2025 yılının ilk çeyreğinde konkordato başvurusunda bulunan şirket sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 172 artarak 583’e ulaştı. Şubat ayında ise verilen geçici mühlet sayısı yüzde 158,7 artarak 163’e çıktı.
Uzmanlar, bu ivmenin yıl boyunca devam etmesi halinde 2025’in yeni bir rekor yılı olabileceği uyarısında bulunuyor.
Yüksek enflasyon, finansmana erişimde yaşanan zorluklar, daralan üretim hacmi ve istihdam kaybı gibi sorunlarla mücadele eden reel sektör için 2025’in ilk çeyreği de oldukça çetin geçti. Konkordato başvurularında yaşanan dikkat çekici artış, işletmelerin mali yapılarını korumakta zorlandığını gözler önüne serdi.
Konkordatotakip.com’un Basın İlan Kurumu verilerine dayandırdığı rapora göre, yalnızca mart ayında 189 dosya için konkordato geçici mühlet kararı verildi. Böylece yılın ilk üç ayında toplam 583 konkordato dosyasına geçici mühlet tanınmış oldu. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 172’lik bir artışa işaret ediyor.
Konkordatolardaki artışa paralel olarak iflas kararlarında da yükseliş kaydedildi. 2024’ün ilk çeyreğinde 23 olan iflas dosyası sayısı, bu yılın aynı döneminde 43’e çıktı. Öte yandan, kesin mühlet verilen konkordato dosya sayısı da 107’den 390’a yükseldi.
Karar’da yer alan habere göre; İstanbul Tüccarlar Kulübü Derneği Başkanı İlker Önel, enflasyonla mücadelede izlenen sıkı para politikalarının reel sektörü derinden etkilediğini vurgulayarak, bu yılın özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) için zorlayıcı olacağını ifade etti.
Önel, KOBİ’lerin ayakta kalabilmesi için düşük faizli kredi desteklerinin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek, “İlk aşamada 250-300 bin TL aralığında, uygun maliyetli kredi paketleri sağlanmalı. Aksi takdirde konkordato başvurularında artış kaçınılmaz olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Önel ayrıca, şirketlerin operasyonel maliyetlerinde ciddi artış yaşandığını, buna karşılık satışlarda geçtiğimiz yıla göre yüzde 30’a varan düşüşler gözlendiğini kaydetti.
Kira giderlerindeki yüksek oranlı artışlara, enerji maliyetlerindeki yükselişin de eklendiğini vurgulayan Önel, “TL’deki değer kaybı, ithalata dayalı üretim yapan firmalar için büyük bir yük oluşturuyor. Önümüzdeki süreçte nihai ürün fiyatlarında yüzde 10 seviyesinde bir artış yaşanması kaçınılmaz görünüyor” dedi.