Modern milliyetçilik çalışmalarının öncülerinden biri olarak kabul edilen Kelles-Krauz’un Marksist milliyetçilik teorisi, ulusal kimlik ve sınıf mücadelesi arasındaki ilişkiyi anlamak isteyenler için tarihsel bir perspektif sunmaya devam etmektedir.
Haber Merkezi / Kelles-Krauz, Marksizmin temel ilkelerini benimserken, ulusal kimlik ve milliyetçilik meselelerini tarihsel materyalizm çerçevesinde ele almıştır. Kelles-Krauz’un teorisi, milliyetçiliği burjuva ideolojisi olarak reddeden katı Marksist yaklaşımlardan ayrılır ve ulusal hareketleri işçi sınıfı mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirir.
Ulusal Kimlik ve İşçi Sınıfı Mücadelesi
Ulusal bilincin ve milliyetçiliğin, kapitalizmin gelişimiyle birlikte tarihsel bir gerçeklik olarak ortaya çıktığını savunan Kelles-Krauz’a göre, ulusal kimlik, işçi sınıfının kendi çıkarlarını savunmasında bir araç olabilir. Özellikle Polonya gibi sömürge ya da yarı-sömürge durumunda olan ülkelerde, ulusal bağımsızlık mücadelesi, aynı zamanda işçi sınıfının özgürleşme sürecinin bir aşamasıdır. Bu bakış açısı, ulusal kurtuluş hareketlerini devrimci bir aşamaa olarak değerlendirir ve işçi sınıfının bu hareketlerde öncü bir rol oynaması gerektiğini vurgular.
Tarihsel Materyalizm ve Milliyetçilik
Milliyetçiliği tarihsel materyalist bir perspektiften analiz eden Kelles-Krauz’a göre, ulusal hareketler, kapitalist üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar ve bu hareketler, kapitalizmin ulus-devletler temelinde örgütlenmesiyle bağlantılıdır. Ancak, ulusal hareketlerin devrimci ya da gerici olup olmadığı, bu hareketlerin hangi sınıfın çıkarlarına hizmet ettiğine bağlıdır. İşçi sınıfı önderliğinde gerçekleşen ulusal hareketler, sosyalist devrimin bir parçası olabilir.
Demokrasi ve Ulusal Devlet
Kelles-Krauz, ulusal devletin, kapitalizmin gelişimi için gerekli olduğunu ve bu süreçte demokrasinin önemli bir rol oynadığını belirtir. Ulusal devlet, yerel ve bölgesel ayrıcalıkları ortadan kaldırarak kapitalist üretim ilişkilerinin yaygınlaşmasını sağlar. Ancak, bu süreçte işçi sınıfı, ulusal devletin demokratik bir şekilde örgütlenmesini talep ederek kendi çıkarlarını savunmalıdır. Kelles-Krauz’a göre, ulusal bağımsızlık, işçi sınıfının siyasi özgürlüklerini genişletmesi için bir zemin oluşturur.
Enternasyonalizm ve Ulusalcılık Arasındaki Denge
Marksizmin enternasyonalist karakterini benimserken, ulusal hareketlerin önemini göz ardı etmeyen Kelles-Krauz’a göre, enternasyonalizm, ulusal kimliklerin yok sayılması anlamına gelmez; aksine, ulusal kurtuluş mücadeleleri, uluslararası işçi sınıfı dayanışmasının bir parçası olarak görülmelidir. Özellikle Polonya’nın Rus Çarlığı’na karşı bağımsızlık mücadelesinde, ulusal hareketlerin işçi sınıfı tarafından sahiplenilmesi gerektiğini savunur. Bu bağlamda, işçi sınıfının ulusal bilincinin gelişmesi, aynı zamanda enternasyonalist bilincin güçlenmesine de katkı sağlar.
