Ali Özgür Özkarcı kimdir?

15 Ağustos 1979 yılında Adana’da dünyaya gelen Ali Özgür Özkarcı, İlk ve orta öğrenimden sonra, yüksek öğrenimini Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde tamamladı. 2002 yılında Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülünü aldı. 2003-2010 yılları arasında arkadaşlarıyla Heves dergisini çıkardı. 

Haber Merkezi / Özkarcı’nın ilk şiirleri Varlık dergisinde yayımlandı. Dikkat Köstebek Çıkabilir (2012) adlı kitabında, insanoğlunu en çok korkutan kavramların köstebekte birbirine tutunduğu ana fikrinden yola çıkarak, körlük, yeraltı, bilinmezlik, içgüdü, keskin duyu, kopup ayrılma konularını şiirlerinde işler. 1’e 2 (2015) adlı kitabında ise; ilk şiirlerinden bir demet sunmakta olup Özkarcı’nın şiirini en baştan tanımak isteyenler için önemli bir fırsat sunar.

Asla Konuşmayacaksın-Behçet Necatigil Üzerine Yazılar (2016) adlı eleştiri kitabında; Behçet Necatigil şiirinin derin çözümlemesini yapan Özkarcı, Necatigil üzerine yapılan bildik yorumların dışına çıkmayı amaçlar. Bir yandan şairin zaafı ile şiir tekniği arasındaki bağı irdelerken, diğer yandan Necatigil’i yorumlayanlarla diyalog kurar.

Ergin Günçe- Bir Kalkışma Yüreğinde Çiçek (2017) adlı kitabında; uzun bir unutuluşun ardından son yıllarda adından çokça söz edilmiş bir şair olan Ergin Günçe hakkında Necmiye Alpay’dan Murat Belge’ye, Ertuğrul Kürkçü’den Akif Kurtuluş’a, Yalçın Küçük’ten Mahmut Temizyürek’e birçok ismin konuşmaları ve onun hakkındaki düşüncelerine yer verir.

Paylaşın

Ali Mümtaz Arolat kimdir?

23 Temmuz 1897 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ali Mümtaz Arolat, 4 Eylül 1967 yılında yine İstanbul’da vefat etmiştir. Şairin üslubuna saf şiir anlayışından gelen titizlik ve mükemmeliyetçilik hakimdir. Seçilen kelimeler ve işlenen tema arasındaki uyum, seslerdeki ahenk ve müzikalite Arolat’ın şiir dilinin anahtar ifadeleridir.

Haber Merkezi / Okul hayatına Burhan-ı Terakki Mektebi’nde başlayan Ali Mümtaz Arolat, daha sonra öğrenimine Alman Mektebi’nde devam eder. Rahatsızlığından dolayı okula bir sene ara vermek zorunda kalır. İyileşince Nümune-i Terakki Mektebi’ne kaydolur. Burada bir yıl okuduktan sonra Galatasaray Lisesi’ne devam eder. İlk şiir denemelerini Galatasaray Lisesi’nde okurken gerçekleştirir.

İlk şiirleri 1918’de Altıncı ve Yedinci Kitap’larda ve Nedim mecmuasında yayımlanır. Lise yıllarında Birinci Dünya Savaşı başlar ve Ali Mümtaz gönüllü olarak savaşa katılır. Ordudan 1918’de ihtiyat mülazımlığı rütbesiyle terhis olur. Galatasaray Lisesi’ne devam edemeyen şair, Âli Ticaret Lisesi’ne yazılır. 1922’de mezun olur. Aynı yıl halasının kızı Fıtnat Hanım’la evlenir. 1921’den sonra şair, edebiyat dünyasında adını duyurmaya başlar. Dergâh, Yarın, Yeni Mecmua, Millî Mecmua ve Varlık’ta şiirlerine yer verilir.

İş hayatına, 1924’teMemâlik-i Şarkıyye Fransız Bankası’nda muhasebe memuru olarak başlar. Buradan ayrıldıktan sonra sırasıyla İstanbul Esnaf Bankası, Bank Di Roma, İstanbul Kemeraltı Un Fabrikası’nda çalışır. Şairin en uzun görev yaptığı yer ise Türkiye İş Bankası’dır. 1929’da burada çalışmaya başlayan Ali Mümtaz Arolat, 1962’de emekliye ayrılır. Emekliliğinden altı ay sonra Turizm Bankası’nda muhasebe müdürü olarak çalışmaya başlar. Burada yaklaşık iki buçuk yıl görev yapar.

Ali Mümtaz Arolat, “Seza” takma adıyla Şâir (1918-1919), Nedim (1919) dergilerinde yayınladığı şiirlerle edebiyat camiasına ayak basar. Şair kimliğini esas olarak yansıttığı dönem, Dergâh dergisi çevresinde şekillenen edebî oluşumun içinde yer aldığı dönemdir. İşgal altındaki İstanbul’da Millî Mücadele’nin sürdüğü 15 Nisan 1921 – 5 Ocak 1923 tarihleri arasında aralıksız olarak 42 sayı yayımlanan dergi, Millî Mücadele’nin destekçisi olduğu gibi edebiyat ve sanatta da yerlilikten ve millîlikten yanadır.

Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Mustafa Şekip, Fuat Köprülü, Yakup Kadri, Halide Edip gibi olgunluk dönemini yaşayan sanatçı ve hocaların yanı sıra Ali Mümtaz Arolat, Necmettin Halil Onan, Nurullah Ataç, Ahmet Kutsi Tecer gibi edebiyata meraklı gençleri bir araya getiren Dergâh dergisinde yayımlanan toplam şiir sayısı 129’dur. Bunlardan 42’si Ali Mümtaz Arolat’a aittir. Bu, şairin Dergâh dergisi içerisindeki yeri ve öneminin sayısal ifadesidir. Bir Gemi Yelken Açtı (1926) ve Hayal İkliminden Dönen Diyor Ki (1960) adlı iki şiir kitabı bulunan Ali Mümtaz Arolat’ın şiir evreninin oluşumunda, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in en iyi örneklerini verdiği “Saf şiir” anlayışının; Ömer Seyfettin’in Yeni Lisan makalesiyle şuurlu bir hareket hüviyetine kavuşan Millî edebiyat hareketinin ve imparatorluğun son döneminin bedbin, karamsar, yıkılış psikolojisinin etkisi büyüktür.

Arolat, Tanpınar’ın “Türk Edebiyatında Cereyanlar” adlı yazısında saf şiiri 1920’li yıllardan itibaren hece veznini kullanarak sürdüren şairlerden birisi olarak bahsettiği isimlerdendir. Aşk, ölüm, özlem, karamsarlık, yalnızlık, tabiat, umut şairin en yoğun işlediği temalardır. Modern insanın ruhsal çıkmazları, belirsizlik, benlik arayışı ve bu arayışın sonucu olarak muhayyel âlemlere kaçış ve hayale sığınma şairin şiirlerindeki ana izleği oluşturur. Arolat, gerçekliğin sıkıcı ve bunaltıcılığından, hayatın karmaşasından kurtulmak için hayale ve şiire sığınır, kendini orada bulur. Toplumsal temalardan ziyade bireysel temalara ağırlık veren şairin bu çizgisinde, benimsediği saf şiir anlayışının yanı sıra mizacının da etkisi büyüktür. İçine kapanık, pasif, dış âlemi sadece gözleriyle veya hayaliyle yaşayan bir tip olması onun şiirlerinde gerçeklikten çok hayalin, toplumdan çok bireyin duygularının işlenmesine zemin hazırlamıştır.

Ali Mümtaz Arolat, Tanzimat dönemi sanatçılarından özellikle Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan ile başlayan, Fransız sembolistlerinin de etkisiyle şekillenen Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti ile devam eden şiir anlayışını sade dil ve hece ölçüsüyle yeni bir formda, yeni imajlarla ifade eden şairlerden biridir.

Şairin üslûbuna saf şiir anlayışından gelen titizlik ve mükemmeliyetçilik hâkimdir. Seçilen kelimeler ve işlenen tema arasındaki uyum, seslerdeki ahenk ve müzikalite Arolat’ın şiir dilinin anahtar ifadeleridir. Şiirlerinde genellikle hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimini kullanan şair, şiirdeki değişimlere kayıtsız kalmamış serbest nazımla da şiirler kaleme almıştır. Yeni tarzda kaleme aldığı bu şiirlerini ikinci ve son şiir kitabı olan Hayal İkliminden Dönen Diyor Ki adlı kitabında yayımlamıştır. Şairin Bir Gemi Yelken Açtı kitabında 89, Hayal İkliminden Dönen Diyor Ki isimli kitabında 38, mecmualarda kalan ve şiir kitaplarında yer almayan 61, hiçbir yerde yayımlanmayan 18 olmak üzere toplamda 206 adet şiiri bulunmaktadır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ali Hikmet Eren kimdir?

10 Mart 1972 yılında Çankırı’ya bağlı Şabanözü İlçesi’nde dünyaya gelen Ali Hikmet Eren, İlkokulu, Ortaokul ve Liseyi Ankara’da okudu. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümünden 1993’te mezun oldu.

Haber Merkezi / 1989’da Tarım Bakanlığında laborant olarak göreve başlayan Ali Hikmet Eren, bir süre sonra buradan ayrıldı. Daha sonra tekrar Tarım Bakanlığında Ziraat Mühendisi olarak göreve başlayan Ali Hikmet Eren, hâlen Ankara’da, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünde bu görevini sürdürmektedir.

Gerçek adı Yusuf Delialioğlu olan Ali Hikmet Eren, Ali Hikmet imzasıyla şiir yazmaya başladı. Ali Hikmet E. takma adını da kullandı. Sonra Hilmi Yavuz’un oğlu şair Ali Hikmet ile ad benzerliğinden dolayı Ali Hikmet Eren takma adını tercih etti. İlk şiirini 1994’te, yayın kurulunda yer aldığı İzlek’te yayımladı.1996’dan itibaren edebiyatçı arkadaşlarıyla birlikte Kül adlı dergiyi on iki sayı çıkardı. 2015’te beş sayı devam edecek olan Kuzgun adlı dergiyi yayımladı. 2016’da MedaKitap Yayınları’nın kurucuları arasında yer aldı. Şiirleriyle başta Hürriyet-Ankara, İzlek, Kum, Kuzgun ve Kül olmak üzere birçok dergide görüldü.

Ali Hikmet Eren’in ilk şiir kitabı Yağmura İçerden Bakmak 1997’de İzlek Yayınları arasından çıktı. Dizeci anlayışın hâkim olduğu bu kitaptan sonra Ali Hikmet Eren’in İnkılap Şiir Ödülü’nü aldığı ve edebiyat dünyasında adını duyurduğu Turayazı adlı şiir kitabı İnkılap Yayınları tarafından yayımlandı. Şair, 2007’de Kül Sanat Yayıncılık’tan Peçeli Şiir adlı şiir kitabını çıkardı. Bu kitaptaki “aysu”, “bir hikâyenin sonuç bölümü”, “dışbakı pazarı”, “eğitim seferberliği” “gizli aşk”, “imece”, “iş”, “kolik”, “namuslu orospular mezarlığı”, “peçeli şiir”, “sabazan” ve “yaz okulu” adlı şiirler daha önce yayımlanmış olan ilk kitabı Yağmura İçerden Bakmak’ta vardı. Peçeli Şiir her ne kadar 2007’de yayımlanmış olsa da kitaptaki ürünler şairin 2000 yılından önce kaleme aldığı şiirlerdi.

2016’da Red, 2018’de Yeryüzü Derdini Anlatmadan Önceydi (Vol. I) adlı şiir kitaplarını MedaKitap Yayınları arasından çıkardı. Yeryüzü Derdini Anlatmadan Önceydi (Vol. I)’de şair, bir şiirin farklı biçimlerde yazılabileceğini göstermeye çalıştı. Aynı şiiri beş farklı şekilde yazarak biçim denemeleri yaptı. Ali Hikmet Eren’e göre şiir; zekâ, dil ve ironidir. Anlam ise şiirin olmazsa olmazıdır: … ve zekâ, ve ironi, ve dil’di şiir; anlamla karışık…”tır. Ali Hikmet Eren, 2016’da Ankara’nın Delileri adlı kitabını ve bu kitapta anlattığı delilerden biri olan Kirli Tahir’in başkişi olarak yer aldığı Kirli Tahir adlı novellasını 2017’de MedaKitap Yayınları’ndan çıkardı. Bunu Defter adını verdiği öykülerle sürdürdü. Ali Hikmet Eren, Pazartesiyi Cumaya Bağlayan Bir Geceydi ile roman türüne ait ilk eserini verir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ali Hikmet kimdir?

1971 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ali Hikmet, Samsun Anadolu Lisesinde öğrenim gördü, ardından Kadıköy Anadolu Lisesini bitirdi. Yükseköğrenimini Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde İşletme Bölümünde tamamladı.

Haber Merkezi / Yaklaşık altı yıl özel sektörde çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra reklam sektöründe metin yazarlığına başladı. Son yıllarda da bu işe devam etmektedir. İlk şiiri 1989 yılında Milliyet Sanat dergisinde yayımlandı. Daha sonra da Varlık, Düşler, Gösteri, Şiir Atı, Gezgin gibi dergilerde şiirleri yayımlanmaya devam etti.

1996’da Anadolu Sanat Yayıncılık ilk kitabı olan Küf’ü bastı. Şeytan Uçurtması, Ali Hikmet’in ikinci şiir kitabıdır. İlk kitabı Küf ile edebiyat çevrelerinin dikkatini çeken Ali Hikmet, sonraki yapıtı Şeytan Uçurtması ile 2003’te Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı. Lise Defteri ise şairin 2013 yılında yayımladığı şiir kitabıdır. Kendisi aynı zamanda şair Hilmi Yavuz’un oğludur.

İlk şiir Küf ile edebiyat dünyasına iddialı bir giriş yapan Ali Hikmet, bu iddiasını ikinci şiir kitabı olan Şeytan Uçurtması ile devam ettirmeyi başarmıştır. Kendisine aynı zamanda Behçet Necatigil Ödülü kazandıran bu eser ile birlikte şair “imge dünyasını zenginleştirmiş, şiirinin gövdesini daha da sağlamlaştırmış olarak okurun karşısına çıkmaktadır”. Şeytan Uçurtması, adını kitabın içindeki şiirlerden biri olan ve Yine Hiroşima şiirinde geçen “Bir şeytan uçurtması gibi çek yangını/ yangın sensin enola/ bin bir sır-atın sırtına ve git, / git, dörtnala ….” dizelerinden almaktadır.

Paylaşın

Ali F. Bilir kimdir?

Ali F. Bilir, 28.2.1945 yılında Mersin’in Gülnar İlçesi’nde dünyaya geldi. Ali F. Bilir, modern şiir çizgisinde, ancak evrensel bir bakış açısıyla kendi kaynaklarından, yaşam ve doğadan beslenen, dilin imge gücünü duyuran, duyumsatan derin yapılı, çağrışımlı şiirler yazmaktadır.

Haber Merkezi / Asıl adı Ali İhsan Bilir’dir ve ilk şiirinden 1963’e dek bu adla yazdı. İlk öyküsünde 1967’de) Faruk Ali B.imzasını, bir kere kullandı. Bütün edebiyat yaşamı boyunca Ali F. Bilir imzasıyla yazdı. Buradaki F; Faruk,Fuat, Fırat… gibi adları içermemektedir. Yalnızca bir simgedir.

