İş Arayan Kadınların Oranı Yüzde 11 Geriledi

Ekonomik sorunların her geçen gün daha da ağırlaştığı ülkemizde, iş arayan kadınlar da bu sorunlardan etkilendiği anlaşılıyor. Eleman.net’in verilerine göre 2021 yılının ilk 10 ayı baz alındığında, kadınların iş arama oranı 2019 ile karşılaştırıldığında yüzde 11, 2020 ile karşılaştırıldığında yüzde 9 oranında geriledi.

Eleman.net’teki kadın aday verileri dikkate alındığında , en çok iş arayan kadınların yaş aralığı yüzde 28.7’lik oranla 26-30 yaş dilimi olurken, öne çıkan diğer yaş grupları ise yüzde 21.46’lık oranla 20-25 ve yüzde 21’lik oranla 31-35 yaş grubu oldu. En az iş arayan yaş grubu ise 51 ve üzeri olarak istatistiklere yansıdı.

İş arayan kadınların yüzde 35,08’i lise mezunu

Eleman.net’in Türkiye geneline dair istatistiklerine göre iş arayanların yüzde 45’i kadınlardan oluşuyor. İş arayan kadınların eğitim düzeyi yüzde 35,08 lise, yüzde 28,60 lisans, yüzde 23 ön lisans, yüzde 11,6 ilköğretim ve yüzde 1,62’lik oranla yüksek lisans olurken, iş deneyimleri özelinde ise; 1-2 yıl arası deneyimi olan kadınların oranı yüzde 27,42, deneyimsiz-yeni mezun oranı yüzde 26,43, 3-4 yıl iş deneyimi oranı yüzde 18,10, 5-10 yıl arası iş deneyimi oranı yüzde 15,08 ve 10 yıldan fazla iş deneyimi oranı ise yüzde 7,80 olarak istatistiklere yansıdı.

Eğitim sektörü ilk sırada

İş arayan ve iş deneyimi bulunan kadınların deneyime sahip oldukları sektörler sırasıyla eğitim, gıda, tekstil, mağazacılık-perakendecilik, sağlık-hastane, inşaat, mali müşavirlik-muhasebe ve turizm oldu. Danışmanlık, hizmet, çağrı merkezi, bankacılık-finans, otomotiv, halkla ilişkiler, bilgisayar- BT-internet, elektrik ve elektronik, reklamcılık, telekomünikasyon ve network ise iş arayan kadınların deneyim sahibi olduğu diğer alanlar olarak öne çıktı.

Halihazırda çalışan kadınların yüzde 12,54’ü iş arıyor

Eleman.net’in verilerine göre, iş başvurusu yapan kadınlar arasında halihazırda çalışan oranı 12,54 olurken, çalışmayan ve iş arayışında olan kadınların oranı ise yüzde 74,51 oldu.

(Kaynak: bianet.org)

Paylaşın

Erkeklerde Meme Kanseri, Dikkat Edilmesi Gereken İşaretler

Hepimiz, kadınlarda meme kanseri risklerinin farkındayken, erkeklerde meme kanseri olasılıklarını genellikle ihmal ederiz. Nadir olmasına rağmen, erkeklerde meme kanseri gelişebilir. Klinik kanıtlar, tüm meme kanserlerinin yüzde 1’inden daha azının erkeklerde meydana geldiğini göstermektedir.

Haber Merkezi / Bu nedenle, zayıf bir ihtimal olsa bile, kişinin bu olasılığı göz ardı etmemesi gerekir. Meme kanseri riski yaşla birlikte artar. Çoğu meme kanserinin 50 yaşından sonra ortaya çıktığı öne sürülmektedir. Bununla birlikte, düzenli meme taramaları, olası kanseri riskini tespit etmenin en etkili yolu olabilir.

Erkeklerde meme kanserinin birçok belirtisi vardır. Aşağıda erkek meme kanserinin yaygın semptomlarından bazıları verilmiştir.

– Bir memede ağrısız bir yumru

– Meme başı çekme, ülserasyon ve akıntı

– Göğüste çukurlaşma

– Meme veya meme ucu cildinde renk değişikliği

Yukarıda belirtilen belirtiler meme kanserinin erken uyarı işaretleri olsa da kanserin yayıldığını söyleyebilecek bazı işaretler de vardır. Lenf düğümlerinde şişme, meme ağrısı ve kemik ağrısı…

Erkeklerde teşhis edilebilen üç tip meme kanseri vardır;

– İnvaziv duktal karsinom: Bu tip meme kanseri kanallarda başlar ve daha sonra meme dokularının diğer kısımlarına yayılır.

– İnvaziv lobüler karsinom: Kanser hücreleri lobüllerde başlar ve daha sonra yakın meme dokularına yayılır.

– Duktal karsinoma in situ (DCIS): Bu, yalnızca kanalların astarında olduğu ve diğer meme dokularına yayılmadıkları için invaziv meme kanserine yol açabilir.

Erkeklerde ve kadınlarda meme kanserleri, mamografi, ultrason, meme başı akıntı testi veya biyopsi yardımı ile teşhis edilebilir. Memenin düzenli olarak muayenesi de tanıya yardımcı olabilir.

