Mehmet Can Doğan Kimdir? Hayatı, Eserleri

8 Haziran 1969 yılında Aksaray’da dünyaya gelen Mehmet Can Doğan, ilk ve orta öğrenimini doğduğu şehir Aksaray’da tamamladı. 1990 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans eğitimini (1995), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktorasını tamamladı (2007).

Haber Merkezi / 1990-1998 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Ankara Ahmet Yesevî Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra 1998-2009 arasında Gazi Üniversitesinde Türk Dili Okutmanı olarak çalışan Mehmet Can Doğan, 2009 yılından bu yana Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde öğretim üyesidir.

Yeni Türk Edebiyatı doçenti olan Doğan, akademik kimliğinin yanı sıra şairliği ve eleştirmenliği ile ön plana çıkmış bir isimdir. Polemik, Araf, Son Duvar, Sonsuzluk ve Bir Gün, Kurgan Edebiyat kuruluşunda yer aldığı ve editörlüğünü yürüttüğü dergiler arasındadır. 90’lı yılların sonunda radyoda hazırladığı programların bazıları “Edebiyat’ın İçinden”, “Yeni Yayınlar” ve “Haftanın Portresi” adlarını taşır. 1990’lı yıllardan itibaren şiirleri, eleştirileri, incelemeleri ve diğer yazıları ile görünmeye başlayan şair, günümüzde de Türk edebiyatının süreli yayınlarında çalışmalarını sürdürmektedir. Türk şiiri üzerinde yoğunlaşan ve arkeolojik bir nitelik kazanan araştırmaları birkaç kez kitaplaştırılmıştır. Şair, Beş Şair Beş Poetika adlı incelemesiyle 1993 yılında Milliyet Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştür.

Mehmet Can Doğan, yayımladığı ilk şiirlerinden itibaren farklı bir şiir dilinin peşinde olduğunu hissettiren, yayımladığı her şiir kitabında daha da incelen bir zevk ve duyarlılıkla bu dili dönüştürüp sürdüren bir şairdir.

İlk iki şiir kitabı 1993 ve 1997 yıllarında yayımlanan Doğan’ın kitaplarına vermiş olduğu Mene Tekel Feres ile Törenler ve Komplolar isimleri dahi, 2005 yılında yayımlanacak ve Yücel Kayıran’ın bir poetik ayrım olarak nitelendirdiği Şaman’ı, duyuş tarzı bakımından hazırlar niteliktedir. Bu duyuş tarzı ve tarzın şiir dili ile ilişkisi ise şu cümlelerle ifade edilir: “Mehmet Can Doğan’ın şiirinin biçim bakımından ayırıcı özelliği, şiire yorumun ve denemenin olanağını katmasında ortaya çıkmaktadır. […] Can Doğan’ın getirdiği, denilebilir ki, nedensellik zemini üzerinde düşünüş biçimi değil, olasılık zemini üzerinde düşünüş biçimi. Bu şiirin ‘sıkı’ veya ‘sert’ görülmesinin nedeni de buradan kaynaklanıyor. […] Bu şiirin temel birimi kelime değil dize de öykü de. Can Doğan, şiiri dize veya kelimelerle yazmıyor, şiiri öykü üzerine kurmuyor. Bu şiirin temel birimi dilin kendisi. Örneğin yorumlama, dille bir oyun oynama tarzında ortaya çıkıyor”.

Şaman’dan sonra yayımlanan dört şiir kitabında da kullandığı şiir dilinin giderek derinleştiği ve şairin üslubunu oluşturan temel unsurların tamamen belirginleştiği söylenebilir. Buradan hareketle Doğan’ın bilinçli bir şekilde şiir üzerine düşündüğü anlaşılmaktadır. Böylelikle Doğan’ın şiirinde geçen herhangi bir dizenin, yalnızca ilham veya ahenkten değil, dilin içindeki gelenekten, dış dünyaya ait izlenimlerden ve kendi şiir dilindeki ustalıktan beslendiği görülebilir. Kimi zaman bir türküde geçen bir imaj, kimi zaman gündelik hayatta karşılaşılabilecek bir ayrıntı, kimi zaman çağrışım gücü yüksek bir imge, aynı şiirin içinde dildeki bu ustalıkla var olabilir. Akademisyen ve eleştirmen kimliği ile yöneldiği Türk edebiyatı tarihinin de şairlik birikimine kaynaklık ettiği, referanslı imajları ve metinleriyle gözlenebilmektedir.

Orhan Kahyaoğlu, Modern Türkçe Şiir Antolojisi 1920-2000 adlı kitapta, Doğan’ın şiirinden söz ederken 1990’lar şiirinde baskın olan varlık sorununun iç hesaplaşmasına değinir ve şairin “metaforik bir atmosferle kendi şiirini şekillendirme uğraşında” olduğunu ve “bu şiirin de kişiselleştiği ölçüde olgunlaştığını” ifade eder. Seçilen şiirlere bakıldığında, Şaman’dan sonrasının görülmediği kanısını oluşturan bu yorum, Can Doğan’ın şiir dili üzerinde yoğunlaşan üslubunu işaret etmesi bakımından önemlidir. Bununla birlikte şairin, özellikle bütüncül bir biçim-içerik ilişkisiyle yayımladığı son iki şiir kitabı olan Üvey İkiz ve Camekân’da, kendi şiirini şekillendirdiği, kendi şiir dili bağlamında bir ustalığa ulaştığı söylenebilir.

Paylaşın