Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Allah Belanı Versin!

Erdoğan’ın, bugün yaptığı konuşmada, isim vermeden kendisini hedef sözlerine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “’Allah belanı versin! Ülke yangın yeri, can havlindeyiz; sen hala çıkmış ’hançer’ diyorsun” dedi.

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün yaptığı konuşmada isim vermeden kendisini hedef alan Erdoğan’a, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama ile tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Lanet olsun sana ve kurduğun düzene… 5’li çeteler eliyle milletin parasına, uyuşturucu baronlarının eliyle gençlerimize ve geleceğimize, bozduğun ve kontrolün altına aldığın yargı eliyle dışarı saldığın katiller, çocuklarımızın ve kadınlarımızın canına ve ırzına bela oldu.

Yeni doğan bebeklerimizin canı, para için sağlık çetesine teslim edildi. 12 bebeğimiz senin sisteminin adamları tarafından 3 kuruş kazanmak için hayata gözünü yumdu… Yüreğime çok ağır geliyor, acımı dile getirebilmek için kullanacağım cümle; en hafif tabiri ile: Allah belanı versin!

Ülke yangın yeri, can havlindeyiz; sen hala çıkmış ‘hançer’ diyorsun. Seninle mücadele etmeyenin de Allah belasını versin.”

Erdoğan ne demişti?

Kılıçdaroğlu’nun alıntıladığı paylaşımda ise Erdoğan şu ifadeleri kullanmıştı: “Sırtından hançerlenmenin öfkesini sosyal medyadan sürekli birilerine hakaret ederek çıkarmaya çalışanlara sadece acıyarak bakıyoruz. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, eski Türkiye’nin unutulmaya yüz tutmuş kötü hatıraları olarak anılmaktan kurtulamayacaklar.

Türkiye’yi kalkındırma mücadelemizde 22 yıl boyunca pek çok engelle, çok çeşitli zorluklarla karşılaştık. Biz köprü, yol, havalimanı, baraj, fabrika inşa ederken; sondajlarla petrol, doğal gaz ararken; yılların ihmallerini ortadan kaldırırken muhalefetin ve belli çevrelerin neler yaptığını hepimiz hatırlıyoruz.

Öyle trajikomik durumlarla karşılaştık ki… ‘Millet yol mu yiyecek’ diyen vizyonsuzları mı ararsınız, Gazi Mustafa Kemal’i bahane edip ülkemizin dünyada ilk 3’e girdiği İHA ve SİHA’larına saldıranları mı ararsınız, ‘iktidara geldiğimizde savunma sanayisi projelerine dokunacağız’ diyenleri mi ararsınız?

Velhasıl iktidara muhalefet etmeyi sermaye ve yatırım düşmanlığına dönüştüren zihniyetin her çeşidine şahit olduk. 21’inci yüzyıl Türkiye’sine asla yakışmayan bu arkaik zihniyetin, 13 seçim yenilgisi sonrasında, bizzat partileri tarafından Türk siyasetinden perte çıkarılmasını ülkemizin kalkınma yolculuğu adına, Türkiye’nin aydınlık geleceği adına fevkalade önemli buluyoruz.

Eskiden olduğu gibi ülkemizin siyasetini zehirlemeyi, milletimizi birbirine düşürmeyi başaramayacaklar. 85 milyonun arasına öfke ve nefret duvarları öremeyecekler. Allah’ın izniyle biz de bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz. Bizim tek bir derdimiz var, o da bu ülkeye aşkla hizmet etmek. Bizim tek bir gayemiz var, o da insanımızın hayır duasını almak. Bizim tek bir hedefimiz var, o da Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmek. Bunun dışında hiçbir derdimiz, hedefimiz, endişemiz yoktur.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Hakkında Zorla Getirme Kararı: Özel’den Tepki

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında zorla getirme kararı verildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Zorla getirme kararı, hukuki olmadığı gibi, siyasallaştırılmış yargının gözdağı verme çabasıdır” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın “hakaret” iddiasıyla açtığı davanın duruşmasında, İnal’ın avukatı, Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki şikayetlerinin devam ettiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in yetkilendirmesi ile duruşmaya katılan Avukat Uğur Çelik ise, “Müvekkilimizin ikametgahı Ankara’dır. Talimatları Ankara’ya yazın” talebinde bulundu. Avukat Mustafa Doğan İnal’ın avukatı Furkan Keskin ise, mahkemeden “Kılıçdaroğlu’nun zorla getirilmesi”ni talep etti.

Gazeteci Barış Yarkadaş’ın edindiği bilgiye göre; İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi bu talebi yerinde bularak “Sanığın zorla getirilmesi”ne karar verdi. 18 Şubat 2025 tarihinde görülecek duruşmaya Kılıçdaroğlu’nun gelmemesi durumunda “zorla getirme” kararı uygulanacak.

Kılıçdaroğlu’ndan “Hodri meydan!” mesajı

Kılıçdaroğlu, söz konusu olay hakkında ‘Hodri meydan!’ başlığıyla bir videolu mesaj yayımladı. Kılıçdaroğlu, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Erdoğan çıkmış ‘biz yumuşayacağız ama Kılıçdaroğlu izin vermiyor’ diye konuşuyor. Bu da yetmiyor, Saray yargısıyla beni sindirmeye çalışıyor. Erdoğan’ın korkulu rüyası olmaya devam ettikçe, ekonomik kriz derinleştikçe Kılıçdaroğlu düşmanlığı artmaya türlü ayak oyunlarıyla CHP’lileri siyaset dışına itmeye çalışanlara açık ve net çağrımdır. Tek bir CHP’liyi Saray yargısına teslim etmeyeceğiz.

Ne beni ne de diğer yol arkadaşlarımızı harcatmayacağız. Yargıya talimat vermeyi bırak. Derdin benle ise ben dimdik durmaya devam edeceğim. Beşli çeteye peşkeş çektiğiniz ihaleleri, yolsuzlukları, vatandaşın cebinden çaldığınız her kuruşun hesabını sormaya ant içerim. Dün de bugün de yarın da, son nefesime kadar bu halk için mücadele etmekten geri adım atarsam namerdim. Hodri meydan!”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Kemal Kılıçdaroğlu’na zorla getirme kararına tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Önceki Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu hakkında bugün verilen zorla getirme kararı, hukuki olmadığı gibi, siyasallaştırılmış yargının gözdağı verme çabasıdır. Partimiz bu çabalara karşı bir ve bütün olarak dimdik ayaktadır.”

“Suç duyurusunda bulunacağız”

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar‘a konuşan Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, davanın açılmasının bile abes olduğunu söyleyerek “Genel Başkanımızın sözlerinde asla hakaret suçu yoktu. Savcıya verilen talimatla bu dava açıldı. Şimdi de hakime verilen talimatla zorla getirme kararı çıkarıldı” dedi.

“Yargının Recep Tayyip Erdoğan yargısı olmasının sonuçlarını yaşıyoruz” diyen Çelik, “Bu kararla hakim suç işledi. Ankara’da yaşayan biriyle ilgili zorla getirme kararı çıkaramazsınız. İstanbul’daki mahkeme Ankara’daki birini zorla getiremez. Yalın bir ifade söz konusu. Genel Başkanımızın ifadesini almak istiyorsa Ankara’ya talimat yazarlar. Ve sonucunu beklerler. Gidilmemesi halinde zorla getirilebilir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyoruz. Böyle bir şey olamaz. Hakim aldığı talimatın yerine getirdi” ifadelerini kullandı.

Çelik, “Bu hakimle ilgili gereğini yapacağız. Yasal haklarımızı kullanacağız. Hem ceza hem disiplin hukuku anlamında suç duyurusunda bulunacağız” dedi. Kılıçdaroğlu’na durumu aktardığını belirten Çelik, “Genel Başkanımız gülüp geçti. Geri adım atması, çekinmesi söz konusu olamaz. ‘Hodri meydan’ der ve yoluna devam eder” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Kemal Kılıçdaroğlu Hakkında “Hapis Ve Siyasi Yasak” Talebi

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında “Zincirleme şekilde Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Alenen Hakaret” suçundan 1 yıl 5 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapis ve siyasi yasak talep edildi.

Eski CHP Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu, durdurulan MİT tırları görüntülerini eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a verdiği iddiasıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmış ve “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Hapis cezasının ardından o dönem CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu açıklama yaparak “Bu kararı verenler bu kararın altında kalacaklardır. Biz yıllarımızı demokrasi için harcadık, adalet istiyoruz, demokrasi istiyoruz, düşünce özgürlüğü istiyoruz bu ülkede. 20 Temmuz darbesini yapanlar adaleti yok ettikleri, demokrasiyi yok ettiler, hakim hakim olmaktan çıktı gözünü dikmiş saraya nasıl talimat gelecek ve ben öyle karar vereceğim diye, bunların hiçbirisi hakim değil, hiçbirisi yargı dağıtmıyor, sadece ve sadece sarayın sopası olma görevini yerine getiriyorlar” demişti.

Sabah gazetesinin haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede “Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin ifade özgürlüğü ya da eleştiri sınırlarını aştığı, şüphelinin atılı suçu işlediği hususunda yeterli delil olduğu” belirtilerek dava açıldı. Şüpheli Kemal Kılıçdaroğlu hakkında “Zincirleme şekilde Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Alenen Hakaret” suçundan 1 yıl 5 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapis ve siyasi yasak talep edildi. Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Dikkat Çeken “Altı Ok” Açıklaması: Yeniden Yorumlanmalı

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Altı Ok’un gelişen dünya ile birlikte yorumunun yine parti programında yer alması lazım. O zaten bütün parti programlarında var. Yeni hazırlanacak parti programında da Altı Ok’la ilgili yeni yorumun, çağdaş yorumun konulması gerekiyor” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 4 – 8 Eylül’de gerçekleştirilecek tüzük kurultayı öncesi, Genel Başkan Özgür Özel ‘tüzüğü demokratikleştirme’ mesajları verirken, partinin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da nelerin değişmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulundu.

Sözcü’den Saygı Öztürk‘e konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, partinin arşivinde tüzük konusunda yapılmış çok sayıda çalışma olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

“Tüzükle ilgili yaptığımız çalışmayı da belli bir noktaya getirmiştik. Partimizin seçim ve hukuk işlerinin o dönem yürüttüğü çalışmaların yanı değişiklik önerileri de gelmişti. En çok da ‘Dönem kuralı’ öneriliyordu. Yine önseçim talepleri var. Parti üyeliğini ‘aktif” ve ‘pasif’ üyelik olarak ikiye ayrılmalı. Bunun da kuralları var. Ön seçime, üyelik gereklerini yerine getiren aktif üyeler katılmalı. Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel meclis üyeliği, belediye meclis üyeliği seçiminin aktif üyeler tarafından yapılmasıyla ilgili tüzük değişikliğini getirmiştik.

Ama kurultay reddetmişti. Şimdi anladığım kadarıyla kurultaya aynı konuda delegelerin önerileri var. Bu önerinin mutlaka kabul edilmesi yönünde görüş birliğinin çıkması beni sevindirdi. Ön seçimin olması, bir anlamda üye ile parti arasındaki aidiyeti sağlıyor. Düzenli aidat ödemeleri, parti çalışmalarına katılmaları partiye artı getirir. Adaylar, merkez yoklamasıyla değil, önseçimle aktif delegelerin oylarıyla belirlenecek.”

Milletvekilliği, belediye başkanlığı için ‘Dönem kuralı’ getirilmesiyle ilgili öneriler var. Milletvekilliğinin iki dönemle, üç dönemle sınırlandırılmasını isteyenler var. Bu öneriler yine partinin yetkili organlarında büyük bir ihtimalle tartışılır, bundan sonra da Tüzük Kurultayında ele alınır.”

Artık merkez yoklaması sadece genel başkanın, seçim yasasında öngörülen yüzde % 5’le sınırlı kalırsa dönem kuralına gerek kalmaz. Çünkü gerçekten halk istiyorsa bir milletvekilini seçer; istemiyorsa zaten seçmeyecektir.

“Parti programının yenilenmesi gerekiyor”

Parti programıyla ilgili de yapılmış çalışmalar var. Onlarda partinin arşivinde. Parti programını da yenilenmesi gerekiyor. Değişen, gelişen koşullara göre parti programının da yeniden ele alınması gerekiyor. CHP’nin programından önce ‘Demokratikleşme’ dediğimiz, yani ‘Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması’ dediğimiz ilkesinden hareket etmeliyiz. Bugün ‘Demokrasi’ dediğimiz şey tamamen sözde kaldı. Anayasa uygulanmıyor, yasalar uygulanmıyor. Dolayısıyla biz parti programında demokrasiye öncelik veren, demokrasinin ne olduğunu anlatan ve CHP’nin bu konuda neleri, hangi hamleleri atması gerektiğini belirleyen kurallar koymak gerekiyor.

Her halükarda zaten Altı Ok’un gelişen dünya ile birlikte yorumunun yine parti programında yer alması lazım. O zaten bütün parti programlarında var. Yeni hazırlanacak parti programında da Altı Ok’la ilgili yeni yorumun, çağdaş yorumun konulması gerekiyor.”

Paylaşın

Akşener, Kılıçdaroğlu Ve Özdağ’ın Sözlerini Yargıya Taşıyor

Eski İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın kendisi hakkındaki sözlerini yargıya taşıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener hakkında, “Bu topraklarda ihaneti de görebiliyoruz”, Ümit Özdağ’ı ise “2018’de Erdoğan’ı bilerek cumhurbaşkanı seçtirdi” ifadelerini kullanmıştı.

Sözcü yazarı Aytunç Erkin, Meral Akşener’in Kemal Kılıçdaroğlu’ndan şikayetçi olacağını Ümit Özdağ’ı ise dava edeceğini yazdı. Akşener’le telefonda görüştüğünü belirten Erkin, Akşener’in “Avukatımla birlikte hem Kemal Kılıçdaroğlu’nu hem de Ümit Özdağ’ı mahkemeye vereceğim. Çünkü ‘ihanet’ ve ‘ahlaksızlık’ çok ağır iki söz. Çok ağır söz ve benim bunları kaldırmam mümkün değil” dediğini belirtti.

Akşener devamında, “Bundan sonra madem böyle işte böyle. Dilekçe çalışıyorum şu anda daha vermedim ama mahkemeye vereceğim. Dolayısıyla annemin amcası Yemen şehidi, babamın amcası İstiklal madalyalı Atatürk’ün arkadaşı bunu benim ailemin kaldırması mümkün değil. Dolayısıyla dün de ‘ahlaksızlık’ dedi Kılıçdaroğlu ve mahkemede hesaplaşacağız kendisiyle. Her şeyin nasıl olduğunu çok açık, net ve kendi içimde tuttuğum her şey dahil dilekçede olacak. Ümit Özdağ’ı da veriyorum. Ona da bugüne kadar çok hoşgörülü davrandım. Bir parti kurdu, bizden ayrıldı. Mümkün olduğunca dikkat ettim. Ama bugün itibarıyla onu da veriyorum ki yalanlamamıştım onun kurduğu cümleleri. Mahkemede yalanlayacağım Özdağ’ı da. Hep beraber göreceğiz. Bana iftira atan elinde belge bilgi olduğunu iddia eden herkesi mahkemeye vereceğim. ‘Getir bakalım belgeni’ diye. Herkes kaçıyor” dedi.

“Altılı Masa’da bilmediğimiz konuları mı açıklayacaksınız?” sorusuna ise Akşener, “Valla bilmiyorum okuyunca göreceksiniz. Kimseye söylemedim ilk kez sana söylüyorum. Bunları yazabilirsin. ‘İhaneti’ asla kaldıramayacağımı yazabilirsin. En son sözlerinden sonra Tayyip Erdoğan’ı nasıl seçtirdiğimi anlatıyor, bu kadar yalanı nasıl bir araya getiriyor, Ümit Bey bunu ispatlayacak. Anayasa yapmışım ben DEM’le! Ahmet Erozan, Nuri Okutan benden habersiz ne çalışmalar yapmışlar, mahkemede ortaya çıkacak, anlatacaklar. Sabrın çok berbat bir duygu olduğuna kanaat getirdim” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu ve Ümit Özdağ ne demişti?

Önceki CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KısaDalga’ya haftasonu verdiği röportajda, Meral Akşener’in haziran ayında sürpriz bir kararla Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gidip Erdoğan’la görüşmesine ilişkin şunları söylemişti:

“6 lider Türkiye’yi nasıl yöneteceğimiz konusunda bir ortak mutabakat metni üzerinde anlaşmışsak (ki bu metin bizim demokrasi tarihimiz açısından çok değerlidir), Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişte yapılacak Anayasa değişiklikleri konusunda anlaşmışsak masadan kalkma ve tekrar masaya dönme süreci yaşamamalıydık. Sayın Akşener’i daha sonraki süreçte Saray’da görünce doğrusunu isterseniz şaşırmadım… Yaşadığımız bu topraklarda maalesef ihaneti de görebiliyoruz.”

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise bir Youtube kanalında 2018 genel seçimleri sürecini anlatırken, seçimden bir ay önce Meral Akşener’in danışmanlarından olan bir anket şirketi sahibinin kendisini ‘dinlenilemeyen’ bir odaya götürüp “Bana nedenini sorma, adamı cumhurbaşkanı seçiyoruz” dediğini öne sürmüştü.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan “Siyasetin Hala İçindeyim” Mesajı

“Tekrar genel başkan adayı olacak mısınız?” sorusuna yanıt veren Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben parlamentoya girdiğimde genel başkan olma düşüncem yoktu. Delegeler istediği için oldum” dedi ve ekledi:

“Delegeler derse ki ‘Gelmen lazım arkadaş’, görev verirlerse o zaman düşünürüm. Genel başkanlığın sorumluluğu fazladır, kolay değildir. Genel başkan tartışmalarının dışında kalmak istiyorum. Partinin delegeleri vardır. Parti kendi geleceğini belirleyecektir.”

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekol TV’de Armağan Çağlayan’a gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Özel bir suçlama getirmek istemiyorum. Ama 6 lider beraber yola çıktıysa ve oy birliği ile karar alacağız diye konuştuysak, liderlerin sözlerini tutması gerekiyordu. Ama bu olmadı. Anketler kazanacağımızı söylüyordu. Ama süreç benim de düşünmediğim şekilde ciddi bir sürece uğradı.

Çok büyük saldırılara muhatap oldum. Ama saldırılara karşı “Ne derseniz deyin biz buradayız” mesajı vermek istedim. Benim kişisel kararımdı. Reklamcıların değil.

Biz muhalefetiz. Ne demek normalleşme? Gerekirse masaya elinizi vuracaksınız. Biz gidip Erdoğan’a yalvardık mı? Emekliye ikramiyeyi mücadele ederek aldık. Biz gidip de Erdoğan’a “Beyefendi 3600 ek gösterge verir misiniz?” diye ricada mı bulunduk? EYT’liler için ricada mı bulunduk? STK ayrı ana muhalefet partisi ayrıdır.

Yasalar bizi muhalefet partisi olarak tanımlıyor. Neyin yumuşaması? ülke ateş çemberinde değil mi? Buyrun bakın. Emekliye sorun “Geçinebiliyor mu?” diye. İnsanın hakkını arama mücadelesi bir hak mücadelesidir. Bu mücadeleyi verirseniz siz siyasal olarak görevinizi yapmış olursunuz. Yaptıracaksın, siyaset budur. Rica ederek değil.

Onların evlatları askerlik yapmadı, benim evladım gitti yaptı. Ama ben vatan hainiyim onlara göre. AK Parti’li seçmenlerimize seslenmek istiyorum. Adaletin gelmesini ne zamana kadar bekleyeceksiniz?

Fakirin boğazını sıkarak, işçinin, çiftçinin boğazını sıkarak önlem alıyorsunuz. Bu üreticinin üretmemesi demektir. Bursa’da domates üreticileri eylem yapıyorsa bu ne demektir? Sözleşme olmasına rağmen domates üreticisi malını satamıyor. İktidar kanadından ses çıkıyor mu? Hayır. Mercimekten buğdaya kadar dışardan geliyor. Bunların yatacak yeri var mı?

Doğrudan Erdoğan’dan gelen görüşme talebi yok. Ama olursa kabul etmeyeceğimi söyledim. Bu teklif birisi aracılığı ile geldi. Doğru bulmadım ve görüşmeyeceğimi ifade ettim… Bu süreçte o kadar çok yalan haberle karşılaştım ki. Bu insanlar bu yalan haberleri nasıl bu kadar uydurabiliyor? Çürüme başlayınca toplumun her kesimine yansıyor. Devletteki çürüme Türkiye’nin büyümesinin önündeki en büyük engeldir.

Düşünün 2 milyon dolarlık yolsuzluktan söz ediliyordu. Meclis Genel Kuruluna girerken kahramanlar gibi duruyor. Ya insanda utanma olur. Ar damarı çatlayınca böyle olur.

Yolsuzluk yapanların en üstünde tutulduğu bir sürece girdik. Hatta bir ilahiyatçı devletin yüzde 10 alabileceğini söylüyor. Kim daha çok çalarsa ona “Oh malı götürdü” deniyor. Bunları yaratan iktidardır. Dini alet ederek buraya kadar getirdi. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Yolsuzluk, hırsızlık yaptığınız zaman “Helal olsun malı götürdü” şeklinde yorumlanıyor. Türkiye’nin burdan çıkması lazım. Çıkmazsa önümüzde büyük felaket var demektir.

Alt gelir grubundan toplanan paralar üst gruptaki bir avuç zengine gidiyor. “Nas var, faiz verdirmem” diyen adam şimdi dünyanın en yüksek faizini veriyor. Bunlarda din iman yok. Bunlar bir avuç çeteye çalışıyor. Devleti soyulacak organ gibi görürseniz olmaz. Kemal Tahir “Devlet Ana” der. Devlet, topluma hizmet eden organdır. Bunlar mal varlıklarının tamamını da yurt dışına götürüyor. Bu devleti soyduran zat sarayda oturan adam. Sarayda keyfi yerinde. Açlığı, yoksulluğu unuttu. Orada öyle bir şey yok.

Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmek, yazmak çok kolay, ‘Şunun bunun adamı’ demek çok kolay. Kılıçdaroğlu kimden bir kuruş aldı mı? Çoluğu çocuğa ile bu ülkede ne yaptı? Ben hiçbir zaman birilerine güzelleme de yapmadım. Doğruysa doğru deriz. Ben herkesi gayet iyi bilirim.

Dünyanın hangi parlamentosunda rüşvetçileri koruyan yasa çıkar? Bizden çıktı. Yolsuzluğa kol kanat geren bir parlamento vatandaşın hakkını korur mu? Hırsızın hakkını koruyorsunuz, çöp toplayan vatandaşın hakkını korumuyorsunuz. Sonra “Gazi Meclisi” diyorsunuz. Hayır değilsiniz.

Darbe hukukundan arınmayan bir devlet gerçek anlamda bir demokrasiyi yaşatamaz. 15 Temmuz’da da sivil darbe oldu. Her 15 Temmuz’da 10’ar dakika konuşma yapardık. Ama Erdoğan benim konuşmamı istemedi. Çünkü gerçekleri anlatıyordum. 15 Temmuz’un gerçekleri henüz aydınlatılmadı.

Devletin sahte videolar üretmesi ne demektir? Başkaları veya bir parti yapabilir. Ama bunu devlet yaparsa olmaz. Devletin organları bunu yaparsa olmaz. Erdoğan, “Montaj” vs diye geçiştiriyor. “Burada yasa dışılık var” deyip üzerine gitmiyor. Çünkü talimatı veren o.

Ona bir şey diyen olunca herkese talimat veriyor. Savcı, hakim herkes seferber olup insanlar gece evinden alınıyor. Bir kişi sahte videolar yaparak Cumhurbaşkanı olursa ne olur? Ahlaki açıdan meşruiyeti yoksa o konumda da meşruiyeti yoktur… Saray ve şürekasının ahlaki nerede? Beyefendinin görevi ahlakı yozlaştırmak. Bunu biliyoruz. Sahtekarlık yapıldığını kendisi de söylüyor. Allah söyletiyor.

Tekrar aday olacak mı?

Ben parlamentoya girdiğimde genel başkan olma düşüncem yoktu. Delegeler istediği için oldum. Delegeler derse ki ‘Gelmen lazım arkadaş’, görev verirlerse o zaman düşünürüm. Genel başkanlığın sorumluluğu fazladır, kolay değildir. Genel başkan tartışmalarının dışında kalmak istiyorum. Partinin delegeleri vardır. Parti kendi geleceğini belirleyecektir.”

Paylaşın

CHP’de Seçimli Kurultay İddiası: Amaç Kılıçdaroğlu’nu Yıpratmak

CHP’nin eylül ayında yapacağı tüzük kurultayının önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve yakınındaki partililer tarafından seçimli kurultaya dönüşmesi için hazırlık yapıldığı iddiaları geçtiğimiz haftanın öne çıkan tartışmalarından biri oldu.

Kılıçdaroğlu’na yakın kaynaklar bu iddiayı reddederken bir partili, “Böyle bir girişim de böyle bir düşünce de yok. Yeni parti yönetiminin bir kredisi vardır. Bu kredi bitmemiştir. Bize düşen bu süreçte eksik, yanlış gördüğümüz konularda uyarmaktır. Bu da partili kimliğin gereğidir. Ancak kimi kanallardan sürekli gerçek dışı iddialar gündeme getiriliyor. Burada amaç ancak Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak olabilir. Bu doğru bir tutum değil” dedi.

CHP 6-9 Eylül’de tüzük kurultayına hazırlanıyor. “Değişim” iddiasıyla göreve gelen yeni yönetim, önseçim ve dönem sınırlaması vaadinde bulunmuştu. Parti içi muhalifler yeni yönetimin bu iki konuda “samimiyet testine gireceğini” belirtiyor.

Kulislerde genel başkana verilen merkez yoklaması ile milletvekili belirleme hakkının tamamen kaldırılmayacağı ama biraz daha sınırlanabileceği konuşuluyor. Uzun dönem görev yapan yöneticilerin de 3 dönemle sınırlanabileceği, genel başkan için bunun belki biraz daha fazla olabileceği ifade ediliyor. Muhaliflere göre ise bir dönem MYK ve Parti Meclis’inde görev yapmış isimlerin mutlaka önseçime gireceği bir düzenleme yapılması gerekiyor.

Yine Gölge Kabine’de görev yapanların kesinlikle milletvekili adayı olmaması gerektiği savunuluyor. Tüzük kurultayıyla ilgili parti kulislerinde konuşulan bir başka öneri ise Önder Sav’ın ardından kaldırılan güçlü genel sekreterliğe yeniden geri dönülmesi. Bazı partililer bu konuda bir öneri getirilebileceğini söylüyor.

CHP’nin eylül ayında yapacağı tüzük kurultayının önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve yakınındaki partililer tarafından seçimli kurultaya dönüşmesi için hazırlık yapıldığı iddiaları geçtiğimiz haftanın öne çıkan tartışmalarından biri oldu.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Kılıçdaroğlu’na yakın kaynaklar bu iddiayı reddederken bir partili, “Böyle bir girişim de böyle bir düşünce de yok. Yeni parti yönetiminin bir kredisi vardır. Bu kredi bitmemiştir. Bize düşen bu süreçte eksik, yanlış gördüğümüz konularda uyarmaktır. Bu da partili kimliğin gereğidir. Ancak kimi kanallardan sürekli gerçek dışı iddialar gündeme getiriliyor. Burada amaç ancak Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak olabilir. Bu doğru bir tutum değil” dedi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na ‘2 Yıl 4 Aya Kadar’ Hapis Talebi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Kemal Kılıçdaroğlu,14 Mayıs 2023’te yapılan 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalkmıştı.

Cumhuriyet’ten Fahrettin Öztürk’ün haberine göre; Kılıçdaroğlu’nun, 17-25 Aralık operasyonları nedeniyle hakkında Meclis soruşturması açılan eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, Kılıçdaroğlu’nun, ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Kemal Kılıçdaroğlu katılmazken, avukatı Celal Çelik, rahatsızlığı nedeniyle mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Kılıçdaroğlu’nu, duruşmaya vekaletname ile katılan avukat Beyza Köroğlu temsil etti.

Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, şikayetçi Erdoğan Bayraktar’ın avukatı tarafından, şikayetten vazgeçtiklerine dair dilekçe sunulduğunu, ancak Kılıçdaroğlu’na yöneltilen suçlamanın Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında resen takip edilen suçlar kapsamında kaldığını belirtti.

Mütalaada, Kılıçdaroğlu’nun olay tarihinde basın mensuplarının bulunduğu ortamda Bayraktar’a yönelik kullandığı ‘Hırsızlar’ sözünün farklı anlamlar ifade ettiği, düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında kalmadığı belirtildi.

Savcı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı sözlerin, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçunu oluşturduğunu öne sürerek, Kılıçdaroğlu’nun 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Köroğlu, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak için süre istedi. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun avukatlarının mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre vererek, duruşmayı 30 Mayıs’a erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Davanın geçmişi

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 Şubat 2018 tarihinde görülen duruşmada mahkeme, Kılıçdaroğlu hakkında, “Anayasa’nın 83’üncü maddesi gereğince, sarf ettiği sözleri daha önce meclis çalışmalarında ve CHP Grup toplantılarında söylemiş olması nedeniyle, meclis çalışmalarında söylenen sözler ve ileri sürülen düşünceleri meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmasının, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine meclisçe yasaklanması şartına bağlanmış olması nedeniyle” davanın düşürülmesine karar vermişti.

Bayraktar’ın avukatı, düşme kararını İstinaf’a taşımış, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, 8 Nisan 2021 tarihinde düşme kararını bozarak, dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yerel mahkeme, 27. dönem milletvekili olan ve yasama dokunulmazlığı bulunan Kılıçdaroğlu hakkında yargılamanın durdurulmasına hükmetmişti.

Kılıçdaroğlu, 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalktı. Bunun üzerine dosyadaki durma kararı bozularak dava yeniden açıldı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a “Alternatifsiz Değilsiniz” Yanıtı

“Alternatifsiz değilsiniz” sözleriyle CHP seçmenine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt veren Kemal Kılıçdaroğlu, “85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “5’li çeteler eliyle hayatınızı çalmış, ahlaksızlığı, yolsuzluğu kurumsallaştırmış, faiz lobilerine ülkeyi teslim etmiş, vatan sevgisi olmayan, iktidarını sahte ve montaj videolara borçlu olan Erdoğan’a mecbur değilsiniz! Umutsuz olmayın.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP seçmenine seslenen AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sosyal hesabından yayınladığı mesajla cevap verdi. Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Sen CHP’lilere seslenmişsin Recep Tayyip Erdoğan, ben ise;

Açlık sınırının altındaki asgari ücretliye,
Atanamayan öğretmenlere,
Geçinemeyen, torununa mahçup bakan emekliye,
Umutsuz gençlerimize,
Mutsuz anne babalara,
Ürünü harmanda kalan çiftçimize,
Geçinemeyen memurumuza, işçimize esnafımıza…

85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum;
5’li çeteler eliyle hayatınızı çalmış, ahlaksızlığı, yolsuzluğu kurumsallaştırmış, faiz lobilerine ülkeyi teslim etmiş, vatan sevgisi olmayan, iktidarını sahte ve montaj videolara borçlu olan Erdoğan’a mecbur değilsiniz! Umutsuz olmayın…”

Erdoğan ne demişti?

Sosyal medya hesabından CHP seçmenine seslenen Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı:

“CHP’li kardeşlerimizin, partilerine ve siyaset kurumuna yönelik umutlarını giderek kaybettiklerini üzülerek görüyoruz. Buradan siyasi parti fark etmeksizin tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum Başta CHP olmak üzere muhalefete bakıp da asla umutsuzluğa kapılmayın. Alternatifsiz değilsiniz.

AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hiçbir vatandaşımızın kendini dışlanmış, ötelenmiş, yok sayılmış hissetmesine gönlümüz razı değildir. Şayet siyasetten beklentiniz hizmet ve eser görmekse hiç uzağa gitmenize gerek yok, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz buradayız. “Gerçek Belediyecilik” vizyonumuz, güçlü kadromuz ve projelerimizle sizin için varız, hazırız. Sizin kaygılarınızı istismar edenlere…

“Bizim istediğimiz adaya tıpış tıpış oy vereceksiniz” dayatmasında bulunanlara… Fikrinize, taleplerinize, hassasiyetlerinize saygı göstermeyenlere… “Belediye başkanı olarak kimi görmek istersiniz” sorusunu bile millete değil de yapay zekâya soranlara, gelin bu seçimde hep birlikte esaslı bir ders verelim.

Şahsi ikballeri için kapalı kapılar ardında bölücü örgütün uzantılarıyla demlenenlere… Size rağmen siyaset yapan kibir abidelerine hür iradenizin hiç kimsenin tapulu mülkü olmadığını, gelin 31 Mart’ta hep beraber gösterelim.”

Paylaşın

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “Siyaseti Bırakmadım” Çıkışı

CHP’nin yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Siyaseti bırakmadım. Her gün vatandaşlarla, ziyarete gelenlerle görüşüyorum. Belli konularda daha derinlikli düşünmeye zamanım var” dedi.

Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Serbestiyet’ten Hilal Köylü‘ye açıklamalarda bulundu.

6 Şubat depremlerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a duyduğu öfkeyi anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Ülkeyi 22 yıldır yöneten siyasal iktidar; askerleri, deprem olduğunda sahaya anında yollamadı. Depremin ilk üç-dört saatinde seyyar hastaneler, mutfaklar kurulabilirdi, yapılmadı. İnsanların soğuktan ölmesine göz yumuldu. Neden? Türkiye’de sorumluluk taşıyan bir hükümet yok.

Erdoğan; depremi de, sorumluluğunu da görmezden geliyor. Beşli çeteye hizmet eden Erdoğan, ülkeyi dilediği gibi yönetiyor. Şimdi de çıkıp; merkezi hükümetle yerel yönetimin bir olmadığı kentlere hizmetin gitmeyeceğini söylüyor. Halka –Bana oy verirseniz, size hizmet ederim. Oy vermezseniz, gözümün önünde ölseniz de, seyrederim- mesajı veriyor.

Vatandaşın hayatı Erdoğan’ın umurunda değil. Erdoğan, şaşırtmıyor. Vatandaşını ve ülkesini işte bu derece sevmiyor. Bir zamanlar hakaret ettiğinin (Mısır Cumhurbaşkanı Sisi) ayağına gidip, üç-beş kuruş koparma planı yapıyor. Aslında Erdoğan hakkında konuşmak bile benim ağırıma gidiyor. ”

“Siyaseti bırakmadım”

Siyaseti bırakmadığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: “Siyaseti bırakmadım. Her gün vatandaşlarla, ziyarete gelenlerle görüşüyorum. Belli konularda daha derinlikli düşünmeye zamanım var.

15-20 günde bir felsefeciler ve sosyologların da aralarında olduğu bir akademisyen grubuyla Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarını konuşuyoruz, değerlendiriyoruz. Gazetelere makaleler yazıyorum, analizler yapıyorum. Çocuklarla, torunlarla zaten hep beraberiz. Selvi Hanım’la da tiyatroya gittik bir-iki kez.”

Paylaşın