Hakkari Belediye Başkanı’na 19 Yıl 6 Ay Hapis Cezası

İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alınan ve yerine kayyım atanan Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’a 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Kararın ardından mahkeme önünde protestolar başladı.

Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış hakkında 2014 yılında açılan davanın 61’inci duruşması Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mehmet Sıddık Akış, duruşma için geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Duruşmanın başlamasıyla birlikte Akış da savunmasına başladı. Kayyım atanmasına gerekçe yapılan davanın savcısı D.Y.’nin FETÖ firarisi olduğunu hatırlatan Akış, davanın siyasi olduğunu vurguladı.

Akış, “Benim başım dik. 53 yaşındayım, bunca yıldır mücadele ediyorum, mücadele etmeye devam edeceğim. Benim kaçtığıma ilişkin haberlerin yapıldığını duydum. Ben asla kaçma girişiminde bulunmadım. Yaptığım her şeyin arkasındayım. Siyasi olarak ne yapmam gerekiyorsa onu yaptım. Karşınızda başı dik bir şekilde duruyorum. Ben barış dedim, kardeşlik dedim, adalet dedim, eşitlik dedim, özgürlük dedim. Halen diyorum. Tüm yaşamımı bunların etrafında ördüm, bundan sonrada öyle yapacağım” diye konuştu.

“Tutuklanmaktan, cezaevine girmekten korkmuyorum” diyen Akış, şöyle devam etti: “Başım dik bir şekilde karşınızdayım. Yeniden iddianame hazırlanmasını talep ediyorum. FETÖ’cü bir savcının hazırladığı iddianame ile yargılanmak istemiyorum. Sizden tahliye ya da beraat talep etmiyorum. Sadece vicdanınıza bırakıyorum kararı. Ben bugüne kadar şerefimle, bu halkın tek kuruşuna dokunmadan görev yaptım. Neden 4 ay önce değil? Neden 1 yıl önce değil. Neden 4 yıl önce yapılmadı bu yargılama? Bu yargılamanın siyasi olduğunu biliyorum.”

Duruşma avukatların savunmalarının ardın mahkemeye ara verildi. Aranın ardından mahkeme kararını açıkladı. Akış’a 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Kararın ardından Akış tutuklandı.

“Saray halka karşı savaş başlattı”

Karar sonrası Hakkari’de protestolar başladı. Adliye önünde yürüyüşe geçen Hakkarililere polis, biber gazı sıktı. Cumhuriyet caddesinden gelen takviye kolluk gücüne halk tepki gösterdi. Buradan yürüyüşe geçen DEM Parti milletvekilleri kararı protesto etti.

Yürüyüşe geçen kitlenin önü birçok yerde polis tarafından kesildi. Çıkan olaylar sırasında Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, gözaltına alınmak istedi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları ve Bayındır’ında içinde bulunduğu grup, Hakkari Valiliği’ne doğru yürüdü. Valilik önünde barikatlarla grubun önünün kesilmesi üzerine Hatimoğulları burada bir açıklama yaptı.

Hatimoğulları, “Saray halka karşı savaş başlattı. Saray, Türkiye halkalarına karşı savaş açıyor. Bunu asla kabul etmiyoruz” dedi.

Hatimoğulları şöyle devam etti: “Buradan bir kez saraya sesleniyorum. Kayyım irade gaspıdır, kayyım darbedir. Bugün bir kez daha AKP’nin kayyımı tescillenmiştir. AKP her Allah’ın günü bir darbenin altına imza atıyor. hepsi yargılanacak, bu karar bizde yok hükmünde. Yolumuza devam edeceğiz. Heyetimizle birlikte Hakkari halkının yanında olmaya, kayyımın karşısında olamaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

Tuncer Bakırhan’dan Kayyım Tepkisi: Boyun Eğmeyeceğiz

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanmasına ilişkin, Tüm il ve ilçe örgütlerimize, üyelerimize ve partimize gönül verenlere sesleniyorum. Nerede olursanız olun, bulunduğunuz her yerde bu zulme karşı sesinizi yükseltin” dedi ve ekledi:

“Bütün arkadaşlarımıza, dost çevrelerimize, barış ve demokrasi isteyenlere sesleniyoruz. Kimse yerinde bir dakika bile durmasın. Artık yeter diyoruz. Mücadele edeceğiz. Belediyelerimizi en güçlü bir biçimde koruyacağız… Seyit Rıza baş mı eğdi? Orhan Doğan boyun mu büktü? Ayşe Gökkan aman mı diledi? Alp Altınörs diz mi çöktü? Ant olsun, bu kirli yöntemlere boyun eğmeyeceğiz! Yaşattığınız zulümleri de asla unutmayacağız.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakırhan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Dün yine Türkiye’nin değişmeyen gerçeğiyle uyandık. Hakkari Belediyesi alçakça gasp edildi. 31 Mart seçimlerinde çok yoğun bir mücadele verildi. Emin olun sistem bütün gücüyle Hakkari’ye yükleniyordu. Orayı da garnizon haline yapmışlar. Geçmişte de en hukuk dışı işlerin yürütüldüğü bir kentti. Neredeyse Soylu’nun düzenli ziyaret ettiği merkezlerden biri haline gelmişti.

Biz Hakkari’de siyasi partilerle yarışmadık. Korucularla, beşli çeteyle kirli sermayeyle, itirafçılarla, devletin bütün kurumlarıyla, JİTEM ittifakıyla orada yarıştık. Hakkari’nin gençleri, emekçileri kadınları bütün bu baskıya rağmen iradelerini ortaya koyarak belediye seçimlerinde Mehmet Sıddık Akış yoldaşımızı seçtiler.

Evet, ne yaptılar yine bir sabah kayyım darbesi atadılar. Zannediyorlar ki biz bu gaspa sessiz kalacağız, buna izin vereceğiz. Buna geçit vereceğiz. Yok öyle bir yağma. Biz Hakkari’de Van’da olduğu gibi Türkiye’deki gerçek demokratik muhalefetle birlikte Hakkari’nin iradesine savunacağız. Tekrar yerel yönetimleri alıncaya kadar da Hakkari’den ayrılmayacağımızı buradan belirtmek istiyorum. Edi bese, artık yeter! Bu haksızlığa, bu düşman hukukuna yeter diyoruz. Kayyum anlayışına asla izin vermeyeceğiz.

Neymiş, belediye başkanımız 50 bin lirayla İran’a kaçacakmış. Siz bizim kaçtığımızı nerede gördünüz? Belediye başkanımız YSK’ye başvurdu. YSK kimdir? Türkiye’de AKP’nin yetkin olduğu bir kurum değil mi? Sizin kurumunuz aday olabilir dedi mi, dedi. Bir anda ne oldu da ortada herhangi bir karar yokken, dosyada gizlilik kararı varken eşbaşkanımız suçlu gösteriliyor. Dosya 2014’te açılmış açan savcı FETÖ’den aranıyor. Hangi cürette mahkeme kararı olmadan, soruşturma bile değilken kendinizi mahkeme yerine koyup bu kararı veriyorsunuz?

İçişleri Bakanı’nı uyarıyorum. MHP’nin Ergenekon’un kayığına binerek gideceğiniz yer, Soylu gibi tarihe suç işleri bakanı geçmenizi sağlayacaktır. Bir karar veriniz. Biz biliyoruz ki kayyım kararı Kızılcahamam’da alındı. Orada üç günlük kampı toplarken ne demişti AKP Genel Merkezi? Yeni anayasa tartışacaklarmış, normalleşmeyi tartışacaklarmış. Üç gün toplandılar tartıştılar çıka çıka kayyım darbesi çıktı. Bunlar değişim dediği, normalleşme dediği işte bu kadardır.

Bunların normalleşme dediği Kobane kumpas davasında yüzlerce yıl ceza verilmesidir, 28 Şubat darbecilerinin serbest bırakılmasıdır, seferberlik yönetmeliğinin değişmesidir, etki ajanlığı yasasıdır. Normalleşme dediği Hakkari’de kayyım darbesidir. Bizlere mesaj veriyorlar. İstediğimiz zaman, beğenmediğimiz zaman, bizim gibi düşünmediği zaman herkese her yere kayyım atarız mesajı veriyorlar.

AKP – MHP ittifakının çimentosu Kürt düşmanlığıdır. Japonya’dan Ortadoğu’ya Avrupa’da dünyanın dört bir yanında nerede Kürt iradesi görüyorlarsa tehdit olarak görüyorlar. Japonya’da kendi anadilleriyle eğitim gören insanların eğitimine bile karışıyorlar. Japonya hükümeti ile büyük bir kriz çıkardılar. Bu Kürt düşmanlığı değil de nedir?

AKP – MHP ittifakının birleştiği en temel nokta Kürt düşmanlığıdır. Daha geçen gün Hilvan’da 31 Mart’ta hileyle iptal ettikleri seçimde Kürt halkı en güçlü cevabı verdi. 31 Mart’ta beş yüz oy farkla kazanmıştık. İptal ettiler. 2 Haziran seçimlerinde üç binden fazla oyla kazandık. İktidar Hilvan’dan gereken dersi almadı. Kürtlere dönük OHAL’de ısrarcı olduğunu Hakkari’de gösterdi. Bakın bu OHAL hukukudur. Bu darbe hukukudur. ‘Bu ülkede Türk olmayanın tek bir hakkı vardır. O da Türk’e hizmet etmektir’ diyenlere geçmişte geçit vermedik. Allah’ın izniyle size de boyun eğmeyeceğiz.

“Artık iki yüzlü davranmaktan vazgeçin. Şeffaf olun!”

AKP – MHP ittifakına sesleniyoruz, buyurun yeni anayasanızın ilk iki maddesini açıklıyorum. Madde 1: Kürtler Türkiye’de sömürge bir halktır. Sömürge usulleri ile idare edilir. Madde 2: Kürt halkının seçme ve seçilme hakkı yoktur. Yaşadıkları kentleri yönetme hakları yoktur. İşte sizin yeni anayasadan anladığınız bu iki maddedir. Bu iki maddeyi en başa yazın. Kürtlerin bulunduğu yerde yerel seçimler yapmıyoruz. Genel seçimlerde seçilenleri cezaevlerine atıyoruz yazın. Yazın ki artık iki yüzlü davranmaktan vazgeçin. Şeffaf olun!

Alın yeni anayasanızı başınıza çalın. Hedef Hakkari’de Kürdün iradesidir ama tuzak barış ve demokrasi isteyenleredir. Bu ülkenin hakları bu zulüm karşısında ortaklaşmadığı zaman daha bunları çok göreceğiz. Bir araya gelip bu zulme artık dur dememizin zamanı gelmedi mi? Van’ı nasıl savunduysak, Hakkâri’yi de öyle savunacağımızı söylemek istiyorum.

Tüm il ve ilçe örgütlerimize, üyelerimize ve partimize gönül verenlere sesleniyorum. Nerede olursanız olun, bulunduğunuz her yerde bu zulme karşı sesinizi yükseltin. Bütün arkadaşlarımıza, dost çevrelerimize, barış ve demokrasi isteyenlere sesleniyoruz. Kimse yerinde bir dakika bile durmasın. Artık yeter diyoruz. Mücadele edeceğiz. Belediyelerimizi en güçlü bir biçimde koruyacağız.

Seyit Rıza baş mı eğdi? Orhan Doğan boyun mu büktü? Ayşe Gökkan aman mı diledi? Alp Altınörs diz mi çöktü? Ant olsun, bu kirli yöntemlere boyun eğmeyeceğiz! Yaşattığınız zulümleri de asla unutmayacağız.”

Paylaşın

MHP Lideri Bahçeli’den “Kayyım” Açıklaması: Bakanımızı Kutluyorum

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanmasına ilişkin, “İçişleri Bakanlığımız hukuk sınırları dahilinde devreye girmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetini, egemenlik haklarını amasız, fakatsız muhafaza etmiştir. Bu kapsamda İçişleri Bakanımızı ve mesai arkadaşlarını yürekten kutluyorum” dedi ve ekledi:

“Bir teröristin 31 Mart seçimlerinde aday gösterilmesi evvelemirde demokrasiye kast etmek, hukuku işlevsiz hale sokmak niyetiyle arkasından dolanmak, devlet ile yöre halkını karşı karşıya getirmenin hazırlığını yapmaktır. Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlarından Hakkari 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması süren ve hakkındaki kararın açıklanması an meselesi olan bir PKK’lının seçimlere katılması başlı başına skandaldır.”

Devlet Bahçeli, açıklamasının devamında, “Halkın iradesine ket vuran, hukuka kara çalmak için teşebbüs içinde olan bayraksızlar bellidir. Demokrasi ve özgürlük istismarıyla Türk ve Türkiye düşmanlığında söz kesen hainler bellidir. “Kayyuma karşıyız” sözleriyle, bölücü terör örgütüne açık veya gizli hizmet eden, destek veren kimlik ve kişilik yoksunları bellidir. Ama hepsinden daha belli ve daha bilinir olan da Türk devletinin ve Türk milletinin muktedir gücü, yılanın başını ezen demir yumruğudur” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında gündemin öne çıkan başlıklarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlar ve bunun sonucunda alınan karar doğrultusunda, 2 Haziran 2024 Pazar günü 3 ilçe ile 4 belde de yerel seçimler tekraren yapılmıştır. Bu kapsamda milli irade tecelli etmiş, resmi olmayan sonuçlar belli olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi, Aksaray’ın Sağlık Beldesi’nde seçimi kazanmış, demokratik yarış halinde olduğu diğer bazı seçim bölgelerinde de az farkla geride kalmıştır. Mesela Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde olan budur.

Öncelikle belirtmeliyim ki, oy versin ya da vermesin aziz milletimizin her güzel insanına teşekkür ediyorum. Sağlık Beldesi Belediye Başkanımız başta olmak üzere, 2 Haziran’da seçilen her belediye başkanını tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi’nin aday ve teşkilatları, yenilenen seçimlerin hazırlık döneminde azami feragat ve gayretle çalışmıştır. Gönül isterdi ki, daha iyi sonuç alalım, daha müessir olalım. Ancak milletimizin takdir ve tercihi neyse bağlılığımız ve saygımız tartışmasızdır.

CHP Genel Başkanı’nın, yenilenen Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçiminin hitamında Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve Kayseri Milletvekilimize karşı sergilediği nezaketsiz ve sevimsiz tutum yakışıksız olduğu kadar mesnetsiz ve temelsizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçimlerinde usulsüzlüklerin ve hukuksuzlukların olduğunu iddia etmiş, bu iddianın ispatıyla da seçimin tekrarı kararlaştırılmıştır.

Kayseri Milletvekilimizin terör estirdiğini, küfürler eşliğinde önüne geleni tehdit ettiğini söyleyen CHP Genel Başkanı müfteriliğine yeni bir halka eklemiştir. Bu şahsın ağzından çıkacak sözler bunlar mı olmalıydı? Bir parti genel başkanı değerlendirmesini bu çerçevede mi yapmalıydı?

Milliyetçi Hareket Partisi’nin herhangi bir milletvekili veya teşkilat mensubunu terörle ilişkilendirmek sadece ağır bir bühtan değil, aynı zamanda yumuşama pozları veren bir zatın edepsiz beyanatı ve eşik tanımayan hezeyanıdır. CHP Genel Başkanı, terör ve terörist görmek hususunda önüne geçemediği bir merak içindeyse bize değil, yanı başında vazo gibi tuttuğu, kol kola girdiği, emel ve hedef birlikteliği içinde olduğu DEM’li bölücülere bakması en doğru ve doğal tercih olacaktır.

Bize küstahça üslup hatırlatması yapan bu şahsın, önce kendi ağzını yıkaması, diline hakim olması, hırs bürümüş gözüne bizi kestirmekten derhal dönüş yapması ikazen tavsiyemdir. Parti yöneticilerimizi ve milletvekillerimizi doğrudan hedef alan, yalan ve yanlışlarla dolu iddialarda bulunan CHP Genel Başkanı’nın yolu yol değildir, sözleri itibarlı ve isabetli değildir.

31 Mart 2024 tarihinde seçilmiş bir belediye başkanı düşününüz; PKK/KCK terör yapılanmasının üst düzey yöneticisi olarak görev alsın, örrgüt nam ve hesabına sözde sorgulamalar yapıp, sözde vergiler toplasın, terörist cenazeleri ve benzeri eylemleri organize ederek halka katılımlarını sağlamak amacıyla baskı yapsın, kepenk kapatmaya karşı çıkan esnafı PKK terör örgütü adına tehdit etsin, küçük yaştaki çocukları kandırarak terörist sevk ve devşirme zincirinin tam göbeğinde yer alsın, mehmetlerimize, polislerimize, korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza eylem amacıyla dağdan şehre inmiş hainleri evinde barındırsın, kısaca özetlediğim bu belediye başkanı modeline bire bir uyan Hakkari Belediye Başkanı, hamd olsun görevden uzaklaştırılarak göz altına alınmış, Hakkari Valimiz Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir.

İçişleri Bakanlığımız hukuk sınırları dahilinde devreye girmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetini, egemenlik haklarını amasız, fakatsız muhafaza etmiştir. Bu kapsamda İçişleri Bakanımızı ve mesai arkadaşlarını yürekten kutluyorum.

Bir teröristin 31 Mart seçimlerinde aday gösterilmesi evvelemirde demokrasiye kast etmek, hukuku işlevsiz hale sokmak niyetiyle arkasından dolanmak, devlet ile yöre halkını karşı karşıya getirmenin hazırlığını yapmaktır. Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlarından Hakkari 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması süren ve hakkındaki kararın açıklanması an meselesi olan bir PKK’lının seçimlere katılması başlı başına skandaldır.

Halkın iradesine ket vuran, hukuka kara çalmak için teşebbüs içinde olan bayraksızlar bellidir. Demokrasi ve özgürlük istismarıyla Türk ve Türkiye düşmanlığında söz kesen hainler bellidir. “Kayyuma karşıyız” sözleriyle, bölücü terör örgütüne açık veya gizli hizmet eden, destek veren kimlik ve kişilik yoksunları bellidir. Ama hepsinden daha belli ve daha bilinir olan da Türk devletinin ve Türk milletinin muktedir gücü, yılanın başını ezen demir yumruğudur.

“Türkiye, muz cumhuriyeti, kabile devleti değildir”

PKK’lı sözde Hakkâri Belediye Başkanı’nın kirli yakasından nasıl tutulmuşsa, inanıyorum ki, diğer kanun ve ahlak kaçkını sözde belediye başkanlarının ve milletvekillerinin de yakalarından öyle tutulacaktır. Türkiye, muz cumhuriyeti, kabile devleti, işgal ülkesi değildir. Yanılıp yenilip aksini düşünenlere bu vatanın suyu da, havası da, ekmeği de boğazlarına dizilecek, burunlarından fitil fitil getirilecektir.

Güney sınırlarımız boyunca terör devleti hayalini kuranların, hevesleri sadece kursaklarında bırakılmakla kalmayacak, Türk milletinin kudretini topu birden en ağır şekilde göreceklerdir. Türkiye’yi önce hırpalayıp, sonra yorup ve yıldırıp, ardından da bölgesel ve küresel dayatmalarla bölünmesini planlayanlar unutmasınlar ki, Türk milletinde kahraman bitmez, şehitler tepesi boş beklemez, gaziler kervanının arkası hiçbir zaman kesilmez. Doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye’de terörist belediye başkanı, terörist milletvekili istemiyoruz.

Sözde kayyum edebiyatı yapanlar önce bölücü terör örgütü PKK’ya nasıl baktıklarını, onun siyasi aparatı DEM’e nasıl yaklaştıklarını netliğe kavuşturmakla mükelleftir. Bir PKK’lının adli ve idari manada tecziye edilmesine kim karşı çıkıyorsa, kimler halk iradesinin ve demokrasinin tanınmadığını ileri sürüyorsa, onları iyi tanıyınız, beşinci kol faaliyeti içinde nasıl zehir döktüklerini, ihanetin seyrüseferine nasıl çıktıklarını açıkça göreceksiniz.

Yargıya intikal etmiş bir cinayet davasında partimizin ve Ülkü Ocakları’nın suçlanması, hatta dahilde ve hariçte Ülkü Ocakları’na suç örgütü gölgesi düşürmek için kolları sıvayan ajan ve provokatörlerin sırtının sıvazlanması tesadüf değildir. Hepsini biliyoruz, hepsini takip ediyoruz, verilmeyecek bir hesabımızın olmadığını cümle alemle paylaşıyoruz. Ancak özellikle altını çizmek isterim ki, 55 yıllık mazimizin damıtılan şuuruyla, devleşmiş mücadele ruhuyla dostumuzu da, düşmanımızı da tefrik edecek karakter hamd olsun bizde vardır, tetiktedir, teyakkuzdadır ve buradadır.

Hesaplaşacağız, ama helalleşmeyeceğiz. Bugüne kadar sessiz kalışımız Ülkücü katillerini unuttuğumuz anlamına asla gelmemelidir. Dün kanımızı dökenlerin bugün sözde mahkeme kurup Ülkücü müdafaasına tevessül etmeleri utanmazlığın sınır tanımadığına acıklı bir örnektir. Ülkücüyü, Ülkü Ocaklarıyla ayrıştırmanın, dahası terörle ilişkilendirmenin zillet ve kabus dolu düşünü kuranlar eninde sonunda mahcup ve mağlup olacaklardır.

Bize hazırlanmış bir iddianameyle ilgili olmadık lafı edenler her şeyden önce ellerine ve vicdanlarına bulaşmış Ülkücü kanlarını temizleyecek edep ve onuru gösterebilmelidir. Bizim hiç kimseden öğrenecek veya duyacak bir şeyimiz yoktur. İlk silahı çekenlerin, ilk mermiyi atanların, Türkiye’yi Marksist-Leninist uçuruma itmek için her ilkelliği tatbik edenlerin binlerce dava arkadaşımızın kanına girdiğini yaşayarak biliyoruz ve onlarla, onların izinden yürüyenlerle her seviyede hesaplaşmaya hazır olduğumuzu üstüne basa basa açıklıyoruz.

Milliyetçi-Ülkücü Hareketi geçmişte haksız yere suçlayıp hunhar saldırılarla iradesinden, istikametinden, inancından ve davasından caydırmaya azmedenlerin, bugünkü siyasi ve ideolojik uzantılarının bir cinayet davası üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları düşmanlığını güncelleme teşebbüsü aşağılık bir tertibin, alçak bir tezgahın, dış bağlantılı bir kumpasın varlığına işaret değilse acaba nedir?

12 Eylül öncesi yarım kalan mücadeleyi şayet tamamlamak için gün sayanlar varsa, ben de diyorum ki, sizden korkan sizin gibi olsun, yolundan dönen namert olsun, davasının onurunu savunmayan şerefinden mahrum olsun. Hesaplaşma teklifimizi yineliyorum. Hatta hodri meydan diyorum.”

Paylaşın

Kayyım Atamaları Devam Edebilir Mi, Muhalefetten Ne Bekleniyor?

Mehmet Sıddık Akış 1995 yılından bu yana DEM Parti geleneğinden gelen partilerde yöneticilik yaptı ve 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde de ön seçimden çıkarak belediye başkanlığına aday oldu. Ancak belediye başkanı seçilmesinden sonra hakkında yeni bir soruşturma başlatıldığı bilinmiyordu.

Parti kaynakları, bu yolla İçişleri Bakanlığı’nın istediği belediyeye kayyum atayabileceğine dikkat çekerek, “Zaten başka yerlerde de hazırlık yapıldığını biliyoruz” sözleriyle yeni atamaların olabileceğini dile getiriyor.

DEM Parti, önceki yıllardaki kayyum atama süreçlerinin tersine, toplumsal muhalefeti genişleterek, kayyum atamalarının önüne geçme hesabı yapıyor. Hakkari’ye kayyum atanmasının hemen ardından başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ile temasın altında da bu anlayış yatıyor.

31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından DEM Partili Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın görevden uzaklaştırılarak, yerine Hakkari Valisi Ali Çelik’in kayyum olarak atanması gündeme damgasını vurdu.

DEM Parti, eylemlilik ve partili belediyeler önünde nöbet tutma kararı alırken, muhalefet partileri ile görüşme trafiği yürüterek, destek istedi. Edinilen bilgiye göre DEM Parti Eş Genel Başkanları CHP lideri Özgür Özel ile temasa geçti.

DEM Parti, Hakkari’ye kayyum atanmasının ardından, yenilerinin gelebileceği endişesini taşıyor ve bu konuda “siyasal ve toplumsal muhalefetin tepkisi”nin süreci belirleyeceğini düşünüyor. Parti yönetimi bu çerçevede yeni kayyum atamalarının önünü kesmek ve belediye meclisinde seçimi zorlamak için toplumsal ve siyasal muhalefeti harekete geçirme stratejisi izleme kararı aldı.

Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınıp, görevden uzaklaştırılmasının ardından DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) olağanüstü toplandı. Toplantı sürerken, Akış’ın yerine kayyum atandı. Toplantıda, Hakkari Belediyesine kayyum atamasına karşı yapılacak protesto eylemlerinin yanı sıra, yeni kayyum atamalarının önüne geçmek için izlenecek strateji ele alındı.

DEM Parti yönetimi, yeni kayyum atamalarının önünü kesmek için partili belediyelerin önünde “nöbet” eylemi başlatma, belediye olmayan yerlerde de il, ilçe örgütlerinin protesto eylemi yapmasını kararlaştırdı. DEM Parti, geçmişteki uygulamalarından farklı olarak muhalefet partileri ile de temasa geçti ve eylemlerine destek istedi.

Bu kapsamda DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, sabah saatlerinde CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya ile görüştü. Eş genel başkanlar aynı zamanda CHP lideri Özgür Özel ile de iletişime geçti.

Kayyum kararı bekleniyor muydu?

DEM Parti kaynakları, Hakkari’ye kayyum atamasına dönük işaretleri bir süredir gördüklerini ifade ediyorlar. Sıddık Akış, 2014 yılında hakkında açılan dava nedeniyle 5 Haziran Çarşamba günü hakim karşısına çıkacak.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın‘a konuşan bir DEM Parti yöneticisi, “En azından o zamana kadar beklenir diyorduk, ama onu bile beklemediler. Yaklaşık 10 gün önce mütaala verilmesi ve hemen duruşmaya çağrılması nedeniyle kayyum atanabileceğini öngörüyorduk” görüşünü dile getirdi.

DEM Parti yöneticileri İçişleri Bakanlığı’nın gözaltı gerekçesi olarak 10 yıl önce açılan davayla ilgili yargılama sürecinin bilindiğini, ancak ikinci maddede yer alan Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “terör örgütüne üye olmak” suçlamasından yeni bir soruşturma başlatıldığını gözaltına alındığında öğrendiklerini belirtti.

Yöneticiler, bu soruşturmanın birkaç günlük olduğu ve kayyum atamaya gerekçe üretmek için başlatıldığı görüşünde. Akış’ın adaylığına Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) izin vermesi, hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmamasına karşın görevden uzaklaştırılması da “tuzak” olarak nitelendiriliyor.

Kayyum atamaları devam edebilir mi?

DEM Partililer’in verdiği bilgiye göre Mehmet Sıddık Akış 1995 yılından bu yana DEM Parti geleneğinden gelen partilerde yöneticilik yaptı ve 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde de ön seçimden çıkarak belediye başkanlığına aday oldu. Ancak belediye başkanı seçilmesinden sonra hakkında yeni bir soruşturma başlatıldığı bilinmiyordu.

Parti kaynakları, bu yolla İçişleri Bakanlığı’nın istediği belediyeye kayyum atayabileceğine dikkat çekerek, “Zaten başka yerlerde de hazırlık yapıldığını biliyoruz” sözleriyle yeni atamaların olabileceğini dile getiriyor.

Bir parti yöneticisi muhalefetin, özellikle de CHP’nin bu konudaki tutumunun süreç için “belirleyici” olacağını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Belediye başkanlarımız zaten aktif siyasette olduğu için yargılama dosyası olan çeşitli dosyalar var. Burada dikkat çeken nokta şu: Hakkari eş başkanımıza yönelik soruşturma, birkaç gün önce başlamış.

“Dolayısıyla öngöremezsiniz, gizli soruşturma yürütülmüş, o nedenle bütün belediyelere yaygınlaştırılabilir. Amaç, Hakkari’den başlayıp, toplumsal refleksi, muhalefetin tepkisini ölçüp genelleştirmek. Eğer tepki düşük olursa, Hakkari’de olan uygulama genele yaygınlaştırılabilir.”

Hakkari neden tercih edildi?

Kayyum atamalarını, “OHAL uygulamasının Kürtler için devamı” olarak nitelendiren DEM Partililer’e göre Hakkari özellikle tercih edildi. Şırnak’ın “taşıma seçmen” nedeniyle kazanıldığını savunan DEM Partililer, iktidar bloğunun bu hattaki ikinci hedefinin de Hakkari olduğunu savunuyorlar.

31 Mart’ta AKP’nin seçimi almak için “para dağıttığı” ve “taşıma seçmen yığdığını” iddia eden DEM Parti kurmayları, yine de seçimi “büyük farkla” aldıklarını anımsatıyorlar.

AKP adayı İsmet Ölmez’e seçim sonuçlarına itiraz baskısı yapıldığını, ancak Ölmez’in bunu kabul etmediğini belirten DEM Parti kurmayları, “İktidar, Şırnak – Hakkari hattını almak için çok uğraştı, Hakkari’yi seçimde alamadı o nedenle kayyum atandı” görüşünü dile getiriyorlar.

Muhalefetten ne bekleniyor?

DEM Parti, önceki yıllardaki kayyum atama süreçlerinin tersine, toplumsal muhalefeti genişleterek, kayyum atamalarının önüne geçme hesabı yapıyor. Hakkari’ye kayyum atanmasının hemen ardından başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ile temasın altında da bu anlayış yatıyor.

31 Mart Yerel Seçimlerinde Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Abdullah Zeydan’ın “memnu (yasak) haklarının iadesi”ne yapılan itiraz gerekçe gösterilerek, mazbatasının verilmemesi üzerine AKP içinden ve muhalefetten yükselen tepkiler nedeniyle geri adım atıldığı anımsatılıyor.

DEM Parti, 31 Mart Yerel Seçimlerinde iktidara karşı “güçlü mevziler kazanan” CHP ve Yeniden Refah’ın yanı sıra diğer muhalefet partileri için kayyum atanması sonrasındaki süreci “demokrasi, adalet mücadelesi sınavı” olarak görüyor.

DEM Parti kurmayları, eğer ilk kayyum atamasına güçlü tepki gösterilmezse, bunun CHP’ye ve diğer muhalefet partilerine de uzanacağını düşünüyor. CHP’lileri İstanbul Şişhane’de kayyum atamalarına karşı yapılan eyleme de davet ettiklerini belirten DEM Parti yöneticilerine göre, güçlü muhalefet iktidara geri adım attırılabilir:

“Biz yeni kayyum atamalarına karşı, hem de Hakkari’de başkanın belediye meclisinden seçilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Ama muhalefete de bu süreçte çağrımız olacak. Çünkü eğer bunun önü alınmazsa, Ekrem İmamoğlu hakkında da dava var.

“Bu İzmir’e de başka yerlere de uzanır. Türkiye’de muhalefete zaten yakıştırılan siyasi suç terör. Onun için siyasi nedenlerle terör yaftası yapıştırılan belediye başkanlarına partisi ne olursa olsun sahip çıkmak gerekiyor. Onun için CHP’nin bu sınavdan başarılı çıkması, gelecekte kurguladığı, hayal ettiği Türkiye’nin gereğidir. Onun için bu CHP’nin en önemli sınıvıdır.”

CHP’den Hakkari’ye heyet

Hakkari’ye kayyum atanması Genel Başkanı Özgür Özel’in başkanlığında toplanan CHP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK) da değerlendirildi.

Özel, kayyum kararını “Hakkari halkının iradesini yok saymak” olarak nitelendirirken, MYK’da, Hakkari’ye heyet gönderilmesi kararlaştırıldı. MYK sürerken, açıklama yapan Parti Sözcüsü Deniz Yücel, görevden alınan Sıddık Akış’ın hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmadığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Kayyum atamak, masuniyet karinesini yok saymak, henüz hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmayan seçilmiş belediye başkanını doğrudan doğruya suçlu ilan etmektir. CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, Antalya Milletvekilimiz Cavit Arı, Bursa Milletvekilimiz Kayıhan Pala bugün (4 Haziran) Hakkari’ye giderek incelemelerde bulunacak.”

‘Normalleşme, yumuşama’ süreci nasıl etkilenir?

AKP’nin ilk kez oy oranıyla ikinci sıraya gerilediği 31 Mart seçimlerinden sonra en çok merak edilen konu başlıklarından birisi kayyum atamalarının devam edip etmeyeceğiydi.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen “olağanüstü hal” sürecinde HDP’li belediyelere yönelik başlayan kayyum uygulaması, 2019’da yapılan yerel seçimlerden sonraki “olağan” dönemde de devam etmişti.

31 Mart seçimlerinin ardından muhalefet cephesinde, CHP lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyareti ile başlayan “siyasette normalleşme, yumuşama” sürecinin en önemli göstergelerinden birisinin kayyum atamalarına son verilmesi olacağı konuşuluyordu.

Siyasette “yumuşama dönemi” beklentisi içinde olan kesimlerce Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Abdullah Zeydan’a mazbatasının verilmemesi kararından toplumsal tepki üzerine geri adım atılması örnek gösterilerek, iktidarın kayyum politikalarından vazgeçebileceği beklentisi dile getiriliyordu.

DEM Parti yönetimi ise iktidarın kayyum ataması ile muhalefeti “bölme, DEM’i yalnızlaştırma, kriminalize etme” taktiği izlediği görüşünde.

İktidarın “Kürtsüz normalleşme” arayışında olduğunu savunan parti kurmayları, “Aslında seçimden sonra da iktidarda MHP politikaları galip geldi. Normalleşme dedikleri, seçimle zayıflayan iktidarın kendisine güç takviyesine dönük turlar. CHP’yi yanlarına çekme girişiminden öteye gitmez” yorumunu yapıyor.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan “Kayyım” Tepkisi: Tamamen Antidemokratik Bir Uygulama

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Tamamen antidemokratik bir uygulamadır!” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “31 Mart seçimlerinden henüz çıkılmışken; gözaltına alınan Belediye Başkanı suçluysa aday olmasına ve seçime girmesine YSK tarafından neden izin verilmiştir?”

Davutoğlu, değerlendirmesinin devamında, “Eğer suçlu değilse, neden böylesine demokrasi dışı bir yönteme başvuruldu? Kayyım uygulaması, hem seçmen iradesine ipotek koymaktır, hem de terör örgütünün zemin bulmasına olanak sağlayan teşvik edici bir faaliyettir. Kayyım yanlışından bir an önce vazgeçin!” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) kazandığı Hakkari Belediyesi’ne İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanmasına tepki gösterdi.

Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanması tamamen antidemokratik bir uygulamadır! 31 Mart seçimlerinden henüz çıkılmışken; gözaltına alınan Belediye Başkanı suçluysa aday olmasına ve seçime girmesine YSK tarafından neden izin verilmiştir?

Eğer suçlu değilse, neden böylesine demokrasi dışı bir yönteme başvuruldu? Kayyım uygulaması, hem seçmen iradesine ipotek koymaktır, hem de terör örgütünün zemin bulmasına olanak sağlayan teşvik edici bir faaliyettir. Kayyım yanlışından bir an önce vazgeçin!”

Hakkari Belediye Başkanı’nın yerine “kayyım” atandı

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınması sonrasında İçişleri Bakanlığı Akış’ın görevden uzaklaştırıldığını ve yerine kayyum atandığını bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Mehmet Sıddık Akış’ın Anayasa’nın 127’nci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’nci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46’ncı maddeleri uyarınca Hakkari Valisi Ali Çelik, Hakkari Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Akış’ın “Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak” suçlarından yargılandığı belirtilerek, “Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından” açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı kaydedildi.

Akış’ın gözaltına alınması sonrasında polis sabah saatlerinde Altay Caddesi’ni giriş ve çıkışlara kapatıp, Hakkari Belediyesi’nde arama başlattı. Bu arada partililer ise belediye binası önünde toplanmaya başladı. Polisin belediyede yaptığı aramaların tamamlanmasının ardından kurum çalışanlarının içeri girmesine izin verildi. Meclis üyeleri ve belediye başkan yardımcılarının ise binaya girmelerine izin verilmedi.

Hakkari Valiliği ise kentte gösteri ve yürüyüşlerin bugünden itibaren 10 günlüğüne yasaklandığını duyurdu.

Paylaşın

Ahmet Türk’ten “Kayyım” Yorumu: İktidar Kendi Kuyusunu Kazıyor

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Güç kaybettikçe kayyuma başvurarak, kendini ayakta tutmak isteyen bir iktidar var. Kendi kuyularını kazıyorlar bu şekilde davranmakla” dedi.

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınması sonrasında İçişleri Bakanlığı Akış’ın görevden uzaklaştırıldığını ve yerine kayyum atandığını bildirdi. Mehmet Sıddık Akış, 31 Mart yerel seçimlerinde oyların yüzde 48,91’ini alarak Hakkari Belediye Başkanı olarak seçilmişti.

Sözcü’den İsmail Saymaz’a konuşan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, kayyum atanmasını eleştirerek, “Demokrasinin olmadığı bir süreçte demokrasiye inanan, halk adına hareket edenlerin elbette ki kendisini göstermesi gerekiyor. İsterse sol parti olsun, isterse sağda olsun. Sonuçta bir seçim yapılıyorsa, halk iradesine başvuruluyorsa, o iradeye saygı duymak gerekir. Muhalefet partileri suskun kalmamalı, demokrasi adına tepki göstermemeli” dedi ve ekledi:

“Sonuçta yıllardan beri iktidarda, güç kaybettikçe kayyuma başvurarak, kendini ayakta tutmak isteyen bir iktidar var. Halk asla böyle bir anlayışa prim vermez. Aslında kendi kuyularını kazıyorlar bu şekilde davranmakla.”

Hakkari Belediye Başkanı’nın yerine “kayyım” atandı

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınması sonrasında İçişleri Bakanlığı Akış’ın görevden uzaklaştırıldığını ve yerine kayyum atandığını bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Mehmet Sıddık Akış’ın Anayasa’nın 127’nci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’nci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46’ncı maddeleri uyarınca Hakkari Valisi Ali Çelik, Hakkari Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Akış’ın “Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak” suçlarından yargılandığı belirtilerek, “Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından” açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı kaydedildi.

Akış’ın gözaltına alınması sonrasında polis sabah saatlerinde Altay Caddesi’ni giriş ve çıkışlara kapatıp, Hakkari Belediyesi’nde arama başlattı. Bu arada partililer ise belediye binası önünde toplanmaya başladı. Polisin belediyede yaptığı aramaların tamamlanmasının ardından kurum çalışanlarının içeri girmesine izin verildi. Meclis üyeleri ve belediye başkan yardımcılarının ise binaya girmelerine izin verilmedi.

Hakkari Valiliği ise kentte gösteri ve yürüyüşlerin bugünden itibaren 10 günlüğüne yasaklandığını duyurdu.

Paylaşın

DEM Parti’den ‘Kayyım’ Açıklaması: AKP’nin Normalleşme İddiası Çökmüştür

DEM Parti Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanmasına ilişkin yaptığı açıklamada, “AKP’nin normalleşme iddiası çökmüştür” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti ) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Koçyiğit’in açıklamalarından başlıklar şöyle:

“Hakkari eş başkanımız Mehmet Sıddık Akış, bugün sabah Van’da gözaltına alındı. Sonrasında Hakkari Belediyesi polisler tarafından ablukaya alındı. Seçilmiş belediye meclis üyelerimiz ve belediye çalışanları içeri giremezken, Vali Yardımcısı belediyeye girerek eş başkanımızın görevden alındığını şifahen bildirdi. Sonrasında ise İçişleri Bakanlığı belediyemize kayyım atandığını ilan eden bir açıklama yaptı.

Kayyım atadıkları belediye başkanımız için uydurma gerekçeler sunarak bu hukuksuzluğa hukuk kılıfı bulmaya çalıştıklarını biliyoruz. Ülkede hukukun ne hale geldiğini hepimiz biliyoruz. Verilen bütün kararların siyasi olduğunu, yargının siyasetin aparatı haline geldiğini sadece biz değil, tüm dünya biliyor. Görevden alma, irade gaspı ve hukuki bir kılıf uydurarak demokrasiye darbe yapmak, bu iktidarın bu yüzyılda işlediği en korkunç suçlardan biridir.

Şimdi yine siyasetçilerimizle ilgili her zaman yaptıkları gibi karalama ve algı operasyonları ile toplumu manipüle etmeye çalışıyorlar. Kendini anayasadan üstün gören bir parti ile yönetiliyor tüm Türkiye. İstediği zaman seçim yapar, istediği zaman seçimi yeniler, istediğinde de seçimsiz belediyeye kayyım atar. Fakat hesaba katmadığı bir şey var: demokrasiyi halk söke söke alır.

31 Mart seçimlerinden çıkan en önemli sonuçlardan biri, Kürt halkının darbeci, gaspçı, talancı kayyımları süpürüp tarihin çöp sepetine atmasıydı. Kayyım kararıyla iktidar, 31 Mart seçimlerindeki yenilginin intikamını belediyelerimizden almaya başladı. Önce Van’da, seçilmiş eş başkanımız memnu haklarını almış olmasına rağmen, seçildikten sonra adeta bir tuzak kurarak mazbatasını vermediniz.

Van halkı iradesine sahip çıktı ve zaten kendisine ait olanı geri aldı. Daha dün, 2 Haziran’da, Hilvan halkı türlü hilelerle yenilediğiniz seçimde yeniden DEM Parti dedi. İptal ettiğiniz seçimde oy farkı neredeyse 10 katına çıktı. Hilvan’da halkımız hilecilerin boylarının ölçüsünü aldılar. Halkımız yine iradesine sahip çıktı ve en güzel cevabı size verdi.

1 ay önce sarayın tetikçileri, kazandığımız belediyelere dair gasp etme girişimlerinin sözlü duyurusunu yaymaya başladılar. Kazanılmış belediyemizde asılsız iddialarla, ısmarlama talimatla ve siyasi hazımsızlık sonucu gasp girişimleri, demokrasinin temel ilkelerine ve halkın iradesine açık bir saldırıdır. Mehmet Sıddık Akış, seçimle iş başına gelen, yerel ihtiyaçları bilerek ve bu doğrultuda hizmet üretmeye gönül vererek eş başkan olmuştur. Siz isteseniz de istemeseniz de Hakkari’nin iradesi DEM Parti’dir, Kürt halkıdır, Sıddık Akış’tır.

Bakın bu OHAL hukukudur. KHK ile getirdikleri irade gaspları, siyasi darbeler bugün hâlâ Kürtlere karşı, Kürt halkının iradesini sindirme ve yıldırma politikası olarak kullanılıyor. Kürdün OHAL’i bitmiyor. Biz ne kadar demokratik siyasette ısrar ediyorsak, iktidar da o kadar bu ısrarımızdan bizi vazgeçirmeye çalışıyor.

Normalleşme ve yumuşama safsataları günlerdir almış başını gidiyor. Bu mudur normalleşme? Bu mudur demokratik anayasa için ilk yaptığınız? AKP-MHP iktidarının normalleşme iddiası çökmüştür. Yeni anayasa iddiaları da kayyımın enkazının altında kalmıştır. Yeni anayasanın ve normalleşmenin Kürtleri kapsamadığı açığa çıkmıştır.

31 Mart gününden bu yana, yıllarca çarçur edilen belediyelerimiz sayesinde halkımız nefes aldı. Kayyımların zevki sefa içinde yaşayarak bıraktıkları tahribatı onarmak için kolları sıvadık. Kayyım siyasetinin çoktan iflas ettiğini, kayyımların rüşvet, yolsuzluk, yandaş kayırmacılığı ve Kürt düşmanlığından başka bir miras bırakmadığını hepimiz biliyoruz. Hakkari Belediyemizin toplam borcu 348 milyon lira. Belediyelerimiz halka yeniden açılacak diye coşkuyla karşılandı. Ne bu coşkuyu yarım bırakmanıza ne de halkımızın hakkı olan hizmeti yarıda bırakmanıza müsaade edeceğiz.

Hakkari halkı, kendilerini temsil edeceklerine inandıkları kişiyi seçmiş, önümüzdeki 5 yılı onunla yürümek istediklerini açıkça ifade etmiştir. Fakat bugünkü gasp girişimi halkın beklentilerini boşa çıkarmaya ve yerel demokrasinin işlevsiz hale getirilmesinin önünü açmaktadır. Yerel yönetimler, demokrasinin kılcal damarlarıdır; halkın iradesi seçimle tecelli etmiştir. Siyasi rekabeti sandıkta kaybetmiş olanların, hukuk dışı antidemokratik uygulamaları bu gerçeği değiştirmeyecektir. Belediyemize dönük bu hukuksuzluk, sadece Hakkari halkına ya da DEM Parti’ye değil, tüm demokrasi güçlerine ve yüzyıllar önce kazanılmış seçme seçilme özgürlüğüne yapılmıştır.

Tüm demokratik kamuoyunu bu konuyla ilgili tepkisini en yüksek şekilde göstermelidir. Siyasi partilerden sivil topluma, aydın ve sanatçılardan yüreği demokrasiden yana atan herkese kadar herkes bu kayyım hukuksuzluğuna ses çıkarmalı, Hakkari halkının iradesinin yanında olduğunu göstermelidir.

31 Mart seçimlerinde kaybettiklerini kayyım yoluyla geri almalarına bir kez izin verirsek, Hakkari’de başlayan saldırı ve gasp dalgasının nerede sonuçlanacağını asla bilemeyiz. Bu anlatılan, tüm ülkenin hikayesidir. Seçimlerde oy kullanmış tüm yurttaşlar, kendi oylarına nasıl saygı duyulmasını istiyorlarsa Hakkari için de aynı duyarlılığı göstermelidir. Tüm demokrasi güçlerini bu hukuksuzluğa karşı bir araya gelmeye ve Hakkari halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.

Bütün belediyelerimizin önünde de belediyelerimiz savunmak için nöbet eylemi başlatıyoruz. Bütün halkımızı bu nöbetlere destek vermeye çağırıyoruz. Bugün saat 18.00’de İstanbul Şişhane’de bir buluşma gerçekleştireceğiz.”

Hakkari Belediye Başkanı’nın yerine “kayyım” atandı

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınması sonrasında İçişleri Bakanlığı Akış’ın görevden uzaklaştırıldığını ve yerine kayyum atandığını bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Mehmet Sıddık Akış’ın Anayasa’nın 127’nci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’nci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46’ncı maddeleri uyarınca Hakkari Valisi Ali Çelik, Hakkari Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Akış’ın “Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak” suçlarından yargılandığı belirtilerek, “Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından” açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı kaydedildi.

Akış’ın gözaltına alınması sonrasında polis sabah saatlerinde Altay Caddesi’ni giriş ve çıkışlara kapatıp, Hakkari Belediyesi’nde arama başlattı. Bu arada partililer ise belediye binası önünde toplanmaya başladı. Polisin belediyede yaptığı aramaların tamamlanmasının ardından kurum çalışanlarının içeri girmesine izin verildi. Meclis üyeleri ve belediye başkan yardımcılarının ise binaya girmelerine izin verilmedi.

Hakkari Valiliği ise kentte gösteri ve yürüyüşlerin bugünden itibaren 10 günlüğüne yasaklandığını duyurdu. Bu açıklama öncesinde DEM Parti Genel Merkezi’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın Van’da gözaltına alındığı bildirildi.

