A. Kadir Bilgin (Ali Yıldırım) kimdir?

02 Nisan 1955’te Ankara’da dünyaya gelen A. Kadir Bilgin, Ali Yıldırım adını da kullanmaktadır. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünden 1983’te mezun oldu.

Haber Merkezi / Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı kütüphanelerde memur, kütüphaneci ve yönetici olarak çalışan A. Kadir Bilgin, Türk Kütüphaneciler Derneği ve Edebiyatçılar Derneği üyesidir.

Yazı ve şiirleri 1990 yılından bu yana Yaba Öykü, Türk Dili, Broy, Dize, Damar, vb. dergilerde yayımlanan Bilgin, şiirin zirvesinde felsefenin olduğuna, şiirin insan hayatını ancak felsefeyle değerlendirebileceğine inanmaktadır.

Şair, Asi İsa (1998) kitabındaki şiirlerinde; hayatı doğru algılayarak ve şiirinin nasıl kurduğunu örnekleriyle de göstermektedir. Bigin, şiirlerini serbest ölçüde yazıyor ve aşk, sevgi, özlem, vefa, doğa ve sosyal içerikli konuları işlemektedir. Bilgin, Şairin Gözüyle (21012) adlı deneme kitabında; şiir konusundaki düşüncelerini aktarmıştır.

Yapıtları; Arka Bahçe / Latin Amerika Destanı, Gecenin Namlusu, İsa Asi, Örtüler /Şiirler, Ra

Paylaşın

A. Kadir (İbrahim Abdulkadir Meriçboyu) kimdir?

Asıl adı İbrahim Abdulkadir Meriçboyu olan A. Kadir, 16 Temmuz 1917 tarihinde İstanbul’un Eyüp İlçesi’nde dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Eyüp’te, liseyi 1936 yılında Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamlayan şair daha sonra Ankara Harp Okulu’na başladı.

Haber Merkezi / 1938 yılında Nazım Hikmet şiirleri okuduğu için tutuklandı. Hapis sonrasında okulla ilişiği kesildi. 1941 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giren şairin Tebliğ adlı kitabı 1943 yılında sıkıyönetim tarafından toplatıldı ve kendisi de Anadolu’ya sürgüne gönderildi. Bu nedenle fakülteye devam edemedi.

1943-1947 yılları arasında Muğla, Balıkesir, Konya, Adana, Kırşehir’de hayatını sürgün olarak geçiren şair, 1947’de İstanbul’a döndükten sonra bir fabrikada çalıştı. Aynı zamanda yayınevlerinde çevirmenlik ve redaktörlük de yaptı.

Şiirleri, Akın, Ses, Yeni Edebiyat, Yürüyüş, Pınar, Başak, Gün, Yığın, Yağmur ve Toprak, Fikir ve Sanat, Yeryüzü, Beraber, Yeditepe, Şairler Yaprağı, Pazar Postası, Dönem, Gelecek, Militan, Sanat Emeği, Edebiyat 81, Varlık gibi süreli yayınlarda yayımlandı. 1965 sonrasında yazı çalışmalarına ağırlık veren şair 1 Mart 1985’te İstanbul’da vefat etti.

Abdulkadir Meriçboyu, edebiyat tarihinde “1940 Kuşağı” olarak adlandırılan toplumcu gerçekçi şairler arasında yer alır. Altınkaynak, Meriçboyu’nun şiiri sınırlandırmanın doğru olmadığına, şiirin her yerde her şeyi anlatabileceğine inandığını ifade eder. Coşkun, onun şiirinin baştan sona kadar aynı çizgiyi koruduğunu belirtir. Baygara ise şiirinin temeli gözleme dayanan şairin insanların aç kalmadığı, ölmediği, kardeşçe yaşadığı bir dünyanın özlemi içinde olduğunu vurgular.

Şiirlerinde hürriyet, ekmek kavgası, emekçi insanlara övgü, cephedeki askerin dramı, savaşın acı sonuçları, yaşama sevinci, özlem, başkaldırı, yalnızlık, umut, sürgünlük, kardeşlik, insan sevgisi, kıtlık, çocuk, direnme vb. izlekleri işleyen şair, halkın konuştuğu dille şiirlerine vücut verir.

Berhumoğlu’na göre ezilen, cephede savaşan, hayat mücadelesi veren fakir insanları şiirlerinde konu edinen şair, bireysel temaları işleyen mistik dünya görüşüne sahip şairleri eleştirirken kendisini yoksul, sıradan insanların yanında, onların şairi olarak görür. Toplumsal izleklerin ağırlıkta olduğu şiirlerini çoğunlukla serbest nazımla kaleme alan Meriçboyu, ahenk unsuru olarak sık sık kelime ve dize tekrarları ile ikileme ve pekiştirmelere başvurmuş, hayata ve insanlara ait birçok olguya toplumcu ve gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.

Yapıtları; Tebliğ, Hoş Geldin Halil İbrahim, Dört Pencere, Mutlu Olmak Varken (ilk üç kitabına 45 şiir eklenerek),
Mutlu Olmak Varken (Bütün Şiirleri)

Ödülleri; 1983 Azra Erhat Üstün Hizmet Ödülü, 1959 Habib Edip Törehan Çeviri Ödülü, 1961 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü, 1980 Türkiye Yazarlar Sendikası Hasan Ali Ediz Edebiyat Çeviri Ödülü, 1983 Yazko Çeviri Ödülü

Paylaşın

A. Hicri İzgören kimdir?

Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde dünyaya gelen A. Hicri İzgören, 1972 yılında Ziya Gökalp Lisesi’ni, ardından da Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler bölümünü bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı.

Haber Merkezi / 1999 yılında emekliliğe ayrıldı. Diyarbakır’da yaşayan şair, 1980’lerden beri çeşitli dergilerde şiirlerini yayımlamayı sürdürüyor. PEN, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği üyesi olan şair 1999 yılında Ceyhun Atuf Kansu Ödülü’nün sahibi olmuştur.

A. Hicri İzgören’in 1980’li yıllarda başlayan şairlik serüveni politik gelişmelerden bağımsız değildir. Diyarbakırlı şair yaşadığı dönemin şiddet ortamını lirik ve imgeci bir anlatımla şiire taşımış ve oldukça akıcı bir şiir inşa etmiştir. En bireysel şiirlerinde dahi politik gündeme gönderme yapmaktan vazgeçmeyen şair, Türk şiirindeki siyasal eğilimin modern dönemdeki en güçlü örneklerinden birini vermiştir.

Bu özelliğiyle de Ahmed Arif, Arif Damar ve kısmen Cemal Süreya’nın açtığı yoldan ilerlediği iddia edilebilir. Hicri İzgören’in şiirlerinde yaralanmış, gündelik hayatı kesintiye uğramış ve kabuğuna çekilmiş toplumsal kesimlerin hikâyesi anlatılır. Bu açıdan şairin oldukça aktüel bir poetikaya sahip olduğu söylenebilir. Şiiri estetik ve aktivist çizgilerin bir kesişimi olarak kurgulayan İzgören, Türk şiirindeki toplumsal çizgiye yerleşir.

Yapıtları; Acıyla Diri, 1981; Sessizliğin Sağanağı, 1984; Verilmiş Sözdür, 1987; Bedeli Ödenmiştir, 1992; Ve Öteki (İlk 4 kitabından seçmeler), 1998, Suç Duyurusu, 1999

Ödülleri; Tansaş “9 Eylül Şiir Yarışması” Üçüncülük Ödülü (1989), Tayad “Şiirler Yaşamımızdır Yarışması” Üçüncülük Ödülü (1989), Petrol-İş “İnsan Hakları-Ekmek Barış Özgürlük” Şiir Birincilik Ödülü (1989), Mavi Derinlik-Kuşadası Belediyesi Kültür Etkinlikleri Şiir İkincilik Ödülü (1991), 21. Yarımca Altın Kiraz Festivali Şiir Birincilik Ödülü (1992), İsveç Hümanist Enternasyonal (Efos Universal Cul-ture House) Şiir İkincilik Ödülü (1992).

 

Paylaşın

Ertan Mısırlı kimdir?

Eski Islık ve Ölüm Beyaz Gölge şiirlerinin yazarı Ertan Mısırlı, 17 Eylül 1958’de Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi’nde dünyaya geldi. Tam adı Mehmet Ertan Mısırlı. Şair ve yazar Ziya Mısırlı’nın oğludur.

Haber Merkezi / İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’da tamamlayan Ertan Mısırlı, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İktisat Bölümü mezunudur. Çeşitli yerel basın-yayın organlarında muhabirlik ve düzeltmenlik, bir fabrikada yardımcı muhasebecilik yaptı. 2008’de emekli oldu.

Arkadaşlarıyla Eski’z dergisini çıkardı (1992-93). Argos, Varlık, Cumhuriyet Kitap dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlanmıştır. Babası Ziya Mısırlı’nın şiir kitabından ismini alan Görenkalp Yayınları’nda babasının eserlerinin tashihlerini de yapan sanatçı, sanat hayatına halen devam etmektedir.

Ölüm Beyaz Gölge kitabıyla 2003’te TTB’nin düzenlediği Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü; Ölümsüzler Günü’yle 2012’de Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü; tüm kitapları değerlendirilerek 2015’te Özkan Mert Şiir Ödülü’nü aldı.

Edebiyata ilgisi, görme engelli bir edebiyat adamı olan babası Ziya Mısırlı’nın yazdıklarını okuyarak başladı. 1970’lerde Dağlarca’nın şiirleriyle karşılaştı ve hiç kopmadı. İlk şiiri 1991’de Argos’ta yayımlandı. İlk şiir kitabı Eski Islık’ın isim babası, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır.

1983 yılında tanıştığı ve “Şiirin Pisagor’u” olarak tanımladığı Dağlarca’dan hiç ayrılmamış, onunla ilgili belgeleri, el yazısıyla ilk şiirleri, yazışmaları, Cemal Süreya, Talat Halman, Enis Batur gibi sanatçılarla mektuplaşmalarını ve 1983-1999 arasındaki anıları Dağlarca Günlüğü adlı eserde toplamıştır

 

Paylaşın

Abdullah Nefes hayatını kaybetti; Nefes kimdir?

Yaşlılığa bağlı olarak çeşitli hastalıkları nedeniyle bir süredir Ankara’da tedavi gören ünlü şair Abdullah Nefes, 79 yaşında hayatını kaybetti. Nefes’in naaşı Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Haber Merkezi / Sosyalizmin en büyük savunucuların biri olan ve uzun yıllar TKP üyesi olarak mücadelesini sürdüren Abdullah Nefes, yaşlılığa bağlı olarak çeşitli hastalıkları nedeniyle bir süredir tedavi gördüğü Ankara’da 79 yaşında hayatını kaybetti. Nefes’in naaşı Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Abdullah Nefes kimdir?

20 Ekim 1941 yılında Ilgaz’da dünyaya gelen Nefes, üniversite eğitimini Ankara’da DTCF’de ve Hukuk Fakültesi’nde aldı.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olan Nefes, çok sayıda şiir kaleme aldı.

İlk şiirleri ve hikayeleri Varlık, Dost, Yeşil, Ilgaz, Çağrı, Yelken, Evrim, Dönem, Elif, Edebiyat ve Eleştiri, Sanat Emeği gibi dergilerde yayımlandı.

1964 yılında Sosyal Adalet Dergisi ve yayınlarına yazı işleri müdürlüğü yaptı.

1966 yılında Dönüşüm dergisinin sahibi olarak sorumlu yazı işleri müdürlüğünü üstlendi.

1969 yılında Ser yayınlarının kuruluşunda yer aldı.

Türkiye İşçi Partisi’ne üye olan Nefes, daha sonra Ankara’da parti yöneticiliği görevleri de üstlendi.

1971 yılında tutuklanan Nefes, üç yıl tutuklu kaldı. Nefes, Türkiye Yazarlar Sendikası’nda da uzun yıllar yöneticilik görevlerinde bulundu.

1990 yılında üç kitap gerekçe gösterilerek DGM’de yargılandı.

Yaşamı boyunca çok sayıda kitaba imza atan Nefes, birçok araştırma ve derleme kitabı da çıkardı.

Paylaşın

Erol Demiröz hayatını kaybetti; Demiröz Kimdir?

Beyaz Melek, Güneşi Gördüm ve Mucize başta olmak üzere pek çok sinema filminde de boy gösteren usta oyuncu Erol Demiröz, 81 yaşında hayatını kaybetti.

Haber Merkezi / Tiyatro sanatçısı ve oyuncu Erol Demiröz, 81 yaşında tedavi gördüğü hastanede vefat etti. Demiröz’ün vefatını Ankara Sanat Tiyatrosu duyurdu.

Erol Demiröz, Beyaz Melek, Güneşi Gördüm, Mucize e Yılmaz Güney’in Sürü başta olmak üzere pek çok sinema filminde de boy göster.

Erol Demiröz kimdir?

Tiyatro ve sinema oyuncusu (D. 29 Mayıs 1940, Diyarbakır – Ö. 18 Nisan 2021, İstanbul). İlkokul (1952), ortaokul ve liseyi (1958) Ziya Gökalp okullarında okuyarak bitirdi. Yükseköğrenimini Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi (Gazi Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi)’inde tamamladı. Askerliğini kısa süreli olarak İzmir Gazi Emir’de yaptı.

Erol Demiröz, 1961 yılında Halkevleri Genel Merkezi’nde tiyatro çalışmalarına başladı. 1968 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu (AST)’nda oyuncu ve yönetmen kadrosunda yer alarak yüzlerce oyunda rol aldı, onlarca oyunu sahneye koydu. Ayrıca, Yılmaz Güney’in “Sürü” filmi başta olmak üzere on beş kadar sinema filmde rol aldı.

Türkiye’de ilk televizyon çocuk dizisi olan “Harun” başta olmak üzere, birçok senaryoya da imza attı. “Babalar ve Oğullar” adlı televizyon dizisinde rol aldı. Mahsun Kırmızıgül’ün senaryolarını yazıp yönettiği ”Beyaz Melek” ile ”Güneşi Gördüm” adlı filmlerde de önemli roller üstlendi. Sanat yaşamını İstanbul’da sürdüren Erol Demiröz, 1977 yılında, “Ulvi Uraz En İyi Yönetmen Ödülü”nü almıştır.

Paylaşın

Nafi Miskioğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

Şair Nafi Miskioğlu, 1886 yılında Antakya’da doğdu. 4 yaşında babasını kaybettiği için kendisini dedesi büyütmüştür. 11 yaşında iken dedesini de kaybedince amcası onu Zincirli Medrese’ye gönderdi.

Arapça ve fıkıh öğrendi, bu arada babasının kitaplarını incelerken Nabi’nin divanını, Fuzuli’nin şiirlerini tanıyınca okuma öğrenme hevesi arttı. Özel olarak çalışıp Farsça öğrendi.

Ama sıkıntılar ve hayal kırıklıkları yüzünden tahsili terk etti. Kendini okumaya verdi. İki yıl İttihat ve Terakki Cemiyeti Antakya Şubesi kâtipliği, 3 yıl Antakya Ortodoks İdadisi Türkçe öğretmenliği, daha sonra belediye kâtipliği ve İaşe Ambar Memurluğu görevlerinde bulundu. 1918 yılında işgali yaşadı. 1928 yılında Yeni Mecmua yayınlanmaya başlayınca şiirlerini bu mecmuada yayınlamaya başladı.

“Miskizade Nafi Bey” olarak tanınmıştı, ama şiirlerinde “Nabi-i Zaman” mahlasını kullandı. İşgal yıllarında Türklüğü, Türk kültürünü savundu. Hatay kurtuluş mücadelesinde etkin görev aldı. Soyadı Kanunu gereği “Miski” soyadını almışken 1941 yılında soyadını “Miskioğlu” olarak değiştirdi.1947 yılında vefat etti.

Şiirlerinde ahenk ve ses zenginliği önemlidir. Mısraları özlü ve sağlamdır. Şiirleri daha çok Antakya yaşayışına ve mücadeleye adanmıştır. Hayatı ve şiirleri Mehmet Tekin tarafından yayınlanan “Hatay’ın Son Aruz Şairi Nafi Miskioğlu” adlı eserde incelenmiştir.

Paylaşın

Şair Yahya Efendi Kimdir?

Şair ve din adamı Yahya Efendi Antakya’lıdır, ama ailesi ticaret için Şam’da bulunduğu sırada 1823 yılında Şam’da doğmuştur. İlk tahsilini Antakya’da yaptı, daha sonra Antakya medresesinden icazet aldı.

İlmi ve zekâsıyla şöhret kazandı. Şam’da Arif Paşa’nın divan kitabetinde, Siverek kaymakamlığında bulundu, sonra İstanbul’a giderek bilgi ve görgüsünü arttırdı.

Antakya’ya döndükten sonra önce fetva eminliğine, sonra Antakya müftülüğüne atandı.1873/74 yıllarında Hicaz’a gittiğinde Kıraat-i Seb’a ve Kütüb-ü Sitte’den icazet alarak Antakya’ya döndü. 1883 ‘te tekrar Şam’a giden Yahya Efendi orada bir süre Maarif Müdürlüğü yaptı.

Şam’da ve İstanbul’da ünü arttı, bu arada “Bilad-ı Hamse-i Mevleviyye tefahüresi”nin ikinci ve üçüncü nişanlarını aldı. 1897 yılında Antakya’da vefat etti. Döneminin güçlü şairlerinden biri olan Yahya Efendi’nin bir divan dolduracak sayıda ve her türde yazılmış şiirleri vardır.

Sultan Abdulhamid’de sunduğu “Divançe-i Yahya” adlı eseri Dr. Vahid Çabuk tarafından yayına hazırlanmış, Hatay Folklor Araştırmaları Derneği tarafından yayımlanmıştır.

Paylaşın

Antakyalı Münif Kimdir? Hayatı, Eserleri

Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Antakyalı Münif’in 1700’lü yılların başlarında doğdu tahmin edilmektedir. 1743 yılında İstanbul’da hayatını kaybeden Münif’in asıl adı Mustafa’dır.

Antakya’da Öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul’a geldi.  Burada “Antakî” sanıyla tanındı. Elçi olarak görevlendirilen Râşid ile birlikte İran’a giden heyette bulundu (1728), dönüşte Nedim’in telkiniyle Hısn-ı Mansur kazâsı kadılığına tayin edildi (1729); kadılığın iptal edilmesi üzerine inzivaya çekildi (1730).

1736’dan başlayarak atandığı çeşitli görevlerden sonra maliye tezkireciliğine kadar yükseldi. Lehistan Kralına “Nâme-ber”, İran Şahı Nadir Şah’a elçi olarak görevlendirildi.

Münif, zarif, derviş meşrepli, hoş sohbet ve hazırcevap bir kimse idi. Musiki ile de yakından ilgilenen ve Türk, Arap, Acem ve Irak makamlarına vâkıf iyi bir icracı olan  şair, aynı zamanda iyi ney çalardı.

İlk şiirlerinde “Hezari” mahlasını kullanmıştı, İstanbul’a gelince “Münif” mahlasını aldı. Türkçe yanında Arapça ve Farsça şiirleri de vardır. Nâbi tarzında hikemî  şiirler söylemiş, özellikle kasideleri nedeniyle kendinden söz ettirmiştir.

Eserleri: Divan (Münif Divanı), Manzum Kırk hadis Tercümesi, Zafernâme-i Mansûre, Fetihnâme-i Belgrad, Münşeat.

Paylaşın

Davud-ı Antaki Kimdir? Hayatı, Eserleri

Hekim, ilim adamı ve şair olan Davud-ı Antaki, 16. yüzyıl başlarında Antakya’da dünyaya geldi. Bir çok önemli eseri olan Davud-ı Antaki, doğuştan görme engellidir.

Çağına göre çok iyi bir eğitim görmüş, keskin zekası ve kuvvetli hafızasıyla tanınan Antaki, din ilimleri, mantık, matematik, astronomi, hastalıklar, tedavisi ve ilaçlar konularında eğitim gördü, Arapçaya ek olarak Farsça ve yunanca öğrendi.

Babasının ölümünden sonra Şam’a gitti orada ilmini yayma yanında hasta tedavisine de başladı. Şam’dan Kahire’ye geçti, orada hem medresede hocalık, hem de hekimlik yaptı. 1599 yılında Mekke’ye gitti, orada vefat etti.

Tıp ve eczacılık alanında bilim alemine pek çok katkıları vardır. Tıp dünyasında en çok tanınan Antakyalıdır. Başta “Tezkire”si olmak üzere, eserleri yüzyıllarca doğu ve batı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.

Eserleri:

-Tezkire-i Antaki (Veya: tezkîre-i Davud)- Tıb konusunda bilgilere ek olarak bir kısmı kendi buluşu olan 1712 ilacın tarifi vardır.
-El Nüzhetü’l mübhice fî Teshisi’l- ezhan ve ta’dili’l- emzice. (Patolojiye dair.)
-Tezyinü’l-Esvâk bi Tafsil-i Eşvâki’l- Uşşâk (Aşk üzerine incelemesi ve şiirleri)
-Bunlardan başka 9 ayrı risalesi vardır.

Paylaşın