Saadet Partisi Lideri Arıkan: “Dindarlar Yolsuzluk Yapmaz” Algısı Yıkıldı

İzmit’te gazetecilere konuşan Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, iktidara seslenerek, “Son 23 yılda yapılan ülkemizde en büyük kötülük, ‘dindarlar yolsuzluk yapmaz’ algısı Türkiye’de yıkılmış oldu” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Kocaeli’nin İzmit ilçesinde gazetecilere konuştu.

Karar’ın aktardığına göre; 23 Nisan’da İstanbul merkezli olarak meydana gelen depremi hatırlatan Arıkan, şu ifadeleri kullandı:  “Nüfusumuzun yüzde 98’i deprem tehlikesi ile karşı karşıya ve iki yıl önce Kahramanmaraş’ta da bir deprem yaşadık. Biz Kurtuluş savaşında 37 bin şehit verdik fakat depremde 2 katı vatandaşımızı kaybettik.

Depremden sonra ders alındı sandık, çok fazla açıklama yapıldı fakat görüyoruz ki ders alınmamış. Yakın zamanda deprem bölgesindeydik ve gördük ki daha evlerin 3’te1’i teslim edilmiş üstüne ucube bir yasa çıkarttılar imar barış yasası ve bununla süreç daha da kötü hal aldı.”

Arıkan, sözlerine şöyle devam etti: “Rahmetli Ecevit geçmişte 1 yıla mahsus özel iletişim vergisi getirdi bu uzatıla uzatıla bugüne getirildi. 2004 yılında kalıcı hale getirdik ve sonrasında özel iletişim vergisini kendi mü harcayacak noktaya geldiler. 26 yıllık birikim kendi hatalarıyla buharlaştırdı. Bizler olabildiğince veriye dayanıyoruz 2025 yılında 500 milyar lira fakat faize ayrılan para 2 trilyon insana verilen değeri burada görüyoruz.

En kalabalık şehir İstanbul. İktidar her gelmeden İstanbul’u bırakacağını söylüyor fakat geldikten sonra İstanbul daha da doluyor. Bir İstanbul Anadolu’ya yetebilir ama bir Anadolu İstanbul’a yetmez. Depremde yapılacak bir önlem yok üstüne Kanal İstanbul gibi akıla zarar bir proje konuşuluyor.”

Gazze’de yaşananlara da değinen Arıkan, şunları söyledi: “Gazze’deki insanlar hicret etsinler, işler düzelince oraya dönerler diyenler var. Gazze düşerse insanlık ölür. Mesele Gazze, Araplar meselesi değil. Trump gelmeden önce kapalı kapılar ardında konuşulanlar, Trump gelince kameralar önünde canlı yayında konuşulmaya başlandı.

Gazze düşerse Kıbrıs, Türkiye’nin de içinde olduğu bu topraklarda Büyük İsrail devletini kurmak istiyorlar. Bugün Gazze’de yapılmayan tek bir şey kaldı: bölgeye askeri bir güç göndermek.

Bir de Kıbrıs Meselesi var. Kıbrıs Harekatı sonrası Ambargo yapan Amerika’ya tüm üslerine Türk Bayrakları çekerek geri adım atmadılar. Amerika geri adım atmak zorunda kaldı. Ey İsrail, Ey Rusya, Ey Amerika diye sesleniyoruz ama daha sonra U dönüşü yapmak zorunda kalıyoruz. Geçmişte Dindarlar yolsuzluk yapmaz algısı vardı. Son politikalara nedeni ile bu algı yıkılmış oldu.

Bugün Türkiye’de seçim olması gerekir ama iktidar ısrarla bütün muhalefet partilerinin erken seçim istemesine rağmen seçimin olmayacağını, vaktinde yapılacağını söylüyor. 2027 Kasım’ından bahsediyorlar. Ben de ‘2027 Kasım’ında seçim olacaksa biz Saadet Partisi olarak buna destek vermeyiz’ diyorum.

Niye? Madem durduk, bir 6 ay daha dururuz; 2028’in mayıs ayında seçim yapılır. İktidarın yaptığı algı operasyonundan biri de aylardır ‘Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim?’ tartışması yapılıyor.

Ben de diyorum ki asıl tartışması gereken iktidarın, Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim? Bunun tartışılması lazım. Niye? Eğer seçim vaktinde yapılacaksa Sayın Erdoğan tekrar aday olamayacağına göre Cumhur İttifakı’nın adayı kim olacak? ‘Efendim biz 2027’nin Kasım ayında yaparak Sayın Erdoğan’ın adaylığının önünü açacağız.’

Muhalefetin desteğine ihtiyaç var. Muhalefet de bu noktada destek olmayacağını açıklıyor. Tartışması gereken husus sayın Erdoğan’ın aday olmadığı takdirde; ki seçimler vaktinde yapıldığında olamayacak, kimin aday olacağının tartışılması gerekir.”

Paylaşın

Saadet Partisi Lideri Arıkan: Sürece Dahil Olmaya Hazırız

Yeni Yol Partisi grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, PKK’nın silah bırakma sürecine ilişkin, “Son 40 yılda maddi manevi enerjimizi tüketen meselenin çözümü için Milli Görüş’ün, Saadet Partisi’nin birikimini sürece dahil etmeye hazırız” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yeni Yol Partisi grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu. Karar’ın aktardığına göre; Mahmut Arıkan’ın konuşmasında öne çıkanlar şu şekilde:

Bu sene Ramazan, Türkiye için kardeşlik vakti olmalıdır. Şüphesiz en güçlü kardeşlik bağları Türkler ve Kürtler arasındadır fakat bunu gölgelemek istiyorlar… Zamanımızı, gençlerimizi, huzur ve güvenliğimiz, umutlarımızı, kardeşliğimizi kaybettik. Artık tahammülümüz kalmadı.

Türkiye olağanüstü bir süreçten geçiyor. Terör örgütlerinin kendini feshetmesini ve çabaları önemli buluyoruz. Bizler bu konuda bedel ödeyen, tecrübesi en çok olan siyasi partileriz… Biz meselenin özünü biliyoruz. Türk’ün Kürt diye, Kürt’ün Türk diye bir sorunu yoktur. Sorun milleti ayrıştırmaya çalışanlardadır.

Çözüm sürecinde ortaya çıkan adımların süreç doğru yürütülmediği için nasıl hayal kırıklığına dönüştüğünü hatırlıyoruz. Yapılan en büyük hatalardan biri Kürt meselesiyle PKK sorununun karıştırılması oldu. Sanki PKK Kürtlerin tek temsilcisi. Bugün de aynı hata yapılıyor. Yeni bir hayal kırıklığından endişe duyuyoruz. Sürecin şeffaf yürütülmesi ve toplumun sürece dahil edilmesini talep ediyoruz.

Çözüm etnik ve mezheplere dayalı yeni etnik devletler kurmak değil, parçaları gidererek daha büyük birlikteliğe gitmektir… Çözüm namlunun ucunda değildir. İlme, hukuki değerlere bağlı kalınmalıdır. Hiçbir çözüm İslam faktörünü göz önüne almadan tasarlanamaz.

“Sürece dahil olmaya hazırız”

Bölgemizde oynanan oyunları dikkate almadan politika oluşturmak çözümü zorlaştıracaktır. Ülkemiz etnik ve mezhep temelli tartışmaların laboratuvarı haline getirilmek isteniyor… Son 40 yılda maddi manevi enerjimizi tüketen meselenin çözümü için Milli Görüş’ün, Saadet Partisi’nin birikimini sürece dahil etmeye hazırız… Küresel güçlerin çıkarları uğruna bölgeyi kaosa sürükleme çabalarına karşı uyanık olmalıyız.

Trump’ın Gazze hakkındaki skandal paylaşımı insani değerleri derinden yaraladı. Dostum diye kendisine hitap edenler kanaatlerini gözden geçirmeli. Gazzelilerin hak ve onuru sosyal medya eğlencesi değildir. Gazze’nin masum insanları magazin unsuru değildir. Bir insanlık dramıdır.

Trump ve ABD’nin ne kadar dost olduğunu Trump ve Zelenskiy kavgasında tüm dünya gördü. Ülkemize karşı kullandıkları ve iş birliği yaptıkları da umarım görmüştür. Batı hakkı değil, kuvveti üstün tutar ve ancak güçten anlar sözünün ete kemiğe bürünmüş halidir.

Bir kez daha gördük ki Sam amcanın ipiyle kuyuya inilmez. Batı’nın ipiyle kuyuya inen Zelenskiy kuyuda kaldı. Güçten anlayana güçle karşılık verebilirsiniz. Savunma sanayi kuruluşlarımıza sesleniyorum, üretebildiğiniz kadar üretin. D8’i yanınıza alın. Saadet Partisi’ni her zaman yanınızda bulacaksınız.

AK Parti’nin savunma sanayi yatırımları tek başına yetmiyor. Savunma, kalkınma, refah, demokrasi, adalet, üretim bir arada olmuyor mu? Biz mümkün olduğunu söylüyoruz. Bu iktidar yıllarca köprü ve tünellerle övündü. Emeği geçenlerin işleri rastgitsin ancak yol yapacağım derken adaleti unuttu. Tünellerin sonu hukuksuzluğa, yolsuzluğa çıkar oldu. Asgari ücretli, emekli, memur tünelin sonundaki ışığı göremez oldu.

Bunlar olurken diplomayı tartışacaksak diplomalı işsizleri tartışalım. Mülakatta elenen kardeşlerimizi tartışalım… Çok övündükleri enflasyona yenik düşürmedik dedikleri asgari ücret daha vatandaşın eline geçmeden açlık sınırının altında kaldı… İnsanlar neden sosyal yardıma muhtaç diye sormak yerine bununla övünen iktidarın hali içler acısı.

25 yılda yapamadığınız neyi yapmak için bir 5 yıl daha istiyorsunuz? Krizi normalleştirmeye çalışıyorsunuz. Ekonomik kriz artık sistematik bir başarısızlık haline geldi. Rant projeleriyle milletin kaynaklarını heba eden yönetim bu sorunun müsebbibidir.”

Paylaşın

Saadet Partisi Lideri Arıkan: Türkiye Toksik Demokrasi Düzenine Hapsoldu

Yeni Yol Grubu’nda konuşan Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan,  Erdoğan’ın “toksik demokrasi” ifadesine katıldığını belirterek, “Bugün her muhalif sesin susturulduğu, yargının siyasi infazlara alet edildiği, her güne yeni bir kayyumla başladığımız bir demokrasi toksik bir demokrasidir. Bu kadar toksikliğin sebebi otoriter zihniyettir” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yeni Yol Grubu’nun grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Karar’ın aktardığına göre; Konuşmasına, 14 yıl önce vefat eden merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ı anarak başlayan Arıkan, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik tabloya ilişkin sert eleştiriler yöneltti.

Arıkan, Erbakan’ın sadece ekonomik kalkınmayı değil, ahlaki ve manevi kalkınmayı da hedeflediğini belirterek, “Milli Görüş hareketini kurduğunda Türkiye için yeni bir dönem başlamıştı. O günden bugüne Milli Görüş’ün hesap edilmediği tek bir denklem olmadı” dedi.

28 Şubat sürecini de değerlendiren Arıkan, “Cumhuriyet tarihi darbeler tarihidir. Demokratik hayatımız 10 yılda bir darbelerle kesintiye uğratıldı. Bu darbelerin en kirlisi şüphesiz 28 Şubat’tır. Bu darbe sadece demokrasiyi değil, milletin geleceğini de çalmıştır” ifadelerini kullandı.

Arıkan, 28 Şubat’ın iki ana sebebi olduğunu belirterek, “Biri, rantçılara giden hortumun kesilmesi, yani denk bütçe yapılması; diğeri ise D-8’in kurulmasıdır. Birinci gerekçe içerideki rantçıları, ikinci gerekçe ise emperyalist dış güçleri rahatsız etti” diye konuştu.

“28 Şubat’la gerçekten hesaplaşmak istiyorsanız, bankalardan bir gecede 50 milyar doları hortumlayanların yakasına yapışmalısınız” diyen Arıkan, “Bir yılda faize trilyonlar ödemekle değil, tıpkı Erbakan Hoca gibi denk bütçe yapmakla hesaplaşabilirsiniz” dedi.

Türkiye’nin köklü değişikliklere ihtiyacı olduğunu vurgulayan Arıkan, “AKP yönetimine kimlerin gelip gittiğinin, yeni kabinede kimin bakan olup olmayacağının hiçbir önemi yoktur. Bu değişiklikler sadece AK Parti’de makam ve mevki bekleyenleri heyecanlandırmaktadır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulunan Arıkan, “Siyaset dilinde çatışma ve gerilim değil, sağduyu ve diyalog esas alınmalıdır. İç politikada öfke değil, merhamet ve adaletle hareket edilmelidir. İsraf önlenmeli, fakirin hakkı korunmalıdır” dedi.

AK Parti iktidarının muhalefete yönelik tutumunu eleştiren Arıkan, “İktidar bizim çağrılarımızın tersine davranıyor. Seçtiremediği belediye başkanını ya transfer ediyor ya da kayyum atıyor. Benden olmayanlara ya itibar suikasti yapıyor ya da transfer ediyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “toksik demokrasi” ifadesine katıldığını belirten Arıkan, “Bugün her muhalif sesin susturulduğu, yargının siyasi infazlara alet edildiği, her güne yeni bir kayyumla başladığımız bir demokrasi toksik bir demokrasidir. Bu kadar toksikliğin sebebi otoriter zihniyettir” dedi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik tabloya da değinen Arıkan, barınma krizine dikkat çekerek, “İstanbul’da kiralar asgari ücretin 1.47 katı, Ankara’da 1.30 katı, İzmir’de 1.20 katı oldu. Şimdi ben de Sayın Erdoğan’ın 2003’ten önce yöneticilere sorduğu gibi soruyorum: Elektrik faturasını kim ödeyecek? Su faturasını kim ödeyecek? Çocukların okul masrafını kim ödeyecek? Bu insanlar nasıl geçinecek?” diye sordu.

Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yörüngesinden çıktığını savunan Arıkan, partisinin çözüm önerilerini “siyasetin 6A’sı” olarak tanımladı: Ahlak, adalet, aile, akıl, azim, ahde vefa. Arıkan, “Bu ilkelerle Türkiye’yi yeniden yörüngesine oturtacağız” diyerek, iktidarın politikalarına karşı alternatif bir yönetim anlayışı sunduklarını vurguladı.

Ekonomi de yörüngeye oturamayan bir diğer konu. Ekonomik çöküşün en ağır sonuçlarından biri de barınma krizi. Geçim sıkıntısı çeken milyonlar için en temel hak olan barınma, en temel mücadele alanına dönüştü. İstanbul’da kiralar asgari ücretin 1.47 katı, Ankara’da 1.30 katı, İzmir’de 1.20 katı oldu.

Şimdi ben de Sayın Erdoğan’ın 2003’ten önce dönemin yöneticilerine sorduğu gibi soruyorum: Fiyatlar böyleyken elektrik faturasını kim ödeyecek? Su faturasını kim ödeyecek? Çocukların okul masrafını kim ödeyecek? Bu insanlar nasıl geçinecek?

Ev sahibi değil, kiracı olmaya mahkum bir nesil yetişiyor. Çalışsa da geçinemeyen, okusa da iş bulamayan milyonlarca insan var. Barınma hakkı lüks değil, en doğal haktır. Mahmut Arıkan, geçtiğimiz hafta gündeme gelen dar ve orta gelirli vatandaşların ev sahibi olması için başlatılan emlak konut kampanyasından örnek verdi. Orta ve dar gelirli vatandaşın gelirleriyle bu projeden yararlanamayacağını ifade etti:

“Kampanyaya göre 1+1 projeler 7-10 milyon Türk Lirası arasında. 2+1 projeler 10-15 milyon Türk Lirası arasında, 3+1 projeler ise 18 ile 25 milyon Türk Lirası arasında. Emlak Konut’un sunduğu kampanyada en düşük fiyatlı daireler beş milyon 650 bin Türk Lirası’ndan, en düşük taksit 60 bin Türk Lirası’ndan başlıyor.

Emlak Konut’un en düşük fiyatlı 1+1 dairesini alabilmek için ve içerisinde yaşamaya çalışmak için bir evin en az beş asgari ücretin girmesi gerekiyor. Dar ve orta gelirli vatandaşlar bu konutların ancak güvenlik kulübesine sahip olabilirler. Aylık 60 bin Türk Lirası kazananlar bu ülkede dar gelirli olarak tanımlanıyorsa, aylık 22 bin Türk Lirası alan asgari ücretli ne oluyor, aylık 14 bin Türk Lirası’na mahkum edilen emekli ne oluyor? İktidar, barınma krizine de, milletin derdine de bu kadar uzak.

Yoksullaşan tüm kesimler gözünü zam haberlerine dikti. Emeklinin Ramazan ikramiyesi umudu hüsranla sonuçlandı, bayram ikramiyesi olan üç bin Türk Lirası’nda artışın gündemde olmadığı söylendi. Bu fiyat bir kişinin fitresi bile etmiyor, altın almıyor, bir market arabasını doldurmuyor. Ömrünü çalışarak geçiren insanlar, hayatlarının son döneminde sefaletle baş başa kalıyorlar.

“Bir avuç mutlu azınlık”

Sosyal güvenlik sistemi yanlış dizayn edilmiş. Sistem, çalışanın hakkını çalışana vermiyor. Bütçeden kısıyor ve bir avuç mutlu azınlığa kaynaklar aktarılıyor. Sonuç ne? Emekli mağdur, çalışan umutsuz, gençler çalışmak dahi istemiyor. Beyin göçü için fırsat bekleniyor. Gençler evlerden çıkmak istemiyor çünkü emeğinin karşılığını alamayacak. Bu nedenle “ev genci” kavramı ortaya çıktı.

Geçmişin gençleri olan bugünün emeklilerine bakın. Biz sosyal güvenlik sisteminde, geleceğin emeklileri olan gençleri merkeze alarak bir dönüşüm teklif ediyoruz. Gençleri istihdama yönlendirebilecek, öngörülebilir, istihdamı artırıcı, düzenli gelir seviyesini sağlayacak bir sosyal güvenlik sistemi.

Süre sınırı olmadan işsizlik maaşı alınmalı. Kim ne alacağını bilmeli. Sisteme giren herkes kaç yaşında emekli olacağını, ne kadar para alacağını bilmeli. Gençleri istihdama teşvik eden, vasıflı insan gücünü artıracak sosyal güvenlik sistemi kurulmalı. Emeklilik yaşı düşmeli, genç çalışanlara alan açılmalıdır. Kimse bugün aldığı maaştan daha az bir emekli maaşı almamalıdır.

Bütçeye hiçbir ek yük getirilmeden bu söylediklerimiz yapılabilir. 2002’de milli gelirden milli güvenliğe ayrılan pay yüzde 3.4’tü. 22 yıl sonra baktığımızda bu oranın değişmediğini, ancak emekli sayısının iki katına çıktığını görüyoruz. Avrupa’da ise sosyal güvenliğe ayrılan pay yüzde 20’dir. Bu tamamen bir niyet meselesidir.

Bizim niyetimiz halis, yeter ki rantçıların, yandaşların hortumlarını keselim. Şu an emekçinin hakkı sermaye gruplarına aktarılıyor. Millet çalışıyor, ancak ürettiği değer faize gidiyor. Biz diyoruz ki, bizim iktidarımızda emekli maaş artış oranları, asgari ücret ve memur artış oranına endeksli olacak. Emeklilerimiz yük olarak görülmeyecek.

AK Parti’nin rekorlar kitabını sizinle paylaşıyorum: Kur atakları rekoru; yüksek faiz rekoru; fahiş kira rekoru; kadın cinayetleri rekoru; çocuk istismarı rekoru; işsizlik rekoru; enflasyon rekoru; beyin göçü rekoru; yolsuzluk, rüşvet rekoru; din istismarı, deizm, ateizm rekoru; mülteci rekoru; genç işsizlik rekoru; borçlanma rekoru; basın sansürü rekoru; gıda fiyatları rekoru… AK Parti rekor kırmaktan yorulmadı. Tüm bu rekorları kıranlara inat, Türkiye’yi huzura, refaha ve saadete ulaştırmak için var gücümüzle çalışacağız.”

Paylaşın

Saadet Partisi Lideri Arıkan’dan Erken Seçim Çağrısı: Hemen Bugün

Yeni Yol Partisi’nin Grup Toplantısı’nda konuşan Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “AK Partililer çıkıp diyor ki; Erken seçim değil ama öne alınmış seçim olabilir? Bunun farkı ne? Seçim hemen bugün yapılsın” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yeni Yol Partisi’nin Grup Toplantısı’nda konuştu. Konuşmasında, iktidarın ekonomi, adalet ve sağlık politikalarını eleştiren Mahmut Arıkan, özetle şu ifadeleri kullandı: “Şu anda Türkiye’de konuşan, muhalif olan herkes risk altında. Eğer, iktidarın hoşuna gitmeyecek bir şey söylerseniz bir sabah kapınızda polislerle uyanabilirsiniz.

Mesela TÜSİAD hadisesi. Mesele TÜSİAD falan değil, Mesele iktidarın bizzat kendisidir. Adaleti sağlayamıyorlar, ülkeyi yönetemiyorlar. Bunun sonucunda da herkesi susturmaya çalışıyorlar. AK Parti bugün artık milletten koptu.

Cebinizde paranız yoksa aylarca tomografi sırası beklemeniz lazım. Sağlıkta dönüşüm dediler hastaneyi ticarethaneye dönüştürdüler. Bu kadar yanlış içerisinde Yenidoğan Çetesi’ni de çıkarmayı ihmal etmediler. Sağlık sistemi insan odaklı olmaktan çıkıp ticarete dönüşürken insanların sağlığı da her geçen gün daha büyük risklerle karşı karşıya kalıyor. Bunun en kötü örneklerinden birini de sahte alkolle görüyoruz. Fiyatları artırarak, insanları alkolden uzaklaştıramazsınız. Alkole iten sebepleri bulmanız lazım. Biz insanlarımızı özellikle gençlerimizi alkolden uzaklaştırmak zorundayız.

AK Parti Genel Başkan vekili, asgari ücreti ve emekliye düşük ücreti enflasyon olarak gösterdi. Özeti şu; zam yaparsak ihtiyaçlarını giderecekler, böylece enflasyon yükselecek. Alın size bir tane daha halktan kopmuş AK Partili açıklaması.

“Erken seçim yapılmalıdır”

O zaman vergiye, enerjiye yapılan zamlar enflasyonu yükseltmiyor mu? Bunun adı düpedüz ‘harami’ düzenidir… AK Partililer çıkıp diyor ki; Erken seçim değil ama öne alınmış seçim olabilir? Bunun farkı ne? Seçim hemen bugün yapılsın. Bu ülkede artık mızrak çuvala sığmıyor. Erken seçim yapılmalıdır. Onlar kaçabilir, ama biz biliyoruz ki seçim ihtiyacı her geçen gün büyümekte.

Depremde vatandaştan bağış isteniyorsa, selde insanlarımızdan yardım bekleniyorsa, Ramazan’da asgari ücretliye fitre verilir deniliyorsa bu iktidar ne iş yapıyor Allah aşkına?

Rahmetli Erbakan Hocamızın deyişiyle soruyorum; Siz at yarışı spikeri misiniz? Orada ne iş yapıyorsunuz? Türkiye’nin gerçek gündemi düğün hayali kuramayan, yuva kuramayan gençlerimizdir. O yüzden bu yılı alelacele ‘aile yılı’ ilan ettiler. Gençler evlenmenin masraflarından çekindikleri için evlenemiyorlar.

Mütevazi bir düğünün bedeli ortalama 500 bin lira-600 bin lira… Asgari ücretli bir genç sadece düğün parasını biriktirebilmek için iki buçuk yıl yemeyecek, içmeyecek, biriktirecek. Sosyal medyadan ‘seviyorsan git konuş’ derken, hangi gerçekliğe, hangi ekonomiye bakıyorsunuz? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı ciddiyete davet ediyoruz. Son 20 yılda evlenmenin sayısı yüzde 20 azalırken boşanmanın sayısı yüzde 47 artmış. En öne çıkan faktör ekonomik sorunlar oldu.

İlk altı ay yalnızca anne sütü öneriliyor. Ama çalışan kadınlar, bebeği sadece iki aylıkken, işe dönmek zorundalar. İlk üç yılda ebeveyn bakımının önemi yok yüksek. Bizim önerimiz net; Gelin ailelerimizi güçlendirelim. Çalışan annelere doğumdaki ilk altı ayda tam ücretli izni iktidara öneriyoruz. 100’den fazla çalışanı olan her iş yeri kreş açmak zorunda olmalıdır. Bizler yaşanabilir bir Türkiye için çalışıyoruz.”

Paylaşın

Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, Ekonomi Üzerinden İktidara Yüklendi

Ekonomi üzerinden iktidara yüklenen Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, “Asgari ücretin açıklandığı 24 Aralık akşamı, asgari ücretle 7,46 gram altın alınabiliyordu. Asgari ücretin cebe girdiği 31 Ocak’ta alınabilen gram altın miktarı 6,86’ya düştü. Bu asgari ücretin yaklaşık 2 bin lira erimesi demektir” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Tekirdağ ve Bursa kongrelerinde gündeme ilişkin konuştu. Independent Türkçe’nin aktardığına göre; Mahmut Arıkan, Türkiye’nin gerçek gündeminin seçim değil, ekonomik sorunlar nedeniyle vatandaşın yaşadığı geçim sıkıntısı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Türkiye’nin gerçek gündemi Diyanet’in ‘asgari ücretliye fitre verilir’ fetvasıdır. Sabahın beşinde ucuz et alabilmek için kuyrukta bekleyen anneler, babalar, dedelerdir. Çocuğunun beslenmesine koyabilmek için, sabahın ayazında ucuz ekmek kuyruğuna giren insanların sessizliğidir. Torununa harçlık veremediği için, yaşı yetmişi geçmişken hâlâ çalışmak zorunda kalan emeklilerdir. Ev genci olmaya mahkum edilmiş, işsiz gençlerdir. Bu ülkenin gerçek gündemi ekonomidir.”

Mahmut Arıkan, mevcut iktidarın ekonomik düzeni bozmasının toplumsal yapıyı da sarstığını belirterek, “AK Parti’nin 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan etmesini bir algı yönetimi hamlesi. Tüm bunları gören AK Parti iktidarı, hataları ortaya çıkmasın diye, 2025 yılını Aile Yılı ilan etti! Ama bu hamleler artık işe yaramıyor. Çünkü artık neresinden tutsan dökülüyor” dedi.

Arıkan, sokaklardaki şiddet olaylarına ve hukuka güvenin azalmasına dikkati çekerek, konuya ilişkin şunları söyledi: “İktidarın çetelere emanet ettiği sokaklarda ölüm kol geziyor. Sokak ortasında filmlerde bile işlenmeyecek kolaylıkta cinayet işleniyor. En ufak bir gerilimde bıçaklar çekiliyor, silahlar konuşuyor.

Hukuka güvenen, devlete sığınan, emniyet birimlerine şikayet edenler değil; silahına hızlı davrananlar hayatta kalıyor. Biz, yanlış politikaların sonucunda bu iktidar döneminde bu hale getirildik! Çok kötü giden ekonomiyi biz düzeltiriz. Ama bozulan bir nesilse, bir anlayışsa orada iş zordur. Her nesil bir sonraki nesillerin mayası ve hamurudur. Siz bu nesli bozarsanız, sonrasında toparlaması imkânsız olur.”

Saadet Partisi Lideri Arıkan, enflasyon oranlarının manipüle edilerek maaş artışlarının etkisiz hale getirildiğini belirtti. Asgari ücretin satın alma gücünün hızla eridiğini söyleyen Arıkan, “Asgari ücretin açıklandığı 24 Aralık akşamı, asgari ücretle 7,46 gram altın alınabiliyordu. Asgari ücretin cebe girdiği 31 Ocak’ta alınabilen gram altın miktarı 6,86’ya düştü. Bu asgari ücretin yaklaşık 2 bin lira erimesi demektir.” diye konuştu.

“İşsiz sayımız tam 1.7 milyon kişi artmış”

Açıklanan dar tanımlı işsizlik oranlarının gerçeği yansıtmadığını belirten Arıkan, “Üretiyoruz, şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz denilen bu ülkede son bir yılda işsiz sayımız tam 1.7 milyon kişi artmış. Dünyada işsizlik rakamlarında bizim altımızda 28 ülke var. Bunların yarısı Afrika ülkesi, diğerleri ise adını bile duymadığımız küçük ülkeler. Çalışanın dahi aç olduğu bir ülkede, işsiz kardeşim ne yapacak Allah aşkına” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’yi boşaltma ve tehdit içerikli açıklamalarına ve İslam dünyasının bu durum karşısında sessiz kalmasına da tepki gösteren Arıkan, şu ifadeleri kullandı: “Bir buçuk yıldır tüm alçaklığınıza ve acımasızlığınıza karşı onurlu bir direniş sergileyen Gazzelileri bu tehditlerle yeneceğinizi sanıyorsa, yanılıyor!

Cennetle müjdelenen Mücahitler, onların cehennem tehditlerine de boyun eğmeyecek. Bu esnada İslam ülkelerinin yöneticileri yine kafalarını kuma gömmeye devam etti. Filistin’den sonra sıranın kendilerine geleceğini bile bile tehlikeyi görmezden geliyorlar. Çünkü günü kurtarma ve tahtlarını koruma derdindeler.”

Paylaşın

Mahmut Arıkan’dan Donald Trump’a Mektup: Ellerini Gazze’nin Üzerinden Çek

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Gazze’nin ABD tarafından kontrol edilmesi ve Filistin halkının farklı bir yere yerleştirilmesi önerisini yapan Donald Trump’a bir mektup yazdı.

Haber Merkezi / Mektubu sosyal medya hesabından paylaşan Mahmut Arıkan, mektubunda şunları ifade etti: “Bay Başkan: Her zamanki hayalperestliğinle Gazzelileri başka ülkelere süreceğini ve Gazze’yi imara açacağını dikte ediyorsun. Vatan toprağı ile emlak arsasını birbirine karıştırma. Bu işler emlakçılık yapmaya benzemez!

Gazze’yi, parayla satın alabileceğini sandığın Grönland’la ya da harita üzerinde adını değiştirdiğin Meksika Körfeziyle karıştırma! Senin tarih bilgin olmadığını biliyorum. Hatırlatmak isterim; bu coğrafyaya cehennemi yaşatmaya gelmiş birçok kralın mezarı bile yok!

İki seçeneğin var! Ya ateşkesi destekleyerek barış ve insanlıktan yana olacaksın, ya da bölgeyi daha büyük bir ateşe sürükleyerek kanlı bir katil olarak anılacaksın. Koltuğunu çektiğin, Netanyahu’nun planlarına uyup aptal olma! Gazze’nin üzerinden ellerini çek! Eğer bölge tarihi ve emperyalizme karşı direniş konusunda bir bilgiye ihtiyacın olursa, bizi ara.”

Donald Trump’ın çıkarı ne?

Ortadoğu, Trump’ın oğulları Eric ve Donald Junior tarafından yönetilen gayrimenkul ve otelcilik devi “Trump Organization” için giderek daha önemli bir pazar haline geldi. Trump Organization, son birkaç yılda Suudi Arabistan merkezli emlak şirketi Dar Global ile birkaç anlaşmaya imza attı.

Dar Global Suudi Arabistan’ın Cidde ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentlerinde “Trump Tower” markalı iki gökdelen projesi duyururken, Umman’da Trump markalı lüks bir otel ve golf tesisinin inşaatı sürüyor. Dubai’de 2005 yılında konutlar ve lüks bir otelden oluşan “Trump Tower” projesi duyurulmuş ancak küresel ekonomik zorluklar nedeniyle 2011 yılında inşaattan vazgeçilmişti.

Trump’ın halihazırda Dubai’de 2017 yılında açılmış bir golf kulübü bulunuyor. Golf kulübü projesi, Hüseyin Sajwani tarafından yönetilen emlak şirketi DAMAC ortaklığıyla geliştirilmişti. Sajwani Ocak 2025’te Trump ile basın toplantısında şirketinin ABD’de yeni veri merkezleri inşa etmek için “en az” 20 milyar dolar yatırım yapacağını söyledi.

Umman, Cidde ve Dubai’deki yeni anlaşmalar Trump Organization’un gökdelenleri tasarlayıp yönetmesini kapsıyor, ancak mülk sahipliğini içermiyor. Şirketin anlaşmaları temelde marka kullanım hakkıyla ilgili. Trump ailesi kendi isimlerinin kullanılması karşılığında milyonlarca dolar kazanıyor.

Kushner’den Trump’ın oğullarına kadar ailenin farklı üyeleri Ortadoğu’nun şirket için artan önemine dair defalarca açıklamalarda bulundu. Cidde anlaşmasının duyurulmasından kısa süre önce Eric Trump İngiliz Financial Times gazetesine verdiği demeçte” bölgede kesinlikle yeni projelerimiz olacak. Bölge inanılmaz bir büyüme gösteriyor ve bu kısa sürede durmayacak” demişti.

Paylaşın

Mahmut Arıkan: Gazze’yi İnsansızlaştıracak Projelere Geçit Vermeyiz

TBMM’deki Yeni Yol Grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Filistin halkının sürgüne zorlanmasını ve Gazze’nin insansızlaştırılmasını hedefleyen hiçbir projeye izin verilmeyeceğini belirtti.

Mahmut Arıkan, “Gazze’yi insansızlaştıracak, işgalin kapısını aralayacak hiçbir projeye izin vermeyiz, veremeyiz. Dünya, Filistin halkının iradesini yok sayan bu girişimlere karşı sesini yükseltmelidir. Gazze, Filistin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve hiçbir güç, bu tarihi gerçeği değiştiremez” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM’deki Yeni Yol Grup toplantısında konuştu. Mahmut Arıkan, konuşmasında Gazze’de yaşananların bir “soykırım” olduğunu ve Netanyahu’nun bunun bir numaralı sorumlusu olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Dün gece çok önemli bir gelişme yaşandı. Gazze’deki soykırımın bir numaralı faili, katil Netanyahu, Trump ile bir araya geldi. Netanyahu, geçtiğimiz temmuz ayında soykırım devam ederken ABD Kongresi’nde konuşmuş ve dakikalarca ayakta alkışlanmıştı. Bugün Netanyahu’nun Washington ziyaretini, Trump’ın yaptığı açıklamalarla birleştirdiğimizde büyük bir endişe duymaktayız. Bir kez daha vurguluyoruz: Gazzeliler, sürgün edilecek yasa dışı göçmenler değil, kendi vatanlarının sahipleridir.”

ABD’nin ve İsrail’in, Gazze’deki demografik yapıyı değiştirme planlarına karşı olduklarını vurgulayan Arıkan, Filistin halkının sürgüne zorlanmasını ve Gazze’nin insansızlaştırılmasını hedefleyen hiçbir projeye izin verilmeyeceğini belirtti: “Gazze’yi insansızlaştıracak, işgalin kapısını aralayacak hiçbir projeye izin vermeyiz, veremeyiz. Dünya, Filistin halkının iradesini yok sayan bu girişimlere karşı sesini yükseltmelidir. Gazze, Filistin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve hiçbir güç, bu tarihi gerçeği değiştiremez.”

“Gazze’yi insansızlaştıracak, işgalin kapısını açacak hiçbir projeye izin vermeyiz”

Hatırlarsınız, Gazze’de soykırım başladığında ülkemizde çifte vatandaşlığa sahip olan yüzlerce siyonistin İsrail ordusuna katıldığını ve soykırıma ortak olduklarını birçok kez dile getirmiştik. Son yapılan çalışmalar gösteriyor ki bu sayı maalesef tahmin edilenden çok daha fazla. Ülkemizden kalkıp giden mazlumlara namlu doğrultan vahşete ortak olan kardeşlerimizi katledenler çok hızlı bir şekilde yargılanmalıdır. Hiç kimse doğrudan yada dolaylı olarak Türkiye’yi bu soykırıma ortak etmemelidir. Buna müsade edilmemelidir.”

Paylaşın

SP Lideri Arıkan’dan “AK Parti’yi Boykot Etme” Çağrısı

Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, Erdoğan ve Şimşek’in fahiş fiyatları boykot etme sözlerini hatırlatarak, “Aziz milletimizi, bu fahiş fiyatları koyanları yani AK Parti’yi boykot etmeye çağırıyorum” dedi.

Saadet Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) DEVA Partisi ve Gelecek Partisi tarafından kurulan “Yeni Yol” grubu Meclis’te ilk toplantısını gerçekleştirdi. Grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, özetle şunları söyledi:

“Bağıranlardan çok yorulduk. 85 milyon insan huzurlu bir nefes almak istiyor. İnşallah çalışmalarımızı en güzel şekilde sürdüreceğiz. Tekraren milletimize yeni grubumuz hayırlı olsun.

Bizim değişmeyen gündem maddemiz Gazze. Siyonizmin korkulu rüyası milli görüş dimdik ayakta. Emperyalistten de siyonistten de dost olmaz. ABD’nin yeni başkanı Trump daha göreve gelmeden aba altından sopa göstermeye başladı. Öte yandan Türkiye’ye dair çok dostane açıklamalar yapıyor. Eski Başkanlardan Kissenger’ın şu sözünü kayıtlara geçmek istiyorum. ‘ABD’nin düşmanı olmak kötüdür ama ölümcül olan ABD’nin dostu olmaktır.’ demişti. İktidar, ABD ile ilişkilerini tekrar gözden geçirmeli.

Ülkemizde yine aynı gündemleri görüyoruz. Seçilmesine izin verip milli iradeyi yok sayarak kayyum atamak kimseye bir şey kazandırmayacak. İktidar maalesef bugüne kadar olduğu gibi bugün de belediyeleri ya baskıyla ya kayyumla geri alıyor. Beşiktaş Belediye Başkanı’nın başına gelenler Yunus Emre Enstitüsü’nü soyanların başına gelmedi. Hukuk hiç kimse için araç olamaz. Seçileni itibarsızlaştırmayla ülke yönetilemez.

Ekonomiden en çok etkilenen kurum, aile kurumu. Birkaç gündür aile diye nutuklar dinliyoruz ama bu müjdeler aslında tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. İtibarsızlaştırmaya çalışan aile kurumu tüm dünyada tehdit altında. Ülkemizde de ekonomiden en çok aile kurumu etkileniyor. Boşanan sayısı her gün artırıyor, evlenen sayısı her gün azalıyor. İktidarın görmezden geldiği bu sorun nüfus planlamasını bile etkiler hale geldi.

Gençlerimiz iş bulamadığı için evlenemiyor. Evlenenler çocuk sahibi olmaktan kaçıyor. Bunun sonuçlarının nereye götüreceğine bakmak için Japonya’ya, Güney Kore’ye bakmak yeterli. Gençlere 150 bin lira faizsiz kredi verilecek. Adımı doğru buluyoruz ama bu miktar gerçeklikten uzak bir rakam.

“Meselenin çözümü faizi, rantı, yolsuzluğu sistemden çıkarmak”

Böyle giderse bu ekonomiyi temizleyecek gassal bulmakta zorlanacaklar. Meselenin çözümü faizi, rantı, yolsuzluğu sistemden çıkarmak. Madem bu kadar kolay da iktidar niye yapmıyor? Çünkü o koltuklarda oturabilmek için faiz lobilerinin desteğine iktidarın ihtiyacı var. Makamların gerçek sahibi aziz milletimizdir. Biz çiftçi Mehmet’in ne beklediğine bakarız. Faiz lobisinin beklediklerine değil mağdur ettiklerine bakarız.

Geçtiğimiz hafta Türkiye ekonomi tarihi açısından kırılma noktasıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Şimşek, vatandaşı fahiş fiyatları boykot etmeye çağırdı. Sayın Cumhurbaşkanı’nı da sayın Bakan’ı da destekliyoruz. Madem tüm tedbirlere rağmen fiyatlarda değişiklik olmuyor, vatandaş son çare boykot yapmalı.

Fakat iktidarın çağrısında bir konu eksik. Sayın yetkililer neyi boykot edeceğimizi söylemediler. Bu cuma motorin fiyatı 50 lirayı geçecek. Fahiş fiyatlı benzini boykot edelim, sorumlusu iktidar. Kira artışı yüzde 58,51 olmuş. Alınan 22 bin lira maaş kiraya gidiyor, sorumlusu iktidar.

Otoyol ve köprü ücretlerine son 1 yılda yüzde 288 ile yüzde 453 arasında zam yapılmış. Boykot edilmeli, sorumlusu iktidar. Varlık Fonu’ndaki yani iktidarın kontrolündeki Turkcell’in, Türk Telekom’un fahiş fiyatlı tarifelerini boykot edelim. Tarım Kredi Kooperatifi’ndeki fahiş fiyatları boykot edelim… Aziz milletimizi, bu fahiş fiyatları koyanları yani AK Parti’yi boykot etmeye çağırıyorum.”

Paylaşın

Saadet Partisi Lideri Arıkan: 85 Milyonun Kazandığı Bütün Süreçlerin Yanında Oluruz

Saadet – Gelecek ortak grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, DEM Parti İmralı heyetinin ziyaretleriyle ilgili, “Bu süreçte temel bir ilkemiz var; çözümün olduğu, milletin menfaatinin olduğu, birkaç kişinin değil herkesin, 85 milyonun kazandığı bütün süreçlerin yanında oluruz. Sürecin en önemli parametresinin şeffaflık olduğuna inanıyoruz. Hangi düzeyde olursa olsun, böyle önemli bir konuda ‘kapalı kapı’ siyasetini desteklemiyoruz.” dedi.

Sürece katkı sağlayabileceklerini ancak bazı kaygıları da olduğunu dile getiren Arıkan, “Adada konuşanların siyasete katıldığı ama salonda konuşanların nezarete atıldığı bir süreç kimseye fayda getirmez. Sürecin amacının siyasi hesaplar değil, meseleye kalıcı çözüm üretmek olduğu ve tüm tarafların samimiyeti konusunda kamuoyu ikna edilmelidir. Bu süreçte; kaygıların giderilmesine bakacağız, şehit analarına bakacağız, şehit çocuklarına bakacağız, en önemlisi milletimizin arzusuna bakacağız. Zaten bunlar sağlanırsa, çözüm kolay demektir. Bunlar sağlanmazsa bir çözüm yok demektir.” ifadelerine yer verdi.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Saadet – Gelecek Grup Toplantısında yaptığı konuşmada önemli mesajlar verdi. Ülkenin temel sorunlarına yönelik kapsamlı bir değerlendirme yapan Arıkan, gündemin sıcak başlıklarını ele aldı. Engelli vatandaşların sorunlarından Filistin meselesine, gazetecilerin haklarından ekonomik sıkıntılara kadar geniş bir yelpazede açıklamalar yapan Arıkan, iktidarın politikalarını sert bir dille eleştirdi.

Konuşmasına, Saadet Partisi’nin TBMM’deki duruşuna destek veren siyasi partilere teşekkür ederek başlayan Arıkan, “Sesimize ve sözümüze destek veren, parlamento tarihimiz açısından tarihe geçen bir duruş ortaya koyan Sayın Özgür Özel’e ve çok değerli çalışma arkadaşımız Sayın Ali Fazıl Kasap Bey’e içtenlikle teşekkür ediyorum. Ayrıca yine tüm parlamentolara örnek olacak bir tavır gösteren, bundan sonra yapacağımız güzel çalışmaların temelini atan, DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan’a, milletvekili arkadaşlarımız Mehmet Emin Ekmen ve Ertuğrul Kaya vekillerimize teşekkür ediyorum.” dedi.

Arıkan, konuşmasının önemli bir bölümünü Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası’na ayırarak, bu haftanın toplumsal farkındalığı artırma potansiyeline dikkat çekti. Görme engelli bireylerin karşılaştığı zorluklara ve toplumsal hayata tam katılımlarının önemine vurgu yapan Arıkan, bu konuda şunları ifade etti: “İçerisinde bulunduğumuz bu hafta Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası. Bu vesileyle bu anlamlı haftanın bir farkındalığa vesile olmasını temenni ediyorum. Görme engelli vatandaşlarımızın hayatın her alanında olması, güvenli ve bağımsız bir şekilde yaşamaları için devlete ve topluma büyük bir ödev düşmektedir.”

Ayrıca, engellilerin hayatını daha da zorlaştıran ÖTV düzenlemesine de değinerek, “Yakın zamanda başta görme engelliler olmak üzere engellilerimizin önüne yeni engeller konuldu. 2024 yılının son günlerinde Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklik engelli vatandaşlarımızı üzdü. Mecliste bunun sakıncalarını belirtmemize rağmen, bu düzenleme maalesef Ak Parti ve MHP oylarıyla meclisten geçti. Bu düzenleme; gelir kriteri bahanesiyle binlerce bakıma muhtaç bireyin kaderine terkedilmesi, KDV kanunu değişikliği ile ithal protez, ortotik cihaz ve tekerlekli sandalyelere erişemez hale gelmesi, ehliyet kodları ile ortopedik ve işitme engellilerin ehliyetlerinin iptal edilmesi, hafif zihinsel engellilerin eğitim haklarının yok sayılması demektir. Tüm bunlar doğrudan olmasa da dolaylı yollardan, engellilerimizin haklarının gasp edilmesi demektir.” dedi.

Arıkan, basın özgürlüğünün ve doğru haberciliğin önemine vurgu yaparak, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı. Özellikle dezenformasyonun yaygınlaştığı bir dönemde, etik ve tarafsız haberciliğin önemine dikkat çeken Arıkan, bu konuda şunları söyledi: “Toplumun haber alma hakkı için gece gündüz çalışan, doğru, etik ve tarafsız bir habercilik örneği ortaya koyan tüm gazetecilerimizin çok önemli bir vazifeyi icra ettikleri unutulmamalıdır. Dezenformasyonun ve yandaş muhabirliğin geçer akçe olduğu bir dönemde gerçekten ve meslek etiğinden ödün vermeyen tüm gazetecilerimize teşekkürü bir borç biliyoruz.”

Ayrıca, Gazze’deki gerçekleri dünyaya duyuran gazetecilere de özel bir selam göndererek, “Siyonizm’in vahşeti altında canını hiçe sayarak yaşanan soykırımı, tüm dünyaya duyuran kahraman gazetecilerimize selam ediyor; bu uğurda hayatını kaybedenleri rahmet ve minnetle yâd ediyorum.” dedi.

Arıkan, Saadet Partisi’nin önceliklerinden birini oluşturan Gazze konusuna tekrar değinerek, bölgedeki insani krize dikkat çekti. Uluslararası toplumun ve özellikle İslam ülkelerinin sessizliğine tepki gösteren Arıkan, “Gündemimiz; bombalardan, kimyasal silahlardan, sağ çıkıp donarak ölen Gazzeli masum çocuklardır. Savaşla ve açlıkla sınanan el kadar yavruların bedenleri soğuğa yenik düşüyor. 2025 yılında, tüm dünyanın gözü önünde çocuklar donarak can veriyor. Bunda sessiz kalan herkesin suçu var. Kemal Advan Hastanesi’nin boşaltılmasında, yaralıların ölüme terk edilmesinde herkesin suçu var. Bu apaçık bir savaş suçudur. Savaş suçu işleyenlerle kol kola yürüyenler de bu kara lekenin ortaklarıdır.” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, iktidarın Filistin ve Gazze’ye yönelik politikalarını eleştirerek, iktidarın asıl görevinin protesto düzenlemek ve algı yönetmek olmadığını, aksine yaşanan soykırımı engellemek için etkin diplomasi yürütmek, İslam ülkelerine önderlik etmek ve caydırıcı kararlar almak olduğunu ifade  eden Arıkan, “Çok şeyler söyledik ama iktidarın İsrail politikasını birkaç cümle ile ifade edecek olursak; Üstü hamaset, ortası ticaret, alt tarafı nedamet olan politikayı takip ediyorlar. Böyle oluncada Filistin’de hamaset sebep, sefalet sonuç oluyor.” dedi.

Arıkan, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu zor durumu rakamlarla ortaya koyarak, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi. Özellikle enflasyon ve maaş zamları arasındaki uçuruma dikkat çeken Arıkan, vatandaşların alım gücünün ciddi şekilde azaldığını vurguladı. Bu konuda Arıkan, “Nereye giderseniz gidin Dünyanın her yerinde zamlar, mevcut enflasyona göre yapılırken, iktidar tarihte ilk kez beklenen enflasyon yani 2025 enflasyon oranlarına göre zam vererek 85 milyon insanımızın hakkını, emeğini, alınterini çaldı. Bakınız; kira artışı %5851, gıda enflasyonu %43,5, yeniden değerleme oranı %43,93, akaryakıt fiyat artışı %50, elektrik ve doğalgaz zam artışı %38 olarak gerçekleşti. Fakat maaş zammı bununla doğru orantılı olmadı. Asgari ücrete: %30, emekliye: %15,75, memur ve memur emeklisine: %11,55 zam artışı gerçekleşti. Şu rakamlar, bu tablo ne demek biliyor musunuz? Maaş 22.000 lira, açlık sınırı 22.000 lira demektir. Böyle bir şey hiçbir lisanda açıklanamaz.” diyerek iktidarı sert bir şekilde eleştirdi.

Emeklilerin yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çeken Arıkan, en düşük emekli aylığının yetersizliğini vurguladı. Geçmiş dönemdeki düzenlemelerle kıyaslama yaparak, emeklilerin hak kaybına uğradığını savunan Arıkan, “Bakınız sadece 2008’de yapılan düzenlemeler bile korunsaydı, bugün en düşük emekli maaşı 30.000 TL’nin üzerinde olacaktı. Fakat sisteme yapılan saçma sapan müdahalelerden dolayı, bugün en düşük emekli maaşı 7-8 bin liraya kadar düştü. Milyonlarca emekli ve asgari ücretlinin açlık sınırının altında bir maaşla yaşam mücadelesi vermesi haksızlıktır, zulümdür.” ifadelerini kullandı.

Arıkan, iktidarın ekonomi anlayışını “asansör modeli” olarak tanımlayarak, bu modelin eşitsizliği derinleştirdiğini savundu. Bir kesimin zenginleşmesi pahasına geniş halk kitlelerinin yoksullaştığını belirten Arıkan, “Bilirsiniz asansörlerin yukarı çıkması için yan taraflarına bağlanan ağırlıkların aşağı inmesi lazım. İşte iktidarın yaptığı tam olarak bu. Faiz lobileri, ihale sahipleri, rantçı iş insanları asansörde yükseliyor; aziz milletimiz diğer taraftan zemine çakılıyor.” dedi.

Kuzey Marmara Otoyolu’na yapılan örtülü zamma ve iktidarın ekonomi politikalarına sert eleştirilerde de bulunan Arıkan, “Kuzey Marmara Otoyolu’na yapılan örtülü zam oranı %65. Araç geçiş ücretine zam yapmayan iktidar; garanti araç geçiş sayısına %65 zam yaptı. Bu Beşli çetenin cebine girecek olan zam oranıdır. 208 milyon adet olan garanti geçişi, bu sene 344 milyona çıkarıldı. Bu da şu anlama geliyor. Şu anda Türkiye’deki mevcut olan bütün araçlar otoyolu 22 defa kullansa bile bu rakama ulaşılamıyor. Asgarî ücretliye %30, memura %11, emekliye %15  zam yapılırken; Ekonomi çetelerine giden paraya da %65 zam yapılıyor. Şimdi niçin ‘büyüyoruz’ dediklerini daha iyi anlıyoruz. Çünkü onlar gerçekten büyüyorlar, uçuyorlar, yükseliyorlar. Ama emekçimiz gittikçe yoksullaşıyor.” dedi.

“2024’te emeklinin başına gelen, 2025’te Ailenin başına gelmez!”

Arıkan, ekonomik sorunların toplumsal dokuyu da olumsuz etkilediğini vurgulayarak, aile kurumunun zayıflaması, kadına şiddet ve çocuklara yönelik suçların artması gibi sorunlara dikkat çekti. Toplumsal değerlerin erozyona uğradığını savunan Arıkan, “2025 yılını Aile Yılı ilan ettiler. Çökmek üzere olan aile kurumu bu kararla birlikte tamamen çökecektir. Çünkü iktidar neresi en çok bozulmuşsa, orada iş yapıyormuş gibi görünmeyi sever. 2024 yılını Emekliler Yılı ilan etmişlerdi. Cumhuriyet tarihi boyunca emeklinin bu kadar mağdur olduğu bir yıl olmamıştı. Şimdi sıra aileye geldi. İnşallah 2024’te emeklinin başına gelen, 2025’te Ailenin başına gelmez!” ifadelerini kullandı.

“Biz ekonomiyi düzeltiriz. Fabrikalar açarız, enflasyonu bitiririz, üretimi artırırız. Milli Görüş için ekonomi yönetimi elbette zor değildir. Çünkü biz bunu yaptık, aziz milletimiz razı oldu, ülkemiz kalkındı. Biz yine yaparız. Ama bozulan bir nesilse, bir anlayışsa orada iş zordur. Her nesil bir sonraki nesillerin mayası ve hamurudur. Siz bu nesli bozarsanız sonrasında toparlaması imkânsız olur. Kötülüğün cezalandırılmadığı toplumlarda ahlaklı nesil yetiştirmek imkansızdır. Bizim nesil kaybetme lüksümüz yok, bizim kötü alışkanlıklara teslim edeceğimiz tek bir insanımız yok. Bütün bunlardan görüyoruz ki; Türkiye’nin tek çözüm yolu ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ ilkesine geri dönmektir.”

Arıkan, DEM Parti heyetinin ziyaretini değerlendirerek, siyasi diyalogun önemine vurgu yaptı. Başlayan sürecin şeffaflık içinde yürütülmesi gerektiğini belirten Arıkan, “Bu süreçte temel bir ilkemiz var; çözümün olduğu, milletin menfaatinin olduğu, birkaç kişinin değil herkesin, 85 milyonun kazandığı bütün süreçlerin yanında oluruz. Sürecin en önemli parametresinin şeffaflık olduğuna inanıyoruz. Hangi düzeyde olursa olsun, böyle önemli bir konuda ‘kapalı kapı’ siyasetini desteklemiyoruz.” dedi.

Sürece katkı sağlayabileceklerini ancak bazı kaygıları da olduğunu dile getiren Arıkan, “Adada konuşanların siyasete katıldığı ama salonda konuşanların nezarete atıldığı bir süreç kimseye fayda getirmez. Sürecin amacının siyasi hesaplar değil, meseleye kalıcı çözüm üretmek olduğu ve tüm tarafların samimiyeti konusunda kamuoyu ikna edilmelidir. Bu süreçte; kaygıların giderilmesine bakacağız, şehit analarına bakacağız, şehit çocuklarına bakacağız, en önemlisi milletimizin arzusuna bakacağız. Zaten bunlar sağlanırsa, çözüm kolay demektir. Bunlar sağlanmazsa bir çözüm yok demektir.” ifadelerine yer verdi.

Paylaşın

Saadet Lideri Arıkan’dan “Erken Seçim” Yorumu: Evet Deriz

Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, erken seçim tartışmalarına ilişkin, Erdoğan aday olsun diye erken seçime evet demeyeceklerini fakat ülkenin menfaatleri erken seçimi gerektiriyorsa tabi ki evet diyeceklerini söyledi.

Kendi adaylığı için de konuşan Mahmut Arıkan, her partinin genel başkanının doğal aday olduğunu belirtti. Arıkan ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı olduklarını da söyledi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Yeni Bir Sabah programına konuk oldu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mahmut Arıkan, Türkiye’deki erken seçimleri ekonomik krizin getirdiğini belirtip 2025 Bütçesi ile 2026’yı çıkarmanın olasılığı olmadığını ifade etti.

Arıkan “2024’ü bitiriyoruz. 2025’in bütçe rakamları açıklandı. 2 trilyon lira açık, 2 trilyon faiz ödemesiyle 2025’i atlatabilirler bu bütçeyle. Ama 2026’dabu bütçenin, yani bu şekilde uçurumdan aşağı doğru yuvarlanan bir bütçeyle 2026’yı çıkarma şansı yok. Ben 2026’da erken seçim bekliyorum. Bunu rakamlar söylüyor” dedi.

Arıkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı emekli olmaya davet etti. Arıkan şöyle konuştu: “2015’teki seçimde çıktığımızda hep ekonomiyle alakalı, AK Parti’nin gelişi de AK Parti’nin böyle ara ara erken seçim aldığı dönemlerde de ekonomik krizler ortaya çıkmıştır. Artık vakit geldi. Yani 23 yıl az bir zaman değil. Çeyrek asır boyunca AK Partili yetkililer, ülkeyi yönetiyorlar.

Sayın Erdoğan’ın 2002’de göreve gelirken güzel bir cümlesi vardı. ’65 yaşından sonra siyasetin yapılmaması gerekir.’ diyordu. Kendi cümlesi, 2024’e geldiğinde de 47 yaşında bir genel başkan olarak Sayın Cumhurbaşkanı’na ben de seslenmek istiyorum. 65 yaşından sonra siyasetin yapılmaması, torunları sevmek bu ülkeye daha faydalı, eee, olacağını düşünüyorum. Kendi cümleleriyle emekliye ayrılsın diyorum evet.”

Arıkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçimle birlikte yeniden aday olma ihtimali hakkında konuştu. Arıkan, Erdoğan aday olsun diye erken seçime evet demeyeceklerini fakat ülkenin menfaatleri erken seçimi gerektiriyorsa tabi ki evet diyeceklerini anlattı.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşıyız”

Arıkan, kendi adaylığı için de konuştu. Arıkan, her partinin genel başkanının doğal aday olduğunu belirtti. Arıkan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı olduklarını açıkladı. Arıkan, buna karşı olmak için ekonomik göstergelerin yeterliği olduğunu belirtti.

Arıkan şunları ifade etti: “(CHP’nin olası adaylarına yakın mısınız?) Efendim, biz daha sahaya çıkmadık. Yani yeni kongremizi yapalı 2,5 hafta oldu malumunuz. Takdir edersiniz ki her siyasi partinin genel başkanı potansiyel cumhurbaşkanı adayıdır. Kendi adına yarışmak ister. 50+1’lik cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olduğu müddetçe bir parti: 0″Ben tek başıma seçimlere gireceğim, hiçbir partiyle ittifak yapmayacağım” diyorsa, onun bir iddiası yok demektir.

Bu sistemin yanlış olduğunu ben iddia ediyorum. Yani ilk cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Türkiye’ye çok büyük zararlar vermiştir ki bütçe rakamlarında bunu zaten net bir şekilde görebiliyoruz. Ayın Cumhurbaşkanı’nın aday olup olmama konusu da tartışılan bir husus. Hukuk ne diyorsa, ben orada durulması gerektiğini düşünüyorum.

Bir de şu soru soruluyor: “Ya, Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Genel Başkanı olarak, Tayyip Erdoğan’ın aday olabilmesi için erken seçime evet der misiniz?” sorusuna benim diyeceğim şey şu: Tayyip Erdoğan’ın aday olması için erken seçime biz tamam demeyiz. Ama ülkenin gerçekten erken seçime ihtiyacı varken Tayyip Erdoğan aday olmasın diye erken seçime de yok diyemeyiz. Ülkenin menfaatleri neyi gerektiriyorsa o noktada hareket edeceğiz.”

Paylaşın