İran, İsrail’i Vurmama Şartını Açıkladı

Hamas Siyasi Büro Lideri İsmail Heniyye’nin Tahran’da öldürülmesine ilişkin konuşan üst düzey İranlı yetkililer, yalnızca ateşkes görüşmelerinden çıkacak bir anlaşmanın İran’ı İsrail’e yanıt vermekten alıkoyacağını belirtti.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani ise, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın “İran’ın İsrail’e karşılık vermemesi” talebini içeren ortak açıklamasını “küstahça” bir girişim olarak nitelendirdi.

İran, Hamas lideri İsmail Heniyye’nin geçen ay Tahran’da öldürülmesinin ardından İsrail’e doğrudan saldırı hazırlıklarını sürdürüyor.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters’a konuşan üç üst düzey İranlı yetkili, yalnızca ateşkes görüşmelerinden çıkacak bir anlaşmanın İran’ı İsrail’e yanıt vermekten alıkoyacağını belirtti. İran, Heniyye’nin ölümünden İsrail’i sorumlu tutarken, İsrail ise olayla ilgili herhangi bir doğrulama yapmadı.

Geçen ay, Heniyye ve Hizbullah komutanı Fuad Şükür’ün öldürülmesinin ardından Ortadoğu’da geniş çaplı bir savaş riski arttı. İran’ın Batılı ülkeler ve ABD ile son günlerde yoğun diyaloglar yürüttüğü belirtildi. Bu diyaloglar, İran’ın tepkisini nasıl dengeleyeceği konusunda görüşmeleri içeriyor.

ABD’nin Türkiye büyükelçisi, Washington’un İran’ı gerginliği azaltmaya ikna etmek için Ankara’dan yardım istediğini doğruladı. Üç bölgesel gücün, Gazze ateşkes görüşmeleri öncesinde gerilimi tırmandırmaktan kaçınmak için diyalog yürüttüğü bildirildi.

“Küstahça bir girişim”

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın “İran’ın İsrail’e karşılık vermemesi” talebini içeren ortak açıklamasını “küstahça” bir girişim olarak nitelendirdi. İran resmi haber ajansı IRNA’ya göre Kenani, 3 Avrupa ülkesinin yayınladığı ortak açıklamaya yanıt verdi.

İsrail’in Gazze’de işlediği insanlık suçlarına dikkati çeken Kenani, şu ifadeleri kullandı: “İran, ulusal güvenliğini savunma konusunda kararlıdır. Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkeler İsrail’in Filistin halkına uyguladığı savaş suçları ve soykırımı durdurmaya yönelik etkili çaba harcaması gerekirken Siyonist rejimi desteklemektedirler.”

Söz konusu 3 ülkenin, İran’ı, tanınan haklarını kullanmaktan vazgeçmeye çağırmasının uluslararası siyaset ve hukuka uymayan “küstahça” bir girişim olduğunu dile getiren Kenani, bu tarz yaklaşımların bölgede alenen terör suçu işleyen İsrail’i cesaretlendirmekten başka bir işe yaramayacağını ifade etti.

Kenani, şöyle devam etti: “Eğer adı geçen ülkeler (İngiltere, Almanya ve Fransa) gerçekten bölgede barış ve istikrar arıyorlarsa, İsrail’deki ayrımcı ve ırkçı rejimin savaş çığırtkanlığı ve maceracılığına kesin olarak karşı durmalıdır. Gazze’ye karşı savaşı, savunmasız Filistin halkının, kadın ve çocukların korkunç şekilde öldürülmesini derhal durdurmalıdır.”

İngiltere, Fransa, Almanya, ABD ve İtalya’nın dün yaptığı ortak yazılı açıklamada, İsrail’in İran karşısında kendini savunmasına tüm desteğin devam edeceği belirtilerek, “İran’a İsrail’e yönelik askeri saldırı tehditlerine son vermesi çağrısında bulunuyoruz” ifadeleri kullanılmıştı. Açıklamada, bu tür bir saldırının bölgesel güvenlik üzerinde ciddi sonuçlar doğuracağının altı çizilmişti.

Paylaşın

ABD, İran’ın Misillemesi İçin Tarih Verdi: Bu Hafta Olabilir

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, İran’ın İsmail Haniye ve Fuad Şükür suikastlerine cevabının “bu hafta olabileceğini” ancak “İran ya da vekilleri tarafından bir saldırı olursa bunun neye benzeyeceğini şu anda kestirmenin zor olduğunu” söyledi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye, 31 Temmuz’da İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğramıştı. İran ve Hamas saldırının arkasında İsrail’in olduğunu belirtmiş, Tahran, Tel Aviv yönetimine karşılık vereceğini kaydetmişti. Hizbullah komutanlarından Fuad Şükür, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta düzenlenen İsrail saldırısında hayatını kaybetmişti.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin güdümlü bir füze denizaltısını Ortadoğu’ya gönderdi ve USS Abraham Lincoln uçak gemisi taarruz grubuna bölgeye daha hızlı gitmesi talimatı verdi.

Savunma Bakanlığı tarafından Pazar günü açıklanan bu hamleler, Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da ve üst düzey bir Hizbullah komutanı Fuad Şükür’ün Beyrut’ta öldürülmesinin ardından bölgede yükselen gerilimi yatıştırmaya yardımcı olabilecek bir ateşkes anlaşmasına varmaları için Hamas ve İsrail’e baskı yaptıkları bir dönemde geldi.

Yetkililer bu cinayetler nedeniyle İran ve Hizbullah’ın misilleme saldırılarına karşı tetikte beklerken, ABD de bölgedeki varlığını güçlendiriyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, İran’ın cinayetlere cevabının “bu hafta olabileceğini” ancak “İran ya da vekilleri tarafından bir saldırı olursa bunun neye benzeyeceğini şu anda kestirmenin zor olduğunu” söyledi.

ABD ve müttefiklerinin “önemli bir dizi saldırıya” hazırlandığını söyleyen Kirby, “İsrailli muhataplarımızla olası zamanlama konusunda aynı endişe ve beklentileri paylaşıyoruz. Bu hafta olabilir” dedi.

John Kirby, “Başkan, iş o noktaya varırsa İsrail’i savunmaya yardımcı olacak kapasiteye sahip olduğumuzdan emin” dedi; ancak kimsenin böyle bir tırmanışı görmek istemediğini kaydetti. Kirby gazetecilere ABD’nin son günlerde bölgesel güç pozisyonunu arttırdığını söyledi.

Pentagon Sözcüsü Tümgeneral Pat Ryder yaptığı açıklamada Austin’ın günün erken saatlerinde İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile görüştüğünü ve Amerika’nın “İsrail’i savunmak için mümkün olan her adımı atma taahhüdünü yinelediğini ve tırmanan bölgesel gerilimler ışığında ABD’nin Ortadoğu’daki askeri güç duruşu ve kabiliyetlerinin güçlendirildiğini” belirtti.

Asya Pasifik’te bulunan USS Abraham Lincoln, Ortadoğu’dan ABD’ye dönmeye başlaması planlanan USS Theodore Roosevelt uçak gemisi taarruz grubunun yerini almak üzere bölgeye gönderilmişti. Austin geçen hafta Lincoln’ün ay sonuna kadar Merkez Komutanlığı bölgesine ulaşacağını söylemişti.

Son emrin ne anlama geldiği ya da Lincoln’ün Ortadoğu’ya ne kadar daha hızlı gideceği henüz netlik kazanmadı. Lincoln’de, yine uçak gemilerinde bulunan F/A-18 savaş uçaklarının yanı ıra F-35 savaş uçakları da bulunuyor.

Ryder, USS Georgia güdümlü füze denizaltısının bölgeye ne kadar çabuk ulaşacağı hakkında da bilgi vermedi. Ryder, Austin ve Gallant’ın İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını ve sivillerin zarar görmesini azaltmanın önemini de ele aldıklarını söyledi.

Görüşme, İsrail’in Cumartesi günü erken saatlerde Gazze’de okula dönüştürülen bir sığınağı vurarak en az 80 kişinin ölümüne ve yaklaşık 50 kişinin yaralanmasına neden olan hava saldırısından bir gün sonra gerçekleşti. İran, Hamas lideri İsmail Haniye’nin geçen ay Tahran’da öldürülmesi nedeniyle İsrail’i misilleme yapmakla tehdit ediyor. İsrail suikastın sorumluluğunu ne doğruluyor ne de reddediyor.

Gazetecilere konuşan Kirby ayrıca herhangi bir saldırının zamanlamasının 15 Ağustos’ta yeniden başlaması planlanan Gazze’deki rehine-ateşkes görüşmelerini etkileyebileceğini belirtti. Kirby, Perşembe günü tüm tarafların görüşmelere katılması gerektiğini kaydetti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

“Zorlu Enerji, İsrail’e ‘Ucuz Elektrik’ Sağlıyor” İddiası

Zorlu Enerji’nin yüzde 25 hissesine sahip olduğu Dorad Energy’nin yönetim kurulu, İsrail ordusuna enerji sağlanması yönündeki sözleşmeyi oy birliği ile yenileme kararı aldı.

Konuya dair İsrail Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, şirket ile 2004 yılında uzun dönemli bir anlaşma yapıldığı hatırlatılarak sözleşmenin yenilenmesinden ziyade bir fiyat güncellemesine gidildiği belirtildi.

Kudüs merkezli Jerusalem Post gazetesinin haberine göre; Zorlu temsilcilerinin de yer aldığı Dorad Energy Yönetim Kurulu Temmuz ayında yaptıkları toplantıda İsrail ordusuna enerji sağlanması yönündeki sözleşmeyi oy birliği ile yenileme kararı aldı.

Konuya dair İsrail Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada ise şirket ile 2004’te uzun dönemli bir anlaşma yapıldığı hatırlatılarak sözleşmenin yenilenmesinden ziyade bir fiyat güncellemesine gidildiği belirtildi. Bakanlığa göre şirket artık İsrail ordusuna daha ucuza enerji sağlıyor.

Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yer alan bilgiye göre Zorlu Holding iştirakı Zorlu Enerji, Dorad Energy’nin yüzde 25 hissedarı konumunda.

Türkiye Nisan ayında 54 ürün grubunda İsrail’e ihracat kısıtlaması getirmiş, bunu Mayıs ayında topyekûn ticaret yasağı izlemişti. O dönem Ticaret Bakanı Ömer Bolat yaptığı bir konuşmada, “2 Mayıs itibarıyla Türkiye’den İsrail’e ihracat ve ithalat anlamında herhangi bir ticaret yapılmamaktadır. Filistin’le ticaretimiz açıktır. İsrail, Türkiye’nin bu kararından sonra, gerek enflasyon artışı, gerekse hızlı şekilde mal bulamama gibi ciddi sıkıntılar çekti” demişti.

Mayıs sonunda Zorlu Enerji her birine yüzde 42,15 ile ortak olduğu İsrailli Ezotech, Solad ve Adnit şirketlerindeki hisselerini satma kararı aldığını açıklamıştı. Zorlu “yenilenebilir enerji projelerine odaklanmak amacıyla” bu yönde adım attığını açıklarken Dorad’daki paylarına ilişkin bir adım atmamıştı.

TOGG’un ortakları arasında

Jerusalem Post haberinde “İsrail ve Türkiye arasındaki karşılıklı sert açıklamalara rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın iş adamı İsrail ordusuna elektrik sağlıyor, Savunma Bakanlığı fonları bir Türk şirketine gidiyor” ifadeleri yer aldı. Ayrıca İsrail basınında ülkenin en büyük enerji santrallerinden birinin Türkiye ortaklı olması “yaşanabilecek stratejik riskler” bağlamında sorgulandı.

Hukuki olarak bir İsrail şirketi olan Dorad Energy’nin büyük ortağı da İsrail devleti.

Halihazırda Sektör Başkanı unvanıyla şirket üst yönetiminde bulunan dönemin Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, Aşkelon’da kurulu santralin açıldığı 2014 yılında “İsrail’in enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 6’sını şu anda tek başımıza karşılayabilecek durumdayız” demişti.

Zorlu Holding, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önemsediği yerli otomobil TOGG projesinin de ortakları arasında.

Zorlu Enerji’den açıklama

Zorlu Enerji Grubu, Gazze sınırına 7 kilometre uzaklıkta faaliyet yürüten Dorad Doğal Gaz Santralini portföylerinden çıkarmak üzere çalışmalarını sürdürdüklerini duyurdu. Zorlu Enerji’nin yüzde 25 hissesinin olduğu Dorad Gaz Santrali’nde “hiçbir karar alma ve aldırma” yetkisinin olmadığı vurgulanan açıklaması şöyle:

“İsrail kanunları uyarınca yönetilen Santralde, diğer ortakların çoğunluk oluşturarak aldığı herhangi bir karar üzerinde de etkili olmamız mümkün olmamaktadır. Ashdod ve Ramat Negev Doğal Gaz Santrallerinde gerçekleştirdiğimiz devirler gibi Dorad Santralindeki hisselerimizi de yatırımcılarımız başta olmak üzere tüm paydaşlarımızı gözeterek portföyümüzden en kısa sürede çıkarmak üzere çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Gelişmeleri eksiksiz ve zamanında kamuoyu ile paylaşacağız.

Otuz yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren ve ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma planlarına enerji sektörü gibi stratejik bir alanda hizmet eden şirketimize ve grubumuzun diğer şirketlerine yönelik itham ve yorumların bu çerçevede sağduyuyla değerlendirilmesini arzu ediyoruz. Özellikle sivil ve masum insanların yaşadıklarından dolayı tüm ülkemiz gibi son derece üzüntü duyuyor, bir an önce barışa kavuşulmasını gönülden diliyoruz.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Bölgesel Savaş” Uyarısı

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınayan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Binlerce bebek, çocuk, kadın yaşlı hunharca şehit edilirken ne dünya ne de İslam ülkeleri soykırımın önüne geçen sonuç alıcı bir girişimde bulunamamaktadır. İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır. Geldiğimiz noktada öncelikle katliamı durduracak bir ateşkes rejiminin süratle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ardından Ortadoğu’da barış ve huzuru sürdürebilir kılacak adımların süratle atılması gerekmektedir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ortadoğu’da barış ve huzurun sürdürebilir kılınması için ‘Kudüs Paktı’ oluşturulması gerektiğini vurguladığı yazılı bir açıklama yaptı. Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Kudüs aynı zamanda dinlerin, kültürlerin, farklı kökenlerden gelen insanların asırlarca iç içe, yan yana, huzur ve sükûnetle yaşadığı barış ve kardeşlik kentidir. Hz. Adem’den, Hz.Muhammed’e nice peygamberlerin ayak bastığı, büyük medeniyetlerin barındığı, melikler, sultanlar, komutanlar, alimler ve gönül insanlarının isimlerini toprağının her köşesine kazıdığı tarihsel mirasın medar-ı iftiharıdır Kudüs.

Kudüs’ün kalbi Mescid-i Aksa, Mescid-i Aksa’nın kalbi ise Muallak Kayasıdır. Altın kubbeli Kubbetü’s Sahra ise Kudüs’ün sembolüdür. Efendimizin Recep ayının 27. gecesi Cenab-ı Allah’ın lütfu üzerine yücelerin yücesi ilahi makamlara mucizevi yükselişinin ilk adım ve anısıdır Kudüs.

Kudüs inancımızın namusu, İslam’ın nigehbanı, dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin buluşma ve kucaklaşma nirengidir. Kudüs mukaddesatımızın kemer taşı, inanç haklarımızın ebedi yadigarıdır.

Kudüs ilk kıblemiz ve ortak kaderimizdir. Mescid-i Aksa Miraç Mucizesinin kutlu yadigarıdır. Kudüs zalimlerin tasallutu altında inim inlemekte, manen feryat etmektedir. Yeryüzünün en faziletli mekanları camiler, camilerin en faziletlileri Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve kuşatılmış, hüzne boğulmuş, için için yanmış Mescid-i Aksa’dır.

7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik katliam ve saldırıları hız kesmeden sürmektedir. ABD destekli İsrail, bir soykırıma, insanlık dramına dönüşen saldırılarına devam etmektedir.

Küresel savaş uyarısı: Binlerce bebek, çocuk, kadın yaşlı hunharca şehit edilirken ne dünya ne de İslam ülkeleri soykırımın önüne geçen sonuç alıcı bir girişimde bulunamamaktadır. İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır.

Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır. Geldiğimiz noktada öncelikle katliamı durduracak bir ateşkes rejiminin süratle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ardından Ortadoğu’da barış ve huzuru sürdürebilir kılacak adımların süratle atılması gerekmektedir.

Bölgesel ittifak çağrısı: Bu amaçla Türkiye, Suriye, Irak, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin girişimiyle bir “Kudüs Paktı” oluşturulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin vicdanının sesi, ileriyi gören gözüdür. Bu itibarla, bugün Gazze’yi yerle bir eden, Kudüs’te Mescid’i Aksa’yı her gün taciz eden, Batı Şeria’daki Filistinlilere huzur yüzü göstermeyen İsrail’in durdurulması hem Türk milletinin arzusu, hem de bölgenin ve dünyanın huzuru için asgari bir zarurettir.

Bütün bunlar güçlü bir bölgesel dayanışma olmadan sağlanamayacaktır. Türkiye’nin çağrıları ve çabalarına bölge devletlerinin de samimi ve olumlu cevap vermeleri gerekmektedir.

Bu kapsamda, bugüne kadar farklı şekillerde var olan Filistin veya Kudüs temelli bölgesel diyalog ve işbirliği zeminlerinin hepsini kapsayacak biçimde daha sıkı ve güçlü bir bölgesel ittifaka ihtiyaç vardır. İslam toplumlarının bir ve beraber olması gereken, tek ses, tek nefes halinde bulunması mecburiyet arz eden bugünkü insanlık döneminde, hakkımıza sahip çıkamazsak şerefimizi kaybedeceğimiz herkes tarafından iyi bilinmelidir.

Kudüs konusu, sadece Filistinlilerin sorunu olmayıp bütün Müslümanların, aynı şekilde adalet ve hakkaniyet kaygısı taşıyan herkesin sorunudur. Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılmazsa tetiklenen kaos Ortadoğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi inancımızın haysiyet ve davasını, mazlumların varlık ve yaşam haklarını sonuna kadar müdafaaya devam edecek, bu uğurda da taviz vermeyecektir. Zalimlere karşı safımız masumların yanıdır. Canilere ve insanlık dramına karşı tarafımız hakkın, hakikatin ve adaletin çizgisidir.

Türkiye, 1967 şartlarında başkenti doğu kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin derhal kurulmasının Ortadoğu’da kalıcı barış ve çözüm için tek seçenek olduğunu başından beri ileri sürmektedir. Türkiye Filistin davasının samimi savunucusudur. İktidarıyla muhalefetiyle aziz Türk milleti bu mücadeleyi sürdürmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizdeki huzur, refah ve istikrar ortamının devam ettirilmesinin bölgesel gelişmelerle yakından ilişkili olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin güvenlik halkasında yer aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin siyasi ve ekonomik bakımdan istikrara kavuşmasına millîi güvenliğimiz açısından büyük önem atfediyoruz.

Bu çerçevede, Türkiye ile birlikte diğer İslam ülkelerinin katılımıyla oluşturulacak bir “Kudüs Paktı”nın ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz. Geldiğimiz noktada bölgenin; kendi ayakları üstünde durmak, emperyalist ülkelerin çizdiği politikalara göre değil, kendi imkân ve kaynaklarını halkının geleceği için kullanma becerisini göstermek, aynı zamanda da bölge ülkelerini bir insanlık suçu olan terörün menşei ve merkezi konumu olmaktan kurtarmak, tüm bölge ülkeleri için ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Suriye’nin kaos üreten yapısına toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde çözüm üretilmesi bölgenin istikrarı bakımından öncelikli bir zorunluluktur. Bununla birlikte, bölgede yaşayan tüm halkların huzur ve güvenliğini sağlamak, insanca yaşamanın erdeminden nasiplerini almalarını temin etmek gibi bir insani yükümlülük de vardır. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerlerin hiçe sayıldığı ve her gün biraz daha anlamını yitirdiği Gazze’de, İsrail’in mazlum Filistinlilere uyguladığı soykırım politikasının derhal son bulması gerekmektedir.

Tüm Dünyayı karşısına alarak katliama devam eden Netenyahu yargılanıp tutuklanmalıdır. Gazze’de gelinen nokta, 1967 şart ve sınırlarını esas alan iki devletli bir çözümün zorunlu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

O sebeple bu sorunlu coğrafyada huzur ve barışı, istikrarı ve ekonomik kalkınmayı, paylaşma ve dayanışmayı mümkün kılacak bir adıma ihtiyaç bulunmaktadır. Bölgenin bir “huzur kuşağı” olmasını mümkün kılacak “Kudüs Paktı”nın kurulmasına Türkiye öncülük edebilecektir.

Zira, bölge ülkelerinin tüm inisiyatifi eline alarak, dayanışma ve işbirliği içerisinde bölgesel sorunları çözebiliyor olması, bölgenin geleceği açısından hayati derecede önemlidir. Bu bölgenin kaos üreten yapısının derhal sona erdirilerek dünyaya refah ve istikrar ihraç eden bir yapıya kavuşturulması acil bir ihtiyaçtır. İnanıyoruz ki bu girişim, ilgili ülkelerde de karşılık bulacak, Gazze’nin, Kudüs’ün ve bölgenin makûs talihini değiştiren tarihî bir adım olacaktır.”

Paylaşın

İran’dan Dikkat Çeken Açıklama: İsrail Cezalandırılmalı

İsmail Haniye suikastine ilişkin konuşan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kanani, ülkesinin “bölgedeki gerginliğin çatışmaya dönüşmesini istemediğini ancak daha fazla istikrarsızlık yaşanmaması için İsrail’in cezalandırılmasının şart olduğunu” belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, olası İran saldırısına ilişkin, ülkesinin her şeye hazır olduğunu ve saldırıya uğraması halinde sert bir şekilde karşılık vereceğini söylemişti. Netanyahu’nun açıklamalarından sonra İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ülkesinin herhangi bir saldırıya güçlü bir şekilde yanıt vermeye hazır olduğunu ifade etmişti.

Hamas lideri Haniye, İran’ın başkenti Tahran’da, Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Şükür ise Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta suikaste uğradı. Art arda yaşanan suikastlerin ardından Orta Doğu’daki gerilim daha da tırmandı.

İran, Tahran’daki suikastin karşılığı olacağını söylerken, İsrail tarafı ise, Hamas militanlarının 7 Ekim’deki saldırısına misilleme olarak “savaşın fitilini ateşleyen” liderlerin öldürüleceği sözünü vermişti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Hamas lideri İsmail Haniye’yi Tahran’da öldüren “siyonist rejimin büyük bir hata yaptığını” ve “bunun cevapsız kalmayacağını” dile getirdi.

İran merkezli Tesnim haber ajansının aktardığına göre, Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi’yi başkent Tahran’da kabul eden Pezeşkiyan, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, suikastın tüm uluslararası kurallara aykırı olduğunu ifade ederek “İran İslam Cumhuriyeti tüm Müslüman ülkelerden ve bütün özgür milletlerden, işlenen bu cinayetin en sert dille kınanmasını bekliyor” dedi.

“Özgürlük, demokrasi ve insan haklarının en büyük düşmanlarının, tüm bilimsel ve operasyonel kabiliyetlerini terörist faaliyetler ve iğrenç suçlar için kullandığını” belirten Pezeşkiyan, “özgürlük, demokrasi ve insan hakları savunucusu olduğunu söyleyip, kendilerine karşı gelenleri bu prensiplerin ve değerlerin düşmanı olarak tanımlıyorlar” ifadelerini kullandı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kanani de yaptığı açıklamada, İran’ın “bölgedeki gerginliğin çatışmaya dönüşmesini istemediğini ancak daha fazla istikrarsızlık yaşanmaması için İsrail’in cezalandırılmasının şart olduğunu” belirtti. Açıklamasında ABD’ye çağrıda bulunan Kanani, Washington’dan İsrail’e verdiği desteği kesmesini ve “saldırganın cezalandırılmasına” destek vermesini talep etti.

İran Devrim Muhafızları’nın komutanı Hüseyin Selami de, “İsrail’in uygun bir zamanda cezalandırılacağını” ifade etti.

Paylaşın

İsrail’den İran’a Saldırı Uyarısı: Karşılık Veririz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, haftalık kabine toplantısı öncesi olası İran saldırısına ilişkin, ülkesinin her şeye hazır olduğunu ve saldırıya uğraması halinde sert bir şekilde karşılık vereceğini söyledi.

Haber Merkezi / Binyamin Netanyahu’nun açıklamalarından birkaç saat sonra İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ülkesinin herhangi bir saldırıya güçlü bir şekilde yanıt vermeye hazır olduğunu ifade etti.

ABD merkezli haber sitesi Axios’un yayımladığı bir habere göre, Hizbullah askeri şefi Fuad Şükrü ve Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesi ardından İran’ın 5 Ağustos Pazartesi günü İsrail’e yönelik saldırı başlatacağı ileri sürüldü.

Üç Amerikalı ve İsrailli yetkililerin görüşlerine dayandırılan haberde, İran’ın olası bir misillemesinin, 13 Nisan’da İsrail’e düzenlenen saldırı gibi gerçekleştirmesinin beklendiği ancak kapsamının daha geniş olabileceği belirtildi. Saldırının Hizbullah’ı da içerebileceğinin düşünüldüğü de aktarıldı.

Kuveyt gazetesi El Ceride’nin haberine göre, ABD’li yetkililer gizlice Ankara’dan İran’a giderek, “İsrail’e saldırıp Netanyahu’nun oyununa gelmeyin” diye uyarıda bulundu. Ayrıca, İran’ın İsrail’e saldırması durumunda İsrail’i savunacaklarını, ancak büyük bir savaş istemediklerini belirtti.

İran’da ordu ve istihbarat görevlileri gözaltında

Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesinde İsrail’in İranlı ajanları kullandığı öne sürüldü. İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Telegraph’ta yer alan ve İranlı iki yetkilinin ifadelerine dayanan habere göre, İsrail’in dış istihbarat servisi Mossad tarafından devrişilen İranlı ajanlar Haniye’nin Tahran’da kaldığı binanın üç farklı odasına patlayıcı yerleştirmekle görevlendirildi.

Gazeteye konuşan, isimleri gizli tutulan İranlı yetkililer güvenlik kamerası kayıtlarının, ajanların birkaç dakika içinde farklı odalara odaya girip çıktıklarını gösterdiğini iddia etti. Aktarılana göre Haniye’nin kaldığı odadaki patlayıcılar Çarşamba günü saat 02.00’da uzaktan kumanda ile patlatıldı. Ajanların daha sonra ülkeyi terk ettiği ancak hala İran’dan yerel bir kaynakla temas halinde oldukları öne sürülüyor.

Haberde ayrıca Haniye’nin aslında Mayıs ayında helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin cenazesine katıldığı sırada öldürülmesinin planlandığı ancak kalabalığın fazla olması ve eylemin başarısız olma ihtimali yüzünden bunun iptal edildiği iddiası yer aldı.

Bu planın yerine Mossad’ın görevlendirdiği iki İranlı’nın Haniye’nin kaldığı ülkenin en seçkin askeri birimlerinden Devrim Muhafızları’na ait misafirhaneye patlayıcı yerleştirilmesi planının devreye sokulduğu kaydedildi.

Haniye, İran’da göreve yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak için Tahran’da bulunuyordu.

ABD’nin New York Times gazetesi ise Haniye’nin öldürülmesiyle bağlantılı olarak İran’da en az 24 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan arasında istihbarat ve ordu görevlileri ile Haniye’nin kaldığı misafirhanenin çalışanları bulunuyor. Haberin soruşturmayı bilen iki İranlı yetkiliye dayandığı belirtiliyor.

New York Times birkaç gün önce de Haniye’yi öldürdüğü belirtilen bombanın Devrim Muhafızları misafirhanesine aylar önce sokulduğunu yazmıştı.

Haniye’nin öldüğü haberinin basına yansımasının ardından Hamas liderinin bir insansız hava aracı ya da uçaktan ateşlenen bir füze ile vurmuş olabileceği ihtimali üzerinde durulmuştu. İran ve Hamas saldırıyla ilgili İsrail’i suçlarken, İsrail yönetimi ise şimdiye kadar saldırıyı ne üstlendi ne de reddetti.

Ne olmuştu?

İran’ın İslam Devrim Muhafızları Ordusu, çarşamba günü yaptığı açıklamada Hamas’ın en üst düzey liderlerinden Haniye’nin Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın göreve başlama törenine katılmak için bulunduğu başkent Tahran’da öldürüldüğünü belirtti.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, Haniye’nin İsrail’in “Tahran’da düzenlediği bir saldırıda” öldürüldüğü doğrulandı. Haniye’nin bir korumasının da saldırıda öldürüldüğü bildirildi. Suikastin ardından İran’da üç gün ve Türkiye’de bir gün süreyle yas ilan edildi.

Haniye’nin cenaze töreni cuma günü Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirildi. Haniye ve korumasının naaşları, Filistin bayraklarıyla örtülü tabutların içinde taşındı. Hamas’ın Katar merkezli siyasi ofisinin üst düzey liderleri Haniye’nin ailesine baş sağlığı dilerken, erkekler diz çöküp dua etti.

Haniye’nin muhtemel halefleri olarak görülen Halil el-Hayya ile Haniye’nin yakın yardımcılarından eski Hamas lideri Halid Meşal ve Filistin İslami Cihad örgütünün başkanı da cenaze töreninde yer aldı.

Suikastler, İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde bulunan Dürzi beldesi Mecdel Şems’e geçen hafta bir roket saldırısı düzenlenmesinin ardından geldi. Saldırı sonucunda 12 kişinin hayatını kaybetti.

İsrail, Hizbullah’ı saldırıyı gerçekleştirmekle suçlamış, Hizbullah ise bunu reddetmişti. İsrail-Hamas savaşının başladığı ekim ayından bu yana Hizbullah ve İsrail arasında çatışmalar devam ediyor. Sınır ötesindeki çatışmalar ölümlere ve on binlerce kişinin yerinden edilmesine neden oldu.

Paylaşın

ABD’den İran’a “Oyuna Gelmeyin” Uyarısı

Hizbullah askeri şefi Fuad Şükrü ve Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesi ardından İran’ın pazartesi günü İsrail’e yönelik saldırı başlatacağı ileri sürülürken, Kuveyt gazetesi El Ceride dikkat çeken bir iddia öne sürdü.

Independent Türkçe’nin El Ceride’den aktardığına göre, ABD’li yetkililer gizlice Ankara’dan İran’a giderek, “İsrail’e saldırıp Netanyahu’nun oyununa gelmeyin” diye uyarıda bulundu. Ayrıca, İran’ın İsrail’e saldırması durumunda İsrail’i savunacaklarını, ancak büyük bir savaş istemediklerini belirtti.

El Ceride’de yer alan habere göre, bir ABD heyeti Perşembe özel uçakla gizlice Türkiye’den havalanıp İran’a gitti. Uçak Tahran yakınındaki Karan kentine indi ve orada İran istihbarat-dışişleri ekibiyle 2 saatlik kritik bir görüşme gerçekleştirildi.

Görüşmede ABD’li yetkililer “Netanyahu büyük bir bölgesel savaş istiyor. İran’ı yıkmak istiyor. Netanyahu’nun oyununa gelmeyin” diye uyarıda bulundu. ABD olarak İsmail Haniye suikastından haberlerinin olmadığını ifade eden yetkililer, Netanyahu’nun kontrolden çıktığını söyledi.

Görüşmede ABD heyeti “Haniye suikastından haberimiz yoktu” dedikten sonra iyi niyet göstergesi olarak İran’daki bazı Mossad ajanlarının listesini İran’a verdi.

Heyet İran’a “Prestij için bir saldırı yapmanızı anlıyoruz. Ama büyütmeyin. Hemen bir nükleer anlaşma yaparsak, Netanyahu’ya en büyük darbeyi vurursunuz” dedi. Burada, Trump’ın İran’a karşı daha sert olduğu hatırlatıldı ve Biden yönetimiyle hemen bir anlaşma yapılırsa, Trump’a hareket alanı kalmayacağı hatırlatıldı.

El Ceride’nin haberindeki ayrıntılar bunlarla da sınırlı kalmadı. Biden’ın İran ile savaşmak istemediği, Netanyahu’dan hiç memnun olmadığı ve İran’ın saldırması durumunda İsrail’i savunacaklarını ancak büyük savaş istemedikleri ABD’liler tarafından İran heyetine iletildi.

Gazete haberinde Netanyahu savaş planlarını son ABD’ye gelişinde Yahudi lobisiyle paylaştığıyla ilgili şu iddialarda bulundu: Ortadoğu’da yalnızca İsrail-ABD/ İran değil, Türkiye dahil bölge ülkelerinin de gireceği büyük bir savaş zamanı geldi.

“Bu savaşta bu ülkelerin altyapısını yok edeceğiz. Sonra sizler (Lobi) şirketlerinizle gelip bu ülkeleri yeniden inşa edersiniz. Savaşın sonunda yeniden büyük masa toplanır ve İsrail’i herkes tanır/sayar “

ABD heyeti perşembe günü İran’a -biz bu senaryoyu istemiyoruz- dedi.

İran pazartesi günü saldıracak

Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli haber sitesi Axios’un Pazar günü yayımladığı bir habere göre, Hizbullah askeri şefi Fuad Şükrü ve Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesi ardından İran’ın 5 Ağustos Pazartesi günü İsrail’e yönelik saldırı başlatacağı ileri sürüldü.

Üç Amerikalı ve İsrailli yetkililerin görüşlerine dayandırılan haberde, İran’ın olası bir misillemesinin, 13 Nisan’da İsrail’e düzenlenen saldırı gibi gerçekleştirmesinin beklendiği ancak kapsamının daha geniş olabileceği belirtildi. Saldırının Hizbullah’ı da içerebileceğinin düşünüldüğü de aktarıldı.

Ne olmuştu?

İran’ın İslam Devrim Muhafızları Ordusu, çarşamba günü yaptığı açıklamada Hamas’ın en üst düzey liderlerinden Haniye’nin Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın göreve başlama törenine katılmak için bulunduğu başkent Tahran’da öldürüldüğünü belirtti.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, Haniye’nin İsrail’in “Tahran’da düzenlediği bir saldırıda” öldürüldüğü doğrulandı. Haniye’nin bir korumasının da saldırıda öldürüldüğü bildirildi. Suikastin ardından İran’da üç gün ve Türkiye’de bir gün süreyle yas ilan edildi.

Haniye’nin cenaze töreni cuma günü Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirildi. Haniye ve korumasının naaşları, Filistin bayraklarıyla örtülü tabutların içinde taşındı. Hamas’ın Katar merkezli siyasi ofisinin üst düzey liderleri Haniye’nin ailesine baş sağlığı dilerken, erkekler diz çöküp dua etti.

Haniye’nin muhtemel halefleri olarak görülen Halil el-Hayya ile Haniye’nin yakın yardımcılarından eski Hamas lideri Halid Meşal ve Filistin İslami Cihad örgütünün başkanı da cenaze töreninde yer aldı.

Suikastler, İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde bulunan Dürzi beldesi Mecdel Şems’e geçen hafta bir roket saldırısı düzenlenmesinin ardından geldi. Saldırı sonucunda 12 kişinin hayatını kaybetti.

İsrail, Hizbullah’ı saldırıyı gerçekleştirmekle suçlamış, Hizbullah ise bunu reddetmişti. İsrail-Hamas savaşının başladığı ekim ayından bu yana Hizbullah ve İsrail arasında çatışmalar devam ediyor. Sınır ötesindeki çatışmalar ölümlere ve on binlerce kişinin yerinden edilmesine neden oldu.

Paylaşın

10 Bine Yakın Filistinli İsrail’de Tutuklu

İsrail cezaevlerinde bulunan toplam Filistinli tutuklu sayısının 10 bine yaklaştığı açıklandı. Tutuklulardan 3 bin 432’sinin idari tutuklu, 250’sinin çocuk, 86’sının da kadın olduğu aktarıldı.

Haklarındaki suçlamayı öğrenemeden İsrail cezaevlerinde tutulan aralarında kadın ve çocukların da olduğu binlerce Filistinli “idari tutuklu” bulunuyor.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti, 7 Ekim 2023 ile Ağustos 2024 arasında Batı Şeria ve Kudüs’te gözaltına alınan Filistinlilere ilişkin rapor yayımladı.

Bianet‘in aktardığı raporda, Ağustos 2024’ün başına kadar İsrail cezaevlerinde bulunan toplam tutuklu sayısının yaklaşık 9 bin 900 olduğu belirtildi.

Tutuklulardan 3 bin 432’sinin idari tutuklu, 250’sinin çocuk, 86’sının da kadın olduğu aktarılan raporda, Gazze’ye yönelik saldırılarda 1584 Filistinlinin esir alındığı bilgisine yer verilerek bu rakamın Gazze’den alıkonularak İsrail ordusunun yönettiği kamplarda bulunanları içermediği ifade edildi.

Raporda, İsrail’in 93 gazeteciyi gözaltına aldığı, bu kişilerden 6’sının kadın olduğu ve 55’inin halen cezaevinde tutulduğuna işaret edilerek, 17’sinin idari tutukluluk kapsamında olduğu açıklandı.

20 kişi yaşamını yitirdi

Raporda, “Gazze’den alıkonulduktan sonra kimlikleri açıklanan 20 kişi öldü. İşgal ordusu tarafından cezaevlerinde katledilerek henüz kimliği açıklanmayan onlarca kişi daha bulunuyor” bilgisi yer aldı. Ayrıca, İsrail’in öldürdüğü onlarca Gazzelinin cenazesine el koyarak ailelerine teslim edilmediği belirtildi.

Rapor göre, hapishanelerdeki Filistinlilere karşı baskılarını artıran İsrail, işkence ve kötü muamele yöntemlerine daha fazla başvuruyor.

İsrail, “idari tutukluluk” adını verdiği uygulamayla Filistinlileri 1 aydan 6 aya kadar alıkoyabiliyor. Askeri mahkemeler, “İsrail’in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine” karar vererek tutukluya hangi suçla itham edildiğini açıklamadan tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabiliyor.

Filistin Esirler Cemiyetinin paylaştığı verilere göre, haklarındaki suçlamayı öğrenemeden İsrail hapishanelerinde tutulan aralarında kadın ve çocukların da olduğu binlerce Filistinli “idari tutuklu” bulunuyor.

Paylaşın

“İran’ın Pazartesi Günü İsrail’e Saldıracak” İddiası

Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin Tahran’da kaldığı konutta öldürülmesi sonrası İran’ın 5 Ağustos Pazartesi günü İsrail’e yönelik saldırı başlatacağı ileri sürüldü.

Haber Merkezi / Öte yandan ABD’li yetkililerin gizlice Ankara’dan İran’a giderek, “İsrail’e saldırıp Netanyahu’nun oyununa gelmeyin” diye uyarıda bulunduğu öne sürüldü.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli haber sitesi Axios’un Pazar günü yayımladığı bir habere göre, Hizbullah askeri şefi Fuad Şükrü ve Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesi ardından İran’ın 5 Ağustos Pazartesi günü İsrail’e yönelik saldırı başlatacağı ileri sürüldü.

Üç Amerikalı ve İsrailli yetkililerin görüşlerine dayandırılan haberde, İran’ın olası bir misillemesinin, 13 Nisan’da İsrail’e düzenlenen saldırı gibi gerçekleştirmesinin beklendiği ancak kapsamının daha geniş olabileceği belirtildi. Saldırının Hizbullah’ı da içerebileceğinin düşünüldüğü de aktarıldı.

Kuveyt gazetesi El Ceride’nin haberine göre, ABD’li yetkililer gizlice Ankara’dan İran’a giderek, “İsrail’e saldırıp Netanyahu’nun oyununa gelmeyin” diye uyarıda bulundu. Ayrıca, İran’ın İsrail’e saldırması durumunda İsrail’i savunacaklarını, ancak büyük bir savaş istemediklerini belirtti.

El Ceride’de yer alan habere göre, bir ABD heyeti Perşembe özel uçakla gizlice Türkiye’den havalanıp İran’a gitti. Uçak Tahran yakınındaki Karan kentine indi ve orada İran istihbarat-dışişleri ekibiyle 2 saatlik kritik bir görüşme gerçekleştirildi.

Görüşmede ABD’li yetkililer “Netanyahu büyük bir bölgesel savaş istiyor. İran’ı yıkmak istiyor. Netanyahu’nun oyununa gelmeyin” diye uyarıda bulundu. ABD olarak İsmail Haniye suikastından haberlerinin olmadığını ifade eden yetkililer, Netanyahu’nun kontrolden çıktığını söyledi.

Görüşmede ABD heyeti “Haniye suikastından haberimiz yoktu” dedikten sonra iyi niyet göstergesi olarak İran’daki bazı Mossad ajanlarının listesini İran’a verdi.

Heyet İran’a “Prestij için bir saldırı yapmanızı anlıyoruz. Ama büyütmeyin. Hemen bir nükleer anlaşma yaparsak, Netanyahu’ya en büyük darbeyi vurursunuz” dedi. Burada, Trump’ın İran’a karşı daha sert olduğu hatırlatıldı ve Biden yönetimiyle hemen bir anlaşma yapılırsa, Trump’a hareket alanı kalmayacağı hatırlatıldı.

El Ceride’nin haberindeki ayrıntılar bunlarla da sınırlı kalmadı. Biden’ın İran ile savaşmak istemediği, Netanyahu’dan hiç memnun olmadığı ve İran’ın saldırması durumunda İsrail’i savunacaklarını ancak büyük savaş istemedikleri ABD’liler tarafından İran heyetine iletildi.

Gazete haberinde Netanyahu savaş planlarını son ABD’ye gelişinde Yahudi lobisiyle paylaştığıyla ilgili şu iddialarda bulundu: Ortadoğu’da yalnızca İsrail-ABD/ İran değil, Türkiye dahil bölge ülkelerinin de gireceği büyük bir savaş zamanı geldi.

“Bu savaşta bu ülkelerin altyapısını yok edeceğiz. Sonra sizler (Lobi) şirketlerinizle gelip bu ülkeleri yeniden inşa edersiniz. Savaşın sonunda yeniden büyük masa toplanır ve İsrail’i herkes tanır/sayar “

ABD heyeti perşembe günü İran’a -biz bu senaryoyu istemiyoruz- dedi.

İran’da ordu ve istihbarat görevlileri gözaltında

Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesinde İsrail’in İranlı ajanları kullandığı öne sürüldü. İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Telegraph’ta yer alan ve İranlı iki yetkilinin ifadelerine dayanan habere göre, İsrail’in dış istihbarat servisi Mossad tarafından devrişilen İranlı ajanlar Haniye’nin Tahran’da kaldığı binanın üç farklı odasına patlayıcı yerleştirmekle görevlendirildi.

Gazeteye konuşan, isimleri gizli tutulan İranlı yetkililer güvenlik kamerası kayıtlarının, ajanların birkaç dakika içinde farklı odalara odaya girip çıktıklarını gösterdiğini iddia etti. Aktarılana göre Haniye’nin kaldığı odadaki patlayıcılar Çarşamba günü saat 02.00’da uzaktan kumanda ile patlatıldı. Ajanların daha sonra ülkeyi terk ettiği ancak hala İran’dan yerel bir kaynakla temas halinde oldukları öne sürülüyor.

Haberde ayrıca Haniye’nin aslında Mayıs ayında helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin cenazesine katıldığı sırada öldürülmesinin planlandığı ancak kalabalığın fazla olması ve eylemin başarısız olma ihtimali yüzünden bunun iptal edildiği iddiası yer aldı.

Bu planın yerine Mossad’ın görevlendirdiği iki İranlı’nın Haniye’nin kaldığı ülkenin en seçkin askeri birimlerinden Devrim Muhafızları’na ait misafirhaneye patlayıcı yerleştirilmesi planının devreye sokulduğu kaydedildi.

Haniye, İran’da göreve yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak için Tahran’da bulunuyordu.

ABD’nin New York Times gazetesi iseHaniye’nin öldürülmesiylebağlantılı olarak İran’da en az 24 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan arasında istihbarat ve ordu görevlileri ile Haniye’nin kaldığı misafirhanenin çalışanları bulunuyor. Haberin soruşturmayı bilen iki İranlı yetkiliye dayandığı belirtiliyor.

New York Times birkaç gün önce de Haniye’yi öldürdüğü belirtilen bombanın Devrim Muhafızları misafirhanesine aylar önce sokulduğunu yazmıştı.

Haniye’nin öldüğü haberinin basına yansımasının ardından Hamas liderinin bir insansız hava aracı ya da uçaktan ateşlenen bir füze ile vurmuş olabileceği ihtimali üzerinde durulmuştu. İran ve Hamas saldırıyla ilgili İsrail’i suçlarken, İsrail yönetimi ise şimdiye kadar saldırıyı ne üstlendi ne de reddetti.

Ne olmuştu?

İran’ın İslam Devrim Muhafızları Ordusu, çarşamba günü yaptığı açıklamada Hamas’ın en üst düzey liderlerinden Haniye’nin Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın göreve başlama törenine katılmak için bulunduğu başkent Tahran’da öldürüldüğünü belirtti.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, Haniye’nin İsrail’in “Tahran’da düzenlediği bir saldırıda” öldürüldüğü doğrulandı. Haniye’nin bir korumasının da saldırıda öldürüldüğü bildirildi. Suikastin ardından İran’da üç gün ve Türkiye’de bir gün süreyle yas ilan edildi.

Haniye’nin cenaze töreni cuma günü Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirildi. Haniye ve korumasının naaşları, Filistin bayraklarıyla örtülü tabutların içinde taşındı. Hamas’ın Katar merkezli siyasi ofisinin üst düzey liderleri Haniye’nin ailesine baş sağlığı dilerken, erkekler diz çöküp dua etti.

Haniye’nin muhtemel halefleri olarak görülen Halil el-Hayya ile Haniye’nin yakın yardımcılarından eski Hamas lideri Halid Meşal ve Filistin İslami Cihad örgütünün başkanı da cenaze töreninde yer aldı.

Suikastler, İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde bulunan Dürzi beldesi Mecdel Şems’e geçen hafta bir roket saldırısı düzenlenmesinin ardından geldi. Saldırı sonucunda 12 kişinin hayatını kaybetti.

İsrail, Hizbullah’ı saldırıyı gerçekleştirmekle suçlamış, Hizbullah ise bunu reddetmişti. İsrail-Hamas savaşının başladığı ekim ayından bu yana Hizbullah ve İsrail arasında çatışmalar devam ediyor. Sınır ötesindeki çatışmalar ölümlere ve on binlerce kişinin yerinden edilmesine neden oldu.

Paylaşın

Türkiye İle İsrail Arasında “Bayrak” Krizi

Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliği ve Filistin nezdindeki Kudüs’teki Başkonsolosluğu’ndaki bayrağın, İsmail Haniye için ilan edilen milli yas nedeniyle yarıya indirilmesi İsrail ile Türkiye arasında yeni bir krizi tetikledi.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Büyükelçilik temsilcileri yas tutmak istiyorsa Türkiye’ye gitmeli ve terör örgütü Hamas’ı kucaklayan, onun cinayet ve terör eylemlerini destekleyen Erdoğan’ın yanında yas tutmalı” ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli ise, Israel Katz’ın açıklamalarına, “Müzakerecileri öldürerek, diplomatları tehdit ederek barışa ulaşamazsınız” şeklinde yanıt verdi.

Türkiye’nin, Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin Tahran’da suikasta uğraması üzerine ilan ettiği 1 günlük milli yas nedeniyle Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliği ve Filistin nezdindeki Kudüs’teki Başkonsolosluğunda bayrağın yarıya indirilmesi İsrail’le yeni bir kriz yarattı.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın tepki olarak İsrail’deki Türk maslahatgüzarı bakanlığa çağırdığını bildirdi.

Israel Katz, konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Dışişleri Bakanlığı yetkililerine, terör örgütü Hamas’ın lideri İsmail Haniye’nin ortadan kaldırılmasına yanıt olarak Tel Aviv’deki Türkiye Büyükelçiliği’nde Türk bayrağının yarıya indirilmesinin ardından, Türkiye’nin Büyükelçi vekilini ağır bir kınama için çağırmaları talimatını verdim” dedi.

Israel Katz, açıklamasına şöyle devam etti: “İsrail Devleti, 7 Ekim’de Hamas’ın zulmüne öncülük eden ve televizyondaki korkunç görüntüleri izlerken arkadaşlarıyla birlikte dua ederek, katillere başarılar dileyen İsmail Haniye gibi bir katil için yas ifadelerine tolerans göstermeyecektir. Büyükelçilik temsilcileri yas tutmak istiyorlarsa Türkiye’ye gitmeli ve terör örgütü Hamas’ı kucaklayan, onun cinayet ve terör eylemlerini destekleyen efendileri Erdoğan’ın yanında yas tutmalılar.”

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın açıklamalarına yanıt veren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Müzakerecileri öldürerek, diplomatları tehdit ederek barışa ulaşamazsınız” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın