Kovid-19’a neden olan Sars-Cov-2 virüsünün Vuhan Viroloji Enstitüsü’nden yanlışlıkla sızdırıldığı ve bunun gizlendiği iddiasını son dönemde daha yoğun dile getiriyor. İddianın arkasında siyasetçiler ve hatta FBI ajanları da var.
Kovid-19’un hayvandan insana geçen zoolojik bir hastalık olmadığı, insanlar tarafından üretildiği ve Vuhan’daki laboratuvardan sızdığı iddiaları, ilk olarak Donald Trump ve diğer Cumhuriyetçi siyasetçiler tarafından dile getirilmişti.
Ancak sonraki genetik çalışmalar, bu iddiaların “komplo teorisi” diye nitelenmesine ve uzun bir süreliğine rafa kalkmasına neden olmuştu.
Kovid-19’un kökenlerine dair tartışma sürerken, Britanyalı The Sunday Times gazetesinde virüsün Çin’deki biyoloji laboratuvarından sızdığı öne sürülen, geniş kapsamlı bir haber yayımlandı.
ABD’li yetkililer, Kovid-19’a neden olan Sars-Cov-2 virüsünün Vuhan Viroloji Enstitüsü’nden yanlışlıkla sızdırıldığı ve bunun gizlendiği iddiasını son dönemde daha yoğun dile getiriyor.
İddianın arkasında siyasetçiler ve hatta FBI ajanları da var.
Sunday Times’ın ABD’li müfettişlerin iddialarına da yer verdiği haberi ise “gizli raporlar, iç yazışmalar, bilimsel makaleler ve e-posta yazışmaları dahil olmak üzere yüzlerce belgeye” dayandırılıyor.
Haberde, “Kovid-19 salgınının kökenlerine ilişkin ABD’deki ilk önemli soruşturmayı yürüten ABD Dışişleri Bakanlığı müfettişleriyle görüştük” ifadeleri yer alıyor.
Dikkat çekici iddialar arasında ise Çin’in aslında biyolojik silah geliştirmek istediği, 2016’da ortaya çıkan ölümcül bir virüsü halktan gizlediği ve koronavirüslerin etkisini artırmaya yönelik deneyler yaptığına dair ifadeler var.
Haberi yazan muhabirler Jonathan Calvert ve George Arbuthnott, Vuhan’da koronavirüslerin incelendiği laboratuvarda neler olup bittiğine dair “şimdiye kadarki en net resmi” çizdiklerini iddia ediyor.
Buna göre 2003’te SARS virüsünün kökenlerini araştırmaya başlayan tesis, New York merkezli bir hayır kurumu aracılığıyla ABD hükümetinden finansman aldı.
Haberde bu hayır kurumunun adı açıklanmadı. Ancak 2021’de bu laboratuvarın Dr. Anthony Fauci’yle ilişkisi ABD gündeminde epey tartışma yaratmıştı.
ABD’nin pandemiyle mücadeledeki bir numaralı halk sağlığı uzmanı Dr. Fauci’nin yönetimindeki ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’nün söz konusu viroloji enstitüsündeki bazı araştırmaları finanse ettiği biliniyor.
O dönemde özellikle Donald Trump destekçileri, enstitüye verilen hibeler nedeniyle Fauci’ye yoğun eleştiriler yöneltmişti.
Fauci ise 2000’lerin başındaki SARS salgının ardından enstitüde, yarasa virüslerinin insana bulaşma ihtimalini araştırmaya başladıklarını ifade etmişti.
“Burada Çin Komünist Partisi’nden veya Çin ordusundan bahsetmiyoruz. Yıllardır ilişkimiz olan bilim insanlarından bahsediyoruz” diyen Fauci, laboratuvara sağlanan fonun nispeten az olduğunu savunmuştu:
Vuhan laboratuvarı çok büyük bir laboratuvar. Yüz milyonlarca dolarlık bir yer. Bahsettiğimiz hibe ise 5 yılda 600 bin dolardı.
Öte yandan Sunday Times’ın aktardığına göre bu viroloji enstitüsü, Çin’in güneyindeki yarasa mağaralarından topladığı koronavirüsler üzerinde giderek daha riskli deneyler yapmaya başladı.
Başlangıçta bulgularını kamuoyuna açıklamayı tercih eden enstitü, çalışmaların koronavirüslere karşı aşı geliştirmesine yardımcı olabileceğini savunuyordu.
Ancak haberde, bu durumun 2016’da değiştiği ileri sürülüyor. Buna göre 2016’da Çinli araştırmacılar, insanların SARS benzeri semptomlar göstererek hayatını kaybetmesine neden olan yeni bir koronavirüs türü keşfetti.
Öte yandan yetkililer, Mojiang’daki bir maden kuyusunda keşfedilen bu virüse dair dünyayı uyarmak yerine ölümleri bildirmemeyi tercih etti.
Oradan bulunan virüslerin, Kovid-19’un yakın ailesinin pandemi öncesi var olduğu bilinen tek üyeleri olduğu söyleniyor.
Ordu ve biyolojik silah iddiaları
Vuhan Viroloji Enstitüsü’ndeki deneylerin de bu olaydan sonra gizli yürütülmeye başlandığı öne sürülüyor.
Gazeteye konuşan ABD’li bir müfettiş, “Belgelerin izleri bu dönemde kaybolmaya başlıyor” dedi:
Gizli program tam olarak o zaman başladı. Benim görüşüme göre, Mojiang’ın örtbas edilmesinin nedeni, [ordunun] virüs temelli biyolojik silah arayışıyla ilgili askeri sırlarından kaynaklanıyordu.
ABD’li müfettişler, bu gizli programın maden kuyusunda bulunan virüsleri insanlar için daha bulaşıcı hale getirmeyi amaçladığını ileri sürüyor.
Bunun da Kovid-19 virüsünün ortaya çıkmasına sebep olduğuna ve laboratuvarda yaşanan bir kazadan sonra Vuhan’a yayıldığına inanıyorlar.
İddiaya göre ABD’li müfettişler, bu deneyler üzerinde çalışan araştırmacıların, Kasım 2019’da (Batı’nın pandeminin farkına varmasından bir ay önce) Kovid benzeri semptomlarla hastaneye kaldırıldığına ve bir akrabalarının öldüğüne dair kanıtlar da buldu.
Yine Sunday Times’a konuşan bir müfettiş, “Laboratuvarda ileri düzey koronavirüs araştırmaları üzerinde çalıştıkları için bunun muhtemelen Kovid-19 olduğundan son derece eminiz” ifadelerini kullandı.
Bunlar 30’lu ve 40’lı yaşlarında eğitimli biyologlar. 35 yaşındaki bilim insanları grip yüzünden bu kadar hastalanmaz.
Kovid-19’un hayvandan insana geçen zoolojik bir hastalık olmadığı, insanlar tarafından üretildiği ve Vuhan’daki laboratuvardan sızdığı iddiaları, ilk olarak Donald Trump ve diğer Cumhuriyetçi siyasetçiler tarafından dile getirilmişti.
Ancak sonraki genetik çalışmalar, bu iddiaların “komplo teorisi” diye nitelenmesine ve uzun bir süreliğine rafa kalkmasına neden olmuştu.
O çalışmalardan biri 26 Şubat 2020’de New England Tıp Dergisi’nde yayımlanmıştı. Araştırmacılar, konuyla ilgili şu ifadelere yer vermişti:
Elbette bilim insanları bu koronavirüsün bir kavanozdan kaçmadığını söylüyor. RNA dizileri yarasalarda sessizce yayılan virüslere çok benziyor. Epidemiyolojik bilgi de Çin’in canlı hayvan pazarlarında satılan ve tanımlamayan hayvan türlerini enfekte eden yarasa kaynaklı bir virüse işaret ediyor.
Mayıs 2020’de Current Biology’de yayımlanan bir başka araştırmada ise koronavirüsün genetik açıdan bilinen en yakın akrabası yarasalarda bulunmuştu. SARS-CoV-2’nin sivri uçlu proteinlerinin S1 ve S2 alt birimlerini birleştiren eklentilerin, RmYN02 ismi verilen bu yeni virüsle büyük oranda aynı olduğu aktarılmıştı.
DSÖ heyeti bizzat Vuhan’a gitmişti
Laboratuvar teorisini reddeden son görüşler de Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2021’de virüsün kökenini araştırmak üzere Vuhan’a gönderdiği heyetten gelmişti.
Heyetin Mart 2021’de hazırladığı raporda, salgının bir laboratuvarda başlamış olma ihtimalinin “aşırı derecede az” olduğunu belirtilmişti.
Ancak laboratuvar teorisinin gözardı edilmemesi gerektiğini savunan uzmanlar, DSÖ’nün söz konusu araştırmasını yetersiz bulmuştu. Hatta bu soruşturmanın yanıttan çok soru işareti doğurduğu söylenmişti.
Buna göre laboratuvar teorisi kesin olarak kanıtlanamıyor ama aynı zamanda kesin olarak reddedilemiyor.
(Kaynak: Independent Türkçe)