesaretle birleşmişlerdir. İlk Meclis’te görev alan her mebusun fikri mazisi, siyasi menşei, şahsi mizacı başka başka olsa da inançları birdi, hedefleri birdi, emekleri birdi, sevdaları birdi.

Gazi Meclis’te o dönem görev alan merhum ve muhterem mebuslar birbirlerinin kökenine, yöresine, anasının diline bakmadılar. Birbirlerinin siyasi meşrebini sorgulamadılar. Birbirlerinin giyimini, kuşamını, feshini, sarığını dert etmediler. Polatlı’dan top sesleri duyuluyorken hesap yapmadılar, makam düşünmediler. Yumruklarını birbirlerine değil, müstevlilere sıktılar. Bilmenizi arzu ederim ki bu sözlerim bir yanda aklımı diğer yanda da vatan sevgisi ile çarpan yüreğimin bastırılmaz sesidir.

Başımızda sınırlar yeniden çizilmeye çalışılırken Meclisimiz uzlaşma içinde hem ülkemize hem de coğrafyamıza yol gösterici olacaktır. İktidar ve muhalefeti ile Meclis’imizin hasımlarımıza korku verecek şekilde çalışması özellikle böyle bir dönemde elzemdir. Siyasi rekabeti dönüştürme teşebbüslerine izin vermeyeceğimize inanıyorum. Bu görüşlere yanlış diyecek siyasi namus sahibi bir milletvekili ya da vatan evladı var mıdır?

DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Bu tutumumu önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri çarpışması ya da anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler zavallıdır. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis’in ve sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın temenni ve teklifidir. Biz, gelişigüzel, can sıkıntısından el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. DEM’e düşen sorumluluk bu samimi elin kıymetini anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.

“Milli güvenlik sorunlarımız katlanmıştır”

Özgür Bey’in özel hayatı ile ilgili iddiaların hiçbirisi siyasetimizin konusu olamaz. Biz CHP’nin siyaseti ile ilgiliyiz. Bunun dışında ne söylenirse söylensin kulaklarımızı kapatmış haldeyiz. Bizim el sıkışmamızı normalleşmeye bağlayan Özgür Bey’in yanıldığı ortadadır. Hiç kimseyle tarla davamız yoktur. Türkiyemiz sınırların haricinden aşırı ve anormal tehdit sarmalındadır. Milli güvenlik sorunlarımız katlanmıştır. Kısır çekişmelerle meşgul olursak sorarım sizlere mahşer günü ne yapacağız?

Böylesi bir karanlık yola çıkarak, felakete kılavuzluk yaparsak bunu tarihe nasıl anlatacağız? Bunun hesabını iki cihanda nasıl vereceğiz? Türk Milleti böylesi bir zilleti asla kabul etmez. Mezhebi, kökeni, yöresi ne olursa olsun hiçbir kardeşim buna razı olmaz. Türkiye bir ve bütün olur, sahnelenmek istenen vandal oyuna gelmez.

Habis ve hain niyet sahiplerini uyarıyorum. MHP ve Cumhur İttifakı, aynı şekilde milyonlarca Türk sevdalısı, bayrağımıza kem gözle bakanların gözlerini oyar. Vatan namustur, millet onurdur. Bunlar üzerinde tartışma yapmak için fırsat kollayanlara bu dünyayı dar etmek bizim için şeref borcudur. Aziz vatan bundan bin yıl önce gerçek sahibini bulmuş, bahse konu mevzu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır.

Artık büyük Türk milleti için dönülecek başka bir toprak parçası, başka bir göç güzergahı, başka bir vatan köşesi kalmamıştır. Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise Türk Milleti’dir. Ya bu topraklar ve üzerinde yaşayanlar bir ve bütün yaşayacaktır ya da Türk Milleti tarihten silinecektir. Bunun adı tarihi şark meselesidir ve tarafları bellidir. Bugün mesele Beyrut değil Ankara’dır. Gizli gündem Türk vatanıdır. Orta Doğu’da ateşlenen füzelerin, suikastların bir sonraki etabı Anadolu coğrafyasıdır.

İsrail’i durdurmak için acilen kuvvet kullanmak gerekmektedir. BM bu tarihi ve ertelenemez görevi derhal üstlenmek ve katiller sürüsünü cezalandırmak zorundadır. İran’ın fırlattığı füzelerden sonra süreç iyice kızışacak, olası misillemelerle yangın Orta Doğu’nun bacasını iyice saracaktır. İsrail şu anda İslamiyet’e ve hatta insanlığa savaş açmıştır.

TBMM’de İsrail saldırıları ve bölgesel gelişmeler kapsamında bugün öğlenden sonra yapılacak kapalı oturum yerinde bir karardır. İsrail üzerimize gelirse, ülke içinde örtülü-açık operasyonlara heves ederse bin pişman edileceğini yedi düvel unutmamalıdır. Türkiye bunu yapacak güç ve kuvvete sonuna kadar sahiptir. Mesele milli onur ve güvenlik meselesidir. Bir olmalıyız.

Ülkemizde her gün yenisine şahit olduğumuz cinayet, taciz vakalarının gittikçe yaygınlaşması toplumsal endişeyi tırmandırmaktadır. Psikopat bir cani tarafından İstanbul’da peş peşe işlenen cinayetler, Beyoğlu’nda taciz olayı, Sıla bebeğin hayatını kaybetmesi milletimizi derinden yaralamaktadır. Şiddete karşı sıfır toleransla muameleden başka seçeneğimiz kalmamıştır. MHP AR-GE çatısı altında şiddetle mücadele için saygın uzman akademisyenlerden teşekkül eden bir komisyon kurduk. Bu kısa zamanda çalışmalarını yapacaktır.

Şiddet karşısında sessiz kalamayız. Haz arayışı, hayata yüklenen anlamın kilidi haline gelmiştir. Bugün yaşanan değerler erozyonundan dolayı kocaman evlerin içine küçük aileler bile sığmamaktadır. Çok insan olmasına rağmen insanlık azalmıştır.

Uyuşturucu kullanım yaşı oldukça düşmüş, okul önlerinde uyuşturucu çeteleri yuvalanmıştır. Seri ve sert önlemler almalıyız. Bu felaketin püskürtülmesi için ele ele vermek, milli ve manevi ortak paydada tek yürek halinde kenetlenmek hepimizin omuzlarına binen görevdir. Gerçek hayatı yapanlarla hukuku yapanlar aynı kişilerdir. Cezasızlık şikayetleri genişlerse, suçluların tahliyesi sıradanlaşırsa, yapanın yaptıkları yanına kar kalırsa, herkes kendi ölçüsünde adaleti sağlamak peşine takılacaktır.”

Paylaşın

DEM Parti, Bahçeli’nin “Barış” Çıkışına Temkinli: Süslü Sözlerin Karşılığı Yok

Bahçeli’nin “barış” çıkışını değerlendiren DEM Partililer, “Somut adımların atılması kritik. Pratik ve samimi adımlar atılmalı, sadece süslü sözlerle bu mesele çözülemez. Hukukun üstünlüğü konusunda kararlı duruş sergilenmeli, aksi halde toplumda bir karşılık bulmaz” diyorlar.

Ankara, 28’inci Yasama Dönemi’ne hızlı bir başlangıç yaptı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) sıralarına giderek DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile tokalaşması ve ardından söylediği, “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken, kendi ülkemizde de barış olmalı” sözleri, siyasetin öne çıkan başlıklarından biri.

Bahçeli’nin bu beklenmedik çıkışını değerlendiren DEM Parti yetkilileri, temkinli bir yaklaşım sergiliyor ve yeni bir dönemin başlaması için somut adımların atılması gerektiğine dikkat çekiyor.

DEM Parti yetkilileri, Bahçeli’nin bu çıkışını genel olarak olumlu karşılasa da, “yeni dönem” söylemi hakkında nihai kararın zamanla şekilleneceğini ifade ediyor. Parti kurulları, konuyu Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) 19 Ekim’de yapacağı toplantıda detaylı şekilde ele alacak.

Artı Gerçek’ten Seda Taşkın‘ın görüştüğü bir partili, Ortadoğu’da artan savaş ve çatışma ortamına dikkat çekerek Türkiye’nin kritik bir yol ayrımında olduğunu belirtti. Aynı partili, “Türkiye’nin bu süreçte çok fazla seçeneği yok. İktidar bugüne kadar şiddet politikasını tercih etti. Ancak, bu yolda devam etmenin getireceği riskler de aşikar. Kürtlerle barışmadan ve Kürt sorununu çözmeden bölgesel risklerle başa çıkma şansı bulunmuyor. Yapılması gereken, Kürtlerle barışmaktır” dedi. Bahçeli’nin söylemlerini “yeni bir senaryonun işareti” olarak değerlendiren yetkili, “Barış mı yoksa şiddet politikası mı tercih edilecek, bunu zaman gösterecek” diye ekledi.

Yeni yasama döneminde gündeme gelmesi beklenen önemli başlıklardan biri de yeni anayasa olacak. DEM Parti, bu konuda görüşmelere açık olduğunu ancak belirli koşullarının bulunduğunu vurguluyor. Partililer, demokratik ve çoğulcu bir anayasa talebinin öncelikli olduğunu belirtirken, bunun yanında somut adımların atılmasının önemine işaret ediyor. Bir partili, “Somut adımların atılması kritik. Pratik ve samimi adımlar atılmalı, sadece süslü sözlerle bu mesele çözülemez. Hukukun üstünlüğü konusunda kararlı duruş sergilenmeli, aksi halde toplumda bir karşılık bulmaz” dedi.

Paylaşın

MHP İle DEM Parti Komşu Oldu

TBMM Genel Kurulu’nda, İYİ Parti’nin bir sıra kaybetmesi sonrası yapılan yeni düzenleme ile DEM Parti ve MHP eskisi gibi tekrar komşu oldu. Saadet Partisi, İYİ Parti, MHP, DEM Parti, CHP ve AK Parti.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, TBMM Genel Kurulu’nun açılış töreninde DEM Grubu’nu ziyaret ederek selamlaşması çok konuşulmuştu.

TBMM’de 28. Dönemin 3. yasama yılında geçtiğimiz yıl olduğu gibi Genel Kurul oturum planı değişti.

Partilerin seçimlerde çıkardığı milletvekili sayılarına göre düzenlenen TBMM Genel Kurulu oturum planı, geçtiğimiz yıl Saadet Partisi’nin Gelecek Partisi ile oluşturduğu Saadet Grubu nedeniyle değişmişti. Bu defa ise oturum planı İYİ Parti’de yaşanan kan kaybından dolayı oldu.

İYİ Parti, 2023 seçimlerinde çıkardığı 43 milletvekilinden 13 tanesini kaybetti.

Gerçek Gündem’in haberine göre; bu kan kaybı İYİ Parti’nin TBMM Genel Kurulu’ndaki yerini de etkiledi. Daha önce 3 sıra sandalyeye sahip olan İYİ Parti, bir sırasını MHP’ye devretmek zorunda kaldı. Böylece MHP, oturma planında tekrar üç sıra koltuğa sahip oldu.

TBMM Genel Kurulu’nun açılış töreninde DEM Grubu’nu ziyaret ederek selamlaşan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu tavrı çok konuşulmuştu. TBMM Genel Kurulu’nda yapılan yeni düzenlemede ile de DEM ile MHP eskisi gibi tekrar komşu oldu.

TBMM Başkanlığı, yeni oturum planına göre Saadet Partisi’ni en küçük siyasi parti grubu olarak en başa alınırken, sırayla İYİ Parti, MHP, DEM, CHP ve AKP şeklinde oturup sıralaması yaptı.

Paylaşın