Mersin’in Silifke ilçesinde, Bucaklı İlkokulu (1951-53)ve Gazipaşa İlkokulu (1953-56)’nda okudu. Ortaokulu Mersin Lisesi ‘nde,(1956-59), liseyi Adana Erkek Lisesi’nde (1959-62) bitirdi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kısa bir süre devam etti (1962-63). İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden (1963-69) mezun oldu.

İlkokul ve ortaokul yıllarında simit, gazete sattı. Üniversitede okurken 1964-69 yıllarında İstanbul Sultanahmet’teki YMCA Turist Hostel’de kütüphane ve resepsiyon görevlisi olarak çalıştı. Gönüllü turist rehberliği yaptı. 1967 yılının yaz tatilinde yürüyerek bazı Avrupa (Bulgaristan, Yugoslavya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya) ve Kuzey Afrika (Fas, Cezayir, Tunus) ülkelerini gezip dolaştı.

İngiltere’nin Essex ve Londra kentlerinde dört ay yaşadı, sebze ve meyve bahçelerinde, lokantalarda çalıştı. Yurda döndükten sonra yine Turist Hostel’de müdür yardımcısı olarak görev yaptı. 1968 Kuşağının, üniversite gençlik eylemleri içinde yer aldı.Üniversiteyi bitirdikten sonra,Rize’nin Fındıklı ilçesinde (1969-1970) ve Mersin’in Gülnar ilçesinde (1972-2008) serbest eczacı olarak çalıştı.

1970 yılında, Rize-Fındıklı’da Kuzey adlı kültür-edebiyat dergisini iki sayı yayınladı. Mersin’de, Çınar, Katılım, İmece gibi yerel gazetelerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı. 2008 yılında emekli oldu. Halen Mersin’de ve Mersin’in Gülnar ilçesinde yaşıyor. ABD’de Florida’nın Tallahassee ve Texas’ın San Antonio kentlerinde de zaman zaman yaşamını sürdürüyor. Araştırmacı yazar Saadet Bilir’le evlidir, iki çocuk babasıdır.

Türkiye Yazarlar Sendikası, Dil Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği, Edebiyatçılar Derneği, Avrupa Yazarlar Konseyi (European Writers’ Council-EWC), Amerika Eyalet Şair Birlikleri Federasyonu (National Federation of State Poetry Societies-NFSPS), Florida Eyaleti Şairler Birliği (Florida State Poets Association-FSPA)Tallahassee-Big Bend Şairler ve Yazarlar Topluluğu (Big Bend Poets and Writers (BBP) üyesidir.

İlk şiiri “Sevgi ve Ötesi” 1961 yılında Yelpaze adlı haftalık dergide, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın yönettiği şiir sayfasında Ali İhsan Bilir imzasıyla yayınlandı. İlk öyküsü “Göçüyoruz” 1967 yılında Milliyet Gazetesi’nin haftalık sanat ekinde, Faruk Ali B. imzasıyla yayınlandı.

Okula başlamadan önce annesi ve ağabeyinden dinlediği Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu, Kayıkçı Kul Mustafa’nın şiirleriyle tanıştı. İlkokul, ortaokul yıllarında halk şiiri etkisinde hece ölçüsüyle yiğitlik, kahramanlık, doğa ve insan sevgisi içeren şiirler yazdı. Şiir dünyasını lise yıllarında serbest ölçüyle sevgi, sevi, yalnızlık temalarını işlediği şiirlerle genişletip zenginleştirdi.

Üniversite yıllarında şiir yazmaya ara verdi. Sait Faik Abasıyanık, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Maksim Gorki, Anton Çehov, Jack London, O. Henry… gibi yazarların etkisiyle öyküye yöneldi. Toplumcu bir bakış açısıyla sevgi, sevi, yalnızlık, özgürlük, insan ilişkileri ve yaşamdaki çelişkiler gibi temaları içeren kısa, yoğun, birlik özelliklerini ve kurmaca bir yazın türü olduğunu gözeten öyküler yazdı. Tema ve izleklerini bireysel bir varlık olan insanın iç dünyasını, bireysel bilinçaltı ve kolektif -ortak bilinçdışı- penceresinden anlatarak genişletti. 1990 yılında yeniden şiir yazmaya başladı. Modern şiir çizgisinde, ancak evrensel bir bakış açısıyla kendi kaynaklarından, yaşam ve doğadan beslenen, dilin imge gücünü duyuran, duyumsatan derin yapılı, çağrışımlı şiirler yazmaktadır.

Ali F. Bilir, kendi eserlerini şöyle değerlendirmektedir: “Öykü ve şiirlerinde özellikle insanı, onun kendisiyle, doğa ve toplumla ilişkisini; sevgi, sevi, ayrılık, ölüm, geçmişe özlem, çocukluk, yaşamdaki çelişkiler, yaşam mücadelesi, emek, özgürlük, haksızlığa karşı direnme, umut… gibi izlekleri toplumcu, diyaltektik bir bakış açısıyla işler; yalın, yazınsal bir dille, betimlemeli ve sıklıkla geriye dönüşlü bir biçemde anlatır. Yazınsal yapıtlarında, doğup büyüdüğü Toros coğrafyasını, bu topraklardaki doğa, insan, toplum ilişki ve çatışkılarını, yaşamın ince çizgisinden süzüp çıkardığı, düşleyip kurguladığı konu veizlekleri toplumcu bir bakış açısı, yazınsal bir dille anlatır. Anlatısını doğa betimlemesi ve renkleriyle görselleştirir”.

Varlık, Türk Dili, Çağdaş Türk Dili, Anadolu Ekini, Evrensel Kültür, Karşı Edebiyat, Oluşum, Damar, Edebiyat ve Eleştiri, Afrodisyas Sanat, Yaşam Sanat, Cumhuriyet Kitap, Dünya Kitap, Kıyı, Islık, Andız, Pencere, Dize, Şiir-lik (Almanya), Kültür Sanat (Kıbrıs), Güneş (İsveç), Thanal Online (Hindistan), Diogen-Pre Kultura (Bosna Hersek), Oglinda Literara (Romanya), Elele (Fransa), Philadelphia Poets (ABD), Big Bend Poets-Scribbles (ABD), First Literary Review-East (ABD) gibi ulusal ve uluslararası dergilerde yazı ve şiirleri yayınlandı. Yerel gazetelerde kültür ve sanat muhabirliği yaptı, röportajlar yayımladı. İngilizceden çevirdiği şiirler Afrodisyas Sanat, Karşın, Kıyı, Yaşam Sanat, Cumhuriyet Kitap gibi dergilerde yer aldı. Bir öyküsü Fransızcada ve bazı şiirleri İngilizce, Fransızca, Hintçe, Romence ve Boşnakçada yayınlandı.

2008 yılında, İngilizceye Migration Ballads adıyla çevrilen şiir kitabı Kültür Bakanlığı TEDA Projesi kapsamında ABD’de Plainview Press tarafından yayınlandı. Aynı yıl yayıncı ve şair Susan Bright’ın daveti üzerine Austin, Texas’a gitti. Orada kitap tanıtım ve şiir okuma programlarına katıldı, söyleşiler yaptı. 2013 yılında, Bosna Hersek’in Saraybosna kentinde düzenlenen Uluslararası 21 MartDünya Şiir Günü etkinliğine davetli olarak katıldı. Göç Türküsü kitabıyla 1996 İbrahim Yıldız Şiir Ödülü’nde mansiyon, Güz Anımsamaları kitabıyla 2004, Ş. Avni Ölez Şiir Ödülü’nde Seçici Kurul Özel Ödülü kazandı. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ali Ekber Ataş kimdir?

Ali Ekber Ataş 11 Kasım 1961 yılında Erzincan’da dünyaya geldi. Sözünü yalın bir gerçeklik ile değil, imgesel bir duyarlılık ile anlatan Ataş’ın şiirinin içeriğini oluşturan toplumsal ögeler diğerlerinden sıyrılarak onu kendisi yapar.

Haber Merkezi / İlk öğrenimini Erzincan’da, orta ve lise öğrenimini Yatağan Lisesinde tamamladı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalından mezun oldu. 1983 yılında İstanbul’a yerleşti. Ressam Mehmet Güleryüz’ün resim kurslarına katıldı. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın vitray atölyesinde, Sait Halim Paşa Yalı’sının restorasyon çalışmalarında bulundu. Doç. Ersun Özken’in seramik atölyesinde çalıştı. Daha sonra, 1985-1994 yılları arasında Bostancı’da kendi vitray, ayna ve resim atölyesinde sanatsal çalışmalarını sürdürdü. İstanbul’un değişik iş merkezlerine, turistik lokantalarına, otellere vitraylar çalıştı.

Cumhurbaşkanlığı Tarabya Köşkü, Vitray yenilemeleri çalışmalarını, ağabeyiyle birlikte yürüttü. Özel ve Kamu kuruluşlarının vitray çalışmalarını yaptı. Üniversite yıllarında YAZ-IN adlı kültür, sanat ve edebiyat dergisini, aynı bölümden bir arkadaşıyla çıkardı. 1994 Yılında Malatya Radyo Fon’da, 1999 yılında Radyo Cumhuriyet’te ve 2002 yılında da Yön FM’de, sanat, edebiyat ve eğitim üzerine programlar yaptı. İnönü Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Bölümünde Temel Plastik Sanatlar dersini okuttu. İstanbul’da yaşamakta ve çalışmalarını burada sürdürmektedir. Şairler de Yanar adlı kitabıyla İsmet Kemal Karadayı Birincilik Ödülünü kazandı.

Edebiyatla lise yıllarında tanışan Ali Ekber Ataş’ın şiir, inceleme ve denemeleri Afrodisyas Sanat, Ardıçkuşu, Berfin Bahar, Cumhuriyet Kitap, Edebiyat ve Eleştiri, Edebiyat Gündemi, Edebiyatta Üç Nokta, Evrensel Kültür, Felsefe Yazın, Her Şeye Karşın, Kar, Kıyı, Özne, Patika, Sincan İstasyonu, Siyah Beyaz, Türk Dili Dergisi, Ünlem ve Üvercinka gibi süreli yayınlarda yer almıştır. Düşler Yanarken (2011), Nil Geçer Gözlerinden (2017) ve Şairler De Yanar (2018) adlı üç şiir kitabı yayımlamıştır. Sözünü yalın bir geçekli ile değil, imgesel bir duyarlılık ile anlatır. Şiirinin içeriğini oluşturan toplumsal ögeler diğerlerinden sıyrılarak onu kendisi yapar.

Ataş’ın yaşadığı coğrafyanın kendi üzerinde etkisinin olduğuna ve şiirinin tarihsel yönüne dikkat çeken Berk onun şiiri için “Ataş’ta tarih anlayışı yaşadığı zamanlara teğet geçerek mitolojiye uzanmaktadır. Mitolojik öyküleri ve kahramanları kullanmaktan çekinmez. Bu topraklardan seçer kahramanlarını. İronik bie anlatımla yaşadığı çağa monte eder, bin yıllık öyküleri.” değerlendirmesini yapmıştır. Ataş’ın, Tebeşir Kokulu Sözler (2014) adlı kitabındaki denemeler tarihin, felsefenin, sanatın sonsuzluğunda, kendince, tebeşir kokulu sınıflarından hayata akan sözlerdir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ali Cengizkan kimdir?

29 Ekim 1954 yılında Ankara’da dünyaya gelen Ali Cengizkan, Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Derneği, Sanan, Mimarlar Derneği 1927 ve Dil Derneği üyesidir. Ali Cengizkan, fotoğraf ve grafik sanatlarıyla da ilgilenmektedir.

Haber Merkezi / Ortaöğrenimini TED Ankara Koleji’nde tamamladı. 1978 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre serbest mimarlık yaptı. 1981 yılında ODTÜ Mimarlık Bölümü’nde eğitim asistanı olarak çalıştı. 1994-1998 yılları arasında aynı bölümün başkanlığını yürüttü. Bu bölümde öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Şiirlerini ve şiir üzerine yazılarını 1977 yılından bu yana Adam Sanat, Broy, Gösteri, Kavram-Karmaşa, Kitap-lık, Küçücük, Morca, Oluşum, Politika, Somut, Şiir Odası, Türk Dili, Türkiye Yazıları, Varlık, Yasak,Yazın,Yeni Biçem,Yusufçuk gibi dergi ve gazetelerde yayımladı. İlk şiir kitabı olan “Senlere” (1980) ile 1981 yılında Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü’nü kazanan Ali Cengizkan, Türkiye Yazıları ve Yarın dergilerinin yazı kurullarında görev aldı.

Şiirlerinde çağdaş toplumunun sorunlarına, bireysel ve toplumsal duyarlılığını ustaca birleştirerek eğildi. Şairliğinin yanı sıra, şiir üzerine yazıları ve şiir çevirileriyle de tanınan Cengizkan, yapıtlarını Şairin, olgunluk yıllarında yazdığı şiirlerde, içerik bakımından daha evrensel bir tutumu benimsediği ve oluşturmaya çalıştığı yeni şiirin içeriğine uygun bir biçem arayışına yöneldiği gözlenmektedir.

Şiirlerinin yanı sıra mimari alanında pek çok kitaba ve makaleye imza atan Ali Cengizkan, Mimarlar Odası Anma Komitesi Üyeliği (2006-2016) kapsamında yapılan çalışmalarda Mimar Kemalettin, Seyfi Arkan, Zeki Sayar, Melih Birsel-Haluk Baysal ve Ernst A. Egli üzerine araştırmaları yürütmüş ve bu çalışmaların yayına dönüşmesinde katkıda bulunmuştur.

Yapıtları; Senlere (1980), Çocuk Ömrümüz (1982), Yunan Dosyası (1983), Yürüyüşler ve Duruşlar (1984), Bağımlı Şiir (1986), Ankara Ankara Güzel Ankara (1987), Sürek Avında Dünya (1994), Öğle Suyu (ODTÜ Ormanı’nın 40. yılı için 40 metin, 1997), Şairin Nergisi (2000)

Ödülleri; 1981 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü, 1982 ODTÜ Edebiyat Kulübü Ödülü, 1983 Toprak Şiir Ödülü (Hasan Hüseyin Jüri Özel Ödülü), 1983 Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü, 1995 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü

Paylaşın

Ali Asker Barut kimdir?

Ali Asker Barut, 03 Nisan 1964 yılında Tunceli’nin Ovacık ilçesinde dünyaya geldi. 80 kuşağı içerisinde toplumcu çizgisiyle ön plana çıkan Ali Asker Barut, şiirde bireyin tutumuna dikkat çekerek kuşak içerisinde kendine özgü bir çizgi oluşturmuştur. 

Haber Merkezi / İlk öğrenimi Elazığ’da tamamladı. Orta öğrenimini İstanbul’da bulunan Anadoluhisarı Ortaokulunda tamamladı. 1983’te Paşabahçe Ferit İnal Lisesini bitirdi. Öğrenimine bir müddet ara verdikten sonra başladığı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesindeki öğrenimini yarıda bıraktı. 1991’de Almanya’ya gitti ve işçi olarak çalıştı (Yalçın 2010: 180). 1996’da başladığı Hürriyet gazetesi Almanya bürosundaki düzeltmenlik görevini sürdürmektedir.

Şiirle yakından ilgilenen Ali Asker Barut; Ömer Asım Aksoy Dil Derneği Ödülü, Rüzgârla Dolu (1992) adlı şiir kitabı ile 1992 Orhon Murat Arıburbu Ödülü ve Aşağı Üsküdar (1995) adlı dosyası ile 1994 Cemal Süreya Ödülü gibi ödüllere layık görüldü. Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Kardeşi Veysel Barut ile Frankfurt kentinde Simmar Yayınevi’ni kurdu. Evli ve bir çocuk babası olan şair, hâlen Frankfurt’ta yaşamakta ve yazı çalışmalarını sürdürmektedir.

Şair, 1980’li yıllarda dergilerde yayımladığı şiirleriyle edebiyat dünyasına adım atmıştır. İlk şiiri 1985’te Varlık dergisinde yayımlanmıştır. Daha sonra şiirlerini; Adam Sanat, Milliyet Sanat, Gösteri ve Şiir-lik gibi dergilerde yayımlamayı sürdürmüştür. Şiir kitaplarını ancak 1990’lı yıllara gelindiğinde yayımlamaya başlamıştır. Şair, kendini sosyalist gerçekçi ve İkinci Yeni’nin son dönemine yakın bir çizgide görmektedir. Asiltürk onu 1980 kuşağı içerisindeki yerini şu cümlelerle değerlendirmiştir: “Ali Asker Barut’un gerçekçiliği dönem içerisinde ele alındığında, örneğin Nevzat Çelik’in gerçekçilik anlayışından farklı bir yaklaşıma sahip olduğu görülür. Çelik’te duygusal söyleme yaslanan ve hüznü belirgin kılarak yer yer folklorik şiirin verilerinden yararlanan ifade özelliği, Barut’ta ayrıntıya odaklanan, folklorik anlayıştan uzak duran hatta İknci Yeni’yi çağrıştıran ifadeye yaklaşır. Gerçi burada da çok katmanlılık yerine yalınlık söz konusudur ama düz anlatım zaman zaman imgelerle harmanlanır.”. İlk şiir kitabı Rüzgârla Dolu (1992)’daki gerilimle dinginlik arasındaki söylem, Yağmurlu Leylak (1995)’ta hüzne dönüşmüştür. İlk kitabı Rüzgârla Dolu, “Modell der Melancholie” adıyla T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları arasında Almanca olarak yayımlanmıştır.

Yağmurlu Leylak (1995)’ta; yalnızlık, keder, acı, gece, kaçış ve karanlık gibi temalar sezilmektedir. Almanya’da memleketinden uzakta bir şairin kaleme aldığı mekânların şiirleri Aşağı Üsküdar (1995)’ı oluşturmuştur. Dışarıdayken memleketi özlemek ve memleketi belli bir mekânda billurlaştırmak bu kitabın ana eksenidir. Karanfil Kırıkları (1998) kitabında bir önceki kitaptan süregelen “gölge” metaforunun belirginliğine işaret edilebilir (Sağlam 1999, akt. Asiltürk). Bu kitaptaki şiirlerde içtenlik duygusu ve şairin şiir-hayat ilişkisine verdiği önem göze çarpar. Ay Sözlüğü (2000) kitabında imgecilik biraz daha belirgin söyleyiş daha ustaca ve çarpıcıdır. Sarhoş Böcek Şarkıları (2005)’nda Ali Asker Barut’un şiirinin ilk günlerindeki sahicilik havasının yanı sıra gerçeküstücü bir yaklaşım görülmektedir. Bu kitaptaki şiirlerde yaşanmışlıklar ve konuşmayı seven bir şairin sesi ön plana çıkmaktadır.

Barut; Aşağı Üsküdar (1995), Karanfil Kırıkları (1998), Ay Sözlüğü (2000) ve Sarhoş Böcek Şarkıları (2005) adlı şiir kitaplarını Yenilmiş Bir Medeniyetin Sesiyle (2015) adı altında toplayarak yayımlamıştır. Aynı yıl hatıralarını Yüzüm Bir Kentin Anı Defteri adıyla yayımlamıştır. Son şiir kitabı Ateş ve Pervane (2017)’de son zamanlarda yazdığı olgunluk dönemi şiirlerini bir araya getirmiştir. Şair bu son şiirlerinde bir büyük geleneğin izinde büyük bir geçmişi dile getirmiştir. Şairin Gölgeleri (2017) adlı deneme kitabında; Yunus Emre’den Dadaloğlu’na, Şeyh Galib’den, Âşık Mahzuni’ye geçerek; Nâzım Hikmet:, Memet Fuat, Sezai Karakoç, Kemal Özer, Haydar Ergülen ve Arif Ay gibi önemli şiir duraklarına uğramıştır. Barut, 1980 kuşağı içinde kendi yerini şöyle dile getirmiştir: Türk şiiri büyük bir ırmaktır. Kendi adıma şunu söyleyebilirim: Küçük bir dere olarak bu ırmağa kavuşuyor, karışıyorum. Bu ırmaktan doğan, dibinde sabaha dönüşecek çakıl taşları olan, bir dere de denilebilir benim şiirime.”. Barut, şiire başladığı 1980’lerden günümüze bu türdeki üretkenliğini korumuş, her şiir kitabında farklı temaları özgün üslubuyla işleyerek kendine ait bir şiir dünyası oluşturmuştur. Şiirleri ayrıca İngilizce, İtalyanca ve Fransızcaya çevrilmiştir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Akif Kurtuluş kimdir?

26 Ekim 1959 yılında Ankara’da dünyaya gelen Akif Kurtuluş’un babası aslen Rize Çamlıhemşinlidir. Babası Maden Mühendisi annesi ev hanımı olan Akif Kurtuluş’un şiir anlayışı verili olanı kabulden ziyade reddiyeye, sorgulamaya ve okuru sarsmaya yöneliktir.

Haber Merkezi / İlkokulu Ankara’da, orta öğrenimini Seydişehir ve Antalya’da tamamlar. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra bir süre avukatlık yapar. Herkes Gitmiş adlı kitabı 2005 Behçet Necatigil şiir ödülüne layık görülür. Ece Ayhan’ın Akif Kurtuluş’a yazdığı mektuplar 2011’de Kardeşim Akif adıyla yayımlanır.

Akif Kurtuluş, 1980 sonrası Türk Edebiyatı’na dergicilik faaliyetleriyle de katkıda bulunan bir isimdir. Yarın (1981), Edebiyat Dostları (1988) ve Edebiyat-Eleştiri (1991) dergilerinin kurucuları arasında yer almıştır.

Akif Kurtuluş’un şiire başladığı dönem Türk Edebiyatı’nda toplumcu gerçekçilik ya da sosyalist gerçekçilik tartışmalarının devam ettiği yıllara denk gelir. Sorgulayan şiirler yazdığını ifade eden Kurtuluş için ise şiir her şeyden önce bir sanattır ve şiirde konudan ziyade onun nasıl anlatıldığı ön plandadır.

Dilsel ve imgesel yapı özellikleri bakımından II. Yeni şiirinden etkilenir. Şairin şiirlerindeki gerçekçiliğin II. Yeni’nin sahiciliği üzerine önemli katkıları olur. Başka bir ifadeyle Akif Kurtuluş’un şiirleri II. Yeni şiirinin toplumdan uzak olduğu yönündeki algının kırılması noktasında önemli bir eşiktir.

Kurtuluş’un şiir anlayışı verili olanı kabulden ziyade reddiyeye, sorgulamaya ve okuru sarsmaya yöneliktir. Bu anlayış, şairin genel olarak edebȋ anlayışını da yansıtmaktadır ve bütün eserlerine hâkimdir. Edebiyatın hazır cevaplar yerine yeni sorular ortaya koyması inancını taşır. Romanları, anlatıcı tipolojisi açısından dikkat çekicidir. Mihman’da karakterler ait oldukları sosyal sınıflara ve mesleklere göre düşünürler ve konuşurlar. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Akgün Akova kimdir?

05 Şubat 1962 yılında Sakarya’nın Akyazı ilçesinde dünyaya gelen Akgün Akova, 1979’da Gebze Lisesini bitirdikten sonra 1985’te Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden mezun oldu, yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsünde yaptı.

Haber Merkezi / Sanatçı 1998 – 2006 arasında Voyager Dergisinde seyahat editörü olarak çalıştı. National Geographic ve THY’nin Skylife dergilerinde yazı ve fotoğraflarını yayımlanan Akova, İstanbul Oyuncak Müzesinde “Yaratıcılık Kulübü”nü yönetmektedir. TRT ve Açık Radyo’da sunuculuk, metin yazarlığı ve program yapımcılığı yaptı. Kadir Has Üniversitesi, Akademi İstanbul ve Eyüboğlu Eğitim Kurumlarında “Yaratıcılık” dersleri verdi.

Türkiye’yi tanıttığı beş bini aşkın fotoğrafı ve dört yüzü aşkın gezi yazısı Voyager, Skylife, National Geographic, Varan Yol Boyunca, Ulusoy Travel, Fotoğraf, Marie Claire Maison, Alive, Leven In Turkije, Doğa ve Gezi dergilerinde yayımlandı. NTV’nin internet portalı ntvmsnbc.com’da Türkiye “Rota”larını yazdı ve fotoğrafladı. “Dört Mevsim Bolu”, “Dört Mevsim Isparta”, “Dört Mevsim Polonezköy”, “Kırlangıcın Kanadı Datça” ve “İstiklal Yolu İnebolu-Ankara” projelerini gerçekleştirdi.

Seyahat editörlüğü, doğa fotoğrafçılığı ve gezi yazarlığı da yapan şair Akova’nın şiirleri 1984’ten itibaren Milliyet Sanat vb. dergilerde yayımlandı. Altı şiir, üç deneme, altı fotoğraf, yedi gezi ve bir tanıtım kitabı olmak üzere yirmi üç kitabı yayımlandı. Akova,1993 Truva ve 2003 Dionysos Şiir Ödüllerine layık görüldü.

Sanatçının gerçek ile düşü içiçe geçirerek Saraybosna’yı anlattığı bir bölümün de yer aldığı Yıkık Bir Çocuk Bahçesi Gibiydi Yüzü ile 1998 Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülünü kazandı. Eserleri birçok dile çevrilen Akova’nın internet sitelerinde ve antolojilerde birçok yazısı ve şiiri bulunuyor.

Ataol Behramoğlu, onun şiiri için, “1980’li yıllara özgü külhani bir edanın özgün, başarılı sentezi. Needeyse her dizeden taşan dizginsiz bir yaşama sevinci, gençlik ve enerji dolu şiirler” değerlendirmesini yapıyor

Paylaşın