Erdoğan, Rakibi Kılıçdaroğlu’nu Hedef Aldı

İstanbul Finans Merkezi’nin açılışında rakibi Kılıçdaroğlu’nu hedef alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “300 milyar dolar, İngiltere’den getirecekmiş. Demek ki tefecilerle görüştü belli sözler aldı” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Şimdi burada finans sektörünün önde gelenleri var. Böyle bir şey mümkün mü? Böyle bir yalan dünyanın hiçbir liderinde görmedim. Ama bu zavallı hayatında bir SSK var ki bunu da bu batırdı. Şimdi Şehir Hastanelerimizde biz dünyaya meydan okuyoruz. Fakat Bay Bay Kemal, yap işlet devret nedir bunu öğrenelim diyor. Ben mi öğreteceğim, kitapları karıştır öğren. Ülkeye geride milyarlarca dolar borç takarak nasıl ortadan kaybolduklarını bu millet unutmaz.”

Erdoğan, konuşmasının devamında, “2013’e kadar biz ödemelerimizi yaptık. 2013’ten sonra bizim IMF ile ilişkimiz kalmadı. Bize tavsiyede bulundular IMF’den destek almadan bu işi kurtaramayacaksınız diye. Neden? Ekonomi kötüymüş, biz gayet iyi yürüttük. Merkez Bankası’nın döviz rezervi devamlı artış gösterdi. Şu anda da ihtiyacımız yok. Bu millet IMF’den alınan borçlarla memur ve emekli maaşlarının ödendiğini unutmaz.

Bu millet 1990’lardaki popülist eylemlerin nasıl Türkiye’yi ekonomik bir çöküşe sürüklediğini unutmaz. Ekonomi cahili, eser ve hizmet düşmanı olmuştur bunlar.” ifadelerini kullandı.

İstanbul Finans Merkezi’nin açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bugün sizlerle ülkemiz ekonomisi ve finans sektörümüz açısından stratejik önemde bir açılış sebebiyle bir aradayız.

6 Şubat depremlerinin gölgesinde idrak ettiğimiz Ramazan ayını her bakımdan dolu dolu değerlendirmenin gayreti içerisindeyiz. Hem yaraları sarmanın hem de müjdeli haberler verme hedefiyle hareket ediyoruz. Depremzede kardeşlerimize yardımları ihmal etmeden kalkınma yolundaki adımlarımızı da sürdürüyoruz.

New York, Londra gibi asırlık merkezlerin yanı sıra Dubai gibi sonradan dahil olan merkezler de bulunuyor. Belirgin şekilde batıdan doğuya doğru kayan bir finans merkezi var. Bu da İstanbul’un önünde yeni fırsatlar açıyor. Bu merkezin asıl değeri, ne kadar stratejik ve vizyoner proje olduğu, önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlaşılacaktır.

Hedeflerimizi bir adım daha yukarıya taşıdık. Hem coğrafi hem de ticari köprü görevi üstlenen İstanbul’un günümüz finans sektöründe de aynı yapıyı kurabileceğini hedefliyoruz.

İstanbul’u dünyanın sayılı finans merkezlerinden bir tanesi haline getireceğiz demiştik ve getirdik. Türkiye’de finansın tarihinde neler olduğunu bunlar bilmiyor. Tarihte İstanbul bu ülkenin nasıl finans merkezi ise yine öyle olmaya hazır.

65 milyar TL yatırım ile ülkemizin ve dünyanın en prestijli merkezini hayata geçirdik. 600 milyon TL değerindeki fonu projemizdeki çevre dostu yeşil binalar ile kullanıyoruz.

21 ofis binasıyla, 100 bin m2’lik alışveriş merkeziyle, 26 bin 500 araç kapasitesiyle, oteliyle, akıllı şehir konseptiyle iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecektir. Ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu merkez, 3 kıtanın buluşma noktası olan İstanbul’da yeni bir finansal ekosistem oluşturacaktır. Tüm bunların yanı sıra yatırım çekme potansiyelimizi de artıracaktır.

Finansal istikrarın devamını sağlayacaktır. Ekonomide öngörülebilirliğin ve istihdamın yükselmesine de katkı sağlayacaktır. Fintek ve katılım finans konusunda önemli bir merkez haline geleceğini öngörüyoruz. Yakında milli Fintek stratejik belgemizi de kamuoyumuz ile paylaşacağız. Genç girişimcileri de destekleyeceğiz ve onları yalnız bırakmayacağız. 10 yıllık çetin mücadelenin her bir aşaması zorlukla dolu ve emek dolu bir projedir. İFM ile Türkiye, yıllardır dışlandığı bir alanda ‘artık ben de varım’ diyebilme cesaretini göstermiştir. Sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum.

Sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum. Seçimler, siyasi partilerin ve ittifakların kantara çıktığı günlerdir. Millet bu dönemde vaatleri ölçüp tartar, herkesin çapı ve kapasitesi hakkında görüş sahibi olur ve gelecek 5 sene kimin zihniyeti ile yönetilmek istediğini seçer. Muhalefetin Türkiye’yi yönetebilecek, ülkemizi hayallerine ulaştırabilecek hiçbir vizyona sahip olmadığını ortaya koymuştur. Bu zihniyet 2001 öncesinde de neden Türkiye’nin geri kaldığını ortaya koymuştur.

300 milyar dolar, İngiltere’den getirecekmiş. Demek ki tefecilerle görüştü belli sözler aldı. Şimdi burada finans sektörünün önde gelenleri var. Böyle bir şey mümkün mü? Böyle bir yalan dünyanın hiçbir liderinde görmedim. Ama bu zavallı hayatında bir SSK var ki bunu da bu batırdı. Şimdi Şehir Hastanelerimizde biz dünyaya meydan okuyoruz. Fakat Bay Bay Kemal, yap işlet devret nedir bunu öğrenelim diyor. Ben mi öğreteceğim, kitapları karıştır öğren.

Ülkeye geride milyarlarca dolar borç takarak nasıl ortadan kaybolduklarını bu millet unutmaz.

2013’e kadar biz ödemelerimizi yaptık. 2013’ten sonra bizim IMF ile ilişkimiz kalmadı. Bize tavsiyede bulundular IMF’den destek almadan bu işi kurtaramayacaksınız diye. Neden? Ekonomi kötüymüş, biz gayet iyi yürüttük. Merkez Bankası’nın döviz rezervi devamlı artış gösterdi. Şu anda da ihtiyacımız yok. Bu millet IMF’den alınan borçlarla memur ve emekli maaşlarının ödendiğini unutmaz.

Bu millet 1990’lardaki popülist eylemlerin nasıl Türkiye’yi ekonomik bir çöküşe sürüklediğini unutmaz. Ekonomi cahili, eser ve hizmet düşmanı olmuştur bunlar.

Üniversitesi olmayan ilimiz kalmasın istedik ve bunu başardık. Iğdır’daki, Ağrı’daki, Hakkari’deki, Muş’taki gençlerim kendi ilindeki üniversitesine gidebiliyor. Yol yenmez ama yol sayesinde üretim olur, turist seyahat eder, nakliyeci eşyasını taşır. Yol yenmez ama yol sayesinde ekonomi büyür.

Biz bunun için her fırsatta yol medeniyettir diyoruz. Yol yapmasaydık 251 milyar dolardan fazla yatırım çekebilir miydik? İstihdamı 31 milyona çekebilir miydik? İstanbul Havalimanı milli gelire 23,75 milyar Euro ihracata 4,2 milyar Euro, vergiye 1,23 milyar Euro katkıda bulunurken, istihdama katkısı 972 bin kişi oldu.

Göreve geldiğimizde bu bölge çukurdu, çamurdu. Bütün pisliklerle dolu olan bir yerdi. İsminin Ataşehir olmasına bakmayın, Ata ile uzaktan yakından ilişkisi yoktu. Bugün Fikirtepe’de kentsel dönüşümün açılışını yapacağız. Orası da rezaletti. Orayı da aldık bugünkü hale getirdik. Buraları rezaletten biz kurtardık. İBB Başkanı olduğum dönemde buralarda çektiğimiz çileleri gayet iyi bilenler var. Ümraniye çöplüğünün ne hale geldiğini biliyorsunuz. Oranın belediye başkanı CHP’li bir belediye başkanıydı. Çöplük patladı, vatandaşlarımız öldü. Orayı yeşil hale biz getirdik.

Gelince uçakları satacakmış. Şu anda uçak kiralıyorsun, onunla gidiyorsun… Bu millet, bu devletin kendi uçaklarını bunlara devretmeyecek. Ben bunlara inanıyorum. Şu an itibariyle büyükşehirlerimizden 19 tanesinde şehir hastanelerimiz yapıldı ve devam ediyor. Bu ülkeyi en büyük projeleri yıkmak olanların insafına bırakmayacağız.”

Paylaşın

IFM: Uluslararası Yatırımcı İçin Öncelik Hukukun Üstünlüğü

İnşaatı hala devam eden ve bu yıl içerisinde açılması planlanan İstanbul Finans Merkezi (İFM) için bir yandan da yasal hazırlıklar yapılıyor. Bu kapsamda Çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na AKP milletvekilleri imzası ile sunulan İstanbul Finans Merkezi Kanun Teklifi ile İFM’nin yönetilmesi, işletilmesi ve burada gerçekleştirilecek faaliyetlere dair teşviki indirim ve muafiyetler de düzenleniyor.

İlgili kanun teklifine göre İstanbul Finans Merkezi’nde katılımcı belgesi alarak finansal faaliyette bulunan kuruluşlar tarafından gerçekleştirilecek finansal hizmet ihracatında kurumlar vergisi indirimi 2031’e kadar yüzde yüz indirim oranı ile uygulanacak. İFM’de finansal faaliyet harçları 5 yıl süreyle alınmayacak.

Burada istihdam edilen personele ödenen aylık ücretin, yurt dışında en az 5 yıllık mesleki tecrübeye sahip kişilerde yüzde 60’ı, yurt dışında en az 10 yıllık mesleki tecrübeye sahip kişilerde ise yüzde 80’i gelir vergisinden istisna edilebilecek. Bu istisna, İFM’de çalışmaya başlamadan önceki son 3 yılda Türkiye’de çalışmamış olan personelin ücret gelirlerine uygulanacak.

Katılımcıların tutmak zorunda oldukları defterler ile düzenleyecekleri belgelerin yabancı para birimiyle tutulabilmesi ve düzenlenebilmesine de imkân tanınacak. İstanbul Finans Merkezi’nde aşınmazların kiralanması ile ilgili işlemler tüm harçlardan ve bu işlemlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna tutulacak.

DW Türkçe’den Emre Eser’e bu kanun teklifi ile değerlendirmelerde bulunan vergi uzmanı Dr. Ozan Bingöl’e göre öngörülen teşvikler İstanbul’un bir finans merkezi olma hedefi doğrultusunda oldukça önem taşıyor.

Yapısal unsurlar teşviklerden önemli

Ancak Ozan Bingöl’e göre bu kapsamda verilen vergi teşvikleri İstanbul Finans Merkezi’ne çekilmesi planlanan uluslararası finans kuruluşları için ilk öncelik değil. Bingöl, teşviklerin diğer ülkelerdeki finans merkezleri ile rekabet edilebilmesi için oldukça önemli olduğunu ancak uluslararası finans kuruluşlarının bu teşviklerden önce gelecekleri ülkelerde hukukun üstünlüğüne, ifade özgürlüğüne, bağımsız yargıya, ekonomideki öngörülebilirliğe, teknolojik altyapıya, finansal ve siyasal istikrara daha fazla dikkat ettiklerini söylüyor.

Bingöl, bu noktada temel ve belirleyici unsurlarda problem olmadığı zaman bu teşviklerin bir rekabet gücü katacağına vurgu yapıyor.

İFM’de istenilen cazibe yaratılabilir mi?

Uluslararası bir finans kuruluşunun ya da yatırımcının Tokyo, New York ya da Londra yerine İstanbul’u tercih etmesi için bu teşviklerin verilmesinin oldukça doğal olduğunu anlatan Ozan Bingöl, “İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesi mevcut iktidarın 15 yıllık bir istediği. Burada İstanbul’u finansal bir merkez haline getirme hedefi ile yola çıkıldı. Yani yeni bir durum değil. İnşaatta sona yaklaşılırken kanun teklifi ile cazibeli bir ortam yaratılmak isteniyor. Ancak bu şehirlerde faaliyet gösteren uluslararası kurumlar için teşviklerin önem açısından son sırada geliyor. Bunları sağlamadan cazibeli bir ortam yaratabilir miyiz? Umarım yaratabiliriz” diyor.

“Bazı teşvikler olumlu olabilir”

Kanunla sağlanması planlanan teşviklere ve muafiyetlere de değinen Ozan Bingöl, “Burada bazı şeyleri doğru anlamak lazım. İFM’de finansal hizmet ihracatı kapsamında yapılacak finansal ihracatlarda kurumlar vergisinde yüzde 75 istisna var. Ama bu belli bir dönem yüzde 100 olarak uygulanacak şekilde kurgulanıyor. Burada tüm gelirlerden bahsedilmiyor. Sadece finansal ihracattan bahsediliyor. Bu önemli ve olumlu. Teklifin genelinde sağlanan istisnalar yabancı kuruluşlar için. Yine bu şirketler için kuruluş aşamasındaki finansal faaliyet harçları da 5 yıl süreyle muaf tutuluyor. Bu da doğru bir teşvik aslında. Siz uluslararası finans kuruluşlarını çekmek istiyorsanız bu tarz teşvikleri vermek zorundasınız. Böylece diğer finans merkezleri ile rekabet sağlamayı amaçlıyorsunuz. Bu açıdan önemli ama yeterli değil. Daha öncesinde yapmanız gereken pek çok yapısal düzenleme, politika ve uygulama söz konusu” ifadelerini kullanıyor.

Bu noktada bir parantez açan Bingöl, şunları ekliyor: İstanbul Finans Merkezi’nde alt ve üstyapı işlerinin ve işletmenin 20 yıl boyunca Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) bir şirkete devredildiğini görüyoruz. Burası da gerçekten önemli, buradaki yatırımı, İFM’nin çevresinin oluşturma sürecini bu şirket işletecek. Bu şirket nasıl bir şirket olacak? Yönetiminde kimler olacak? Bunların da bilinmesi gerekir.”

Teklifte ayrıca İFM’nin 15 yılda GSYH’ye 129 milyar lira katkı sunacağı ve 15 yılda istihdama 102 bine yakın ek bir istihdam sağlayacağı öngörüsü de yer alıyor.

“Şeffaf bir süreç yönetilmeli”

Bingöl, tüm bu hedeflerin gerçekleşmesi için önce şeffaflığın sağlanması gerektiğini vurguluyor. Buradaki vergi teşviklerinin aynı zamanda bir vergi harcaması anlamına geldiğini aktaran Ozan Bingöl, “Tüm bunlar yapılırken çok şeffaf bir sürecin yönetilmesi gerekiyor. Ne kadar vergi harcaması yapılacağının etki analizlerinin yapılıp bunun doğru şekilde kamuoyu ile paylaşılması lazım. Çünkü bu bir vergi harcamasıdır. Vazgeçilen verginin de bu anlamda kamuoyu ile paylaşılması şarttır” şeklide konuşuyor.

Türkiye’de vatandaşın doğumdan ölüme iğneden ipliğe kadar her alanda vergi ödemek zorunda olduğunu hatırlatan Ozan Bingöl, vatandaşın vergi yükünün sürekli arttığını ama bu teşviklerden sadece belli sektörlerin ve grupların yararlanabildiğini söylüyor.

“Vergiyi toplamak kadar adil paylaşmak da önemli”

Vergiyi toplamak kadar verginin adil bölüşülmesinin de çok önemli olduğunu ifade eden Bingöl, “Vergi harcaması kısmından belirli bir grup daha fazla yararlanıyor. Yani siz geliri adil dağıtmak istiyorsanız vergiyi de adil toplamak zorundasınız. Biz verginin varlığına itiraz etmiyoruz. Verginin kimlerden, nasıl ve hangi ölçüde toplanıp yine kimlere hangi kriter ver ölçülere göre dağıtıldığına itiraz ediyoruz. İşte meselenin özü budur. Bütçede sadece belirli kalemlere yer açılıp vatandaşın talepleri görmezden geliniyor” diye konuşuyor.

Ozan Bingöl, yaptığı değerlendirmeyi şu sözlerle noktalıyor: “Bu vergi sistemi gerçekten bütçe hakkının yok sayıldığı, temsilsiz vergileme olmaz ilkesinin rafa kaldırıldığı, vergilemede optimal sınırların aşıldığı, iki yılda bir gelen vergi afları ile mükellefin etik dışılığa sevk edildiği bir vergi sistemi. Aslında meşruiyetini bu anlamda yitirmiştir.”

İstanbul Finans Merkezi’nde kimler olacak?

İstanbul Finans Merkezi’nin (İFM) paylaştığı bilgilere göre şu ana kadar burada olması kesinleşen kurumlar arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Borsa İstanbul, Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank, Türkiye Sigorta ve İŞ GYO bulunuyor. Zamanla uluslararası finans kuruluşlarının da burada faaliyet göstermesi amaçlanıyor.

İFM’nin kendi internet sitesinde yer alan bilgilere göre İstanbul Finans Merkezi bünyesinde 1,4 milyon metrekare büyüklüğe sahip ofis alanları, 100 bin metrekarelik alışveriş merkezi, 2 bin 100 kişilik konferans merkezi ve 30 bin metrekarelik 5 yıldızlı otel bulunuyor.

Paylaşılan hedeflere göre İFM’nin kısa vadede bölgesel orta vadede ise küresel bir merkez olma planı var. Bu doğrultuda kamu ve özel sektör bankaları, portföy yönetim şirketleri, aracı kurumlar, sigorta şirketleri ve farklı kategorilerden finansal kuruluşların merkeze çekilmesi öngörülüyor.

Paylaşın