CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Türkiye’yi Aydınlığa Çıkarırız

Tele-1 dayanışma gecesi etkinliğinde konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Hiç kimse bizi yıldıramaz. İnandığımız yolda ve inandığımız davada azimli ve kararlı yürürsek, birlikteliğimizi bozmazsak ve biz birlikte olduğumuz çemberi büyütürsek Türkiye’yi aydınlığa çıkarırız” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Düşünce özgürlüğüne tahammül edemeyenler; radyolara, televizyonlara, gazetelere yani medyaya baskı yapanlar aslında dünyanın en büyük korkaklarıdır çünkü korkak olmasalar düşünce ışığından korkmazlar. O nedenle baskı yapacaklardır ama baskılara karşı direneceğiz, baskılara karşı daha güçlü olacağız.”

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Umutsuzluğu zihninde taşıyan insanların bir gelecek hayali yoktur. Umutsuzluğu yenmek her aydının ve bu ülkenin yaşayan ve özgürlük isteyen herkesin temel hedefi olmalıdır. Bizler mücadelemizi ve meşalemizi büyüttüğümüz sürece göreceksiniz, bütün zorlukları hep birlikte yeneceğiz. Feriştahları gelse bize bir geri adım attırmayacaklardır. Bu konuda kararlıyız ve gücümüzü de sizden yani halktan alıyoruz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde 83 gündür tutuklu bulunan Tele1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ için düzenlenen dayanışma gecesine katıldı. Kılıçdaroğlu, dayanışma gecesinde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bir ülkeyi ileriye taşıyan o ülkenin aydınlarıdır. O ülkenin aydınları ellerindeki meşaleyle toplumları aydınlatırlar ama aydınların bu tarihsel sorumluluğun yanında ciddi zorlukları da vardır çünkü aydınlanmaya karşı olanlar önce o ülkenin aydınlarını yok etmek isterler. O nedenle Merdan Yanardağ içeride, o nedenle milletvekili içeride, o nedenle aydınlarla beraber geçmişte bu ülkenin aydınlığı için mücadele edenler de içeride; gazeteciler içeride, avukatlar içeride, 80 yaşını aşkın generaller içeride.

Dolayısıyla hep beraber mücadeleyi sürdüreceğiz. Mücadelenin koçbaşlığını bu ülkenin aydınları ve bu ülkenin gençleri, bu ülkenin kadınları yapacak. Siyaset kurumunun da burada ciddi sorumluluğu var ve yükümlülükleri var ama hiç unutulmaması gereken temel bir kural var, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmadığımız sürece bize bir gelecek ufku yoktur. Geleceği yakalamanın yolu da dirençle çalışmaktır. Bütün baskılara direnmektir, bütün baskıları yok etmektir ve ülkenin aydınlığa çıkması için beraber ve birlikte mücadele etmektir. Zor bir süreçten geçtiğimizi biliyorum. Dışarıdaymışız gibi görünmekle beraber aslında hepimiz yarı açık bir cezaevindeyiz.

Yazarların bile rahatlıkla yazamadığı, resimlerin bile, karikatürlerin bile rahat çizilemediği bir ortamdayız. Yarı açık cezaevinde olmakla kapalı cezaevinde olmak arasında çok büyük bir farklılık yok ama bu ülkenin aydınları, bu ülkenin siyasetçileri karanlığa karşı mücadele ederlerse her türlü karanlığı yener ve ellerindeki meşaleyle toplumu, zihinlerimizi, düşüncelerimizi aydınlatırlar. Aydınların böyle bir sorumluluğu var. Bu aydınlardan birisi de Merdan Yanardağ.

Hiç kimse bizi yıldıramaz. İnandığımız yolda ve inandığımız davada azimli ve kararlı yürürsek, birlikteliğimizi bozmazsak ve biz birlikte olduğumuz çemberi büyütürsek Türkiye’yi aydınlığa çıkarırız. Düşünce özgürlüğüne tahammül edemeyenler; radyolara, televizyonlara, gazetelere yani medyaya baskı yapanlar aslında dünyanın en büyük korkaklarıdır çünkü korkak olmasalar düşünce ışığından korkmazlar.

O nedenle baskı yapacaklardır ama baskılara karşı direneceğiz, baskılara karşı daha güçlü olacağız. Umutsuzluğu zihninde taşıyan insanların bir gelecek hayali yoktur. Umutsuzluğu yenmek her aydının ve bu ülkenin yaşayan ve özgürlük isteyen herkesin temel hedefi olmalıdır. Bizler mücadelemizi ve meşalemizi büyüttüğümüz sürece göreceksiniz, bütün zorlukları hep birlikte yeneceğiz. Feriştahları gelse bize bir geri adım attırmayacaklardır. Bu konuda kararlıyız ve gücümüzü de sizden yani halktan alıyoruz.

Anayasa der ki, ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ bu kadar açık. Ama bu ülkede basının, radyoların, televizyonların özgürce yayın yaptığını kim söyleyebilir. Var olan kurumlar bir anlamda infaz kurumları olarak görevlerini yapıyorlar. Yargı, yargı olmaktan çıkmış. Bu konuda bugüne kadar tanık olmadığımız pek çok yolsuzluklara yargıçların ve savcıların nasıl dahil olduğunu görüyoruz, hak arayanların nasıl mağdur edildiğini görüyoruz, eşi ve iki çocuğu öldürülen bir annenin adalet arayışına hep beraber tanık oluyoruz. Bizler yani bu ülkenin aydınları ve siyasetçileri asla geri adım atmayacağız.

Böyle bir amacımız, böyle bir düşüncemiz asla ve asla olmayacaktır. Bedel mi ödemek? O bedeli ödemeye her zaman hazırız, her zaman hazır olacağız. Yeter ki bu ülkenin insanları geleceğe güvenle bakabilsinler. Bütün hedefimiz bu.Eğer siz af yetkinizi insani nedenlerle değil de ideolojik nedenlerle kullanırsanız, birilerini affederken aynı pozisyondan daha ağır koşullarda hapishanelerde yatan insanları eğer affetmiyorsanız siz bu ülkeyi tarafsız yönetmiyorsunuz demektir. Var olan iktidarın yani saray iktidarının ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur. Bu meşruiyetsizliğe karşı hep beraber mücadele edeceğiz.”

Paylaşın

Kemal Kılıçdaroğlu Duyurdu: Özgür Özel Adaylığını Açıklayacak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Grup Başkanı Özgür Özel’in yarın adaylığını açıklamasının beklendiği sorusuna, “Gayet güzel arkadaşlar. Burası CHP’dir, diğer partiler gibi değildir. CHP’de her üyenin genel başkan olma hakkı vardır” şeklinde yanıtı verdi.

Haber Merkezi / Açıklamasının devamında, “Bütün kurultaylarımızda, benden önceki kurultaylar da dahil çok sayıda genel başkan adayı çıkmıştır” diyen Kılıçdaroğlu, “Demokratik yollarla adaylıklarını ilan ettiler. Adaylıklarını ilan etmeleri için biz genel merkezimizde gerekli yerleri tahsis ederiz. Her türlü ikramı sağlarız, bunlar çıkarlar adaylıklarını ilan ederler.

Özgür Bey yarın adaylığını ilan edecek. Bir başka arkadaşımız İstanbul’dan mektup yazmış ‘genel merkezde adaylığımı ilan edebilir miyim’ diye. Hemen yanıt verdik genel merkezde adaylığınızı ilan edebilirsiniz diye. CHP demek demokrasi demektir” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti’nin yerel seçimlere 81 ilde kendi adayları ile gireceği açıklaması konusunda ise Kılıçdaroğlu, “Bir siyasi partinin aldığı kararı saygı ile karşılayacağız. Seçimden sonra, kurduğumuz ittifak zaten bitti” ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay’ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu ziyaret sonrası açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kendisi hakkında 7 Mart 2024 tarihinde “kamu görevlisine alenen hakaret” suçlamasıyla görülecek olan davada savcının hapis ve siyasi yasak istediğini hatırlatılan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Beni tanımıyorlar. Zannediyorlar ki biz bir dava açarız, Kemal Kılıçdaroğlu korkar ve susar. Benim verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur. Ama onların verilecek çok hesabı olduğu için susturmaya çalışıyorlar” dedi ve ekledi:

“Cesaretleri varsa, yürekleri varsa olayı getirirler TBMM’de yeniden tartışırız. 17-25’in ne olduğunu, devletin nasıl soyulduğunu, birilerinin paraları nasıl götürdüğünü… Bu adamlarda ahlak ve erdem yok ya.”

Kılıçdaroğlu, İYİ Parti’nin 81 ilde aday çıkarma kararına ilişkin gelen bir soruya da, “Bir siyasi partinin aldığı kararı saygıyla karşılayacağız. Bir siyasi parti diyor ki ‘Biz bağımsız olarak seçimlere gireceğiz.’ Saygıyla karşılayacağız. Seçimden sonra kurduğumuz ittifak zaten bitti. Daha önce de söyledik. İttifak seçim dönemlerinde olur. Daha önce ittifakın uzun dönemli olmasının sebebi neydi, iktidara geldiğimizde neler yapacağımız konusunda ortak mutabakat metnini hazırlamaktı. Onu yaptık” şeklinde yanıt verdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Özel’in adaylığı konusunda, “CHP diğer partiler gibi değildir. Herkesin aday olma hakı vardır. Yarın Özgür Bey adaylığını ilan edecek. Bir arkadaşımız İstanbul’dan mektup yazmış. Ben de adaylığımı genel merkezde ilan edebilir miyim diye. Tabii dedik” diye konuştu. Özgür Özel’in yarın CHP Genel Merkezi’nde düzenleyeceği basın toplantısıyla adaylık kararını açıklaması bekleniyor.

Eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen’in yeğeni Prof. Dr. Örsan K. Öymen’in de genel başkanlık yarışına katılacağı iddia edildi. Gazeteci Fatih Altaylı, kendi Youtube kanalında çektiği videoda, CHP’de Cuma günü bir adayın daha çıkacağını söylerken sosyal medya platformu X’ten yaptığı paylaşımda, “CHP’de yeni ve gerçek bir değişim için başlatılan bir hareket var ve adayları olarak Prof. Örsan Öymen’i belirlediler” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısıya yanıt veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan olmayan bir siyasi partiyle hangi anayasa değişikliğine oturacaksınız. Önce şunu söyleyecekler; Seçim meydanlarında söylediğiniz yalanlar için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından özür diliyoruz., mülakat konusunda ‘Biz özür diliyoruz. Montaj videolar yaptık, özür diliyoruz. Bu özürlerimizi kabul ederseniz buyurun gelin anayasa yapalım?

Paylaşın

Ömer Çelik’ten Erdoğan’ı Eleştiren Kılıçdaroğlu’na Tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Erdoğan’ın katıldığı G20 zirvesinde startı verilen Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru’na Türkiye’nin alınmamasını ‘Utanç’ sözleriyle eleştiren Kılıçdaroğlu’na tepki gösterdi:

Haber Merkezi / “Cumhurbaşkanımızın küresel sistem içindeki güçlü ve kararlı çizgisi, Kılıçdaroğlu’nun asla anlayamacağı bir boyuttadır. Zaten küresel sistemin bütün aktörleri Cumhurbaşkanımızın kararlı ve vizyoner bir dış politika çizgisi izlediğini yakinen bildiği gibi dostlarımız bu duruşuna saygı duyduklarını da açıkça ifade etmektedirler.”

Çelik, açıklamasının devamında, “Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye’siz masa kurulduğunu” söylemesi ise masa denilince sadece 7’li masayı anlayan birisi için büyük bir iddiadır! Cumhurbaşkanımız ise küresel ve bölgesel olaylarda “Türkiye’siz masa kurulamaz” dediğinde bunu defalarca ispat etmiştir” ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı G20 zirvesinde startı verilen Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru’na Türkiye’nin alınmamasını ‘Utanç’ sözleriyle eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Çelik şu ifadeleri kullandı:

“Sn Kemal Kılıçdaroğlu yine cehalet dolu cümlelerle Sn Cumhurbaşkanımıza saldırmış. Her zaman olduğu gibi eline tutuşturulan bir metni yayınlayarak G20 Zirvesi hakkında açıklamalarda bulunmuş. Hiç anlamadığı konularda yaptığı açıklamalarına bir yenisini eklemiş.

Öncelikle Sn Kılıçdaroğlu, hayatında Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini korumak adına bugüne dek hiçbir uluslararası müzakereye liderlik etmiş değildir… Bu noktada G20 zirvesi ve uluslararası gelişmelerle ilgili yaptığı açıklamalar en temel dış politika gelişmeleri hakkında hiç bilgisi olmadığını bir kez daha göstermiştir…

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımıza yönelik “Erdoğan küresel güçlere boyun eğmiştir” demiş. Cumhurbaşkanımızın küresel sistem içindeki güçlü ve kararlı çizgisi, Kılıçdaroğlu’nun asla anlayamacağı bir boyuttadır. Zaten küresel sistemin bütün aktörleri Cumhurbaşkanımızın kararlı ve vizyoner bir dış politika çizgisi izlediğini yakinen bildiği gibi dostlarımız bu duruşuna saygı duyduklarını da açıkça ifade etmektedirler.

Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye’siz masa kurulduğunu” söylemesi ise masa denilince sadece 7’li masayı anlayan birisi için büyük bir iddiadır! Cumhurbaşkanımız ise küresel ve bölgesel olaylarda “Türkiye’siz masa kurulamaz” dediğinde bunu defalarca ispat etmiştir.

Seçim kampanyası boyunca terör örgütlerinin destek propagandasına sessiz kalan ve boyun eğen, dahası sınır ötesi tezkereye hayır diyen Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü milli dış politika hakkında konuşması abestir! Sn Kılıçdaroğlu’nun öncelikle terörle mücadeleden Mavi Vatan’a, Karabağ ve Suriye’den Libya’ya kadar bir dizi konuda dersini çalışması, sınavını vermesi gerekmektedir. Kılıçdaroğlu’nun G20’yi değerlendirebilmesi için katetmesi gereken çok mesafe vardır.

Kemal Kılıçdaroğlu ne demişti?

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Kılıçdaroğlu şunları söylemişti: “Erdoğan, katıldığı G20 Zirvesinde egemen güçlere boyun eğmiş, Türkiye’nin dışlanmasına göz yummuş, tarihi bir skandala imza atmıştır.

Önce malum konuyla başlayayım. 2015 yılından bu yana ‘ülkeler arasında kalıcı düşmanlık olmaz, bölgenin iki önemli aktörü olan Türkiye ve Mısır bir araya gelmelidir’ dediğimiz için bizi ‘darbecilik’ ile suçlayan Erdoğan, egemen güçlerin baskısıyla, Sisi’nin dizinin dibine oturdu.

Ama içeride kaplan kesilip dışarıda süt dökmüş kediye dönen Erdoğan’ın, en utanç verici faaliyeti sadece bu değil…

G20 Zirvesinde, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru oluşturuldu. Bu yeni hat, G20 ülkelerinin içinde belki de en stratejik konuma sahip olan Türkiye’yi kapsamıyor. Bu tarihi bir yok sayılmadır, utançtır.

Mersin ve İskenderun gibi limanlara sahip bir ülkenin bu yeni hatta yer almaması, hem ticaret hem de itibar açısından büyük bir kayıptır. İtibarı lükste, şatafatta arayanlar; yaşadıkları olağanüstü lüks hayatı halka ‘itibar’ diye satanlar, itibarımızı yerle bir etmiştir. Şu fotoğrafta Türkiye’nin olmamasının hiçbir izahı yoktur.

Siz o zirveye Katar Emiri’nin ‘hediye(!)’ uçağıyla katılırsanız, malvarlığınızın hesabını veremezseniz, egemen güçler azarlayınca her siyah dediğinize beyaz derseniz, sizi böyle rezil ederler.

Erdoğan G20 sonrası uçağına aldığı medyasına ‘Türkiyesiz bir koridor olmaz’ diye de caka satmış. Peki, bunu zirvede, yüzlerine söyledin mi? ‘Bölgede bizim olmadığımız bir masa kurulamaz’ dedin mi? Elbette hayır. Çünkü içeride aslan, dışarıda kedi…”

Paylaşın

Kemal Kılıçdaroğlu Hakkında “Siyasi Yasak” Talep Edildi

14 ve 28 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olduğu için milletvekilliği dokunulmazlığı bulunmayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, 2 yıl 4 aya kadar hapis talebiyle yargılanacak. Kılıçdaroğlu, hakkında siyasi yasak da isteniyor.

Yargılama nedeni, 9 yıl önce, 26 Kasım 2014’te, Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde, CHP İstanbul bölge toplantısında yaptığı şu konuşma:

“17 ve 25 Aralık’ta Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluğu oldu, gerçekleşti. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk. Sonunda bir soruşturma komisyonu kuruldu. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek mahkemeye başvuruyor. Diyor ki, komisyonla ilgili olarak yayın yasağı getirin. TBMM’de kurulan komisyonla ilgili yayın yasağı getirin, diyor. Ve mahkemeden karar çıkarıyor. Ne zamandan beri TBMM hırsızların hamisi konumuna geldi Sayın Cemil Çiçek, bunu bir açıklar mısın? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevi bu mudur? Senin görevin başka bir şey. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin itibarını korumaktır. Yayın yasağı getirerek kimlere arka çıkıyorsun sen?”

Konuşmada geçen “hırsız” ifadesi nedeniyle eski Bakan Erdoğan Bayraktar dilekçe vererek şikâyetçi oldu, Kılıçdaroğlu hakkında 31 Ekim 2016 tarihinde iddianame hazırlandı. Dokunulmazlığı kalkınca da kamu davası açıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na 1 yıl 2 ay ile 2 yıl 4 ay arası hapis istemiyle “kamu görevlisine alenen hakaret” suçlamasıyla dava açıldı. Davanın ilk duruşması 7 Mart 2024’te İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu’nun yazısına göre, Kılıçdaroğlu’na 11 Eylül’de tebligat gönderildi. Kılıçdaroğlu son seçimde Cumhurbaşkanı adayıydı, milletvekili olmadığı için dokunulmazlığı bulunmuyor.

Tarihte ilk kez bir CHP Genel Başkanının sanık olarak tebligatla mahkemeye çağrıldığını yazan Terkoğlu, iddianame kapsamında Kılıçdaroğlu için siyasi yasak* da istendiğini aktardı.

Yargılama nedeni, 9 yıl önce, 26 Kasım 2014’te, Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde, CHP İstanbul bölge toplantısında yaptığı şu konuşma: 17 ve 25 Aralık’ta Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluğu oldu, gerçekleşti. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk. Sonunda bir soruşturma komisyonu kuruldu. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek mahkemeye başvuruyor. Diyor ki, komisyonla ilgili olarak yayın yasağı getirin.

TBMM’de kurulan komisyonla ilgili yayın yasağı getirin, diyor. Ve mahkemeden karar çıkarıyor. Ne zamandan beri TBMM hırsızların hamisi konumuna geldi Sayın Cemil Çiçek, bunu bir açıklar mısın? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevi bu mudur? Senin görevin başka bir şey. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin itibarını korumaktır. Yayın yasağı getirerek kimlere arka çıkıyorsun sen?”

Konuşmada geçen “hırsız” ifadesi nedeniyle eski Bakan Erdoğan Bayraktar dilekçe vererek şikâyetçi oldu, Kılıçdaroğlu hakkında 31 Ekim 2016 tarihinde iddianame hazırlandı. Dokunulmazlığı kalkınca da kamu davası açıldı.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, Terkoğlu’na yaptığı açıklamada davayı şöyle değerlendirdi: “Dava açıldığı bilgisini genel başkana arz ettiğim sırada mutlu olduğuna tanık oldum. Davaya konu olan olguların tamamının ispatlanması talimatını verdi. İspat hakkı, Türk Ceza Kanunu’nun ve anayasanın verdiği bir hak. Yolsuzluk eleştirilerinin haklı dayanaklarını delil olarak mahkemeye sunacağız, 17-25 Aralık sürecindeki tapelerle ilgili bilirkişi incelemesi talebimiz var.

Zaten eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın da ispat hususuna karşı çıkmayacağı dava dosyasında beyan olarak var. Dolayısıyla mahkemenin delilleri toplayacak olması, ses kayıtları hakkında bilirkişi incelemesi yapmak zorunda olması bizi mutlu etti. Bu dava yoluyla, 17-25 Aralık dönemindeki tüm yolsuzlukları ispat etme şansına sahip olacağız.”

Siyasi yasak hakkında

Türk Ceza Kanunu’nun “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlıklı 53. Maddesi:

(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden,
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a G20 Tepkisi: İçeride Aslan, Dışarıda Kedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı G20 zirvesine ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “G20 Zirvesinde, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru oluşturuldu. Bu yeni hat, G20 ülkelerinin içinde belki de en stratejik konuma sahip olan Türkiye’yi kapsamıyor. Bu tarihi bir yok sayılmadır, utançtır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Erdoğan G20 sonrası uçağına aldığı medyasına ‘Türkiyesiz bir koridor olmaz’ diye de caka satmış. Peki, bunu zirvede, yüzlerine söyledin mi? “Bölgede bizim olmadığımız bir masa kurulamaz” dedin mi? Elbette hayır. Çünkü içeride aslan, dışarıda kedi…”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı G20 zirvesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın katıldığı G20 zirvesinde tarihi bir skandala imza attığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Erdoğan, katıldığı G20 Zirvesinde egemen güçlere boyun eğmiş, Türkiye’nin dışlanmasına göz yummuş, tarihi bir skandala imza atmıştır.

Önce malum konuyla başlayayım. 2015 yılından bu yana “ülkeler arasında kalıcı düşmanlık olmaz, bölgenin iki önemli aktörü olan Türkiye ve Mısır bir araya gelmelidir” dediğimiz için bizi “darbecilik” ile suçlayan Erdoğan, egemen güçlerin baskısıyla, Sisi’nin dizinin dibine oturdu.

Ama içeride kaplan kesilip dışarıda süt dökmüş kediye dönen Erdoğan’ın, en utanç verici faaliyeti sadece bu değil…

G20 Zirvesinde, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru oluşturuldu. Bu yeni hat, G20 ülkelerinin içinde belki de en stratejik konuma sahip olan Türkiye’yi kapsamıyor. Bu tarihi bir yok sayılmadır, utançtır.

Mersin ve İskenderun gibi limanlara sahip bir ülkenin bu yeni hatta yer almaması, hem ticaret hem de itibar açısından büyük bir kayıptır. İtibarı lükste, şatafatta arayanlar; yaşadıkları olağanüstü lüks hayatı halka “itibar” diye satanlar, itibarımızı yerle bir etmiştir. Şu fotoğrafta Türkiye’nin olmamasının hiçbir izahı yoktur.

Siz o zirveye Katar Emiri’nin “hediye(!)” uçağıyla katılırsanız, malvarlığınızın hesabını veremezseniz, egemen güçler azarlayınca her siyah dediğinize beyaz derseniz, sizi böyle rezil ederler.

Erdoğan G20 sonrası uçağına aldığı medyasına “Türkiyesiz bir koridor olmaz” diye de caka satmış. Peki, bunu zirvede, yüzlerine söyledin mi? “Bölgede bizim olmadığımız bir masa kurulamaz” dedin mi? Elbette hayır. Çünkü içeride aslan, dışarıda kedi…

Bu yeni hat, basit bir mesele değildir. Ülkemizin geleceğini, büyümesini, kalkınmasını çok yakından ilgilendiriyor. Bu skandaldan dönülmesi için var gücümüzle çalışacağız.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’nun Adaylığını Duyurdu

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerinde adayları netleşmeye başladı. Son olarak, Kılıçdaroğlu, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) adayının Ekrem İmamoğlu olduğunu açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü TV’den İpek Özbey’in “İmamoğlu da adayınız mı, bunu aynı netlikte ne zaman söyleyeceksiniz?” sorusuna “Bir insan bir görevde başarılıysa, neden değiştirilsin? Elbette Ekrem İmamoğlu adayımızdır” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, “Sizce CHP değişmeli mi?” sorusunaysa şu yanıtı verdi: “Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin hiçbir döneminde değişime kapalı bir parti olmamıştır. Yeni politikalar, yeni stratejiler, yeni yüzler… CHP bu yüzden parti içi tartışmaları faydalı görür. 100. Yıl konuşmamda da ifade ettim, CHP parti içi tartışmalardan her zaman güçlü çıkmıştır. Bu dönemden de yenilenerek, güçlenerek çıkacağız.”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları özetle şöyle:

(Sizce CHP değişmeli mi?) Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin hiçbir döneminde değişime kapalı bir parti olmamıştır. Yeni politikalar, yeni stratejiler, yeni yüzler… CHP bu yüzden parti içi tartışmaları faydalı görür. 100. Yıl konuşmamda da ifade ettim, CHP parti içi tartışmalardan her zaman güçlü çıkmıştır. Bu dönemden de yenilenerek, güçlenerek çıkacağız.

(İttifak tartışması) Ben demokrasiden yana olanların birlikte hareket etmesi gerektiğine inanan bir insanım. Bu dün de böyleydi bugün de böyle… Millet İttifakı da demokrasiden yana olanların bir araya gelmesi üzerine inşa edilmiş bir ittifaktır.

İttifak demek güç birliği demektir. Neden demokrasiden yana olanlar ayrışsın? Neden gücünü bölsün? Kaldı ki önümüzdeki süreçte bir yerel seçim var. Zaten kentlerde ya da ilçelerde insanlar, kendi bölgelerinde tek adam rejiminin temsilcisi bir adaya karşı, demokrasiden yana olan en güçlü adaya yönelecektir.

(İmamoğlu da adayınız mı, bunu aynı netlikte ne zaman söyleyeceksiniz?) Bir insan bir görevde başarılıysa, neden değiştirilsin? Elbette Ekrem İmamoğlu adayımızdır.

(Size nezaketsizlik yapıldığını düşünüyor musunuz?) Asla böyle düşünmedim, düşünmem de… Kimseye de özel bir kırgınlığım yok.

(Yılgın ve kırgın CHP seçmenine ne söylemek istersiniz?) Başta büyük Atatürk olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi’ni kuran kadrolar, bin bir zorluk içerisinde verilen bir bağımsızlık mücadelesinin ardından, Cumhuriyet’i inşa etmiş ve bu ülkeyi ayağa kaldırmıştır. Dolayısıyla, müsaadenizle sorunuza katılmıyorum. Biz Cumhuriyet Halk Partiliyiz, yılgınlık bizim kitabımızda yazmaz.

Özgür Özel: Cuma günü basın toplantısı yapacağım

Öte yandan kurultayda genel başkanlık için aday olacağı öne sürülen CHP Grup Başkanı Özgür Özel, bugün saat 14.00’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü duyurdu. Özel, kurultay sürecine ilişkin 15 Eylül Cuma günü CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı yapacağını açıkladı.

Özel’in bu akşam X (Twitter) hesabından yaptığı açıklama şöyle: “Bugün saat 14.00’te Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile bir görüşme gerçekleştirdim. İçinde bulunduğumuz kurultay sürecine dair 15 Eylül Cuma günü Genel Merkezimizde bir basın toplantısı yapacağım.”

Özgür Özel’in cuma günü CHP Genel Başkan adaylığını duyuracağı iddia edilmişti.

Paylaşın

Yerel Seçimler: Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş’ın Adaylığını Duyurdu

CHP 100. Yıl Hatıra Ormanı açılışında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) için adaylarının mevcut başkan Mansur Yavaş olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün partisinin kuruluşunun 100. yıl etkinliklerinin üçüncü günü kapsamında Ankara Beytepe’deki CHP 100. Yıl Hatıra Ormanı açılışına katıldı.

Açılışta konuşan Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) için adaylarının mevcut başkan Mansur Yavaş olduğunu söyledi: “Yavaş bizim belediye başkanımızdır ve adayımızdır.”

Mansur Yavaş ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili açıklaması üzerine bir açıklama yaptı. Yavaş şöyle konuştu: “Biz kendimize güveniyoruz. Büyük bir oy farkı ile seçilebileceğimize inanıyoruz. 4 buçuk yıldır hizmet ettik. Farklı bir belediyecilik anlayışı ortaya koyduk. Yolsuzluklarla mücadele ettik. İsraf etmeden, sadece Ankara halkının ihtiyaçları için hizmet ettik. Aynen devam edeceğiz.”

Kılıçdaroğlu’ndan Sezgin Tanrıkulu açıklaması

Kılıçdaroğlu, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yönelik sözlerine ilişkin ise “Konuyla ilgili açıklamayı parti sözcümüz yaptı. TSK bizim göz bebeğimizdir,” dedi.

CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun 8 Eylül’de TV100’de telefonla bağlandığı canlı yayındaki açıklamaları hakkında, “Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’ni töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez” demişti.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın ardından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da “TSK gözbebeğimizdir” açıklaması yapması sonrası X’ten (Twitter) bir paylaşım yapan Tanrıkulu, “İnsan haklarını savunurken asla geri adım atmadım, atmam da” mesajı verdi. Sezgin Tanrıkulu’nun paylaşımı şöyle:

“Bana, daha doğrusu hakikatlere karşı saldırı ve linç devam ederken sayısız dostum arıyor, dayanışma mesajları paylaşıyor. Hepinize teşekkürler. Ben hakikatleri dönemin koşullarına göre eğip bükenlerden, zora düşünce susanlardan değilim.

Hak ihlalleri yurttaşlar, insan hakları savunucuları geri adım attığında başlar. İnsan haklarını savunurken asla geri adım atmadım, atmam da.

Bana yönelik linç operasyonu devam ediyor. Herkes biliyor ki bu aslında geçmişi unutma ve unutturma operasyonudur. Bu ülkenin her bir yurttaşı adalete, demokrasiye, insan haklarına erişene kadar unutmayacağız, unutturmayacağız.”

Ne olmuştu?

CHP’li Tanrıkulu, 8 Eylül’de TV100’de telefonla bağlandığı canlı yayında, “TSK’nın yaptığı her şey, eleştiriden azade değil. Biz milletvekiliyiz bunları sorgularız. TSK değil mi 12 Eylül’de darbe yapan? Bu ordu değil mi 15 Temmuz’da darbe girişimi yapan, köyleri yakan… Benim takip ettiğim davalar var. 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen…” demişti.

Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Tanrıkulu hakkında soruşturma başlatmıştı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Tek Adam Rejimine, Diktatörlüğüne Karşı Biz Kazanacağız

CHP’nin 100. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikte konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP, Türkiye’nin Bağımsızlık Savaşı’nın ve onun devamında gerçekleşen devrimlerin öncüsüdür. CHP’nin tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle özdeştir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “100 yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, ‘Memleket ve milletin her türlü dayanaktan mahrum bırakıldığı, uğursuz bir hengâmenin yaşandığı bir dönemde, herkesi çatısının altında buluşturan mukaddes, devrimci bir parti’ olmaktan vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Asla ve asla vazgeçmeyeceğiz, devrimci bir parti olma sürecimizi sürdüreceğiz.”

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “O nedenledir ki; CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluğu yıkacak tek adrestir. Çünkü CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluk aşılanamayacak tek adrestir. Biz başaracağız; tek adam rejimine karşı, diktatörlüğüne karşı elbette biz kazanacağız. Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız. Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Sayın Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi 100. Yıl Etkinlikleri kapsamında Anıtpark’ta düzenlenen 100. Yıl Buluşması’na katıldı. Kısa film gösterimi ve halk dansları gösterisinin düzenlediği ve sanatçı Candan Erçetin’in konseriyle son bulan kutlama programında, geçmiş dönem CHP Genel Başkanlarına da 100. Yıl Plaketi takdim edildi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu buluşmada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Efendim, böyle güzel bir gecede sizlerle buluşmak ne kadar güzel. Genel Başkanlarımızı dinledik, güzel Anadolu oyunlarını seyrettik. Cumhuriyetin kurucusu olan CHP’nin 100. Yılını kutluyoruz.

Aramızda siyasal partilerin temsilcileri var, az önce sizlere hitap eden saygıdeğer Genel Başkanlarımız var, milletvekillerimiz var, Kadın Kolları, Gençlik Kolları Başkanlarımız ve üyeleri var.

Değerli yol arkadaşlarım, değerli arkadaşlar; bugün sadece bizim açımızdan değil dünya siyaset tarihi açısından da önemli bir gün. Bir siyasal partinin, Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren bir siyasal partinin 100. Yılını kutluyoruz. Dünyada ender rastlanan, dünyada dört veya beş 100. Yılını tamamlayan siyasal parti var, bunlardan birisi de Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren, kadın erkek eşitliğini getiren, Cumhuriyeti kuran, özgürlüklerin hamisi, koruyucusu CHP.

Sizlere kısa bir konuşma yapmak isterdim ama izin verirseniz biraz tarihten ve biraz da günümüzden söz etmek isterim. Çünkü tarihini bilmeyen geleceğini sağlıklı inşa edemez. O nedenle önce izin verirseniz kısaca tarihimizden söz edeyim.

Bizler; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten günümüze; ülkemizin demokrasi tarihinde eşsiz yere sahip bir partinin mensuplarıyız.

Büyük Atatürk’ün, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyetimizle birlikte “iki büyük eserinden biri olarak” nitelendirdiği Cumhuriyet Halk Partisi bugün itibariyle 100 yaşında.

Cumhuriyet Halk Partimizin 100. Yaşı kutlu olsun.

Tüm Cumhuriyet Halk Partililerin 100. Yılları da kutlu olsun.

Sevgili dostlarım, yol arkadaşlarım, bizleri televizyonları başında seyreden saygıdeğer vatandaşlarım;

Milli Mücadelemizin en önemli dönüm noktalarından biri olan 4 Eylül 1919 tarihli Sivas Kongresi partimizin ilk kongresidir.

Atatürk de CHP’nin 15 Ekim 1927 tarihli II. Büyük Kurultayı açış konuşmasında şöyle der: “Fırkamız, geçen ıstırap seneleri içinde milletimizin hayatı ve şerefi için gösterdiği yüksek azim ve iradenin mümessili olarak, bundan dokuz sene evvel meydana çıkmıştı. Bütün Anadolu ve Rumeli‘ye şamil olmak üzere ilk umumi kongremiz Sivas‘ta akdedilmişti.” Bu sözler- az önce Genel Başkanımız da söyledi- Sivas Kongresi CHP’nin ilk kongresidir.

Bu nedenle, kuruluşundan önce, resmi kuruluşundan önce, ilk kongresini yapmış bir parti olarak da dünya siyasi tarihinde özgün bir yere sahip olduğumuzu unutmayalım.

İlk kongremizde alınan kararların sekizinci maddesi özetle şöyledir: “Milletlerin kendi kaderlerini bizzat tayin ettikleri bu tarihsel çağda merkezi hükümetimizin millî iradeye bağlı olması zorunludur. Merkezi hükümetin hemen millî meclisi toplaması, millet ve memleketin geleceği hakkında alınacak bütün kararları meclis denetimine sunması zorunludur”

Görüleceği üzere, Sivas’ta kongre kararıyla kayıt altına alınan millet egemenliğine tam bağlılık, partimizin yani CHP’nin ana omurgasını oluşturmuştur.

Öte yandan; partimizin, siyaset bilimi müktesebatına uygun olarak kurulduğu tarih ise 1923’tür. Atatürk’ün, 6 Aralık 1922’de yaptığı “Halkçılık esasına dayanan ve Halk Partisi adıyla siyasi bir parti kurma niyetindeyim” açıklamasıyla başlayan çalışmalar, 9 Eylül 1923’de parti tüzüğünün kabul edilmesiyle tamamlanmıştır.

Partimizin ilk programı da 8 Nisan 1923’te Atatürk’ün imzasıyla açıklanan ve bir beyanname niteliği taşıyan “9 Umde”dir. Yani 9 İlkedir.

9 İlkenin ilk maddesi şöyledir.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İdare yöntemi halkın doğrudan doğruya kendi kaderini belirlemesi esasına dayanır.

Ulusun gerçek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında hiçbir kişi, hiçbir makam, hiçbir güç milletin kaderine egemen olamaz.”

4 Eylül 1919’dan 9 Eylül 1923’e kadar geçen zaman içinde Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucu kadroları, millet egemenliğine duydukları inançtan asla ve asla geri adım atmamışlardır.

İlk maddeyle birlikte;

Saltanatın kaldırılması ve egemenliğin milletin gerçek temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde toplanması,
Yargı, maliye, güvenlik, tarım, ekonomi, sosyal güvenlik, sosyal yardımlar ve kamu alanında bilimsel temelli reformlar yapılması,
Laik eğitim sistemine geçilmesi, kamu hizmetlerinin denetime tabi kılınması, kamu istihdamının liyakat esasına dayandırılması,
gibi maddeler nedeniyle 9 Umde, yani 9 İlke CHP’nin uygar dünyayla bütünleşme amacının ilk temel metinlerinden biridir. Bununla gurur duyuyoruz. Yani ilk beyannamemizle gurur duyuyoruz, onur duyuyoruz.

Sevgili Cumhuriyet Halk Partililer, değerli yoldaşlarım, arkadaşlarım,

Partimiz 15 Ekim 1927’de II. Büyük Kurultayı’nı toplamıştır. Atatürk’ün Büyük Nutku’nu da okuduğu bu kongrede ilk dört ilkemiz Cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik ve milliyetçilik ilkeleri kabul edilmiştir. 1931 yılında gerçekleşen III. Büyük Kurultayda devletçilik ve devrimcilik ilkelerinin kabulüyle, partimizin “Altı ok”u tamamlanmıştır.

Atatürk’ün katıldığı son kurultay ise Mayıs 1935 Kurultayıdır. Atatürk bu kurultayda, “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke” cümlesiyle başlayan veciz konuşmasını yapar. Partimizin ismi de artık Cumhuriyet Halk Fırkası değil, Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur.

Büyük Atatürk’ün ölümünün ardından partimizin ilk olağanüstü kurultayı toplanır. Atatürk’ün yol arkadaşı, Lozan kahramanı, II. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü Aralık 1938 Kurultayında ikinci genel başkanımız olarak seçilir.

Merhum İnönü, Atatürk’ün başlattığı milli kalkınmanın ve çağdaşlaşmanın sürdürücüsü olmakla kalmayacak; ülkemizi II. Dünya savaşından uzak tutan bir diplomasi dehası olarak da tarihimizdeki yerini alacaktır.

İnönü aynı zamanda, ismini demokrasi tarihimize altın harflerle yazdırmayı da başaracaktır.

Ülkemizi çok partili siyasi hayata taşıyan en temel olgu İnönü’nün demokrasiye duyduğu sarsılmaz bağlığıdır. 1950’de Demokrat Parti’ye karşı kaybettiğimiz seçimleri “Bu yenilgi benim en büyük zaferimdir” sözleriyle nitelendiren İnönü, Türk demokrasi tarihinin en önemli kahramanlarından biridir.

İnönü’nün, 1959 yılında iktidara yürüyen CHP’nin genel başkanı olarak düzen değişikliği önermesi ve bu değişikliği “İlk hedefler Beyannamesi” olarak kamuoyuyla paylaşması da partimizin bir diğer önemli atılımı olmuştur.

CHP’nin 14. Kurultayında merhum Turan Güneş tarafından okunan “İlk hedefler beyannamesi” Sivas kararlarının özünü oluşturan ve 9 Umde’de vurgulanan hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesi temelinde köklü bir değişim öngörüyordu.

14 Ocak 1959 tarihinde açıklanan Beyannamenin ilk iki maddesini aktarmakla yetineceğim. İlk iki madde Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokrasiye ve özgürlüğe bağlı; demokrasi ve özgürlük adına herkes için mücadele eden tarihsel kimliğinin kanıtıdır:

Demokratik inkişafımızı durduran, gerileten bütün antidemokratik kanunlar, usuller, zihniyet ve tatbikat kaldırılacaktır.
Anayasamız modern demokrasi ve cemiyet anlayışına uygun, halk egemenliği, hukuk devleti, sosyal adalet ve emniyet esaslarına dayanan bir devlet nizamına göre değiştirilecektir.
Değerli yoldaşlarım; İnönü’nün partimiz için attığı önemli adımlardan biri de 9 Umde’yle temelleri atılan ilkelerin, “Ortanın Solu” kavramıyla netleştirilmesidir.

Öte yandan 12 Eylül 1963’te Türkiye’nin AB’nin temelini oluşturan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üyeliğinin önünü açan Ankara Anlaşması imzalandığında dönemin başbakanının Merhum İnönü olduğunu da hafızalarımızda tutalım.

III. Genel Başkanımız Bülent Ecevit, İnönü’nün “Ortanın Solu” tercihini şu sözlerle sahiplenmiştir: “Ortanın solundakiler, insancıdır, halkçıdır, sosyal adaletçidir, plancıdır, halkı gözetici bir biçimde devletçidir, özgürlüğe bağlıdır, sosyal demokrasiden yanadır; ortanın solundakiler ilerici, devrimci ve reformcudur.”

Ecevit’in bu sahiplenişi, “Halkçı Ecevit” efsanesinin doğmasına neden oldu. Karaoğlan, 1974 yılında Başbakan Yardımcılığını Merhum Necmettin Erbakan’ın üstlendiği CHP- MSP koalisyon hükümeti döneminde Kıbrıs’ın Beşparmak Dağlarına milliyetçiliğimizi de nakşeden liderdir…

Ecevit, sadece 70’li yıllar boyunca sadece partimizi iktidar yapmanın mücadelesini sürdürmedi. Aynı zamanda ülkenin içinden geçtiği karanlık dönemde baskıcı rejime karşı sürdürülen mücadelenin de aktörlerinden biri oldu. Bu mücadelesini 12 Eylül Askeri darbe döneminde de kararlılıkla sürdürdü.

Ecevit sonrası CHP’de özel bir yeri olan Merhum Deniz Baykal’ı da sevgiyle ve özlemle anıyorum. 11 Şubat 2023 tarihinde kaybettiğimiz Sayın Baykal, 12 Eylül Askeri darbesiyle birlikte kapatılan ve yine bir 9 Eylül’de; yani 9 Eylül 1992’de yeniden açılan partimizin dördüncü genel başkanıdır. Sayın Baykal’ın genel başkanlığında yeniden açılan CHP, Türkiye’nin sol sosyal demokrat birikiminin yeniden yapılanması ve yenilenmesi açısından önemli bir görev üstlenmiştir. Sayın Baykal’ın özellikle 1 Mart tezkeresi sürecinde üstlendiği rol ve gösterdiği kararlılık ülkemizi büyük bir badireden kurtarmıştır.

Gördüğünüz üzere sevgili yoldaşlarım, tüm genel başkanlarımızın tek bir amacı vardı; bu güzel ülkemizin topyekûn refahı, mutluluğu, huzuru ve ülkemizde demokrasimizin kökleşmesi.

Değerli yoldaşlarım,

25 – 26 Temmuz 2020 tarihlerinde yapılan 37’inci Olağan Kongremizde kabul ettiğimiz İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizi de hatırlatmak isterim.

Bir kongre kararına dönüşen bu beyannamemiz de, Sivas Kongresi, 9 Umde ve İlk Hedefler Beyannamesi ile Büyük Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden aldığımız ilhamla hazırlanmıştır.

İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi, milletin egemenliğine bağlılığımızın ve parlamenter sisteme duyduğumuz inancın cisimleşmiş halidir.

Değerli yol arkadaşlarım,

Bu kısa tarihsel değerlendirme ve anımsatmaların ardından geleceğe dair de şunları söylemek isterim…

Cumhuriyet Halk Partisi, “Halkımıza hürriyet ve hâkimiyet temin eden mukaddes bir cemiyettir. Halk Partisinin ruhu tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız milli egemenliktir.”

Bu sözler Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Dolayısıyla partimiz halkın hürriyetini ve hâkimiyetini ortadan kaldırmak isteyen herkese ve her kuruma karşı devrimci bir ruhla dikilmeyi her zaman, her dönem ilke edinmiştir.

Bu temel ilke doğrultusunda parti içi tartışmalardan da çekinmemiş; aksine parti içi tartışmaları yenilenmenin aracı olarak kabul etmiştir. Her bir CHP’li; etik ilkelere bağlı kalınarak yapılan tüm tartışmaları, Büyük Atatürk’ün önderliğinde başlayan ve ülkemizin kalıcı olarak demokratikleşmesi hedefini taşıyan devrimci mücadelemize bir katkı olarak niteler.

Bu bağlamda; yüzyıllık tarihimiz boyunca yaşadığımız tüm tartışmalar, yeni ve güçlü başlangıçlarımız için bir liman vazifesi görmüştür. Her bir tartışma CHP’yi büyüten, güçlendiren sonuçlar doğurmuştur.

Değerli yoldaşlarım;

100. Yılımızda nasıl bir Türkiye istiyoruz? İkinci yüz yıla geçiyoruz, ikinci yüzyıla başlıyoruz; nasıl bir Türkiye istiyoruz?

13 temel konuyu sizlerle paylaşacağım.

Üniversiteleri özerk, bilgi üreten, teknoloji devrimini yaratan bir Türkiye istiyoruz.
Geleceğini yurt dışında arayan değil, emeğini, bilgisini ülkesi için harcayan, ülkesi için kullanan gençlerinin ve vatandaşlarının mutlu olduğu bir Türkiye istiyoruz.
Herkesin düşüncesini özgürce ifade edebildiği, hapishanelerinde düşüncelerinden ötürü hiçbir tutuklunun, hükümlünün bulunmadığı bir Türkiye istiyoruz.
Devlet yönetiminde liyakatin egemen olduğu, devleti oluşturan kurumların kendi kültürlerini oluşturdukları, inşa ettikleri bir Türkiye istiyoruz.

Yargının bağımsız ve tarafsız olduğu, adaletin, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaate göre gerçekleştiği bir Türkiye istiyoruz. Yani “darbe hukuku”ndan arınmış bir Türkiye istiyoruz.
Siyasetin ahlaki temeller üzerinde yapıldığı, dinin, inançların, kimliklerin siyasete alet edilmediği, inançlara, kimliklere ve yaşam tarzlarına saygı duyulduğu, hiç kimseye ikinci sınıf vatandaş muamelesinin yapılmadığı bir Türkiye istiyoruz.
Kadın erkek eşitliğinin sağlandığı, doğa haklarının korunduğu bir Türkiye istiyoruz. Bir parantez açayım burada… Kadınlar göreceksiniz yakında, kadın devrimini gerçekleştireceğiz, kadın devrimini. Ne dedik? CHP, devrimlerin partisidir, bunu da yapacağız.

Basının, yani medyanın iktidarlar tarafından baskılanmadığı, gazetecilerin hapse atılmadığı; gücü, yani iktidarı koşulsuz destekleyen medyanın kamu kaynaklarıyla beslenmediği bir Türkiye istiyoruz.
Kamu kaynaklarını harcayan iktidarın harcadığı her kuruşun hesabını verdiği bir Türkiye istiyoruz. Yani devlet yönetiminin şeffaf olduğu Türkiye istiyoruz.
Kuruluşundaki felsefeye uygun olarak “yurtta barış, dünyada barış” ilkesinden vazgeçmeyen bir Türkiye istiyoruz.
Küresel çaptaki tüm gelişmeleri izleyen, iklim değişikliğinden teknolojiye kadar sorunları gören, çözümü için planlama yapan, yaşam kalitesini yükselten bir Türkiye istiyoruz. Yani siyasal bağımsızlığını ekonomik gücüyle güvence altına alan bir Türkiye istiyoruz.

Milli Kurtuluş Savaşını yöneten Gazi Meclisin, yolsuzlukları aklayan değil, bir kişinin iradesine teslim olan değil, kuruluşundaki ruha dönmeyi amaçlayan bir Türkiye istiyoruz.
Bu ve benzeri hedeflerin gerçekleşmesi için eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan, kişinin sorgulama kapasitesini geliştiren, laik ve bilimsel eğitimin vazgeçilmezliğini savunan bir Türkiye istiyoruz. Yani özetle “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştiren bir Türkiye istiyoruz.
Bunları gerçekleştirdiğimizde hep birlikte büyük bir değişime, büyük bir dönüşüme imza atmış olacağız. Bu imza sadece bizim değil, bu güzel ülkenin gençlerine, kadınlarına, çiftçilerine, bilim insanlarına, iş insanlarına yani hepimize ait olacak.

Sevgili yoldaşlarım,

Değerli Cumhuriyet Halk Partililer,

Bize göre Cumhuriyet Halk Partililerin bugün için en önemli görevi, bu zamana kadar buluşamadıklarımızla da buluşarak geleceğe emin adımlarla yürümektir.

CHP, Türkiye’nin Bağımsızlık Savaşı’nın ve onun devamında gerçekleşen devrimlerin öncüsüdür. CHP’nin tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle özdeştir.

100 yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Memleket ve milletin her türlü dayanaktan mahrum bırakıldığı, uğursuz bir hengâmenin yaşandığı bir dönemde, herkesi çatısının altında buluşturan mukaddes, devrimci bir parti” olmaktan vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Asla ve asla vazgeçmeyeceğiz, devrimci bir parti olma sürecimizi sürdüreceğiz.

O nedenledir ki; CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluğu yıkacak tek adrestir.

Çünkü CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluk aşılanamayacak tek adrestir.

Biz başaracağız; tek adam rejimine karşı, diktatörlüğüne karşı elbette biz kazanacağız. Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız.

Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi!

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan OVP Açıklaması: Dağ Fare Doğurdu

Orta Vadeli Programı (OVP) değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki üç yılı (2024-2026) kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) nihayet açıklandı. Ama yine, ‘dağ fare doğurdu.’ Bir ekonomik programın başarısı programın ‘teknik kalitesine’, ‘uygulayıcıların liyakatine’ ve ‘siyasi sahiplenmeye’ bağlıdır” dedi.

Haber Merkezi / OVP’de KKM’ye ilişkin bir stratejinin olmamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, Tüm uyarılarımıza rağmen, OVP ’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından çıkış için ciddi bir strateji de ortaya konmamış. KKM’nin bugüne kadar bütçe ve TCMB’ye yükü 900 milyar lirayı aştı. 2024’de devletin bütçeden yapacağı yatırım harcamalarının 788 milyar lira olduğu düşünüldüğünde, KKM’nin sebep olduğu yük ve tahribat daha iyi anlaşılabilir” dedi ve ekledi:

“‘KKM olmasaydı bütçenin faiz yükü ne olurdu?’ diyenler, bir zahmet OVP ’de faiz giderlerindeki patlamaya da bir baksın. 2023’de % 108 artan bütçenin faiz ödemeleri, 2024’de % 94 artacak.”

Kılıçdaroğlu, açıklamasının sonunda ise, “Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp ‘sorun ekonomik değil, psikolojik’ demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur. Ne de olsa olmadığı halde kendini ‘ekonomist’ zannedip, bir de ‘faiz sebep, enflasyon netice’ diyerek, durduk yere ülkeyi perişan etmenin başka bir izahı olamaz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün açıklanan Orta Vadeli Programı (OVP) değerlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun sosyal medyada yaptığı değerlendirmeler şöyle:

Önümüzdeki üç yılı (2024-2026) kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) nihayet açıklandı. Ama yine, “dağ fare doğurdu.” Bir ekonomik programın başarısı programın “teknik kalitesine”, “uygulayıcıların liyakatine” ve “siyasi sahiplenmeye” bağlıdır.

Son ikisinden başlarsak; uygulayıcıların hali ortada… Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü 2023 için, 2011’de sözler verdiler. Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecek. Milli Gelir 2 trilyon $; fert başına gelir 25 bin $, ihracat 500 milyar $ olacak. İşsizlik % 5’e düşecekti.

Bunları devletin 10. Kalkınma Planına resmi hedef olarak da yazdılar. Şimdi getirdikleri OVP ile 2026’ya kadar, bu hedeflerin yanına bile yaklaşamıyorlar. Ama 2023 hedeflerinin neden ıskalandığına dair OVP ’de tek bir izahat yapmıyorlar; milletten özür dilemiyorlar.

Çünkü ortada 2023 hedeflerini sahiplenen samimi bir siyasi irade hiç olmadı. Aynı siyasi iradenin şimdi getirdiği OVP’ye göre Türkiye; ilk 10 ekonominin uzağında kalmaya, buna karşın dünya enflasyon şampiyonlar liginde oynamaya devam edecek.

OVP ’nin teknik tarafına gelirsek, burada da izaha muhtaç ciddi sıkıntılar var. Saray Hükümeti önümüzdeki üç yılda “Türkiye’nin potansiyel büyümesinden çok da taviz vermeden, enflasyonu üç yılda yüzde 65’lerden yüzde 8,5’e indireceğim” sözünü veriyor. Peki, bunu nasıl yapacak?

OVP ’deki bu büyüme ve enflasyon hedeflerinin beraberce sağlanması, iç talebin ciddi şekilde baskılanması ve dış talepten büyümeye ciddi bir katkı gelmesiyle ancak mümkün. 2024’de yurtiçi talepten büyümeye gelen katkının, 2023’e göre, yarı yarıya düşeceği anlaşılıyor. Perşembenin gelişi, Çarşambadan bellidir. Yerel seçimlerden sonra, daha yüksek faiz ve vergi yükü yolda.

Diğer taraftan OVP’ye göre gelecek üç yılda net ihracatın büyümeye katkısı son derece sınırlı. Yani önümüzdeki üç yılda da büyüme iç talep ağırlıklı olacak. Peki, bu büyüme kompozisyonuyla, enflasyon tek haneye nasıl düşecek?

OVP’nin dolar kuru tahminleriyle de enflasyon hedefleri uyumlu değil. OVP’ye göre 2024’de Amerikan Doları, TL’ye karşı yüzde 54 değer kazanacak. Yani TL pul olmaya devam edecek. TL’nin değeri pul olurken, enflasyon yüzde 65’lerden, yüzde 33’e nasıl düşecek?

Saray hükümeti yine selden kütük kaçıracak. Ekonomide işlediği tüm günahların vebalini milletin sırtına yıkacak. 2024’de hedeflenen enflasyon % 33, ama diğer tarafta hedefledikleri vergi tahsilatındaki artış % 73. OVP ’ye göre vatandaşın vergi yükü olağanüstü artacak.

Tüm uyarılarımıza rağmen, OVP ’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından çıkış için ciddi bir strateji de ortaya konmamış. KKM’nin bugüne kadar bütçe ve TCMB’ye yükü 900 milyar lirayı aştı. 2024’de devletin bütçeden yapacağı yatırım harcamalarının 788 milyar lira olduğu düşünüldüğünde, KKM’nin sebep olduğu yük ve tahribat daha iyi anlaşılabilir.

“KKM olmasaydı bütçenin faiz yükü ne olurdu?” diyenler, bir zahmet OVP ’de faiz giderlerindeki patlamaya da bir baksın. 2023’de % 108 artan bütçenin faiz ödemeleri, 2024’de % 94 artacak.

Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp “sorun ekonomik değil, psikolojik” demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur. Ne de olsa olmadığı halde kendini “ekonomist” zannedip, bir de “faiz sebep, enflasyon netice” diyerek, durduk yere ülkeyi perişan etmenin başka bir izahı olamaz.

Paylaşın

Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’na Kalkan Mı Oldu? Dikkat Çeken İddia

Eski CHP Milletvekili Mustafa Balbay, “Özgür Özel, Kemal Bey’in karşısına başka bir aday çıkmasın diye mi kalkan? Böyle bir olasılık bence var. Tabii ki Özgür Özel’in siyaset yapma hakkı var. Kamuoyuyla gerçekleri paylaşıyor. Ama Özgür Özel, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kararıyla şu anda CHP’nin Meclis’teki Grup Başkanı” dedi.

Cumhuriyet gazetesi yazarı ve eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Mustafa Balbay, TELE1’de Ülkü Çoban’ın sunduğu ‘Gün Ortası’ programına konuk oldu.

Programda gündeme dair yorumlarını paylaşan Balbay, TBMM CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in ‘değişim’ mesajları ve kurultaydaki adaylık sinyaliyle ilgili dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu. Balbay, Özel’in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısında başka bir aday çıkmaması için ‘kalkan’ görevi görüyor olabileceğini öne sürdü.

Balbay, konuyla ilgili şunları söyledi: Şu soru hala yanıt bulmadı: Özgür Özel, Kemal Bey’in karşısına başka bir aday çıkmasın diye mi kalkan? Böyle bir olasılık bence var. Tabii ki Özgür Özel’in siyaset yapma hakkı var. Kamuoyuyla gerçekleri paylaşıyor. Ama Özgür Özel, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kararıyla şu anda CHP’nin Meclis’teki Grup Başkanı.

Özel’den “Aday olacak mısınız?” sorusuna yanıt

Özgür Özel, dün Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah’ın konuğu olmuş ve “Aday olacak mısınız?” sorusuna şu yanıtı vermişti:

Ben burada adayım desem hem partiye, hem kamuoyuna hem de birlikte yol yürüdüğümüz insanlara ve başta genel başkana karşı şu anda bunu buradan açıklamak doğru olmaz. Süreci tamamlayacağım, tutum belgesini açıklayacağız. Bir eş zamanlılıkla belki bir basın toplantısıyla, belki kadrolarımızla birlikte… Önce tutum belgemizi kamuoyu ile paylaşacağız. Daha sonra aday olacağımız sırada, önceden benim sözüm var. Önce aileme, sonra genel başkana haber vereceğim. Yani genel başkan televizyondan duymayacak. Ondan sonra da kurultayla ilgili gerekli süreci başlatacağız.

28’inde hiç niyetim yoktu. Haziran’ın ortasına geldiğimizde partinin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasının seçmene büyük bir haksızlık olduğunu gördüm. Partimizin özeleştiri yapmamasını büyük bir haksızlık olarak gördüm. Partimizin bir yenilenme, değişim meselesine geçmemesinin seçmeni kaybettiğini gördüm. Partide de, ülkede de işlerin iyi gitmediğini gördüm. Orada sorumluluk üstlenebilirim dedim. Yaşadığımız süreç beni adaylığa o günden daha fazla yaklaştırdı. Bu işin sonunda bir adaylık olursa da o özgüvenim, inancım, kararlılığım var. Adaylık noktasında kem küm ediyor değilim ama bir süreç var ve tamamlanması gerekiyor.

Görüşmemiz gereken herkesle görüşüyoruz. Başta genel başkanımız, partimizin kadrolarını asla incitmemeye, üzmemeye çalışıyoruz. İnsan baba evini yakıp yıkmaz, bazıları benim yaptığım görevleri yapıp partiden gitti.

Yenmek, yenilmek değil. Biz kurultayda Kemal bey ile yarışabiliriz. Bu hainlik değildir. Bazıları diyor ki “Kemal beye ihanet mi ediyorsun?”. Kemal beyin başarısı için bir şeyleri eksik yapmak ihanettir, ben yapmadım. Kemal beyin başarısı için, en yakını kimse en yakını kadar inandım.

Kemal bey “Bu kürsüde son kez sesleniyorum, bir yolculuğa çıkıyorum” dedi. Babam gibi hissettiğim bir insana tutamadım kendimi ağladım. “Ağlıyordun, aday olamazsın” diyorlar. Ben üç kez ağladım siyasette. İmamoğlu, İstanbul’u kazandı. 19 gün sandık üstünde yattık. Haber geldi mazbatayı veriyorlar, oradan İBB’ye. Balkona çıktım, bir gürültü başladı. İzmir Marşı çalıyor, İmamoğlu arabadan indi. O anı gördüm hüngür hüngür ağladım. Kemal bey adaylığını açıkladı tutamadım kendimi ağladım. Bir de Soma Davası bitti, büyük haksızlık yaptılar kapının önünde ağladım.

Paylaşın