Birleşmiş Milletler’den Gazze’de Çocuk Ölümü Uyarısı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 137. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler’in çocuk, gıda ve sağlık kuruluşlarının ortak değerlendirmesinde, bir kez daha Gazze’deki endişe verici duruma dikkat çekildi.

Gazze Şeridi’nde İsrail Saldırılarında can kaybı 29 bin 92’ye yükseldi. Yaralıların sayısı ise 69 bin 28’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), giderek artan devamsızlık sorunu ve sakatlık nedeniyle Gazze’deki çocuk ölümlerinde büyük bir artışın yaşanabileceği uyarısında yer aldı.

Gazze’de temiz su ve gıdanın “son derece azaldığını” bildiren BM ülkelerinin neredeyse tüm küçük çocukların hastalıklarının kaptığını belirtti.

Gazze Şeridi’nde yaşayan altı kişinin yüzde 90’ının en az bir hastalığın seyrinin bildirildiği ortak raporda, ishal vakalarının da 2022’ye kıyasla 23 kat arttığı ifade edildi.

BM ülkelerinde, Gazze’nin büyümekte olan iki yaşın altında bebeklerin yüzde 15’inden fazlasının şiddetli yetersiz beslenme sorunu yaşadığı, bu yaş grubundaki bebeklerin yüzde üçününse aşırı zayıflık nedeniyle hayatlarının tehlikede olduğu değerlendirmesinde bulundu. Gazze’nin günümüzde iki yaşında bebeklerdeki şiddetli yetersiz beslenme oranlarında 5 olduğu belirtildi. Bu oranın söz konusu bölgedeki savaştan önce sadece yüzde 0,8 olduğuna dikkat çekildi.

Raporda, söz konusu verilerin Ocak ayına ilişkin olduğu için muhtemelen şu an çok daha “vahim” bir tabloyla karşı karşıya geldiği da belirtildi.

UNICEF İcra Direktörü Yardımcısı Ted Chaiban, “Çocuk ölümlerinin hâlihazırda dayanılmaz bir şekilde olduğu Gazze Şeridi, önlenebilir çocuk ölümlerinde bir patlamaya tanıklık etme sürecinde” açıklamasında bulundu.

“Açlık ve hastalıklar, mali tabloların bir listesidir” diyen DSÖ Küresel Acil Durum Direktörü Mike Ryan ise “Aç, zayıf düşmüş ve ciddi şekilde travma geçirmiş çocuklar, hastalanmaya daha yatkındır. Ve hasta olan çocuklar, bilhassa da ishallerse, besinleri iyi bir şekilde absorbe edemezler” tasarruf kullanıldı. Ryan “Bu, tehlikeli ve trajik. fazlasıyla gözlerimizin önünde gerçekleşiyor” dedi.

ABD’den Gazze hamlesi

Öte yandan ABD’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK), teşkilatın “Gazze’de mümkün olan en kısa sürede geçici bir ateşkese destek verdiğini” vurgulayan yeni bir karar taslağı sunduğu bildirildi.

Washington, İsrail-Hamas savaşıyla ilgili herhangi bir BM eyleminde ateşkes kelimesinin kullanılmasına karşı çıkıyordu ancak ABD’nin taslak metni, Başkan Joe Biden’ın geçen hafta İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmelerde kullandığını söylediği dili yansıtıyor.

Reuters tarafından Pazartesi günü görülen taslak metinde “mevcut koşullar altında Refah’a yönelik büyük bir kara harekatının sivillere daha fazla zarar vereceği ve potansiyel olarak komşu ülkeler de dahil olmak üzere daha fazla yer değiştirmelerine neden olacağı” tespiti yer alıyor.

İsrail’in 1 milyondan fazla Filistinli’nin sığındığı Gazze’nin güneyindeki Refah’a saldırmayı planlaması, böyle bir hamlenin Gazze’deki insani krizi daha da kötüleştireceği yönünde uluslararası endişelerin artmasına yol açtı.

Metinde, böyle bir adımın “bölgesel barış ve güvenlik üzerinde ciddi etkileri olacağı ve bu nedenle mevcut koşullar altında böyle büyük bir kara harekatının devam etmemesi gerektiğinin altını çizdiği” belirtildi. Karar taslağının ne zaman oylamaya sunulacağı ya da sunulup sunulmayacağı henüz belli değil.

Cezayir’in Salı günü 15 üyeli konseyden İsrail-Hamas savaşında derhal insani ateşkes talep eden karar tasarısının oylanmasını talep etmesinin ardından ABD bu metni gündeme getirdi. ABD, Cezayir’in hazırladığı ve ateşkes çağrısı içeren karar tasarısını BM’de veto edeceğini açıklamıştı.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, Cezayir’in BM Güvenlik Konseyi üyelerinin görüşüne sunduğu, ancak oylamaya sunulmayan karar taslağının asıl amaca hizmet etmeyeceğini düşündüklerini ifade etmişti.

Thomas-Greenfield, “Amaca hizmet etmenin tam tersine, Cezayir’in hazırladığı bu karar taslağı, yürütülen hassas müzakereleri de tehlikeye atabilir. Rehinelerin serbest bırakılmasını, Filistinli sivillerin ve yardım çalışanlarının ihtiyaç duyduğu uzun bir duraklamayı güvence altına almaya yönelik devam eden diplomatik çabaları da raydan çıkarabilir. Güvenlik Konseyi’nin yapması gereken, daha önceden benimsediğimiz iki insani kararın arkasında durmaktır” demişti.

Washington geleneksel olarak müttefiki İsrail’i BM eylemlerinden koruyor ve 7 Ekim’den bu yana konsey kararlarını iki kez veto etti. Ancak iki kez de çekimser kalarak konseyin Gazze’ye insani yardımı arttırmayı amaçlayan ve çatışmalara acil ve uzun süreli insani ara verilmesi çağrısında bulunan kararları kabul etmesine izin verdi.

ABD, Mısır, İsrail ve Katar savaşa ara verilmesi ve Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için müzakerelerde bulunmaya çalışıyor.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 29 Bini Aştı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 136. günü geride kalırken Gazze Şeridi’nde İsrail Saldırılarında can kaybı 29 bin 92’ye yükseldi. Yaralıların sayısı ise 69 bin 28’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail Savaş Kabinesi bakanlarından Benny Gantz, Gazze’deki savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan yaklaşık 1 milyon sivil için son sığınak konumundaki Refah kentine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tüm dünya ve Hamas liderleri artık şunu bilmeli ki, eğer Ramazan’a kadar tüm rehineler evlerinde olmazsa, savaş Refah bölgesi dâhil her yerde devam edecek” dedi.

Kudüs’teki bir konferansta konuşan eski İsrail Genelkurmay Başkanı Gantz, söz konusu kara operasyonunun, “sivil can kaybının mümkün mertebe azaltılabilmesi için Amerikalı ve Mısırlı ortaklarla diyalog ve koordinasyon içinde” gerçekleştirileceğini ifade etti.

Ancak sivillerin olası bir kara operasyonundan önce Gazze içinde yerleştirilebilecekleri güvenli bir yer bulunmamasından ötürü yaşanan endişeler nedeniyle olası bir tahliye planına dair belirsizlikler sürüyor.

Gazze’nin Refah kentini havadan vuran İsrail, daha önce bu bölgeye yönelik olası kara operasyonuyla ilgili belli bir tarih vermemişti. Birçok ülke ve uluslararası yardım kuruluşu, Gazze’de İsrail askerlerin girmediği son büyük kent olan Refah’a yönelik bir kara operasyonunun insani açıdan yeni bir felaket yaşanmasına neden olacağı uyarısında bulunmuştu.

Ancak ABD Başkanı Joe Biden dâhil birçok liderin böyle bir harekâta girişilmemesi için yaptığı çağrıyla birlikte giderek artan uluslararası baskıya rağmen geri adım atmayan İsrail’de Başbakan Benyamin Netanyahu, savaşın Refah’a yönelik kara operasyonu olmadan tamamlanamayacağını savunuyor.

Kudüs’teki konferansta konuşan Netanyahu, rehine anlaşması olsun ya da olmasın, Hamas’a karşı “mutlak bir zafer kazanabilmek için bu işi bitirme” sözü verdi.

Gazze’deki rehinelerin serbest bırakılması için haftalardır yürütülen diplomatik girişimlerde hâlen sonuca ulaşılamadı. İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlanabilmesi için gerçekleştirilen müzakerelerde arabuluculuk yapan Katar, olası bir anlaşmaya yönelik umutların giderek azaldığını duyurdu.

“İsrail’in Filistin işgalinin hukuki sonuçlarına” ilişkin duruşmalar başlıyor

Ayrıca Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) bugün, ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar başlıyor. Birleşmiş Milletler’in en üst mahkemesi olan UAD’de Hollanda’nın Lahey şehrinde görülecek duruşmaların ilkinde, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki konuşacak.

BM Genel Kurulu 2022 yılında, mahkemeden işgal konusunda tavsiye niteliğinde ya da bağlayıcı olmayan bir görüş istemişti.

BM Genel Kurulu, “Dünya Mahkemesi” olarak da bilinen UAD’den ikinci kez işgal altındaki Filistin topraklarıyla ilgili görüş talep ediyor. Temmuz 2004’te mahkeme, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği duvarın uluslararası hukuku ihlal ettiğine ve yıkılması gerektiğine karar vermişti.

Duruşmaların 26 Şubat’a kadar sürmesi ve bu tarihten sonra yargıçların birkaç ay içerisinde tavsiye niteliğinde bir görüş bildirmeleri bekleniyor. ABD, Çin, Rusya, Güney Afrika ve Mısır’ın da katılması beklenen duruşmaların son günü olan 26 Şubat’ta ise Türkiye bir sunum yapacak. İsrail ise, yazılı gözlemlerini göndermesine rağmen Lahey’de bulunmayacak.

İsrail geçmişte benzer tavsiye kararlarını görmezden gelmiş olsa da, devam eden İsrail-Hamas çatışmaları ve Gazze’den yaşanan sivil ölümler nedeniyle açıklanacak görüşün İsrail üzerindeki baskıya arttırabileceği yorumları yapılıyor.

Paylaşın

İsrail, Refah Kentine Saldırı İçin Tarih Verdi

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 136. günü geride kalırken, İsrail, 10 Mart’a kadar Gazze’de tutulan rehineler serbest bırakmaması halinde Refah’a saldırı başlatılacağını açıkladı.

Haber Merkezi / Gazze’de halen 130 civarında İsrailli rehine bulunuyor ve bunların dörtte birinin -bazılarının İsrail ateşi nedeniyle- öldüğüne inanılıyor. Diğerlerinin çoğu kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında serbest bırakıldı.

Mısır sınırına yakın Refah’ta İsrail saldırılarından kaçan yaklaşık 1,5 milyon kişi bulunuyor. Bu insanların pek çoğu önce kuzeyden merkeze, daha sonra da güneye doğru kaçmak zorunda bırakıldı.

Gazze’de, İsrail saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı 27 bin 985’e yükselirken, yaralıların sayısı ise 68 bin 883’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

İsrail Savaş Kabinesi bakanlarından Benny Gantz, Gazze’deki savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan yaklaşık 1 milyon sivil için son sığınak konumundaki Refah kentine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tüm dünya ve Hamas liderleri artık şunu bilmeli ki, eğer Ramazan’a kadar tüm rehineler evlerinde olmazsa, savaş Refah bölgesi dâhil her yerde devam edecek” dedi.

Kudüs’teki bir konferansta konuşan eski İsrail Genelkurmay Başkanı Gantz, söz konusu kara operasyonunun, “sivil can kaybının mümkün mertebe azaltılabilmesi için Amerikalı ve Mısırlı ortaklarla diyalog ve koordinasyon içinde” gerçekleştirileceğini ifade etti.

Ancak sivillerin olası bir kara operasyonundan önce Gazze içinde yerleştirilebilecekleri güvenli bir yer bulunmamasından ötürü yaşanan endişeler nedeniyle olası bir tahliye planına dair belirsizlikler sürüyor.

Gazze’nin Refah kentini havadan vuran İsrail, daha önce bu bölgeye yönelik olası kara operasyonuyla ilgili belli bir tarih vermemişti. Birçok ülke ve uluslararası yardım kuruluşu, Gazze’de İsrail askerlerin girmediği son büyük kent olan Refah’a yönelik bir kara operasyonunun insani açıdan yeni bir felaket yaşanmasına neden olacağı uyarısında bulunmuştu.

Ancak ABD Başkanı Joe Biden dâhil birçok liderin böyle bir harekâta girişilmemesi için yaptığı çağrıyla birlikte giderek artan uluslararası baskıya rağmen geri adım atmayan İsrail’de Başbakan Benyamin Netanyahu, savaşın Refah’a yönelik kara operasyonu olmadan tamamlanamayacağını savunuyor.

Kudüs’teki konferansta konuşan Netanyahu, rehine anlaşması olsun ya da olmasın, Hamas’a karşı “mutlak bir zafer kazanabilmek için bu işi bitirme” sözü verdi.

Gazze’deki rehinelerin serbest bırakılması için haftalardır yürütülen diplomatik girişimlerde hâlen sonuca ulaşılamadı. İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlanabilmesi için gerçekleştirilen müzakerelerde arabuluculuk yapan Katar, olası bir anlaşmaya yönelik umutların giderek azaldığını duyurdu.

“İsrail’in Filistin işgalinin hukuki sonuçlarına” ilişkin duruşmalar başlıyor

Öte yandan Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) bugün, ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar başlıyor. Birleşmiş Milletler’in en üst mahkemesi olan UAD’de Hollanda’nın Lahey şehrinde görülecek duruşmaların ilkinde, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki konuşacak.

BM Genel Kurulu 2022 yılında, mahkemeden işgal konusunda tavsiye niteliğinde ya da bağlayıcı olmayan bir görüş istemişti.

BM Genel Kurulu, “Dünya Mahkemesi” olarak da bilinen UAD’den ikinci kez işgal altındaki Filistin topraklarıyla ilgili görüş talep ediyor. Temmuz 2004’te mahkeme, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği duvarın uluslararası hukuku ihlal ettiğine ve yıkılması gerektiğine karar vermişti.

Duruşmaların 26 Şubat’a kadar sürmesi ve bu tarihten sonra yargıçların birkaç ay içerisinde tavsiye niteliğinde bir görüş bildirmeleri bekleniyor. ABD, Çin, Rusya, Güney Afrika ve Mısır’ın da katılması beklenen duruşmaların son günü olan 26 Şubat’ta ise Türkiye bir sunum yapacak. İsrail ise, yazılı gözlemlerini göndermesine rağmen Lahey’de bulunmayacak.

İsrail geçmişte benzer tavsiye kararlarını görmezden gelmiş olsa da, devam eden İsrail-Hamas çatışmaları ve Gazze’den yaşanan sivil ölümler nedeniyle açıklanacak görüşün İsrail üzerindeki baskıya arttırabileceği yorumları yapılıyor.

Paylaşın

“İsrail’in Filistin İşgalinin Hukuki Sonuçları” Uluslararası Adalet Divanı’nda

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 136. günü geride kalırken, ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) başlıyor.

Duruşmalar, İsrail’in yine UAD’de soykırım sözleşmesini ihlali nedeniyle yargılandığı davadan farklı. Danışma görüşü, diğer davadan farklı olarak, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor. Danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da UAD’nin o mesele hakkındaki görüşünü yansıtması bakımından önem taşıyor.

Uluslararası Adalet Divanı’nın görevleri arasında ilk olarak devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları, uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.

Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD), ”İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının” ele alınacağı duruşmalar başlıyor.

VOA Türkçe’nin aktardığına göre; Birleşmiş Milletler’in en üst mahkemesi olan UAD’de Hollanda’nın Lahey şehrinde görülecek duruşmaların ilkinde, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki konuşacak.

BM Genel Kurulu 2022 yılında, mahkemeden işgal konusunda tavsiye niteliğinde ya da bağlayıcı olmayan bir görüş istemişti.

BM Genel Kurulu, “Dünya Mahkemesi” olarak da bilinen UAD’den ikinci kez işgal altındaki Filistin topraklarıyla ilgili görüş talep ediyor. Temmuz 2004’te mahkeme, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği duvarın uluslararası hukuku ihlal ettiğine ve yıkılması gerektiğine karar vermişti.

Duruşmaların 26 Şubat’a kadar sürmesi ve bu tarihten sonra yargıçların birkaç ay içerisinde tavsiye niteliğinde bir görüş bildirmeleri bekleniyor.

ABD, Çin, Rusya, Güney Afrika ve Mısır’ın da katılması beklenen duruşmaların son günü olan 26 Şubat’ta ise Türkiye bir sunum yapacak. İsrail ise, yazılı gözlemlerini göndermesine rağmen Lahey’de bulunmayacak.

İsrail geçmişte benzer tavsiye kararlarını görmezden gelmiş olsa da, devam eden İsrail-Hamas çatışmaları ve Gazze’den yaşanan sivil ölümler nedeniyle açıklanacak görüşün İsrail üzerindeki baskıya arttırabileceği yorumları yapılıyor.

Bugün başlayan duruşmalar, İsrail’in yine UAD’de soykırım sözleşmesini ihlali nedeniyle yargılandığı davadan farklı. Danışma görüşü, diğer davadan farklı olarak, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor.

Birleşmiş Milletlerin temel yargı organı Uluslararası Adalet Divanı’nın görevleri arasında ilk olarak devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları, uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.

BM organları ve faaliyet alanlarıyla ilgili olması şartıyla BM yetkili kuruşları uluslararası hukuka ilişkin konu hakkında UAD’den danışma görüşü isteyebiliyor. Devletler şse, Divan’dan danışma görüşü isteyemiyor.

UAD bu meselede İsrail’in, işgal ettiği Filistin’deki politikaları ve uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin bağlayıcı olmayan danışma görüşü verecek. Danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da UAD’nin o mesele hakkındaki görüşünü yansıtması bakımından önem taşıyor.

Yöneltilen sorular

BM Genel Kurulu 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD’den, Divan Statüsü’nün 65’inci maddesine dayanarak 1967’deki savaştan bu yana İsrail’in Filistin’deki işgalinin hukukiliğine ilişkin iki soru yöneltti.

BM Genel Kurulu’nun UAD’den talep ettiği sorular şu şekilde:

“1- İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?

2- İsrail’in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?”

Hamas’ın kontrolündeki Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 29 bin Filistinli öldü. Hamas’ın 7 Ekim’deki İsrail saldırılarında ise 1200 kişi ölmüş, 200’den fazla kişi de rehin alınmıştı.

İsrail 1967 savaşında Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ü işgal etmişti. İsrail 2005 yılında Gazze’den çekilmiş ancak komşu Mısır ile birlikte Gazze’nin sınırlarını kontrol etmeye devam etmişti.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 29 Bine Dayandı

Filistin – İsrail savaşının 135. günü geride kalırken Gazze’de, İsrail saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı son 24 saatte 127 artarak 27 bin 985’e yükseldi. Yaralıların sayısı ise 68 bin 883’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine operasyon düzenleyeceklerini duyurdu.

Netanyahu gazetecilere yaptığı açıklamada “Tabii ki bunu savaş alanındaki sivillerin güvenli bölgelere geçişini sağladıktan sonra yapacağız” şeklinde konuştan Netanyahu İsrail’in uluslararası baskılara da boyun eğmeyeceğini sözlerine ekledi.

Netanyahu “Refah’aoperasyon yapmamamızı isteyenler bize aslında ‘savaşı kaybedin’ diyor” şeklinde konuşarak buna izin vermeyeceğini belirtti. Hamas yönetimi ile “hesaplaşılacağını” belirten Netanyahu bunun bir zaman meselesi olduğunu kaydetti.

Filistin ile gelecekte varılacak bir barış anlaşmasının uluslararası taraflarca dikte edilmesine izin vermeyeceklerini söyleyen İsrail Başbakanı, “Bir uzlaşmaya ancak iki taraf arasında ve önkoşulsuz yapılacak direkt müzakerelerle varılabilir” dedi.

ABD ve müttefikleri İsrail’in rızası olmadan bir Filistin devletini tanıyabilecekleri konusunda sinyal verdiklerine dair basında yer alan haberlere tepki gösteren Netanyahu İsrail’in “Filistin’in tek taraflı tanınması” durumunda İsrail’in böyle bir şeye şiddetle karşı çıkacağını söyledi.

Netanyahu “bu daha önce görülmemiş terörden” sonra Filistinlilerin devlet ile ödüllendirilmesine karşı uyardı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin geçici üyelerinden Cezayir’in yaklaşık iki hafta önce sunduğu İsrail-Hamas savaşında acil insani ateşkes talebini öngören karar tasarısının salı günü ele alınması bekleniyor. Ancak konseyin daimi üyelerinden Amerika Birleşik Devletleri kararı veto edeceğini açıkça bildirdi.

Tasarının kabul edilmesi için toplam 15 üyeli konseyin dokuzunun olumlu yönde oy kullanması gerekiyor. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’den oluşan beş daimi üyeden birinin vetosu ise kararın kabulünü engelleyebiliyor.

ABD’nin BM nezdindeki büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield, metnin savaşa ara verilmesini amaçlayan “hassas müzakereleri” tehlikeye atabileceğini belirtti. Thomas-Greenfield Cumartesi günü yaptığı açıklamada “ABD bu karar taslağına ilişkin eylemi desteklememektedir. Taslak bu haliyle oylamaya sunulacak olursa, kabul edilmeyecektir.” dedi.

ABD, Mısır, İsrail ve Katar arasında savaşa ara verilmesi ve Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için devam eden müzakerelere işaret eden büyükelçi “Diğer tarafların bu süreci ve düşmanlıkların kalıcı bir çözüme kavuşturulması fırsatını tehlikeye atacak tedbirler almak yerine, sürecin başarıya ulaşması için ellerinden geleni yapmaları büyük önem taşımaktadır.” diye konuştu.

Beklenen oylama, İsrail’in bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı Gazze’nin güneyindeki Refah’a da saldırmayı planladığı döneme denk geliyor. BM ve uluslararası toplumda İsrail’in operasyonunu Refah’a doğru genişletmesinin Gazze’deki insani krizi daha da kötüleştireceği yönünde endişeler büyüyor.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Münih Güvenlik Konferansında yaptığı konuşmada, “Gazze’deki durum küresel ilişkilerdeki çıkmazın dehşet verici bir göstergesidir.” dedi.

Guterres’in sözlerine açıklık getiren BM sözcüsü Stephane Dujarric de, genel sekreterin Güvenlik Konseyi’ndeki birlik eksikliğine “parmak bastığını” belirterek, bu durumun BM’nin dünyanın dört bir yanındaki sorunları iyileştirme kabiliyetini engellediğine dikkat çekti.

Washington, geleneksel müttefik olarak gördüğü İsrail’e karşı 7 Ekim’den bu yana BM Güvenlik Konseyi’ndeki oylamaları iki kez veto etti. İki kez de çekimser kalarak konseyin Gazze’ye insani yardımı artırmayı amaçlayan ve çatışmalara acil ve uzun süreli insani ara verilmesi çağrısında bulunan kararları kabul etmesine izin verdi.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 28 Bin 576’ya Yükseldi

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 131. günü geride kalırken Gazze’de, İsrail saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı son 24 saatte 103 artarak 28 bin 576’ya yükseldi. Yaralıların sayısı ise 68 bin 291’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail’in harekatını yaklaşık 1,5 milyon kişinin sığındığı Refah’a genişletmesi olasılığının gölgesinde, taraflar arasında geçişi ateşkesin sağlanmasına yönelik görüşmelerde ilerleme sağlandığı belirtiliyor.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı William Burns ve İsrail istihbaratı Mossad Başkanı David Barnea da, Mısır’ın başkenti Kahire’de yürütülen görüşmelere katıldı. İki istihbarat yetkilisi, bir önceki geçici ateşkesin sağlanmasında önemli rol oynamıştı.

Mısırlı üst düzey bir yetkili arabulucuların önemli ilerleme kaydettiğini; yapılan toplantının altı haftalık bir ateşkes anlaşmasına son şeklinin verilmesine odaklanacağını söyledi. Yetkili, tarafların kalıcı bir ateşkese yönelik görüşmelere devam edileceği konusunda bir güvence üzerinde çalışıldığını da kaydetti.

Hafta başında Beyaz Saray’da Ürdün Kralı Abdullah ile görüşen ABD Başkanı Joe Biden, en az altı hafta sürecek bir ateşkes üzerine odaklandıklarını söylemiş; kalıcı barış üzerine “gece gündüz” çalıştığını ifade etmişti.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Refah’ta bir İsrail saldırısının önlenebilmesi adına İsrail-Hamas savaşına ilişkin ateşkes müzakerelerinin başarılı olmasını umduğunu ifade etti. Guterres, bölgede olası bir saldırının “yıkıcı sonuçları olacağı” konusunda uyarıda bulundu.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, “BM, insanların zorla yerlerinden edilmesinde rol oynamayacak” dedi. BM Acil Yardım Direktörü Martin Griffiths, Gazze’deki Filistinlilerin eşi görülmemiş bir saldırının mağduru olduğunu kaydetti.

