31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalırken, seçim sonucu en çok merak edilen İstanbul için değerlendirmeler gelmeye devam ediyor. Araştırmacı Bekir Ağırdır, Ekrem İmamoğlu’nun Murat Kurum’un önünde olduğunu, ancak bu farkın kesin bir kazanma ima etmediğini belirtti.
Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) oy potansiyelinin Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum’un kaybetmesine neden olabileceğine de dikkat çeken Ağırdır, “YRP devam da dese, vazgeçtik de dese benim için sürpriz olmayacak. Ancak YRP adayında ısrar ederse Murat Kurum’un potansiyel oylarında kayda değer büyüklükte eksilme olacaktır” ifadelerini kullandı.
Bekir Ağırdır’ın Gazete Oksijen‘de yer alan yazısında öne çıkanlar şöyle:
“31 Ocak’ta “Muhalefetteki dağılmaya bakılınca İmamoğlu’nun iki ay önceki avantajının kaybolduğunu, yarışın başa baş başladığını söyleyebiliriz” demiştik. Geçen altı haftadan sonra araştırmalara yansıdığı kadarıyla İmamoğlu’nun 2.5 puan farkla önde olduğunu ama bu farkın henüz kesin bir kazanma ima etmediğini not etmeliyiz
ktidar blokunun Ak Parti ve MHP kanadı ortak aday olarak Murat Kurum’u sahneye sürerken henüz Yeniden Refah Partisi’ni ikna edebilmiş değiller. Henüz diyorum, çünkü Erdoğan’ın siyaset tarzını öğrendiysek, son güne kadar YRP’yi ikna etmenin yollarını aramaktan, son dakika vazgeçişi için çabalamaktan vazgeçmeyecektir. YRP kanadı bu basınca nasıl dayanır, kararı ya da kararlılığı ne olur kestirmek mümkün değil. Çünkü mayıs genel seçimleri öncesinde de bu sürecin nasıl gelgitlerle yaşandığını görmüştük. O nedenle YRP devam da dese, vazgeçtik de dese benim için sürpriz olmayacak.
YRP adayında ısrar ederse Murat Kurum’un potansiyel oylarında kayda değer büyüklükte eksilme olacaktır. YRP’nin fırsatı iktidarın ekonomi politikalarından dolayı afallamış ama negatif kimliklenme duygusu ağır bastığı için de özellikle sol söyleme mesafeli, CHP ve DEM karşıtlığı güçlü muhafazakâr seçmen için adres olabilme potansiyeli. Bu potansiyeli nedeniyle araştırma bulgularından bakıldığında, Ak Parti MHP toplam oyları ülke genelinde yüzde 40-42 bandına, İstanbul’da yüzde 38-40 bandına sıkışmışken YRP İstanbul’da yüzde 5-6 oy oranına ulaşabilir de. Bu da Murat Kurum potansiyel oylarından eksilme, muhalif blokta adaylar arası dağılımlar nedeniyle İmamoğlu maksimum potansiyeline ulaşamasa bile Kurum’un kaybetmesine neden olacak bir oy oranı anlamına gelir.
Genel seçimlerdeki kazanımlarından sonra moral üstünlüğü ele geçirmiş olsalar da önceki bazı seçim dönemlerinde gözlediğimiz Ak Parti örgütsel gücü de çok arzulu ve gayretli görünmüyor henüz.
Genel seçimlerde gördüğümüz iktidar bloku seçmeni sanki yerel seçime kayıtsız, oyunu değiştirip İmamoğlu’na vermiyor olsa da İmamoğlu’nun kazanmasından rahatsız olmayacakmış gibi bir sessizlik içinde. Kurum’un kampanyası, toplantıları, mitingleri daha önceki seçimlerde gördüğümüz kalabalık, dirilik ve heyecandan ırak bir görüntü veriyor.
Yayınlanan araştırmalardan bakınca Murat Kurum henüz iktidar bloku oy potansiyeline ulaşabilmiş değil.
İmamoğlu ise iddialı bir siyasetçi. Erdoğan’la mücadeleyi göze almış, bu mücadeleden kaçmayan ve hatta arzulayan bir profil sergiliyor. Kararlı duruşu ve siyasi vizyonuyla Kurum’dan daha çok Erdoğan’la ve iktidar blokuyla mücadele görüntüsü veriyor. Buna karşılık bu mücadeleyi seçmenin gözüne sokmadan İstanbul’u esas alan kampanya söylemi, sloganları, vaatleri önde. İstanbul’a dair ama bunların seçmen gözünde Türkiye’ye dönük olduğunun bilincinde bir ton tutmuş durumda.
Tüm kamuoyu belediye başkanlığı seçimine odaklanmış olsa da İstanbul Büyükşehir Meclisi kombinasyonu da önemli olacak. Şu andaki gibi iktidar bloku üyelerinin çoğunlukta olduğu bir meclis matematiğinde kazansa bile handikaplarının neler olduğunu İmamoğlu yaşadı. Bunun farkında olarak İstanbul’un her bir ilçesinde muhalif blok oylarını konsolide edebilmek gibi bir stratejisi olduğu anlaşılıyor. O nedenle ilçe adaylarıyla bütünleşik bir strateji ve kampanya yürütülmeye çalışıldığı gözleniyor.
Beklenenden daha organize bir kampanya ve çalışılmış bir siyasal strateji izliyor, bugüne kadar da oldukça özgüvenli biçimde kendi gündemini takip ediyor.
Öte yandan üç büyük handikabı var. Birincisi aday belirleme süreçlerinin yanlış yönetilmesi nedeniyle CHP örgütü ne kadar güçlü, bu güç yerel seçim sürecinde ne kadar arzulu ve gayretli olduğunu henüz bilmiyoruz, çünkü sahada henüz CHP örgütü yok gibi. CHP’nin gelenekselleşmiş iç gruplaşmaları, gerilimleri adaylık süreçlerinin yanlış yönetimi nedeniyle daha da kemikleşmiş durumda. Kurultay ile genel başkanını değiştirmiş olmak bile yeterince güçlü bir hikâye imkânı sunarken CHP bu fırsatı üç ayda tüketti. Buna karşılık 2019 seçimlerinde yaşanan benzer bir gerilim ve eksiklik nedeniyle örgütlenmiş gönüllüler ağının bu seçimde de sahada olduğu gözleniyor.
İkinci handikabı İyi Parti’nin, DEM’in, Zafer ve Saadet partilerinin kendileri açısından güçlü adaylar çıkarmış olmaları. Bu partilerin seçmenlerinin kendi partilerinin adayları ile İmamoğlu arasında bölüneceği anlaşılıyor. Bu da İmamoğlu’nun potansiyel oyu ya da İstanbul muhalif oyundan eksilme sonucu doğuracak.
Öte yandan muhalif seçmendeki umut yorgunluğunun seçim yaklaştıkça, Erdoğan sahneye çıktıkça bir miktar daha gerilemesi ve İmamoğlu’nun oy desteğinin artması beklenebilir.
İstanbul seçim sonuçlarını etkileyecek katılım oranından sonraki ikinci dinamik, İmamoğlu ve Kurum dışındaki adayların kendi blok içlerinden ne kadar oy alacakları olacak. Araştırmaların ulaşabildiğimiz detaylarına bakıldığında muhalefetteki adayların partilerinin oylarının ancak yarılarını alabildikleri, diğer yarılarının İmamoğlu’na dönük olduklarını da not edelim.
Şu ana dek yayınlanan anketlerde grafikte de gördüğünüz gibi İmamoğlu başından beri önde gidiyor. Yayınlanan 27 araştırmanın verdiği örüntüde şu noktalar öne çıkıyor.
‘İmamoğlu 2,5 puan farkıyla önde’
25 Ocak-17 Şubat arasında İmamoğlu ve Kurum arasındaki fark daralmış gibi görünse de 17 Şubat’tan bu yana yarış İmamoğlu’nun lehine dönmüş durumda.
Farklı araştırmalarda İmamoğlu-Kurum oy farkı 1.5 ile 5 puan arasında görünse de hesaplamalara göre fark 21 Şubat’tan bu yana İmamoğlu’nun lehine ortalama 2.5 puan gibi gözüküyor. Bu oran yaklaşık 250 bin İstanbullu seçmene tekabül ediyor. Başbaşa gerçekleşen, 15 bin oyla İmamoğlu’nun kazandığı 31 Mart 2019 seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında tüm kısıtlamalara karşın bugünkü puan farkı İmamoğlu’nun başarısıdır ama 23 gün sonrasını henüz garantileyen bir sonuç da değil kuşkusuz.
31 Ocak’ta bu sütunlardaki yazımızı bitirirken gözlemimiz, “Muhalefetteki dağılmaya ve yıkıcı karşılıklı söylemlere bakılınca İmamoğlu’nun iki ay önceki kağıt üzerindeki avantajının kaybolduğunu ve İmamoğlu-Kurum yarışının başa baş bir noktadan başladığını söyleyebiliriz” demiştik. Geçen altı haftadan sonra araştırmalara yansıdığı kadarıyla İmamoğlu’nun 2.5 puan farkla önde olduğunu ama bu farkın henüz kesin bir kazanma ima etmediğini de not etmeliyiz.”