Tunus Açıklarında Göçmen Tekneleri Battı: En Az 29 Ölü

Tunus Sahil Güvenliği, Akdeniz üzerinden İtalya’ya ulaşmak isteyen göçmenleri taşıyan üç teknenin alabora olması sonucu en az 29 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Tunus son dönemde Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden Avrupa’da daha iyi bir hayat umuduyla Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışan göçmenlerin izlediği rotada Afrika’dan ayrılma noktası olarak Libya’nın yerini almış durumda.

Avrupa’ya ulaşmak için Afrika ülkelerinden yola çıkan göçmenlerin rotaları üzerinde bulunan Tunus kıyılarında son günlerde üst üste çok sayıda tekne alabora oldu.

Göçmen teknelerinin sayısının arttığı Sfaks kıyılarında son dört günde 5 tekne battı. Bu teknelerde bulunan göçmenlerden 67’si kaybolurken 29’unun cansız bedenine ulaşıldı.

Sfaks kıyılarında tekneleri alabora olan 5 kişi de Mahdia açıklarında sahil güvenlik ekipleri tarafından kurtarıldı.

Tunus sahil güvenlik ekipleri, sadece son dört günde İtalya’ya doğru yola çıkan 80 tekneyi durdurduklarını ve 3 binden fazla göçmeni gözetim altına aldıklarını açıkladı.

İtalya sahil güvenlik ekipleri de perşembe günü yaptıkları iki operasyonda 750 kişiyi kurtardıklarını duyurmuştu.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre bu yıl İtalya’ya Tunus’tan 12 bin sığınmacı düzensiz geçiş yaptı. Geçen yıl aynı dönemde bu rakam bin 300 düzeyindeydi.

Aynı dönemde Tunus sahil güvenliği 14 bin göçmeni taşıyan onlarca teknenin denize açılmasına engel oldu. Geçen yıl bu sayının yaklaşık 3 bin olduğu kaydedildi.

İtalya’dan ekonomik yardım çağrısı

İtalya sahil güvenlik yetkilileri ise son iki kurtarma operasyonunda İtalya açıklarında 750 göçmenlerin kurtardıklarını duyurdu.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni Tunus’un finansal istikrarı göçmenlerin Avrupa’nın artan sığınmacı akını riski altında olduğunu söyledi. Meloni, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve bazı ülkelere Tunus’a yardım çağrısında bulundu.

Paylaşın

İtalya Açıklarında Göçmen Faciası: En Az 58 Ölü

İtalya’nın Crotone kentine bağlı Steccato di Cutro beldesi açıklarında bu sabah yaklaşık 250 düzensiz göçmeni taşıyan tekne kıyıya yakın bir noktada ortadan ikiye ayrılarak battı. Faciada ilk belirlemelere göre 58 kişi öldü.

Haber Merkezi / İtalya Sahil Güvenlik’ten yapılan açıklamada 80 kişi sağ olarak kurtarıldığı duyuruldu. Kurtarılan 80 göçmenden 20’si de Crotone kentindeki hastaneye kaldırıldı.

İtalyan basınında yer alan haberlere göre can kaybının 100’ü geçmesinden endişe ediliyor.

Yerel bir hükümet yetkilisi olan Manuela Curra, Reuters haber ajansına teknenin İzmir’den üç veya dört gün önce ayrıldığını söyledi.

İtalyan yetkililere göre gemidekilerin çoğu Afganistan, Pakistan, Somali ve İran’dandı. İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, birçoğunun “çok zor koşullardan” kaçtığını söyledi.

Gümrük polisi, hayatta kalan bir kişinin göçmen kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklandığını söyledi.

Geçen yıl seçilen ve göçmenlerin İtalya’ya gelişini durdurmak da taahhütlerinden biri olan Başbakanı Giorgia Meloni, yaptığı yazılı açıklamada, “İnsan kaçakçıları tarafından yaşamları yarım bırakılan çok sayıdaki insan için derin üzüntü duyuyorum. Sadece 20 metre uzunluğundaki tekneyi olumsuz hava koşullarında 200 kadar kişiyle denize indirmek suçtur” ifadelerini kullandı.