Meme kanseri de genetik mutasyonların bir sonucu olabilir. Aile meme kanseri öyküsü, bir erkeğin aynı durumu geliştirme riskini artırabilir. Anormal BRCA1 veya BRCA2 genlerini miras alan erkeklerde, erkek meme kanseri riski daha yüksek olabilir. Ancak erkeklerde meme kanserine yol açabilecek tek faktör genetik mutasyonlar değildir.

Kanserin boyutuna bağlı olarak, doktorun çeşitli tedaviler önermesi muhtemeldir. Cerrahi, kemoterapi, radyasyon tedavisi, hormon tedavisi ve hedefe yönelik tedavi, meme kanseri için mevcut tedavilerden bazılarıdır.

Paylaşın

Eylülde 26 Kadın Ve 4 Çocuk Erkekler Tarafından Katledildi

Eylül ayında en az 26 kadın ve 4 çocuk erkekler tarafından katledilirken, en az 65 kadın şiddete maruz kaldı. En az 13 çocuk istismara maruz kalırken, yine en az 10 kadın tacize, en az beş kadın tecavüze maruz kaldı. Ayrıca 78 kadın seks işçiliğine zorlandı.

Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediğine göre, Eylül’de 2021‘de en az 17 kadının ölümü (Urfa (1), Samsun (2), Antalya (1), İzmir (1), İstanbul (1), Siirt (2), Dersim (1), Bursa (1), Mersin (1), Tekirdağ (1), Aydın (1), Sakarya (1), Ankara (1), Tokat (2)) basına şüpheli olarak yansıdı. Diyarbakır’da bir çocuğun ölümü basına şüpheli yansıdı. Konya’da bir kadın öldürülmeye çalışıldı.

18 kadını evli olduğu erkek, sevgilisi, boşandığı erkek öldürdü. Bir kadını ev sahibi, üç kadını oğlu, iki kadını akrabası öldürdü. İki kadını öldüren erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Çocuk cinayetleri

Eylül’de bir çocuğu erken yaşta zorla evlendirildiği erkek ve üç çocuğu da babası katletti. Kayseri, Antep, İzmir ve Karabük’te beş çocuk şiddete maruz kaldı.

2021’in ilk dokuz ayında erkekler, 234 kadını öldürdü, 116 kadını taciz etti, 111 çocuğu istismar etti, 78 kadına tecavüz etti. Erkekler, en az 507 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 617 kadına da şiddet uyguladı, yaraladı. 2021’in ilk dokuz ayında 170 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansırken, erkekler, en az 25 çocuğu öldürdü.

Erkekler, 2020’nin ilk dokuz ayında en az 206 kadını öldürdü, 115 kadını taciz etti, 201 çocuğu istismar etti, 72 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 666 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 590 kadına şiddet uyguladı.

Eylül’de 26 kadın cinayeti, 19 şüpheli kadın ölümü

2010 yılından itibaren kadın cinayetleri verilerini kamuoyuna açıklayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’da 2021 Eylül ayı raporunu paylaştı.

Rapora göre geçtiğimiz ay öldürülen 26 kadının 14’ü evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Ayrıca kadınların en çok evlerinde ve en çok ateşli silahlarla öldürüldüğü belirtildi.

2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıkladıklarını belirten platform, “İçişleri Bakanlığı ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Platformun raporuna göre bu ay 26 kadın cinayeti işlendi, 19 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Öldürülen 26 kadından 16’sının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 10’u da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile öldürüldü.

“Önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet devam ediyor”

16 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesinin, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu olduğu vurgulandı.

Raporda, “Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor” denildi.

Paylaşın

Kadınların Gözden Kaçırdığı 6 Erken Tiroid Uyarısı

Aşırı yorgunluk, saç dökülmesi, adet düzensizliği mi yaşıyorsunuz? Yoksa kendinizi endişeli, terli ve aç mı hissediyorsunuz? Bunlar, farklı yaşlardaki kadınlar tarafından yaşanabilecek bazı yaygın semptomlar olsa da, tiroid bezinizle ilgi bir olumsuz durum varsa, semptomların çok daha belirgin hale gelme olasılığı vardır.

Haber Merkezi / Tiroid bezi önemli bir hormon düzenleyicidir. Dünya çapında her 8 kadından 1’i tiroid kökenli bir rahatsızlık yaşamaktadır.

Vücudun diğer organları gibi,  tiroid fonksiyonunu da kontrol etmek ve düzenlemek oldukça önemlidir. Boynumuzun önünde duran kelebek şeklinde bir organ olan tiroid organı, kilo verme, metabolizma hızı, enerji gibi hayati fonksiyonları düzenleyen triyodotironin (T3) ve tiroksinden (T4) önemli hormonların üretiminden sorumlu bir organdır.

Unutulmaması gereken nokta, tiroidin vücuttaki diğer tüm organları etkileyebilecek kadar etkili bir organ olduğu ve özellikle farkında olmadığınızda semptomları ayırt etmenin giderek zorlaşabileceğidir. Bu nedenle, kadınlar daha dikkatli bir şekilde uyarı işaretleri ve semptomları aramalı ve doğru bakımı yapmalıdır.

Bu açıklamalardan sonra, özellikle dikkat edilmesi gereken bazı yaygın belirtileri sizler için listeledik;

Açıklanamayan kilo kaybı veya artışı;

Tiroid seviyelerinin genel metabolizmanız üzerinde büyük etkisi vardır ve kilonuzu da kontrol altında tutar. Kilo vermenin veya kilo almanın birçok nedeni olsa da, kilonuzda ani veya açıklanamayan değişiklikler yaşıyorsanız, muhtemelen önce tiroidinizi kontrol ettirmeniz gerekebilir. Düşük tiroid hormon seviyeleri kilo alımına neden olabilirken, aşırı aktif bir tiroid aşırı hızlanma yapabilir ve beklenmedik bir şekilde kilo vermenize neden olabilir. Hipotiroidizme bağlı kilo kaybı, kadınlarda en sık görülen değişikliklerden biridir.

Boyun çevresindeki cilt kıvrımlarının koyulaşması;

Gözden kaçabilecek tiroid bozukluğunun yaygın bir erken belirtisi, boynunuzun etrafındaki derinin koyulaşmasıdır. Araştırmalar, boyun çevresindeki cilt kıvrımlarının koyulaşmasının genellikle hormonal yükselmeler nedeniyle olduğu bulmuştur. Ayrıca, tiroid organı cilt ve saç sağlığını korumaktan sorumludur. T3 ve T4 seviyelerinin bozulması ayrıca kuru cilt, kaşıntılı kafa derisi, yağlı cilt gibi sorunlara veya tırnaklarda kırılganlığa neden olabilir.

Yorgunluk ve zayıflık;

Yorgun hissetmek genellikle yaşlanma ve günlük stres belirtileri olarak kabul edilir. Düzensiz ve kronik yorgunluk ve bitkinlik hissi, altta yatan bir tiroid sorununun sonucu olabilir. Tiroid bezimiz metabolik işlevi önemli ölçüde etkilediğinden, yetersiz çalışan bir tiroid metabolik bir yavaşlamaya neden olabilir ve sizi düzenli olarak daha da yorgun ve uyuşuk hale getirebilir. Benzer şekilde, aşırı aktif bir troid bezi olanlar için metabolik fonksiyon potansiyel olarak alevlenebilir ve enerji kaybına neden olabilir. Tiroid ile ilişkili yorgunluk ve halsizlik ayrıca kalp çarpıntısına, kas güçsüzlüğüne ve titremelere neden olabilir.

Uyku kalitesi düşebilir;

İşte altta yatan bir tiroid sorunundan şüphelenmek için başka bir işaret; uyku güçlükleri. Bir tiroid fonksiyon bozukluğu uykunuzu çok kötü etkileyebilir. Aşırı aktif, yüksek işlevli bir tiroid ruh halinizi, sinir sisteminizi ve kaslarınızı etkileyebilir, buda iyi bir gece uykusu çekmeyi zorlaştırabilir. Ayrıca, düşük aktif tiroid, düşük kaliteli uyku ile ilişkilendirilmiştir.

Anksiyete, sinirlilik ve beyin sisi;

Zihinsel sağlığı zayıflatan veya kötüleştiren herhangi bir belirti asla hafife alınmamalıdır. Pek çok sağlık durumu nispeten ruh hali dalgalanmaları ve stresle bağlantılı olsa da, tiroidden muzdarip kadınların anksiyete sorunları, sinirlilik, titreme, sinirlilik, yoğun ruh hali değişimlerinin yanı sıra beyin sisi yaşama riskinin daha yüksek olduğu söyleniyor.

Adet düzensizlikleri ve değişiklikleri;

Kadınlarda, her türlü adet değişiklikleri veya düzensizlikleri öncelikle PCOS veya kısırlık sorunlarının uyarı işareti olarak alınır. Ancak, durum her zaman böyle olamaz. Tiroid seviyelerinin bozulması da birçok periyodik değişikliğe neden olabilir ve tiroid üreme sisteminizi doğrudan kontrol ettiği için düzenli adet akışını etkileyebilir. Çok düşük veya yüksek tiroid hormon seviyeleri, yaşlı kadınlarda (35 yaş üstü) adet dönemlerini hafif, ağır veya yetersiz yapabilirken, aynı zamanda adetlerin uzun süre durmasına veya erken menopoza neden olabilir. Bu nedenle, herhangi bir değişiklik en erken dikkate alınmalıdır.

 

Paylaşın

Erkekler İlk Buluşmada Nelere Dikkat Eder?

Beğendiğiniz erkekle ilk kez buluştuğunuzda biraz heyecanlanırsınız, ne düşüneceğinden korkar ve endişelenirsiniz! Midenizde adeta kelebekler uçuşur. En iyi şekilde giyinirsiniz ve ilk buluşmada normalde yaptığınız bazı şeyleri yapmaktan kaçınırsınız.

Haber Merkezi / Peki erkekler gerçekten neye bakar, ilk buluşmanızda nelere bakar ve sizi gerçekte nasıl yargılar? 

Dişler; “Güzel bir gülüşün var” bu yorumu daha önce bir çok kez filmlerde fark etmişsinizdir. Çünkü erkekler önce dişlerinizi fark eder. Bu ilk izlenimde güçlü bir etki için diş bakımınız uygun biçimde olmalıdır. Eh, sadece erkekler değil, kadınlar da ilk önce bunu fark eder, değil mi?

Dış görünüş; Erkekler ilk buluşma için ne kadar çaba harcadığınızı fark ederler. Makyajda aşırıya kaçtın mı? saçın nasıl? Ne giyiniyorsun? Etkilemek için çok mu uğraşıyorsun? Ah evet, her şeyi fark ederler.

Kendine güven; Konuşmayı devam ettirmekte nasıl? Farklı konuları tartışabiliyor mu? Duraklama olduğunda ne yapıyor? İlk buluşmada bu sorular cevabını arar.

Ona olan ilginiz; Ne sorduğun çok önemli! Çünkü sorular kişiliğinizi ve neyi aradığınızı ortaya koyar. Sorduklarınız bir bakıma sizin yansımanızdır. 

Ne kadar safsın?; Herhangi bir topal hikayeyi satın alan kadınlar var ve bir de her cümleyi okuyup erkeği buna göre analiz eden kadınlar var. Erkekler her davranışı yargılamayı severken, sen saf mısın?

 

Paylaşın

Diyabet 40 Yaş Üstü Kadınları Nasıl Etkiler?

Diyabet, genel sağlığınız için önemli bir şeker türü olan glikozun işlenişini etkileyen bir durumdur. Glikoz, beyniniz, kaslarınız ve diğer doku hücreleriniz için bir enerji kaynağı olarak hizmet eder. Doğru miktarda glikoz olmadan, vücudunuz düzgün bir şekilde çalışmakta zorlanır.

Haber Merkezi / Diyabet tedavi edilemez, ancak kan şekerinizi yönetmek ve komplikasyon riskinizi azaltmak için adımlar atabilirsiniz. Örneğin, dengeli bir diyet yemek ve günde 30 dakika egzersiz yapmak kan şekeri seviyenizi kontrol etmenize yardımcı olabilir…

Tip 1 diyabet; Diyabetli kişilerin yüzde beşi tip 1 diyabetlidir. Tip 1 diyabetiniz varsa, vücudunuz insülin üretemez. Doğru tedavi ve yaşam tarzı seçimleri ile sağlıklı bir yaşam sürmeye devam edebilirsiniz. Doktorlar genellikle 40 yaşın altındaki kişilerde tip 1 diyabet teşhisi koyar. Tip 1 diyabet teşhisi konan kişilerin çoğunluğu çocuklar ve genç yetişkinlerdir.

2 tip diyabet; Tip 2 diyabet, tip 1 diyabetten daha yaygındır. Yaşlandıkça, özellikle 45 yaşından sonra bunu geliştirme riskiniz artar. Tip 2 diyabetiniz varsa, vücudunuz insüline dirençlidir. Bu, insülini verimli kullanmadığı anlamına gelir. Zamanla, vücudunuz tutarlı kan şekeri seviyelerini korumak için yeterli insülin üretemez. Aşağıdakiler de dahil olmak üzere bir dizi faktör tip 2 diyabeti geliştirmenize katkıda bulunabilir;

  • Genetik
  • Kötü yaşam tarzı alışkanlıkları
  • Fazla ağırlık
  • Yüksek kan basıncı

Diyabet erkekleri ve kadınları farklı şekillerde etkiler. Diyabetli kadınlar daha yüksek risk altındadır:

  • Diyabetin en sık görülen komplikasyonu olan kalp hastalığı
  • Körlük
  • Depresyon

Diyabet teşhisi konulursa, kan şekerinizi yönetmek ve komplikasyon riskinizi azaltmak için adımlar atabilirsiniz. Bu, dengeli bir diyet yemeyi, düzenli egzersiz yapmayı ve doktorunuzun önerdiği tedavi planını izlemeyi içerebilir.

Semptomları;

Semptomlar tipik olarak tip 2 diyabette tip 1 diyabetten daha yavaş gelişir. Aşağıdaki belirtilere dikkat edin;

  • Tükenmişlik
  • Aşırı susuzluk
  • Artan idrara çıkma
  • Bulanık görme
  • Belirgin bir sebep olmadan kilo kaybı
  • Ellerinizde veya ayaklarınızda karıncalanma
  • Hassas diş etleri
  • Yavaş iyileşen kesikler ve yaralar

Şeker hastalığının belirtileri farklıdır. Bu semptomların bir kısmını veya tamamını yaşayabilirsiniz. Bunlardan herhangi birini fark ederseniz, doktorunuza başvurunuz. Bunlar diyabet belirtileri veya diğer tıbbi sorunlar olabilir.

Belirgin semptomları olmayan diyabet olması da mümkündür. Bu nedenle rutin kan şekeri taraması için doktorunuzun tavsiyelerine uymanız önemlidir.

Şeker hastalığına ne sebep olur?

Şeker hastalığınız varsa, vücudunuz insülini düzgün bir şekilde üretmez veya kullanmaz. İnsülin, vücudunuzun glikozu enerjiye dönüştürmesine ve fazla glikozu karaciğerinizde depolamasına yardımcı olan bir hormondur. Vücudunuz insülini gerektiği gibi üretmediğinde veya kullanmadığında, kanınızda glikoz birikir. Zamanla, yüksek kan şekeri seviyeleri ciddi sağlık komplikasyonlarına yol açabilir.

Diyabet için risk faktörleri;

  • 40 yaşın üzerinde
  • Kilolu
  • Zayıf bir beslenme
  • Yeterince egzersiz yapmama
  • Sigara
  • Yüksek tansiyon
  • Ailede diyabet öyküsü

Teşhisi;

Doğru bir şekilde test edilene kadar diyabetiniz olup olmadığını bilemezsiniz. Doktorunuz muhtemelen sizi diyabet belirtilerine karşı kontrol etmek için bir açlık plazma glikoz testi kullanacaktır.

Testten önce doktorunuz sizden sekiz saat aç durmanızı isteyecektir. Su içebilirsiniz, ancak bu süre zarfında tüm yiyeceklerden kaçınmalısınız. Aç kaldıktan sonra, bir sağlık hizmeti sağlayıcısı, açlık kan şekeri seviyenizi kontrol etmek için kanınızdan bir örnek alacaktır. Bu, vücudunuzda yiyecek olmadığında kanınızdaki glikoz seviyesidir. Açlık kan şekeri seviyeniz desilitre başına 126 miligram (mg/dL) veya daha yüksekse, doktorunuz muhtemelen size diyabet teşhisi koyacaktır.

Daha sonra ayrı bir teste girebilirsiniz. Eğer öyleyse, şekerli bir içecek içmeniz ve iki saat beklemeniz istenecektir. Doktorunuz vücudunuzun şekere nasıl tepki verdiğini görmek isteyecektir. Doktorunuz iki saat boyunca kan şekeri seviyenizi periyodik olarak test edecektir. İki saatin sonunda başka bir kan örneği alıp test edecekler. İki saat sonra kan şekeri seviyeniz 200 mg/dL veya daha yüksekse, doktorunuzun size diyabet teşhisi koyması muhtemeldir.

Tedavisi;

Doktorunuz kan şekerinizi sağlıklı aralıkta tutmanıza yardımcı olacak ilaçlar verebilir. Örneğin, oral haplar, insülin enjeksiyonları veya her ikisini birden önerebilir.

Diyabetinizi yönetmek ve komplikasyon riskinizi azaltmak için sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmeniz gerekir. Düzenli egzersiz yapıp ve dengeli beslenmelisiniz. Özellikle diyabetli kişiler için hazırlanmış yemek planlarını ve tariflerini takip etmeyi düşünün.

Paylaşın

Diyabet Kadınları Nasıl Etkiler?

Diyabet, bir kişinin insülin işleme veya üretme sorunları nedeniyle yüksek kan şekerine sahip olduğu bir grup metabolik hastalıktır. Diyabet her yaştan, ırktan veya cinsiyetten insanı etkileyebilir. Yapılan bir araştırmaya göre, 1971 ve 2000 yılları arasında diyabetli erkeklerin ölüm oranı düştü. Bu azalma diyabet tedavisindeki ilerlemeleri yansıtmaktadır.

Haber Merkezi / Ancak araştırma aynı zamanda diyabetli kadınların ölüm oranının azalmadığını da gösteriyor. Kadınlar arasında ölüm oranı daha yüksekti, ancak erkeklerde daha yüksek oranlar gösteren tip 2 diyabetin cinsiyet dağılımında bir kayma oldu. Bulgular, diyabetin kadınları ve erkekleri nasıl farklı şekilde etkilediğini vurgulamaktadır. Bunun nedenleri;

  • Kadınlar genellikle kardiyovasküler risk faktörleri ve diyabetle ilgili durumlar için daha az agresif tedavi alırlar
  • Kadınlarda diyabetin bazı komplikasyonlarının teşhis edilmesi daha zordur
  • Kadınlar genellikle erkeklerden farklı kalp hastalıklarına sahiptir
  • Hormonlar ve iltihaplanma kadınları farklı etkiler

Kadınlarda diyabet belirtileri;

Şeker hastası bir kadınsanız, bir erkekle aynı semptomların çoğunu yaşayabilirsiniz. Bununla birlikte, bazı semptomlar kadınlara özgüdür. Bu semptomlar hakkında daha fazla bilgi edinmek, diyabeti tanımlamanıza ve erken tedavi almanıza yardımcı olacaktır. Kadınlara özgü semptomlar şunlardır;

1. Vajinal ve oral maya enfeksiyonları ve vajinal pamukçuk; Candida mantarının neden olduğu aşırı maya büyümesi, vajinal maya enfeksiyonlarına, oral maya enfeksiyonlarına ve vajinal pamukçuklara neden olabilir. Bu enfeksiyonlar kadınlarda yaygındır. Vajinal bölgede enfeksiyon geliştiğinde belirtileri;

  • Kaşıntı
  • Ağrı
  • Vajinal akıntı
  • Ağrılı seks

Oral maya enfeksiyonları genellikle dil üzerinde ve ağzın içinde beyaz bir kaplamaya neden olur. Kandaki yüksek glikoz seviyeleri mantarın büyümesini tetikler.

2. İdrar yolu enfeksiyonları; Diyabetli kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu (İYE) riski daha yüksektir. İYE’ler, bakteriler idrar yoluna girdiğinde gelişir. Bu enfeksiyonlar aşağıdakilere neden olabilir;

  • Ağrılı idrara çıkma
  • Yanma hissi
  • Kanlı veya bulanık idrar

Tedavi edilmezse böbrek enfeksiyonu riski vardır. İYE’ler, çoğunlukla hiperglisemi nedeniyle bağışıklık sisteminin tehlikeye girmesi nedeniyle diyabetli kadınlarda yaygındır.

3. Kadın cinsel işlev bozukluğu; Diyabetik nöropati, yüksek kan şekerinin sinir liflerine zarar verdiğinde ortaya çıkar. Bu, aşağıdakiler de dahil olmak üzere vücudun farklı bölgelerinde karıncalanma ve his kaybını tetikleyebilir;

  • Eller
  • Ayaklar
  • Bacaklar

Bu durum aynı zamanda vajinal bölgedeki hissi de etkileyebilir ve bir kadının cinsel dürtüsünü azaltabilir.

4. Polikistik over sendromu; Bu bozukluk, bir kişi daha yüksek miktarda erkek hormonu ürettiğinde ve PCOS almaya yatkın olduğunda ortaya çıkar. Polikistik over sendromu belirtileri;

  • Düzensiz dönemler
  • Kilo almak
  • Akne
  • Depresyon
  • Kısırlık

PCOS ayrıca yüksek kan şekeri seviyelerine neden olan ve diyabet geliştirme riskini artıran bir tür insülin direncine neden olabilir.

Hem erkekler hem de kadınlarda diyabetin belirtileri;

  • Artan susuzluk ve açlık
  • Sık idrara çıkma
  • Belirgin bir neden olmadan kilo kaybı veya alımı
  • Tükenmişlik
  • Bulanık görme
  • Yavaş iyileşen yaralar
  • Mide bulantısı
  • Cilt enfeksiyonları
  • Vücudun kırışıklıkları olan bölgelerinde daha koyu cilt lekeleri
  • Sinirlilik
  • Tatlı, meyveli veya aseton kokusu olan nefes
  • Ellerde veya ayaklarda azalmış his

Tip 2 diyabetli birçok kişinin belirgin semptomları olmadığını akılda tutmak önemlidir.

Hamilelik ve tip 1 ve tip 2 diyabet;

Diyabetli bazı kadınlar hamileliğin güvenli olup olmadığını merak eder. İyi haber şu ki, tip 1 veya tip 2 diyabet teşhisi konduktan sonra sağlıklı bir hamilelik yaşayabilirsiniz. Ancak komplikasyonları önlemek için hamilelikten önce ve hamilelik sırasında durumunuzu yönetmeniz önemlidir.

Hamile kalmayı planlıyorsanız, hamile kalmadan önce kan şekeri seviyenizi hedef aralığınıza mümkün olduğunca yakın tutmanız en iyisidir. Hamileyken hedef aralıklarınız, hamile olmadığınızdaki aralıklardan farklı olabilir.

Şeker hastalığınız varsa ve hamileyseniz veya hamile kalmayı umuyorsanız, sizin ve bebeğinizin sağlığını yönetmenin en iyi yolları hakkında doktorunuzla konuşun. Örneğin, kan şekeri seviyenizin ve genel sağlığınızın hamileliğinizden önce ve hamilelik sırasında takip edilmesi gerekir.

Hamileyken kan şekeri ve ketonlar plasentadan bebeğe geçer. Bebekler de sizin gibi glikozdan enerjiye ihtiyaç duyarlar. Ancak, glikoz seviyeleriniz çok yüksekse, bebekler doğum kusurları riski altındadır. Doğmamış bebeklere yüksek kan şekeri aktarmak, onları aşağıdakileri içeren koşullar için risk altına sokar:

  • Bilişsel bozukluklar
  • Gelişimsel gecikmeler
  • Yüksek kan basıncı

Gestasyonel diyabet;

Gestasyonel diyabet, hamile kadınlara özgüdür ve tip 1 ve tip 2 diyabetten farklıdır. Gestasyonel diyabet, gebeliklerin yaklaşık yüzde 9,2’sinde görülür .

Hamilelik hormonları, insülinin çalışma şeklini etkiler. Bu, vücudun daha fazla insülin yapmasına neden olur. Ancak bazı kadınlar için bu hala yeterli insülin değildir ve gestasyonel diyabet geliştirirler.

