“Kanal İstanbul” Planları Yeniden Onaylandı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mahkemenin iptal ettiği Kanal İstanbul planlarını yeniden onaylayarak askıya çıkardığını ifade eden CHP’li Gökan Zeybek, “İstanbul’a ihanet projesi mahkeme kararlarına rağmen bakanlık eliyle canlandırılmaya çalışılıyor” dedi.

Planların iptal edilmesi konusunda çağrıda bulunan Zeybek, “Mahkeme kararıyla mevzuata aykırılığı kanıtlanmış olan bu planlar ivedi bir şekilde iptal edilmeli; yeşili ve coğrafyayı korumakla yükümlü çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanı elini İstanbul’un yeşilinden ve doğasından çekmelidir. Yeşil alanların imara açılması, parsel bazında plan uygulamaları, rant odaklı imar kararları ile ün salan bakan, İstanbul’u katledecek Kanal İstanbul projesini hayata geçirmek için İstanbul halkı ile inatlaşmaya görünen o ki devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ‘Kanal İstanbul’ planlarını onaylamasına tepki gösterdi.

Gökan Zeybek, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mahkemenin iptal ettiği Kanal İstanbul planlarını yeniden onaylayarak askıya çıkardı” ifadelerini kullandı.

“İstanbul’a ihanet projesi mahkeme kararlarına rağmen bakanlık eliyle canlandırılmaya çalışılıyor” tepkisini gösteren Zeybek, “Kanal İstanbul isimli, İstanbul’un coğrafyasında, dokusunda ve ekolojik dengesinde geri dönülemez bir yara açacak ihanet projesinin Arnavutköy ilçesi boyalı ve baklalı mahalleleri ile Yenişehir rezerv yapı alanının belli kısımlarına ilişkin imar ve uygulama planları yeniden yapılarak askıya çıkarıldı” bilgilendirmesinde bulundu.

Zeybek, açıklamasına şöyle devam etti: “Halbuki Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanan planlar mevzuata ve kanunlara aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararınca iptal edilmişti. İstanbul’a ihanet edenler, rant ve yağma hedefiyle bir ihanet projesini daha bu şehrin kalbine saplamak istiyorlar. Unutulmamalı ki su havzalarını, mera ve tarım alanlarını, ormanları ve hazine bütçesini derinden yaralayacak olan bu projeye İstanbullular geçit vermeyecektir.”

Planları iptal edin çağrısı

Planların iptal edilmesi konusunda çağrıda bulunan Zeybek, şunları ifade etti: “Mahkeme kararıyla mevzuata aykırılığı kanıtlanmış olan bu planlar ivedi bir şekilde iptal edilmeli; yeşili ve coğrafyayı korumakla yükümlü çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanı elini İstanbul’un yeşilinden ve doğasından çekmelidir. Yeşil alanların imara açılması, parsel bazında plan uygulamaları, rant odaklı imar kararları ile ün salan bakan, İstanbul’u katledecek Kanal İstanbul projesini hayata geçirmek için İstanbul halkı ile inatlaşmaya görünen o ki devam ediyor.”

Paylaşın

İktidar, Kanal İstanbul’dan Vazgeçmiyor: Bakanlığın Planında

İktidar, muhalefetin rant ve talan projesi olarak tanımladığı ve ülke ekonomisine büyük bir yük getireceğini ifade ettiği Kanal İstanbul projesinden vazgeçmiyor. Projenin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2024-2028 Stratejik Planı içerisinde yer aldığı ortaya çıktı.

Kanal İstanbul projesi için mahkeme ‘dur’ demişti. 14 Şubat’ta ilk etabı iptal edilen projenin 18 Şubat’ta da tüm planlarının iptaline karar verilmişti.

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’ın haberine göre, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2024-2028 Stratejik Planı’nda yer alan Kanal İstanbul projesi, “Ülkemizin denizyolu taşımacılığındaki yoğunluğunu azaltmak ve denizyolu trafiğinin daha güvenli, daha hızlı ve daha ekonomik hale getirilmesini sağlamak” amacıyla bir su yolu oluşturma hedefi altında değerlendirildi.

Şu ana kadar projenin yüzde 20 oranında tamamlandığı aktarılan planda, 2027’de kanalın yüzde 30’unun, 2028’de de yüzde 45’inin tamamlanmasının hedeflendiği kaydedildi.

Ancak, ‘risk’ bölümünde projenin karşılaşabileceği potansiyel engeller arasında yatırım maliyetinin yüksekliği, özel sektör girişimciliğinin yetersiz kalması, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının iptali, Çevre Düzeni Planı ve İmar Planları’na karşı açılan iptal davaları sonucunda yaşanabilecek gecikmeler ve ihale sürecindeki itirazlar nedeniyle yatırımın gerçekleşmeme ihtimali belirtiliyor.

Bakanlığın 2019-2023 yılı stratejik planının maliyet tahmininde bedeli 75 milyar TL olan kanalın yapım bütçesi yeni planda 356 milyar 176 milyon 423 bin 533 TL olarak gösterildi.

Projenin stratejileri “Doğanın ve çevrenin korunmasına azami özen gösterilecektir. Proje süreci, paydaş kurum/kuruluşlarla güçlü bir işbirliği içerisinde yürütülecektir. İstanbul Boğazı’nın tarihsel ve kültürel dokusunu korunacaktır” ifadeleriyle anlatıldı. Planda projeyle ilgili de “İstanbul Boğazı gemi trafiği artmaktadır. Boğaz çevresindeki tarihi dokular ve canlı yaşamı trafik nedeniyle tehdit altındadır” tespitlerine yer verildi.

İstanbul’un bozulmamış tarım ve orman arazilerine yapılacak Kanal İstanbul ve çevresindeki Yenişehir için, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından etap etap imar planları hazırlanmıştı.

7 etaplık planın ilk üçü yapılaşma, kalan etaplar ise arkeolojik ve göl alanlarını kapsıyordu. 2021’de onaylanan ve verimli arazileri konut imarına açan bu planlara karşı İBB, hukuki mücadeleye girişmişti.

İBB Başkan adayı Murat Kurum’un bakanlık döneminde ısrarla vadettiği ve adaylık sürecinde pek gündeme getirmediği Kanal İstanbul projesi için mahkeme ‘dur’ demişti. 14 Şubat’ta ilk etabı iptal edilen projenin 18 Şubat’ta da tüm planlarının iptaline karar verilmişti.

İBB adayı Murat Kurum gündeme getirmiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İnadına yapacağız” dediği Kanal İstanbul Projesini bakan olduğu dönemde ısrarla vaat eden Murat Kurum, İstanbul adaylığı sürecinde pek gündeme getirmiyor.

Paylaşın

Yargıdan ‘Kanal İstanbul’ Kararı: İmar Planı İptal

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), Kanal İstanbul Projesi’nin imar planına ilişkin açtığı davayı karara bağlayan İstanbul 11. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Yenişehir Rezerv Yapı Alanı imar planını iptal etti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), Kanal İstanbul’a ilişkin yargıya taşıdığı plan süreçlerine dair diğer davalar için yargı süreci devam ediyor. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) davası da Danıştay’da görülüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca 15 Temmuz 2021’de onaylanan ve 16 Temmuz 2021’den itibaren bir ay süreyle askıya çıkarılan İstanbul İli, Yenişehir Rezerv Yapı Alanı (Kanal İstanbul Projesi) 1. Etabına ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği’ne itiraz etti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İBB’nin söz konusu imar planı değişikliğiyle ilgili itirazını zımnen reddetti. İBB, bu işlem üzerine imar planının iptal edilmesi için konuyu yargıya taşıdı.

İBB, başvurusunda işlemin haksız ve hukuka aykırı olduğu, uyuşmazlık konusu plan değişikliklerinin kamu yararına aykırılık teşkil ettiği, İstanbul’un geleceği için hayati önem taşıyan tarım topraklarına, orman alanlarına ve su havzalarına geri dönülemez zarar vereceği gerekçeleriyle plan değişikliğinin iptalini istedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın işlemiyle ilgili kararını veren İstanbul 11. İdare Mahkemesi, İBB’nin itirazını haklı bularak imar planını iptal etti. 2023/3120 numaralı kararda “15/07/2021 onay tarihli, İstanbul İli, Yenişehir Rezerv Yapı Alanı (Kanal İstanbul Projesi) 1. Etabına ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ile bu plan değişikliklerine yapılan 16/08/2021 tarih ve BK No:4274, İBB No:138918 sayılı itirazın zımnen reddine ilişkin işlemde şehircilik ilke ve esaslarına, planlama tekniklerine ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır” denildi.

ÇED davası Danıştay’da

Birgün’ün aktardığına göre; Kararda dava konusu revizyon imar planı değişikliklerinde dava konusu planın payına düşen nüfusun nasıl tespit edildiğinin bilinmediği belirtildi. Bu durumun dava konusu plan değişiklikleri için nüfus denetimi yönünden belirsizlik yarattığı kaydedildi.

Yine plan değişikliklerinin bilirkişi raporunda bu hususa yönelik yapılan açıklamalar kapsamında nüfus hesapları yönünden eksikler içerdiği, değişen yol güzergahına bağlı olarak genişleyen ve yeni önerilen donatı alanları hakkında yatırımcı kurum ve kuruluşlarının görüşlerine dair bilginin bulunmadığı, mezarlık alanlarının ağaçlandırılacak alan olarak gösterilmesinin mevzuata uygun olmadığı belirlendi.

Paylaşın

Kanal İstanbul’un Maliyeti 15 Değil, 20 Milyar Doları Bulacak

Bilim insanlarının ve kamuoyunun itirazına rağmen AK Parti’nin çalışmalarını sürdürdüğü Kanal İstanbul’a ilişkin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 

AK Parti’ye yakınlığı ile bilinen Sabah gazetesinin yazarı Dilek Güngör, Karaismailoğlu’nun verdiği bilgileri köşe yazısında aktardı. Bakan Karaismailoğlu, maliyeti 15 milyar dolar olarka hesapladıklarını ancak 20 milyar doları bulacağını söyledi.

Güngör’ün aktardığına göre Karaismailoğlu, “Kanal İstanbul’da Sazlıdere Köprüsü’nün yapımına başlandı. Yollar ve tren hatları yapılıyor. Bu, dünyanın en önemli projelerden biri. Uzun soluklu bir iş. İmar planları yapıldı. Maliyet ilk baştaki hesaplamalardan biraz daha fazla… 15 milyar dolar olarak hesaplamıştık, 20 milyar doları bulacak. Burayı genel bütçeye yük olmadan yapmak istiyoruz. Proje eninde sonunda hayata geçecek” dedi.

‘Marmara Denizi havuza dönüşür’

Kanal İstanbul’un bir ihtiyaç olduğunu öne süren Karaismailoğlu, “Şu anda dünya ticaret hacmi 12 milyar ton. Rakam 2030’da 25 milyar tona çıkacak. Bu yüklerin yüzde 90’ı denizden taşınıyor. Şu anda Boğaz’dan 40 bin gemi geçiyor. Yarın gemi sayısı 60-70 bine çıkarsa Boğaz’dan geçmesi mümkün olmaz. O zaman ne olacak? Marmara Denizi gemi havuzuna dönüşür. Dolayısıyla alternatif bir su yolu planlanması gerekiyor” savunmasında bulundu.

“Bugün olmasa da yarın buna karşı çıkanlar durumu anlayacak” diyen Karaismailoğlu, “Kanalın doğu kısmında, İstanbul Havalimanı’nın kuzeyinde lojistik liman yapacağız. Bugün gidin bakın, Ambarlı Limanı artık yoğunluğu kaldıramayacak vaziyette… Dolayısıyla Kanal İstanbul teknik bir konu, bir dünya vizyonundan bahsediyoruz. Dedikodu siyasetine alet edilecek bir mesele değil… Bir de gemi trafiği azaldığında birçok organizasyon yapma imkânı da olacak” dedi.

‘Balık festivali yapmayı planlıyoruz’

Karaismailoğlu, sözlerine, “‘Boğaz’da yüzme, yelken yarışı yapalım’ diye birçok teklif geliyor. Hiçbirisini yapamıyoruz. Geçen gün balıkçılarla bir araya geldim. Ekim ayının ortasında balık sürüsü geçiyormuş… Onlar da o gün Boğaz’da balık tutmak istediklerini ancak gemi trafiği nedeniyle tekneye çıkamadıklarını anlattılar. Bunu planlayacağız. Ekimin ortasında balıkların göç ettiği gün gemi trafiğine kapatıp ‘Balık Festivali’ yapmayı planlıyoruz” diyerek devam etti.

Paylaşın

‘Kanal İstanbul Planları İptal Edildi’ İddiası

Kanal İstanbul’un imar planlarının mahkeme kararıyla iptal edildiği iddiası ortaya atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çılgın proje” olarak nitelendirdiği Kanal İstanbul’un planlarının iptal olduğu iddia edildi. Kanal İstanbul projesinin 1, 2 ve 3. etabına ait olarak hazırlanan planlardaki mülk sahiplerine, projenin içinde bulunan arazilerinin yerine değersiz araziler verilmişti.

Tapu sahipleri emsal olarak verilen yerlerin parseli yönünden hukuka aykırı olduğu, uygulama sonrası çok uzaktan yer verildiğini ileri sürerek konuyu İstanbul 14. İdare Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme ise 19 Ağustos 2022’de davacılara gönderdiği karar yazısında Kanal İstanbul projesinin imar planlarının iptal edildiği bilgisini paylaştığı öne sürüldü.

Cumhuriyet’ten Bora Erdin’in haberine göre, mahkeme tarafından planlara itiraz eden mülk sahiplerine gönderilen karar metninde projenin, 26 Temmuz 2022’de iptal edildiği belirtildi.

Bakanlık kararı

2022/1305 karar numarası ile mülk sahiplerine gönderilen yazıda, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü’nün 26.07.2022 tarih ve E.4178254 sayılı ‘Olur’u ile de dava konusu işlemin kaldırılmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu haliyle dava konusu taşınmaza yönelik imar uygulaması işleminin iptal edilmesi nedeniyle işbu dava hakkında konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır” ifadeleri yer aldı.

‘Davayla öğrendik’

“Kanal İstanbul projesi toplam 7 etaptan oluşuyor” diyen davacıların avukatı Birsen Baraz, “Yenişehir Rezerv Yapı Alanı 1, 2 ve 3. etap planlama sahasına ilişkin imar uygulaması işleminin iptali talebi ile idare mahkemesine dava açtık. Dava devam ederken parselasyon çalışmaları ve imar uygulamaları ile ilgili çok fazla itiraz olduğu görüldü. İtirazlar sonucunda bakanlık tarafından 4 Temmuz 2022’de verilen ‘makam oluru’ ile dava konusu imar uygulaması işlemine dahil bir kısım alanların imar uygulaması sınırlarından çıkarılması nedeniyle parselasyon planının bütüncül olarak değişmesi gerekliliği ortaya çıktı. Belirlenecek yeni düzenleme sahasına göre parselasyon planının yeniden yapılmasına karar verildiği bakanlık avukatı tarafından mahkemeye bildirildi. Mahkeme tarafından iptali talep edilen imar uygulaması ile ilgili hukuki durum ortadan kalktığından davanın konusuz kaldığı belirtilerek bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildi. Biz de planların iptal edildiğini bu karar ile öğrendik” ifadelerini kullandı.

Bakan Kurum: İptal etmedik

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul projesinin 1, 2 ve 3. etabına ait planların yargıya taşınması üzerine ortaya çıkan imar iptal kararına dair açıklama yaptı.

Bakan Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kanal İstanbul Projesi’ni tabi ki iptal etmedik. İmar planları yürürlükte. Gurur projemizi adım adım hayata geçiriyoruz. Yapılan, vatandaşlarımızın talep ve ihtiyaçları neticesinde yeni bir imar uygulama değişikliği!” dedi.

Paylaşın

Danıştay, Kanal İstanbul’un Bir İhalesini İptal Etti

Danıştay 13. Daire, Kanal İstanbul projesi kapsamında “Halkalı-Ispartakule Arası Demiryolu Hattı İnşaatı” ihalesini hukuka aykırı bularak iptal etti. “Pazarlık usulü” yöntemiyle yapılan ihalede gerekli açıklık ve rekabetin sağlanmadığı belirtilen kararda, ihalenin Kamu İhale Kanunu’nun 21/b fıkrasında aranan “ivedilik şartını” taşımadığı vurgulandı.

Danıştay, kararın “kesin nitelik” taşıdığına dikkat çekerek “karar düzeltme yolu”nun da kapalı olduğuna hükmetti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü, “Halkalı-Kapıkule Yeni Demiryolu İnşaatı Kapsamında Halkalı-Ispartakule Arası (Kanal İstanbul Geçişi) Demiryolu Hattı İnşaatı ile Elektromekanik Sistemlerinin Temini ve Yapımı” ihalesini 28 Haziran 2021 tarihinde gerçekleştirmişti.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; İhalede doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden durumlarda uygulanan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesi kapsamında ilansız olarak pazarlık usulü yöntemi uygulandı. İhale konusu yapım işi, “ivedi” olarak yapılması zorunlu olan işler arasında gösterildi.

Bakanlık, bu kapsamda ihaleye 9 firma davet ederken 5 firma da teklif verdi. Ekonomik açıdan en uygun teklif, 3 milyar 111 milyon 362 bin 15 TL bedelle Gülermak-Yapı ve Yapı-Taşyapı ortaklığından geldi. İhaleyi, bu ortaklık kazandı. Söz konusu hattın, Küçükçekmece Gölü ile ileride yapılacak Kanal İstanbul projesinin altından geçecek şeklinde çift tüp tünel şeklinde yapılması planlandı.

Ancak Modifalt İnşaat Makina Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti, işin açık ihale ile yapılmamasının yasaya aykırı olduğu iddiasıyla dava açtı. Ankara 18. İdare Mahkemesi, 14 Ekim 2021 tarihinde ihalenin iptali talebini reddetti. İşin yapım tekniği açısından özellik arz eden bir iş olduğunu ve ivedilik şartının gerçekleştiğini vurgulayan mahkeme, bu nedenle pazarlık usulü yapılmasında hukuka aykırılık olmadığını savundu. Ancak davacı şirket, bu karara itiraz etti.

Bakanlığın gönderdiği savunma

Danıştay’a savunma gönderen Bakanlık, ihalenin yapım tekniği açısından özellik arz ettiğini belirterek özel teknolojik/teknik ekipmanların temin süresinin uzun olduğunu iddia etti.

Halkalı-Kapıkule demiryolu hattının tüm fazlarıyla tek bir entegre demiryolu sistemi olarak açılmasının planlandığını belirten Bakanlık, aksi takdirde projenin tamamlanan kısımlarının atıl olarak bekleme riski bulunduğunu savundu. Bakanlık, tüneli barındıran bu hat kesiminin yapımının diğer işlere yetiştirilmesinin devam eden işlerin kredi sözleşmelerinde idarece taahhüt edildiğini de kaydetti.

Danıştay ihaleyi iptal etti

İtirazı görüşen Danıştay 13. Daire, oyçokluğuyla dava konusu işlemin iptaline ve idare mahkemesinin kararının kaldırılmasına hükmetti. Danıştay, “kesin” olarak verilen karara karşı “düzeltme yolu”nun da kapalı olduğunu karara yazdı.

Kararın gerekçesinde, pazarlık usulünün uygulanabilmesi için 21. maddenin (b) bendinde sayılan şartlardan bağımsız olarak bunlarla birlikte aranması gereken şartlardan olan “ivedilikten” kastın, hem ihale sürecinin bir an önce tamamlanması hem de ihale konusu işin kamu hizmetinin kesintiye uğramaması için mümkün olan en kısa zamanda bitirilmesi anlamı taşıdığı ve yapım tekniği açısından özellik arz ettiği ileri sürülen işlerde de aynı şartın birlikte aranacağı belirtildi.

Bu bakımdan dava konusu işin bitirilme süresinin “1170” gün olarak belirlenmesinin ivedilik şartı ile bağdaşmadığı vurgulanan kararda, “Davalı idarenin pazarlık usulü ile ihale yapma gerekçelerinin işin süresinin 1170 gün olarak belirlenmesi hususu göz önüne alındığında istisnai bir yöntem olan pazarlık usulü ile ihaleye çıkılması için geçerli sebep olarak görülemeyeceği anlaşılmaktadır” denildi.

“Rekabetin sağlanmasında kamu yararı var”

Bu itibarla ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarda ve zamanınında karşılanabilmesi için açıklık ve rekabetin sağlanmasının kamu yararı açısından gerekli olduğu ifade edilen kararda, “4734 sayılı Kanun’un 21/b maddesinde belirtilen şartların oluştuğuna dair hukuken geçerli bir neden gösterilmeksizin söz konusu ihalenin pazarlık usulü ile gerçekleştirilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığından, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir” sonucuna varıldı.

Paylaşın

96 eski milletvekili de bildiri yayımladı

126 eski büyükelçinin Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle, önceki gün 104 emekli amiralin yine Montrö’yle ilgili açıklama yapmasının ardından bu kez de 96 eski milletvekilli de bir bildiri yayımladı. Bildiride, “Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz.” ifadeleri yer aldı.

Haber Merkezi / 126 eski büyükelçinin Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle, önceki gün 104 emekli amiralin yine Montrö’yle ilgili açıklama yapmasının yankıları sürerken “Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz! Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!” başlıklı bir bildiri de eski milletvekillerinden geldi.

96 eski vekilin yayınladığı ve “Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz.” ifadelerinin yer aldığı bildiri şöyle;

“Önce 126 eski büyükelçi Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle ilgili önemli bir açıklama yaptı. Ardından 103 emekli Amiral görüşlerini bildirdi. Kişi grup ya da kurumların ülke çıkarları söz konusu olduğunda, görüş açıklamalarından daha doğal ne olabilir? Bu hem haktır hem de yurttaşlık görevidir. İstanbul Sözleşmesinin Anayasaya aykırı biçimde Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesinin verdiği cesaretle hızlandırılan, Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi tartışmalarının geldiği nokta, bu açıklamaları zorunlu kıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik çeşitli emeller taşıyan devletlerin çıkarına hizmet edecek olan Kanal İstanbul’da ısrar edilmesini, Atatürk Türkiye’sinin Lozan Antlaşması’ndan sonra en büyük diplomasi başarısı olan, İstanbul-Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğimizi sağlayan, Montrö Sözleşmesi’nin tartışılmaya açılmasını, öneminin azaltılmasını biz de doğru bulmuyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk ve ilkelerini, Anayasanın değiştirilemez maddelerini sahiplenmek, ülkemizin geleceğini ilgilendiren konularda kamuoyunu bilgilendirmek, temel bir anayasal haktır. Anayasal hakların güvencesi olması gerekenlerin, toplumu susturmaya, sindirmeye, korkutmaya çalışmaları kabul edilemez.

Çoğulcu demokrasinin gereği olarak en doğal yurttaşlık hakkını kullanıp, Kanal İstanbul ve Montrö konusundaki görüşlerini kamuoyuyla paylaşan kişi ve gruplara yönelik tehdit, suçlama, saldırı korkutma, sindirme ve soruşturma gibi girişimler, yurttaşlık haklarını ipotek altına almaktır. Bu yaklaşımı ve bu girişimleri kınıyor, hala bir hukuk devleti olduğumuzu hatırlatıyoruz.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz. Saygılarımızla.”

Bildiriye imza atan eski milletvekilleri şöyle:

A.İhsan Köktürk / Zonguldak, A.Kemal Kumkumoğlu / İstanbul, Ali Rıza Öztürk / Mersin, Abdülrezzak Erten / İzmir, Ahmet Güryüz Ketenci / İstanbul, Ahmet Küçük​ / Çanakkale, Ahmet Toptaş ​/ Afyon, Ali Ahmet Ertürk / Edirne, Ali Aslan / Muğla, Ali Haydar Erdoğan / İstanbul, Ali Oksal / Mersin,  Ali Özcan / İstanbul, Ali Özgündüz​/ İstanbul, Ali Rıza Bodur / İzmir, Ali Rıza Ertemur / Denizli, Altan Tuna / Çanakkale, Atilla Kart / Konya, Ahmet Tan / İstanbul, Barış Can / Sinop, Bekir Yurdagül / Kocaeli, Binnaz Toprak / İstanbul, Bülent Baratalı / İzmir, Cevdet Selvi​/ Eskişehir / Kocaeli, Cumhur Yaka / Muğla, Çetin Soysal​/ İstanbul, Dilek Akagün​ / Uşak, Durdu Özpolat / Kahramanmaraş, Enis Tütüncü ​/ Tekirdağ, Erdal Aksünger / İzmir, Erdal Karademir / İzmir, Ergün Aydoğan / Balıkesir, Esfender Korkmaz / İstanbul, Fahrettin Üstün / Muğla, Feramuz Şahin / Tokat, Gökhan Durgun / Hatay, Güldal Mumcu / İzmir, Güldal Okuducu / İstanbul, Hakkı Ülkü / İzmir, Halil Ünlütepe / Afyon, Hasan Ören / Manisa, Haşim Oral / Denizli, Hulusi Güven​/ Adana, Hüsnü Bozkurt / Konya, Hasan Gemici / Zonguldak, İbrahİm Özdiş​ /Adana, İsmail Değerli​ / Ankara, İsmail Özay / Çanakkale, İzzet Çetin / Kocaeli /Ankara, Kemal Anadol​ / İzmir, Kemal Ekinci​ / Bursa, Mehmet Boztaş / Aydın, Mehmet Hilal Kaplan​ / Kocaeli, Mehmet Kesimoğlu​/ Kırklareli, Metin Arifağaoğlu ​/ Artvin, Mustafa Kul / Erzincan, Mustafa Özyürek / İstanbul, Nadir Saraç / Zonguldak, Namık Havutça / Balıkesir, Necati Yılmaz / Ankara, Necla Arat / İstanbul, Nevin Gaye Erbatur​/ Adana, Nur Serter / İstanbul, Oğuz Oyan / İzmir, Orhan Düzgün / Tokat, Orhan Eraslen​ / Niğde, Orhan Sür / Balıkesir, Orhan Ziya Diren / Tokat, Osman Korutürk / İstanbul, Ömer Çiftçi / Ankara, Rasim Çakır​/ Edirne, Sacit Yıldız / İstanbul, Salih Gün / Kocaeli, Sedat Uzunbay / İzmir, Selahattin Karaahmetoğlu / Giresun, Selçuk Ayhan​/ İzmir, Selehattin Öcal / Ankara, Sena Kaleli / Bursa, Süleyman Çelebi / İstanbul, Süleyman Genç / İzmir, Şahin Mengü​/ Manisa, Şevket Arz / Trabzon, Şevki Kulkuloğlu / Kayseri, Şinasi Öktem​/ İstanbul, Şükrü Babacan / Kırklareli, Şükrü Sina Gürel / İstanbul, Tolga Çandar​/ Muğla, Tuncay Ercenk / Antalya, Turgay Develi​ / Adana, Turgut Dibek​/ Kırklareli, Türkan Miçoğulları​ / İzmir, Uluç Gürkan​/ Ankara, Vedat Yücesan / Eskişehir, Vezir Akdemir / İzmir, Yaşar Ağyüz​/ Gaziantep, Yılmaz Kaya​/ İzmir, Yüksel Çorbacıoğlu ​/ Artvin

 

Paylaşın