11 Ayda Bin 772 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk on bir ayında en az bin 772 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti: Ocak ayında 116, Şubat ayında 266, Mart ayında 130, Nisan ayında 125, Mayıs ayında 146, Haziran ayında 161, Temmuz ayında 183, Ağustos ayında 205, Eylül ayında 152, Ekim ayında 151 ve Kasım ayında 137.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2023 Kasım İş Cinayetleri raporunu açıkladı.  Buna göre; Kasım ayında 137, yılın ilk on bir ayında en az 1772 işçi hayatını kaybetti: Ocak ayında 116, Şubat ayında 266, Mart ayında 130, Nisan ayında 125, Mayıs ayında 146, Haziran ayında 161, Temmuz ayında 183, Ağustos ayında 205, Eylül ayında 152, Ekim ayında 151 ve Kasım ayında 137.

Raporda, “Ekonomi alanında düzenlemeler içeren Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Kanunun teklifi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmünün yürürlük tarihi, 31 Aralık 2023’ten 31 Aralık 2024’e ertelendi. Bu durum devletin ‘iş cinayetleri’ rejimi dediğimiz işçi sağlığı ve iş güvenliği yönetiminin onlarca göstergesinden birini oluşturmaktadır” denildi.

Kasım ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 40 işçi; Tarım, Orman işkolunda 17 emekçi (9 işçi ve 8 çiftçi); Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 15 işçi; Taşımacılık işkolunda 13 işçi; Madencilik işkolunda 8 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 8 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 7 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 6 işçi; Metal işkolunda 5 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 4 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi; Enerji işkolunda 3 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda 1 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 3 işçi.

Kasım ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Yüksekten Düşme nedeniyle 27 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 23 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 22 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 16 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 13 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 9 işçi; İntihar nedeniyle 8 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 6 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 5 işçi; Şiddet nedeniyle 2 işçi; diğer nedenlerden dolayı 6 işçi.

Kasım ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 15-17 yaş arası 2 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 36 işçi, 30-49 yaş arası 49 işçi, 50-64 yaş arası 36 işçi, 65 yaş ve üstü 11 işçi, yaşını bilmediğimiz 3 işçi.

NOT: İSİG Meclisi, iş kazalarını, iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Son 10 Yılda Bin 379 Kadın İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2013’ten bugüne en az bin 379 kadın işçi çalışırken iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2013’te en az 103, 2014’te 131, 2015’te 121, 2016’da 110, 2017’de 117, 2018’de 120, 2019’da 115, 2020’de 148, 2021’de 165, 2022’de 109 ve 2023’ün ilk 10 ayında 140 kadın.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadın iş cinayetleri raporu yayımladı. Rapora göre 2013’ten bugüne en az 1379 kadın işçi çalışırken iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2013’te en az 103, 2014’te 131, 2015’te 121, 2016’da 110, 2017’de 117, 2018’de 120, 2019’da 115, 2020’de 148, 2021’de 165, 2022’de 109 ve 2023’ün ilk 10 ayında 140 kadın işçi yaşamını yitirdi.

2013’ten beri gerçekleşen kadın iş cinayetlerinin yüzde 42’si tarım-orman işkolunda yaşandı. Buradaki ölümleri sağlık işkolu izledi. Covid-19 pandemisi döneminde yükselen sağlıkçı ölümleriyle sağlık işkolu, kadın iş cinayetlerinin yüzde 15’ini oluşturdu.

Ticaret-büro-eğitim-sinema ile birlikte belediye-genel işler, tekstil, turizm-konaklama kadın iş cinayetleri bakımından öne çıkan işkolları oldu.

İSİG bu noktada “Kadın iş cinayetlerinin yaşandığı işkolları, Türkiye’de kadın istihdamının da kayıt dışı ve güvencesiz kadın işçi gerçeğini göstermesi bakımından da çarpıcı bir tablo” yorumunu yaptı.

İSİG Meclisi raporda 2013’ten beri yaşamını yitiren kadın işçilerin yalnızca 33’ünün sendikalı olduğunu belirtti. Bir başka ifadeyle iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın işçilerin yüzde 97’sinin örgütsüz.

Ölenlerin 50’si, 14 yaş ve altı yaşlardaki çocuk işçilerdi. Yine 51’i 15-17 yaşları arasındaki çocuk/genç işçilerdi. 69’u ise 65 yaş ve üstündeydi. İSİG Meclisi 96 kadın işçinin yaşını ise belirleyemedi. Öte yandan ölen kadın işçilerin 79’u göçmen/mülteci işçi.

İSİG Meclisi raporda, bir ekonomik şiddet olarak kadın işsizliğine, kadınların istihdamdan dışlanmasına, kadına yönelik şiddetin bir alanı olarak çalışma yaşamındaki koşullara, bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olarak işyerinde kadına yönelik cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılığa vurgu yaptı.

“İşyerinde kadına yönelik cinsel taciz ve şiddet de bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunudur” diyen İSİG Meclisi kadına yönelik şiddetin, kadınları yalnızca hane içinde ve sosyal yaşamda değil, çalışma yaşamında da kuşattığını belirtti.

Çalışma yaşamının erilliğinin kadınlar aleyhine işletildiğini anlattı. Kadınların çalışma yaşamında fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik ve dijital şiddete maruz kaldığından bahsetti.

“Kadın işsizliği ekonomik şiddet”

Kadın işsizliğine de değinen İSİG Meclisi bunun ekonomik şiddet olduğunu ifade etti. “Kadın işsizliği oranı ekonomik kriz etkilerinin en fazla hissedildiği 2009’u aşmış durumda ve işsizlikte kadın ve erkek oranı arasındaki fark giderek açılıyor” dedi ve şunları aktardı:

Türkiye’de, kadınlar istihdamın dışına itilerek ekonomik şiddet gördüğü gibi, istihdam edildiklerinde de bu ekonomik şiddet devam ediyor. Kadın emekçiler, aynı işi yaptıkları erkek işçilerle eşit şartlarda çalışamadığı ve kadın olduğu için ayrımcılığa uğradığı gibi, erkek işçilerle eşit ücret de alamıyor.

Kadınlar; aynı düzeyde eğitim aldıkları erkeklerin ortalama ücretinin ancak yüzde 77,8’ini alabiliyor. Çalışma yaşamında kendilerine yer açabilmek içinse herkesten fazla çalışmak ve yük almak zorunda kalıyor.

İSİG Meclisi ayrıca aile ve nüfus politikalarını da içeren, muhafazakar baskıyı derinleştiren ve kadın emeğini değersizleştiren istihdam politikalarının, kadın emeğinin ikincil konumunu daha da pekiştirdiğine vurgu yaptı:

Kadın emeği politikaları bir yandan, kadınları giderek daha çok geçici, güvencesiz ve kayıt dışı işlere hapsedip, özel sektörün ardından kamu sektöründe devlet politikalarıyla biçimlenen kadın istihdam alanlarında, kadınlar giderek daha çok ev işlerinin ve bakım emeğinin uzantısı işlerde çalışmaya mahkum ediyor. Bir yandan da, işyerlerinde kadınların 60 yılllık kazanımları bir bir eritiliyor ve kreş hakkı, emzirme odası gibi mücadeleyle kazanılan haklar, kamu işyerlerinde dahi kağıt üzerinde kalan haklara dönüşüyor.

Özellikle pandeminin başından bu yana despotik emek rejiminin derinleşmesi ve bu rejimin kalıcılaşmasına dönük hamleler bir yandan sınıfsal sömürüyü derinleştirirken öte yandan kadın işçilere yönelik şiddeti de derinleştirdiği için kadın işçileri daha çok etkiliyor.

İşçi sağlığı ve güvenliğini yalnızca mesai saatleri içerisine indirgeyen bakış açısı, emeği yalnızca iş süresi ile sınırlandırıp emekçilere dayatılan yaşam koşullarını göz ardı ederken, bu bakış açısı en çok da kadının yeniden üretim için harcadığı, karşılığı ödenmeyen ‘ücretsiz ev içi emeği’ni yok sayıyor.

Paylaşın

Meşgul Kadınlar İçin 5 Dakikada Ekspres Güzellik

İster bir iş toplantısına gidiyor olun, ister çocukları almaya koşuyor olun, ister ayak işleriyle dolu yoğun bir günün üstesinden geliyor olun, bu 5 dakikalık güzellik bakım rutini kapıdan kendinizi güvende ve toparlanmış hissederek çıkmanızı sağlayacaktır.

Haber Merkezi / 5 dakikalık rutinin güzelliği basitliğinde ve uyarlanabilirliğinde yatmaktadır. Tercihlerinize ve ihtiyaçlarınıza göre kişiselleştirebileceğiniz bir tuval görevi görür.

Unutmayın, 5 dakikalık başarılı bir güzellik rutininin anahtarı pratiktir. Adımları ne kadar basitleştirirseniz ve süreçte kendinizi rahat hissederseniz rutininiz o kadar hızlı ve sorunsuz hale gelecektir.

Meşgul bir kadın olarak, güzelliğe yönelik bu etkili yaklaşımı benimsemek, gününüzü denge ve zarafetle geçirmenize olanak tanıyarak, çarpıcı ve kendinden emin bir görünümün yalnızca birkaç dakika içinde elde edilebileceğini kanıtlar.

Adımlar: Temizleyin ve nemlendirin, BB krem ​​veya renkli nemlendirici uygulayın, kaşlarınızı belirginleştirin, maskara ekleyin ve allık ve aydınlatıcı uygulayın. Rutininizi daha da verimli hale getirmek için makyaj ve cilt bakımı malzemelerinizi hızlı ve kolay ulaşabileceğiniz şekilde düzenleyin.

Temizleme ve nemlendirme: 1 dakika, güzellik rutininize, ciltteki tüm kirleri gidermek için yüzünüzü hafif bir temizleyiciyle temizleyerek başlayın. Cildinizi yenilemek ve sonraki adımlara hazırlamak için hızlı bir şekilde nemlendirici yüz spreyi sıkın.

Bu ilk adımlar güzellik rutininizin geri kalanının temelini oluşturur ve cildinizin temiz ve sonraki adımlara hazır olmasını sağlar.

BB Krem veya renkli nemlendirici: 1 dakika, BB krem ​​veya renkli nemlendirici gibi çok yönlü bir ürünü tercih ederek makyaj uygulamanızı kolaylaştırın. Bu ürünler hafif bir kapatıcılık sunarken aynı zamanda nemlendirme ve güneş koruması da sağlar. Cilt tonunuza uygun bir renk seçin, parmaklarınızla uygulayın ve teninize eşit bir şekilde dağıtın.

Kaşlarınızı belirginleştirin: 1 dakika, kaş jeli veya kalemi kullanarak kaşlarınızı hızlı bir şekilde tanımlayarak gözlerinize odaklanın. Bakımlı kaşlar yüzünüzü çerçeveler ve anında etkili bir dokunuş oluşturur. Gözlerinizi açmak ve onları patlatmak için bunu bir kat maskara ile takip edilin. Zaman kalırsa derinlik ve boyut kazandırmak için nötr bir göz farı tonu uygulayın.

Maskara, allık ve aydınlatıcı: 1 dakika, dudak rengi olarak ikiye katlanabilecek krem ​​​​bazlı bir allık seçin. Pembe bir renk tonu teninizi anında canlandırabilir. Yanaklarınızın elmacık kemiklerine az miktarda uygulayın ve parmaklarınızla dağıtın. Doğal bir renk tonu için kalan ürünü dudaklarınıza hafifçe vurun.

Son dokunuşlar: 1 dakika, 5 dakikalık güzellik rutininizi, yüzünüzün yüksek noktalarına (elmacık kemiklerinin üst kısımları, burun köprüsü) bir aydınlatıcı dokunuşuyla tamamlayın. Bu adım cildinize hafif bir parlaklık ve sağlıklı bir parlaklık katar. İstenirse, gün boyunca yerinde kalması için makyajınızı hızlı bir şekilde yarı saydam pudrayla sabitleyin.

Bonus ipucu: 5 dakikalık güzellik rutininizi daha da verimli hale getirmek için makyaj ve cilt bakımı malzemelerinizi hızlı ve kolay erişime olanak tanıyacak şekilde düzenleyin. İyi düzenlenmiş bir makyaj çantası veya makyaj masası, aceleniz olduğunda size değerli dakikalar kazandırabilir.

Paylaşın

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” İçin Yılda Ek 360 Milyar Dolara İhtiyaç Var

‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu’nda 2030 yılına kadar toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesini sağlamak için acil bir şekilde somut adımlar atılması gerektiği vurgulandı. Raporda, bunu başarmak için yıllık ek 360 milyar dolara ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

Rapor, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin vaatlerinin yerine getirilmesi ve hiçbir kadının ve kız çocuğunun geride bırakılmadığından emin olmak için bir çağrıda bulundu.

“Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarında (SKA) İlerleme: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu” toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek için acil ve kararlı bir eylemin gerekliliğini gösteriyor.

Sürdürülebilir Kalkınma Amacındaki ilerlemeyi kapsayan rapor, UN Women (Birleşmiş Milletler Kadın Birimi) ve Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (UN DESA) tarafından 7 Eylül’de yayınlandı.

Rapora göre, mevcut hızda ilerlediğimiz takdirde, 2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 8’ini oluşturan 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk içinde yaşayacağı öngörülüyor.

Rapor, liderlik pozisyonlardaki kadınların oranının ise değişmediğini gösteriyor: Parlamentolarda yüzde 26,7, yerel yönetimlerde yüzde 35,5, iş dünyasında üst düzey pozisyonlarda yüzde 28,2 oranında kadın bulunuyor.

Bu yıl ilk kez, iklim değişikliğinin kadınlar ve kız çocukları üzerindeki etkilerine de yer veren rapor, iklim krizinin 158 milyon kadın ve kız çocuğunu yoksulluğa itebileceğini tahmin ediyor. Yaşlılığa da değinen rapor, yaşlı kadınların yaşlı erkeklere göre daha yüksek oranda yoksulluk ve şiddete maruz bırakıldığını gösteriyor.

2030 yılına kadar toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesini sağlamak için acil bir şekilde somut adımlar atılması gerektiğini vurgulayan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu”, bunu başarmak için yıllık ek 360 milyar dolara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

“Bilinçli bir şekilde hareket etmeliyiz”

UN Women İcra Direktör Yardımcısı Sarah Hendriks, “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için bu yılki rapor bir çağrı niteliğinde. Her kadın ve kız çocuğunun eşit haklara, fırsatlara ve temsiliyete sahip olduğu bir dünya için şimdi kolektif ve bilinçli bir şekilde hareket etmeliyiz. Bunu başarmak için kararlılık, yenilikçi çözümler, tüm sektörler ve paydaşlar arasında işbirliği gerekiyor” dedi.

UN DESA Politika Koordinasyonu ve Kurumlararası İşler Genel Sekreter Yardımcısı Maria-Francesca Spatolisano ise şunları söyledi: “Toplumsal cinsiyet eşitliği, 2030 Gündemi içinde sadece bir amaç değil, aynı zamanda diğer tüm amaçların üzerine inşa etmemiz gereken bir hedef. Kadınların ve kız çocuklarının toplumun her alanına tam katılımını sağlamak için engelleri kaldırabilir ve tüm insanlar için ilerlemeyi sağlayabiliriz.”

Bianet‘in aktardığına göre; Raporda vurgulanan diğer veriler şöyle:

İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkacak gıda güvensizliği, 236 milyon kadın ve kız çocuğunu ve 131 milyon fazla erkek ve oğlan çocuğunu etkileyebilir.

Dünyadaki hiçbir ülke, yakın partner şiddetini tamamen ortadan kaldıramamıştır.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadınların güçlenmesini sağlamak için kapsamlı sistemlere sahip olan ve bu alanlarda bütçe ayırabilen ülke sayısı sadece 27’dir.

Çatışmalardan etkilenen kadın ve kız çocuklarının sayısı önemli ölçüde artmıştır. 2022’de bu rakam 614 milyona yükselmiştir. Bu, 2017’deki rakamdan yüzde 50 daha fazladır.

Mevcut hızla ilerlediğimiz takdirde, 2030 yılında tahmini 110 milyon kız çocuğu ve genç kız eğitimden mahrum bırakılmış olacaktır.

Kadınlar ve erkekler arasındaki iş gücü ve gelir uçurumu hala yüksek seviyededir. Dünya genelinde erkeklerin kazandığı her 1 dolara karşılık olarak kadınlar 51 sent kazanmaktadır. İş yaşamının en verimli dönemindeki erkeklerin yüzde 90’u iş gücüne katılırken, bu oran kadınlarda 61,4’tür.

Mevcut ilerleme hızında, bir sonraki neslin kadınları ortalama olarak erkeklere göre günde 2,3 saat daha fazla ücretsiz bakım ve ev işi yapacaktır.

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu”, toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine ulaşmanın giderek daha zor olacağını vurguluyor. 2030’a kadar ilerlemeyi hızlandırmak için iş birliklerinin, ortaklıkların, yatırımların ve bu alanda küresel ve ulusal finansmanın artırılmasının son derece önemli olduğunu gösteriyor.

Rapor, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin vaatlerinin yerine getirilmesi ve hiçbir kadının ve kız çocuğunun geride bırakılmadığından emin olmak için bir çağrıda bulunuyor.

Raporun tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Çinli Kadınların Genç Kalmak İçin Kullandığı 10 Güzellik Tüyosu

Çinli kadınlar, yaşlanma karşıtı ve genç görünen cilde öncelik veren bakım ve güzellik rutinleriyle tanınıyor. Bu güzellik tüyoları yalnızca Çinli kadınlara özgü olmasa da çoğu zaman onların kültürleriyle ilişkilendiriliyor.

Haber Merkezi / İşte birçok Çinli kadının genç görünümü korumak için kullandığı 10 güzellik tüyosu:

Yeşil Çay: Yeşil çay içmek Çin’de yaygın bir uygulamadır. Yeşil çay, serbest radikallerle savaşmaya ve cildi erken yaşlanmaya karşı korumaya yardımcı olan polifenol adı verilen antioksidanlar açısından zengindir.

Gua sha: Gua sha, ciltte dolaşımı teşvik etmek, şişliği azaltmak ve cilt elastikiyetini arttırmak için yüze pürüzsüz kenarlı bir aletle masaj yapmayı içeren geleneksel bir Çin tekniğidir.

Bitkisel cilt bakımı: Çinli kadınlar cilt bakım ürünlerinde sıklıkla ginseng, goji meyveleri ve meyan kökü gibi bitkisel içerikleri kullanırlar. Bu bileşenlerin yaşlanma karşıtı özelliklere sahip olduğuna inanılmaktadır.

Tui na masajı: Tui na, akupunktur noktalarına odaklanan bir Çin masaj tekniğidir. Tui na masajları ciltte kan akışını iyileştirebilir ve yüz kaslarını gevşeterek kırışıklıkların azaltılmasına yardımcı olabilir.

Dengeli beslenme: Çin mutfağı genellikle çeşitli sebzeleri, meyveleri ve yağsız proteinleri içerir. Genç cildi korumak için besinler açısından zengin dengeli bir beslenme şarttır.

Akupunktur: Geleneksel Çin tıbbı, daha genç bir cilde katkıda bulunabilecek dolaşımı ve enerji akışını uyarmak için masaj yapılabilen akupunktur noktalarını içerir.

Güneşten korunma: Çinli kadınlar, erken yaşlanmaya neden olabilecek UV hasarını önlemek için şapka, güneş gözlüğü takarak ve düzenli olarak güneş kremi kullanarak, korunmaya öncelik verirler.

Yeterli uyku: Yeterli uyku genel sağlık ve genç görünen bir cilt için çok önemlidir. Çin kültürü, genç bir görünüme katkıda bulunabilecek dinlenme ve rahatlamaya değer verir.

Maş fasulyesi maskeleri: Maş fasulyesi maskeleri, cildi detoksifiye etme ve berrak bir cilt sağlama yetenekleri nedeniyle Çin’de popülerdir. Lekeleri azaltmaya ve genç cildi korumaya yardımcı olabilirler.

Tai chi ve Qi gong: Bu eski Çin egzersizleri nefes alma, meditasyon ve yavaş hareketlere odaklanır. Gevşemeyi teşvik eder, stresi azaltır ve genel refahı artırır, bu da genç bir görünüme katkıda bulunabilir.

Paylaşın

Kardiyak Sorunlar: Kadınlar Daha Fazla Etkileniyor

50’den fazla ülkede yürütülen ve 2,3 milyondan fazla insanı kapsayan yeni bir araştırma, kalp kaynaklı sorunlarda, kadınların erkeklere göre daha kötü sonuçlarla karşılaştıklarını ortaya koydu.

Haber Merkezi / Kalp hastalıkları (kardiyak sorunlar) üzerine yapılan 15 çalışmanın yeni bir analizi, kadınların kalp sorunları konusunda erkeklere göre daha geç teşhis ve tedavi edildiğini ve bu durumun daha kötü sonuçlara yol açtığını ortaya koydu.

ABD’deki Massachusetts Lowell Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen analiz çalışmasında, 50’den fazla ülkede yürütülen ve 2,3 milyondan fazla insanı kapsayan çalışmalar gözden geçirildi.

Kalp hastalıkları nelerdir?

Kalp hastalığı, kalpte meydana gelen ve kalbi etkileyen herhangi bir bozukluğu kapsayan bir terimdir. Kalp hastalığı başlığı altında koroner arter hastalığı gibi kan damar hastalıkları, kalp ritmi problemleri (aritmiler) ve bu hastalıkların yanında doğuştan gelen kalp kusurları yer alır.

Kalp hastalıkları terimi çoğunlukla kardiyovasküler hastalık terimi ile dönüşümlü olarak kullanılır. Kalp hastalıklarını genel manada şu şekilde sıralayabiliriz:

Doğuştan gelen kalp hastalığı,
Koroner arter hastalığı,
Kalp ritminin bozukluğu ile ortaya çıkan kalp hastalıkları,
Dilate kardiyomiyopati (Kalp karıncıklarının genişlemesi),
Miyokard enfarktüsü (Kalbin kas tabakasının oksijensiz kalması olarak tanımlanabilir),
Kalp yetmezliği.

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir?

Kalp hastalığının belirtileri hangi kalp hastalığıyla ilgili olduğuna bağlı olarak değişir.

Kalp hastalığı doğuştan gelebilir.
Kalp ritminin bozukluğu ile ilgili hastalıklar gelişebilir.
Koroner arter hastalığı,
Dilate (kalp karıncıklarında genişleme) kardiyomiyopati,
Kalbin kas tabakasının oksijensiz kalması demek olan miyokard enfarktüsü
Kalp yetmezliği adı sık duyulan kalp hastalıkları arasında yer alır.

Kalp hastalıkları kadınlarda ve erkeklerde farklı belirtiler gösterebilir. Ancak genel olarak ortak olan birçok belirti vardır. Çoğunlukla belirtiler süreklilik arz eder ve kendiliğinden bir iyileşme söz konusu değildir. En yaygın belirtiler arasında:

Göğüs ağrısı, göğüs sıkışması, göğüs basıncı ve göğüs rahatsızlığı,
Kısa aktiviteler sonrasında veya hiçbir sebep yokken ortaya çıkan nefes darlığı,
Kalpteki kan damarlarının sertleşmesi veya daralması sonucunda bacaklarda ve kollarda ağrı, uyuşukluk veya halsizlik,
Boyunda, çenede, boğazda, üst karın veya sırtta ağrı,
Baş dönmesi hatta bayılma,
Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atması veya tam tersine hissedilemeyecek kadar yavaş atması,
Soluk gri veya mavi ten rengi,
Bacaklarda, karında veya göz çevresindeki bölgelerde şişkinlik,
Ateş, kuru ve kalıcı öksürük,
Deri döküntüleri veya ciltte meydana gelen dökülmeler yer alır.

Kadınlarda Kalp Hastalıkları Belirtileri Nelerdir?

Kalp hastalıkları, özellikle de kadınları daha fazla etkilemektedir. Kadınlarda daha sık görülen yüksek tansiyon ve romatizmal hastalıklar kontrol altına alınmadığı takdirde, kalbe zarar vererek kalp hastalıklarına davetiye çıkarır.

Erkeklerde göğüs ağrısı, kadınlara nazaran daha belirgindir. Bununla birlikte, kadınlarda göğüs ağrısı daha çok nefes darlığı ya da yorgunluk olarak hissedilir. Bunların yanı sıra, kalp hastalıkları söz konusu olduğunda kadınları daha çok etkileyen diğer belirtileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Aşırı derecede halsizlik,
Boyun, çene ya da kolu etkileyen ağrı,
Mide bulantısı.

Kalp hastalıklarının nedenleri nelerdir?

Kalp hastalıkları ve korunma yolları konusunda çok daha dikkatli hareket edebilmek için, kalp hastalıklarına yol açan nedenleri bilmek ve buna göre yaşam tarzınızı düzene sokmak gerekir. Kalp hastalıklarına yol açan pek çok sebep vardır. Kalp hastalıklarına zemin hazırlayan bu sebepleri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Sigara kullanmak,
Beslenme düzeninde paketlenmiş hazır gıdalara yer vermek,
Yaşın da ilerlemesiyle birlikte hareketsiz kalmak,
Aşırı kilo ve obezite,

Yüksek tansiyon ve kolesterol kontrol altına alınmadığı takdirde, kalp zaman içinde zarar görür ve bu da kalp hastalıklarına zemin hazırlar.

Bunların haricinde, gebelik dönemindeki kadınların kan basıncında ani artışlara yol açan preeklampsi hastalığı da kalp hastalıklarına sebep olabilir.

Paylaşın

Kadınlar Dikkat: Yumurtalık Kanseri Riskini Artıran Meslekler

Yakın zamanda yapılan bir araştırma, kuaför, güzellik uzmanı ve muhasebeci gibi belirli işlerde çalışan kadınların yumurtalık kanseri riskine yakalanma oranın daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Haber Merkezi / Kanada’da 2010 ile 2016 yılları arasında hastanede tedavi gören 1 ile 78 yaşları arasında yumurtalık kanseri teşhisi konan 491 kadının verileri, yumurtalık kanseri olmayan 897 kadından alınan verilerle karşılaştırıldı.

Araştırmaya katılanların sosyal geçmişi, tıbbi geçmişi, reçete edilen ilaçlar, aile öyküsü, kilosu ve boyu, çalışma geçmişine ilişkin yaşam tarzı bilgileri toplandı.

Mesleki ve Çevresel Tıp dergisinde yayınlanan araştırma, kuaför, güzellik uzmanı, muhasebeci ve hazır giyim endüstrisi gibi belirli işlerde çalışan kadınların yumurtalık kanseri riskine yakalanma oranın daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Araştırmada, kuaför, berber, güzellik uzmanı gibi alanlarda 10 yıl veya daha fazla çalışanların, yumurtalık kanseri riskine yakalanma olasılığının üç kat artığı belirtildi. Muhasebede 10 yıl veya daha fazla çalışanlar için ise bunun çifte riskle ilişkili olduğu bulunuldu.

Araştırmada, hazır giyim endüstrisinde uzun süre çalışanların, satış veya perakende sektöründe çalışanlara göre yüzde 85 daha yüksek risk taşıdığı ortaya kondu. Hazır giyim endüstrisindeki riskin, amonyak, hidrojen peroksit, organik boyalar ve pigmentler ve ağartıcılar dahil olmak üzere 13 kimyasal maddeye sık sık maruz kalmaktan kaynaklandığı belirtildi.

Yumurtalık Kanseri Nedir?

Yumurtalık kanseri ya da diğer ismiyle over kanseri; yumurtalık dokusunda bulunan hücrelerin kontrolsüzce büyümeleri ve çoğalmaları sonucu oluşur. Yumurtalık kanseri, yumurtalıklara sahip oldukları için kadınlarda görülür.

Yumurtalık (Over) Kanseri Nedenleri Nelerdir?

Yumurtalık kanserinin nedenleri, diğer kanser türlerinde olduğu gibi net olarak bilinmemektedir. Kanserlere neden olduğu düşünülen yaşam alışkanlıkları, bazı genetik yatkınlıklar ve hormonal faktörler yumurtalık kanserinin nedenleri olarak görülmektedir. Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık %5-10 kadarı genetik nedenlerle oluşmaktadır. Bu yüzden birinci derece akrabalarında meme, yumurtalık ve rahim içi kanseri olan kadınlar, yumurtalık kanseri için risk grubundadır.

Kanser türlerinin birçoğunda olduğu gibi, yumurtalık kanserinde de ilerleyen yaş, hastalığın oluşma ihtimalini artırmaktadır. Yumurtalıklar; ergenlik, erişkinlik ve menopoz dönemlerinde farklı performanslarda ve farklı işlevlerde çalışırlar. Yumurtalık kanserlerinin genellikle oluştuğu zamanlar menopoz sonrasıdır. Menopoz doğurganlık döneminin bitişi anlamına gelse de, yumurtalıklar çalışmaya devam etmektedir. Dolayısıyla menopoz sırasında ve sonrasında da düzenli olarak hekim kontrolünden geçmek hem kişinin yaşam kalitesi için hem de sağlıklı yumurtalıklar için önemlidir.

Kanser, bulunduğu dokulardaki hücrelerin olağandışı büyümesi ve çoğalması sonucu oluşur. Yumurtalıklar tıpkı vücudun diğer organları gibi, genel sağlık durumumuzdan etkilenirler. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları, düzenli egzersiz, kontrol altına alınmış stres seviyesi hem yumurtalıkların hem de tüm vücut sağlığının korunması için önemlidir.

Yumurtalık kanserinin belirtileri nelerdir?

Yumurtalık kanseri belirtileri çoğunlukla kendini çok göstermez. Yumurtalık kanseri ile ilgili belirtilerin çoğu hastaya özel olmakla beraber tipik bir bulgusu yoktur. Yumurtalık kanseri belirtileri olarak, pek çok hastalık belirtisi olarak da söylenebilecek; karın ağrısı, şişkinlik ve mide rahatsızlıkları sıralanabilir.

Yumurtalık kanserinin en büyük belirtisi ileri safhalarında ise karında ele gelen kitle, aşağı doğru basınç hissi, karında sıvı birikmesi, karın şişliği, çevredeki organlara bası yapmasına bağlı olarak idrar ve bağırsak şikayetleri görülür.

Yumurtalık kanserinin bazı türlerinde hormon düzensizlikleri görülebilir. Buna bağlı olarak adet düzensizlikleri, erkeklik hormonu salgısının artmasıyla tüylenme, erkek tipi saç dökülmesi görülebilir. Çoğu yumurtalık kanseri şikayeti ise karın şişliği üzerinedir.

Genel olarak görülen yumurtalık kanseri belirtilerini şöyle sıralayabiliriz;

Bağırsak alışkanlıklarında değişiklik, özellikle kabızlığın ortaya çıkması,
Mesane alışkanlıklarında değişiklik, sık sık idrara çıkma ihtiyacı,
İştah kaybı veya hızlı bir şekilde tokluk hissi,
Vajinal kanama,
Kilo kaybı,
Karında basınç hissi ve şişkinlik,
Kasıkta dolgunluk veya ağrı,
Uzun süreli hazımsızlık, gaz veya bulantı.

Yumurtalık kanserinin tedavisi var mı?

Yumurtalık kanserinin ilk tedavisi cerrahi tedavidir. Başka bir deyişle hastalar önce ameliyatla tedavi edilirler. Hastalığın tedaviye vereceği cevap ilk ameliyatın yeterliliği ile doğrudan ilişkilidir. Hastalığın erken dönemlerinde tümörün çıkartılması ile birlikte evreleme cerrahisi denilen bir ameliyat yapılır.

İleri dönemlerinde ise kapsamlı bir ameliyatla, karın boşluğu içindeki tümörler çıkartılır. Ameliyat sırasında gerek görüldüğü hallerde bağırsak parçalarının çıkartılması da söz konusu olabilir. Ameliyat sonrasında çok erken dönemdeki hastalar dışındaki tüm hastalara kemoterapi denilen ilaç tedavisi yapılmaktadır. Başka bir deyişle yumurtalık kanseri tedavisinin önemli bir bölümünde, ilaç tedavisi uygulanır.

Hastalığın tedaviye vereceği cevap tümörün yaygınlığı ile doğrudan ilişkilidir. Tedavi ile erken dönemdeki hastalıklar %80-90 iyileşirken, ileri dönem hastalıklarında iyileşme oranı %40-50 civarındadır. Ameliyat ve kemoterapi sonrası hastalar, uzun yıllar boyunca 4-5 ayda bir muayene ve tetkiklerle kontrol edilirler. Hastalık tekrarladığında ise tedavilerin de tekrarlanması gerekir. Bazen ameliyatların 2 ile 4 kez tekrarlanması dahi gerekebilir.

Yumurtalık kanseri tehlikeli mi?

Yumurtalık kanseri, kadın genital organı kanserleri arasında en öldürücü olanıdır. Diğer jinekolojik kanserler ile karşılaştırıldığında, erken dönemdeki yumurtalık kanserleri hemen hemen hiçbir ön belirti vermediği için genellikle çok geç tanı konulabilmektedir. Bu nedenle rutin jinekolojik USG erken tanıda önemlidir.

Paylaşın

Erken Uyuma Eğilimi Olan Erkekler Dikkat: Kalp Hastalığı Belirtisi Olabilir

Yeni yapılan bir araştırma, erkeklerde erken uyuma isteğinin kalp hastalığının bir işareti olduğunu gösteriyor. Erken yatmanın yüksek tansiyonla bağlantılı olduğu ve hatta vücudun biyolojik saatini etkileyebileceği belirtildi.

Haber Merkezi / Herkes uyumayı sever. Çoğu, ne kadar erken uyuyabilirse, o kadar erken uyumak ister. Ancak, erken uyuma eğiliminde olan erkeklerin birkaç şeye dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü bu durum bir hastalık belirtisi olabilir.

Yeni bir araştırma, erkeklerde erken uyuma isteğinin kalp hastalığının bir işareti olduğunu gösteriyor. Araştırmada, erken yatma eğilimine yüksek tansiyonun neden olabileceği belirtiliyor. Araştırmada yer alan bilim insanları, bu konuda uyarıyorlar.

2400 yetişkin üzerinde yapılan araştırmada yüksek tansiyonu olanların, sağlıklı olanlara göre en az 18 dakika daha erken yattıkları tespit edilmiştir.

Kan basıncının olması gereken ideal değerlerin üzerinde olması olarak tanımlanan yüksek tansiyon, kalp krizlerinin ana nedenlerinden biridir. Yüksek tansiyon, aynı zamanda felce de yol açar.

Japonya’dan araştırmacı Nubuo Sasaki, erken uykunun yüksek tansiyonla bağlantılı olduğunu ve hatta vücudun biyolojik saatini etkileyebileceğini söyledi.

Yüksek tansiyona ne sebep olur?

Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
Hareketsiz yaşam biçimi: Hareketsizlik yüksek tansiyon görülme olasılığını artırır.
Sigara-alkol tüketimi: Yüksek tansiyon görülme sıklığı artar.
Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.

Yüksek tansiyon kaç olunca tehlikeli?

Kan basıncının 120-129/80-84 mmHg olması normal, 130-139/85-89 mmHg olması yüksek normal tansiyon olarak adlandırılır. Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyondur. Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur.

Yüksek Tansiyonu Ne Düşürür?

Başınızı soğuk su ile yıkamanız yüksek tansiyonunuzu düşürmek için doğru bir adım olacaktır. Çünkü soğuk su sinirlerinizi uyardığı için tansiyonunuzun düşmesine ön ayak olacaktır.
Kekik tüketimi ya da kekik suyu kaynatılması, düşürmekte yararlı olacaktır.
Yoğurt veya ayran tüketebilirsiniz.

Limon tüketimi doğru bir tercih olacaktır. Çünkü limon suyu damarların tıkanmasına neden olan bazı maddeleri vücudumuzdan temizleme görevini üstleniyor. Her sabah bir bardak suya yarım limon sıkarak sizde bu maddelerin vücudunuzdan uzaklaştırılmasını sağlayabilirsiniz.

Sarımsaklı ürünler tercih edebilirsiniz. Sarımsak tansiyonunuzun düşmesini hızlı bir şekilde sağlayacaktır. Her gün 1-2 diş sarımsak tüketimine özen gösterin.
Pancar suyu içeriğindeki nitrat sayesinde kanın damarlardan rahat rahat geçmesini sağladığı için etkili bir tansiyon düşürücüdür.

Muz içerdiği zengin potasyumlu içeriği ile kan akışınızı hızlandırır ve tansiyonunuzun düşmesini sağlar. Ayrıca damarlarda tıkanıklık yaratabilecek maddelerin birikmesini önlemede birebirdir.

Kudret narı çoğu hastalığa şifalı geldiği gibi yükselen tansiyonunuzu düşürmek için doğru bir çözüm olacaktır.
Tuz tüketimini indirgemeniz hipertansiyon için çok mühimdir.
Kuşburnu çayı ile tansiyonunuzu düzene sokma yoluna gidebilirsiniz.

Paylaşın

Kadınlar Dikkat: 40 Yaşından Büyükseniz Bu Yiyecekleri Yemelisiniz

Sağlıklı yaşam tarzı uygulamalarını ne kadar takip edersek edelim, yaşa bağlı hem fiziksel hem de zihinsel bazı sorunlar gelişmeye başlar. Özellikle yaşlandıkça kemikler zayıflamaya başlar.

Haber Merkezi / Kemiklerin zayıflaması, vücudumuzdaki kalsiyum eksikliğinin nedenidir. Özellikle 40 yaşını aşan kadınlarda kemik gücü azalmaya başlar. Kadınlar, bunu telafi etmek için kalsiyum açısından zengin yiyecekler tüketmelidirler.

Soya fasulyesi: Soya fasulyesi, kalsiyum açısından zengindir. Kemikleri güçlendirir ve kolesterol seviyesini düşürür. D vitamini açısından da zengindir.

Yapraklı sebzeler: Lahana, brokoli, ıspanak ve diğer yapraklı sebzeler protein ve kalsiyum açısından oldukça zengindir.

Süt ürünleri: Her gün düzenli olarak aldığımız süt ve süt bazlı ürünler kalsiyum açısından oldukça zengindir. Özellikle yaşlandıkça süt çok önemlidir.

Balık: Somon ve ton balığı gibi balıklar protein ve kalsiyum açısından zengindir. Kalsiyum ihtiyacını karşılar ve içerisindeki omega 3 yağ asidi kolesterolün erimesine yardımcı olur. Benzer şekilde keçi kemiği suyu veya koyun budu çorbası içmek kemikleri güçlendirecektir.

Badem: Kalsiyum sadece besin ihtiyacını karşılamakla kalmaz, aynı zamanda yaşlansak bile güçlü kalmamıza yardımcı olur. Her gün badem yemek eklem ve kas ağrılarını vb. hafifletebilir. Kemikleri güçlendirir.

Yumurta: Yumurtalar protein, kalsiyum ve D vitamini gibi besinlerle doludur. Yaşınıza ve vücut kompozisyonunuza bağlı olarak günlük tükettiğiniz yumurta sayısını artırabilirsiniz.

Tohumlar: Tohumlar kalsiyum açısından oldukça zengindir. 40 yaş üstü kişilerin protein ve diğer besin ihtiyaçlarını da karşılar.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Dünyada Cinsiyet Eşitsizliğini Gidermek 131 Yıl Alabilir

Dünya genelinde cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesine yönelik ilerlemenin mevcut hızda devam etmesi durumunda bu farkın ancak 2154’te, yani 131 yıl içinde kapanabileceği tespit edildi.

Bu süre, ekonomik eşitsizliği kapatmak için 169 yıl, siyasi yetkilendirme alanındaki eşitsizliği kapatmak için ise 162 yıl alabilir. Cinsiyet eşitliğinde en yüksek oran İzlanda’da en düşük Afganistan’da. Türkiye, yüzde 63,8 ile cinsiyet eşitliğinde 129’uncu sırada yer aldı.

Dünya çapında kadınlar iş gücüne erkeklere göre daha yüksek oranda katılım sağlamasına karşın bu yıl küresel iş gücünün yüzde 41,9’unu kadınlar oluşturdu.

İsviçre’nin Cenevre kentinde yer alan Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Cinsiyet Farkı 2023 Raporu’nu yayınladı.

146 ülkede “ekonomik katılım ve fırsat”, “eğitimsel kazanımlar”, “sağlık ve hayatta kalma” ve “siyasi yetkilendirme” olmak üzere 4 temel alanda cinsiyet eşitsizliğinin değişiminin ölçüldüğü rapora göre, dünyada cinsiyet eşitsizliğini gidermek için sağlanan ilerlemenin hızı yaşanan çeşitli krizler nedeniyle büyük ölçüde yavaşladı.

Cinsiyet eşitsizliği, geçen yıla göre sadece yüzde 0,3 kapandı. Bu yavaş ilerlemede, eğitimsel kazanımlarda cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ilişkin iyileşme ana faktör oldu.

WEF’in raporu yayımlamaya başladığı 2006’dan beri cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında sadece yüzde 4,1 iyileşme kaydedildi. Dünyada cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesine yönelik ilerlemenin mevcut hızda devam etmesi durumunda bu farkın ancak 2154’te, yani 131 yıl içinde kapanabileceği tespit edildi.

Bu süre, ekonomik eşitsizliği kapatmak için 169 yıl, siyasi yetkilendirme alanındaki eşitsizliği kapatmak için ise 162 yıl alabilir. Cinsiyet eşitliğinde en yüksek oran İzlanda’da en düşük Afganistan’da

Dünyada hiçbir ülkede cinsiyet eşitliği yüzde 100 sağlanamamış olsa da İzlanda yüzde 91,2 ile bu konuda ilk sırada yer aldı ve üst üste 14 yıldır en yüksek oranın görüldüğü ülke oldu.

Bu oran; Norveç’te yüzde 87,9, Finlandiya’da yüzde 86,3, Yeni Zelanda’da yüzde 85,6 ve İsveç’te yüzde 81,5 olarak belirlendi. Almanya’da ise cinsiyet eşitliği oranı yüzde 81,5, Nikaragua’da yüzde 81,1, Namibya’da yüzde 80,2, Litvanya’da yüzde 80 ve Belçika’da yüzde 79,6 oldu.

Belçika, ilk kez cinsiyet eşitliğinin en yüksek olduğu 10 ülke arasına girdi. Türkiye, yüzde 63,8 ile cinsiyet eşitliğinde 129’uncu sırada yer aldı. Afganistan yüzde 40 ile cinsiyet eşitliğinin en düşük ölçüldüğü ülke olurken, bunu yüzde 57 ile Çad, Cezayir, İran ve Pakistan izledi.

Bölgesel bazda Avrupa, yüzde 76,3 ile cinsiyet eşitliğinin en yüksek ölçüldüğü bölge olurken, Avrupa’yı, yüzde 75 ile Kuzey Amerika, yüzde 74,3 ile Latin Amerika ve Karayipler, yüzde 69 ile de Avrasya ve Orta Asya izledi. Sahra Altı Afrika’da bu oran yüzde 68,2, Güney Asya bölgesinde yüzde 63,4 ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yüzde 62,6 oldu.

İş gücünün yüzde 41,9’unu kadınlar oluşturuyor

Dünya çapında kadınlar iş gücüne erkeklere göre daha yüksek oranda katılım sağlamasına karşın bu yıl küresel iş gücünün yüzde 41,9’unu kadınlar oluşturdu.

Kadınların kıdemli liderlik pozisyonlarındaki oranı ise yüzde 32,2 ile erkeklere göre 10 puan daha düşük. Küresel işsizlik oranları açısından da kadınlarda işsizlik oranı yüzde 4,5 ile erkeklerdeki yüzde 4,3 işsizlik oranına göre daha yüksek ölçüldü.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın