Kalp Hastalığı Ani Ölümlere Neden Olabilir Mi?

Kalp hastalığı, kalbin kan damarlarını, kaslarını ve ritmini etkileyen durumları içeren geniş bir terimdir ve dünya genelinde önde gelen ölüm nedenlerinden biridir.

Haber Merkezi / Kalp hastalığının en korkutucu yönlerinden biri, ani ölümlere neden olabilmesidir. Ani ölüm, bir kişinin beklenmedik bir şekilde, çoğu zaman bir belirti olmadan hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaydır.

Kalp hastalığına bağlı ani ölümler ise kalbin aniden durması sonucu meydana gelir. Kalp durduğunda beyne ve diğer organlara kan akışı durur, bu da acil tıbbi yardım sağlanmazsa dakikalar içinde bilinç kaybına ve ölüme yol açar.

Ani kalp durmasının en sık görülen altta yatan nedeni, kalbe kan sağlayan atardamarlarda plak birikmesiyle oluşan Koroner Arter Hastalığıdır (KAH).

Plak birikimi, tıkanıklıklara yol açabilir veya kalbe giden kan akışını azaltabilir, bu da kalbin düzensiz atmasına neden olabilir, bu duruma aritmi denir. Ventriküler fibrilasyon gibi belirli aritmi türleri tehlikelidir ve ani kalp durmasını tetikleyebilir.

Araştırmalar, genellikle KAH’dan kaynaklanan kalp krizlerinin ani ölüm için önemli bir tetikleyici olduğunu ortaya koymuştur. Kalp krizi, kalp kasının bir kısmına giden kan akışının engellenmesi ve doku hasarına neden olmasıyla meydana gelir.

Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre, her yıl yaşanan ani kalp ölümlerinin yaklaşık yarısının daha önce geçirilen kalp kriziyle bağlantılı olduğunu ortaya koydu.

Bu nedenle kalp krizi geçiren kişilerde, özellikle altta yatan kalp hasarı veya zayıflamış kalp kasları varsa, ani ölüm riski daha yüksektir.

KAH’ın yanı sıra diğer kalp rahatsızlıkları da ani ölüme yol açabilir. Örneğin, kalbin kanı gerektiği gibi pompalayamaması olan kalp yetmezliği, aritmi olasılığını artırabilir.

Ani ölümün bir diğer nedeni de kalp kasının anormal derecede kalınlaşması ve kalbin kanı etkili bir şekilde pompalamasını zorlaştırmasıyla oluşan genetik bir rahatsızlık olan Hipertrofik Kardiyomiyopatidir (HK). HK, özellikle genç sporcularda ani ölümlerin en sık görülen nedenlerinden biridir.

Yaşam tarzı faktörleri de kalp hastalığına bağlı ani ölümlerin nedeninde rol oynarlar. Sigara, alkol, yüksek tansiyon, diyabet ve hareketsiz yaşam tarzı kalp hastalığının gelişimine katkıda bulunur ve ani kardiyak olayları olasılığını artırır.

Araştırmalar, düzenli egzersizin, dengeli beslenmenin ve sigaradan uzak durmanın kalp hastalığı ve buna bağlı olarak ani ölüm riskini önemli ölçüde azaltabileceğini ortaya koyuyor.

Kalp hastalığından kaynaklanan ani ölüm riskini azaltmada önleme ve erken müdahale de çok önemlidir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk veya çarpıntı gibi uyarı işaretlerini tanımak daha erken teşhis ve tedaviye yol açabilir.

Ne yazık ki kalp hastalıklarının hepsi belirti vermiyor, bu nedenle düzenli kontroller ve tarama testleri çok önemlidir.

Elektrokardiyogram (EKG), ekokardiyogram ve stres testleri gibi testler, belirgin semptomları olmayan kişilerde kalp hastalığını tespit etmeye yardımcı olabilir.

Ailesinde kalp hastalığı öyküsü veya daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler gibi daha yüksek risk altında olan kişilere doktorlar, kan basıncını ve kolesterolü kontrol altına almaya yönelik ilaçlar gibi ek önlemler önerebilirler.

Paylaşın

Koku Kaybı Yaşlılarda Kalp Yetmezliğinin Habercisi Olabilir

Yeni yayınlanan bir araştırma, yaş ilerledikçe koku alma yeteneğinin kaybolmasının kalp yetmezliğine yol açabileceğini, hatta katkıda bulunabileceğini öne sürüyor.

Haber Merkezi / American Heart Association Dergisi’nde yayınlanan araştırma, koku alma duyusunun zayıf olmasının, yaşlanan yetişkinlerin sağlığını nasıl etkileyebileceği konusundaki mevcut bulgulara yenilerini ekliyor.

Araştırmanın başyazarı Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Pro. Dr. Honglei Chen, koku kaybının parkinson hastalığı ve bunama gibi bazı beyin bozukluklarının habercisi olduğunun bilindiğini söyledi.

Koku alma duyusu zayıf olan yaşlı yetişkinlerdeki yüksek ölüm oranının yalnızca yüzde 22’sini beyin bozuklukları oluşturduğundan, Dr. Chen ve ekibi bu duyusal gerilemenin başka sağlık sorunlarıyla bağlantılı olup olmadığını araştırmak istedi.

Ekip, araştırmasında 2 bin 500’den fazla katılımcının verilerini analiz etti. Araştırma, yaşlanmayla ilgili durumlar, yaşam tarzı faktörleri ve fiziksel yeteneklerdeki değişiklikler arasındaki bağlantıları incelemeyi amaçladı.

Araştırmadaki tüm katılımcılar 70 ila 79 yaşları arasındaydı. Araştırma ekibi, 1999 veya 2000’de katılımcıların koku alma duyularını test etti ve sonra onları 12 yıla kadar takip etti. Araştırmacılar bu dönemde, kalp krizi, felç, göğüs ağrısı veya kalp sorunları nedeniyle meydana gelen ölümleri kaydetti.

Koku alma duyularını test etmek için katılımcılardan dört olası seçenekten oluşan bir listeden 12 farklı kokuyu tanımlamaları istendi. Her doğru cevap için 0 ila 12 arasında bir puan aldılar. 8 veya daha düşük bir puan zayıf koku alma duyusu olarak kabul edildi.

Araştırma, koku alma duyusu düşük olan katılımcıların normal koku alma duyusuna sahip olanlara kıyasla kalp yetmezliği geliştirme olasılığının yaklaşık yüzde 30 daha fazla olduğunu ortaya koydu. Ancak, kötü koku alma ile kalp hastalığı veya felç gibi diğer kalp sorunları arasında net bir bağlantı yoktu.

Dr. Honglei Chen, zayıf koku alma duyusunun kalp yetmezliğine doğrudan katkıda bulunup bulunmadığının hala belirsiz olduğunu söyledi.

Indiana Üniversitesi’nden Dr. Khadijah Breathett, araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde, araştırmanın bir bağlantı gösterdiğini ancak neden – sonuç ilişkisi kurmadığını vurguladı.

Paylaşın

Arkadaşlarını Veya Ailesini Görmeyenlerin Erken Ölme Olasılığı Daha Yüksek

Yalnız yaşayan ve arkadaşlarını ya da ailesini hiç görmeyen kişilerin herhangi bir nedenden ölme riski yüzde 77; kalp hastalığı ya da felçten ölme riski ise her gün arkadaşlarını ya da ailesini gören biriyle yaşayanlara kıyasla daha yüksek. 

Araştırmaya göre, arkadaşları veya aileleri tarafından hiç ziyaret edilmeyen kişilerin kardiyovasküler hastalıktan ölme olasılığı yüzde 53. Bu kişilerin her gün ziyaret edilenlere kıyasla ölüm riski yüzde 39 daha yüksek.

Euronews Türkçe’de yer alan habere göre; İngiltere’de yapılan bir araştırmada arkadaşlarını veya ailesini görmeyenlerin herhangi bir nedenle ölme olasılığının yüzde 77 daha fazla olduğu belirtildi.

Çalışmada, yalnızlığı önlemek ve daha erken ölme riskini azaltmak için herkesin ayda en az bir kez arkadaşlarını ve ailesini ziyaret etmesi gerektiği ifade edildi.

Araştırmacılar, İngiltere genelinde yetişkinlerin sağlık ve genetik durumlarını takip eden uzun dönemli UK Biobank çalışmasından elde edilen verileri kullandı.

Ortalama yaşı 57 olan 458 bin 146 kişi tarafından bildirilen beş farklı sosyal bağlantı türü incelendi ve bu kişiler ortalama 12,6 yıl boyunca takip edildi.

Çalışmada yalnız yaşamak, sık sık yalnız hissetmek ya da arkadaş veya aile ziyaretlerinin seyrek olması gibi her bir sosyal izolasyon biçiminin daha yüksek ölüm riskiyle bağlantılı olduğu kaydedildi.

Akademisyenler, sevdiklerini ayda en az bir kez görmemenin ve yalnız yaşamanın insanların ölme riskini önemli ölçüde artırdığını kaydetti.

Glasgow Üniversitesi’nde kardiyometabolik sağlık profesörü olan çalışmanın eş yazarı Jason Gill, “Yalnız ve izole akrabalarınızı ziyaret ettiğinizden emin olmak çok faydalı bir şey çünkü insanların ayda en az bir kez ziyaret etmeleri önemli görünüyor” dedi.

Yalnız yaşayan ve arkadaşlarını ya da ailesini hiç görmeyen kişilerin herhangi bir nedenden ölme riski yüzde 77; kalp hastalığı ya da felçten ölme riski ise her gün arkadaşlarını ya da ailesini gören biriyle yaşayanlara kıyasla daha yüksek.

Araştırmaya göre, arkadaşları veya aileleri tarafından hiç ziyaret edilmeyen kişilerin kardiyovasküler hastalıktan ölme olasılığı yüzde 53. Bu kişilerin her gün ziyaret edilenlere kıyasla ölüm riski yüzde 39 daha yüksek.

Yalnız yaşayanların kardiyovasküler hastalıktan ölme olasılığı yüzde 48 daha fazlayken, birine güvenememek veya aktivitelere katılamamak da ölüm riskini artırıyor.

Birden fazla sosyal izolasyon biçimi yaşayanlar ise daha da yüksek risk altında. Araştırmada ayda sadece bir kez ziyaret etmenin bile bu riski azaltabileceği sonucuna varıldı.

BMC Medicine dergisinde yayınlanan çalışmada, sosyal etkileşimin potansiyel olarak koruyucu bir etkisi olduğu belirtildi.

Glasgow Üniversitesi’nde klinik araştırma görevlisi Dr. Hamish Foster, “Sosyal olarak daha izole olan insanlar, örneğin sigara içmek veya yüksek alkol alımı gibi daha sağlıksız davranışlara sahip olabilirler.” diye konuştu.

Çalışma, sosyal izolasyon ve yalnızlığın ölüm riskini neden artırdığını incelemedi.

Paylaşın

Kalp Hastalıklarına Neden Olan Metaller

Kalp hastalığı, birçok kalp problemini içeren genel bir terimdir. Aynı zamanda kalp ve damar hastalığı anlamına gelen kardiyovasküler hastalık olarak da adlandırılır. Kalp hastalığı, önde gelen ölüm nedenlerinden biridir.

Haber Merkezi / Ancak birçok kalp hastalığını önlemenin ve yönetmenin yolları vardır. Birçok kalp hastalığı türü, sağlıklı yaşam tarzı seçimleriyle önlenebilir veya tedavi edilebilir.

Kalp hastalığının nedenleri, hastalığın türüne bağlıdır. Belirli seviyelerde metallere maruz kalmanın da kalp krizi, felç ve damar sertliği gibi kardiyovasküler hastalık riskini artırabileceği belirtilmektedir.

Araştırmalar, yaygın olarak kullanılan ev aletleri, hava, su, toprak ve yiyecekler yoluyla düşük seviyelerde kurşun, kadmiyum ve arseniğe uzun süreli maruz kalmanın kalp hastalığına ve erken ölüme yol açabileceğini ortaya koymuştu.

Columbia Üniversitesi’nden bir araştırmacı ve kardiyolog olan Gervasio, bu metallerin biyolojik işlevlere müdahale ettiğini ve vücudu oluşturan kemiklerde ve organlarda kaldığını söyledi.

Boya, tütün ürünleri, pasif içicilik, kontamine gıdalar, nargile, parfüm, kozmetik, elektronik ve endüstriyel emisyonlar bu metallerin kaynakları arasındadır.

Kurşun, kadmiyum ve arsenik pigmentler, plastik, seramik, cam ve inşaat ürünlerinde yüksek miktarlarda bulunmaktadır. Kadmiyum içeren fosfat kayası endüstriyel gübrelerde kullanılmaktadır. Bunları tarım alanlarında uygulamak sebzeleri ve yeşil yapraklı bitkileri kirletebilir.

Arsenik, gıda döngüsüne esas olarak yeraltı suları yoluyla girer. Ana yolların, endüstriyel kaynakların ve tehlikeli atık alanlarının yakınlarında yaşayanların etkilenmesi muhtemeldir.

Columbia Üniversitesi’nde çevre bilimcisi olan Profesör Ana Navas-Aesian, bunun artık küresel bir sorun haline geldiğini söyledi.

Paylaşın

Kalp Hastalığı Olan Çocuklar Spor Yapabilir Mi?

Kalp hastalığı olan çocuklar spor yapabilir mi sorusuna verilecek cevap genellikle evettir. Aktif kalmak için spor yapmak, çocuğun fiziksel zindeliğini, kendine güvenini ve sosyal gelişimini artırabilir. Spor, doğuştan kalp hastalığı ile doğmuş olsun ya da olmasın çocuklar için iyidir.

Haber Merkezi / Doktorunuz, çocuğunuz için hangi sporların güvenli olduğu konusunda size tavsiyede bulunacaktır. Doğru spor türleri hastalığa bağlı olacaktır.

Bazı çocuklar için fiziksel aktivitede sınır olmayabilir. Ancak bazı çocuklar için futbol gibi temas sporları tehlikeli olabilir.

Kondisyonu artıran sporları genellikle kalp hastalığı olan çocuklar için iyi bir seçimdir. Bunlar;

  • Yüzme
  • Koşma
  • Bisiklet
  • Kürek
  • Tenis gibi.

Spor, çocuğunuzun sağlık geçmişinin gözden geçirilmesiyle başlayacaktır. Doktorunuz geçmiş operasyonlara, tedavilere, hastaneye yatışlara ve hastalıklara bakacaktır.

Doktor, ayrıca akciğerleri ve kalbi dinleyecektir. İşitme, görme, tansiyon ve refleksleri inceleyecektir. 

Doktorunuz, çocuğun, hangi sporları yapabilecekleri, nasıl oynamaları, kendilerini ne zaman ve nasıl sınırlamaları gerektiği ve spor yaparken ihtiyaç duyacakları her türlü güvenlik ağı konusunda, sizi bilgilendirecektir.

Fiziksel aktivite, kalp hastalığı olan çocuklar da dahil olmak üzere sağlık için hayati öneme sahiptir. Spor, ayrıca, egzersiz yaparken arkadaş edinme ve eğlenme fırsatı sağlar. Çocuğunuz spor yapmak istemiyorsa dahi aktif kalabileceği oyun türlerini teşvik edin.

Kalp rahatsızlığı olan bir çocuğun spor yapma (veya yapmama) kararı aile, çocuk ve onların doktorları ve diğer sağlık çalışanları arasındaki ortak bir karardır.

Paylaşın