İsrail Saldırılarına Devam Ediyor: Gazze’de Can Kaybı 27 bin 365’e Yükseldi

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 121. günü geride kalırken Gazze’de, İsrail saldırılarında son 24 saatte en az 127 kişi yaşamını yitirirken, ölü sayısı ise 27 bin 365’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı: 12 bin çocuk, 8 bin 190 kadın. Ayrıca, Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında yaralı sayısının ise 66 bin 452 yükseldiği kaydedildi.

Saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulanırken, sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bugüne kadar Gazze’de yüz bin Filistinli’nin bombalı saldırılar ve İsrail askerleri ile Filistinli militanlar arasında yaşanan çatışmalar sonucunda öldüğü, yaralandığı ya da kayıp veya öldüğünün varsayıldığını açıkladı.

Öte yandan ABD, Mısır ve Katar tarafından İsrail ve Hamas arasında yeni bir rehine anlaşması yapılması için girişimlerin devam ettiği bildiriliyor. Daha uzun bir ateşkes karşılığında rehinelerin kademeli olarak serbest bırakılması yönünde bir anlaşmayı İsrail tarafının kabul ettiği ancak Hamas tarafından onay beklendiği belirtiliyor.

İsrail ordusunun Cumartesi günü Han Yunus’ta Hamas militanlarını öldürdüğü bildirildi. İsrail askerlerinin Han Yunus Tugayları komutanı tarafından kullanılan bir tesise düzenledikleri operasyonda mühimmat, askeri ve teknik teçhizat buldukları açıklandı.

İsrail deniz kuvvetlerinin de kara kuvvetlerine destek olarak Hamas hedeflerine yönelik saldırı düzenlediği aktarıldı.

İsrail, Suriye topraklarında İran destekli Hizbullah örgütüne ait 50’den fazla hedefi vurduklarını açıkladı. Söz konusu açıklama Ordu Sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari tarafından yapıldı. İsrail bu açıklamayla genellikle sessiz kaldığı Suriye’ye yönelik operasyonları konusunda da ender bilgi paylaşımlarından birini yapmış oldu.

Sözcü Hagari açıklamasında “Hizbullah’ın olduğu her yerde biz de olacağız. Orta Doğu’da gerekli olan her yerde harekete geçeceğiz” ifadelerini kullandı. Hagari, Hizbullah’ın da kendilerine yönelik olarak Lübnan sınırından saldırabileceği gerekçesiyle bölgeye üç tümen asker konuşlandırdıklarını söyledi.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 27 Bin 238’e Yükseldi

Filistin – İsrail savaşının 120. günü geride kalırken Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında son 24 saatte en az 107 kişi hayatını kaybederken, toplamda can kaybı ise 27 bin 238’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında yaralı sayısının ise 66 bin 452’ye yükseldiği kaydedildi. İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulanırken, sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bugüne kadar Gazze’de yüz bin Filistinli’nin bombalı saldırılar ve İsrail askerleri ile Filistinli militanlar arasında yaşanan çatışmalar sonucunda öldüğü, yaralandığı ya da kayıp veya öldüğünün varsayıldığını açıkladı.

Dünya Sağlık Örgütü, bölgenin sağlık yetkilileri tarafından bildirilen 27 bin 19 ölümün yüzde 60’ının kadın ve çocuklardan oluştuğu, en az 66 bin kişinin şu anda yaralı ve tıbbi bakıma ihtiyaç duyduğunu kaydetti. UNICEF, Gazze’de en az bir milyon çocuğun psikolojik yardıma muhtaç olduğunu da açıkladı.

Dünya Sağlık Örgütü Filistin Temsilcisi Dr. Rick Peeperkorn, savaşın harap ettiği bölgedeki hastaneleri ve tıp merkezlerini yenilemesi için çalıştıklarını ancak çok zor ilerleme kaydettiklerini belirterek, “Gazze’de güvenlik, insani yardım koridorların olmaması, yapılması şart olan insani operasyonların hızlı bir şekilde yürütülmesini giderek zorlaştırıyor. Hastanelere sürekli erişimin olmaması nedeniyle bölgedeki sağlık sistemi tamamen çökebilir” dedi.

BM İnsani Yardım Koordinasyon Dairesi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, son günlerde binlerce Filistinli’nin güneye, Gazze’nin yaklaşık 2,3 milyonluk nüfusunun yarısından fazlasını barındıran Refah’a kaçmak zorunda kaldığını söyledi. Laerke, Refah’a kaçanların derme çatma yapılarda, çadırlarda veya açık havada yaşadığını belirterek, “Refah’ta umutsuzluk hakim. Bundan sonra olacaklardan korkuyoruz” dedi.

BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze’de en az 17 bin çocuğun refakatsiz veya ailelerinden ayrı düşmüş olduğunu açıkladı. Refakatsiz çocuklarının neredeyse tamamının psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu ve ciddi travmalar içinde olduklarını, bu nedenle Gazze’de en az bir milyon çocuğun psikolojik desteğe muhtaç olduğunu açıkladı.

UNICEF Filistin İletişim Direktörü Jonathan Crickx, Gazze’de ailelerin gıda, su ve barınak eksikliği nedeniyle sıkıntı yaşadığını, çocuklarının ve diğer aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiğini söyledi.

Crickx, çocukların ruh sağlığının ciddi şekilde etkilendiğini belirterek, “Çocuklar aşırı derece kaygılı. Her bomba sesi duyduklarında büyük bir panik yaşıyorlar. Bir milyondan fazla çocuğun psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu tahmin ediyoruz. Hiçbir çocuk 7 Ekim ve sonraki günlerde tanık olduğumuz şiddete maruz kalmamalı” dedi.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’na (UNWRA) 16 ülke tarafından sağlanan bağışların askıya alınması sonrasında bu ülkelerin kararlarını gözden geçirmesi için Genel Sekreter Antonio Guterres’in temaslarını sürdürdüğünü kaydetti.

Sözcü Dujarric, BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu yetkililerinin bugün yaptığı son açıklamada, bağışların kesilmesiyle Filistinliler’e yapılacak yardımın riske gireceğini yinelediğini belirtti.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İsrail’e sivillerin sığındığı Refah’a operasyon yapılmaması çağrısında bulunurken, Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), Gazze Şeridi’nin güneyinde “Çaresizliğin patlamanın eşiğine geldiğini” duyurdu.

Cuma günü Cenevre’de açıklamalarda bulunan OCHA Sözcüsü Jens Laerke, Gazze Şeridi’nin Mısır sınırındaki Refah kentinde çaresizliğin patlamanın eşiğine geldiğini ifade ederek, bölgenin “kaynayan kazan gibi” olduğunu ve “bundan sonra olabileceklerinden korktuklarını” dile getirdi.

İnsanların Gazze Şeridi’ndeki pek çok farklı bölgeden Refah’a kaçtığını, burada bulabildikleri yerlere sığındığını, kimilerin derme çatma yapılarda ve çadırlarda, kimilerinin ise açık havada yaşadığını aktaran OCHA Sözcüsü Laerke, İsrail’in son günlerde Han Yunus’ta bulunan hastenelerin yakınlarındaki askeri operasyonlarını yoğunlaştırdığına işaret ederek, yaşanan şiddetli çatışmaların “şoke edici” olduğunu vurguladı.

Laerke ayrıca, “Şiddetli çatışmalar sağlık personelinin, yaralıların ve hastaların yanı sıra yerinden edilmiş binlerce insanın güvenliğini tehlikeye atıyor” dedi.

“Gazze’de güvende olunabilecek yer kalmadı”

Gazze Şeridi’nde insanların güvende olabilecekleri bir yer kalmadığını, Refah kentinin de güvenli bir yer olmadığını dile getiren Jens Laerke, “Her hafta daha kötüye gidemeyeceğini düşünüyoruz. Ama gelin görün ki daha da kötüleşiyor” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın Perşembe günü yaptığı açıklama, askeri operasyonların Refah’a doğru genişletileceğine işaret ediyor. İsrailli askerleri ziyareti sırasında Gallant, tıpkı Han Yunus’ta olduğu gibi Refah’taki Hamas varlığını tasfiye edeceklerini belirtmişti.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Filistin Bölgeleri’nden Sorumlu Temsilcisi Richard Peeperkorn ise, “Refah’a saldırılmamalı” çağrısında bulundu.

Gazze Şeridi’nde halihazırda 2 milyonu aşkın insanın yaşadığını, savaş sonrasında bu nüfusun neredeyse yarısının Refah’a kaçtığını anlatan Peeperkorn, Refah kentinin nüfusunun aslında 200 bin olduğunu ve gelinen noktada buradaki nüfusun 1 milyonu aştığını vurguladı.

Mısır sınırı Filistinlilerin çoğunluğuna kapalı kalmaya devam ederken, Refah sokakları yerinden edilmiş binlerce insanla dolmuş durumda. Bunların büyük bir bölümünün, şehrin merkezinde ya da batısında toplanmış halde yaşamını son derece zor koşullar altında sürdürmeye çalıştığı aktarılıyor.

Bu arada DSÖ yetkilisi Peeperkorn, Ocak için Gazze Şeridi’nin kuzeyine planladıkları 15 insani misyonun ancak üçünü, güneye planlanan 11 insani misyondan da ancak dördünü yapabildiklerini açıkladı.

Peeperkorn, Filistin Bölgeleri için insani koridorların oluşturulması çağrısını yaparken, Gazze Şeridi’nde yetersiz beslenme ve kıtlık tehlikesinden endişeli olduklarını da sözlerine ekledi.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 27 Bine Dayandı

Filistin – İsrail savaşının 117. günü geride kalırken Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında son 24 saatte en az 150 kişi hayatını kaybederken, toplamda can kaybı ise 26 bin 26 bin 901’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında yaralı sayısının ise 65 bin 949’a yükseldiği kaydedildi. İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulanırken, sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde Hamas’ın kullandığı tünellere su pompalamaya başladığını bildirdi. Açıklamada, bu adımın “terörle mücadelede önemli bir teknik ve teknolojik çığır” anlamına geldiği belirtilerek hedefin “yer altındaki terör altyapısını etkisiz hale getirmek” olduğu kaydedildi.

İsrail’in tünellere deniz suyu pompalamayı planladığı Aralık ayında kamuoyuna yansımış, ancak uzmanlar bunun tehlikeli olduğu ve sivillere yönelik büyük tehlike barındırdığı uyarısı yapmıştı.

Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki tünellerinin uzunluğunun toplam 480 kilometreyle 720 kilometre arasında olduğu tahmin ediliyor. İsrail, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’un altındaki tünellerde Hamas yöneticilerinin saklandığını, İsrailli rehinelerin de burada tutulduğunu tahmin ediyor.

Ateşkes görüşmeleri

Pazar günü ABD, İsrail, Mısır ve Katarlı üst düzey yetkililerin Paris’te yaptığı toplantının ardından İsrail’in elindeki Filistinli tutuklular ile Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelerin takası ve Gazze’ye insanî yardımların artırılması için uzun süreli ateşkes çabaları sürüyor.

Hamas, Telegram kanalından yaptığı açıklamada ateşkes taslağının kendilerine ulaştığını, şu an taslağı “inceleme ve yanıt verme” aşamasında olduklarını bildirdi.

Hamas lideri İsmail Haniye de şu an taslağı incelediklerini, taslağın çerçeve koşulları üzerinde görüşmek için Mısır hükümetinin Hamas yönetimini Kahire’ye davet ettiğini kaydetti. Katar medyasında yer alan haberlere göre bir Hamas heyetinin bugün Kahire’de Mısır istihbarat şefi Abbas Kamel ile görüşmesi planlanıyor.

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, varılacak bir ön anlaşmanın kalıcı ateşkese giden yolu açacağı umudunu dile getirdi.

Katar, Kasım ayında İsrail ile Hamas arasında varılan geçici ateşkeslerde arabuluculuk rolü üstlenmişti. Al Sani, mevcut planın aşamalı ateşkes öngördüğünü, ilk etapta kadın ve çocuk rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze’ye ulaştırılan yardımların artırılmasının hedeflendiğini bildirdi.

Gazze’de yapıların yarısından fazlası ya yıkıldı ya da zarar gördü

İsrail’in bombaladığı Gazze’de yapıların yarısından fazlası ya yıkıldı ya da zarar gördü. Gazze genelinde yerleşim yerleri, dükkanlarla dolu olan caddeler enkaz yığınına dönüşmüş durumda. Üniversiteler yok olurken tarım alanları kullanılamaz hale geldi.

Binlerce kişinin evsiz kalması nedeniyle bölgenin güneyinde çadır kentler ortaya çıkmış durumda. Gazze’de nüfusun yüzde 80’i, 1,7 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler’e göre bu sayının yaklaşık yarısı bölgenin güneyini doldurmuş durumda.

New York Üniversitesi’inden Corey Scher ve Oregon Üniversitesi’nden Jamon Van Den Hoek’in çeşitli tarihlerdeki uydu verilerine dayandırdığı ve BBC’nin de teyit ettiği analizde Gazze’de 144 bin ile 175 bin yapı ya yıkıldı ya da zarar gördü.

Bu Gazze’deki yapıların yüzde 50’si ile yüzde 61’i arasında bir orana denk geliyor. Bölgenin güneyinde İsrail’in son haftalarda özellikle sert vurduğu Han Yunus’ta 38 binden fazla bina ya yıkıldı ya da zarar gördü. Sadece son iki haftada yıkılan ya da zarar gören bina sayısı 1500’den fazla.

Uydu verileri bölgedeki tarım alanlarının da oldukça zarar gördüğünü ortaya koyuyor. Gazze, İsrail-Hamas savaşından önce de ithal ürünlere önemli oranda bağımlı olsa da gıdanın önemli bir bölümü de bölgede yetiştirilen ürünlerden geliyordu.

Yardım kuruluşları Gazze nüfusunun yarısının açlıkla karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Bölgedeki tarımın önemli bir bölümünün yapıldığı Gazze’nin kuzeyi ve merkezindeki tarım alanları İsrail askerlerinin geçici savunma yapıları inşa ettiği yerlere dönüşmüş durumda.

Gazze’deki bir diğer önemli değişim de çadır kentlerle geçici yapıların varlığı. Evlerinden olanlar buralarda yaşıyor. 500 futbol sahasına eşit bir alanda çadır kentler dikkat çekiyor. Son verilere göre Gazze’de 7 Ekim’den bu yana yaşamını yitirenlerin sayısı yaklaşık 27 bin.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 26 bin 751’e Yükseldi

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 116. günü geride kalırken Gazze’de, İsrail saldırılarında son 24 saatte en az 114 kişi hayatını kaybederken, toplamda can kaybı ise 26 bin 751’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında yaralı sayısının ise 65 bin 636’ya yükseldiği kaydedildi. İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulanırken, sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail ordusu bazı birliklerini Gazze’nin kuzeyine yönlendirirken, Hamas militanlarının da bu bölgede yeni bir saldırı hazırlığı yaptığı bildirildi.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, pazartesi günü yaptığı açıklamada Gazze Şeridi’ndeki bazı birliklerin güneyden kuzeydeki Lübnan sınırına kaydırıldığını belirtti.

Gallant, sınıra yönlendirilen birliklerin “yakın zamanda çatışmaya girebileceğini ve her duruma hazırlıklı olduğunu” söyledi.

İsrail’in Gazze’nin kuzeyindeki birliklerini güçlendirmesiyle Lübnan sınırında İran destekli Hizbullah militanlarıyla süren çatışmaların yoğunluğu artabilir.

8 Ekim’den beri düzenlenen karşılıklı saldırılarda toplamda 30 Lübnanlı sivil ve 176 Hizbullah militanıyla 6 İsrailli sivil ve 10 İsrail askeri öldürüldü.

Gallant, 22 Ocak’ta yaptığı açıklamada kuzeydeki İsrailli yerleşimcilerin güvenliği sağlanmadan Hizbullah’la çatışmaların sonlanmayacağını söylemişti. Hizbullah ise İsrail ordusu Gazze’deki askeri operasyonları durdurmadığı sürece saldırıları sürdüreceğini bildirmişti.

UNRWA’ya eleştiriler

Ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) görevlilerine yönelik vahim iddiaların ardından on donör ülke, ödemelerini askıya aldı.

Bu ülkeler arasında Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avustralya, Japonya, İtalya, Hollanda, Kanada, Finlandiya, İsviçre ve İngiltere de yer alıyor.

Bağışların dondurulmasının ardında ise Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’e yaptığı saldırılara, UNRWA çalışanlarının da karışmış olabileceği iddiaları yatıyor. Yardım kuruluşu, bu iddialarla ilgili soruşturma başlattı.

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, bağışçılara kararlarını yeniden gözden geçirmeleri çağrısında bulundu. İtalyan asıllı İsviçreli diplomat, yaptığı resmî açıklamada, “UNRWA, Gazze’de insanî yardım konusunda en önemli aktördür” dedi.

Gazze Şeridi’ndeki iki milyondan fazla insanın, bu kuruluşun yardımları olmadan hayatta kalamayacağını belirten Lazzarini, “Bir milyondan fazla insana barınak sağlıyoruz. Halkın gıda ihtiyacını ve acil tıbbî bakımını temin ediyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail ve diğer devletlerden politikacıların UNRWA’ya yönelttiği eleştiriler, öncelikle Filistinli mültecilerin tanımıyla ilgili.

Filistinlilerin soyundan gelenlerin de mülteci sayılması, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun bu yardım kuruluşunu “mülteci yerleştirme ajansı” olarak adlandırmasına yol açtı. İsrailli politikacıya göre bu görev, Birleşmiş Milletler’in sorumluluğunda olmamalı.

Sürekli dile getirilen bir başka suçlama da “UNWRA bünyesindeki okullarda okutulan ders kitaplarında, nefret ve şiddetin körüklenmesi”. Almanya, İsrail, ABD ve diğer ülkeler, “Hamas terörünün UNWRA okullarındaki öğretmenler tarafından açıkça desteklendiğini ve ders kitaplarında Yahudilere karşı nefret söylemlerine yer verildiğini” öne sürüyor.

Yıllardır UNRWA ile çalışan İsrailli enstitü Impact-SE, “Yahudi devletinin gayrimeşrulaştırılması ve şeytanlaştırılmasının eğitim müfredatına hâkim olduğunu ve şiddetin yüceltildiğini” savunuyor.

En ciddi suçlama ise geçtiğimiz 7 Ekim’de İsrail’e yapılan saldırıda, on iki UNWRA çalışanının Hamas’a yardım ettiği ya da takip eden günlerde Hamas’ı desteklediği yönünde. İsrail verilerine göre, saldırı sırasında yaklaşık bin 200 İsrail vatandaşı öldü ve 240 dolayında İsrailli de kaçırılarak Gazze’ye götürüldü.

Paylaşın

İran, Mossad Bağlantılı 4 Kişiyi İdam Etti

İran’da Mossad ile ilişkili oldukları ve bombalı saldırı planladıkları gerekçesiyle, Muhammed Faramarzi, Muhsin Mazlum, Vefa Azarbar ve Pejman Fatihi’nin idam edildiği belirtildi.

İran’da geçen ay da Mossad’la bağlantılı oldukları söylenen biri kadın 4 kişi idam edilmişti. Aralığın ilk haftalarında gizli bilgileri Mossad’a aktarmakla suçlanan bir başka kişinin infazı da gerçekleştirilmişti.

İran’da, İsrail istihbarat servisi Mossad adına çalıştıkları öne sürülen 4 kişi sabah erken saatlerde idam edildi. İnfazı gerçekleştirilen kişilerin İran’ın Kürdistan eyaletinden oldukları belirtildi.

İran devlet medyasında yer alan haberlerde sanıkların temyiz başvurularının Yüksek Mahkeme tarafından rededdildiği ve idam cezasının bugün infaz edildiği belirtildi.

Hepsi İran vatandaşı olan Muhammed Faramarzi, Muhsin Mazlum, Vefa Azarbar ve Pejman Fatihi’nin İsfahan’da İran Savunma Bakanlığı için füze ve askeri teçhizat üreten bir fabrikaya bombalı saldırı hazırlığında oldukları ileri sürülüyordu.

Şahısların “operasyondan bir buçuk yıl önce” Mossad ile ilişkilendiği, “askeri merkezlerde eğitim almak için” Afrika ülkelerine gönderildiği iddia ediliyordu.

İran medyasında çıkan haberlerde 2022 yılının yaz mevsiminde düzenlenmesi planlanan saldırı İran istihbarat servisince engellendi. Sanıklar Eylül 2023’te idam cezasına çarptırılmıştı. İran’da Aralık ayında da 5 kişi benzer suçlamalarla idam edilmişti.

İran ile İsrail yıllardır birbirlerini casusluk ve gölge savaş sürdürmekle suçluyor. İsrail İran’ı en büyük tehdit olarak görüyor ve ülkenin nükleer silahlar edinmesini engellemek için askeri müdahale tehdidinde bulunuyor. Nükleer programının silah üretme amaçlı olmadığını ileri süren İran ise herhangi bir saldırganlığa sert bir yanıt vereceğini ifade ediyor.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 26 bin 422’ye Yükseldi

Filistin – İsrail savaşının 114. günü geride kalırken Gazze’de, İsrail saldırılarında son 24 saatte en az 165 kişi hayatını kaybederken, toplamda can kaybı ise 26 bin 422’ye yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında yaralı sayısının ise 65 bin 087’ye yükseldiği kaydedildi. İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulanırken, sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM’nin Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nda (UNRWA) görevli bazı çalışanların, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarına karıştığının kanıtlanması halinde gerekli cezaları alacakları sözünü verirken, UNRWA için yapılan yardımların askıya alınmaması çağrısında bulundu.

İsrail’in suçlamalarının ardından UNRWA, konuyla ilgili soruşturma başlatırken İngiltere, İtalya, Almanya ve Hollanda’nın da aralarında bulunduğu 9 ülke UNRWA’ya yaptıkları yardımı askıya almıştı.

Antonio Guterres’in makamından yapılan açıklamada, “BM Genel Sekreterliği, normal prosedürlerine uygun olarak bireyleri kovuşturabilecek yetkili bir makamla işbirliği yapmaya hazırdır,” denildi.

UNRWA’ya yapılan yardımların askıya alınmaması istenilen açıklamada, “UNRWA için çalışan, çoğu insani yardım görevlisi olan ve hayatlarını tehlikeye atarak işlerini yapan on binlerce erkek ve kadın cezalandırılmamalı. Ayrıca bu insanları hizmet ettikleri çaresiz nüfusun acil ihtiyaçları karşılanmalı,” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, suçlamalara hedef olan 12 kişiden dokuzunun işine son verildiği, birinin öldüğü ve diğer ikisinin ise kimliklerinin tespit edilmeye çalışıldığı kaydedildi.

İngiltere, Almanya, İtalya, Hollanda, İsviçre ve Finlandiya’nın ardından son olarak ABD, Avustralya ve Kanada UNRWA’ya yapılan mali yardımı askıya aldı.

Guterres açıklamasında, “Onların endişelerini anlıyorum, ben de bu suçlamalar karşısında dehşete düşmüştüm. Ancak en azından UNRWA’nın operasyonlarının devamlılığını garanti altına almak için katkılarını askıya alan hükümetlere bundan vazgeçmeleri için şiddetle çağrıda bulunuyorum.” dedi.

“Tüm bir topluluğa yaptırım uygulamak son derece sorumsuzca”

UNRWA Genel Müdürü Philippe Lazzarini ise yaptığı açıklamada daha sert bir ifade kullanarak, mali yardımı kesen ülkeleri büyük bir sorumsuzlukla suçlayarak, “Özellikle savaş sırasında ve yerinden edilmeler sürerken, bölgedeki siyasi krizlerin olduğu bir dönemde, bazı kişilere karşı suç teşkil eden eylemlerde bulunulduğu iddiaları nedeniyle bir kurumu ve onun hizmet ettiği tüm bir topluluğa yaptırım uygulamak son derece sorumsuzca olacak.” dedi.

Yardımı kesen ülkelere çağrı yapan Lazzarini, “”Gazze’deki insanların yaşamları ve bölgesel istikrar bu desteğe bağlı.” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Israël Katz, dün basına yaptığı açıklamada, Gazze’deki savaşın bitmesini ardından UNRWA’nın bölgede hiç bir şekilde rol almasını ve faaliyette bulunmasını istemediklerini söylemişti. UNRWA ilk kez Arap-İsrail savaşını ardından 1949 yılında kuruldu.

ABD’nin rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkes planı

Ayrıca Washington yönetimi, ABD’li müzakerecilerin, rehinelerin serbest bırakılması karşılığında İsrail’in Gazze’de Hamas’a yönelik askeri operasyonlarına iki ay süreyle ara vereceği olası bir anlaşma üzerinde ilerleme kaydettiği görüşünde.

Associated Press’e konuşan isminin açıklanmasını istemeyen iki ABD’li yetkili, henüz imzalanmamış anlaşmanın ortaya çıkan olası şartlarının iki aşamadan oluşacağını bildirdi.

Buna göre ilk aşamada, kalan kadınların, yaşlıların ve yaralı rehinelerin Hamas tarafından serbest bırakılmasına imkan vermek için çatışmalar durdurulacak. İsrail ve Hamas daha sonra, İsrailli askerlerin ve sivil erkeklerin serbest bırakılacağı ikinci aşamaya yönelik aranın ilk 30 günü boyunca ayrıntılar üzerinde çalışacak.

Ortaya çıkan anlaşma aynı zamanda İsrail’in Gazze’ye daha fazla insani yardım yapılmasına izin vermesi yönünde çağrıyı da içerecek. Önerilen anlaşma savaşı sona erdirmeyecek olsa da ABD’li yetkililer böyle bir anlaşmanın çatışmaya kalıcı bir çözüm için zemin hazırlama ihtimali konusunda iyimserliklerini dile getiriyor.

New York Times ilk olarak cumartesi günü, geri kalan rehineler karşılığında çatışmaya ara verilmesi yönünde bir anlaşmaya varılması yönünde ilerleme kaydedildiğini duyurmuştu.

CIA Direktörü Bill Burns’ün pazar günü Fransa’nın başkenti Paris’te İsrail istihbarat teşkilatı Mossad Başkanı David Barnea, Katar Başbakanı Muhammed bin Abdulrahman Al Thani ve Mısır İstihbarat Servisi Şefi Abbas Kamel ile yapacağı görüşmelerde ortaya çıkan taslak anlaşmanın ana hatları ayrıntılı bir şekilde tartışılacak.

AP’ye konuşan ABD’li yetkililere göre, rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkes gündemin öncelikli gündem maddesi. ABD Başkanı Joe Biden cuma günü konuyla ilgili Mısır ve Katarlı liderlerle rehinelerin serbest bırakılması konusunu görüşmüştü.

Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda Gazze’deki çatışmalara 24 Kasım 2023’te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı.

AP’nin haberine göre Burns Paris’teki görüşmelerde ilerleme sağlandığını rapor etmesi halinde ABD Başkanı Biden Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk’ü bu hafta rehine krizi ve ateşkesi görüşmek için yeniden bölgeye gönderecek.

Gelişmenin olumlu seyretmesi halinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, savaşın başlamasından bu yana 5. kez kez Ortadoğu’yu ziyaret etmek için bir kez daha gelecek hafta yola çıkacak. Hamas’ın elinde 130’a yakın rehine olduğu tahmin ediliyor.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 26 Bin 257’ye Çıktı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 113. günü geride kalırken Gazze’de, İsrail saldırılarında 24 saatte 174 kişi hayatını kaybederken, toplamda can kaybı ise 26 bin 257’ye yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında yaralı sayısının ise 64 bin 797’ye yükseldiği kaydedildi. İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulanırken, sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

UNRWA’ya yardımların kesilme tehlikesi

Öte yandan Birleşmiş Milletler Filistin Mülteciler Yardım Kurumu’ndan (UNRWA) bazı çalışanların, Hamas’ın İsrail’e 7 Ekim’de düzenlediği saldırılara karıştığı iddiaları üzerine kuruma verilen yardımın kesilmesi tartışması büyüyor.

UNRWA Gazze’de ön saflarda yer alıyor ve bölgedeki 2 milyondan fazla Filistinli’ye yardım ulaştırıyor. UNRWA’in Gazze Şeridi’nde görev yapan 13 bin Filistinli çalışanı bulunuyor. Ekim ayında İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılarda UNRWA çalışanlarından 150’den fazlası hayatını kaybetti.

UNRWA Başkanı Philippe Lazzarini konuya ilişkin açıklamasında, “Ajansın insani yardım sağlama kabiliyetini korumak için, bu personelin sözleşmelerini derhal feshetme ve gecikmeden gerçeği ortaya çıkarmak için bir soruşturma başlatma kararı aldım” dedi.

Lazzarini, “Terör eylemlerine karışan her UNRWA çalışanı, cezai kovuşturma da dâhil olmak üzere, eylemlerinden sorumlu tutulacaktır” dedi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Sözcüsü Stephane Dujarric de yaptığı açıklamada, Lazzarini’nin son derece ciddi bu suçlamalarla ilgili olarak Genel Sekreter’e bilgi verdiğini söyledi.

Sözcü Dujarric, “Genel Sekreter bu haber karşısında dehşete düştü ve Lazzarini’den bu konuyu süratle soruşturmasını ve 7 Ekim’de meydana gelen olaylara ya da diğer suç teşkil eden faaliyetlere katıldığı ya da yardım ettiği tespit edilen tüm UNRWA çalışanlarının işine derhal son verilmesini ve olası cezai kovuşturmaya sevk edilmelerini sağlamasını istedi” dedi.

Dujarric, UNRWA’ın acil ve bağımsız bir soruşturma sürecinden geçeceğini söyledi ancak soruşturmaya dair ayrıntı vermedi.

Lazzarini ayrıca Cuma günü yaptığı açıklamada, “UNRWA, 7 Ekim’de meydana gelen menfur saldırıları mümkün olan en güçlü şekilde kınadığını yineliyor ve tüm İsrailli rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması ve ailelerine güvenli bir şekilde geri dönmeleri çağrısında bulunuyor” ifadelerini kullandı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) lideri Hüseyin el-Şeyh ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “UNRWA’ya yapılacak yardımları durduracağını açıklayan ülkeleri, bu kararlarını derhal geri almaya çağırıyoruz” dedi ve Filistin’e yapılan BM yardımlarının durdurulmasının siyasi ve insani açıdan büyük riskleri de içinde barındırdığını kaydetti.

Biden’dan Netanyahu’ya uyarı

Öte yandan ABD’nin tanınmış haber sitelerinden Axios, ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail Devlet Başkanı Binyamin Netanyahu’ya Gazze’de “yıl boyunca sürecek bir savaşı destekleyemeyeceğini” söylediğini yazdı.

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen ABD’li yetkililer, Biden’ın 19 Ocak’ta Netanyahu’yla yaptığı telefon görüşmesinde, İsrailli lidere askeri operasyonlarda bir an evvel “düşük yoğunluklu evreye” geçilmesi için baskı yaptığını söyledi.

Yetkililer, Biden’ın yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde Gazze savaşına karşı çıkan genç seçmenlerin oyunu kaybetmek istemediğini belirtti. ABD Başkanı’nın maraton yoğunlaşırken Amerikan basınında Gazze’deki sivil kayıpların arttığına yönelik haberleri görmek istemediği de aktarıldı.

Paylaşın

Filistin Ve İsrail, Adalet Divanı Kararına İlişkin Ne Dedi?

Güney Afrika tarafından açılan davayı karara bağlayan Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların “makul seviyede” ispatladığına hükmetti.

Mahkeme, İsrail’in Gazze’de soykırımı önlemek için tüm önlemleri almak zorunda olduğuna hükmetti ancak doğrudan ateşkes emri vermekten kaçındı. Mahkeme, Gazze’deki felaket boyutundaki insani durumun, tedbir kararı vermesini gerektirecek düzeyde “acil tehlike” teşkil ettiğine hükmetti.

Uluslararası Adalet Divanı’nın kararı, davayı açan Güney Afrika’da ve Filistinliler arasında memnuniyetle karşılandı. İsrail’den ise temkinli bir açıklama geldi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İsrail’in uluslararası hukuka saygısının “sarsılmaz” olduğunu belirtti. Netanyahu, aynı zamanda “soykırımcı terörist bir örgüt” diye nitelediği Hamas’a karşı kendilerini savunmaya devam edeceklerini vurguladı.

Divan’ın Güney Afrika’nın talep ettiği acil ateşkese hükmetmemesini “adilce” olarak nitelendiren Netanyahu, meşru müdafaanın İsrail’in temel hakkı olduğunu söyledi. Netanyahu, “Ancak tek başına İsrail’in Filistinlilere soykırım uyguladığı iddiası bile sadece yanlış olmakla kalmayıp dehşet vericidir. Mahkemenin bunu görüşmeye dahi istekli olması, nesiller boyunca silinmeyecek bir yüz karasıdır” ifadelerini kullandı.

Netanyahu’nun kabinesindeki aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ise Divan’ı “Lahey’deki antisemit mahkeme” diye nitelendirerek “kararın hedefinin adalet değil, Yahudi halkına zulüm olduğunu, kararın İsrail devletinin varlığını tehlikeye attığını” iddia etti.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant da “Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, olağanüstü bir çabayla, Güney Afrika’nın Gazze’deki soykırım iddiasını görüşmek üzere yaptığı Yahudi karşıtı talebi kabul etti ve şimdi de dilekçeyi tamamen reddetmeye karşı çıkıyor” şeklinde konuştu.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de kararı alaycı bir dille X üzerinden paylaştığı ve uluslararası mahkemenin bulunduğu Hollanda’nın The Hague yani Lahey kentine atıfta bulunarak İbranice’de “ahmak” anlamına gelen “schmuck” kelimesine benzetti ve “Hague shmague” ifadesiyle eleştirdi.

“Önemli bir dönüm noktası”

Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, İsrail’in Güney Afrika tarafından açılan bir davada Uluslararası Adalet Divanı’nın Gazze’deki Filistinliler’e yönelik soykırımı önlemek için tedbirler alması yönündeki kararına uymasını beklediğini söyledi.

Güney Afrika Dışişleri Bakanlığı da açıklamasında, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararının “uluslararası hukukun üstünlüğü açısından belirleyici bir zafer” olduğunu ve bunun “Filistin halkının adalet arayışında önemli bir dönüm noktası” anlamına geldiğini kaydetti.

“İsrail’in askeri eylemlerinin Soykırım Sözleşmesi de dahil olmak üzere uluslararası hukuka tamamen uygun olduğunu iddia etmeye devam etmesi için hiçbir inandırıcı dayanak yoktur” diyen Bakanlık, Güney Afrika’nın, “İsrail’in alenen tehdit ettiği gibi bu kararın uygulanmasını engellemek için harekete geçmeyeceğini, bunun yerine yapmak zorunda olduğu gibi karara tam olarak uyacağını içtenlikle umduğunu” belirtti.

“Mahkeme insanlık ve hukuk lehine karar verdi”

Öte yandan Filistin Yönetimi Dışişleri Bakanı Riyad El Maliki, Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıçlarının gerçekleri ve hukuku değerlendirdiğini, insanlık ve uluslararası hukuk lehine karar verdiğini kaydetti.

“Tüm devletleri, işgalci güç İsrail de dahil olmak üzere, Mahkeme tarafından hükmedilen tüm geçici tedbirlerin uygulanmasını sağlamaya çağırıyoruz. Bu bağlayıcı bir yasal yükümlülüktür” ifadesini kullanan Maliki, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararının hiçbir devlerin hukukun üzerinde olmadığı yönünde önemli bir hatırlatma niteliği taşıdığını söyledi. Maliki, kararın, “İsrail ve onun yerleşik cezasızlığını mümkün kılan aktörler için bir alarm işlevi” görmesi gerektiğinin altını çizdi.

Hamas’tan yapılan açıklamada Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika’nın Gazze Şeridi’ndeki savaşı nedeniyle İsrail’e karşı acil tedbirler uygulanması talebine ilişkin kararı memnunlukla karşılandı. Hamas ayrıca uluslararası topluma, İsrail’den mahkemenin kararlarını uygulamasını ve Filistinliler’e karşı devam eden “soykırımı” durdurmasını talep etme çağrısında bulundu.

Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Sami Ebu Zühri, kararı olumlu karşıladıklarının bir ifadesi olarak, “Uluslararası Adalet Divanı’nın kararı, işgalin (İsrail) tecrit edilmesine ve Gazze’de işlediği suçların ifşa edilmesine katkıda bulunan önemli bir gelişmedir. İşgali mahkemenin kararlarını uygulamaya zorlama çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Paylaşın

Adalet Divanı’ndan Gazze Kararı: İsrail, Soykırım Suçlamasıyla Yargılanacak

Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı ‘soykırım’ davasını görüşen Uluslararası Adalet Divanı, İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların “makul seviyede” ispatladığına hükmetti ve (İsrail’in) davanın düşürülmesi yönündeki talebini reddetti.

Haber Merkezi / Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze’de soykırımı önlemek için tüm önlemleri almak zorunda olduğuna hükmetti ancak doğrudan ateşkes emri vermekten kaçındı. Mahkeme, Gazze’deki felaket boyutundaki insani durumun, tedbir kararı vermesini gerektirecek düzeyde “acil tehlike” teşkil ettiğine hükmetti.

Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Yargıç Joan E. Donoghue, Gazze’de yaşanan insani trajedinin farkında olduklarını ve can kayıplarından derin endişe duyduklarını dile getirdi.

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı ‘soykırım’ davasında ilk kararı okudu. Mahkeme, İsrail’in, askerlerinin soykırım yapmasını önlemek için yetkisi dahilindeki tüm önlemleri alması ve insani durumu iyileştirmek için adımlar atması gerektiğine hükmetti.

İsrail’in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğuna hükmeden mahkeme, İsrail’in davanın düşürülmesi talebini reddetti. Adalet Divanı, soykırım davasında İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların ‘makul seviyede’ ispatladığına karar verdi.

Sözlerine, Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırılara işaret ederek başlayan Başyargıç Joan Donoghue, Gazze’deki kayıplardan ‘endişe duyduklarını’ dile getirdi. Donoghue, “İnsanlık dramının farkındayız” dedi. Donoghue, İsrail’in soykırım davasının reddedilmesi talebini reddettiklerini duyurdu, dosyanın esastan görüşüleceğini açıkladı.

İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü ‘askeri operasyonları’ derhal durdurması gerektiğine hükmeden mahkeme, Tel Aviv’in 1 ay içerisinde soykırımı önlemek için aldığı tedbirlere ilişkin Divan’a rapor sunmasını talep etti.

Tedbir kararı ne anlama geliyor, bağlayıcı mı?

Divan’ın kararı, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’ne aykırı hareket edip etmediğine ilişkin olmayıp sadece muhtemel soykırım tehlikesine karşısında oluşacak zararların önüne geçmek için davada nihai karar verilinceye kadar tarafların uyması gereken geçici önlemler anlamına geliyor.

Divan Şartı’nın 59. maddesi uyarınca UAD’nin aldığı kararlar, taraflar için bağlayıcı durumda iken üçüncü ülkeler için kararın bağlayıcılığı bulunmuyor.

Divan, hükmettiği kararları BM’nin ilgili kurumlarına da tebliğ ediyor ve İsrail, Divan’ın muhtemel tedbir kararına uymazsa bu durumda Güney Afrika konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıyarak Divan kararının uygulanması için harekete geçilmesini talep edebiliyor.

Divan’ın kararlarını icra ettirmek için kendi askeri gücü veya organı bulunmazken bu kararların uygulanması büyük oranda BM Güvenlik Konseyi’nin tasarrufunda bulunuyor.

Dava konusu nedir?

Güney Afrika, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonuyla 1948’te imzalanan Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu.

Soykırım kanıtlaması en zor suçlardan biri. Zira “soykırım niyeti” için insanları öldürmenin de ötesinde fiiller gerekiyor. Bir devletin bir ulusal, etnik veya dini grubu kısmen veya bir bütün olarak yok etmek istediğinin kanıtlanması şart.

Güney Afrika’nın, İsrail’in planının veya davranış biçiminin başka hiçbir şeyle açıklanamayacağını kabul ettirmesi gerekiyor. BM’nin en üst mahkemesi olan ICJ, devletler arasındaki anlaşmazlıklara bakıyor.

Bugüne kadar hiçbir devlet soykırımdan suçlu bulunmadı. ICJ, 2007’de Sırbistan’ın 1995’te Bosna Hersek’te 8 bin Müslüman erkeği öldürdüğü Srebrenica Soykırımı’nı önlemekte yetersiz kaldığına hükmetmişti.

Güney Afrika’nın talepleri

Güney Afrika İsrail’in Gazze’deki saldırılarında 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davada acil ihtiyati tedbirler alınmasını talep etmişti. Güney Afrika, Divan’dan;

1- Gazze’deki askeri operasyonları derhal durdurmasına,
2- Kontrolü altındaki herhangi bir grup tarafından, Gazze’deki herhangi bir askeri operasyonu ilerletecek adımlar atmamasına,
3- Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tüm makul tedbirleri almasına,
4- Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesi kapsamına giren her türlü eylemden kaçınmasına,

5- Yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişiminin sağlamasına,
6- Soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli adımları atmasına,
7- Soykırımın delillerini muhafaza etmesine ve bu amaçla gelen uluslararası görevliler ve diğer yetkililerin Gazze’ye erişimini engellememesine,
8- Verilen tedbirleri uyguladığına ilişkin Divan’a düzenli rapor sunmasına,
9- Davayı zorlaştıracak veya uzatacak eylemlerden kaçınmasına hükmetmesini istiyor.

İsrail neden Gazze’yi işgal etti?

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’in güneyinde düzenlediği saldırılarda en az 1200 İsrailli hayatını kaybetti, 240 kişi rehin alındı. İsrail buna karşılık olarak önce Gazze’ye hava saldırılarına, ardından da karadan bölgeyi işgale başladı.

2006’dan bu yana Hamas’ın kontrolündeki Gazze’de Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre İsrail’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk 26 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Gazze nüfusunun yaklaşık dörtte üçünü oluşturan 1,7 milyon kişinin de evlerini terk etmek zorunda kaldığı hesaplandı.

İsrail suçlamaya ne yanıt veriyor?

İsrail soykırım suçlamasını “çok ağır bir çarpıtma” olarak niteliyor, kendisini savunma hakkı olduğunu ve Filistinli sivilleri değil Hamas militanlarını hedef aldığını belirtiyor.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler Üyesi Devletlere “Gazze” Çağrısı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 112. günü geride kalırken, uluslararası insan hakları örgütlerinden Birleşmiş Milletler (BM) üyesi devletlere “Gazze” çağrısı geldi:

Haber Merkezi / “Derhal ateşkes talep ediyor ve devletleri uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku ihlalleri işlemekte kullanılabilecek silahların transferini durdurmaya çağırıyoruz.”

Aralarında Uluslararası Af Örgütü, Oxfam ve Save the Children’ın da bulunduğu 16 insani yardım ve insan hakları örgütü, İsrail’e ve Filistinli silahlı gruplara silah transferine son verilmesini istedi.

Birleşmiş Milletler (BM) üye devletlerine, Gazze’deki krizi körüklemeye son vermeleri, daha fazla insani felaket ve can kaybı yaşanmasını önlemeleri için açık çağrı yaptılar: “Derhal ateşkes talep ediyor ve devletleri uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku ihlalleri işlemekte kullanılabilecek silahların transferini durdurmaya çağırıyoruz.”

İmzacı örgütler: Federation Handicap International – Humanity & Inclusion, War Child Alliance, Christian Aid, Norwegian People’s Aid , Médecins du Monde International Network, Mennonite Central Committee, medico international, Oxfam, Center for Civilians in Conflict (CIVIC), Danish Refugee Council, Save the Children, Plan International, Norwegian Refugee Council, Diakonia, Uluslararası Af Örgütü, American Friends Service Committee (AFSC).

Öte yandan Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında 24 saatte 183 kişi hayatını kaybederken, toplamda can kaybı ise 26 bin 83’e yükseldi. Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında yaralı sayısının ise 64 bin 487’e yükseldiği kaydedildi.

İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı. Saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulanırken, sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Ayrıca Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında mahkeme İsrail’in davanın reddedilmesi talebini kabul etmedi.

ICJ, Güney Afrika’nın açtığı davada karar verme yetkisine sahip olduğuna hükmetti. Güney Afrika, mahkemeden, harekatın hemen durdurulması ve Gazze’ye insani yardım girişindeki sınırlamaların kaldırılması ile ilgili ihtiyati tedbir kararı vermesini istemişti.

Mahkeme, İsrail’e, soykırım suçu anlamına gelecek tüm adımları önleme ve cezalandırma talimatı verdi. Adalet Divanı, aynı zamanda İsrail’e, ordu güçlerinin soykırım suçu işlememesini garanti etme ve insani durumu düzeltme talimatı da verdi.

Mahkeme, İsrail’in bu talepler bağlamında bir ay içinde rapor sunması beklendiğini de açıkladı. Filistin heyeti kararı olumlu karşıladıklarını söyledi. Güney Afrika heyeti ise “açık bir zafer” olduğunu yorumladı.

Paylaşın