Meloni, ölenlerin üzerinden spekülasyon yapılmaması gerektiğini belirterek, “Hükümet, göçmen teknelerinin kalkış noktalarından hareket etmelerini, dolayısıyla bu trajedileri önlemeye kararlıdır ve menşe devletlerden en üst düzeyde işbirliği talep ederek bunu yapmaya devam edecektir.” değerlendirmesini yaptı.

İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi de yaşananın büyük bir trajedi olduğunu, düzensiz göçmen teknelerinin hareket etmesini önlemeye yönelik her türlü girişime devam etmelerinin esas olduğunu belirtti.

İtalya’nın eski Ekonomi Bakanı Carlo Calenda, denizde zor durumda kalan insanların “ne pahasına olursa olsun” kurtarılması gerektiğini söylerken, “yasadışı göç yollarının kapatılması gerektiğini” de sözlerine ekledi.

Meloni’nin sağcı hükümeti, göçmenlerin İtalya kıyılarına ulaşmasını durdurma sözü verdi ve son birkaç gün içinde kurtarma kurallarını sıkılaştıran yeni bir yasa çıkardı.

İzleme gruplarına göre, 2014’ten bu yana Akdeniz’in orta kesiminde 20.000’den fazla insan denizde öldü veya kayboldu.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula van der Leyen, olaydan “derin üzüntü duyduğunu” belirterek, “masum göçmenlerin hayatını kaybetmesinin bir trajedi olduğunu” sözlerine ekledi.

Paylaşın

“Bankalar İçin Riskler Devam Ediyor” Uyarısı

Aksiyom Alternatif Yatırımları’ndan (Axiom Alternative Investments) Jerome Legras, “Bir taraftan faizlerin yükselmesi bankalara fayda sağlarken diğer taraftan ekonomik görünümdeki belirsizlik ve batık kredi riski çok yüksek” dedi.

Merkez bankalarının faizleri yükseltmesi ile artan borçlanma maliyetleri uzun süredir bekleyişte olan Avrupalı bankaların karlılıklarına önemli katkıda bulundu fakat bu defa da ekonominin yavaşlaması riskiyle karşı karşıya kaldılar.

Amerikan Merkez Bankası Fed ve Avrupa Merkez Bankası, geçen sene 10 yıldır neredeyse sıfır düzeyinde tuttukları politika faizini yükseltmeye başladı. Bunun etkisi ilk olarak bankaların bilançolarına yansıdı.

Avrupa’nın iki önde gelen bankası İsveçli SEB ve İspanyol Sabadell 2022’de güçlü karlar açıkladı. Fakat faizlerin yükselmesi bankalar için iyi bir gelişme olsa da artan hayat pahalılığı ve savaşın etkisiyle yavaşlayan ekonomi özellikle emlak gibi şişen balonların patlamasına yol açabilir.

Reuters’e konuşan Axiom Alternative Investments’tan Jerome Legras, “Bir taraftan faizlerin yükselmesi bankalara fayda sağlarken diğer taraftan ekonomik görünümdeki belirsizlik ve batık kredi riski çok yüksek,” ifadelerini kullandı.

İsviçreli UBS, İtalyan Unicredit ve Hollandalı ING gibi Avrupa’nın en büyük bankaları 2022 performanslarını önümüzdeki günlerde açıklayacak.

Faizlerin en hızlı yükseldiği İngiltere’de ise bankalar gelecekten biraz daha umutlu. Finans kuruluşları 2023’te karlarının yükselmeye devam edeceği sinyallerini verdi.

Fakat İngiltere’de iflas eden şirket sayılarındaki artış ve 2022’nin dördüncü çeyreğinde konut fiyatlarında görülen yüzde 2,5’lik gerileme ekonominin gidişatı ile ilgili olumsuz bir tablo çiziyor.

Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank da yükselen faizlerden olumlu etkilendi. Bankanın son çeyrekte de kar açıklayarak üst üste onuncu çeyrekte pozitifte olması bekleniyor.

