Hacı Kılıç Camii Ve Medresesi; Kayseri’nin Kocasinan İlçesi, Gevhernesibe Mahallesi, İstasyon Caddesi üzerinde yer almaktadır.
Kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir oturum alanı üzerine inşa edilmiş olup, cami ve medreseden oluşan birleşik bir yapı grubudur; kuzey kanadı revaklı avlusuyla medrese, güney kanadı ise cami olarak tasarlanmıştır.
Medrese kanadını oluşturan kuzey cephesi, kesme taş örgülü ve gerisindeki odalara açılan dört mazgal pencere dışında masif bir duvar yüzeyinden ibârettir. Batı cephesinin kaba yonu taş duvar örgüsü arasında devşirme taşlar dikkati çeker. Duvar yüzeyinde cami bölümüne açılan iki pencere ile cepheden dikdörtgen prizmal bir kütle halinde taşan kaş kemerli kapı açıklığı bulunur.
Kaba yonu ve düzensiz taş örgülü güney cephesinin duvar örgüsünde devşirme taşlar da kullanılmıştır. Cephenin orta bölümünde, dikdörtgen prizmal bir kütle halinde mihrap çıkması yer almaktadır.
Caddeye bakan ana cephe, düzgün kesme taş örgülüdür; cephenin güney-doğu köşesinde, köşeleri pahlanmış kare prizmal bir subasman üzerinde çatı kotunu aşarak yükselen silindirik gövdeli ve konik külâhlı bir köşe kulesi bulunur. Cephe üzerinde, cami bölümüne açılan dikdörtgen bir pencere açıklığı ile cami ve medresenin taçkapıları yer alır. Taçkapıların arasında ve kaidesi cami taçkapısına bitişik olarak geç dönemlerde inşa edilmiş minare, gerisindeki cami bölümüne açılan pencereyi kapatan bir kütle halinde önündeki kaldırıma da taşmaktadır.
Caminin taçkapısı, silindirik iki köşe sütuncesiyle sınırlandırılan düşey dikdörtgen prizmal bir kütle halinde çatı kotunu aştığı gibi, doğu cephesinden de çıkıntı oluşturmaktadır; üst çerçevesi, sonraki onarımlar sırasında tümüyle yenilenmiştir. Taçkapı nişini, farklı genişlik ve profiller halinde çevreleyen bordür ve silmeler üzerinde, bitkisel motifler ve geometrik kompozisyonlardan oluşan girift bir taş işçiliği dikkati çeker. Mukarnaslı başlıklara sahip silindirik birer sütunce üzerinde yükselen çift kademeli sivri kemerle kuşatılan taçkapı nişi, dokuz sıra mukarnas kavsaralıdır. Kemer köşeliklerinde hayli tahrip olmuş simetrik birer taş kabara yer alır. Taçkapı nişinin yan kanatlarında, karşılıklı olarak, sivri kemerli bir niş içine alınmış üç kenarlı ve beş sıra mukarnas kavsaralı birer mihrabiye bulunur.
Cephenin kuzey kanadında ve medreseye açılan taçkapı da benzer özelliklere sahiptir. Silindirik iki köşe sütuncesiyle sınırlandırılan düşey dikdörtgen prizmal bir kütle halinde çatı kotunu aşarak yükselen taçkapı, doğu cephesinden de çıkıntı oluşturmaktadır. Üst çerçevesi, sonraki onarımlar sırasında tümüyle yenilenmiştir. Taçkapı nişini, farklı genişlik ve profiller halinde çevreleyen bordür ve silmeler üzerinde, geometrik kompozisyonlardan oluşan girift bir taş işçiliği dikkati çeker. Mukarnaslı başlıklara sahip silindirik birer sütunce üzerinde yükselen çift kademeli sivri kemerle kuşatılan taçkapı nişi, yedi sıra mukarnas kavsaralıdır. Kemer köşeliklerinde hayli tahrip olmuş simetrik birer taş kabara yer alır. Taçkapı nişinin yan kanatlarında, karşılıklı olarak, sivri kemerli bir niş içine alınmış üç kenarlı ve beş sıra mukarnas kavsaralı birer mihrabiye bulunur.
İbâdet mekânı, kare planlı taş ayaklar üzerine oturan sivri kemerlerle mihraba kuzey-güney yönünde uzanan beş sahna taksim edilmiş; sahınların üzeri de sivri beşik tonozla örtülmüştür. Mihrap aksındaki orta sahnın kemer açıklığı daha geniştir. Mihrap önündeki kare alan, kıble duvarında iki gömme ayak ile L planlı serbest ayaklara oturan sivri kemerlerin taşıdığı bir maksûre kubbesiyle örtülüdür. Kıble duvarının ortasındaki dikdörtgen formlu taş mihrap, girift geometrik kompozisyonların işlendiği bordür ve silmeleriyle, Selçuklu çağının en dikkat çekici taş işçiliği örneklerinden biridir. Mukarnaslı başlıklara sahip kalın silindirik sütuncelerin üzerinde yükselen sivri kemerle kuşatılmış mihrap nişi, üç kenarlı ve yedi sıra mukarnas kavsaralıdır. Kavsaranın alınlığında, simetrik olarak yerleştirilmiş birer kabartma rozet, kavsarayı kuşatan kemer köşeliklerinde ise, simetrik olarak, yarım daire profilli kaval silmelerin meydana getirdiği ve Zengi Düğümü denilen geometrik birer kompozisyon yer alır.
İbâdet mekânının kuzey-doğu köşesinde ve medreseye dahil olunan taçkapının gerisindeki sivri beşik tonozla örtülü sofaya bir kapıyla irtibatlandırılmış dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülü oda türbe olarak işlev görmektedir.
Caminin kuzey kanadında yer alan medrese, doğu-batı yönünde uzanan bir avlunun etrafında U plan meydana getirerek sıralanan kapalı ve yarı-açık mekânlardan oluşan ilgi çekici bir tasarımdır.
Avlu, kare planlı taş ayaklara oturan ve avlu cephesine sivri kemer gözleri halinde açılan bir revak ile çevrili durumdadır. Revakın batı kanadında, doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülü bir eyvan ile eyvana kuzey duvarından bitişik ve bir kapı vasıtasıyla revakla irtibatlandırılmış sivri beşik tonozla örtülü geniş bir oda bulunur. Revakın kuzey kanadı, kuzey-batı ve kuzey-doğu köşelerindeki diyagonal yerleştirilmiş kapılarıyla revakla irtibatlandırılmış sivri beşik tonozla örtülü birer köşe odası ile batı kanadı boyunca birbirine bitişik ve kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülü altı odadan oluşmaktadır. Avlunun doğu kanadında, giriş eyvanı olarak işlev gören sofaya güney duvarından bitişik ve sofayla irtibatlanan bir oda ile eyvanın kuzey duvarına bitişik olarak sıralanan sivri beşik tonozla örtülü üç oda yer almaktadır. Odaların arasındaki bir koridor, taş basamaklı bir merdiven vasıtasıyla, zemin katı çatıyla irtibatlandırmaktadır.
Cami taçkapısındaki beyaz mermerden sülüs hatlı ve iki satırlık Arapça kitâbesinden, caminin, Selçuklu Sultanı II. İzzeddîn Keykâvus zamanında ve Ebû’l Kasım bin Ali el-Tusî tarafından 1249/50 yılında inşa ettirildiği anlaşılmaktadır.
Medreseye âit taçkapı üzerindeki beyaz mermerden sülüs hatlı ve iki satırlık Arapça kitâbeye göre, medrese de, Selçuklu Sultanı II. İzzeddîn Keykâvus zamanında ve Ebû’l Kasım bin Ali el-Tusî tarafından 1249/50 yılında inşa ettirilmiştir.