Otizmli Bireylerin Yüzde 92’si Eğitime Erişemiyor

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in soru önergesine verdiği yanıt, 0-19 yaş arasındaki otizmli bireylerin yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğini ortaya koydu.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği tarafından hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığının otizmli öğrenciler için bütçeden kaynak ayırması ve yeni sınıfların açılması taleplerini içeren raporu TBMM gündemine taşıdı. Özdemir, raporda yer alan taleplerin yanı sıra Bakan Özer’den otizmli öğrencilerin eğitime katılma oranlarına ilişkin sorularını yanıtlamasını istedi.

Bin 521 okul, 19 bin 357 öğretmen

Önergeyi yazılı olarak yanıtlayan Özer, Türkiye’de şu anda e-okul sistemine kayıtlı 41 bin 854 kayıtlı otizmli öğrenci bulunduğu bilgisini verdi. Bakanlığın verilerine göre bin 521 özel eğitim okulunda 19 bin 357 öğretmenle otizmli öğrencilerin eğitimine devam ediliyor. Öte yandan 37’si 2021 yılında olmak üzere 638 destek eğitim odasının belirlenen standartlar doğrultusunda donanımı sağlandı. 41’i 2021 yılında olmak üzere toplam 174 özel eğitim sınıfı da standartlara uygun hale getirildi.

Bakanlığın verilerinin Türkiye’de otizmli öğrencilere ilişkin yaşanan sıkıntıyı ortaya koyduğunu iddia eden CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, “Yapılan çalışmalara göre Türkiye’de şu anda 0-14 yaş grubu aralığındaki otizmli çocuk sayısı yaklaşık olarak 150 bin. 0-19 yaş grubu genellendiğinde ise eğitim bekleyen çocuk sayısının yaklaşık 500 bin olduğu tahmin ediliyor” dedi.

2 milyon kişi olumsuz etkileniyor

Verilere göre otizmli çocukların yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğinin ortaya çıktığını ifade eden Özdemir, “Okulların ve sınıfların nitelik ve standartları bir yana bu oran gerçekten çok ciddi ve çok vahim” ifadesini kullandı. Özdemir, eğitim dışında kalan 450 bin otizmli bireyle birlikte ailelerinin de düşünüldüğünde yaklaşık 2 milyon kişinin bu olumsuz tablodan etkilendiğini belirtti.

Bakan Özer’in kaç otizmli çocuğun okul öncesinde ya da ilkokula başladığı bilgisini vermediğine dikkat çeken Özdemir, “Bu durumda eğitim sistemine dahil olanların eğitimlerinin kesintiye uğrayıp uğramadıkları da maalesef bilinmiyor” dedi.

Otizmin tek ve önemli tedavisinin eğitim, çocuklarla ailelerin en büyük ihtiyacının da kaliteli bir eğitim olduğuna dikkat çeken Özdemir, sözlerini “Otizm tanılı bütün çocuklar için erken başlayan, yoğun ve kesintisiz bir eğitim süreci planlanmadığı ve hayata geçirilmediği sürece devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiş olacaktır” şeklinde sürdürdü.

Avrupa’da 40 saat, Türkiye’de 2 saat

Otizmli çocuklara haftada sadece iki saat eğitim verildiğini de kaydeden Özdemir, “Avrupa’da 40 saat eğitim veriliyor” ifadesini kullandı. Avrupa ile kıyaslandığında bu oranın da çok düşük kaldığını vurgulayan Özdemir, “Dolaysıyla ülkemizdeki otizmli çocukların hem eğitime erişim hem de nitelikli eğitim alma hakkı ciddi şekilde ihlal ediliyor” dedi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Yine Kapıda Kaldı: Bakanlığa Alınmadı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partililerden oluşan bir ekiple Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) ziyaret etmek istedi, ancak bakanlığa alınmadı. Kılıçdaroğlu’nun gelişi öncesinde bakanlığın giriş kapısının zincirle kilitlenmesi dikkat çekti.

Haber Merkezi / Bakanlık önünde yaptığı açıklamada, “Haksızlık, hukuksuzluk varsa, karşı çıkmak görevim… Dün bir feryadı dile getirdim. KPSS sınavında 80-90-95 puan alan evlatlarımızın elendiğini duydum, onlarla konuştum. Bu memlekete, gencecik evlatlarımıza yazıktır, günahtır.” diyen Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;

“Daha düne kadar mülakatlarda artı 3, eksi 3 aralığında puan verilecektir uygulaması neden terk edildi? TÜGVA’dan, TÜRGEV’den gelen listeler üzerine mi bu kararlar alındı? Danıştay, haksızlığı tescilledi. Geçmişte verdiği kararlarda, ‘Verilen puanlar hayatın olağan akışına aykırıdır’ deniyor… Haksızlığa uğradığına inanan bütün arkadaşlara hukuki destek vereceğiz.”

MEB’in açıklamasıyla ilgili soruya Kılıçdaroğlu, “Sarayın talimatıyla iş yapanları ben muhatap almam. Benim hedefim haksızlık yapanlarla hesaplaşmak” diye yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin genel merkezinde KPSS’den yüksek puan almalarına rağmen mülakatlarda aldıkları düşük puan nedeniyle atanamayan öğretmenlerle bir araya gelmişti…

Mülakat yüzünden atanamayan öğretmenlere destek veren Kılıçdaroğlu, bugün Milli Eğitim Bakanlığı’na gideceğini açıklamıştı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), önüne gelmesi beklenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelişi öncesinde bakanlığın giriş kapısının zincirle kilitlenmesi dikkat çekti.

Bakan Özer’den açıklama

Milli Eğitim Bakanı Özer yaptığı açılamada, “Bakanlığımızın kapıları herkese açık. Kamuoyunu yanlış yönlendirerek maksadını aşan, emrivaki şekilde yapılacak görüşme talebini karşılamamız beklenmesin” ifadelerini kullandı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, TÜİK’in kasım ayı enflasyon rakamlarını açıkladığı gün kurumu ziyaret etmek istemişti. Randevu talebi reddedilen Kılıçdaroğlu bu kez kurumun binasına gitmiş ancak içeri alınmamıştı.

Paylaşın

Bakan Özer’den Yüz Yüze Eğitim Açıklaması: Ara Verme Gündemimizde Değil

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Omicron vakalarının artmasıyla ilgili “Şu an itibarıyla yüz yüze eğitime ara verme gündemimizde değil” dedi. Bu süreçte en büyük avantajlarının öğretmenlerin aşılanma oranlarının yüksekliği olduğunu ifade eden Özer, üçüncü ve dördüncü doz aşılarını yaptıran öğretmen oranının da sürekli yükseldiğini belirtti.

Haber Merkezi / Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, yaptığı değerlendirmede dünyada Omicron vakalarının artmasının Türkiye’de de okulların yüz yüze eğitime devam etmesiyle ilgili tartışmaları tekrar gündeme getirdiğini söyledi.

Göreve geldiği günden itibaren okulların yüz yüze eğitime açılması yönünde kararlı bir duruş sergilediğini ifade eden Özer, 6 Eylül tarihi itibarıyla tüm kademe ve sınıf seviyelerinde haftada 5 gün yüz yüze eğitime başarılı bir şekilde devam ettiklerinin altını çizdi.

Özer, Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun destekleriyle artık okulların nasıl açık ve güvenli tutulacağını bildiklerini dile getirerek şunları kaydetti: “Geliştirdiğimiz sistemde sınıf bazlı süreci yönettik, vaka ve yakın temasları takip ederek sadece sınıf düzeyinde yüz yüze eğitime 10 gün ara verdik. Şu ana kadar süreç, oldukça başarılı devam etti. Yaklaşık 4 aydan beri kesintisiz haftada 5 gün eğitime devam edebildik. Bu süreçte okullarda kapatılan sınıf sayısı, toplamda yüzde 1’in çok çok altında seyretti. Bugün sadece 1524 sınıfımızda yüz yüze eğitime ara verildi. 850 bin sınıfımızın olduğu göz önüne alındığında bu rakam oldukça düşük.”