Fakat Almanya ve Avusturya’da bankaların özellikle ticari gayrimenkul alanında aktif olmaları emlak piyasasında yaşanacak problemlerden daha fazla etkilenebilecekleri anlamına geliyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İtalyan Voleybol Yıldızı, ‘Irkçılık’ Nedeniyle Milli Takımdan Ayrılmayı Düşünüyor

Dünyanın en iyi voleybol oyuncuları arasında sayılan Paola Egonu, ırkçılık nedeniyle İtalya Milli Takımı’ndan  ayrılmayı düşündüğünü söyledi. Egonu’nun milli takımdan ayrılacağı haberi hızla yayılırken spor ve siyaset dünyasından ırkçılık karşıtı mesajlarla sporcuya destek yağdı.

Dünya Voleybol Şampiyonası’nda dün ABD’yi yenerek 3. olan İtalya ekibinde oynayan Egonu, maç sonrası ağlayarak menajeriyle konuşurken görüntülendi.

Bir taraftarın çektiği anlaşılan videoda Egonu’nun menajeri Marco Raguzzoni’ye, “Anlayamazsın, anlayamazsın… Bu milli takımdaki son maçımdı. Bana neden İtalyan olduğumu sordular. Yoruldum” dediği duyuluyordu.

Bu video ve Egonu’nun milli takımdan ayrılacağı haberi hızla yayılırken spor ve siyaset dünyasından ırkçılık karşıtı mesajlarla sporcuya destek yağdı.

Fırsat Eşitliği ve Aile Bakanı Elena Bonetti sosyal medyada, “Sevgili Paola, buna ırkçılık denir, bunu yapanlara ırkçı denir ve çok can yakarlar. Ama yalnız değilsin, bu mücadele bizim” diye yazdı.

Eski başbakanlardan, 5 Yıldız Hareketi lideri Giuseppe Conte, “İtalya’nın gururu” diyerek Egonu’yla dayanışma mesajı verdi.

Merkez soldaki Demokratik Parti lideri Enrico Letta da Egonu’nun İtalyan bayrağı renklerinde bir kıyafetle görüldüğü çizimi paylaşarak voleybolcuya destek verdi.

“Irkçılığın gölgesi Egonu’yu ezdi”

Dünyanın en iyi voleybol oyuncuları arasında sayılan Paola Egonu’nun ırkçılık nedeniyle İtalya Milli Takımı’ndan ayrılmak istediği haberi bugünkü ulusal gazetelerin hemen hepsinin baş sayfalarında yer aldı.

Il Giornale gazetesi, “Irkçılığın gölgesi Egonu’yu ezdi” başlığını kullandı. Corriere dello Sport da sürmanşetten verdiği haberde Egonu’nun fotoğrafının yanına “İtalyan gururu” diye yazdı.

İtalya basını Egonu’ya ulaşarak bu konuda kararlı olup olmadığını da sordu. Kamu yayıncısı Rai’ye konuşan sporcu, “Şu anda bir molaya ihtiyacım var. Bugün sahada milli marşı dinlerken hissettiğim acı yüzünden ağladım. Aldığım mesajlar ve hakaretler canımı acıtıyor” dedi.

Egonu, söz konusu hakaretler ve ırkçı mesajların kimlerden geldiğini ise açıklamadı. Milli takımdan ayrılmakla ilgili nihai kararını gelecek Ocak ayında açıklayacağını da söyledi.

Menajeri Marco Raguzzoni ise “Bana söylediği şey, sanki birini öldürmüş gibi eleştirilmekten yorulduğuydu. Henüz 23 yaşında ve bir maçta hata yaptığında böyle eleştiriler almak ağır geliyor” dedi.

Raguzzoni, Egonu’nun İtalyan olup olmadığını sorgulayanların kim olduğunu bilmediğini de söyledi ve “Muhtemelen bazı taraftarlardır. Egonu İtalyan ve hâlâ bunu açıklamak zorunda kalmak onu yaralıyor” diye devam etti.

Paola Egonu, La Repubblica gazetesine verdiği söyleşide de şunları söyledi:

“Bana neden İtalyan olduğumu soranlar, neden onları bu formayla temsil etmem gerektiğini düşünmeme neden oluyor. Ben bu işe ruhumu ve kalbimi koyuyorum, kimseye saygısızlık etmiyorum. Bunlar canımı acıtıyor.”

Yeni sezonda Vakıfbank’ta oynamak üzere Türkiye’ye gitmeye hazırlanan Egonu, bu konudaki bir soruyu yanıtlarken de İtalyan antrenör Giovanni Guidetti yönetiminde oynamak için sabırsızlandığını söyledi. “Yeni bir tecrübe olacak, nasıl olacağını göreceğiz” diyen Egonu, “Muhteşem bir antrenörden bir şeyler öğrenmek için sabırsızlanıyorum. Heyecanlıyım” diye konuştu.

İtalya’da başta futbol olmak üzere spor dünyasında ırkçılık sorunu sıklıkla gündeme geliyor. Özellikle Afrika kökenli sporculara yönelik ırkçı hakaretlere karşı, spor ve siyaset dünyasından zaman zaman tepkiler ve bilinçlendirme kampanyaları gibi girişimler geliyor.

Futbol birinci ligi Serie A’daki tüm ekipler 3 yıl önce “ırkçılıkla ortak mücadele” amaçlı bir kampanya başlatarak ırkçı eylemlere karşı daha sıkı yasa ve kurallar getirilmesi için çalışma sözü vermişti.

Nijeryalı bir ailenin çocuğu olarak İtalya’da doğup büyüyen Paola Egonu da, karşılaştığı ırkçılık örnekleriyle ilgili geçmişte de açıklamalar yapmıştı.

Mediaset televizyonunda yayımlanan Le Iene programında geçen yıl bu konuda bir konuşma yapan Egonu, “İnsanların üzerine yapıştırdığı etiketlerden hoşlanmadığını” söylemişti:

“Beni kimi sevdiğime, ten rengime, pasaportuma bakarak yargılamayı seçenler. Buna tahammül edemiyorum.”

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

İtalya’da Aşırı Sağcı Parti Sandıktan Birinci Çıktı

Giorgia Meloni liderliğindeki aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri partisi, İtalya’da Temsilciler Meclisi ve Senato üyelerinin belirlendiği genel seçimlerde birinci oldu. Salvini, yaptığı açıklamada koalisyonun “hem Meclis’te hem de Senato’da açık bir avantaja” sahip olduğunu söyledi. 

Haber Merkezi / Seçime katılım oranı yüzde 64 oldu, bu oran 2018’deki son genel seçimlerden 10 puan daha düşük.

Seçimde, kendilerini 5 yıllığına temsil edecek 200 sandalyeli parlamentonun üst kanadı Cumhuriyet Senatosu ile 400 sandalyeli parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisinin yeni üyeleri belirleniyor.

İtalya’nın Kardeşleri (FDI) oyların yüzde 22 ila 26’sını alırken, koalisyon ortakları Matteo Salvini’nin aşırı sağcı Lig Partisi ve Silvio Berlusconi’nin muhafazakar Forza Italia (FI) partisi sırasıyla yüzde 8,5 ila 12,5 ve yüzde 6 ila 8 aralığında oy aldı.

Resmi olmayan rakamlara göre FDI, FI ve Lig koalisyonunun hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’da çoğunluğu garantilemesiyle 1945’ten bu yana ilk kez aşırı sağcı bir parti İtalya’yı yönetebilir. 45 yaşındaki Meloni, partisinin kazandığı nispeten yüksek oy oranıyla ülkenin ilk kadın ve aşırı sağcı başbakanı olmaya çok yakın.

Meloni’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yanaki en aşırı sağcı İtalyan hükümetini kurması bekleniyor. Ancak İtalya’nın bir sonraki liderinin kim olacağı kararı İtalyan Cumhurbaşkanına ait ve bu süreç zaman alabilir.

AB’nin en büyük üçüncü ekonomisindeki bu durumun Avrupa’nın büyük bölümünde kaygı yaratması bekleniyor.

Kitleselleşmiş ve söylemini nispeten merkeze yaklaştırmış olmakla kökenindeki neo-faşist baskın karakteri koruya gelen İtalya’nın Biraderleri’nin  ittifak yaptığı göçmen karşıtı Matteo Salvini ve eski Başbakan Silvio Berlusconi ile bir koalisyon hükümeti kurarak iktidara yükselmesi mümkün görünüyor.

Solun en büyük gücü Demokrat Parti (PD) yüzde 17 ila 21 arasında bir oya ulaşacak görünüyor. 5 Yıldız Hareketi (M5S) ise yüzde 13,5 ila 17,5 oy oranı ile 2018’deki 30’u aşan tarihsel başarısının oldukça gerisinde kaldı.

İtalya’nın Biraderleri , Lega  ve Forza Italia  ile bazı küçük partilerden oluşan sağ ittifakın toplam oy oranı yüzde 41-45 dolaylarına çıkarken PD’nin şemsiyesi altındaki merkez sol ittifakın oy oranı yüzde 25,5-29,5 arasında kaldı.

Erken seçim kararı, Şubat 2021’de pandemi sonrası toparlanmayı yönetmek üzere başbakanlığa atanan Mario Draghi hükümetinin geçen Temmuz’da düşmesi üzerine alınmıştı.

İtalya’da genel seçimlerde doğrudan başbakan adayları yarışmasa da seçimi kazanan ittifakın liderinin hükümeti kurmakla görevlendirilmesi öngörülüyor. Hükümeti kurma görevini verme yetkisi cumhurbaşkanına ait ve sürecin haftalar sürebileceği belirtiliyor.

Paylaşın

İtalya’da Altı Aylık Yağmur Bir Günde Yağdı: En Az 10 ölü

İtalya’nın Marche bölgesinde aşırı yağışların yol açtığı sellerde en az 10 kişi hayatını kaybetti. Ulusal meteoroloji ajansı Italia Meteo’nun direktörü Carlo Cacciamani, Marche’deki sellerde iklim değişikliğinin büyük rol oynadığını ve bu gibi olayları öngörmenin güç olduğunu belirtti.

Aşırı yağışlar Ancona şehri ve çevresinde büyük yıkıma yol açtı. Gece boyunca onlarca kişi mahsur kaldıkları bina çatıları ve ağaç tepelerinden kurtarılırken sabah saatlerinde 10 kişinin cansız bedenine ulaşıldığı haberi geldi.

Hipotermi ve yaralanmalar nedeniyle yaklaşık 50 kişi hastanelere kaldırıldı. Yerel yetkililer 2’si çocuk 4 kişinin de halen kayıp olduğunu bildiriyor.

Sel nedeniyle Otra, Trecastelli ve Senigallia gibi yerleşim yerlerinde de cadde ve sokaklar yer yer su ve çamurla kaplandı. Bazı noktalarda zor durumda kalan yaşlılar, itfaiye ekiplerince şişme botlarla kurtarıldı.

Marche’deki sel sonrasında bu bölgeye, Lombardiya, Abruzzo ve Emilia-Romagna gibi komşu yakın bölgelerden arama-kurtarma çalışmaları için takviye itfaiye ekipleri sevk edildi.

Bölgeye giden Sivil Savunma Başkanı Fabrizio Curcio, “Gerçekten olağanüstü miktarlarda su ile bölgede dehşet anları yaşanmış.” diye konuştu.

Marche Bölgesel Yönetim Başkanı Francesco Acquaroli de bölgelerinde meydana gelen sel felaketi sonrasında Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ve Başbakan Mario Draghi’den destek ve dayanışma telefonu aldığını açıkladı.

Selin vurduğu Castelleone di Suasa kasabasının Belediye Başkanı Carlo Manfredi, bölgedeki durumu ‘’kıyamet gibi’’ sözleriyle özetledi.

Marche bölgesi Sivil Savunma Müdürü Stefano Stefoni, dünkü yağışların sıra dışı biçimde yoğun olduğunu belirterek ‘2-3 saat içerisinde, normalde bölgeye bir yılda düşen yağışın yarısına denk gelen 420 mm yağış gerçekleştiğini kaydetti.

Sassoferrato Belediye Başkanı Maurizio Greci ise sel felaketi öncesinde yalnızca düşük seviyede bir yağmur ve rüzgar uyarısı geldiğini, böylesine sıra dışı bir olayı beklemediklerini söyledi.

‘Kötü hava değil iklim krizi’

Ulusal meteoroloji ajansı Italia Meteo’nun direktörü Carlo Cacciamani, Marche’deki sellerde iklim değişikliğinin büyük rol oynadığını ve bu gibi olayları öngörmenin güç olduğunu belirtti.

RaiNews24 kanalına konuşan Cacciamani, iklim değişikliği nedeniyle bu gibi sıradışı meteorolojik olayların sıklığı ve yıkıcılığının arttığını söyledi, bunu antroposen çağın bir özelliği olarak tanımladı.

Çevre eylemcileri ise iklim krizini görmezden gelen siyasetçileri suçladı. Fridays for Future Italia hareketi sel görüntülerini sosyal medyada paylaşarak ‘’Bunun adı kötü hava değil İKLİM KRİZİ’’ dedi.

İtalya’da 25 Eylül’deki seçimler öncesinde çevre ve iklim meselelerinin yeterince gündeme gelmemesinden ve enerji krizine çözüm formüllerinden şikayet eden grup, ‘’İklim krizini görmezden gelen, kömür santrallerini yeniden açan, doğalgaz boru hatları inşa eden bir politika var. Bir de gerçekler var’’ diye yazdı.

Paylaşın

Deniz Yoluyla İtalya’ya Ulaşmaya Çalışan 6 Mülteci Açlık Ve Susuzluktan Öldü

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), deniz yoluyla İtalya’ya ulaşmaya çalışan ve Sicilya Adası’ndaki Pozzallo kıyısına gelen altı Suriyeli mültecinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

BMMYK, Orta Akdeniz’de günlerdir sürüklendiği tahmin edilen ve içinde mültecilerin bulunduğu bir tekneden ikisi bebek (1 ve 2 yaşında), biri 12 yaşında ve üçü kadın olmak üzere Suriyeli toplam altı kişinin “büyük olasılıkla açlık ve susuzluktan öldüğünü” kaydetti.

BMMYK İtalya Temsilcisi Claudia Cardoletti de dün (12 Eylül) sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Aralarında kadınlar, çocuklar ve gençlerin de olduğu altı Suriyeli mülteci denizde hayatını kaybetti. Susuzluk, açlık ve ağır [güneş] yanıklar[ı] sebebiyle öldüler” dedi.

Claudia Cardoletti, mesajında, “Bu kabul edilemez. Denizde kurtarma [çalışmalarını] güçlendirmek bu trajedilerin önüne geçmenin tek yolu. BMMYK İtalya, hayatta kalanlara yardım etmek için Pozallo’da” dedi.

Teknedeki diğer mültecilerin durumuyla ilgili de açıklamada bulunan BMMYK, tekneden sağ kurtulan 26 mültecinin oldukça bitkin olduğunu, bazılarının sağlık durumlarının ciddi olduğunu belirtti.

“Akdeniz daha ölümcül hale geldi”

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) 10 Haziran 2022’de bir açıklama yaparak, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya geçen mültecilerin sayısının 2015’den bu yana düşüş gösterdiğini, fakat geçişler sırasında hayatını kaybeden mültecilerin sayısının arttığını kaydetmişti.

Açıklamada özetle şu bilgiler paylaşılmıştı:

“Üç milyondan fazla mülteci ve göçmenin Akdeniz’den Avrupa’ya geçtiği ve bu açıdan zirvenin görüldüğü 2015 yılından bu yana, bu yolculukları yapanların sayısında COVID-19 pandemisinden de önce başlayan bir düşüş eğilimi var. 2021 yılında 123 bin 300 bireysel geçiş bildirildi. Bu sayı, 2020 yılında 95 bin 800, 2019’da 123 bin 700 ve 2018 yılında 141 bin 500 idi.

