İsrail’den Gazze Şeridi’ne Hava Saldırıları: 12 Ölü

İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava saldırılarında, aralarında Filistin İslami Cihad örgütünün lider kadrolarından üç kişinin de olduğu 12 kişi hayatını kaybetti. ABD, Avrupa Birliği ve İsrail Hamas ve İslami Cihad’ı terör örgütü olarak kabul ediyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı hayatını kaybedenler arasında 4 çocuğun da olduğunu ve 20 kişinin de yaralandığını duyurdu. Filistinlilerin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarda bölgede tanınan bir diş hekiminin de eşiyle birlikte evinde hayatını kaybettiği belirtildi.

İsrail ordusu, iç istihbarat servisi Şin Bet ile ortak düzenlenen operasyonun İslami Cihad’ın silahlı kanadı Kudüs Tugayları’nın üst düzey üç yöneticisini hedef aldığını açıkladı. Operasyona 40 savaş jetinin katıldığı, örgüte ait roket ve tünellerde kullanılan beton üretim atölyelerinin ve askeri mevkilerin de bulunduğu 10 hedefin vurulduğu belirtildi.

Kudüs Tugayları yöneticileri hayatını kaybetti

İslami Cihad lider kadrosundan üç kişinin hayatını kaybettiğini doğruladı. Kudüs Tugayları Askeri Meclisi Sekreteri Cihad Gannam, Kudüs Tugayları Askeri Meclisi Üyesi ve Gazze Şeridi Kuzey Komutanı Halil el Behtini ve örgütün Batı Şeria’daki askeri faaliyetlerinin askeri lideri Tarık İzzeddin’in hayatını kaybettiği açıklandı.

Fransız haber ajansı AFP hava saldırısının yerel saat ile gece saat 02.00’de başladığını ve iki saat sürdüğünü geçti. Operasyon sonrasında bir binanın tepesinden alevlerin ve dumanların yükseldiği görüldü.

Filistinli örgütlerden misilleme mesajları

İslami Cihad İsrail’in “tüm arabuluculuk girişimlerini görmezden geldiğini” açıklayarak ölen komutanların “intikamının alınacağını” duyurdu. “Bombardımana bombardımanla, saldırıya saldırıyla karşılık verilecek” diyen İslami Cihad Sözcüsü Tarık Selimi “Bu suç cezasız kalmayacak” ifadelerini kullandı.

Hamas sözcüsü Hazım Kasım da AFP’ye yaptığı açıklamada “işgalcilerin birlikleri gerginliği tırmandırmanın sorumluluğunu taşımaktadır” diye konuştu. Hamas lideri İsmail Haniye adına yapılan açıklamada da “Düşman suçlarının bedelini ödeyecek” denildi. Açıklamada “Liderlerin suikastı işgale güvenlik kazandırmayacak, direnişi büyütecek” ifadelerine yer verildi.

İran ile yakın ilişkileri olan İslami Cihad, Gazze Şeridi’nde Hamas’tan sonra en güçlü Filistinli örgüt ve bu bölge üzerinden İsrail’e roket saldırılarında bulunuyor. Örgütün üst düzey yöneticilerinden 45 yaşındaki Kadir Adnan geçen hafta 87 gün süren açlık grevinin ardından tutuklu olduğu İsrail’e ait bir cezaevinde hayatını kaybetmişti. Bu durum bölgede gerginliği artırmış, İsrail ile Filistinli örgütler arasında sınır çatışmaları yaşanmıştı. Bir Filistinlinin hayatını kaybettiği çatışmalar sonrasında Mısır’ın arabuluculuğuyla taraflar arasında ateşkes ilan edilmişti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in Filistinlilere ‘Apartheid’ Uyguladığını Bildirdi

Türkçede ayrılık anlamına gelen Apartheid, düşüncesine göre beyaz ırkın diğer ırklardan daha üstün olduğu savunusudur. Uluslararası Af Örgütü, İsrail polisinin yüz tanıma sistemleriyle Filistinlilere karşı “otomatikleştirilmiş apartheid” uyguladığını bildirdi.

Birleşik Krallık merkezli Uluslararası Af Örgütü, yayımladığı raporda, İsrail polisinin Filistinlileri takip etmek için Red Wolf (Kızıl Kurt) adı verilen bir yüz tanıma sistemi kullandığı belirtildi.

Raporda, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te deneme aşamasında olan sistemin, “Filistinlilerin yüzlerini taramak ve onları onayları olmadan halihazırdaki geniş gözetim veri tabanına eklemek” amacıyla kullanıldığı ifade edildi.

Kapalı devre televizyon sistemi (CCTV) ağına bağlı yazılımın, “hareketlerini takip etmek için Filistinlilerin biyometrik verilerini yasadışı şekilde topladığı” da bildirildi.

Örgütün genel sekreteri Agnes Callamard, sistemin günden güne genişleyen gözetim ağının bir parçası olduğuna dikkat çekerek, “İsrailli yetkililerin, Filistinlilere karşı mekansal ayrıştırmayı iyice artırmayı ve apartheid’i otomatikleştirmeyi hedeflediğini” söyledi.

Raporda, Kızıl Kurt yazılımının İsrail ordusunun halihazırda kullandığı Wolf Pack (Kurt Sürüsü) ve Blue Wolf (Mavi Kurt) sistemleriyle bağlı çalıştığı da ifade edildi.

Kurt Sürüsü, işgal altındaki bölgelerde yaşayan Filistinlilerin ailelerine ve sicil kayıtlarına dair bilgilerin tutulduğu geniş bir veritabanı. Mavi Kurt ise İsrailli güvenlik güçlerinin söz konusu veritabanındaki bilgilere akıllı telefonlar ve tabletler üzerinden hızlıca ulaşabilmesini sağlayan bir yazılım.

Örgütün görüştüğü ve kimliği paylaşılmayan İsrailli bir komutan, bazı askeri birimlerin, Kızıl Kurt sisteminin tamamen otomatik şekilde yüzleri tanıyabilmesini sağlamak için algoritmayı güçlendirmekle görevlendirildiğini savundu.

Kimliği açıklanmayan bir Filistinli gazeteciyse örgüte şunları söyledi: Protestocular anında gözaltına alınmasalar bile yüzlerinin kameralarla tespit edileceğini ve sonradan yakalanacaklarını artık biliyorlar.

Raporda, Doğu Kudüs’te yer alan Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Filistinli ailelerin zorla evlerinden çıkarılmasıyla 2021’de patlak veren protestoların ardından, bölgedeki CCTV kamera sayısının artırıldığına da dikkat çekildi.

Bu kameraların, 2017’den beri Doğu Kudüs’te kullanılan ve yüz tanıma becerilerini artırmak için yerleştirildiği öne sürülen Mabat 2000 sistemine bağlı olduğu belirtildi.

Çalışmada, CCTV kameraların Çin merkezli Hikvision şirketiyle Hollanda merkezli TKH Security firması tarafından tedarik edildiği de savunuldu. TKH, İsrail güvenlik güçlerine satış yapmadığını savunurken Hikvision, örgütün yorum talebini reddetti. Bu kameralarda Kızıl Kurt sisteminin kullanılıp kullanılmadıysa tespit edilemedi.

ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times’ın yorum talebine yanıt veren İsrail Savunma Kuvvetleri, kamera sistemlerinin “gerekli güvenlik ve istihbarat operasyonları için kullanıldığını, Filistinlilerin de bu faaliyetlerden en az zararı görmesi için önemli çaba sarf edildiğini” savundu.

Öte yandan yüz tanıma sistemi iddialarına dairse “Operasyonlara ve istihbarat çalışmalarına ait sistemlerin detaylarından söz edemeyiz” dendi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Dikkat Çeken Analiz: Kılıçdaroğlu’nun Alevi Açıklaması Erdoğan’ın Silahını Elinden Aldı

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, dünya basını da seçimlere ve muhtemel sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler yayınlamaya devam ediyor.

Son olarak, İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz, dikkat çeken bir analize yer verdi.

Haaretz’de yayınlanan, “Yeni rakibi Erdoğan’ı dindar milliyetçi stratejisini yeniden tanımlamaya zorluyor” başlıklı yazıda, Kılıçdaroğlu’nun “Alevi” açıklaması değerlendirildi.

CHP liderinin, Twitter hesabından paylaştığı videonun 75 milyondan fazla kez izlendiğine dikkat çekilen yazıda, Kılıçdaroğlu’nun dini kimliği daha önce bilinse de açıklamanın sosyal ve siyasi bir coşku yarattığı belirtildi.

Yazıda, “Muhalefet liderinin açıklamasının 14 Mayıs seçimlerini nasıl etkileyeceğini söylemek zor. Ama Kılıçdaroğlu şimdiden net bir zafer elde etti: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı ‘Alevi Kılıçdaroğlu gerçek Müslüman değil’ silahını elinden aldı” değerlendirmesi yapıldı.

Haaretz’in analizinde Türkiye’deki Alevilerin herhangi bir yasal statüsü bulunmadığına ve bu nedenle sayılarının net olarak bilinmediğine dikkat çekildi.

Yazıda ayrıca 1978’de Kahramanmaraş’ta Alevilere karşı tertiplenen ve 107 yurttaşın katledildiği olaylarla, 1992’de Madımak Katliamı sırasında yaşananlara da değinildi.

Türkiye’de uzun yıllar boyunca Alevilerin dini kimliklerini açık şekilde yaşamaktan geri durdukları belirtilen analizde, “Kılıçdaroğlu’nun açıklaması ve ona gelen halk desteği, Türkiye’de kimlik siyasetine yeni bir soluk getirdi. Açıklama, güç ve statü sahibi bir topluluk olarak Alevileri iktidar yarışına dahil etti” ifadeleri kullanıldı.

Yazıda, “Erdoğan’ın ülkeyi yönettiği 20 yıl boyunca Kürtler, etnik kimliklerini siyasi amaçlarla kullanan tek etnik gruptu. Şimdi etnik değil dini bir kimlik olan Alevi kimliği de siyasi yarışa katıldı. Bu, Erdoğan’ı Sünni dindar milliyetçilik politikasını yeni düzenlemeye ya da yumuşatmaya zorlayabilir” dendi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

WSJ: İran, İsrail’e Saldırmak İçin İslami Cihad, Hizbullah, Hamas’la Görüşüyor

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü’nün komutanı İsmail Kaani’nin geçen hafta gizlice Lübnan’a giderek Hamas, Hizbullah ve Filistin İslami Cihad Hareketi liderleriyle görüştüğü  iddia edildi.

Kaani’nin Hizbullah, Hamas ve diğerlerini bir araya getirerek yaptığı son çalışmalar, İsrail için büyüyen bir tehdide işaret ediyor.

ABD’nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), İran’ın İsrail’e saldırı düzenlemek için Hamas, Hizbullah ve Filistin İslami Cihad Hareketi’yle görüştüğünü öne sürdü.

WSJ’ye konuşan ve kimlikleri açıklanmayan kaynaklar, İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü’nün komutanı İsmail Kaani’nin geçen hafta gizlice Lübnan’a giderek Hamas, Hizbullah ve PIJ liderleriyle görüştüğünü iddia etti.

Görüşmenin Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki İran Büyükelçiliği’nde gerçekleştirildiği savunuldu.

Haberde, taraflar arasındaki görüşmenin, Lübnan’ın güneyinden İsrail’e düzenlenen füze saldırılarıyla aynı döneme denk geldiğine de dikkat çekildi.

WSJ’ye konuşan kaynaklar, Kaani’nin Hamas’ın lideri İsmail Haniye ve yardımcısı Salih Aruri’nin yanı sıra Hizbullah’ın genel sekreteri Hasan Nasrallah’la görüşüp, bu saldırıyla ilgili planlara son halini verdiğini iddia etti.

Geçen hafta İsrail’e Gazze ve Suriye’den de roket saldırıları düzenlenmişti. Tel Aviv yönetimiyse misilleme saldırıları yapmış ve hava savunma sistemlerinin güçlendirileceğini bildirmişti.

Öte yandan Tahran yönetimi, Hamas ya da Hizbullah saldırıların sorumluluğunu üstlenmemişti.

Kaani’nin Ortadoğu’daki militanları kendi yanına çekerek İsrail’e karşı tehdit oluşturduğunun savunulduğu haberde, şu değerlendirmelere yer verildi:

Kaani’nin Hizbullah, Hamas ve diğerlerini bir araya getirerek yaptığı son çalışmalar, İsrail için büyüyen bir tehdide işaret ediyor. Ayrıca Çin ve Rusya gibi diğer güçlerin Ortadoğu’da daha büyük roller kazanmaya çalıştığı bir dönemde ABD için de sorun yaratıyor.

WSJ, Tahran’ın asıl amacının bölgedeki diğer ülkelerin İsrail’le diplomatik bağlar kurmasını engellemek olduğunu savundu.

Çin arabuluculuğuyla Suudi Arabistan ve İran arasındaki diplomatik ilişkilerin 7 yıl sonra tekrar başlamasının, Riyad yönetimiyle arasını düzeltmek isteyen İsrail lideri Binyamin Netanyahu’nun dış politika stratejisine büyük darbe indirdiğine de dikkat çekildi.

WSJ’nin görüş aldığı eski İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror, Tahran yönetiminin İsrail’deki iç karışıklıktan faydalanmak istediğini de savundu. Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı reformu nedeniyle ülkede aylardır büyük protestolar yaşanıyor.

65 yaşındaki Kaani, General Kasım Süleymani’nin ABD’nin Irak’ın başkenti Bağdat’ta 2020’de düzenlediği saldırıda öldürülmesinin ardından görevi devralmıştı.

Süleymani’ye düzenlenen suikastta İsrail istihbaratının da önemli rol oynadığı öne sürülmüştü.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

İsrail, Gazze’de Hamas’a Ait Hedefleri Vurdu

Lübnan topraklarından İsrail’i hedef alan son roket saldırılarından Hamas’ı sorumlu tutan İsrail, Gazze’de Hamas’a ait olduğu belirtilen dört hedefi vurdu. İsrailli yetkililer Hamas’a ait silah imalat yerleri olduğu belirtilen yerlerin hedef alındığını açıkladı.

İsrail’in Gazze’yi vurması öncesinde Kudüs’te Mescid-i Aksa’da İsrail polisinin baskınıyla gerginlik yaşanmış; Gazze Şeridi ve Lübnan topraklarından İsrail’e roket saldırıları düzenlenmişti.

Lübnan topraklarından İsrail’i hedef alan son roket saldırıları, İsrail ve silahlı Lübnan Hizbullah’ı arasında 2006’da yaşanan savaştan bu yana ki en büyük saldırı.

Roket saldırılarından Hamas’ı sorumlu tutan İsrail ordusu, Lübnan’dan ateşlenen 34 adet roketin 25’inin hava savunma sistemleri tarafından etkisiz hale getirildiğini kaydetti.

Lübnan kaynaklı roket saldırılarında İsrail’in kuzeyinde sınıra yakın bölgede en az iki kişi yaralandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Perşembe günü akşam saatlerinde, İsrail güvenlik güçlerinin bu hafta Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya iki kez baskın düzenlemesine karşılık olarak atılan roketlere güçlü bir yanıt sözü vermişti.

İsrail ordu sözcüsü Yarbay Richard Hecht, saldırının arkasında Hamas’ın olduğuna inandıklarını ve militan grup İslami Cihad’ın da işin içinde olmasının mümkün olduğunu söyledi.

Hecht, 2006’da İsrail’le bir ay süren savaşı yürüten Lübnanlı militan grup Hizbullah’ın saldırıdan haberdar olduğunu düşündüklerini ve İran’ın parmağı olduğundan şüphelendiklerini de sözlerine ekledi

Hamas roket saldırıların, grubun lideri İsmail Haniye’nin Beyrut’a yaptığı ziyaret sırasında meydana geldiğini doğruladı.

Ancak bir Hamas yetkilisi ziyaretin önceden planlandığını ve son gelişmelerle hiçbir ilgisi olmadığını söyledi. Füzeleri kimin fırlattığına dair herhangi bir bilgisi olmadığını da kaydetti.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Lübnan topraklarından İsrail’e yönelik roket saldırısı ve Gazze’den daha önce yapılan saldırılar kınandı; İsrail polisinin baskını sırasında Mescid-i Aksa’da yaşananlarla ilgili endişeler de ifade edildi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, İsrail’in meşru güvenlik kaygıları olduğunu ve kendini savunma hakkı olduğunu kaydetti; ancak aynı zamanda Kudüs’te de itidal çağrısında bulundu.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü yardımcısı, “Kudüs’te kutsal yerlerin tarihi statükosunun korunmasının önemini vurguluyoruz. Statükoyu tehlikeye atacak tek taraflı eylemler bizim için kabul edilemez” dedi.

Ne olmuştu?

İsrail polisinin, Mescid-i Aksa’ya iki gece üst üste müdahale etmesi işgal altındaki Doğu Kudüs’te gerilimi tırmandırmış, olayların çıkmasına yol açmıştı.

İsrail ordusu, Lübnan’dan ülkenin kuzey bölgelerine bir dizi roket atıldığını ve ülkenin kuzey bölgelerinde uyarı sirenlerinin devreye girdiğini duyurmuştu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, saldırıda 34 roket fırlatıldığını bildirmişti. İsrail ordusu, akşam saatlerinde de Lübnan’dan İsrail’in kuzeyine üç havan mermisi atıldığını açıklamıştı.

Acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı da saldırılarda şarapnel isabet eden bir İsraillinin hafif, bir kişinin de sığınağa kaçarken yaralandığını paylaşmıştı.

İsrail Ordusu, roket saldırılarının, Hamas’ın Lübnan’da konuşlu unsurları tarafından düzenlendiğini duyurmuş ve Hamas’ı sorumlu tutmuştu.

İsrail Ordusu, topraklarından İsrail’e roket atılmasında Lübnan hükümetinin de sorumluluğu bulunduğunu belirtmişti.

Paylaşın

Mescid-i Aksa Krizi: İsrail Polisinden İkinci Baskın

İsrail polisi, Doğu Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa’ya gece yeniden baskın düzenledi. Baskında, altı kişinin yaralandığını duyuruldu. İsrail polisinin bir gün önce, yine teravih namazı sırasında yaptığı şiddetli müdahalede 37 kişi yaralanmıştı.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’da dün gece İsrailli güvenlik güçleri ile Filistinliler arasında yine çatışmalar yaşandı.

İsrail emniyet sözcüsü, ikinci baskında, taş ve havai fişek taşıyan onlarca Filistinli gencin içeride barikat kurmasını engellemek için güvenlik güçlerinin müdahale ettiğini söyledi.

Bölgede görev yapan bir Reuters haber ajansı muhabiri ise, İsrail polisinin bazı kişileri Mescid-i Aksa’dan zorla çıkarmaya çalıştığını ve bunu yaparken ses bombası ve plastik mermi kullandığını belirtti.

Mescid-i Aksa’nın Ürdün’de bulunan idare merkezinden yapılan açıklamada da, İsrailli güvenlik güçlerinin teravih namazı bitmeden camiye girdiği ifade edildi.

Filistin Kızılayı, olaylarda altı kişinin yaralandığını duyurdu. İsrail polisinin bir gün önce, yine teravih namazı sırasında Mescid-i Aksa’ya şiddetli müdahalesinde, Filistin Kızılayı verilerine göre 37 kişi yaralanmıştı.

Üç dinin kutsal günleri

Antik çağlarda Yahudilerin en önemli tapınağının yer aldığı ve günümüzde, içinde Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Tapınak Tepesi her iki dinin mensupları tarafından kutsal bir alan olarak görülüyor.

Bu yıl Ramazan ayı ile Yahudilerin Hamursuz Bayramı ve Hristiyanların Paskalya Bayramı’nın aynı günlere gelmesi nedeniyle bölgede oluşan insan kalabalığının, güvenlik güçlerinin işini zorlaştırdığı belirtiliyor.

İsrail’de, Başbakan Benyamin Netanyahu liderliğinde, radikal ve aşırı sağcı partilerin de katılımıyla kurulan koalisyon hükümetinin iktidara gelişinden bu yana, İsrail güvenlik güçlerinin Batı Şeria bölgesine yönelik operasyonları artmış durumda.

Söz konusu operasyonlarda, geçtiğimiz aylarda 250’den fazla Filistinli hayatını kaybetti, binlerce Filistinli de tutuklandı. Filistinlilerin saldırılarında ise 40’dan fazla İsrailli ile üç Ukrayna vatandaşı yaşamını yitirdi.

İlk baskında ne oldu?

İsrail polisi ilk baskında gözaltına alınanları, “taşlar, sopalar ve hava fişekler taşıyan kışkırtıcılar” olarak nitelendirmişti.

Filistinliler ise polisin, ses bombası ve plastik mermiler kullandığını ve 14 kişinin yaralandığını söylüyor.

İsrail polisinin açıklamasında “ellerinde havai fişek, taş ve sopalar bulunan maskeli kışkırtıcıların kendilerini içeri kilitlemeleri üzerine güvenlik güçlerinin camiye girmek zorunda kaldığı” öne sürüldü.

Açıklamada polislerin taşlandığı ve caminin içinden hava fişek atıldığı belirtilerek bir polis memurunun bacağından yaralandığı kaydedildi.

İlk baskında caminin içinden çekilen görüntülerde polise havai fişekler atıldığı görülüyor. Başka bir videoda ise İsrail polisi Filistinlileri copluyor ve sandalyelerle dövüyor.

Caminin dışında Reuters’a konuşan yaşlı bir kadın gözyaşları içinde, “Bir sandalyede oturmuş Kur’an okuyordum. Ses bombası attılar, biri göğsüme isabet etti” dedi.

Filistin Kızılayı’ndan yapılan açıklamada ise İsrail güçlerinin sağlık görevlilerinin Mescid-i Aksa’ya ulaşmasını engellediği belirtildi.

Paylaşın

İsrailli Pilotlar, Başbakan Netanyahu’yu İngiltere’ye Götürmeyi Reddetti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kendisini Londra’ya götürecek pilot bulamadığı için Britanya ziyaretini ertelediği iddia edildi. Benzer bir olay birkaç hafta önce Netanyahu’nun Roma ziyareti sırasında da yaşanmıştı.

Geçen kasımdaki seçimlerden zaferle çıkan Netanyahu, tartışmalı yargı reformu teklifinin ardından geniş kitlelerin tepkisini çekiyor.

Haftalardır sokağa çıkan onbinlerce İsrailli, hükümetin yargı reformu planını iptal etmesini istiyor. Yeni yargı reformu, İsrail Yüksek Mahkemesi’nin yetkilerini azaltırken, hakimlerin atanma sürecinde hükümetin rolünü artırıyor.

Reform karşıtları yeni düzenlemenin İsrail’i bir diktatörlüğe çevireceğini söylüyor.

Yargı sistemiyle ilgili tartışmalı reform planı İsrail’de büyük tepki çeken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kendisini Londra’ya götürecek pilot bulamadığı için Britanya ziyaretini ertelediği iddia edildi.

The Telegraph’a konuşan Birleşik Krallık hükümetinden bir kaynak, “İsrailli pilotların Netanyahu’yu Birleşik Krallık’a uçurmayı reddettiğini öğrendik” ifadelerini kullandı.

Normalde perşembe akşamı Londra’ya uçacak olan Netanyahu’nun seyahatini cuma sabahına çekmek zorunda kaldığı belirtildi.

Benzer bir olay birkaç hafta önce Netanyahu’nun Roma ziyareti sırasında da yaşanmıştı. Netanyahu ve eşini Roma’ya götürecek pilot bulamayan devlet havayolu şirketi EI AI, ülkede kalifiye pilot sayısının azlığını gerekçe göstermişti.

Savunma Bakanı Gallant’la görüşme

İsrail’de 11 haftadır devam eden yargı reformu karşıtı gösteriler perşembe günü Netanyahu ve diğer kabine üyelerinin evlerinin yakınında yapılmıştı.

İsrail Başbakanı Netanyahu, yargı reformunun durdurulması için çağrı yapacağı iddia edilen Savunma Bakanı Yoav Gallant’la bir görüşme gerçekleştirmişti. Netanyahu’nun liderlik ettiği koalisyon hükümetinin dağılmasını engellemek için Britanya ziyaretini ertelemiş olabileceği de değerlendiriliyor.

Tartışmalı yargı reformu nedeniyle bazı askerlerin görevlerini yerine getirmeyi reddetmesinden rahatsız olan Gallant, Netanyahu ile yaptığı görüşmeden sonra planlanan basın toplantısını iptal etti.

İsrail medyasında yer alan haberlerde Netanyahu’nun Gallant’tan biraz daha süre istediği bildirildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

İsrail’den Batı Şeria’da Baskın: 4 Ölü, 20 Yaralı

Batı Şeria’da giderek daha şiddetli baskınlar yapan İsrail, son olarak Cenin kentine dört Filistinliyi öldürürken, 20 Filistinliyi de yaraladı. Hayatını kaybedenler arasında 16 yaşında bir gencin de bulunduğu açıklandı.

Yıl başından bu yana Batı Şeria’da baskılarını artıran İsrail ise askerlerin “terör eylemleri” nedeniyle aranan “iki militanı” ve kendilerine levyeyle saldıran bir kişiyi öldürdüklerini, silahlı bir kişiyle de çatışmaya girdiklerini iddia etti.

İsrail, sadece bu yıl, aralarında sivillerin de olduğu en az 80 Filistinliyi öldürdü. Filistinlilerin saldırılarında ise 1’i polis 12 sivil hayatını kaybetti.

Son baskın, İsrail ordusunun özel birliklerinin katılımıyla, Perşembe günü öğle saatlerinde düzenlendi.

Ahmed Khalaf adlı görgü tanığı yaşananları Reuters haber ajansına anlattı:

“İki araçla gelip yolun ortasında durdular. Kapıları açtılar ve biri Nidal Khazem’i kafasından vurdu. İzzeddin el Kassam Tugayları’ndan (Hamas’ın silahlı kanadı) kardeşimiz Yusuf Shreim koşarak kaçmaya çalıştı.

Özel kuvvetler onun arkasından koştu ve sokakta rastgele ateş açmaya başladılar. O sırada 16 yaşındaki bir genç de öldürüldü. Onun hiçbir şeyle alakası yoktu, kendi aile işinde çalışıyordu.”

Olay yerinden paylaşılan bir videoda, ağır yaralı ya da ölmüş bir adamın yerde yatarken, yakın mesafeden yeniden vurulduğu görülüyor.

Başka bir videoda ise kalabalığın İsrail güçlerinin bulunduğu araçlara taş attığı ve ardından duyulan silah sesleriyle kalabalığın dağıldığı görülüyor.

Filistin Sağlık Bakanlığı yetkilileri Khazem ve Shreim’in İslami Cihat ve Hamas’ta üst düzey yetkililer olduğunu doğruladı.

16 yaşındaki gencin adının Ömer Awadin olduğu, hayatını kaybeden dördüncü kişinin de 37 yaşındaki Luan al-Zugahir olduğu açıklandı.

İsrail ordusu Khazem’in “açıkça terörist eylemlerde bulunduğunu” iddia etti.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın sözcüsü Nabil Abu Rudeineh “vahşi cinayet” olarak nitelediği baskını kınadı ve “İsrail’in süregiden bu agresif eylemleri, İsrail’in durumu yatıştırma niyetinin olmadığını gösteriyor” dedi.

Gazze Şeridi’nde yönetimi elinde tutan Hamas ölümleri “suç” olarak nitelerken, İslami Cihat Örgütü de İsrail’e “bedelini ödetme” yemini etti.

Gazze’de kurulmuş olan İslami Cihat, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terörist örgüt kabul ediliyor.

Baskın, taraflar arasında gerilimi azaltmak amacıyla Mısır’ın Şarm el Şeyh kentinde yapılması planlanan toplantının da hemen öncesine denk geldi.

İsrail, Filistin, Mısır, Ürdün ve ABD’den yetkililer, tansiyonu düşürmek için 19 Mart’ta Mısır’da bir araya gelmeyi planlıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

İsrail’de Yüzbinlerce Kişi Hükümeti Protesto Etmek İçin Sokaklara Çıktı

İsrail genelinde 500 bin kişinin hükümetin yargıdaki reform planını protesto etmek için sokaklara çıktığı açıklandı. Bunun ülke tarihindeki en geniş katılımlı protesto gösterisi olduğu belirtildi.

İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki koalisyon hükümetinin yargı düzenlemesine karşı özellikle her hafta cumartesi akşamı ülke genelinde kitlesel olarak gösteri düzenleyen İsrailliler, protestoların onuncu haftasında yine sokaklardaydı.

Başta Tel Aviv olmak üzere, Hayfa, Batı Kudüs, Birüssebi ve Netanya gibi büyük kentler dahil ülke çapında onlarca noktada gerçekleştirilen gösterilere yüz binlerce İsrailli katıldı.

Gösteri alanında Netanyahu’nun Başbakanlığı aleyhinde sık sık kullanılır hale gelen, İngilizce “Suç Bakanı” (Crime Minister) yazılı pankartlara yer verilirken, “Demokrasiye açılan savaş” ve “Yargının bağımsızlığını koruyun” gibi hükümetin yargı düzenlemesini eleştiren dövizler taşındı.

Protestocular yargı reformunun uygulamaya geçmesi durumunda demokrasinin darbe alacağını belirtiyor.

Başbakan Benyamin Netanyahu ise değişikliklerin devlet yönetiminin kolları arasında dengeyi sağlayacağını iddia ediyor. Muhalefet lideri Yair Lapid İsrail’in en büyük krizi içinde olduğunu belirtiyor.

Ülkenin güneyindeki Be’er Sheva kentindeki protesto gösterisinde konuşan muhalefet lideri Lapid, “Ülkede terör olayları oluyor, ekonomi çöküyor, para ülkeden kaçıyor. İran Suudi Arabistan’la daha dün anlaşma imzaladı. Ama hükümetin tek ilgilendiği İsrail demokrasisine darbe vurmak” dedi.

Reform planı hayata geçerse seçilmiş hükümet hakimlerin atanmasında kati bir şekilde etkili olacak ve Anayasa Mahkemesi’nin hükümetin kararlarına karşı karar alması ve bir yasayı hükümsüz hale getirmesi engellenecek.

Konu İsrail toplumunu bölmüş durumda. İsrail ordusunun bel kemiği olarak nitelenen yedek askerler plana muhalefetlerini göstermek için orduya hizmet etmemekle tehdit etti.

Geçen hafta onlarca yedek pilot eğitim için bildirimde bulunmayacaklarını açıkladı, daha sonra kararlarından geri adım attılar ve komutanlarıyla konuyu görüşeceklerini belirttiler.

Netanyahu hükümetinin “yargı reformu”

Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak’ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa planladıklarını duyurmuştu.

Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı.

Ülkedeki en yüksek yargı mercisi olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Meclisin çıkardığı kanunları, anayasa taslağı olarak kabul edilen “temel yasalara” aykırılık gerekçesiyle bozma yetkisine sahip.

Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınacağını belirtmişti.

İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, hükümetin yargı düzenlemesine karşı itirazlarını yazılı olarak iletmiş, “güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve bireysel hakların korunması”na ilişkin kaygıları olduğunu paylaşmıştı.

Paylaşın

İsrail’den Abluka Altındaki Gazze Şeridi’ne Hava Saldırısı

Filistin, İsrail’in Gazze Şeridi’nde bulunan bazı noktalara hava saldırısı düzenlendiğini duyurdu. İsrail ise ‘Hamas’a ait bir silah üretim tesisini’ vurduğunu bildirdi. Can kaybı ve yaralanmalara ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Filistin resmi haber ajansı Wafa’nın aktardığına göre, İsrail’e ait savaş uçakları Gazze Şeridi’nin orta kesimlerinde bir bölgeye üç roketle saldırdı. Saldırıya hedef olan bölgede yangın çıktı, yakınlarındaki sivil yerleşimlerde maddi hasar meydana geldi.

Kentin güneybatı kesimindeki Şeyh Aclin bölgesine de iki roketle düzenlenen ikinci hava saldırısındaki hedeflerde maddi hasarlar oluştu.

İsrail savaş uçakları ayrıca Gazze’nin orta ve kuzey kesimlerindeki tarım alanlarını ve Beyt Lahye beldesinin kuzeyindeki bir noktayı da bombaladı. Saldırılar sonucu can kaybı ve yaralanmalara ilişkin bilgi paylaşılmadı.

İsrail Savunma Kuvvetleri, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bugün erken saatlerde Gazze’den İsrail’e roket fırlatılmasına yanıt olarak İsrail ordusu savaş uçakları, ham kimyasal madde üretimi yapılan bir tesis ile Hamas terör örgütüne ait bir silah üretim tesisini vurdu” ifadelerine yer verdi.

Açıklamada, “İsrail Savunma Kuvvetleri, Gazze kaynaklı tüm terör faaliyetlerinden Hamas’ı sorumlu tutuyor ve Hamas, İsrail’e yönelik güvenlik ihlallerinin sonuçlarına katlanacak” denildi.

Son dönemde yaşanan saldırılar

İşgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde bulunan Cenin Mülteci Kampı’na İsrail ordusunun 26 Ocak’ta düzenlediği baskında 10 Filistinlinin öldürülmesini, Doğu Kudüs’teki bir yasadışı Yahudi yerleşim biriminde yedi İsraillinin hayatını kaybettiği saldırı izlemişti.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün Silvan Mahallesi’nde de 28 Ocak Cumartesi günü 13 yaşında bir Filistinlinin düzenlediği silahlı saldırıda biri ağır, iki İsrailliyi yaralamasıyla bölgede şiddet tırmanmıştı.

İsrail ordusu ve Yahudi yerleşimcilerin açtığı ateş sonucu yılbaşından bu yana aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 35 Filistinli öldürüldü.

Uluslararası Af Örgütü’nün 1 Şubat 2023’te paylaştığı verilere göre, İsrail güçleri 31 Ocak 2022’den bu yana geçen bir sene içinde en az 220 Filistinliyi öldürdü.

Paylaşın