“En az iki doz aşı olan öğretmen oranı yüzde 94’e yükseldi”

Bu süreçte en büyük avantajlarının öğretmenlerin aşılanma oranlarının yüksekliği olduğunu ifade eden Özer, “En az bir doz aşı olan öğretmen oranımız yüzde 93, en az iki doz aşı olan öğretmen oranımız ise bugün itibarıyla yüzde 89. Aşı olmayıp hastalığı geçirerek antikor oluşturan öğretmen oranımız ise yaklaşık yüzde 5. Dolayısıyla en az iki doz aşı olan ve antikor oluşturan öğretmen oranımız yüzde 94’e ulaştı.” bilgisini verdi.

Özer, üçüncü ve dördüncü doz aşılarını yaptıran öğretmen oranının da sürekli yükseldiğini bildirerek “Bugün itibarıyla en az 3 doz aşı olan öğretmen oranımız da yüzde 36’ya yükseldi. Öğretmenlerimizin aşılanma oranları ülkemiz ortalamasının çok üzerinde olduğu gibi çoğu gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerin aşılanma oranlarının da üzerinde. Diğer taraftan öğrencilerimizin de aşılanma oranları sürekli yükseliyor.” değerlendirmesini yaptı.

“Okullar, en son kapatılacak yerler”

Okulların ilk açılması ve son kapatılması gereken yerler olduğunu sık sık ifade ettiğini belirten Özer, “Yeni varyantlar ortaya çıktığında hemen ilk akla gelenin okulların yüz yüze eğitime ara vermesi tartışmalarını yersiz buluyorum.” dedi.

Özer, bu süreçte okulların sadece bir öğrenme ortamı olmadığını yakından deneyimlediklerini aktararak şunları söyledi: “Tüm ülkeler, okul dışı ortamlarda önlemleri sıkılaştırarak okulları açık tutmak için her türlü önlemi almaya çalışırken biz de aynı kararlılıktayız. Ancak okul dışı ortamlardaki önlemlere daha fazla ağırlık vermeliyiz. Dolayısıyla şu an itibarıyla yüz yüze eğitime ara verme gündemimizde değil. Elbette süreci yakından takip ediyoruz. Okullarda maske, mesafe ve hijyene daha fazla önem veriyoruz.”

Paylaşın

Bakan Özer’den Dikkat Çeken ‘Yüz Yüze Eğitim’ Açıklaması

Yüz yüze eğitimle ilgili hiçbir sıkıntının yaşanmadığını belirten Bakan Özer,  “Şu anda ana odağımız, okulların yüz yüze eğitime devam etmesi. Bu süreçte dördüncü haftamızı başarılı bir şekilde tamamlamak üzereyiz.  Süreç, planlandığı gibi ilerliyor” dedi.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Ankara’nın çeşitli ilçelerinden gelen Anadolu lisesi, fen lisesi, imam hatip lisesi, güzel sanatlar lisesi ile mesleki ve teknik Anadolu lisesi öğrencileriyle Bakanlıkta gerçekleşen buluşmada bir araya geldi.

Öğrencilerle sohbet eden Özer,  “Şu anda ana odağımız, okulların yüz yüze eğitime devam etmesi. Bu süreçte dördüncü haftamızı başarılı bir şekilde tamamlamak üzereyiz.  Süreç, planlandığı gibi ilerliyor.” dedi.

Yüz yüze eğitimin yeniden başlaması konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmadığını belirten Bakan Özer, salgın şartlarında alınması gereken önlemlere uymanın öneminin altını çizdi.

“Uzun bir aradan sonra yeniden yüz yüze eğitime başlarken istedik ki öğrencilerimizi dinleyelim, bir ihtiyacınız var mı? Yüz yüze eğitimden, Bakanlığın yürüttüğü faaliyetlerden memnun musunuz? Bizden ne gibi beklentileriniz var?” diyerek sözü öğrencilere bıraktı.

Öğrencilerin öneri ve isteklerini dinleyen Bakan Özer, “Okul ortamlarını çok daha zenginleştireceğiz. Bu bağlamda çocuklarımızın kültür, sanat ve sportif etkinliklere daha aktif katılması için çeşitli programlar yapıyoruz.” diye konuştu.