Düşen geçiş sayılarına rağmen ölü sayısında ciddi bir artış oldu.

Geçen yıl Akdeniz ve kuzeybatı Atlantik’te 3 bin 231 kişinin öldüğü veya kaybolduğu bildirildi. Bu sayı, 2020 yılında bin 881, 2019 yılında bin 510 ve 2018 yılından 2 bin 277’nin üzerindeydi.

Çok daha fazla sayıda kişi ise Sahra Çölü ve uzak sınır bölgelerinden karayoluyla gelirken hayatını kaybetmiş veya kaybolmuş olabilir.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Tecavüzden Yargılanan Kişi ‘Tahrik’ Gerekçesiyle Beraat Etti

Mahkeme cinsel saldırı suçundan yargılanan bir adamın alkollü olan kadın tarafından tahrik edildiği sonucuna vardı ve beraat kararı verdi. Savcılar ‘mantıksız’ buldukları karara itiraz ettiklerini açıkladı.

İtalya’da mahkeme cinsel saldırı suçundan yargılanan bir adamın alkollü olan kadın tarafından tahrik edildiği sonucuna vardı ve beraat kararı verdi. Savcılık, karara itiraz edeceğini açıkladı.

Böylelikle 2019’da söz konusu suçtan adama verilen 2 yıllık hapis cezası mahkeme tarafından bozulmuş oldu.

Temyiz Mahkemesi’nin tutanaklarına göre kadın ve erkek Mayıs 2019’da Torino’daki bir barın tuvaletinde cinsel ilişki yaşadı. Kadın, yargılama sürecinde yaşanan ilişkiye rıza göstermediğini savundu.

Ancak yargıç, “âşırı alkol kullanımının genç adamın kadına yaklaşmasına neden olduğu” ve kadının tuvalet kapısını açık bırakmasının “bir davet” olarak algılandığı sonucuna vardı.

Mahkeme, aşırı alkol kullanımının etkisiyle kadının, tuvalet kapısında bekleyen genç adamın kendisine yaklaşmasına sebebiyet verdiğine” hükmetti.

Adam, kadını soyduğunu kabul etmiş ancak mahkeme, kadının pantolonundaki yırtık fermuarın “eski ve yıpranmış” olduğuna karar verdi.

Karar İtalyan siyasetçiler ve kadın hakları grupları tarafından kınandı.

Milletvekili Laura Ravetto cezanın “tüyler ürpertici” olduğunu söylerken, Demokrat Parti Senatörü Valeria Valente davanın “ciddi” olduğunu belirtti.

Beş Yıldız Hareketi Milletvekili Maria Edera Spadoni ise kararın “şiddetle mücadeleyi geriye götürdüğünü” belirterek mahkemeye tepki gösterdi.

Savcılar ‘mantıksız’ buldukları karara itiraz ettiklerini açıkladı.

Paylaşın

G7 Ülkelerine Tepki: Milyonlarca Kişiyi Açlıktan Ölüme Terk Ettiniz

Uluslararası sivil toplum kuruluşu Oxfam, küresel gıda güvenliği kriziyle mücadele için 4,5 milyar dolar ayıran G7 (Almanya, ABD, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Japonya, Kanada) ülkelerini kınadı.

Birleşik Krallık tarafından kurulan ve merkezi Kenya’da yer alan Oxfam’dan Max Lawson, salı günü yaptığı açıklamada G7 ülkelerinin “milyonlarca kişiyi açlıktan ölüme terk ettiğini” söyledi.

Oxfam’ın eşitsizlik politikası başkanı Lawson, son 10 yılın en büyük gıda krizinin yaşandığı bir dönemde 4,5 milyar dolarlık bütçenin bununla mücadelede çok yetersiz kaldığını belirtti.

Lawson, “Birleşmiş Milletler’in insani yardım çağrılarındaki büyük boşluğu doldurmak, açlığı sona erdirmek ve gıdayla tarım yatırımlarını finanse etmek için en az 28,5 milyar doların” gerekli olduğunu ifade etti.

G7 ülkeleriyse, en son açıklanan 4,5 milyar dolarlık paketle birlikte bu yıl gıda kriziyle mücadele için toplamda 14 milyar dolar ayırdı. Fakat bu miktarın ne kadarının ihtiyacı olan ülkelere gönderildiği net değil.

ABD, Ukrayna’ya gönderilecek ve “küresel açlıkla mücadele” amacı için de kullanılacak 5 milyar dolarlık bir silah ve yardım paketini mayısta onaylamıştı. Öte yandan ABD’li siyasi yayın kuruluşu Politico’nun haberine göre henüz açlıkla mücadele için ayrılan miktar gönderilmedi.

Oxfam’a göre küresel gıda ve açlık krizinden en çok Doğu Afrika etkileniyor. 70 yılın en kötü kuraklığının yaşandığı Etiyopya, Kenya ve Somali’de her 48 saniyede bir kişi açlıktan ölüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

G7’den ‘Çin’in İpek Yolu’na Alternatif Proje

ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7’nin liderleri, gelişmekte olan ülkelerde altyapının finansmanı için 600 milyar dolar fon sağlama kararı aldı.

G7’nin planı, “Çin’in İpek Yolu” olarak nitelendirilen “Kuşak ve Yol” Projesi’ne alternatif bir girişim. Çin’in trilyonlarca dolarlık altyapı inisiyatifi, ülkeleri çok fazla borçlandırdığı gerekçesiyle eleştiriliyordu.

G7’nin Küresel Altyapı ve Yatırım için Ortaklık Planı geçen yıl İngiltere’de yapılan G7 görüşmelerinde gündeme gelen bir progam.

ABD Başkanı Joe Biden, planın herkes için kazançlı olacağını söyledi. Biden, G7’nin planı için “Net olmak istiyorum. Bu yardım ya da hayır girişimi değil. Herkese kazanç sağlayacak bir yatırım. Ülkelerin demokrasilerle ortaklık yapmanın somut yararlarını görmesine yardımcı olacak” dedi.

Plan kapsamında ABD; hibeler, federal fonlar ve özel yatırımlardan 200 milyar dolarlık bir bütçe vadetti. Avrupa Birliği de 300 milyar euroluk kaynak sözü verdi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, projenin amacının “kalkınmakta olan ülkelerdeki ortaklarımıza bir seçenekleri olduğunu göstermek için olumlu bir yatırım duygusu sunmak” olduğunu söyledi.

Altyapı programı ilk olarak 2021’de İngiltere’de yapılan G7 toplantısında gündeme gelmişti. O dönem “Daha iyi bir dünya inşa et” adını taşıyan ABD öncülüğündeki planda gelişme kaydedilememesi üzerine adı Küresel Altyapı ve Yatırım için Ortaklık Planı olarak değiştirilmiş ve 2022 G7 zirvesinin gündemine alınmıştı.

G7 ülkeleri yeni planlarıyla iklim değişikliğiyle mücadeleyi, küresel sağlığı iyileştirmeyi, cinsiyet eşitliğini ve dijital bir altyapı geliştirmeyi hedefliyor. Büyük projeleri arasında, Angola’da güneş enerjisiyle çalışan bir tesis, Senegal’de bir aşı fabrikası ve Mısır ve Afrika Boynuzu üzerinden Singapur’u Fransa ile bağlayacak 1609 kilometre uzunluğunda bir su altı telekomünikasyon kablosu da sayılıyor.

G7’nin planı, Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne karşı gündeme gelmişti.

Çin, lideri Şi Cinping’in 2013’te duyurduğu proje ile gelişmekte olan ülkelere liman, yol ve köprü gibi altyapı projelerinde finansman sağlıyor.

Kuşak ve Yol İnisiyatifi, ticari ilişkileri geliştiriyor. Ancak inisiyatif, aynı zamanda zaten borç yükü altında ezilen ülkelere yüksek faizli krediler sağladığı ve bu ülkeler borçlarını ödeyemedikleri takdirde önemli varlıklarına el koyma aracı olarak kullanıldığı gerekçesiyle eleştiriliyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın