MHP’den “Kadın Programları Yasaklansın” Çağrısı: Türk Örf Ve Adetlerini…

MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, TBMM’de isim vermeden televizyonda yayınlanan kadın programlarını eleştirerek, “Güya Türk toplumundaki mağduriyetleri, yaşanan olayları dile getirdikleri programlar ne yazık ki gençlerimizi ve toplumumuzun genel yapısını olumsuz etkilemektedir” dedi.

Halil Öztürk, “Türk örf ve âdetlerini, İslam ahlakını hiçe sayan bu tekil olayları genele mal eden bu programların yasaklanması ve yayından kaldırılması hususunda ilgi mercileri göreve davet ediyor, toplumun bu yöndeki talebini haklı buluyorum” ifadelerini kullandı.

Televizyon kanallarındaki gündüz kuşağı kadın programları her dönem tartışma konusu olur. Geçtiğimiz yıllarda birçok tepkiye yol açan ‘evlilik’ programlarının yerini şimdi özel hayatın kamusal alanda tartışıldığı programlar aldı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk Meclis Genel Kurulu’nda isim vermeden bu programları eleştirdi, “güya Türk toplumundaki mağduriyetleri, yaşanan olayları dile getirdikleri programlar ne yazık ki gençlerimizi ve toplumumuzun genel yapısını olumsuz etkilemektedir” dedi.

Eşlerin, aile bireyleri veya arkadaşlarıyla kaçtığının, yasa dışı ilişki yaşadığının, farklı durumlara ilişkin olayların anlatıldığı bu tip popüler kültür ürünü programların insanların doğrudan duygularına hitap ederek uzun süre ekran başında tuttuğunu söyleyen Öztürk, şöyle devam etti:

“Türk örf ve adetlerini, İslam ahlakını hiçe sayan bu tekil olayları genele mal eden bu programların yasaklanması ve yayından kaldırılması hususunda ilgi mercileri göreve davet ediyor, toplumun bu yöndeki talebini haklı buluyorum.”

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu: Bahçeli’nin İfadelerini Destekliyorum

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına bir destekte Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’ndan geldi.

Haber Merkezi / GP Lideri Davutoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Günlerdir algı yönetimi ve provokatif çıkışlar ile Gazze’de yaşanan katliamı perdelemeye çalışanlara rağmen, bu insanlık suçuna dur demek adına atılan her adımı ve yapılan her çağrıyı desteklediğimiz gibi; Sayın Devlet Bahçeli’nin Gazze ve Filistinli kardeşlerimiz için dile getirdiği ifadeleri de takdirle karşılıyor, destekliyorum” ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki katliamlarına tepki göstererek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Eğer 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.

Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir.”

4 bin 385 can kaybı

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı ve giderek şiddetlenen Filistin İsrail savaşının 15. gününde yaşamını yitiren Filistinli sayısının 4 bin 385’e çıktığı açıklandı.

Filistinli sağlık yetkilileri, 15. günde devam savaşta ölü ve yaralı sayısına ilişkin son verileri paylaştı. Buna göre İsrail bombardımanı altında bulunan Gazze’de 4 bin 385 Filistinli öldürüldü.

Ağır bombardımanda can verenlerin bin 756’sının çocuk ve 967’sinin kadın olduğu belirtildi. İsrail saldırılarında 13 bin 561 Filistinli de yaralandı. Öte yandan saldırılarda bin 400 İsrailli hayatını kaybederken, 205 kişi de Gazze’ye kaçırıldı.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Bahçeli’nin “Gazze’ye Müdahale” Çağrısına Destek

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan destek geldi.

Haber Merkezi / SP Lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sayın Devlet Bahçeli’ye Filistin konusunda gösterdiği hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Tarihimizin, inancımızın ve insanlığımızın gereği olan çağrısını destekliyorum” ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki katliamlarına tepki göstererek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Eğer 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.

Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir.”

4 bin 385 can kaybı

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı ve giderek şiddetlenen Filistin İsrail savaşının 15. gününde yaşamını yitiren Filistinli sayısının 4 bin 385’e çıktığı açıklandı.

Filistinli sağlık yetkilileri, 15. günde devam savaşta ölü ve yaralı sayısına ilişkin son verileri paylaştı. Buna göre İsrail bombardımanı altında bulunan Gazze’de 4 bin 385 Filistinli öldürüldü.

Ağır bombardımanda can verenlerin bin 756’sının çocuk ve 967’sinin kadın olduğu belirtildi. İsrail saldırılarında 13 bin 561 Filistinli de yaralandı. Öte yandan saldırılarda bin 400 İsrailli hayatını kaybederken, 205 kişi de Gazze’ye kaçırıldı.

Paylaşın

Filistin – İsrail Savaşı: Bahçeli: Türkiye Süratle Devreye Girmeli

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşında 15. gün geride kalırken, MHP Lideri Bahçeli, Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, buna da and olsun, hamd olsun muktedirdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif ve çok boyutlu diplomatik mücadelesinde de Türk milleti ve tüm inananlar yanındadır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Filistin – İsrail savaşına dair sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Bahçeli açıklamasında, şunları ifade etti:

“İki haftadır Gazze’de zincirleme insani felaketler yaşanmaktadır. Soykırım raddesine ulaşan hunhar saldırılar artık sabır ve tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. 17 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de bulunan El-Ehli Baptist Hastanesi bombalanmıştır. Maalesef Filistinli masumlar kan revan içindedir. Son 24 saat içindeki İsrail saldırılarında 352 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 7 Ekim’den buyana 4385 Filistinli kardeşimiz hayattan kopartılmıştır. Sayıları 1756’yı bulan çocuk ile 1000’e yakın kadın acımasızca katledilmiştir.

Uluslararası toplum Gazze’deki seri ve sürekli cinayetleri tıpkı bir korku filmini izler gibi seyre dalmıştır. Ne bir ses ne de bir tepki söz konusudur. Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın karar ve yaptırım organları kilitlenmiştir. ABD’nin vetosuyla geçici ateşkes ilanı dahi yapılamamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’ndan ise hiçbir şey çıkmamıştır. Basit kınama mesajlarından başka sadra şifa hiçbir teşebbüs veya buna dair bir niyet duyulmamıştır. Kahire’de düzenlenen “Gazze için Barış Zirvesi”nde de şuana kadar bir sonuç çıkmamıştır.

Türkiye bugüne kadar insani, vicdani ve hukuki tezlerini güçlü bir şekilde dünya gündemine taşıyarak akan kanın durması, insani dramların son bulması hususunda açık tarafını devamlı ibra ve ifşa etmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın adil ve kalıcı bir barış ortamının tesisi münasebetiyle takdir edilecek diyaloglar içinde olduğu ve samimi diplomasi temaslarında bulunduğu kalbi nasırlaşmamış herkesin malumudur.

Ateşkes rejiminin derhal inşasıyla birlikte iki devletli çözüm iradesinin tezahürü; bu suretle başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları dahilinde coğrafi bütünlüğü sağlanmış bağımsız ve egemen Filistin devletinin tanınması bugünkü karanlıktan çıkışın yegane çaresidir. Türkiye’nin İsrail-Filistin arasındaki kördüğümün açılması maksadıyla garantörlük teklifi de son derece akılcı, isabetli ve stratejik bir girişimdir.

Görüldüğü kadarıyla İsrail-Filistin arasındaki çatışmaların kesilmesi bir yana, tırmanması ve yaygınlaşması hususunda alçak bir tertip ve tezgah kesintisiz ilerlemekte, kategorik olarak işlerliğini muhafaza etmektedir. Elbette bu kanlı ve kahredici süreç böyle gitmemelidir. Dünya kuzuların sessizliğine gömülmüşken, Gazzeli yavru kuzuların ölümüne insanım diyen hiç kimse, hele hele Türk milleti sessiz kalamaz, kalmamalıdır, kalmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur: Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, buna da and olsun, hamd olsun muktedirdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif ve çok boyutlu diplomatik mücadelesinde de Türk milleti ve tüm inananlar yanındadır.”

Paylaşın

Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu Hedef Aldı: Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır

Partisinin TBMM’deki grup konuşmasında CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerde bulunan MHP Lideri Bahçeli, “CHP tarihi bir imtihanla karşı karşıyadır. Kılıçdaroğlu, terörden rahatsızsa hodri meydan diyorum çıksınlar nerede durduklarını açıklasınlar” dedi ve ekledi:

Şehit ile cani melanet ile millet arasında seçim yapmakta tercih zorluğu çekenler tezkereye itiraza hazırlananlar Türkiye’nin karşı cephesidir. Kılıçdaroğlu’nun görüşülecek tezkereye hayır demesi halinde milletvekili arkadaşlarıyla beraber bayrağa vatana ve şehitlere alenen ihanet edeceklerini akıllarından çıkarmamaları tavsiyemdir. Bizim yerimiz milletimizin tertemiz vicdanıdır. Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “CHP Genel Başkanı’nın milli damarı çatlamıştır. Kılıçdaroğlu’nun TBMM’yi karalama niyeti gayri milliliktir. Kılıçdaroğlu ‘Şu Meclis’e Gazi Meclis demiyorum. Bu Meclis saraydan talimatla milletvekillerini el kaldırıp indirdiği bir Meclis’tir.’ demiştir. Bu zatı uyarmıştım önce Milli Mücadele yıllarını hatırlatmak isterim demiştim. Sayın Kılıçdaroğlu anlaşılan ne söylesek bana mısın demiyorsun.

Senin gazi hanende vatanseverlik yoktur. TBMM’nin gaziliğini sen kabul etsen ne yazar etmesen ne yazar? Gazi Meclis senin gibilerine rağmen kurulmuştur. ‘TBMM gazi değildir.’ diyen Kılıçdaroğlu’nun Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gazilik unvanını tartışmaya açması zannederim yakındır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun karın ağrısı esasen Atatürk’tür ve miras bıraktığı kutlu eserleridir. Kılıçdaroğlu’nun aklını başına devşirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

İsrail Filistin arasındaki krize sağ duyu ile yaklaşmak, bir an evvel ara bulucuları devreye sokmak uluslararası toplumun acil gündemi olmalıdır. Hamas’ın saldırı hazırlığından İsrail’in niçin haber alamadığını, siyasi kurgunun bulunup bulunmadığını, Netanyahu’nun oyunu olup olmadığını tartışan işin özünde Filistin davasını anlamayan zihniyetlerdir.

Geçmişte İsrail’in saldırılarına ses etmeyenlerin İsrail holiganı kesildi. İnsanlık dışı manzaralardan rahatsızız. İsrail yıllarca Filistinli kardeşlerimize zulmetti. Vicdansızca saldırmıştır. Dünyanın gözü önünde tarifi olmayan insanlık suçları işlendi. Uluslararası hukuk çiğnenmiştir. BM’nin 67 tarihli kararı İsrail’in 1967 Haziran ayında işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngörmüştür ancak İsrail buna yanaşmamıştır.

Bizim bu sorunlara, 7 Ekim’li tarihli ortama bakışımız nettir. İlk olarak ateşkes ortamı oluşmalı. Hükümetin dengeli duruşu takdire şayandır. Sayın cumhurbaşkanımızın atacağı adımlar desteklenmelidir. BM acilen devreye girmeli. Daha fazla can kaybı yaşanmaması için uluslararası toplum devreye girmeli. Çatışmaların bölgesel nitelik kazanmadan taraflar arasında barış görüşmeleri inşa edilmeli. ABD’nin AB’nin ve bazı bölge ülkeleri gibi yangına körükle gitmek yerine şiddeti yatıştıran, barışa davet eden girişim başlatılmalıdır.

Beyaz Saray’ın tahriklerine kapılarak barış ve çözüm çabalarının sabote edilmesi kimseye yararı dokunmayacaktır. 67 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti ertelenemez zorunluluktur. Hak yerini bulmadan, ikazla belirtiliyorum ki sıkılı yumruklar açılmayacaktır. Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, Müslümanların şerefidir. Tarihi ve manevi statüsü her türlü tartışmaya kapalıdır. İnanç ve insan hakları teyit edilmelidir. Biz huzur bir insan onuru olarak telakki ediyoruz. Yeni dünya savaşı ihtimali artıyor. Barış görüşmelerinin ortamı süratle inşa edilmeli.

İnsanlık mirasını kirleten siyasi temelli cepheleşmelerin sonu uçuruma gitmektedir. Daha yaşanabilir, daha hakkaniyetli, daha özgür, hak ve sorumlulukla bir dünya mimarisi için kenetlenmenin fırsat olduğu kanaatindeyiz. Bunalımlı bu dönemde huzur ikliminin tecellisi için önerilerimiz vardır.

Bir bir yanda kendi kültürümüzün diğer yanda kadim kültürlerin değerlerini hatırlayıp idrak etmeli. Ahlaki tutarlılıktan, sorumluluk kültüründen milli ve manevi müktesebatımızdan sapma göstermemeli huzuru önce kendi iç medeniyetimizde aramalıyız. Ahlaklı anlamlı hayat seferinde insani yol kazalarını sabır, şükür, iman ve muhabbet gücü ile kaldırmalıyız. Yılmadan ilerleyiş halinde olmalıyız. Her milletin kendine özgü var oluş serüveni vardır. Ciddiyet ile bakarsak herkesin ayrı hikayesi olduğuna şahit oluruz.

Kendimizle yakın, uzak çevremizle uzlaşmalı, Böyle bir huzur bilinciyle kendimizle, yakın muhitimizle, uzak çevremizle uzlaşmalı, bu süreci takviye ve tahkim etmek için insanlık haysiyetine, insanlık değerlerine sahip çıkan, bunun gereğini yapan kim varsa beraberce barış, kucaklaşma ve kardeşlik kuşağının sınır hatlarını çizmeliyiz. Allah’ın adı ile bütün varlığı sevgi ile bilmeliyiz. Hırsların getireceği sadece huzursuzluk, karanlık projelerdir. Birlik ve beraberlik, dayanışma değerlerini en yükseğe taşıyarak vicdani sorumluluk olarak hayatımıza aktarma becerisini göstermeliyiz. İnsan insana yar olmalıdır.

Yaratılanı yaratandan dolayı sevmedikçe, her bir gönül bahçesini güllerle donatmadıkça kardeşlik tezahür etmeyecektir. Adam gibi adam olmadıkça içi ve dışı bir Müslüman olarak yaşamadıkça huzur bize hep Kaf dağının arkasından seslenecektir.

Yüzüncü yıl dönümüne yaklaştığımız cumhuriyetimiz kimsesizlerin kimsesidir. Kurtuluşun beşeri kaynağı Türk milletidir. Millet tektir, adı da Türk milletidir. Devlet tektir, ebedi ünvanı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bizim öz kardeşimizdir. Türkiye Cumhuriyeti toplum huzuru içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye devleti ülkesi ve milleti ile bir bütündür. Bölücü faaliyetler devlete, vatana, şerefli tarihimize ihanettir. Terör örgütleri arasında taraf tutmak, teröristleri silahlandırıp sahaya sürmek bir terör yöntemidir. İnsanlığa kastetmektedir. İnsanlığa doğrultuş kalleş bir silahtır.

“ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde ne işi vardır?”

İnsansız hava aracımızın düşürülmesini kınıyorum. SİHA’mız iddialarına göre meşru müdafaa için düşürülmüştür deniyor. ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde ne işi vardır. ABD’ninki meşru müdafaadır da Türkiye’nin yaptığı nedir. Ayak oyunlarına lüzum yoktur. ABD, insansız hava aracımıza resmen ateş açmıştır.

ABD’nin aynısını 2 Ekim 92’de Ege’de de yapmış, muhrip gemimize yapıp 5 vatan evladımızın şehadetine neden olmuştur. Çuval hadisesini de asla unutmuş değiliz. İnsansız hava aracımıza saldıran ABD’nin terörle mücadelede yanımızda olduğunu söylemeleri kurnazca bir taktiktir.

Sosyal medyadan Türkiye’nin Suriye’deki operasyonuna karşıyız açıklaması ve sonra silinmesi örtülü bir tehdit olarak görülmelidir. Haklı mücadelemizden dönmeyeceğiz. Teröristlerle tüfek çatanları tarih bir gün yargılayacaktır. Irak ve Suriye tezkeresine de sonuna kadar destek olup evet oyu kullanacağız. Sınır ötesi operasyonun arkasındayız.

“Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır”

CHP tarihi bir imtihan ile karşı karşıyadır. Kılıçdaroğlu terörden rahatsız ise çıkıp nerede durduklarını açıklasınlar. Kılıçdaroğlu’nun hayır demesi halinde vekil arkadaşları ile bayrağa ve şehitlere ihanet edeceklerini akıllarından çıkarmamalarını tavsiyemdir. Bizim yerimiz milletimizin tertemiz vicdanıdır. Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır.

Silahlı kuvvetlerimiz gidebildikleri yere kadar gidip mıntıka temizliği ile terörden arındırmalıdır. Duamız güvenlik güçlerimiz ile beraberdir. Cumhuriyetin yüzüncü yılında terör urunu söküp atacağız. Devletimiz başarılı olacaktır.

CHP genel başkanının milli damarı çatlayıp kurumuştur. TBMM’nin karalaması gayri milliliktir. Meclis’i gazi Meclis’i olarak görmüyorum, demiştir. Ne tuhaf akıl tutulmasıdır. İzana davet etmek isterim bu zatı. Kılıçdaroğlu’nun parti içi değişmeler ve parti içi tartışmalarla iyice şuur kaybına uğradığı anlaşılmaktadır. TBMM Gazi bir meclistir. Ne söylesek duymuyorsun. Gaziliği idrak edecek vatanseverlik yoktur sende. Gazi Meclis senin gibilere rağmen kurulmuştur.

Gazi Meclis ya istiklal ya ölüm parolası ile kurulmuş ve düşmana dünyayı dar etmiştir. Kılıçdaroğlu’nun Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gaziliğini de tartışmaya açması yakındır. Kimliği çalınmış, mankurt bir zihniyeti tanımlamak buradan bakınca pek mümkün değildir. Kılıçdaroğlu’nun kim olduğunu millet söyleyecektir.”

Paylaşın

AK Parti Ve MHP’den “Emekli Maaşları Yeniden Düzenlensin” Teklifine Ret

Emekli maaşlarının yeniden düzenlenmesi için TBMM Genel Kurulu’na sunulan öneriye ilişkin konuşan İYİ Parti Milletvekili Dursun Ataş, “Ülkemizde 14 milyonu aşkın emekli vatandaş bulmakta ve büyük çoğunluğu ciddi geçim sıkıntısı çekmektedir. Bugün büyükşehirlerde ortalama bir ev kirası parasına geçinmeye çalışan milyonlar var. Buna rağmen AKP iktidarı emeklilerin sıkıntılarını duymazdan geliyor” dedi.

Saadet Partisi Milletvekili Mahmut Arıkan ise, “Ekonomide uzun zamandır süren kriz ile karşı karşıyayız. Bunun en büyük mağduru da emekli vatandaşlarımız” ifadelerini kullandı. CHP Milletvekili Veli Ağbaba da, “Türkiye’nin birçok alanda birinciliği var ama bir birinciliği hepimiz açısından utanç verecek bir birincilik. Maalesef Avrupa’nın en düşük emekli aylığını alan ülke Türkiye” dedi.

Yeşil Sol Parti’nin (YSP) emekli maaşlarının yeniden düzenlenmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’na sunduğu öneri Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

“Yüzünüzün kızarmayacağını düşünüyorum”

Önerinin gerekçesini açıklayan Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, şunları söyledi: Konumuz toplumun en geniş kesimlerinden bir olan emekliler ve AKP iktidarı döneminde en çok mağdur olan kesim, emekliler. Onlar sıkıntılarını anlatacağım ama şundan eminim anlatılacaklardan bir çoğunuzun yüzü dahi kızarmayacak. Çünkü buna karar verecekler, ekmeğin, pazarın fiyatından bihaber. Tam da bu nedenle yüzünüzün kızarmayacağını düşünüyorum.

Aylık ortalama geliri 30 bin lira olan bir yurttaş dahi ay sonunu nasıl getireceğini bilemiyor. Kaldı ki çoğunluğu 7 bin 500 lira olan emekli insanlardan bahsediyoruz. Bu insanlar ne yesin? Ne içsin? Buna el insaf denir. Bu, iktidarın, AKP’nin en büyük ayıbıdır. Sürekli emeklilerin sorunları tartışılıyor ama AKP sıraları kör ve dilsiz.

Şunu ifade edeyim: Şimdi şu anda Türkiye’de kaç milyon emekli yaşıyor haberiniz yok. Bu ülkede 15,9 milyon emekli yurttaş yaşıyor. En az 9 milyon tanesi 7 bin 500 lira maaşla geçinmeye çalışıyor. Sarayın bu konuda fikri nedir? Yoksa sarayın yerel seçim hamlesini mi bekliyorsunuz? Şu anda sizin grubunuzda emekli maaşıyla geçinemiyoruz diyen milletvekili var. Bu halde siz 7 bin 500 lira maaş alan insanların geçinmesini bekliyorsunuz. Şu anda Genel Kurul’da bulunan milletvekillerine en çok telefon emeklilerden geliyor. Acaba Meclis’ten bizimle ilgili bir iyileştirme çıkacak mı diye? Biz de Yeşil Sol Parti grubu olarak diyoruz ki: Varsa vicdanınız önergemize evet oyu kullanın.

“Gelin bu meseleyi Meclis’te çözelim”

Öneri üzerine Saadet Partisi Grubu adına konuşan Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan: Ekonomide uzun zamandır süren kriz ile karşı karşıyayız. Bunun en büyük mağduru da emekli vatandaşlarımız. Yapılan seyyanen zam emekli vatandaşlarımıza yapılamadı. İktidar, yine eksik iş yaptı ve emekli vatandaşlarımız mağdur edildi. İtibardan tasarruf etmeyen iktidar, sıra vatandaşa gelince sağır oldu. Bir de seçim ekonomisi denen bir garabet var. 2023 yılı bütçesinin seçim ekonomisi denerek ilk 6 ayda tüketildiğini hep birlikte gördük. Gelin bu meseleyi Meclis’te çözelim.

“AKP iktidarı emeklilerin sıkıntılarını duymazdan geliyor”

Yeşil Sol Parti’nin önerisine ilişkin İYİ Parti Grubu adına Kayseri Milletvekili Dursun Ataş şunları söyledi: Ülkemizde 14 milyonu aşkın emekli vatandaş bulmakta ve büyük çoğunluğu ciddi geçim sıkıntısı çekmektedir. Bugün büyükşehirlerde ortalama bir ev kirası parasına geçinmeye çalışan milyonlar var. Buna rağmen AKP iktidarı emeklilerin sıkıntılarını duymazdan geliyor. Aynı iktidar milletle dalga geçer gibi kimseyi enflasyona ezdirmedik ezdirmeyeceğiz diyor.

Yarattığınız enflasyon canavarı, emekliyi çoktan yedi bitirdi bile. Siz neye göre kimseyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz diyorsunuz? Diyorsunuz ki dişinizi sıkın, yılbaşında zam yapacağız. Emeklinin artık sıkacak dişi dahi kalmadı. Yoksulluk sınırının 33 bin liraya dayandığı bir yerde 7 bin 500 lira emekli maaşını konuşuyoruz. Artık öyle bir noktaya geldi ki emekli, torununa harçlık veremiyor. Ömrünün sonlarını ucuzluk kuyruklarında sıra bekleyerek geçiriyor. Bunun için mi ömür tüketti bu insanlar? Vatandaşın yararına her şeyi reddetmekten vazgeçin. Yılbaşını beklemeden gerekli adımları atalım.

“Avrupa’nın en düşük emekli aylığını alan ülke Türkiye”

CHP Grubu adına Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, şöyle konuştu: Şimdi birazdan eller kalkacak, kimin emekli dostu, kimin emekli düşmanı olduğu hep beraber, bütün emekliler görecek. Sayın Cumhurbaşkanı dün açıklama yapıyor “İnşallah bakacağız” diyor. Sayın Devlet Bahçeli “Emekli aylığına en az 8.077 TL seyyanen zam yapalım” diyor. Ben burada hem Sayın Devlet Bahçeli’ye hem AKP grubuna sesleniyorum: Elinizi tutan mı var? Kaldırın ellerinizi bir sefer emeklinin, fakirin fukaranın lehine. Emekli hiç olmazsa yıl başına kadar rahat bir nefes alsın. Birazdan kalkacak elleri görecek emekli. Kim emeklinin dostu, kim emeklinin düşmanı, kim samimi kalkan ellerden birazdan göreceğiz ve biliyoruz ki maalesef burada özgür iradenizle el kaldırmayacaksınız, emekliye zam vermemek için direneceksiniz.

Türkiye’nin birçok alanda birinciliği var ama bir birinciliği hepimiz açısından utanç verecek bir birincilik. Maalesef Avrupa’nın en düşük emekli aylığını alan ülke Türkiye. Hem euro bazında hem alım gücü anlamında en düşük aylığı alan emekli Türkiye’de. Belçika’da bir emekli ortalama 1.200 euro, Almanya’da 1.400 euro maaş alıyor, Türkiye’de bir emekli ortalama 259 euro maaş alıyor, sadaka bile değil. Belçika’da bir emekli toplam emekli maaşıyla 120 kilo et alıyor, Almanya’da 136 kilo et alıyor, Türkiye’de ise 16 kilo et alabiliyor. Emekli maalesef sayenizde alışverişe giderken, market market gezerken artık torbayla gitmiyor bir de elinde hesap makinası var, hesap makinasıyla geziyor hangi market ucuz diye.

Paylaşın

Saadet Partisi’nin ‘Kamuda Mülakat Kaldırılsın’ Önerisini AK Parti – MHP Reddetti

Saadet Partisi’nin (SP) kamuya personel alımında mülakatın kaldırılması amacıyla TBMM Genel Kurulu’na getirdiği grup önerisi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. “Kamuda mülakatın kaldırılması” AK Parti ve MHP’nin  seçim vaatleri arasındaydı.

Partisinin önerisinin gerekçesini açıklayan SP Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin mülakat mağduru gençlerin yakınmalarını gündeme getirerek, “Bu gençler sizden hiçbir şey istemiyorlar. Sadece adalet istiyorlar. Sizden torpil istemiyorlar, eşit şartlarda yarışmak istiyorlar. Torpili olanın değil hak edenin kazandığı bir sistem istiyorlar. Kayırmacı mülakat sisteminin kaldırılmasını istiyorlar. Cumhurbaşkanının Meclis öncesinde verdiği sözü tutmasını istiyorlar.” dedi.

“Hak eden kazansın, tek derdimiz bu” diyen Şahin, partisinin çözüm önerisini özetledi: “Mülakatlar kaldırılmalıdır, kamuya personel istihdamında ve meslek içi yükselme ve nitelikli görevlere geçilmelerde mevcut bulunan mülakat sistemi kaldırılmalı yerine objektif kriterlere dayalı sınavlar getirilmelidir.”

AK Parti adına konuşan Ankara Milletvekili Orhan Yeğin ise, mülakatın adayların davranış ve tutumlarını tanımak, iletişim becerileri, zekâ, kavrayış gücü, muhakeme yeteneği, algılama hızı, ifade düzgünlüğü gibi bazı yönlerini ölçmek, mesleğe olan ilgilerini, geçmiş deneyimlerini değerlendirmek üzere en uygun ve en nitelikli kişiyi kuruma kazandırmayı amaçlayan bir seçme tekniği olarak mevzuata yerleştiril[diğini] söyledi.

TBMM’nin Salı günkü oturumunda muhalefetin gündeme getirdiği, AK Parti ve MHP’nin seçim vaatleri arasındaki “kamuda mülakatın kaldırılması” önerisi AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

AK Parti’nin seçim vaatleri arasında yer alan kamuda mülakatın kaldırılması konusunda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “yüzde 50 mülakat, yüzde 50 KPSS notu” açıklamasında bulunmuş, ardından Erdoğan “Seçim vaatlerim içinde böyle bir söz verdiysem, bunu Milli Eğitim ve İçişleri bakanlarımla görüşerek yeni bir yol haritasıyla ilerletiriz” demişti.

Saadet Partisi’nin (SP) Salı günü personel alımında mülakatın kaldırılması amacıyla TBMM Genel Kurulu’na getirdiği grup önerisiyse AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.

Partisinin önerisinin gerekçesini açıklayan SP Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin mülakat mağduru gençlerin yakınmalarını gündeme getirerek, “Bu gençler sizden hiçbir şey istemiyorlar. Sadece adalet istiyorlar. Sizden torpil istemiyorlar, eşit şartlarda yarışmak istiyorlar. Torpili olanın değil hak edenin kazandığı bir sistem istiyorlar. Kayırmacı mülakat sisteminin kaldırılmasını istiyorlar. Cumhurbaşkanının Meclis öncesinde verdiği sözü tutmasını istiyorlar.” dedi.

“Hak eden kazansın, tek derdimiz bu” diyen Şahin, partisinin çözüm önerisini özetledi: “Mülakatlar kaldırılmalıdır, kamuya personel istihdamında ve meslek içi yükselme ve nitelikli görevlere geçilmelerde mevcut bulunan mülakat sistemi kaldırılmalı yerine objektif kriterlere dayalı sınavlar getirilmelidir.”

İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş “Mülakat uygulaması[nın] yasalarla örülen bir tezgahtan ibaret” olduğunu söyledi. “Düşük puanlar almış yandaşları [işe] alabilmek için mülakata çağrılmaları[nın] gerek[tiğine]” dikkat çeken Ataş bu amaçla “Kadro sayısının iki üç katı aday çağrılıyor” dedi.

“Sonuç olarak da büyük bir emekle okulunu bitirip sınavdan 90-95 puan almış ancak AKP’den torpilli olmayan liyakatli genç mülakatta elenirken 70 puanı zor alabilmiş yandaş […] mülakat tezgahı kullanılarak devlet kadrolarına yerleştirilmektedir.” diyen Ataş, sonuçta “nitelikli gençlerimizin akın akın Avrupa ülkelerine göç ettikleri”ni söyledi.

Yeşil Sol Parti adına konuşan Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın da “mülakat” yönteminin literatürdeki adının “akraba, eş, dost ve yandaş kayırma” anlamına gelen “nepotizm” olduğunu söyledi. Güneş, AKP yandaşlığının da ötesinde “bazı bakanlıklarda bürokrasideki atama süreçlerinde belli bir tarikata veya cemaate üye olmadan atama yapılmadığını bunun bir ön koşul olarak öne sürüldüğünü” de hatırlattı.

“Mülakat uygulaması[nın] yapısal bir sorun haline gel[diğini]” açıklayan Güneş, “mülakatın kaldırılması” sözünün AKP’nin tutmadığı sözler arasında yerini aldığını dile getirdi ve “Üstelik tutmadığınız sözler sadece mülakat sistemiyle ilgili değil. Deprem bölgesinde, seçim öncesinde ziyaret ettiğiniz yerlerde verdiğiniz sözlerin hiçbirinin bugün orada bir karşılığının olmadığını görüyoruz.” dedi ve ekledi:

“Kış geliyor ve deprem bölgesi için verdiğiniz sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini kendi gözlerimizle gördük. Bunu yurttaşlar da soruyor bizlerde sizlere soruyoruz.”

CHP Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar “Özellikle mülakatla girişin olduğu hangi kamu kurumuna baksak mutlaka saray iktidarının yandaşlarını görüyoruz.” dedi ve ekledi:

“Eğitim sahibi gençler, yazılı sınavlarda 95-100 puan almalarına rağmen sırf yandaş olmadıkları için mülakatlarda eleniyorlar. Onların yerine bakanın dediği gibi kendilerince inançlı olanlar fakat yandaşlıktan başka hiçbir meziyeti olmayan veya sadece imam hatip mezunu oldukları için kamu kurumlarında önemli makamlara getiriliyorlar.

Çocuklarımız yıllarca emek veriyor, hayatlarının bir kısmından çalıp ders çalışıyor. Sonra birileri çıkıp sırf yandaş değil diye mülakatta bu çocuklarımızı eliyor. Bu çocukların hayatını çalmak kimin hakkıdır? Bu evlatlarımızın hakkını hukukunu korumak hepimizin boynunun borcudur. Artık birilerinin hakkını başka birisi yemesin. Adalet herkes için adalet olsun.”

“Mülakat bir seçme tekniğidir”

AK Parti adına konuşan Ankara Milletvekili Orhan Yeğin ise, mülakatın adayların davranış ve tutumlarını tanımak, iletişim becerileri, zekâ, kavrayış gücü, muhakeme yeteneği, algılama hızı, ifade düzgünlüğü gibi bazı yönlerini ölçmek, mesleğe olan ilgilerini, geçmiş deneyimlerini değerlendirmek üzere en uygun ve en nitelikli kişiyi kuruma kazandırmayı amaçlayan bir seçme tekniği olarak mevzuata yerleştiril[diğini] söyledi.

Mülakatla ilgili tartışmaların, “hükûmete iftira atmaktan zevk duyan bazı çevrelerin köpürtmeleriyle” gündeme geldiğini iddia etti. Oya sunulan önerge AK Parti – MHP blokunun oylarıyla reddedildi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Erdoğan Ve Bahçeli’nin Beştepe’deki Sürpriz Görüşmesinde Ne Konuşuldu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Lideri Bahçeli dün, Beştepe’de sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmede, Meclis’in açılmasıyla beraber İsveç’in NATO üyeliği ve İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerde nasıl adayların çıkarılması gerektiği konusunda liderler fikir alışverişinde bulundu.

Erdoğan ve Bahçeli’nin, Meclis’in yeni döneminde sivil anayasayı yapma konusunda Cumhur İttifakı’nın kararlı olduğu görüşmede bir kez daha vurguladı. Görüşmede yeni dönemde Meclis gündemine gelecek kanun tekliflerini de masaya yatıran Erdoğan ve Bahçeli ayrıca, enflasyonun düşmesi için alınan ve alınması planlanan tedbirler başta olmak üzere ekonomik gelişmelerle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi dün, Beştepe’de sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede, TBMM’nin 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılı ile ilgili değerlendirmelerin yapıldığı ve “yerel seçimlerde AKP ile MHP arasında yürütülecek işbirliği” gibi başlıkların ele alındığı belirtilirken iki liderin “TBMM’nin yeni yasama yılında iki partinin en önemli başlıklarından birinin yeni anayasa olacağını değerlendirdiği” kaydedildi. Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili Cumhur İttifakı, tüm partilerin kapısını çalacak.

Cumhuriyet’te yer alan Selda Güneysu imzalı habere göre, yeni anayasayı “TBMM’den 400 milletvekilinin evet oyu ile geçirmeyi” hedefleyen Cumhur İttifakı kanadında, “Muhalefet çok parçalı yapıya büründü. CHP’nin yeni anayasaya destek vermemesi kamuoyunda ‘vesayetçi bir anayasayı savundukları’ algısını oluşturur. En baştan bu yana kapımız herkese açık diyoruz. Eğer masaya oturmazlarsa, bu durumu halka anlatamazlar.

Zaten kendi aralarında yaşadıkları bölünmüşlük ortada. Teklifin en kötü ihtimalle, 360 milletvekilinin evet oyuyla, referanduma gideceğini düşünüyoruz. Teklifin referanduma gitmesi halinde de halka ‘Biz kapıyı açtık, onlar ise açık olan kapıdan girmek istemediler, en çok şikâyet ettikleri 82 Anayasası’nı, yani darbe anayasasını savundular deriz” görüşü hakim.

Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli’nin görüşmesinde İsveç’in NATO üyeliği konusunda atılacak adımların da gündeme geldiği ileri sürülüyor. Bahçeli, “terör örgütlerine destek verdiği” gerekçesiyle “İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili şerh düştüğü” biliniyor. MHP kanadı, İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili “teröre verilen destekten vazgeçilmesi” şartı bulunuyor. TBMM’nin yeni yasama yılında İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili sürecin de ana gündem maddelerinden biri olacağı değerlendiriliyor.

Görüşmenin bir diğer başlığı ise “yerel seçimlerdeki işbirliği” oldu. Heyetler, AKP’nin 7 Ekim’deki olağanüstü kurultayı sonrasında bir araya gelecek. İki liderin öncelikli hedefinin de CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanmak olduğu biliniyor.

Paylaşın

İktidarın Gündemi Yeni Anayasa: İşte Öne Çıkarılacak Başlıklar

AK Parti ve MHP’nin temelini oluşturduğu Cumhur İttifakı, “Yeni Anayasa” çalışmalarını hızlandırdı. Çalışmalarda, başörtüsüne anayasal güvencenin yanı sıra, ırkçılık ve nefret söyleminin suç sayılması, dilekçe ile halka denetim yetkisi ve milletvekili dokunulmazlıkları gibi başlıklar ön plana çıkarılıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim vaatleri arasında yer alan “yeni sivil anayasa” hazırlığı, uzun süredir iktidar partisinin gündeminde. Daha önce bu konuda Cumhurbaşkanlığı’nca çalıştaylar düzenlenmiş, taslak anayasa metni hazırlanmıştı.

İktidar partisinin hedeflerinden biri, parlamentoda anayasa değiştirecek sandalye sayısı olmadığı için TBMM’nin yeni yasama yılında bu konuda Meclis’te uzlaşma zemini oluşturmak.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre, Cumhur İttifakı, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte “yeni anayasa” ile ilgili de “çalışmaları hızlandıracağı” ifade ediliyor. AKP ve MHP’li kurmaylardan edinilen bilgiye göre yeni anayasa ile ilgili çalışmaların ana başlıkları da şekillenmeye başladı. Kulislerde konuşulan ‘ana başlıklar’ şöyle:

İlk dört maddede değişiklik yok: AKP’li kurmaylar, “anayasadaki ilk dört maddeden asla taviz verilmeyeceğini” belirtiyor. Anayasanın ilk dört maddesinin Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de “kırmızı çizgisi olduğuna” dikkat çekiliyor. Anayasanın ilk dört maddesi ile birlikte mevcut anayasanın 66. maddesinde yer alan “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür” düzenlemesinin de korunacağı ifade ediliyor.

Nefret söylemi suçu: AKP’li kurmaylar, son dönemde “sığınmacılar” üzerinden toplumdaki “nefret ve ırkçılık” söylemlerinin arttığına dikkat çekiyor. Mevcut anayasanın 10. maddesinde yer alan “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” düzenlemesinin korunmasıyla birlikte bu düzenlemeye “her türlü ırkçılık ve nefret söyleminin suç kapsamına alınabilmesine yönelik bir ifadenin de eklenebileceğini” belirtiyor.

Anayasal güvence: AKP ve MHP, geçen yasama döneminde “başörtüsü serbestisi” ile “ailenin korunmasını” öngören anayasa değişikliği teklifini TBMM’ye sunmuştu. Ancak bu teklif, deprem fekaletin ardından TBMM Genel Kurul gündemine taşınamamıştı. Bu düzenlemenin yeni anayasa teklifinde de yer alacağına dikkat çekiliyor. Sadece “başörtüsü serbestisi” değil, kılık kıyafet ile ilgili her türlü ayrımcılığı önleyici maddelerin yeni anayasa teklifinde yer alabilceğine dikkat çekiliyor.

Halk rol alacak: AKP’li kaynaklar yeni anayasa teklifinde yer alacak düzenlemeler ile “denge ve denetimin etkinleştirileceğini” belirtiyor. Öcelikli hedefin “cumhurbaşkanı ve milletvekillerini seçen halkın denetimde de aktif rol almasının sağlanmasının olduğu” kaydediliyor. Halkın denetleme yetkisini TBMM Dilekçe Komisyonu aracılığı ile yapılabileceği ifade ediliyor. Milletvekillerini ve yasama faaliyetlerini, yasama ve yürütme ile ilgili önerilerini TBMM Dilekçe Komisyonu’na göndereceği dilekçeler ile iletebileceği, bu önerilerin TBMM Genel Kurul faaliyetleri kapsamına alabileceği dillendiriliyor. Ancak bunun için TBMM İçtüzüğü ile ilgili düzenlemenin yapılaması gerektiği vurgulanıyor. Daha sonra halkın doğrudan yasama faaliyetlerine katılımının sağlanmasının “anayasal güvence altına alınabileceği” ileri sürülüyor.

Milletvekili dokunulmazlığı: AKP’li kurmaylar, MHP’nin de sıklıkla gündeme getirdiği milletvekili dokunulmazlıkları ile ilgili yeni bir düzenlemenin “yeni anayasada yer alabileceğini” belirtiyor. Buna göre milletvekili dokunulmazlıklarını düzenleyen 83. maddenin yeniden düzenlenebileceği kaydediliyor. Yeni düzenlemede, “kamu vicdanının kabul etmeyeceği her türlü bölücülük faaliyetlerinin dokunulmazlık kapsamı dışında kalmasını sağlayacak bir maddenin yeni anayasada yer alabileceği” kaydediliyor.

MHP ile paylaşılacak: AKP’li kurmaylar, MHP’nin 2021’de hazırladığı ve 100 maddeden oluşan yeni anayasa teklifinin de “AKP’nin hazırlayacağı teklifte değerlendirileceğini” belirtiyor. Ancak AKP, yeni anayasa ile ilgili çalışmalarda tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarından gelecek önerilerin de dikkate alınacağını ve bu önerilerle yeni anayasa teklifinin şekillenerek “konsensus” halinde TBMM’ye sunulacağını belirtiyor.

“Kabul ederler etmezler, kapıları çalacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, “Meclis açıldığında öncelikli gündeminiz ne olacak” soruna “Anayasa” karşılığını verdi: Erdoğan şunları söyledi: “AK Parti meclis grubumuz parlamentoda grubu olan diğer partilerle görüşmek suretiyle ‘gelin bir sivil anayasayı beraber yapalım’ davetimizi iletecek.

Kabul ederler etmezler, ama biz şu anda kapıları çalacağız. Bundan dolayı da herhangi bir nazlanmaya filan gerek yok. Arkadaşlarıma da gereken talimatları verdim. Türkiye artık darbe anayasası ayıbından kurtulmalıdır. Benim milletim çağın şartlarına uygun, sivil, özgürlükçü, dili ve bütünlüğü ile milleti kucaklayan bir anayasa ile yönetilmeyi sonuna kadar hak ediyor.”

Paylaşın

Yerel Seçimler: Cumhur İttifakı’nda Denge Siyaseti İzlenecek

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça partilerin ve ittifakların seçim stratejileri de belli olmaya başladı. Cumhur İttifakı’nın bileşenleri AK Parti ve MHP’nin işbirliği yapacağı yerel seçimlerde nasıl bir yol izleyeceğinin ip uçları kulislere yansıyor.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 30 büyükşehirden bazılarında AK Parti’nin adayı desteklenecekse, o şehirlerin ilçe belediye başkanlıklarının güç dengesine göre bölüşülmesini talep ediyor.

AK Parti’nin, MHP ile Mart 2024’teki yerel seçimlerde yürütülecek işbirliğinde “2019 yılındaki işbirliğini ön plana çıkardığı” belirtiliyor. Ancak MHP kanadı, “Mart 2024’teki yürütülecek işbirliği koşullarının 2019 yılındaki koşullardan çok farklı olduğuna” işaret ediyor.

Yerel seçimlerdeki işbirliğinde bu kez “denge politikasının gözetilmesi gerektiğine” de işaret ediliyor. MHP kanadı, işbirliğinde sağlanacak dengedeki kastı “Ne eksik ne fazla. MHP’nin hakkı neyse o” sözleriyle açıklıyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu‘nun aktardığına göre: AK Parti’nin 7 Ekim’deki olağanüstü kongresi öncesinde Cumhur İttifakı kanadı yerel seçimlerde yapılacak işbirliği için kolları sıvadı. AK Parti’nin, genel başkanvekili Efkan Ala başkanlığında heyet ile MHP’nin, Genel başkan yardımcıları Sadir Durmaz ve Feti Yıldız’dan oluşturduğu heyet, çalışmalarına da 7 Ekim’de başlayacak. Ancak her iki partinin heyetleri öncelikle kendi partilerinde bir çalışma yürütüyor.

AK Parti, daha önce yürüttüğü çalışmalarda özellikle 14 ve 28 Mayıs’taki seçimlerde hangi illerde, hangi nedenlerle oy kaybının yaşandığını masaya yatırmıştı. Aynı süreç MHP’de de işledi. MHP de belediye başkanlıklarının olduğu illerdeki oy durumunu ve diğer illerde ne kadar oy kaybının yaşandığı üzerinde çalıştı. AK Parti’nin, MHP ile Mart 2024’teki yerel seçimlerde yürütülecek işbirliğinde “2019 yılındaki işbirliğini ön plana çıkardığı” belirtiliyor.

Ancak MHP kanadı, “Mart 2024’teki yürütülecek işbirliği koşullarının 2019 yılındaki koşullardan çok farklı olduğuna” işaret ediyor. Buna göre MHP kanadı, 2019 yılı seçim döneminde Ankara ve İstanbul gibi iki metropol ilin o dönem “AK Parti’nin yönetiminde olduğuna” dikkat çekerek şimdi her iki belediye başkanlığının da “CHP yönetiminde olduğuna” dikkat çekiliyor.

O nedenle her iki parti arasında Mart 2024’teki seçimler için yapılacak işbirliğinin çok daha fazla önem taşıdığına vurgu yapılıyor.

Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, pek çok kez “2024’teki seçimlerde merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin uyum içinde olması gerektiği” vurgusunu yaptıklarına dikkat çekilirken “Ankara ve İstanbul başta olmak üzere pek çok büyükşehrin yönetimi Cumhur İttifakı’na geçmeli” değerlendirmeleri de yapılıyor. Ancak yerel seçimlerdeki işbirliğinde bu kez “denge politikasının gözetilmesi gerektiğine” de işaret ediliyor. MHP kanadı, işbirliğinde sağlanacak dengeki kastı “Ne eksik ne fazla. MHP’nin hakkı neyse o” sözleriyle açıklıyor.

AK Parti ve MHP’nin yürüteceği işbirliği ile ilgili örnekler  veriliyor. MHP’nin Ankara’da, Etimesgut, Gölbaşı ve Polatlı ilçe belediye başkanlıkları bulunuyor. 2024 yılındaki seçimlerde ise MHP, büyükşehirler başta olmak üzere il ve ilçe belediye başkanlıklarındaki sayıyı artırmayı hedefliyor. İşbirliği kapsamında AK Parti’nin, örneğin Ankara’da, Etimesgut, Gölbaşı ve Polatlı dışındaki bazı ilçe belediye başkanlıklarında da “MHP’nin adayına destek vereceği” konuşuluyor. Ankara’daki benzer durumun, diğer büyükşehir belediye başkanlıkları ve ilçelerinde de yaşanacağı ileri sürülüyor.

İllerde ise her iki partinin de “güç dengesine bakılacağı” konuşuluyor. MHP’nin İç Anadolu Bölgesi’ndeki illerdeki seçmen yapısının güçlü olduğu belirtiliyor.

“Tek bir adayla seçime girme”

AK Parti ve MHP, İç Anadolu Bölgesi’ndeki iller bazında da Kırşehir’i örnek gösteriyor. 2019 yılında Kırşehir’de hem AK Parti’nin hem de MHP’nin ayrı adaylarla seçime girdikleri ve her iki parti arasından “CHP’nin adayının seçimi göğüslediği” vurgulanırken, bu nedenle her iki partinin bu kez “ayrı ayrı adaylarla seçime girmek yerine tek bir adayla seçime gireceğinin” altı çiziliyor. Ancak Kırşehir gibi illerde bu kez “MHP’nin, AK Parti’den MHP’nin adayını desteklemesini isteyeceği” de konuşuluyor.

Paylaşın