Zeynep Köylü kimdir? Hayatı, Eserleri

7 Ağustos 1978 yılında Çorum’da dünyaya gelen Zeynep Köylü, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Sungurlu Lisesini bitirdi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümünden mezun oldu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde başladığı yüksek lisans eğitimini “Şairin ‘Ben’inden ‘Şiir Dili’ne: ‘Kendini Uçuruma Bırakan’ ” adlı teziyle 2016’da tamamladı.

Haber Merkezi / Şiirle yakından ilgilenen Zeynep Köylü, Son Arzum Gül ve Kedi (1998) adlı kitabıyla 1997 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü ve aynı kitapla Orhon Murat Arıburnu Ödülü gibi ödüllere değer görüldü.

Lise yıllarındayken şiir yazmaya başlayan Zeynep Köylü’nün metinleri 1996 yılından bu yana; Adam Sanat, Bahçe, Cumhuriyet Kitap, Çevrimdışı İstanbul, E, Edebiyat ve Eleştiri, Edebiyatta Üç Nokta, Heves, İnsan, Kirpi Şiir, kitap-lık, Ludingirra, Son Kişot, Varlık, Yasakmeyve ve Yazılıkaya gibi süreli yayınlarda yer almıştır. Orhan Koçak, onun şiirini şöyle değerlendirmiştir: “Köylü’nün şiiri zekâsız bir şiir değil; tersine lirizmin akılda keskinleşebildiğinin ve aklın da lirik tavır sayesinde şişkinlik tehlikesini savuşturabildiğinin iyi bir örneği…”. Köylü, ilk şiir kitabı Son Arzum Gül ve Kedi (1998)’de şiirin dilsel bir olgu olduğunu hissettirmiş ve kadın sesiyle dikkat çekmiştir.

Soycan, ikinci şiir kitabı İlk Ağacı Öperek (2008)’i ve şairi “İlk Ağacı Öperek kitabında şair, metinler arası göndermelere sıkça başvurmuş; böylece, yaşantı içeriği/fenomenal bilinç sarmalının nesnel bağlılaşığı halinde geniş bir evrene açılmıştır. Şiirin şair özneye kapanmamasını destekleyen bu yönelim, öteki metni de kendi niyetiyle örter ve yeni okumalara açar. (…) Zeynep Köylü şiiri, kesinlikle okuma alışkanlığımızı gözeten bir dile ait, ancak duyusal bireşimi, imge örgüsü, gönderge kullanma zekâsı ve sözcük ilintileri bu alışkanlığı törpülüyor ve kusursuz bir biçimlemeyle kurulan atmosfer, şiirin sorunsalını okura taşıyor. Daha başlarda ele geçirilen ve giderek incelen bu olgun ses, dünya ilgisi/varoluş gerilimi hattında sorunlaştırılan kadınlık hâline, epistemik ve ontik ilmekler atarak farklı bir şiirseli duyuruyor. Zeynep Köylü, özgün kurgusu ve ‘meselesi olan’ şiirleriyle dikkatle izlenmelidir.”cümleleriyle değerlendirmiştir.

Yırtılış (2017) adını verdiği şiir kitabında şair, bir yandan imgenin varoluşsal koşullarını incelerken diğer yandan arzu ve yabancılaşma arasındaki ilişkiyi irdelemiştir. Bu kitaptaki şiirlerde; parçaları bir araya getirmeye çalışan bir şairin, parçaların direnciyle uzlaşma uğraşına tanık olunmaktadır. Köylü’nün son dönem şiirlerinde bir “suskunluk” sezilir ve şair bunu “Mallarmé’nin deyişiyle ‘Şiirin işi sözcük batağına saplanmış gerçekliğimizi, sözcükleri kullanarak -nesnelerin çevresinde suskunluklar yaratarak- temizlemektir.’ Susmanın bu anlamda değerli olduğunu düşünüyorum. Yeni şeyler söylemenin eşiğine varmak için öncelikle susmayı bilmek gerek.” şeklinde açıklarken bir anlamda da şiir anlayışını dile getirir. Zeynep Köylü, yayımladığı şiir kitapları ve duyarlıklı dizeleriyle son dönem şiirimizin başarılı isimlerindendir. Bazı şiirleri; İngilizce, İtalyanca, Litvanyaca, Bulgarca ve Moğolcaya çevrilerek çeşitli dergi ve antolojilerde de yer almıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Zeynep Aliye kimdir? Hayatı, Eserleri

15 Ağustos 1952 yılında Samsun’da dünyaya gelen Zeynep Aliye’nin asıl adı Aliye Dündar, genç kızlık soyadı Yavuz’dur. Namık Kemal Ortaokulunu ve 19 Mayıs Lisesini bitirdikten sonra öğretmen okulunun fark dersleri sınavını vererek öğretmen oldu. Atatürk Eğitim Enstitüsünden mezun olduktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinde lisans tamamladı.

Haber Merkezi / İstanbul’da çeşitli devlet okulları ile Almanya’da Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptı (1971-79). Bilgi Yayınlarının İstanbul temsilciliğini üstlendi. Bir dönem TYS Genel Sekreterliğini, bir süre de Özerk Sanat Konseyi sekreterya görevlerini yürüttü. Türkiye Yazarlar Sendikası ile PEN Edebiyatçılar Derneği üyesidir.

Şiir, öykü ve köşe yazılarından oluşan ilk çalışmaları, 19 Mayıs Lisesi’ndeki öğrenciliği sırasında Demokrat Canik, Son Posta gibi yerel gazetelerde yayımlanmaya başladı (1968-73).

İlk yazısı 1968 yılında, Samsun Demokrat Canik gazetesindeki “Yaşadıkça” adlı köşesinde, ilk şiiri Mart 1996’da Şiir-lik dergisinde çıkmıştı. Sonraki yıllarda ise öykü- şiir- söyleşileri, inceleme-araştırma yazıları, resim üstüne yazıları “Sombahar, Ada Öykü, Adam Öykü, Atika, Cumhuriyet Dergi, Cumhuriyet Kitap, Düşler Öykü, Düşler Şiir, Şehir, Edebiyat Nöbeti, ‘E’ Dergisi, Hürriyet Gösteri, Karşı Edebiyat, Mavi Ada, Milliyet Sanat, Sombahar, Sesler, Şiir-lik, Şiir Oku, Türk Dili dergisi, Yazarlar Dünyası, Yaşasın Edebiyat, Yeni Biçem, Varlık” başta olmak üzere hemen tüm kültür sanat dergilerimizde yayımlandı.

Yazın çalışmaları dışında bugüne dek ‘Türkiye Yazarlar Sendikası genel sekreterliği’, ‘BESAM (Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) kurucu üyeliği ve başkan yardımcılığı, Özerk Sanat Konseyi Yürütme Kurulu üyeliği, ‘Sine Koop Genel Sekreterliği’, PEN Yazarlar Derneği genel sekreterliği yaptı ve hala aynı yazar kuruluşunda yönetim kurulu saymanlık görevini yürütüyor.

Profesyonel olarak Yaşasın Edebiyat dergisinde ve Bilgi Yayınevi İstanbul Temsilciliği görevlerinde bulunan Zeynep Aliye, Türk Dili Dergisi, Yaşasın Edebiyat dergilerinin yayın kadrolarında yer aldı; ‘Yazarlar Dünyası’ dergisinin genel yayın yönetmenliğini yaptı. 2007 yılından bu yana Yaratıcı Yazın Dersleri veren yazar, yaşamını Büyükada’da sürdürmektedir.

Eserleri; Yaşamak Masal Değil, Aliye’nin Öyküleri, Dolunay Vardı, Diş İzleri, Raylardaki Merdivenler, Vahşi Kelebek, Bir Neon Kayması, Yüz Yüze Edebiyat ve Mavi Adam Attila İlhan’la Söyleşiler (Bilgi Yayınevi 2001)

Ödülleri; 1993 Art, Contest’93 Öykü Ödülü (İsveç’te Hümanist Enternasyonal’in dördüncü yıldönümü onuruna düzenlenen yarışma) Aliye’nin Öyküleri ile, 1996 Orhan Kemal Öykü Ödülü / Diş İzleri ile, 1997 Haldun Taner Öykü Ödülü -Üçüncülük- / Diş İzleri ile, 1998 Sabahattin Ali Öykü Ödülü / Raylardaki Merdivenler ile, 2002 Yunus Nadi Öykü Ödülü / Vahşi Kelebek ile

Paylaşın

Zeynel Çok kimdir? Hayatı, Eserleri

1950 yılında Mersin’de dünyaya gelen Zeynel Çok, ilk, orta ve lise öğrenimimi aynı kentte, İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ni ise Adana’da bitirdi. 1980 öncesi bölgesel ölçülerde gazetecilik, Mersin Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu üyeliği ve Basın İş Sendikası İçel (MERSİN) Şube Başkanlığı görevlerinde bulundu.

Haber Merkezi / 1994 yılından beri Almanya’nın Bielefeld şehrinde yaşıyor. Evli ve iki çocuk babası. İlk şiiri 70’li yılların başında yayımlandı. İlk kitabı Yüreğimde Kaç Sevginin Rüzgârı’nı 1989 yılında yayımladı. Göç ile birlikte Türkiye’den uzakta yaşamak sonucu yazmaya yeniden yoğunlaştı. 2003 yılı sonlarından itibaren yazdıkları edebiyat dergileri ile buluşmaya başladı. Varlık, Patika, Ayrıntı, Ardıçkuşu, İmgelem Çocukları, Andız, Arkadaş, Güney, Berfin Bahar, Çalı, Hayal,Özgür Pencere, Edebiyat ve Eleştiri dergilerinde şiirleri yayınlandı. Son zamanlarda şiirin yanı sıra öykü ve kısa denemeler de yazıyor.

Eserleri; Yüreğimde Kaç Sevginin Rüzgârı, Ağır Zaman Yangınları, Yalnızlık Karanfili

“Acısı Kaldı Çiçeği”

yürekli bir yalnızlık duygusu sarıyor içimi
bilmiyorum
birşeyler olacak gibi

incinmişim
atışmaktan uzak sözler ayırmış
senli-benli dünyamızı ikiye
gizli incinmişim
haberin olsa
ince bulutlarla üşürmüydüm hiç

güz
yaprakların döküldüğü mevsimdir
eylülle başlar her şey
soluşlar kardeş değildir hayata
gövde ve dallardan oluşan ağaçlar gibi kupkuru
belki yine yeşermeye yüz tutar ama
bitkin düşme
yorulma
kuruma ağaçlar gibi
tepene çıkarsa çocuklar
oynarlarken oyunları
iyi bir dulda mısın
saklayamazsın onları
küserler mevsimsiz sana
küstür istersen
mevsimsiz dök yaprakları meyvayı

ah
yollarında yalınayak eskidi umut
tutmaz oldu dalı eller
kırıldı sessiz
bir kafes ki
kuş seslerinden uzak
ah
güzel bir düş gibi gelip geçiyor yaşamak

alışılmış yüzüm askıda kaldı
alıp elleriyle askıladılar
suçumu günahımı sual eylemem
yüreğimin baş kçşesi
bari sen işit
gelen ben değilim
duran ben değil
konuştuklarım beni anlatmaz
daha vakit varken
buzul olmadan
gizli incinmişim
haberin olsa
ah
yaşamadan bilemiyordum
bir dinamit paramparça etmemiş beni

yürekli bir yalnızlık duygusu sarıyor içimi
bilmiyorum
birşeyler olacak gibi

ah
hangi yüreksiz direncin sözü hareketimde
görülmüş mü
duyulmuş mu
söyleyin
nazik bir çiçeği toprağa verdim
acısı kaldı

“Balıkçı Feneri”

Ne vakit çiçekler açar deli dolu
Aklımı başından alır aşk
Çocukların özgürlüğünde bulurum mutluluğu

Yüreğimi bırakmışım enginlere
Karanfiller acep kime isyanda
Hazırım başımı alıp gitmeye

Ne denli zor yaprak gibi yere düşmek şimdi
Sevda süzülen gelin olmuş güvercin kanadında
Ne akıllı bir iş ne de delilik benimkisi

Hey gidi öpüğüm gül dudaklar seni
Eski bir ihanetin yorgunluğu sarmış bulutları
Yalnızlığımın ucunda bir balıkçı feneri

Paylaşın

Zerrin Taşpınar kimdir? Hayatı, Eserleri

19 Nisan 1947 yılında Ankara’da dünyaya gelen Zerrin Taşpınar, Ankara Yenimahalle Fatih İlkokulu’ndan ve Yenimahalle Kız Lisesi’nden mezun oldu. Harita subayı olan babasının ve eşinin görevleri nedeniyle Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinde yaşadıktan sonra 1983’te Ankara’ya döndü.

Haber merkezi / 1993-2007 arasında TRT’de sanat danışmanı ve metin yazarı olarak çalıştı, Akşama Doğru ve Yaşasın Sanat programlarını hazırladı. Edebiyatçılar Derneği’nde genel sekreter yardımcısı ve genel sekreterlik görevlerini üstlendi (1995-1998). Çankaya İnsan Hakları Kurulu’nda aktif olarak yer aldı. Türkiye Yazarlar Sendikası Ankara temsilcisi olarak çalıştı (1999-2001), 2014’ten beri aynı görevi sürdürmektedir.

Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği BESAM’ın ve Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin kurucu üyesidir. İnsan Hakları Derneği, Pir Sultan Abdal Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) üyesi, Emekçi Kadınlar Derneği onur üyesidir. Üç çocuk annesidir. Ankara’da yaşamaktadır.

Zerrin Taşpınar, şiir yazmaya lise yıllarında başladı. Abdullah Rıza Ergüven’in teşvikiyle şiirlerini çeşitli dergilerde yayınladı. İlk şiirleri hakkında Havadis gazetesinde (9 Haziran 1964) Ergüven’in “Bir Genç Şair” başlıklı değerlendirme yazısı çıktı. Evlenince yazmaya uzun süre ara verdi.

