Her Üç Çocuktan Biri Yetersiz Besleniyor!

UNICEF Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Adele Khodr, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşayan çocukların yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Adele Khodr, “Küçük çocukların sadece üçte biri büyümek ve gelişmek için ihtiyaç duydukları besleyici gıdaları alıyor” dedi.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu’nun (UNICEF), yayınladığı yeni rapora göre, MENA bölgesinde (Fas’tan Pakistan’a dek uzanan ve (hem Kuzey Afrika’da hem de Güney Batı Asya’da konuşlanmış) yaklaşık yirmi ülkeyi kapsayan geniş bir bölgenin özgün adıdır) 77 milyondan fazla çocuk, yani her üç çocuktan biri bir tür yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya.

Raporda, bu çocukların 55 milyonunun aşırı kilolu veya obez olduğu belirtilirken, bu sorunun MENA bölgesindeki 20 ülkenin tamamında okul çağındaki çocuklar arasında giderek arttığı vurgulanıyor. Raporda, ayrıca okul çağındaki her üç çocuk ve ergenden birinin aşırı kilo ve obezite sorunuyla karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor.

Raporda, yetersiz beslenen 24 milyon çocuğun da bodurluk, zayıflık gibi sorunlarla karşı karşıya olduğu vurgulanırken, UNICEF, hükümetleri, ulusal kalkınma planlarında, politikalarında ve bütçelerinde beslenmeyi en önemli öncelik haline getirmeye çağırdı.

UNICEF Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Adele Khodr, “Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi, çocuklarının büyümesini, gelişimini ve potansiyelini engelleyen ve giderek karmaşıklaşan üçlü bir yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya” dedi.

Adele Khodr, “Küçük çocukların sadece üçte biri büyümek ve gelişmek için ihtiyaç duydukları besleyici gıdaları alıyor. Bu, şok edici bir istatistik ve bölgedeki çatışmalar, krizler ve diğer zorluklar devam ettikçe daha da kötüleşme riski taşıyor” dedi.

Paylaşın

Ankara’dan Türkiye’yi ‘Provokasyonla’ Suçlayan Arap Ligi’ne Sert Tepki

Arap Ligi Dışişleri Bakanları Türkiye’yi Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da “provokasyon” yapmakla suçladı ve müdahalelerine son vermesi çağrısında bulundu. Ankara ise verdiği sert yanıtta Türkiye’ye yönelik açıklamaları “tümüyle reddettiğini” bildirdi.

Ahval’in haberine göre Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 158’inci toplantısında bakanlar Ankara’ya Irak, Libya ve Suriye’ye yönelik son askeri müdahalelerinin bölge genelinde güvenliği tehdit ettiği suçlamasını yöneltti.

Açıklamada “Türkiye’nin Libya’ya müdahalesi ile birlikte Suriye topraklarına olan saldırısı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin prensiplerine ve Güvenlik Konseyi kararlarına aykırıdır” denildi. Bakanlar bu müdahalelerin sona erdirilmesi çağrısında bulundu.

Öte yandan açılış toplantısında Mısır ve Libya rasında gerginlik yaşandı. Mısır Dışişleri Bakanı ve beraberindeki heyet Libya Ulusal Birlik Hükümeti Dışişleri Bakanı Necla Menguş’un başkanlık etmesine tepki göstererek açılış oturumunda salonu terk etti. Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Mısır heyetinin bu davranışının “Arap Birliğinin tüzüğüne aykırı olduğunu” ifade etti.

Dışişleri’nden sert tepki

Dışişleri Bakanlığı, toplantıda Türkiye’ye yönelik karar ve ifadelere ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada “Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyinin 6 Eylül 2022 tarihinde düzenlenen 158. toplantısı, bir kez daha ülkemize yönelik mesnetsiz iddialar içeren karar ve açıklamalara sahne olmuştur. Bu karar ve açıklamaları tümüyle reddediyoruz.” denildi.

Kararların, “Dar görüşlü ve kısa vadeli bazı münferit çıkarların tesiri altında” alındığına vurgu yapılan açıklamada, “Bu kararlar Arap Ligi’ni, bölgesel sorunların çözümüne somut, yapıcı ve sürdürülebilir katkı sağlama imkanından mahrum bırakmaktadır.” değerlendirmesi yapıldı.

Açıklamada, önyargılı yaklaşımlara rağmen Türkiye’nin, milli güvenliğine ve çıkarlarına yönelik terör tehditleriyle mücadeleye, uluslararası hukukun ilke ve normları çerçevesinde devam edeceğinin de altı çizildi.

Türkiye’nin ayrılıkçı terörizme karşı yürüttüğü mücadelenin bölge ülkelerinin egemenlik, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması bakımından da kritik önem taşıdığı belirtilen açıklamada, “Türkiye, bölgede istikrar ve refahın tesisini ortak hedef olarak benimseyen tüm Arap Ligi üyesi ülkelerle çalışmaya hazır olduğunu bu vesileyle bir kez daha yinelemektedir.” ifadelerine yer verildi.

Paylaşın

İspanya’ya Girmeye Çalışan Onlarca Göçmen Öldürüldü

Fas’tan İspanya’nın Kuzey Afrika’daki toprağı Melilla kentine 24 Haziran’da geçmeye çalışan mültecilerle Fas güvenlik güçleri arasında arbede ve ardından izdiham yaşandı. Fas polisinin ateş açtığı da iddia edildi.

Melilla’daki Fas-İspanya sınırında 24 Haziran sabahı yaşanan olayda, Fas tarafındaki yaklaşık 1500 mülteci 10 metre uzunluğundaki dikenli tel örgülerin olduğu sınır hattına gitti. Fas polisi ve İspanya makamları, mültecileri güvenlik güçlerine taş ve asit atarak saldırmakla suçladı. Mültecilerden 133’ü Melilla’ya geçti, İspanya tarafında da yaralılar olduğu açıklandı.

Fas yetkilileri ölü sayısını 18 olarak açıkladı ancak İspanya merkezli sivil toplum örgütü Caminando Fronteras 37 mültecini öldürüldüğünü belirledi.

Caminando Fronteras’ın Sözcüsü Helena Maleno, sınırdaki dikenli tel örgülerden atlayıp İspanya tarafına geçmeye çalışan mültecilerden Fas tarafında ölenlerden sayısının 18 değil 37 olduğunu, halen ağır yaralılar bulunduğunu, ölü sayısının daha da artabileceğini açıkladı.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Maleno, “Melilla’daki trajedide 37 kişinin öldüğünü doğruluyoruz. Bu nihai sayı değil, daha da artabilir” dedi.

Fas İnsan Hakları Birliği (AMDH) temsilcileri en az 29 can kaybı olduğunu söyledi. Sosyal medyada, Fas’ın Nador kentinde yerde yatan mültecilerin görüntüleri paylaşıldı.

Şeffaf soruşturma çağrısı

Koalisyon hükümetinin küçük ortağı Unidas Podemos ile Podemos’dan ayrılan bazı siyasetçilerin kurduğu Mas Pais partileri, Fas yönetimini övdüğü için Başbakan Pedro Sanchez’i eleştirdi.

Podemos’un lideri ve Çalışma ve Sosyal Ekonomi Bakanı Yolanda Diaz, “Melilla’dan gelen görüntülerden şok oldum. Haksız yere hayatlarını kaybeden tüm insanların yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaşananların ne olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır. İnsan haklarına saygılı bir göç politikasına her zaman destek vereceğim” dedi.

Ana muhalefetteki Halk Partisi de Melilla’da yaşananlarla ilgili her şeyin şeffaf bir şekilde araştırılmasını istedi.

Sanchez: Sorumlu, insan kaçakçıları

Başbakan Sanchez, Brüksel’deyken basının soruları üzerine olaylara ilişkin “İspanyol hükümeti adına, Fas hükümeti ile yaptığımız ve en iyi ilişkilere ve yakın iş birliğine duyulan ihtiyacı gösteren olağanüstü iş birliğine teşekkür etmek isterim. Maalesef bugün Melilla kentinde yaşananlarda da gördüğümüz gibi düzensiz göçe karşı mücadelede ve içişlerinin yakın iş birliğine ihtiyaç olduğu görüşmüştür” açıklamasını yapmıştı.

Sanchez, binlerce mültecinin sınıra akın etmesinden “insan kaçakçılığı yapan mafyaların” sorumlu olduğunu ileri sürdü.

 

Paylaşın

Orta Doğu Ve Kuzey Afrika’da Hava Kirliliği Nedeniyle Her Yıl 270 Bin Kişi Ölüyor

Dünya Bankası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da hava kirliliği nedeniyle her yıl 270 bin kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Kurumun yayımladığı raporda, bu bölgelerin en büyük kentlerindeki hava kirliliğinin Güney Asya’dan sonra en yüksek orana sahip olduğu belirtildi.

Hava kirliliğinde güvenli kabul edilen seviyenin 10 kat aşıldığı belirtilen raporda, bu durumun bölgede yüzde 2’lik bir ekonomik kayba yol açtığı ifade edildi.

Raporda, bölge ülkelerine daha katı emisyon standartları uygulama, atık yönetimini iyileştirme ve temiz ulaşım seçenekleri oluşturma çağrısı yapıldı.

“Sağlık ve refahı azaltıyor”

Dünya Bankası’nın Orta Doğu-Kuzey Afrika bölge temsilcisi Ferid Belhaj, rapora ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kirli gökyüzü ve denizler, bu bölgedeki milyonlarca insanın sağlığını, sosyal ve ekonomik refahını azaltıyor. Ülkelerin daha yeşil, sürdürülebilir ekonomik büyüme yolunu tercih etme olanağı var.”

Kurumun “sürdürülebilir kalkınma” yöneticisi Ayat Soliman ise “Bölgede ticaret, turizm ve sanayinin etkili olduğu yerlerde temiz alanların azaldığını” açıkladı.

Aşırı sıcaklık, kuraklık, fosil yakıt tüketimi

Dünya Bankası’na göre, bölgede iklim kriziyle birlikte artan aşırı sıcaklık, kuraklık ve göçün yanı sıra fosil yakıt tüketimi, çatışmalar ve tarım alanındaki yanlış politikalar, hava kirliliğinde temel nedenler arasında yer alıyor.

2019’da Afrika’da 1 milyondan fazla ölüm

Ekim 2021’de Lancet Planetary Health dergisinde yayımlanan bir araştırma, 2019 yılında Afrika’da kömür ve gaz yağının evlerde yol açtığı hava kirliliği nedeniyle 697 bin, dış ortamdaki hava kirliliği nedeniyle de 394 bin kişi hayatını kaybettiğini ortaya koymuştu.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerinden yararlanılarak hazırlanan araştırmada dış hava kirliliğine bağlı ölümlerde görülen artışın en tedirgin edici bulgu olduğu ifade edilmiş ve kıtadaki kentleşmeyle bu rakamın katlanarak büyüme riski olduğunun altı çizilmişti.

Raporda hem sanayileşme hem de kentleşmeden ötürü fosil yakıt kullanımının arttığına da dikkat çekilirken, 2100 yılı itibariyle kıta nüfusunun üç kat artarak 1,3 milyardan 4,3 milyara çıkmasının beklendiği de ifade edilmişti.

Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan, geçen yıl düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) iklim konferansında 2060’a kadar karbon emisyonlarını sona erdirme taahhüdünde bulunmuştu. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ise 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefini açıklamıştı.

Dünyada hava kirliliği

Çapı 2,5 mikrometreden küçük olan (PM2.5) ince parçacıklar akciğerlere derinlemesine nüfuz ederek zamanından erken ölüme sebep oluyor. Ayrıca arabalardan, kamyonlardan ve kömür santrallerinden yayılan nitrojen dioksit ve yeryüzündeki ozon seviyesi de hava kirliliğine bağlı erken ölümlere sebep oluyor.

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya çapında hava kirliğinden dolayı yılda yedi milyon kişi hayatını kaybediyor. Bu rakam sigara ve zayıf beslenme alışkanlıkları nedeniyle hayatını kaybedenlerle aynı düzeyde.

Ayrıca dünya nüfusunun yüzde 91’i hava kalitesinin DSÖ’nün belirlediği sınırların üzerindeki yerlerde yaşıyor. DSÖ, her yıl dünya genelinde dış ortam hava kirliliği nedeniyle 4,2 milyon ölüm yaşandığını söylüyor. 3,8 milyon ölüm, evlerde kullanılan ve kirli yakıtlarla çalışan ocaklara maruz kalmasından kaynaklanıyor.

Temiz Hava Fonu’nun (CAF) bir analizine göre, hava kirliliğine küresel kalkınma yardımlarının yalnızca yüzde 1’i ayrılıyor. Dünyanın dört bir yanından hükümetler, 2019 ve 2020’de denizaşırı fosil yakıt projesi fonlarına, neden oldukları hava kirliliğini azaltma projelerine kıyasla yüzde 20 daha fazla kaynak sağladı.

Raporda, hava kirliliğinin HIV/AIDS, sıtma ve tüberkülozun toplamından daha fazla insanı öldürdüğü, ancak bu tür sağlık sorunlarının çok daha fazla fon aldığı tespit edildi.

Hava kalitesi projeleri için finansman yoğunluklu olarak orta gelirli Asya ülkelerine yönelikken Afrika ve Latin Amerika ülkeleri, çok sayıda yoğun kirli şehre sahip olmalarına rağmen toplam fonun sadece yüzde 15’ini alıyor.

Örneğin, 2019’da hava kirliliği ile ilgili tahmini 2260 kaybı olan Moğolistan, 2015-2020 yılları arasında 437 milyon dolar alırken, hava kirliliği nedeniyle 70 bin 150 erken ölüm yaşayan Nijerya sadece 250 bin dolar aldı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın