ABD: Mısır, İsrail’i Hamas Saldırısı Konusunda Üç Gün Önce Uyardı

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları’nın başlattığı çatışmalar giderek şiddetlenirken, Mısır’ın İsrail’i böyle bir saldırı olabileceği konusunda üç gün önce ikaz ettiği dile getirildi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael McCaul, “Mısır’ın (saldırıdan) üç gün önce İsrail’i uyardığını biliyoruz. Çok fazla ayrıntılara girmek istemiyorum ama bir uyarı yapıldı. Ancak hangi seviyede yapıldı? Sorulması gereken sorunun bu olduğunu düşünüyorum” dedi.

Cumhuriyetçi McCaul, Hamas’ın söz konusu saldırıyı uzun süredir, belki de bir yıldır planladığını dile getirdi. Michael McCaul açıklamasını, “Bunu nasıl gözden kaçırdık, tam emin değilim. İsrail nasıl gözden kaçırdı, emin değilim” sözleri ile tamamladı.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları, geçen Cumartesi günü önce binlerce roketle İsrail’e saldırmış, sonra da yüzlerce militan sınırı geçerek İsrail topraklarına girmişti.

Hamas’ın bu saldırısına ilk olarak havadan Gazze’yi bombalayarak yanıt veren İsrail ordusu, sınır hattında da kara kuvvetleri ile Hamas militanlarına karşı çatışmaya girmişti. Her iki tarafta şu ana dek süregelen çatışmalarda binlerce kişi yaşamını yitirdi.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik askeri harekatı giderek şiddetlenirken gelişmeler ve açıklamalar yaşananların boyutlarını ortaya koymaya devam ediyor.

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Tel Aviv’e çağrı yaptı ve İsrail’in orantılı hareket etmesini ve sivillerin yaşamını öncelemesini istedi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ise Gazze’ye yapılan insani yardımların devam etmesi gerektiği çağrısını yapıyor. BM Gazze’de yaşayan 260 bin kişinin evlerini terk ettiğini açıkladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve muhalefet lideri Benny Gantz, ‘olağan üstü hal hükümeti’ kurma konusunda anlaşmaya vardı. Buna göre Netanyahu, Gantz ve ülkenin savunma bakanından oluşan bir “savaş kabinesi” de kurulacak.

Karar, savaş döneminde “savaşın gidişatını ilgilendirmeyen hiçbir yasa tasarısı veya hükümet kararının desteklenmeyeceği” ve tüm üst düzey atamaların savaş döneminde otomatik olarak uzatılacağı anlamına geliyor.

Enkaz kaldırma ekipleri yetersiz

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail bombardımanı sonucunda yıkılan evlerin çokluğundan dolayı ekiplerinin yetersiz kaldığını duyurdu.

Müdürlükten yapılan yazılı açıklamada, Gazze’de birçok bölgede yoğun hava saldırıları sebebiyle çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu belirtildi.

Yoğun bombardıman ve yıkılan evlerin çokluğundan dolayı sivil savunma ekiplerinin yetersiz kaldığı ve ellerinde yeterli ekipmanın olmadığı ifade edilen açıklamada, yıkılan evlerin enkazına acil müdahale edilemediği için ölü sayısının artma ihtimali olduğuna dikkat çekildi.

Gazze Şeridi’nden İsrail’e Aksa Tufanı saldırısının başladığı 7 Ekim’den bu yana, kentin tüm noktaları İsrail savaş uçakları tarafından yoğun bir şekilde bombalanmaya devam ediyor.

“Direnişin İsrailli esirleri öldürmesi, onlara işkence yapması mümkün değildir”

Hamas Hareketi yöneticilerinden Talal Nassar, savaş şartlarından dolayı ele geçirilen İsrailli esirlere işkence yapıldığı ya da öldürüldüğüne ilişkin iddiaları yalanladı.

Katar merkezli Al-Jazeera televizyon kanalına konuşan Nassar, Hamas Hareketi’nin İsrail’e yönelik başlattığı Aksa Tufanı saldırısına ilişkin açıklamalar yaptı. Nassar esirlere ilişkin öldürüldüğü ya da işkence yapıldığı iddialarını yalanlayarak şunları söyledi:

Direnişin İsrailli esirleri öldürmesi, onlara işkence yapması mümkün değildir. Eli kanlı ve gerçek suçlular, gerçekleri çarpıtan işgalcilerdir. Direniş güçleri, esirlere tüm insani şekliyle muamele ediyor.

Paylaşın

Filistin’e Destek Açıklaması Yapan Solcu Partiye “Terörü Övme” Soruşturması

Filistinlilere ve “direnmek için seçtikleri mücadele yöntemlerine” destek veren Yeni Anti-Kapitalist Parti (NPA) hakkında “terörü övme” soruşturması başlatıldı. Fransa İçişleri Bakanı Darmanin, kararı bir televizyon programında açıkladı.

Yeni Anti-Kapitalist Parti (NPA), İsrail yönetiminin işgal karşıtlarını “sonsuz bir döngüde yok etme” stratejisi izlediğini vurgulayarak, “Saldırı bu kez direniş tarafından geldi” ifadelerini kullanmıştı.

Sadece Fransa’da değil tüm Avrupa’daki sol partiler, Hamas’ın saldırılarının ardından Filistin sorununun yeni başlamadığını ve İsrail’in yıllar süren politikalarının gelinen noktada önemli bir rol oynadığını savunan açıklamalar yaptı.

Fransa’da Filistin’e destek açıklaması yapan solcu Yeni Anti-Kapitalist Parti (NPA) hakkında “terörü övme” soruşturması başlatıldı. NPA hakkında başlatılan soruşturmayı Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, katıldığı bir televizyon programında açıkladı.

NPA’nın açıklamasında Filistinlilere ve “direnmek için seçtikleri mücadele yöntemlerine” destek vurgusu yapılmıştı. Parti, İsrail yönetiminin işgal karşıtlarını “sonsuz bir döngüde yok etme” stratejisi izlediğini vurgulayarak, “Saldırı bu kez direniş tarafından geldi” ifadelerini kullanmıştı.

Fransa İçişleri Bakanı Darmanin konuyla ilgili, “Bazı gruplardan, örgütlerden ve bazen siyasi partilerden nefret, ‘intifada’ ve terörü öven alçak açıklamalar duyuyoruz” ifadelerini kullanırken, belirli bir örnek vermekten kaçındı.

Darmanin, Fransa siyasetindeki bir diğer sol parti olan Boyun Eğmeyen Fransa’nın anti-semitik olup olmadığının sorulması üzerine “Aksini göstermediler” diye konuştu.

Boyun Eğmeyen Fransa lideri Jean-Luc Mélenchon saldırıların ardından yapıtığı açıklamada, “İsrail ve Gazze’de yaşanan şiddet sadece bir şeyi kanıtlıyor: Şiddet yalnızca kendini besler” ifadelerini kullanmıştı. Mélenchon’un açıklamasında Hamas’ı kınamaması diğer partiler tarafından eleştirilmişti.

Avrupa solundan Filistin’e destek

Sadece Fransa’da değil tüm Avrupa’daki sol partiler, Hamas’ın saldırılarının ardından Filistin sorununun yeni başlamadığını ve İsrail’in yıllar süren politikalarının gelinen noktada önemli bir rol oynadığını savunan açıklamalar yaptı.

İspanyol solundan Podemos konuyla ilgili açıklamasında, “İsrail ve Filistin’deki şiddet ve ölümler, işgal ve apertheidin bir meyvesidir. Çatışmalara son vermenin tek yolu İsrail’in dokunulmazlığını sonlandırmak ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkına saygı duymaktır” ifadelerine yer verildi.

İspanyol solunun seçim ittifakı Sumar’dan yapılan açıklamadaysa, “Hamas da olsa İsrail de olsa sivillere saldırmak Cenevre anlaşmalarının ihlalidir” dendi.

Yunanistan’ın solcu eski maliye bakanı Yanis Varoufakis, Gazze’yi “dünyanın en büyük açık hava hapishanesi”, İsrail’iyse “apartheid devleti” olarak tanımlarken, “İster Güney Afrika’da ister Filistin’de ister İsrail’de olsun apartheid her zaman şiddet yaratır. Çünkü vahşi ve insanlardan nefret eden bir sistemdir” yorumunu yaptı.

Yunanistan Komünist Partisi’nden yapılan açıklamadaysa Filistinlilerin uzun süredir devam eden işgalle mücadele hakkı olduğu vurgulandı.

Birleşik Krallık’ta geleneksel olarak Filistin davasına sempatiyle bakan İşçi Partisi’nin dün yapılan yıllık kongresinde parti lideri Keir Starmer İsrail’de yaşananları “terör saldırısı” olarak tanımladı.

Kuzey İrlanda’nın en büyük partisi Sinn Fein ise Filistin yanlısı paylaşımları nedeniyle eleştirilerin odağı haline geldi. Başkent Belfast’ta bir tepeye yazılan Filistin yanlısı mesajı paylaşan eski Sinn Fein lideri, “Dağ konuşuyor! Özgür Filistin” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Türkiye – İsrail Ticaret Hacmi Son 20 Senede Katlanarak Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) genel ticaret sistemi verilerine göre 2022 yılında İsrail Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 10. ülke konumunda. Türkiye en çok ihracatı Almanya’ya yaparken (21,1 milyar dolar), İsrail’e ihracat bunun üçte biri seviyesinde.

Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ülkeler içinde ise İsrail 29. sırada bulunuyor. İki ülke arasındaki ticaret hacminin açık şekilde Türkiye lehine olmasından dolayı bu sonuç sürpriz değil. Türkiye en çok ithalatı ise Rusya, Çin ve Almanya’dan gerçekleştiriyor.

Türkiye-İsrail ticaret hacmi son 20 senede katlanarak arttı ancak aynı dönemde Türkiye’nin toplam ihracat ve ithalatı da benzer bir artış gösterdi. Bu yüzden Türkiye’nin toplam ihracat ve ithalatında İsrail’in payındaki değişime bakmak daha anlamlı bir veri.

Özel ticaret sistemi verilerine göre 2002 yılında Türkiye’nin ihracatında İsrail’in payı yüzde 2,39 iken bu oran 2022’de yüzde 2,87’ye yükseldi. İthalatta ise İsrail’in payı aynı dönemde yüzde 1,06’dan yüzde 0,63’e geriledi.

Türkiye-İsrail ilişkilerine bakıldığında, resmi veriler iki ülke arasında dönem dönem yaşanan ihtilafların ticari ilişkilere olumsuz tesir etmediğini gösteriyor. AK Parti iktidarında Türkiye-İsrail ticaret hacmi katlanarak arttı.

Son yıllarda Türkiye’nin İsrail’e ihracatındaki artış da dikkat çekiyor. 2002 yılında 1,41 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022’de 8,91 milyar dolara kadar çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eylül sonunda BM Genel Kurul çalışmaları için gittiği New York’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu kabul etmişti. Bu; iki lider arasında uzun bir aradan sonra yüz yüze ilk görüşme olmuştu. Erdoğan daha sonra Türk basınına yaptığı açıklamada İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ekim, kasım gibi Türkiye’yi ziyaret edebileceğini belirterek “Ondan sonra da biz iade-i ziyaretimizi yapacağız.” demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve İsrail’in birçok alanda iş birliği yaptığını vurgulayarak “Yeni iş birliği alanlarının varlığı da bir gerçek… İsrail’in kaynaklarının Avrupa’ya taşınması konusunda arayışta olduğu da herkesin malumu. En akılcı rota ise Türkiye üzerinden bu kaynakların Avrupa’ya ulaştırılması.” yorumunu yapmıştı. Erdoğan’a göre iki ülke arasında sondaj çalışmaları noktasında da iş birliği fırsatları bulunuyor. Taraflar; rota, takvim ve sondaj alanları gibi ayrıntılar üzerinde müzakere ediyor.

Ticaret dengesi Türkiye lehine büyümeye devam ediyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) özel ticaret sistemi verilerine göre AK Parti iktidarının başladığı 2002 yılında Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 861,4 milyon dolar; İsrail’den ithalatı ise 544,5 milyon dolar idi. 2022’de ihracat 6,74 milyar dolara yükselirken ithalat da 2,17 milyar dolara çıktı. Ticaret hacmi de 1,41 milyar dolardan 8,91 milyar dolara ulaştı. Buna göre ticaret hacmi son 20 senede yüzde 532 artış gösterdi.

2000-2022 arasında iki ülke arasındaki ticaret dengesi hep Türkiye’nin lehine oldu. Yani, ihracat hep ithalattan yüksek seyretti. 2014 yılında denge iyice daralırken son yıllarda Türkiye’nin ihracatı keskin şekilde yükseldi. Aynı dönemde ithalat daha stabil kaldığından ticaret dengesi Türkiye lehine büyümeye devam ediyor.

2010’daki Mavi Marmara krizinden sonra bile ticaret hacminin düşmemesi siyasi ihtilaflara rağmen ekonomik ilişkilerin güçlü olduğunu gösteriyor.

Peki, İsrail ile ticaret Türkiye için ne kadar önemli? TÜİK genel ticaret sistemi verilerine göre 2022 yılında İsrail Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 10. ülke konumunda. Türkiye en çok ihracatı Almanya’ya yaparken (21,1 milyar dolar), İsrail’e ihracat bunun üçte biri seviyesinde.

Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ülkeler içinde ise İsrail 29. sırada bulunuyor. İki ülke arasındaki ticaret hacminin açık şekilde Türkiye lehine olmasından dolayı bu sonuç sürpriz değil. Türkiye en çok ithalatı ise Rusya, Çin ve Almanya’dan gerçekleştiriyor.

Türkiye-İsrail ticaret hacmi son 20 senede katlanarak arttı ancak aynı dönemde Türkiye’nin toplam ihracat ve ithalatı da benzer bir artış gösterdi. Bu yüzden Türkiye’nin toplam ihracat ve ithalatında İsrail’in payındaki değişime bakmak daha anlamlı bir veri.

Özel ticaret sistemi verilerine göre 2002 yılında Türkiye’nin ihracatında İsrail’in payı yüzde 2,39 iken bu oran 2022’de yüzde 2,87’ye yükseldi. İthalatta ise İsrail’in payı aynı dönemde yüzde 1,06’dan yüzde 0,63’e geriledi.

Erdoğan “İsrail işgalci terör devletidir” demişti

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçmişte İsrail’i sert sözlerle defalarca eleştirmişti. Erdoğan 2017 yılında, “İsrail işgalci terör devletidir” ifadesini kullanmıştı. Erdoğan 2021 yılındaki konuşmasında da “Gücü çocuk ve kadınlara yeten terör devleti İsrail’in zalimlikleri karşısında öfkeliyiz” demişti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İsrail – Filistin Savaşı: Erdoğan’dan Arabuluculuk Teklifi

Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile Hamas arasında yaşanan çatışmalarla ilgili, “Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları, dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç beklemediği ve istenmeyen konuma itebilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma, savaş değil katliamdır” ifadelerini kullandı.

“Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmak devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail, devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır” diye konuştu.

Gazze Şeridi’ne insani yardımların kesilmesi tartışmalarına da değinen Erdoğan “İnsani yardımların kesilmesi gibi Filistin halkını topyekun cezalandırmayı amaçlayan fevri kararlardan herkes uzak durmalıdır” dedi. Erdoğan “Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için Türkiye olarak, arabuluculuk ve ‘adaletli hakemlik’ dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” diyerek arabuluculuk teklifini bir kez daha ifade etti.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Konuşmasında, gündemlerindeki bir başka meselenin sınırları tehdit eden terör örgütleriyle mücadele olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki inlerinden Türkiye’ye saldırma hazırlığı yapan, Türkiye’nin bölgedeki unsurlarını taciz eden teröristlere nefes aldırmadıklarını söyledi.

Hava harekâtlarıyla, topçu birlikleriyle, gerektiğinde kara unsurlarıyla her an teröristlerin tepelerinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bir süredir yürüttüğümüz yoğun hava operasyonlarını daha da artırarak, terör örgütü mensuplarını, onları her an ve her yerde imha edeceğimizi göstererek devam ettireceğiz. Bu mücadelemizde, teröristlerin yanında yer alarak bize zarar verenlere cevabımızı önünde sonunda vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Körfez Savaşı döneminden kalma hesaplarını Suriye’deki terör örgütüne arka çıkarak sürdürmeye çalışanların, artık ortak millî çıkarlarımızın gerektirdiği aklıselim politikalara döneceklerini umut ediyoruz. Türkiye, müttefiklik ilişkileri içinde olduğu her devletin ve kurumun hukukuna saygılıdır, onlardan da aynı şekilde kendi hukukuna saygı göstermelerini beklemektedir. Şayet bu denge kurulamazsa, o zaman herkesin kendi politikalarını belirleme ve kendi yolunu çizme opsiyonu meşru hak hâline dönüşür. Biz samimiyetle, müttefiklerimizle birlikte güvenli, huzurlu, müreffeh bir ortak geleceğe yürümek istiyoruz.

Bu ülkeye artık dayatmalarla, gizli-açık siyasi oyunlarla, sinsi ekonomik tuzaklarla istikamet çizilemeyeceğini herkesin kabul etmesi şart. Hala mandacılık hayalleri görenleri, eşit ortaklık temelinde yeni bir siyasi, diplomatik, ekonomik ilişki modelini özümsemeye ve gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz. Biz, tam bin yıldır bu topraklarda bedel ödeyerek yaşıyoruz. Biz bu coğrafyanın ve medeniyetin hancısıyız, yolcusu değil. Burada yolcu durumunda olanların, konumlarını bir kez daha gözden geçirmeleri ve ona göre davranmaya başlamaları kendi menfaatlerinedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin etnik köken, inanç ve mezhep farklılığı, siyasi ve sosyal çıkar çatışmaları bakımından dünyanın en kırılgan bölgesinde yer aldığını belirtti.

İbn Haldun’un “coğrafya kaderdir” tespitinin de bu tablonun en yalın ve çarpıcı ifadesi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarihimizi ve coğrafyamızı, bunların bize yüklediği kaderimizi değiştiremeyeceğimize, böyle bir niyetimiz de olmadığına göre mevcut şartların elverdiği en iyi, en doğru, en güvenli yolu izlememiz şarttır. Rusya-Ukrayna savaşından Kafkasya’daki çatışmalara, Balkanlar’daki gerilimlerden Akdeniz’deki çekişmelere kadar çevremizdeki tüm hadiseleri bu anlayışla değerlendiriyoruz” ifadesini kullandı.

“Devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir”

Son günlerde Filistin ve İsrail topraklarında yaşanan, Golan Tepeleri’ne yayılma eğilimi gösteren gelişmeleri de takip ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem terörle mücadelede hem de bölgedeki tüm savaş ve çatışmalardaki tavırlarının açık olduğunu vurguladı.

Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların buna riayet etmesi gerektiğine inandıklarını belirtti. İsrail ve Gazze’deki çatışmalarda bu ilkenin çok ağır bir şekilde ihlal edildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde, Gazze’deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş-çıkışlarını kesip altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma, savaş değil katliamdır.

Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları, dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç beklemediği ve istenmeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak, devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail, devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kelimeleri, kavramları, olguları eğip bükerek, insanların doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak, verdikleri sözleri çiğneyerek yürütülen bir siyasetin hayırlı sonuçlar doğurmasının beklenemeyeceğine işaret etti.

“Ne bölgenin ne de dünyanın, bölgedeki çatışmaların ve insanlık trajedilerinin sürmesine tahammülü yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Mesele, sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir. Gelinen nokta itibarıyla mesele, dünyanın tamamının, küresel yönetim ve güvenlik düzeninin, bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur.

Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkûm edilmesinin müsebbiplerinden biri de verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyen uluslararası toplumdur. Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar, Filistin halkını tek başına bırakmış, ahde vefa göstermemiş, Filistinlilerin hak ve hukukunu koruyamamıştır. Biz bunu yeni söylemiyoruz daha önce Birleşmiş Milletler kürsüsünden bu hakikatleri tüm dünyaya açıkça söyledik.”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 2019’da yaptığı konuşmasının, 1947’den itibaren Filistin ve İsrail’in topraklarında yaşanan değişimi içeren haritanın gösterilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tablo bu. Görüldüğü gibi 1947’deki Filistin, 1947’deki İsrail ve Filistin. Geliyoruz 1949-1967 İsrail ne halde. Geliyoruz şu andaki hale İsrail ne halde, Filistin ne hâlde. Bölgede bugüne kadar adaletsizliğe göz yuman insanlık, son hadiselerde de iyi bir sınav vermiyor” diye konuştu.

Bölgede etki sahibi aktörlerin sükûneti tesis etme yerine yangına adeta körükle giden kışkırtıcı tavrını esefle karşıladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika, Avrupa ve diğer bölgelerdeki devletleri, taraflar arasında hakkaniyetli, adil ve insani dengelere dayalı tutumlar almaya çağırıyoruz” dedi.

İnsani yardımların kesilmesi gibi Filistin halkını topyekûn cezalandırmayı amaçlayan fevri kararlardan herkesin uzak durması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kullandıkları yöntemler ve sonuçları itibarıyla eleştirilmeye de desteklenmeye de ihtiyacı olan taraflar arasında körü körüne bir tarafın safında yer almak, sadece yaşanan krizi derinleştirmeye yarar. Bunun için Türkiye olarak biz tarafları itidale davet ediyoruz. Bölgedeki savaşın bir an önce durmasını, taraflar arasındaki sorunların görüşmeler yoluyla çözümünü istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Pazartesi gününden itibaren bu doğrultuda pek çok telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi:  “Aralarında Filistin ve İsrail devlet başkanlarının da bulunduğu devlet ve hükûmet başkanı seviyesinde sekiz telefon görüşmemiz oldu. Sayın Abbas ve Sayın Herzog’a aklıselimle devlet aklıyla suhuletle hareket etmeleri tavsiyesinde bulunduk.

Dün gece Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ve Birleşmiş Milletler Genel Sekteri Sayın Guterres’le de bu konuyu değerlendirdik. Çatışmaların derinleşmesinin ve yayılmasının önüne geçilmesi noktasında gereken desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için, Türkiye olarak, arabuluculuk ve adaletli hakemlik dâhil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. İnşallah bu tavrımızı sonuna kadar muhafaza edeceğiz.”

Son dönemde tüm bölge ülkeleriyle tesis ettikleri yakın diyaloğu barışın tesisi için kullanacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne Gazze’de ne İsrail’de ne Suriye’de ne Ukrayna’da artık çocuklar, siviller, masum insanlar ölmesin, daha fazla kan akmasın istiyoruz. Bu son hadiselerle birlikte ‘Dünya beşten büyüktür’ ifadesiyle dile getirdiğimiz tespitimizin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gördük. İnşallah bundan sonra bu itirazımızı daha gür bir sedayla seslendireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Bölgeye kalıcı huzur ve barışın ancak meşruiyeti Birleşmiş Milletler kararlarına dayanan, 1967 sınırlarında ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla gelebileceğinin altını çizen Erdoğan, bunun dışında yol aramanın, bunun dışında hevesler peşinde koşmanın sadece daha fazla yıkım, daha fazla gözyaşı ve can kaybı demek olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üç semavi dinin kutsal mekânlarını bünyesinde barındıran Kudüs’ün mahremiyetine, Mescid-i Aksa’nın içinde yer aldığı Harem-i Şerif’in statüsüne saygı göstermeyen hiçbir adımı ve tasarrufu kabul etmedik, etmeyeceğiz” dedi.

İsrail’in, bir devlet olarak varlığını sürdürebilmesi ve vatandaşlarının güvenliğini güvence altına alabilmesinin ancak bu şekilde mümkün olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksi takdirde, geçtiğimiz cumartesi gününden beri yaşanan hadiseler son olmayacağı gibi bunu çok daha büyük trajedilerin izlemesi de kaçınılmaz hale gelir. Biz ne İsrail’in ne Filistin’in ne de bölgemizin böyle bir kısır döngüye sürüklenmesini asla arzu etmiyoruz” diye konuştu.

“Rabbim ülkemize, bölgemize ve dünyaya daimi huzur, barış, esenlik nasip eylesin” temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılındaki çalışmalarında milletvekillerine başarılar diledi.

Paylaşın

İsrail’den Gazze’de Çatışmaların Sertleşeceği Uyarısı

Hamas’ın füze saldırıları sonrası başlayan İsrail – Filistin çatışmalarında beşinci gününde. İsrail’de en az bin 200 kişi, Gazze’de ise en az 900 kişi yaşamını yitirirken, İsrail ordusu, çatışmaların sertleşeceği uyarısında bulundu.

İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Yarbay Jonathan Conricus yayımladığı video güncellemesinde, “Oldukça ağır kayıplar verdik… Ancak bu bizi caydırmayacak ve kararlılığımızı zayıflatmayacak” ifadelerini kullandı.

Conricus çatışmaların yoğunlaşmasından sonra bile İsrail’e verilen desteğin devam edeceğini umduğunu sözlerine ekledi: Çatışmalar yoğunlaşıp Gazze Şeridi’nden anlaması ve başa çıkması daha zor görüntüler geldiğinde bile bu durumun böyle kalmasını umuyoruz.

İsrail ordusunun bu sabah sosyal medyadan paylaştığı videoda İsrail Ordusu Sözcüsü Yarbay Jonathan Conricus çatışmaların şiddetleneceği uyarısında bulundu. Cornicus videoda şu bilgileri verdi:

İsrail ordusu, Gazze etrafındaki bariyerleri yeniden inşa etti. Ayrıca Gazze sınırı yakınlarına “piyade, zırhlı asker, topçu birlikleri” ve silah altına aldığı yedek güçlerinden 300 binini gönderdi. İsrail ordusunda görev yapmış 40 yaşın altındaki tüm İsrailliler, muaf olmadıkları sürece, yedek göreve çağrılabiliyor.

Bu kuvvetler, “Gazze Şeridi’ne yakınlar, İsrail hükümeti tarafından bize verilen görevi yerine getirmeye hazırlanıyorlar – bu da savaşın sonunda Hamas’ın tehdit oluşturabileceği ya da İsrailli sivilleri öldürebilecek herhangi bir askeri kabiliyeti kalmadığından emin olmak.”

İsrail’de ölenlerin sayısı 1.200’e yükseldi; bunların “ezici çoğunluğu sivil”. 2.700’den fazla kişi yaralandı.

İsrail ordusu, Hamas’ın askeri tesislerini havadan vuruyor; Hamas’ın askeri üslerini bazı sivil binalara yerleştirdiğini iddia ediyor. Suriye’den İsrail’e roket atıldı ancak bunların arkasında kimin olduğunu bilmediğini söyledi.

Hizbullah Lübnan’dan füzeler attı ve İsrail misilleme yaptı. Önümüzdeki günlerde çatışmalar yoğunlaşacak ve Gazze’den gelecek görüntüleri “anlamak ve baş etmek daha zor olacak”.

İsrail ordusu, Hamas’ın Gazze Şeridi hava sahasında saldırıları tespit etmekte kullandığı bir alanı yok ettiğini açıkladı.

Ülkenin hava kuvvetleri ayrıca, gece boyunca savaş uçaklarının Gazze’deki Beyt Hanun’da “Hamas tarafından terörizmi finanse etmek için kullanılan iki banka şubesi, bir yer altı tüneli ve Hamas tarafından terörist faaliyetleri yönlendirmek için kullanılan iki operasyonel komuta merkezi dahil olmak üzere” 80’den fazla bölgeyi vurduğunu da söyledi.

Filistin Sağlık Bakanlığı saldırılarda öldürülenlerin sayısının 750’yi geçtiğini açıkladı. Hamas gece saldırılarında en az 30 kişinin öldürüldüğünü açıklamıştı. Gece süren saldırıların ardından Çarşamba günü şafak sökerken, binlerce Filistinli işgal altındaki Batı Şeria’da İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırılarına karşı gösteriler düzenledi.

Filistin Haber Ajansı, protestocuların Filistin bayrakları ve Gazze’de öldürülen kurbanların resimleriyle yürüdüklerini bildirdi.

Hizbullah İsrail’e füze saldırısının sorumluluğunu üstlendi

Öte yandan Hizbullah, bu sabah Lübnan’ın güneyinden İsrail askeri mevkilerine güdümlü hassas füzeyle yapılan saldırıların sorumluluğunu üstlendi.

Açıklamada saldırının İsrail’in Pazartesi günü düzenlediği ve üç Hizbullah savaşçısının ölümüyle sonuçlanan operasyona misilleme olduğu belirtildi. İran destekli örgüt “Dhayra köyüne bakan” “bir siyonist mevkinin hedef alındığı” kaydetti. Lübnan’ın güney sınırdaki Dhayra köyünün karşısında İsrail’in Aramşe köyü yer alıyor.

İsrail ordusu da Aramşe köyü yakınlarında kendilerine tanksavarla ateş açıldığını ifade ederek Lübnan sahasına ateşle karşılık verdiklerini duyurdu.

Reuters’e konuşan görgü tanıkları İsrail topçusunun Dhayra yakınlarında bir füze fırlatma noktasını vurduğunu belirtti.

İsrail’in Lübnan’ın yanı sıra ve Suriye topraklarından da roket atışları yapıldı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Jonathan Conricus, “Bu roketlerin Suriye silahlı kuvvetleri tarafından mı Suriye rejiminin desteklediği çok sayıdaki İran milislerinden biri ya da Hizbullah tarafından mı ateşlendiğini bilmiyoruz. Bildiğimiz ateşe ateşle karşılık verdiğimiz ve bölgedeki durum sakin” dedi.

“Gazze’de topyekun kuşatmadan çok endişeliyim”

Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis, saldırıya uğrayanın kendini savunma hakkı olduğunu ancak birçok masum sivilin hayatını kaybettiği Gazze’de topyekun bir kuşatma olmasından büyük endişe duyduğunu söyledi.

Vatikan’da çarşamba günleri yaptığı genel kabul oturumu sırasında konuşan Papa, İsrail ve Filistin’de yaşananları acı ve endişeyle takip etmeye devam ettiğini belirtti. Rehinelerin bir an önce serbest bırakılması çağrısı yapan Papa Francis, şunları kaydetti:

“Saldırıya uğrayanın kendini savunma hakkı vardır ama Filistinlilerin yaşadığı ve birçok masumun öldüğü Gazze’de topyekun kuşatma olmasından çok endişeliyim. Terörizm ve aşırılık, İsrailliler ve Filistinliler arasındaki çatışmanın çözümüne yardımcı olmuyor; nefreti, şiddeti ve intikamı körüklüyor ve her ikisine de acı çektirmekten başka bir işe yaramıyor.”

Katoliklerin ruhani lideri, Orta Doğu’nun savaşa değil barışa, adalete ve diyaloğa ihtiyacı olduğunu vurguladı. Papa, 7 Ekim’de deprem felaketi yaşayan Afganistan’ı da özel olarak düşündüğünü, acı çeken halka yardım edilmesi gerektiğini belirtti.

Erdoğan: İsrail, devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalarla ilgili de açıklamalarda bulundu. İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırılarını eleştiren Erdoğan “Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları, dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç beklemediği ve istenmeyen konuma itebilir” dedi.

Erdoğan “Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma, savaş değil katliamdır” ifadelerini kullandı.

“Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmak devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail, devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır” diye konuştu.

Gazze Şeridi’ne insani yardımların kesilmesi tartışmalarına da değinen Erdoğan “İnsani yardımların kesilmesi gibi Filistin halkını topyekun cezalandırmayı amaçlayan fevri kararlardan herkes uzak durmalıdır” dedi. Erdoğan “Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için Türkiye olarak, arabuluculuk ve ‘adaletli hakemlik’ dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” diyerek arabuluculuk teklifini bir kez daha ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan PKK’ya yönelik hava operasyonlarının süreceğini belirtti. Erdoğan, “Bir süredir yürüttüğümüz yoğun hava operasyonlarını; daha da artırarak, terör örgütü mensuplarını her an, her yerde imha edeceğimizi göstererek sürdüreceğiz” diye konuştu

Paylaşın

Filistin – İsrail Savaşında Beşinci Gün: Can Kaybı 2 Bin 100’ü Aştı

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın gerçekleştirdiği “Aksa Tufanı” operasyonu sonrası başlayan İsrail – Filistin çatışmalarında beşinci güne girilirken, İsrail’de en az bin 200 kişi, Gazze’de ise en az 900 kişi yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi / Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları öncülüğündeki Filistinli direniş grupları cumartesi günü Gazze Şeridi’nden İsrail’e karşı ‘Aksa Tufanı’ operasyonunu başlatmıştı. İsrail’de buna karşılık “Demir Kılıçlar” operasyonunu başlatmıştı.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Jonathan Conricus, Hamas’ın düzenlediği saldırılarda ölen İsraillilerin sayısının 1200’e yükseldiğini açıkladı. Sayıları “sarsıcı” ve “akıl almaz” olarak niteleyen Conricus ölenlerin büyük çoğunluğunun siviller olduğunu belirtti. 2 bin 700’den fazla insanın da yaralandığını ifade eden Conricus bu sayıların nihai olmadığını, ölü sayısının daha da artabileceğini kaydetti.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı da Salı gecesi itibarı ile İsrail’in hava saldırılarında ölenlerin sayısının 900’ü geçtiğini duyurdu. İsrail’in hava operasyonlarında 4 bin 600 kişi de yaralandı.

Çatışmalar beşinci gününe girerken son gelişmeler şöyle:

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Gallant, Hamas’ın “pişman olacağını” ve Gazze’nin “asla eskisi gibi olmayacağını” söyledi.

İsrail Savunma Bakanı Gallant, “Tüm kısıtlamaları kaldırdım. Bölgeyi (Gazze Şeridi sınırını) kontrol altına aldık şimdi tam taarruza geçiyoruz” ifadesini kullandı.

İsrail Ordu Sözcülüğü, İsrail basınında çıkan ve sosyal medyada yayılan “Hamaslıların bebeklerin başlarını kestiği” yönündeki iddiaları için, ellerinde bunu teyit edecek bir bilgi bulunmadığını bildirdi.

Hamas’ın rehin aldığı İsraillilerin aileleri 4 gün sonra görüşebildikleri Cumhurbaşkanı Isaac Herzog‘a, yakınlarının kurtarılması için “Gerekirse ülkeyi sarsacağız” diyerek tepki gösterdi. Yedioth Ahronoth’un haberine göre; toplantıya, kaçırılan ve kaybolan kişiler dosyasından sorumlu emekli asker Gal Hirsch de katıldı.

Birleşmiş Miletler (BM), İsrail ordusunun Gazze’yi bombalamaya devam etmesi nedeniyle 260.000’den fazla insanın evlerini terk etmek zorunda kaldıklarını açıkladı.

Salı gecesi yapılan bir güncellemede bunun, “Çatışmaların şiddetlendiği ve 50 gün boyunca devam ettiği 2014 yılından bu yana yerinden edilen en yüksek insan sayısını” temsil ettiği belirtildi. Sayının daha da artması bekleniyor.

İsrail ordusu, abluka altındaki Gazze Şeridi’ni çevreleyen yerleşimlerde İsrail güçleriyle şiddetli çatışmaların ardından şu ana kadar en az 1500 Filistinli silahlı unsurun cesedini bulduklarını açıkladı.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’ın haberinde, İsrail hükümetinin, 360 bin yedek askerin seferberliğe katılmasını onayladığı belirtildi. Haberde, bu adımın “uzun bir askeri harekat gerçekleştirileceğini” gösterdiği kaydedildi. İsrail ordusu ayrıca yurt dışından yüzlerce yedek askerin de seferberliğe katıldığını açıkladı.

Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te durum

Batı Şeria ve Doğu Kudüs de şiddet olaylarına sahne oluyor. İsrail polisi, Doğu Kudüs’te Salı gecesi güvenlik güçlerine havai fişek fırlatan iki Filistinli’nin öldürüldüğünü açıkladı. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre Batı Şeria’da Cumartesi gününden bu yana öldürülen Filistinlilerin sayısı 21’e yükseldi, İsrail polisiyle çatışmalarda 130 kişi de yaralandı.

Biden: ABD, İsrail’in arkasındadır

Hamas’ın  saldırılarında 1000’den fazla kişinin “katledildiğini” söyleyen ABD Başkanı Joe Biden, ölenler arasında en az 14 ABD vatandaşının olduğunu bildirdi.

Biden, Hamas’ı “varoluş amacı Yahudileri öldürmek olan terör örgütü” şeklinde tanımladı. ABD Başkanı, “bebeklerin ve barışı kutlamak için müzik festivaline katılan gençlerin öldürüldüğü, kadınların da tecavüze ve saldırıya uğrayıp ganimet olarak sergilendiği” yönünde haberler olduğunu iddia etti.

“Hamas’ın vahşeti, kana susamışlığı DEAŞ’ın en büyük saldırılarını akla getiriyor” diyen Biden, İsrail’in yanında olduklarını ve bu kapsamda destek vereceklerini bir kez daha vurguladı.

Biden, “Hamas’ın Filistinlilerin itibarı ve kendi kaderini tayin hakkını savunmadığını” ileri sürerek, Hamas’ın Filistinli sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını söyledi. “Teröristlerin” bilerek sivilleri hedef aldığını kaydeden Biden, “Biz savaş hukukunu savunuyoruz. Bu önemli. Arada fark var.” dedi.

Biden, ekibinin İsrail’in yanı sıra dünya genelindeki müttefikleriyle temas halinde olduğunu belirterek, Demir Kubbe’nin ikmali için ek mühimmat ve ekipman dahil askeri yardıma hız verdiklerini kaydetti. Biden, Hamas’ın rehin aldığı kişiler arasında Amerikan vatandaşlarının da olduğunu belirterek, istihbarat paylaşımı için ekibini İsraillilerle ortak çalışmaları üzerine yönlendirdiğini bildirdi.

ABD’nin caydırıcılığını artırmak için bölgedeki askeri pozisyonunu güçlendirdiğini söyleyen Biden, USS Gerald R. Ford uçak gemisi ile ona eşlik edecek kruvazör ve saldırı gemilerini Doğu Akdeniz’e yönlendirdiklerini hatırlattı. Biden, bu kapsamda gerektiğinde ilave askeri destek sunmaya hazır oldukları mesajını verdi.

ABD Başkanı, “Tekrar söyleyeyim, bu durumdan istifade etmeye çalışan herhangi bir ülke, herhangi bir örgüt, herhangi bir kimseye tek bir sözüm var: Yapmayın.” şeklinde konuştu. Diğer yandan ülkesinde nefrete yer olmadığını savunan Biden, ABD’de ne Yahudilere ne de Müslümanlara karşı nefrete yer olmadığını söyledi.

Biden, sözlerini, “Hiç şüpheniz olmasın. ABD, İsrail’in arkasındadır. Geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da Yahudi ve demokratik İsrail devletinin kendisini savunabilmesini sağlayacağız. Bu kadar basit.” diyerek tamamladı.

AB: İsrail uluslararası hukuka uymak zorunda

Avrupa Birliği dış politika şefi Josep Borrell, salı günü gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ancak son günlerde aldığı bazı kararların uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi.

Umman’ın başkenti Maskat’ta düzenlenen AB Dışişleri Bakanları toplantısının ardından konuşan Borrell, “İsrail’in (kendini) savunma hakkı vardır ancak bunun uluslararası hukuka, insani hukuka uygun olarak yapılması gerekir. Bazı kararları uluslararası hukuka aykırı” dedi.

Josep Borrell, Avrupa Birliği’nin Gazze’nin tamamen abluka altına alınmasına karşı olduğunu ve Filistin yönetimine yardımın devam etmesini büyük çoğunlukla desteklediğini söyledi.

AB üyesi 27 ülkenin dışişleri bakanlarının olağanüstü toplantısının sonunda Maskat’ta basına konuşan Borrell, uluslararası hukuka saygının “su, gıda ya da elektrik” tedarikinin durmasına yol açacak “ablukaya hayır” anlamına geldiğini söyledi.

Borrell Avrupalıların Filistin Yönetimine yapılan yardımların askıya alınmasına da “ezici bir çoğunlukla” karşı olduklarını sözlerine ekledi. Borrell, bombardımanlardan kaçan sivillerin Mısır’a tahliye edilmesini sağlayacak bir insani koridor açılmasından yana olduklarını da belirtti.

İslam İşbirliği Teşkilatı

Suudi Arabistan, İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi’nde yaşanan son gelişmeleri görüşmek üzere İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının acilen toplanması çağrısında bulundu.

Suudi Arabistan’ın resmi televizyonu El-İhbariyye kanalının haberinde Suud yönetiminin çağrısına yer verildi. Haberde, Gazze’deki Filistin-İsrail çatışması kaynaklı gerilimi görüşmek için İİT’ye “dışişleri bakanları düzeyinde olağanüstü toplantı” çağrısı yapıldığı belirtildi.

İran da ayrı bir girişimle, Gazze’deki durumla ilgili gelişmeleri görüşmek üzere İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkelere dışişleri bakanları düzeyinde olağanüstü toplantı çağrısında bulundu.

İran Dışişleri Bakanlığının yazılı açıklamasına göre Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ile İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, Filistin’deki durum hakkında telefonda görüştü.

İİT’ye, Filistin halkına yardım için dışişleri bakanları düzeyinde olağanüstü toplanması için çağrıda bulunan Abdullahiyan, ülkesinin toplantıya ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu belirtti.

İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha da İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarını kınarken, konuyla ilgili İslam ülkeleri arasında işbirliği ve koordinasyonun gerekliliğini vurguladı. Olağanüstü toplanma teklifini de olumlu karşılayan Taha, konuyu üye ülkelere bildireceğini aktardı.

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların yakın tarihçesi

İsrail’in 2005 yılında 2,3 milyon insana ev sahipliği yapan Gazze Şeridi’nden çekilmesinden bu yana bölgeyi kontrol eden Hamas ve İsrail arasında çok sayıda çatışma yaşandı. İşte bu çatışmaların öne çıkanlarının kronolojisi:

Ağustos 2005 İsrail güçleri, 1967’deki Orta Doğu savaşında kıyı şeridini Mısır’dan ele geçirdikten 38 yıl sonra tek taraflı olarak Gazze’den çekildi, yerleşim yerlerini terk etti ve bölgeyi Filistin Yönetimi’nin kontrolüne bıraktı.

25 Ocak 2006: Hamas, Filistin parlamento seçimlerinde sandalyelerin çoğunluğunu kazandı. İsrail ve ABD, Hamas’ın şiddetten vazgeçmeyi ve İsrail’i tanımayı reddetmesi nedeniyle Filistinlilere yardımı kesti.

25 Haziran 2006: Hamas militanları, sınır ötesi bir baskında İsrail askeri Gilad Şalit’i esir aldı. Bu da İsrail’in hava saldırılarına yol açtı. Şalit, beş yıldan uzun bir süre sonra bir mahkum değişimiyle serbest bırakıldı.

14 Haziran 2007: Hamas, kısa bir iç savaşla Gazze’yi ele geçirdi ve Batı Şeria’da bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a sadık El Fetih güçlerini devirdi.

27 Aralık 2008: İsrail, Filistinlilerin İsrail’in güneyindeki Sderot kasabasına roket atmasının ardından Gazze’ye 22 günlük bir askeri saldırı başlattı. Ateşkes sağlanmadan önce yaklaşık bin 400 Filistinli ve 13 İsraillinin öldürüldüğü bildirildi.

14 Kasım 2012: İsrail, Hamas’ın Genelkurmay Başkanı Ahmed Cebari’yi öldürdü. Hemen ardından sekiz gün boyunca Filistinli militanlar roket fırlatırken, İsrail de hava saldırılarını sürdürdü.
Temmuz-Ağustos 2014 – Üç İsrailli gencin Hamas tarafından kaçırılması ve öldürülmesi, Gazze’de 2 bin 100’den fazla Filistinli’nin ve 67’si askeri olmak üzere 73 İsraillinin öldüğü bildirilen yedi haftalık bir savaşa yol açtı.

Mart 2018: Gazze’nin İsrail ile çitlerle çevrili sınırında Filistinli protestolar başladı. İsrail askerleri protestocuları uzaklaştırmak için ateş açtı. Birkaç ay devam eden protestolarda 170’den fazla Filistinlinin öldürüldüğü bildirildi. Protestolar ve İsrailli askerlerin müdahalesi aynı zamanda Hamas ile İsrail güçleri arasında çatışmalara yol açtı.

Mayıs 2021: Ramazan ayında haftalarca süren gerilimin ardından, Kudüs’teki El Aksa yerleşkesinde İsrail güvenlik güçleriyle çıkan çatışmalarda yüzlerce Filistinli yaralandı. İsrail’in güvenlik güçlerini yerleşkeden çekmesini talep ettikten sonra Hamas, Gazze’den İsrail’e bir roket yağmuru başlattı. İsrail de Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi. 11 gün süren çatışmalarda Gazze’de en az 250, İsrail’de ise 13 kişi hayatını kaybetti.

Ağustos 2022: İsrail’in hava saldırısıyla üst düzey bir İslami Cihad komutanını vurmasıyla başlayan ve üç gün süren şiddet olaylarında 15’i çocuk en az 44 kişi öldürüldü. İsrail, hava saldırılarının İran destekli militan hareketin İsrailli komutanları ve silah depolarını hedef alacak bir saldırı planına karşı önleyici bir operasyon olduğunu söyledi. Buna karşılık İslami Cihad, İsrail’e binden fazla roket fırlattı. İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi, herhangi bir ciddi hasar veya can kaybının önüne geçti.

Ocak 2023: Gazze’deki İslami Cihad, İsrail birliklerinin bir mülteci kampına baskın yapıp yedi Filistinli silahlı militanı ve iki sivili öldürmesinin ardından İsrail’e iki roket fırlattı. Roketler sınıra yakın yerleşim yerlerinde alarmların çalmasına neden oldu ancak herhangi bir can kaybına yol açmadı. İsrail Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi.

Mayıs 2023: İsrail’in Filistin İslami Cihad örgütünün üç üyesini hedef alarak öldürmesiyle başladı. İki taraf arasında beş gün süren çatışmalarda Filistinli siviller de hayatını kaybetti. Daha sonra iki taraf arasında ateş anlaşması yapıldı.

Ekim 2023: Hamas, roket yağmurunun yanı sıra sınırı geçen silahlı kişilerle sürpriz bir saldırı düzenleyerek Gazze Şeridi’nden İsrail’e son yılların en büyük saldırısını başlattı. İslami Cihad, savaşçılarının saldırıya katıldığını duyurdu. İsrail ordusu, savaş durumunda olduğunu belirterek, Gazze’de Hamas’ı hedef alan saldırılar düzenlediğini ve yedek birlikleri göreve çağırdığını açıkladı.

Paylaşın

BM’den İsrail’e “Uluslararası İnsani Hukuk” Uyarısı

Filistin ile İsrail arasındaki çatışmalar dördüncü gününe girerken, Birleşmiş Milletler’den İsrail’e askeri operasyonların uluslararası insani hukuka uygun gerçekleştirilmesi gerektiği uyarısı geldi.

Haber Merkezi / İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze’ye “topyekûn abluka” emri verdiğini açıklamıştı. Gazze’nin elektriksiz, gıdasız ve yakıtsız bırakılacağını ifade eden Gallant “Canavarca insanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz” diye konuşmuştu.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail’i Gazze’ye “topyekûn abluka” uygulama planına dair uyardı.

“İsrail’in bugün yaptığı Gazze Şeridi’nde topyekûn abluka başlatacağına, elektrik, yiyecek veya yakıt hiçbir şeye izin verilmeyeceğine dair açıklamadan ötürü derin bir üzüntü duyuyorum” diyen Guterres, Gazze’de durumun saldırılardan önce de “oldukça korkunç” olduğunu hatırlatarak, durumun “katlanarak kötüleşeceğini” kaydetti.

Tıbbi ekipman, gıda ve diğer insani yardım malzemeleri ve personel tedariğinin önemine dikkat çeken Guterres, yardım ve temel malzemelerin bölgeye girişinin sağlanması gerektiğini vurguladı. BM Genel Sekreteri, “İsrail’in meşru güvenlik endişelerini anlamakla birlikte, İsrail’e askeri operasyonların uluslararası insani hukuka uygun gerçekleştirilmesi gerektiğini de hatırlatmak isterim“ dedi.

Öte yandan Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), 7 Ekim’den bu yana 137 binden fazla Filistinlinin Gazze Şeridi’ndeki okullarına sığındığını açıkladı.

Olayların başladığı 7 Ekim’den itibaren evlerini terk eden 137 binden fazla Filistinlinin Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerindeki 83 okula sığındığı belirtilen açıklamada, bu sayının İsrail’in hava saldırılarının devam etmesiyle giderek arttığına işaret edildi.

Açıklamada, UNRWA’nın, sayıları 14’ü bulan gıda dağıtım merkezlerinin tamamını kapatmak zorunda kalması nedeniyle yarım milyon insanın hayati önem taşıyan gıda yardımından mahrum kaldığı aktarıldı.

UNRWA’dan dün yapılan açıklamada, olayların başladığı 7 Ekim’den itibaren evlerini terk eden yaklaşık 74 bin Filistinlinin Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerindeki 64 okula sığındığı belirtilerek, bu sayının artabileceği belirtilmişti.

En az bin 500 ölü

Hamas’ın silahlı kanadı İsrail’e karşı yüzlerce roket fırlatarak mayıs ayındaki çatışmaların ardından varılan ateşkesi sona erdirdi. Saldırıyla birlikte çok sayıda silahlı Hamas militanı da İsrail’e girdi. İsrail ordusu “savaş hali” ilan ederken, Hamas’ın sürpriz ve koordineli saldırılarında şu ana kadar İsrail’den en az 800, Gazze’den ise en az 700 kişi yaşamını yitirdi.

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların yakın tarihçesi

İsrail’in 2005 yılında 2,3 milyon insana ev sahipliği yapan Gazze Şeridi’nden çekilmesinden bu yana bölgeyi kontrol eden Hamas ve İsrail arasında çok sayıda çatışma yaşandı. İşte bu çatışmaların öne çıkanlarının kronolojisi:

Ağustos 2005 İsrail güçleri, 1967’deki Orta Doğu savaşında kıyı şeridini Mısır’dan ele geçirdikten 38 yıl sonra tek taraflı olarak Gazze’den çekildi, yerleşim yerlerini terk etti ve bölgeyi Filistin Yönetimi’nin kontrolüne bıraktı.

25 Ocak 2006: Hamas, Filistin parlamento seçimlerinde sandalyelerin çoğunluğunu kazandı. İsrail ve ABD, Hamas’ın şiddetten vazgeçmeyi ve İsrail’i tanımayı reddetmesi nedeniyle Filistinlilere yardımı kesti.

25 Haziran 2006: Hamas militanları, sınır ötesi bir baskında İsrail askeri Gilad Şalit’i esir aldı. Bu da İsrail’in hava saldırılarına yol açtı. Şalit, beş yıldan uzun bir süre sonra bir mahkum değişimiyle serbest bırakıldı.

14 Haziran 2007: Hamas, kısa bir iç savaşla Gazze’yi ele geçirdi ve Batı Şeria’da bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a sadık El Fetih güçlerini devirdi.

27 Aralık 2008: İsrail, Filistinlilerin İsrail’in güneyindeki Sderot kasabasına roket atmasının ardından Gazze’ye 22 günlük bir askeri saldırı başlattı. Ateşkes sağlanmadan önce yaklaşık bin 400 Filistinli ve 13 İsraillinin öldürüldüğü bildirildi.

14 Kasım 2012: İsrail, Hamas’ın Genelkurmay Başkanı Ahmed Cebari’yi öldürdü. Hemen ardından sekiz gün boyunca Filistinli militanlar roket fırlatırken, İsrail de hava saldırılarını sürdürdü.
Temmuz-Ağustos 2014 – Üç İsrailli gencin Hamas tarafından kaçırılması ve öldürülmesi, Gazze’de 2 bin 100’den fazla Filistinli’nin ve 67’si askeri olmak üzere 73 İsraillinin öldüğü bildirilen yedi haftalık bir savaşa yol açtı.

Mart 2018: Gazze’nin İsrail ile çitlerle çevrili sınırında Filistinli protestolar başladı. İsrail askerleri protestocuları uzaklaştırmak için ateş açtı. Birkaç ay devam eden protestolarda 170’den fazla Filistinlinin öldürüldüğü bildirildi. Protestolar ve İsrailli askerlerin müdahalesi aynı zamanda Hamas ile İsrail güçleri arasında çatışmalara yol açtı.

Mayıs 2021: Ramazan ayında haftalarca süren gerilimin ardından, Kudüs’teki El Aksa yerleşkesinde İsrail güvenlik güçleriyle çıkan çatışmalarda yüzlerce Filistinli yaralandı. İsrail’in güvenlik güçlerini yerleşkeden çekmesini talep ettikten sonra Hamas, Gazze’den İsrail’e bir roket yağmuru başlattı. İsrail de Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi. 11 gün süren çatışmalarda Gazze’de en az 250, İsrail’de ise 13 kişi hayatını kaybetti.

Ağustos 2022: İsrail’in hava saldırısıyla üst düzey bir İslami Cihad komutanını vurmasıyla başlayan ve üç gün süren şiddet olaylarında 15’i çocuk en az 44 kişi öldürüldü. İsrail, hava saldırılarının İran destekli militan hareketin İsrailli komutanları ve silah depolarını hedef alacak bir saldırı planına karşı önleyici bir operasyon olduğunu söyledi. Buna karşılık İslami Cihad, İsrail’e binden fazla roket fırlattı. İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi, herhangi bir ciddi hasar veya can kaybının önüne geçti.

Ocak 2023: Gazze’deki İslami Cihad, İsrail birliklerinin bir mülteci kampına baskın yapıp yedi Filistinli silahlı militanı ve iki sivili öldürmesinin ardından İsrail’e iki roket fırlattı. Roketler sınıra yakın yerleşim yerlerinde alarmların çalmasına neden oldu ancak herhangi bir can kaybına yol açmadı. İsrail Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi.

Mayıs 2023: İsrail’in Filistin İslami Cihad örgütünün üç üyesini hedef alarak öldürmesiyle başladı. İki taraf arasında beş gün süren çatışmalarda Filistinli siviller de hayatını kaybetti. Daha sonra iki taraf arasında ateş anlaşması yapıldı.

Ekim 2023: Hamas, roket yağmurunun yanı sıra sınırı geçen silahlı kişilerle sürpriz bir saldırı düzenleyerek Gazze Şeridi’nden İsrail’e son yılların en büyük saldırısını başlattı. İslami Cihad, savaşçılarının saldırıya katıldığını duyurdu. İsrail ordusu, savaş durumunda olduğunu belirterek, Gazze’de Hamas’ı hedef alan saldırılar düzenlediğini ve yedek birlikleri göreve çağırdığını açıkladı.

Paylaşın

Filistin – İsrail Savaşı’nda Dördüncü Gün: Can Kaybı Bin 500’ü Aştı

Filistin ile İsrail arasındaki çatışmalar dördüncü gününde. Hamas’ın sürpriz ve koordineli saldırılarında şu ana kadar İsrail’den en az 800, İsrail’in saldırılarında ise Gazze’den en az 700 kişinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor.

Hamas’ın silahlı kanadı İsrail’e karşı yüzlerce roket fırlatarak mayıs ayındaki çatışmaların ardından varılan ateşkesi sona erdirdi. Saldırıyla birlikte çok sayıda silahlı Hamas militanı da İsrail’e girdi. İsrail ordusu “savaş hali” ilan etti.

İsrail donanmasına ait hücum botlarının, Akdeniz kıyısındaki Gazze Şeridi’nin orta kesimlerini ve Han Yunus kenti sahilindeki yerleşim yerlerini denizden vurduğu bildirildi. Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın haberine göre, İsrail hücum botlarından kentin sahil kesimlerine onlarca roket atıldı.

Akdeniz kentlerinden Gazze Şeridi’nde, İsrail savaş uçaklarının gece boyu aralıksız hava saldırıları sürerken, bu kez şehrin orta kesimleri ve Han Yunus kenti sahil kesimlerindeki yerleşim yerleri denizden atılan roketlerin hedefi oldu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “bazı Filistinli silahlı saldırganlar hala İsrail içinde” dedi. Netanyahu, Gazze’deki hava saldırıları için “daha yeni başladık” ifadesini kullandı ve “Gazze’de esir tutulan İsrailliler için her şeyi yapacaklarını” söyledi.

BM’den İsrail’e uyarı

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail’i Gazze’ye “topyekûn abluka” uygulama planına dair uyardı.

“İsrail’in bugün yaptığı Gazze Şeridi’nde topyekûn abluka başlatacağına, elektrik, yiyecek veya yakıt hiçbir şeye izin verilmeyeceğine dair açıklamadan ötürü derin bir üzüntü duyuyorum” diyen Guterres, Gazze’de durumun saldırılardan önce de “oldukça korkunç” olduğunu hatırlatarak, durumun “katlanarak kötüleşeceğini” kaydetti.

Tıbbi ekipman, gıda ve diğer insani yardım malzemeleri ve personel tedariğinin önemine dikkat çeken Guterres, yardım ve temel malzemelerin bölgeye girişinin sağlanması gerektiğini vurguladı. BM Genel Sekreteri, “İsrail’in meşru güvenlik endişelerini anlamakla birlikte, İsrail’e askeri operasyonların uluslararası insani hukuka uygun gerçekleştirilmesi gerektiğini de hatırlatmak isterim“ dedi.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze’ye “topyekûn abluka” emri verdiğini açıklamıştı. Gazze’nin elektriksiz, gıdasız ve yakıtsız bırakılacağını ifade eden Gallant “Canavarca insanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz” diye konuştu.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), 7 Ekim’den bu yana 137 binden fazla Filistinlinin Gazze Şeridi’ndeki okullarına sığındığını açıkladı.

Olayların başladığı 7 Ekim’den itibaren evlerini terk eden 137 binden fazla Filistinlinin Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerindeki 83 okula sığındığı belirtilen açıklamada, bu sayının İsrail’in hava saldırılarının devam etmesiyle giderek arttığına işaret edildi.

Açıklamada, UNRWA’nın, sayıları 14’ü bulan gıda dağıtım merkezlerinin tamamını kapatmak zorunda kalması nedeniyle yarım milyon insanın hayati önem taşıyan gıda yardımından mahrum kaldığı aktarıldı.

UNRWA’dan dün yapılan açıklamada, olayların başladığı 7 Ekim’den itibaren evlerini terk eden yaklaşık 74 bin Filistinlinin Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerindeki 64 okula sığındığı belirtilerek, bu sayının artabileceği belirtilmişti.

Refah sınır kapısı kapatıldı

Mısırlı güvenlik kaynaklarının Reuters haber ajansına verdiği bilgiye göre, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah sınır kapısı İsrail’in yakınlarda gerçekleştirdiği bir saldırının ardından kısmen kapatıldı. Refah, İsrail’in sınır kapılarını kapatmasının ardından Gazze sakinlerinin giriş çıkış yapabildiği tek geçiş noktası.

Geçişler daha sonra sadece insani durumlar için yeniden açıldı. Mısır ve İsrail tarafından uygulanan abluka, Gazze’de mal ve insan dolaşımına uzun süredir ciddi kısıtlamalar getiriyor.

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların yakın tarihçesi

İsrail’in 2005 yılında 2,3 milyon insana ev sahipliği yapan Gazze Şeridi’nden çekilmesinden bu yana bölgeyi kontrol eden Hamas ve İsrail arasında çok sayıda çatışma yaşandı. İşte bu çatışmaların öne çıkanlarının kronolojisi:

Ağustos 2005 İsrail güçleri, 1967’deki Orta Doğu savaşında kıyı şeridini Mısır’dan ele geçirdikten 38 yıl sonra tek taraflı olarak Gazze’den çekildi, yerleşim yerlerini terk etti ve bölgeyi Filistin Yönetimi’nin kontrolüne bıraktı.

25 Ocak 2006: Hamas, Filistin parlamento seçimlerinde sandalyelerin çoğunluğunu kazandı. İsrail ve ABD, Hamas’ın şiddetten vazgeçmeyi ve İsrail’i tanımayı reddetmesi nedeniyle Filistinlilere yardımı kesti.

25 Haziran 2006: Hamas militanları, sınır ötesi bir baskında İsrail askeri Gilad Şalit’i esir aldı. Bu da İsrail’in hava saldırılarına yol açtı. Şalit, beş yıldan uzun bir süre sonra bir mahkum değişimiyle serbest bırakıldı.

14 Haziran 2007: Hamas, kısa bir iç savaşla Gazze’yi ele geçirdi ve Batı Şeria’da bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a sadık El Fetih güçlerini devirdi.

27 Aralık 2008: İsrail, Filistinlilerin İsrail’in güneyindeki Sderot kasabasına roket atmasının ardından Gazze’ye 22 günlük bir askeri saldırı başlattı. Ateşkes sağlanmadan önce yaklaşık bin 400 Filistinli ve 13 İsraillinin öldürüldüğü bildirildi.

14 Kasım 2012: İsrail, Hamas’ın Genelkurmay Başkanı Ahmed Cebari’yi öldürdü. Hemen ardından sekiz gün boyunca Filistinli militanlar roket fırlatırken, İsrail de hava saldırılarını sürdürdü.
Temmuz-Ağustos 2014 – Üç İsrailli gencin Hamas tarafından kaçırılması ve öldürülmesi, Gazze’de 2 bin 100’den fazla Filistinli’nin ve 67’si askeri olmak üzere 73 İsraillinin öldüğü bildirilen yedi haftalık bir savaşa yol açtı.

Mart 2018: Gazze’nin İsrail ile çitlerle çevrili sınırında Filistinli protestolar başladı. İsrail askerleri protestocuları uzaklaştırmak için ateş açtı. Birkaç ay devam eden protestolarda 170’den fazla Filistinlinin öldürüldüğü bildirildi. Protestolar ve İsrailli askerlerin müdahalesi aynı zamanda Hamas ile İsrail güçleri arasında çatışmalara yol açtı.

Mayıs 2021: Ramazan ayında haftalarca süren gerilimin ardından, Kudüs’teki El Aksa yerleşkesinde İsrail güvenlik güçleriyle çıkan çatışmalarda yüzlerce Filistinli yaralandı. İsrail’in güvenlik güçlerini yerleşkeden çekmesini talep ettikten sonra Hamas, Gazze’den İsrail’e bir roket yağmuru başlattı. İsrail de Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi. 11 gün süren çatışmalarda Gazze’de en az 250, İsrail’de ise 13 kişi hayatını kaybetti.

Ağustos 2022: İsrail’in hava saldırısıyla üst düzey bir İslami Cihad komutanını vurmasıyla başlayan ve üç gün süren şiddet olaylarında 15’i çocuk en az 44 kişi öldürüldü. İsrail, hava saldırılarının İran destekli militan hareketin İsrailli komutanları ve silah depolarını hedef alacak bir saldırı planına karşı önleyici bir operasyon olduğunu söyledi. Buna karşılık İslami Cihad, İsrail’e binden fazla roket fırlattı. İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi, herhangi bir ciddi hasar veya can kaybının önüne geçti.

Ocak 2023: Gazze’deki İslami Cihad, İsrail birliklerinin bir mülteci kampına baskın yapıp yedi Filistinli silahlı militanı ve iki sivili öldürmesinin ardından İsrail’e iki roket fırlattı. Roketler sınıra yakın yerleşim yerlerinde alarmların çalmasına neden oldu ancak herhangi bir can kaybına yol açmadı. İsrail Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi.

Mayıs 2023: İsrail’in Filistin İslami Cihad örgütünün üç üyesini hedef alarak öldürmesiyle başladı. İki taraf arasında beş gün süren çatışmalarda Filistinli siviller de hayatını kaybetti. Daha sonra iki taraf arasında ateş anlaşması yapıldı.

Ekim 2023: Hamas, roket yağmurunun yanı sıra sınırı geçen silahlı kişilerle sürpriz bir saldırı düzenleyerek Gazze Şeridi’nden İsrail’e son yılların en büyük saldırısını başlattı. İslami Cihad, savaşçılarının saldırıya katıldığını duyurdu. İsrail ordusu, savaş durumunda olduğunu belirterek, Gazze’de Hamas’ı hedef alan saldırılar düzenlediğini ve yedek birlikleri göreve çağırdığını açıkladı.

Paylaşın

Kolombiya’dan İsrail’in Gazze’yi Hedef Almasına Sert Tepki

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın başlattığı operasyon sonrası İsrail’in Gazze’yi hedef almasını Nazilerin Yahudilere yönelik zulmüne benzetti.

Haber Merkezi / İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın “hayvanlara” karşı mücadele kapsamında Gazze’nin “tamamen kuşatılacağını” duyuran açıklamasına yanıt veren Petro, “Nazilerin Yahudiler hakkında söyledikleri bunlar” dedi.

Kolombiya Devlet Başkanı Petro, açıklamasının devamında, “Demokratik halkların Nazizmin uluslararası politikada kendisini yeniden kurmasına izin veremeyeceğini” ifadelerini kullandı.

Petro, açıklamasının sonunda, Gallant’ın kullandığı ifadelerin “nefret söylemi” anlamına geldiğini ve devam etmesine izin verilmesi halinde “yalnızca bir soykırıma yol açacağını” söyledi.

Gallant, İsrail’in Gazze Şeridi’ni ve buradaki 2,3 milyon insanı “tamamen kuşatma altına aldığını” duyurdu ve bunun “elektrik yok, yiyecek yok, su yok, gaz yok” anlamına geldiğini söylemişti.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, “Biz hayvanlarla mücadele ediyoruz ve buna göre hareket ediyoruz” demişti.

Can kaybı bin 200’ü aştı

Öte yandan Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in saldırılarının neden olduğu can kayıpları ile yaralılara ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, İsrail’in 3 günden bu yana Gazze’ye düzenlediği saldırılarda 493 kişinin yaşamını yitirdiği, 2 bin 751 kişinin yaralandığı belirtildi.

Filistin Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada, aralarında Kudüs’ün de olduğu Batı Şeria’nın El Halil, Ramallah, Eriha, Nablus ve Kalkilya kentlerinde 7 Ekim’den bu yana toplam 15 Filistinlinin İsrail güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

Abluka altındaki Gazze Şeridi’nden düzenlenen saldırılarda ölen İsraillilerin sayısının 800’ü geçtiği bildirildi.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’ın haberine göre, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın Gazze Şeridi’nden İsrail’e başlattığı “Aksa Tufanı” isimli saldırıda en az 800 İsrailli öldü. Saldırıda 2 bin 400 İsraillinin de yaralandığı bilgisi paylaşıldı.

Paylaşın

Hamas, İsrail’i Rehineleri İnfaz Etmekle Tehdit Etti

Yüzlerce can kaybına neden olan Filistin – İsrail geriliminde üçüncü gün geride kalırken, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın sözcüsü Ebu Ubeyde, İsrail’i, Gazze’de uyarı yapmadan vurduğu her ev için ellerindeki İsrailli bir rehineyi infaz etmekle tehdit etti.

Haber Merkezi / İsrail’in Gazze Şeridine yönelik saldırılarda “sivil yerleşim yerlerini faşist ve barbarca bombardımana tuttuğunu” belirten Ebu Ubeyde, İsrail’in Gazze Şeridi’nde “kadın, çocuk ve yaşlı ayırmadan evleri sivillerin başlarına yıktığına” vurgu yaptı.

“İnsanlık ve ahlaktan anlamayan düşmana anladığı dilden hitap edeceklerini” söyleyen İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde şunları ifade etti:

“Buna karşı bizler de bu saatten itibaren, evlerinde güvende olan halkımıza karşı uyarı yapılmadan gerçekleşen her saldırı karşısında düşmanın elimizdeki sivil rehinelerden birini infaz edeceğiz. Bunu da görselleriyle yayınlayacağız. Bunu buradan duyuruyoruz ki dünyanın gözü önünde sorumluluğu siyonistlere yükleyelim. Top artık onlardadır.”

Can kaybı bin 200’ü aştı

Öte yandan Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in saldırılarının neden olduğu can kayıpları ile yaralılara ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, İsrail’in 3 günden bu yana Gazze’ye düzenlediği saldırılarda 493 kişinin yaşamını yitirdiği, 2 bin 751 kişinin yaralandığı belirtildi.

Filistin Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada, aralarında Kudüs’ün de olduğu Batı Şeria’nın El Halil, Ramallah, Eriha, Nablus ve Kalkilya kentlerinde 7 Ekim’den bu yana toplam 15 Filistinlinin İsrail güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

Abluka altındaki Gazze Şeridi’nden düzenlenen saldırılarda ölen İsraillilerin sayısının 800’ü geçtiği bildirildi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’ın haberine göre, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın Gazze Şeridi’nden İsrail’e başlattığı “Aksa Tufanı” isimli saldırıda en az 800 İsrailli öldü. Saldırıda 2 bin 400 İsraillinin de yaralandığı bilgisi paylaşıldı.

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların yakın tarihçesi

İsrail’in 2005 yılında 2,3 milyon insana ev sahipliği yapan Gazze Şeridi’nden çekilmesinden bu yana bölgeyi kontrol eden Hamas ve İsrail arasında çok sayıda çatışma yaşandı. İşte bu çatışmaların öne çıkanlarının kronolojisi:

Ağustos 2005 İsrail güçleri, 1967’deki Orta Doğu savaşında kıyı şeridini Mısır’dan ele geçirdikten 38 yıl sonra tek taraflı olarak Gazze’den çekildi, yerleşim yerlerini terk etti ve bölgeyi Filistin Yönetimi’nin kontrolüne bıraktı.

25 Ocak 2006: Hamas, Filistin parlamento seçimlerinde sandalyelerin çoğunluğunu kazandı. İsrail ve ABD, Hamas’ın şiddetten vazgeçmeyi ve İsrail’i tanımayı reddetmesi nedeniyle Filistinlilere yardımı kesti.

25 Haziran 2006: Hamas militanları, sınır ötesi bir baskında İsrail askeri Gilad Şalit’i esir aldı. Bu da İsrail’in hava saldırılarına yol açtı. Şalit, beş yıldan uzun bir süre sonra bir mahkum değişimiyle serbest bırakıldı.

14 Haziran 2007: Hamas, kısa bir iç savaşla Gazze’yi ele geçirdi ve Batı Şeria’da bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a sadık El Fetih güçlerini devirdi.

27 Aralık 2008: İsrail, Filistinlilerin İsrail’in güneyindeki Sderot kasabasına roket atmasının ardından Gazze’ye 22 günlük bir askeri saldırı başlattı. Ateşkes sağlanmadan önce yaklaşık bin 400 Filistinli ve 13 İsraillinin öldürüldüğü bildirildi.

14 Kasım 2012: İsrail, Hamas’ın Genelkurmay Başkanı Ahmed Cebari’yi öldürdü. Hemen ardından sekiz gün boyunca Filistinli militanlar roket fırlatırken, İsrail de hava saldırılarını sürdürdü.
Temmuz-Ağustos 2014 – Üç İsrailli gencin Hamas tarafından kaçırılması ve öldürülmesi, Gazze’de 2 bin 100’den fazla Filistinli’nin ve 67’si askeri olmak üzere 73 İsraillinin öldüğü bildirilen yedi haftalık bir savaşa yol açtı.

Mart 2018: Gazze’nin İsrail ile çitlerle çevrili sınırında Filistinli protestolar başladı. İsrail askerleri protestocuları uzaklaştırmak için ateş açtı. Birkaç ay devam eden protestolarda 170’den fazla Filistinlinin öldürüldüğü bildirildi. Protestolar ve İsrailli askerlerin müdahalesi aynı zamanda Hamas ile İsrail güçleri arasında çatışmalara yol açtı.

Mayıs 2021: Ramazan ayında haftalarca süren gerilimin ardından, Kudüs’teki El Aksa yerleşkesinde İsrail güvenlik güçleriyle çıkan çatışmalarda yüzlerce Filistinli yaralandı. İsrail’in güvenlik güçlerini yerleşkeden çekmesini talep ettikten sonra Hamas, Gazze’den İsrail’e bir roket yağmuru başlattı. İsrail de Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi. 11 gün süren çatışmalarda Gazze’de en az 250, İsrail’de ise 13 kişi hayatını kaybetti.

Ağustos 2022: İsrail’in hava saldırısıyla üst düzey bir İslami Cihad komutanını vurmasıyla başlayan ve üç gün süren şiddet olaylarında 15’i çocuk en az 44 kişi öldürüldü. İsrail, hava saldırılarının İran destekli militan hareketin İsrailli komutanları ve silah depolarını hedef alacak bir saldırı planına karşı önleyici bir operasyon olduğunu söyledi. Buna karşılık İslami Cihad, İsrail’e binden fazla roket fırlattı. İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi, herhangi bir ciddi hasar veya can kaybının önüne geçti.

Ocak 2023: Gazze’deki İslami Cihad, İsrail birliklerinin bir mülteci kampına baskın yapıp yedi Filistinli silahlı militanı ve iki sivili öldürmesinin ardından İsrail’e iki roket fırlattı. Roketler sınıra yakın yerleşim yerlerinde alarmların çalmasına neden oldu ancak herhangi bir can kaybına yol açmadı. İsrail Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi.

Mayıs 2023: İsrail’in Filistin İslami Cihad örgütünün üç üyesini hedef alarak öldürmesiyle başladı. İki taraf arasında beş gün süren çatışmalarda Filistinli siviller de hayatını kaybetti. Daha sonra iki taraf arasında ateş anlaşması yapıldı.

Ekim 2023: Hamas, roket yağmurunun yanı sıra sınırı geçen silahlı kişilerle sürpriz bir saldırı düzenleyerek Gazze Şeridi’nden İsrail’e son yılların en büyük saldırısını başlattı. İslami Cihad, savaşçılarının saldırıya katıldığını duyurdu. İsrail ordusu, savaş durumunda olduğunu belirterek, Gazze’de Hamas’ı hedef alan saldırılar düzenlediğini ve yedek birlikleri göreve çağırdığını açıkladı.

Paylaşın