DEM Parti’den İktidara “Kürtçe” Tepkisi

DEM Partili Mehmet Rüştü Tiryaki, “Bu ülkede iki kelime Kürtçeden rahatsız olan iktidarlar var. İki kelime Kürtçeden rahatsız olan bir yönetim var. Önce yaya ve yanına peşi peya yazılmasından rahatsız olan bir siyasi iktidar var. Bu bakış açısını reddetmek ancak bir zenginlik olarak görmekle olur” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Mersin Akdeniz Belediyesi’nde stratejik plan çalışmaları sürüyor. Artı Gerçek’ten Abidin Yağmur’un haberine göre; Mahalle toplantılarıyla halkın görüşüne başvuran Belediye Eş Başkanlar Nuriye Arslan ve Hoşyar Sarıyıldız, son olarak sivil toplum örgütleri temsilcileriyle bir araya gelerek Akdeniz’in beş yıllık hedeflerini konuştu.

Toplantıya DEM Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkanı Mehmet Rüştü Tiryaki de katılarak açılış konuşmasını yaptı. Türkiye’de belediyeciliğin tarihinin 150 yıl öncesine, batıda ise 900 yıl öncesine uzandığını kaydeden Tiryaki, “Batı’daki belediyeciliğin geçmişi, merkezi yönetime muhalefetle eş değer. Belediyeler merkezle mücadele ederek belediye hizmetlerini verecek yerel yönetimleri güçlendirmişler. Yani belediyecilik tarihi aslında muhalefet tarihi” dedi.

Osmanlı’da ve Türkiye’de ise belediyeciliğin merkezi kamu idaresinin yereldeki yansıması biçiminde olduğunu ifade eden Tiryaki, “Cumhuriyet’ten sonra da belediyeler demokratik ve yerel hizmeti sunan kuruluşlar olmamış. Bugüne kadar, her zaman devletin vesayet yetkisi yerel yönetimlerin üzerinde olmaya devam etmiş. 1980 öncesinde birkaç örneği saymazsak, Fatsa’da Terzi Fikri’nin, Batman’da Edip Solmazlar’ın yarattığı geleneği saymazsak bu topraklarda belki de ilk demokratik belediyeciliği, ilk muhalif belediyeciliği, ilk halkın belediyeciliğini savunan parti bizim mirasını devraldığımız partiler oldu ve 1999’dan sonra biz ilk kez kamu otoritesinin yerel yansıması olan değil halkın olan belediyecilik hizmetlerini savunmaya başladık” dedi.

21. yüzyılın yerel yönetimler açısından altın çağ olacağını ifade eden Tiryaki, “Çünkü dünyanın dört bir yanında belediyeler artık geleneksel belediye hizmetlerini sunmakla yetinmiyorlar. Gerçekten çok karmaşık hizmetleri sunan kuruluşlar olmaya başladılar. Belediyeler neredeyse kentin tüm hizmetlerini, her ihtiyacını karşılar hale geldi” şeklinde konuştu.

Stratejik planın kapalı kapılar ardında değil, halkla birlikte yapılmasının önemine işaret eden Tiryaki, “Halkın katılımı olmadan, demokratik kitle örgütlerinin katılımı olmadan, o kentte yaşayanların katılımı olmadan düzenlenecek bir stratejik planın gerçek anlamda o kentte birlikte yaşayan insanların sorunlarını çözme olanağı yoktur” ifadelerini kullandı.

Akdeniz Belediyesinin “Akdeniz bütün renkleriyle güzel” sloganını çok beğendiğini ifade eden Tiryaki sözlerini şöyle sürdürdü: “Gerçekten bu ülke bütün renkleriyle güzel olan bir ülke. Fakat birileri Akdeniz’in bütün renkleriyle güzel olmasını değil mermer olmasını istiyor. Türkiye’nin bütün renkleriyle güzel olmasını değil mermer olmasını istiyor. Tek renkli, tek sesli ve tek yapılı bir belediye olmasını istiyor. Biz bunu reddediyoruz. Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bu kentte ve bu ülkede yaşayan her inancın, her etnik kökenden insanın, her mezhebin, her yaşam biçimin kendisine yer bulacağı bir ülke olmasını istiyoruz.

Her din, her dil, her inanç, her yönelim bu ülkede bölücü değil bu ülkenin zenginliği olarak kabul edilmesi gerekir. Akdeniz’de eğer bunu yaratabilirsek emin olun bütün ülkeye yayılacak bir vaha olarak yaşatabiliriz. Bu çok önemli. Çünkü bu ülkede iki kelime Kürtçeden rahatsız olan iktidarlar var. İki kelime Kürtçeden rahatsız olan bir yönetim var. Önce yaya ve yanına peşi peya yazılmasından rahatsız olan bir siyasi iktidar var. Bu bakış açısını reddetmek ancak bir zenginlik olarak görmekle olur. Akdeniz Belediyesi bunu yapıyor. Akdeniz tüm renkleriyle güzel demesi peşi paya yazısını inkar edenlere verilmiş en güzel yanıt olacaktır. Bu sloganın bu döneme denk düştüğünü söylemek isterim.”

“Kendimizi de kentimizi de kendimiz yönetiyoruz””

Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Nuriye Arslan da, “Bizim yönetim anlayışımızda toplumun bütününün dahil olacağı karar süreçleri esastır. Bu nedenle önce mahalle toplantılarıyla halkımızın görüşlerini aldık. Bugün de sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alıyoruz. Akdeniz’in ciddi sorunları var. Bunları çözmek için kentin dinamiklerine ihtiyacımız var. Mersin’de çok etkili bir kadın yapılanması var. Akdeniz’in gelecek 5 yılını planlarken kadın bakış açısıyla planlamak istiyoruz. Akdeniz’in can yakıcı sorunlarından biri de uyuşturucu sorunu. Bu konuda yerel yönetimler olarak, kent dinamikleri olarak elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Bizim için önemli olan hep birlikte karar alıp hep birlikte uygulamak” dedi.

Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Hoşyar Sarıyıldız da “Amacımız en başından beri demokratik, katılımcı, şeffaf yerel yönetim anlayışıyla, kendimizi de kentimizi de kendimiz yönetiyoruz anlayışıyla çalışmaktı. Bu çalıştay ile stratejik planımızı yapmak için ortak yol haritasını örmüş olacağız” dedi.

Paylaşın

DEM Partili Belediye Eşbaşkanları: Daha Çok Kürtçe Çalışma Yapacağız

Batman Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, Kürtçeye yönelik saldırı olduğunu belirterek, “Bizler demokratik belediyeler olarak, sadece yollarda değil, yaşamın her alanında Kürtçeye yer vereceğiz, Kürtçe konuşacağız ve Kürtçe çalışmalar yapacağız” dedi ve ekledi:

“Çünkü Batman halkının yüzde 95 Kürt’tür ve anadilleri Kürtçedir. O nedenle eğer herkese eşit bir şekilde bir hizmet yapılıyorsa Kürtlere de anadillerine göre, kültürlerine göre bir hizmet yapılmalı. Bütün saldırılara rağmen bizler daha çok Kürtçe çalışma yapacağız ve daha çok Kürtçe konuşacağız.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki belediyelerin yaya geçitlerine yazdıkları “Pêşî Peya/Önce Yaya” ve “Hêdî/Yavaş” uyarı yazıları İçişleri Bakanlığı talimatıyla birçok yerde silindi. Uyarı yazılarının silinmesine, ‘standartlara uymuyor’ gerekçesi gösterildi. Ancak belediyeler, silinen yazıların yerine yenilerini yazdı.

Batman Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük ve Diyarbakır-Yenişehir Belediye Eşbaşkanı Safiye Akdağ, çok dilli çalışmalarının devam edeceğini vurguladı. Sönük, demokratik ve halkçı bir belediyecilik anlayışıyla hareket ettiklerini belirtti. Sönük, seçim sürecinden bu yana çok dilli çalışmalar yaptıklarına işaret ederek, “Bütün çalışmalarımız çok dilli olacak, sadece bir dille çalışma yürütmeyeceğiz’ dedik. Kentin anadili ne ise hizmetinin de öyle olması gerektiğinin şiarıyla yürüdük. Bu çalışmamıza da ilk olarak yolların üzerinde uyarıları yazmakla başladık. Aslında saldırı politikası ilk olarak Kürtçe uyarılar ile başlamadı. Mersin’de Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken gençlerin hedef gösterilmesi ve ardından tutuklanmasıyla başladı. Bu sıralı ırkçı saldırı daha sonra birçok kente sirayet etmeye başladı” dedi.

Sönük, Batman’da da Kürtçeye yönelik saldırı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Yazıları silme gerekçeleri ‘karayolları müdürlüğünün standartlarına uymaması.’ Fakat bizler tek tek karayollarının maddelerini okuduk, orada dil farklılıkları adına bir madde yok. Bu durum bize bir kez daha şunu gösterdi; Türkçe dışında başka bir dili tanımıyorlar. Fakat bizler demokratik belediyeler olarak, sadece yollarda değil, yaşamın her alanında Kürtçeye yer vereceğiz, Kürtçe konuşacağız ve Kürtçe çalışmalar yapacağız. Çünkü Batman halkının yüzde 95 Kürt’tür ve anadilleri Kürtçedir. O nedenle eğer herkese eşit bir şekilde bir hizmet yapılıyorsa Kürtlere de anadillerine göre, kültürlerine göre bir hizmet yapılmalı. Bütün saldırılara rağmen bizler daha çok Kürtçe çalışma yapacağız ve daha çok Kürtçe konuşacağız.”

“Her alanda Kürtçe”

Yenişehir Belediye Eşbaşkanı Safiye Akdağ ise, Kürtçe hizmet vermeye devam edeceklerini vurguladı. Akdağ, “Kürt halkı varlığına, kültürüne ve diline yapılan bu zorbalığı kabul etmez ve buna karşı mücadele eder. Bizler kentlerimizde ismi değiştirilen sokakların, parkların ve kurumların isimlerini yeniden Kürtçe yapacağız. Kürtçeye ilişkin şu an mevcut çalışmalarımız var çocuklar ve gençler için Kürt dili kursları açtık. Kentin her alanında Kürtçeyi yaşatacağız” diye belirtti.

Saldırılara karşı Kürtçeyi yaşatacaklarını ifade eden Akdağ, tasarruf genelesine ve bütün engellemelere rağmen çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi. Akdağ, “Güçlü ve komin bir şekilde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Kürtçe çalışmalarda yer alan gönüllü öğretmenler bizimle çalışmak ve destek çıkmak istediler. Kültür, sanat ve dil alanında bize destek çıkan onlarca gönüllü genç arkadaşımız var. Halkımızla beraber, halkımızdan güç olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)

Paylaşın

Adalet Bakanlığı’ndan “Kürtçe” Hariç 40 Dilde Hizmet

Adalet Bakanlığı, 28 dilde adli sicil belgesi verilmesi hizmetine, “Karadağca, Lehçe, Macarca, İsveççe, Fince, Çekçe, Yunanca, Hintçe, Bengalce, İbranice, Malayca ve Bahasa Endonezyaca” olmak üzere 12 dili daha eklendiğini açıkladı.

Hizmet verilen dillerin arasında milyonlarca insan tarafından konuşulan Kürtçenin olmaması dikkat çekti. Bakanlık, ayrıca Darice, Farsça ve Urduca dillerinde de adli sicil belgesi verilmesi hizmetine yönelik teknik çalışmalarını sürdürüyor.

Adalet Bakanlığı, resmi internet sitesinde yaptığı açıklamada, Yeni Adli Sicil Bilgi Sistemi (ASBS) ile adli sicil belgesi verilmesi hizmetine 12 yeni yabancı dilin daha eklendiği belirtti.

Açıklamaya göre, 28 yabancı dilde tercüme edilmiş adli sicil belgesi verilmesi hizmetine 12 yeni yabancı dil daha eklendi. Böylece cumhuriyet başsavcılıkları nezdindeki adli sicil birimlerinden, yurt dışı temsilciliklerden ve e-Devlet üzerinden verilen adli sicil belgesi bugün itibariyle 40 dilde alınabilecek.

İlk olarak İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca olmak üzere 4 dilde verilen sabıka kayıtları, uygulama alanının genişletilmesiyle İspanyolca, Flemenkçe, Danca ve Portekizce dillerinde de verilmesi sağlanmıştı.

Adalet Bakanlığı tarafından geliştirilerek, yenilenen ASBS; Korece, Japonca, Çince, Slovakça, Makedonca, Rusça, Rumence, Letonca, Bulgarca, Arnavutça ve Arapça dillerinden olmak üzere toplam 19 yabancı dilde tercüme edilmiş adli sicil belgesi verilmekteydi.

2022’de Boşnakça, Hırvatça, Kazakça, Kırgızca, Moğolca, Özbekçe, Sırpça, Tacikçe ve Türkmence dilleri olmak üzere toplam 9 yabancı dilde daha adli sicil belgesi verilmesi hizmetinin başlamasıyla adli sicil belgesi verilen dil sayısı 28’e yükselmişti.

Bugün itibariye sisteme Karadağca, Lehçe, Macarca, İsveççe, Fince, Çekçe, Yunanca, Hintçe, Bengalce, İbranice, Malayca ve Bahasa Endonezyaca olmak üzere toplam 12 yeni yabancı dil daha eklendi. Böylece adli sicil belgesi verilen dil sayısı 40’a yükseldi.

Hizmet verilen dillerin arasında milyonlarca insan tarafından konuşulan Kürtçenin olmaması dikkat çekti.

Kürtçe yok!

Bakanlık, ayrıca Darice, Farsça ve Urduca dillerinde de adli sicil belgesi verilmesi hizmetine yönelik teknik çalışmaları sürdürüyor. Çalışmaların sürdüğü diller arasında da Kürtçe bulunmuyor.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın