Depremlerin Ekonomiye Maliyeti: Konut Ve Altyapı 45 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma ve 40 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından hasar tespit çalışmalarında sona yaklaşıldı.

Şu ana kadar depremde yıkılanlar dahil, ağır hasırlı olup yıkılması gereken toplam konut sayısı 384 bini buldu. Çalışmalar tamamlandığında bu sayının 535 binin üzerine çıkması bekleniyor.

Ekonomi gazetesinden Hüseyin Gökçe’nin haberine göre; birinci sınıf inşaat maliyetlerine göre yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı yatırımları dahil 535 bin ev yapımı için arsa payı ve kamulaştırma maliyeti hariç 843 milyar liranın üzerinde harcama yapılması gerekiyor. Bu rakam 2023 yılı bütçe açığının yüzde 30, bütçede kamu kurumlarının tamamının yatırımı için ayrılan 454 milyar liranın ise iki katına yakın bir seviyede. Ayrıca 4 trilyon 470 milyar liralık bütçe harcama kaleminin ise yüzde 18.8’ine karşılık geliyor. Şu ana kadar yapılan hasar tespit çalışmalarında, yıkılan veya yıkılması gereken bina sayısı 105 bine, bağımsız bölüm olarak tanımlanan ev sayısı ise 384 bin 545’e çıktı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada depremde evi yıkılan vatandaşlar için yapılacak yeni konutların 105 m2 büyüklüğünde olacağını duyurmuştu.

Resmi fiyatlarla 2023 yılı bina inşat maliyet endeksleri m2 başına 6-8 bin lira arasında değişiyor. Bu rakam kaba inşaat maliyeti, yani bina içindeki, banyo, tuvalet, yer döşemesi, armatürler hariç unsurlardan oluşuyor.

İnşaat sektörü kaynakları konutların içinde; parke, lavabo, mutfak dolapları vs gibi alanlara yapılan harcamalarla birlikte günümüz fiyatlarıyla ortalama m2 maliyeti 10 bin lira civarına ulaşıyor.

Yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi ana altyapı yanı sıra, cami, okul, sağlık kuruluşu, sosyal tesisler gibi genele yönelik yapılan yatırımların da eklenmesiyle toplam m2 maliyeti 15 bin lirayı buluyor. Bu maliyet unsurlarına, arsa payı veya kamulaştırma bedelleri dahil değil.

Eğer Bakanlığın yeni konut yapımına ilişkin 105 m2’lik projeksiyonu değişmezse, 105 m2’lik bir evin maliyeti altyapı hariç 1 milyon 50 bin lirayı buluyor. Altyapı eklendiğinde ise maliyet 1 milyon 575 bin liraya çıkıyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son açıkladığı verilere göre deprem kaynaklı yıkılmış veya ağır hasarlı olup yıkılması gereken binaların toplamı 105 bin oldu. Deprem kaynaklı doğrudan yıkılmış bina sayısına ilişkin veri de ilk kez açıklandı. Buna göre depremin vurduğu illerde 20 bin 662 bina deprem kaynaklı olarak yıkıldı.

Yıkılacak konut sayısının 500 bini aşması bekleniyor

Hasar tespit çalışmalarında 105 bin binada 384 bin 545 konutun (bağımsız bölüm) yıkılması gerektiği belirlendi. Çalışmalar tamamlandığında yıkılan veya yıkılması gereken ağır hasarlı bina sayısının 130 bine, bağımsız bölüm sayısının ise 535 bin 600’e yükselmesi bekleniyor.

535 bin 600 konutun yeniden yapımı için 56 milyon 238 bin m2’lik bina inşaatı yapılması gerekiyor. Altyapı harcamaları hariç bu binaların inşa maliyeti 562 milyar 380 milyon lirayı buluyor. Sosyal donatılar ve altyapı dahil edildiğinde ise inşa maliyeti 843 milyar 570 milyon liraya kadar çıkıyor. 18.82 liralık dolar kuruna göre bunların altyapı hariç bugünkü maliyeti 29 milyar 882 milyon dolar, altyapı dahil maliyeti ise 44 milyar 823 milyon dolar olarak hesaplanıyor.

Gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerekse Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yeni konutların 1 yıl içinde tamamlanacağını duyurmuşlardı. Yılın henüz başında olduğumuz için deprem inşaat harcamalarının tamamına yakınının bu yıl içinde yapılacağını varsayarak yapılan karşılaştırmaya göre ise bütçede ek kaynak ihtiyacının çok büyük olduğunu ortaya koyuyor.

Deprem sebebiyle yıkılan veya yıkılması gereken binaların yeniden yapımı için hesaplanan maliyet 843 milyar lirayı aşacak gibi görünüyor. Bu rakam 4 trilyon 470 milyar liralık 2023 yılı bütçesi gider kaleminin yüzde 18.8’ine karşılık geliyor. Ayrıca bütçeden bu yıl yatırımlar için ayrılan 457 milyar liralık ödeneğin iki katına yaklaşan harcama tutarı, 660 milyar lira seviyesinde öngörülen bütçe açığının ise yüzde 30 üzerinde bir rakama karşılık geliyor.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: Arama Kurtarma Çalışmaları Sonlandırılıyor

11 ilde büyük yıkıma ve 40 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından arama kurtarma çalışmaları sonlandırılıyor.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), son açıklamasında depremlerde 41 bin 20 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. AFAD’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli depremlerin ardından 6 bin 212 artçı sarsıntı meydana geldi.

AFAD Başkanı Yunus Sezer Pazar günü yaptığı açıklamada, “İllerimizin birçoğunda arama kurtarma çalışması tamamlanmış durumda. Kahramanmaraş ve Hatay illerimizde devam ediyor ve oralarda 40 seviyelerinde binada arama kurtarma çalışması devam ediyor. Bu akşam itibarıyla çalışmaların 10’lu rakamlara düşeceği noktasında bildirimler var.

Bölgeye 35 binin üzerinde arama kurtarma personeli göndermiştik. Hâlâ daha 20 binin üzerinde arama kurtarma personeli, görevlerine devam ediyor. 14 bin iş makinemiz bölgede. Hem enkaz kaldırma çalışmaları yapıyor, hem de iyileştirme çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyor. Şu anda 250 bin civarında personel burada görev yapıyor” şeklinde konuştu.

11 ilde yıkıma yol açan depremlerin ardından 9 Şubat’ta Şanlıurfa ve Kilis’teki arama kurtarma çalışmaları sonlandırılmıştı. Adana’da 13 Şubat’ta, Gaziantep ve Diyarbakır’da da arama kurtarma çalışmaları 18 Şubat’ta tamamlandı.

Elazığ’ın Palu ilçesinde de bu sabaha karşı en büyüğü 4,8 büyüklüğünde olmak üzere üç deprem meydana geldi. Ayrıca Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre, Kahramanmaraş’ta da sabah saatlerinde 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, deprem bölgesinde bir suçiçeği vakasının saptandığını belirtirken, “Akut bağırsak enfeksiyonlarında artış var, az sayıda hasta yatırılarak tedavi ediliyor. Grip ve benzeri vakalarda salgın oluşturacak durum görülmüyor” dedi.

Bugüne kadar herhangi bir bulaşı hastalık salgının olmadığını belirten Koca, bölgede şebeke suyunun kullanımıyla ilgili olarak da uyarılarda bulundu:

“Valilik ya da kaymakamlıkların ‘Musluk suyu içilebilir’ duyurusuna kadar içme ve diş fırçalama için ambalajlı sular tercih edilmeli, şebeke suyu temizlik için kullanılmalıdır.”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise deprem bölgesindeki illerde 118 bin binanın yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı durumdaolduğunun tespit edildiğini açıkladı.

Gaziantep AFAD’da kurulu Deprem Koordinasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantının ardından konuşan Kurum, “Deprem bölgesinde yapmış olduğumuz çalışmalar çerçevesinde bugüne kadar 3 milyon 520 bin bağımsız bölümden oluşan 927 bin binanın incelemesi tamamlanmıştır. Bu kapsamda 118 bin binada 412 bin bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Gaziantep genelinde de 37 bin bağımsız bölümden oluşan 16 bin binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik” dedi.

Bakan Kurum, 11 ilde 7 bin 328 uzman personelle gerçekleştirdikleri hasar tespitlerini birkaç gün içerisinde tamamlayacaklarını söyledi.

Yeni yerleşim alanlarının ön tespitlerini yaptıklarını ve bilim insanlarıyla ayrıntılı bir şekilde zemin etüt çalışmaları yapacaklarını belirten Kurum, “Konutlarımız zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve yöresel, kültürel ihtiyaçlar neyse bu ihtiyaçlar doğrultusunda planlanıyor” ifadelerini kullandı.

Bilim insanları yeni konutlar yapılmadan önce zemin etüd çalışmalarının yapılması ve fay hatlarının üzerine inşadan kaçınılması konusunda uyarıyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yıkılan binalarda sorumluluğu olan 134 kişi hakkında işlem yapıldığını söyledi.

Erdoğan’ın deprem bölgesindeki açıklamaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremden etkilenenlere yapılacak yardımlar konusunda Erdoğan, “Konteyner kentler dışında barınacaklara ev sahibi olanlar için aylık 5 bin lira, kiracı olanlar için aylık 2 bin lira kira yardımı yapacağız” dedi.

Süpermarketlerde “yağmalar” olduğunu da söyleyen Erdoğan, “Market sahiplerine müracaat etseler. O market sahibi zaten onlara verir. Şu anda yardım bölgesine TIR’lar geliyor mu? Geliyor. Bu millet cefakar, vefakar. Her şeyden önce Müslümanız, bir ekmeği paylaşmasını da biliriz. Hiç kimseyi aç açıkta bırakmayacağız” dedi.

Erdoğan daha önceki açıklamalarında, “Yapılacak olan hasar tespitiyle birlikte su anda geçiş süreci için vatandaşlarımıza 10’ar bin lira nakdi yardım yapacağız ve bu nakdi yardımla bu geçiş sürecini en azından sıkıntıları biraz olsun hafifletmiş olalım istiyoruz” dedi.

Erdoğan, “Hedefimiz 1 yıl içinde yıkılan binaların yerine konutlarımızı zemin artı 2-3-4 olmak üzere yapmak. Süreci ne yazık ki siyasi istismara dönüştürenler var. Bu istismara benim vatandaşım, halkım asla prim vermeyecektir” diye konuştu.

Depremden etkilenen 10 ilde OHAL ilan edildi. Daha sonra bu illere Elazığ da katıldı.

Erdoğan, OHAL’in ilanıyla ilgili olarak, “Türkiye’de bu süreci istismar eden tefeci ve fitne gruplarına müdahale imkanını devlete vermiş olacak” dedi.

Paylaşın

Ev Sigortası: Depremzedeler DASK’dan Ne Kadar Tazminat Alabilir?

11 ilde büyük yıkıma ve 40 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası evleri yıkılan veya zarar gören depremzedelerin ne kadar tazminat alabileceği merak konusu oldu.

Peki, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ve Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) nedir? Zorunlu Deprem Sigortası’ndan kimler, hangi şartlarda yararlanabilir? Depremde binası hasar gören kişiler nereye hangi belgelerle başvuru yapmalı? Depremzedeler DASK’tan ZDS ödemelerini ne zaman alabilir?

DASK nedir, neyi amaçlıyor?

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), 1999 Gölcük depreminin hemen ardından 2000 yılında kuruldu. DASK; Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) edindirme, uygulama ve yönetimi faaliyetlerinden sorumlu tüzel kimlikli bir kamu kuruluşu.

DASK “Deprem geçecek, hayat devam edecek” yaklaşımından yola çıkarak, deprem sonrasında vatandaşların yaşamının kaldığı yerden yeniden güvenle devam edebilmesini amaçlıyor.

DASK’ın iki temel misyonu var:

Kapsamdaki bütün konutların, ödenebilir seviyedeki primlerle, depreme karşı güvence altına alınması
Yurt içinde risk paylaşımının sağlanması

Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) nedir, ZDS “zorunlu” mu?

Zorunlu Deprem Sigortasi belediye sınırları içinde kalan meskenler için depremin meydana getirdigi maddi zararları karşılamaya yönelik geliştirilmiş bir sigorta sistemi.

ZDS, bir vergi türü değil; depremin yol açtığı zararın karşılanmasını sağlayan bir sigorta ürünü.

Devlet, konut sahiplerini zorla otomatik sigortalı yapmıyor. Konut sahiplerinin sigorta için başvuru yapıp prim ödemesi gerekiyor.

Ancak alım satım ve elektrik ile su aboneliği yaptırırken sigorta zorunlu olduğundan yaptırmak gerekiyor. Süresi ise 1 yıl. Bu 1 sene sonunda yenileyip yenilememe kararı yine konut sahiplerine ait.

Hangi afetler sigorta kapsamında?

DASK, ZDS ile depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı maddi zararları, sigorta poliçesinde de belirtilmiş limitler dahilinde karşılıyor.

DASK hangi zararları karşılamıyor?

DASK teminatına girmeyen zarar ve hasarlar da var. Bunların başında; enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları geliyor.

Her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri ZDS kapsamına girmiyor. Ev eşyaları için sigorta şirketlerinden isteğe bağlı konut sigorta poliçesi almak gerekiyor.

Ayrıca tüm bedeni zararlar ve vefat ile manevi tazminat talepleri de ZDS kapsamında değil.

Deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar ile depremden bağımsız olarak, binanın kendi kusurlu yapısı nedeniyle zamanla oluşmuş zararlar da DASK tarafından karşılanmıyor.

Depremden sonra DASK’a başvuru nasıl yapılır, hangi belgeler isteniyor?

Deprem sonrasında poliçe ve hasara neden olan depremin bilgileri ile ALO DASK 125’in aranması gerekiyor.

Belge olarak ise hak sahibine ait kimlik fotokopisi ve güncel tapu evrakı gerekiyor. Sigorta poliçenizi kaybetseniz veya zarar görse bile vereceğiniz bilgilerle poliçeye erişmek mümkün.

Tazminat tutarının kesinleşmesi ve evrakın tamamlanmasının ardından tazminat ödemeleri en geç 1 ay içerisinde yapılıyor.

Tazminat için konutun tam yıkılmış olması mı gerek?

ZDS poliçesi kapsamında hem tam hasar hem de kısmi hasarlar sigorta bedeline kadar ödeniyor. Binanın hasar duruma göre tazminat bedeli belirleniyor.

Köy yerleşim alanlarında bulunan binalar, belediye denetiminin bulunmaması sebebiyle kapsam dışı bırakılmış. Bu yüzden köydeki konurlar ZDS kapsamında değil. Kaçak binalar da sigorta kapsamı dışında kalıyor.

Azami (maksimum) teminat tutarı nasıl belirleniyor?

DASK’ın konutları hasar gören depremzedelere ödeyeceği tazminatın birim maliyeti ve üst limiti var.

DASK, her yıl yapı maliyetlerindeki artışa paralel olarak belirlenen azami bir tutara kadar teminat sunuyor. Azami Teminat Tutarı’nın tespitinde mevcut yapı stokunun büyük bir kısmını oluşturan binaların yeniden inşa bedeli (arsa değeri hariç) dikkate alınıyor.

Metrekare başına belirlenen birim maliyet her sene DASK tarafından ilan ediliyor. 25 Kasım 2022’de açıklanan metrekare birim maliyet 3 bin 16 TL. Maksimum limit ise 640 bin lira. Bu miktardan daha fazla ödeme yapılmıyor.

Eviniz kaç metrekare, ne kadar tazminat alabilirsiniz?

Tazminatlarda DASK’ın açıkladığı metrekare birim maliyeti kullanılıyor. 100 metrekare evi olan bir depremzedenin alacağı maksimum tazminat 301 bin 600 TL.

Konutları 120 metrekare olan bir depremzede ise DASK’tan 361 bin 920 TL alabilir. Konutlar 150 metrekare ise tazminat miktarı 452 bin 400 liraya yükseliyor.

Paylaşın

AFAD Duyurdu: Depremlerde Can Kaybı 41 Bin 156’ya Yükseldi

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’ı etkileyen depremlerde 41 bin 156 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Haber Merkezi / Arama kurtarma çalışmalarına 35 bin personelin destek verdiğini belirten AFAD Başkanı Yunus Sezer, “Şu anda aktif 19 bin 436 personel çalışmalara devam ediyor” dedi.

Sezer, yurt dışından 11 bin 488 arama kurtarma personelinin Türkiye’ye geldiğini ve bunların 3 bin 272’sinin şu anda aktif çalışmada olduğunu söyledi.

15 binada arama kurtarma çalışmasının devam ettiğini belirten Sezer, “20 bin 870 binada enkaz çalışmaları yürütüldü” dedi.

Tahliye merkezlerine başvurarak tahliye olanların sayısını 392 bin 287 olarak açıklayan AFAD Başkanı, şu anda 7 bine yakın konteyner kurulduğunu, iki ay içinde en az 100 bin konteynerin kurulmasının hedeflendiğini söyledi.

1788 refakatsiz çocuğun 1225’i ailesine teslim edildi

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, depremlerde tespit edilen 1225 refakatçisiz çocuğun ailelerine teslim edildiğini açıkladı.

TRT Haber’e konuşan Bakan Yanık, “1788 refakatsiz çocuğumuzun 1225’ini ailesine teslim ettik, 479’unun halen hastanede tedavisi devam ediyor” dedi.

Çocukların çok yakından takip edildiğini belirten Yanık, sadece hastanede değil, enkaz altında vefat etmiş çocukların da kimliğini tespit ederek ailelerine bilgi verdiklerini söyledi ve şöyle devam etti:

“Bizim devlet olarak herhangi bir şekilde refakatsiz bir çocuğu bir derneğe, vakıfa, STK’ya herhangi bir yere teslim etmemiz söz konusu değildir.”

Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay’da eğitime verilen ara 27 Mart’a kadar uzatıldı

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, depremin etkilediği 11 ilden 10’unu 3 kategoriye ayırdıklarını belirtti ve “Adana, Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da merkez ve tüm ilçelerde 1 Mart itibarıyla eğitim ve öğretime başlıyoruz” dedi.

Malatya Afet Koordinasyon Merkezi’nde açıklamalarda bulunan Özer, Gaziantep ve Osmaniye’de eğitim-öğretime verilen arayı 13 Mart’a kadar uzattıklarını; Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay’da ise eğitim öğretime verilen aranın 27 Mart’a kadar uzatıldığını kaydetti.

Elazığ’ın Palu ilçesinde de bu sabaha karşı en büyüğü 4,8 büyüklüğünde olmak üzere üç deprem meydana geldi. Ayrıca Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre, Kahramanmaraş’ta da sabah saatlerinde 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, deprem bölgesinde bir suçiçeği vakasının saptandığını belirtirken, “Akut bağırsak enfeksiyonlarında artış var, az sayıda hasta yatırılarak tedavi ediliyor. Grip ve benzeri vakalarda salgın oluşturacak durum görülmüyor” dedi.

Bugüne kadar herhangi bir bulaşı hastalık salgının olmadığını belirten Koca, bölgede şebeke suyunun kullanımıyla ilgili olarak da uyarılarda bulundu:

“Valilik ya da kaymakamlıkların ‘Musluk suyu içilebilir’ duyurusuna kadar içme ve diş fırçalama için ambalajlı sular tercih edilmeli, şebeke suyu temizlik için kullanılmalıdır.”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise deprem bölgesindeki illerde 118 bin binanın yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı durumdaolduğunun tespit edildiğini açıkladı.

Gaziantep AFAD’da kurulu Deprem Koordinasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantının ardından konuşan Kurum, “Deprem bölgesinde yapmış olduğumuz çalışmalar çerçevesinde bugüne kadar 3 milyon 520 bin bağımsız bölümden oluşan 927 bin binanın incelemesi tamamlanmıştır. Bu kapsamda 118 bin binada 412 bin bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Gaziantep genelinde de 37 bin bağımsız bölümden oluşan 16 bin binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik” dedi.

Bakan Kurum, 11 ilde 7 bin 328 uzman personelle gerçekleştirdiklerihasar tespitlerinibirkaç gün içerisinde tamamlayacaklarını söyledi.

Yeni yerleşim alanlarının ön tespitlerini yaptıklarını ve bilim insanlarıyla ayrıntılı bir şekilde zemin etüt çalışmaları yapacaklarını belirten Kurum, “Konutlarımız zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve yöresel, kültürel ihtiyaçlar neyse bu ihtiyaçlar doğrultusunda planlanıyor” ifadelerini kullandı.

Bilim insanları yeni konutlar yapılmadan önce zemin etüd çalışmalarının yapılması ve fay hatlarının üzerine inşadan kaçınılması konusunda uyarıyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yıkılan binalarda sorumluluğu olan 134 kişi hakkında işlem yapıldığını söyledi.

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle 24 kişi tutuklandı

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), sosyal medya paylaşımları nedeniyle 129 kişinin gözaltına alındığını, 24 kişinin tutuklandığını açıkladı.

EGM, bu kişilerin halkın üzerinde “korku ve panik yaratmak amacıyla provokatif paylaşımlarda bulunduğunu” kaydetti.

EGM’nin internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, bu tür paylaşımlarda bulunan 775 hesap yöneticisinin tespit edildiği ve 441’i hakkında adli işlem başlatıldığı belirtildi.

Erdoğan’ın deprem bölgesindeki açıklamaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremden etkilenenlere yapılacak yardımlar konusunda Erdoğan, “Konteyner kentler dışında barınacaklara ev sahibi olanlar için aylık 5 bin lira, kiracı olanlar için aylık 2 bin lira kira yardımı yapacağız” dedi.

Süpermarketlerde “yağmalar” olduğunu da söyleyen Erdoğan, “Market sahiplerine müracaat etseler. O market sahibi zaten onlara verir. Şu anda yardım bölgesine TIR’lar geliyor mu? Geliyor. Bu millet cefakar, vefakar. Her şeyden önce Müslümanız, bir ekmeği paylaşmasını da biliriz. Hiç kimseyi aç açıkta bırakmayacağız” dedi.

Erdoğan daha önceki açıklamalarında, “Yapılacak olan hasar tespitiyle birlikte su anda geçiş süreci için vatandaşlarımıza 10’ar bin lira nakdi yardım yapacağız ve bu nakdi yardımla bu geçiş sürecini en azından sıkıntıları biraz olsun hafifletmiş olalım istiyoruz” dedi.

Erdoğan, “Hedefimiz 1 yıl içinde yıkılan binaların yerine konutlarımızı zemin artı 2-3-4 olmak üzere yapmak. Süreci ne yazık ki siyasi istismara dönüştürenler var. Bu istismara benim vatandaşım, halkım asla prim vermeyecektir” diye konuştu.

Depremden etkilenen 10 ilde OHAL ilan edildi. Daha sonra bu illere Elazığ da katıldı.

Erdoğan, OHAL’in ilanıyla ilgili olarak, “Türkiye’de bu süreci istismar eden tefeci ve fitne gruplarına müdahale imkanını devlete vermiş olacak” dedi.

Paylaşın

Depremzedelere Hangi Yardımlar Yapılacak? İçişleri Bakanlığı Açıkladı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler 11 ilde büyük yıkıma sebep olurken, 40 binin üzerinde can kaybına, 100 binin üzerinde kişinin de yaralanmasına neden olmuştu.

Haber Merkezi / İçişleri Bakanlığı, resmi sosyal medya hesabından afetzedelere yapılacak yardımlara ilişkin sıkça sorulan soruları ve yanıtlarını yayımladı.

1- Afetzedeler için nakdi yardım yapılacak mı?

Konutları yıkık/acil yıkılacak/ağır orta veya az hasarlı olarak tespit edilen afetzedelere acil ihtiyaçlarını karşılamaları için hane başına 10 bin lira nakdi destek ödemesi yapılmaktadır. Herhangi bir başvuru gerektirmeyen ödemeler, Ziraat Bankası şubelerinden gerçekleşmektedir.

Ödemesi bankaya yatırılan vatandaşlarımıza SMS gönderilmekte ayrıca ödeme durumu e-Devlet “hane başı destek ödeme sonucu sorgulama” sayfasından öğrenilebilmektedir.

2- Hasarlı evler için taşınma yardımı yapılacak mı?

Konutları yıkık/acil yıkılacak/ağır veya orta hasarlı olarak tespit edilen afetzedelere 15 bin lira taşınma yardımı yapılacaktır. Başvurular e-Devlet “afetzede barınma desteği” sayfası üzerinden yapılmaktadır.

3- Hasarlı evler için kira yardımı yapılacak mı?

İkamet ettikleri konutları yıkık/acil yıkılacak ağır veya orta hasarlı olarak tespit edilen ev sahiplerine aylık 5 bin lira, kiracılara ise aylık 2 bin lira barınma yardımı yapılacaktır. 12 ay boyunca verilecek yardımlar için başvurular e-Devlet “afetzede barınma desteği” sayfası üzerinden yapılmaktadır.

Not: Konutları hasarlı olup konteyner talep eden vatandaşlarımız taşınma yardımı alabilecek ancak kira yardımından yararlanamayacaktır.

4- Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına nakdi yardım yapılacak mı?

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın aile yakınlarına 100 bin lira nakdi yardım yapılacaktır. Vatandaşlarımızın başvuruları il valiliklerince alınacaktır.

5- İkamet adresimin başka yerde olması durumunda destek ödemesi alabilir miyim?

Hasar gören konutta oturduğu kimlik paylaşım sistemi veya ikametgah doğrulamasıyla tespit edilen afetzedelere barınma desteği sağlanmaktadır.

6- Barınma desteği yardımının tamamı afetzedelere hemen verilmekte midir?

İkamet adreslerinin bulunduğu il valiliğince yapılacak incelemeler sonrasında sırasıyla taşınma ve kira yardımı yapılacaktır.

7- Sahip olunan birden fazla konutun her biri için barınma desteği ödemesi yapılabilir mi?

Afetzedenin sadece fiilen ikamet ettiği ve hasarlı olduğu tespit edilen konutu için barınma desteği yapılmaktadır.

Paylaşın

Depremlerdeki Yıkımlarla İlgili Tutuklu Sayısı 133’e Yükseldi

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde yıkılan veya imara aykırı değişiklik bulunan binalarla ilgili sorumlulukları tespit edilen 133 şüphelinin tutuklandığı bildirildi.

Anadolu Ajansı (AA), Gaziantep’te depremde yıkılan Emre Apartmanı’nın müteahhitleri Ali Emre ile Ahmet Yıldız’ın tutuklandığını duyurdu. Böylece ajansa göre binalarla ilgili olarak tutuklanan kişi sayısı 133’e çıktı. Ajans, daha önce 131 kişinin tutuklandığı bildirilmişti.

Ajansın daha önce yayınladığı haberde depremlerde yaşanan ağır can kayıpları sonrası farklı illerde başlatılan soruşturmalarda 430 şüphelinin sorumluluklarının belirlendiği duyurulmuştu.

Gözaltına alınan şüphelilerden 131’i tutuklanırken 127’si hakkında adli kontrol tedbirleri uygulanması kararlaştırılmıştı. 54 şüpheli de ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı.

Haberde tutuklananlardan kaçının binaların müteahhidi olduğu ya da aralarında kamu görevlileri olup olmadığı gibi ayrıntılara yer verilmemişti.

Başsavcılıkların talimatıyla halen 17 kişi gözaltında bulunurken, şüphelilerden 11’inin hayatta olmadığı, beşinin yurt dışında olduğu tespit edilmişti.

EGM, sosyal medya paylaşımları nedeniyle 24 kişinin tutuklandığını açıkladı

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), sosyal medya platformlarında depreme ilişkin paylaşımlarda bulunan 129 kişinin gözaltına alındığını, 24’ünün tutuklandığını açıkladı.

EGM, bu kişilerin halkın üzerinde “korku ve panik yaratmak amacıyla provokatif paylaşımlarda bulunduğunu” kaydetti.

EGM’nin internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, bu tür paylaşımlarda bulunan 775 hesap yöneticisinin tespit edildiği ve 441’i hakkında adli işlem başlatıldığı belirtildi.

Açıklamada, 76 adet oltalama (phishing) dolandırıcılığına yönelik hazırlanan internet sitesinin kapatılması sağlandığı, resmi kurumları taklit ederek halktan para talep eden 15 sosyal medya platformu hesabı ile ilgili işlem yapıldığı, ayrıca deprem yardımı talep ederek para yatırılması talep edilen 6 kripto varlık cüzdan adresinin dondurulmasının sağlandığı belirtildi.

Can kaybı 40 bin 689

AFAD’in yaptığı son açıklamaya göre depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bin 689’a yükseldi.

Depreme ilişkin son bilgileri paylaşan AFAD Başkanı Yunus Sezer, Kahramanmaraş ve Hatay dışında arama kurtarma çalışmalarının tamamlandığını söyledi.

Deprem bölgesinden diğer illere tahliye işlemleri devam ettiğini belirten Sezer, “430 binin üzerinde tahliye bizim tarafımızdan yapıldı. 313 bin 723 kişiyi kamu misafirhanelerinde ve otellerde misafir ediyoruz” dedi.

Paylaşın

Deprem Bölgeleri İçin “Kimyasal Maddeler” Uyarısı

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde yıkılan binalar için “kimyasal madde” uyarısı yapıldı: Halk sağlığını tehdit ediyor.

Yıkılan binalardan başta asbest olmak üzere birçok tehlikeli kimyasal açığa çıkarken, binaların yıkılmasıyla ortaya çıkan hafriyat ise herhangi bir düzenleme yapılmadan gelişi güzel alanlara dökülüyor.

Birgün’den Gökay Başcan’a konuşan Kimyager ve Asbest Söküm Uzmanı Kenan Yıldız, “Binalarda kullanılan asbest ve diğer tehlikeli kimyasallar akciğer kanseri başta olmak üzere birçok hastalık riskini barındırıyor. Korunmalı ve önlem almalıyız” dedi. Yıldız, hafriyat dökümüne ve bölgedeki insanların maske kullanımına dikkat çekti.

Uzmanların tehlikeli kimyasal olarak adlandırdığı asbest, ülkede 2013 yılından önce yapılan binaların; çatı kaplama malzemelerinde, su giderlerinde ve marley olarak adlandırılan yer döşemesinde kullanıldı. Maraş merkezli peş peşe yaşanan depremde binlerce bina yıkıldı, binlercesi ise ağır hasar aldı. Bölgede arama kurtarma, enkaz çalışmaları sürerken tehlikeli kimyasallar gündeme geldi.

Bölgedeki risklere dikkat çeken-Asbest Döküm Uzmanı Yıldız, “Deprem bölgesinde yıkılan evlerin kaç tanesi 2013’ten önce yapıldığına ilişkin bir verimiz yok ancak kırsal kesimde bulunan kerpiç evler de büyük risk barındırıyor. 2013 öncesi yapılan binaların ve bu kerpiç evlerin boya ve sıvasında asbest kullanıldı. İstanbul’la kıyaslamak gerekirse, megakentte yapılan her 3 gecekondunun 1’inde asbest kullanılmış” ifadelerini kullandı.

Asbest akciğer kanseri ve birçok hastalığa sebep olduğunu aktaran Yıldız, “Solunum yoluyla vücuda giren asbest, bölgedeki tüm canlıları tehdit ediyor. Akciğer zarı kanseri başta olmak üzere birçok hastalığa sebebiyet veriyor. Asbestten korunmanın tek yolu solunum yoluna girmesini engellemek.

İlk olarak kaynağında tozumayı engellememiz lazım. Sulayarak enkazı kaldırmak gerekiyor. Ayrıca mümkünse bölgede bulunan herkes FFP3 dediğimiz maskelerden kullanılması gerekiyor. Hepimizin bildiği üzere bölgede birçok bölgeye ulaşmak nümkün olmadığı için insanlar tam korumasa da ağızlarını cerrahi maske ve fular gibi malzemelerle kapatmalılar” ifadelerini kullandı.

Asbest yaratacağı sağlık problemlerinin sanıldığının aksine kısa vadede ortaya çıkabileceğine belirten Yıldız, “Akciğer kanseri gibi hastalıklar uzun vadede karşımıza çıksa da kısa vadede birçok hastalık riskini barındırıyor” dedi.

“Atıklar ayrıştırılmalı ve gerekli önemler alınmalı”

Asbestin yanı sıra kurşun ve PCB tehlikesine dikkat çeken Yıldız, enkazdan çıkan molozların gelişi güzel bırakılmaması konusunda uyardı:

“Ülkede kurşun kullanımına ilişkin bir kısıtlama getirilmediği için ‘boya yapılan’ her binada kurşun tehlikesi var desek yanlış olmaz. Kurşun ne yazık ki bitki örtüsüne ve su kaynaklarına karışmasıyla birlikte besin zinciri yoluyla soframız kadar geliyor.

Enkaz altında kalan buzdolabı, çamaşır makinesi, klima, televizyon gibi elektronik ürünler de içerisinde tehlikeli atık barındırıyor. PCB dediğimiz bu atıklara tozuma, suya ve toprağa karışması nedeniyle uzun yıllar maruz kalınabilir. Bir diğer tehlike ise buzdolabının içerisindeki bozulmuş gıdalar.

O gıdaların bozulmasından kaynaklanan organik kirlilik, tedbir alınmadığı taktirde birçok salgın hastalığa neden olabilir. Acilen atıklar ayrıştırılmalı ve gerekli önemler alınmalı. Ülkemiz deprem bölgesi, ne ilk ne de sonra deprem olacak. Bugün o bölgelerde tehlike atıf bertaraf eden tesisler olsaydı bu sorunları konuşuyor olmayacaktık.”

Uluslararası Çalışma Örgütü uyardı

Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisi tarafından yapılan açıklamada enkaz kaldırma ve bina yıkım çalışmalarında asbest riskine dikkat çekti. Açıklamada, şöyle denildi:

“Deprem sonrası enkaz kaldırma ve bina yıkım işlemleri sırasında asbest ve diğer tehlikeli tozların yayılması riski vardır. İş sağlığı ve güvenliği konularına özen göstermek, özellikle bu tür tehlikeli maddelerle çalışırken çok önemlidir.

Asbest ve diğer tehlikeli maddelerle çalışmak, özel eğitim gerektirir. Yıkım ve enkaz kaldırma işlemlerinin düzenli olarak denetlenmesi önemlidir. İş sağlığı ve güvenliği yalnızca işçilerin güvende kalması için değil, toplum sağlığı ve çevre koruması açısından da son derece önemlidir.”

Paylaşın

Depremler Bölgedeki Coğrafi Yapıyı Nasıl Değiştirdi?

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzey bölümünde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin Doğu Anadolu Fay hattını çevreleyen bölgede araziyi ne ölçüde yeniden şekillendirdiği tespit edilmeye çalışılıyor.

Son açıklanan resmi verilere göre 40 binin üzerinde can kaybına ve 100 binin üzerinde yaralanmaya neden olan depremlerin yol açtığı toprak kaymaları, tüm yamaçları yeniden şekillendirerek, arazinin yüksek miktarda kil içerdiği istikrarsız bölgelerde yolları ve dağ geçitlerini kapattı.

Almanya Yerbilimleri Araştırma Merkezi’nden sismolog Patricia Martinez-Garzon, “Depremler aynı zamanda yeraltındaki su rezervlerinin kaybolmasına neden olabilir ki bu da üstteki araziyi etkileyebilir. Bunlar kuyuların ve su altyapısının içine girdiği rezervlerdir” diyor ve ekliyor, “Türkiye ve Suriye’de bunun olup olmadığını henüz bilmiyoruz, ancak bu olası bir etki.”

Depremlerin anatomisi

Martinez-Garzon, depremin Anadolu ve Arap tektonik yer kabuğu plakaları arasında onlarca yıl süren yavaş yanal hareketin (yılda yaklaşık 1,5 santimetre) bir sonucu olduğunu ve fay boyunca gerilimin artmasına yol açtığını söylüyor. Sonunda sürtünme o kadar arttı ki plakalardan biri diğerinin yanından “kayarak” 6 Şubat’taki depreme neden oldu.

Martinez-Garzon, depremi “Zamanla – yıllar, on yıllar veya yüzyıllar – sürtünme artık gerilimi sürdüremedi ve iki plaka birbirinin yanından geçti” sözleriyle açıklıyor.

Bu, aslında olayın basit bir açıklaması. Yanal hareket zeminde 7,7 büyüklüğünde muazzam bir deprem olarak yaşandı ve bunu 7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem izledi. Her ikisi de yaklaşık 250 kilometre uzunluğunda olan depremler yer kabuğunu yaklaşık 20 kilometre derinliğe kadar kırdı. Çatlakların toprağı birkaç metre kaydırdığı demiryolları ve yolların fotoğrafları bu etkiyi açıkça gösteriyor.

Uydu görüntüleri deprem bölgesini haritalandırıyor

Uydu görüntüleri, coğrafi değişimi uzaydan gözlemlemenin bir yolunu sunarak Nuno Miranda gibi araştırmacılara depremlerin yol açtığı topografik hasarı kuş bakışı görme imkânı sağlıyor.

Miranda, Avrupa Komisyonu’nun Dünya Gözlem ve İzleme Programı Copernicus’un bir parçası olarak işletilen bir uydu takımı olan Sentinel-1’in misyon yöneticisi.

Miranda, “Bölgenin ayrıntılı haritasını çıkarıyoruz, yani her üç günde bir bölgenin yüksek çözünürlüklü (bir santimetreye kadar) haritasını çıkarıyoruz” diyor. Miranda ekibinin bu haritaları oluşturmak için radar ve optik görüntüler gibi çeşitli teknikler kullandığını anlatıyor.

Uydu görüntülerinin iki ana kullanımı var. Birincisi ve en önemlisi, kurtarma operasyonları ve sahadaki lojistik için son derece ayrıntılı ve güncel bilgiler sağlıyor. İkincisi, bilim insanlarının yaşananların fiziğini anlamalarına yardımcı oluyor.

Arazi bazı yerlerde altı metre yer değiştirdi

Miranda’nın uyduları felaketin çarpıcı görüntülerini yakalıyor. Ancak bu görüntülerde insanların çektiği acılara dair en ufak bir iz bile yok. Bunun yerine zarif bir şekilde yer değiştiren bir manzarayı gösteriyorlar.

İlk olarak 6 Şubat’ta meydana gelen deprem, Doğu Anadolu Fay Hattı boyunca “sol-yanal” bir kayma hareketi yaratarak zemini kabaca doğudan batıya doğru kaydırdı.

“Bu gerçekten çok büyük, muazzam” diyen Miranda, bilim insanlarının şimdi bu bilgileri fayların modellerini oluşturmak ve yeryüzünün derinliklerinde neler olduğunu daha iyi anlamak için kullandıklarını sözlerine ekliyor.

Miranda, “Bu hem krizi yönetmek hem de genel olarak depremleri daha iyi anlamak için önemli. Ancak bu zaman alacak” şeklinde konuşuyor.

Depremleri tahmin etmek imkansız

Bazı ülkelerde deprem erken uyarı sistemleri mevcut. Bu sistemler bir depremin yaydığı birincil dalgaları tespit ederek insanları daha büyük bir sarsıntının yaklaşmakta olduğu konusunda uyarıyor.

Ancak bu sistemler size sadece saniyeler veriyor. Bu da bir treni durdurmak ya da elektriği kesmek için yeterli bir süre, o kadar. Peki uzun vadeli tahminlere gelince? Bu soruya “İmkansız” şeklinde yanıt veren Miranda, şöyle devam ediyor:

“Son derece açık olan şey, depremleri tahmin etmek için hiçbir aracımız yok. Bu, birkaç gün içinde bir dereceye kadar tahmin edilebilen volkanlardan tamamen farklı.”

Şu anda bile, artçı depremler bölgeyi sarsarken, bilim insanları bölgenin sismik yapısının istikrarsız olduğunu biliyor, ancak daha büyük bir sarsıntının nerede ve ne zaman meydana geleceğini tahmin etmenin bir yolu yok.

Deniz seviyesindeki değişikliklerin depremle bağlantısı

Martinez-Garzon deprem tahmininin imkansız olduğu konusunda o kadar kötümser değil. Geophysical Research Letters dergisinde 17 Ocak’ta yayınlanan son makalesi, yakınlardaki deniz seviyesi değişiklikleri ile deprem oranları arasında bir bağlantı olduğunu öne sürüyor.

Araştırmalarını Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca Türkiye’nin kuzeybatısında yapan Martinez-Garzon, çalışmalarına dair şu bilgileri veriyor:

“Çok detaylı sismisite katalogları oluşturduk. Deniz seviyesinin yükseldiği dönemlerde, özellikle de deniz seviyesi farklarının bir metreye kadar çıktığı kış ve yaz aylarında sismisitenin arttığını gördük.”

Deniz seviyesindeki değişikliklerin belirli bir bölgedeki genel sismisitenin bir göstergesi olabileceği fikrinde olan Martinez-Garzon’a göre deniz seviyesi ne kadar yüksekse, büyük bir sismik olayın meydana gelme olasılığı da o kadar yüksek.

Martinez-Garzon’un bulgularının, farklı bir bölgede farklı bir fay boyunca meydana gelen Türkiye-Suriye sınırındaki son depreme uygulanıp uygulanamayacağı belli değil. Ancak gelecekteki depremlerin potansiyel erken tespiti açısından ilginç olabilirler.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

BM, Türkiye Ve Suriye’deki Deprem Bölgelerinde Yardımlarını Arttırıyor

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzeyinde yer alan bölgelerde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde, son resmi verilere göre, Türkiye’de 39 bin 672, Suriye’de 5 bin 814 kişinin yaşamını yitirdi.

Suriye’deki insani yardım için 400 milyon dolar, Türkiye için de 1 milyar dolar destek çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler (BM), bölgedeki yardım faaliyetlerini arttırarak sürdürüyor.

VOA Türkçe’den Can Kamiloğlu’nun aktardığına göre, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), insani yardım ekiplerinin Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep ve Hatay illerinde çalışmalarını sürdürdüklerini açıkladı.

OCHA, Türkiye’deki bölgesel ortaklarıyla beraber deprem felaketinden etkilenen bölgelere gönderilen tıbbi malzemeyle birlikte gıda, çadır, battaniye ve diğer ihtiyaç malzemelerini depremzedelere teslim ettiklerini kaydetti.

BM Mülteci Yüksek Komiserliği (UNHCR), Türkiye’de deprem felaketinden etkilenen bölgelere 20 bin termal battaniye, 12 bin köpüklü şilte 19 bin 500 mutfak seti, 12 bin ek gıda paketinin yanı sıra ısıtıcılar, hijyen malzemeleri, kışlık giysiler sağladığını, ayrıca 14 bin 300 aile çadırı, 10 bin branda, 6 bin termal battaniye ve 12 bin hijyen malzemesi içeren yardım kolisi sağladığını açıkladı.

Suriye’ye deprem yardımları sürüyor

BM’ye bağlı yardım kuruluşları, Suriye’nin kuzeybatı bölgesinde 50 bin ailenin halen çadıra ihtiyaç duyduğunu, 88 bin ailenin de şilte, termal battaniye ve giysiye ihtiyacı olduğunu, bölgede hastanelerin ve tıp merkezlerinin aşırı yoğun ve yetersiz kaynaklara sahip olduğunu bildirdi.

BM’ye bağlı yardım kuruluşlarının sahadaki sağlık ortaklarıyla geçici tıbbi sağlık tesisleri kurdukları, depremzedelere ruh sağlığı, psikolojik ve sosyal destek sağladıkları kaydedildi. Şimdiye kadar İdlip ve Halep’te engelliler dahil olmak üzere 4 bin 800’den fazla kişiye tıbbi müdahale yapıldığı belirtildi.

BM yardım kuruluşları, deprem felaketinin başlangıcından itibaren Suriye’de 74 farklı merkezde 60 binden fazla kişiye su kamyonları ulaştırıldığını, depremzedelere 13 bin çadır ve 1500 ısıtıcı dağıtıldığını bildirdi.

BM yardım kuruluşları Türkiye’den kuzeybatı Suriye’ye deprem yardım malzemeleri taşımaya devam ediyor. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) göre, 9 Şubat’tan bu yana Bab al-Hawa ve Bab al-Salam sınır kapılarından 143 kamyonluk insani yardım Suriye’ye gönderildi.

OCHA sözcüsü Jens Laerke, “Yardımlar bugün devam etti. Hafta sonu da devam edecek, Suriyeliler’in ihtiyacı olduğu sürece her gün devam edecek” diye konuştu.

Uluslararası Kızılhaç (ICRC) Bölge Direktörü Fabrizio Carboni, yıkımın yalnızca büyüklüğünden değil, aynı zamanda ailelerin sadece 60 saniye içinde verdiği can kayıplarından oldukça etkilendiğini belirtti.

Gazetecilere konuşan bir ICRC yetkilisi ayrıca, Şam’dan büyük ölçüde muhalefetin kontrolündeki kuzeybatıya sınır ötesi yardım sevkiyatına izin verilmesi için çağrıda bulundu.

Yetkili, “İdlib’e çapraz hatlardan girmeye çalıştık, giremedik. Şu ana kadar ne yazık ki engellendik ancak yardımı ulaştırmaya hazırız” dedi.

“Sahada Türk Kızılay’ı ile birlikte çalışıyoruz”

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu’nun (IFRC) operasyonlardan sorumlu küresel direktörü Caroline Holt, gerek Türkiye’de gerekse Suriye’de ihtiyaçların büyük olduğunu belirterek, “Ancak uluslararası yardımın boyutu her geçen gün ivme kazanıyor” Türkiye’de barınma, gıda, yıkanma, sağlık ve ayrıca nakit ihtiyaçlarını desteklemek için Türk Kızılay’ı ile sahada birlikte çalışıyoruz” dedi.

BM Tarım ve Gıda Örgütü (FAO), deprem felaketinin yaşandığı bölgelerdeki kırsal alanlarda çiftçilerin temel gıda üretimini eski haline getirmelerine destek ve yardımcı olacaklarını açıkladı.

FAO, öncelikli faaliyetlerinin hayvan yemi, tohum, fide, gübre, yakıt, alet, ekipman, hayvan aşılama ve bir ila üç ay boyunca karşılıksız nakdi yardım yapmak olduğunu kaydetti. FAO, Türkiye’de depremden etkilenen çiftçilere iş desteği sağlayacaklarını açıkladı.

Paylaşın

Kahramanmaraş Depremlerinin Ekonomiye Maliyeti Ne Olacak?

Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal afeti olarak kayıtlara geçen ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ekonomiye maliyeti ne olacak?

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, BBC Türkçe’ye depremlerin ekonomiye maliyetini değerlendirdi.

“Depremin ekonomik maliyetlerini iki boyutta değerlendirmek mümkün olabilir.

Birincisi depremde yaşadığı şehri, iş imkanlarını, evini, barkını, ailesini yitiren depremzedelerin katlanacakları bedel.

Bu insanlarımız maalesef ekonomik olarak çok talihsiz bir zamanda bu zorluklarla yüzleşiyorlar.

Türk-İş yüksek enflasyonun sonucu 30 Ocak itibarıyla yoksulluk sınırını 29 bin 875 TL olarak hesapladı.

Asgari ücret 8 bin 506 TL. Açlık sınırı ise 8 bin 865 TL. Tüketici Hakları Derneği, Ekim 2022 itibarıyla tüketicilerin yüzde 56’sının açlık sınırı altında yaşadığını açıklamıştı.

İşte depremler bu ağır şartlarda meydana geldi.

Bölgede, yaşamını kaybetmese de, yaşam boyu yaptığı sınırlı birikimlerini bir gecede kaybeden talihsiz vatandaşlarımızın içinde bulundukları yıkımı tahayyül edebilmek güç, rakama dökmek ise imkansız.

Yerle bir olan bölgenin yeniden yaşanır hale gelmesi, iş yerlerinin çalışmaya başlaması, kaybolan servetlerin tekrar oluşması şüphesiz zaman alacak.

Genel ekonomik maliyetler

Depremlerin yarattığı hasarın tespitine dair eldeki bilgiler sürekli güncellendiği için bu maliyetleri hesaplamak kolay değil.

Ancak kaba hesaplarla genel bir fikir edinmeye çalışıyoruz.

Depremlerin genel maliyetlerini iki kaleme ayırabiliriz.

Birinci kalem; hasar gören binaların, şehirlerin yeniden inşasının getireceği maliyet.

İkinci kalem ise depremlerde kaybolan üretim kapasitesinin getireceği maliyet olacak.

Birinci 17 Şubat itibarıyla yıkık ya da ağır hasar gördüğü tespit edilen yaklaşık 333 bin konut sayısını baz alırsak bu hanelerin salt yeniden inşası kabaca 20 milyar dolar civarında bir kaynak gerektirebilir.

Şayet yerleşim merkezleri fay hattından uzak bölgelere taşınırsa hem konut sayısı ciddi şekilde artacak hem de ilave altyapı harcamaları devreye girecektir.

Burada bir parantez açıp uzmanların uyarılarına dikkat çekmek, şehirlerimiz yeniden kurulurken acele etmeden bilim insanlarımızın tavsiyelerine uygun hareket etmemiz gerektiğini vurgulamak isterim.

Depremde evleri hasar görmüş yaklaşık 1 milyon kişinin bir yıl barınma ihtiyacı için 2,5 milyar dolar, kısa vadeli acil ihtiyaçları için ise yaklaşık 25 milyar dolarlık bir maliyet öngörebiliriz.

İkinci kalemde ekonomi genelinde üretimdeki aksamayı göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Deprem felaketine maruz kalan ve 13,5 milyondan fazla bir nüfusu kapsayan bölge, ekonomik pastadan nasibini alamamış bir coğrafya.

Bölgesel GSYH dağılımına ait son TÜİK verilerini incelediğimizde 2021 itibarıyla bu bölgedeki şehirlerin GSYH’den aldıkları payın ağırlıklı olarak yüzde 1’in altında kaldığını üzülerek görüyoruz.

Karşılaştırma yaparsak, 1999 depremi sonrası Dünya Bankası, söz konusu depremin maliyetlerini yaklaşık 5 milyar dolar ve GSYH’nin yaklaşık yüzde 2,5’i olarak hesaplamıştı.

Bu oranı bugünkü GSYH rakamlarına uyarlarsak kabaca 20 milyar dolara yakın bir tutar elde ediyoruz.

Ancak 1999 depremi GSYH’nin yaklaşık yüzde 30’unu üreten bir sanayi bölgesini vurduğu için, üretime yansıyacak maliyetinin de görece daha yüksek olması muhtemel.

1999 depremi sonrası turizm gelirleri yüzde 40 azalmıştı.

Turizm gelirlerinin GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’ine karşılık geldiğini düşünürsek, benzer bir düşüşün yaşanması durumunda sadece turizmden kaleminden birkaç puanlık ek bir maliyet yüklenmek zorunda kalabiliriz.

Özet

Tüm belirsizliklerin altını bir kez daha çizerek bugünkü rakamlar itibarıyla asgari acil ihtiyaçlarımızın GSYH’nin yaklaşık yüzde 2-3’ü civarı olacağını, genele yayılan maliyetlerin de buna yakın olacağını söyleyebiliriz.

Yukarıda telaffuz edilen rakama uzun vadede enkaz altında kalan servetler, yeniden inşası gereken havalimanları, liman ve yollar, eğer şehir merkezleri taşınacaksa gerekli altyapı harcamaları ve tabii ki kaybolan fırsat maliyetleri (opportunity cost) eklendiğinde fatura elbette hızla kabaracaktır.

Depreme ait hasar tespiti henüz tamamlanmadığı ve yeniden inşa edilecek şehirlere dair bir yol haritası henüz açıklanmadığı için bu rakamların da değişme ihtimali yüksek.

Bununla birlikte halihazırdaki rakamlar ve dışarından gelmesi beklenen yardımlar kısa dönemde bir döviz likidite krizi alarmı vermiyor.

Yolun bundan sonrası

Önümüzdeki yıldırıcı zorluklara rağmen Türkiye’nin ne kadar dirençli bir ekonomik yapıya sahip olduğunu; zorluklara, krizlere ne kadar çabuk adapte olabildiğini vurgulamak lazım.

Doğru planlama ve organizasyonla hem yaralarımızı saracak hem de ileriye yönelik önlemleri alabilecek güçteyiz.

Bu dünya çapında felakette bize destek olacak uluslararası yardım ve krediler, depremzedelerimize destek olabilmemize ve yeniden yapılanmanın getireceği maliyetleri daha uzun vadeye yayabilmemize imkan sağlayacaktır.

Bu yıkımdan çıkıp Türkiye’yi yeniden inşa edebilmek için depremi unutmamalı, unutturmamalı ve böyle bir bedeli bir kez daha ödememek için depremler sonrası gösterdiğimiz dayanışmayı korumalıyız.”

Paylaşın