Çalışan Sayısında Son 21 Ayın En Hızlı Düşüşü

İstanbul Sanayi Odası Türkiye Sektörel PMI raporuna göre; takip edilen on sektörün tamamında yeni siparişler yavaşladı. Yeni siparişlerdeki yavaşlamayla birlikte istihdam seviyeleri de düşüş gösterdi. Çalışan sayısındaki düşüş, son 21 ayın en yüksek hızında ölçüldü.

Haber Merkezi / Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında en hızlı ve güvenilir referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin, Temmuz 2024 dönemi sonuçları açıklandı.

Buna göre; Eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre, haziran ayında 47,9 seviyesinde kaydedilen manşet PMI, temmuzda 47,2’ye gerileyerek üst üste beşinci ay eşik değerin altında gerçekleşti.

Endeks, sektörün faaliyet koşullarında belirgin bir yavaşlamaya işaret ederken, söz konusu yavaşlama, geçen yılın kasım ayından bu yana en belirgin düzeyde gerçekleşti. Yeni alınan siparişlerde, Kasım 2023 ile aynı oranda olmak üzere son 20 aylık dönemin en sert düşüşü kaydedildi.

Benzer şekilde yeni ihracat siparişlerinde de yılın üçüncü çeyreği daha belirgin bir yavaşlama ile başladı. Talep koşullarındaki zayıflık, imalatçıların üretim düzeyini aylık bazda üst üste dördüncü kez azaltmasına yol açtı ve bu azalış, Kasım 2022’den bu yana en yüksek oranda gerçekleşti. Personel yetersizliklerinin de üretim hacimlerini olumsuz etkilediği belirtildi.

Yeni siparişlerdeki yavaşlamayla istihdam seviyeleri de düşüş gösterdi. Çalışan sayısındaki düşüş, son 21 ayın en yüksek hızında ölçüldü. Ham madde ve petrol fiyatlarındaki yükselişin yanı sıra Türk lirasının dolar karşısındaki zayıflığının da etkisiyle girdi maliyetleri temmuzda keskin bir artış gösterdi. Satış fiyatlarındaki artış nispeten hafif gerçekleşti.

Ham madde temininde yaşanan güçlükler ve yüksek nakliye maliyetleri nedeniyle tedarikçilerin teslimat süreleri artmaya devam etti. Satın alma faaliyetleri ise belirgin bir şekilde azaltıldı ve söz konusu azalış Kasım 2022’den bu yana en belirgin düzeyde kaydedildi. Ayrıca girdi ve nihai ürün stok seviyelerinde de düşüş gözlendi.

Türkiye Sektörel PMI raporu, üçüncü çeyreğe girilirken imalat sanayi sektörünün genele yayılı bir talep zayıflığı ile karşılaştığına işaret etti. Yeni siparişler son 9 ayda ilk kez olmak üzere, takip edilen 10 sektörün tamamında yavaşlama gösterdi.

Üretimde ise giyim ve deri ürünleri haricindeki tüm sektörlerde daralma yaşandı. Bu gelişmelerin sonucunda istihdam ve satın alma faaliyetleri de yaygın şekilde düştü. Yeni siparişlerde genele yayılı yavaşlama kaydedilirken, en sert gerileme elektrikli ve elektronik ürünlerde gerçekleşti. Bu sektörün yeni siparişleri yaklaşık 2 yıllık bir dönemin en sert düşüşünü kaydetti.

Yeni siparişlerde en hafif ivme kaybı ise gıda ürünlerinde görüldü. Türk imalatçıları, yurt dışından yeni sipariş almaya yönelik çabalarında ise nispeten daha iyi performans sergiledi. Makine ve metal ürünleri öncülüğünde, üç sektörün yeni ihracat siparişleri büyüme kaydederken, en sert düşüş ise giyim ve deri ürünleri ile gıda ürünlerinde kaydedildi.

Toplam yeni siparişlerin yavaşlamasıyla firmalar temmuz ayında genel olarak üretimlerini azaltma yoluna gitti. Sadece giyim ve deri ürünlerinde üretim artışı görülürken, en belirgin daralma elektrikli ve elektronik ürünler sektöründe ölçüldü. Benzer şekilde, temmuzda 10 sektör içerisinden sadece gıda ürünleri istihdamını artırırken, çalışan sayısında en hızlı azalış ise giyim ve deri ürünleri sektöründe gerçekleşti.

İmalatçılar talep koşullarındaki zayıflığa bağlı olarak girdi alımlarını da azalttı. Satın alma faaliyetleri tüm sektörlerde düşüş gösterirken, en keskin yavaşlama metalik olmayan mineral ürünlerde görüldü.

Sektörlerin çoğunluğunda girdi maliyetleri temmuzda daha hızlı artarak haziran ayındaki tabloyu tersine çevirdi. En yüksek girdi fiyatları enflasyonu, kara ve deniz taşıtları firmalarında gözlenirken, en düşük oranlı artış ise ana metallerde kaydedildi.

Haziran ayında üç sektörün satış fiyatlarını düşürmesinin ardından temmuzda tüm sektörlerde artış kaydedildi. Girdi maliyetlerindeki görünüme paralel olarak, nihai ürün fiyatlarında da en yüksek enflasyon kara ve deniz taşıtları sektöründe gerçekleşti. Satış fiyatlarındaki en sınırlı artışlar ise gıda ürünleri ve tekstil ürünlerinde ölçüldü.

“Sektör üzerindeki baskılar yoğunlaştı”

Açıklamada endekse ilişkin değerlendirmesine yer verilen S&P Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker, şunları kaydetti:

“Talep koşullarının zorlayıcı olmaya devam ettiği temmuz ayı verileri, Türk imalatçıları açısından bir rahatlama belirtisi sunmadı. Aksine, yılın ikinci yarısına girilirken talep, üretim ve istihdamın haziran ayına göre daha yüksek oranda azalması, sektör üzerindeki baskıların yoğunlaştığına işaret ediyor. Bu bağlamda firmalar, koşullarda iyileşmenin yakın zamanda başlaması beklentisi içerisinde olacak.”

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyonla Mücadelede Kararlılık Vurgusu

İstanbul Sanayi Odası (İSO) ocak ayı olağan toplantısında konuşan Bakan Mehmet Şimşek, “Fiyat istikrarı sağlanamazsa rekabetçi bir sanayi olamaz. Ekonomi programımızın ana hedefi fiyat istikrarıdır” dedi ve ekledi:

“Türkiye’de enflasyonun yer çekimine karşı mücadele edeceğine inanmıyorum, düşecektir. Bu program, sabırla ve kararlılıkla uygulanacaktır. Bu program, siyasi sahipliği olan bir programdır. Bu program geçici bir heves değildir. Daha adil bir gelir dağılımı için de fiyat istikrarı olmazsa olmazdır.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) ocak ayı olağan toplantısında konuştu. Şimşek’in konuşmasında öne çıkan bölümler şöyle:

“Orta Vadeli Program’ın (OVP) ana hedefi fiyat istikrarıdır, fiyat istikrarının olmadığı bir yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz, nitelikti, sürdürülebilir ve rekabetçi bir sanayi olmaz.

Neden fiyat istikrarı? Kaynakların spekülatif alanlar yerine nitelikli sanayiye, verimli alanlara etkin şekilde kanalize edilmesi için fiyat istikrarı gereklidir. Geçen sene vatandaşımızın talebi nedeniyle Türkiye 29.9 milyar dolar altın ithal etmiştir. Yenilir, içilir değil. Kaynakların etkin kullanımı mı? Hayır. Enflasyona karşı koruma aracı olarak görülmüş.

Bizim dezenflasyon programımız basittir. Fed enflasyonu nasıl indirdiyse, AB nasıl indirdiyse, Brezilya, Meksika nasıl indirdiyse, biz de öyle yapıyoruz.

Parasal sıkılaşma var. Büyüme ile enflasyon arasında bir gerilim yok. Kısa vadelidir, kalıcı bir gerilim yoktur. Yüksek büyüme için enflasyonun düşük olması lazım. Esas istikrarsız büyüme enflasyonun yüksek olduğu dönemlerdedir.

Bu program siyasi sahipliği olan bir programdır. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir ekip tarafından hazırlanmıştır. Bu program geçici bir heves değildir.

Mali disiplin neden gereklidir? Birincisi fiyat istikrarı için bütçe dengesinin, bütçe açığının makul düzeyde tutulması lazımdır. Dezenflasyonu desteklemek için bütçe açığını sınırlamaya devam edeceğiz.

Deprem hariç geçen sene bütçe açığı yüzde 1,7’dir. Geçen sene gelişmekte olan ülkeler ortalama bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5,5’tir. Türkiye’de yüzde 1,7’dir. Deprem geçici bir şoktur. Bu şok bizimle bir süre. Ama geçici bir şoktur, kalıcı bir şok değildir.

Yapısal dönüşme kaynak ayırmamız lazım. Dijital, yeşil dönüşüm demek kolay. Bunlara kaynak ayırmazsanız bunları başarmak zor. O nedenle mali disiplin önemlidir. Afet riskini azaltmak için mali kaynağa ihtiyaç var.

Daha makul maliyetlerle finansmana erişiminin, daha yüksek kredi notlarına ulaşmanın ön koşullarından bir tanesi mali disiplindir. Sürdürülebilir iç borç ve nesiller arası adalet açısından da, yani kim ödetecek faturayı, bu denge açısından da adalet açısından da mali disiplinin tesisi önemidir.

Verginin tabanını büyüteceğiz. Yani şu anda verginin hakkıyla alınmadığı alanlarda çaba göstereceğiz. Şu anda harıl harıl çalışmalar var. Bütçe açığındaki artış esas itibarıyla depremden kaynaklanıyor.

Muhtemelen 2024’te OVP’de öngördüğümüzün altında bir açıkla kapatmak için elimizde geleni yapacağız. 2025, 2026’da da toplam açığı yüzde 3’ün altına çekmeyi planlıyoruz.”

Paylaşın

İmalatta Daralma Eylül Ayında Da Devam Etti

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin Eylül 2022 sonuçları açıklandı. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olarak kabul edilen İSO İmalat PMI, Eylülde 46,9’a geriledi ve yavaşlamanın üçüncü çeyrek sonunda daha belirgin hale geldiğine işaret etti.

Ağustos ayı verisi 47,4 olmuştu. İmalatta 50’nin üzerindeki değer sektörde iyileşmeye işaret ederken, 50’nin altı değerler performansta bozulma göstergesi olarak kabul ediliyor.

PMI, üst üste yedinci ayında da 50’nin altında kaldı ve imalatta bozulmanın sürdüğüne işaret etti.

Anket katılımcılarından gelen bildirimler, kırılgan talep koşulları ve enflasyonist baskıların Eylül ayında hem üretim hem de yeni siparişlerde yavaşlamaya yol açan temel faktörler olduğunu gösteriyor.

Enflasyon yüzde 83,45

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Eylül ayı enflasyon oranını yüzde 83,45 olarak açıkladı. TÜİK açıklamasına göre aylık enflasyon yüzde 3,08 oldu.

Türkiye’de enflasyon son açıklanan verilerle son 24 yılın zirvesindeki yerini korudu. TÜİK’e göre bir önceki yılın aynı ayına göre fiyat artışının en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 117,66 ile ulaştırma oldu.

Onu yüzde 93 artış oranıyla gıda ve alkolsüz içecekler izledi. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 30,76 ile haberleşme oldu.

2022 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 9,99 ile konut oldu. Aylık artışın en yüksek olduğu ikinci ana grupsa yüzde 6,99 artış oranıyla eğitim olarak açıklandı.

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’ni de açıklayan TÜİK’e göre endeks yıllık yüzde 151,50, aylık yüzde 4,78 arttı.

Buna göre sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 164,59, imalatta yüzde 127,69, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 416,58 ve su temininde yüzde 107,84 artış olarak gerçekleşti.

TÜİK Ağustos ayı enflasyon oranını yıllık yüzde 80,21 olarak açıklamıştı. ENAG’a göre geçen ay enflasyon yüzde 181,37 olarak gerçekleşmişti.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamalarına göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 5,3 oranında arttı.

Enflasyon oranı yıllık bazda (geçen yılın aynı ayına göre) yüzde 186,27 olarak gerçekleşti. ENAG’a göre Ocak ayından bu yana TÜFE endeksinde yüzde 101,63 artış oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 12’ye çekmişti.

TCMB’nin kararı öncesinde dolar/TL kuru Aralık 2021’deki tarihi zirvesini geçmiş; kararın ardından da TL daha fazla değer kaybederek dolar karşısında 18,56 seviyesine kadar yükselmişti.

2021 yılının Eylül ayından itibaren politika faizinin 5 puan indirilmesi ve Türk lirasındaki değer kaybıyla birlikte enflasyon 16 puan artmış; yıl sonunda resmi verilere göre yüzde 36’ya kadar çıkmıştı.

Yükselişin devam etmesiyle birlikte enflasyon bu yıl Temmuz 1998’den bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış oldu.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: İmamoğlu Ve Yavaş’ın Adaylığına Karşı Değilim

İstanbul Sanayi Odası’nı ziyareti eden CHP Lideri Kılıçdaroğlu, görüme sonrası yaptığı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı olmadığını söyledi.

Haber Merkezi / Katıldığı bir televizyon programda sarf ettiği ‘ittifak isterse aday olurum’ sözleri hatırlatılan Kılıçdaroğlu, ”Bunu daha öncede ifade etmiştim, yeni bir şey değil aslında. İttifak bu konuda kararı birlikte, demokrasi konusunda birlikte mücadele ettiğimiz, parlamenter sistemi getirmek istediğimiz arkadaşlarla karar verilecek” şeklinde yanıt verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Sanayi Odası’nı (İSO) ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve yönetim kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ziyaret öncesinde yaptıkları ortak basın açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundular:

Kemal Kılıçdaroğlu: Ekonomideki gidişi sizler de çok iyi biliyorsunuz, yakından izliyorsunuz. İş dünyası zaten ekonominin temel aktörlerinden birisi. Siyasetçi olarak biz de yaşanan ekonomik bunalımı yakından izlemeye çalışıyoruz. Dolayısıyla sorun yaşayan bütün kesimleri dinlemek ve çözüm yollarını, sağlıklı, tutarlı çözüm yollarını kamuoyuyla paylaşmak için çaba harcıyoruz. Sanayinin kalbi, bir anlamda onların temsilcisi İstanbul Sanayi Odasını bu vesileyle ziyaret ediyoruz. Sayın Başkan’dan, arkadaşlarından bilgi alacağız. Bize lütfedip bilgi verecekler. Dolayısıyla biz de o bilgilerden yararlanarak sağlıklı ve tutarlı çözümler üretmeye çalışacağız.

Erdal Bahçivan: Değerli basın mensupları, İstanbul Sanayi Odasının her zaman önem verdiği karşılıklı istişare ve diyalog kültüründen hareketle CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki kıymetli heyetiyle bugün İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu olarak bir istişare toplantısında bulunacağız. Sayın Genel Başkanın da söylediği gibi İstanbul Sanayi Odası Türkiye’nin sanayinin hem öncü, hem en eski, hem de şuanda da en büyük odası olmak hasebiyle sanayinin hem bugün içinde bulunduğu durum ama asıl önemlisi geleceğe dair vizyonu noktasındaki en önemli bir… Kendilerinin bugün bizlerle beraber olmasını Türk sanayisinin ve Türk ekonomisinin önümüzdeki döneme dair değerlendirmek adına önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Bugünkü ziyaretin ben çok önemli ve anlamlı bir vesileye fırsat olacağı düşüncesiyle hem zatıalilerine hem de beraberindeki heyete bugün bizlerle beraber oldukları için, aramızda oldukları için şükranlarımı sunuyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu: Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Soru: Dün katıldığınız Haber Global yayınında “eğer ittifak kabul ederse adayım” demiştiniz. Bugün gün içerisinde ittifakla bir temasınız oldu mu?

Kemal Kılıçdaroğlu: Yo hayır arkadaşlar. Bunu daha önce de ifade etmiştim zaten yeni bir şey değil aslında. İttifakla, bu konuda kararı birlikte yola çıktığımız, demokrasi konusunda birlikte mücadele ettiğimiz güçlendirilmiş parlamenter sistemi birlikte Türkiye’ye getirmek istediğimiz arkadaşlarla beraber karar verilecek.

Soru: Bugün ittifakla bu konuda bir temasınız oldu mu?

Kemal Kılıçdaroğlu: Yo hayır bugün bir temas olmadı.

Soru: Şunu da ekleyeyim, İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ın adaylığına daha önce karşı olduğunuzu söylemiştiniz. Halen aynı mı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Efendim karşı değil. Arkadaşların görevleri var ve şu anda çalışıyorlar. Başarılı bir süreci İstanbul’a ve Ankara’ya yaşatıyorlar.

Soru: Sayın Bakan Nebati’nin bir açıklaması olmuştu geçtiğimiz günlerde. ”En fazla ne kaybedersin? Maaş alıyorsun enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse” dedi. Sayın Bakanın bu açıklaması hakkında neler düşünüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Talihsiz bir açıklama önce onu ifade edeyim. Çünkü Bakanlar, ekonominin gidişini şahsileştirmezler. Kendi şahsi pozisyonlarını ekonomik pozisyonla eş tutmazlar. Bu yanlış, doğru değil, dolayısıyla talihsiz bir açıklama. Öyle ifade edeyim.

“Türkiye bu sorunları aşabilecek potansiyele sahip”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, görüşmeye ilişkin, “Sorunları öğrendik. Doğrudan doğruya sorunu yaşayan değerli sanayici, yönetici arkadaşlar bizleri bilgilendirdiler. Sorunların aşılması konusunda biz de kendi düşüncelerimizi aktardık. Karamsar olmamamız gerektiğini, Türkiye’nin bu sorunları aşabilecek potansiyele sahip olduğunu, kadrolarının olduğunu, yeni kurum ve yeni kurallarla yola çıkıldığı takdirde bütün bu sorunların aşılacağı ifade edildi” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, görüşmede asgari ücret konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine, “Her sanayici, kendi çalıştırdığı işçinin daha iyi bir ücret, daha iyi bir hayat standardı yaşamasını ister. Bu da ifade edildi. Ancak yaşanan enflasyonun hem kendilerini hem çalışanları olumsuz etkilediği de zaten bilinen bir gerçek. Bu da dillendirildi” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Bu yılın başında, yani asgari ücret belirlenirken asgari ücret 384 dolardı. Bugün dolar kuru yine yükselmiş. Bugünkü dolar kuru ile çarpılsın, 384 dolar karşılığında Türk lirası işçiye asgari ücret verilsin. Bizim düşüncemiz bu. Hatta o konuda bir hesap yaptım. 2 bin 825 TL net, yıl başında asgari ücret. 384 dolar, böldüğünüz zaman 2 bin 825 TL, net para kazanıyordu. Şimdi 14 TL ki 14 TL’yi aştı, eğer 14 TL hesap edilirse dolar kuru, bugün itibariyle 5 bin 376 net işçiye para verilmesi lazım. Bunun bir de vergi yükü var. Dolasıyla asgari ücretin, sanayici üzerinde uluslararası rekabet gücünü olumsuz etkilememesi için asgari ücretin vergiden muaf olması lazım. Bunu da ifade ettik” diye konuştu.

“Devlet şu anda sağlıklı yönetilmiyor”

AK Parti iktidarını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Devlet, akılla, mantıkla yönetilir. Devlet, bilgiyle yönetilir. Devlet, dayatma kültürüyle yönetilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Devlet şu anda sağlıklı yönetilmiyor. Devlet şu anda savruluyor” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türk lirasının değer kaybı üzerine, “Merkez Bankası, kendisine ait olmayan dolarları satarak ‘acaba doları frenleyebilir miyim’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olay olmadı. O nedenle toplum daha büyük sorunlarla karşılaşmasın diye biz bir an önce seçimin olmasını istiyoruz. Yoksa seçim olur veya olmaz, zamanında olur ama gecikilen her günün topluma maliyeti artacaktır” eleştirisini yaptı.

“İnatla devlet yönetilmez”

Türkiye’de yaşanan üretim sorununa da değinen Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki süreçte gıda kriziyle karşılaşacağız. Ekilmeyen topraklarımız var, çiftçi ciddi sorunlarla karşı karşıya şu anda. Acaba iktidarın, saray ve şürekasının haberi var mı? Emin olun dünyadan haberleri yok bunların. Ülkeyi yönetemiyorlar. Nereye gittiğini, ne yaptıklarını da biliyorlar. İnatla devlet yönetilmez. ‘Ben inat ettim böyle yapacağız.’ Etrafında hiçbir bakan, bürokrat da ‘bu yanlış’ diyemiyor. Çünkü dediği zaman görevinden olacak” diye konuştu.

Paylaşın