Hakkari Belediyesinin “polis zoruyla gasp” edildiği belirtilerek, “Bu kayyımcı anlayışı reddediyoruz. Halkımız bu kayyımcı anlayışı tanımadığını 31 Mart’ta demokratik yollarla gösterdi. Bu darbeci ve kayyımcı zihniyet sadece Hakkari’ye değil bütün Türkiye halkının iradesine yönelik bir tehdittir” ifadeleri kullanıldı. DEM Parti paylaşımında “Demokrasiden yana herkese bu darbeye açık tavır alma” çağrısı yaptı.

DEM Parti eş başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarda Hakkari Belediyesine kayyum atanmasına tepki gösterdi. Hatimoğulları, “Sandıkta halkın iradesine yenilen iktidar, yine irade gaspı peşinde. Polis zoruyla belediyemizi gasp etmeye kalkan, Eş Başkanımız Mehmet Sıddık Akış’ı gözaltına alan bu kayyımcı anlayışa asla boyun eğmeyeceğiz” dedi.

Bakırhan da paylaşımda “Halk iradesini hiçe sayan AKP-MHP, emrindeki yargı ve polis eliyle halkın meşru ve demokratik temsilcilerine karşı gözaltı hukuksuzluğuna başvurdu. Hakkari Belediye Eş Başkanımızın gözaltına alınması karanlık ve kirli bir hukuksuzluktur. Bu darbeci, kayyımcı ve yeminli Kürt düşmanı anlayışı ret ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

Mehmet Sıddık Akış, 31 Mart yerel seçimlerinde oyların yüzde 48,91’ini alarak Hakkari Belediye Başkanı olarak seçilmişti.

Paylaşın

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı’nın Yerine “Kayyım” Atandı

Van’da gözaltına alınan DEM Partili Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atandı. Akış, 31 Mart yerel seçimlerinde oyların yüzde 48,91’ini alarak Hakkari Belediye Başkanı olarak seçilmişti.

Haber Merkezi / DEM Parti Genel Merkezi’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Hakkari Belediyesinin “polis zoruyla gasp” edildiği belirtilerek, “Bu kayyımcı anlayışı reddediyoruz. Halkımız bu kayyımcı anlayışı tanımadığını 31 Mart’ta demokratik yollarla gösterdi. Bu darbeci ve kayyımcı zihniyet sadece Hakkari’ye değil bütün Türkiye halkının iradesine yönelik bir tehdittir” ifadeleri kullanıldı.

DEM Parti paylaşımında “Demokrasiden yana herkese bu darbeye açık tavır alma” çağrısı yaptı. DEM Parti’nin açıklamasında Mehmet Sıddık Akış’ın neden gözaltına alındığı belirtilmedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan konuyla ilgili olarak sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Bakırhan “Halk iradesini hiçe sayan AKP-MHP, emrindeki yargı ve polis eliyle halkın meşru ve demokratik temsilcilerine karşı gözaltı hukuksuzluğuna başvurdu. Hakkari Belediye Eş Başkanımızın gözaltına alınması karanlık ve kirli bir hukuksuzluktur. Bu darbeci, kayyımcı ve yeminli Kürt düşmanı anlayışı ret ediyoruz” dedi.

“İrademizi asla kimseye yedirmeyiz. Yeter artık diyoruz. Türkiye’nin demokratik geleceğine halel getirecek hukuksuz uygulamalardan derhal vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyoruz” diyen Bakırhan “Halkımız başta olmak üzere tüm demokratik, devrimci, barış yanlısı çevreleri bu irade gaspına karşı Hakkari halkının yanında olmaya ve demokratik tepkisini göstermeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanlığı’ndan açıklama

İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ‘Akış’ın terör örgütü adını kullanarak sözde sorgulamalar yaptığı, terörist cenazelerini organize ettiği ve PKK adını kullanarak esnafı tehdit ettiği’ iddia edildi.

İçişleri Bakanlığı’nın açıklaması şöyle: “Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık AKIŞ’ın; PKK/KCK yapılanmasında üst düzey görev aldığı, örgüt adına sözde sorgulamalar yapıp sözde vergi topladığı, yasadışı yürüyüş, terörist cenazesi gibi eylemleri organize ederek eylemlere katılım sağlamak amacıyla halka ve esnafa baskı yaptığı, kepenk kapatmaya karşı çıkan esnafı PKK terör örgütü adına tehdit ettiği,

PKK Bölücü Terör Örgütü’nün mahalle komisyonlarında da yer aldığı ve aynı zamanda sorumlusu olduğu, kırsalla irtibatını sürdürdüğü, küçük yaştaki çocukları ideolojik söylemlerle kandırarak örgüte katılımını sağladığı, Hakkâri merkezinde yardım ve yataklık faaliyetlerini sürdürdüğü, örgütün kırsal alanından merkeze eylem amaçlı gelen teröristleri evinde barındırdığı,

PKK Terör Örgütü’nün kırsal alanındaki kamplarına giderek orada üst düzey örgüt mensuplarıyla görüştüğü, Hakkâri merkezinde örgüt karşıtı olan vatandaşları sözde vergi adı altında haraca bağladığı ve örgütten aldığı talimatlarla vatandaşları tehdit ettiği ve

Bu kapsamda Mehmet Sıddık AKIŞ hakkında; Silahlı Terör Örgütünü Yönetmek, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak ve Örgüt Propagandası yapmak suçlarından Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2014/173 esas sayılı dava dosyası bulunduğu ve yargılamanın devam ettiği,

Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçundan hakkında Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan ve halen devam eden soruşturma olduğu ve bu soruşturma kapsamında göz altına alındığı,

Belirtilen bu nedenlerle; Mehmet Sıddık AKIŞ’ın Anayasa’nın 127’inci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’inci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46’ıncı maddeleri uyarınca Hakkâri Valisi Ali Çelik, Hakkâri Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir.”

Hakkari’de 10 günlük eylem yasağı

Hakkari Valiliği, şehirde gösteri yürüyüşü ve açık hava toplantılarının önümüzdeki 10 günü kapsayacak şekilde yasaklandığını duyurdu. Hakkari Valiliği’nin açıklamasında, anayasa ve kanunlarda öngörülen sınırlandırma ve yasaklama şartlarını doğrudan ve açıkça oluşturduğu değerlendirilen eylem ve saldırıların önüne geçilmesinin hedeflendiği savunuldu.

Valiliğin açıklaması şöyle: “Hakkari ili coğrafi sınırları içerisinde 03.06.2024 saat 08:00’den itibaren geçerli 12.06.2024 tarihi de dahil saat 23:59’a kadar 10 gün süre ile 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümlerine göre düzenlenecek gösteri yürüyüşü, açık hava toplantıları ve kapalı yer toplantıları,

basın açıklaması, oturma eylemi ve anket yapılması, çadır ve stant kurulması/açılması, imza kampanyası düzenlenmesi, bildiri, broşür ve el ilanı dağıtılması ve her türlü protesto eylemi şeklindeki faaliyetler 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve 5442 sayılı il idaresi Kanununun ilgili maddeleri doğrultusunda yasaklanmıştır.”

Paylaşın