Güney Afrika’dan Lahey’e Refah başvurusu

Güney Afrika Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler’in (BM) yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’na (ICJ) İsrail’in Refah’taki askeri operasyonlarının uluslararası hukuka göre yasal olup olmadığının incelenmesi talebiyle acil başvuruda bulundu.

Güney Afrika hükümeti tarafından yapılan açıklamada, Mısır sınırında yer alan Refah’ın Gazze’deki Filistinliler için son sığınak noktası olduğu belirtilerek, Refah’taki saldırıların “daha büyük çaplı öldürmelere, zarara ve yıkıma yol açmış ve açacak olmasından duyulan endişe” ifade edildi.

Açıklamada, bu saldırıların hem Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin hem de ICJ tarafından 26 Ocak’ta verilen hükmün “ciddi ve onulmaz ihlali” anlamına geleceği uyarısında bulunuldu.

Güney Afrika’nın Aralık ayında İsrail’in soykırım uyguladığı gerekçesiyle açtığı davaya yönelik alınan söz konusu karar, Soykırım Sözleşmesi çerçevesine girebilecek her tür eylemi engelleme ve cezalandırma yükümlülüğüne vurgu yapmış ancak Gazze’deki askeri operasyonlarını sonlandırmaya yönelik bir hüküm kararda yer almamıştı.

Paylaşın

UCM’den İsrail’e Refah Uyarısı: Yasaları İhlal Edenlerden Hesap Sorulacak

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 129. günü geride kalırken, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan, İsrail’in Gazze’deki Refah kentine yönelik hava saldırıları ve olası kara harekâtından duyduğu endişeyi dile getirdi.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; UCM Başsavcısı Karim Khan, Gazze’deki savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan yaklaşık 1 milyon sivil için son sığınak konumundaki Refah kentine yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yaptığı açıklamada, “Ofisim, işlendiği iddia edilen her türlü suçu aktif bir şekilde incelemektedir” ifadesini kullandı.

UCM Başsavcısı Karim Khan, sosyal medya hesabı üzerinden yayımladığı açıklamasında, “Yasaları ihlal edenlerden hesap sorulacaktır” dedi.

UCM Başsavcısı Khan, “Ofisimin Filistin Devleti’ndeki duruma dair, devam eden ve aktif bir soruşturması bulunuyor. Bu, Roma Statüsü suçlarını işleyenlerin adalet önüne çıkarılması amacıyla son derece acil bir mesele olarak ilerletiliyor” dedi.

Savaş hukukunun ihlal edilmemesi için verdiği mesajlara rağmen, “İsrail’in tutumunda fark edilebilir bir değişiklik görmediğini” belirten Khan, “Defaatle vurguladığım üzere; hukuka uymayanlar, ofisim yetkisi uyarınca harekete geçtiğinde de şikayet etmemeli” uyarısında bulundu.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, İsrail’in dün iki rehineyi kurtarmak için Refah’ta düzenlediği operasyon kapsamında gerçekleştirdiği hava saldırılarında kentte yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Gazze’deki Dışişleri Bakanlığı, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarında kaçırılan İsrailli rehineler Fernando Simon Marman ve Luis Har’ın kurtarıldığı saldırıları “katliam” olarak niteledi. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ise “kusursuz bir operasyon” gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Açıklamasında tüm rehinelerin serbest bırakılması için yaptığı çağrıyı da yineleyen UCM Başsavcısı, “Bu da incelemelerimizin önemli bir odağını temsil ediyor” dedi. Khan daha sonra Reuters’a yaptığı açıklamada ise Gazze’den kaçanlarla birlikte Refah’ın nüfusunun şu an “normalinin altı katı daha kalabalık olduğunun bildirildiğini” ifade etti.

“Nüfusun yüzde 60’ı çocuk ve kadın olduğunda sivillere yönelik riskler çok büyüktür” diyen Khan, bölgedeki durumun “son derece öncelik verdiği” bir husus olduğunu ve bu konuda “ilerleme kaydettiklerini” belirtti.

UCM, 2021 yılında Filistin topraklarındaki olası savaş suçlarıyla ilgili olarak İsrail’in yanı sıra Hamas dâhil, Filistinli silahlı gruplara yönelik bir soruşturma başlatmıştı. Khan bu soruşturmanın 7 Ekim’deki Hamas saldırılarından sonra artan şiddet olaylarını kapsayacak şekilde genişletildiğini söylemişti.

UCM üyesi olmayan İsrail, mahkemenin yargılama yetkisini tanımıyor. Khan, 7 Ekim saldırıları sonrası yaptığı açıklamada, UCM’nin hem Hamas’ın İsrail’de hem de İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki olası savaş suçlarını yargılama yetkisi bulunduğunu belirtmişti.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden “İsrail’e Silah Satmayın” Çağrısı

Avrupa Birliği (AB) kalkınma yardımı bakanlarının Brüksel’de yaptığı toplantı sonrası açıklamalarda bulunan AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’e silah satışını durdurma çağrısı yaptı. 

Josep Borrell ayrıca, ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas saldırısına verdiği tepkinin “aşırı” olduğunu söylediğini ve ABD’li yetkililerin defalarca Gazze’de çok fazla sivilin öldürüldüğünü söylediğini anımsattı.

Devletlerin “sivil ölümlerini durdurun” çağrılarına rağmen İsrail’in bu ölümleri durdurmaya yönelik somut bir adım atmadığını belirten Borrell, Pazartesi günü Hollanda’daki bir mahkemenin verdiği karara dikkat çekti.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB kalkınma yardımı bakanlarının Brüksel’de yaptığı toplantı sonrası açıklamalarda bulundu.

ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen hafta İsrail’in askeri faaliyetlerinin maksadını aştığı yönündeki eleştirisine işaret eden Borrell, “Yani eğer çok fazla insanın öldürüldüğünü düşünüyorsanız belki de bu kadar insanın öldürülmesinin önüne geçmek için daha az silah temin etmelisiniz” diye konuştu.

AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Kaç kere dünyadaki en ünlü liderlerin ve dışişleri bakanlarının çok fazla insanın öldürüldüğünü söylediğini duydunuz?” ifadelerini kullandı. Devletlerin “sivil ölümlerini durdurun” çağrılarına rağmen İsrail’in bu ölümleri durdurmaya yönelik somut bir adım atmadığını belirten Borrell, Pazartesi günü Hollanda’daki bir mahkemenin verdiği karara dikkat çekti.

Söz konusu mahkeme, Gazze’deki savaşta İsrail’in uluslararası hukuku ihlaline yönelik endişeler gerekçesiyle Hollanda hükümetinin bu ülkeye F-35 savaş uçaklarının parçalarının ihracatını bloke etmesi hükmünü vermişti.

Borrell, bir milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı Refah’ın tahliye edilmesi çağrısı yapan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu da sert biçimde eleştirdi. AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Tahliye edileceklermiş. Nereye? Aya mı? Bu insanları nereye tahliye edecekler?” diye konuştu.

Josep Borrell, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın hafta sonu NATO hakkında yaptığı açıklamaları sonrası, NATO’nun ABD başkanının kaprislerine bağlı ‘seçmeli bir menü’ bir askeri ittifak olamayacağını söyledi.

Donald Trump, ABD’nin kendi savunmaları için yeterince harcama yapmayan NATO müttefiklerini olası bir Rus işgaline karşı koruyamayacağını öne sürmüştü. Trump’ın yorumlarına yanıt vermesi istenen Josep Borrell, “ABD başkanının mizah anlayışına bağlı olarak NATO ‘a la carte’ bir askeri ittifak olamaz” dedi.

Hamas 7 Ekim’de Gazze’ye saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürmüş, 240 kişiyi de rehin almıştı. İsrail, buna yanıt olarak Gazze’ye düzenlediği saldırılarda ise 28 binden fazla kişiyi öldürdü, 67 bin 500 kişiyi de yaraladı.

Gazze’de sivil düzen çökmek üzere

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Sözcüsü Stephane Dujarric, Gazze’deki insani durumun çok zor olduğuna ve BM’nin halihazırda elindeki insani yardım malzemelerinin sadece günler içinde tükenebileceğine işaret etti.

“Daha önce de uyardığımız üzere sivil düzen çökmek üzere” diyen Dujarric, BM’nin İsrailli yetkililerle yürüttüğü önden uyarı sisteminin çalışmadığının, çatışmaların yanı sıra yardım geçiş noktalarında düzenlenen gösterilerin de yardım dağıtım sürecini olumsuz etkilediğinin altını çizdi.

İsrail’in BM’den sivilleri bazı bölgelerden boşaltma konusunda yardım istemesiyle ilgili soruya da Dujarric, “Her şeyin uluslararası hukuka uygun bir şekilde ve sivillerin korunmasını önceliklendirerek gerçekleşmesini istiyoruz. Refah’ta kimsenin zorla yerinden edilmesi sürecine dahil olmayacağız” yanıtını verdi.

Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Han, İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah kentine yönelik bombardımanları ve muhtemel kara operasyonundan “derin endişe” duyduğunu belirterek, “Hukuka uymayanlar, mahkeme daha sonra yetkisi uyarınca harekete geçtiğinde şikayet etmemeli” uyarısında bulundu.

Başsavcı Han, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Refah’ta İsrail güçleri tarafından gerçekleştirildiği bildirilen bombardıman ve olası kara harekatından derin endişe duyuyorum” ifadelerini kullanarak, Savcılık Ofisinin, Filistin’de işlenen suçlara ilişkin soruşturmayı “son derece acil bir mesele olarak” yürüttüğü ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını hedeflediklerini kaydetti.

Savaşın da kuralları olduğunu belirten Han, “Silahlı çatışmalarda geçerli olan hukuk, içi boş veya anlamdan yoksun hale getirilecek şekilde yorumlanamaz. Defalarca vurguladığım üzere, hukuka uymayanlar, mahkeme daha sonra yetkisi uyarınca harekete geçtiğinde şikayet etmemelidir” ifadesini kullandı.

İsrail’in, savaş hukuku kurallarına aykırı tutumunda gözle görülür bir değişiklik olmadığını belirten Han, “Ofisim işlendiği iddia edilen her türlü suçu aktif bir şekilde soruşturmaktadır. Yasaları ihlal edenlerden hesap sorulacaktır” uyarısında bulundu.

Paylaşın

“Biden, Netanyahu’ya “G.tün Teki” Dedi” İddiası

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan “g.tün teki” olarak bahsettiği ileri sürülürdü. Söz konusu iddialar yalanlandı:

“Başkan, Netanyahu ile hangi noktalarda aynı fikirde olmadığı konusunda netti ancak bu, kamuoyunda ve özelde onlarca yıldır devam eden saygılı bir ilişki.”

ABD Başkanı Biden’ın İsrail’e karşı söylemlerini artırmasına rağmen ‘önemli bir politika değişikliğine gitmeyi planlamadığını’ aktardı:

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; ABD Başkanı Joe Biden’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’de aldığı kararlar nedeniyle ‘hayal kırıklığına uğradığı’ ve çevresi ile yaptığı görüşmelerde Netanyahu’dan ‘g.tün teki’ olarak bahsettiği ileri sürüldü.

Biden’ın, Tel Aviv yönetimine Gazze’de ateşkesi kabul etmesi için baskı uyguladığını söyleyen kaynaklara göre ABD Başkanı, ‘Netanyahu ile başa çıkmanın imkansız olduğunu’ da dile getirdi. NBC’ye konuşan kaynaklar, Biden’ın yakın zamanda en az üç kez Netanyahu’yu ‘g.tün teki’ olarak nitelendirdiğini söyledi.

Netanyahu’nun kalıcı ateşkese yanaşma konusundaki isteksizliğinin ‘hayal kırıklığı yarattığını’ belirten kaynaklar, iki lider arasındaki dinamiğin ‘bir dönüm noktasının eşiğinde’ olabileceğini de dile getirdi. ABD Başkanı’na yakın isimler, Biden’ın Netanyahu’ya kamuoyu önünde fazla sert davranmasının ‘ters etki yaratacağına inandığını’ da bildirdi.

İsmi açıklanmayan yetkililer, Biden’ın İsrail’e karşı söylemlerini artırmasına rağmen ‘önemli bir politika değişikliğine gitmeyi planlamadığını’ aktardı.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi ise söz konusu iddiaları reddetti. NBC’ye açıklama yapan konsey sözcüsü, “Başkan, Netanyahu ile hangi noktalarda aynı fikirde olmadığı konusunda netti ancak bu, kamuoyunda ve özelde onlarca yıldır devam eden saygılı bir ilişki” dedi.

Paylaşın

Suriye Ve İran’dan İsrail Açıklaması: Savaşmaya Hazırız

İsrail’le olası bir çatışmaya ve topraklarını korumaya hazır olduklarını söyleyen Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, “Ancak savaşın zamanına ve şekline biz karar vereceğiz” dedi.

1967’den bu yana İsrail işgali altında olan Golan Tepeleri’ne dikkat çeken Mikdad, bölgedeki işgali sonlandırmanın en önemli önceliklerden biri olduğunu belirtirken, “Suriye bu kurtarma operasyonlarının bedelini ödemeye hazır” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan, Şam’da bir araya geldi. Mikdad ile Emirabdullahiyan görüşmede, Filistin’e verilecek destek konusunda atılacak adımları masaya yatırdı.

Independent Türkçe’nin aktardığına göre; İkili görüşme sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlatan Faysal Mikdad, Suriye’nin 1948’den bu yana “İsrail’e direndiğini” söyledi. Mikdad, “Suriye, İsrail işgaline karşı yıllarca savaştı ve yine savaşmaya hazırız. Ancak zamanına ve şekline biz karar vereceğiz” diye konuştu.

1967’den bu yana İsrail işgali altında olan Golan Tepeleri’ne dikkat çeken Suriye Dışişleri Bakanı, bölgedeki işgali sonlandırmanın en önemli önceliklerden biri olduğunu belirtirken, “Suriye bu kurtarma operasyonlarının bedelini ödemeye hazır” ifadelerini kullandı.

Toplamda 1800 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Golan Tepeleri, İsrail tarafından 1967’de işgal, 1981’de de tek taraflı ilhak edilmişti. 2019’da dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Golan Tepeleri üzerindeki İsrail hakimiyetini resmen tanıdıklarını açıklamıştı.

İsrail’in tatlı su ihtiyacının üçte birini karşılayan bölge, Doğu Akdeniz’in en stratejik noktalarından biri olarak görülüyor. Mikdad ayrıca, ülkedeki ABD ve Türkiye askerlerinin varlığının gayrımeşru olduğunu ve sona ermesi gerektiğini iddia etti.

İran Dışişleri Bakanı Emirabdullahiyan da yasadışı şekilde Suriye’de bulunan yabancı askerlerin ülkeden çekilmesi gerektiğini ifade etti. İranlı bakan ayrıca İsrail ve ABD’nin Filistinlilere karşı soykırım gerçekleştirdiğini söyledi.

7 Ekim’deki Hamas saldırılarının ardından Suriye’de de askeri hareketlilik artmıştı. Bölgedeki Amerikan üslerine yönelik saldırıların ardından, ABD uçakları geçen haftalarda Suriye’deki bazı hedefleri vurmuştu. Pentagon bu saldırılarda İran destekli militan grupların hedef alındığını duyurmuştu.

Paylaşın