CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Helalleşme Oy İsteği Değildir

Partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Helalleşme Buluşması’nda konuşan Kılıçdaroğlu, “Bilmenizi isterim, bizim helalleşmeye ihtiyacımız var. Helalleşme oy isteği değildir. Bunu inşallah yapacağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Konuşmasında birlik mesajı veren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Kamplaşan bir Türkiye istemiyoruz. Barış içinde yaşamak istiyoruz. Kamplaşmayı siyaset kurumu yapıyorsa geniş kitlelerde derin yaralar açıyor. O derin yaralar Türkiye’ye büyük zararla veriyor” dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Helalleşme sıradan bir çağrı değildir, oturup düşünmektir. Ya kavga ettik bari barışmasını bilelim. Bunu yapabilirsek bu millete huzuru getirmiş olabiliriz. Kusurumuz, hatamız var daha önce de söyledim. Hata insana mahsustur. Bütün mesele aynı hatayı sürdürmemektir. Helalleşme aynı zamanda barışmak demektir. Aynı sofraya oturmak demektir” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını “Oturup konuşmak bize bakıp yeri geldiğinde sağlıklı ve tutarlı eleştiriler yapmak bizim açımızdan son derece önemlidir. Bu buluşmanın büyük bir önemi var. Artık birlikte olmalıyız. Elbette farklı düşüneceğiz. Ama bunlar kavga nedeni olmamalı” cümleleriyle devam ettirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Helalleşme Buluşması’nda açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Kamplaşmayı siyaset kurumu yaparsa, geniş kitlelerde derin yaralar açar. Güzel konuşmalar yapıldı. Üç aşağı beş yukarı ben bu konuşmaları değişik illerde, değişik kişilerden dinledim. Helalleşme sıradan bir çağrı değildir. Helalleşme aynı zamanda oturup düşünmek demektir. Oturup düşüneceğiz, neden kavga ediyoruz? Haydi kavga ettik, bari barışmasını bilelim. Eğer biz bunu yapabilirsek bu memlekete huzur getirmiş oluruz. Kusur, evet kusurumuz var. Defalarca söyledim. Yanlışımız var. Hata insana mahsus bir kavramdır zaten. Bütün mesele aynı hatayı tekrar etmemektir. Bunu yaptığımız zaman sorun büyük ölçüde çözülmüş olur.

Helalleşmek aynı zamanda barışmak demektir. Oturup konuşmak demektir. Aynı yemeğe kaşık sallamak demektir. Helalleşme aynı zamanda geçmişteki yaraları sarmak demektir. Siyasiler o yaraları kaşıyorlar, nasıl kanatırız diye. O yaraların kapanması lazım. Aynı acıların bir daha yaşanmaması demektir. Bu olmalı zaten. Bu olmadığı takdirde dirliği, birliği, birlikteliği sağlayamayız. Sizler geldiniz şeref verdiniz. Bizim açımızdan son derece değerli bir hareket.

Vatanımızı seviyoruz, insanımızı seviyoruz, peki bu kavga neden o zaman? Helalleşme aynı zamanda sevgiyi büyütmektir. Kucaklaşmalıyız. Hiç tanımadığımız insan… Kapı komşumuz hiç selamlaşmadık diyelim. Ama bir acı olduğunu onun acısını paylaşmalıyız. Sevincimizi de paylaşmalıyız. Ben bu ülkede eğer kuru ekmek kavgasını bitiremiyorsam niye siyaset yapıyorum?

‘Karşı çıkanlara rağmen yapacağız’

Eğer düşüncelerinden ötürü insanlar hapse atılıyorsa bu doğru değildir arkadaşlar. Bunların dışına çıkmalıyız artık. Gönlümü sizlere açtığımı bilmenizi isterim. Yüreğimi sizlere açtığımı bilmenizi isterim. Helallik, evet hakkım sizlere helal olsun. Kin ve kibir benim kitabımda yoktur. Beni beğenmeyene de ben saygı duymak zorundayım. Bilmenizi isterim, bizim helalleşmeye ihtiyacımız var. Helalleşme oy isteği değildir. Bunu inşallah yapacağız. Karşı çıkanlara rağmen yapacağız. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Dediğim gibi benim hakkım sizlere helal olsun.”

Paylaşın

İstanbul Ve İzmir’de Halk Ekmek’e Zam

Maliyetlerin sürekli artmasını gerekçe göstererek 5 Ağustos’ta Halk Ekmek’e zam yaptığını duyuran Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ardından benzer bir karar da İzmir ve İstanbul’dan geldi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) şirketi olan Halk Ekmek bugün itibariyle zamlandı. 2 liradan satılan 259 gramlık ekmek 1 liralık zamla 3 lira oldu. 259 gramlık ekmekteki zam oranı yüzde 10. Zam haberini Halk Ekmek A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanvekili Özgen Nama verdi.

Nama yaptığı açıklamada “Bugünden itibaren geçerli olmak üzere normal 259 gram ekmeği 3 TL’den satışa sunacağız. Yaklaşık 3 ya da 4 ay önce yapmamız gereken zammı yapmayarak yurttaşlarımızla dayanışmayı sürdürmek için zaman zaman maliyetin altında da ekmek ulaştırmaya çalışıyoruz. Fakat bizden sonraki nesillerin de bu fabrikaları, bu üretim tesislerini teknolojik yenilemelerini yaparak ve büyüterek sürdürebilmeleri için bazen fiyat artışı kaçınılmaz oluyor. Elbette zam üzüldüğümüz bir husus. Burada yurttaşlarımızın anlayışına sığınıyoruz. Ancak şu da bilinmelidir ki piyasada 210 gramlık ekmek 5 TL, bizde 250 gramlık ekmek daha yeni 3 TL olacak. Halkımıza sağlıklı ekmeği ucuza ulaştırma çabamız hep devam edecek.” dedi.

2019’da 75 kuruştu

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun göreve geldiği 23 Haziran 2019’da 259 gramlık Halk Ekmek’in fiyatı 75 kuruştu.

İlk olarak Eylül 2020’de yüzde 33,33 zamla 75 kuruş olan ekmeğin 1 liraya yükseltildi. Ardından Temmuz 2021’e tekrar yüzde 25 zam yapılarak 1,25 liraya çıkartıldı. Son zamsa Şubat 2022’de gelmişti. 259 gramlık ekmek yüzde 60 zamla 2 liraya yükseltilmişti. Yani seçimden bu yana zam oranı 168’i geçti.

Enflasyon muamması

Ancak sadece Temmuz 2021’den Temmuz 2022’ye kadar olan bir senelik dönemde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi enflasyonu yüzde 79,60. Bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre ise yıllık enflasyon yüzde 176,04.

İzmir’de de zam

İzmir Büyükşehir Belediyesi de Halk Ekmek fiyatına zam yaptı. Ekmeğin fiyatı 2,50 TL’den 3 TL’ye yükseldi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “İzmirliye ucuz ve sağlıklı ekmek ulaştırmak için üretip, Halk Ekmek büfelerinde kar gözetmeden sattığımız ekmek fiyatında aşırı artan maliyetler nedeniyle düzenleme yapmak zorunda kaldık. 08 Ağustos 2022 Pazartesi gününden itibaren ekmeğimizin fiyatı 2,5 lira yerine 3 lira olacaktır.” dedi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Bizim İçin Tek Bir Kriter Olmalı, O Da Adalet

Aşura Matem Merasimi’ne katılan CHP Lideri Kıılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, “Kendisinden çıkaracağımız sonuç kin ve intikam değil, mutlak anlamda adalet ve kardeşlik olmalıdır. Hz. Hüseyin Kerbela’da şüphesiz adaleti temsil ediyordu. Ve elbette bizler, Hz. Hüseyin’in Kerbela’da temsil ettiği adaletten yanayız, adaletten tarafız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Ancak şunu da vurgulamak isterim. Hz. Hüseyin’e ağlayanlardan olup Yezit gibi davrananlardan da değiliz. Hz. Hüseyin’e ağlayıp; kim olursa olsun, kimden yana olursa olsun, hangi inanca, mezhebe, etnik kimliğe sahip olursa olsun Yezit gibi davrananlardan değiliz. Olmayacağız. Olmamalıyız” dedi.

CHP Lideri, konuşmasını, “Haksızlık, şiddet, adaletsizlik, eşitsizlik; kimden gelirse gelsin, kimden kaynaklanıyorsa kaynaklansın hep birlikte karşı çıkmalıyız. Günümüzün Yezidi anlayışına; ‘Ama, ancak, fakat, lakin’ ile başlayan cümleler kurarak meşruiyet kazandırmamalıyız” ifadeleriyle sürdürdü.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonuna doğur, “Tek bir Müslüman’ın dahi kendi Yezit’ine sahip çıkmak gibi gafletin içine düşmesini, asla ve asla kabul edemeyiz. Şehit düşeceğini bile bile yolunu muktedir olandan, yani gücü ve iktidarı elinde bulundurandan ayırarak, Hz. Hüseyin’e katılmaktan tereddüt etmeyen Hür şehit gibi zihni bir özgürleşmeye yönelmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Küçükçekmece’de Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi’nde düzenlenen Aşura Matem Merasimi’ne katıldı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Saygıdeğer protokol, sevgili dostlarım, CAFERİDER tarafından düzenlenen Evrensel Aşura Matem Merasiminde sizlerle birlikte olmanın memnuniyetini yaşıyorum.

Hz. Hüseyin’in 10 Muharrem 61’de yani 10 Ekim 680’de 72 yol arkadaşıyla birlikte Kerbela’da şehit edilmesinin yıldönümünde bu çatı altında buluşan sizlere yani tüm dostlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sevgili dostlarım, tüm farklılıklarımıza rağmen Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının şahadetlerinden duyduğumuz acı ve onların aziz hatıralarına karşı beslediğimiz saygı bizi bugün burada buluşturdu. Ben de bu çatı altında, acı ve saygı kavramları ışığında Kerbela’ya nasıl baktığımı, Kerbela’ya baktığımda neleri gördüğümü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sevgili dostlarım, Kerbela’da yaşanan sevgili peygamberimizin vefatından yaklaşık yarım asır sonra çok sevdiği torununun katledilmesidir. Ancak Kerbela’nın bir diğer önemli boyutu, bu katliamın bizzat sevgili peygamberimizin yolundan gittiğini savunanlarca gerçekleştirilmiş olmasıdır. Dolayısıyla Kerbela’da sadece Hz. Hüseyin’in ve 72 arkadaşının toprağa düşmüş cansız bedenlerini değil katledilenler ve katledenlerin insani ve ahlaki tercihlerinin bir bütün olarak Kerbela’ya baktığımızda sevgili peygamberimizi de bir muhayyel olarak görüyoruz.

Bu muhayyel durumdan kendisine ve kendisinin tebliğine aracılık ettiği İslam dinine bağlı kişilere torununun katledilmesinden kaynaklı bir hüzün, bir dram ve bir acıyı görüyoruz. Çünkü Kerbela’da hak gelince yok olan batıl yeniden uyandırılmış, dinimizin devletin temel ilkesi kabul ettiği ve en güzel örneklerini sevgili peygamberimizin sünnetinde gördüğümüz adalet yok sayılmıştır.

Bu kısa izahat ışığında ve öz bir şekilde ifade etmek isterim ki; Kerbela sadece İslam tarihinin değil insanlık tarihinin de en büyük trajedilerinden birinin adı olsa dahi kendisinden çıkartacağımız sonuç kin ve intikam değil mutlak anlamda adalet ve kardeşlik olmalıdır. Hz. Hüseyin Kerbela’da şüphesiz adaleti temsil ediyordu ve elbette bizler Hz. Hüseyin’in Kerbela’da temsil ettiği adaletten yanayız, adaletten tarafız.

Ancak şunu da özenle vurgulamak isterim. Hz. Hüseyin’e ağlayanlardan olup, yezit gibi davrananlardan da değiliz. Bunu bir kez daha tekrar ediyorum. Hz. Hüseyin’e ağlayıp kim olursa olsun, kimden yana olursa olsun, hangi inanca, mezhebe, etnik kimliğe sahip olursa olsun yezit gibi davrananlardan değiliz, olmayacağız, olmamalıyız. Hz. Hüseyin “Ben zulme karşı adaletin savaşını verirken kendisi zalim olan birisinin bu harekete katılmasını istemiyorum” demiştir.

Bu sözün, bu şartın günümüz İslam dünyasındaki karşılığı şudur: Her türden haksızlığa, her türden şiddete, her türden adaletsizliğe, her türden eşitsizliğe karşı birlikte davranmalı ve birlikte karşı çıkmalıyız. Haksızlık, şiddet, adaletsizlik, eşitsizlik, kimden gelirse gelsin ve kimden kaynaklanıyorsa kaynaklansın hep birlikte karşı çıkmalıyız. Günümüzün yezidi anlayışına; ama, ancak, fakat, lakin ile başlayan cümleler kurarak meşruiyet kazandırmamalıyız. Tek bir Müslümanın dahi kendi yezidine sahip çıkmak gibi bir gafletin içine düşmesini asla ve asla kabul edemeyiz.

Şehit düşeceğini bile bile yolunu muktedir olandan yani gücü ve iktidarı elinde bulundurandan ayırarak Hz. Hüseyin’e katılmaktan tereddüt etmeyen Hür gibi yani Hürşehit gibi zihni bir özgürleşmeye yönelmeliyiz. Bu özgürleşmeye, bu hürriyete de ancak ve ancak Hüseyin’in Kerbela’nın kumuna düşen kanından kin ve nefret değil, barış ve kardeşlik çıkartmamız halinde ulaşabiliriz. Dedesinin, babasının ve kendisinin dilinde, fikrinde, irfanında olmayan kin ve nefreti; Sünni, Şii, Caferi, Alevi, Bektaşi, ezcümle kendisine Müslümanım diyen tek bir ferdin de sürdürmeye hakkı yoktur.

Bizim için tek bir kriter olmalıdır, o da adalet. İslam dünyasının ve tüm dünyanın temel problemlerine adalet penceresinden bakabilmeliyiz. Tüm İslam dünyası olarak bugüne kadar bunu başaramamış olmamız başaramayacağımız anlamına gelmez. Bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Birbirimize karşı tahammülsüzlüklerimizi ortadan kaldırmakla başlayacağımız yeni bir gelecek inşası, tüm coğrafyamızı barışa, kardeşliğe bir adım daha yaklaştıracaktır.

Sevgili dostlarım, bir Müslümanın açlığı, bir Müslümanın esirliği, bir Müslümanın yoksulluğu, bir Müslümanın çaresizliği; tüm Müslümanlığın açlığı, esirliği, yoksulluğu, çaresizliği demektir. Komşusu açken tok yatmamak ilkesi sadece beslenmeyle ilgili bir durumun reddiyesi değildir. Bu reddiye aynı zamanda bir Müslümanın her türden mağduriyetine, Müslümanın kör, sağır, dilsiz olmayacağını da bizlere anımsatır. Dahası bu reddiye; bir Müslümanın, bir Müslümanın mağduriyetinin yaratıcısı da olmaması gerektiğini ifade eder.

Dolayısıyla komşumuz açken, mağdurken, yoksun ve yoksulken susamayız. Haksızlık karşısında susup dilsiz şeytan olmayı tercih edemeyiz. Hürşehit haksızlık karşısında susup dilsiz şeytan olmayı reddetmiştir ve kabul etmemiştir. Susmamalıyız ve İslam dünyasında öfkeyi değil, hoşgörüyü büyütmeliyiz. Bunu başardığımızda Hz. Hüseyin’in hala akmaya devam eden kanını durdurabilir, onu huzura kavuşturabilir, Kerbela’daki hüznü dağıtabiliriz.

Bu noktada, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyetimizin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti kimliğinin tüm İslam dünyasına rehber olacağına inanıyorum. Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlanacak ikinci yüzyılının Kerbela’da hala akmaya devam eden kanın durmasına çok önemli katkılar sunacağını görüyorum.

Sevgili dostlarım, bu duygularla sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa’yı, Hz. Ali ve Hz. Fatma’nın şahsında tüm Ehlibeyti ve Sahabeyi, Kerbela’da şehit olan Hz. Hüseyin’i ve yol arkadaşlarını ve bu topraklar için toprağa düşmüş tüm şehitlerimizi şükranla yad ediyor, hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.”

Paylaşın

Buldan: Asla Diz Çökmeyiz, Biat Etmeyiz

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “Çözüm Biziz, Savaşa ve Sömürüye Hayır” mitingi, Diyarbakır’ın ardından İstanbul’un Kartal ilçesinde düzenlendi. Saat 16.00 sıralarında miting alanına girişler başladı.

Binlerce kişi için Marmaray’ın Kartal istasyonundan başlayan bir güvenlik şeridi oluşturuldu. Birçok noktada polis, çok sayıda gözaltı aracı ve TOMA da hazır bekletildi.

Polisler, “Aysel Tuğluk serbest bırakılsın” pankartının miting alanına sokulmasını engellemeye çalıştı. HDP’liler ve polisler arasında gerginlik yaşandı.

HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü pankartın suç unsuru olmadığını ve asacaklarını söyledi. Polisin engelleme çabasına rağmen alana demans tanısı konulan ve Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu nedeniyle tahliye edilmeyen Aysel Tuğluk’un fotoğrafları asıldı.

Birol: Onların büyük fotoğrafı 5’li çete

Miting, HDP İstanbul İl Başkanı Ferhat Encü’nün konuşmasıyla başladı. Encü’nün ardından İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol söz aldı. Birol, şöyle konuştu:

“Büyük fotoğrafı siz görmüyorsunuz diyorlar. Biz o fotoğrafa bakınca mafya babası görüyoruz, savaş baronlarını görüyoruz, tacizcileri ve tecavüzcüleri görüyoruz, kadın katillerini görüyoruz. 5’li çeteyi görüyoruz. Onların büyük fotoğrafı bu.

Kadınlar, gençler, Aleviler, Sünniler, Kürt halkı burada mı? Türkler burada mı? Devrimciler-sosyalistler burada mı? Evet. Bu fotoğraf ne diyor? Savaşa, sömürüye, tecrite hayır diyor. Ve diyor ki bu fotoğraf ‘Çözüm HDP'”

Çiçek: HDP umuttur umut dimdik ayakta

Daha sonra konuşan HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek ise, kitleyi selamlayarak konuşmasına başladı:

“Selam olsun yürüttüğü özgürlük mücadelesiyle AKP iktidarında mecal bırakmayanlara. Selam olsun haremilerin saltanatını sallayan Şehr-i İstanbul’a. Savaşa, sömürüye hayır diyoruz. Yıllardır amasız fakatsız savaşa hayır dedik. Ve binbir bedel ödedik. Bugün birileri çıkmış HDP’yi ve ona gönül verenleri teröristlikle suçluyor.

AKP-MHP iktidarı yalanlar siyasetine devam ediyor ve diyor ki biz yerli ve milliyiz. Kendi halkını açlık sınırında tutanlar halkçı olabilir mi? Ukrayna-Rusya savaşında sözümona barış elçisi geçinenler Kürtlere coğrafyanın her yerinde savaş politikaları dayatıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilenlerden dost olabilir mi?

Tek talebi insanca yaşamak olan emekçilerin önüne polis barikatları koyan anlayıştan bu ülkeye iyilik gelir mi? Ormanlar yanıyor. Bunu dahi kriminalize etmeye çalışıyorlar. Yanan ormanların yerine otel dikenlerden dost olur mu? AKP-MHP iktidarı korsan bir iktidardır, bir kumpas iktidarıdır.

Siz kimsiniz diye soran olursa biz Edirne zindanında tutsak edilen Selahattin Demirtaş’ız, Kandıra’da Figen Yüksekdağ’ız, biz Kandıra’da hasta tutsak Aysel Tuğluk’uz. Biz Avrupa’da sürgündeki Hatip Dicle’yiz. Biz sürgünde yaşamak zorunda bırakılan Ertuğrul Kürkçü’yüz. İzmir’de Deniz Poyraz’ız. Amed’de yatan Tahir Elçi’yiz. Biz Ahmet Kaya’yız.”

Konuşmaların ardından sahneye Adalet Nöbetindeki anneler çıktı.

Buldan: Asla diz çökmeyiz, biat etmeyiz

Mitingin son konuşmasını HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yaptı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik görüş yasağı ve HDP’nin kapatma davasına dikkat çeken Buldan, şunları söyledi:

“Bizimle sandıklarda baş edemeyenler HDP’yi kapatma davasıyla, kriminalize etme çabalarıyla saldırılarına devam ediyorlar. Biz sizinle başa çıkmayı biliriz. Sizin önünüzde asla diz çökmeyiz, size biat etmeyiz.

Bir gece ansızın girebiliriz diyorlar. Nereye girmek istiyorlar? Rojava’ya, Şengal’e, Mahmur’a. Onların zihniyetinde bu savaş konseptini devreye sokmak var. Türkiye halkları buna asla prim vermeyecek. Türkiye halkları savaş değil, barış istiyor, çözüm istiyor, diyalog istiyor. Kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar.

“En büyük sorun Kürt sorunudur”

Bunlar çalıyorlar, çalıyorlar, çalıyorlar. Tüm bunları savaş çığırtkanlıklarını kapatmak için yaptıklarını biliyoruz. Bu ülkedeki en büyük sorun Kürt sorunudur. Bunu kimse inkâr edemez. Bu ülkede bir süreç yaşandı. Barış ve müzakere sürecinde Sayın Öcalan devredeydi.

Üç yıl devam eden bir süreçte herkes geleceğine umutlu bakıyordu. Hiç kimsenin kapısının önüne cenazeler gitmiyordu. Çünkü bir barış süreci vardı. Ancak bunlar barışı istemedikleri için, barıştan korktuları için bugün İmralı’da Sayın Öcalan’la hiçbir görüşme yapılamıyor. Bu bir insanlık suçudur.

Tecridin bir an önce son bulması çağrısını bir kez daha yeniliyoruz. Tecrit kilidi, bütün sorunları kilitlemiştir. Tecrit kalktığı andan itibaren bu ülkede herkes geleceğine umutla bakmaya bir kez daha devam edecektir.”

Miting, Grup Lawje konseri ardından sonlandırıldı.

Paylaşın

İstanbul’da Enflasyon 24 Yılın Rekorunu Kırdı

İstanbul’da perakende fiyat endeksi Temmuz’da aylık bazda yüzde 4,09; yıllık bazda yüzde 99,11 artış gösterdi. Bu sonuçla birlikte endeksin yıllık değişimi Şubat 1998’den bu yana görülen en yüksek seviyeye çıktı.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) temmuz ayına ilişkin fiyat endekslerini yayımladı. İTO verilerine göre, İstanbul’da perakende fiyatlar temmuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 99,11 artış kaydetti. Aylık değişim ise yüzde 4,09 olarak kaydedildi.

Böylelikle endekste yıllık değişim Şubat 1998’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Temmuz 2022’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 17,31, ev eşyası harcamalarında yüzde 7,70, gıda harcamalarında yüzde 4,83, kültür eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 4,44, giyim harcamalarında yüzde 2,63, konut harcamalarında yüzde 2,15, diğer harcamalarında yüzde 0,81 artış izlendi.

Ulaştırma ve haberleşme harcamalar grubunda eksi yüzde 4,55 azalış izlendi.

Temmuz 2022’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 6,03, gıda maddeleri grubunda yüzde 5,99, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 3,97 artış kaydedildi.

Madenler grubunda eksi yüzde 7,51, yakacak ve enerji maddeleri grubunda eksi yüzde 0,97, kimyevi maddeler grubunda eksi yüzde 0,72 azalış, mensucat grubunda ise fiyat değişimi izlenmedi.

Öncü gösterge olarak kabul ediliyor

İstanbul enflasyonu Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 3 Ağustos Çarşamba günü açıklayacağı enflasyon verileri öncesi, öncü gösterge olarak kabul ediliyor.

Paylaşın

İstanbul’da 3,2 Milyon Kişi Kirasını Ödeyemiyor

Ülke genelinde fahiş artışlar nedeniyle barınma krizi sürerken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Gürsel Tekin de İPA verilerini hatırlattı ve İstanbul’da 3,2 milyon kişinin kirasını ödeyemediğini kaydetti.

Kira fiyatlarındaki fahiş artışlar yurttaşları barınma krizi ile karşı karşıya bırakırken, Türk-İş’in haziran ayı açlık-yoksulluk sınırı araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması 6 bin 391 lira. Buna karşın asgari ücretin 5 bin 500 lira olması ve yüksek kira bedelleri birlikte düşünüldüğünde tablo yurttaşlar için içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Söz konusu tabloda AKP iktidarının kira artışlarına yüzde 25’lik sınır getirmesi de çözüm olmadı.

CHP Milletvekili Gürsel Tekin, İstanbul’da yaşam maliyetinin bir yılda yüzde 86 arttığını belirterek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) verilerini hatırlattı. “İPA araştırmasına göre İstanbulluların yüzde 95’i kiraların yüksek olduğunu düşünüyor” diyen Tekin, “16 milyon İstanbullu var. 6 milyon 400 bin kişi kirada yaşıyor. En az 3 milyon 200 bin kişi de kirasını ödeyemiyor. İstanbul’da kiracıların yarısı İstanbul’da temel barınma harcamasını karşılayamıyor” dedi.

‘Sonbahar ve kış ayları zor geçecek’

Cumhuriyet’ten Sena Tufan’ın haberine göre “Erdoğan; İstanbulluları açlığa, Türkiye’yi yoksulluğa mahkum etti” diyen Tekin, “Erdoğan’ın çıktığı mahallelerde çocuklar geceleri yatağa aç yatıyor. Pazar yerinde millet yerden çürük sebze topluyor. Kendi büyüdüğü sokaklarda dolaşma cesareti olsa, yarattığı yıkımı ve açlığı görecek. Sonbahar ve kış ayları zor geçecek…” ifadelerini kullandı.

Kadıköy Geçinemiyoruz Platformu Sözcüsü Cihan Uyanık da konut fiyatlarındaki artışın sürdüğünü belirtti.  “Kira artış oranına yüzde 25 sınırı getirildi ancak hayata geçtiğini söylemek oldukça güç” diyen Uyanık, “Birçok ev sahibi konutun bulunduğu bölgedeki emsal kiraları örnek göstererek astronomik kira artışı yapmaya çalışıyor. Mevcut kiracılar sorunların altından kalkamazken yeni bir ev arayışına girenlerin maaşlarının tamamı dahi kiralara yetmez hale geldi” diye konuştu.

Paylaşın

İstanbul’da Ekmeğe Zam: 4 TL

Temel gıda ürünlerinde zammın ardı arkası kesilmiyor. İstanbul’da 210 gram ekmeğin fiyatı 4 TL’ye yükseltildi. Ankara’da hafta başında ekmeğin fiyatına zam yapılmış ve 200 gram ekmeğin fiyatı 3 liradan 4 liraya çıkmıştı.

İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) bağlı fırınlarda 210 gram ekmeğin fiyatı 4 TL’ye yükseltildi. Ekmek fiyat tarifelerinin belirlenmesi için odanın Temmuz ayı meclis toplantısında oylama yapıldı.

Dünya gazetesine göre oylama sonucunda, İstanbul’da “1 kilogram ekmek fiyatı azami 19,05 TL’yi geçmemek kaydıyla 210 gram ekmek için 4 TL olacak” şeklinde hazırlanan Azami Ekmek Fiyat Tarifesi kabul edildi.

Daha önce belirlenen tarifede bir kilogram ekmeğin azami fiyatı 14,28 TL olarak belirlenmiş ve 230 gram ekmeğin 3 TL’den satılması kararlaştırılmıştı.

Böylelikle ekmeğin kilogram fiyatına yüzde 33 oranında zam yapılmış oldu. Ankara’da hafta başında ekmeğin fiyatına zamn yapılmış ve 200 gram ekmeğin fiyatı 3 liradan 4 liraya çıkmıştı.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Son 24 Yılın En Yüksek Seviyesini Gördü

İTO verilerine göre, Haziran ayında İstanbul’da perakende fiyatlar yüzde 94,19, toptan fiyatlar yüzde 87,98 arttı. Verilere göre, İstanbul’da enflasyon son 24 yılın en yüksek seviyesini gördü!

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) haziran ayına ilişkin fiyat endekslerini yayımladı. İTO tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

“2021 Haziran ayına göre 2022 Haziran ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 94,19, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 87,98 olarak gerçekleşmiştir.

Haziran 2022’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 5,16, Konut Harcamalarında yüzde 5,06, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 4,55, Gıda Harcamalarında yüzde 3,79, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 3,72, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 3,57, Giyim harcamalarında yüzde 2,12 ve Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,52 artış izlenmiştir.

Haziran 2022’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 15,11, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 10,34, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 8,06, Mensucat Grubunda yüzde 6,75, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 5,33, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 3,52 artış, Madenler Grubunda yüzde -1,00, azalış görülmüştür.”

Paylaşın

Erkan Baş: Dış Politika, İçerideki Rezaletin Kılıfı Haline Getiriliyor

Türkiye’nin, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesine ve Türkiye’nin dış politikasına ilişkin açıklamalarda bulunan TİP Başkanı Erkan Baş, “İktidar, ülke içinde sıkıştığı için dış politikayı kılıf olarak kullanıyor” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, FOX TV ekranlarında İlker Karagöz’ün sunduğu “Çalar Saat” programına konuk oldu. Baş, programda Karagöz’ün sorularına yanıtlar verirken, Türkiye gündemine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 226 kabul, 117 ret oyuyla kabul edilen ek bütçe kanun teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Baş, “Onlar bize ek bütçe kavramını kabul ettirmeye çalışıyorlar ama ortada bir ek bütçe yok. Daha önce öngörmediğiniz birtakım sorunları çözmek için ek bütçe çıkartılabilir. Ama Türkiye’de böyle değil” dedi.

Saray’ın 2022 yılının ilk altı ayında Cumhurbaşkanlığı bütçesini tükettiğine dikkat çeken Erkan Baş, “Şimdi para kalmadı, bunu yoksul halkın sırtına nasıl yükleyebiliriz diye bakıyorlar” ifadelerini kullandı.

Ek bütçe kanun teklifinde halk yararına hiçbir şeyin olmadığını belirten TİP Genel Başkanı, şunları söyledi: “Bugün Türkiye’deki iktidar şuna kara vermiş durumda: ‘Ben Türkiye’de nüfusun yüzde 99’unu oluşturan; alın teriyle yaşayan, onuruyla kazanan insanları değil, Türkiye’nin tepesindeki yüzde 1’lik kesimi mutlu ederek ekonomiyi kalkındırmak istiyorum.’

AKP’liler sürekli zenginleşmeden bahsediyor. Geride kalan altı ayda zenginleşen bir tane işçi tanıyor musunuz? ‘Ben artık daha mutluyum’ diyen bir tane genç tanıyor musunuz? Bir tane kadın ‘Ben altı ay öncesine göre daha rahatım’ diyor mu?

Türkiye’nin toplamına baktığımızda kasadaki para artıyor, büyüme dediğimiz şey bu. Fakat en tepedeki yüzde 1’lik kesim çok zengin olurken, sanki rakamlar büyümüş gibi gözüküyor. Ama aşağıdaki emeğiyle yaşayan milyonlarca insan çok daha yoksullaşıyor.”

Türkiye’nin dış politikası

Erkan Baş programında devamında İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen NATO liderleri zirvesinde Türkiye’nin, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesine ve Türkiye’nin dış politikasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Baş, “İktidar, ülke içinde sıkıştığı için dış politikayı kılıf olarak kullanıyor” dedi.

Erkan Baş, AKP’nin “kazanım” çıkışlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Ekonomi iyi diye de yalanlar söylüyorlar ama sokağa çıktığınızda bunu yaşıyorsunuz. Türkiye’nin dünyanın en saygıdeğer ülkelerinden bir tanesi haline gelmesi sokaktaki vatandaş için ölçülebilir bir şey değil. İçeride yüksek perdeden ‘efelenmeler’ görüyoruz ama Erdoğan’ın Edirne sınırını geçtiği andan itibaren ne olduğunu hep beraber izliyoruz.

Ben mutabakat metnini Türkiye’de yorumlanış biçimiyle dünyada yorumlanış biçimine ayrı bakıyorum. Örneğin İsveç ‘Erdoğan’a teslim olmadık, istediğimizi aldık’ diyor. İktidar artık yalancı çobana döndüğü için kırk yılda bir doğru söylese de inandırıcılığını yitirmiş durumda. O yüzden iktidarın söylediklerine mesafeyle yaklaşmak lazım. Biz, Türkiye’nin uluslararası alanda çaresiz hale getirilmesi nedeniyle de iktidara karşı çıkıyoruz. Biz dünyada en fazla olanaklara sahip ülkelerden bir tanesiyiz, bu hallere düşürülmemizi kabul etmiyoruz.”

“Vatandaşın tek derdi ekonomi”

Türkiye’de milyonlarca yurttaşın tek gündeminin açlık ve yoksulluk olduğunu belirten Erkan Baş, “Vatandaş sadece ekonomiyi konuşuyor. İnsanlar dostlarıyla oturup keyif üzerine sohbet edemez hale geldi” dedi. Baş, şunları söyledi:

“Bir avuç tuzu kuru ‘abartıyorsunuz’ diyor. Yoksulluk sınırı 20 bin lirayı geçmiş… 20 bin lira maaş alan var mı? Türkiye’deki esas yıkımlardan bir tanesi bu olacak. Kendisinin rahat yaşadığını düşünen kesimler, eğitimli iş gücü olarak nitelendirebileceğimiz kesimler artık yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Asgari ücret, açlık sınırının dörtte üçü. Böyle bir ülkede başka ne konuşulabilir ki?”

“Nebati, gözlerindeki ışıltıyı sadece kendisi görüyor”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, dün gece saatlerinde Erdoğan’ın ek bütçe teklifinin görüşüldüğü Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya ilişkin de açıklamalarda bulunurken, şu ifadeleri kullandı:

“Bütçe dediğimiz şey bir tercihtir. Ya halk için kullanırsınız ya da yandaşlara kaynak aktarmak için kullanırsınız. Bu hükümetin en temel özelliği hepsi patron. Bakan Nebati göreve geldiği ilk günlerde ‘Senin kaybedecek neyin var? Ben babadan zenginim, kaybedersem babamdan kalanları kaybederim’ diyordu. Zihniyet bu. Hayatında hiç enflasyon altında ezilmemiş Bakan Nebati, ekmek alamama derdi yaşamamış. Dün kendisine de sordum: ‘Siz hayatınızda fatura ve kira ödeyememek ne demektir yaşadınız mı?’ Yaşamadığı için onlara dünya rahat. Ben bu soruları sorarken Nebati selfie çekiyordu. Gözlerindeki ışıltıyı sadece kendisi görebiliyor.”

Paylaşın

Kaftancıoğlu’nun Parti Üyeliği Düşürüldü: Korkularının Ecele Faydası Olmayacak

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliğini düşürdü. Kaftancıoğlu ise karar sonrası yaptığı açıklamada, “Korkularının ecele faydası olmayacak!” dedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliğini düşürdü.

Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliğinin düşürülmesi Yargıtay’ın İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin çarptırdığı 4 yıl 11 aylık hapis cezasını onanmasının ve ayrıca siyaset yasağı getirmesinin ardından geldi.

Canan Kaftancıoğlu, cezanın infaz edilmesiyle birlikte geçen hafta Silivri Cezaevi’ne gönderilmiş ancak işlemlerinin ardından denetimli serbestlik kapsamında serbest bırakılmıştı.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın aktardığına göre Kaftancıoğlu’nun üyeliğinin düşürülmesi ile İstanbul İl Başkanlığı da infaz süreci tamamlanana kadar resmen bitmiş olacak.

Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Siyasi yasak kararını tanımıyoruz mahkemeyi tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl başkanımızdır. Nokta” demişti.

Kaftancıoğlu: Korkularının ecele faydası olmayacak

Kaftancıoğlu, siyasi parti üyeliğinin düşürülmesinin ardından sosyal medya hesabından açıklama yaptı ve şöyle dedi:

“CHP hukuk bürolarında değil Kuvayi Milliye ruhuyla savaş meydanlarında kurulmuş bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi üyeliği inanç işidir, yürek işidir, emek işidir. O inanç, o yürek, o emek bizde oldukça gerisi teferruattır… Ne demiştik? Korkularının ecele faydası olmayacak!”

Kaftancıoğlu hakkında yargılama süreci

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Kaftancıoğlu’nun İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanarak 6 Eylül 2019’da mahkumiyetine karar verilen davanın temyiz incelemesini tamamlamıştı.

Kaftancıoğlu’na “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret”ten verilen 1 yıl 6 ay 20 gün ile “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak”tan verilen 1 yıl 8 ay hapis cezalarını kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu gerekçesiyle onayan daire, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan verilen 2 yıl 4 ay hapis cezasını ise 1 yıl 9 ay olarak düzelterek onama kararı vermişti

Paylaşın