ABD’den Rusya’ya Yeni Yaptırımlar; Biden: Putin Çok Zor Bir Pozisyonda

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulama kararı alırken, ABD Başkanı Biden, Rusya Devlet Başkanı Putin’in  ‘çok zor bir pozisyonda’ olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / ABD, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulama kararı aldı ve Washington’un Amerikalı üreticilerden askeri ve çift taraflı kullanılan teknolojiler alarak bunları Ruslar’a tedarik etmekle suçladığı bir ağı hedef aldı.

ABD Maliye Bakanlığı tedarik aracısı olmakla suçladığı Rus vatandaşı Yuri Yurieviç Orekhov’u ve iki şirketi Nord-Deutsche Industrieanlagenbau GmbH ve Opus Energy Trading LLC’yi yaptırım listesine aldı.

Maliye Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo yaptırımlar ve ihracat kısıtlamalarının geniş kapsamlı bir müttefikler koalisyonu tarafından uygulandığını ve Rusya’yı savaş için üretim ve teknoloji konusunda gittikçe daha zor durumda bıraktığını belirtti.

Adeyemo açıklamasında ”Çaresizlik Rusya’yı kalitesiz tedarikçilere ve eski ekipmanlara yönlendirdiği için bu çabaların savaş alanında doğrudan etkisi olduğunu biliyoruz” dedi.

Açıklamada bugünkü yaptırımların, 33 ülkeden maliye bakanları ve diğer ilgili kurumların üst düzey yetkililerinin geçen hafta yaptıkları, Rusya’nın askeri endüstriyel üretim kapasitesi ve hassas savunma tedarik zincirlerine yönelik uluslararası yaptırımların ve ihracat kısıtlamalarının görüşüldüğü toplantının ardından geldiği belirtildi.

Putin’in  ‘çok zor bir pozisyonda’

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’dan ilhak ettiği bölgelerde sıkı yönetim ilan eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in  ‘çok zor bir pozisyonda’ olduğunu söyledi.

ABD’de 8 Kasım’da yapılacak Kongre ara seçimleri öncesi Beyaz Saray’da konuşan Başkan Joe Biden, enflasyon ve petrol fiyatlarının yanı sıra dış politikayla ilgili soruları yanıtladı.

Putin’in Ukrayna’nın ilhak edilen bölgelerinde ilan ettiği sıkı yönetim konusundaki bir soruya ise Biden, “Bence Putin çok zor bir pozisyonda. Şu anda yaptığı ise bunu (sıkı yönetim), Ukrayna halkına boyun eğdirmek için elindeki tek aracı kullanmasıdır.” yanıtını verdi.

Paylaşın

ABD Başkanı Biden’dan Uzak Doğu’da Gerilimi Artıracak Açıklama

Tayvan’la ilgili resmi politikayı bir adım ileri taşıyan ABD Başkanı Biden, verdiği bir röportajda, Çin’in olası bir saldırısına karşı Tayvan’ı ABD ordusunun koruyacağını söyledi.

Biden, “Tek Çin politikamız devam ediyor. Tayvan, bağımsızlık üzerine kendi yorumunu yapıyor. Biz de bu konuda farklı bir yöne ilerlemiyoruz, Tayvan’ı bağımsızlık için cesaretlendirmiyoruz. Bu onların kendi kararı.” dedi.

Amerikan CBS kanalına bir röportaj veren ABD Başkanı Joe Biden, bu sözlerinin ardından “Yani ABD ordusu Tayvan’ı mı savunacak?” diye sorulmasının üzerine “Evet” yanıtını verdi.Pazar günü yayımlanan röportaj, Beyaz Saray’ın Tayvan politikasının değişmediğini ortaya koyuyor.

Washington’ın Tayvan politikası “stratejik belirsizlik” üzerine kuruluydu. Tayvan’ı korumaya tam anlamıyla kararlı olduğunu açıklamasa da Amerikan yönetimleri bu ihtimali hiçbir zaman saf dışı bırakmadı.

Tayvan, Çin’in doğusunda tek taraflı bağımsızlığını ilan eden bir yönetim; Pekin ise adayı kendi toprağı olarak kabul ediyor. Washington ile Pekin arasında Tayvan sebebiyle yaşanan gerilimler son dönemde yeniden tırmandı.

ABd Tayvan’ı ayrı bir ülke olarak kabul etmiyor; Çin’in bir parçası olarak sayıyor ve ayrı bir diplomatik ilişki geliştirmiyor. Örneğin Tayvan’da ayrı bir ABD Büyükelçiliği yok. Ancak Ada yönetimiyle yakın ilişkileri var ve Tayvan’a savunma konusunda destek oluyor.

Biden da verdiği röportajda bunu açıkça ortaya koymuş oldu:

“Tek Çin politikamız devam ediyor. Tayvan, bağımsızlık üzerine kendi yorumunu yapıyor. Biz de bu konuda farklı bir yöne ilerlemiyoruz, Tayvan’ı bağımsızlık için cesaretlendirmiyoruz. Bu onların kendi kararı.”

Biden benzer yorumları Mayıs ayında da yapmış; Çin’in olası bir işgali durumunda Tayvan’ı savunacaklarını söylemişti. Ancak hemen ardından beyaz Saray’dan bir açıklama yapılmış ve “Amerika’nın yıllardır benimsediği ‘Tek Çin’ politikasından vazgeçmediği duyurulmuştu.

Bu röportajın ardından Beyaz Saray yine bir açıklama yayımladı. “Sayın Biden Tayvan politikamızın değişmediğini de bir kez daha net bir şekilde ifade etmiştir” denildi.

Bu, Biden’ın bir yıl içinde Tayvan’la ilgili resmi politikayı bir adım ileri taşıyan üçüncü açıklaması. ABD Başkanı, geçen yıl Ekim ayında ve bu yıl Mayıs ayında askeri operasyona ihtimalini açıkça dile getirmişti.

Bu ayın başında ABD, Tayvan’a 1,1 milyar dolar değerinde silah ve füze savunma sistemi satma kararını açıkalmış; bu karar Çin’le gerilimin tırmanmasına yol açmıştı.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ağustos ayında Ada’ya yaptığı ziyaretin ardından -her ne kadar Biden ‘pek iyi bir fikir değildi’ dese de- gerilim daha da tırmanmıştı.

Ziyaretin ardından Çin, Tayvan çevresinde beş gün süren bir askeri blokaj uygulamış; ABD de Çin ordusunun Ada etrafında füze denemeleri yaptığını iddia etmişti. Ancak Pekin yönetimi bu iddiayı doğrulamadı; Tayvan ise füzelerin tehdit yaratmayacak bir şekilde atmosfere fırlatıldığını savunmuştu.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Putin’e ‘Nükleer’ Uyarısında Bulunan Biden: Sakın, Sakın, Sakın!

Vladimir Putin’i savaşta kimyasal ya da taktiksel nükleer silah kullanma ihtimaline dair uyaran Joe Biden,  “Sakın, sakın, sakın böyle bir şey yapmasın. Durumu, II. Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş şekilde değiştirir” ifadelerini kullandı.

Joe Biden, Vladimir Putin’in böyle bir hamle yapması durumunda nasıl karşılık vereceği hakkında ise net konuşmadı.

Putin, 24 Şubat’ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın ardından NATO’nun saldırgan söylemlerini gerekçe göstererek ülkedeki nükleer alarm seviyesini yükseltmişti.

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i nükleer ya da kimyasal silah kullanmaması konusunda uyardı.

ABD merkezli televizyon kanalı CBS News’taki “60 Minutes” programına katılan Biden, Putin’in savaşta kimyasal ya da taktiksel nükleer silah kullanma ihtimaline dair “Sakın, sakın, sakın böyle bir şey yapmasın. Durumu, II. Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş şekilde değiştirir” dedi.

Fakat Biden, Putin’in böyle bir hamle yapması durumunda nasıl karşılık vereceği hakkında net konuşmadı.

Cuma günü Beyaz Saray’da gerçekleştirilen söyleşide ABD Başkanı, programın sunucusu Scott Pelley’e şunları söyledi:

“Tam olarak nasıl hareket edileceğini bilsem, sana söyleyeceğimi mi düşünüyorsun? Tabii ki de söylemeyeceğim. Fakat böyle bir şeyin ciddi sonuçları olur. Dünyada bugüne dek görmedikleri kadar dışlanırlar. Yaptıklarının ölçüsü, karşılaşacakları yanıtın niteliğini belirleyecek.”

Putin, 24 Şubat’ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın ardından NATO’nun saldırgan söylemlerini gerekçe göstererek ülkedeki nükleer alarm seviyesini yükseltmişti.

Başta ABD ve Birleşik Krallık olmak üzere Batılı ülkelerse bunu tehlikeli bir hamle olarak eleştirmişti.

Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu’nun verilerine göre Rusya’nın elinde 5 bin 977, ABD’deyse 5 bin 428 adet nükleer savaş başlığı var.

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ukrayna’ya ABD ordusunun envanterinden 600 milyon dolarlık askeri yardım yapacaklarını ve bu paketin ek silah, mühimmat ve teçhizat içerdiğini cuma günü açıklamıştı.

Blinken, bu paketle birlikte Ukrayna’ya savaşın başından beri toplamda 15,8 milyar dolarlık yardım göndermiş olacaklarını belirtmişti.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Roger Waters, ABD Başkanı Biden’ı “Savaş Suçlusu” İlan Etti

Efsanevi rock grubu Pink Floyd’un solisti Roger Waters, CNN International’a verdiği röportajda ABD Başkanı Joe Biden’a “savaş suçlusu” demesiyle ilgili konuştu. Waters, dün yayımlanan röportajda Rusya-Ukrayna savaşına dair de yorumlar yaptı.

This Is Not a Drill adlı şovuyla Kuzey Amerika turnesinde olan ünlü sanatçı, sahne şovunda “savaş suçluları” damgasını vurduğu bazı kişileri gösteriyor.

Bunlar arasında Biden ve selefi Donald Trump da yer alıyor. Biden’ın “henüz yeni başladığı” yazıyor.

Waters, spiker Michael Smerconish’in, Biden’ı neden böyle gördüğü ilgili sorusuna “Ukrayna’daki yangını körüklüyor” dedi: Bu çok büyük bir suç. ABD neden Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski’yi müzakere etmeye, kaç Rusun ölümüne yol açtığını bilmediğimiz bu korkunç savaşı sona erdirmeye teşvik etmiyor?

Smerconish ise sanatçının yanıldığını ve istila edilen tarafı suçladığını söyledi.

Bu görüşe katılmayan Water, “Yani ‘Bu savaş bugün başladı’ diyebilirsiniz, ‘2008’de başladı’ diyebilirsiniz. Savaş neticede NATO’nun Rusya sınırlarına, Doğu Avrupa’ya dayanmasındaki aksiyon ve reaksiyonla ilgili. Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov, ülkenin bütün Doğu Avrupa’dan çekilmesini görüşürken bunu yapmayacaklarına söz vermişlerdi” dedi.

Waters, “Kurtarıcılar olarak rolümüz ne olacak?” sorusunaysa “Kurtarıcı rolümüz yok. Neden bahsediyorsun?” yanıtını verdi.

Spiker Smerconish, II. Dünya Savaşı’ndan örnek verince Waters, ABD’nin Pearl Harbor saldırısı yüzünden savaşa girdiğini ifade etti.

Smerconish ise “Tanrı’ya şükür ABD savaşa girdi, değil mi?” diye sorunca Waters, “Tanrı’ya şükür Ruslar o vakte kadar kanlı savaşı neredeyse kazanmıştı” dedi: 23 milyon Rusun seni ve beni Nazi tehdidinden korurken öldüğünü unutma.

Bunun ardından Rusya konusu açılırken spiker “Rusların savaştan ders çıkarıp Ukrayna’yı istila etmeyeceğini sanırdınız” ifadesini kullandı.

Waters, “Michael sana biraz daha okumanı ve Çinliler Meksika ve Kanada’ya nükleer füze yerleştirirse ABD’nin ne yapacağını anlamaya çalışmanı öneriyorum” yorumunu yaptı.

Ünlü sanatçı ayrıca Smerconish’in “Biz konuşurken Çinliler, Tayvan’ı çevrelemekle bayağı meşgul” değerlendirmesineyse şu yanıtı verdi: Tayvan’ı kuşatmıyorlar, Tayvan Çin’in bir parçası ve bu 1948’den beri tüm uluslararası toplum tarafından kabul edildi. Bunu bilmiyorsan yeterince okumuyorsun, git bunun hakkında oku.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

El Kaide Lideri El-Zevahiri Öldürüldü

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, El Kaide lideri Eymen el-Zevahiri’nin ABD’nin hava operasyonuyla öldürüldüğünü duyurdu. Biden, sosyal medya hesabından bir mesaj paylaşarak “Benim onayımla Birleşik Devletler, Kabil, Afganistan’da başarılı bir hava saldırısı düzenleyerek El Kaide emiri Eymen el-Zevahiri’yi öldürdü” dedi.

“Adalet yerini buldu” cümlesiyle mesajını noktalayan Biden, ayrıca Beyaz Saray’ın bahçesinde kameraların karşısına geçerek Zevahiri’nin Kabil’de ailesi ile saklandığının tespit edildiğini ve kendisinin onayı ile 31 Temmuz’da insansız hava aracı ile operasyon düzenlendiğini belirtti:

“Başkan [George] Bush, [Barack] Obama ve [Donald] Trump dönemlerinde bıkıp usanmadan Zevahiri’yi aradıktan sonra, istihbarat ekibimiz bu yılın başlarında Zevahiri’nin yerini tespit etti. Aile üyeleriyle yeniden bir araya gelmek için Kabil’in merkezine taşınmıştı.”

Biden, Beyaz Saray’daki konuşmasında “Zevahiri gitti ve bir daha asla Afganistan’ın teröristlerin güvenli bir sığınağı olmasına neden olmayacak ve biz bundan emin olacağız. Bu terörist lider artık yok” dedi.

Başkan Biden, “11 Eylül 2001 saldırılarında hayatını kaybedenlerin ailelerine de rahatlama sağlandığını” ifade etti.

11 Eylül’ün “beyni” olmakla suçlanıyordu

2011’de ABD güçlerinin Usame bin Ladin’i öldürmesinin ardından El Kaide’nin başına Zevahiri geçmişti. Zevahiri, yaklaşık 3 bin sivili öldüren 11 Eylül 2001 saldırılarının “beyni” olmakla suçlanıyordu.

Zevahiri, 2001’de ABD hükümetinin açıkladığı ve 22 kişinin yer aldığı “en çok aranan terörist” listesinde de yer almıştı. Bin Ladin’in ardından ikinci sırada bulunan el-Zevahiri’nin başına 25 milyon dolar ödül konmuştu.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre, uluslararası haber ajanslarına konuşan üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, el-Zevahiri’nin Kabil’de bir evin balkonundayken insansız hava aracı saldırısında öldürüldüğünü söyledi.

Sahada ABD askerinin olmadığını söyleyen yetkiliye göre, Zevahiri’nin Afganistan’daki varlığı, Taliban’ın 2020’de Katar’ın başkenti Doha’da ABD ile imzaladığı ve ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin yolunu açan anlaşmanın “açık bir ihlâli” anlamına geliyordu.

Taliban’dan saldırıya tepki

Öte yandan, Taliban geçici hükümeti, El Kaide lideri Eymen el-Zevahiri’nin başkent Kabil’de öldürüldüğü saldırıyı kınayan bir açıklama yaptı.

Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığına göre, Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, saldırıyla ilgili kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada, pazar sabahı Kabil’in merkezinde bulunan Şerpur Mahallesi’nde bir eve düzenlenen saldırının ABD’ye ait İHA tarafından gerçekleştirildiğini belirtti.

Saldırıyı kınayan Mücahid, bunun “uluslararası ilkelerin ve yabancı güçlerin Afganistan’dan ayrılması konusunda ABD ile Taliban arasında 2020’de varılan Doha anlaşmasının ihlali olduğunu” kaydetti. Mücahid, Zevahiri’nin ölümü hakkında yorumda bulunmadı.

Kabil’in 3 farklı noktasında patlama sesleri

Pazar günü (31 Temmuz) yerel saatle sabah 06.00 sularında Kabil’in 3 farklı noktasında şiddetli patlama sesleri duyulmuştu.

Taliban yönetiminin İçişleri Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, Şerpur Mahallesi’nde boş bir eve roketli saldırı yapıldığı ancak can kaybının yaşanmadığı belirtilmişti. Açıklamada, saldırının İHA’larca yapıldığı yönündeki iddialar reddedilmişti.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Xi Jinping’den Joe Biden’a: Ateşle Oynayan Kendisini Yakar

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, dün (28 Temmuz) bir telefon görüşmesi yaptı. İki liderin görüşmesi, ABD Kongresi’nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisinin başkanı Demokrat Partili Nancy Pelosi’nin Ağustos ayında Tayvan’a yapacağı olası ziyaretin tartışmaları sürerken gerçekleşti.

Jinping, Çin’in bir asırdan uzun süredir “bağımsızlık” anlaşmazlığı yaşadığı Tayvan’ın “bağımsızlığına yönelik hareketlere ve her ne şekilde olursa olsun her türlü dış müdahaleye karşı çıkacağını” söyledi:

“Çin hükümeti ve halkının Tayvan konusundaki tavrı tutarlıdır; ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumak, 1,4 milyardan fazla Çinlinin ortak iradesidir. Halkın iradesi çiğnenemez. Ateşle oynayan kendisini yakar. ABD’nin bu konuda doğru ve yerinde davranacağı umuluyor.”

Çin Devlet Başkanı, ABD’ye “tek Çin” ilkesine ve ABD-Çin diplomatik ilişkilerinin temelini oluşturan Üç Ortak Bildiri’deki taahhütlerine, hem sözde hem de eylemde bağlı kalma çağrısında bulundu.

“ABD’nin politikası değişmedi”

The Guardian’a göre, bu telefon görüşmesi Çin Devlet Başkanı Xinping’in ABD Başkanı Biden’a karşı “ilk defa böyle bir dil kullanışı değil.” Aksine, Xinping Biden’ı Kasım 2021’deki bir video konferans sırasında da “eğer Tayvan Pekin’in kırmızı çizgilerini aşarak bağımsızlık yönünde bir eylemde bulunursa Çin’in kararlı adımlar atmaya hazır olduğu” konusunda uyarmıştı.

Beyaz Saray’dan dünkü görüşme ile ilgili yapılan yazılı açıklamada ise “Biden’ın Washington’ın politikasını tekrar dile getirdiği ve söz konusu politikanın değişmediğini söylediği” kaydedildi. Açıklamaya göre, Biden “ABD, mevcut durumu değiştirecek ve Tayvan boğazında barış ve istikrara zarar verecek tek taraflı çabalara şiddetle karşı çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Pelosi’nin olası Tayvan ziyareti

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Nisan 2022’de Tayvan’ı ziyaret etmesi planlanıyordu. Fakat Pelosi’nin COVID-19’a yakalanması sebebiyle ziyaret iptal edildi. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, o günlerde Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaretinin “tek Çin” ilkesinin tanımladığı “kırmızı çizginin aşılması” anlamına geleceği uyarısında bulunmuştu.

Nisan’daki ziyaretin iptal edilmesinin ardından Pelosi’nin Ağustos 2022’de adayı ziyaret edebileceği konuşuluyor.

Financial Times gazetesinin konuya ilişkin haberinde, Beyaz Saray güvenlik yetkililerinin, olası riskler nedeniyle ziyarete karşı olduğu, ABD ordusunun Çin savaş uçaklarının Pelosi’nin uçağına müdahale ederek Tayvan’a inmesini engellemeye çalışabileceğinden endişe ettiği belirtilmişti.

Başkan Joe Biden da Pelosi’nin ziyaretiyle ilgili “Ordu, iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor” ifadesini kullanmıştı.

Ziyaretin gerçekleşmesi halinde Pelosi, 25 yıl aradan sonra adayı ziyaret eden ilk ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olacak. Daha önce, 1997’de Newt Gingrich, bu görevi yürütürken Tayvan’ı ziyaret etmişti.

Çin-Tayvan anlaşmazlığı

Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 1949’da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulması üzerine Chiang Kai-shek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi üyeleri, Tayvan’a yerleşip 1912’de kurulan “Çin Cumhuriyeti” iktidarının adada devam ettiğini söyleyerek bağımsızlık ilan etti.

Bu girişim, Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971’e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Çin’i temsil etti.

1950’ler ve 1960’larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Halk Cumhuriyeti’ne çevirmesinin ardından 1971’de BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, Pekin hükümetinin Çin’in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan’ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale geldi.

Pekin yönetimi, “Tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor.

Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan’ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.

Paylaşın

ABD Başkanı Biden’dan Daha Genç Olan 90 Ülke

ABD Başkanı Joe Biden’ın başkanlığa gelmesinden bu yana yaptığı ilk Ortadoğu turu kapsamında İsrail’i ziyaret etmesi dünya basınında gündem olurken, kimi ajans ve gazeteler Biden’ın İsrail devletinden daha yaşlı olmasına dikkat çekti.

Biden’ın Ortadoğu turunun ilk durağı, dün Tel Aviv’e ulaşmasıyla İsrail’de başladı. ABD merkezli Associated Press (AP) haber ajansı, ABD Başkanı’nın ziyaretine dair yaptığı haberinde Biden’ın 1948’de kurulan İsrail devletinden 6 yaş büyük olmasına dikkat çekerek, Biden’ın bu ülkeye yaptığı ilk ziyaretin ise 1973’te gerçekleştiğini belirtti.

AP ayrıca, 79 yaşındaki Biden’ın şimdiye dek tüm İsrail Başbakanlarıyla görüştüğünün altını çizdi. İngiltere merkezli Independent gazetesi ise yayınladığı bir haberde 1942 yılında doğan Biden’dan yaşça daha genç olan ülkeleri saydı.

“Biden’ın daha yaşlı olduğu ülkeler” başlıklı haberde sıralanan ülkeler ve kuruluş tarihleri şöyle:

1.Güney Sudan – 2011
2.Kosova – 2008
3.Karadağ – 2006
4.Sırbistan – 2006
5.Doğu Timur – 2002
6.Palau – 1994
7.Eritre – 1993
8.Çek Cumhuriyeti – 1993
9.Slovakya – 1993
10.Türkmenistan – 1991
11.Tacikistan – 1991
12.Kuzey Makedonya – 1991
13.Özbekistan – 1991
14.Kırgızistan – 1991
15.Moldova – 1991
16.Slovenya – 1991
17.Belarus – 1991
18.Namibya – 1990
19.Mikronezya – 1986
20.Marshall Adaları – 1986
21.Saint Kitts ve Nevis – 1983
22.Antigua ve Barbuda – 1981
23.Belize – 1981
24.Saint Vincent ve Grenadinler – 1979
25.Kiribati – 1979
26.Saint Lucia – 1979
27.Dominik – 1978
28.Tuvalu – 1978
29.Solomon Adaları – 1978
30.Cibuti – 1977
31.Seyşeller – 1976
32.Timor-Leste – 1975
33.Surinam – 1975
34.Angola – 1975
35.Papua Yeni Gine – 1975
36.São Tomé ve Príncipe Adaları- 1975
37.Komoro Adaları – 1975
38.Cape Verde – 1975
39.Mozambik – 1975
40.Grenada – 1974
41.Guinea-Bissau Cumhuriyeti – 1973
42.Bahama Adaları – 1973
43.Bahreyn – 1971
44.Birleşik Arap Emirlikleri – 1971
45.Katar – 1971

46.Ekvator Ginesi – 1968
47.Eswatini Krallığı – 1968
48.Mauritius – 1968
49.Nauru – 1968
50.Barbados – 1966
51.Botswana – 1966
52.Guyana – 1966
53.Zimbabve – 1965
54.Gambiya – 1965
55.Zambiya – 1964
56.Malta – 1964
57.Kenya – 1963
58.Singapur – 1963
59.Uganda – 1962
60.Trinidad ve Tobago – 1962
61.Jamaika – 1962
62.Ruanda – 1962
63.Samoa – 1962
64.Tanzanya – 1961
65.Sierra Lione – 1961
66.Moritanya – 1960
67.Nijerya – 1960
68.Gabon – 1960
69.Kongo Cumhuriyeti of Congo – 1960
70.Orta Afrika Cumhuriyeti – 1960
71.Çad – 1960
72.Fildişi Sahili – 1960
73.Burkina Faso – 1960
74.Nijer – 1960
75.Senegal – 1960
76.Togo – 1960
77.Kamerun – 1960
78.Kongo Demokratik Cumhuriyeti – 1960
79.Kıbrıs – 1960
80.Gine – 1958
81.Malezya – 1957
82.Gana – 1957
83.Tunus – 1956
84.Libya – 1951
85.Kuzey Kore – 1948
86.Güney Kore – 1948
87.İsrail – 1948
88.Suriye – 1946
89.Endonezya – 1945
90.Lübnan – 1943

(Kaynak: Sputnik)

Paylaşın

Beyaz Saray: Biden, Türkiye’nin F-16 Çabasını Destekliyor

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, dün (5 Temmuz) günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Jean-Pierre’e sorulan sorular arasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın 29-30 Haziran’da İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesindeki açıklamaları da vardı.

Biden’ın burada yaptığı açıklamada “Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satışını desteklediği” yönündeki ifadesinin kendi partisi Demokrat Parti’den bazı Kongre üyelerinin eleştirisiyle karşılaştığı hatırlatılan Jean-Pierre, Beyaz Saray’ın bu duruma tepkisini şu sözlerle ifade etti:

Bu konuda çok netiz. F-16 ve Türkiye ile ilgili muhabbet bir süredir devam ediyor. Bu konu hakkında aylar önce konuştuk. Dolayısıyla, gerçekten yeni bir şey yok. Başkan [Joe Biden] bu çabayı destekliyor. Dolayısıyla, bunda gerçekten yeni bir şey yok.

Erdoğan ve Biden ne demişti?

Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Haziran’da NATO Zirvesine katılmak üzere Madrid’e gitmeden önce havalimanında düzenlediği basın toplantısında ABD Başkanı Joe Biden ile de görüşeceğini açıklamıştı.

Erdoğan, hemen ardından F-16’lara değinerek, “Bu arada Amerika’yla olan en önemli görüşmemiz F-16 meselesiydi. F-16 meselesi de şu anda hâlâ masada, orada da yine bir oyalama taktiği gidiyor” demişti.

NATO Zirvesi sonrasında Biden ve Erdoğan’ın ayrı ayrı düzenlediği basın toplantılarında da konu tekrar gündeme geldi.

Bir gazetecinin Joe Biden’a “Erdoğan’ın yeni F-16 talepleriyle alakalı hangi isteklerini kabul ettiniz” diye sorması üzerine Biden, “Aralık ayından bu yana pozisyonumu değiştirmedim” yanıtını verdi:

“Tabii ki bu F-16 jetlerinin modernizasyonu konusunu çözmemiz gerekiyor, bunu yapmamak bizim çıkarımıza değil. Ben pozisyonumu değiştirmediğimi onlara söyledim. Aralık’tan bu yana bunu söylüyorum. Bunun için Kongre’nin onayı lazım ve bu onayı alabileceğimizi düşünüyorum.”

Benzer bir soruya yanıt veren Erdoğan ise özetle şöyle dedi:

“Sayın Başkan elinden gelen adımları atacağını söyledi. Tabii sadece olay Demokratlarla bitmiyor bir de Cumhuriyetçiler var.

“Benim de geçen hafta geniş bir ekibim Amerika’daydı. Orada gerek Cumhuriyetçiler gerek Demokratlarla görüşmeleri yaptılar.

“Biz de Sayın Biden’la yaptığımız görüşmeden sonra heyetlerimizi gerekirse yine göndereceğiz. Orada Cumhuriyetçilerle de görüşmeler yapmak suretiyle onların da desteğini almamız halinde inanıyorum ki Sayın Biden’ın bu konudaki samimi gayretleri ciddi bir destek bulacaktır. Onun için de gecikmeden hemen bir heyeti ayrıca Amerika’ya göndereceğiz.”

Paylaşın

ABD Başkanı Biden: Türkiye’ye F-16 Satmamız Gerekiyor

ABD başkanı Joe Biden, Türkiye’ye F-16 jetlerin satılabilmesi için Kongre onayını alabileceklerine inandığını söyledi. Biden, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konusundaki kararını etkileyecek bir anlaşmanın da söz konusu olmadığını ifade etti.

Haber Merkez / ABD başkanı Joe Biden, Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Biden’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle;

“Türkiye’ye F-16 satmalı ve aynı zamanda ellerindeki jetleri de modernize etmeliyiz. Bunu yapmamak bizim çıkarımıza değil. F-16 satışını Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girmesini onaylamasına bağlayan herhangi bir taviz alışverişi sözkonusu olmadı. Satış için Kongre’nin onayına ihtiyacım var ve bunu yapabileceğimi düşünüyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a NATO zirvesinde söylediğim aralık ayında söylediğimle aynı. Aralıktan beri tutumumu değiştirmediğimi kendilerine ifade ettim. Bir karşılık olmadan sadece satmamız gerektiğini söyledim.

Ukrayna’ya uzun ve orta menzilli hava savunma, topçu, karşı batarya sistemleri ve diğer silahların tedariki için 800 milyon dolarlık yeni bir paketi birkaç gün içinde açıklayacağım.

ABD’nin öncülüğünde 50’den fazla ülke, Ukrayna’ya silah tedariki için yeni sözler verdi: 600’den fazla tank, 600 binden fazla mermi, yaklaşık 140 bin tanksavar, 500’e yakın top, gelişmiş çok namlulu roketatar, gemi savar ve hava savunma sistemleri.

(Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e Washington’un Kiev’i artık destekleyemeyeceğini söyleyeceği zamanın gelip gelmeyeceği sorulduğunda…) Ukrayna’yı gerektiği sürece destekleyeceğiz.

ABD ile müttefikleri gerektiği müddetçe yüksek petrol ve gaz fiyatlarını ödeyecek. Fiyatlar neden mi yüksek? Rusya yüzünden. Sebebi Rusya, Rusya, Rusya.

(Suudi Arabistan ziyaretinde Kral ve Veliaht Prens’ten petrol üretimini artırmalarını isteyip istemeyeceği sorulduğunda) Hayır, onlardan bunu talep etmeyeceğim. Basra Körfezi’ndeki tüm ülkelere petrol üretimini artırmanın önemini işaret ettim, umuyorum ki, onlar da bunu yapmayı kendi çıkarlarına görsünler.”

Paylaşın

ABD Duyurdu: Biden, Erdoğan’la Görüşebilir

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecinde yaşanan krizin aşılmasında önemli bir rol oynayabileceği düşünülen olası Erdoğan-Biden görüşmesiyle ilgili olarak ABD’den yeni bir açıklama geldi.

ABD Ulusal Güvenlik Danışması Jake Sullivan, ABD Başkanı Joe Biden’ın bu hafta İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenecek NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la “pekâlâ görüşebileceğini” söyledi.

Almanya’daki G7 zirvesinde gazetecilere açıklamada bulunan Sullivan, Biden’ın konuyla ilgili yürütülen yoğun diplomasi trafiğini “çok yakından” izlediğini ifade etti.

NATO zirvesinde tüm sorunların çözüleceği gibi bir iddida bulunamayacağını söyleyen Sullivan, amaçlarının, “Türkiye açısından bazı endişeler sürse de mümkün olduğunca çok sayıda sorunu çözmeye çalışmak ve böylece İsveç’le Finlandiya’nın üyelik sürecini hızlandırmak” olduğunu belirtti.

Birçok uzman, yaşanan sorun Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında olsa daBiden’ın çözüm sürecine daha doğrudan müdahil olması hâlinde krizin aşılmasının kolaylaşacağı görüşünde. Bu dahlin Erdoğan ile Biden arasındaki bir ikili görüşme şeklinde olabileceği yorumları yapılıyordu. Biden ve Erdoğan son olarak Ekim 2021’de İtalya’nın başkenti Roma’da düzenlenen G20 zirvesi kapsamında ikili bir görüşme gerçekleştirmişti.

Stoltenberg’den Türkiye’nin endişelerine vurgu

Yaşanan krizle ilgili açıklamada bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise bu konuda yarın Türkiye, İsveç ve Finlandiya liderleriyle bir araya geleceğini söyledi.

Madrid’de 29-30 Haziran’da düzenlenecek zirve öncesinde Brüksel’deki NATO karargâhında basın toplantısı düzenleyen Stoltenberg, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, (Finlandiya) Cumhurbaşkanı (Sauli) Niinisto ve (İsveç Başbakanı Magdalena) Andersson’un yarın Madrid’de görüşme davetimi kabul etmelerine sevindim” dedi.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konusunda “ilerleme kaydetmeyi amaçladıklarını” söyleyen Stoltenberg, “Bu iki ülkenin bir an önce ittifaka katılabilmelerini sağlamak için üyelik başvurusu yaptıkları andan itibaren sıkı şekilde çalışıyoruz. Aynı zamanda müttefiklerimizin dile getirdiği endişeleri de dikkate almamız gerekiyor. Ki bu olayda endişelerini dile getiren müttefikimiz Türkiye’ydi” ifadesini kullandı.

Stoltenberg, “Herhangi bir söz vermeyeceğim ama sizi şu konuda temin edebilirim ki ilerleme sağlamak için etkin şekilde çalışıyoruz. Çünkü Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılma başvuruları tarihi nitelikte” diye konuştu.

İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından NATO üyeliği için başvuruda bulundu. NATO’ya yeni üye kabulü için ittifakın 30 üyesinin de onayı gerekiyor.İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkan Türkiye, bu yaklaşımına gerekçe olarak söz konusu ülkelerin PKK ve DHKP-C gibi örgütler konusundaki tutumunu gösteriyor. Ankara ayrıca bu iki ülkenin Türkiye’ye yönelik bazı silah satışlarına izin vermemesine tepkili.

Paylaşın