TİP Lideri Erkan Baş’tan Dikkat Çeken ‘Aday Ve Altılı Masa’ Açıklaması

Türkiye gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Esas olan ortak adaydır. Olması gereken ortak bir adayın çıkması ve Tayyip Erdoğan’a yüzde 60-70’le hayatının en büyük yenilgisini yaşatmak. Önerimiz budur.”

Erkan Baş, açıklamasının devamında “Fakat burada ek yapıyorum: Bizim Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarına, yaklaşımlarına dair itirazımız var. Ne yapıyor mesela? Ağzından çıkan kural oluyor. Tek adam düzeni bu. Biz tek adam düzenine karşıyız ama hep aynı şeyi söylüyor Millet İttifakı’ndaki arkadaşlar. Bir kişi değil altı kişi karar verince demokratik mi oluyoruz? Bizim söylediğimiz kişi aday olsun diye bir talebimiz hiç olmadı. ” ifadelerini kullandı ve ekledi:

“Söylediğimiz şey şu: Yapılması gereken halkı sürecin içine katmaktır. Milyonlarca insan seçimlerde gidip oyunu alacağınız insanlar değil. Onlar bizim birlikte nefes alıp verdiğimiz birlikte yaşadığımız mücadele arkadaşlarımız, yurttaşlarımız. Yurttaşı özne kılalım. Aday belirleme sürecinde kadın örgütlerini, gençlik örgütlerini, kitle örgütlerini çağırın ve dinleyin. Aday belirleme süreci 6’lı Masa’nın dışına taşmak zorunda.”

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, FOX TV ekranlarında gazeteci İlker Karagöz’ün sunduğu “Çalar Saat” programına konuk oldu. Programda Karagöz’ün sorularına yanıt veren Erkan Baş, Türkiye gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin bir an önce seçime gitmesi gerektiğini belirten Baş, “Öyle bir yıkım var ki, bu iktidardan kurtulduktan sonra iş bitmiyor. Geride kalan 20 yıllık yıkımın ortadan kaldırılması için Türkiye’nin baştan aşağıya yeniden kurulması gerekiyor” dedi.

Karagöz’ün “En fazla yıkım nerede?” sorusuna yanıt veren Baş, “Güncel olarak ekonomi” yanıtını verdi. Erkan Baş, şunları kaydetti:

“Açlık, yoksulluk, işsizlik, alışveriş yapamamak en temel ihtiyaçlarını karşılayamamak… Diyelim ki yaz aylarında tatil yapmak istiyoruz. Unuttuk bunu farkında mısınız? Milyonlarca insan hayalini bile kuramıyor. İki gün önce okullar açıldı. Bizim görebildiğimiz kadarıyla vatandaşın en büyük derdi artık çocukların okul malzemeleri, defteri, kâğıdı, kalemi. Çocuğu okula göndereceksiniz, öğlen ne yiyecek bu çocuk okulda?”

“Yaşamayı unuttuk”

Erkan Baş, programın devamında Tuzla’da yurttaşlarla bir araya geldiği İşçi Evi’nin açılışında bir işçinin kendisine anlattıklarını paylaştı. Baş, şu ifadeleri kullandı:

“Bir tekstil atölyesinde çalışıyor, oğlu var ikinci sınıfa gidiyor. Atölyede öğlen yemek veriyorlar. Bana ‘Başkanım, kutu meyve suyu versinler de eve getireyim, çocuğumun beslenme çantasına koyayım diye dua ediyorum’ diyor. İnsanlar iş yerlerinde kendi yemeleri gereken yemeği çocuklarına ayırıyorlar. Bazı şirketler çalışanlara yemek kartı veriyor. İnsanlar o kartı marketlerde kullanmaya başladı. Türkiye’nin gerçeği bu, bizim bunları konuşmamız lazım.”

Türkiye’de yaşayan milyonlarca insanın “yaşamayı unuttuğunu” söyleyen Erkan Baş, “Artık yaşamayı unuttuk. Yaşamak dediğimiz nefes alıp vermek değil. En basit ihtiyaçlarımızı bile karşılayamadığımız durumlarda hayatımızı idame ettirmeye çabalıyoruz. Bizim buna itiraz etmemiz lazım. İnsanın dinlenme hakkı vardır, eğlenme hakkı vardır, çocuğunun geleceğine dair kaygı duymama hakkı vardır, iş güvencesi hakkı vardır, konut hakkı vardır…” diye konuştu.

“Saray yandaşlarını zenginleştiriyor”

Saray Rejimi’nin yandaşlarını zenginleştirdiğine ve bunun dışında kalan milyonlar yurttaşın her geçen gün yoksullaştığına dikkat çeken TİP Lideri Erkan Baş, “Bu iktidarın en büyük özelliklerinden bir tanesi Türkiye’yi ikiye böldüler. Saray’ın etrafında kümelenen bir azınlık var ve onlar rahatlar. Türkiye büyüyor çünkü siz çalışıyorsunuz, ben çalışıyorum, milyonlarca işçi, köylü, madenci, kadın üretmek için elimizden geleni yapıyoruz ve ülkemizi zenginleştiriyoruz. Ama bu zenginlikler ülkenin tepesine çökmüş yüzde 1’in eline geçiyor. AKP iktidarı boyunca Türkiye’nin en tepesindekilerin toplam servetten aldığı pay niye her geçen gün artıyor? En tepedeki yüz 1 her gün zenginleşiyorsa onun dışında kalanlar yoksullaşıyor” dedi.

“Biz çalışmak için yaşıyoruz”

“Kendime insan neden çalışır?” sorusunu soruyorum diyen Erkan Baş, “İnsan üretir. Üretmekten mutlu olursunuz. Çalışırsınız ve hayatınızı güzelleştirirsiniz. Kazandığınız parayla kendinizi, eşinizi, çocuklarınızı mutlu bir geleceğe hazırlamak istersiniz. Türkiye’de biz yaşamak için çalışmıyoruz. Biz sadece çalışmak için yaşıyoruz. Öyle bir sistem kurdular ki insanların hayatı kalmadı. Sabah güneş doğmadan kalkıyorsunuz, işe gidiyorsunuz, saatlerce çalışıyorsunuz, akşam karanlığında eve geliyorsunuz” ifadelerini kullandı.

TİP Lideri Erkan Baş şöyle devam etti:

“AKP iktidarını yeneceğiz, hiç şüphemiz yok. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin geleceğinde böyle bir parti olmayacak. Ama bu 20 yıldır yaratılan yıkım ve bunun sonuçları uzun vadede çözülecek. Çocuklarımız sağlıksız yetişiyorsa bu gelecek için büyük bir tehlikeye işaret etmiyor mu? Bunları ortadan kaldırmak için çok hızlı önlemler almak gerekiyor. Türkiye büyüyor masalları anlatıyorlar. Bizim yapmamız gereken zenginliği tüm topluma yaymak.”

“20 yıldır yaptıklarımızı yaparsak kaybederiz”

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin de açıklamalarda bulunan Erkan Baş, “En başta şunu şöyleyeyim: Türkiye’nin bir an önce Tayyip Erdoğan’dan kurtulması lazım. Bunun için hiçbir tereddüt yok” dedi.

“Peki bu Saray Rejimi’nden nasıl kurtuluruz?” diye soran TİP Lideri Erkan Baş, şunları şu ifadeleri kullandı:

“20 yıllık bir iktidarla karşı karşıyayız. Demek ki 20 yıldır yaptığımız şeylerin aynısını yaparsak yine kurtulamayız. 20 yıldır yapmadığımız şeyleri yapalım. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık ve ikisini de Tayyip Erdoğan kazandı. Buradan ders çıkarmamız lazım. Kazanabilecek aday… Peki bu adaya kim karar verecek? Daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu kazanabilecek aday diye önümüze çıkarıldı. Biz o zaman da anlatmaya çalıştık. Bir gericinin karşısına başka bir gerici çıkararak kazanamazsınız. Siyaset aynı zamanda ilke ve duruş meselesidir.

Buradan ders çıkarmak gerekiyor. Yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakasına izin vermemek gerekir. 2018 seçimlerini yaşadık, şöyle bir algı oluştu: Çok aday çıkarsa Tayyip Erdoğan ilk turda kazanamaz, ikinci turda da muhalefetin hangi adayı kalırsa hep beraber ona oy veririz. İlk bakışta güzel gözüküyor ama pratiğe indiğimizde muhalefetin adayları iktidar karşıtı bir süreç yerine birbirleriyle uğraştılar. Mesele ikinci tura kim kalacak yarışına döndü. Arada gerçek görevimizi unuttuk ve Tayyip Erdoğan kazandı.

“Esas olan ortak aday”

Esas olan ortak adaydır. Olması gereken ortak bir adayın çıkması ve Tayyip Erdoğan’a yüzde 60-70’le hayatının en büyük yenilgisini yaşatmak. Önerimiz budur. Fakat burada ek yapıyorum: Bizim Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarına, yaklaşımlarına dair itirazımız var. Ne yapıyor mesela? Ağzından çıkan kural oluyor. Tek adam düzeni bu. Biz tek adam düzenine karşıyız ama hep aynı şeyi söylüyor Millet İttifakı’ndaki arkadaşlar. Bir kişi değil altı kişi karar verince demokratik mi oluyoruz? Bizim söylediğimiz kişi aday olsun diye bir talebimiz hiç olmadı.

Söylediğimiz şey şu: Yapılması gereken halkı sürecin içine katmaktır. Milyonlarca insan seçimlerde gidip oyunu alacağınız insanlar değil. Onlar bizim birlikte nefes alıp verdiğimiz birlikte yaşadığımız mücadele arkadaşlarımız, yurttaşlarımız. Yurttaşı özne kılalım. Aday belirleme sürecinde kadın örgütlerini, gençlik örgütlerini, kitle örgütlerini çağırın ve dinleyin. Aday belirleme süreci 6’lı Masa’nın dışına taşmak zorunda.”

Paylaşın

Cumartesi Anneleri: 12 Eylül’de Kaybettiklerimiz İçin Adalet Sağlanmıyor

Cumartesi Anneleri/İnsanları, adalet arayışlarının 911. haftasında 12 Eylül 1980’de gözaltında kaybedilen ve katledilenleri andı. Haftanın açıklamasını, Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu.

Eren, “12 Eylül Askeri Darbesi yüzleşilmemiş, hesaplaşılmamış, yaraları sarılmamış toplumsal travmalarımızdan biri olarak kalmaya devam etti” dedi ve ekledi:

“Kars’ta Cemil Kırbayır ve Mahmut Kaya, Bingöl’de Hüseyin Morsümbül, Ankara’da Nurettin Öztürk, Yalova’da Zeki Altunbaş, İstanbul’da Hayrettin Eren, Nurettin Yedigöl, Süleyman Cihan, Mustafa Hayrullahoğlu ve Maksut Tepeli 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedildiler.

Süleyman Cihan’ın işkence ile öldürülen bedenine 3 ay sonra, Mustafa Hayrullahoğlu’nun işkence ile öldürülen bedenine 5 ay sonra ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömüldükleri kimsesizler mezarlığında ulaşıldı. Diğerlerinin mezarları ise hala gizleniyor.

“Veysel Güney’in mezarı gizleniyor”

“12 Eylül rejiminde Antep’te Veysel Güney, İzmir’de İlyas Has idam edildi. Onların bedenleri ailelerine teslim edilmedi, mezar yerleri açıklanmadı. İlyas Has’ın mezarına 28 yıl sonra ulaşılabildi. Veysel Güney’in mezarı ise hâlâ gizleniyor.

Tanıklara rağmen, belgelere rağmen, Adli Tıp raporlarına rağmen, TBMM raporuna rağmen tüm hukuki yollarını kullanmamıza rağmen 42 yıldır 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen insanlarımız için adalet sağlanmıyor. 12 Eylül’ün gözaltında kayıpları inkâr eden ve kaybedenleri cezasız bırakan zihniyeti bugün de sürüyor.

“12 Eylül’ü yaşatanları affetmeyeceğiz”

12 Eylül Askeri Darbe’sinin 42.yılına girerken bir kez daha ’12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen insanlarımızı unutmadık! Onları kaybedenleri, kaybedenleri cezasızlıkla koruyanları, 12 Eylül zihniyetini yaşatanları affetmeyeceğiz! 12 Eylül’le yüzleşme ve hesaplaşma talebimizden vazgeçmeyeceğiz’ diyoruz.

12 Eylül rejimi anayasası, yasaları, kurumları ve zihniyetiyle bugün de devam eden eşitlik, özgürlük ve demokrasi karşıtı bir düzen yarattı. 12 Eylül’ü aşmak ancak bütün bir 12 Eylül anlayışıyla, anayasası, yasaları ve kurumlarıyla yüzleşmek, hesaplaşmakla mümkündür. Bu yüzden herkesi 12 Eylül’le yüzleşmek ve hesaplaşmak konusunda talepkâr olmaya çağırıyoruz.”

Paylaşın

‘HDP’ye Bakanlık’ Kulisi: Gürsel Tekin Kişisel Konuştu, Parti Görüşü Değil

‘HDP’ye Bakanlık’ tartışması gündemin sıcak başlığı olmaya devam ediyor… Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “İktidara gelmemiz halinde HDP’ye bakanlık verilebilir” açıklamaları tartışmaları beraberinde getirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP’ye olan bakış açılarının çok net olduğunu ifade ederek, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz” dedi.

Akşener daha sonra Yeniçağ TV’ye yaptığı açıklamada: “Sayın Gürsel Tekin çok tecrübeli kilit taşlarından birisidir. Böyle bir cümle kurduğuna göre, kanaat belirttiğine göre partisinin görüşlerini iletiyor demektir” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 6’lı masada alınan kararların belirleyici olacağını söyledi.

HDP kanadından tüm bu tartışmalara yönelik açıklama ise Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’tan geldi.

HDP’nin kimseyle bakanlık pazarlığına girmediğini belirten Beştaş, “Buna rağmen, yapay tartışmalarla ve çirkin bir üslupla HDP’lileri aşağılamaya çalışanlardan, toplumu nasıl kucaklayıp ülkeyi nasıl yöneteceklerini de duymak isteriz’’ dedi.

”Gürsel Tekin kişisel kamuoyu oluşturma gayreti ile partisini zora sokmuştur”

Euronews Türkçe’ye konuşan CHP kaynaklarına göre, CHP’li Gürsel Tekin bu açıklamayı kişisel kamuoyu oluşturma gayreti ile yaptı ve partisini zora soktu:

“Son HDP tartışmasının çıkış nedeni, iktidardan çok mevcutta bir yetkisi olmayan CHP’li vekil Gürsel Bey ve eski milletvekili Barış Yarkadaş’ın konuşmaları. Parti görüşünü partinin ilgili kurulları yapar milletvekilinin yaptığı açıklamaları parti görüşünden ziyade şahsi görüş olarak değerlendirmek gerekir. Ha derseniz ki ne amaçla yaptı bu açıklama, özetle şunu söyleyebilirim kişisel kamuoyu oluşturma gayreti ile partisini zora sokmuştur.’’

Bu tartışmadan 6’lı masanın dağılacağı yönündeki açıklamaların da gerçeği yansıtmadığı hatta bunun bir yıpratma politikası olduğu düşünülüyor.

CHP kaynaklarına göre iktidar HDP’yi düşmanlaştırarak ve bu düşmanlıktan beslenerek iç politikada hamle yapıyor.

Parti kaynağına göre, mevcut iktidar seçimi kazanamayacağını gördüğü için HDP üzerinden altılı masada bir gedik açmaya ve toplumu da HDP üzerinden muhalefete oy vermemeye ikna etmeye çalışıyor.

“Bu haberi okuyanlar iyi anlayacaktır son bir kaç yıldır CHP’nin toplantılarından son dakikalar geçmiyor. CHP’de flaş başlıkları neredeyse atılmıyor. Olmayan olaylar ya da alınmayan kararlar kamuoyuna doğruymuş gibi yansımıyor. Demek ki bir gedik CHP lideri Kemal Bey tarafından kapatıldı. Akşener ve İYİ Parti kuruldukları ilk günden beri o çizgide. Yeni bir şey söylemediler. Bu tarz tartışmalar alevlendikçe ara ara bu yönde beyanlar veriyorlar.’’

”Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken masanın dağılması mümkün değil”

CHP kaynakları 6’lı masanın dağılmasının mümkün olmadığını ve bu yöndeki beklentinin boşa olduğunu ifade ediyor.

“Masanın dağılması mümkün değil. Hatırlayalım Türkiye siyasi tarihinde bir dönüm noktası CHP’den milletvekillerinin istifa edip İYİ Parti’ye katılması ve İYİ Parti’nin seçime katılmasındaki engelin kalkmasıydı. İki parti arasında o günden beri oldukça anlayışlı bir süreç gitmekte. Yerel seçimde birinin aday çıkardığı yerde diğerinin çıkarmaması ya da uzlaşılarak iki partinin de o seçim bölgesinde aday çıkarması, meclis üyeleri listeleri iki parti arasındaki ilişkinin ne kadar doğru bir zeminde ilerlediğinin göstergesi. Bunu niye söylüyorum çünkü altılı masanın ana unsurları bu iki parti. Ve altılı masa dağılacak mı sorusu aslında CHP ile İYİ Parti ayrılacak mı? Ben cumhurbaşkanlığı seçimine giderken böyle bir ayrılığın olacağını düşünmüyorum. Peki neden sürekli bu tartışılıyor? Bunun nedeni de iktidarın bu masanın dağılmasını istemesi ve gündemi bu tartışmaya sıkıştırması. Bilerek ya da bilmeyerek bir çok insan ülkenin en önemli sorunlarını bir kenara bırakıp saatlerce bu konuyu konuşup tartışıyor.’’

“Adaya ilişkin bir anlayış birlikteliği var ama henüz isim belirlenmedi”

Ortak aday konusunda ise bir anlayış birlikteliği olduğu fakat ismin henüz belirlenmediği vurgulanıyor:

“Ortak aday konusunda bütün siyasi liderler aynı gözlemde. Adaya ilişkin bir anlayış birlikteliği de var ama henüz isim belirlenmedi. Anlayış ve ilkelerde uzlaşıldıktan sonra aday isminin belirlenmesi emin olun çok kolay. Daha önce de partimizden ilgili yetkililer açıkladı. Seçim tarihi resmi olarak duyurulsun aday da duyurulacak. Ve yeni Cumhurbaşkanı altılı masanın adayı olacak.’’

Saadet Partisi kaynakları ise bu gündemin suni olduğunu ve HDP’nin başka bir ittifakta yer aldığına dikkat çekiyor.

“En başından beri HDP 6’lı masada yer almıyor diyoruz fakat anlaşılmıyor. HDP başka bir yol ve ittifakın içinde. 6’lı masanın gündeminde bu suni tartışmalar yer almıyor. Amaç huzursuzluk yaratmak fakat bizim ülkenin dertlerine çözüm bulmak gibi bir gayretimiz var. Ve bu bağlamda masadaki her siyasi parti üstüne düşeni yapmaya çalışıyor. Komisyonlarımız çalışıyor ve ülke gündemi ile ilgiliyiz.’’

DEVA Kaynakları: CHP’nin kendi içindeki gerginlikten kaynaklandı

DEVA Partisi kaynakları da bu tartışmanın CHP’nin kendi içindeki bir gerginlikten kaynaklandığı görüşünde.

“Bu tartışma özelinde biz bir şey söylemedik. HDP, altı milyon seçmen oyu aldı hatta temsil ettiği kitle çok daha büyük. Bizim de temaslarımızı sürdürdüğümüz bir parti. Gündemde olan tartışma Diyarbakır’daki il yönetiminde yaşanan gerginliğin ardından geldi. Bizce iç dinamikleriyle alakalı. Üstüne masanın dağılacağı tartışmaları yürütüldü. Bu masanın devam etmesi için çaba gösteriyoruz, Türkiye açısından bir umut var. Bu sistem ülkenin başında kara bulut ve yeni bir parlamenter sistem inşa edilmeli. O nedenle iş birliği yapmak zorundayız. Sistem değişikliği için ortaklaşmak lazım ve hatta masada olmasa bile keşke aday ekseninde bir genişleme olsa. Ardından da adaylık tartışması sürdürüldü. Bu tartışmanın bu şekilde yürümesi bile çok sağlıklı, herkes fikrini söylüyor. Ayrıca seçim sathına girilmeden bir aday üzerinde konuşmak riskli, yıpratılır.’’

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti 23 Bin 586 TL’ye Yükseldi

İstanbul Planlama Ajansı, üç aylık periyotlarla yayımladığı “İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması”nın sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre, ağustos ayında İstanbul’da yaşam maliyeti artış oranı yüzde 5,23 olarak gerçekleşti.

Ağustos ayı değişim oranlarına göre İstanbul’da yaşam maliyetinin yıllık artış oranı yüzde 101,69 oldu. İstanbul’da yaşam maliyetinin yıllık değişim oranı şöyle oldu:

Ağustosta İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam 23 bin 586 TL olarak ölçüldü. İstanbul’da ortalama yaşam maliyeti, geçen aya göre 1.173 TL arttı.

Kentte ortalama yaşam maliyeti ise şöyle oldu:

Ağustos ayında geçen aya göre en çarpıcı fiyat değişimlerinden biri yüzde 34 artışla salça olduğu görüldü.

İstanbul’da enflasyon yüzde 99,9

İstanbul Ticaret Odası (İTO) 2022 Ağustos’a ilişkin İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksini açıkladı. Buna göre, İstanbul’da toptan fiyatlar ağustosta yıllık bazda yüzde 98,09 arttı.

İstanbul’da tüketici fiyatları ise ağustos ayında yıllık bazda yüzde 99,91 oranında arttı ve son 24 yılın zirvesine ulaştı.

İTO verilerine göre Ağustos ayında; İstanbul’da perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi aylık yüzde 2,29, toptan fiyatlar yüzde 6,90 arttı.

Yıllık bazda Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 99,91, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 98,09 artış kaydetti.

Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; kültür, eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 13,99, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 3,99, ev eşyası harcamalarında yüzde 2,74, gıda harcamalarında yüzde 2,70, konut harcamalarında yüzde 0,82, diğer harcamalarında yüzde 0,06 artış, giyim harcamalarında yüzde -3,16, ulaştırma ve haberleşme harcamalar grubunda yüzde -1,17 azalış izlendi.

Toptan fiyatlarda ise bir önceki aya göre; işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 11,97, gıda maddeleri grubunda yüzde 9,78, madenler grubunda yüzde 6, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 3,26, mensucat grubunda yüzde 2,12, kimyevi maddeler grubunda yüzde 1,58 ve yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 0,44 artış izlendi.

Paylaşın

İTO Duyurdu: İstanbul’da Enflasyon Yüzde 99,9 Yükseldi

İstanbul’un enflasyonunda zirve ağustos ayında da devam etti. Perakende fiyatlar yıllık bazda yüzde 99.9 artış gösterdi.  Böylece endekste yıllık değişim 1998’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. 

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) 2022 Ağustos’a ilişkin İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksini açıkladı. Buna göre, İstanbul’da toptan fiyatlar ağustosta yıllık bazda yüzde 98,09 arttı.

İstanbul’da tüketici fiyatları ise ağustos ayında yıllık bazda yüzde 99,91 oranında arttı ve son 24 yılın zirvesine ulaştı.

İTO verilerine göre Ağustos ayında; İstanbul’da perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi aylık yüzde 2,29, toptan fiyatlar yüzde 6,90 arttı.

Yıllık bazda Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 99,91, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 98,09 artış kaydetti.

Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; kültür, eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 13,99, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 3,99, ev eşyası harcamalarında yüzde 2,74, gıda harcamalarında yüzde 2,70, konut harcamalarında yüzde 0,82, diğer harcamalarında yüzde 0,06 artış, giyim harcamalarında yüzde -3,16, ulaştırma ve haberleşme harcamalar grubunda yüzde -1,17 azalış izlendi.

Toptan fiyatlarda ise bir önceki aya göre; işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 11,97, gıda maddeleri grubunda yüzde 9,78, madenler grubunda yüzde 6, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 3,26, mensucat grubunda yüzde 2,12, kimyevi maddeler grubunda yüzde 1,58 ve yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 0,44 artış izlendi.

Paylaşın

Kaftancıoğlu ‘Diktatör’ Benzetmesi İçin İfade Verdi; TDK’yı İşaret Etti

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu 12 Ağustos’taki bir toplantıda yaptığı konuşmada “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla başlatılan soruşturmada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ifade verdi.

Kaftancıoğlu, ifadesinde “Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Güncel Türkçe Sözlükte “Diktatör” kelimesi “Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse” olarak tarif edilmiştir. Görüldüğü üzere siyasi terminolojiye ait bir kelime olan diktatör ifadesinin siyasi tartışma içinde eleştirel mahiyette kullanılması gayet tabiidir” dedi.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yasama, yürütme ve yargı erklerini tek bir kişi veya parti uhdesinde toplamış olması sonucunda artık kuvvetler ayrılığından ve bunun tabii bir sonucu olarak demokratik bir cumhuriyetten bahsedilemeyeceği kesin olgularla ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullanan Kaftancıoğlu şöyle devam etti;

“Yönetim şeklinin Cumhuriyetten uzaklaşıp, tek başlı bir sisteme doğru evrilmesi karşısında, mevcut sistemin toplum tarafından talep edilmiş olmasının veya sahip olunan yetkilerin demokratik yollarla elde edilmiş olmasının bir kıymeti yoktur.

Bütünüyle sisteme yönelik eleştiriler içeren bir açıklamanın Cumhurbaşkanı’nın kişilik haklarına saldırı teşkil etme imkanı yoktur. Bu bağlamda matufiyet şartı gerçekleşmemiş ifadelerden dolayı hakaret suçunun oluştuğundan bahsedilemez.”

‘Diktatör’ ifadesi

“Öte yandan metin içinde kullandığım diktatör ifadesi küçük düşürme, aşağılama kastıyla kullanılmamıştır. Bu ifadeyi kullanmaktaki amaç, işlemeyen bir sistemi gerekçeleriyle tanımlamak, cumhuriyetin temel kazanımlarını yok sayan bir sistemin demokratik yollarla değiştirilebileceğini ve cumhuriyete işlerlik kazandırılabileceğini vurgulamaktır.

Kaftancıoğlu, soruşturmaya konu olan konuşmasında “Partimize, partimizin ilkelerine, gençliğinize, kendinize ve sizlerin hayallerini hedefleri hâline getiren genel başkanımıza, genel başkanımızın sizlere sunduğu imkanlar ve sizin genel başkanımıza, partimize oluşturduğunuz ve artırdığınız enerjiye güvenerek belki de dünya tarihinde bir ilki başaracağız. Demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz.’ demişti.

Paylaşın

‘Kanal İstanbul Planları İptal Edildi’ İddiası

Kanal İstanbul’un imar planlarının mahkeme kararıyla iptal edildiği iddiası ortaya atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çılgın proje” olarak nitelendirdiği Kanal İstanbul’un planlarının iptal olduğu iddia edildi. Kanal İstanbul projesinin 1, 2 ve 3. etabına ait olarak hazırlanan planlardaki mülk sahiplerine, projenin içinde bulunan arazilerinin yerine değersiz araziler verilmişti.

Tapu sahipleri emsal olarak verilen yerlerin parseli yönünden hukuka aykırı olduğu, uygulama sonrası çok uzaktan yer verildiğini ileri sürerek konuyu İstanbul 14. İdare Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme ise 19 Ağustos 2022’de davacılara gönderdiği karar yazısında Kanal İstanbul projesinin imar planlarının iptal edildiği bilgisini paylaştığı öne sürüldü.

Cumhuriyet’ten Bora Erdin’in haberine göre, mahkeme tarafından planlara itiraz eden mülk sahiplerine gönderilen karar metninde projenin, 26 Temmuz 2022’de iptal edildiği belirtildi.

Bakanlık kararı

2022/1305 karar numarası ile mülk sahiplerine gönderilen yazıda, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü’nün 26.07.2022 tarih ve E.4178254 sayılı ‘Olur’u ile de dava konusu işlemin kaldırılmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu haliyle dava konusu taşınmaza yönelik imar uygulaması işleminin iptal edilmesi nedeniyle işbu dava hakkında konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır” ifadeleri yer aldı.

‘Davayla öğrendik’

“Kanal İstanbul projesi toplam 7 etaptan oluşuyor” diyen davacıların avukatı Birsen Baraz, “Yenişehir Rezerv Yapı Alanı 1, 2 ve 3. etap planlama sahasına ilişkin imar uygulaması işleminin iptali talebi ile idare mahkemesine dava açtık. Dava devam ederken parselasyon çalışmaları ve imar uygulamaları ile ilgili çok fazla itiraz olduğu görüldü. İtirazlar sonucunda bakanlık tarafından 4 Temmuz 2022’de verilen ‘makam oluru’ ile dava konusu imar uygulaması işlemine dahil bir kısım alanların imar uygulaması sınırlarından çıkarılması nedeniyle parselasyon planının bütüncül olarak değişmesi gerekliliği ortaya çıktı. Belirlenecek yeni düzenleme sahasına göre parselasyon planının yeniden yapılmasına karar verildiği bakanlık avukatı tarafından mahkemeye bildirildi. Mahkeme tarafından iptali talep edilen imar uygulaması ile ilgili hukuki durum ortadan kalktığından davanın konusuz kaldığı belirtilerek bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildi. Biz de planların iptal edildiğini bu karar ile öğrendik” ifadelerini kullandı.

Bakan Kurum: İptal etmedik

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul projesinin 1, 2 ve 3. etabına ait planların yargıya taşınması üzerine ortaya çıkan imar iptal kararına dair açıklama yaptı.

Bakan Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kanal İstanbul Projesi’ni tabi ki iptal etmedik. İmar planları yürürlükte. Gurur projemizi adım adım hayata geçiriyoruz. Yapılan, vatandaşlarımızın talep ve ihtiyaçları neticesinde yeni bir imar uygulama değişikliği!” dedi.

Paylaşın

HDP’li Gülüm’den Bakan Özer’e: Bilim Emekçisi Kadınların Kıyafetlerine Karışmayın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Milli Eğitim Bakan Mahmut Özer’e, “Bilimin ışığında bir demokratik bir üniversite inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine neden kadınların kılık kıyafeti gündem yapıldı?” diye sordu.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Anadolu Üniversitesi’ndeki Kadın Çalışanlara Yönelik Kıyafet Dayatmasına ilişkin soru önergesi verdi. Bakan Özer’in yanıtlamasını istediği önergede Gülüm, şunları belirtti:

– Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarafından üniversite çalışanlarına gönderilen bir yazıda “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmelik” hükümlerine uyulması gerektiği belirtilmiştir.

– Kadın çalışanlardan “Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar, terlik tipi (sandalet) ayakkabı giymemeleri, etek boyunun dizden yukarı ve eteğin yırtmaçlı olmaması” istenmiştir. Erkek personelin kılık kıyafeti için de “Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur”

– Bu yazı bilim emekçileri tarafından, özellikle de kadın bilim emekçileri tarafından tepki ile karşılanmıştır. Üniversite yönetimince erkek egemen baskı ve denetimin bir tezahürü olan Yönetmeliğin ‘hatırlatılması’ kadınların karşı karşıya kaldığı toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı baskıyı daha da arttıracağı, cinsiyetçi uygulamaları daha da derinleştireceği kaygısını doğurmaktadır.

– Zira kişilik haklarını ihlal eden bu tarz yaklaşım ve uygulamaların, kadınların, kıyafetleri nedeniyle parklarda, otobüslerde veya sokaklarda sıkça karşılaştıkları erkek şiddetini ve eğitim kurumlarındaki cinsiyetçiliği de derinleştireceği açıktır.

– Sermayeden, siyasi ve cinsiyetçi baskılardan bağımsız öğrencilerin ve akademisyenlerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir üniversite geleneği inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine kıyafet konusunun gündeme getirilmesi eleştirilmektedir.

Gülüm’ün yanıtlanmasını istediği sorular şöyle:

– Anadolu Üniversitesi tarafından personele gönderilen kılık kıyafete ilişkin yazı bilginiz dahilinde mi?

– Bilimin ışığında bir demokratik bir üniversite inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine neden kadınların kılık kıyafeti gündem yapıldı?

– Personelin çalışma alanında karşılaştığı sorunlara çözüm üretmek yerine kadınlar bedenlerine müdahale etmek erkek egemen aklın göstergesi değil mi?

– Sermayenin ve siyasi iktidarın denetimi altına alınmaya çalışan, kadınların ne giyip ne giymeyeceklerine müdahale ederek kişilik haklarının ihlal edildiği üniversitelerin özerk, bağımsız ve bilimsel olma hüviyetinden söz edilebilir mi?

Paylaşın

Tersine Göç; İstanbul’dan En Az 10 Bin Aile Köyüne Döndü

Her gün katlanarak artan hayat pahalılığı vatandaşı göçe tersine göçe zorluyor. Esenyurt’ta 1035, Bağcılarda 984, Küçükçekmece’de 780, Bahçelievler’de 624 ve Esenler’de 565 haneden tersine göç için belediyeye başvurdu.

Konut fiyatlarında ve kira bedellerinde rekor artış yaşanan İstanbul’da ‘tersine göç’ başladığı belirtiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin verilerine göre, son üç yılda 10 bin hane megakentten Anadolu’ya göç etti.

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’ın haberine göre, ilçeler bazında son üç yılda Esenyurt’ta 1035, Bağcılarda 984, Küçükçekmece’de 780, Bahçelievler’de 624 ve Esenler’de 565 haneden tersine göç için belediyeye başvurduğunu aktaran CHP’li Gürsel Tekin, “İstanbul tarihinde sadece 1. Dünya Savaşı sırasında göç vermiş, onun dışında genellikle göç almış bir şehir. Oysa şimdi tersine göç veriyor” diye konuştu.

800 hane sıra bekliyor

İBB’nin olanağı olmayan vatandaşlar memleketine dönenlere nakliye hizmeti verdiğini söyleyen Tekin, “Üç yıl içinde 10 bin hanenin Anadolu’nun çeşitli bölgelerine dönmelerine yardım ettiler. Şu anda da 800 hane sıra bekliyor. Başta Esenyurt, Bağcılar, Sultanbeyli gibi ilçelerde yaşayan insanlar tersine göç ediyor. Çoğunlukla Batman, Ordu, Diyarbakır ve çeşitli illere gittiklerini görüyoruz. Bu hane sayısının önümüzdeki günlerde de artmasını bekliyoruz.” ifadesini kullandı.

İstanbul’da enflasyon 24 yılın rekorunu kırdı

 İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre, İstanbul’da perakende fiyatlar temmuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 99,11 artış kaydetti. Aylık değişim ise yüzde 4,09 olarak kaydedildi. Böylelikle endekste yıllık değişim Şubat 1998’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Ulaştırma ve haberleşme harcamalar grubunda eksi yüzde 4,55 azalış izlendi. Temmuz 2022’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 6,03, gıda maddeleri grubunda yüzde 5,99, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 3,97 artış kaydedildi.

Madenler grubunda eksi yüzde 7,51, yakacak ve enerji maddeleri grubunda eksi yüzde 0,97, kimyevi maddeler grubunda eksi yüzde 0,72 azalış, mensucat grubunda ise fiyat değişimi izlenmedi.

Paylaşın

Erkan Baş’tan İttifak Açıklaması: 15-20 Gün İçinde İlan Edilecek

Gebze’de yurttaşlar ile bir araya gelen TİP Genel Başkanı Erkan Baş, baraj sisteminin de ittifaklar ile sona erdiğini vurgulayarak, “Üçüncü ittifak 15 – 20 gün içerisinde ilan edilecek. Üçüncü ittifak barajı geçtiği zaman, ittifakın bütün partileri barajı geçmiş sayılıyor. Dolayısıyla, ‘Ben size oy vermek istiyorum ama barajı geçemediğimiz için veremiyorum’ diyen olursa böyle bir durum kesinlikle yok. Bu ittifak yüzde 7’yi geçtiği anda baraj problemi ortadan kalkıyor. Baraj kalktığı andan itibaren de her parti aldığı oy kadar milletvekili çıkartır” dedi.

Gelecek seçimlere ilişkin de konuşan TİP Lideri Erkan Baş, Ekmeleddin İhsanoğlu örneğini hatırlatarak “Tayyip Erdoğan’ı gerçekten yenmek istiyorsanız Erdoğan’ın taklitlerinden sakının” ifadelerini kullandı Erkan Baş, gelecek dönemde parlamentoda güçlü bir sol olması gerektiğini de belirtti.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, dün, Kocaeli’de partisinin Gebze İlçe Örgütü tarafından düzenlenen halk buluşmasında yurttaşlarla bir araya gelerek sorularını yanıtladı ve siyasetin gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Birleşik Metal-İş Gebze 1 No’lu Şube’de düzenlenen buluşmada, AKP’den kurtulmak için halkın geniş kesimlerinin mücadeleye dahil olmasını gerektiğini vurgulayan Baş, “Bizi bu iktidardan doğrudan kurtaracak olan halkın kendisidir. 20 yılın en önemli dersi; eğer gerçekten AKP’den kurtulmak istiyorsan, elini taşın altına koyacaksın. ‘AKP’den kurtulmak istiyorum ama seçimden seçime önüme koyulan seçeneklerden birini seçer kurtulurum’ diyerek AKP’den kurtulamazsınız. Bu 20 yılda hiç ders almadıysak bundan ders almamız lazım” dedi.

Halkın yüzde 99’unun alın teriyle, emek gücüyle hayatını idame ettirmek zorunda olduğuna dikkat çeken Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nede (TBMM) ise tersi bir durum olduğuna dikkat çekerek, “Parlamentoya bakıyorsun belki numunelik olarak geçmişinde sendikacılık deneyimi olan birkaç arkadaş, bazı partilerde kendilerine yer buluyor ama Türkiye’nin yüzde 99’u nere, Meclis’in hâli nere? Bu ülkede bir üretenler, yaratanlar var; bir de bunun üzerine çökerek, kendilerine kurdukları iktidarla memleketi istediği gibi yönetenler var. Olay bu kadar basit” ifadelerini kullandı.

Siyasetin, halkın tüm yaşam koşullarını belirleyen mekanizma olduğunu belirterek sözlerine devam eden Baş, işçi ve emekçilerin katılımının önemini işaret ederek, “Siz onunla ilgilenmeseniz de o bizimle ilgileniyor. Siyasetle hiç ilgilenmezsen, siyaset senin nasıl yaşayacağına nasıl nefes alacağına karar verir. Ama öyle bir mekanizma oluşturmuşlar ki, siyaseti bir grup elitin eline vermişiz” şeklinde konuştu.

Siyasi partilerin yurttaşları sadece 5 yılda bir kendisine oy verecek seçmenden ibaret gördüğünün altını çizen Baş, “‘Yurttaşlık vazifeniz bundan ibarettir’ diyorlar. Bize, bu anlatılıyor. Bize, bu anlatıldığı zaman da bizi yönetenler bizim gibi insan olmuyor. Siyaset sanki bu memleketin tepesine yerleşmiş patronlar ve patronlara hizmet edenlerden ibaret. Biz ekmeğimizin, çocuklarımızın geleceğinin peşindeyiz. İşte tam da bu yüzden siyasetle ilgilenmediğimiz zaman geleceğimizin ne olacağına onlar karar veriyor” vurgusunda bulundu.

Türkiye’de gençlere gereken önemin verilmediğini de belirten Baş, “Gençlere önem veren bir anlayış, ‘Gençler geleceğimizdir’ demez, ‘Gençler bugünümüzdür’ der. Bugün onların ne dediğine, nasıl yaşamak istediğine, sözüne değer verirseniz gençlere değer vermiş olursunuz” diye konuştu.

Seçimlere ilişkin de konuşan TİP Genel Başkanı Baş, “İlk seçimde gidecekler” ifadesinin tekrarlanmasını doğru bulmadığını belirterek, AKP’nin olağan şartlarda gerçekleşecek seçimlerde ağır bir yenilgi alacağını ancak bunu seçim gününe kadar yapılacak çalışmaların belirleyeceğine dikkat çekerek, “‘Bunlar zaten gitti, bunların zaten kazanma şansı yok’ diyerek, tırnak içinde ifade ediyorum yatışa geçerseniz, AKP seçime kadar daha 40 tane takla attırır. Bunun olması için bugünden başlayarak hayatın her alanında mutlaka örgütlü ve süreklileşmiş bir mücadele içinde olmamız lazım. ‘Biz seçime kadar bekleyelim de biz zaten seçimde bunları yeneceğiz’ rahatlığı bize kaybettirir” uyarısında bulundu.

‘Erdoğan’ı gerçekten yenmek istiyorsanız Erdoğan’ın taklitlerinden sakının’

“Bu Cumhurbaşkanlığı seçimi bir referandum. Erdoğan ile tamam mı devam mı? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi İle tamam mı devam mı? Bu soruya bir yanıt bulmamız lazım” diyerek sözlerini sürdüren Baş, “Bir tek adamın karşısına başka bir tek adamın, bir siyasal İslamcının karşısına başka bir siyasal İslamcıyı koyduğunuzda bu seçimi kazanma şansınız yok. Tayyip Erdoğan’ı gerçekten yenmek istiyorsanız Erdoğan’ın taklitlerinden sakının. Halk böyle bir adaya oy vermez, bunu geçmişten bir ders olarak söylüyoruz. 2014 seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu aday olduğunda yapılanın yanlış olduğunu söylemiştik. Ekmeleddin İhsanoğlu bir sonraki seçimde gitti, Tayyip Erdoğan’a oy verdi. İhsanoğlu, Tayyip Erdoğan’a bu yolu açanlardan bir tanesidir” hatırlatmasında bulundu.

Önümüzdeki seçimlerde iki ayrı oy kullanılacağını da hatırlatan Baş, “Seçim sistemi sürekli değiştiği için bazı insanlar önümüzdeki seçimlerde iki oy kullanacağını hâlâ bilmiyor. Biz bir oyu Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kurtulmak için kullanacağız ve bunda Türkiye’nin yüzde 60 – 70’i ile ortağız. İkinci oy ise Meclis. Hangi partinin sizi temsil etmesini istediğiniz konusunda vereceğiniz karar da en az Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemli” ifadelerini kullandı.

Mevcut sistemi değiştirmek için Anayası’nın değişmesi gerektiğini ve bunun için de en az 360 milletvekilinin bunu onaylaması gerektiğini de ifade eden Baş, “Dolayısıyla parlamentoda Millet İttifakı’nın kaç kişi olacağı önemli değil, AKP – MHP dışındaki partilerin toplam kaç kişi olacağı önemli. Bu yüzden parlamentoda güçlü bir sol muhalefetin olması şart” dedi.

“Üçüncü ittifak 15 – 20 gün içerisinde ilan edilecek”

Baraj sisteminin de ittifaklar ile sona erdiğini vurgulayan Baş, “Üçüncü ittifak 15 – 20 gün içerisinde ilan edilecek. Üçüncü ittifak barajı geçtiği zaman, ittifakın bütün partileri barajı geçmiş sayılıyor. Dolayısıyla, ‘Ben size oy vermek istiyorum ama barajı geçemediğimiz için veremiyorum’ diyen olursa böyle bir durum kesinlikle yok. Bu ittifak yüzde 7’yi geçtiği anda baraj problemi ortadan kalkıyor. Baraj kalktığı andan itibaren de her parti aldığı oy kadar milletvekili çıkartır” diye konuştu.

Paylaşın