NATO’da Soğuk Savaş Sonrası En Büyük Yeniden Yapılanma

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Madrid zirvesinde alınan tarihi kararlar çerçevesinde, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşılık olarak ‘temelden bir dönüşümü” uygulamaya koymaya hazırlanıyor.

Genel Sekreter Jens Stoltenberg yeni dönemi, “NATO liderleri, yeni güvenlik tehdidi karşısında, savunmamızın ve caydırıcılığımızın temelden değişimi üzerinde uzlaştı” sözleriyle duyurdu.

Üzerinde anlaşılan yeni strateji ile Rusya “ittifak ülkeleri için doğrudan tehdit’ olarak görülürken, ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığı da artırılacak.

Polonya’da da kalıcı bir askeri üs kurulacak ve İspanya’ya ek Amerikan savaş gemileri gönderilecek. Aynı zamanda, İngiltere’ye savaş uçakları Romanya’ya kara birlikleri konuşlandırılıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, NATO’ya bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” dedi. Stoltenberg, ittifakın Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük revizyondan geçtiğini söyledi.

Rusya’nın Ukrayna işgaline karşılık olarak oluşturulan yeni askeri yapılanma ile 300 bin NATO askeri gelecek yıla kadar yüksek hazırlık seviyesine ulaştırılacak. Şu anda bu sayı 40 bin civarında bulunuyor.

‘Rusya ittifak ülkelerine doğrudan tehdit’

NATO’nun 11 sayfalık Stratejik Konsept belgesi, Rusya’yı “Müttefiklerin güvenliğine ve Avrupa-Atlantik bölgesindeki barış ve istikrara yönelik en önemli ve doğrudan tehdit” olarak tanımlıyor.

Belgede ayrıca, Rusya ile Çin arasında derinleşen stratejik ortaklığın NATO değerlerine ve çıkarlarına aykırı olduğu belirtiliyor.

Metinde NATO’ya karşı nükleer saldırı düzenlenmesi durumunda, düşmana ağır bedel ödetecek bir karşılık verme kapasitesi ve kararlılığının olduğu kaydediliyor.

“Müttefiklerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı bir saldırı olasılığını göz ardı edemeyiz” ifadesi de yer alıyor. Gerilimin artmasını önlemek için Moskova ile iletişim kanallarının açık tutulması gerektiği vurgulanıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, NATO’ya katılmalarının ardından İsveç ve Finlandiya ile gerginlik yaşanabileceğini göz ardı edemeyeceğini belirterek, bu ülkelerde NATO altyapısı kurulması halinde Moskova’nın aynı şekilde karşılık vereceğini söyledi.

Biden 5. maddeyi hatırlattı

Biden, NATO’nun karada, havada ve denizde, her yönden güçlendirileceğini söyledi. Birliğin her karış toprağını savunmaya kararlı olduklarını söyleyen Biden, “Birimize yapılan saldırı hepimize yapılmıştır derken ciddiyiz” dedi.

İngiltere Savunma Bakanlığı da NATO bünyesindeki asker sayısının artırılacağını duyurdu. Bakanlık, savaş gemisi ve savaş uçağı sayılarının da artırılacağını söyledi, ancak “askeri bakımdan hassas” olduğu gerekçesiyle ayrıntılı bilgi vermedi.

Nasıl bir askeri yapılanma?

ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığı özellikle kıtanın doğusunda artırılıyor. Buna göre:

  • 5. Kolordu Karargahı kalıcı bir şekilde Polonya’ya yerleşecek.
  • İspanya’daki ABD savaş gemilerinin sayısı 4’ten 6’ya çıkarılacak.
  • Romanya’ya toplam 5.000 kapasiteli bir harekat gücü dönüşümlü halde bu ülkede olacak.
  • F-35 jetlerinden oluşan 2 uçak filosu daha İngiltere’ye yerleştirilecek.
  • Almanya ve İtalya için yeni hava savunma kapasiteleri öngörülüyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Ankara, Helsinki Ve Stockholm’den Önce Düştü

Madrid’deki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinin ilk gününde Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine karşı veto tehdidini kaldırması ile sonuçlanan anlaşma, uluslararası basında farklı yankılar buldu.

Rusça yayın yapan günlük gazete Kommersant haberi, “İstanbul Helsinki ve Stockholm’den önce düştü” başlığıyla verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO zirvesinin arifesinde haberlerin ana odağındaki kişi olduğunu yazan gazete, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma konusunda ittifakı kendisiyle müzakere etmeye zorladığını söylüyor.

Haberde şu ifadeler yer alıyor: “Zirvenin ilk gününün beklenmedik bir şekilde sonuçlanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı haberlerin ana odağındaki kişi haline getirdi. Bu, Türk tarafının kazandığı puanları, Ankara’nın Batı ile Doğu arasındaki savaşın ortasında, kendi kendine yeten bağımsız bir güç merkezi olarak uluslararası statüsünü yükseltmeye çalışmasını sağlıyor.”

Günlük gazete Moskovsky Komsomolets’te yayımlanan köşe yazısında gazeteci Andrei Yashlavski, “Bazıları için kriz; diğerleri için kar” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yashlavski, Erdoğan’ın “Doğu ve Batı arasındaki denge politikasının” İsveç’ten Suriye’ye sağladığı kazançlarla “Ukrayna krizini fırsata çevirdiğini” yazıyor.

Finlandiya ve İsveç’in Türkiye’nin taleplerini kabul etse de etmese de Erdoğan’ın hem kendisi hem de iç ve dış politika için kazanlarını maksimize etmek istediğini söyleyen Yashlavski, bu nedenle İsveç ve Finlandiya konunun “zora koşulduğunu” belirtiyor.

‘Tahıl koridoru hizmeti için Türkiye’ye yüzde 25 indirim’

Yashlavski’nin Türkiye’nin bölgesel güç olarak öneminin Ukrayna kriziyle arttığını söylediği yazısında öne çıkan bazı yorumlar şu şekilde:

“Ukrayna’daki ihtilafın başlangıcından bu yana, Türkiye’nin jeopolitik ağırlığı önemli ölçüde arttı, bu ülkenin Karadeniz bölgesindeki kilit rolü ve hem Moskova hem de Kiev ile ilişkileri sürdürme girişimleri ve ayrıca kendisini bir arabulucu devlet olarak sunma girişimleriyle pekişti.

“Ukrayna krizi koşullarında Türkiye’nin önemini kabul eden Batı, Türk birliklerinin Kuzey Suriye’ye girmesinden Rus S-400 füze savunma sisteminin satın alınmasına kadar birçok konuda Ankara ile geçmişte yaşanan keskin çelişkilere göz yummak zorunda kalıyor.”

Ukrayna’dan tahıl koridorunun açılması konusuna da değinen Yashlavski, “Burada kazançlar en az iki katı: Erdoğan ve destekçileri, tüm dünyanın küresel açlık felaketinden kurtarıcıları rolünü oynayacak. Ve oldukça somut, maddi faydalar sağlanacak. Ukrayna limanlarından tahıl ihracatını organize etmeye aracı olduğu için Türkiye, Kiev’den tahıl alımında yüzde 25 indirim sağlayacak” diyor.

Rus basınında NATO’nun Finlandiya ve İsveç’in üyeliğiyle, diyalog dönemini kapatıp Rusya ile askeri yüzleşme dönemine girdiği yorumları da yapıldı.

Nezavisimaya Gazeta ” Soğuk Savaş’ın bitmesinden 30 yıl sonra ilk kez NATO, 1949’daki ortaya çıkış amacına geri dönüyor: Sovyetler Birliği’nin yayılmasını önlemek” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Soğuk Savaş 2.0’a Doğru Gidiyoruz!

İspanya’nın başkenti Madrid, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İttifakı için kritik bir zirveye ev sahipliği yapıyor. NATO’nun Stratejik Konsepti’nin kabul edilecek olması açısından zaten önemli olan zirve Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya girmesiyle daha kritik bir hale geldi.

Stratejik Konsept belgesi NATO’nun uzun dönemli yol haritası niteliğini taşıyor ve yaklaşık her 10 yılda bir gözden geçiriliyor. Zirvenin gündeminde dört ana başlık yer alıyor. Bunlar; Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkileri ve Rusya tehdidine karşı alınabilecek yeni önlemler, NATO’nun Avrupa yapılanmasının güçlendirilmesi, Çin meselesi ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliği.

Madrid’teki zirve devam ederken, Alman ordusu mensuplarını temsil eden Ordu Derneği’nin Başkanı Albay Andre Wüstner, ZDF televizyonunda yayınlanan Morgenmagazin programında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

NATO’nun bir “paradigma değişikliği”nin eşiğinde olduğunu dile getiren Wüstner, İttifak’ın 1990’dan önce olduğu gibi bölge sorumluluğu günlerine döndüğünü, bazı NATO üyelerine İttifak’ın doğu kanadında belli bölgelerin tahsis edildiğini belirtti. Buna ek olarak operasyonel hazırlığın da güçlendiğini vurgulayan Andre Wüstner, gidişatın “aslında Soğuk Savaş 2.0’a doğru olduğu” söyleminde bulundu.

İspanya’nın başkenti Madrid’te düzenlenen NATO Zirvesi öncesinde açıklamalarda bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’ın mukabele gücündeki asker sayısının 40 binden 300 bine çıkarılacağını duyurmuş, Almanya da bu kuvvete 15 bin askerle katkı sağlayacağını bildirmişti. Almanya’nın, söz konusu güce asker gönderen ülkeler arasında öncü rol oynayanlardan biri olduğunu ifade eden Ordu Derneği Başkanı, Alman ordusunun (Bundeswehr) bugünkü hali ile, İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman tarihinin en küçük ordusu olduğunu ve bu açıdan Mukabele Gücü’ne böylesi bir katkı sunmanın kolay olmayacağını dile getirdi.

Yeniden silahsızlanma dönemine dönüş umudu

NATO’nun gücünü arttırma çabalarını, “inandırıcı caydırıcılık” oluşturarak diyaloğa temel hazırlamak olarak nitelendiren Wüstner, bunda başarılı ve etkili olunmasının önemine vurgu yaparak, orta ve uzun vadede yeniden silahsızlanma dönemine geçilmesini umduğunu ifade etti.

Alman hükümetinin bir süre önce aldığı kararla, orduya ek kaynak olarak ayıracağı 100 milyar euronun yeterli olmayacağını belirten Wüstner, Başbakan Olaf Scholz’un buna ek olarak, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırma sözünü hatırlattı.

Alman ordusunda yeniden zorunlu askerliğe geçişin şu an için gerekli olmadığını da dile getiren Andre Wüstner, bu konunun tartışılmasını ise doğru bulduğunu belirtti. Wüstner, bununla ilgili olarak “Bu yasama döneminde Alman ordusunu, yeterli sayıda personel bulabilecek kadar çekici kılamaz isek, yeniden zorunlu askerliğe dönmeyi tartışabiliriz” ifadesini kullandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Economist’ten Dikkat Çeken Yazı: Erdoğan Eve Zaferle Dönüyor

Birleşik Krallık merkezli Economist dergisi, Madrid’deki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinde, Türkiye’nin veto tehdidini kaldırması ile sonuçlanan anlaşmayı “Erdoğan’ın zaferi” olarak yorumladı.

Derginin internet sayfasında yayımlanan yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın futbolcu geçmişine gönderme yapıyor.

Economist, Finlandiya ile İsveç’e veto tehdidi hamlesinin futboldaki gibi bir ‘profesyonel faul’ olduğunu yazdı:

“Türkiye’nin Cumhurbaşkanı uluslararası siyasette istediğini alabilmek için profesyonel faul yapmaktan kaçınmıyor. Geçen ay İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğine çelme takma girişimi de, üstelik de Rusya böylesine bir tehdit ortamı yaratmışken, korkutucu olduğu kadar etkiliydi”

Madrid’deki NATO liderler zirvesi öncesinde yapılan görüşmede, İsveç ve Finlandiya’nın taahhütleri sonrası Türkiye, bu iki ülkenin NATO’ya üyelik başvurusunu destekleyeceği açıkladı.

Anlaşmayla İsveç ve Finlandiya’nın, terör örgütü olarak tanınan PKK ile mücadele ve YPG/PYD’ye destek vermeme taahhüdünde bulundukları kaydedildi.

‘ABD F-16’lar konusunda sıkı bir uyarı yaptı’

Economist dergisi, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in anlaşma için yürüttüğü çalışmalara Amerika’nın da perde arkasından baskı uygulayarak destek verdiğini yazdı:

“Stoltenberg, Amerika’nın çok da görünür olmayan perde arkası baskısından da yararlandı. ABD, Türkiye’yi, Kongre’de blokajındaki F-16 savaş uçakları alımını riske ettiği yönünde sıkı bir uyarı yapmışa benziyor”

Yazıda, üçlü muhtıradaki “sınır dışı ya da iade taleplerine” ilişkin bölüme de değiniliyor.

Anlaşmayla, İsveç ve Finlandiya’nın, insan haklarına bağlılık ve siyasi muhalifler için sığınma adresi olma konumlarının zayıflama riski taşıdığı yorumu yapılıyor.

“Erdoğan’ın otokrasiye sürüklenişi ve tüm muhaliflerini terörist olarak tanımlama yaklaşımı” olduğu yorumu da bu bölümde yer alıyor.

Üçlü muhtırada, İsveç ve Finlandiya’nın “YPG/PYD ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacakları” vurgulanarak Türkiye ile “bu terör örgütlerinin eylemlerini önlemek amacıyla iş birliğini artırmak üzerinde anlaştıkları” da belirtiliyordu.

Ayrıca “Finlandiya ve İsveç, Türkiye’nin beklemedeki sınır dışı ya da iade taleplerini süratle ve detaylı olarak ele alacaktır” denilerek, bu işlemlerin Avrupa Konvansiyonu uyarınca yapılacağı vurgulanıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın