Kılıçdaroğlu’ndan “Kurban Bayram” Mesajı: Sevginin, Hoşgörünün…

Kurban Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Kurban Bayramı, birlikteliğin olduğu kadar sevginin, hoşgörünün, gülümsemenin, selamlaşmanın, önyargılarımızdan arınmanın da günüdür. Bunları gerçekleştirdiğimizde adaleti de inşa etmiş olacağız. Bu nedenledir ki devleti yönetenler, liyakat sahibi ve adaletli davranmak zorundadırlar. Aslında demokrasinin varlık nedeni de bu” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Unutulmaması gereken gerçek, insanlık tarihinin bir anlamda adaleti arama ve adaletsizliklerle mücadele tarihi olduğudur. Açıkça ifade etmek gerekirse adalet arayışı, aynı zamanda umudun tüketilmemesi ve umut arayışımızın da hep diri tutulması demektir.”

Kılıçdaroğlu, mesajının devamında, “Dolayısıyla bizler; ahlaki, vicdani ve insani değerleri bayramlarda hatırlayan değil, doğanın doğallığını korumak dahil, yaşamın her alanına yayan bir ülkede yaşamak isteriz. Öte yandan, yaşatılan ekonomik buhran nedeniyle alım gücü ve refah düzeyi düşen ve neşesi elinden alınan sevgili halkımızın mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmesini dilerim” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kurban Bayramı vesilesiyle bir mesajı yayınladı. Kılıçdaroğlu, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Kurban Bayramı, birlikteliğin olduğu kadar sevginin, hoşgörünün, gülümsemenin, selamlaşmanın, önyargılarımızdan arınmanın da günüdür. Bunları gerçekleştirdiğimizde adaleti de inşa etmiş olacağız. Bu nedenledir ki devleti yönetenler, liyakat sahibi ve adaletli davranmak zorundadırlar. Aslında demokrasinin varlık nedeni de bu.

Unutulmaması gereken gerçek, insanlık tarihinin bir anlamda adaleti arama ve adaletsizliklerle mücadele tarihi olduğudur. Açıkça ifade etmek gerekirse adalet arayışı, aynı zamanda umudun tüketilmemesi ve umut arayışımızın da hep diri tutulması demektir.

Dolayısıyla bizler; ahlaki, vicdani ve insani değerleri bayramlarda hatırlayan değil, doğanın doğallığını korumak dahil, yaşamın her alanına yayan bir ülkede yaşamak isteriz. Öte yandan, yaşatılan ekonomik buhran nedeniyle alım gücü ve refah düzeyi düşen ve neşesi elinden alınan sevgili halkımızın mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmesini dilerim.

Bu duygularla, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarını ve terör örgütlerine karşı mücadelede hayatını kaybeden şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ayrıca bedenlerini bizler ve vatanımız için siper etmiş gazilerimize de şükranlarımı sunuyorum. Kurban Bayramı’nız kutlu olsun.”

Paylaşın

CHP’de “Bölünme” Endişesi: Kılıçdaroğlucu, İmamoğlucu

14 ve 28 Mayıs seçimlerinde istenilen başarıya ulaşılamayan CHP’de “Kılıçdaroğlu’na yakınlar” veya “İmamoğlu’na yakınlar” ayrışmasının arttığı değerlendiriliyor. Bu söylemin kurultaya ve yerel seçimlere giderken partiye zarar verdiği yorumları her iki isme mesafeli duran kişilerce yapılırken, “bu bölünmeye yol açar” endişesi dile getiriliyor.

İmamoğlu’nun “değişimin öncüsü olacağım”, “değişimi yönetmek istiyorum” çıkışlarına karşın parti yönetiminden gelen “Değişimi Kılıçdaroğlu yönetmeli” açıklamalarının da bu ayrışmanın bir yansıması olduğu belirtiliyor. Parti içerisinde bu tartışmaların dozunun ne kadar artacağına dair ise şu aşamada bir öngörü yok.

Kimi kurmaylara göre karşılıklı açıklamaların dozu artacak kimi kurmaylara göre ise bazı aracılar vasıtasıyla süreç soğutulacak. Ancak bu noktada net bir öngörü bulunmuyor. CHP’de “partinin abisi” konumundaki isimler, tartışmaların sürmesinin yerel seçimlere odaklanmayı da mümkün kılmadığı ve bu süreçlerin ittifak başta olmak üzere tüm süreci etkileyeceğini belirtiyor.

CHP’de 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin ardından başlayan “değişim” mesajlarının ardından sancılı bir süreç yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın isimlerden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik gelen eleştiriler, İmamoğlu’ndan da direkt bu isimleri hedef alan açıklamalar sürerken 9 saatlik il başkanları toplantısında da bu tartışmalar ile seçim sürecindeki eksiklikler, hatalar değerlendirildi.

Seçimlerden istediği sonucu alamayan CHP’de parti içerisindeki tartışmalar her geçen gün dozunu artırarak sürüyor. 81 il başkanı ile bir araya gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hem eleştirileri dinledi hem de kendi eleştirilerini il başkanlarına iletti.

9 saatlik toplantıda ne konuşuldu?

Toplantıda büyükşehirlerin tamamına yakını söz alırken özellikle Kılıçdaroğlu’na gelen eleştirilerin çerçevesini Zafer Partisi ile yapılan mutabakat ile Altılı Masa sürecinin doğru olarak yönetilememesi oluşturdu. Toplantıya katılanlar, “Çok verimli oldu” yorumu yaptı.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in edindiği bilgiye göre; bazı il başkanları Gelecek, DEVA ve Saadet Partileri’nin seçimlere ayrı girmesinin daha doğru olduğu, bu partilerin CHP içerisinde aday gösterilmelerinin yanlış olduğu savunulurken söz konusu bu partilere 40’a yakın kontenjan verilmesinin doğru olmadığı kaydedildi.

İl başkanları, özellikle ön seçim yapılmaması ve aday belirleme süreçlerine örgütlerin dahil edilmemesine yönelik itirazlarını da toplantıda dile getirdi. Bir il başkanı, “Milletvekili listesini bize danışmadınız sonra da o milletvekili listesi ile uyumlu seçim çalışması yapmamızı istediniz. Bu doğru bir yaklaşım değildi” dedi.

Toplantıda eleştirileri tek tek dinleyen Kılıçdaroğlu’nun da eleştirileri anlamlı bulduğunu söylediği ve özellikle ön seçimle ilgili taleplerin de oluşturulacak Tüzük Komisyonu’nda ele alınacağını kaydetti. Kılıçdaroğlu’nun da il başkanlarını ağırlıklı olarak, “söylemlerimizi iyi anlatamadık”, “halkın her kesimine ulaşamadık” şeklinde eleştirdiği öğrenildi.

“Değişim” toplantının da gündemi

Toplantıda Ekrem İmamoğlu’nun çağrısı ile başlayan ve CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Engin Altay gibi isimlerin de yaptığı açıklamalar ile devam eden “değişim” beklentisi ve çağrısı da ele alındı. Edinilen bilgiye göre birçok il başkanı “değişim” çağrılarını desteklerken Kılıçdaroğlu’nun “isimleri değil sistemi konuşmamız” lazım çıkışı yaptığı bildirildi.

CHP’de parti yönetiminde yer alan kurmaylar, “evet değişim olmalı ama nasıl bir değişim kimse bunu konuşmuyor” eleştirisi gündeme getirirken sadece Kılıçdaroğlu’nun tartışılmasının yanlış olduğunu, değişim çerçevesinin birçok alanı ve kişiyi kapsaması gerekliliği ifade edildi. Bu noktada İmamoğlu’nun yaptığı “değişim” mesajları ile Kılıçdaroğlu’nun verdiği “değişim” mesajlarının farklı olduğu yorumları da yapılırken ortak noktada buluşulmasının “zor olduğu” değerlendiriliyor.

“Kılıçdaroğlucu” – “İmamoğlucu”

CHP içerisinde özellikle son dönemde yapılan açıklamalara göre “Kılıçdaroğlu’na yakınlar” veya “İmamoğlu’na yakınlar” ayrışmasının arttığı değerlendiriliyor. Bu söylemin kurultaya ve yerel seçimlere giderken partiye zarar verdiği yorumları her iki isme mesafeli duran kişilerce yapılırken, “bu bölünmeye yol açar” endişesi dile getirildi.

İmamoğlu’nun “değişimin öncüsü olacağım”, “değişimi yönetmek istiyorum” çıkışlarına karşın parti yönetiminden gelen “Değişimi Kılıçdaroğlu yönetmeli” açıklamalarının da bu ayrışmanın bir yansıması olduğu belirtiliyor. Son olarak CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal, “Bir değişim olacaksa genel başkanımız önderliğinde olacaktır” açıklaması yaptı.

Parti içerisinde bu tartışmaların dozunun ne kadar artacağına dair ise şu aşamada bir öngörü yok. Kimi kurmaylara göre karşılıklı açıklamaların dozu artacak kimi kurmaylara göre ise bazı aracılar vasıtasıyla süreç soğutulacak. Ancak bu noktada net bir öngörü bulunmuyor.

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile 3 kere yüz yüze görüşmüş ve bu görüşmelerde de süreçler ele alınsa da tam bir uzlaşma sağlanamamıştı.

CHP’de “partinin abisi” konumundaki isimler, tartışmaların sürmesinin yerel seçimlere odaklanmayı da mümkün kılmadığı ve bu süreçlerin ittifak başta olmak üzere tüm süreci etkileyeceğini belirtti. Kurmaylar, karşılıklı açıklama yapan her iki kanatla da görüşmeye hazırlandığını ifade etti.

CHP’deki il başkanları toplantısında da MYK toplantısında da İmamoğlu’nun son dönem çıkışları ele alındı. Ancak İl başkanlarının ortak açıklama yaptığı saatlerde İmamoğlu da İstanbul’da bir basın toplantısı düzenliyordu. Bu toplantıda açıklamanın hatırlatılması üzerine İmamoğlu, “4 il başkanı kaleme aldı” derken CHP MYK’da da bu konu konuşuldu. İmamoğlu’na yanlış bilgi verildiğinin düşünüldüğü MYK’da ifade edilirken, “Metni 4 il başkanı yazdı ancak 81 il başkanı imzaladı, onayladı. 81 kişinin ortak metin yazması zaten mümkün değil” yorumu yapıldı.

CHP’de kurmaylar, “İmamoğlu, il başkanlarını karşısına alarak nasıl etkin olmaya çalışacak” yorumları da yapıyor. İl başkanları toplantısında birçok il başkanı İmamoğlu’nun çıkışlarından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Ancak İmamoğlu’na sahip çıkan isimler olduğu da belirtiliyor.

“Vasat” rahatsızlığı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun İmamoğlu’na yönelik, “Aday olmasını çok arzu ederiz, genel başkan olmasını arzu ederiz. Ama mahkeme kararını ihmal etmeden bu realiteyi gerçekleştirmemiz lazım” çıkışı da CHP’de tartışılıyor. İmamoğlu bu sözlere “‘Onun siyasi yasağı var’ klişesiyle gündeme gelmesi çok acı, ne yazık ki çok vasat açıklama. Bu vasat açıklamanın sahibinin muhatabı ben değilim, genel başkan. Genel başkanımızın bu konuda gereğini yapacağına inanıyorum. Bu vasat açıklamaları birkaç kez anlamsız ve gereksiz zamanlarda dile getirmiştir” şeklinde yanıt verdi.

İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na en yakın kurmayların başında gelen Kuşoğlu’na yönelik kullandığı bu sert ifadeler de CHP MYK’da gündeme geldi. Kılıçdaroğlu, yanıt verilmemesini isterken bazı kurmayların “ayrışmanın derinleşmemesi gerektiği” yönünde yorum yaptıkları belirtildi. Ancak İmamoğlu’nun Kuşoğlu’na yönelik bu sözleri CHP’de “Kılıçdaroğlu’na mı mesaj veriyor” şeklinde de yorumlandı.

İl Başkanlarının da talepleri doğrultusunda CHP’de oluşturulan Tüzük Komisyonu ilk toplantısını da yaptı. Genel Başkan Yardımcısı Zeynel emre başkanlığında toplanan 9 kişilik komisyon beklenti ve talepleri görüştü. Toplantıda “ön seçim”, “Aktif üye-pasif üye” gibi başlıklar ile örgütün talepleri değerlendirmeye başlandı. Komisyon bir sonraki toplantısını 12 Temmuz’da yapacak.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan “Değişim” Yorumu: Bir Kişinin İradesiyle Olmaz

14 ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası ‘değişim’ çıkışlarının yaşandığı CHP’de Genel Başkan Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Değişime en açık olan parti CHP’dir. Şimdi için değil tarihsel süreci böyledir. Çağı izleyemese zaten 100 yaşayamazdı CHP. Bütün değişimin önünü açan, değişimin bayraktarlığını yapan bir partiye nasıl diyebilirsiniz değişimin önünü açın diye. Evet değişimin de dönüşümün de önünü açacağız. CHP’nin kuruluş felsefesi budur” dedi ve ekledi:

“Bir kişinin iradesiyle değişim olmaz. Değişim topyekün o partinin kendi özgür iradesiyle o değişimi içselleştirmesi ve ileriye taşıması lazım. Değişim hukuki zeminde olur. Kurultay olur, adaylar çıkar.  İnsanlar gelsin aday olsunlar. Bizim dışımızda mahalle kongresi yapan mı var. Kim eleştiriyorsa kimsenin sözünü kesmem çünkü eleştirinin bu parti için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ama bunun parti disiplini çerçevesinde olması lazım. Her eleştiriden ders çıkarmak parti yöneticilerinin görevidir.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tele 1 kanalında gazeteciler Merdan Yanardağ, Evren Özalkuş ve Zeynel Lüle’nin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Değişime en açık olan parti CHP’dir. Şimdi için değil tarihsel süreci böyledir. Çağı izleyemese zaten 100 yaşayamazdı CHP. Bütün değişimin önünü açan, değişimin bayraktarlığını yapan bir partiye nasıl diyebilirsiniz değişimin önünü açın diye. Evet değişimin de dönüşümün de önünü açacağız. CHP’nin kuruluş felsefesi budur.

Bir kişinin iradesiyle değişim olmaz. Değişim topyekün o partinin kendi özgür iradesiyle o değişimi içselleştirmesi ve ileriye taşıması lazım. Değişim hukuki zeminde olur. Kurultay olur, adaylar çıkar.  İnsanlar gelsin aday olsunlar. Bizim dışımızda mahalle kongresi yapan mı var. Kim eleştiriyorsa kimsenin sözünü kesmem çünkü eleştirinin bu parti için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ama bunun parti disiplini çerçevesinde olması lazım. Her eleştiriden ders çıkarmak parti yöneticilerinin görevidir.

Parti sağa mı kayıyor, sola mı kayıyor… Biz sosyal demokrat bir partisiyiz. Yani yoksulun, kimsesizlerin haksızlığa uğrayanların partisiyiz. Biz ötekileştirilenin partisiyiz, işçinin, çiftçinin memurun partisiyiz. Biz halkta hiçbir ayrım yapmadan bütün sosyal sınıfları kucaklayan bir partiyiz. Biz vatansever bir partiyiz. Parti nereye kaydı? Ben işçilerin hakkını, emeklinin hakkını savunmadım mı? 1 milyonu aşkın taşeron işçi varken onların hakkını savunan partiyiz.

Çöplerden kağıt toplayanların partisiyiz. Onların hakkını başka kim savundu? Şuraya kaydı, buraya kaydı… Biz bir yere kaymadık. Herkesin hakkını savunan bir partisiz. Can Atalay’ın da, Sinan Ateş’in de, eşi ve çocukları öldürülen Emine Şenyaşar’ı da savunan bir partiyiz. Herkes kendi penceresinden ‘yok sağa kaydı’, ‘yok şuraya kaydı…’ Bunlar günlük kaygılarla ifade edilen düşünceler.

“Ekrem İmamoğlu önümüzdeki seçimi de kazanacaktır”

(İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamaları, genel başkan adaylığı iddialarıyla ilgili soru üzerine) “Bizim partimizde herkes cumhurbaşkanı adayı olabilir. Ekrem Bey de aday olabilir. Şirketler ayrıdır, partiler ayrıdır. Ekrem Bey neden aday olmasın, başarılı bir belediye başkanımızdır. Son seçimler biz 22 ilçeyi alabilecek potansiyele eriştik. 22 ilçe alınır ve İBB Meclisi alınır, ondan sonra sorun kalmaz. Ben asla ve asla halkın oylarıyla alınmış bir belediyeyi AK Parti’ye teslim edemem. Yani Ekrem İmamoğlu görevine devam edecektir… Düşüncemi açıkladım. Tartışma bitmiştir. Ekrem İmamoğlu önümüzdeki seçimi de kazanacaktır.

Yerel seçimlerde başarılı olacağız. AK Parti sürekli oy kaybeden bir partidir. Büyük bir başarısızlık asla yok. Uzun süredir milletvekili çıkarmadığımız yerlerden vekil çıkardık. Parti çalıştı, belli bir çizgiyi yakaladı. Başka belediyeleri de kazanacağız. Kimsenin gereksiz tartışmalarla partinin enerjisini tüketmesini istemiyorum. Tartışmaları kışkırtanlar var, o tuzağa kimsenin düşmemesini istiyorum. Partinin kurulları var. Parti Meclisi’nde MYK’da rahatlıkla tartışabiliriz. Biz tek adam partisi değiliz.

Neden Erdoğan milletvekili transferi yapabilir miyim diye çalışmaya başladı? Neden bunun altyapısını oluşturmaya başladı, neden keseyi açmaya başladı? Satılık milletvekili istemiyorum. Bir daha söylüyorum, parlamentoda onurunu haysiyetini satan milletvekili istemiyorum. Halkın oyuna sadık kalan milletvekili istiyorum. Paraya tamah edip safını değiştiren milletvekili istemiyorum. Eğer bir milletvekili safını değiştirip iktidar partisine gidiyorsa ucunda para vardır. Parayla satılan milletvekili istemiyorum.

(Yerel seçimlerde ittifak yapılacak mı?) “İttifaklar seçim dönemlerinde yapılır. Şu anda ittifak yapacak bir şey yok. Her parti ayrı. Ama genel başkanlar olarak ülke gündemiyle ilgili görüşüyoruz. O günün koşullarına göre bakacağız. Bütün belediye başkanlarımız ittifak yokmuş gibi çalışacaklar. Daha geniş kitleleri kucaklayacaklar. Hiçbirinin hakkını yemeyelim, bütün belediye başkanlarımız gerçekten bütün engellemelere rağmen başarılılar, tarih yazıyorlar. Yerel seçimlerde başarı elde edeceğiz.”

Paylaşın

“Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu Kararını Verdi” İddiası

“CHP Lideri Kılıçdaroğlu, parti yetkilileriyle görüşmelerini sürdürüyor. Önceki gün Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile görüştü. Kılıçdaroğlu bu görüşmelerinde yerel seçimler ve CHP’nin kurultay çalışmalarıyla ilgili değerlendirmeler yapıyor.

Bu değerlendirmelerden Kılıçdaroğlu’nun, İBB Başkanı İmamoğlu konusunda ‘yerel seçimlerden önce istifa edip İstanbul’u AK Parti’ye teslim etmemesi, yeniden aday olması konusunda’ ısrarcı olduğu anlaşılıyor.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamalarıyla başlayan adaylık tartışmaları Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanı Özgür Özel’le devam etmişti..

Halk TV yazarı Fikret Bila, bu kapsamda Kılıçdaroğlu’nun dün grup toplantısında yaptığı konuşmaya değindi. CHP Genel Başkanı’nın yalnızca İstanbul’un önemine dikkati çekmekle yetindiğini, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İBB’yi yeniden kazanmayı çok istediğini belirten Bila, kulislerden edindiği şu bilgileri paylaştı:

“Bu kısa değinmenin taşıdığı mesajın adresi İmamoğlu’ydu. Kılıçdaroğlu, İstanbul’un önemine vurgu yaparak İmamoğlu’na bir kez daha ‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yeniden aday ol’ demiş oldu.

Kılıçdaroğlu’nun bu önerisini ikili görüşmesinde de İmamoğlu’na doğrudan söylediğini daha önce bu köşede ifade etmiştim.

Kılıçdaroğlu, parti yetkilileriyle görüşmelerini sürdürüyor. Önceki gün de Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile görüştü. Bugün il başkanlarıyla görüşecek. Belediye başkanlarıyla toplu bir görüşme yapması da gündemde.

Kılıçdaroğlu bu görüşmelerinde yerel seçimler ve CHP’nin kurultay çalışmalarıyla ilgili değerlendirmeler yapıyor.

‘Kararlı görünüyor’

Bu değerlendirmelerden Kılıçdaroğlu’nun, İmamoğlu konusunda ‘yerel seçimlerden önce istifa edip İstanbul’u AK Parti’ye teslim etmemesi, yeniden aday olması konusunda’ ısrarcı olduğu anlaşılıyor.

Kılıçdaroğlu bu konuda kararlı görünüyor.

CHP Lideri’nin, İmamoğlu’nun İstanbul’a yeniden aday olması, CHP’nin belediye meclisi çoğunluğunu da alacak şekilde bir seçim zaferi kazanmasının önceliği olduğunu parti yöneticileri ve belediye başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde sık sık vurguladığı belirtiliyor.

İmamoğlu’nun eğer genel başkanlığa aday olmak istiyorsa bunu İstanbul’da yakalayacağı bir başarı üzerine kurmasının daha doğru olacağını ifade ettiği; böyle bir başarıdan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı meclis çoğunluğuna dayanarak İstanbul’da ilçe belediye başkanlarından birine bırakmasının en doğru yol olacağı görüşünü savunduğu da kaydediliyor.

Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’yla ilgili kararı böyle. (…)”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu partisinin il başkanlarıyla bir araya geldi

Öte yandan CHP İl Başkanları, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplandı. Parti genel merkezindeki toplantı, saat 12.45’te Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Basına kapalı toplantıda, “CHP’de değişim” çağrıları ve Kurultay takvimi ele alınacak, seçim sonrası değerlendirme yapılacak. CHP’nin bazı il başkanları, toplantı öncesi parti genel merkez binasına girerken basın mensuplarına gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

CHP Karabük İl Başkanı Vedat Yaşar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Genel Başkan düzeyinde bir değişim olabilir” açıklamasının hatırlatılması üzerine, “O, Sayın İmamoğlu’nun kendi fikri ama bizlerde değişim yeri delegeler ve kurultaydır. Burada delegelerimiz nasıl bir karar verir, o şekilde hareket edilir” dedi.

CHP Kütahya İl Başkanı Zeliha Aksaz Şahbaz ise “Cumhuriyet Halk Partisi köklü bir parti. Yüzyıllık bir partiyiz, geleneği olan bir partiyiz. Cumhuriyet Halk Partisinde bir değişim olacaksa bu örgütlerinde, partinin yetkili kurullarında tartışılır, konuşulur ve partimizin aklıyla vicdanıyla bir karara varılır. Medya önünde partinin tartıştırılmasını doğru bulmuyorum. Açıkçası bunun hem partimize hem de ülkemize zarar vereceğini düşünüyorum. Onun için medya üzerindeki tartışmaları doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum” dedi.

Paylaşın

Millet İttifak’ı Ortağı Gelecek Partisi’nden Kılıçdaroğlu’na Destek

Yerel seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan Gelecek Partili Selçuk Özdağ, “Ben Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimlere girilmesi gerektiğini ve herkesin bulunduğu konumlarını güçlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum” dedi ve ekledi:

Bu isimler bir marka. Yerel yönetimler çok önemli. Yani burada 3 yıl olmuş olsaydı, derdik burada bir yarış olabilir. Ama bu partilerde ciddi şekilde problemler getirir. O nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’nu yakınen tanıdım. Gördüğüm şu: Beyefendi, sabırlı.. Herkese şunu tavsiye edebilirim.”

Özdağ, açıklamasının devamında, “Siyasette yenilenin üzerine çok kişi gider, yenseydi şu an asrın kahramanı olacaktı. Ama olmadı. Olmayınca da böyle oluyor zaten. Ama gördüğüm şu ki: Bunu konuşanlar önce kendilerine bakmaları lazım” ifadelerini kullandı.

Millet İttifak’ı ortağı Gelecek Partisi’nden ise Kemal Kılıçdaroğlu’na destek geldi. Gelecek Partisi Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, Sözcü TV’de gazeteci Saygı Öztürk ve Deniz Zeyrek’in sorularını yanıtladı.

Seçim sonuçlarını değerlendiren Özdağ, seçimi kaybettiklerini ancak aynı zamanda da kazandıklarını vurguladı. Yerel seçimler için partilerin hazırlanmaya başlamalarını vurgulayan Özdağ, CHP’nin seçimlere Kemal Kılıçdaroğlu ile girmesini istediğini söyledi.

Özdağ şu ifadeleri kullandı:

“Ben Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimlere girilmesi gerektiğini ve herkesin bulunduğu konumlarını güçlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu isimler bir marka. Yerel yönetimler çok önemli. Yani burada 3 yıl olmuş olsaydı, derdik burada bir yarış olabilir. Ama bu partilerde ciddi şekilde problemler getirir.

O nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’nu yakınen tanıdım. Gördüğüm şu: Beyefendi, sabırlı.. Herkese şunu tavsiye edebilirim. Siyasette yenilenin üzerine çok kişi gider, yenseydi şu an asrın kahramanı olacaktı. Ama olmadı. Olmayınca da böyle oluyor zaten. Ama gördüğüm şu ki: Bunu konuşanlar önce kendilerine bakmaları lazım.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan “Genel Başkanlığa” Devam Mesajı

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Hiçbirimizin, hiçbir CHP’linin umutsuzluğa kapılma hakkı da yetkisi de yoktur. En zor koşullarda Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak bizim görevimizdir, tarihin bize yüklediği bir görevdir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Açık ve net söylüyorum değil altılı masa, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16’lı masa kuracağım. Yeter ki Türkiye’yi aydınlığa çıkaralım. Bu Düyun-u Umumiye kabinesini mutlaka ama mutlaka göndereceğiz, bunun onuru 25 milyon kişiye ait olacak.”

Konuşmasında, bugün açıklanan yeni asgari ücrete de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, asgari ücretin en az 15 bin lira seviyesinde olmasının gerektiğini söyledi ve ekledi:

“Beni şaşırtan Türk-İş başkanının buna hiç itiraz etmemesi. Makul diyor. Aynı Türk-İş’in yaptığı başka bir açıklama var; Bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 13 bin 430 TL. Siz buna itiraz etmeyeceksiniz. Bu doğru değil. İşçinin hakkını ve hukukunu korumak sendikanın görevidir. Sendika iradesini Saray’a ipotek etmişse, sendika olmaktan çıkar. Hukuktaki adı ‘Sarı sendikalık’tır.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:

“Biz CHP olarak elbette ki her soruna değiniyoruz ve nasıl çözülmesi gerektiği yönünde düşünlerimizi ifade ediyoruz. Başlangıcı üzüntülü bir haberle yapalım. Kenan Nuhut, önemli bir sporcuydu, yol arkadaşımızdı. Ağır bir hastalığı uzun süre yaşadı, sonunda onu sonsuzluğa uğurladık. Yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Allah rahmet eylesin.

Bir deprem felaketi yaşadık. 11 ilimizde büyük acılar yaşatan ve hepimizin yüreğini oraya taşıyan bir deprem felaketi yaşadık 50 binin üzerinde insanımız hayatını kaybetti. Yaralılar var. Kolunu, bacağını kaybedenler var. Hala yaraların sarılmadığını hepimiz biliyoruz ama yüreğimiz hala o bölgede. O insanların bu ülkede huzur içinde yaşamaları için, acılarının en azından giderilmesi için hepimize düşen görevler var. Depremden hemen sonra bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıktı. O bölgede evi, iş yeri yıkılan insanlarımızın doğalgaz ve elektrik borçlarının silinmesi yönünde. Aradan bir süre geçti.

Evi yıkılmayan ama kısmen oturulabilen durumda olan pek çok depremzedeye faturalar gelmeye başladı. Depremi yaşayan, o büyük travmayı yaşayan insanlara en azından 85 milyon olarak katkı vermek istedik. Kampanyalar açtık, belediye başkanlarımız o bölgelere gittiler. Şimdi bu faturaların gelmesi doğru değil. En azından yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki en azından evlerin faturalarını bizler ödeyebiliriz. “Paramız yok” diyecekler. Hayır efendim paramız var. Depremden hemen sonra bir kampanya açıldı. “Türkiye Tek Yürek” kampanyası 213 televizyonda ve 512 radyoya yayınlandı. Herkes katkı vermeye çalıştı. Taahhüt edilen para 115 milyar 146 milyon 528 bin lira.

Bende bir aylığımı hemen ertesi hafta götürdük. 115 milyar liranın 74 milyar lirası yatırılıyor, 41 milyar lirası hiç yatırılmadı. Kim bu parayı ödemeyenler? Ben taahhüt ettiğim parayı ben ödemeseydim şimdi bütün havuz medyası aylarca yayın yapardı. Acaba bu paraları ödemeyenler beşli çeteler mi, yandaşlar mı? Nerede bu paralar? Kim ödemedi? Belediyelerden şu anda kesintiler biraz daha arttı. İller Bankası parayı kesiyor. En azından deprem bölgesindeki belediyelerin parasını kesmeyin.

Sinan Aygül, Tatvan Belediyesi’ndeki bir olayı gündeme getiriyor. Bu gazeteci arkadaşlarımız bölgedeki tüm yolsuzluk haberlerini yapan yürekli bir gazeteci. Belediye Başkanının korumaları tarafından linç edildi. Kendisini aradım, geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Hukuk desteğini her ortamda, her zaman verebileceğimizi aktardım.

Geçen hafta söz etmiştim. Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir vatandaşı milletvekili olmak isterse kuralları var, yasaları var. Başvurusunu yapar, YSK onaylar, onayladıktan sonra seçime girer. Tutuklu bir arkadaşımız var. TBMM’nin 600 milletvekilinden birisi, Can Atalay tutuklu. Seçimi kazandı, mazbatasını da aldı. Parlamentoya gelip yemin edemiyor. Anayasaya aykırı, demokrasiye aykırı. Sayın Numan Kurtulmuş, asıl sorumlu sensin. Onu oradan çıkaracaksın, gelecek ve yeminini edecek.

Bir gazete nasıl olur da 3 milyon liraya yakın bir reklamı verir Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilmesin diye. Yeni Şafak’tan bahsediyorum. Hangi şafak, hangi yenilik, hangi ahlaki değerler? Sen gazetesin beni övmek zorunda değilsin ama objektif olmak zorundasın. Kalemini, iradeni saraya ipotek etmemek zorundasın. Facebook hesaplarından 3 milyon liraya yakın bir para harcıyor.

Benim için, benim seçilmemem için harcıyor. Bu nasıl bir gazetecilik, ahlak anlayışıdır? 3 milyon lirayı nereden buldun sen, kim verdi sana parayı. Maliye Bakanına çağrı yapıyorum. Dürüst, ahlaklı bir insansan o 3 milyon lirayı inceleyeceksin. Hakarete varan bir sürü laflar var. Dava açacağım. Geçen hafta kalemini satan gazeteciler demiştim. Bazı gazeteciler çok sert bir ifade olduğunu söylemişlerdi. Doğrudur, belki öyle bir ifade kullanmasam da olurdu. Ama iradesini saraya satan gazeteci varsa eleştirmek benim hakkımdır.

İstanbul, bizim içinde, Türkiye içinde, dünya içinde önemli bir merkezdir. Erdoğan boşuna “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” demiyordu. Evet, oylarını 2002’deki rakamlara indirdik. Ne olursa olsun, hala “Ben İstanbul’u nasıl alabilirim, rantından nasıl faydalanabilirim” arayışı içinde. Belki unuttuk, telefon edip İstanbul’un kupon arazilerini benim bilgim dışında satamazsın diyen oydu. İstanbul’un kupon arazilerinin Erdoğan ile ne ilgisi var diyeceksin? Haramzadeler doymazlar.

İstanbul’da Ekrem başkan kazandıktan sonra bir miting yaptık. Bir işçi bana “İlk kez İBB bizi toplayıp bir mitinge götürmedi” diye mesaj atmıştı. “İstanbul’a ihanet ettik” diye kendi itirafı var. Demek ki ihanete doymamış olacak ki ihanete devam etmek istiyorum diyor. Aç tavuk kendisini buğday ambarında görürmüş. Sultanahmet Camii’nin o görkemli yapısını bile ranta teslim ettiler. Gökdelenler, milyonluk dairelere, beşli çeteler, uyuşturucu baronları. Bütün bunların tamamının İstanbul’da yaşandığını biliyoruz. Şimdi İstanbul’a kabus gibi çöken baronlardan temizlemeye çalışıyoruz.

Ekonomide halkın ne kadar zor durumda olduğunu hepimiz biliyorum. Asgari ücret 11 bin 402 lira oldu. Beni şaşırtan Türk-İş başkanının buna hiç itiraz etmemesi. Aynı Türk-İş’in yaptığı bir açıklama var. “Bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 13 bin 439 lira” diye. İşçinin hakkını ve hukukunu korumak sendikanın görevidir. Eğer sendika iradesini saraya ipotek etmişse sendikacı olmaktan çıkar. Makulü 15 bin lira civarındadır. Bu da kabul görmedi. İşçinin hakkını ve hukukunu savunmak yine bize düştü.

“Bir beka sorunumuz var” derler, hatta bazen “Kılıçdaroğlu bir beka sorunudur” derler. Beka nedir? İç tehditler, dış tehditler, anayasal düzen bunlar bekadır. Devlet koruyucu olacak. Türkiye’de bir beka sorunu var mı? Evet, var. Özellikle son cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy veren vatandaşlarıma seslenmek istiyorum. Türkiye’nin gerçek anlamda bir beka sorunu vardır. 1. Eğer devleti yöneten kişi mal varlığı dolayısıyla teslim alınmışsa, eleştirilere tek cümle kuramıyorsa o teslim alınmış kişidir. O kişi devletin en tepesindeyse Türkiye için bir beka sorunudur. 2. Gazi Mustafa Kemal’in iki temel ilkesi vardır. Siyasi bağımsızlık ve ekonomik bağımsızlık. Eğer ekonomik olarak birilerine bağımlıysanız, Türkiye’yi birilerine teslim etmişseniz beka sorunudur. 3. Türkiye’nin iradesi satıldı.

İstanbul’da bir cinayet işlendi. Kaşıkçı cinayeti. Eğer bu ülke bağımsızsa ve gerçekten saygın bir ülkeyse cinayet burada işlendiyse davanın burada görülmesi gerekir. Ama bu yapılmadı. Para için Türkiye’nin, yargının iradesi satıldı. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iradesini satmıştır. Şimdi “Dava açacağım” diyecektir. Açmazsanız namertsiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne zamandan beri dilenci durumuna düştü? İşte bu beka sorunudur. Türkiye ilk kez tarihinde bu kadar açık ve net bir beka sorunu yaşıyor. Öyle bir teslim alınmış ki “BOP’un eşbaşkanıyım” dedi. Emevi camiisinde namaz kılacaktı, milyonlarca Suriyeli geldi. Sınır diye bir şey kalmadı. Hangi ülke bu pozisyonda? Devletin iradesini sattılar. 85 milyonun iradesini sattılar. Elin oğlu rahat etsin diye, bütün sıkıntı bizim başımıza yıkıldı. Beyleri borçlandırdılar, teslim aldılar. Beka sorunu budur işte.

Bugün aynı zamanda Dünya Mülteci Günü. Avrupalılar rahat etsin diye bütün sıkıntıyı biz çekiyoruz. Niye kan dökülürken sesiniz çıkmadı? Demokgrafik yapımız değişiyor. Diyorlar ya “Biz milliyetçiyiz” diye. Hepsi palavra. Türkçe bilmeyen adama vatandaşlık veriyorsunuz, para için. Bu gelip oy kullanıyor. Bir ülkenin itibarı bu kadar mı ayaklar altına alınır? Bütün dünya bize gülüyor. Artık bu ülkenin, ülkeye ihanet edenlerden kurtulması lazım.

Seçimler bitti. Ne yapacaklar? Uyuşturucu baronları zaten yerlerinde. Türkiye’de hesaplaşıyorlar. Bir de uluslararası tefeciler var. Onlar Türkiye’ye para vermiyorlar, faiz düşük diyorlar. “Faizi yükselteceksin” diyorlar. Erdoğan, “Nas, Allah, Peygamber” demiş “Faiz haramdır” demiş. Nasıl yükseltecek? Tükürdüğünü nasıl yalayacak? “Sen yapma, sana bir tane Maliye Bakanı bulalım, onu getir” dediler. “Merkez Bankası’na da buluruz, ABD’de var bu işleri yapan onu da getiririz” dediler. “Şimdi yerel seçimlere kadar ufak ufak arttırın, ondan sonra dolar bazında yüzde 40 olmazsa parayı getirmeyiz” dediler.

Şimdi buradan Erdoğan’a oy veren bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Dünyada hangi devlet dolar bazında yüzde 40 faiz verir? Verecekler, göreceksiniz. İşte bu beka sorunudur. Tefeciler, “Bizim söylediklerimizi getireceksin. Onlar bize güven veriyor. Biz dolar bazında yüzde 40 faiz alacağız” diyorlar. E Nas? O dünde kaldı. E din, iman? O da dünde kaldı. E ahlak? O da dünde kaldı. Hayatımda bu kadar ahlaksız bir siyaset, Türkiye’ye ihanet eden böyle bir siyaset hiç görmedim. CHP’nin yoğunlaşması gereken alan budur. Türkiye ciddi bir beka sorunu yaşıyor. Nasıl Milli Kurtuluş Savaşı sonrası Kuvâ-yi Milliyeciler bu partiyi kurduysa, aynı noktadayız. Bu Düyun-u Umumiye hükümetini ne yapıp yapıp göndereceğiz.

Hiçbirimizin, hiçbir CHP’linin umutsuzluğa kapılma hakkı da yetkisi de yoktur. En zor koşullarda Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak bizim görevimizdir, tarihin bize yüklediği bir görevdir. Açık ve net söylüyorum değil altılı masa, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16’lı masa kuracağım. Yeter ki Türkiye’yi aydınlığa çıkaralım. Bu Düyun-u Umumiye kabinesini mutlaka ama mutlaka göndereceğiz, bunun onuru 25 milyon kişiye ait olacak.”

Paylaşın

CHP’de “Değişim” İçin Altın Formül Aranıyor

14 ve 28 Mayıs seçimlerinde hedeflenen sonuçların alınmadığı Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevini sürdürüp sürdürmeyeceği merak edilirken, “değişim” için altın bir formül aranıyor.

halktv.com.tr yazarı İsmail Küçükkaya, bugünkü yazısında “CHP kendisine yeni bir yol arıyor. İlk hedef yerel seçimler. Ve sonrası… Bu amaca ulaşmak için atılması gereken adımlar var. Parti yenilenmek durumunda. Gençleşmek ve güç depolamak zorunda. Bu gerçeği olayın içindeki tüm aktörler görüyor ve kabul ediyor” dedi.

İsmail Küçükkaya “Yol haritası” başlıklı yazısına şöyle devam etti:

Çok bilinmeyenli denklem içinde
Altın bir formül aranıyor.
Bir yol haritası çizilecek. Kazasız belasız menzile götürecek bir güzergah.
Ya birleşe birleşe kazanacaklar.
Ya da ayrışa ayrışa hepsi kaybedecek. CHP de.

Kavgalı, gürültülü, çekişmeli bir kongrede kim kazanırsa kazansın bu bir başarı olmayacak. Bunun yerine ‘BÜYÜK DEĞİŞİM UZLAŞMASI’ gerçekleştirirlerse bu hepsi için başarı olacak.

Kılıçdaroğlu bir daha hiç bir yere aday olmayacağını açıkladı. Bu önemli. Unutulmasın.

Şöyle bir formülü hayata geçirmeye çalışıyorlar;

Kılıçdaroğlu yerel seçime kadar partinin başında kalsın ve dönüşümün liderliğini yapsın.
İmamoğlu İstanbul seçimlerine hazırlansın, seçimi kazansın ve belediye meclisinde çoğunluğu da elde etsin.
Özgür Özel başta tüm aktörler partinin yerel seçimlere hasarsız girmesini sağlarken, bir yandan da değişim, dönüşüm, yenilenme taleplerini yerine getirsin.

Burada sakınacak hatalar var

Kılıçdaroğlu ben bu delege yapısıyla kongreyi kazanırım diye düşünürse kazansa bile kaybeder.
Delege iktidar ister. Kılıçdaroğlu’nu kurultayda yeneriz diye düşünmek büyük politik hata olur.
İmamoğlu belediyenin anahtarını seçimden önce ak partiye teslim ederse en büyük stratejik yanlışını yapmış olur.
Bütün aktörler için hiçbir şey olmamış gibi davranmak affedilmez ve telafisi imkansız hata olur.

CHP’de durum ana hatlarıyla böyle. Bugün veya yarın; en geç bir hafta içinde ne olacağını öğreneceğiz. Kılıçdaroğlu düşünüyor. Konuşacak.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu İle Görüşmesini Anlattı: Tavsiyeleri Oldu

Kemal Kılıçdaroğlu ile gerçekleştirdiği görüşmenin detaylarını anlatan Özgür Özel, “Genel Başkan’la benim açıklamamdan sonra bir araya geldik ve geçmişte olduğu gibi son derece samimi, son derece yapıcı ve birbirine saygılı bir çerçevede geçti görüşme. Ne Genel Başkan’da bir kırgınlık var ne bende. Açıklamalarımın ertesi günü baş başa haftalık görüşmemizi yaptık. Bu meseleye ilişkin güvensizlik, saygısızlık, etik olmama gibi bir çıkarımı yok.” dedi.

Görüşmenin son derece yapıcı olduğunu belirten Özel, “Sitem eden bir noktada değildi. Ama beni koruyan ve kollayan bir tutumu vardı. Bu süreçte neleri yapmamın doğru, neleri yapmamın yanlış olabileceğine dair yapıcı uyarıları oldu. Bunun “adaylığımı destekliyor, akıl verdi” gibi anlaşılmasından korkarım. Herhangi bir başka arkadaşımız, benim gibi bir açıklama yapsa ondan da esirgemeyeceği, tecrübesine dayanan birtakım tavsiyeleri oldu” ifadelerini kullandı.

Kurultay sürecinin ardından “Üstüme düşeni yaparım” diyen CHP Grup Başkanı ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile gerçekleştirdiği görüşmenin detaylarını anlattı.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar‘a konuşan Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçmenin yazdığı mektubu iyi okuması gerektiğini düşünüyorum. Bizim şu mesajı almamız gerekiyor: Aynı şeyleri tekrar ederek aynı sonucu alamazsınız ve bunun için değişmeniz lazım. Burada sakıncalı gördüğüm şey değişimi sadece kişilere indirgemek. Partideki yapısal sorunlara, partinin siyasette nereye konumlandığına, kendini nasıl tarif ettiğine doğru bakmamız lazım” dedi.

“2018’den bu yana yürütülen ittifak siyasetini, buna verilen büyük emeği, Türkiye’nin neredeyse yarısını barıştırmış, kucaklaştırmış olmasının kazanımlarını önemsiyorum” diyen Özel, şunları söyledi:

“Ama bunun yanında Cumhuriyet Halk Partisi’nin sol, sosyal demokrat kimliğini unutmaması ve bunu doğru tarif etmesi gerekiyor. Kendisinden daha solda olanlarla, kendisinin durduğu yer açısından da kıymetli olan yapılarla temastan kaçmaması gerekiyor. Toplumun ezilen kesimlerini, kimsenin sahip çıkmadığı kesimlerini, toplumun sadece oy almak için yönelilen ve sonra unutulan kesimlerini sahiplenmek gerekiyor. Buradan örgütlenmeye başlamak gerekiyor. Elbette tersane işçileri, elbette madenciler, elbette tarım işçileri önemli, bunları asla ihmal edemeyiz. Ama bunlarla birlikte motokuryeleri, beyaz yakalıları, mavi yakalıları, gri yakalıları, plazada emeği sömürülenleri görmek gerekiyor.”

Adaylık ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Özel, şunları söyledi: “Ben geçen sene grup başkanvekiliyken böyle bir şey olsaydı zaten adaylıkla ilgili böyle bir açıklama yapmazdım. Çünkü Grup Başkanvekiliydim, Genel Başkanımın Meclis’teki vekiliydim. Ben bugün grup başkanıyım ve ne Anayasa ne iç tüzük ne de parti tüzüğümüz Grup Başkanı’nı Genel Başkan’ın vekili olarak tarif etmiyor. O, Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekili olmayan ilk Genel Başkanı, ben de Genel Başkan olmayan ilk Grup Başkanıyım. Vekaletini yürütürken aday oldu tartışmaları teknik gerçeklikten yoksun.”

“Tavsiyeleri oldu”

Özel, şunları söyledi: “Ancak meseleye “yıllarca vekaletini yürüttüğü, kendisine çok güvenen birisine karşı aday oluyor” diye bakıyorlarsa ben sadece şunu söylüyorum, Genel Başkan’la benim açıklamamdan sonra bir araya geldik ve geçmişte olduğu gibi son derece samimi, son derece yapıcı ve birbirine saygılı bir çerçevede geçti görüşme. Ne Genel Başkan’da bir kırgınlık var ne bende. Açıklamalarımın ertesi günü baş başa haftalık görüşmemizi yaptık. Bu meseleye ilişkin güvensizlik, saygısızlık, etik olmama gibi bir çıkarımı yok.”

Görüşmenin son derece yapıcı olduğunu belirten Özel, “Sitem eden bir noktada değildi. Ama beni koruyan ve kollayan bir tutumu vardı. Bu süreçte neleri yapmamın doğru, neleri yapmamın yanlış olabileceğine dair yapıcı uyarıları oldu. Bunun “adaylığımı destekliyor, akıl verdi” gibi anlaşılmasından korkarım. Herhangi bir başka arkadaşımız, benim gibi bir açıklama yapsa ondan da esirgemeyeceği, tecrübesine dayanan birtakım tavsiyeleri oldu” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’yla Görüşen İmamoğlu: Değişim Yönündeki Parametreleri Paylaştım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Düşüncelerimi, değişim yönündeki parametreleri, neler olması noktasındaki aşamaları yine kendisiyle paylaştım” dedi ve ekledi:

“Çok makul, çok güzel, çok değerli hatta pozitif anlamda uzlaşı sonucuyla toparlanan bir buluşmayı yaptık kendileriyle. Tabii ki bunun bir zaman dilimi vardır. Benim bu sohbetten değişim ve dönüşüm adına aktarabileceğim şimdilik bu kadar.”

İmamoğlu, bu sürecin kıymetli olduğunu belirterek, “Ele alınması gereken ve kamuoyuna hissettirilmesi gereken tarafları oldukça fazladır. Şu anda yapılan hamlelerin, toplum için yeterli gelmediğini biliyoruz. Bu yeterli gelmeyen ama yeterli olması için yapılması gerekenlerle ilgili tüm fikirlerimi, süreçleri kendisiyle paylaştım” ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin Londra’dan İstanbul’a getirdiği Fatih Sultan Mehmet’in madalyonunun, Panorama 1453 Tarih Müzesi’nde sergilenmeye başlamasına dair törende konuştu.

İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile görüşmesine ilişkin, “Şu anda yapılan hamlelerin, toplum için yeterli gelmediğini biliyoruz. Bu yeterli gelmeyen ama yeterli olması için yapılması gerekenlerle ilgili tüm fikirlerimi, süreçleri kendisiyle paylaştım” dedi.

İmamoğlu, bu konudaki sorular üzerine şu açıklamayı yaptı: “Elbette seçimi kaybettik. İki kere iki dört. Dolayısıyla Millet İttifakı olarak başta Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere hepimizin bunun içinde en önde tabii orada 6 parti var, onun lideri var, yöneticileri var ama aynı zamanda biz varız. Etkin belediye başkanları var.

Her birimiz şapkamızı önümüze koyacağız, oturacağız, düşüneceğiz. Ortak akılla, doğru kararlar alacağız. Bu doğru kararlar almanın içerisinde en önemli aktör, en önemli kurum Cumhuriyet Halk Partisidir.

Cumhuriyet Halk Partisi, ittifaka liderlik ettiği gibi bugün de değişime ve dönüşüme liderlik etmek, öncü hareketleri, hamleleri yapmak zorundadır. Bunun da adresi Cumhuriyet Halk Partisi olduğuna göre o adresin ana noktası da elbette benim çok kıymetli Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur.”

“Değişim yönündeki parametreleri paylaştım”

İmamoğlu, bu bakımdan seçimin ilk gününden itibaren Kılıçdaroğlu ile telefonla yazışarak ve baş başa konuşarak defalarca sohbetleri ve paylaşımlarının olduğunu söyledi:

“Çarşamba günü yaptığımız buluşma da elbette ki yine benim kendilerine birtakım hatırlatmalarım, önerilerim ve yazılarım doğrultusundaki talebimden ötürü bir araya geldik. Düşüncelerimi, değişim yönündeki parametreleri, neler olması noktasındaki aşamaları yine kendisiyle paylaştım. Çok makul, çok güzel, çok değerli hatta pozitif anlamda uzlaşı sonucuyla toparlanan bir buluşmayı yaptık kendileriyle. Tabii ki bunun bir zaman dilimi vardır. Benim bu sohbetten değişim ve dönüşüm adına aktarabileceğim şimdilik bu kadar.”

İmamoğlu, bu sürecin kıymetli olduğunu belirterek, “Ele alınması gereken ve kamuoyuna hissettirilmesi gereken tarafları oldukça fazladır. Şu anda yapılan hamlelerin, toplum için yeterli gelmediğini biliyoruz. Bu yeterli gelmeyen ama yeterli olması için yapılması gerekenlerle ilgili tüm fikirlerimi, süreçleri kendisiyle paylaştım” dedi.

Parti içindeki meseleleri ve süreçleri bu seviyenin daha ötesinde paylaşmayı doğru bulmadığını belirten İmamoğlu, bu bahsedilen sorunların içerisinde kamuoyunun bilmesi gereken kısımların da olduğunu anlattı:

“O kısımlarla ilgili ve nasıl olması gerektiği konusunda Genel Başkanımızın, umuyorum ki bayram öncesi yapabileceği bazı aktarımlar sonrasında belki farklı bir ortam, farklı bir buluşma ya da bireysel olarak benim de kamuoyunu bilgilendireceğim tarafları olabilecektir. Şimdilik Sayın Genel Başkanımla çok saygın, çok özenli ve çok değerli buluşmalarımızı sonuçlandırdık.

Bu aşamadan sonra umuyorum ülkemizin önünü açacak, muhalefetin yeniden güçlenmesini sağlayacak, Cumhuriyet Halk Partisinin daha güçlü bir şekilde süreci tasarlayacağı, hem yerel yönetime, yerel yönetim seçimlerine, yerel seçimlere dönük en güçlü şekilde sadece İstanbul değil, Türkiye’nin her sathında en güçlü ve en iddialı şekilde girmesini sağlayacak.”

Paylaşın

“Kemal Kılıçdaroğlu İle Ekrem İmamoğlu Anlaştı” İddiası

14 ve 28 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından ‘değişim’ seslerinin yükseldiği Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı İmamoğlu’nun üçüncü görüşmede uzlaşmaya vardığı öne sürüldü.

Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir yol haritası hazırlamaya başladığı iddia edildi.

Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu görüşmesini kaleme alan gazeteci Fikret Bila, “Bu görüşmede bir uzlaşmaya ve sürecin birlikte yürütülmesi kararına varıldığını, İmamoğlu’nun bu konuda bir ‘yol haritası’ belirlemek üzere bir çalışma yapacağını ve çalışma tamamlandıktan sonra yeniden Kılıçdaroğlu’yla bir araya geleceğini söyleyebiliriz” diye yazdı.

halktv.com.tr yazarı Fikret Bila yazısında şunları söyledi:

“Çankaya Belediyesi’ne ait Ahlatlıbel tesislerinde yapılan görüşmede Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’na yaptığı önerinin çerçevesini özetle şöyle çizebiliriz:

‘Belediye başkanlığından ayrılmanız, yerel seçim öncesinde İstanbul’u AK Parti’ye bırakmanız yanlış olur. Seçmenden de tepki görürüz. Siz yerel seçimlerde İstanbul için yeniden aday olun. İstanbul’u kazanmamız yerel seçimler için çok önemli. Ben demokratik bir kurultay zemini hazırlayacağım.’

İmamoğlu’nun da, Kılıçdaroğlu’nun önerisi doğrultusunda bir yol haritası belirlemek üzere çalışma yapacağı ve çalışma tamamlandıktan sonra kendisine sunacağı yanıtını verdiğini söyleyebiliriz.

İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’yla görüşmek üzere Ankara’ya gelmeden önce İstanbul ilçe belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıdaki yaklaşımı da önem taşıyor. İmamoğlu’nun, bu toplantıda, ‘Ben Genel Başkanımız aleyhine bir hareket içinde bulunmam. Kılıçdaroğlu’na karşı imza toplamak gibi bir girişimde de bulunmam’ şeklinde özetlenebilecek değerlendirmesinin Genel Merkez’de memnuniyetle karşılandığını da kayda geçirelim.”

Paylaşın