Öğrencilerin Okullara Devam Oranı Yüzde 95’in Üzerinde

Görüşmenin ardından değerlendirmede bulunan Bakan Özer, şunları kaydetti:

“Şu anda temel eğitim ve ortaöğretimde öğrencilerin okullara devam oranı çok yüksek. Türkiye genelinde devam oranı yüzde 95’in üzerinde. Bu, velilerin ve öğrencilerimizin artık önlemleri alarak okula devam etme noktasında bir kaygılarının olmadığını gösteriyor. Bu süreçte en büyük avantajımız, öğretmenlerimizin aşılanma oranlarının oldukça yüksek olması.

Süreçte sınıf bazlı bir önlem yaklaşımı yürütüyoruz. Bu kapsamda 850 bin sınıfımız var, vaka nedeniyle zaman zaman bazı sınıflar uzaktan eğitime geçebilir ama önemli olan açık sınıfların varlığını sürdürmesidir. Diğer taraftan 14 gün ara veren sınıflarımız, dijital platformlar üzerinden canlı sınıf uygulaması ile derslerine devam edebiliyor.”

Bakan Özer, öğrencilerin okulları ile ilgili taleplerinin de hızla karşılanacağını ifade etti.

Paylaşın

Bakan Özer, Aşı Olan Öğretmen Oranını Paylaştı

Şile Necda Moralıgil İlkokulu ve Ortaokulunun yeniden hizmete açılması törende konuşan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğretmenlerde bir doz aşı oranının yüzde 92, iki doz aşı oranının ise yüzde 83, aşı olmayıp antikor üreten öğretmen oranının yüzde 5 olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Bakan Özer, konuşmasında 2020 Mart ayından itibaren tüm dünyanın daha önce deneyimlemediği bir süreçten geçtiğini ve hala geçmeye devam ettiğini, bir ön hazırlık olmadığı için ülkelerin yeni sürece adapte olmakta zorluklar yaşadığını belirtti.

Bu süreçte en fazla etkilenen sektörlerden birinin de eğitim olduğunu ancak Milli Eğitim Bakanlığının salgın döneminde tüm camiasıyla müthiş bir performans gösterdiğini ifade eden Bakan Özer, “Okulları artık kapalı tutma lüksümüz yok. Okulların yüz yüze eğitime ara vermesinde istediğiniz kadar dijital platformları verimli bir şekilde kullanabilirsiniz ama okul, sadece öğrenmenin gerçekleştirildiği mekânlar değildir. Öğrencilerimizin psikososyal gelişimlerini tamamladığı, ortak çalışmalar üretebildiği; kültür, sanat ve spor aktivitelerinin yapıldığı mekânlar. Dolayısıyla yüz yüze eğitimin yerine ikame edilecek hiçbir mekanizma yoktur ama bu, şu demek değildir: Dijital platformlardan vazgeçeceğiz. Hayır ama yüz yüze eğitime devam ederken sürekli dijital platformlardan da destek alacağız” dedi.

“Eğitim sistemi devasa bir sistem”

Okulların sağlıklı bir şekilde kurallara riayet ederek yüz yüze eğitime devam ettiğini belirten Özer, şu bilgileri aktardı:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eğitim sistemi devasa bir sistem. 18 milyon öğrencimiz var. 1.2 milyon öğretmenimiz var. 100 binin üzerinde idari personelimiz var. 150 bin servis şoförü ve rehberlik destek elemanları var. Kabaca 20 milyon insanın varlık alanı bulduğu bir sistemden bahsediyoruz. Bu sistemi yüz yüze eğitime maksimum düzeyde devam ettirebilmek için vaka bazlı, okul bazlı bir yöntemle süreci yönetmeye çalışıyoruz. Bizim 57 bin 180’i devlet okulu olmak üzere 71 bin 320 okulumuz var. 850 bin dersliğimiz var”

Sağlık Bakanlığının belirlediği vaka veya yakın temas nedeniyle bazı sınıfların yüz yüze eğitime 14 gün ara verdiğini, 14 günlük süre içinde dijital platformlar üzerinden uzaktan eğitime devam edildiğini aktaran Özer, “Eğitim sisteminin, açık ve yüz yüze eğitime devam etmesinin bu süreçte bir milli güvenlik meselesi olduğu yönündeki irademizin arkasında duruyoruz.” ifadelerini kullandı.

Aşı olan öğretmen oranı

Bakan Özer, öğretmenlerle gurur duyduklarını dile getirerek, öğretmenlerde bir doz aşı oranının yüzde 92, iki doz aşı oranının ise yüzde 83, aşı olmayıp antikor üreten öğretmen oranının yüzde 5 olduğunu aktardı.

Paylaşın

Prof. Dr. Ceyhan’dan MEB’in Kovid 19 Önlemlerine Tepki

MEB’in okullarda Kovid-19 pozitif vaka çıkması durumunda yapılması gereken uygulamalarını değerlendiren Prof. Dr. Ceyhan “Karantinayı ancak 2 belirtili hasta varsa uygulamakla biraz fazla risk almış oluyoruz” uyarısında bulundu.

Haber Merkezi / Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pozitif vaka çıkması durumunda yapılması gereken uygulamalarını değerlendirdi. Ceyhan, en az 2 vaka çıkan sınıfta eğitime ara verilecek olmasını şu sözlerle eleştirdi:

“Okul rehberinde pozitif tek öğrenci varlığında sınıfın geri kalanının eğitime devam ettiğini birkaç gün önce paylaşmıştım. İtirazlar olmuştu; ‘İlk üç sınıfta sınıf evde karantinaya alınıyor, bizim okulda öyle değil’ şeklinde. Rehberin son hali bu. Eğitime ara verilmesi için o sınıfta en az 2 vaka çıkması gerekiyor. Bilim kurulundaki arkadaşlarımız böyle uygun görmüş. Ancak iki pozitif belirtili hasta olduğunda bunun çok daha fazlası belirtisiz çocuk olabilir.”

Paylaşın

Bakan Özer’den ‘Okullarımızı 6 Eylül’de Açacağız’ açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kabine Toplantısı sonrası ‘yüz yüze eğitim’e ilişkin yaptığı değerlendirme sonrası açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Okullarımızı 6 Eylül’de tüm kademelerde yüz yüze ve tam zamanlı olarak açacağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, okulların açılış süreciyle ilgili bilgilendirmede bulundu. Bakan Özer’in açıklamalarından öne çıkan başlar şöyle:

“6 Eylül’de tüm kademelerde haftada 5 gün, yüz yüze eğitime başlıyoruz. Hedefimiz, sağlık koşulları aksini gerektirmediği sürece tam zamanlı yüz yüze eğitimi sürdürmek.”

Okullarda eğitim, ders saatleri azaltılmadan ve mevcut öğretim programlarının bütünü dikkate alınarak gerçekleştirilecek.”

1 Eylül-3 Eylül tarihleri arasında okul öncesi ve birinci sınıf öğrencilerimize yönelik uyum eğitimleri yapılacak.”

Öğretmenlerimizin en az bir doz aşılanma oranı dün itibarıyla yüzde 80,34, iki doz aşılanma oranı ise yüzde 69,73’tür.”

Öte yandan Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüz yüze eğitime ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Eylül ayında okullarına kavuşmayı bekelyen milyonlarca ilk, orta, lise ve üniversite öğrencilerimizin geleceğinin bu konuda kat edilecek mesafeye bağlı olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Okullarda 6 eylülde yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrenciyle irtibatlı henüz aşı olmamış öğretmen ve personelin haftada en az iki defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aynı şekilde üniversite çalışanlarından ve öğrencilerden de düzenli PCR testi yaptırmasını talep edeceğiz.”

Paylaşın

Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ‘yüz yüze eğitim’ açıklaması

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), resmi internet sayfası üzerinden “Valilikler, İl Hıfzıssıhha Kurulları ile farklı bir karar almadıkça okullarımız mevcut durumlarını koruyarak yüz yüze eğitime devam edecekler.” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yüz yüze ve uzaktan eğitimle ilgili resmi internet sayfası üzerinden yazılı açıklamada bulundu.

MEB tarafından yapılan ve “Valilikler, İl Hıfzıssıhha Kurulları ile farklı bir karar almadıkça okullarımız mevcut durumlarını koruyarak yüz yüze eğitime devam edecekler.” ifadelerinin yer aldığı açıklama şöyle;

“Eğitimde “yerinde karar” uygulaması kapsamında 1 Mart 2021 Pazartesi günü kamuoyu ile paylaşmış olduğumuz kriterler doğrultusunda, yüz yüze ve uzaktan eğitim faaliyetlerine il bazlı alınacak kararlar ile devam edilecektir.

Bu kapsamda tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8 ve 12. sınıflarda ülke genelinde yüz yüze eğitim daha önce açıklandığı şekilde devam edecektir.

Ortaokul 5, 6 ve 7. sınıflar ile lise hazırlık, 9, 10 ve 11. sınıflarda yüz yüze ve uzaktan eğitime geçiş, risk durumu haritasına bağlı olarak valilikler koordinasyonundaki İl Hıfzısıhha Kurulu kararları doğrultusunda il bazlı olarak uygulanacaktır.

Valilikler, İl Hıfzıssıhha Kurulları ile farklı bir karar almadıkça okullarımız mevcut durumlarını koruyarak yüz yüze eğitime devam edecekler.

Özel gereksinimli öğrenciler için hizmet veren özel eğitim okul ve sınıfları ülke genelinde tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime devam edilecektir.

Köy ve seyrek nüfuslu yerleşim yerlerindeki eğitim kurumlarında mevcut kararlar uygulanmaya devam edecektir.

8. ve 12. sınıflar ile mezunlara yönelik düzenlenen Destekleme ve Yetiştirme Kursları ile takviye kurslarına cumartesi ve pazar günleri de dâhil devam edilecektir.

Okullardaki sınav uygulamaları ise açıklanan takvim doğrultusunda devam edecektir. Yüz yüze eğitime katılım veli rızasına bağlı olarak gerçekleştirilecektir.”

 

Paylaşın

Bakan Selçuk’tan ‘yüz yüze eğitim’ paylaşımı

Sosyal medya hesabı üzerinden bir paylaşım yapan Milli Eğitim Bakanı Selçuk, paylaşımında “Öğretmenlerimizin her bir öğrencimizin gözlerine bakarak derse başladığı yüz yüze eğitim esastır, bugün olduğu gibi gelecekte de vazgeçilmezimizdir. ” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sosyal medya hesabı üzerinden bir paylaşımda bulundu.

“Yüz yüze eğitim esastır, bugün olduğu gibi gelecekte de vazgeçilmezimizdir” ifadelerinin yer verildiği paylaşım şöyle;

“Öğretmenlerimizin her bir öğrencimizin gözlerine bakarak derse başladığı yüz yüze eğitim esastır, bugün olduğu gibi gelecekte de vazgeçilmezimizdir. Yüz yüze eğitimi desteklemek için hibrit model, dünyadaki gibi ülkemizde de ihtiyaç halinde okullarımızın tamamlayıcısı olacaktır”

Paylaşın

Bakan Selçuk, Yeni Eğitim Sistemini Açıkladı

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ‘Lisede Ne Yaptık? / Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı’nda liselerde yeni eğitim sistemi hakkında açıklama yaptı. Konuşmasında, çocukların belirli şablonlara uygun olarak ezbere dayalı olarak soruları çözebildiğini belirten Bakan Selçuk, “Gençlerin bu soruları çözerken anlamının ne olduğunu, niçin o şekilde olduğunu anlamaları gerekiyor. Soru çözmek ile sorun çözmeyi ayırarak işe başlamalıyız” ifadelerini kullandı.

Öğrencilerin lise sonlarına geldiği halde hangi mesleği seçeceğini bilmediğini söyleyen Selçuk, bu sorunun çözümü için, öğrencilerin ilgisi ve yeteneğine uygun dersler alması gerektiğini ifade ederek, “Çocuğun yeteneğini, kişiliğini ölçeceğiz. Kişisel kariyer rehberliği elbette mümkün olacak. Tasarı ve beceri atölyelerinde yeteneğinin ne yöne olduğunu görecek testlerle de bunlar tespit edilecek” dedi.

Konuşmasında yeni sisteme dair bilgide veren Bakan Selçuk, 9. sınıfta 15-16 olan ders sayısının 8’e, 10. sınıfta 9’a düşeceğini, 11. sınıfta 12-15 olan ders sayısının 9’a, 12. sınıfta 7’ye düşeceğini söyledi.

2024’te üniversite sınavının değişeceğini de açıklayan Bakan Selçuk’un konuşmasından öne çıkan bölümer şöyle:

“Çocuklarımız belirli şablonlara uygun olarak ezbere dayalı olarak soruları çözebilir. Gençlerin bu soruları çözerken anlamının ne olduğunu, niçin o şekilde olduğunu anlamaları gerekiyor. Soru çözmek ile sorun çözmeyi ayırarak işe başlamalıyız.

Çocukların hayal edebilmesi için hayatta toplumsal katkıya sağlamaları için (HEY) ile ulaşmak istediğimiz tasarım beceri atolyöleri daha ilkokuldan itibaren birçok atölyede yüzlerce binlerce denediği bazı süreçleri lisede devam ettirerek sürdürmesi istiyoruz.

Sanatla sporla ilgilenmesi gerekiyor çocuklarımızın. Yıllarca odalara kapanarak soru soran çocuklar için farklı beklentiler var. çocuk topluma hizmet etmiyor, hayvanlara yardım etmiyorsa yoldan geçen birinin ayağına değecek taşı kaldırmıyorsa toplumla entegre olmuyor demektir. Çocukların tecrübe kazanarak bir yere ulaşmasını çok önemsiyoruz.

Öğretmenler de çocukların lise sonlarına geldiği halde hangi mesleği seçeceğini bilmiyor diyor. Bunun için çocuğun kendisiyle buluşacağı bir sistem gerekiyor. Çocuklar, ilgisi ve yeteneğine uygun dersler alabilmeli.

“Önemli olan ne yaptığını bilmek”

Çocuğun yeteneğini, kişiliğini ölçeceğiz. Kişisel kariyer rehberliği elbette mümkün olacak. Tasarı ve beceri atölyelerinde yeteneğinin ne yöne olduğunu görecek testlerle de bunlar tespit edilecek.

Eğitimciler, “Sınav odaklı sistem nasıl değişecek?” diyor. Bu bir kağıt, kalem, bilgi yapmak gibi bir şey değil. Bizim bir 300 yıllık maarif davamız var. Neden eğitim sistemi değişmiyor ya da sık sık değişyor deniyor. Önemli olan ne yaptığını bilmek. Biz çok büyük bir gökdelen inşa ediyoruz. Onun elektrik sistemi şu, statiği bu, mimarisi şu diyoruz. Bunun için zamana ihtiyacımız var. Hemen yapamayız, Toplum istese de yapamayız. Öğretmene yatırım yapmadan, içeriğe yatırım yapmadan değişim yapamayız.

Gömleğin ilk düğmesi diyeceğimiz eğitimde, sistem kavramı önemli. Çocuktan inekten söz ettiğimizde o da bir sistem diyebilmeliyiz. Çocuğun etrafında gördüğü her şeyin bir sistem olduğunu öğretmeliyiz. Yani bir sistemin bir parçası olduğunu öğretmeliyiz.

Bilgi kuramı dünyada birçok ülkede var. Bizim bilgiye ilişkimizi yenilememiz lazım. “Ne?” sorusuyla çok ilgileniyoruz. Çocuk bunun cevaplarını öğrenince sınavda başarılı oluyor. Ama bu muavvakiyet değil. Öğrendiği şeyin ona yardımcı olması demek. Ne sorusunun yanı sıra ne ve nasıl öğrendin, ne biliyorsun. Nasıl bildiğini nasıl biliyorsun? sorularının da yanıtlarını bilmeli.

Tasarım odaklı düşünme çocukların planlama, kurgu yapabilme, hayalini bir tasavvurla ilişkilendirmeye imkân sağlıyor. Bunun için temel metodolojinin gözden geçirilmesi gerekiyor.

“Pilot çalışmalarımız birkaç aydır sürüyor”

1-8’i de planlıyoruz. Bütün eğitimi birbiriyle ilişkilendireceğiz. Yükseköğretim kurumlarından sorular geliyor. Her yıl yüz binlerce öğrenci kazandığı bölümden mutsuz olup yeniden sınava giriyor. Bu soru cevaplandırılabilir mi, elbette cevaplandırılabilir. Bunun için okulun profilinin belirlenmesi, kariyer planlaması, yönlendirme gerekiyor. Bütün bunları yapabilir miyiz, yapabiliriz. Kişisel e-Rehberlik, portfolyo hazırlanması… Bütün bunları hemen devreye sokabiliriz.

Sadece ders çizelgesi değişikliği değil. Taksonomi ve uluslararası derecelendirmeyi program değiştirmeyi gerektiren bir değişim bu. Bu Türkiye’nin ekonomisinin gelecekte nasıl olması gerektiğiyle ilgili. İş insanları, üniversiteye giremeyen lise mezunlarla niye buluşamıyoruz. Yani lise mezunları ne yapar hayatta?. Meslek liseleriyle ilgili aylardır çalışmalarımız var. Bu işverenlerle sektörle çalışmalarımızın sonucu. Lisede sertifika programlarını öne çıkarmamızın anlamı var. Bir çocuğun ulusal ya da uluslararası seviyede sertifika sahibi olursa, akredite bir kurum sertifikalandırırsa bunları kullanarak kısmi zamanlı ya da farklı şekilde çalışabilmelerine imkân sağlamak istiyoruz. Pilot çalışmalarımız birkaç aydır sürüyor.

Bu sertifika programları sadece okulun içinde mi alınmalı hayır, uzaktan eğitimle de bu sertifikalar alınabilir. Çocuğun biriktirdiği portfolyo da önemli. Çocuk ilkokuldan lise bitirene kadar birçok çalışma yapıyor ama bunları gösteren bir dosya yok. Hazırladık, yazılım altyapısı bitti. Pilot çalışmalar sürüyor.

“Ciddi parasal yatırıma ihtiyacımız var”

Gençlerimiz de soruyor. Çok farklı alanlarda; fen liselerinde, imam hatiplerde, mesleki teknik okullarda okuyan gençlerin eleştirilerini aldık. Bize, “Tamam çok güzel ama üniversite sınavı böyleyken ne olacak?” dediler. Türkiye, okullar arasındaki imkân farklılıkları fazla ülke. Biz bu farkı azaltırsak sınavın baskısı azalacak. Özellikle mesleki teknik eğitime yatırımlarımızla, bu sistemin daha esnek olmasına katkı sağlıyoruz. Ne bekliyoruz sınavın baskısını azaltarak? Sınav amaç haline gelmeyecek araç olacak. Bunun için zamana ihtiyacımız var. Çünkü ciddi parasal yatırıma ihtiyacımız var.

“Disiplinler üstü çalışmaları çok önemsiyoruz”

Bu ortaöğretim tasarımına uygun bir yükseköğretim sınavı nasıl yapılır, ortaöğretimde sınavlar nasıl olmalı. Bunun için çalışıyoruz. Yeni sistem 2024’e denk geliyor. 2024’te üniversite sınavı değişecek. O zamana gelmeden önce bunu netleştireceğiz. Kendimize sorduk. Bunun nasıl tek bir parça halinde bütünleştireceğiz. Asıl zaman alan bu. Biz akademik gelişimi çok önemsiyoruz. Disiplinler üstü çalışmaları çok önemsiyoruz. Örneğin doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi bütünleşik mantıkla ders almasını çok istiyoruz. Aynı zamanda duygusal ve bilişsel gelişimi önemsiyoruz.

Burada 10 ve 11’inci sınıf çok önemli. Bilgi kuramı burada devreye görüyor. 9, 10 ve 11’inci sınıflarda haziran aylarında çocukların yıl içinde öğrendiklerini projelendirmeleri, yani hasat haftası ayı gibi bir dönem istiyoruz. Bunu şu anda birçok okul yapıyor. Ama tüm okulları kapsayacak bir hasat dönemi istiyoruz.

Paylaşın