Taliban Yönetimindeki Afganistan: Kadınlar Arasında İntihar Düşüncesi Salgını

Birleşik Krallık’ın kamu yayımcısı BBC, Taliban’ın 2021 yılında yönetimi ele geçirdiği Afganistan’da kadınların her geçen gün daha fazla baskıya karşılaştığını ve intihar düşüncelerinin yaygınlaştığını yazdı. 

BBC’nin görüştüğü ve kimliğini paylaşmayan bir üniversite öğrencisi, “Sınıfımdaki kadınların çoğunun intihar düşünceleri var. Hepimiz depresyon ve anksiyeteden mustaribiz. Hiç umudumuz yok” dedi.

Soyadını paylaşmayan psikolog Emel ise “Afganistan’da bir intihar düşüncesi salgını var” ifadelerini kullandı.

Uluslararası medyada ülkedeki açlığın ve ekonomik krizin gündemde tutulduğuna fakat akıl sağlığı sorunlarının tartışılmadığına dikkat çeken Emel, “Sanki insanlar yavaş yavaş zehirleniyor. Gün geçtikçe umutlarını kaybediyorlar” dedi.

Psikolog, Taliban aralıkta üniversite eğitimini yasaklama kararını açıkladığında, iki gün içinde 170 kişiden acil destek talebi aldığını söyledi. Günde en az 10 kişinin destek için kendisini aradığını belirten Emel, taleplerin çoğunun kadınlardan ve kız çocuklarından geldiğini belirtti.

Afganistan ve Taliban

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Yeni Meclis’te 33 İlden Kadın Milletvekili Olmayacak

2018 seçim sonuçları temel alınarak yapılan karşılaştırmalara ve hesaplamalara göre, 14 Mayıs’ta da yapılacak seçimlerde 33 il kadın vekil çıkaramayacak. Bu iller TBMM’nin 28. Dönemi boyunca sadece erkek vekillerce temsil edilecek.

Cumhuriyet tarihi boyunca kadın vekil çıkarmamış olan 20 ilden 18’inde bu seçimde de kadın vekil çıkmayacağı görülmekte. MHP’nin 40, AKP’nin 34, İyi Parti’nin 22, CHP’nin 21 ilde kadın adayı bulunmamakta. Meclis’e 117 kadın vekilin girmesi ve Meclis’teki kadın oranının yüzde 19.50 olması beklenmekte.

Yüksek Seçim Kurulu, 14 Mayıs 2023’te yapılacak seçimlerle ilgili milletvekilliği kesin aday listelerini 19 Nisan (Çarşamba) günü açıkladı.

Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun (EŞİK),  Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İyi Parti, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekili listeleri üzerinde yapmış olduğu incelemeye göre, yeni Meclis’in eşit temsilden yine çok uzak olacağını ortaya koydu.

EŞİK açıklamasında, “Kadınlar siyasete girmek istemiyor iddiasını çürüten çok sayıda kadın aday adayı olmasına rağmen, birçok partinin kesinleşmiş listelerinde çok az sayıda kadına yer verildiği; büyük bölümünün de seçilemeyecek yerlere konularak listelerdeki kadın oranının yapay şekilde yükseltildiği görülüyor” denildi.

MHP’nin 40, AKP’nin 34, İyi Parti’nin 22, CHP’nin 21 ilde kadın adayı yok!

14 Mayıs seçimlerinden sonra Meclis’te yer alması beklenen siyasi partilerin kesinleşmiş aday listeleri üzerinden gerçekleştirdiğimiz inceleme bulgularına ve 2018 seçim sonuçları temel alınarak yapmış olduğu karşılaştırmalara ve hesaplamalara göre:

33 ilden kadın vekil çıkmamaktadır. Bu iller TBMM’nin 28. Dönemi boyunca sadece erkek vekillerce temsil edileceklerdir. Cumhuriyet tarihi boyunca kadın vekil çıkarmamış olan 20 ilden 18’inde bu seçimde de kadın vekil çıkmayacağı görülmektedir.

MHP’nin 40, AKP’nin 34, İyi Parti’nin 22, CHP’nin 21 ilde kadın adayı bulunmamaktadır.

Meclis’e 117 kadın vekilin girmesi ve Meclis’teki kadın oranının %19.50 olması beklenmektedir.

TİP ile Yeşil Sol Parti’nin oy oranları 2018 seçimine göre artacak olursa, ilk sıralarda kadınlara en çok yer veren partiler oldukları için, Meclis’e girecek kadın sayısı da artacaktır.

CHP ve İyi Parti açısından İstanbul, İzmir, Giresun, Karabük, Manisa, Tekirdağ, Zonguldak, Osmaniye gibi kimi illerdeki potansiyel oy artışı, Meclis’e 7-10 arasında daha fazla kadının girmesini sağlayabilir.

Yeniden Refah Partisi’nin listelerine 48 kadın aday koyduğu görülmekle birlikte, birinci sırada kadınlara yer vermemiş olması sebebiyle, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde vekil çıkaracak olsa bile, bunlar erkek vekiller olacaklardır.

Meclis’e girecek en çok sayıda kadın vekil, 56 kadın milletvekili ile AKP’de görünse de oransal olarak değerlendirildiğinde, yüzde 41.54 kadın vekil oranı ile Yeşil Sol Parti ilk sırada yer almaktadır.

Listelerde seçilebilir yerlerde yer alan kadın oranı en yüksek olan parti Yeşil Sol Parti (yüzde 41.54) iken en düşük orana sahip parti MHP’dir (yüzde 4.00). MHP’yi yüzde 11.36 ile İyi Parti, yüzde 18.18 ile CHP ve yüzde 19.05 ile AKP izlemektedir.

Listelerdeki kadın oranı ile seçilebilir yere yazılan kadın oranları kıyaslandığında, aradaki farkın en açık olduğu parti TİP’dir, hemen ardından ise İyi Parti gelmektedir. İyi Parti listesinde yer bulan kadın sayısı 150 iken, seçilebilir yerde sadece 5 kadın adayın olduğu görülmektedir. İyi Parti’yi MHP takip etmektedir; MHP’nin listesinde 91 kadın varken, seçilebilir yere yazılan kadın sayısı sadece 2’dir. CHP listesinde 153 kadına yer vermekle birlikte, sadece 26 kadın aday CHP’den seçilebilir sıralarda yer almaktadır. (Seçilebilir yer nitelendirmesi, 2018 seçim sonuçları baz alınarak oluşturulmuştur.)

Partilerin listelerinde seçilebilir yerin hemen altında bir kadın adaya yer verdiği görülmektedir. Bu durum AKP listelerinde 15, Yeşil Sol Parti’de 13, CHP listelerinde 11, İyi Parti’de 7, MHP’de 6, TİP’de 3 ilde görülmektedir. Bu da bize, siyasi partilerin seçilebilir sırada kadın aday eksikliğinin farkında olduklarını ve mümkün olduğunca üst ama seçilmesi riskli sıralara kadınları koyduklarını ve seçilebilmek için en yoğun emeği sarfetmek durumunda kalacak adayların da kadın adaylar olacağını göstermektedir. (Seçilebilir yer nitelendirmesi, 2018 seçim sonuçları baz alınarak oluşturulmuştur.)

İllerdeki durum:

MHP’nin 40 ilde kadın adayı bulunmuyor.

AKP; Adıyaman, Amasya, Artvin, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Burdur, Çankırı, Çorum, Elazığ, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Isparta, Kars, Kırşehir, Mardin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Rize, Siirt, Sinop, Tokat, Yozgat, Bayburt, Kırıkkale, Bartın, Ardahan, Iğdır, Karabük ve Kilis’te yani toplam 34 ilde hiç kadın adaya yer vermedi.

İyi Parti; Afyon, Ağrı, Amasya, Artvin, Bilecik, Bitlis, Bolu, Burdur, Giresun, Gümüşhane, Kastamonu, Kırşehir, Muş, Niğde, Sinop, Tokat, Tunceli, Uşak, Bayburt, Şırnak, Ardahan ve Kilis’te yani toplam 22 ilde hiç kadın adaya yer vermedi.

CHP; Ardahan, Artvin, Bilecik, Bingöl, Edirne, Erzincan, Erzurum, Iğdır, Karabük, Kastamonu, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Kilis, Malatya, Rize, Siirt, Sinop, Sivas, Şırnak ve Tokat’ta yani toplam 21 ilde hiç kadın adaya yer vermedi.

Millet ittifakı; Ardahan, Artvin, Bilecik, Iğdır, Kastamonu, Giresun, Gümüşhane, Sinop, Tokat, Kırşehir, Kilis, Şırnak ve Rize’de, yani toplam 13 ilde, 6 parti olarak tek bir kadın aday çıkarmamış durumdadır.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tüm illerde kadın adaylara, eşit temsile yakın oranda yer verdiği görüldü.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

En Çok Kadın Adayı Türkiye İşçi Partisi Ve Yeşil Sol Parti Gösterdi

YSK’ya verilen listelere göre, en fazla kadın adayı Yeşil Sol Parti gösterdi. Yeşil Sol Parti, 193 kadın adaya listelerinde yer verdi. Türkiye İşçi Partisi (TİP) de 398 aday içerisinde 161 kadını vekil adayı gösterdi.

AK Parti listesinde 126 kadın aday, CHP listesinde 137 kadın aday yer aldı. İYİ Parti’nin adaylarının ise 145’ini kadınlar oluşturuyor.

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimleri için siyasi partiler, aday listelerini bugün Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) sundu. Partiler arasında en fazla kadın adayı Yeşil Sol Parti gösterdi.

Artı Gerçek’in haberine göre; AK Parti’nin 600 kişilik listesinde 113 kadına yer ver aldı. DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin de dahil olduğu CHP listesindeki adayların 153’ünü, ayrı listeyle giren İYİ Parti’nin adaylarının ise 145’ini kadınlar oluşturuyor.

Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında seçimlere girecek olan Yeşil Sol Parti’nin göre, 490 adayın 193’ünü kadınlar oluşturuyor. İttifakın mensubu olan ancak bazı illerde seçimlere kendi listesiyle giren Türkiye İşçi Partisi (TİP) de 398 aday içerisinde 161 kadını vekil adayı gösterdi.

YSK’ya verilen listelere göre, AK Parti 4, CHP 11, İYİ Parti 6 kadını illerin birincisi sırasından aday gösterdi. Bu sayı YSP’de 30 oldu. TİP ise 28 kadını birinci sıradan listesine koydu.

Partilerin aday listelerindeki kadın oranı şöyle:

AK Parti: yüzde 18.83
CHP: yüzde 26.33
İYİ Parti: yüzde 25.84
YSP: yüzde 39.38
TİP: yüzde 40.45

24 Haziran seçimlerinde AK Parti listesinde 126 kadın aday, CHP listesinde 137 kadın aday yer aldı. 14 Mayıs’taki seçimlere YSP olarak girecek olan HDP’nin 27. dönemde gösterdiği kadın vekil sayısı 230 idi.

Paylaşın

İran, Kamusal Alanlarda Kadınları Kameralarla İzleyecek

İran’da kadınların başörtüsü takıp takmadığını kamusal alanlara ve caddelere konacak kameralarla takip edilecek. İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi’nin ardından uygulanan Şeriat yönetimi uyarınca ülkede kadınlar saçlarını örtmek ve vücut hatlarını belli etmeyen bol kıyafetler giymek zorunda. Bu kurallara uymayan kadınlar para cezasına ve hatta tutuklanmaya maruz kalabiliyor.

İran’da devlet, kıyafeti İslami kurallara uygun olmayan kadınlara yönelik tavrını daha da sertleştiriyor. Polisin kamuya ait medya organları ile adalet sisteminin internet sayfası olan Mizan üzerinden duyurduğuna göre bundan böyle kadınların, kamuya açık alanlarla caddelere yerleştirilen kameralar vasıtasıyla başörtüsü takıp takmadıkları izlenecek.

Kıyafet yönetmeliğine uymadığı tespit edilen kadınların telefonlarına, önce alabilecekleri cezalar ile ilgili bilgileri içeren bir uyarı mesajı gönderileceğini duyuran İran polisi, dükkan sahiplerinden de, “toplumsal normlara” uyulmasına dikkat etmelerini talep etti.

İran’da uzun süreli protesto gösterilerinin devlet tarafından şiddetle bastırılmasının ardından, hükümeti protesto etmek için kamusal alanda başörtüsü takmayan kadınların sayısı son dönemde giderek artıyor. Söz konusu kitlesel protestolar, geçen yıl Eylül ayında, başörtüsünü gerektiği gibi takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin polis gözetiminde iken hayatını kaybetmesinin ardından başlamıştı.

İran İçişleri Bakanlığı, Mart ayında yaptığı bir açıklamada, başörtüsünün “İran ulusunun uygarlık temellerinden biri” olduğunu ifade etmiş ve bundan geri adım atılmayacağını duyurmuştu. Bakanlık ayrıca halka çağrıda bulunarak, başörtüsüz kadınlardan hesap sorulmasını istemişti.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Paylaşın

Türkiye’de 21 Yılda En Az 7 Bin 990 Kadın Öldürüldü

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 21 yılda Türkiye’de en az 7 bin 990 kadın öldürüldü. 2002’e öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2007 ve 2009 yıllarında bu sayı binin üzerine çıktı. 2020’de 300, 2021’de 280, 2022’de ise 334 kadın öldürüldü. 2023’ün Ocak ayında 31, Şubat ayında 11 kadın öldürüldü. 2023’nin aynı döneminde 37 kadının ölümü ise ‘şüpheli’ olarak kayıtlara geçti” dedi.

İktidarın kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine karşı “seyirci kaldığını” söyleyen Yüceer, kadını koruyan sözleşmelere “savaş açıp hedef hâline getirerek” Türkiye’nin imzasını çekenlerin gerçek niyetinin “kadını korumak değil, aksine kadınları sessiz ve dilsiz bırakmak” olduğunu iddia etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi Candan Yüceer, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından öldürülen kadınların sayısına dikkat çekti.

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladığı “AKP’nin Başarısı: Kadına Yönelik Şiddette Dünya Liderliği” başlıklı açıklamada, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 21 yılda Türkiye’de en az 7 bin 990 kadın öldürüldü. 2002’e öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2007 ve 2009 yıllarında bu sayı binin üzerine çıktı. 2020’de 300, 2021’de 280, 2022’de ise 334 kadın öldürüldü. 2023’ün Ocak ayında 31, Şubat ayında 11 kadın öldürüldü. 2023’nin aynı döneminde 37 kadının ölümü ise ‘şüpheli’ olarak kayıtlara geçti” dedi.

Yüceer, “Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin ardından en az 603 kadın öldürüldü, 464 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti” diye ekledi.

İktidarın kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine karşı “seyirci kaldığını” söyleyen Yüceer, kadını koruyan sözleşmelere “savaş açıp hedef hâline getirerek” Türkiye’nin imzasını çekenlerin gerçek niyetinin “kadını korumak değil, aksine kadınları sessiz ve dilsiz bırakmak” olduğunu iddia etti.

Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden Mart 2021’de çekilmişti

Resmi adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldığı için uluslararası alanda İstanbul Sözleşmesi ismiyle anılıyor.

Türkiye, kadına yönelik şiddet sorununa dair bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı uluslararası sözleşme olarak bilinen belgeyi ilk imzalayan ülkelerden biriydi. Ancak Türkiye, Mart 2021’de alınan Cumhurbaşkanı kararıyla tek taraflı olarak sözleşmeden çekildi.Çekilme kararı, ülke çapında protestolara neden olmuştu.

“Hiçbir kadın ölümü şüpheli kalmamalı”

Türkiye’de son dönemde intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında ciddi bir artış görüldüğünü belirten CHP milletvekili Yüceer, “Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların gerçekten kaza sonucu mu öldükleri, kadın cinayeti olup olmadığı, intihar edip etmedikleri veya bir şekilde intihara sürüklenip sürüklenmedikleri açığa çıkartılmalıdır. Hiçbir kadın ölümünün şüpheli kalmamalıdır” çağrısında bulundu.

Türkiye’nin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldiğini belirten Yüceer, “2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi. Bu yükselişe rağmen koruma talep eden kadınların korunamadığı da acı bir gerçektir. Öldürülen birçok kadının failler hakkında koruma kararı çıkardığı, uzaklaştırma kararı aldığı ortaya çıkmaktadır” diye ekledi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2021 Raporu’nda ise Türkiye’nin 146 ülke arasında 124’üncü sırada yer aldığını belirten Yüceer, “Listede Türkiye Bangladeş, Etiyopya, Endonezya, Gana ve Nijerya gibi ülkelerin gerisinde kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlar dünyadaki pek çok ülkeden önce, 1930 yılında yerel seçimlerde, 1934 yılında da milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde etmişlerdir. Ancak ülkemizde özellikle sonra 21 yıllık AKP iktidarında toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alandaki durumu bakımından dünyanın birçok ülkesinin gerisine düşmüş durumdadır” dedi.

Meclis’teki kadın vekil sayısının azlığına da dikkat çeken Yüceer, “Mart 2023 itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sadece yüzde 17,38’i kadın milletvekillerinden oluşmaktadır. Yani 101 kadın milletvekili bulunmaktadır. Son seçimde 33 ilden kadın milletvekili seçilmemiştir. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde sadece bir kadın bakan görev yapmaktadır. Tüm bunlarla beraber partimizin siyasette eşit temsiliyet talebiyle yüzde 50 cinsiyet kotası ve fermuar sistemi kanun teklifi AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiştir” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Taliban Yönetimindeki Afganistan’da Üniversiteler Kadın Öğrenciler Olmadan Açıldı

Taliban yönetimindeki Afganistan’da aralık ayında kadınların üniversiteye gitmesinin yasaklanmasının ardından, üniversiteler kış tatilinin ardından kadın öğrenciler olmadan açıldı.

Taliban Yüksek Eğitim Bakanı, yazılı bir açıklamayla kadınların üniversiteye gitmesini yasaklamıştı. Taliban böylece Afganistan’da yönetimi ele geçirdikleri 2021’de kadınların eğitimine izin veren politikalarını iptal etmişti.

Bu süre içinde kadınlar buna benzer çeşitli diğer kısıtlamalarla da karşı karşıya kaldı. Birçok lise kapılarını kız öğrencilere kapattı.

Taliban yetkilileri bu müdahalelerin geçici olduğunu söylüyor. Yetkililer, kıyafet kurallarının ihlali, bütçe eksikliği ve müfredatın yeniden şekillendirilmesi ihtiyacı gibi çeşitli gerekçeleri sıralıyor.

Üniversitelerin büyük bir kısmı ise halihazırda kadın ve erkekleri ayırmak gibi önlemlerin alındığını belirtiliyor.

Ülkede kadınların haklarına yönelik çeşitli protestolar düzenleniyor ancak Taliban bunların büyük bir kısmını engelliyor. Taliban, Salı günü Birleşmiş Milletler (BM) ofisinin önünde düzenlenen küçük bir gösteriyi dağıttı.

Sosyal medyada ise Kabil Üniversitesi’nin önünde oturarak kitap okuyan bir grup kadın öğrencinin fotoğrafları paylaşıldı.

Taliban’ın kadınlara yönelik kısıtlamaları uluslararası tepkilere de neden oldu. Bu hafta yayımlanan bir BM raporu, kısıtlamaların insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini söylüyor.

Afganistan ve Taliban

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

Afganistan’da Üniversiteler İlk Defa Kadın Öğrenciler Olmadan Kapılarını Açtı

Afganistan’da Taliban geçici hükümetinin kız öğrencilerin üniversitelerde eğitim almasını yasaklamasının ardından ülke çapındaki üniversiteler ilk defa kız öğrenciler olmadan kapılarını açtı.

15 Ağustos 2021’de Taliban’ın Afganistan yönetimine gelmesiyle kadınların çalışması ve kızların eğitim almasına yönelik ciddi kısıtlamalar getirildi. Kızların önce ortaokul ve liselerde, geçen aralık ayında ise üniversitelerde eğitim alması engellendi.

Afganistan genelinde kış ayları nedeniyle derslere ara verilen üniversiteler kız öğrenciler olmadan yeni eğitim ve öğretim dönemine başladı.

Taliban geçici hükümetinin Yüksek Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada, tüm üniversitelerin bugünden itibaren eğitime başladığı duyuruldu.

Böylece aralık ayında, Taliban geçici hükümetinin kız öğrencilerin üniversitelerde eğitim almasını yasaklamasının ardından ülke çapındaki üniversiteler ilk defa kız öğrenciler olmadan kapılarını açtı.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, sabah saatlerinden itibaren üniversitelerin erkek öğrencileri sınıflardaki yerini aldı. Kampüs önlerinde toplanan küçük gruplar halindeki kız öğrencilerin içeri girmesine ise izin verilmedi.

Bazı kız öğrenciler sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarda kızların eğitim alacağı ana kadar erkek öğrencilerin üniversitelerdeki eğitimi protesto edip derslere katılmamasını istedi.

Bu çağrıya uyan ülkenin kuzeyindeki Belh Üniversitesinden bir grup erkek öğrenci dersleri boykot edeceklerini duyurdu.

Kabil Üniversitesi öğrencileri AA muhabirine, Taliban sonrası üniversitelerin imkanlarında ciddi ölçüde daralma olduğunu belirterek kızların da üniversitelerde eğitim alması gerektiğini ifade etti.

Kimi öğrenciler, bugün ders işlenmediğini ancak okula gelerek ders müfredatı ve içerik hakkında bilgi aldıklarını ifade etti. Üniversiteye yeni başlayan öğrenciler de yüksek öğretimin ilk heyecanını yaşadı.

“Tüm arzularımız yok oldu”

Kabil Üniversitesi Psikoloji 3’üncü sınıf öğrencisi Lime Suheyl, kampüse alınmayacağını bile bile, kız öğrencilerin görünürlüğünü artırmak istediğini ve bu nedenle iki arkadaşı ile birlikte giriş kapısının önünde beklediğini söyledi.

Üniversite eğitimine büyük umutlarla başladığını aktaran Suheyl şu ifadeleri kullandı:

“Tüm arzularımız yok oldu. Toplumdan silindik. Varlığımız yok. Kim olduğumuz, hedef ve isteklerimizin olup olmadığı kimsenin umrunda değil. Burada erkelerin içeri girdiğini, bize ise izin verilmediğini görmek kötü ve umut kırıcı bir his veriyor.”

Kabil Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü 2’inci sınıf öğrencisi Danış Taban ise, Taliban sonrası birçok üniversite hocasının ülkeden ayrıldığını ve üniversite imkanlarında daralma meydana geldiğini söyledi.

Taban, “Kızlar olmadan ilk kez bugün eğitime başladık. Kızların sınıfta olmaması bir parçamızın olmaması gibiydi. Bugün erkek öğrencilerin sayısı da çok azdı ve bu nedenle sınıflarda sıkıcı bir ortam vardı.” ifadelerini kullandı.

Hukuk ve Siyaset Bilimi öğrencisi Petun Kadiri, bugün ders işlenmediğini ancak eğitim materyalleri hakkında bilgi aldığını aktardı.

Üniversiteye bu yıl yeni başladığını aktaran Kadiri, “Üniversitelerde geçen yıldan bu yana neler değiştiğini bilmiyorum. Çokça olumsuz şeyler duyuyoruz ancak eldeki imkanları iyi kullanıp yüksek notlar almayı hedefliyorum” dedi.

Eğitim ve çalışma hayatında kısıtlamalar

15 Ağustos 2021’de Taliban’ın Afganistan yönetimine gelmesiyle kadınların çalışması ve kızların eğitim almasına yönelik ciddi kısıtlamalar getirildi.

Kızların önce ortaokul ve liselerde, geçen aralık ayında ise üniversitelerde eğitim alması engellendi. Yine aralık ayında Afgan kadınların yerel ve yabancı sivil toplum kuruluşlarında çalışması da askıya alındı.

Afgan kadınlarına “örtünme zorunluluğu” getirilirken, kadınların spor salonları, park ve bahçeler gibi sosyal mekanlara da girişi yasaklandı.

Taliban yetkilileri ise, yasakların ardındaki nedeni “örtünme kurallarına uygun bir biçimde riayet edilmemesi” olarak gerekçelendirdi.

Yetkililer, yasakların “geçici” nitelikte olduğunu söylemesine karşın, şu an kadar kadınlara yönelik getirilen kısıtlamalarda herhangi bir iyileşme görülmedi.

Söz konusu alandaki kısıtlamalar uluslararası toplumdan da büyük tepki topluyor.

Paylaşın

2022 Yılında En Az 327 Kadın Öldürüldü

2022 yılında en az 327 kadın öldürüldü. Bu sayıya, geçmiş yıllarda işlenen ancak basına 2022 yılında yansıyan 14 cinayet de eklenirse sayı 341 oluyor. Bu 14 cinayetin bazıları, geçmiş yıllarda basına “faili meçhul” veya “şüpheli ölüm” olarak yansımıştı.

2022 yılında transların da olduğu en az 198 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.

Bağımsız İletişim Ağı (Bianet) Erkek Şiddeti Çetelesi Raporu’na göre, 1 Ocak 2022 – 31 Aralık 2022 tarihleri arasında erkekler en az 327 kadını katletti.

Bianet, yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği erkekler tarafından kadınlara yönelik cinayetlerin ve şiddete ilişkin 2022 raporunu yayınladı.

Raporun detayları şöyle:

2022’de erkeklerin öldürdüğü kadın sayısı 327. Bu sayıya, geçmiş yıllarda işlenen ancak basına 2022’de yansıyan 14 cinayet de eklenirse sayı 341 oluyor.  Bu 14 cinayetin bazıları, geçmiş yıllarda basına “faili meçhul” veya “şüpheli ölüm” olarak yansımıştı.

Yine aynı dönemde basına yansıyan verilere göre (1 Ocak 2022 – 31 Aralık 2022) erkekler 39 çocuğu öldürdü, 32 kadına tecavüz etti, 442 kadını seks işçiliğine zorladı,156 kadını taciz etti, 238 çocuğu istismar etti. Erkekler 793 kadını yaraladı.

2022’de aralarında transların da olduğu en az 198 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.

Erkekler, 2022’de, en az 12 kadını öldürmeye teşebbüs etti, 42 kadını öldürmekle veya şiddet uygulamakla tehdit etti.

Basına yansıyan bilgilere göre erkekler, en az 26 kadını, “koruma”, “uzaklaştırma” kararı ve “talebine” rağmen öldürdü.

2022’de en az dört kadın, kendisine şiddet uygulayan ve cinsel saldırıda bulunan erkeklerden korunmak için meşru müdafaa hakkını kullandı.

Cinayet

Erkekler, 2022’de en az 327 kadını öldürdü.  Ayrıca erkekler, cinayet sırasında kadınların yanında olan en az 37 erkeği öldürdü.

Erkeklerin öldürdüğü 23 kadın göçmendi. Erkekler, 2022’de Günay Özyıldız ve İpek Ağmaz isimli LGBTİ+’ları öldürürdü, en az 16 LGBTİ+’yı da yaraladı.

Çocuk cinayetleri

Bianet’in 1 Ocak 2022 – 31 Aralık 2022 döneminde Türkiye’deki yerel, ulusal ve internet basınına yansıyan haberlerden derlediği güncellenmiş verilere göre, erkekler 2022’de şiddet uyguladıkları kadınlara zarar vermek veya öç alma “bahanesiyle” en az 39 çocuğu öldürdü.

Öldürülen çocuklar arasında erken yaşta zorla evlendirilenler de vardı.

Cinsel saldırı – tecavüz

bianet’in 1 Ocak 2022 – 31 Aralık 2022 döneminde Türkiye’deki yerel, ulusal ve internet basınına yansıyan haberlerden derlediği güncellenmiş verilere göre erkekler, 32 kadına tecavüz etti.

Erkeklerin tecavüz ettiği dokuz kadın zihinsel engelliydi.

Taciz

Erkekler, 2022’de en az 156 kadını taciz etti. En az 16 taciz sistematik olarak gerçekleşti. Erkeklerin taciz ettiği kadınlar arasında göçmen kadınlar da vardı.

Çocuk istismarı

Bianet’in 1 Ocak 2022 – 31 Aralık 2022 döneminde Türkiye’deki yerel, ulusal ve internet basınına yansıyan haberlerden derlendiği güncel verilere göre, erkekler, 2022’de aralarında oğlan çocukların da olduğu 238 çocuğu istismar etti.

Şiddet yaralama

Erkekler 2022’de en az 793 kadına şiddet uyguladı. Erkekler, 72 kadını “ağır olarak” yaraladı.

Bir faile elektronik kelepçe takıldı. 22 fail intihar etti. 20 fail hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Beş fail hakkında dava açıldı. 30 fail hakkında soruşturma açıldığı bilgisi basına yansırken en az 300 failin hukuki süreci basına yansımadı.

Fuhuşa zorlama

Erkekler, 2022’de en az 442 kadını fuhşa zorladı. Fuhşa zorlanan kadınlar arasında 18 yaşının altındaki çocuklar da vardı.

Fuhşa zorlanan 232 kadın Türkiye vatandaşı değildi.

Paylaşın

Şubat Ayında En Az 11 Kadın Öldürüldü

Şubat ayında en az 11 kadın erkekler tarafından öldürülürken, en az dokuz kadının ölümü de basına “şüpheli” olarak yansıdı. En az 40 kadına şubat ayında şiddet uygulanırken, en az iki kız ve oğlan çocuğunu istismar edildi.

Geçen yıl şubat ayında erkekler 22 kadını öldürürken, 78 kadına da şiddet uygulamıştı.

Bianet’ten Evrim Kepenek’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; erkekler Şubat’ta en az 11 kadını öldürdü.

Şubat’ta en az dokuz kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı. Şubat’ta iki çocuğun ölümü de basına şüpheli olarak yansıdı.

Erkekler, en az 40 kadına şiddet uyguladı, en az iki kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, en az bir kadını taciz etti. Şubat 2023’te basına yansıyan bir tecavüz vakası oldu.

Cinayet

Erkekler, en az 11 kadını öldürdü; geçen yıl da aynı ay bu sayı 22 idi. Erkekler, kadınların yanındaki iki erkeği de öldürdü.

Erkekler, en az iki kadını koruma kararına rağmen öldürdü.

Erkekler altı kadını “ayrılmak istediği”, “barışmak istemediği” için öldürdü. Erkeklerin beş kadını öldürme “bahanesi” basına yansımadı.

Sekiz kadını kocası, eski kocası, sevgilisi erkekler, bir kadını babası, bir kadını damadı, bir kadını da arkadaşı öldürdü.

Erkekler, üç kadını sokak, park, iş yeri gibi ev dışı alanlardan, yedi kadını ev içinde öldürdü. Erkeklerin bir kadını nerede öldürdüğü bilgisi basına yansımadı.

Erkekler, altı kadını kesici silahlarla, beş kadını ateşli silahla öldürdü.

Taciz

Şubat 2023’de erkekler en az bir kadını taciz etti. Bu sayı geçen yıl aynı ay, yedi idi.

Erkekler, kadını sözlü ve fiziki yollarla taciz etti.

Erkekler bir kadını işyerinde taciz etti. Bir kadını, patronu taciz etti.

Çocuk İstismarı

Erkekler, Şubat’ta en az iki kız ve oğlan çocuğunu istismar etti. Geçen yıl aynı ay bu sayı 26 idi.

Erkekler, bir çocuğu okulda bir çocuğu da sokakta istismar etti. Bir çocuğu öğretmeni istismar ederken, bir çocuğu kimin istismar ettiği bilgisi basına yansımadı.

Cinsel Saldırı/ Tecavüz

Şubat’ta erkekler, basına yansıyan bilgilere göre bir kadına tecavüz etti.

Zihinsel engelli bir kadına tecavüz eden erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Şiddet / Yaralama

Erkekler, Şubat’ta 40 kadına şiddet uyguladı. Geçen yıl da aynı ay bu sayı, 78 idi.

Erkeklerin şiddet uyguladığı en az dört kadın “ağır” hasta olarak hastaneye kaldırıldı. İki kadın depremzedeydi. Erkekler en az altı kadına “koruma kararını” ihlal ederek şiddet uyguladı.

En az 33 kadını kocası, sevgilisi erkekler yaraladı. Beş kadını, abi, baba gibi aile üyeleri yaraladı. İki kadını yaralayan erkeklerin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, 12 kadına boşanmak istediği/barışmak istemediği için şiddet uyguladı. Bir kadına “gasp etmek” için şiddet uygulayan erkekler, bir kadını da “izin almadan evden çıktığı” için şiddet uyguladı. Erkeklerin 26 kadına şiddet uygulama bahanesi basına yansımadı.

Erkekler, 33 kadını darp ederek, üç kadını ateşli silahlarla, üç kadını kesici aletlerle yaraladı. Erkekler, bir kadına yakıcı madde attı.

Erkekler, 34 kadını ev içinde, altı kadını ormanlık alan, gazino ve sokak gibi ev dışı alanlarda yaraladı.

Seks İşçiliğine Zorlama

Şubat’ta basına yansıyan seks işçiliğine zorlama vakası olmadı. Basına yansımaması olmadığı anlamına gelmiyor.

Paylaşın

Bilim İnsanları Daha Uzun Yaşamanın Basit Bir Sırrını Keşfetti

Bilim insanları, düzenli olarak kaliteli gece uykusu çeken erkeklerin diğerlerine kıyasla neredeyse 5 yıl daha uzun yaşayabildiğini saptadı. Kadınlarda ise bu sayı iki yıl olarak belirlendi.

Bilim insanları,, daha iyi uyku alışkanlıkları olan gençlerin erken ölme ihtimalinin de daha düşük olduğunu tespit etti.

Yeni bir araştırmada uzun yaşamanın basit bir yolu ortaya kondu. Buna göre kaliteli bir uyku, insan ömrüne fazladan birkaç yıl ekleyebilir.

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim insanlarının da aralarında yer aldığı araştırma ekibi, düzenli olarak kaliteli gece uykusu çeken erkeklerin diğerlerine kıyasla neredeyse 5 yıl daha uzun yaşayabildiğini saptadı.
Kadınlarda ise bu sayı iki yıl olarak belirlendi.

Ekip, daha iyi uyku alışkanlıkları olan gençlerin erken ölme ihtimalinin de daha düşük olduğunu tespit etti.

Öte yandan, tek başına uyku miktarının yeterli olmadığı, önemli olanın uyku kalitesi olduğu vurgulandı.

Araştırmacılar kaliteli uykuyu şu faktörlere dayandırdı:

– Gecede 7 ila 8 saatlik ideal uyku süresini tamamlamak
– Haftada en fazla iki kez uykuya dalmakta zorluk çekmek
– Haftada en fazla iki defa uykunun bölünerek kaçması
– Herhangi bir uyku ilacı kullanmamak
– Haftada en az 5 gün uyandıktan sonra dinlenmiş hissetmek

Araştırmada, 2013 ve 2018 arasında ABD’deki Ulusal Sağlık Görüşmesi Anketi adlı geniş çaplı bir çalışmaya katılan yurttaşların verileri incelendi.

Bu veriler, yüzde 54’ü kadın ve ortalama yaşı 50 olan 172 bin kişiyi içeriyordu ve bu kişilerin genel sağlık durumlarıyla uyku alışkanlıklarına dair bilgiler veriyordu.

Katılımcılar ortalama 4,3 yıl takip edilmişti ve bu süre zarfında 8 bin 681 kişi kayatını kaybetmişti.

Bu ölümlerin yüzde 30’u kardiyovasküler hastalıklara, yüzde 24’ü kansere ve yüzde 46’sı da diğer nedenlere bağlıydı.

Bulgular, tüm bu nedenlere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 8’inin kötü uyku düzeniyle ilişkili olduğunu ortaya koydu.

Harvard Üniversitesi’nden klinik araştırmacı Dr. Frank Qian, “Bence bu bulgular, sadece belli bir süre boyunca uykumanın yeterli olmadığını vurguluyor” diye konuştu:

Gerçekten dinlendirici bir uyku çekmeniz, uykuya dalma ve uykuda kalmayla ilgili az sorun yaşamanız gerekiyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın