İmamoğlu, Murat Kurum’u Ti’ye Aldı: Matematik Şaşırtmıyor, Murat Kurum Şaşırtıyor

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yerel seçimlerde rakibi olan Murat Kurum’u ti’ye alarak, “Sayın Kurum bir programda, Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığından toplam metroyu düşerek bizim 65 km metro yaptığımızı tescilledi. Yani problem şurada; Matematik, Murat Kurum… İkisinin arasında fark var. Matematik şaşırtmıyor, Murat Kurum şaşırtıyor” dedi.

İmamoğlu, Erdoğan’ın enflasyon sözlerin ilişkin ise, “Enflasyonu artık ağzıma almıyorum. Bugün sayın Cumhurbaşkanı sanki enflasyonun sorumlusu benmişim gibi konuşuyor. Kime şikayet ediyorsa garip bir durum yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin başkan adayı Ekrem İmamoğlu, SözcüTV yayınına katılarak Uğur Dündar’a belediyedeki çalışmalarını, seçim sürecini anlattı, AK Parti adayı Murat Kurum ve iktidar yetkililerinin iddialarına yanıt verdi.

Kentsel dönüşümden metro inşaatlarına hakkındaki soruşturmalardan sayısı artan Sayıştay denetlemelerine kadar bir çok konuyu değerlendiren İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Biz geldiğimizde kentsel dönüşümü unutmuş bir ekip vardı, öyle bir dünyası yoktu. KİPTAŞ lüks konut yapıyordu. TOKİ zaten lüks konuttan başka bir şey yapmıyordu. ‘Kentsel dönüşümü biz çözeriz…’ Devlet sendeydi, Bakanlık sendeydi, İBB sendeydi, ilçe belediyelerinin neredeyse 30’u sendeydi, peki ne yaptın… Ama siz kentsel dönüşüm diye Fikirtepe’yi yarattınız.

Yüzde 0 olan metro hattı vardı. (Mahmutbey-Esenyurt) Şu anda yüzde 40’lara geldi… Şapkadan tavşan çıkararak bir kısım projeleri yürüttük…. Sadece geçtiğimiz hafta açtığımız metrolar 18 km. Yahu bununla birlikte 65 km… Biz aslında 65 km değil, 81 km yaptık. Hani diyor ya Sayın Erdoğan “Bütün metroları biz yaptık.” Yahu bu metrolar size kalsaydı bu şehir şu anda metro mezarlığı olurdu.

“Matematik şaşırtmıyor, Murat Kurum şaşırtıyor”

Sayın Kurum bir programda, Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığından toplam metroyu düşerek bizim 65 km metro yaptığımızı tescilledi. Yani problem şurada; Matematik, Murat Kurum… İkisinin arasında fark var. Matematik şaşırtmıyor, Murat Kurum şaşırtıyor.

Sonuçta biz bir kamu kurumuyuz tabii ki denetlenmeliyiz. Ama denetlenmelerin gerekçeleri olmalı. Ben bunların hepsi gerekçesiz demiyorum ama bazen bakan bir açıklama yapıyor ertesi gün bir bakıyorsunuz müfettişler geliyor. Ya da Cumhurbaşkanı bir açıklama yapıyor hadi bakalım bir ekip daha geliyor.

Burada rutin denetimler vardır o rutin denetimleri ki bize de gelen, bizden önceki rutin denetimler… Onları çıkardığınızda aslında bizden önceki dönem yok denecek kadar az. Kaldı ki iştiraklere yıllar yılı Sayıştay hiç gelmemiştir. Biz dönemimizde Sayıştay denetimi tabiri caizse bir hücum yaptı iştiraklerimize.

Günün sonunda ben şunu gönül rahatlığıyla söylüyorum; seçime 5 gün kala bu 5 yılın ortaya çıkardığı sonuç şu; ortada hiçbir şey yok, hiçbir şey bulamamışlar…. 5 yılın sonunda ben bahtiyarım. Kimse Ekrem İmamoğlu soruşturamadık diyemez. Vallahi Cumhuriyet tarihinin en büyük soruşturmasını geçirdik.

Paravan şirket dedikleri İmamoğlu İnşaat. Bu şirket neredeyse 3 nesildir ticaretle uğraşan bir aile şirketi. Bu şirketin tarihinde de güzel anektodlar var. Trabzon’da başlayan İstanbul Beylikdüzü’nde devam eden, vergi rekortmenliği sıralamalarına girmiş bir kuruluş.

Ben neredeyse 35 yıllık BAĞ-KUR’luyum. Binlerce kişi istihdam etmiş bir şirket. İmamoğlu İnşaat ticaret yapar. Kamu ile işi olmaz, usulsüz işi olmaz. Ben kişisel mal varlığımın dışında gerek olmadan eşimin de mal varlığını açıkladım. Aynı zamanda şirkette hissesi olan bir insanım. Bu daha önceki beyanlarımda da var. Bizim gizlimiz saklımız yok.

İstanbul’da yönettiğimiz 5 yıllık bütçenin, vatandaşımız tarafından iyi anlaşılması için bizim de dersimize çalışması lazım ve bunu bizim vatandaşımıza tabiri caizse her sayfasını anlatmamız gerekiyor…. Niye derseniz; aslında çok net kıyaslanabilir hatta kıyaslamada bir kısım parametreler üzerinden bizim dönemimizin maliyet açısından olsun gelir açısından olsun bir kıs dezavantajını da olmasını hesaba katarsak muazzam bir dönem yaşattık.

Ben iddiayla söylüyorum. İstanbul her anlamda yatırıma muhtaç bir şehir. Milyarlarca lira yatırım yaptık… Ben 6 yaşından beri çalışıyorum. Emeği öğrendim dolayısıyla ben işimi yaşıyorum. Para kazanmayı, borç ödemeyi bilen bir insanım. Öyle havaya imzalar atıp oraya kule izni ver buraya şu izni ver değil. Taşının toprağının ne olduğunu bilen oradan bereketin nasıl çıktığını bilen bir insanım.

Dersime çok iyi çalışırım her işin uzmanı değilim. Yüzlerce uzman çalıştırıyorum ve ben işimin sahibiyim. Bu bakımdan bizden önceki 5 yıl ve bizim dönemdeki 5 yıl arasında döviz bazında en az yüzde 35-40 emtia farkı var.

Enflasyonu artık ağzıma almıyorum. Bugün sayın Cumhurbaşkanı sanki enflasyonun sorumlusu benmişim gibi; ‘işte biliyorsunuz bazı ücretlerde artış yapıyoruz ama cebinize girene kadar enflasyondan dolayı değer kaybediyor’ dedi. Kime şikayet ediyorsa garip bir durum yaşıyoruz… Enflasyon konusunda öyle bir berbat 6-7 yıl yaşattılar ki bize hani gözünden ışık fırlayacak bakandan tutun bu yaz uçacak Türkiye diyen bakanlara varıncaya kadar…

“Meclis çoğunluğunu alacağız”

Biz meclis çoğunluğunu alacağız. 14 ilçemizde sorun yaşamıyoruz. Artı 14 ilçede çok iddialıyız. Daha ötesini konuşursam nazar… Nazara inanıyorum birazcık. Nazar değer diye burada susmak istiyorum. Beni zorlasanız da ne bir ilçenin ismini veririm… Çünkü bütün ilçe adaylarımız iddialı çalışıyor.

Benim kalbim 39 ilçenin 39’unun da bize bir madalyası vereceğini hissediyorum. Sultanbeyli’de de Pendik’te de verecek. Nasıl verecek bilmiyorum. Bu şu demek değil, 39’un 39’unu da kazanırız diye bir iddiadan bahsetmiyorum. Bir şekilde bizi ödüllendirecekler. Çünkü ben Bağcılar’daki çocuk ile Beşiktaş’takini eşitlemek için kendimi paraladım. Ya da Arnavutköy’deki bir anneyi, bir başka ilimizle eşitleyelim diye kendimi paraladım.

Sırası gelmişken; 39 ilçe de de eşit hizmeti gösteren, hiçbir belediyeyi partisinden dolayı ayırt etmeyen, eşitlikçi, ahlaklı bir dönemi vadettik. O bakımdan kusura bakmasınlar ama kurduğumuz bu güçlü ittifak bozulmadan devam etmeli. “Ben bağımsız aday çıktım.” Kusura bakmayın kardeşim, ben kabul etmiyorum. Hiçbir egonu kabul etmiyorum. Hiçbir gerekçeni kabul etmiyorum. Bunun adı Sarıyer’dir, bir başka yerdir kabul etmiyorum.

