Yüz Binler Newroz Alanlarına Akın Etti

Türkiye’nin pek çok kentinde vatandaşlar Newroz kutlamaları için bir araya gelirken, kutlamaların İstanbul’daki adresi Yenikapı’daki miting alanı, Ankara’da Newroz’un adresi Anıtpark oldu.

Haber Merkezi / İstanbul Yenikapı Meydanı’nda, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde organize edilen ve “Hükümet istifa” sloganlarıyla başlayan etkinliğe, olumsuz hava koşullarına rağmen halkın ilgisi büyük oldu.

Başkent Ankara’daki Newroz etkinliği de Kahramanmaraş depremleri sebebiyle, İstanbul’da olduğu gibi, geçen yıllara oranla daha durgun, ağıtlar eşliğinde yapıldı.

İstanbul

İstanbul Yenikapı’daki miting alanı tamamen dolarken, vatandaşlar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri; “Newroz ateşiyle özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla düzenlenen kutlamalar için sloganlarla miting alanına yürüdü.

“Hükümet istifa” sloganlarının atıldığı miting alanında Newroz ateşi, Barış Anneleri tarafından yakıldı.

İstanbul Yenikapı Meydanı’nda, “Her der Newroz, her dem azadî” ve “Newroz ateşiyle özgürlüğe” şiarıyla yüz binlerin katılım gerçekleştirdiği Newroz’un son bulmasının ardından dağılan kitleye müdahale eden polis, yaklaşık 200 kişiyi gözaltına aldı.

Gözaltına alınanların Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği’ne götürüldüğü belirtildi.

Ankara

Ankara Anıtpark’ta gerçekleşen Newroz’da flama ve “Kapitalizmi Newroz ruhuyla enkaza çevireceğiz”, “ Bedeniyle newrozlaşanların ruhuyla tecridi kıracak, faşizmi yeneceğiz” yazılı pankartlar açılırken, “Newroz piroz be”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Jin, jiyan, azadi”, “katil devlet hesap verecek” sloganları atıldı.

Diyarbakır Newroz’unda katledilen Kemal Kurkut şahsında tüm yaşamını yitirenler anısına 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi, ardından program başlatıldı.

İzmir

İzmir’de çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek oluşturduğu Newroz Tertip Komitesi tarafından düzenlenen Newroz kutlamaları başladı. Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Cumhuriyet Meydanı olmak üzere iki noktada toplanan yüzlerce kişi, kutlamaların yapılacağı Gündoğdu Meydanı’na yürüdü.

Yürüyüşte sık sık “Faşizme karşı omuz omuza”, “Newroz piroz be”, “Berxwedana zindana” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atılırken, “Deprem değil iktidar öldürdü”, “Newroz piroz be”, “Dem dema HDP’ye” ve “Emeğin özgürlüğün ülkesini kurmak için geliyoruz” dövizleri dikkat çekti.

Bursa

Bursa’daki Newroz’un adresi ise Arabayatağı Pazar Alanı oldu. 7’den 70’e her yaştan katılımın olduğu coşkulu Newroz’da, giyilen yöresel kıyafetler, alanda renkli görüntüler oluşturdu. Yeşil Sol Parti ve HDP bayraklarıyla süslenen alana “6 Şubat 2023 Yastayız”, Edî bes e, geçinemiyoruz” ve “Faşizme karşı halkın iradesini savunuyoruz” pankartları asıldı. Binlerin bir araya geldiği Newroz’da binlerce kişi hep bir ağızdan “Bijî Serok Apo”, “Bê Serok jiyan nabe”, “Bijî berxwedana zindanan” ve “Jin, jiyan, azadî” sloganları atıldı.

Kocaeli

Kocaeli’nde halk, Gebze ilçesindeki Mevlana Kapalı Pazar alanında bir araya geldi. Soğuk ve yağmurlu havaya rağmen 7’den 70’e herkesin katıldığı Newroz alanı, “Her der Newroz, her dem azadî”, “ Newroz ateşiyle özgürlüğe”, “Newroz zalim Dehak’ların saltanatına son verecektir”, “Çağdaş Kawaların izinde Newroz ateşini büyütüyoruz” ve “Newroza gelê şoreşger pîroz be” pankartları ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Yeşil Sol Parti bayraklarıyla donatıldı.

Tekirdağ

Tekirdağ’da, Newroz HDP öncülüğünde Ergene ilçesinde kutlandı. Yöresel kıyafetleriyle Newroz alanında bir araya gelen halk Newroz halayına durdu. Alandan sık sık, “Bijî Newroz”, “Newroz pîroz be” sloganları yükseldi. Tekirdağ’daki Newroz, yapılan konuşmaların ardından son buldu. Halkın dağılımı esnasında ise 1 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.

Muğla

Muğla’nın Bodrum ilçesine Bağlı Yalıkavak Pazar Yeri’nde Newroz ateşi yakıldı. Kadınlar Newroz’a yöresel kıyafetleriyle katılırken, gençlerin yoğun katılımı dikkat çekti. Newroz’a HDP ve Yeşil Sol Parti flamaları ile katılan yurttaşlar sık sık, “Direne direne kazanacağız”,”jin, jiyan, azadî”,”Bijî Serok Apo” sloganları attı. Öfke ve isyanın hakim olduğu Newroz’da yurttaşları selamlayan Muğla Newroz Tertip Komitesi üyeleri, 2023 Newrozu’nun sorumlulardan hesap sorma Newrozu olduğunu belirtti.

Aydın

Aydın’da Newroz ateşi Efeler ilçesi Osmanyozgatlı Mahallesi Newroz Alanı’nda yakıldı. Newroz, sanatçı Ayşenur Kolivar ve Dengbej Erhan Kaya’nın seslendirdiği ezgilerle sona erdi.

Denizli

Denizli’de Newroz ateşi Esenetepe Pazar Yeri’nde yakıldı. Yüzlerce kişinin katıldığı Newroz’da “Hükümet istifa”, “HDP halktır, halk burada”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.

Balıkesir

Balıkesir’de Newroz ateşi Ayvalık ilçesine bağlı Yenimahalle’de yakıldı. Newroz’da “Newroz Pîroz Bê”, “Direne Direne Kazanacağız” ve “Jin, Jiyan, Azadî” sloganları atıldı.

Konuşmaların ardından Koma Servan ve Ömer Ökkeş Ruhurevan’ın seslendirdiği şarkıların ardından Newroz programı son buldu.

Batman

Batman’da sağanak yağışa rağmen alanları dolduran yüzbinler, depremde yaşamını yitirenleri anarak 14 Mayıs’ta hesap soracaklarını mesajını verdi.

Van

Van’da yağışlı havaya rağmen Van Kalesi’nde bulunan Newroz Parkı alanını dolduran yüz binler Newroz coşkusunu yaşadı.

HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, “Bu seçim, barışın gerçekleşmesi için aklını, fikrini barış için harcayan İmralı’ya 24 aydır tecrit uygulayan iktidardan kurtulma seçimidir” diye konuştu.

Mersin

Mersin’de Newroz Akdeniz İlçesi’nde bulunan Tırmıl  Alanı’nda gerçekleştirildi. Yurttaşlar, ulusal kıyafetleri ile Newroz alanına girerken, alanda kurulan platforma “NEWROZ 2023″ yazılı büyük pankart asıldı.

Antalya

Antalya’da Newroz, “Her der Newroz, her dem azadî” şiarıyla Turgut Özal Spor Salonu önünde gerçekleştirildi. Alan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Partisi) bayraklarıyla donatıldı.

Manisa

Manisa’da Lale Meydanı’nında bir aya gelen halk Newrozu çoşku ile karşıladı. Mersin’deki programa HDP Amed Milletvekili Remziye Tosun ve HDP MYK Üyesi Naci Sönmez katıldı.

Paylaşın

HDP Ve TİP’li Vekillere Ait Dokunulmazlık Dosyaları TBMM’de

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekilleri Hüda Kaya ve Musa Piroğlu ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu’na ait dokunulmazlık dosyaları, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına sunuldu.

Haber Merkezi / Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri, Meclis Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayımlandı.

HDP İstanbul Milletvekilleri Hüda Kaya ve Musa Piroğlu ile TİP Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu’na  ait dokunulmazlık dosyaları, Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale edildi.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

İstanbul’da Ortalama Kira, Asgari Ücretin Bir Buçuk Katı

İstanbul’da ortalama kira, asgari ücretin bir buçuk kat üzerine çıkarak 12 bin 394 TL’ye yükseldi. İstanbul genelinde konut kiraları yüzde 6,6, kiralanmayı bekleyen konut stoku ise yüzde 5 artış gösterdi. İstanbul genelinde ortalama metrekare kira ise 124 TL oldu.

İstanbul’da kira değeri en fazla artan ilçeler Şile, Beşiktaş, Ataşehir ve Ümraniye olurken; en az artış görülen ilçeler Avcılar, Beyoğlu ve Bahçelievler oldu. Esenler’de ise kiralar düşüş gösterdi. Kiralanmayı bekleyen konut stoku en fazla artan ilçeler Bakırköy, Şişli, Kadıköy, Beşiktaş, Beykoz; kiralık stoku en fazla düşüş gösteren ilçeler ise Eyüpsultan, Çatalca ve Esenler oldu.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ülkedeki mevcut barınma sorunu derinleşirken, kiralarda yaşanan artış İstanbul’da da ortaya çıktı. İstanbul’da ortalama kira, asgari ücretin bir buçuk kat üzerine çıkarak 12 bin 394 TL’ye yükseldi.

Endeksa’nın depremlerin ardından İstanbul ilçelerindeki konut piyasası incelemesine göre şubat ayında İstanbul genelinde konut kiraları yüzde 6,6, kiralanmayı bekleyen konut stoku ise yüzde 5 artış gösterdi. İstanbul genelinde ortalama metrekare kira ise 124 TL oldu.

Kira değeri en fazla artan ilçeler Şile, Beşiktaş, Ataşehir ve Ümraniye olurken; en az artış görülen ilçeler Avcılar, Beyoğlu ve Bahçelievler oldu. Esenler’de ise kiralar düşüş gösterdi. Kiralanmayı bekleyen konut stoku en fazla artan ilçeler Bakırköy, Şişli, Kadıköy, Beşiktaş, Beykoz; kiralık stoku en fazla düşüş gösteren ilçeler ise Eyüpsultan, Çatalca ve Esenler oldu.

En büyük artış Şile’de

Şile’de şubat ayında kiralanmayı bekleyen konut stoku yüzde 10, konut kiraları yüzde 10,2 artış gösterdi, ortalama metrekare kira 87 TL, ortalama kira ise 11 bin 594 TL oldu.

Avcılar, Beyoğlu ve Bahçelievler’de şubat ayında kira değer artışı İstanbul genelinin oldukça altında gerçekleşti. Kiraların yüzde 4, kiralık konut stokunun yüzde 5 artış gösterdiği, deprem bilimcilerin zemini ve konumu açısından riskli bulduğu Avcılar’da ortalama metrekare kira 80 TL, ortalama kira ise 9 bin 151 TL oldu ve şehrin genel seviyesinin çok altında kaldı.

Kiralanmayı bekleyen konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçelerden Çatalca’da şubat ayında kiralık konut stoku yüzde 20 düştü, kiralar yüzde 4,5 artış gösterdi.

Paylaşın

Kaftancıoğlu Hakkında 4 Yıl 8 Aya Kadar Hapsi Talebi

CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. Hazırlanan iddianame, asliye ceza mahkemesine gönderildi. Mahkeme iddianameyi kabul ettiği takdirde duruşma tarihi verilecek ve Kaftancıoğlu hakim karşısına çıkacak.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “Demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz” sözleri hakkındaki soruşturma tamamlandı.

“Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçundan 4 yıl 8 aya kadar hapsi istenen Kaftancıoğlu, sosyal medya hesabından, “Yine ne yapmışım? Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir ve sizler ne yaparsanız yapın gideceksiniz” açıklaması yaptı.

Kaftancıoğlu 12 Ağustos 2022’de, partisinin 81 il gençlik kolları başkanlarıyla İstanbul Planlama Ajansı’nın Florya’daki merkezinde bir araya gelmişti. Kaftancıoğlu burada yaptığı konuşmada, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Partimize, partimizin ilkelerine, gençliğinize, kendinize ve sizlerin hayallerini hedefleri hâline getiren genel başkanımıza, genel başkanımızın sizlere sunduğu imkanlar ve sizin genel başkanımıza, partimize oluşturduğunuz ve artırdığınız enerjiye güvenerek belki de dünya tarihinde bir ilki başaracağız. Demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz.”

Soruşturma tamamlandı

Bu açıklamanın ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları, Kaftancıoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak cezalandırılmasını talep etti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, Kaftancıoğlu’nun ifadelerinin “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu oluşturduğu savunuldu.

Kaftancıoğlu’nun sözleriyle eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamını aştığı aktarılan iddianamede, söz konusu ifadelerin “Cumhurbaşkanı’nın onur, şeref ve saygınlığını zedeleyen nitelikte olduğu” öne sürüldü. Kaftancıoğlu’nun konuşmasını kamuya açık bir alanda gerçekleştirmesi nedeniyle aleniyet unsurunun gerçekleştiğine de vurgu yapıldı. İddianamede, “Kaftancıoğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik alenen hakaret suçunu işlediğinin anlaşıldı” denildi. Kaftancıoğlu’nun, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapsi istendi.

Dosya, Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilecek

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianame, İstanbul 7. Asliye ceza mahkemesine gönderildi. İddianameyi inceleyen mahkeme, olayın Bakırköy Adliyesi’nin görev bölgesinde kaldığını tespit etti. Mahkeme, yetkisizlik kararıyla dosyayı Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderecek. Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul ederse davanın görüleceği tarihi belirleyecek.

Kaftancıoğlu, hakkında düzenlenen iddianame hakkında ilk değerlendirmeyi sosyal medya hesabından yaptı. Kaftancıoğlu, “Yine ne yapmışım? Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir ve sizler ne yaparsanız yapın gideceksiniz” açıklamasını yaptı.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Yüzde 78,62

Şubat ayında İstanbul’da enflasyon bir önceki aya göre yüzde 3,83, bir önceki yılın aynı ayına yüzde 78 arttı. En yüksek fiyat artışları sağlık ve kişisel bakım harcamalarında görüldü.

Haber Merkezi / Sağlık ve kişisel bakım harcamalarını gıda harcamaları ve kültür eğitim ve eğlence harcamaları takip etti. En az artış ise giyim harcamalarında görüldü.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre İstanbul’da Şubat ayında perakende fiyatlar yıllık bazda yüzde 78,62, toptan fiyatlar yüzde 78,69 arttı.

2023 Şubat ayında İstanbul’da perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi, bir önceki aya göre yüzde 3,83, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 2,38 oranında arttı.

2022 Şubat ayına göre 2023 Şubat ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İTO1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 78,62, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 78,69 olarak gerçekleşti.

İTO’nun açıklamasına göre Şubat 2023’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 8,01, Gıda Harcamalarında yüzde 5,37, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 4,61, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 4,53, Konut Harcamalarında yüzde 0,92, Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,82, Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 0,45 ve Giyim Harcamalarında ise yüzde 0,09 artış izlendi.

Şubat 2023’de toptan fiyatlarda ise bir önceki aya göre, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 5,63, Gıda Maddeleri Grubunda yüzde 3,45, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 1,20, Mensucat Grubunda yüzde 0,98, Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 0,53 artış, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde -2,51, Madenler Grubunda yüzde -2,25 azalış izlendi.

Paylaşın

Olası İstanbul Depremi; Binalar Nasıl Güçlendirilecek?

Türkiye’nin güney bölümünde yer alan 11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası gözler İstanbul’a çevrildi. 

Peki yıkıma neden olabilecek şiddetteki olası bir depreme karşı İstanbul’daki yapılar nasıl güçlendirilecek?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 6 Şubat depremlerinin ardından yıkılmayan Antakya Sümerler Mahallesi Belediye Kooperatif Evleri A2 Blok’ta inceleme yaptı.

Yıkılmayan binanın duvarlarında 13 yıl önce karbon lifli polimerle yapılan güçlendirme çalışması nedeniyle ayakta kaldığı öğrenildi.

Üç şiddetli depreme rağmen yıkılmayan binada yapılan incelemenin ardından İmamoğlu aynı çalışmayı İstanbul’da yapmayı düşündüklerini açıkladı.

İmamoğlu önerisi, karbon lifli polimer yöntemini ve İstanbul’da binaların depreme karşı nasıl güçlendirileceğini, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Füsun Sümer, bianet’ten Helen Sarıgül’e anlattı.

“İki yöntem söz konusu”

Sümer, Lifli polimer sargı ile güçlendirmenin tek başına veya başka yöntemlerle birlikte kullanılabilen yöntemlerden biri olduğunu ve söz konusu binanın tek başına lifli polimerle güçlendirilmediğini, örnekteki binada betonarme perde ilavesi ve lifli polimerle güçlendirme yönteminin birlikte kullanıldığını hatırlattı. Uygulamanın yapıldığı binada betonarme perde ilavesinin de lifli polimerle sarmanın da tek başına yeterli olmaması nedeniyle iki yöntemi birlikte değerlendirdiklerini söyledi.

Sümer, şunları söyledi:

“Bu yöntem İstanbul ‘da elde olan veya yapılacak envanter çalışmaları da göz önünde bulundurularak bölgesel veya tekil olarak kullanılması mümkün olabilir. İstanbul bir megakent.

Çok geniş bir alan üzerine kurulu, fay hattına uzaklık, zemin özellikleri, mevcut yapı stokunun niteliği gibi faktörlere bağlı olarak olası bir depremde farklı etkilerle karşılaşmasını beklediğimiz bölgeleri var.

İstanbul için öncelikle yapılması gereken sürmekte olan hızlı tarama ve envanter çalışmalarının bir an evvel tamamlanıp belli bir plan ve program dahilinde en etkili çözümlerin uygulamaya konmasıdır.

Bu çalışmalar üniversitelerin, uzman kuruluşların, meslek odalarının birlikte çözüm aradıkları bilim kurulları ve danışma kurulları ile istişare edilerek yürütülmelidir. İstanbul genelinde kaçak yapı sayısının veya ilave kaçak katları olan bina sayısının çok fazla olması diğer yöntemler gibi bu yöntemin de uygulanmasında dikkat gerektiriyor.

Düşey yüklerini dahi taşımakta zorlanan, deprem yüklerine karşı koyacak gücü hiç olmayan, malzeme kalitesi düşüklüğü nedeniyle davranışı öngörülemeyecek binalar için uygulanamayabilir.”

Karbon lifli polimerle güçlendirme çalışmalarının aşamaları

Bu özel yöntemin bir binaya uygulanabilmesi için öncelikle mühendislik ilkelerine bağlı bir inceleme ve araştırma sürecinin önemine değinen Sümer, lifli polimerle sarma, malzemenin özelliğinin yapının şekil değiştirme kapasitesini artırmak ve göçmesini engellemek için başvurulan yöntemlerden biri olduğunu ve tespit edilen zaaflara göre yapı üzerinde bölgesel veya genel olarak taşıyıcı sistemde ve duvarlarda uygulanabileceğini söyledi.

Sümer sözlerinin şöyle sürdürdü:

“Lifli polimerle sarma yürürlükteki deprem yönetmeliğimize göre deprem etkisi altındaki betonarme binaların özellikle şekil değiştirme kapasitelerinin artırılmasında başvurulan yöntemlerden biridir.

Yalnızca betonarme elemanların değil, duvarların da benzer biçimde lifli polimerle sarılarak enerji yutma kapasitelerini artırılması, dağılmasının önüne geçilerek taşıyıcı sisteme destek vermelerinin sağlanması mümkündür.

Etriye dediğimiz sargı donatılarının eksikliği, yanlış yerleştirilmesi, detay işçiliğinin kusurları veya zamanla korozyona uğramış olmalarından dolayı ortaya çıkan kapasite kayıplarının giderilmesinde ve artırılmasında kullanılır.”

“Yeni binalar için zorunlu değil”

Karbon lifli polimerle güçlendirmenin mevcut binalardaki imalat kusurlarını veya zamanla ortaya çıkan ve kapasite kayıplarını bertaraf etmek için kullanılan yöntemlerden biri olduğuna dikkat çeken Sümer, yönetmeliklere uygun tasarlanıp inşa edilen ve yapım yönteminin gerektiği şekilde denetlenen yeni binalar için daha baştan zorunlu bir unsur olarak gündeme gelmesi gerekli olmadığını vurguladı.

Sümer son olarak şunları söyledi:

“Lifli polimer çok yeni bir malzeme olmasa da depreme karşı güçlendirmede diğer malzemelere alternatif olarak ortaya çıkması, davranışına dair deneysel çalışmaların yapılması, yönetmeliklerde kendine yer bulması yenidir.

“Lifli polimerle sarmanın da başka yöntemlerle birlikte veya tek başına nerelerde, nasıl uygulanacağının belirlenmesi, uygulanması, denetlenmesi bu konuda eğitimli ve deneyimli inşaat mühendislerinin işidir.”

Karbon elyaf nedir?

Tübitak’ta 2009 yılında yer alan bir makalede Karbon Elyaf Nedir? sorusuna şu yanıt verilmiş: Arapça “elyaf” sözcüğü, lif ya da ipliğin çoğulu. Karbon elyaf (ya da karbon fiber) ileri teknoloji ürünü, ipliksi bir tür plastik madde. Üretildiği hammadde karbonlaşmış akrilik elyaf, yani orlon.

Bu karbon lifleri, dokunmuş kumaş ya da bobine sarılı iplik olarak pazarlanıyor. Bu noktadan itibaren ürüne “karbon elyaf” deniyor. Bu hammaddeden üretilen kullanımdaki malzemeler de karbon elyaf kompozit ürünler oluyor.

Karbon fiber lifli polimer ile güçlendirme projesi nedir?

Hatay’ın Defne ilçesinde ikiz bloklardan biri depremde tamamen çöktü, diğeri ise ayakta kaldı. NTV’nin haberine göre (henüz hasar tespiti yapılmadan önce) binadaki 50’den fazla insanın hayatının kurtulduğu düşünülüyor.

NTV binanın öyküsünü şöyle haberleştirmişti:

ODTÜ’den inşaat mühendisliğinden Prof. Dr. Güney Özcebe’nin yürüttüğü bir proje… 2007 yılında başlamış bir proje bu. ODTÜ inşaat mühendisliğinden bir ekip burada bir güçlendirme çalışmasının örneğini göstermek istiyorlar ve Antakya İnşaat Mühendisleri Odası’yla işbirliği yapıyorlar. Buradaki bir binaya güçlendirme çalışması yapıyorlar.

Peki, bu nasıl bir güçlendirme? ‘Karbon fiber lifli polimer ile iyileştirme çalışması’. Öncelikle binanın temeli güçlendiriliyor. Böylece binanın gelecek depreme daha dayanıklı olması sağlanıyor. Ardından duvarlara çapraz şekilde karbon fiber malzeme döşeniyor. Bu da aslında şokların emilimini ve duvarın bütünlüğünü, herhangi bir darbede yıkılmamasını sağlıyor.

Paylaşın

İstanbul’u Ne Bekliyor? 11 Deprem Uzmanından Görüş

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası gözler İstanbul için çevrilirken, uzmanlar Marmara ve İstanbul’u bir tehlikenin beklediği konusunda birleşse de depremle ilgili farklı görüşler ortaya koydu.

Milliyet gazetesi aralarında Celal Şengör, Naci Görür, Şükrü Ersoy ve Ahmet Ercan’ın da olduğu 11 uzmanın İstanbul’la ilgili görüşlerini bir haberde derledi. Uzmanların görüşleri şöyle:

Prof. Dr. Celal Şengör, Marmara’da en az 7 büyüklüğünde deprem beklediklerini söylerken, İstanbul’u etkileyecek olası büyük Marmara depreminin şiddeti için “Şiddeti 9’a çıkabilir” diyor. “Fay Silivri’den Büyükçekmece’ye kadar kırılırsa korkulacak bir durum olmaz ancak kırılma Gebze açıklarına kadar uzanırsa 7.5 büyüklüğünde deprem üretir” tezini savunuyor.

Prof. Dr. Naci Görür’e göre Marmara Ereğlisi’nden Adalar’a kadar olan 79 kilometrelik fayda enerji birikimi söz konusu. Prof. Dr. Görür, kırılma ile bu fayda 7.2 büyüklüğünde deprem riski olduğunu dile getiriyor., “Depremin süresi 40-60 saniye. Eğer Marmara fay sistemi doğudan batıya bir kerede kırılırsa, depremin büyüklüğü 7.6 olur” görüşünü savunuyor.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Marmara Denizi içinde 240 ile 510 yıl arası kırılmayan dört fay parçası bulunduğunu vurgularken, “Bize göre kırılma tarihsel verilere göre 1509’da olduğu gibi doğu Marmara segmenti üzerinde olacak. Bu durumda, Marmara Ereğlisi ile İzmit Körfezi arasındaki alanda, İstanbul, Yalova, Bursa illerinde ağır hasarlar oluşur” diyor.

Prof. Dr. Şerif Barış, Marmara Denizi’nde geçmişte yaşanan depremlerin tamamının 7 ve üzeri büyüklükte olduğunu düşünmediğini dile getirirken, “Her hafta depremi gündeme getirip, risk yüzde 64 demek doğru bir söylem değil. Sürekli İstanbul’a odaklı konuşulması da üzücü. Güney Marmara’da, Bursa ve Yalova’yı çok ciddi etkileyecek faylar bulunuyor” görüşlerini sıralıyor.

Prof. Dr. Okan Tüysüz, Marmara Denizi içinde 250 yılda bir büyük deprem olduğunu belirterek, “Marmara 7 ve daha üzeri bir depreme gebedir. Bu deprem Marmara içerisindeki kuzey Anadolu fayından kaynaklanacaktır. Büyük olasılıkla da Silivri-Adalar arasında bir noktada meydana gelecektir. Bu depremin nerelerde ne kadar etkili olabileceği konusunda da yapılmış çok sayıda çalışma var” diye konuşuyor.

Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Ana fay hareket sırasında bazen çevresinde tali (ikincil) faylar oluşturur. İkincil faylar büyük deprem yaratmaz ama 5.7 gibi kuvvetli depremler yaratabilir. Bu ikincil faylar ana faya paralel olacağı gibi çeşitli açılarda konuşlanabilir. İstanbul için büyük deprem riski çok yüksek” tezini gündeme getiriyor.

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Marmara’da, 7.7 büyüklüğünde deprem meydana gelmesi mümkün” diyen isimlerden: “En büyük deprem de ‘küçük kıyamet’ denilen 1509 depremi. Yıkımları ve ölü sayıları fazla. Dolayısıyla bu deprem bir daha tekrarlanırsa, bu depremin 7.7 büyüklüğünde olacağı düşünülüyor…”

Prof. Dr. Ahmet Ercan, İstanbul’u etkileyecek büyük depremin 2045’den önce olmayacağını öne sürüyor. Ercan, “Geçmişte zamanı belli olan depremler hiçbir zaman belirlenen zamandan önce olmamış. Marmara’da beklenen hiçbir deprem beklenildiği yıldan daha önce olmuyor. Ya tam zamanında oluyor ya da gecikiyor” diye konuşuyor.

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy İstanbul’da önümüzdeki yıllarda 6.5 şiddetinde bir depremin gerçekleşme ihtimalinin yüzde 1-2 civarında olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Üşümezsoy’a göre, “Büyük İstanbul depremi fikrini ortaya atan kişinin ABD’li jeofizik uzmanı Ross Stein. Silivri-Yeşilköy arasındaki 50 kilometrelik kırılmayan fay büyük bir deprem üretemeyecek.”

Prof. Dr. Sinan Özener, tarihsel süreçte 1509’daki depremin 7.4 büyüklüğünde olduğunu dile getirirken, şu tezi savunuyor: “O tarihte meydana gelen büyük depremde Marmara Denizinde tsunami oluşurken, İstanbul’un kıyı bandında ciddi hasarlar yaşandığını tespit etmiş durumdayız. 1766 depreminde de tsunami dalgaları özellikle Sarayburnu ve Karaköy kıyılarını bile olumsuz etkiledi.”

Prof. Dr. Ziyaddin Çakır, İstanbul’u etkileyen 1912 depreminin bittiği yerden başlayacak yeni bir kırığın doğuya doğru ilerlerken yavaşlayıp durabileceğini öne sürüyor. Prof. Dr. Çakır, “Marmara depreminin beklenenden daha küçük olma ihtimalini artırmaktadır” görüşünü dile getiriyor.

Paylaşın

“İstanbul’da 7 Yıl İçinde Deprem Olasılığı Yüzde 64”

İstanbul depremi ile ilgili açıklama yapan yetkililer arasına Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Doğan Kalafat da katıldı. Kalafat, “İstanbul’da 2030 yılına kadar yüzde 64 olasılıkla 7’nin üzerinde bir deprem olacaktır” dedi.

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 9 saat arayla meydana gelen depremler 11 ilde büyük yıkıma neden oldu. Depremlerde 40 binden fazla kişi yaşamını yitirdi, on binlerce kişi yaralandı.

Kahramanmaraş depreminin etkileri geçmemişken dün de Hatay’da 6,4 ve 5,8 büyüklüğünde depremler meydana geldi. Hatay depremlerinin ardından İstanbul’da beklenen olası deprem üzerine tartışmalar ve açıklamalar arttı.

Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Doğan Kalafat yaptığı açıklamada, “7 sene içerisinde yüzde 64 olasılıkla İstanbul’da 7’nin üzerinde bir deprem olacak” ifadelerini kullandı.

‘7’nin üzerinde bir deprem’

Haber Global’e konuşan, Doğan Kalafat’ın İstanbul depremi ile ilgili açıklaması şöyle:

“Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın orta kesiminde de bir deprem olabilir. Ancak Marmara Denizi kaynaklı bir olacaktır. Bunun tehlikesi bellidir. Marmara’da fay oradan geçti buradan geçti konuşmamıza gerek yok. Marmara Denizi’nin içerisinde geçen bir kol.

Bu kol 7’nin üzerinde bir deprem üretecektir. Bunun yeri bellidir ama zamanını söyleyebilmemiz mümkün değil. Yalnızca yapabileceğimiz istatiksel çalışmalardır. Bu da işte 2030’a kadar yüzde 64 olasılık, 2050’ye kadar yüzde 75 olasılık 2090 kadar yüzde 95 olasılıkla bu deprem olacaktır.”

Paylaşın

Depremler Sonrası Gözler İstanbul’a Çevrildi: Korkutan Tablo

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler sonrası gözler İstanbul’a çevrildi.

Son resmi açıklamalara göre Kahramanmaraş merkezli depremlerde 41 bin 20 kişinin hayatını kaybederken 100 binin üzerinde kişi de yaralı olarak kurtarıldı.

Kimi deprem uzmanına göre İstanbul’da eli kulağında olan 7 şiddetindeki depremin korkusu artarken yaşadığı binalarda kendini güvende hissetmeyen yurttaşın ise eli kolu bağlı. Kiracı yüzde 160 artan kiralar nedeniyle güvenli bir eve geçmeyi hayal bile edemezken, ev sahiplerinin ise yenileme için en az 1 milyon TL’yi gözden çıkarması ya da daha küçük eve razı olması gerekiyor.

Depreme hazır olmadığı tüm kurumlar tarafından kabul edilen İstanbul’da, Büyükşehir Belediyesi (İBB) hasarın boyutunu saptayacak yeni bir seferberlik başlattı. Bu kapsamda geçen hafta İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce bilançoyu açıkladı.

Buna göre İstanbul’da 318 bina deprem olmadan çökme tehlikesi içinde. İstanbul’da 1.1 milyon konutun bulunduğunu söyleyen Gökçe, bu binaların yüzde 70’inin ise 1999’dan önce yapıldığını belirtiyor.

Kandilli Rasathanesi’nin derlediği verilere göre ise İstanbul’da 2000 ve öncesinde yapılan bina sayısı 818 bin adet. Muhtemel 7.5 ve üzeri şiddetli bir depremde hafif, orta, ağır ve çok ağır hasar alması beklenen bina sayısı 491 bin. Bu binada oturanların sayısı da 6.2 milyon kişi.

‘Daire başı 1 milyon TL’

İstanbullular mevcut binalarını kontrol ettirseler bile yenileme süreci hayli zor. İBB’nin son günlerde desteklemeye başladığı deprem dayanıklılık testinde riskli çıkması halinde bina yıkılmak zorunda.

İstanbul Anadolu Yakası’nda yerinde dönüşüm projeleri yapan Avşin Aras Yapı sahibi Mevlüt Aras, 2000 hatta 2007 öncesi binaların büyük çoğunlukla çürük çıkacağını söylüyor.

Bu durumda binaların en geç 6 ay içinde yıkıldığını belirten Aras, “Yeniden inşaa edilecek bina için daire başı en az 1 milyon lira gibi bir masraf çıkıyor. Bu da mevcut yönetmeliğe göre yapımda çıkan ücret. Şimdi Kahramanmaraş depreminden sonra yeni yönetmelik bekliyoruz, orada maliyetler daha da artmış olabilir” diyor.

Kiracı çaresiz

Cumhuriyet’ten Ali Can Polat’ın haberine göre, 1 milyon lira ödeyemeyecek durumdaki yurttaşların önündeki diğer seçenek müteahhitle anlaşıp kat karşılığı binayı yenilemek. İnşaat yüksek mühendisi Hüseyin Arslan, “Bu durumda da metrekareler çok küçüldüğü için insanlar kabul etmiyor. Haklılar da 100 metrekare ev, 50 metrekareye kadar düşebiliyor” yorumunu yapıyor.

Deprem bekleyen yurttaşlar ise huzursuz ve çaresiz. 30 yaşındaki Oğuzhan Akbulut kiracı. 3 yıldır oturduğu eve güvenemiyor. Ancak iki yılda yüzde 100’ü geçen kira artışları yüzünden riskli bina konusunda bir adım atmasının imkânsız olduğunu söylüyor. Akbulut, “Bunu dillendiremiyorum bile. Ev sahibine ölü taklidi yapıyorum, beni hatırlayıp evden çıkarmasın diye. Kiracı olarak başvursam binaya yıkım kararı çıksa ne yapacağım. Bulabileceğim en ucuz ev 12 bin lira” diyor.

Fulya’da yaşadığı evin eski olduğunu söyleyen ev sahibi Ozan Korkmaz ise çareyi sağlam bir eve çıkmakta bulmuş ama evini de kiralayarak. “Dönüşüm istedim ama binamızdaki insanlar parayı ödeyemeyeceklerini söylediler. Biz de evi kiraya verdik o kira ile Üsküdar’da yeni binaya geçtik mecburen” dedi.

600 bin insanı kurtaralım

İBB iştiraklerinden KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’un önerileri ise şöyle:

– TOKİ konutları için uygun ödeme koşullarını bize verin İstanbul’u yenileyelim.

– Yurttaşa ucuz krediler sunulması gerek. Biz yapıyoruz ama devletimizin elinde çok daha güçlü imkânlar var.

– İstanbul Yenileniyor projemize 600 binden fazla insan başvurdu. İmkân verilsin bu insanları kurtaralım.

Finansın kalbini taşımayın

İstanbul’da büyük deprem beklenirken uzmanlar ısrarla şehri boşaltmak ve nüfusu azaltmak gerektiğini söylüyor. İktidar ise tam tersi nüfusu yoğunlaştıracak politikalar üretiyor. Bunların sonuncusu İstanbul Finans Merkezi oldu. Kamu bankaları ve Merkez Bankası’nın taşınacağı merkeze aileleriyle birlikte 100 bin kişi gelecek.

KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, şunları söylüyor: “Tüm merkezlerin bu kadar riskli bir bölgede toplanması doğru değil. Bir deprem olursa ekonomik olarak ülkenin fişini çekeriz. Bir de finansın kalbi olur da bu kalp yıkılırsa ne olacak?”

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu da şöyle konuşuyor: “İstanbul’un artık daha fazla yük kaldırması mümkün değil. Finans merkezi hayata geçtiğinde çevredeki gayrimenkullerde aşırı değer artışları meydana gelecektir. Daha şimdiden spekülatörler bu beklenti içindedirler.”

İş dünyası yeni rota arıyor

Beklenen depremde ülkenin ekonomisinin de büyük yara alması bekleniyor. Üretimin yüzde 50’si ile vergi gelirinin yüzde 55’i Marmara Bölgesi’nde bulunuyor.

Bu durumun büyük risk barındırdığını söyleyen Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Sönmez, 2022 yılında bir deprem raporu hazırladıklarını hatırlatarak önerilerini sıraladıklarını söylüyor.

Buna göre her ilin rekabette güçlü yönlerinin belirlendiğini söyleyen Sönmez, “Hem o illeri kalkındırmak hem de körfeze sıkışan sanayiciye yeni bir rota bulabilmek için çalışıyoruz. Sanayiyi yaymalıyız. TOKİ ev yapar gibi bu illere sanayi bölgeleri yapabilir ve sanayicinin taşınmasının önündeki en büyük engel olan arazi maliyeti aşılabilir. Böylece dengeli bir kalkınma yaşanır ülkede” diyor.

Sönmez, ayrıca bütün yetkililerin olası İstanbul depremine hazırlık için acilen devreye girmesi gerektiğini söyledi.

Paylaşın

Uzmanlardan İstanbul İçin Büyük Deprem Uyarısı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin enkazı henüz kaldırılmamış ve yaralar sarılmamışken, uzmanlar, İstanbul bölgesi için de önümüzdeki birkaç yıl içinde şiddetli bir deprem bekliyor.

DW Türkçe’ye açıklamada bulunan uzmanlar bölgede gerginliğin giderek artığını belirterek uyarıda bulunuyor.

Alman uzmanlar önümüzdeki yıllarda İstanbul’da büyük bir depremin meydana gelme olasılığının çok yüksek olduğuna dikkat çekti.

Kiel Geomar Helmholtz Okyanus Araştırmaları Merkezi’nden Heidrun Kopp buradaki son büyük depremin 1766 yılında meydana geldiğini ve o zamandan bu yana İstanbul’da gerginliğin giderek arttığını belirtti. Kopp, Kuzey Anadolu Fay hattı bölgesinde şu anda dört metreye varan bir hareket açığı bulunduğunu belirterek “Bu oldukça fazla” ifadelerini kullandı.

Kopp Türkiye’nin güneydoğusunda meydana gelen depremde olduğu gibi birikmiş voltajın tamamının bir anda boşalması halinde, bunun İstanbul’da da ağır sonuçları olacağını belirtti.

“Deprem gecikmiş durumda”

Potsdam’daki Alman Yerbilimleri Araştırma Merkezi’nden (GFZ) Marco Bohnhoff da “Orada 7.4’e varan büyüklükte bir deprem gecikmiş durumda” ifadelerini kullandı.

Genellikle, bu tür depremler böylesine ani ve tam bir salınımla sonuçlanır diyen araştırmacı, megakent İstanbul’un da doğrudan fayın üzerinde yer aldığını hatırlatarak, “Şehir merkezi sadece 25 kilometre uzaklıkta” dedi. İstanbul’un üzerinde bulunduğu zeminin de birçok bölgede sağlam olmadığını dile getiren Bohnhoff, şehrin güneybatı kısmının, günümüzde kurumuş olan eski bir lagünün üstüne inşa edildiğini vurguladı.

“Böylesi yumuşak zeminlerde, bazen sıvılaşma efektleriyle güçlü yer hareketleri olabilir” diyen Bohnhoff, bu iki etkenin ağır hasarlara neden olabileceğini aktardı. Söz konusu bölgede, günümüzde kullanım dışı bırakılan Uluslararası Atatürk Havalimanı’nın bulunduğunu belirten bilim insanı, yaşanacak olası bir depremin ardından bu tesisin kullanılamaz hale gelebileceğini ifade etti

Heidrun Kopp ise 1939 yılından beri fay hattı boyunca depremlerin doğudan batıya doğru hareket ederek İstanbul’a gittikçe yaklaştığını gözlemlendiğini söyledi. İstanbul’a sadece 80 kilometre uzaklıktaki İzmit şehrinin merkez üssü olduğu son büyük deprem 1999 yılında meydana gelmişti.

Paylaşın