Ahmet Türk: CHP, Kürt Sorununu Çözecek Kabiliyette Değil

DEM Parti’nin Mardin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ahmet Türk, CHP’nin 14 Mayıs seçimleri sürecinde kendileri ile açık görüşme yapılmadığını hatırlatarak, “CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil” dedi ve şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir araya gelmenin ve güçlü iki adaydan birinin etrafında toplanmanın doğru olduğuna inanıyorum. Çok farklı ideolojilerde olan partilerin bir araya gelmesiyle altılı masanın güçlü bir mesaj veremeyeceği inancı da bende vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bir taraftan, açık açık bir görüşmenin içine girmediler bizle, çünkü biz cüzzamlı olarak görülüyoruz herkes uzaktan mesaj göndererek temas kurmaya çalışıyor, bu yanlıştır.

Ahmet Türk, açıklamasının devamında, “Buna rağmen bütün gücümüzle Kürdistan’da Kılıçdaroğlu’na destek verdiğimiz ortaya çıkıyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununu çözeceğine inancımız yoktu. Bugün de yok. CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil. Bugün bir lider yok orada. Sayın Özgür Özel demokratik bir insan ama parti içinde Kürtleri kucaklayacak, hak ve özgürlüklerini sahiplenecek bir yapının CHP’de olduğunu düşünmüyorum.

Kürtlerin inkarı üzerinden bir siyaset yürütülmüş, bugün Kürtler CHP’den uzak durmuşsa bunun tarihi nedenleri var. Bugün bütün kurumlar Erdoğan’ın kontrolü altında. CHP’nin Kürt sorununu çözme gibi bir anlayışla ortaya çıkması halinde bunu çözebilecek bir güce sahip olmadığını ifade etmeye çalıştım. Bugün Kürtler üzerinde en büyük zulmü yürüten bugünkü iktidardır” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, KRT’de katıldığı programda gündemi değerlendirdi.

Çözüm sürecinin yeniden başlamasının kolay olmadığını belirten Türk, “Yeniden toplumu ortaklaştıracak bir siyasetin ortaya çıkmasıdır çabamız. Bugün milliyetçilik üzerinden apolitik kesimi kendi elinde tutmaya çalışan bir anlayış var. Kürtlerle ilgili düşmanca söylemler ortaya çıkıyor. Şu anda bir çözüm sürecinin başlayacağı konusunda da bir inanca sahip değilim” diye konuştu.

“Mardin’de büyük bir coşku ve partiyi sahiplenecek tutum var” diyen Ahmet Türk, kayyım konusunda ise görüşlerini şöyle dile getirdi:

“Bizim üzerinde durduğumuz halk iradesinin ortaya çıkmasıdır. İki dönemdir halk iradesi yok sayıldı. Bizim mücadelemiz bir demokrasi mücadelesidir. Türkiye’de adaletin, eşitliğin, barışın olduğu bir süreci yakalamaktır. Halka hizmet önemli ama bu ülkede demokrasinin kalıcı hale gelmesi için de mücadele ediyoruz. Kayyum atayabilirler ama bizim için önemli olan halkımızın buna rızasının olmadığını ortaya koymak. Elbette halkımıza hizmet etmek isteriz, yerel yönetimleri önemseriz. Bugün hukukun, adaletin olmadığı bir ülkede her şey olabilir.”

Başak Demirtaş’ın adaylık başvurusunda bulunması ardından da adaylığını çekmesi konusunda Demirtaş’a hak verdiğini söyleyen Ahmet Türk, şöyle konuştu:

“Başak Demirtaş’ın tutumu bence doğruydu. Partiyi sahiplenecek bir tavır gösterdi. Burada önemli olan Türkiye’nin her yerinden aday çıkarılması konusunda bir mesajdı. Bizim mücadelemiz bir demokrasi mücadelesidir. Kürt halkının sindirilme politikasına karşı demokrasiyi kalıcı hale getirmek için mücadele ediyoruz. ‘Zayıf’ aday ‘güçlü’ aday tartışması yürütüldü. Bizim siyasetimiz belli. Bugüne kadar inkar edilen bir halkın mücadelesini verdiğimiz için tabanımız niçin mücadele ettiğimizi çok iyi görüyor ve anlıyordur diye düşünüyorum.

Çözüm sürecinin yeniden başlayıp başlamayacağı konusunda görüşü sorulan Ahmet Türk, “Şu anda bir çözüm sürecinin başlayacağı konusunda da bir inanca sahip değilim” dedi. Türk, şöyle konuştu:

“Elbette ki mücadelemiz bir çözümün ortaya çıkması için, bunun mücadelesini veriyoruz. Kürtlere karşı yürütülen acımasız bir siyasetin sonuç almayacağını kendisi de görmek durumundadır. Cumhurbaşkanının kendi deyimiyle nasıl Filistinliler bitmezse Kürtler de bitmez.

Yeniden toplumu ortaklaştıracak bir siyasetin ortaya çıkmasıdır çabamız. Bugün milliyetçilik üzerinden apolitik kesimi kendi elinde tutmaya çalışan bir anlayış var. Kürtlerle ilgili düşmanca söylemler ortaya çıkıyor.

Şu anda bir çözüm sürecinin başlayacağı konusunda da bir inanca sahip değilim. Kobanê davası boş bir dava, bir kumpas davası. Kim ne derse desin sayın Öcalan’ın söylemlerinin Kürtler üzerinde bir etkisi var. Avukatlarıyla görüşeceği yeni bir sürecin başlamasının mesajını verecek bir süreci zorunlu görüyoruz.

‘Kürtler potansiyel tehlikedir, Türkiye’yi bölmeye çalışıyor’ mesajlarıyla ırkçı kesimleri Kürtlere karşı bir yere getiriyor. Bizim başından beri söylediğimiz halkların ortak demokratik değerler etrafında buluşmasıdır. Cumhuriyet’ten bugüne kadar Kürtleri susturmaya, sindirmeye çalışan bir mantıkla karşı karşıya kaldık. Bu mantık ne Türklere ne Kürtlere bir şey getirir.

Biz bir siyasi partiyiz, kimsenin arka bahçesi değiliz. Demokrasiyi içselleştiren kesimi kucaklayan bir siyasetimiz de var. Bizim tabanımız politize olmuş bir taban, ne yapacağını gayet iyi biliyor.”

“Bir sorunu çözmeniz için bir hakkı, hukuku içselleştirmeniz gerekiyor”

Çözüm sürecinin sona ermesi konusunda ise Erdoğan’ı işaret eden Türk, şunları söyledi: “Erdoğan’ın kontrolü dışında bir geliştiğine inanmıyorum. 7 Haziran seçimlerinde partimiz yüzde 13’lere çıktı. Erdoğan, Kürtlerin kendisine destek vereceğini düşünürken partimize destek verdi. Bir sorunu çözmeniz için bir hakkı, hukuku içselleştirmeniz gerekiyor. Kürtlerin bir halk olduğunu bir dilinin, kültürünün olduğunu içselleştireceksiniz. Televizyon karşısında bir araya gelerek bir sorun çözülmez.

CHP’nin tutumu da eleştiren Ahmet Türk, 14 Mayıs seçimleri sürecinde kendileri ile açık görüşme yapılmadığını hatırlatarak “CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil” dedi ve şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir araya gelmenin ve güçlü iki adaydan birinin etrafında toplanmanın doğru olduğuna inanıyorum. Çok farklı ideolojilerde olan partilerin bir araya gelmesiyle altılı masanın güçlü bir mesaj veremeyeceği inancı da bende vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bir taraftan, açık açık bir görüşmenin içine girmediler bizle, çünkü biz cüzzamlı olarak görülüyoruz herkes uzaktan mesaj göndererek temas kurmaya çalışıyor, bu yanlıştır.

Buna rağmen bütün gücümüzle Kürdistan’da Kılıçdaroğlu’na destek verdiğimiz ortaya çıkıyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununu çözeceğine inancımız yoktu. Bugün de yok. CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil. Bugün bir lider yok orada. Sayın Özgür Özel demokratik bir insan ama parti içinde Kürtleri kucaklayacak, hak ve özgürlüklerini sahiplenecek bir yapının CHP’de olduğunu düşünmüyorum. Kürtlerin inkarı üzerinden bir siyaset yürütülmüş, bugün Kürtler CHP’den uzak durmuşsa bunun tarihi nedenleri var. Bugün bütün kurumlar Erdoğan’ın kontrolü altında. CHP’nin Kürt sorununu çözme gibi bir anlayışla ortaya çıkması halinde bunu çözebilecek bir güce sahip olmadığını ifade etmeye çalıştım. Bugün Kürtler üzerinde en büyük zulmü yürüten bugünkü iktidardır.”

“İlkeli bir siyaseti esas almak lazım”

Ahmet Türk’ün açıklamalarından bazı satırbaşları ise şöyle: “Doğru bir rota izlediğinizde toplum sizi anlar ama bakıyoruz sol siyaset çok güçsüz. O zaman hem sosyalistler, devrimciler hem de demokrasi mücadelesi verenler kendilerini gözden geçirmelidirler. İlkeli bir siyaseti esas almak lazım.

Geçmişteki gibi bir akademisyen üzerinden verilecek bir mesajın anlamı yok. Sayın Öcalan’ın avukatları vardır, üç yıldır görüşmüyor. İstediği mesajı verme zemini ortada yok. Avukatlarıyla görüşürse, bazı mesajlar verilirse halk üzerinde bir karşılığı olacağını kabul etmek gerekiyor. Kürtler üzerinde elbette önemli bir etkisi var.

Paylaşın

Ahmet Türk, DEM Parti’nin Mardin Adayı

31 Mart’ta yapılacak seçimler yaklaştıkça, partilerde seçim ve aday çalışmalarını hızlandırdı. Mardin Büyükşehir Belediye başkan adaylığı için ilk turda rakibine fark atmasına rağmen adaylıktan çekilen Ahmet Türk, ikna edildi ve diğer adayın çekilmesi ile belediye başkan adayı oldu.

Ahmet Türk, 2014 ve 2019 yerel seçimlerinde de Mardin Büyükşehir Belediye başkanı olmuş, ancak iki kez yerine kayyım atandığı için toplam 17 ay belediye başkanlığı yapmıştı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanlığı için Ahmet Türk ve Devrim Demir’i aday göstereceğini açıkladı. Kentte bulunan bir düğün salonunda yapılan açıklamayı Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır yaptı. Açıklamaya çok sayıda kişi de katıldı.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre; İlk tur seçimlerinde kentin mevcut belediye eş başkanı Ahmet Türk ve Devrim Demir’in halk oylamasında en çok oy alan iki aday adayı olduğunu belirten Keskin Bayındır, “Kürt siyasetinde ve yerel yönetimlerde önemli bir tecrübesi olan Sayın Ahmet Türk’ün yeniden aday olması için Mardin halkı, delegeler ve kent dinamikleri yoğun bir ısrar ve arayış içerisinde olmuştur.

Öte yandan ön seçimlerde ikinci sırada yer alan Sayın Azad Yıldırım arkadaşımız kent dinamiklerinin, delegelerin ve halkımızın çağrısına uyarak demokratik bir olgunluk ve sorumlulukla aday adaylığından feragat ettiğini Mardin İl Seçim Koordinasyonumuza bildirmiştir.

Ön seçimlerin yapılması sürecine ve kent dinamiklerinin çağrılarına demokratik bir duyarlılıkla karşılık veren Azad Yıldırım, Gülizar İpek Bilek ve diğer tüm aday adayı arkadaşlarımıza tüm Mardin halkı adına teşekkür ediyoruz. Buna göre 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde Ahmet Türk ve Devrim Demir arkadaşlarımızın Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkan adaylarımız olduğunu başta Mardin halkı olmak üzere tüm kamuoyuna duyuruyoruz.

Ön seçimlerle verdiğimiz güçlü demokrasi sınavını, bir adım ileriye taşıyarak 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel yönetim seçimlerinde zafere ulaştıracağız. Her bir aday adayı arkadaşımız partimizin zafer halayının en ön saflarında yer almaya devam edecektir. Ön seçimlerle gerçekleştirdiğimiz demokrasi devrimini, Kürt halkının iradesi ve özgürlük mücadelesi etrafında zafere ulaştıracağımıza olan inancımız tamdır” dedi.

“Vereceğimiz sınav çok önemli”

Ahmet Türk yaptığı açıklamada, “Demokrasi mücadelemizin uzun bir tarihi var. Halkımız, zulme ve baskılara karşı geleceğini, kimliğini, dilini ve yerinde yönetime sahip çıkmak için çok büyük fedakarlıklar yaptı. Önümüzde bir yerel seçim var. Ama bu Kürt halkının geleceğini ilgilendiren bir seçim. ‘Kürtler hakkına, hukukuna, geleceğine, sahip çıkacak mı, sahip çıkmayacak mı?’ Bunun mesajını verecek.

Bugün alanlarda olan bizler, zindanlarda olan ve açlık grevinde olan yoldaşlarımızın sorumluluğunu taşıyoruz. Halkımızın sorumluluğunu taşıyoruz. Geleceğimizi belirlemek için vereceğimiz sınav gerçekten çok önemlidir. Biz çok iyi biliyoruz ki, bugün Kürt halkını sindirmeye çalışan, hatta yok etmeye çalışan bir mantıkla karşı karşıyayız. Eğer güçlü bir çıkış göstermezsek, birliğimizi ve beraberliğimizi güçlü bir hale getiremezsek, gerçekten daha fazla zulüm ile karşı karşıya kalacağız” diye konuştu.

Aday adaylarından Azad Yıldırım’a teşekkür eden Türk, “Azad arkadaşımız ikinci sırada seçimleri bitirdi ve feragat etti. Kendisine teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki hep birlikte bütün yoldaşlarımızla, arkadaşlarımızla bir bütünlük içerisinde bu sınavdan geçeceğiz. Devrim arkadaşımız ‘inşallah kazanırız’ dedi. Ben kazanacağımızdan eminim yeter ki görevimizi yapalım. Yeter ki halkımıza karşı sorumluluğumuzu yerine getirelim” dedi.

Mardin Büyükşehir Belediyesi eş başkanlığı için yaptığı aday adaylığı başvurusunu birinci turda seçilememesi nedeniyle çektiğini belirten Ahmet Türk, “Daha önce yüzde 50’yi aşmamam durumunda çekileceğimi açıklamıştım. Halkın sahiplenmesinde dolayı halka teşekkür ediyorum. Aktif siyasetten çekiliyorum. Kürt halkının mücadelesini farklı platformlarda sürdüreceğim” demişti.

Paylaşın

Ahmet Türk, Aktif Siyaseti Bıraktığını Duyurdu

Eski Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, aktif siyasetten çekildiğini belirterek, “Kürt halkının mücadelesini farklı platformlarda sürdüreceğim” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), dün 10 il ve bağlı birçok ilçede belediye eşbaşkanları, belediye meclis üyeleri ve il genel meclis üyelerini belirlemek için halk oylaması gerçekleştirdi.

Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanlığı için aday adaylığı başvurusu yapan Ahmet Türk, daha önce yaptığı açıklamada birinci turda seçilememesi halinde aday adaylığından çekileceğini belirtmişti.

Türk, dün yapılan seçimlerde sandıktan birinci çıktı. Ancak yüzde 50+1 barajını geçemedi.

Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Türk, aday adaylığından çekildiğini duyurdu. Türk, “Daha önce yüzde 50’yi aşmamam durumunda çekileceğimi açıklamıştım. Halkın sahiplenmesinde dolayı halka teşekkür ediyorum. Aktif siyasetten çekiliyorum. Kürt halkının mücadelesini farklı platformlarda sürdüreceğim” dedi.

Ahmet Türk kimdir?

1942 yılında Mardin’de dünyaya gelen Ahmet Türk, 1973’te Demokratik Parti’den Mardin Milletvekili olarak seçilen Türk, daha sonra buradan istifa ederek CHP’ye katıldı ve 1980 yılına kadar siyasi hayatına burada devam etti.

1987 yılında SHP’ye katılan Türk, 1989 yılında Paris’te düzenlenen Kürt konferansına katıldığı gerekçesiyle SHP’den ihraç edildi. Ahmet Türk, 2009 yılında kapatılan DTP’nin kurucularından olmuştur.

2007 Genel Seçimlerinde Bağımsız Mardin Milletvekili olarak meclise giren Türk, kurucusu olduğu DTP 2009 yılında kapatılınca milletvekilliği düştü. 2014 yılında BDP’nin desteği ile Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Ahmet Türk, 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde HDP Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı oldu.

Paylaşın

Ahmet Türk: Demokratik Siyaset Yaptığımız İçin Yargılanıyoruz

“İhaleye fesat karıştırma” iddiasıyla hakkında açılan davada hakim karşısına çıkan Ahmet Türk, “Burada demokratik siyaset yaptığımız için hedef alınıyoruz. Burada usulsüzlükler nedeniyle yargılanmıyoruz. Açılan bu davalar siyasidir” dedi ve ekledi:

“İktidara muhalefet olduğumuz için bu dava açılmıştır. Sadece ağır ceza mahkemesinde kayyımın atadığı bütün daire başkanları hakkında davalar açıldı. Nasıl ihaleler yapıldığı dosya tutanaklarında mevcuttur. O dosyaların da dosyaya istenmesini talep ediyorum.”

Duruşma sonrası açıklamada bulunan Ahmet Türk, “Kayyım bütün yolsuzluklarını örtmek için bizi hedef haline getirmiş. Bizim hukuka uygun yaptığımız işler hukuka uygun değilmiş gibi bir dava açılmış” dedi.

Yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk hakkında, 31 Mart 2019 seçimleri sonrası ağaç sulama şirketinin sözleşmesini uzatması gerekçe gösterilerek “ihaleye fesat karıştırma” iddiasıyla açılan davanın 4’üncü duruşması görüldü. Mardin 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Türk ve avukatları katıldı.

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada Ahmet Türk, belediye başkanlığı yaptığı süre içinde bütün ihaleleri şeffaf bir şekilde yaptığını dile getirdi.

Türk, “Bu ihalede müteahhit zaten kayyım tarafından getirilmiş bir müteahhitti. Haziran ayında müteahhittin sözleşme süreci bitti. Yeniden ihale sürecinin başlatılması 45 günlük süre alıyordu. Biz de ağaçların kurumaması için müteahhittin sözleşmesini uzatma kararı aldık. Yaptığımız sadece bu. Bunun aksini yapsak ağaçlar kuruyacak, zarar daha büyük olacaktı. Burada bir ihale yapılmadı sadece sözleşme süresi uzatıldı” dedi.

Kayyımın bütün yolsuzluklarını ortaya çıkardığını ve kamuoyuna anlattığını kaydeden Türk, “Bunun üzerine kayyım müteahhitti çağırıyor ve ‘Ahmet Türk hakkında ifade verirsen ne istersen veririm’ diyor. Müteahhit bunun üzerine ‘ben vicdanımı satamam’ dediği için gözaltına alınıyor. Burada bir hesaplaşma için açılan bir dava var. Bir yolsuzluk ve usulsüzlük yok. Sadece yaz mevsimine girdiğimiz için süreyi uzattık” diye belirtti.

Kayyım döneminde yapılan bütün ihalelerin usulsüz olduğunu ve bu konuda bugüne kadar tek bir davanın açılmadığını aktaran Türk, “Burada demokratik siyaset yaptığımız için hedef alınıyoruz. Burada usulsüzlükler nedeniyle yargılanmıyoruz. Açılan bu davalar siyasidir. İktidara muhalefet olduğumuz için bu dava açılmıştır. Sadece ağır ceza mahkemesinde kayyımın atadığı bütün daire başkanları hakkında davalar açıldı. Nasıl ihaleler yapıldığı dosya tutanaklarında mevcuttur. O dosyaların da dosyaya istenmesini talep ediyorum” diye konuştu.

Türk’ün ardından avukatlar savunma yaptı. Avukatlar, ek süre talebinde bulundu. Savcı, eksik hususların giderilmesi yönünde mütalaa verdi. Mahkeme, duruşmayı 6 Aralık’a erteledi.

Duruşma sonrası Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Ahmet Türk, “Kayyım bütün yolsuzluklarını örtmek için bizi hedef haline getirmiş. Bizim hukuka uygun yaptığımız işler hukuka uygun değilmiş gibi bir dava açılmış” dedi.

Paylaşın

YSP’li Aslan’dan ‘Bireysel Silahlanma’nın Araştırılması Talebi

Yılın ilk yedi ayında bin 938 silahlı şiddet olayı yaşandığını ve olaylarda bin 200 kişi hayatını kaybettiği, bin 960 kişi de yaralandığını ifade eden Yeşil Sol Parti Milletvekili George Aslan, bireysel silahlanmanın araştırılmasını için Meclis araştırma önergesi verdi.

YSP’li Aslan, araştırma önergesinde, “Toplumun can güvenliğinin sağlanması için bir an önce silah kullanımını ortadan kaldıracak ya da en aza indirecek tedbirler alınmalı, bireysel silahsızlanma için eğitim programları ve stratejiler geliştirilmeli ve ruhsatlı ya da ruhsatsız silah edinmeyi zorlaştıracak düzenlemeler getirilmelidir” ifadelerine yer verdi.

Yeşil Sol Parti Mardin Milletvekili George Aslan, Türkiye’de bireysel silahlanmaya bağlı olarak artan şiddet olaylarının engellenmesi ve bireysel silahlanmaya karşı önleyici tedbirler alınması için Meclis araştırma önergesi verdi.

Bianet’in aktardığına göre, bireysel silahlanmanın toplumun güvenliğini her geçen gün daha da tehdit eder hale geldiğini söyleyen Aslan, erkek şiddeti sonucu yaşamını yitiren kadınları hatırlattı ve ekledi:

“Kadın cinayetlerinin çoğunun ateşli silahlarla işlendiği göz önüne alındığında bireysel silahlanma özellikle de kadınların can güvenliğini tehlikeye atmakta ve kadına yönelik erkek şiddetini derinleştirmektedir.

Geçtiğimiz hafta İstanbul’un Esenyurt ilçesinde bir tekel bayisinde yaşanan silahlı saldırı sonucu iki yurttaşın yaşamını yitirmesi ve Gaziosmanpaşa ilçesinde bir taksi şoförünün yolcularına açılan ateş esnasında hayatını kaybetmesi artan bireysel silahlanmanın yeniden kamuoyunun gündemine oturmasına neden olmuştur.”

Aslan, önergede Umut Vakfı’nın 2023 verilerini ve Jandarma Genel Komutanlığının atıf yaptı ve  yılın ilk yedi ayında bin 938 silahlı şiddet olayı yaşandığını söyledi. Olaylarda bin 200 kişi hayatını kaybettiği , bin 960 kişi de yaralandığını ifade etti:

Söz konusu silahlı şiddet olaylarında 1653 silah kullanılmıştır. Bunların 397’sinde uzun namlulu silah dahil tüfek, 1187’sinde tabanca, 60’ında beylik silahları, 285’inde ise çoğunluğu bıçak olmak üzere kesici aletlerle gerçekleştirilmiştir.

Jandarma Genel Komutanlığı’nın verilerine göre 2018-2021 yılları arasında silah bulundurma ruhsatı yüzde 100’ün üzerinde artmıştır. 2018’de 7 bin 630 olan silah bulundurma ruhsatı alan kişi sayısı, 2021 yılında 16 bin 569 olmuştur. 2018’de 3 bin 41 kişi taşıma ruhsatı alırken bu sayı 2021’de 9 bin 870’e çıkmıştır.”

“Silah edinmeyi zorlaştıracak düzenlemeler getirilmeli”

Çocukların silaha erişiminde de artış olduğunu vurgulayan Aslan, devamında şöyle dedi:

“Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre ise çocukların silaha erişiminde de artış yaşanmaktadır. Bakanlığın açıkladığı ceza mahkemelerinde açılan dosyaların yaşa ve cinsiyete göre dağılımına göre 2022’de ‘Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’ kapsamında 3 bin 352 çocuk yargılanmıştır.

Silah ya da bıçak kullandığı, bulundurduğu ya da ticaretini yaptığı gerekçesiyle hakkında dosya açılan 3 bin 352 çocuktan 455’i 12-14, 2 bin 897’si de 15-17 yaş grubundadır.

Toplumun can güvenliğinin sağlanması için bir an önce silah kullanımını ortadan kaldıracak ya da en aza indirecek tedbirler alınmalı, bireysel silahsızlanma için eğitim programları ve stratejiler geliştirilmeli ve ruhsatlı ya da ruhsatsız silah edinmeyi zorlaştıracak düzenlemeler getirilmelidir.

Bu nedenle artan bireysel silahlanmaya bağlı olarak yaşanan silahlı şiddet olaylarının önlenmesi ve bireysel silahlanmaya karşı önleyici tedbirler alınması amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederim.”

Paylaşın

Doğu Ve Güneydoğu’daki 15 Barodan Provokasyonlara Karşı Tedbir Alınması Çağrısı

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, aralarında Diyarbakır, Mardin ve Van barosunun da olduğu 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

15 baro tarafından yapılan açıklamada, “Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı konuşma sırasında taşlı saldırıya uğramasının ardından Doğu ve Güneydoğu’daki 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

Ağrı, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van Baroları adına yapılan ortak yazılı açıklamada, seçim propagandalarının yoğunlaştığı bir dönemde; dün Erzurum’da yaşananların seçim süreci ve güvenliği açısından endişelere yol açtığı belirtildi.

VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’ın aktardığına göre, provokasyonlara karşı gerekli önlemlerin alınması çağrısı yapılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.”

Paylaşın

Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve Batman’da Operasyonlar

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa’da operasyonlar düzenlendi. Operasyonlarda aralarında gazeteci, siyasetçi ve avukatın da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

Haber Merkezi / Dosyaya gizlilik kararı getirilirken, gözaltına alınanlar hakkında 24 saat avukatlarıyla görüşme yasağı getirildi.

Gözaltına alınanlar arasında, 2017 yılı Nevruz kutlamaları esnasında polis tarafından öldürülen Kemal Kurkut’un vurulma anını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök, Mezopotamya Haber Ajansı çalışanları, Yeni Yaşam Gazatesi Yazı İşleri Müdürü Osman Akın, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şube Eş Başkanı Avukat Halise Dakalı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in basın danışmanı Sezen Mercan, Amed Şehir Tiyatrosu sanatçıları ve bazı HDP’li siyasetçiler olduğu öğrenildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Tayyip Temel sosyal medya hesabı üzerinden bir ”seçim arifesinde” yapılan operasyonla ilgili yaptığı paylaşımda ”Kaybetmekten kurtulamayacaksınız” ifadesini kullandı ve gözaltına alınanlar arasında HDP’nin MYK üyeleri ile başkan yardımcılarının da yer aldığını belirtti.

Diyarbakır Barosu, operasyonu kınayan bir açıklama yaptı. Temel hak ve özgürlüklere s keyfî bir biçimde müdahale edildiğini savunan baro, avukatlar, hak savunucuları ve bağlı olunan meslek örgütleri ile sivil toplum örgütlerinin yargı eliyle hedef alındığını ceza tehditlerine maruz bırakılan bir süreç yaşandığını vurguladı.

Baro açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

”Yakalama, gözaltı, tutuklama gibi koruma tedbirleri, hak savunucuları üzerinde yersiz, gereksiz ve ölçüsüz şekilde kötüye kullanıldığı gözlenmekte, avukat görüş yasağı ile soruşturma dosyasında gizlilik kararı alınmıştır.

“Yargılananların haklarındaki suçlamaların niteliği ve sebeplerinden en kısa sürede haberdar edilmesi adil bir yargılamanın gereğidir. Meslektaşımıza ilişkin soruşturma dosyası hakkında kısıtlama kararı ve avukat görüş yasağı bulunmakta olup, avukatlarının soruşturma dosyasına erişimi ve bilgi sahibi olması engellenmektedir. Meslektaşlarımıza, gazetecilere ve hak savunucularına yönelik hukuka aykırı, özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal edici uygulamaya son verilmeli, derhal serbest bırakılmalıdır.”

Paylaşın

12 Baro Başkanına ”Pençe -Kılıç” Soruşturması

TSK’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine 20 Kasım’da düzenlediği ve ”Pençe -Kılıç” adı verilen herakatının barış zeminine zarar verdiğini savunan ortak bir yazılı açıklayan 12 baro başkanı hakkında soruşturma açıldı.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi halinde baro başkanlarının ifadelerinin alınabileceğini söyledi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Ağrı, Batman, Bingöl, Tunceli, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak ve Van Baro başkanları hakkında soruşturma açtı.

Haklarında soruşturma açılan 12 baro başkanı TSK’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine 20 Kasım’da düzenlediği ve ”Pençe -Kılıç” adı verilen herakatının barış zeminine zarar verdiğini savunan ortak bir yazılı açıklama yayınlamışlardı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, ortak açıklamada ismi geçen 12 baro başkanı hakkında “Türk Ceza Kanununun 301. maddesi kapsamında “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama” suçu şüphesiyle soruşturma açıldı.

“Her koşulda barışı savunmalıyız” başlığıyla yayınlanan ortak açıklamada barolar, Kürtlerin yoğun yaşadığı alanlara askeri operasyonlar düzenlemenin sorunu derinleştirdiğini belirterek asıl yapılması gerekenin toplumun her kesimiyle barışmak olduğu ifade edilmişti.

Açıklamada, hükümete barışçıl siyasi çözümler araması çağrısı yapılmıştı.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’e soruşturma ile ilgili konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi halinde baro başkanlarının ifadelerinin alınabileceğini söyledi.

”Kürt sorununun güvenlikçi politikalar ile çözülmeye çalışıldığı dönemlerde barışçıl çözümler için yapılan açıklamalar bu tür soruşturmalar ile neticeleniyor. Daha önce de baromuz hakkında defalarca soruşturma açılmıştı. Açılan bu soruşturmalar da devletin bu dönem izlediği politikalardan bağımsız değil.”

Benzer açıklamalar nedeniyle daha önce başlatılan farklı soruşturmaların Baro yönetimine açıldığını hatırlatan Eren, ”Bu sefer soruşturmayı sadece benim adıma açmışlar” dedi.

Nahit Eren hakkında 301’nci maddeden açılmış devam eden dört ayrı soruşturma var.

Irak’ın kuzeyinde, Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde, Perek adındaki tatil beldesine düzenlenen ve 9 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyla ilgili açılan yapılan açıklamayla ilgili Diyarbakır Barosunun 11 kişilik yönetim kurulu üyelerinin tamamına soruşturma açılmıştı.

Paylaşın

HDP’li Vekil Habip Eksik, Polis Müdahalesinde Yaralandı

Abdullah Öcalan’ın 1998’de Suriye’den ayrılmasının yıldönümünde Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve bazı sivil toplum örgütleri tarafından, Diyarbakır, Van, İstanbul, Urfa, Mardin, İzmir, Hakkari’de yapılmak istenen yürüyüşlere polis müdahale etti.

Haber Merkezi / Hakkari Yüksekova’daki yürüyüşte HDP Iğdır Mİlletvekili Habip Eksik darp edildi. Yaralanan Eksik hastaneye kaldırıldı. Müdahalede 20 kişi de gözaltına alındı.

Özgürlükçü Hukukçular Deneği Hakkari şubesinin Sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda “Yüksekova’da bugün yapılması planlanan yürüyüşte çok sayıda üyemiz, parti üye ve yöneticileri darp edilerek gözaltına alındı. Vekiller de darp edildiler. Hukuksuzlukların takibini yapmak için alanda ve karakoldayız” ifadeleri yer aldı.

Van’da 55 gözaltı

İzmir’de gerçekleştirilen protesto eyleminde HDP İl Eşbaşkanları Berna Çelik ve Çınar Altan ile ismi öğrenilmeyen 1 kişi gözaltına aldı. Van’da gerçekleştirilen yürüyüş ve açıklamada aralarında HDP’li yöneticilerin de olduğu 55 kişi gözaltına alındı.

Diyarbakır’da 31 gözaltı

Diyarbakır’da HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, HDP PM üyeleri Beybün Aslan ve Raci Bilici, DBP İl Eşbaşkanı Hayrettin Altun, HDP İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy ve Zeyat Ceylan, HDP İl Eşbaşkan Yardımcısı Mervan Yıldız, Emine İnan, Şadiye Hayme, MEBYA-DER Eşbaşkanı Meryem Soylu, Figen Ekti, Mehmet Zeki Bağcık, Halil Memiş, Mithat Altaç, Mehmet Ali Altınkaynak, Hüsnü Aslan, Mehmet Şirin Gürbüz, Mehmet Asana, Sedat Yiğit, Murat Çoban, Şirin Şehir, Mehmet Oruç, Muharrem Bulat, Meryem Yıldız ve soy isimleri öğrenilemeyen Meryem, Leyla, Hebun, Sümeyye, Beytocan, Abidin ve Vedat’ın da aralarında olduğu en az 31 kişi gözaltına alındı.

İstanbul’da 26 gözaltı

İstanbul İstiklal Caddesi, Kadıköy ve Esenyurt’ta yapılan yürüyüşlerde HDK Eşsözcüsü Esengül Demir ile Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal ve Ömer İbrahimoğlu’nun da aralarında olduğu en az 26 kişi gözaltına alındı.

Paylaşın

Cezası Biten Eski HDP Milletvekili Gülser Yıldırım, Tahliye Edilmiyor

Halkların Demokratik Partisi Eski (HDP) Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, hakkında verilen hapis cezası üç ay önce bitmesine rağmen tahliye edilmiyor. Yıldırım hakkında bugüne kadar başka bir dosyadan herhangi bir tutuklama kararı bulunmamakta.

4 Kasım 2016’da tutuklanan ve 8 Şubat 2019’da ise “örgüt üyeliği” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verilen Yıldırım’ın karar tarihinde 2 yıl 4 aylık tutukluğuna rağmen “makul süre aşılmadığı” gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verildi.

İnfaz Kanununa göre; Yargıtay’ın cezayı onaması halinde Yıldırım 5 yıl 7 ay 16 gün cezaevinde kalması gerekiyor. Ancak Yıldırım, 5 yıl 10 ay 8 gündür (11 Eylül itibariyle) cezaevinde tutuluyor. 3 ay önce hapis cezasının infazını tamamlayan Yıldırım, serbest bırakılmıyor.

Yargıtay’dan cevap yok

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; Yargıtay da henüz dosya kapsamında karar vermedi. Yargıtay, aynı zamanda mevcut duruma dikkat çekmek amacıyla Yıldırım’ın avukatları tarafından verilen dilekçelere de cevap vermedi.

Avukatlar; Yargıtay’a farklı tarihlerde yazdıkları 4 dilekçeyle dava dosyasının bozulması ve derhal tahliye kararı verilmesi talebinde bulundu. Ancak Yargıtay, dilekçelere cevap vermeyerek, Yıldırım’ın tahliyesi konusunda da herhangi bir görüş bildirmedi.

Mahkeme yetkisi olmadığı halde tutukladı

Yıldırım’ın avukatı Azad Yıldırım, müvekkilinin 4 Kasım 2016’da gözaltına alınmasının ardından Diyarbakır’a götürüldüğünü ve tutuldukları karakola bombalı saldırı olduğunu hatırlatarak, Diyarbakır Savcılığı ve Diyarbakır Sulh Ceza Hakimliklerinin yetkileri olmadığı halde hukuksuz şekilde tutuklama kararı çıkarıldığını söyledi.

Yapılan hukuksuzluklarla mücadele sonucunda dosyanın Mardin’e gönderildiğini belirten Av. Yıldırım, şunları söyledi: “Daha sonra soruşturmayı yürüten savcı hakkında FETÖ üyeliğinden dava açıldığı da basına yansıdı.

“Bütün bu hukuksuzluklar bu şekilde bitmedi. Daha sonra dosya Mardin’e gelmesiyle beraber Mardin’de de bizim defalarca tahliye taleplerimiz reddedildi.

“Başka dosyadan verilmiş karar yok”

Aynı duruşma salonunda bir önceki dosyada görülen FETÖ davalarında toplam bir yıl, bir buçuk yıl tutuklu kalan ve 7 yıl 6 ay hapis cezası alan sanıkların tamamı tahliye edilirken, bizim müvekkilimiz 3 yıl, 4 yıl tutuklu kalmasına rağmen ısrarla tahliye edilmedi.

Müvekkilim bütün infazını tamamlamış ve 3 aydır hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulmaktadır. En son verdiğimiz dilekçeye de Yargıtay adeta kulaklarını kapatmış ve hukuksuz bir şekilde müvekkil cezaevinde tutulmaktadır.

Gülser Yıldırım hakkında bugüne kadar başka bir dosyadan herhangi bir tutuklama kararı söz konusu değildir. Sadece Kobanê davasında ev hapsi tedbiri uygulanmıştır.”

Paylaşın