İmamoğlu’ndan Partililere Dikkat Çeken Uyarılar

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Parti içi rekabetin her koşulda kardeşçe ve aynı zamanda demokratik bir biçimde olmasını sağlamanın şart olduğunu düşünüyorum. Bireysel, kişisel ve özellikle partimizi, bizleri yoran bütün yüklerden kurtulmakla mecbur olduğumuz bir dönemin içerisindeyiz” dedi ve ekledi:

“Rekabet, daha iyiye ulaşmanın yoludur. Parti içindeki rekabet, birbiri ile yan yana koşarken birbirini ayağına çelme takmak değil, daha hızlı koşma mücadelesidir; ayrışmanın değil, bütünleşmenin aracıdır. Çeşitli ülke ve şehirlerdeki CHP yurt dışı örgütlerinde, dönem dönem parti içi rekabetin yıpratıcı hal alabildiğini görüyoruz. Evet ülkemizde de bunu yaşıyoruz, yurt dışındaki örgütlerimizde de bunu yaşıyoruz.”

İstanbul Büyükşehir Belediye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, partisinin 2024 Yurt Dışı Örgütlenme İkinci Yüzyıl Vizyonu Çalıştayı’nda konuştu. İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

Parti içi rekabetin her koşulda kardeşçe ve aynı zamanda demokratik bir biçimde olmasını sağlamanın şart olduğunu düşünüyorum. Bireysel, kişisel ve özellikle partimizi, bizleri yoran bütün yüklerden kurtulmakla mecbur olduğumuz bir dönemin içerisindeyiz. Rekabet, daha iyiye ulaşmanın yoludur.

Parti içindeki rekabet, birbiri ile yan yana koşarken birbirini ayağına çelme takmak değil, daha hızlı koşma mücadelesidir; ayrışmanın değil, bütünleşmenin aracıdır. Çeşitli ülke ve şehirlerdeki CHP yurt dışı örgütlerinde, dönem dönem parti içi rekabetin yıpratıcı hal alabildiğini görüyoruz. Evet ülkemizde de bunu yaşıyoruz, yurt dışındaki örgütlerimizde de bunu yaşıyoruz.

Ayrıştırıcı bir dilin hakim olabildiğini de görüyoruz. Bunları görerek, bunlara tedbir alarak yol yürümenin şart olduğunu da biliyoruz. Tabii son derece sınırlı sayıda örnekler olsa da çok hassas ve çok tarihi bir dönemden geçtiğimizin farkına vararak -her zaman her yerde söylüyorum- bazı bildiğimiz, gördüğümüz, dönem dönem yüksek seviyede kınadığımız bütün tavır ve davranışlardan uzak, bir arada konuşabilmeyi, müzakere edebilmeyi, doğru yolu bulabilmeyi, ortak aklın masamızdaki kesin pusula olmasını sağlayabilmeyi başarmak zorundayız.

Partimize yakışmayan tek bir uygulamaya, tek bir söze, hatta partimize yakışmayan tek bir bakışa bile geçit vermemeliyiz. Bizler, insanlara ve birbirimize, aynen Atatürk’ün vatandaşa, o Tokat’ta çekilen fotoğraftaki baktığı gibi bakabilmeyi, aynı hassasiyeti de birbirimize bakarken gösterebilmeyi başarmak zorundayız.

Herkese ve birbirimize karşı iletişim ve müzakere kapılarının sonuna kadar açık olması gerektiğini unutmamalıyız. Bunu yapamayanların, örgütlenme içerisinde bu görevlere talip olma şansı yoktur.”

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti Aylık 61 Bin 523 Liraya Ulaştı

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti mayıs ayında bir önceki aya göre 2 bin 189 lira artarak 61 bin 523 lira oldu. Mayıs ayında, İstanbul’un enflasyonu yüzde 82,20 olarak açıklanmıştı.

Haber Merkezi / İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması Mayıs 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; İstanbul’da yaşamanın maliyeti bir önceki aya göre yüzde 3,69, bir önceki yıla göre ise yüzde 83,61 oranında arttı. Mayıs ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti geçtiğimiz aya göre 2 bin 189 lira artarak 61 bin 523 lira oldu.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın mayıs ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 116,54 artış oranı ile mercimek fiyatlarında yaşandığı görüldü. En dikkat çekici fiyat artışları ise hijyen ürünlerinde yaşandı. Çamaşır için Temizlik ve Bakım Ürünleri’ndeki fiyat artışı yüzde 219,58 olurken, tuvalet kağıdı yüzde 134,44, Çamaşır için Temizlik ve Bakım Ürünleri yüzde 122,26 artış gösterdi.

İPA Başkanı Buğra Gökçe, son enflasyon rakamlarını değerlendirdi. Enflasyonun TÜİK’e göre yüzde 75,45, ENAG’a göre yüzde 120,66, İTO’ya göre de yüzde 82,2 olduğunu anımsatan Gökçe, “Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı halkın yaşamını güçleştiriyor, yoksulluk derinleşiyor. Bu yüzden vatandaşlarımız daha az sebze, meyve tüketiyor, ne yazık ki İstanbul’da yaşayan her 10 kişiden biri gece yatağa aç giriyor” dedi.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 82,20

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2024 Mayıs Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıklamıştı. Buna göre; 2024 Mayıs ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,59, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 2,59 oranında arttı.

2023 Mayıs ayına göre 2024 Mayıs ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 82,20, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 61,21 oldu.

Mayıs 2024’te Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 7,86, Konut Harcamalarında yüzde 7,07, Giyim Harcamaları grubunda yüzde 6,76, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 3,48, Gıda Harcamalarında yüzde 2,35, Diğer Harcamalarda yüzde 1,36 artış; Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 0,13, Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 0,45 azaldı.

Mayıs 2024’te Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; İşlenmemiş Maddeler grubunda yüzde 8,31, Madenler grubunda yüzde 5,13, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 4,28, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 1,41 ve Yakacak ve Enerji Maddeleri grubunda yüzde 0,09 artış, Kimyevi Maddeler grubunda ise yüzde 7,40 azaldı. Mensucat grubunda herhangi bir değişim olmadı.

Paylaşın

İstanbul, Avrupa Ligi Ve Konferans Ligi Finaline Ev Sahipliği Yapacak

Organizasyon gücü, modern stadyumları, ulaşım imkanları, konaklama kalitesi ve kapasitesi ile önemli futbol organizasyonlarına ev sahipliği yapma hakkı kazanan Türkiye, bu kez de 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali ve 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ne Beşiktaş Park ev sahipliği yapacak.

Haber Merkezi / Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali ve 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’nin oynanması için UEFA’ya önerilen Beşiktaş Park, Dublin’de yapılan UEFA Yönetim Kurulu Toplantısı’nın sonucunda bu iki final müsabakasına da ev sahipliği yapma hakkı hazandı.

Karar sonrası açıklamalarda bulunan TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Biliyorsunuz 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapma hakkı kazandırmanın haklı gururunu yaşattık ülkemize. 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na da gurubumuzu lider tamamlayarak katılma hakkı kazanmanın gururunu da hep birlikte yaşıyoruz. 2023 Şampiyonlar Ligi Finali’ne ev sahipliği yapmanın gururu ve mutluluğunu da yaşamıştık.

Bugün de iki büyük finali daha Türkiye’ye armağan etmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Şu anda İrlanda’nın başkenti Dublin’deyiz. Uzun süredir yaptığımız başarılı çalışmalar neticesinde 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali’ni UEFA’da kayıtlı ismiyle Beşiktaş Park’ta, yani Tüpraş Stadyumu’nda yapma hakkı kazandık. Bu da yetmedi, ayrıca 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ni de yine Beşiktaş Park’ta yapma hakkı kazandık.” ifadelerini kullandı.

UEFA (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) İcra Kurulu toplantısı, İrlanda’nın başkenti Dublin’de gerçekleştirildi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali ve 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’nin oynanması için önerilen Beşiktaş Park, bu iki final müsabakasına ev sahipliği yapma hakkı hazandı.

Ayrıca Türkiye Futbol Federasyonu tarafından ilgili paydaşlarla yapılan istişareler neticesinde, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) sonrasında UEFA’ya, 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ne ev sahipliği yapması için inşaası devam eden Yeni Ankara Stadyumu ile ilgili başvuru yapılması kararı alındı. UEFA’nın onay vermesi durumunda ise 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali, Yeni Ankara Stadyumu’nda yapılacak. Böylece süreçlerin tamamlanması halinde başkent Ankara ilk kez bir UEFA final organizasyonuna ev sahipliği yapacak.

Yeni Ankara Stadyumu ile ilgili süreçlerin tamamlanmaması durumunda ise 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali de planlandığı gibi yine Beşiktaş Park’ta oynanacak.

TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’den açıklama

Toplantının ardından açıklamalarda bulunan TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi şu ifadeleri kullandı: “Biliyorsunuz 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapma hakkı kazandırmanın haklı gururunu yaşattık ülkemize. 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na da gurubumuzu lider tamamlayarak katılma hakkı kazanmanın gururunu da hep birlikte yaşıyoruz. 2023 Şampiyonlar Ligi Finali’ne ev sahipliği yapmanın gururu ve mutluluğunu da yaşamıştık.

Bugün de iki büyük finali daha Türkiye’ye armağan etmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Şu anda İrlanda’nın başkenti Dublin’deyiz. Uzun süredir yaptığımız başarılı çalışmalar neticesinde 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali’ni UEFA’da kayıtlı ismiyle Beşiktaş Park’ta, yani Tüpraş Stadyumu’nda yapma hakkı kazandık. Bu da yetmedi, ayrıca 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ni de yine Beşiktaş Park’ta yapma hakkı kazandık.

UEFA, 17 Mayıs 2023 tarihinde bu finaller için adaylık sürecini başlatmıştı. 17 Temmuz 2023 tarihine kadarda başvurular için süre vermişti. Biz de TFF olarak Beşiktaş Park ile iki finale de aday olmuştuk. 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali için Almanya, Romanya ve İskoçya Futbol Federasyonları da aday olmuştu. Ancak yoğun çalışmamızla Türkiye kazandı.

2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali için de Almanya, İsrail, Norveç ve İskoçya aday olmuştu ancak yine yoğun çalışmamızla onu da biz kazandık. Ayrıca inşaası devam eden Yeni Ankara Stadyumu’nun işlemleri yetişirse 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ni tarihimizde ilk kez başkentimize alabiliriz. Bütün bu süreçleri UEFA yönetimiyle, TFF yönetimiyle ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü yönetimiyle istişare ederek geliştirdik.

Bu muhteşem stadyumları yaptığı, ulaşım ve konaklama imkanlarımızın dünya standartlarının üstüne getirdiği için başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve devletimize teşekkür ederim. Biz de çok çalışarak üzerimize düşeni yaptık ve 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapma hakkı, 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali’ne ev sahipliğinden sonra bugün de 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali ve 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ni Türkiye’ye getirdik.

Türkiye, Avrupa ve dünya futbolunun yükselen yıldızı olacak. Milli takımımız FIFA dünya sıralamasında üst sıralara yükselmeye devam edecek. Ev sahibi olacağımız 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Avrupa şampiyonu olacağız. İnşallah 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali’ni ve 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ni de Türk kulüpleri oynar ve ülkemizde oynanacak finallerde Avrupa kupaları Türkiye’de kalır.”

Adaylık başvuru sürecinin detayları

2026 ve 2027 UEFA kulüp müsabakaları finallerine ev sahipliği yapılması için ilgili adaylık süreci UEFA tarafından 17 Mayıs 2023 tarihinde duyuruldu. Üye federasyonlara ilgi mektuplarını göndermeleri ve aday stadyumlarını belirlemeleri için 17 Temmuz 2023 tarihine kadar süre verildi. Türkiye Futbol Federasyonu, aday stadyum olarak Beşiktaş Park’ı belirleyerek hem 2026 UEFA Avrupa Ligi Finali hem de 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finali’ne ev sahipliği yapmak için ilgi mektubu gönderdi.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile birlikte UEFA Avrupa Ligi finallerine ev sahipliği yapmak için Almanya, Romanya ve İskoçya; UEFA Avrupa Konferans Ligi finallerine ev sahipliği yapmak için ise Almanya, İsrail, Norveç ve İskoçya olmak üzere toplamda altı farklı üye federasyon başvuruda bulundu. İlgili finallerin ev sahipliği adaylık ön dosyaları 15 Kasım 2023 tarihinde, final dosyaları ise 21 Şubat 2024 tarihinde UEFA’ya teslim edildi.

2005 yılında UEFA Şampiyonlar Ligi Finali, 2009 yılında UEFA Kupası Finali, 2013 yılında U20 Dünya Kupası ve 2019 yılında UEFA Süper Kupa’nın ardından Türkiye, 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali’ne de başarıyla ev sahipliği yaptıktan sonra Türkiye Futbol Federasyonu’nun yoğun çalışmaları sonucu 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’na (EURO 2032) da İtalya ile birlikte ev sahipliği yapma hakkı kazanmıştı.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşayanların Yüzde 74,6’sı Geçinemiyor

İstanbul’da yaşayanların yüzde 74,6’sı geçinemiyor veya kıt kanaat geçinirken, İstanbul’da yaşayan her 2 kişiden 1’i de yeterli gıdaya erişme konusunda endişe yaşıyor.

Haber Merkezi / İstanbul’da yaşayanların ilk üç sorunu ulaşım, ekonomik sorunlar, sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce’nin paylaştığı İstanbul Barometresi’nin Nisan 2024 araştırma sonuçlarını açıkladı.

İstanbul Barometresi araştırmasına göre; İstanbul’da yaşayanların nisan ayında birinci gündemi ekonomi oldu. Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 44,8’i ev içinde ekonomik sorunların konuşulduğunu belirtti.

Araştırmaya göre, İstanbul’da yaşayanların yüzde 74,6’sı geçinemiyor veya kıt kanaat geçinirken, İstanbul’da yaşayan her 2 kişiden 1’i de yeterli gıdaya erişme konusunda endişe yaşıyor.

Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 42,8’i Nisan ayında yeterli gıdaya ulaşma konusunda endişe yaşadığını ifade etti.

İstanbul’da yaşayanların stres seviyesi 6,6 mutluluk seviyesi 5,5 olarak ölçüldü. Araştırmaya katılan katılımcılara göre; İstanbul’un ilk üç sorunu ulaşım, ekonomik sorunlar, sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi.

Paylaşın

İstanbul’da Konutlarda Kullanılan Suya Yüzde 36 Zam!

İstanbul’da konutlarda kullanılan suya yüzde 36 ile 53 arasında zam yapıldı. Böylece, İstanbul’da yaşayanların yüzde 75’inin kullandığı birinci kademe suyun birim fiyatı 23.72 liradan 32.28 liraya yükseldi.

İkinci kademe suyun birim fiyatı 34.14 liradan 49.17 liraya çıkarılması, üçüncü kademe suyun birim fiyatı 46.49 liradan 71.10 liraya yükseltildi.

Cumhuriyet’ten Gökhan Kam’ın haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) mayıs ayı olağan meclis toplantılarının ikinci oturumu Meclis 1.Başkanvekili Nuri Aslan başkanlığında Fatih Saraçhane’deki İBB Merkez Binası Meclis Toplantı Salonu’nda yapıldı. Meclis birleşiminde İSKİ’nin olağan genel kurulu gerçekleştirildi.

Genel kurulda İSKİ’nin suya zam teklifi görüşüldü. İSKİ, konut ve iş yerlerinde kademe kademe yüzde 36 ile yüzde 53 arasında değişen oranlarda zam istedi. Teklifi mecliste revize edilmeden AK Partili Meclis üyelerinin, “hayır” oyuna karşın CHP’li üyelerin, “evet” oyuyla oy çokluğu ile kabul edildi.

Yeni tarife ile suya tüm kademelerde ve kullanımlarda yüzde 36 ile yüzde 53 arasında değişen oranlarda zam yapıldı. İstanbulluların yüzde 85’inin kullandığı birinci kademe konut tarifesine yaklaşık yüzde 36 zam yapıldı. Konutlarda 0-15 metreküp arası 1. Kademe su kullanımına yapılan yüzde 36’lık zamla birim fiyatı, 23.72 TL’den 32.28 TL’ye, 16-30 metreküp arası ikinci kademeye yapılan yüzde 44’lük zamla birim fiyatı, 34.14 TL’den 49.17 TL’ye çıkarılması, 31 metreküp ve üzeri 3.kademenin birim fiyatının 46.49 TL’den 71.10 TL’ye çıkarılmasına karar verildi. Zamlı tarife oy birliği ile kabul edildi.

Yasa ile mahalle olmuş yerlerde ve kırsal mahallede konut birim fiyat 5.92 TL’den 21.12 TL’ye, ortak sayaç konut/ konut inşaatı şantiyesi 34.14 TL’den 114.99 TL’ye yükseldi. İşyerlerindeki kademeler ise yeniden düzenlendi. Önceki kademelendirmeye göre en düşük kademe, 62.14 TL, en yüksek kademe ise 71.88 TL ‘ydi. Yeni düzenlemeye göre ise yeni tarife şöyle: İş yeri birinci kademe 0-15 metreküp arası 84.51 TL, İşyeri 16-50 metreküp arası 89.49 TL, işyeri 51-100 metreküp arası 109.98 TL, işyeri 101 metreküp ve üzeri 114.99 TL olarak belirlendi.

Yasa ile mahalle olmuş yerlerde işyeri tarifesi 15.53 TL’den 21.12 TL’ye, kırsal mahalle olan yerlerde işyeri, 15.53 TL’den 21.12 TL’ye, ortak sayaç iş yeri, iş yeri şantiyesi 71.88 TL’den 114.99 TL’ye, özel grup, 23.72 TL’den 32.28 TL’ye, iş yeri ham su 19.53 TL’den 31.25, toptan ham su 6.16 TL’den 9.86 TL’ye, geri dönüşüm suyu 2.14 TL’den 3.19 TL’ye yükseldi.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşayan Annelerin Gündemi Ekonomik Sorunlar

2023 yılının ilk üç ayında İstanbul’da yaşayan annelerin ev içi gündemi yüzde 52,2 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 17,8 ile 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler oldu.

Ekonomik sıkıntılar altında, İstanbul’da yaşayan annelerin yalnızca yüzde 39’u eğer isterse iki günde bir etli yemek yiyebileceğini, yüzde 33,6’sı yeni kıyafet alabileceğini, yüzde 30,7’si yılda bir haftalık tatil yapabileceğini düşünüyor.

İstanbul’da yaşayan annelerin yüzde 33,1’i çalışıyor, yüzde 66,9’u ise çalışmıyor. Çalışmayan annelerin yüzde 65,2’sinin çalışmama sebebi ev işleri ve bakım emeğiyken, diğer sebepler arasında iş bulamama (yüzde 5,6) ve aile izni olmaması (yüzde 1) bulunuyor.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce, İPA’nın hazırladığı ‘İstanbul’da Anne Olmak’ raporunun ayrıntılarını paylaştı. Gökçe, İstanbul’da yaşayan annelerin temel gündeminin ekonomi olduğunu belirtti.

Gökce, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Annelerimizin hayatını kolaylaştırmak için yeni yatırımlar, yeni atılımlarla çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Gökce’nin açıklaması şöyle: İstanbul’da yaşayan annelerin gündemi ekonomi ipaistanbul tarafından yayınlanan “İstanbul’da Anne Olmak” raporuna göre:

Yılın ilk 3 ayında İstanbullu annelerin ev içi gündemi yüzde 52,2 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 17,8 ile 31 Mart yerel seçimleri oldu.

Ekonomik sıkıntılar altında, İstanbullu annelerin yalnızca yüzde 39’u eğer isterse iki günde bir etli yemek yiyebileceğini, yüzde 33,6’sı yeni kıyafet alabileceğini, yüzde 30,7’si yılda bir haftalık tatil yapabileceğini düşünüyor.

İstanbullu annelerin yüzde 33,1’i çalışıyor, yüzde 66,9’u ise çalışmıyor. Çalışmayan annelerin yüzde 65,2’sinin çalışmama sebebi ev işleri ve bakım emeğiyken, diğer sebepler arasında iş bulamama ( yüzde 5,6) ve aile izni olmaması ( yüzde 1) bulunuyor.

İstanbul’da annelerin hayatını kolaylaştırmak ve annelere destek olmak için istanbulbld çok önemli adımlar attı:

İBB’nin “Yenidoğan Destek Paketi”nden 28.788 anne, “Yuvamız İstanbul Hizmeti”nden 10.000’den fazla anne ve “İstanbul Bebek Projesi”nden 5.713 anne faydalandı. Toplam 69.607 Anne-Bebek Destek Paketi, ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırıldı.

Anne Kart uygulamasıyla 0-4 yaş çocuk anneleri, İstanbul’da ücretsiz toplu taşıma hakkı kazandı. Anne Kart uygulamasından yararlananların sayısı 650 bini aştı.

Günümüz ulaşım fiyatları üzerinden hesaplandığında geçtiğimiz 4 yılda Anne Kart sayesinde 3 Milyar 484 Milyon TL annelerimizin cebinde kaldı. Annelerimizin hayatını kolaylaştırmak için yeni yatırımlar, yeni atılımlarla çalışmaya devam edeceğiz.

Paylaşın

TBB’de Yönetim Değişiyor: Ekrem İmamoğlu’mu Mansur Yavaş Mı?

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) yönetimini İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın da istediği konuşuluyor.

Parti yöneticileri, “Bu durum bir kriz konusu olur mu” sorusuna ise “Hayır olmaz, aralarında bir çözüm bulur, anlaşmaya varırlar” yanıtını veriyor.

31 Mart yerel seçimlerinin ardından Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) yönetimi de değişecek. Bütçesi belediyelerden kesilen paylardan oluşan ama kaynakların “partizanca kullanımı” nedeniyle eleştirilen birliğin yerel seçim sonuçlarının kesinleşmesinin ardından yönetimi yenilenecek.

Önümüzdeki 1-2 ay içinde yapılması beklenen birlik seçiminde CHP’li belediyelerin başkanı belirleyecek çoğunlukta olduğu kaydediliyor. Kulislere göre daha önce eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın da başkanlığını yaptığı Türkiye Belediyeler Birliği yönetimini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da istediği konuşuluyor.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Parti yöneticileri, “Bu durum bir kriz konusu olur mu” sorusuna ise “Hayır olmaz, aralarında bir çözüm bulur, anlaşmaya varırlar” yanıtını veriyor.

Bütçesinin yarısından fazlası CHP’li belediyelerden kesilmesine karşın kaynaklarının tamamına yakınının yıllarca Cumhur İttifakı belediyelerine aktarıldığını söyleyen parti yöneticileri, “Türkiye Belediyeler Birliği de değişecek. Çoğunluk belki muhalefette olacak ama tüm partilerin güçleri ölçüsünde, adil şekilde temsil edildiği, kaynakların hakkaniyetli bir şekilde dağıtıldığı bir yapıya dönüşecek” diyor.

Erdoğan – Özel görüşmesi

Öte yandan Geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında gerçekleşen görüşmeydi. Tarihi, içeriği ve yeri günlerce konuşulan görüşme AK Parti Genel Merkezi’nde yapıldı, toplam 95 dakika sürdü.

CHP Genel Başkanı Özel, görüşmenin Çankaya Köşkü ya da AK Parti Genel Merkezi’nde yapılmasından memnuniyet duyacaklarını ancak randevu Cumhurbaşkanlığı’nda verilirse de reddetmeyeceklerini söylemişti. Görüşme yeri olarak AK Parti Genel Merkezi’nin belirlenmesi CHP’nin bu ricası üzerine bir “jest” olarak nitelendirildi. Ancak Meclis’in muhalefet kulisinde farklı değerlendirmeler de vardı.

Erdoğan-Özel zirvesinin yerinin Erdoğan’ın Bahçeli ziyaretinden sonra netleştiğine dikkat çekenler, “Erdoğan Sayın Bahçeli’yi Beştepe’de, Cumhurbaşkanlığında kabul ediyor. Bahçeli hiç AK Parti Genel Merkezi’ne gitmedi. İki lider bir anlamda ‘devlet katında’ görüşme gerçekleştiriyor. Özel’le görüşmenin Cumhurbaşkanlığında değil AK Parti’de yapılmasını ‘Özel’e değil Bahçeli’ye jest’ olarak da yorumlamak mümkün” değerlendirmesini yapıyor.

Paylaşın

Avrupa’nın En Pahalı İkinci Kenti: İstanbul

Gelir ve kiraya göre İstanbul, Münih’le birlikte Avrupa’nın en pahalı ikinci kenti. Bu iki şehirde yaşayanların yalnızca yüzde 10’u, kendi şehirlerinde uygun fiyata oturabilecekleri bir daire bulduğu görüşünde.

Kiracıların yüzde 90’ı memnun değil. Münih’te iki odalı bir dairenin ortalama kirası 1770 Euro iken İstanbul’da ortalama 650 Euro oldu.

İstanbul’da kira Münih’in neredeyse üçte biri ama maaşlar da o orandan daha düşük. Bir İstanbullunun ortalama geliri, Münihlinin 4’te biri ile 6’da biri arasında değişiyor. Münih ve İstanbul’un ardından en yüksek kiranın ödendiği kentler Hamburg, Zürih ve Stockholm oldu.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun araştırmasında İstanbul, kira sorununda zirvede yer aldı. Gelir ve kiraya göre İstanbul, Münih’le birlikte Avrupa’nın en pahalı ikinci kenti oldu.

Münih’te küçük bir daire kirası 1770 Euro olurken İstanbul’da 650 Euro oldu. Bununla birlikte bir İstanbullunun maaşı, bir Münihlinin ortalama beşte biri.

Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa’nın bir çok şehrinde kiracılar için uygun daire bulmanın zorluğunu inceledi. Komisyon, 700 bin kişiye Avrupa kentlerindeki yaşam kalitesi ve konut kiralama konularını sordu.

AB Komisyonu’nun raporuna göre, Avrupa’nın kiracı için en pahalı kenti Cenevre. İsviçre’nin lüksle anılan şehrindeki kira ortalaması, ülke ortalamasının hayli üstünde ve bir dairenin metrekaresi 372 Frank’ı buluyor.

Sözcü’de yer alan habere göre, onu İstanbul ve Münih izliyor. Bu iki şehirde yaşayanların yalnızca yüzde 10’u, kendi şehirlerinde uygun fiyata oturabilecekleri bir daire bulduğu görüşünde. Kiracıların yüzde 90’ı memnun değil. Münih’te iki odalı bir dairenin ortalama kirası 1770 Euro iken İstanbul’da ortalama 650 Euro oldu.

İstanbul’da kira Münih’in neredeyse üçte biri ama maaşlar da o orandan daha düşük. Bir İstanbullunun ortalama geliri, Münihlinin 4’te biri ile 6’da biri arasında değişiyor. Münih ve İstanbul’un ardından en yüksek kiranın ödendiği kentler Hamburg, Zürih ve Stockholm oldu.

Kart borçları ödenemiyor 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) raporuna göre İstanbul’un gündemi ekonomi oldu. Kentte yaşayanların tamamına yakını ekonomiden kötü etkilenirken yurttaşlar kredi kartları borçlarını ödeyemedi.

İstanbul Barometresi Mart 2024 raporuna göre: Katılımcıların yüzde 42,7’si 31 Mart yerel seçimlerin, yüzde 32,5’i ekonomik sorunların, yüzde 2’si ise ailevi sorunların ev içerisinde konuşulduğunu belirtti.

Katılımcıların yüzde 70,1’i bayramı genellikle İstanbul’da geçirdiğini belirtti. İstanbul dışında geçiren katılımcıların yüzde 2,1’i ekonomik sebeplerden dolayı İstanbul’da olduğunu belirtti.

Katılımcıların yüzde 65,9’u 31 Mart yerel seçimleri mart ayında İstanbul’un gündemi olduğunu belirtti. İkinci sırada ise yüzde 20,4 ile ekonomik sorunlar yer aldı.

Katılımcıların yüzde 67’si 31 yerel seçimlerinin konuşulduğundan bahsetti. İkinci sırada, yüzde 22,7 ile ekonomik sorunlar, üçüncü sırada ise yüzde 4,1 ile İsrail’in Gazze’yi İşgali yer aldı.

Katılımcıların yüzde 33,9’u kredi kartı borcunun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. Kredi kartı kullananların yüzde 48’i aylık kredi kartı borcunun tamamını, yüzde 33,9’u ise borcun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. Yüzde 5,4’ü asgari tutar ile borcun tamamı arasında bir miktarda, yüzde 4,1’i asgariden az miktarda ödeme yapabildiğini belirtirken, yüzde 8,6’sı hiç ödeyemediğini ifade etti.

Mart ayında katılımcıların yüzde 47,4’ü kıt kanaat geçinebildiğini belirtti. Mart ayında katılımcıların yüzde 17,9’u bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 13,7’si aslında pek geçinemediğini, yüzde 47,4’ü kıt kanaat geçinebildiğini, yüzde 21’i ise geçinebildiğini ve kenara da para koyabildiğini belirtti.

Katılımcıların yüzde 60,9’u satın aldığı gıda miktarının azaldığını belirtti. Katılımcıların yüzde 58,7’si indirime giren gıdaları tercih etme sıklığının arttığını belirtti. Katılımcıların yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidinin azalttığını belirtti. Yüzde 59,1’i geçen seneye göre satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.

Katılımcıların yüzde 85,3’ü kırmızı et, yüzde 43,3’ü beyaz et, yüzde 33,7’si süt ve süt ürünü çeşitlerinde satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.

Katılımcılara göre İstanbul’un ilk üç sorunu yüzde 57,9 ile ulaşım, yüzde 49,4 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 47,3 ile sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi. Katılımcıların yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidini azalttığını belirtti.

Paylaşın

İstanbul 1 Mayıs’ı: 210 Gözaltı

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Taksim Meydanı kararına rağmen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü meydanda kutlamak isteyen 210 kişinin gözaltına alındığı açıklandı.

Haber Merkezi / Anayasa Mahkemesi (AYM), Taksim Meydanı’nın emekçiler için “sembolik” anlamı olduğunu belirterek, burada yapılacak 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanmasının hak ihlali olduğuna hükmetmişti.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından 210 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Yerlikaya “İstanbul’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde uyarıları dinlemeyip Taksim Meydanına ilerlemeye çalışan ve polislerimize saldıran 210 şahıs gözaltına alınmıştır” açıklaması yaptı.

İçişleri Bakanlığı ise, 1 Mayıs tedbirleri kapsamında ulaşıma kapatılan bazı noktalardaki kısıtlamanın saat 16.00 itibariyle kaldırıldığını duyurdu.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ayrıca, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda İstanbul’da görev yapan polislere teşekkür etti.

Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde kanunsuz gösteri ve yürüyüşüne karşı büyük bir ferasetle, sağ duyuyla karşı koyan; toplumsal olayların nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda, dünyadaki tüm polis teşkilatlarına örnek olan İstanbul’daki kahraman polislerimize teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.

İstanbul Valisi Davut Gül, alınan tedbirler sayesinde kentin zarar görmediğini belirterek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya, mülki idare amirlerine ve kolluk kuvvetlerine teşekkür etti. Vali Gül, “Ulaşım kısıtlaması ve diğer tedbirler nedeniyle verdiğimiz geçici rahatsızlık nedeniyle herkesten özür dilerim” dedi.

Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Davut Gül, şu ifadeleri kullandı: “1 Mayıs tedbirleriyle, gözbebeğimiz İstanbul’umuzun zarar görmemesine büyük katkı sağlayan; Başta İçişleri Bakanımız Sn. Ali Yerlikaya olmak üzere, mülki idare amirlerimize, emniyet müdürlerimize, jandarma ve sahil güvenlik komutanlarımıza, kolluk kuvvetlerimize, tüm kamu görevlilerine ve ferasetiyle her zaman dünyaya örnek olan 16 milyon İstanbullu hemşehrimize sonsuz teşekkür ederim. Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği için aldığımız tedbirlerlerle ( ulaşım kısıtlaması vb.) geçici rahatsızlık verdiğimiz herkesten çok özür dilerim. Rabbim milletimiz ve devletimizi her türlü kaza ve beladan muhafaza eylesin”

Gözaltılara tepki

Öte yandan İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını hatırlatarak, ”Yapılan gözaltı işlemleri derhal sona erdirilmeli” dedi. İstanbul Baro Başkanı Saraç açıklamasında toplantı ve gösteri yürüyüş haklarının hukuksuz bir şekilde kullandırılmak istenmediğini vurgulayarak şunları kaydetti:

“2023 yılında Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararla Taksim’de yapılmak istenen toplantı ve gösteri yürüyüşü engellemeleri hak ihlali olarak nitelemiştir. Ancak hukuksuz şekilde bir idari kararla yine bu sene bu toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullandırılmamak istenmediğini gördük” dedi.

Saraç gözaltılarla ilgili hukuki destek vermek üzere sahada olduklarını söyleyerek gözaltıların derhal sona erdirilmesi gerektiğini belirtti.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise yapılan gözaltı uygulamalarının tamamen hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Yoleri, yapılan gözaltıların hukuka aykırı olduğunu söyleyerek, gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.

Paylaşın

1 Mayıs: Emekçiler, Meydanları Doldurdu

Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Van ve Batman olmak üzere birçok ilde on binlerce kişi emeğin sesini yükseltmek için “Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olan 1 Mayıs’ta meydanları doldurdu.

Haber Merkezi / Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) öncülüğünde bir araya gelen işçi ve emekçiler, Taksim Meydanı’na yürümek üzere Saraçhane Parkı’nda toplandı.

İstanbul Valiliği kararıyla yasaklanan Taksim Meydanı’na çıkan tüm yollar polis tarafından kapatılırken, bazı güzergahlarda ise TOMA araçları bekletildi.

İstanbul’da Taksim’e Saraçhane yönünden çıkmaya çalışan gruplarla polis karşı karşıya geldi. Bozdoğan Su Kemeri girişine gelen kortej burada yolun iki yönü boyunca kurulan polis barikatına takıldı. Korteje önce biber gazıyla ardından da plastik mermi ile müdahale edildi.

Geriye çekilen kortej tekrar barikatlara doğru hareket etti. Polis ise gelen kitleyi ablukaya almak için çember kurdu. Ardından polis de önceki pozisyona geri çekildi. Korteje ikinci kez gazla müdahale edilmesinin ardından polis, ‘toplantınız kanunsuz, derhal dağılın’ yönünde anonsu yaptı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği’nden (TDB) oluşan 1 Mayıs Tertip Komitesi Saraçhane’deki 1 Mayıs eylemini sonlandırdığını duyurdu.

Ankara

Ankara’da sendikalar, dernekler, odalar, siyasi partiler, gençlik örgütleri ve baro üyeleri ile yurttaşlar; 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla Ulus’taki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde toplanarak, yağmur altında, kutlamanın yapılacağı Tandoğan (Anadolu) Meydanı’na yürüyüşe geçti.

Yürüyüş esnasında kitle sık sık, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Yaşasın 1 Mayıs”, “Kuruluş yok tek başına ya hep beraber hiç birimiz” sloganları atılırken, 1 Mayıs yürüyüşünün ana temasını ekonomik kriz oluşturdu.

Yürüyüş sonrası Tandoğan Meydanı’nda başlayan 1 Mayıs kutlamasına CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi, Suat Özçağdaş ile Grup Başkanvekili Murat Emir, milletvekilleri Cumhur Uzun, Deniz Demir, Talat Dinçer ve Mustafa Adıgüzel, DEM Parti milletvekilleri Sebahat Erdoğan Sarıtaş, Zeki İrmez, Ferit Şenyasar, Mithat Sancar, Yılmaz Hun ve Zeynep Oduncu da katıldı.

Emek ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başlayan kutlamalar, Adnan Yücel’in “Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” şiirinin okunmasıyla devam etti.

Açılış konuşmalarının ardından DİSK, KESK, TTB, TMMOB tarafından hazırlanan ortak 1 Mayıs açıklaması Kürtçe, Türkçe ve Arapça okundu. Açıklamanın Türkçesini, DİSK İç Anadolu Temsilcisi Birgül Kaya okudu. Ortak basın metninde işçi ve emekçilerin talepleri 10 maddede sıralandı. Bu maddeler şöyle:

“Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretler artırılmalı, en düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine çekilmelidir.
Tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmeli, herkese güvenceli istihdam sağlanmalıdır.
Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, faturalar tüm vergilerden muaf tutulmalıdır.
Anayasal hakkımız olan örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Kamu varlıklarının özelleştirilmesinden vaz geçilmeli, eğitim, ulaşım, sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri devlet eliyle ücretsiz verilmelidir.

Sendikalı olma, grev gibi hak arama yolları açık olmadır.
Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüz son bulmalı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortadan kaldırılmalıdır.
Çocuk işçiliğine karşı ve çocuk istismarının ortadan kaldırılması için koruyucu tedbirler ivedilikle alınmalıdır.
İstanbul Sözleşmesi, işyerinde şiddete ve tacize karşı ILO’nun 190 sayılı sözleşmesi derhal uygulanmalıdır.
Gazze’de sivillere yönelik saldırıları şiddetle kınıyoruz! Direnen Filistin halkının yanındayız!
Emperyalizme karşı barışı, faşizme karşı halkların kardeşliğini savunarak, Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin hâkim olduğu bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz.”

İzmir

İzmir’de siyasi partiler, belediye başkanları ile temsilcileri, sendikalar, meslek örgütleri Basmane, Liman, Konak, Kültürpark ve Cumhuriyet Meydanı yönünden Gündoğdu Meydanı’na kortejler halinde yürüyüş ile Gündoğdu Meydana’na geldi.

Pankartlar dövizler hazırlayan emekçiler sık sık “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Hak hukuk adalet”, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Yaşasın 1 Mayıs alanlardayız”, “Direne direne kazanacağız”, “Taksim’de düşene dövüşene bin selam” sloganları attı.

Mitingde tertip komitesinin hazırladığı ortak metin TÜRK-İş 3’üncü Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak tarafından okundu. Haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı itirazlarını haykırdıklarını belirten Çakmak, “Ekmeğimizin her gün ama her gün küçüldüğü; gelirde, vergide ve ülkede adaletsizliği arttığı, hak ve özgürlüklerimizin alabildiğine kısıtlandığı bu süreçte, itirazlarımızı Cumhuriyetin ikinci yüzyılında buradan yani 1 Mayıs meydanlarından başlatıyoruz” dedi.

Ücretli çalışanların geçim ve yaşam şartlarının her geçen gün zorlaştığını vurgulayan Çakmakçı, daha yılın ilk aylarında vergi oranlarının yükseldiğini, asgari ücret artışlarının enflasyon karşısında etkisini yitirdiğini söyledi. Çakmakçı, kadın işsizliği, güvencesiz, kayıt dışı çalışma ortamlarında taciz, şiddet ve mobbingin her geçen gün arttığına dikkati çekti.

Sermaye düzeninin yarattığı ağır tahribata ses çıkarılmaması için baskı rejimlerin desteklendiğini dile getiren Çakmakçı, şunları belirtti: “Sermayeyi emek sömürüsü de doyurmuyor. Doğa, sermayenin sınırsız yağmasına açılıyor; yetmiyor, savaşlarla milyonlar yerinden yurdundan ediliyor. Emperyalistlerin yürüttüğü savaşlar sonucu yerinden yurdundan edilen mültecilerle büyük bir insanlık krizi yaşanıyor. Gözümüzün önünde Çocuklar ölüyor, öldürülüyor, insanlar, doğa katlediliyor. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin işler hale gelmesi için eşitlik, demokrasi ve adalet için inatla, ısrarla ve kararlılıkla mücadeleyi sürdüreceğiz.”

Çakmakçı, daha sonra taleplerini şöyle sıraladı:

Emeğin sömürülmediği,
Sendikal hak ve özgürlüklerin engellenmediği,
Grev hakkının yasaklanmadığı,
Herkesin güvenceli, kadrolu çalıştığı bir işinin ve insanca yaşamaya yetecek bir ücretinin olduğu,
KHK ve fiili OHAL rejimine son verildiği,
Ekonomik krizlerin, salgınların, depremlerin, afetlerin faturasının halkımıza ve emekçilere kesilmediği,

Emperyalist güçlerin yarattığı savaşların hiç olmadığı,
Kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği, barış ve kardeşliğin hakim olduğu
Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı,
Çocuk istismarının ve çocuk işçiliğinin olmadığı,
Düşünce ve ifade özgürlüğünün suç olarak sayılmadığı,
Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz.”

Miting, konuşmaların ardından grup Moğollar’ın konseriyle sona erdi.

Van

KESK, DİSK, Van Barosu, Van-Hakkari Tabip Odası, Diş Hekimleri Odası ile Türk Mimar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) öncülüğünde “Emek bizim söz bizim” şiarıyla düzenlenen 1 Mayıs Van Bölge Mitingi yürüyüş korteji ile başladı.

Binlerce emekçi sabah saatlerinde Günpaş AVM önünde bir araya geldi. “Biji Yeke Gulane/ Yaşasın 1 Mayıs” sloganları atan emekçiler, ardından mitingin yapılacağı Musa Anter Parkı’na doğru yola çıktı. Sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı kortejin en önünde ise Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ile Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) yer aldı. “Susturamayacaksınız” pankartı ile yürüyen özgür basın emekçileri, “Özgür basın susturulamaz” sloganı attı.

Mitingde KESK EŞ Genel Başkanı Ahmet Karagöz, Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Neslihan Şedal, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğullları birer konuşma yaptı.

DİSK Genel İş Van Şube Başkanı Ömer Tekin yaptı. Tekin, şunları söyledi: “On yıla yakındır irademiz gasp edildi. Bu süre içerisinde binlerce arkadaşımız işten atıldı. Sendikalara sahip çıkan halka teşekkür ederim. 1 Mayıs, işçilerin, emekçilerin, yoksulların bir araya geldiği emek ve demokrasi taleplerini haykırdığı mücadele günüdür. Emek sömürüsüne ‘hayır’ deme günüdür. Yılmayacağımızı haykırıyoruz. İnsanca yaşam koşulları için taleplerimizi ısrarla haykırmaya devam edeceğiz. Daha iyi bir gelecek umuduna sarılacağız. Karanlığa karşı üzerimize düşeni yapacağız. Demokrasi ve emekten yana bir yönetime ihtiyacımız bar. 31 Mart bunun için bir fırsattı. Sendikal hak ve özgürlükler, demokrasi için mücadelemize devam edeceğiz.”

Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Neslihan Şedal, “Özgür ve demokratik toplumlar emekle örüldü. Emeğimiz üzerine kirli politikalar yürütülüyor. En kutsak değer emekçilerin ve gençlerin emeğidir. Emek mücadelesini sürdüreceğiz. Kirli politikalarla birçok emekçi arkadaşımız işinden edildi. KHK’liler ve emek mücadelesi verenler kalacak, siz gideceksiniz. Kadınlar ve gençlerin emeğini gasp etmek istiyorlar ama 31 Mart’ta da gösterdik, emeğimize sahip çıkacağız, şehrimize sahip çıkacağız. Bu alanı emeğin direnişi alanına çevirelim ve direnişimizi emekle süsleyelim. Yaşasın 1 Mayıs” diye konuştu.

İstanbul’da Taksim Meydanı’na yürümek isteyen emekçilerin engellendiğini vurgulayan KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, şunları söyledi: “Taksim’e yürüyen, adalet ve barış diyen emekçilere etten bir duvar örüldü. Yoldaşlarımıza biber gazı ile saldırılıyor ve gözaltına alınıyor. Bunu Van’dan protesto ediyoruz” dedi. Karagöz’ün konuşması sırasında sık sık ‘Her yer Taksim her yer direniş’ sloganları atıldı.

Karagöz “İradesine sahip çıkan Van halkını saygı ve sevgiyle selamlıyorum. İşçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, Aleviler, Kürtler, hepiniz hoş geldiniz. Ankara Gar Meydanı’nda katledilen , Suruç’ta, Diyarbakır’da katledilen barış güvercinlerini saygıyla anıyorum. Musa Anter, Uğur Mumcu, Deniz Poyraz’ı aramızdan aldılar. Berkin Elvan’ı, yeşil gözlü Veyselimizi, Ceylan Önkol’u katlettiler. Sürgünde hayatını kaybeden Ahmet Kaya, Yılmaz Güney ve Nazım Hikmet’i anıyorum” dedi.

Barış ve adalet vurgusu yapan Karagöz, şöyle devam etti: ‘En güzel şiirimiz barıştır. Savaşa karşı barışı , ölüme karşı yaşamı savunmak için buradan mesaj verelim. Barış Annelerine, Cumartesi Annelerine buradan selam olsun. KHK’lılar bizim onurumuzdur. Görevlerine iade edilene kadar yanlarında olacağız. Bir selam da Demirtaş’a, Yüksekdağ’a, Can Atalay’a, Osman Kavala’ya olsun. Halkın iradesini yok sayanlara yazıklar olsun diyoruz.

Kendi yarattığı kriz, emekçilere işçilere ödetiliyor. Bütün faturalar bizlere kesiliyor. Ülkenin kaynakları yandaşlara peşkeş çekiliyor. Emekçilere tasarruf tedbirleri uygulanıyor. 31 Mart’ta emekçiler ‘yeter’ dedi. Vanlılar iki defa ‘yeter’ dedi. Siz Van halkını kutluyorum. Bizi kapıkulu askeri olarak görenlere, yoksulluğu dayatanlara yazıklar olsun.

Örgütleneceğiz , büyüyeceğiz. Çocukların eğitimden mahrum bırakılmadığı, anadilde eğitim gördüğü bir Türkiye istiyoruz. Düşüncenin suç olmadığı bir Türkiye istiyoruz. Eşitlikçi özgürlükçü bir gelecek için bugün buradayız. ‘Jin, jiyan, azadi’ demek için bugün buradayız. Kürt sorunun çözümü için buradayız. Cezaevlerindeki antidemokratik uygulamalara karşı buradayız. Umudu, mücadeleyi, dayanışmayı büyütmek için buradayız. Yaşasın 1 Mayıs, Bijî 1 Gulan.”

İstanbul’da emekçilerin Taksim Meydanı’nda kutlama yapmasının engellenmesini eleştiren DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır da “Serhat’tan, Van’dan Taksim’e selam gönderiyoruz. Alın teri ile mücadele eden insanlarla el ele vereceğiz, zulümlerini yeneceğiz. Emekçiler kimseye boyun eğmedi. 31 Mart’ta Türkiye ve Kürdistan’daki emekçiler bir mesaj verdi. İktidar için Kürtler, demokratlar düşman görüldüğü gibi emekçiler de öyle görülüyor.

Çare var. Çare; Kürt ve Türk halkının ittifakıdır, emekçilerin ittifakıdır. El ele vereceğiz haklarımızı alacağız, özgürlüğümüzü güçlendireceğiz. 31 Mart’ta Van halkı nasıl bu zulüm karşısında durduysa Türkiye’deki emekçiler bir araya geldiğinde bu zulüm yıkılacak. Birlik ve ittifakımızı yükselteceğiz. İktidarlar ve devletler sermayeye, çetelere destek veriyor, emekçilere düşman. Bir olursak bu talanı yeneceğiz” dedi.

Özgürlük ve barış vurgusu yapan Bayındır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürdistan’da talan, derin bir düşmanlık var. Türkiye’de de var. Dünyada da böyle. Kürdistan doğası talan ediliyor, 3-5 sermayedara peşkeş çekiliyor. Bizim alın terinizden çaldılar. Bu zalimler karşısında köylü, emekçi, kadın, genç el ele vereceğiz, bu zulme son vereceğiz. AKP-MHP ittifakı, Ankara Meydanı’nda hakkı için bir araya gelen insanlara saldırdı ve 102 insan hayatını kaybetti.

Bu iktidar en büyük düşmanlığı işçi ve emekçilere yapıyor ama bu bizim kaderimiz değil. Ölümü, açlığı kabul etmiyoruz. Kalkacağız, emeğimiz ve hakkımız için. Kürt meselesi demokratik yollarla çözülmediği sürece talan ve kriz sürecek. Bu yüzden emekçiler ‘hayır’ diyor. Kürt sorununun çözümünü istiyorlar, tecridi kabul etmiyorlar. Bu ülkeye özgürlük gelsin istiyorlar. Kürt sorunu çözülmezse savaş politikaları sürecek. Bu kirli bir savaş. Emekçi ve işçiler olarak özgürlük ve barış için bir araya geleceğiz.”

Van’da düzenlenen 1 Mayıs bölge mitinginde son konuşmayı DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları yaptı. İstanbul’da Taksim Meydanı’na yürümek isteyenlere polisin gaz ve biber gazıyla engel olmasını hatırlatan Hatimoğulları şöyle konuştu:

“Haklarımız, işimiz, aşımız, ekmeğimiz ve barış için buradayız. Meydanlarda direnenlere selam olsun. Soma’da İliç’te iş kazalarında kaybettiğimiz işçi kardeşlerimize selam olsun. AKP başta Kürt halkına, halkalara, inançlara, işçilere, kadınlara hesap verecek. Bugün Taksim’de gazla müdahale etmişler. Van’dan Taksim’e direnişin köprüsünü kurmak için alkışlarla destek olalım. Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor. AKP, işçi ve emekçilere açlığı reva gördü. Grev hakkına göz diktiler” dedi.

31 Mart yerel seçimlerinde değinen Hatimoğulları, “Muhalefetin üzerindeki ölü toprağı bu seçimlerde biraz daha kalktı. Muhalefetin örgütleneceği, alana çıkacağı fırsatın kapısı açıldı. Özellikle Kürdistan’daa açlıktan dolayı gençlerin göç yolunu tuttuğunu biliyoruz. Mevsimlik işçilerin, kadınların çektiği acıları, emeklerinin nasıl sömürüldüğünü iyi biliyoruz. Ülkenin varlıkları beşli çeteye peşkeş çekildi. Herşeyi özelleştirdiler. Muhalif emekçileri ihraç ettiler. KHK’lıların direngen duruşlarını selamlıyoruz” diye konuştu.

İktidarın savaş politikalarını eleştiren Hatimoğulları, “Ekmeğimizin küçülmesinin en büyük nedenlerinden biri devam eden savaş politikalarıdır. Kürt sorununun demokratik çözümü konusundaki taleplerimize silah ve tankla cevap verdi bu iktidar. Soğan pahalı diyen bir kadına, ‘merminin fiyatını biliyor musun?’ dedi cumhurbaşkanı. Biz mermi fiyatını bilmek istemiyoruz çünkü savaş istemiyoruz.

Kürt sorunu barışçıl yöntemlerle çözülürse devasa bütçeler işçiye, emekçiye kalır ve ekmeğimiz büyür. Türk ve Kürt işçileri birbirinden ayrılıyorlar. Oysa bütün halkların emeği eşit bir şekilde küçülüyor. İşçilerin, emekçilerin arasındaki dayanışmayı ortadan kaldıran bu iktidara karşı dayanışmayı daha da büyütmek lazım. Birlikte aç kalıyorsak birlikte mücade etmemiz lazım. Barış diyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz. Yaşasın işçilerin birliği, direnişi” dedi.

Batman

Bölge illerden Batman mitingine katılan emek örgütleri ve siyasi parti temsilciler Turgut Özal Bulvarı’nda bir araya geldi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Döne Gevher ve Petrol İş Batman Şube Başkanı Veysel Kartal’ın konuşmacı olarak yer aldığı miting için bir araya gelen binlerce kişi sloganlarla yürüyüşe geçti.

8 Mart Kadın Parkı’nda gerçekleşen mitinge Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doğan Hatun, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Devrim Demir’in yanı sıra pek çok DEM Partili belediye başkanı da katıldı.

DEM Parti Milletvekilleri Halide Türkoğlu ve Beritan Güneş, Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Sönük ve Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Devrim Demir, Batman’da 1 Mayıs kutlamalarına katıldı. DEM Partili kadınlar, ‘jin, jiyan, azadi’ (kadın, yaşam, özgürlük’ yazılı mor pankartla yürüdü.

Katılımcıların selamlanmasından sonra demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Ardından tertip komitesi sahneye çıkarak emekçileri selamladı.

Tertip komitesi adına konuşan Petrol İş Şube başkanı Veysel Kartal, insanca yaşamak ve sömürüye karşı ses çıkarmak amacıyla bir araya geldiklerini vurguladı. Kartal, “Bugün emekli ücretine ve asgari ücrete gelen zamlar erimiştir. İşçiler ve kamu emekçileri için bıçak kemiğe dayanmıştır. Derhal yoksulluğa itilen işçileri koruyacak önlemler alınmalıdır. Ancak tam aksi yapılmakta ve ‘kemer sıkma politikası uygulayın’ denmektedir. Tüm emekçilere gittikçe güvencesiz koşullar dayatılıyor. Hiç olmadığı kadar beyin göçü yaşanıyor. İşçi ölümleri ile adeta katliamlar yaşanıyor. Hal böyleyken cebimize göz dikilmektedir. Bizler bodro mahkumu olmayı reddediyoruz. Vergiler az alandan az, çok alandan çok şekilde derhal düzenlenmelidir. Bizleri karanlıktan çıkaracak olan 1 Mayıs meydanlarında ortaya çıkan iradedir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün suç sayılmadığı, aydınlık bir ülke için mücadele etmeye devam edeceğiz. Kapitalizme ve yoksulluğa karşı direneceğiz” diye konuştu.

KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher Koyun ise miting için kente emekçilerin Batman girişinde bekletilmesini eleştirdi. Koyun, şunları söyledi: “Tüm engellemelere rağmen Kürdistan’da bir araya gelen tüm emekçilere selamlarımı iletiyorum. Taksim’e selam olsun. Meydanları da alanları da özgürleştiren emekçilere selam olsun. Her sabah yoksulluğun artığı bir güne uyanıyoruz. Çalışma çağında olan her dört kişiden biri işsiz. Her üç çalışandan biri kayıtsız çalıştırılıyor. Çocuklarımızın geleceği ÇEDES projeleri ile karartılıyor.

Kürdistan’da tarımı bitiren güvenlikçi politikalar nedeniyle çiftçiler yine yollarda. Göçmenler asgari ücretin altında kölelik koşullarında çalıştırılıyor. Bir gecede KHK’larla işimizden ediliyoruz. İşimizi, aşımızı, emeğimizi elimizden almaya çalışıyorlar. Her gün ortalama beş canımız iş cinayetleri ile aramızdan ayrılıyor. En temel insan haklarımız bile ayaklar altına alınıyor. Hasta tutsaklar olmak üzere siyasi tutsaklar tahliye edilmiyor.

Cezaevleri yine direniş alanına dönüyor. Umut yine biziz. Yeter ki hep birlikte mücadeleye olan inancımızı daha da yükselterek barışın, demokrasinin hakim olduğu bir ülke için omuz omuza verelim. Umudunuzu kaybetmeyin, mücadeleyle kalın. Bijî tekoşîna kedkaran (yaşasın emekçilerin direnişi)” dedi.

DEM Parti Batman İl Eşbaşkanı Mustafa Mesut Tekik, iktidarın savaş politikalarını eleştirdi. Tekik, “Bazı sendikalar, yoksulluk ve açlık varsa ve Kürdistan’da hat safhadaysa bunu talanla gerekçelendiriyorlar. Evet bir nedeni elbette ki ülkeyi yönetenlerin talan ve gaspıdır ancak bunların en büyük sebebi ise 40 yıldır topraklarımızda yürütülen hegemonik ve militarist politikalardır. Demokrasinin rafa kaldırıldığı, tüm kaynakların savaşa harcandığı bir süreçte, tüm bu uğursuz politikaların karşısında direniyoruz, mücadele ediyoruz.

Bizler DEM Parti olarak sesimizi ülkeyi yönetenlere duyurmak istiyoruz. Savaş tamtamlarının çalınacağı bir sürecin arifesindeyiz. Bunu barışsevenler olarak asla istemiyoruz ve mücadelemizi bu uğursuz politikalar karşısında sürdüreceğiz. Türkiye’de mücadele eden emekçilere sesleniyorum. Yoksulluğu, açlığı zikrederken, bu savaş gerçekliğini unutmayın. Kaynakların nereye harcandığın vurgusunu yapın, Türkiye halklarını aydınlatın” dedi.

Batman’daki 1 Mayıs bölge mitinginde son konuşmayı DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar yaptı. Uçar, “1 Mayıs ahlaki politik toplumu yaşatmanın, özgür ve onurlu bir yaşamın adıdır. Bu ülkede yaşayan bütün işçiler, kadınlar, gençler karşılaştıkları baskıya karşı geri adım atmadılar. Bugün, bütün kolluk güçleri savaş varmış gibi İstanbul’a konumlandı. Karşısında işçiler, bu ülkeyi var edenler vardı. İşçilerin ve emekçilerin en büyük mücadelesi eşitlik talebidir. Bütün engellemelere rağmen Kurdistan’ın bütün illerinden işçiler, emekçiler, gençler ve onurlu yaşam isteyenler buraya geldi. Her birimiz kendi emeğimizle buralara geldi” dedi.

Ekonomik kriz ve yoksulluğa değinen Uçar, “Bu ülkede 3.5 milyon çocuk yatağa aç giriyor. Bunun sebebi kimdir? AKP-MHP iktidarıdır. Bu ülkedeki çözümsüzlük, AKP’nin tercihidir. 22 yıllık AKP iktidarında 33 bin işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Kiralık işçilik, mevsimlik işçilik diye işçinin emeğini sömüren iş alanları yarattılar. Türkiye çalışma süresinin en uzun olduğu bir ülke ve dünya sıralamasında ikinci. Peki bu işçiler ne kadar maaş alıyor? 17 bin 2 TL. Bu ülkenin emekçilerine, işçilerine hiçbir faydası olmayan sarayın, bir dakikalık gideri 17 bin 83 TL. Kendilerinin bir dakikalık giderlerini bu halka bir aylık gider olarak veriyorlar. Türkiye’de işçilerin sadece alın teri dökülmüyor, kanı dökülüyor. Güvencesiz koşullarda çalıştıkları için işçiler yaşamını yitiriyor” diye konuştu.

İktidarın savaş politikalarını eleştiren Uçar, “Ülke kaynakları savaşa aktarılıyor. Bu savaş işçilerin, emekçilerin savaşı değil. Ancak iktidar işçilerin, emekçilerin emeğini savaşla heba ediyor. Bugün yaşanan ekonomik kriz, insanların baş başa bırakıldığı açlık; savaş politikalarından ve bu iktidarın Kürt sorunundaki çözümsüzlüğünden ayrı değildir. Kürt gerçekliği bu coğrafyanın en eski ve en değerli gerçekliğidir. Savaşarak değiştiremediniz, inkar ederek değiştiremediniz, bundan sonra da değiştiremezsiniz” diye konuştu.

İktidarın Kürt sorununu çözümsüzlüğe ittiğini vurgulayan Uçar, “15 gün boyunca Büyük Özgürlük Yürüyüşü düzenledik. Kürdistan’da kent kent, mahalle mahalle, sokak sokak ziyaret yaptık. Halkımızla demokratik çözüm imkanlarını konuştuk. Milyonlarca insan, Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununda irade olduğunu haykırdı. Demokratik çözüm noktasında Sayın Öcalan’ın ne kadar önemli bir rol üstlendiğini biliyorlar.

Ama çözümü değil, savaşı tercih ediyorlar. Mücadelemiz bir olursa, bu ülkeyi emeğin ve özgürlüğün ülkesi yapabiliriz. Savaş politikalarıyla ayakta durmaya çalışan, Kürt sorunun çözmeyen bu iktidara, ve kayyımlara 31 Mart’ta Kürdistan halkı seçimde çok güçlü bir cevap verdi. Bu mesaj hem muhalefete hem de iktidara. Önümüzdeki tek yol var. Bundan sonra tek ses olmalı ve ortak mücadele yürütmeliyiz” dedi.

Uçar’ın konuşmasından sonra Azad müzik grubun sahne almasıyla Batman’daki kutlamalar sona erdi.

Gaziantep

Gaziantep DİSK, KESK, TÜRK İŞ, TMMOB ve Türk Tabipler Birliği, CHP, DEM Parti, EMEK Partisi, Türkiye İşçi Partisi, BİRTEK-SEN, SOL Parti’nin yer aldığı kutlamaya binlerce işçi katıldı. Kutlama, Eğitim Sen Öğretmen Grubu’nun müzik dinletisiyle ve halaylarla son buldu.

İşçiler adına konuşma yapan Başpınar Halı dokuma işçisi Mikail Kılıçalp şunları söyledi: “Bu kentin patronları, zenginleri çocuklarına daha reşit olmadan milyonluk lüks arabalar alırken, başka ülkelere tatillere gönderirken, biz çocuklarına oyuncak bir araba bile alamayan, oyun çağındaki, okul çağındaki çocuklarını işe gönderen Başpınar işçileriyiz.

Çünkü fabrikalarda sömürdükleri emeğimiz, alınterimiz bu kentin patronlarına yetmiyor. Çünkü çocuklarımızı okutacak, insanca yaşamaya yetecek bir ücret veremeyecek kadar çok paraya ihtiyaçları var. Çünkü doymak bilmiyorlar! Emeğimizi, etimizi, kanımızı, ömrümüzü yedikçe semiriyor, semirdikçe daha çok sömürmek istiyorlar. İşte bu yüzden, bizim emeğimiz, etimiz, kemiğimiz yetmediği için, çocuklarımızı da atölyelerde, adı okul olan MESEM’lerde etiyle kemiğiyle çocuk işçi olarak patronların hizmetine sunuyoruz.

Biz Başpınar işçileriyiz! Bu Marka şehrin, ihracat rekorları kıran bu şehrin bütün zenginliklerini üreten, taşında, toprağında emeği, alınteri ve kanı olan ama o zenginlikten payına sadece sefalet düşen işçileriz. Biz Başpınar işçileriyiz! Bizi bu şehrin lüks merkezlerinde, mekânlarında göremezsiniz bizi.”

EMEK Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ise şöyle konuştu: “Bu 1 Mayıs özellikle Şimşek Programı ile işçi ve emekçilere savaş açan iktidara karşı işçilerin, emekçilerin mücadele programını ortaya koyduğu bir 1 Mayıs oluyor. Enflasyon altında ezilen, işsizlik tehdidiyle karşı karşıya kalan, ağır çalışma koşullarıyla çok zorlu bir çalışma hayatının içinde, ekmek parası kazanmaya çalışan işçiler bugün 1 Mayıs alanında Şimşek Programı’nı kabul etmeyeceklerini ortaya koydular.

Elbette ki iş, ekmek ve özgürlüğün yanı sıra aynı zamanda Ortadoğu’daki savaşa karşı da burda sloganlar yükseldi. Antep’teyiz, Başpınar işçileri onlara sefalet ücreti dayatan patronlara 1 Mayıs alanında şu mesajı verdiler: ‘Biz buradayız, birlikteyiz, güçlüyüz.’ Önümüzdeki dönem bu birliği güçlendirmek için yan yana olmaya devam edeceğiz.”

Manisa

Manisa Emek, Barış ve Demokrasi Platformu, tarafından düzenlenen 1 Mayıs mitingi için yurttaşlar, Yunusemre ilçesi Sultan Cami önünde toplanarak Manisa Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş boyunca “Yeni bir başlangıç için emek için gelecek bizim”, “8 Mart’tan 1 Mayıs’a kadınların isyanıyla geliyoruz” pankartları taşınırken sık sık “Savaşa hayır barış hemen şimdi” ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atıldı.

Yüzlerce yurttaşın katılımıyla Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan mitingde Tertip Komitesi adına Eğitim Sen Manisa Şube Başkanı Mehmet Ramazan konuştu. Ramazan, “Savaş ve çatışmalarla, nükleer santrallerle, siyanürle, toprağa saldığı zehirli gazlarla, atıklarla doğamızı mahvediyor. Ülkemizde İşsiz sayısı 10 milyona dayandı. Çalışma çağında olan her dört kişiden biri, kadınlarda ise her üç kadından biri işsiz. Bu bozuk düzen, bizim düzenimiz değil. Bu düzene artık yeter diyoruz. Bizler; emeğin sömürülmediği, herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin olduğu ve eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu bir ülke istiyoruz” diye konuştu.

Muğla

Muğla 1 Mayıs Tertip Komitesi, tarafından kentte yapılan miting için yurttaşlar Muğla Akyol Pazar Yeri’nde toplanılarak, Sosyo Kültürel Alan’a yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte “Yaşam: toprak, hava, su ve güneşle. İnsanca yaşam: Örgütlü mücadeleyle” ve “Özgür ve eşit bir yaşam kuracağız” pankartları taşınırken, sık sık “Yaşasın 1 Mayıs, Bijî Yek Gulan”, “Taksim’e bin selam mücadeleye devam” ve “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganları atıldı ve cezaevlerindeki siyasi tutsaklara selam yollandı.

Mitingde komite adına KESK Dönem Sözcüsü Abidin Çelik ve Genel İş işyeri temsilcisi Feriştah Kaşıkçı Atasever konuşma yaptı. Okunan metinde, “Şimdi meydanlarda olmanın, korku imparatorluğuna teslim olmayan milyonlar olduğumuzu, emeğimizin hakkını alacağımız günleri ellerimizle kuracağımızı, bugünden yarına yaşamı örgütlemenin kararlılığını haykırmanın zamanı. Yaşam alanlarını yok etmesine karşı doğanın, insanın, hayvanların ve tüm canlıların yaşam haklarını Kaz Dağları’ndan Akbelen’e, Akkuyu’dan Deştin’e, Cerattepe’den Kızılcabük’e Munzur’dan Köyceğiz’e savunuyoruz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, tüm sömürülenler, yoksullaşanlar ve ezilenler olarak bu düzeni değiştirme 86 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var” ifadeleri yer aldı.

Dersim

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu ve sendikaların öncülüğünde 1 Mayıs İşçi Bayramı Seyit Rıza Meydanı’nda kutlandı. Sabahın erken saatlerinden itibaren işçi, emekçi ve sendikacılardan oluşan yurttaşlar bayraklar ve flamalarla toplanma noktası olan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Kutlamalara Dersim Eş Başkanları Birsen Orhan ile Cevdet Konak, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il ve ilçe yöneticileri katıldı. Alkış ve zılgıtlarla yürüyen kitle sık sık “Her yer direniş, her yer Taksim”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Jin Jiyan Azadi” sloganları attı. Yürüyüş, 1Mayıs’ın kutlanacağı Seyit Rıza Meydanı’nda son buldu.

Seyit Rıza Meydanı’nda program özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşu ile başladı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Dersim Şube Başkanı Mehmet Aşkın, “Savaş ve çatışmalarla, nükleer santrallerle, siyanürlü maden aramalarıyla atmosfere, toprağa saldığı zehirli gazlarla, atıklarla doğamızı mahvediyorlar. Her krizin faturası bizlere kesiliyor. Her sabah yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz. Geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyona dayandı. Çalışma çağında olan her dört kişiden biri işsiz. Her üç kadından biri işsizdir. Her 3 çalışandan biri kayıt dışı çalıştırılıyor” dedi.

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu adına konuşan EMEK Partisi Dersim İl Başkanı Ergin Tekin, Türkiye’nin dünyada işçi haklarında en kötü olan 10 ülkeden biri olduğunu hatırlattı. Kamu bütçelerinin eğitim ve sağlığa değil de, savaşa gittiğini vurgulayan Tekin, “Kapitalistler ve hükümetleri ücret artışını, sözde enflasyonu azdırır gerekçesiyle kabul etmiyor, kamu harcamalarını kısıp eğitim ve sağlığa giderek daha az bütçe ayırıyor. Ama iş silahlanmaya gelince kesenin ağzını açıyor. Silahlanmada sınır tanımıyor, savaş bütçelerini artırıyorlar. Bloklaşan emperyalistler arasındaki rekabet şiddetleniyor ve hegemonya çatışmaları silahla sürüyor. Üreticileri olan tekelleri zenginleştiren füze, tank ve uçaklar bizim vergilerimizle üretiliyor. Ukrayna savaşında olduğu gibi, savaş enerji ve tahıl fiyatlarını uçuruyor. Milyonlarca emekçi savaş, açlık ve yoksulluk nedeniyle göç yollarına düşüyor” şeklinde konuştu.

Bölgede yaşanan çatışmalar için tekrardan askeri üslerin kullanılmasının gündemde olduğunu söyleyen Tekin, şunları söyledi: “Kürt meselesinin çözümüne dair hiçbir adım atılmıyor. Halkların bir arada eşit bir şekilde yaşamasının önüne engeller konmaya ve inkârcı politikalar devam ettiriliyor. Başta işçi sınıfımız olmak üzere, her milliyetten halklarımız Kürt sorununun çözümü için mücadeleyi büyütmelidir. Yoksulluğun, açlığın, işsizliğin, göçün ve savaşın en çok yaşandığı bir ilde yaşıyoruz ve bütün bu saldırılara karşı başta Dêrsim olmak üzere, tüm ülkede ve dünyada barış, eşitlik, özgürlük, ekmek ve adalet mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Zamlara hayır demek, savaşa karşı barışı savunmak, kıdem tazminatımıza dokundurmamak, insanca yaşamak ve çalışmak için her günümüzü 1 Mayıs’a çevirme zamanıdır.”

Ardından söz alan Dersim Belediye Eş Başkanı Birsen Orhan, Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ı kutlamak için direnenlerin selamladı. Orhan, umudu yeniden yeşertmek için meydanlarda toplandıklarını iktidarında bundan koktuğunu söyleyerek, “Savaşa, sömürüye ve talana karşı yaşasın 1 Mayıs” dedi.

Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ise, şunları söyledi: “4 Mayıs 1937 Dersim Soykırımı’nın fermanının yazıldığı bir gündür. 40 bin insanımızın katledildiği, toprağa düşenlerimizin soykırıma uğradığı bir gündür. Mücadelemizde yaşayacakları anıların karşısında saygıyla eğiliyoruz. 1 Mayıs demokratik bir anayasanın, demokratik bir Türkiye’nin tüm halkların özgürce onurlu bir barış içerisinde yaşayacağı bir yaşama vesile olsun” dedi.

Konuşmaların ardından 1 Mayıs İşçi Bayramı, çekilen halaylarla kutlandı.

Paylaşın