Paylaşın

İmamoğlu: İstanbul’da Halkın İttifakı Kazanacak

Şile’de halka seslenen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bunlar isterse Ankara’dan 17 değil 27 bakanla gelsin. Bir de yetmedi aday var. Yetmedi üstüne seçilmiş herkesin cumhurbaşkanı olması gereken Cumhurbaşkanı var. Hoş geldi sefa geldi. Ne yapacağız? Güzel bir misafirperverlik yapacağız. Ne zaman? 31 Mart’ta. Nasıl? Oy farkı büyüyecek, oy farkı büyüyecek” dedi.

Alandakilere “23 Haziran misafirperverliğinizi hatırlıyor musunuz?” diye seslenen Ekrem İmamoğlu, “Yetmez onlara bu sefer. Daha fazlasını istiyorlar. Millet kazanacak millet. İstanbul’da halkın ittifakı kazanacak” diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin başkan adayı Ekrem İmamoğlu, Şile Kent Meydanı’nda halk buluşması gerçekleştirdi. Sağanak yağıştan korunmak için yağmurluk giyerek konuşan İmamoğlu, vatandaşlara, “Siz ıslanırsanız ben ıslanırım, siz ıslanmazsanız ben ıslanmam. Varsayalım ıslanmıyoruz. Varsayalım hava çok güneşli bugün. Ancak barajlar su dolacak, topraklardan bereket fışkıracak” sözleriyle seslendi.

“Özgür Başkanıma teşekkür ederiz. Konuşmasını kısa tuttu. Ben, sadece kısa bir konuşmayla bir saat kadar sizi burada tutacağım” esprisiyle konuşmasına devam eden İmamoğlu, şunları söyledi:

“Şile’de biz, Özgür Kabadayı’yla, bu sene 5 yıllık dönemin başlangıcında, Şile’nin bambaşka bir güzelliğe, bambaşka bir çağdaşlığa, bambaşka bir insancıllığa; partizanlığın olmadığı, köylerini tek tek düşünen, her köyüne hizmet üreten, insanını mutlu eden, köylünün tarım desteğini önde tutan, altyapısını güçlendiren çok özel bir 5 yılı hazırladık. Sizler Özgür Kabadayı’nın yanında olmaya hazır mısınız?

Bu dönem bizim için birkaç şey çok önemli. İnsana saygı, şehre özen, doğaya özen, toprağa özen… Bakın; bunların anlayışı ne biliyor musunuz? Ankara’daki ‘sus’ derse, hepsi susar. Ankara’daki ‘konuş’ derse, hepsi konuşur. ‘Yürü’ derse yürür, ‘Sekiz adım at’ derse, sekiz adım atar; dokuzu atamaz. Ama bizim belediye başkanlarımız nasıl yapar biliyor musunuz? Millet ne derse, onu yapar. Milletine tabii.”

Şile özelinde yaptıkları alt ve üstyapı çalışmalarından örnekler veren İmamoğlu, özetle şöyle konuştu: “İsterse Ankara’dan 17 değil, 27 bakanla gelsin. Bir de yetmedi, aday var. Yetmedi, üstüne seçilmiş, herkesin cumhurbaşkanı olması gereken Cumhurbaşkanı var. E hoş geldi, sefa geldi. Ne yapacağız? Güzel bir misafirperverlik yapacağız. Ne zaman? 31 Mart’ta. Nasıl? Oy farkı büyüyecek, oy farkı büyüyecek. 23 Haziran misafirperverliğinizi hatırlıyorsunuz değil mi? Yetmez onlara bu sefer. Yeter mi? Yetmez. Daha fazlasını istiyorlar. Yapacağız mı? Bir avuç insan kaybedecek mi? Millet kazanacak, millet.

İstanbul’da, halkın ittifakı kazanacak. Şile’de, Şile ittifakı kazanacak. İstanbul’da, milletin ittifakı kazanacak. İstanbul’da memur kazanacak, işçi kazanacak, emekçi kazanacak, öğrenci kazanacak, işsiz kazanacak, emekli kazanacak. Çünkü onların görmediklerini, biz görüyoruz. Onların duymadıklarını, biz duyuyoruz. Biz halkçıyız halkçı. Halkçı belediyeciyiz biz. İsrafçılar kaybedecek. Rantçılar kaybedecek. Halkçılar kazanacak. Bereket kazanacak, bereket.”

“Yahu, yağmayan yağmuru bile -hatırlayın- bize mal etmeye kalktılar. Doğru mu? Vallahi ben Yaradan’a hep dua ediyorum: Allah’ım, bizi güzel günlere kavuştur. Bizi, bu güzel Ramazan ayında ettiğimiz dualarda, -hiçbir insanımızı dışarı koymuyoruz- o güzel insanların arzu ettiği bir şehri var etmemiz için, bize yardımcı ol.

Bu şehirde hiçbir çocuk açta, açıkta kalmasın. Bu şehirde hiçbir genç, umutsuz kalmasın. Bu şehirde her emeklimiz abimiz, ablamız onuruyla yaşasın. Bu şehirde kadınlar özgür, işini kuran, işini yapan, her haliyle bu toplumun gururu olsunlar. Emekçi hakkını alsın. İşveren hakkını kazansın. Biz, bunlara dua ediyoruz. Onlar ne istiyorlar biliyor musunuz? ‘Bir kişiyi mutlu edelim yeter.’ Ankara. ‘Ankara’ diyorum. Bir kişi. Biz de diyoruz ki; bana oy versin, vermesin; milletim mutlu olsun yeter.”

“Bunların miadı doldu. Sıra nerede? Sıra İstanbul ittifakında. Sıra, artık bizim o büyük güçlü ittifakımızda. 5 yıldır halkçı belediyenin tadını aldık mı? Daha iyisini yapacağız mı? Bursları arttıracağız mı? Kent Lokantalarını arttıracağız mı? Yurtları arttıracağız mı? Kadınlara, 0-4 yaş arası bebeleriyle dolaşmak için daha çok kart vereceğiz mi? Anne doğum desteği vereceğiz mi? Evlilik desteği vereceğiz mi?

Bütün bunları biliyorsunuz. Şimdi emeklilerimize de desteği arttıracağız. Emeklerimizin bu zor anında, onların yanında olacağız. Dar gelirlimizin daha çok desteğini arttıracağız. ‘Mazot desteği için teşekkürler’ diyor. Evet, çiftçimize mazot desteğini de arttıracağız. Fide desteğini de arttıracağız. Çiftçimize verdiğimiz desteği, iki katına çıkaracağız bu dönem, Niçin biliyor musunuz? Hatırlayın; ne demişti? ‘Kimin parasını kime veriyorsun?’ Dedi mi? Ben ne dedim? ‘Milletin parasını millete veriyorum.’ Vermeye devam edeceğiz.”

“Kazanmaya hazır mıyız?”

“Biz, Özgür Başkanımla iyi bir ikili, iyi bir yol arkadaşı, Şile’nin iyi bir komşusu, iyi bir köylüsü, iyi bir mahallelisi, iyi bir kardeş, iyi bir ağabey, iyi bir evlat olmaya söz verdik. İkimiz, sizin huzurunuzda söz veriyoruz. Biz; ahlaklı, kurallara uygun, kanuna uygun, oy veren, vermeyen herkese sevgiyle, saygıyla, hürmetle bakan, milletini anlayan bir belediye başkanı olmaya, ikimiz, milletimizin huzurunda, Yaradan’ın şahitliğinde ant içiyoruz.

31 Mart’a kadar, gece-gündüz çalışmaya, 31 Mart’a kadar güler yüzle, bütün komşularınızdan oy istemeye hazır mıyız? 31 Mart günü, sandıklara coşa coşa gitmeye, koşa koşa gitmeye hazır mıyız? ‘Sandığa gitmiyorum, başım ağrıyor, çok yorgunum’ diyenlerin sırtını sıvazlayıp, elinden, kolundan tutup, onlara destek olup gelmeyeni sandığa götürmeye hazır mıyız? Sandıkta görev almaya, bir kişi daha fazla olmaya hazır mıyız? Kazanmaya hazır mıyız? O zaman onlar tam gaz geri, biz tam yol ileri, tam yol ileri. Her şey çok güzel olacak.”

Paylaşın

Erdoğan, İmamoğlu’nu Hedef Aldı: Utanmadan Metro Yaptım Diyor

İstanbul’da halka seslenen Erdoğan, “CHP demek, çöp çukur çamur. Bu Ekrem denilen arkadaş burada göreve başladıktan sonra ne değişti? Yine çöp, çukur. Yarı zamanlı mesai. Şimdi de bakıyorsunuz israftan bahsediyor ya israf sende, sen israf olarak her şeyi zaten yaptın. Nerede akıllı belediyecilik? Akılsız belediyecilik! Şu İstanbul’da neler çekmedik ya! Sıkılmadan, utanmadan metro yaptım diyor. İstanbul’daki mevcut metroların tamamı bize aittir bize!” dedi.

Erdoğan, konuşmasının devamında, Balya balya bavul bavul paralar bir yerlerden geliyor bir yerlere gidiyor. Kimse bu görüntülerin makul tutarlı izahını yapamadı. Partiye bina alınmasından vergi kaçırmaya pek çok şey söylendi. Hala vicdanı tatmin eden bir açıklama duyamadık. İş dalbudak salıyor. Tüm bu rezilliklerle siyaset kirlendi. Namuslarına emanet ettikleri oyları kirlettiler” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimler kapsamında partisinin İstanbul’da düzenlediği mitingde konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bu şehri CHP zulmünden 31 Mart’ta kurtarmamız gerekiyor. Bu İstanbul ki şairlerin bir taşına dünyaları değişmediği şehirdir. Bugün burada 31 Mart’ta şehrine sahip çıkmaya hazırlanan İstanbullu kardeşlerimi görüyorum. İstanbul iki kıtanın iki denizin iki cihanın şehri İstanbul. Senin için ne söylesek ne desek eksik kalır. Biz de sana hizmete talibiz. İnşallah sizlerle birlikte 31 Mart’ı milli irade bayramı haline getireceğiz. Büyükşehirleriyle, ilçeleriyle İstanbul’un belediyecilik hizmetlerinde yeni bir dönemin kapılarını beraberce açacağız. Murat Kurum’la İstanbul’da yeni bir dönemi başlatacağız. Bunun için bir hafta çok çalışacağız.

Akıllı belediyecilik diyor ama akılsız belediyecilik yapıyorlar. Haliç neydi rezillik. Burayı çamur deryasından kurtardık. Şimdi orada oyun parkları var. Haliç’te balık tutuluyor, yüzülüyor. Bu durup dururken olmadı kardeşinizle oldu. Oradan beni başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiniz. Yeni dönemin kapısını açacağız. Buraya ancak hizmet ederek layık olabilirsiniz. Kendini İstanbul’un sahibi zanneden, ne bu şehri ne bu şehrin insanlarını hiç anlamamış demektir.

Sıkılmadan utanmadan metro yaptım diyor. İstanbul’daki mevcut metroların tamamı bize aittir. İstanbul, son 5 senedir yeniden 1989-1994 dönemine dönme emareleri göstermeye başladı. Eser ve hizmet namına zaten ortada elle tutulur hiçbir eser yok. Bu şehir 30 yıl geriye gitti. İstanbul’un temel sorunu imkan ve kaynak kıtlığı değil, vizyon ve beceri eksikliğidir. Mevcut başkan ‘engelleniyoruz’ yalanına sarılıyor. Son 5 yılda 5 katına çıkartılan belediye borçlarıyla, gelen kaynak şahsi ihtiraslara hizmet ederse oradan hizmet çıkmaz. Yarısı kayakta, yarısı tatilde, yarısı seçim kampanyalarında genel başkanını devirmek için geçen bir dönemden geriye elbette bir şey kalmadı, kalmıyor.

“Yeniden İstanbul diyerek yolumuza devam edeceğiz”

Balya balya, bavul bavul paralar bir yerlerden geliyor. Bir yerlere gidiyor. Ama hala tatmin eden bir açıklama duymadık. Bunlarla siyaset kirlendi. Bunlar namuslarına emanet oyları kirlettiler. Bakınız, bugün İstanbul bir yol ayrımında bulunuyor. Bir tarafta sadece ben diyenler var, diğer tarafta sadece İstanbul diyenler var. Bir taraftan yaklaşan deprem tehlikesini umursamayanlar var, diğer tarafta İstanbul’u depreme hazırlamak için projesi olanlar var. Yeniden İstanbul diyerek yolumuza devam edeceğiz.

Milletimize kulak veriyor sizden gelen geri dönüşlere göre kendimizi sürekli yeniliyor, ufkumuzu genişletiyoruz. Her seçim öncesinde insanımızı korkutmak için bizimle ilgili ortaya yalan ve iftira attılar ama bir kez olsun haklı çıkmadılar.

Şu anda karşımda 650 bin kişi var. Biz bu meydanda 1,5 milyona alıştık. Geçtiğimiz 21 yılda İstanbul’a 1 trilyon 650 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Sağlıkta, 18 bin 417 yatak kapasiteli hastaneleriyle birlikte 178 adet sağlık tesisini şehrimize ve dünyaya kazandırdık. Şehircilikte, TOKİ vasıtasıyla 228 bin konutu tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik, 23 bin 866 konutun yapımına devam ediyoruz. Amacımız İstanbul için hazırladığımız bin 100 km’lik raylı sistem tamamını hayata geçirmek. Metro için bir çivi dahi çakmayanlar inşaat safhasında devraldıkları hatların çoğunu da hala bitiremediler.”

Paylaşın

Cumhurbaşkanı Aday Olacak Mı? İmamoğlu Açıkladı

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday mısınız?” sorusuna, “Benim İstanbul’a dair öyle güçlü öyle büyük hayallerim var ki onları gerçekleştirme rüyasından başka rüya görmüyorum. Planlama önemlidir ama planı yapan sadece insanlar değildir. Hayatın da kendi planları vardır. 4 yıl sonraki bir olay için bugünden yorum yapmak bana anlamlı gelmez” diye yanıt verdi.

Bir kez daha adaylığını koyarak yarışa katılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, vatandaşa “Riski görmeniz gerek. İstanbul kaybedilirse bu tüm Türkiye’nin direncinin çökmesi anlamına gelecek” diye seslendi. İmamoğlu, “Bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday mısınız?” sorusuna da yanıt verdi.

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’e konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, İstanbul’daki seçim sürecine dikkati çektiği açıklamasında, bakanların ilçelerde gerçekleştirdiği mitinglere işaret ederek, “Cumhurbaşkanı yardımcısı İstanbul’da propaganda yapıyor. Seçimin son 2-3 günü de cumhurbaşkanı gelir” dedi.

İmamoğlu, “İstanbul seçiminin sonucu Türkiye’nin siyasi geleceğini nasıl etkileyeceğine” ilişkin öngörülerini şöyle aktardı: “Bu seçimlerde, ışıl ışıl, güler yüzlü, akılcı bir İstanbul, ne yaptığını bilen, halkına yalan söylemeyen, bir avuç insanı değil, 16 milyonu gözeten bir yönetim için oy kullanacağız. İşte bu İstanbul ittifakının gerçekleşmesi için çok önemli bir aşama. Ama İstanbul ittifakının asıl kendini göstereceği dönem seçimden sonra olacak.

Seçimden sonra bu meydan büyümeye devam edecek. Mutlu, eşit, müreffeh Türkiye için İstanbul ittifakı ulusal bir ittifaka dönüşecek. Türkiye’nin geleceğini hepimiz beraberce oluşturacağız. İstanbul ittifakı geleceğimizi beraberce oluşturmanın, hayallerimizi gerçekleştirmenin ittifakıdır. Büyük hayallerimiz var. Kalkınmış, mutlu, eşit bir İstanbul ve Türkiye. Doğası mis gibi kokan, sokakları tertemiz, insanları güler yüzlü, neşeli…”

En büyük hedeflerinin belediye meclisinde çoğunluğu sağlamak olduğunu söyleyen İmamoğlu, şunları kaydetti: “Biliyorsunuz yüzde 10 barajını aşamayan partilerin adayları meclis üyesi olamıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluğu sağlamamız için hem ilçe belediye sayımızı artırmamız hem de CHP’nin İstanbul genelinde alacağı oyun artması gerekiyor. İstanbul ittifakı dediğimiz kavram, meclis çoğunluğunu sağlamayı başarırsa, bu taçlanmış bir başarı olacak. Ben bunu yapacağımıza yürekten inanıyorum.”

Bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacak mı?

İmamoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “son seçimim” ifadesi için de “doğru demiş” dedi. İmamoğlu, “Bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday mısınız?” sorusuna, “Benim İstanbul’a dair öyle güçlü öyle büyük hayallerim var ki onları gerçekleştirme rüyasından başka rüya görmüyorum. Planlama önemlidir ama planı yapan sadece insanlar değildir. Hayatın da kendi planları vardır. 4 yıl sonraki bir olay için bugünden yorum yapmak bana anlamlı gelmez” diye yanıt verdi.

Paylaşın

Erdoğan’dan ‘İstanbul’ Mesajı: 5 Yıl Daha Bekleyemeyiz

İstanbul’daki Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen iftar programında konuşan Erdoğan, “Ankara’da, hamdolsun bugün, Murat kardeşimin görevi zamanında yaptığı millet bahçesinde mitingimizi yaptık. Katılım 200 bin civarındaydı. Yarın da inşallah inanıyorum ki, 1,5 milyonu yakalayacak bir mitingi İstanbul’umuzda yapacağız. Zira İstanbul aç. İstanbul, şu anda hizmete aç. Bunu yakalamak için evet, 5 yılı kaybettik ama biz bir 5 yıl daha bekleyemeyiz” dedi.

Haber Merkezi / İstanbul’da belediye başkanlığına geldiği dönemi hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kardeşiniz İstanbul’da görevi kimden almıştı? CHP’den almıştı. O zaman İstanbul, çöp, çukur, çamurdu. İşte, şu anda çatısı altında bulunduğumuz Haliç Kongre Merkezi, hemen sırtımı dönük olduğum yer, malum mezbahanelerin olduğu yerdi. Buralarda işkembeciler vardı. İstanbul’u iyi bilenler buralarda nelerin olduğunu da gayet iyi bilirdi” ifadesini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen iftar programında konuştu.

Konuşmasının büyük bir bölümünü ekonomideki gelişmelere ve İstanbul’a ayıran Erdoğan, Türkiye’nin bulunduğu bölgede patlak veren her krizin, ekonomi başta olmak üzere her alanda güçlü olmaları gerektiğine işaret ettiğini vurgulayarak, “Bu topraklardaki 1000 yıllık mevcudiyetimiz boyunca ne zaman güçlü olduysak, kendi insanımızın yanı sıra mazlum ve mağdurlara da cesaret aşıladık, güven verdik, huzurun ve barışın teminatı olduk. Ne zaman ülke ve millet olarak zayıf düşüp kan kaybettiysek, işte o zaman kendi vatanımızda bile beka tehdidiyle karşı karşıya kaldık” diye konuştu.

Yakın tarihlerinde özellikle yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal krizleri çok iyi hatırladıklarını anlatan Erdoğan, darbeden sosyal kaosa, terörden siyasi istikrarsızlıklara kadar başlarına gelen her hadisenin Türkiye’ye ağır faturaları olduğunu, aynı dönemde ve benzer şartlarda yarışa başladıkları ülkeler kısa sürede ciddi mesafeler alırken, geriye düştüklerini, enerji ve vakit kaybı yaşadıklarını kaydetti.

Erdoğan, Türkiye’nin uzun yıllar boyunca bu kriz sarmalından çıkamadığına işaret ederek, “Hükûmetlerin ortalama ömrünün 1,5 yılı bile bulmadığı bir tablodan zaten başka bir sonuç beklenemezdi. Türkiye’yi içine düştüğü istikrarsızlık ve kriz girdabından biz kurtardık. Siyasi istikrar ve güven ortamının tahkimiyle birlikte ülkemiz kalkınma yolculuğunda önemli bir avantaj elde etti. Son 21 yıldır bu avantajın yansımalarını ekonomi ve sağlık başta olmak üzere her alanda görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Zaman zaman kasislerle karşılaşsalar da hedeflerine doğru sabırla ama emin adımlarla ilerlediklerine vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çevremizde yaşanan onca sıkıntıya, gerilime, çatışmaya, hatta 2 yıldan fazladır süren savaşa rağmen hamdolsun rotamızdan sapmadık. Bizim için oldukça zorlu geçen 2023 yılına dair açıklanan her veri, doğru yolda olduğumuzu ispat ediyor.

Sadece deprem sebebiyle 104 milyar dolarlık ilave yükle karşılaşmış olsak da yüzde 4,5 gibi çok iyi bir oranla ekonomimiz büyümesini sürdürdü. Millî gelirimiz ilk kez 1,1 trilyon doların üzerine çıktı. Aynı şekilde, kişi başına millî gelirimiz ilk kez 13 bin doları aştı. Bunu ekonomiyi konuşanlar, anlatanlar, ‘Kişi başına millî gelir 13 bin doları yakaladı.’ diye hiçbir zaman söylemiyorlar. İşsizlik oranı yüzde 9,4 ile son 10 yılın en düşük seviyesini gördü.”

Erdoğan, ihracatta yakaladıkları ivmenin artarak devam ettiğine dikkati çekerek, şu bilgileri paylaştı: “Şubat ayında 21,1 milyar dolarla en yüksek ihracat rakamına ulaştık. Turizmde geçen seneyi 57 milyon turist ve 54,5 milyar dolar gelirle kapadık. Türkiye’nin sağlık turizminden aldığı pay da günden güne artıyor. Geçen sene bu kapsamda hastanelerimize 1,2 milyon başvuru yapıldı. Bunları niye konuşmuyoruz? Yapımı süren şehir hastanelerimizin de devreye girmesiyle bu sayının daha da yükseleceği kanaatindeyiz. Bu sene mal ve hizmet ihracatında hedefimiz 375 milyar dolar, turizmde hedefimiz ise 60 milyar dolardır. İş dünyamızın çabalarıyla daha öncekiler gibi bu hedeflerimize de ulaşacağımızdan şüphe duymuyorum.”

Erdoğan, tüm dünya gibi kendilerinin de en büyük sıkıntı kaynaklarının enflasyon olduğunu, enflasyona ilave olarak bir de tamahkârlıkla mücadele ettiklerini söyledi. Hiçbir ekonomik temeli olmayan saiklerle milletin aşına, ekmeğine kan doğramaya çalışan fırsatçılara göz açtırmamakta kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, ilgili bakanlıklar vasıtasıyla bu tür gayriahlaki yollara tevessül edenleri takip ettiklerini aktardı.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Hem aldığımız tedbirlerin hem de uyguladığımız ekonomi programının etkisiyle yılın ikinci yarısında enflasyonda hızlı bir düşüşe şahit olacağız. Enflasyonun düşüşe geçmesiyle birlikte inşallah sağlık çalışanlarımızdan emeklilerimize, işçilerimizden çiftçilerimize kadar toplumumuzun tüm kesimlerinin refahı da artacaktır. Son günlerde tekrar arzı endam eden felaket tellallarının hevesleri yine kursaklarında kalacaktır. Hatırlarsanız 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de milleti panikletmek için her yolu denediler ama muvaffak olamadılar.

Biz ekonomi programımıza ve ekibimize güveniyoruz. Bu konudaki sağlam duruşumuzu açıkça ortaya koyduk. Hiçbir karşılığı olmayan afaki vaatlerin havada uçuştuğu bir dönemde seçim ekonomisi uygulamadık. Popülizme asla tevessül etmedik. Eleştirileri göğüsleme pahasına ülkemize ve milletimize ileride çok ağır bedeller ödetecek yollara girmiyoruz. Şunu çok iyi bilmenizi isterim, biz sadece günü kurtarmanın değil, Türkiye ve Türk ekonomisi için en doğrusunu, en hayırlısını yapmanın çabasındayız. Karşımızdakilerin böyle bir dertlerinin olmadığını en iyi sizler biliyorsunuz. İnşallah bundan sonra da yolumuza bu şekilde devam edeceğiz.”

“5 yılı kaybettik ama biz bir 5 yıl daha bekleyemeyiz”

Erdoğan, programa Ankara’dan geldiğini belirterek, “Ankara’da, hamdolsun bugün, Murat kardeşimin görevi zamanında yaptığı millet bahçesinde mitingimizi yaptık. Katılım 200 bin civarındaydı. Yarın da inşallah inanıyorum ki, 1,5 milyonu yakalayacak bir mitingi İstanbul’umuzda yapacağız. Zira İstanbul aç. İstanbul, şu anda hizmete aç. Bunu yakalamak için evet, 5 yılı kaybettik ama biz bir 5 yıl daha bekleyemeyiz” dedi.

İstanbul’da belediye başkanlığına geldiği dönemi hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kardeşiniz İstanbul’da görevi kimden almıştı? CHP’den almıştı. O zaman İstanbul, çöp, çukur, çamurdu. İşte, şu anda çatısı altında bulunduğumuz Haliç Kongre Merkezi, hemen sırtımı dönük olduğum yer, malum mezbahanelerin olduğu yerdi. Buralarda işkembeciler vardı. İstanbul’u iyi bilenler buralarda nelerin olduğunu da gayet iyi bilirdi” ifadesini kullandı.

Erdoğan, Haliç’in o dönemde kokudan geçilmediğini anımsatarak şöyle devam etti: “Ben Kasımpaşa’da doğmuş, Kasımpaşa’da büyümüş bir İstanbul çocuğu olarak aslen ne kadar Rizeli olsam da buraların durumunu çok çok iyi bilirdim. Ve Haliç doluydu, pislikten geçilmiyordu. Ama biz Haliç’i bu şekilde aldık, önce temizledik. Buradan çıkardığımız bütün pislikleri 9,5 kilometre ötede Alibeyköy’deki bir taş ocağına, pompaj kabiliyetiyle aktardık. Ama bunu bugünün gençleri bilmez. Sizler büyük ihtimalle bilirsiniz. Ve o yaklaşık 600 bin metrekarelik bir taş ocağını biz güllük gülistanlık hâle getirdik. Şimdi orada çocuklar için oyun parklarının olduğu bir yer var. Oradan çıkan, bütün o temizlenmiş olan suyu tekrar pompajla Haliç’e aktardık.”

Şu anda Haliç kokmuyorsa, bunun sayelerinde olduğuna işaret eden Erdoğan, “Ama hemen şurada, birkaç kilometre ötede şu andaki mevcut başkan temelsiz temel atma törenine gitti. Çünkü bunlar bu işlerden anlamaz. Değerli kardeşlerim, bunlara bir sorun, soruşturun. ‘Yahu geldin gidiyorsun acaba kaç tane metro yaptın? Kaç tane İstanbul’a hizmetkâr olacak adım attın?’ Hiçbir şey yok. Sancaktepe’de metronun açılmış olan kuyusunu doldurdun. Yapmazlar, yapamazlar. Bunların geçmişinden bugüne attıkları bu tür adımlar yok. Hiçbir zaman da olmayacak. Çünkü bunlarda böyle bir aşk yok, heyecan yok, coşku yok. Bizde ise yatırım, istihdam, üretim, cari fazla yolu ile ülkeyi kalkındırmak var” diye konuştu.

Erdoğan, İstanbul’a âşık olduklarını vurgulayarak, “İşte şimdi de Cumhurbaşkanınız olarak şahsım, kabinem ve yerel yönetimlerden gelecek olan arkadaşlarımla başta İstanbul olmak üzere Ankara, Allah’ın izniyle İzmir’i de, biz İzmirli kardeşlerimden istedik. Buraları da bu heyete katmak suretiyle Türkiye’ye yeni bir heyecan getirmek istiyoruz. Ve bunu başaracağız. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum” dedi.

Ülkenin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine, istihdamına yaptıkları katkılar için tüm iş insanlarına şükranlarını sunan Erdoğan, insanlara kaliteli sağlık hizmeti sunmak için fedakarca çalışan tüm sağlık personeline teşekkür etti. Erdoğan, Türkiye Yüzyılı’nın inşasına çok güçlü destek beklediğini belirterek, “Bunun yolu da İstanbul’un 5 yıllık fetret devrine son vermekten geçiyor. İstanbul’u Murad’ına kavuşturarak, Türk ekonomisinin lokomotifi olan bu şehri belediyecilik hizmetlerinde de tekrar zirveye taşıyacağız” şeklinde konuştu.

Paylaşın

“Seçim Erdoğan İle İmamoğlu Arasında”

CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, yerel seçimlerde Kürt seçmenin tavrının ne olacağına ilişkin yaptığı değerlendirmede, ”Recep Tayyip Erdoğan ve Ekrem İmamoğlu’nun arasında gerçekleştiğini göz ardı etmemek gerektiğini hatırlatmak isterim. Bir nevi içinde bulunduğumuz koşulların devamına icazet verip vermemenin oylamasıdır bu seçim” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, seçim bölgesinde yürüttüğü çalışmalar sonrasında basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu.

Gazete Pencere’nin aktardığına göre; ”Ekrem İmamoğlu’na Kürt seçmen nezdinde tahminlerin üzerinde bir teveccüh var. Bu teveccühün pekiştirilmesi, muhalefetin güçlenmesi açısından elzemdir” diyen Elçi, iktidarın Cumhur İttifakı ile son dönemdeki söylemlerinin Kürt muhalefetinde tepkiye neden olduğunu söyledi.

Elçi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kürtçe konusundaki açıklamalarının seçmende sempatiye neden olduğunu belirterek, şunları söyledi:

”İBB’nin Kürtçe kurslar açması veya Kürtçe konserlerin engellenmemesi gibi girişimlerinin kıymetli olduğunu düşünüyorum. Özellikle son dönemlerde Ekrem İmamoğlu’nun Kasımpaşa’da ‘Ne güzel Kürtçe yazmış, kurban olurum senin diline. Onları öğreneceğiz öyle görünüyor’ söyleminin de Kürtçenin üzerindeki baskıcı politikalara çözüm arama, Kürtler ile bağ kurma gibi bir meramdan ileri geldiği söylenebilir.”

“İmamoğlu’nun Afyon tepkisi ile Kürtlerle bağı pekişti”

DEM Parti’nin İstanbul’dan aday çıkarması ve CHP’nin Afyon Belediye Başkan adayı Burcu Köksal’ın açıklamalarını da değerlendiren Elçi, ”Afyon’dan yapılan açıklamanın hemen sonrasında Ekrem İmamoğlu’nun açıklaması önemli bir hamleydi. Olumsuz sonuçlar doğuracak bir söylem, kısa sürede olumlu bir yöne evrildi. Kürtler ile Ekrem İmamoğlu arasındaki bağ biraz daha pekişmiş oldu diyebiliriz. Bu değerlendirmeyi yine kahvehanelerde, çarşıda, pazarda yaptığımız görüşmelerden yola çıkarak yapıyoruz” diye konuştu.

“Barış süreci olarak adlandırılan 2015 yılının travmasını üzerimizden henüz atamadık” diyen Elçi, ” Maalesef ki şeffaf olmayan, müphemliklerle ilerleyen süreçte yaşanan çözümsüzlüğün nedenleri hakkıyla izah edilmedi. Büyük umutlarla bekleyiş içinde olan toplumun aklı başında bireylerinin hayallerinin yıkıldığını, bunun yanında farklı sebeplerden dolayı rahatsızlığını dile getirmede imtina ettiğini, sorunları çözmek için yola çıkanlara karşı güven yitimi yaşadığını da göz ardı etmemek gerekir” görüşüni dile getirdi.

AK Parti- MHP ortaklığında bölgede yeni bir barış süreci beklentisinin inandırıcı olmadığını vurgulayan Elçi, ”Elbette ki hepimiz güneşin doğuşunu bekliyoruz ama güneşin doğması için göğün karanlıktan kurtulup alaca karanlığa evirilmesi ve daha sonra güneşin aydınlık emarelerinin belirmesi gerekmez mi? Örneğin, meseleye yargının bağımsız ve objektif olamamasından, adalet dağıtamamasından hareketle nasıl bir karanlıkta yaşadığımızı anlatmakla başlayabiliriz. Yargı makamlarının baskılandığı, temel hak ve özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün olmadığı, adaletin tecelli etmediği bir ülkede aydınlığa yani barışa doğru bir yola evirileceğimiz ne derece inandırıcıdır?” ifadesini kullandı.

Türkan Elçi, yerel seçimlerde Kürt seçmenin tavrının ne olacağını değerlendirirken, ”Recep Tayyip Erdoğan ve Ekrem İmamoğlu’nun arasında gerçekleştiğini göz ardı etmemek gerektiğini hatırlatmak isterim. Bir nevi içinde bulunduğumuz koşulların devamına icazet verip vermemenin oylamasıdır bu seçim” dedi.

Paylaşın

Murat Kurum Mu, Ekrem İmamoğlu Mu? Fark 5 Puan

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kalırken, Spectrum House Araştırma Merkezi’nin son anketine göre Ekrem İmamoğlu, Murat Kurum’un 5 puan önünde.

İmamoğlu’na DEM Parti seçmeninin yüzde 47,4’ü, İYİ Parti seçmeninin yüzde 52,3’ü, MHP seçmeninin yüzde 13,6’sı, AK Parti seçmeninin yüzde 8,3’ü, YRP seçmeninin yüzde 19,4’ü, Zafer Partisi seçmeninin yüzde 18,8’i, TİP seçmeninin ise yüzde 80,8’i oy verecek.

Spectrum House Araştırma Merkezi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı seçimleri ile ilgili yaptığı son araştırmaya göre mevcut İBB Başkanı ve CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 43,9; AK Parti ve MHP’nin adayı Murat Kurum ise yüzde 39 oy alıyor.

Araştırmada DEM Parti adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni’nin oyu yüzde 4,7; İYİ Parti adayı Buğra Kavuncu’nun oyu yüzde 2,6; Yeniden Refah Partisi (YRP) adayı Mehmet Altınöz’ün oyu yüzde 3,7; Zafer Partisi’nin adayı Azmi Karamahmutoğlu’nun oyu ise yüzde 3,3 olarak ölçüldü.

15-20 Mart tarihleri arasında İstanbul’un 26 ilçesinde 2 bin 158 kişi ile yapılan araştırmaya göre kararsızlar dağıtılmadan önce İmamoğlu ve Kurum arasındaki oy farkı ise daha yüksek. Kararsızlar dağıtılmadan İmamoğlu yüzde 36,9; Murat Kurum ise yüzde 31,5 oy alıyor. Bulgulara göre kararsızlar arasında sandığa gitmesi halinde Murat Kurum’a oy vereceğini söyleyenlerin yüzdesi daha yüksek.

Araştırmada, DEM Parti seçmeninin 41.6’sı, İYİ Parti seçmeninin yüzde 30,7’si kendi adaylarına oy vereceğini söyledi.

Ekrem İmamoğlu bütün partilerden oy alıyor

Öte yandan araştırmaya göre Ekrem İmamoğlu’na DEM Parti seçmeninin yüzde 47,4’ü, İYİ Parti seçmeninin yüzde 52,3’ü, MHP seçmeninin yüzde 13,6’sı, AK Parti seçmeninin yüzde 8,3’ü, YRP seçmeninin yüzde 19,4’ü, Zafer Partisi seçmeninin yüzde 18,8’i, TİP seçmeninin ise yüzde 80,8’i oy verecek.

Paylaşın

İmamoğlu, Erdoğan’a 2019’u Hatırlattı

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’a 2019 seçimini hatırlatarak, “2019’da bunlar seçimi kazandıktan sonra çaldılar dediler mi, dediler. Hırsız dediler mi, dediler. Sandık başındakilere terörist dediler mi? Dediler. Bir bakan ‘sandık başlarında 700 tane terörist tespit ettik’ dedi. Bu millet öyle bir demokrasi tokadı attı ki… Mİlletimizin vicdanı, adaleti büyüktür. Kul hakkı yediler, hesabını vermediler. Millet hesabını kesti” dedi.

Ekrem İmamoğlu, 17 bakanın İstanbul’da siyaset yaptığı vurgulayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı yaptı: Bir kişi daha var, yakında o da gelecek. Bekliyoruz vallahi, gel. 23 Haziran’da 806 bin kere nasıl misafir ettiyse şimdi daha büyük rakamla misafir edecek.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin başkan adayı Ekrem İmamoğlu, yerel seçimler kapsamında Pendik’teki mitingde yurttaşlara seslendi.

Mitingdeki bir yurttaşa seslenen Ekrem İmamoğlu, “Ağabeyim, İliç’teki acını paylaşıyoruz. İçimiz yanıyor, 9 canımız toprak altında. Doğamız tehdit altında ve bu konudaki sorumluların ağzında tek bir cümle yok. Sanki o dağ kendiliğinden aşağı gelmiş, can almış, doğayı perişan etmiş!” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, şöyle devam etti: “Ama ne devleti yönetenler, ne o dönem imza atan sayın Bakan (Murat Kurum), ne de diğerleri tek bir açıklama yok. Sanki izinler gökten indi. Böyle bir durumdayız, her işleri böyle! İliç halkı, hakkını helal etmeyecek o kötü imzaları atıp milletin canına mal olan süreci yaratanlara.”

“Onlar oy vermeyenlere hasımlık yapar, biz oy vermeyenlere hizmet yaparız” diyen İmamoğlu, şunları anlattı: “Aramızdaki fark bu. Önümüzdeki 5 yıl Pendik’te yapacağımız çok şey var. Onlar 2016’ta ihale yaptılar, kazma bile vurmadılar. Hani temel attık diyorlar ya ihale yaptılar, biz geldik Pendik-Kaynarca-Tuzla Metrosu’nu başlattık, Pendik-Kaynarca kısmını seneye açıyoruz.”

2019 seçimini hatırlatan İmamoğlu, “2019’da bunlar seçimi kazandıktan sonra çaldılar dediler mi, dediler. Hırsız dediler mi, dediler. Sandık başındakilere terörist dediler mi? Dediler. Bir bakan ‘sandık başlarında 700 tane terörist tespit ettik’ dedi. Bu millet öyle bir demokrasi tokadı attı ki… Mİlletimizin vicdanı, adaleti büyüktür. Kul hakkı yediler, hesabını vermediler. Millet hesabını kesti” ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a tepki gösteren İmamoğlu, “Savcı gibi her gün açıklama yapıyor Adalet Bakanı. Üzülüyorum onun haline” dedi.

17 bakanın İstanbul’da siyaset yaptığını vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi: “17 tane bakan İstanbul’da siyaset yapıyor. 17 bakan + 1 aday… 17+1, bir kişi daha var, yakında o da gelecek. Bekliyoruz vallahi, gel. Bekliyoruz, bu İstanbullu misafir ağırlamayı sever mi? 23 Haziran’da 806 bin kere nasıl misafir ettiyse şimdi daha büyük rakamla misafir edecek.”

Kanal İstanbul projesi ile ilgili de measj veren İmamoğlu, “Biz 10 yılda 50 yıllık iş yaparız. Bunları o kibrini, kumpaslarını, yalanlarını, rantçılığını, Kanal aşkını tarihe gömeceğiz” diye konuştu.

“Bu partiler ötesi bir seçimdir”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eminönü Meydanı Çevre Düzenlemesi açılışına da katıldı. Burada açıklamalarda bulunan İmamoğlu, “Onlar anladılar ki biz bu adamla ve ekibiyle boy ölçüşemeyeceğiz. Belediyecilikte bunlarla yarışamayacağız. Er meydanından kaçtılar. Ne yapmaya çalışıyorlar? Kumpas meydanına çekmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, şöyle devam etti: “12 günde ne yapacaklar? Ekrem’i nasıl alabora ederiz, nasıl kumpaslar yaparız, mektup mu yazdırırız, yeni montajlar mı yaptırırız? İsterseniz Hollywood’da film çevirin bu milleti aldatamazsınız.”

31 Mart yerel seçimi için mesaj veren İmamoğlu, “Oyumuzu ve gücümüzü birleştirmeye hazır mıyız? İstanbul’un en güçlü buluşması 31 Mart’ta sandıkta. İstanbul’un zaferi için birleşmeye hazır mıyız? Bu partiler ötesi bir seçimdir. İstanbul’un ittifakını kurmaya hazır mıyız?” diye konuştu.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

AK Parti’de İstanbul Hareketliliği: ‘Rantçı Ekip’ Kaybettirecek

31 Mart’ta yapılacak seçimlere sayılı günler kalırken, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) kulisleri, Erdoğan’ın mutlaka alınmasını istediği İstanbul için hareketlendi.

Anketleri değerlendiren parti kurmayları, AK Parti ve MHP’nin ana omurgasını oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın ortak adayı Murat Kurum’un istenen çıkışı yapamadığını belirtiyor.

Parti içinde İstanbul seçimini kazanmak için hazırlanmış farklı stratejilerin olduğu, gelişmelere göre bunların devreye sokulacağı ifade ediliyor.

Cumhuriyet’ten Nagihan Yılkın’ın aktardığına göre; Son haftanın kritik olduğunu söyleyen AK Partililer, cemaatler, STK’ler ve hemşeri derneklerini yakın takibe aldı.

İl örgütü ve genel merkezin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “mutlaka sahada görmek” istediği, Murat Kurum’un ısrarla bunun kendisine zarar vereceği düşüncesinde olduğu ileri sürüldü.

Bazı kurmaylar, 2019 yılında seçimi “rant ekibi” olarak niteledikleri “reisçi ekibin” kaybettirdiği düşüncesinde. Aynı ekibin yine devrede olduğunu belirten AK Partililer, “Bu ekibin ‘her türlü işe’ imza atarak 31 Mart akşamı da seçimi kaybettirebileceğini” değerlendiriyor.

AK Partili kurmayları kaygılandıran bir diğer unsur ise İstanbul’daki Karadenizlilerin, Trabzonlu olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’dan yana tavır alacak olması.

Paylaşın

İstanbul’da Newroz: 31 Mart’ta Hep Birlikte Kazanacağız

Yenikapı’da düzenlenen Newroz kutlamasında konuşan DEM Parti İstanbul eş başkan adayı Murat Çepni, “31 Mart’ta hep birlikte kazanacağız, İstanbul’u biz yöneteceğiz. Yürütülen tartışmalara kulaklarımızı tıkıyor, kendimize bakıyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “DEM Parti en güçlü biçimde başarıyı elde edecek. Dilimizi, kültürümüzü yok sayanlara, işçi sınıfına açlığı reva görenlere, Kürt halkını yok sayanlara en büyük cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. Newroz’un coşkusuyla hepinizi selamlıyorum.”

DEM Parti İstanbul eş başkan adayı Meral Danış Beştaş da, “Biz diyoruz ki İmralı kapılarını açın, tecride son verin. Sayın Öcalan özgür olmalı. Newroz özgürlüktür. Diyarbakır’da bize laf söyleyip gelip burada bize şirinlik yapmayın. Bu seçimde kırmızı kart gösteriyoruz. Kendimize oy vereceğiz, partimiz etrafında kenetleneceğimizi  her fırsatta söylüyoruz.

Seçmen değilseniz lütfen seçmen olduğunuz yere gidip oyunuzu kullanın. Çünkü hırsızlık yapıyorlar. Onlar irade hırsızı. Kaçak seçmenlerle Ağrı’yı, Bitlis’i, Siirt’i almaya çalışıyorlar. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Bizim bir ağacımız var. O ağacın etrafında toplanıyor ve diyoruz ki; oyumuz ne size ne ona, oyumuz kendimize” diye konuştu.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından organize edilen Newroz kutlaması için çok sayıda yurttaş İstanbul Yenikapı’da bir araya geldi.

“Rabe dema azadî û serkeftinê ye / Zaman, özgürlük ve zafer zamanıdır! Ayağa Kalk!” sloganıyla yapılan kutlamalara Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayları Murat Çepni ile Meral Danış Beştaş katıldı.

Miting alanı sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan flamalarla süslendi. Polis, alana girişlerde dört farklı arama noktası kurdu. Sabah erken saatlerden itibaren miting alanına gelen yurttaşlar arama noktalarından geçtikten sonra alana alındı.

Barış Anneleri ve Adalet Nöbeti Anneleri, 2024 İstanbul Newrozu’nun ateşini yaktı. DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni de annelerle birlikte Newroz alanına geldi. Ateşin yakılmasının ardından sahneye çıkan Danış-Beştaş ve Çepni halkların Newroz Bayramını kutlayıp horon oynadı.

Çepni, “Her bijî Kawa’lara. 31 Mart’ta hep birlikte kazanacağız, İstanbul’u biz yöneteceğiz. Yürütülen tartışmalara kulaklarımızı tıkıyor, kendimize bakıyoruz. DEM Parti en güçlü biçimde başarıyı elde edecek. Dilimizi, kültürümüzü yok sayanlara, işçi sınıfına açlığı reva görenlere, Kürt halkını yok sayanlara en büyük cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. Newroz’un coşkusuyla hepinizi selamlıyorum” dedi. Çepni, konuşmasını Adnan Yücel’in “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiiriyle bitirdi.

Meral Danış Beştaş da konuşmasına Kürtçe başladı. Ardından da Türkçe devam etti. “İstanbul bugün şunu gösterdi. Hepiniz Dehak’a karşı Kawa’sınız. Bugün İstanbul’un Kürtlerin en büyük kenti olduğunu gösterdiniz. Kürt halkı, duruşuyla, diliyle, tarihiyle, mücadelesiyle Dehak’a karşı Kawa olduğunu gösterdi. Tecride ve kentlerimize konulan ablukaya karşı biz büyük bir direniş gösteriyoruz.

Eğer partimizin yanında durursak, arkadaşlarımızı özgürleştireceğiz. Her bir oyunuz Selahattin Demirtaş’ı özgürleştirecek. Sebahat Tuncel’i özgürleştirecek. Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ı özgürleştirecek. Bu coşkunuz, bu duruşunuz, buraya gelmeniz bizi onurlandırdı. Binlerce kez varolun” diye konuştu.

“Newroz zalimlere karşı isyandır”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise konuşmasında şunları söyledi: Bi milyonan insan li stenbolê dijî. DEM Partiyê li Stenbolê emê bikin hêlîna hemû gelan. Êdî dem dema me ye dem dema stenbolê ye. Her bijî Stenbol Newroza we pîroz be.

Merhaba İstanbul; işçinin, emekçinin, kadının, gencin, öğrencinin, engellinin, göçmenin, mültecilerin şehri İstanbul merhaba! Merhaba emeğiyle yaşamı var eden halklarımız, merhaba şu anda bu meydanı dolduran Kürtler, Türkler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Aleviler, farklı inanç ve etnik grubundan kıymetli arkadaşlarımız, hepiniz hoş geldiniz. Newroz kutlu olsun. Newroz Piroz be. Newroz, zalimlere karşı isyandır.

Newroz Dehak’a karşı devrimci Kawa’nın direnişidir; Kenan Evren faşizmine karşı Mazlum Doğanların, Erdal Erenlerin mücadelesidir. Newroz AKP-MHP iktidarına karşı Hrant Dink’in, Berfo Ana’nın, Cumartesi Annelerinin, Berkin Elvan’ın, Emine Şenyaşar’ın mücadelesidir. Sizler bugün burada genciyle, kadınıyla her milliyet ve inançtan halkımızla birlikte bir kez daha yok olmadığımızı, tükenmediğimizi; aksine güçlendiğimizi, büyüdüğümüzü dosta da düşmana da kanıtladınız. Her biji İstanbul!

Sizlere çok önemli selamlar getirdim. Selahattin Demirtaş’ın, Gültan Kışanak’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Leyla Güven’in, Sabahat Tuncel’in ve cezaevindeki binlerce özgürlük tutsağının selamlarını getirdim. Peki, biz bugün yüzbinlerle bu alanları dolduranlarla cezaevlerine ne diyoruz? Newroza we pîroz be. Her bijî mala we ava be. 112 gündür açlık grevinde olan tutsaklar var.

Cezaevinde faşizme ve zulme karşı direnen, özgürlük ve barış için, tecridi kırmak için açlık grevinde olan yoldaşlara ne diyoruz? Newrozunuz kutlu olsun. Gezi tutsaklarına da emekçilerin, Kürtlerin, ezilenlerin selamlarını gönderiyoruz. İnşallah bu coşkumuz ve kararlılığımızla bir gün bu tecrit sistemini kırarak cezaevindeki yoldaşlarımızı hep birlikte özgürleştireceğiz. Söz veriyor musunuz?

Biliyorsunuz, Türkiye’nin en temel meselelerinden biri Kürt sorunudur. Bu sistem bu sorunu çözmemek için bilerek isteyerek ekonomisini, bütçesini batırdı, yine de çatışma ve silahtan bahsetmekten vazgeçmedi. Bizler de bugün bu alanı dolduran yüzbinlerce insanımızın huzurunda şunu diyoruz: Kürt meselesi diyalogla ve müzakereyle çözülür. Kürt meselesi zulüm politikalarıyla, çatışmalarla, topla tüfekle çözülecek bir mesele değildir.

Kürt meselesi bir yüzyıl daha ret, inkar ve asimilasyon politikalarıyla ötelenemez. Bugün İstanbul’da bu alanda Kürtler ve emekçiler çözümün gücünü, muhatabını, kendi taleplerini net bir şekilde ortaya koydu. İkinci yüzyıl Kürt yüzyılı olacak, demokrasinin yüzyılı olacak, cezaevindeki yoldaşlarımızın özgürleştiği ve Kürt sorununun demokratik yollarla müzakere ve diyalogla çözüldüğü bir yüzyıl olacak. Kürt’ün, Alevi’nin eşit yurttaş olduğu, Kürtçenin resmi statüye kavuştuğu bir yüzyıl olacak.

İkinci yüzyılın barış ve demokrasi yüzyılı olması için hep birlikte elbirliğiyle çalışıp mücadele edecek miyiz? Kürt halkı tarihin başından beri zalimlere karşı mücadele etti, etmeye de devam edecek. Daha birkaç yıl önce bu ülkeyi yöneten AKP-MHP iktidarının temsilcileri ne diyordu? DEM Parti’nin takati kalmadı diyorlardı. Buyurun size takat, buyurun size gençler, buyurun size bütün zulüm politikalarına rağmen dilinden ve kültüründen vazgeçmeyen onurlu Kürt halkı. Aleviler ve emekçiler bu meydanda. Takatimiz de var kudretimiz de var. Bir kez daha bu ülkeyi yönetenlere seslenmek istiyorum: Kürt sorununun çözümünün anahtarı İmralı’dadır.

Sayın Öcalan’ın sunduğu 2013 çözüm iradesinin arkasındayız. Sayın Öcalan, Kürt ve Türk gençlerinin yaşamını yitirmemesi için 2013 yılında bir çözüm deklarasyonu ortaya koydu. Ülkenin ekonomisini bastıran, emekçileri yoksullaştıran, Türkiye’de 40 milyon insanı açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden, ülkenin 3 trilyon dolarını Kürt meselesi çözülmesin diye harcayan bu sisteme bir kez daha çağrı yapıyoruz. 2013 deklarasyonu çok önemlidir, çok kıymetlidir.

Bu ülke halklarını çatıştıracağınıza, kutuplaştıracağınıza; meselenin muhataplarıyla, İmralı’yla diyalog içinde çözelim. Bu Newroz alanında yüzbinlerce insanla birlikte çağrı yapıyoruz. Değerli halkımız, çözümsüz bir yüzyıl daha geçiremeyiz. Bu ülke de kaldıramaz. Ülkenin ekonomisi battı. Bu ülkede gençlerin umudu çalındı. Bu ülke talan edildi, yoksullaştırıldı. Dolayısıyla bu yüzyılda barış içerisinde, insanca, refah içerisinde yaşamak istiyorsak; 2013 yılındaki deklarasyona hükümeti, yönetenleri davet ediyoruz.

Sayın Abdullah Öcalan bir kitabında aynen şöyle söylüyor. “Bizim kavgamız hiçbir ırka, hiçbir dine, hiçbir gruba, hiçbir mezhebe karşı olmaz. Bizim kavgamız haksızlığa, geri bırakılmışlığa, her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur”. Bu sözlerin neresi yanlış? Bu sözlere katılmamak için herhangi bir sebep var mı? Bu sözler tam da bugün DEM Parti’nin yapmaya çalıştığını tarif ediyor.

Kadınların, emekçilerin, ekolojistlerin, ezilenlerin, işsizlerin partisi olmaya ve hep birlikte kardeşçe yaşama mücadelesini DEM Parti olarak yürütmeye devam edeceğiz. Hep birlikte tecridi kaldıracağız değil mi? Açlık grevlerindeki arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız değil mi? İnşallah güzel günler yakın. Güzel günler yaşamak için hep birlikte partimizin yanında duracak mıyız? Bugün anadiline, kimliğine, kültürüne sahip çıkma günüdür.

Bugün savaşa ve sömürüye karşı çıkmanın günüdür. Bugün halkların zulme karşı ortak mücadelesini yükseltmenin zamanıdır. Türk’ü, Kürt’ü, emekçisi ile bu zalimlere karşı, bu zulüm düzenine karşı mücadele etme zamanıdır. Bugün Kürt ulusal birliğini sağlama günüdür. İmralı’daki tecrit sistemini lağvetmenin zamanıdır. Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının zamanıdır. Siz değerli halkımızı da birlikte mücadele etmeye ve sonuç almaya davet ediyoruz.

Önümüzde bir yerel seçim var. 31 Mart’ta da bu Newroz coşkusuyla hareket edeceğiz. 31 Mart seçimlerini de şu anda burada, Türkiye’nin ve Kürdistan’ın dört bir yanında Newroz kutlamalarına katılan halkımız şekillendirecek, buna eminim. 31 Mart’ta İstanbul’da Amed’de, Dersim’de, Van’da Siirt’te, Kars’ta zafere yürüyeceğiz. 31 Mart’ta kayyımları göndereceğiz. Kayyımlar zalim Dehak’ın temsilcileridir, sömürge valileridir. Ekmeğimize el koyan, yerel yönetimlerin bütçelerini usulsüzlükle boşaltan, Kürt diline ve kültürüne düşman, kadına ve gençliğe düşman bir anlayıştır. Hep birlikte inşallah kayyımları gönderecek miyiz?

Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Alevi’si, farklı halklar ve inanç gruplarıyla İstanbul Türkiye’dir. Ama İstanbul hükümet yetkilileri için rant kapısıdır, paradır. Onlar İstanbul’u talan edilecek bir kaynak olarak görüyor. Kentin cefasını siz emekçiler çekin, sefasını biz sürelim diyorlar. Peki, buna evet diyecek miyiz? İstanbul’daki bu harami düzene karşı daha güçlü mücadele edecek miyiz? Bu kentin inşaatlarını biz yapıyoruz, hizmetini biz görüyoruz.

Fabrikalarda, lokantalarda, sokaklarda çalışan bizler değil miyiz? Bu kentin kültürünü ve sanatını büyüten bizleriz. Bu kentin hizmetini ve bilgisini üreten bizler olmamıza rağmen “siz hizmet edin ama yönetmeyin” diyorlar. Sizlere söz veriyoruz hem Türkiye’de hem Kürdistan’da inşallah sizin gücünüzle birlikte her yerde yönetimlerde olacağız, her yerde yöneteceğiz. İstanbul’da da sizlere iki tane pırıl pırıl arkadaşımızı aday olarak getirdik.

İnşallah İstanbul’un her yerinde iradeniz yönetimlere yansıyacak. İstanbul’da alacağınız sonuçlarla cezaevindeki yoldaşlarımıza, sürgündeki halklarımıza, Kürdistan’da gözü burada olan yoldaşlarımıza büyük bir mesaj vermeye var mısınız? İki kıtanın birleştiği tarihi bir kavşaktayız. Bu kenti Edip Solmaz ve Terzi Fikri’nin geleneğiyle yöneteceğiz. Halkçı ve toplumcu, emekçi dostu, gencin dostu, kadın dostu yerel yönetimler anlayışımızı Kürdistan’da olduğu gibi burada da hayata geçireceğimiz günlere az kaldı.

“Sen bırak puşiyi kalpağı da Türkiye’yi kime verdiğinin hesabını ver”

Dün Erdoğan konuşmasında diyor ki “Al puşi, ver kalpak pazarına girdiler”. Şimdi Erdoğan’a sesleniyoruz. Sen bırak puşiyi kalpağı da AKP, Türkiye’nin tapusunu MHP’ye verdi. Türkiye’nin bürokrasisi MHP’de, yargısı MHP’de. Devlet Bahçeli şak diyor, Erdoğan tak diye yerine getiriyor. Sen asıl Türkiye’yi kime verdiğinin, Türkiye’yi kimin yönettiğinin hesabını bu halka ver. Bizim en büyük ittifakımız halklarladır, emekçilerledir, Kürtlerledir, Alevilerledir.

Bu soygunculara, talancılara 31 Mart’ta hep birlikte en güçlü cevabı verecek miyiz? Bunlara en büyük dersi 31 Mart’ta verecek miyiz? O zaman dersimizi çalışalım. Seçimlerden alacağımız sonuçlarla da bizi yok sayanlara, bizi yönetime layık görmeyenlere gerekli dersi verelim. 31 Mart’ta ampulü söndürerek Türkiye’yi Newroz ateşiyle aydınlatmaya var mısınız? Her Bijî. Mala we ava be.

Karşımızda JİTEM ittifakı var. AKP-MHP ittifakının İstanbul çalışmalarına kim destek sunuyor? Tansu Çiller. Elazığ’da AKP’nin seçim çalışmalarını kim yapıyor? Mehmet Ağar. Kimdir Tansu Çiller ile Mehmet Ağar? Halkımızın binlerce evladının faili meçhul cinayete uğradığı dönemin başbakanı ile içişleri bakanı. Şimdi ikisi birlikte AKP-MHP iktidarı için seçim çalışması yürütüyor. Bu JİTEM ittifakına sandıkta gerekli cevabı verecek miyiz?

Kürdistan’daki mezarları tahrip ettiler. 300’e yakın insanımızın cenazelerini Kürdistan’daki mezarlıklardan çıkardılar ve Kilyos’ta kaldırımın altına gömdüler. İşte AKP ve MHP’nin gerçek yüzü budur. Kilyos’ta kaldırımların altında olan Kürtlerin cenazeleridir. Kilyos’ta başka ne yapıyorlar? JİTEM ittifakının başbakanı olan Tansu Çillere arsa veriyorlar, rant veriyorlar. Boşuna bunlara JİTEM ittifakı demedik. JİTEM ittifakına en güçlü cevabı verecek miyiz?

Bunların başı seccadede, elleri semada ama aklı haramda hilededir. Kürdistan’da birçok belediyemizi elimizden almak için şimdi de kaçak ve haram seçmen taşıyorlar. Peki bu kaçak ve haram seçmenlere karşı ne yapacağız? Kürdistan’da oyu olan her arkadaşımızı kesinlikle sandıklara göndereceğiz. Her haram seçmene karşı 2 tane helal oyu göndermeye var mısınız? Eğer gidecek durumu olmayan arkadaşlarınız varsa en yakın il ve ilçe örgütlerimize uğrasınlar, otobüs biletlerini alsınlar. Kürdistan’da bu kayyımcı anlayışı, Kürt’ün dilini ve kültürünü ret eden bu anlayışı yenmek için oyu olanlar sandıklarına gitsin.

Ayrıca sandıklara sahip çıkacağız. Her oyun, cezaevlerindeki yoldaşların alınteri olduğu bilinciyle sandıkları boş bırakmayacağız. 31 Mart’ta ağaç gördüğünüz yerin altına mühür basacaksınız. Bizi ilgilendiren DEM Parti’nin ağacı, gerisi boş. 1 aydır Kürdistan’da il il, ilçe ilçe dolaşıyorum. Gençlerin ve kadınların alanları doldurduğu böylesine dinamik, pırıl pırıl bir kitleyi bugüne kadar hiçbir yerde görmedim. Sağ olun, var olun. Bizlere büyük bir güç verdiniz. Stenbol DEM dema te ye DEM dema Kurda ye, DEM dema Kurda ye, dema hevalên jinan, dema jinan e. Hun her hebîn Stenbol.

Az kaldı bu haramileri göndermeye, kayyımcı zihniyeti sandığa gömmeye. Tekrar bu ülkede gençlerin umutlanacağı, çözümün kapısının aralanacağı, cezaevlerindeki arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşacağı günlere az kaldı. 31 Mart’ta buradan Kars’a, Siirt’e, Batman’a, Dersim’e, Kürdistan’ın dört bir yanına büyük bir müjde göndermeye var mısınız? Sizlere Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni’yi emanet ediyorum. Emanetinize sahip çıkın. Hun her hebin mala we ava. Ji me hemûyan re serkeftin serkeftin.”

Paylaşın