MHP’den İYİ Parti’nin Üçüncü Yol Önerisine Yanıt

İYİ Parti kanadından gelen 3’üncü yol önerisine yanıt veren MHP’li Yalçın, “Türkiye’de öteden beri politik gündemin belirleyici ve sürükleyici unsuru olarak öne çıkan milliyetçilik, şu sıralarda, içine düştükleri siyaset çıkmazında bocalayan kimi çevrelerce 3. yol olarak gösterilmeye çalışılmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Şapkadan tavşan çıkarmaya benzeyen bu beyhude gayretlerin arkasında, Türk milliyetçiliği davasının tartışmasız yegâne temsilcisi mevkiindeki MHP’nin siyasetteki itibar, ağırlık ve etkisini görmezden gelen ümitsiz ve kör bir inadın varlığı saklanmaktadır. Türk milliyetçiliği davasının 54 yıllık alemdarı ve bu davaya gönül verenlerin yuvası olan MHP’yi yok sayarak -milliyetçilik üzerinden- 3. bir siyasi yol inşa etmeye çabalamak, deniz üzerinde yürümekten farksızdır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın partisinin kongre sürecine dair yazılı açıklama yaptı.

Gazete Duvar‘ın aktardığına göre; Yerel seçim hazırlıklarına başlandığını, 9 Ağustos tarihi itibariyle kongre sürecine girildiğini, 20 Ağustos günü itibarıyla 442 ilçenin kongreleri tamamlandığını belirten MHP’li Yalçın, 23 ilin ilçe kongrelerinin tamamlandığını belirtti.

Partisinin 14’üncü Olağan Büyük Kurultayı’nın gerçekleştirileceği tarihin kongre sürecinin tamamlanmasının ardından ilan edileceğini ifade eden MHP’li Yalçın siyasi gelişmelere dair de değerlendirmelerde bulundu.

MHP lideri Devlet Bahçeli geçtiğimiz hafta İYİ Parti’ye yönelik, “Yerel iktidarda komşu olalım” çağrısında bulunmuş İYİ Parti kanadı ise MHP’ye milliyetçilerin oluşturduğu 3’üncü yolu işaret etmişti. İYİ Parti kanadından yapılan ‘3. Yol çağrılarına’ da yazılı açıklamasında yanıt veren MHP’li Yalçın, “Türkiye’de öteden beri politik gündemin belirleyici ve sürükleyici unsuru olarak öne çıkan milliyetçilik, şu sıralarda, içine düştükleri siyaset çıkmazında bocalayan kimi çevrelerce 3. yol olarak gösterilmeye çalışılmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Şapkadan tavşan çıkarmaya benzeyen bu beyhude gayretlerin arkasında, Türk milliyetçiliği davasının tartışmasız yegâne temsilcisi mevkiindeki MHP’nin siyasetteki itibar, ağırlık ve etkisini görmezden gelen ümitsiz ve kör bir inadın varlığı saklanmaktadır. Türk milliyetçiliği davasının 54 yıllık alemdarı ve bu davaya gönül verenlerin yuvası olan MHP’yi yok sayarak -milliyetçilik üzerinden- 3. bir siyasi yol inşa etmeye çabalamak, deniz üzerinde yürümekten farksızdır.”

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere dair de değerlendirmelerde bulunan MHP’li Yalçın, yerel seçimlere hazırlık sürecinin resmen başladığını söyledi, “MHP; büyük bir ciddiyet ve sorumluluk bilinci içinde Yerel Seçimlere odaklanırken, kongre sürecini de başlatmak suretiyle teşkilatlarını yeni bir ivmeyle harekete geçirmiştir” dedi.

MHP’li Yalçın Millet İttifakı’nda yer alan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu da yaptığı açıklamada hedef aldı. MHP’li Yalçın, “Milletimiz; CHP’yi dolandırarak partilerine TBMM’de bedavadan koltuk kazandıran Beleş Ali, Asalak Ahmet, Tufeyli Temel gibi siyaset vurguncularının demokrasimize verdiği zararları telafi etmek için çoktan harekete geçmiştir” dedi. Seçimlerde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin kazanılacağını vurgulayan Yalçın şöyle sözlerini sürdürdü:

“Cumhurbaşkanlığı Seçimiyle Genel Seçimlerde siyasete çekidüzen vermek ve emaneti yeniden ehline teslim etmek üzere milletimizin sandıkta attığı bilinçli adımların, Yerel Seçimlerde de tekrarlanacağına şüphe kalmamıştır. Başta İstanbul ve Ankara gibi metropol kentlerimiz olmak üzere bazı il ve ilçelerimizin kaderlerini geçici olarak CHP ile yancılarına teslim eden ve büyük bir pişmanlık yaşayan milletimiz, yeniden doğru tercihe yönelecektir.

Muhalefetteki partilerce kazanılan belediyelerdeki yönetim beceriksizlikleri yüzünden çok sayıda il ve ilçemiz; altyapısızlığa, yatırımsızlığa ve günümüzde tehditleri giderek artan doğal afetlere karşı çaresizliğe mahkûm edilmiştir. Bilhassa İstanbul ve Ankara Belediye Başkanları görevlerini yerine getirmek ve hizmet sunmakla mükellef oldukları illeri bırakıp seçim ve propaganda gezileriyle politik sükseye zaman ayırmışlardır. Aynı başkanlar bugün de iki büyük metropol kentimizin çözüm bekleyen birikmiş sorunlarından çok, CHP’nin yönetim kavgalarına ve bu partiye baş olma entrikalarına odaklanmışlardır.”

“MHP beklenenin üzerinde bir performans gösterecektir”

Seçmenlerin 31 Mart’taki yerel seçimlerde MHP’ye büyük bir teveccüh göstereceğini ifade eden Yalçın, “Bu yüksek idealin maşeri vicdana sinmesini ve yönetim anlayışına yön vermesini sağlayan MHP; yerel seçimlerde de yine beklenenin üzerinde bir performans gösterecektir. Partimiz, 31 Mart 2019’da kaybedilen belediyeler de dâhil olmak üzere birçok il ve ilçede seçimi kazanacaktır” ifadelerini kaydetti.

Paylaşın

MHP İle İYİ Parti Arasında İttifak Polemiği: Akşener, MHP’den Ürkmektedir

MHP Lideri Devlet Bahçeli, İYİ Parti’ye 31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler için çağrı yaparak “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına” ifadelerini kullanmış ve sonrasında İYİ Partili ve MHP’li kurmaylardan karşılıklı açıklamalar gelmişti.

Son olarak MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’da konuya ilişkin açıklamada bulundu. Semih Yalçın, açıklamasında, “Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir” dedi ve ekledi:

“Akşener kaçak güreşmekte, ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır.  Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz. Esasen İP’in en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır.”

Açıklamasının devamında, “Akşener; parti genel başkanından çok, okul idaresinde terör estiren, öğrencilere sürekli parmak sallayan huysuz ve geçkin bir müdire havasındadır” diyen Yalçın’ın özetle şu ifadeleri kullandı:

“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İP’e yönelik komşuluk çağrısı hâlâ gündemdeki yerini korumakta, hem medyada hem de kamuoyunda mesele üzerindeki tartışma ve değerlendirmeler sürmektedir.

Sayın Devlet Bahçeli’nin İP’e dönük daveti; karşılıklı siyasi yaklaşma, yumuşama, gerginliği azaltma ve peşin hükümleri ortadan kaldırma yolunda atılmış bir adım, bilgece sergilenmiş bir siyasi diplomasi örneğidir.

Ne yazık ki çağrının muhataplarınca böylesi bir fırsat “iyi” değerlendirilememiş, enine boyuna düşünülüp istişare edilmeden büyük bir siyasi nezaketsizlik ve seviyesizlikle reddedilmiştir.

Sayın Devlet Bahçeli; sadece MHP’nin lideri değil, aynı zamanda devletimiz için varlığı itimat telkin eden akil bir insan, büyük bir dava adamı ve bilge bir Türk milliyetçisidir.

Onun büyük bir içtenlik, serinkanlılık ve barışçı tavırla yaptığı davete; muhatabı yerine yetkili yetkisiz, akıllı akılsız, köklü köksüz bir takım isimlerin cevap vermesi, İP’in siyasi terbiye kültürünün, politika adabının oluşmadığını, olgunlaşmadığını göstermiştir.

Söz konusu davetin birinci muhatabı İP Müdiresi Meral Akşener’dir, ancak Müdire Hanım sessizliğini koruyup susmaktadır. Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir.

Akşener kaçak güreşmekte, ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır. Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz.

Esasen İP’in en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır. İP’i siyasi literatürde tarif eden uygun, yerine oturan ifade, kavram ve kelimeler de bulunmamaktadır. Bu parti, CHP’ye veya bölücü terör örgütünün siyasi acentesi HDP’ye nispetle tanımlanabilmektedir. İP; bu bağlamda bir yancı, iş birlikçi veya kuyruk sokumu parti görünümündedir.

İP’in ikinci büyük sorunuysa başındaki kişinin liderlik hassasının bulunmayışı ve siyaset etme yeteneğinin kıt oluşudur. Meral Akşener; parti genel başkanından çok, okul idaresinde terör estiren, öğrencilere sürekli parmak sallayan huysuz ve geçkin bir müdire havasındadır.

Bu durum, İP açısından muhataralı, güvensiz ve muammalı bir siyasi gelecek tablosu çizilmesine yol açmaktadır. Hâlbuki gelecek yıl yapılacak 31 Mart Yerel Seçimlerinde millet, İP’i kendi kurumsal kimliğine sahip bir parti olarak müstakil surette seçimlere girecek kemal, yetkinlik ve cesarette görmek isteyecektir.

Oysa İP sözcüleri hâlâ denenmiş ve hüsrana sebep olmuş ittifakla ayakta kalma derdindedir. Bütün bunlardan daha önemlisi; İP, MHP’nin kötü bir taklitçisi ve rol çalıcısı mı olacak, yoksa kendine yeni ve farklı bir siyasi gömlek mi biçecektir, milletimiz buna bakacaktır. Çünkü MHP varken MHP’cilik oynayanlara millet itibar etmeyecektir.

Bu bağlamda 26 Ağustos’ta İP Müdiresi Meral Akşener’in ortaya koyacağı tavır, bu partinin nerede konumlanacağına dair belirleyici unsur olacaktır. Bilindiği üzere 26 Ağustos, Millî Mücadele’nin en önemli safhalarından birinin, müstevlilere son büyük darbenin vurulduğu Büyük Taarruz’un başlangıcıdır.

Ne var ki taarruz eylemi ve tabiri, İP’in güdük ve şekilsiz siyasi müktesebatına sığmamaktadır. Zaten İP; bugüne kadar siyaset hayatımızda hücum yerine sürekli geri çekilmeyi, ricatı seçmiştir. İP; kazanmaya değil, kaybetmeye tiryaki olmuştur.

İP, kendine hep yanlış yol arkadaşları seçmiştir. Şurası bir hakikattir ki İP, küresel ısınmanın Türk siyaset hayatındaki aşırı sıcak izdüşümü olarak kaynamaya, tandır gibi yanmaya devam etmektedir. İP’in geçmişi ve siyasi birikimi olmadığı için bir parti geleneği de yoktur.

İP’in Türk milliyetçileri ve bütün vatanseverleri için çatı parti olma teziyse tümüyle çürüktür. Zira bu mikro terazi bu sıkleti çekemez ve siyasi kolonları olmayan bir partinin çatısı çarçabuk çöker. İlk ciddi depremde yıkılacak çürük bir bina hâlindeki İP; çatı olamaz, çatırdar.

Hatta bu parti, sırf iktidar değişikliği uğruna ayıyla yatağa girmeyi, teröristlerin siyasi acenteleriyle temas kurmayı, çakallarla dans etmeyi bile göze almıştır. Bu yüzden de girmediği kılık, takmadık siyasi zincir bırakmamıştır.

Bir atasözünde şöyle denilmektedir: “Kendi otağını bırakıp itin yatağına kıvrılan, uyandığında tasmayı boynunda bulur.”

Nasıl başıbozuk ve disiplinsizlerle sistemli bir siyasi kavga yürütülemez ise İP’te yuvalanmış mücadele kaçkınlarıyla da Türk milliyetçiliği ve vatanın bütünlüğü davası güdülemez. Mahalleden kaçan mirasyedi ve hayırsız evlatlara “Bizim mahalleye gelin.” dediysek harim-i ismetimize girip soygun yapın da demedik.

MHP’nin mirası emin ellerdedir. Milliyetçi- Ülkücü Hareket’in mensupları ve MHP camiası olarak, bu kutlu mirasın haytalarca çalınıp politika çarşısında pazarlanmaya çalışılmasına müsaade etmeyiz. MHP; Türk milliyetçiliği davasının hem bekçisi, hem askeri, hem de alemdarıdır.

MHP, kökü binlerce yıllık maziye uzanan büyük bir varlık davasının siyasi hayatımızdaki yegâne ehil ve liyakatli temsilcisidir. MHP, Ülkücü şehitlerin aziz ruhlarıyla yücelen, gazilerimizin fedakârlıklarıyla yükselen 54 yıllık köklü bir hareketin temsilcisidir.

Tarih ve kader, MHP’ye Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in siyasi temsilciliği misyonunu biçmiştir. Bu gömleği giymek için 54 yıllık kutlu mücadeleye layık ve gönülden bağlı olmak icap eder. Sadece liyakat ve ehliyet değil, baba ocağı konumundaki MHP’ye sadakat ve merbutiyet de elzemdir.

Rabıtası sağlam, aidiyet hissi kuvvetli, mensubiyet şuuru olgunlaşmış Ülkücülerin otağı olan MHP’ye öykünmekle Türk milliyetçiliği davasına rehber olunamaz. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in sağlında altını çizdiği gibi, Ülkücü kalmanın, Ülkücü kalarak Türk milliyetçiliğine hizmet etmenin şartı MHP’de yer almaktır.

MHP saflarında mücadele etmek, her Ülkücünün görevi ve aynı zamanda da vecibesidir. İP’liler, bizim gömleğimizle rol kesmeye kalkmasınlar. Sadakatsiz, disiplinsiz, sorumsuz, vefasız ve hıyanete meyilli kavga kaçaklarıyla dönme ve devşirmeler tarafından kurulmuş derme çatma bir partiyi çatı ittihaz ederek MHP’nin Türk siyasi hayatındaki yerini almaya çalışmak; yaya aya gitmekten farksızdır.

Milletimizin MHP’ye biçtiği tarihî rolü siyaseten iğdiş etmek maksadıyla alternatif politika üretme gayreti, hadımın zürriyet peşine düşmesi gibidir. MHP; siyaset sahnesinde edindiği yeri, yarım asrı aşkın sürede bütün ağır imtihanlardan geçen teşkilatlarının eksilmeyen gücü kadar, milletin 54 yıldır gösterdiği büyük teveccühün mehabetine borçludur.

Hep söylediğimiz gibi; MHP lider odaklı bir dava partisidir. Liderinin siyaset satrancındaki ustalığı, siyasetteki müessiriyet ve özgül ağırlığını arttırmaktadır. Milletimiz MHP’yi varlık sigortası, beka güvencesi, toplumsal barış ve sükûnun siyasi garantörü olarak görmektedir. MHP’ye alternatif olmaya, bizden rol çalmaya kalkan haramzadeleri, 26 Ağustos’tan önce bu gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyoruz.”

Paylaşın

MHP İle İYİ Parti Arasında “İttifak” Polemiği

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti’ye yaklaşan yerel seçimler için çağrı yaparak “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına” ifadelerini kullanmıştı. Bahçeli’nin bu açıklaması sonrası İYİ Parti ve MHP’li kurmaylardan karşılıklı açıklamalar gelmeye devam ediyor.

Haber Merkezi / Bahçeli’nin yerel seçimde ittifak çağrısıyla ilgili yazılı açıklama yapan İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, İYİ Parti’nin seçim çalışmaları ve olası yol haritasının kamuoyunda geniş biçimde irdelendiğini belirterek, “Farklı iddiaların da öne çıkarıldığı görülmektedir. Dün de bir TV programında MHP üzerinden benzer bir gelişme zuhur etmiş ve bugün gün içerisinde kimi yetkililerince kurumsal kimliğimizi hedef alan talihsiz açıklamalar ortaya konulmuştur” dedi.

Zorlu’nun açıklamasının devamında ise şu ifadeleri kullandı: “Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 24 Haziran 2023’te gerçekleşen büyük kongremizde 85 milyon insanımız için siyasette yeni bir zemin, yeni bir yol açma irademizi ortaya koymuş ve en büyük gücümüze yani milletimize kulak vereceğimizi ifade etmiştir.

Söz konusu tartışmaya ilişkin olarak partimizin görüşünü açıkça kamuoyuna iletiyor ve güzel ülkemizin temiz kalpli insanlarını, milliyetçilerini, vatanseverlerini, Türkiye sevdalılarını ülke ve millet hayrına İYİ Parti’de buluşmaya davet ediyoruz: 26 Ağustos ruhuyla rotamız net, pusulamız millet!”

Zorlu’nun açıklaması sonrası MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da konuya ilişkin sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Bahçeli’nin “samimi ve yürekten çağrısına” verilen “tutarsız ve kaçamak cevaplar, bu partide hüküm süren kendini ve aslını inkâr çıkmazının bir başka yüzünü ele verdi” ifadesini kullandı.

İYİ Parti’nin bugüne kadar “birçok hatalı siyasi manevra” yaptığını ve “millet nezdinde zaten zayıf olan inandırıcılığını büsbütün yitirdiğini” iddia eden Yalçın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Altılı Masa’dan ayrılıp sonra tekrar geri dönmesini ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması için çaba göstermesini bunlara örnek verdi.

Semih Yalçın, Bahçeli’nin “‘Güvenilir komşular edinin. Güvenli limana demirleyin’ kabilinden çağrısını peşinen ve kalibresi çok düşük bir siyasi üslupla reddederek en büyük yanlışa düştü” dedi. İYİ Parti’yi “MHP taklitçiliğine soyunmakla” suçlayan Yalçın, asıl varken milletimiz kötü kopyaya veya ucuz taklide itibar etmez” diye devam etti.

Devlet Bahçeli, İYİ Parti’nin 3-4 Ağustos 2019’da düzenlediği kurultay öncesinde MHP’den ayrılanları yeniden partiye davet etmişti.

MHP Lideri Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi’nden kopan dava arkadaşlarımız 25 Ekim 2017’de İYİ Parti’yi kurmuşlardır. Ancak geçmişte birlikte yürüyüp, beraberce mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızın önemli bir kısmı aradıklarını bulamamışlar veya kenara itilmişlerdir.

Çağrım şudur: Fiziken orada, fikren aramızda bulunan dava arkadaşlarımın müştereken karar alıp Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüşün tarihi sorumluluğunu yerine getirmeleri halisane ve samimi beklentimdir. İYİ Parti’nin Olağanüstü Kurultay’ında MHP’yle bütünleşme ve birleşme hamlesi Türkiye’nin gücüne güç katacak” demişti.

Bahçeli’nin çağrıları İYİ Parti tabanında karşılık bulmamıştı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise Bahçeli’nin bu çağrısına, “Genel Merkez’deki çalışmaları bitirdik, evime dönüyorum” mesajı atarak yanıt vermişti.

Kasım 2015 genel seçimleri sonrasında Milliyetçi Hareket Partisi bünyesinde bulunan bazı milletvekilleri ve parti üyeleri genel başkan Devlet Bahçeli’nin seçim başarısızlığını eleştirerek parti içerisinde sert bir muhalefet gösterdiler.

Başta Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan gibi isimler MHP’yi olağanüstü kongreye götürmek için delege imzaları toplamaya başladı. Ancak hukuki nedenlerle olağanüstü kongreye gidemeyen Milliyetçi Hareket Partisi, Disiplin Kurulu’nun aldığı karar sonrasında Meral Akşener, Yusuf Halaçoğlu ve Ümit Özdağ gibi isimleri partiden ihraç etti.

Meral Akşener, Koray Aydın; Milliyetçi Hareket Partisi’nden ihraç edilen dört milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan, Ümit Özdağ, İsmail Ok; Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa eden Doğru Yol Partisi kökenli İzmir milletvekili Aytun Çıray ve 200 kişilik kurucu üye ile 25 Ekim 2017 tarihinde, Ankara Yenimahalle’de bulunan Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılan kongrede İYİ Parti kuruldu; partinin ismi, logosu ve sloganı açıklandı ve Meral Akşener oy birliğiyle partinin ilk genel başkanı seçildi.

Kurucu üye listesinde ağırlıklı olarak Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü kökenli kimseler bulunsa da Refah Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ve Demokratik Sol Parti’de görev yapmış kişiler de bulunmaktadır.

Parti kurulduktan 17 gün sonra Çankaya’da genel merkez binası açıldı. Meral Akşener burası için “İyilerin Evi” ismini verdi.

Paylaşın

Bahçeli’den İYİ Parti’ye Yerel Seçimlerde İş Birliği Çağrısı

31 Mart 2024’ta yapılması planlanan yerel seçimler için İYİ Parti’ye iş birliği çağrısı yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına” dedi.

Haber Merkezi / Bahçeli’nin çağrısı, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir’in Hürriyet gazetesi yazarı Hande Fırat’a ilettiği notla kamuoyuna açıklandı.

Fırat, CNN Türk’teki programında Özdemir’in mesajını şu sözlerle aktardı: “Sayın Genel Başkanımız, 1 Ağustos 2019 tarihinde Twitter üzerinden bir mesaj yayınlamış ve geçmişte MHP’de yer alıp daha sonra İYİ Parti bünyesine geçem isimlere bir çağrıda bulunmuştu. Yine Sayın Genel Başkan’ımız sizlere hürmetlerini sunarak İYİ Parti’ye yeni bir çağrı iletiyor ve saygıdeğer kamuoyuyla paylaşıyorlar: ‘Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına.’”

Bahçeli’nin sözlerine İYİ Parti’den ilk tepki Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın’dan geldi. Tamga Türk sitesine açıklama yapan Akalın, “Devlet Bey bir üçüncü yol çağrısı yapıyorsa, yani bir milliyetçiler ligi kurmak istiyorsa zaten biz oradayız. Buyursun gelsin” dedi.

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz ise isim vermeden yaptığı paylaşımda, “Beyefendi kirada oturduğu evi satmaya kalkıyor” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Muğla Milletvekili ve İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi Metin Ergun da sosyal medya hesabından, “Türk milliyetçiliği varlığı itibariyle siyasal İslamcılığa karşı konumlanmış bir harekettir. Dolayısıyla öyle bir yapıyla yan yana olmaz, olamaz. Tarihinin en çetin mücadelesini de, 20. yüzyılılın ilk yarısında siyasal İslamcılara karşı vermiştir” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli, İYİ Parti’nin 3-4 Ağustos 2019’da düzenlediği kurultay öncesinde MHP’den ayrılanları yeniden partiye davet etmişti.

MHP Lideri Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi’nden kopan dava arkadaşlarımız 25 Ekim 2017’de İYİ Parti’yi kurmuşlardır. Ancak geçmişte birlikte yürüyüp, beraberce mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızın önemli bir kısmı aradıklarını bulamamışlar veya kenara itilmişlerdir.

Çağrım şudur: Fiziken orada, fikren aramızda bulunan dava arkadaşlarımın müştereken karar alıp Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüşün tarihi sorumluluğunu yerine getirmeleri halisane ve samimi beklentimdir. İYİ Parti’nin Olağanüstü Kurultay’ında MHP’yle bütünleşme ve birleşme hamlesi Türkiye’nin gücüne güç katacak” demişti.

Bahçeli’nin çağrıları İYİ Parti tabanında karşılık bulmamıştı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise Bahçeli’nin bu çağrısına, “Genel Merkez’deki çalışmaları bitirdik, evime dönüyorum” mesajı atarak yanıt vermişti.

Kasım 2015 genel seçimleri sonrasında Milliyetçi Hareket Partisi bünyesinde bulunan bazı milletvekilleri ve parti üyeleri genel başkan Devlet Bahçeli’nin seçim başarısızlığını eleştirerek parti içerisinde sert bir muhalefet gösterdiler.

Başta Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan gibi isimler MHP’yi olağanüstü kongreye götürmek için delege imzaları toplamaya başladı. Ancak hukuki nedenlerle olağanüstü kongreye gidemeyen Milliyetçi Hareket Partisi, Disiplin Kurulu’nun aldığı karar sonrasında Meral Akşener, Yusuf Halaçoğlu ve Ümit Özdağ gibi isimleri partiden ihraç etti.

Meral Akşener, Koray Aydın; Milliyetçi Hareket Partisi’nden ihraç edilen dört milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan, Ümit Özdağ, İsmail Ok; Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa eden Doğru Yol Partisi kökenli İzmir milletvekili Aytun Çıray ve 200 kişilik kurucu üye ile 25 Ekim 2017 tarihinde, Ankara Yenimahalle’de bulunan Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılan kongrede İYİ Parti kuruldu; partinin ismi, logosu ve sloganı açıklandı ve Meral Akşener oy birliğiyle partinin ilk genel başkanı seçildi.

Kurucu üye listesinde ağırlıklı olarak Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü kökenli kimseler bulunsa da Refah Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ve Demokratik Sol Parti’de görev yapmış kişiler de bulunmaktadır.

Parti kurulduktan 17 gün sonra Çankaya’da genel merkez binası açıldı. Meral Akşener burası için “İyilerin Evi” ismini verdi.

Paylaşın

Bahçeli’den Parti Teşkilatlarına “Yerel Seçim” Mesajı

9 Ağustos’ta başlayacak olan partisinin ilçe kongrelerine mesaj gönderen MHP Lideri Bahçeli, “Cumhur’un 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta elde ettiği demokrasi zaferinin yerel seçimlerde taçlanması ülkemizin geleceği açısından mühim ve milli bir zarurettir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Nitekim belediye yönetimlerindeki zillet gölgesi muhakkak surette kaldırılmalıdır ve Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’yla bu göreve hazırdır. Mevcut belediye başkanlıklarımızı muhafaza ederek bunun üzerine yenilerini ve hatta daha çoğunu eklemeliyiz. Cumhur İttifakı’nın doğasına ve ruhuna muvafık hareket edip muhalefet partilerinin yönetimindeki belediyelerin yürek yaralayan makus ve meyus hallerine son vermeliyiz.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 9 Ağustos’ta başlayacak olan ilçe kongrelerine mesaj gönderdi. Bahçeli, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Hepinizi en kalbi duygularımla, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. An itibariyle kongre salonunda hazır bulunan her dava ve yol arkadaşıma en iyi dileklerimi sunuyor, günümüzün kutlu olmasını temenni ediyorum. Aynı zamanda ilçede yaşayan tüm vatandaşlarımızı kucaklıyorum.

Türk milletinin beka ve hürriyet namusunu, devletin egemenlik ve güvenlik haklarını cesaretle savunuyorken şehit düşen kahramanlarımızı, aynı şekilde bir hilal uğruna şehadet şerbetinden içen ülkücü şehitlerimizi rahmetle, minnetle, saygıyla anıyorum.

Bildiğiniz üzere 9 Ağustos 2023 tarihi itibariyle ilçe kongreleriyle başlayıp il kongreleriyle genişleyecek ve nihayet 14’ncü Büyük Kurultayımızın icrasıyla sonuçlanacak seçimli demokratik süreç inanıyorum ki partimizin haklı ve tarihi mücadelesine güç katacaktır.

Öncelikle ilçe kongremizin huzur ve kardeşlik havasında geçmesi, karşılıklı saygı ve samimi diyaloglara sahne olması, 54 yıllık müktesebatımıza yakışan bir olgunlukla gerçekleşmesi hepinizden beklentimdir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin her mensubu gönül alarak, gönül yaparak, gönülleri kazanarak yoluna devam edecektir.

Hiç kimseyi ayırmadan, hiç kimseyi ayrıştırmadan milli ve manevi ortak paydada buluşan her kardeşimizi, her vatandaşımızı kucaklayacak derin bir heyecan, engin bir hoşgörü üç hilalin çatısı altında vardır ve tartışmasızdır.

Şunu da unutmayınız ki, aramıza sızarak fitne yaymak isteyenler çıkacaktır ve her zaman olduğu gibi bu tehlike beklenmelidir. Anılarımızı ve hüviyetimizi istismar ederek iç bünyemizi zehirlemeyi, tefrika ve tezviratlarıyla moral ve motivasyon hisarlarımızı yıkmayı amaçlayanlar olacaktır ve bu durum işin özünde kaçınılmazdır.

Türk milleti ve Türkiye ile hesabı olan karanlık çevrelerin Milliyetçi Hareket Partisi’yle uğraşması, zora düşmesini projelendirmesi dün olduğu gibi bugün de mümkün ve muhtemeldir.

Yıkılan ağaca balta vurmayı alışkanlık haline getirmiş, yıkık köyden haraç almaya alışmış sefillere hatırlatırım ki, Türk milleti var olduğu müddetçe üç hilalin önü kesilemez, ömrüne vade biçilemez.

Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin son siperidir. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi istiklalimizin son müdafaa hattıdır. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin ruh kökü, tarihin kükreyen sesi, Türklüğün ebediyen tütecek ocağıdır.

İpi iğnesinden geçmeyen, dikişi yırtığını örtmeyen, özüyle sözü adamlıkla örtüşmeyen süfli güruh ne derse desin, ne yaparsa yapsın, nasıl bir tertibin içinde kıvranırsa kıvransın dediğimiz ve diyeceğimiz hep Türklüktür, Türkiye’dir, milli birlik ve kardeşliktir.

Bu nedenle mücadelemizde her zaman uyanık olmakla yükümlüyüz. Dikkatle, tedbirle, teenniyle, demini almış sabır ve şuurla hareket etmeye de mezun ve mecburuz. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri milli iradenin seçimiyle tezahür etmiş, Türk ve Türkiye Yüzyılının ilk ve muktedir adımı atılmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı bahse konu seçimlerde muvaffak olmuş, Türk milleti zillet ve hezimet siyasetine geçit vermemiştir. Sizler, pek çok saldırıya, pek çok sataşmaya, şer ve şiddet içerikli aşağılık algı oyunlarına rağmen sancağımızı yere düşürmediniz, dava ve siyaset onurumuza leke sürdürmediniz.

Biliniz ki, hepinizle iftihar ediyor, hepinizi bağrıma basıyorum. Yenilenmiş kadrolarla, tazelenmiş umutlarla, tahkimi yapılan hedeflerle, perçinlenmiş birlik ve kardeşlik ruhuyla 31 Mart 2024 Seçimlerine hazırlanacağız, merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında tam bir uyumun sağlanması için elimizden gelen her çabayı göstereceğiz.

“2024’e Doğru, Diyar Diyar Anadolu” temasıyla çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. “İstikrar ve Hizmet İçin, Uyumlu Yönetimle, Umutlu Geleceğe” ulaşacağız.  “Merkezden Yerele, İstikrarı Bozmadan Umuda Doğru” yol alacağız. Bunları hep birlikte yapacağız ve elbette başaracağız.

Muhalefet partileri 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde hüsrana uğramakla kalmamış, çetin ve çetrefilli iç sorunlara gömülmüştür. Nevzuhur değişim hezeyanları muhalefetin pespaye ve perişanlığının nasıl bir acınası hale geldiğini ibra ve ifşa etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü yıldönümünde zillet ittifakının maskesi düşmüş, bütün kirli çamaşırlar ortalığa saçılmıştır. Cumhurun 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta elde ettiği demokrasi zaferinin yerel seçimlerde taçlanması ülkemizin geleceği açısından mühim ve milli bir zarurettir.

Nitekim belediye yönetimlerindeki zillet gölgesi muhakkak surette kaldırılmalıdır ve Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’yla bu göreve hazırdır. Mevcut belediye başkanlıklarımızı muhafaza ederek bunun üzerine yenilerini ve hatta daha çoğunu eklemeliyiz.

Cumhur İttifakı’nın doğasına ve ruhuna muvafık hareket edip muhalefet partilerinin yönetimindeki belediyelerin yürek yaralayan makus ve meyus hallerine son vermeliyiz. İşleyen kongre takvimimiz sonucunda temin ve tecelli edecek dinamik teşkilat yapımızla başarıya ulaşacağımızdan, Türkiye’mize sonuna kadar sahip çıkacağımızdan asla kuşku duymuyorum.

Türkiye marka değeri çok büyük bir ülkedir. Bazen kıskançlıkla, bazen hayranlıkla, bazen hasislikle, bazen de husumetle bakılan bir ülke gerçeği artık dünya siyaset sahnesinde göz kamaştırmaktadır. Ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle muazzam bir serpilme ve yükselme dönemine geçiş sağlamıştır.

Cumhur İttifakı da Türk-İslam asırlarının emanetlerini devralmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak nasıl bir maziye, çağın şu anki tablosunda nasıl bir misyona sahip olduğumuzun ziyadesiyle farkındayız. Kaldı ki biz Türkiye’nin tarafıyız, zillete düşenler de terör örgütlerinin ve sömürgeci efendilerinin tarafıdır.

Önümüzdeki mücadele sürecinde hepinize güveniyorum. Şölen ortamında geçecek kongrelerimizde kaybeden yoktur, bilakis kazanan Milliyetçi-Ülkücü Hareket’tir. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini omuzlayacak kadroların seçimiyle Kızılelma yürüyüşümüz sağlam ve sağduyulu iradeyle sürüp gidecektir.

Milli birlik ve kardeşliğimiz, milli hâkimiyet ve hükümranlık haklarımız, refah ve bereketimiz, huzurlu ve güvenli yarınlarımız için vatandaşlarımıza çağrım, gelin bir olalım, diri olalım, birlikte Türkiye olalım. Bu duygu ve düşüncelerle kongremizin hayırlı olmasını bahusus temenni ediyor, hepinize başarılar diliyorum. Yolunuz ve bahtınız açık olsun, Cenab-ı Allah yar ve yardımcınız olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene.”

Paylaşın

AK Parti’de Yüzde 50+1 Tartışması: MHP Tartışmaya Kapalı

“Bir kişinin cumhurbaşkanı seçilebilmesi için yüzde 50+1 oy alması gerekir” maddesi AK Parti’de tartışılmaya başlandı. Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP ise yüzde 50+1 için “tartışmaya kapalı”.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yüzde 50+1 kuralının değişebilmesi için anayasa değişikliği gerekiyor. Cumhur İttifakı’nın parlamentodaki toplam sayısı anayasa değişikliğini referanduma taşımak için yeterli değil. Böylesi bir değişikliğin gerçekleşmesi için muhalefetin de destek vermesi gerekiyor.

Ancak muhalefet cephesinin böyle bir talep için “yüzde 50+1 koşulunun değişmesi ile ilgili güçlendirilmiş parlamenter sistemi Cumhur İttifakı’nın önüne koyabileceği” değerlendirmeleri de yapılıyor. Cumhur İttifakı’nın ise “güçlendirilmiş parlamenter sisteme” kapıları kapalı.

AK Parti’de, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek’in, 2021 yılındaki “Yüzde 50+1’in hem bugün hem de gelecekte sıkıntıya sebebiyet vereceğini, Türkiye’yi kaosa sürükleyeceğini söyledim, yine söylüyorum” sözleri anımsatılırken “Yüzde 50+1 yerine halkın oyunun çoğunluğunu alan kişinin cumhurbaşkanı seçilebilmesinin önünün açılması gerektiği” de ifade ediliyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre AK Parti içinde “yüzde 50+1’in ittifakları da zorunlu hale getirdiği” de dillendirilirken “Yüzde 50+1 koşulu olmasaydı, seçimlerin ikinci turuna gerek kalmadan, ilk turda en fazla oyu alan cumhurbaşkanı adayı seçimleri kazanırdı. Böylece daha fazla aday çıkabilirdi. Bu durum demokrasiyi güçlendirirdi” yorumları yapılıyor.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bel kemiği

Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP ise yüzde 50+1 için “tartışmaya kapalı”. MHP’de yüzde 50+1 koşulunu “cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bel kemiği” olarak değerlendiriliyor. MHP’ye göre yüzde 50+1 koşulu, “yönetimde istikrar, temsilde ise adaletin anahtarı.”

Halkın yarısından fazlasının cumhurbaşkanı seçtiği bir kişinin meşruiyetinin “sorgulanmaya kapalı olduğuna” dikkat çekilirken, “Yüzde 50+1 koşulu, parlamentoda küçük partilerin de temsil edilmesine olanak tanıyor. Ayrıca yüzde 50+1 bir ülkenin başını seçmek için gerekli bir oran.

Yüzde 50+1’in değişmesi halinde seçilen cumhurbaşkanının başka odaklarca meşruiyeti tartışmaya açılmak istenebilir. Yüzde 50+1 koşulu olmaksızın seçimle başa gelen bir cumhurbaşkanı için yani yürütmenin başı olan biri için yapılacak her türlü tartışma ise Türkiye’de farklı durumlar ve kaosa kapı aralayabilir” değerlendirmeleri yapılıyor.

Muhalefetin desteklemesi gerekiyor

Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yüzde 50+1 kuralının değişebilmesi için anayasa değişikliği gerekiyor. Cumhur İttifakı’nın parlamentodaki toplam sayısı anayasa değişikliğini referanduma taşımak için yeterli değil. Böylesi bir değişikliğin gerçekleşmesi için muhalefetin de destek vermesi gerekiyor.

Ancak muhalefet cephesinin böyle bir talep için “yüzde 50+1 koşulunun değişmesi ile ilgili güçlendirilmiş parlamenter sistemi Cumhur İttifakı’nın önüne koyabileceği” değerlendirmeleri de yapılıyor. Cumhur İttifakı’nın ise “güçlendirilmiş parlamenter sisteme” kapıları kapalı.

Paylaşın

Bahçeli, Muhalefetin Elindeki Belediyeleri Hedef Aldı: Mutlaka El Değiştirmeli

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlere ilişkin açıklama yapan MHP Lideri Bahçeli, “CHP’li ve diğer muhalif partili belediye başkanları üstlendikleri görevleri taammüden ihmalin yanı sıra, genel siyasetin meçhul tartışma ve polemiklerinin çıkmaz sokağına hapsetmişlerdir. Türk demokrasi ve siyaset tarihi, yerel yönetimlerde vasat bulan vaki ve vahim dağınıklığa, üstelik atalet ve acziyete bugüne kadar hiç tanık olmamıştır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Zira çarpıcı gerçekler ayan beyan karşımızdadır. CHP ve HDP başta olmak üzere muhalefet partilerinin yönetimi altında inim inim inleyen belediyelerin milli iradenin müdahalesiyle kurtarılması önümüzdeki en sıcak gündem konusu haline gelmiştir. Bilhassa İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri ile birlikte HDP’nin terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık maksadıyla zehirleyip seferber ettiği belediyeler mutlaka el değiştirmeli ve cumhurun yönetimine geçmelidir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Mart 2024 Tarihinde Yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri Kapsamında” başlığıyla bir yazılı açıklama yaptı. Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde:

“Ortak aklın sükûtuyla beraber sinerjisini ve siyaset dengesini kaybedip yoğun iç kargaşanın tutsağı haline düşen ve hatta kongresini dahi yapmaktan aciz olan CHP yönetiminin her konuda krize oynadığı görülmektedir. Muğla Akbelen’de FETÖ ve PKK iltisaklı kriminal tiplere eylem alanı açan, sözde çevreci örgütlere çanak tutan, yasa dışı sol gruplarla kol kola girip olay çıkarmak için fırsat kollayan CHP yönetimi, siyasi komaya girmesine neden olan yüksek tansiyonu bir kanaldan Türkiye’ye yaymanın çabasındadır.

Demokratik ve hukuk ilkeleri çerçevesinde aziz milletimizin takdir ve tercihiyle yapılan 14 Mayıs ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin hitamında bir yanda 28’nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi tecelli etmiş, diğer yanda da Cumhurbaşkanlığı Kabinesinin teşekkülü sağlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin mümeyyiz ve stratejik avantajları mucibince bir haftayı bile bulmayan süre içinde kabine kurulmuş, bu suretle yasama-yürütme arasında uyum tezahür ederek siyasi istikrar korunmuştur.

Bu kapsamda Türk milleti, Cumhuriyet’in 100’ncü yıldönümünde mühim ve müessir bir kazanıma imza atmış, kutlu iradesiyle önümüzdeki beş yılın ve Türkiye Yüzyılı’nın yol haritasını belirlemiştir. Kaldı ki ülkemizi dibi zifiri karanlık uçurumlara çekmek için amaç, arayış ve arzu içinde kıvranan muhtelif iç ve dış fesat yuvalarına fırsat verilmemiştir.

Egemenliğin yegâne sahibi olan milletimiz istikbal ve istiklal haklarına gölge düşürmediği gibi zillet ve hezimet siyasetine de şans tanımamıştır. Milli Mücadele yıllarının akıl ve ahlakının yanı sıra Cumhuriyet’in kuruluşuna refakat eden ruh ve duruş elbette Cumhur İttifakı’nda tecessüm ederek Türkiye’nin ilerleyiş ve yükseliş kararlılığını her cepheden desteklemiştir. Hiç kuşku yok ki, 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde kazanan hem Türkiye hem de Türk milleti olmuştur. Bu mezkur ve müstesna kazanımın 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak seçimlere aynısıyla yansıması merkezi yönetimden yerel yönetimlere uzanan hat boyunca Türkiye’nin gücüne güç katacaktır.

Maalesef muhalefet partilerinin uhdesinde bulunan belediyeler en kötü dönemlerini yaşamaktadır. Eser ve hizmet siyaseti yerine hamaset ve husumet siyaseti takip eden muhalefet partileri yerel yönetimlerde sınıfta kalmış ve dağılmışlardır. Türk milleti yürek yaralayan çarpık ve yozlaşmış böylesi bir tabloya asla mecbur ve müstahak değildir. 31 Mart 2019 sonrası zillet ittifakı partilerinin yönetimine geçen belediyeler adeta Fetret Devri’ne mahkûmiyetle birlikte, bu belediyelerin hizmetle mükellef oldukları şehirler ve bu şehirlerde mukim aziz vatandaşlarımız çaresizliğe ve ilgisizliğe terk edilmişlerdir.

Emanet zayi olmuş, CHP’li ve diğer muhalif partili belediye başkanları üstlendikleri görevleri taammüden ihmalin yanı sıra, genel siyasetin meçhul tartışma ve polemiklerinin çıkmaz sokağına hapsetmişlerdir. Türk demokrasi ve siyaset tarihi, yerel yönetimlerde vasat bulan vaki ve vahim dağınıklığa, üstelik atalet ve acziyete bugüne kadar hiç tanık olmamıştır. Zira çarpıcı gerçekler ayan beyan karşımızdadır.

CHP ve HDP başta olmak üzere muhalefet partilerinin yönetimi altında inim inim inleyen belediyelerin milli iradenin müdahalesiyle kurtarılması önümüzdeki en sıcak gündem konusu haline gelmiştir. Bilhassa İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri ile birlikte HDP’nin terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık maksadıyla zehirleyip seferber ettiği belediyeler mutlaka el değiştirmeli ve cumhurun yönetimine geçmelidir. Yerel yönetimlerdeki mevzi ve merkezkaç istila son bulmalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı yerel yönetimlere çöreklenen bozguncu anlayışın milli güvenliği ve toplumsal huzuru sarstığı kanaatindedir. Zillet ittifakı, içine yuvarlandığı kaosu ülke geneline taşımaya ve teşmil etmeye heveslenmekte, deyim yerindeyse ateşle oynamaktadır. CHP’nin iç bünyesini habis bir ur gibi saran anlaşmazlıkları örtbas etmek gayesiyle sivri ağızlı ve siğil akıllı yönetici veya milletvekilleri eliyle toplumun hassas olduğu alanlarda provokasyona yeltenmesi dikkatle takip edilip önlem alınması gereken bir tehdittir.

Muğla Akbelen’de başta CHP Genel Başkanı olmak üzere, nöbetçi provokatörlerin günlerdir iç huzuru tahrip çabası gözümüzden kaçmamıştır. Günbegün eriyen bir partinin ve marjinal yedeklerinin Akbelen’den bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmak için her alçaklığa tevessül ve teşebbüs ettikleri açıktır. Ortak aklın sükûtuyla beraber sinerjisini ve siyaset dengesini kaybedip yoğun iç kargaşanın tutsağı haline düşen ve hatta kongresini dahi yapmaktan aciz olan CHP yönetiminin her konuda krize oynadığı görülmektedir.

“CHP, feodal siyasi beyliklerini ilan etmiş bir avuç hukuk tanımaz menfaatperestin kuşatması altındadır”

Muğla Akbelen’de FETÖ ve PKK iltisaklı kriminal tiplere eylem alanı açan, sözde çevreci örgütlere çanak tutan, yasa dışı sol gruplarla kol kola girip olay çıkarmak için fırsat kollayan CHP yönetimi, siyasi komaya girmesine neden olan yüksek tansiyonu bir kanaldan Türkiye’ye yaymanın çabasındadır. CHP, feodal siyasi beyliklerini ilan etmiş bir avuç hukuk tanımaz menfaatperestin kuşatması altındadır.

Akbelen’de bir CHP’li milletvekilinin şerefli ve kahraman jandarmamıza eşkıya diye bağırıp tıpkı bir müstevli işbirlikçisi gibi koşarak peşine düşmesi utançla hatırlanacak rezil görüntülere sahne olmuştur. HDP’li bölücüler ne yapıyorsa aynısına CHP’li milletvekilleri de kalkışmıştır. Türk vatanında, Türk askerine düşmanca mukabele etmenin cezasız ve karşılıksız bırakılmaması, bu milletvekili müsveddesinin dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanmasının önünün açılması demokrasi ve hukuk namusu adına bir mecburiyettir.

Zillet ittifakı Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde yaşadığı hüsranın sancısıyla ayar ve ölçülerini tamamen kaybetmiştir. Nasıl ki, Gezi Parkı’nda konu ağaç değilse, Akbelen’de de ağaç olmadığı kesindir. Muhalefet partileri sandıkta alamadıkları sonucu sokakları karıştırarak, toplumsal olayları kaşıyarak, bir çatışma iklimi kurgulayarak kestirme yollardan almak istemekte, bu nedenle de provokasyon kuyruğuna girmekte bir sakınca görmemektedir.

Takip edilen bu yol, yol değildir, sonu da, sonucu da muhatapları adına mağlubiyet ve mahcubiyettir. CHP Genel Başkanı’nın etrafı çevrelenmiş, aleyhine olacak şekilde çember gittikçe daralmışken Akbelen’de boy göstermesi başka bir sorumsuzluk ve şuursuzluk örneğidir. İstismar siyasetinin, inkar ve ihanet sarmalının ön kapısı olduğu gibi, bunun faillerine sağlayacağı bir yarar da yoktur.

Esenyurt’ta işlenen menfur bir cinayet üzerinden toplumsal yapıya korku aşılayan, tedirginliği artıran, güven ve huzur ortamını karartmaya çalışanlar da siyasetten ve demokrasinden umudunu kesen zillet zihniyetinden başkası değildir. Suç ve suçluyla mücadele kararlılıkla devam edecek, bu süreçte hiç kimsenin gözünün yaşına da bakılmayacaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde, bir insan hakkı olan huzur Türkiye’mize egemen olacaktır. Bu hususta muktedir irade ve müteyakkız inanç Cumhur İttifakı’nda ziyadesiyle havi ve hakimdir. Sabır, sükûnet ve suhuletle vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği titizlikle muhafaza ve müdafaa edilecektir.

Nitekim milletimiz müsterih olmalı, gönlünü de ferah tutmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, ekonomiden diplomasiye, sağlıktan spora, enerjiden ekonomiye, güvenlikten terörle mücadeleye, eğitimden sanata, sanayiden ulaştırmaya, kısaca hemen her alanda Türkiye’nin başarısı için merkezi yönetimle yerel yönetim arasında siyasi, fikri ve hedef birlikteliğini bir zaruret kabul etmektedir.

Bu maksatla da, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerine hazırlık süreci 24 Temmuz 2024 tarihinde başlatılmış, 1 Ağustos 2024 tarihinden itibaren de ülke sathına etaplar halinde yayılması kararlaştırılmıştır.

“2024’e Doğru, Diyar Diyar Anadolu” temasıyla çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir. Mahalli İdareler Seçim sürecinde kullanılacak görsellerimiz ülke çapında seçilmiş billboardlarda vatandaşlarımızın bilgisine sunulacaktır.

Hedefimiz, “İstikrar ve Hizmet İçin, Uyumlu Yönetimle, Umutlu Geleceğe” ulaşmaktır.
Hedefimiz, “Merkezden Yerele, İstikrarı Bozmadan Umuda Doğru” yol almaktır.
Hedefimiz, “Aklın Yolu Bir, Genelden Yerele Birlik, Ülkede Yönetimde Dirlik” oluşturmaktır.
Hedefimiz, “Ayırmadan, Ayrışmadan Yerelde İktidar, Ülkede İstikrar” sağlamaktır.
Hedefimiz, “Yönetimde İstikrar, Daha Güçlü İstikbal”dir.
Hedefimiz, “Yeni Yüzyıl, Lider Türkiye, Üretken Belediye”dir.
Hedefimiz, “Güçlü Yasama, Kararlı Yürütme, Uyumlu Belediye”dir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Mahalli İdareler Seçimlerinde takip edeceğimiz birinci stratejik hedefimiz; mevcut belediye başkanlıklarımızı muhafaza ederek bunun üzerine yenilerini ve hatta daha çoğunu eklemektir. İkinci stratejik hedefimiz; Cumhur İttifakı’nın doğasına ve ruhuna muvafık hareket edip muhalefet partilerinin yönetimindeki belediyelerin yürek yaralayan makus ve meyus hallerine son vermektir.

14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde elde edilen demokratik başarıyı yerel yönetimlerde perçinlemek, Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşüne ivmek vermek boynumuzun borcudur. Gayret bizden, tevfik Allah’tandır. Yerel yönetimlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birleşik ve bütünleşik yapısı, merkezi yönetimle tek ses ve tek nefes oluşu Türkiye’mizin medeniyetler ve milletler mücadelesinde büyük bir kozu olacaktır. Milletimize olan güvenimiz ve inancımız tamdır.

14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta havlu atan muhalefet partileri, 31 Mart 2024 tarihinde de kaybedecek ve Türkiye’nin ufkunu perdelemenin bedelini sandıkta ödeyeceklerdir. Emperyalizme kurşun asker olmanın acıklı ve ağır sonuçlarını zamanı geldiğinde herkes görecektir. “

Paylaşın

Erdoğan’dan Kurmaylarına “Sahayı Boş Bırakmayın” Talimatı

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerin ve ittifakların seçim planları da netleşiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti) üç 3 temel çalışma yapılacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan genel seçim sonrası başlattığı il ziyaretlerini artıracak. Kabine üyeleri , MYK ve MKYK üyeleri planlı bir program çerçevesinde yoğun şekilde sahada olacak. Milletvekilleri, belediye başkanları ve teşkilat üyeleri kırsalda yoğun bir çalışma yapacak.

AK Parti teşkilatları yerel seçim için bir süredir sahada. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, meclis kapandıktan sonra da kurmaylarına “sahayı boş bırakmayın” talimatı verdi. Bu kapsamda 1 Ağustos itibarıyla saha çalışmaları daha da yoğunlaştırılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında gerçekleşen son ikili görüşmede ittifak konusunun gündeme geldiği belirtildi.

CNN Türk’ten Dicle Canova’nın kulis haberine göre, AK Parti’de 3 temel çalışma yapılacak:

1- Cumhurbaşkanı Erdoğan genel seçim sonrası başlattığı il ziyaretlerini artıracak. Teşekkür ziyaretleri kapsamında en çok oy alınan il ve ilçelere gidecek. İlk durak Adıyaman olacak. Hem teşkilatı ziyaret edecek hem vatandaşla bir araya gelecek.

2-2023 şehir buluşmaları kapsamında kabine üyeleri , MYK ve MKYK üyeleri planlı bir program çerçevesinde yoğun şekilde sahada olacak. Bakanların il il yapacakları çalışma ziyaretleri planlandı. Öncelik deprem bölgesi olmak üzere sahaya inecekler.

3-Milletvekilleri, belediye başkanları ve teşkilat üyeleri kırsalda yoğun bir çalışma yapıyor. Adeta bir köy taraması diyebiliriz buna. Parti kurmayları “Yaz ayları saha ayı… Özellikle kırsal kesim çok önemli. Çünkü insanlar yayla ve köylere çıktı. Buraların nüfusu arttı. Bu nedenle öncelik kırsala verildi” diyor. Bu kapsamda yerel seçim öncesi Ocak-Şubat-Mart aylarında kırsala inmek zor olacağı için genel strateji kırsaldan şehre geçmek yönünde olacak.

AK Parti’de saha çalışmaları ekim ayına kadar sürecek. Büyük Kurultay’ın 7 Ekim’de yapılması planlanıyor. Aslında eylül ayı içinde iki tarih belirlenmişti 16 ya da 30 eylül olarak fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan eylül ayında uzun bir ABD ziyareti gerçekleştirecek. 17-25 Eylül tarihleri arasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gidecek. Bu nedenle Kurultay da ekimin ilk haftasına kaldı. Tarih olarak da 7 Ekim planlanıyor. Büyük kongre ile yerel seçim startı da verilecek.

Ekim ayının 2. haftasında ise parti grubu MYK ve MKYK üyeleri ile kapsamlı bir kamp yapılacak ve yol haritası çıkarılacak. Kasım ayında da aday adaylarının başvuru süreci başlayacak.

MHP’de seçim çalışmaları başladı

Zaten Devlet bahçeli, Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yıl dönümünde, ‘2024’e doğru, diyar diyar Anadolu’ temasıyla 31 mart 2024 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimlerine hazırlık sürecini resmen başlattıklarını duyurmuştu. MHP de; il il, şehir şehir, ilçe ilçe kendi çalışmasını yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında gerçekleşen son ikili görüşmede ittifak konusu gündeme geldi.

Kulislerde işbirliği liderler düzeyinde değerlendirildi bir uyum var detaylarını ilerleyen zamanlarda kurmaylar çalışacak deniyor. Eylül ayında yavaş yavaş işbirliği için hareketlenme başlayabilir. Genel beklentinin işbirliği yapılması yönünde olduğu belirtiliyor.

Paylaşın

Yerel Seçimler: Cumhur İttifakı’nda 2019’daki Gibi İşbirliği Planı

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerin ve ittifakların seçim planları da netleşmeye başlıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile birlikte yine 2019’daki yerel seçimlerde olduğu gibi “işbirliğine gideceği” belirtiliyor.

AK Parti’nin 2019’daki yerel seçimlerde olduğu gibi Adana, Mersin ve Manisa büyükşehir belediye başkanlıkları için, MHP’nin de Ankara, İstanbul ve İzmir büyükşehir belediye başkanlıkları için “aday çıkarmayacağı” tartışılıyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre; Cumhur İttifakı, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) 11 büyükşehir belediye başkanlığını da almayı hedeflediği 2024’teki yerel seçimlerde “2019’daki gibi bir işbirliğini” düşünüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024’ün mart ayında yapılacak yerel seçimlerin “1994 yılındaki seçimler gibi milat olacağını” söylemişti.

AK Parti’nin, MHP ile birlikte yine 2019’daki yerel seçimlerde olduğu gibi “işbirliğine gideceğinin” altı çizilirken her iki partinin de hedefinde CHP’li 11 büyükşehir belediyesi bulunuyor. AKP ve MHP kanadı, 2019’da CHP’ye kaptırdığı bazı illerde bu kez “işi şansa bırakmak istemiyor”.

AK Parti’nin 2019’daki yerel seçimlerde olduğu gibi Adana, Mersin ve Manisa büyükşehir belediye başkanlıkları için, MHP’nin de Ankara, İstanbul ve İzmir büyükşehir belediye başkanlıkları için “aday çıkarmayacağı” tartışılıyor.

Ancak her iki partinin de işbirliğindeki önceliği “mevcut belediye başkanlıklarını korumak ve üstüne yeni belediyeler eklemek olacak.” Her iki parti de 2024’teki yerel seçimleri “yerel yönetimlerin merkezi yönetimle birleştirilmesi” olarak görüyor.

AK Parti’nin bu kez “CHP’nin kalesi” olarak bilinen İzmir’de, daha önceki yerel seçimlerden farklı olarak “sol seçmenin de oy verebileceği bir ismi aday göstereceği” konuşuluyor. Bu ismin “eski DSP’li bir isim olabileceği” de konuşulurken DSP’nin milletvekilliği seçimlerinde AK Parti ile yaptığı ittifak anımsatılıyor.

Ancak AK Parti’de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için eski TFF Başkanı ve İzmir İZTO Başkanı Mahmut Özgener’in de adı geçiyor. Özgener’in adı Cumhurbaşkanlığı Kabinesi için de geçmişti. AK Parti’de, Özgener’in eski İzmir Belediye Başkanı Osman Kibar’ın torunu olması nedeniyle de “İzmir için güçlü bir isim olduğu” belirtiliyor.

AK Parti kulislerinde, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un adı konuşuluyor. Erdoğan’ın, “turizmdeki icraatları nedeniyle yeniden kabinede yer verdiği Ersoy’u, bu kez bir turizm ili olan Antalya için aday gösterebileceği” belirtiliyor.

Paylaşın

Bahçeli Duyurdu: MHP, Yerel Seçim Startını Verdi

“Lozan Antlaşması’nın 100’üncü Yıl Dönümü” nedeniyle bir mesaj yayınlayan MHP Lideri Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi, Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yıl dönümünde, ‘2024’e Doğru, Diyar Diyar Anadolu’ temasıyla 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerine hazırlık sürecini de resmen başlatmıştır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Atılan bu kararlı adımın hayırlı olmasını diliyor, başaracağımızdan, uyumlu yönetimle umutlu bir geleceğe ulaşacağımızdan kuşku duymadığımı inançla ifade ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Milli Mücadele kahramanlarını, aziz şehitlerimizi, Lozan delegasyonunu hürmet ve rahmetle anıyorum.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Lozan Antlaşması’nın 100’üncü Yıl Dönümü’ nedeniyle bir mesaj yayımladı. Bahçeli, mesajında şu ifadelere yer verdi:

“20 Kasım 1922 tarihinde başlayan, 4 Şubat-23 Nisan 1923 tarihleri arasında kesintiye uğrayan, 24 Temmuz 1923 tarihinde de imza altına alınan Lozan süreci Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası toplum nezdinde eşit hak ve statüyle tescili, aynı zamanda Cumhuriyet’in tezahür ve tecelli zeminidir.

Lozan Barış Antlaşması Milli Mücadele’nin muvaffakiyet ve muzaffer ruhu üzerine bina edilmiş, Türk milletinin egemenlik hakları, tarihi kazanımları, hukuki ve hükümran vasfı 9 aya yakın devam eden müzakerelerle muarız ve muhasım unsurlara kabul ettirilmiştir. Lozan’da, bağımsızlık savaşını zaferle buluşturan bir milletin varoluş haysiyeti, istiklal ve istikbal hedefleri taçlanmıştır.

İçinde bulunduğumuz 2023 yılı hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yıldönümüdür.  Yeni Türkiye’nin kurucu belgesi olan Lozan Antlaşması, Sevr ihanetinin müellif, muhabir ve muhiplerini de derin bir hayal kırıklığına uğratmıştır. Milli Mücadele’nin sonucu, Lozan Barış Antlaşması’yla dünya çapında hukuki ve meşru bir çerçeveye kavuşmuştur.

Bugünlerde Sevr hayranı bölücü ve teslimiyetçi mihrakların tek merkezden komut almışçasına kıpırdamaya, Lozan Barış Antlaşması’nın sorgulamaya ve sulandırmaya başladıkları esefle görülmektedir. Şark Meselesi’nin cenaze merasimi olan Sevr’i diriltmek amacıyla emperyalizmin lekeli maşaları tekrar devrededir.

Bölücü terör örgütü PKK’nın bu yılın başından itibaren Lozan Antlaşması aleyhine kara propagandaya başlaması ise tesadüf değildir.

Nitekim PKK’nın Avrupa ayağı olan sözde Kürdistan Ulusal Kongresi’nin eşbaşkanı tarafından Lozan Antlaşması’na karşı eylem çağrısı, Lozan Barış Antlaşması’nın yargılanması emeliyle İsviçre’de kurulan sözde mahkeme ve Bafil Talabani’nin nefret saçan açıklamaları, 6-7 Temmuz 2023 tarihlerinde Suriye’nin kuzeyinde Lozan Antlaşması aleyhine bölücülerin düzenlediği terör çalıştayı, Diyarbakır Barosu’na kayıtlı iki satılmış avukat müsveddesinin Lozan Antlaşması’nın iptali ve self determinasyonla ilgili Danıştay’a müracaatları, ABD ve Avrupa’da Lozan aleyhine yapılan protesto yürüyüşleri Türkiye düşmanlığının azgınlaştığına delalettir.

Lozan Barış Antlaşması’yla hesaplaşmak için bir plan dahilinde yalan ve fitne kuyruğuna girenlerin asıl gayesi Türkiye’nin taciz ve tahribine hizmettir.  “Türkiye Cumhuriyeti Lozan’da kuruldu, Lozan’da yıkılacak” sloganı atan alçakların elbette çabaları beyhude, hevesleri boşunadır. Adım adım, karış karış müdafaa edilerek kurtarılan aziz vatan, kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve bunların hukuki temeli Lozan Barış Antlaşması imhaya ve izmihlale asla maruz bırakılmayacaktır.

Türk milleti hiçbir antlaşmayla var olmamış, hiçbir antlaşmayla da yok edilemeyecektedir. Bunun yegâne kanıtı Sevr suikastının yırtılıp atılmasında gösterilen kahramanlıktır. Lozan Barış Antlaşması’nı zafer ile hezimet arasına sıkıştıranların, hatta Sevr’le bağ kuranların iyi niyetten mahrum oldukları, Milli Mücadele’ye ve milli bekaya ters baktıkları da tartışmasızdır.

Bilinmelidir ki, Lozan Barış Antlaşması’nı orasından burasından kurcalayanlar, milli hakikatlerden ve tarihi vesikalardan kopuk yorumlayanlar Türkiye Cumhuriyeti’ni kundaklamaya azmeden sömürge bakiyeleridir. Bu şuursuz ve gayri milli güruhun dayatmalarına müsaade edilmeyecek, Lozan Barış Antlaşması’nın Milli Mücadele’yle sınırları çizilmiş ilke ve esaslarından taviz verilmeyecektir.

Ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi, Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yıldönümünde, “2024’e Doğru, Diyar Diyar Anadolu” temasıyla 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerine hazırlık sürecini de resmen başlatmıştır. Atılan bu kararlı adımın hayırlı olmasını diliyor, başaracağımızdan, uyumlu yönetimle umutlu bir geleceğe ulaşacağımızdan kuşku duymadığımı inançla ifade ediyorum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Milli Mücadele kahramanlarını, aziz şehitlerimizi, Lozan delegasyonunu hürmet ve rahmetle anıyorum.”

Paylaşın