Gestasyonel diyabet genellikle gebelikte daha sonra gelişir. Çoğu kadında, gebelik diyabeti hamilelikten sonra geçer. Gestasyonel diyabetiniz varsa, tip 2 diyabet riskiniz artar. Doktorunuz birkaç yılda bir diyabet ve prediyabet testi önerebilir.

Kadınlarda diyabet için risk faktörleri;

  • 45 yaşından büyükler
  • Aşırı kilolu veya obez
  • Ailede diyabet öyküsü varsa
  • 9 kilodan fazla doğum ağırlığı olan bir bebek sahibi olmak
  • Gebelik diyabeti geçirmek
  • Yüksek tansiyon sahip olmak
  • Haftada üç kereden az egzersiz yapın
  • PCOS gibi insülin kullanımıyla ilgili problemlerle bağlantılı başka sağlık durumlarınız varsa
    kalp hastalığı veya inme gibi

Tedavisi;

Yaşamın her aşamasında, kadın bedenleri diyabet ve kan şekerini yönetmek için engeller sunar. Zorluklar;

  • Bazı doğum kontrol hapları kan şekerini artırabilir
  • Vücudunuzdaki glikoz maya enfeksiyonlarına neden olabilir

Diyabeti önlemek veya geciktirmek, komplikasyonları önlemek ve semptomları yönetmek için adımlar atabilirsiniz.

İlaçlar; Diyabetin semptomlarını ve komplikasyonlarını yönetmek için alabileceğiniz ilaçlar vardır . Diyabet için birçok yeni ilaç sınıfı mevcuttur.

Yaşam tarzı değişiklikleri; Yaşam tarzı değişiklikleri diyabetin yönetilmesine yardımcı olabilir. Bunlar;

  • Egzersiz yapmak ve sağlıklı bir kiloyu korumak
  • Sigara içmekten kaçınmak
  • Meyve, sebze ve kepekli tahıllara odaklanan bir beslenme
  • Kan şekerini takip etme

Komplikasyonları;

Diyabetli kadınların bilmesi gereken komplikasyonlardan bazıları şunlardır:

  • Yeme bozuklukları
  • Koroner kalp hastalığı
  • Cilt rahatsızlıkları
  • Sinir hasarı
  • Göz hasarı

Şeker hastalığının tedavisi yoktur. Teşhis konduktan sonra, yalnızca semptomlarınızı yönetebilirsiniz. Çeşitli ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri ve alternatif çözümler, semptomları yönetmeye ve genel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir. Güvenli olduklarını düşünseniz bile, herhangi bir yeni tedaviye başlamadan önce doktorunuza danışın.

Paylaşın

Metabolizma Hızı Hangi Yaşta Azalmaya Başlar?

Kilo kaybı söz konusu olduğunda, metabolizma hızı kalori yakmada çok önemli bir rol oynar. Metabolizma hızı ne kadar yüksek olursa, o kadar fazla kalori yakarsınız ve kilo vermeniz daha hızlı olur. Sağlıklı beslenerek, egzersiz yaparak ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları uygulayarak metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz ancak yaşınız gibi kontrol edemediğiniz bazı faktörler var. 

Haber Merkezi / Metabolizma hızı yaşla birlikte azalır, bu nedenle yaşlı yetişkinlerin kilo vermesi zorlaşır. Kişinin kilo alma korkusu olmadan istediği her şeyi yiyebildiği gençlik yıllarında metabolizma hızının zirvede olduğuna inanılır. 30’lu ve 40’lı yaşlarda orta yaşa ulaştıklarında, metabolizma hızı azalmaya başlar ve kiloyu korumak zorlaşır. Bu teoriye aykırı olarak, yeni bir çalışma, metabolizmamızın çok daha sonra azalmaya başladığını öne sürüyor.

Duke Üniversitesi’nden bilim insanları, 6.600’den fazla kişinin yaktığı ortalama kaloriyi analiz etti. Araştırma dünya çapında yaklaşık 29 ülkede 1 haftadan 95 yaşına kadar olan kişiler üzerinde gerçekleştirildi. Bu çalışmanın amacı, insan vücudunun yaşam süresi boyunca nasıl değiştiğini anlamaktı.

Araştırma, bebeklerin ve küçük çocukların bir günde en yüksek miktarda kalori yaktığını açıkça gösterdi. En yüksek metabolik hıza sahipler. Araştırmacılar, bebeklerin enerji tüketiminin birinci doğum gününden sonra arttığını ve vücut ölçülerine göre yetişkinlerden yüzde 50 daha hızlı kalori yakmaya başladıklarını keşfettiler.

Ergenlik döneminde, genel metabolizma, ergenlik öncesine göre yüzde 3 yavaşlar. Tekrar hızlandığında 20 yaşına kadar aynı kalır. Bu aşamada günlük kalori alımında ciddi bir değişiklik olmadığı için araştırmacılar sonuca şaşırdılar. Ergenlik ve menopoz nedeniyle metabolizma hızında bir artış bekliyorlardı, ancak durum böyle değildi.

Araştırmanın bulguları, orta yaştaki insanların kesinlikle kilo aldıklarını ve kilo vermelerinin daha zor olduğunu, ancak bunun arkasındaki gerçek nedenin yavaş metabolizma olmadığını gösteriyor. 20’li yıllardan 50’li yıllara kadar enerji harcamasının en istikrarlı olduğu ortaya çıktı. Hamilelik sırasında bile günlük yakılan kalori miktarında önemli bir değişiklik olmaz.

60’a ulaştıktan sonra metabolizmanız aslında yavaşlamaya başlar. 90’a gelene kadar yılda yüzde 1 oranında azalır. Bir kişi 90 yaşına geldiğinde yaklaşık yüzde 25 daha az kalori yakar. orta yaşlarında yaptıklarından daha fazla. Araştırmacılar bunun kas kütlesi kaybından kaynaklanabileceğine inanıyor. Metabolizmanızın kilo verme süreci üzerinde bir etkisi yok. Kilo almanızda yaşam tarzınız ve altta yatan hastalığınız rol oynayabilir.

Paylaşın

Eski sevgilini hala istediğine dair işaretler!

Eski sevgililerimizden ayrılmak hiç de kolay değildir. Yeni bir ilişkiye girmek zaman ve çaba gerektirir. Eski sevgilinizden ayrılıktan bir yıl sonra bile neden kendinizi bunalmış hissediyoruz? Bu durum son derece karmaşıktır.

Haber Merkezi / Başka bir ilişkiye girseniz bile, bazen eski sevgilinizi düşündüğünüzü inkar edemezsiniz. Bu durum şu anki ilişkiniz için hiç sağlıklı değil. İşte eski sevgilinizi unutamadığınıza ve hata ayrılamadığınıza dair birkaç işaret.

Geçmişten kopamıyorsan

Muhtemelen aylar geçmiştir ve hala onunla birlikte geçirdiğiniz zamanları düşünüyorsunuz. Bu konuda yapılan araştırmalar, ayrılıktan kurtulmak için ilişkinin süresinin yarısını aldığını iddia ediyor.

Onun hakkında çok konuşuyorsan

Belirli bir süre eski sevgilin hakkında konuşmanda sorun yok. Bununla birlikte, sürekli olarak onun hakkında konuşmak için nedenler buluyorsanız, onunla gerçekten ayrılmış sayılmazsınız. Arkadaşlarınız, aileniz ve hatta komşunuz artık onun hakkında konuşmanızı dinlemekten bıkmış olabilir.

Yeni ilişki, eski sevgili

Ayrılık sonrası biriyle romantik bir ilişki içinde olsanız bile, çoğunlukla eski sevgilinizi düşünürsünüz. Sürekli olarak yeni ilişkini eski sevgilinle karşılaştırdığın için bu yeni ilişkiye bağlanmada sorun yaşıyorsan, devam etmek için uzun bir yol kat etmelisin.

Konuşmak istediğiniz ilk kişi o ise

İş yerinde kötü bir gün geçirdiysen ya da sadece üzgün hissediyorsan, aylarca ayrı kaldıktan sonra bile konuşmak isteyeceğin ilk kişi o ise. Bir ilişkide duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak kesinlikle normaldir, ancak bu, bitirdiğiniz ilişkide yapabileceğiniz anlamına gelmez.

İdeal ilişki

Size göre, ideal ilişkiydi. İlişkinin herhangi bir olumsuz yönünü bulamazsınız. Hiçbir şey mükemmel değildir, ama senin için o ilişki mükemmeldi. 

Bir ayrılıktan sonra boş bir zihne sahip olmamak çok önemlidir; Kendinizi aşırı düşünmekten uzak tutmak için çalışmanız en iyisidir. Yardımcı olması açısından ayrılığı ve unutmanın yollarını düşünmek size yardımcı olabilir.

Paylaşın

Mart ayında 28 kadın, erkekler tarafından öldürüldü

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yayınladığı 2021 Mart Raporu’na göre, Mart ayında 28 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 19 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Öldürülen 28 kadının 13’ü evli olduğu erkek, 4’ü tanıdık birisi, 3’ü birlikte olduğu erkek, 3’ü eskiden evli olduğu erkek, 2’si akraba, 2’si kardeşi, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek tarafından öldürülmüştür.

Haber Merkezi / Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2021 Mart Raporu’nu yayımladı. Yayımlanan rapora göre, Mart ayında erkekler tarafından 28 kadın öldürüldü, 19 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.

Rapora göre, öldürülen 28 kadının 13’ü evli olduğu erkek, 4’ü tanıdık birisi, 3’ü birlikte olduğu erkek, 3’ü eskiden evli olduğu erkek, 2’si akraba, 2’si kardeşi, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek tarafından öldürülmüştür.

Kadınların 18’i evinde, 6’sı sokak ortasında, 1’i ıssız yerde, 1’i arazide, 1’i arabada, 1’i parkta öldürülmüştür. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 64’ü evlerinde öldürüldüğü belirtilen raporda, kadınların 14’ü ateşli silahlarla, 9’u kesici aletle, 3’ü boğularak, 1’i yakılarak öldürüldü. Bir kadının nasıl öldürüldüğü tespit edilemediği ifade edildi.

Paylaşın