1980’de edebiyat yaşamına döndü. Varlık, Yarın, Parantez (Almanya), Karşı, Damar, İnsancıl, Evrensel Kültür, Pencere, Emekçi Kadınlar, Pir Sultan Abdal, Kum, Deliler Teknesi, Yazıt, Harman dergilerinde şiir, öykü ve denemeleriyle yer aldı. İlk şiir kitabını 1992’de yayınladı.

2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde çok yakın arkadaşlarını kaybetmenin ve oradan sağ kurtulmanın acısı sonraki kitaplarında hep derin bir izlek olarak kendini gösterdi. “Tavra’dan sonra şiirin geldiğine ilişkin her belirti beni alıp Sivas’a götürdü” dediği Tavra (1995), yaşamında ve şiirinde acılı bir dönüm noktası oldu. “Tek ve uzun bir şiir halinde kaleme aldığı” ve “bir vurgunun şiiri” olarak tanımladığı Tavra’yı Sivas olaylarında “sağ kalanlara ve anneme-yaşadığı için-” ithafıyla yayınladı. Şiddeti ve acıyı insanlık değerleri çerçevesinde sorguladığı bu destansı şiir, Avrupa ülkelerinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde pekçok kez sahnelendi. Hüseyin Tutkun tarafından bestelendi ve kalabalık korosuyla defalarca seslendirdi.

Edebiyatın sosyal sorumlulukla buluşmasını sağlayan projeler gerçekleştirdi. 1999’da Marmara depremini yaşayan çocuklar için masallar ve öyküler yazılmasına önayak oldu. Kuş Kanadından Masallar ve Kuş Kanadından Öyküler kitapları çocuklara ücretsiz dağıtıldı.

Cumhuriyet Kadınları Derneği için Öyküye Başlamak başlıklı iki proje gerçekleştirdi. Birincisinde ülkenin pek çok kentinden, köyünden kadınların yazdığı öyküleri kitaplaştırdı. İkincisinde engelli yakını/çocuğu olan kadınların yaşadıklarını kendi kalemlerinden anlatmasını sağladığı Tut Elimi, bu alandaki tek örnek olarak kitaplaştı.

Zerrin Taşpınar, günlük yaşamın sıradan nesnelerini, olaylarını, ayrıntılarını zarif bir dille şiire dönüştürdü. Az ve öz şiirden yana oldu. Toplumcu bir duyarlık taşımakla birlikte alışıldık söylemlerden uzak durdu. Daima sakin ve sağduyulu bir güçle, boyun eğmeyen bir dirençle insan onurunu, zulmü, acıyı konu edindi. Yazgı, güç gibi kavramlarla insan arasındaki bağı irdeledi. Gelenekler, tabular, beklentilerle çevrelenen kadınların yaşamını çağ, coğrafya, toplum odağında gerçekçi bir lirizmle ve derin bir duyarlıkla işledi. Şiirlerinde anı ve bellek kavramları önemli bir yer tuttu.

Hüseyin Atabaş’ın tespitiyle Zerrin Taşpınar, “Şiiri insanlık tarihinden soyutlamayan bir şair”dir. Nitekim yakın dönem Türk toplumsal tarihinin acılarına tanıklığını dile getirmeyi insani bir sorumluluk olarak gördü. Dergilerde yayınlanmış öyküleri, denemeleri, tanıklıkları, kitap tanıtım ve değerlendirmeleri henüz bir kitap halinde toplanmadı. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Zeki Karaaslan kimdir? Hayatı, Eserleri

1950 yılında Adana’nın Tufanbeyli İlçesine bağlı Fatmakuyu Köyü’nde dünyaya gelen Zeki Karaaslan, ilkokulu Tufanbeyli’de, orta ve liseyi Kozan’da okudu. Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Halen bir kamu kuruluşunda çalışmaktadır.

Haber Merkezi / Zeki Karaaslan’ın şiirleri Varlık, Yom, Budala, İmge, İmlasız, Kül, İmgelem Çocukları, Kavram, Karmaşa, Söylem, Amik, Maki, Şiirin, Şafak, Mor taka, Mühür,Etken, Şiiri özlüyorum, Andız, Göğe bakma durağı, Dize, Yaratım, Tay, Berfin Bahar, Kum gibi dergilerde şiirleri yayınlandı. A Edebiyat ve İmgelem Çocukları dergisinde birer yıl arayla sanat danışmanlığı yaptı. 2005 yılında arkadaşlarıyla birlikte Ötekileriz Kültür Sanat Girişimini kurdular. Ona yakın bestesi vardır.

Eserleri; Özlem Vurgunu, Beklenmeyen Konuk, Yalnızlık Yolcusu, Kırık Nehir, Sev-Dalı Su, Güze Yolcu

“Kırılır”

“Bu sayfaya her şeyİ yazdım, her şeyi söyledim
Kırmızı kiremitlerı; evcil domuzları bir hir efledim”
(T. Uyar)

Bağrı yanık köz, dili pas terli zaman: heeyy
sözü umut, usu keskin taş, üfle tefi!

uzan karlı dağlara, in, sorgula nefi
kır-aç iade, dibe vurmuş düş her şey!

sancımı kesme, yaramı azdır, hiç sevmem
merhemi kurusun gülün, özü zehir!

suskun aşkım şafakta gel, kumrular uyanırken
çocukluğumu okşayan tohum kal, filize gebe!

kam göze gelmiş, çölsü ister suyu vaha!
yatan Azrail, Necef’den uzanır Irak’a!

ben yürüdüm mü? evet! tozar kum öyleyse:
gözlerimde kırılır bir su çiçeğinin yarası!

öfkemin saçını çözmeli, gömmeli sin(e)ye denizi
papatyalar saymalı midye kabuklu balkonda!

sevginin z’arına güneş dökmek için
aç-tım pen-ceremi araladım perdeleri!

beni anlayan on’lar size teşekkür:
acı gizemden mutluluk, aha şuramda!

“Zuhal.Z11”

“alevli ateşe at beni,uzat elini Leheb
işte öldüm:yüreğimde üşüyen vaha.”(..?)

sürüklenmişken yapraklarım, aşklarım y’etimken
şadırvan bir gök altında y’attım, taşları yastık yaptım.
sessizce tünedi gece, kırılmış kalbimin üstüne
seferi bir yolcu adresini sordu vefanın, yoktu.

sevgili, bilemediğin gibi aşkın ruh  sağaltan yanını
ş’akaklarım zonkladı düşünmekten,yanıtsız koydum yolcuyu
sakin olamadım ustalarıma küfrettim, nedeni vardı.
son k’ertede öğretmediklerini öğrendiğimdi vefa,aklımı çizdilerdi.

sonraya kaldı bu yüzden,çöldeki kaktüsün s’ırına ermek
sakalını yolan Mecnun’a Leylay’ı sormak,sonraya kaldı.
şarabını yüzüme dökenin hakkı var şimdi,bir şey diyemem.
susarım suyun içinde,bir çığlık alır başını gider…

Zühal kadar uzak mıydı insanı acılardan öpmek?

Paylaşın

Zeki Çalar kimdir? Hayatı, Eserleri

Resmi kayıtlarda 21. 03. 1954 yılında Muğla’nın Milas İlçesi’ne bağlı Ağaçlıhöyük Köyü’nde dünyaya gelen Zeki Çalar’ın gerçek doğum tarihi 7 Temmuz 1952’dir. Gemlik Sunğipek fabrikasında 25 yıl işçi olarak çalıştı, 2001 yılında emekli oldu.

Haber Merkezi / Zeki Çalar, 1970 yılından beri şiir yazmaktadır. 2000 yılında 148 şiirden oluşan 204 sayfalık ‘İlk Mektup’ adlı ilk şiir kitabını çıkarmıştır. 192 şiirden oluşan 240 sayfalık ‘Asker Mektubu’ adlı ikinci şiir kitabı ise 2007 Gündüz kitabevi basımıdır.

Zeki Çalar’ın Antoloji, Şiir Akademisi, Şiir Defteri, Şiirevi, Şiir Evreni, Şiir Perisi gibi bir çok sanal sitede yayınlanmaktadır.

Eserleri; İlk Mektup, Asker Mektubu

“Suçum Ne Benim”

Sakarya nehrinin aktığı gibi,
Gönülden aktıysam suçum ne benim?
Kedinin ciğere baktığı gibi,
Güzele baktıysam suçum ne benim?

Zorluğu görünce pes edip sinmem,
Atımdan inip de eşeğe binmem,
Okuyup yazandan asla çekinmem,
Cahilden korktuysam suçum ne benim?

Yana yana Kerem ettim Kerem’i,
Çeke çeke verem ettim veremi,
Özene bezene yaptım teremi,
Alana sattıysam suçum ne benim?

Zeki der ki: Ağalarım, beylerim!
Destursuz atanı ben ne eylerim?
Bin kez düşünürüm, bir kez söylerim,
Sözümü tarttıysam suçum ne benim?

“Menekşe”

Açılmış çiçeğin mor mu menekşe?
Bu hasret içimde kor mu menekşe?
Sevdiğim sılada, ben gurbet elde,
Kara sevda çekmek zor mu menekşe?

Gündüzler tükenmiş, geceler ağır,
Duymazlar sesimi, yıldızlar sağır.
Bir güzel uğruna yanmış bu bağır,
Kara sevda çekmek zor mu menekşe?

Alev alev yakan böyle sevgiye,
Yürek mi dayanır bu hasretliğe?
Ağlamam, erkekler ağlamaz diye,
Kara sevda çekmek zor mu menekşe?

 

Paylaşın

Zehra Çam kimdir? Hayatı, Eserleri

1961 yılında Afyon’da dünyaya Zehra Çam, 1964 yılından beri Eskişehir’de yaşamaktadır. 1989 yılından bu yana şiir ve yazı yazan Çam, 2005 ten bu yana Eskişehir Anadolu Gazetesi’nde sanat ve köşe yazılarına devam etmektedir. yazıyor.

Haber Merkezi / Zehra Çam’ın şiirleri, “Eskişiir” Şiir antolojisinde, Eskişehirli şairlerden Porsuk Şiir Akşamları seçkisinde Aziziye Dergisi, Jeton (Mizah Dergisi Belçika), Eskişehir Yerel gazeteleri, Eskişehir Sanat Bülteni, Lacivert Dergisinde yayımlandı. Şiirlerinin yanı sıra kısa öykü, fıkra ve sanat yazıları yazdı. Sanat, Edebiyata, Sivil Toplum ve İş Dünyasına yönelik röportajlar yaptı.

Yazı ve Röportajları: Aziziye, Kum Öykü, Kül, Yom Sanat, Düzyazı Defteri, Lacivert, Mor Taka, İle ve Dize, Yazılıkaya Şiir Yaprağı, Berfin Bahar, Deliler Teknesi dergilerinde, Eskişehir Sanat Bülteni, Eskişehir Ticaret Odası Dergisinde yayımlandı. 2002-2004 yılları arasında Eskişehir Yerel Sakarya Gazetesinde sanat yazıları yazdı.

Eserleri; İkircikli Gece

Ödülleri; Nezihi Demirkent Yerel Basın Ödülü (2007), Yerel Basın Birliği Derneği Röportaj dalında 3.’lük (2014), EGC Medya Başarı Ödülü (2014, Röportaj dalında Jüri Özel Ödülü), EGC Medya Başarı Ödülü Çam Kokusu TV programı (2015)

“Bademlikten Bakınca”

kaldırım taşlı sokaklarında Odunpazar’ın
eskil aşklar fısıldaşır
yarım kalmıştır kederler de sevinçler de
tarih içinden gülümser tavan süslemesi
cıvıldar bülbülün sesi,
çeşmelere koşar genç kızlar,
delikanlı yolları gözler
ayna tutar pencerelere
şen bir türkünün sesidir sokak

pembe kadın”
hamama inişini
dillendirir her sorana
“aşım yok göceden gaygım yok kocadan”
utancını ardına, yarasını içine saklar
ak pak gelecek düşler sabun köpüklenirken
feryadı boşunadır hatçenin

“elele eşkom belbele beşkom
terazi lastik cimastik”
derken çocuklar
sakladıkları mendilden
sevinçler çalarlar
hayatın kaçamağı gibi.
kuşlar kovalanır
yuvalarından
güvercinler uçuşur
sapanın gücü bu kez de yetmez
ıska geçen bir vuruştan
gizli bir gülüş yayılır gökyüzüne
kumru bulur sevdiceğini
bir muhabbettir başlar
guguuukguk guguuuk guk guguuuk guk

pazardan geçerken bir adam
akşamı düşünür kadınının düşüyle,
sahi aşı yeter mi
aybaşına,
olsun ES-Es şampiyon ya
Fethi Nihat Önder filelelere gönder
es es es ki ki ki es ki es ki es

kaldırım taşlı sokaklarında Odunpazarı’nın
yeni aşklar filizlenir
eskil yaralarla
yarımdır …

“İkircikli Gece”

sabah sürüklenirken kuytu aşklara
hüzün uğrar savunmaya
mey eliyle köpürür düşler
sığınsa da kanadının altına
pişmanlığa rahim gecede
tadı kaçar sevmenin
sabun köpüğünden haz ikircikli

köstebek yuvaları şaşırtırlar zamanı
yap boz oyunudur sorular
boy vermeye çalışır giz
sığınsa da dilinin altına
ihanetlere rahim gecede
tadı kaçar sohbetin
kirli söz, ferli göz ikircikli

Kamçılar zafer güdüleri kavim savaşlarını
taşınır köylere dağlara
şehvetle sızar peteklerden öfkeler
sığınsa da namlunun ucuna
ölümlere rahim gecede
tadı kaçar ecelin
cinnet cinayet ikircikli

Paylaşın

Bedir Hatem kimdir?

1951 yılında Hatay’ın Samandağ İlçesi’nde dünyaya gelen Bedir Hatem, ilkokulu ve orta okulu Samandağ’da okudu, Antakya Lisesi’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimi aldı. Bir süre doktor olarak çalıştıktan sonra Dahiliye ihtisasını yaptı.

Haber Merkezi / Uzun yıllar Antakya Devlet Hastanesi’nda çalıştı. Hatay Hemodiyaliz Merkezi’nin kurucu ve uzman doktoru olarak görev aldı. Emekli olduktan sonra yazın çalışmalarına daha fazla ağırlık verdi. Halen Antakya’da yaşamaktadır.

Şiir ve yazıları, Amik, Ardıçkuşu, Güneyrüzgarı, Aykırı Sanat, Şair Çıkmazı, İlkinci Edebiyat dergilerinde yayımlandı. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesidir.

Yapıtları; Sevgi ve Umut, Dünya Okulu, Yürüyen Toprak

“Gözyaşları”

Dün gece
Gözyaşlarım rengarenk delirmişti şiirden mi ne
Sanki sağanak acı sanki fırtına öfkeli ordu
Beyaz kağıda kıpkızıl köz köz dökülüverdiler

Bir damlası çocukluk uçurtmama tutunmuş sıkı sıkı
Anne kokusunu öteki damla kucaklamış geliyor mu ne
Gençliğimin adrenalin fırtınası üç damlaya nasıl sığıştı
Şuna bak
Gözyaşları koca geçmiş yaşamı taşır mı ki düşürmeden
Üstelik Enkarnelerimin kapılarını sualsiz zorlar mı hiç
Yalansız on geçmiş yaşamı nasıl oracıkta anlattı hemen

Şiirimin imgelerini tek tek öpüverdiler derin derin
Damlalar hıncahınç duygu kokteylli DNA gölgeli mi ne
Mısralarda serserice dolaşır mı gözyaşı çimento niyetine
Gözlerden kim kopardı ayırdı telaşlı suçunu arar mı hiç

İki damla gözyaşı koca hüznümü güneşe taşıyordu sahiden
Beş damla Noradrenalin depomu jubiter’den sürüklüyordu
Sekiz damla Seratonin yağmurumu Neptün’den getirdi gibi
Şuna bak
Altı damla gözyaşı aşklarımı Mars’a fısıldıyordu yüzleri mor mor
Bir de şuna bak sen
Dokuz damla gözyaşım günahlarımı yıkayıp duruyordu ha bire
İnan bana
Yüz damlayı bilgeliğimi Levh-u mahfuz’a kopyalarken gördüm

Sözcükler şuuraltım ile kalem yolunda sıkışır mı ne boyasız
Hızla akarlar pişmanlık duymadan doyumsuz çocukluğa

Keder/sevinç karma geçmiş yaşam imgeli gözyaşı seli
Tsunami sanki kağıttan masaya taşıyor bak ki deli deli
Şiir imbiğinde damıtılıverdi renkler yerine oturdu mu ne

Artık mısralar gözyaşlarımla sarmaş dolaş sarhoş mu ne
Şiiri taşıdığı geçmişli keder/sevince boğmuştu daha ne
Hayata olan tek bağım yok mu olmuştu sanki doğru mu ne

Sarhoştu kelimeler sarhoştu gözyaşları mayhoştu
Satırlarım zilzurna ıslak ıslak halayda yüzer mi ne
Şiirim bir hoş olmuştu mu ne.

Paylaşın

Bayram Balcı kimdir? Hayatı, Eserleri

15 Şubat 1963 yılında Ankara’da dünyaya gelen Bayram Balcı, çocukluğu ve ilk gençlik yılları Ankara, Altındağ’da geçti. Çalışkanlar Ortaokulu’nu bitirdi. Lise birinci sınıfa kadar Ankara’da okudu. Altındağ Yıldırım Beyazıt Lisesi’ndeki siyasal olaylar nedeniyle bu okuldan kaydı silinince Mersin’de Teyfik Sırrı Gür Lisesi’nde devam etti.

Haber Merkezi / Çukurova Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde okurken, siyasal nedenlerle tutuklanıp cezaevine konuldu. Beş yıl sonra serbest kalınca, bir süre Suriye ve Yunanistan’da gezdi. Mersin’de 1991’de gazeteciliğe başladı ve başta Urfa olmak üzere, Diyarbakır, Van, Mardin, Adana ve İstanbul’da 10 yıl gazetecilik yaptı. İstanbul’da bir grup arkadaşıyla Virtüel Yayınları’nı kurdu.

Şiire ortaokul yıllarında başladı. İlk şiiri 1985’te Cumhuriyet Dergi’de çıktı. Şiirleri ve düzyazıları daha sonra Temmuz, Karşı Edebiyat, Varlık, Akatalpa, Edebiyat ve Eleştiri, Ütopiya, Defter, Karşı Edebiyat, Temmuz, Cumhuriyet Dergi, Kavram Karmaşa, Öteki-siz ve Mecmua gibi dergilerde yayımlandı. Mersin’de Akdeniz Lirikleri adlı fanzini, Ankara’da Yeni Şiir, İstanbul’da Ağır Ol Bay Düzyazı adlı şiir dergilerini arkadaşlarıyla birlikte yayımladı.

Yapıtları; Canıma Değmez Hayat, Yerdibi

“Kırık Boşluk”

bir acıdan başka bir avcıya savuruyor hayat bizi
bir ayrılıktan bir dğerine uçuyor kanatsızlığımız
her aşk bir şeyler (de) eskitiyor ömürden
ne giden farkına varıyor kırdığı dalın kanadının
ne kalan anlıyor zamanın sarkacında takılı kalanı
her aşk biterken kendini eskitiyor ömürden

kırılmış bir kalbin neresi kanar en çok
nedir ki acıyan bir aşkın tecrübesi solan bir gülden öte
nihavent bir şarkıdır candan kopan uyumsuz bir telek
elbet dalında kızarır kiraz ve yatağında sağılır acı
bilinmez yine de kaç kez kırılır bir kalp tek bir sözle
soğansız laleler gibi büyür hiçlik zamanın terkisinde

adını unutamadıklarımız unutuyor en çok bizi
zaman saati yutuyor tiz çığlıklarla geçiyor ömür
kimse umursamıyor dalından kopan yaprağın ağrısını
hayatı ve aşkı pusuluyor tutunamadığımız anlar
insanı aslında en çok hiçbir şey kırıyor

bense evvelden bir çelebiyim
aşkın terkisinde gezinen
intihar eden bir kedi gibi
boşluğa bıraktım kendimi

“Girdap”

ömrün içinde büyüyen nasır
jiletini gençlik hevesleriyle parlatır
değdiği her tende solar yüz
kendi kabusuna aldanır ustalık
hayata isyan eden dilin suçu olmaz

kırılır sözün bahara teşne kapıları
hayta çocuklar aşkın evinde kaybolur
her şeyi olduğundan başka gösterir pıhtı
kangrene döner kıskanç serzenişler
yüz arındığı aynada derinleştirir uçurumu

beklenti kıyılarında sel gider kum kalır
değdiği her yüzde solar ömür iklimleri
deniz de utanır kendi çıplak teninden
dalgalarıyla saklar kızaran yüzünü
ne ki yara soğuyunca acısı da çoğalır

kendi varoluşuna aldanışı kutsayanlar
eşiğinde gezinir sahici infilakların
sulara zehrini katar yalnızlık
ilahlar da ölür zaman girdabında
ikmale kalan ömrün çaresi olmaz

Paylaşın

Barış Pirhasan kimdir?

15 Ağustos 1951 yılında Barış Pirhasan, Vedat Türkali’nin oğludur. Ankara Fen Lisesi’nde okudu. Ardından, iki yıl Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuduktan sonra, yeniden üniversite sınavına girdi ve 1976 yılında Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu.

Haber Merkezi / 1978 yılında yayın hayatına başlayan “Devrimci Savaşımda Sanat Emeği” dergisinin yazı kurulunda yer aldı. 1989-1993 yılları arasında National Film & Television School, Beaconsfield, U.K. Film ve TV Yönetmenliği Bölümünde, British Council bursuyla okudu. Sinemaya 1983 tarihli, bilimkurgu filmi “Badi” filminin senaryosunu yazarak (Veysel Candan takma adıyla) başladı. İlk yönetmenlik deneyimini ise “Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal” filmiyle gerçekleştirdi,

İlk şiiri, 1973 yılında Yeni Dergi’de yayınlandı. Şiirleri, Gösteri, Kitap-lık, Militan, Sanat Emeği, Sözcükler, Şiiratı, Yazko Edebiyat vb. gibi dergilerde yayımlandı.

Ödülleri: “Değirmen” ile Türk Sinema Yazarları Yılın En İyi Senaryo Ödülü’nü, “Usta Beni Öldürsene” ile 1997 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Senaryo Ödülü, 1998 Ankara Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film,  En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo Ödülleri’ni aldı.

Yapıtları:

Şiir Kitapları; Tarih Kötüdür / İmzasız El Yazıları, Babam Benden Hiçbir Şey Anlamıyor, Aşkla Kedi Arasındaki Yedi Benzerlik

Çocuk Kitapları; Hurrem

Senaryo Kitapları; Usta Beni Öldürsene, O Da Beni Seviyor

Katkıda Bulunduğu Kitaplar; Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle “Kadınlar Arasında

Çevirileri; Niki / Tibor Dery, Carroll / Köpan Avı, Seçme Şiirler / Konstantinos Kavafis, Barbarları Beklerken (Konstantinos Kavafis, Jenny’ye Adanmış Şiir Albümlerinden / Karl Marx, Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer / Konstantinos Kavafis, Korkusuz Şövalye Ivanhoe / Sir Walter Scott, Noel Gecesi Kâbusu / Tim Burton

Paylaşın