Geriye Dönük Devrim Yasası
Kelles-Krauz’un sosyolojiye en önemli katkılarından biri, “Geriye Dönük Devrim Yasası”dır. Bu yasa, her reform hareketinin mevcut toplumsal normları değiştirmek için önerdiği ideallerin, geçmişteki bir dönemin normlarına benzer olduğunu öne sürer. Teori, milliyetçilik bağlamında, ulusal hareketlerin geçmişteki ulusal değerlere ve kimliklere vurgu yaparak harekete geçtiğini gösterir. Kelles-Krauz, Geriye Dönük Devrim Yasası’nı kullanarak, milliyetçiliğin tarihsel bir olgu olarak nasıl işlediğini açıklamaya çalışır.
Polonya Bağlamında Kelles-Krauz’un Teorisi
Kelles-Krauz’un teorisi, 19. yüzyılda, Rus Çarlığı, Prusya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında bölünmüş Polonya’nın tarihsel koşulları bağlamında anlam kazanmıştır. Polonya halkı, ulusal bağımsızlık mücadelesi verirken, aynı zamanda sınıf mücadeleleri de yoğun bir şekilde yaşanıyordu. Polonya Sosyalist Partisi (PPS) içinde aktif rol alan Kelles-Krauz, ulusal bağımsızlık taleplerini sosyalist bir perspektifle birleştirmeye çalışmıştır. Kelles-Krauz’a göre, Polonya’nın bağımsızlığı, işçi sınıfının siyasi ve ekonomik özgürleşmesi için bir önkoşuldur. Ancak, bu bağımsızlık, burjuva sınıfının değil, işçi sınıfının önderliğinde gerçekleşmelidir.
Polonya burjuvazisinin, Rus Çarlığı ile uzlaşarak ulusal bağımsızlık mücadelesinden vazgeçebileceğini ve işçi sınıfına karşı mevcut düzeni savunabileceğini belirten Kelles-Krauz, bu nedenle, işçi sınıfının ulusal hareketlerin liderliğini ele alması gerektiğini savunur. Kelles-Krauz, bu yaklaşımıyla, dönemin diğer Marksist düşünürlerinden, özellikle de enternasyonalizmi ulusal taleplerin önüne koyan Rosa Luxemburg gibi isimlerden ayrılır. Luxemburg, Polonya’nın bağımsızlığını desteklemeyi, sosyalist devrimin evrensel hedeflerini zayıflatacağı gerekçesiyle reddetmiştir. Buna karşılık, Kelles-Krauz, ulusal bağımsızlığın sosyalist devrimin bir aşaması olduğunu savunarak daha pragmatik bir yaklaşım sergilemiştir.
Kelles-Krauz’un Teorisinin Modern Milliyetçilik Çalışmalarındaki Yeri
Kelles-Krauz’un Marksist milliyetçilik teorisi, modern milliyetçilik çalışmalarının öncülerinden biri olarak kabul edilir. Özellikle, milliyetçiliği tarihsel ve sınıfsal bir olgu olarak ele alması, onun fikirlerini 20. yüzyılın milliyetçilik teorisyenlerinden Hans Kohn ve Carlton Hayes gibi isimlerden daha önce ortaya konmuş bir katkı haline getirir. Kelles-Krauz, milliyetçiliğin kökenlerini ve etkilerini sistematik bir şekilde incelemiş ve bu olguyu Marksist bir çerçevede açıklamaya çalışmıştır. Kelles-Krauz’un teorisi, milliyetçiliği sadece bir ideoloji olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik ilişkilerin bir ürünü olarak görmesi açısından önemlidir.
Kelles-Krauz’un teorisi, özellikle sömürgecilik karşıtı mücadelelerin yoğunlaştığı 20. yüzyılda, ulusal kurtuluş hareketlerini sosyalist bir perspektiften destekleyen Marksist düşünürler için bir ilham kaynağı olmuştur. Örneğin, Lenin’in ulusal kendi kaderini tayin hakkı üzerine geliştirdiği teoriler, Kelles-Krauz’un fikirleriyle bazı benzerlikler taşır. Ancak, Kelles-Krauz’un teorisi, daha çok Polonya gibi Avrupa’daki yarı-sömürge toplumlara odaklanmış ve evrensel bir teori geliştirmekten ziyade, belirli tarihsel koşullara yanıt vermeyi amaçlamıştır.