Korkut Boratav’dan ‘Enflasyon’ Yorumu: Asla Tek Haneye İnmeyecek

Ekonomist Prof. Dr. Korkut Boratav, enflasyonun IMF’nin enflasyon tahmini gibi Türkiye’deki enflasyonun da tek haneli rakamlara inmeyeceğini belirterek, “IMF’nin enflasyon tahmini 2024’te yüzde 45. Sonraki dört yıldaki ortalamada ise yüzde 21,3. Sıfıra inmiyor” dedi ve ekledi:

“IMF burada şu teşhisi yapıyor: Türkiye sermayesini gözetmenin veya onları razı etmenin yolu enflasyondur. Veyahut şu teşhis var: Türkiye’de siyasi iktidarlar enflasyonu sıfırlayamaz! Farklı bir ifadeyle söyleyeyim, ‘bunlar adam olmaz’ veya ‘bunlar bu kadar adam olur, daha fazlası değil.’ Ama ‘zararı yok, buna rağmen destekliyoruz’ diyor IMF. Fakat enflasyonun yüzde 20’ler civarında dört yıl daha devam etmesi, emeğin kayba uğramasına, sermayenin de kısmen ihyasına devam edileceği anlamına geliyor.”

Prof. Dr. Korkut Boratav, IMF’nin 2024’te Türkiye’nin büyüme yüzdesinin 3,1 olacağını aktararak son dört yılda büyüme hedefini 2025-2028 yıllarında yüzde 3,2 olacağını öngördüğünü aktardı.

Artı Gerçek’te yer alan habere göre Boratav, enflasyonun sermaye lehine çalışmaya devam edeceğini belirterek, “IMF’nin Başkan Yardımcısı Gita Gopinath’la görüşen Mehmet Şimşek’e IMF’nin ‘Büyümeyi küçülteceksin’ dediğini IMF’nin Başkan Yardımcısı Gopinath da “Mehmet Şimşek’le yaptığımız görüşme çok verimli geçti” diyor” sözleriyle destekledi.

Faizlerin yükseleceğini, finansal sıkılaşmanın yapılacağını ama kamu maliyesinde kemer sıkılacağını aktararak “Kamu dengesinin milli gelire oranı 2023’te yüzde 3,7 açık veriyor; 2025-28 ortalamasında bu aşağı-yukarı 0’a inmiştir; binde bir açık! Yani milli gelirin yüzde 3,8 oranında kemer sıkma var. Bu kemer sıkma 2024’ten başlarsa, yüzde 2,9 oluyor. Zaten son tasarruf önlemleriyle bunu uygulamaya başladıklarını iddia ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Boratav, enflasyonun IMF’nin enflasyon tahmini gibi Türkiye’deki enflasyonun da tek haneli rakamlara inmeyeceğini belirterek, “IMF’nin enflasyon tahmini 2024’te yüzde 45. Sonraki dört yıldaki ortalamada ise yüzde 21,3. Sıfıra inmiyor. IMF burada şu teşhisi yapıyor: Türkiye sermayesini gözetmenin veya onları razı etmenin yolu enflasyondur. Veyahut şu teşhis var: “Türkiye’de siyasi iktidarlar enflasyonu sıfırlayamaz!” Farklı bir ifadeyle söyleyeyim, “bunlar adam olmaz” veya “bunlar bu kadar adam olur, daha fazlası değil.” Ama “zararı yok, buna rağmen destekliyoruz” diyor IMF. Fakat enflasyonun yüzde 20’ler civarında dört yıl daha devam etmesi, emeğin kayba uğramasına, sermayenin de kısmen ihyasına devam edileceği anlamına geliyor.” dedi.

“Cari açık hiçbir zaman yok olmayacak”

Boratav sözlerine şöyle devam etti: “Cari açık hiçbir zaman yok olmayacak. Son dört yılda da milli gelirin yüzde 1.9 oranında cari işlem açığı var. Yani eğer kemerleri sıkarak durgunlaşabilirsen, o zaman bu durgunlaşmayı devam ettirecek dış sermaye girişi de olur. Böylece cari işlem açığını yüzde 2’lere indirmiş olursun, bu da seni idare eder! Sermaye seni bu derecede destekleyebilir, sen de atıl emek oranının artmasını sineye çekeceksin!”

Paylaşın

Prof. Dr. Korkut Boratav’dan Seçimler Sonrası İçin İki Farklı Senaryo

14 Mayıs Pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri sonrasına ilişkin değerlendirmeler gelmeye devam ediyor. Son olarak Türkiye’nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Dr. Korkut Boratav, seçim sonrasına ilişkin iki farklı senaryoyu yorumladı.

Sözcü’den Emre Deveci’nin haberine göre; ilk olarak, mevcut iktidarın sürmesi senaryosuna değinen Boratav, “Bugünkü karmaşık ve kargaşalı politikalarını devam ettirmeye çaba göstereceklerdir ancak bu politikalar sürdürülemez” dedi.

Kısa vadeli dış borcun 196 milyar dolar, son on iki aylık cari açığın 55,4 milyar dolar olduğunu ocak-şubattaki yüksek temponun sürdürülmesi halinde 2023’te dış açığın 100 milyar doları aşacağını ve 300 milyar doları aşan bir dış finansman ihtiyacının ortaya çıkacağını belirten Boratav, bu nedenle mevcut politikaların sürdürülmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.

Mevcut iktidarın hem cumhurbaşkanlığı seçimini hem de parlamento çoğunluğunu kazanması durumunda, mevcut politikaların da sürdürülemediği ve ödemeler dengesi krizinin gündeme geldiği noktada büyük miktarda kredi alma teşebbüsüyle IMF’ye gidebileceğini belirten Boratav, IMF’nin de çok sıkı kemer sıkma şartıyla istenen krediyi verebileceğine işaret etti.

İkinci olarak, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması senaryosuna değinen Boratav, bu ittifakın mutabakat metninin, neoliberal doğrultuda bir istikrar programı içerdiğini, bunun da faizlerin yükseltilmesi, döviz kurunun serbest bırakılması ve döviz kurunu baskılayan makro ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasını içerdiğini belirterek uyarılarda bulundu.

“Döviz kuru o kadar baskı altına alındı ki çok ani bir serbestleşme kurlarda hızlı tırmanmaya neden olur” diyen Boratav, 1 yıllık bir geçiş süreci tarif edilmesi, ani serbestleşme içeren uçuk bir liberal model uygulanmaması ve bu süreçte de kur korumalı mevduat (KKM) gibi uygulamaların sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

Mart 2024’te yerel seçimlerin olduğunu, mevcut iktidarın gidişini garanti altına almak için o seçimlerin de önemli olduğunu belirten Boratav, kamu harcamaların azaltılmasını öngören mali kural gibi Türkiye ekonomisini durgunlaşmaya götürecek ve istihdamı azaltacak adımlardan uzak durulması gerektiğini söyledi.

Bankalar üzerindeki mevcut baskının sürdürülemez olduğunu ve seçim sonrasında bankaların serbest bırakılması durumunda faizlerin yukarı çekilip dengeye ulaşabileceğini belirten Boratav, bankalara komisyon cezaları ve sözlü döviz kontrolleri gibi politikalar içeren mevcut politikanın en irrasyonel kısımlarının kaldırılmasının beklenebileceğini belirtti.

Türkiye’de son dönemde sermaye lehine bir bölüşüm şoku yaşandığını ve halkın ağır bir geçim krizi içinde olduğunu söyleyen Boratav, “Türkiye’nin emekçi ve yoksul insanlarının yeni bir ekonomik daralmayı ve döviz kurlarının patlamasından tetiklenecek yeni bir enflasyon dalgasını kaldırması mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Sıcak para uyarısı

Millet İttifakı’nın iktidara gelmeleri durumunda kısa dönemde hızlı yabancı sermaye girişi olacağına dair beklentilerinin gerçekçi olmadığını da belirten Boratav, dünyanın en büyük fon şirketi ABD’li Blackrock’ın sözcüsünün Ekonomi gazetesine yaptığı “Uluslararası yatırımcı cephesinde pozisyonlama zayıf ve bunun kısa vadede değişeceğine dair pek fazla işaret görmüyoruz” açıklamaya işaret etti.

Boratav, “Sıcak para gelebilir ama o da kurların yükselmesini bekler, sonra gelir. Mühim olan döviz kurlarında hızlı yükselişin yaratacağı şoktur ve bunun olmaması gerekir, bu yüzden de ani bir serbestleşme olmamalıdır” dedi.

Paylaşın

Prof. Dr. Boratav: 5’li Masanın Daha Sol Seçeneklere Açılması Lazım

“Neoliberal politikalara dönüş halkın krizini daha da ağırlaştıracak” yorumunda bulunan Prof. Dr. Korkut Boratav, “5’li masanın artık daha sol seçeneklere açılması lazım. Hele ki deprem sonrasında devletin üretken, yatırımcı ve inşacı işlevlerinin canlanması gerekiyorken… Bu işlevler çökmüştür. ” dedi ve ekledi:

“Mutabakat metni daha da çökertmeyi öneriyor. ‘Mali kural’ getiriyor. Bu kamu harcamalarını frenleyen yasal kuraldır. Uygulanırsa ekonominin bugünkü kargaşadan durgunlaşmaya sürüklenmesi ve halkın krizinin, toplumsal bunalımın daha da ağırlaşması anlamına gelir.”

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’a açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Korkut, “Mevcut ‘anarşik’ politikaların sürmesi mümkün değil. Hükümetin neoliberal normları fazlasıyla bozarak yani “makro ihtiyati tedbirler” adı altında arka kapıdan, ön kapıdan müdahale yoluyla döviz kurlarını, kredi faizlerini baskı altında tutmasının artık sürdürülebilmesi mümkün değil” dedi.

‘Aynı durum muhalefet için de söz konusu…’

Seçim sonrasında standart neoliberal politikalara dönüşün gündeme geleceğini ifade eden Boratavü “İktidar veya muhalefet (5’li masa diyelim artık) için de aynı durum söz konusu. Çünkü muhalefetin mutabakat metni klasik neoliberal politikalara dönüş öneriyor. Hükümet de IMF lafı etmeden, bunu meşrulaştırarak aynı yola gidecek. Bunun problemi şu: Milli gelir ve büyüme göstergeleri açısından ekonomik kriz yok. Türkiye’deki kriz halkın krizidir, bölüşüm krizidir. Genç kuşağın iş bulamama krizidir. Yetersiz büyüme ile istikrarsızlık fırtınasının birleşmesinin yarattığı krizdir” değerlendirmesini yaptı.

“Neoliberal politikalara dönüş halkın krizini daha da ağırlaştıracak” yorumunda bulunan Boratav şöyle konuştu:

“5’li masanın artık daha sol seçeneklere açılması lazım. Hele ki deprem sonrasında devletin üretken, yatırımcı ve inşacı işlevlerinin canlanması gerekiyorken… Bu işlevler çökmüştür. Mutabakat metni daha da çökertmeyi öneriyor. “Mali kural” getiriyor. Bu kamu harcamalarını frenleyen yasal kuraldır. Uygulanırsa ekonominin bugünkü kargaşadan durgunlaşmaya sürüklenmesi ve halkın krizinin, toplumsal bunalımın daha da ağırlaşması anlamına gelir.”

‘Mutabakat metni ‘neoliberal istikrar’ öneriyor’

“Mutabakat metni “neoliberal istikrar” öneriyor. Bu “istikrar” finansal daralma, ilaveten kamu maliyesinde daralma getirecek. Neoliberal politika cenderesinin yırtılması lazım. Bugünkü “anarşik” politikalarla değil yepyeni, tutarlılığı olan planlama, yatırım, yeniden inşa programı içinde olmalı.”

‘Türkiye’de geniş bir sol çevre var’

“Türkiye’de geniş bir sol çevre var. Örneğin DİSK’in deprem sonrası politikalara yönelik kısa öneriler listesi yayımlandı. Oradan başlanabilir. Deprem sonrasında sol iktisatçılar neler yapılması gerektiğini yazıyorlar. Sola bakmak demek solun yayınlarına bakmak, sol iktisat camiası ile iletişim kurmak demek. Mutabakat metnindeki iktisat programının baştan aşağı değişmesi lazım.”

‘Özellikle kamu sektörünün dövizle borçlanması arttı’

Önümüzdeki dönemde ülkenin ihtiyaçları için büyük boyutta dış finansal kaynak gerekeceğine dikkat çeken Boratav, “Çünkü özellikle kamu sektörünün dövizle borçlanması arttı. Yani herhangi bir kamu tahvilinin faizinin vadesi geldiğinde ödeme sıkıntısı çekilmesi halinde temerrüt ilan edilir. Birden bire bir borç krizi gündeme gelir” dedi ve şu noktalara özellikle vurgu yaptı:

“Belli bir dış finansman gereksinimi olacak. Bunun en sağlıklı yolu dış borçlarla ilgili yeni pazarlama yapmak, yapılandırma yapmaktır. Bunu IMF’ye başvurmadan yapmak sağlıklıdır. Çünkü IMF muhakkak diyecek ki: ‘Bütçe fazlası yaratarak dış borcun finansmanını üstleneceksiniz.’ Kahramanmaraş merkezli büyük depremler sonrası ortaya çıkan büyük inşa, yeniden inşa, adeta yeni bir Türkiye yaratmak gibi bir şey kamu maliyesini frenleyerek yapılamaz. Dış finansmanı, dış borçları yeniden yapılandırmak, müzakere ile yumuşak bir şekilde sağlamak lazım. Zor bir iş. Bunu düşünmek lazım. Gündem ağır.”

Paylaşın