ABD, SDG İle Suriye’de Operasyon Düzenledi

ABD, Suriye’nin doğusunda düzenlenen üç ayrı operasyonda altı IŞİD militanının yakalandığını, operasyonlara ana gövdesini YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin de katıldığını açıkladı.

Açıklamada yakalanan kişilerden dördünün, grupla ilişkili Türkmen silah tüccarları olduğu belirtildi. İki SDG savaşçısının baskınlar sırasında yaralandığı kaydedildi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye’nin doğusunda düzenlenen üç ayrı operasyonda altı IŞİD militanının yakalandığını açıkladı. Helikopterlerle havadan indirme yoluyla yapılan operasyonların 48 sürelik bir zaman diliminde icra edildiği belirtildi.

Yakalanan şahıslar arasında IŞİD’in “Suriye Bölge Yetkilisi” kabul edilen “El Zübeydi”nin de olduğu açıklandı. Söz konusu şahsın Suriye’de saldırılar planladığı ya da bunların düzenlenmesine önayak olduğu belirtildi.

Londra merkezli İnsan Hakları Gözlemevi düzenlenen üç baskından ikisinin Deyrezzor ve Haseke bölgelerinde yapıldığını ve bu operasyonlara ana gövdesini YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin de katıldığını açıkladı.

Açıklamada yakalanan kişilerden dördünün, grupla ilişkili Türkmen silah tüccarları olduğu belirtildi. İki SDG savaşçısının baskınlar sırasında yaralandığı kaydedildi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı Komutanı Orgeneral Michael Erik Kurilla, operasyonlarla ilgili “IŞİD’in bu unsurlarının yakalanması terör örgütünün istikrarsızlaştırıcı saldırılar planlama ve hayata geçirme kabiliyetini sekteye uğratacak” diye konuştu.

Suriye’de IŞİD ile mücadelede SDG’ye destek veren ABD askerlerinin sayısı 900 olarak tahmin ediliyor. ABD güçlerinin SDG ile birlikte IŞİD’e karşı yaptığı operasyonlar daha çok ülkenin kuzey doğu bölümünde gerçekleşiyor.

SDG son yapılan operasyonlarda yakalanan bir IŞİD militanının Suriye’nin doğusundaki kimi hücrelere komuta ettiğini açıkladı.

Paylaşın

IŞİD’den Kerkük’te Bombalı Saldırı: 9 Polis Yaşamını Yitirdi

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Irak’ın Kerkük kentinin güneyinde bulunan federal polis gücüne yönelik düzenlediği bombalı saldırıda aralarında bir subayın da bulunduğu dokuz polisin yaşamını yitirdiği duyuruldu.

Kerkük Polisi Müdürlüğü Basın Sorumlusu Amir Nuri, Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı açıklamada, IŞİD’in Kerkük’ün güneyinde bulunan Irak federal polis gücüne yönelik saldırı düzenlediğini söyledi.

Nuri, kentin güneyindeki Rıyad Nahiyesi yakınlarında, IŞİD’in daha önce yola yerleştirdiği bomba düzeneğini, federal polis gücüne ait aracın geçtiği sırada uzaktan kumandayla patlattığını açıkladı.

Saldırıda aralarında bir subayın da bulunduğu dokuz polisin öldüğünü belirten Nuri, saldırı sonrası bölgede operasyon başlatıldığını söyledi.

Euronews’ün Reuters haber ajansından aktardığına göre, saldırı kentin 30 kilometre güneyindeki Safra köyünde gerçekleşti.

AFP haber ajansı ise bombalı saldırının ardından silahlarla doğrudan saldırı düzenlendiğini aktardı. Ajansa konuşan federal polis gücünden bir yetkili faillerden birinin öldürüldüğünü, diğerlerinin arandığını kaydetti.

IŞİD, Haziran 2014’te Irak’ın Musul, Salahaddin ve Enbar vilayetlerinin tamamı ile Diyala ve Kerkük vilayetlerinin bir kısmını ele geçirmiş, söz konusu bölgeler yıllar içinde örgütten geri alınmıştı.

Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, 9 Aralık 2017’de örgüte karşı zafer kazanıldığını duyurmuştu.

IŞİD’in bölgeden çıkarılması ve kentlerin geri alınmasının üzerinden yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen örgütün özellikle Kerkük, Diyala, Musul, Salahaddin ve Enbar vilayetlerinin kırsal bölgelerindeki saldırıları sürüyor.

Paylaşın

Suriye’de ABD İle SDG’den Yeni Ortak Operasyonlar

ABD’nin IŞİD’le mücadele kapsamındaki ortağı SDG ile devriyelerin başlamasından bu yana, 6 ortak operasyon düzenlendiği açıklandı. Açıklamada ayrıca ABD güçlerinin IŞİD’in kalıcı şekilde bozguna uğratılabilmesi için Suriye’de yerel güçlerle ortaklık halinde bulunmaya devam edeceği ifade edildi.

13 Aralık’ta ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde SDG ile devriye faaliyetlerini tam kapsamlı olarak başlattığı açıklanıştı. Bu devriye faaliyetleri, bölgede Türkiye’nin operasyonları nedeniyle askıya alınmıştı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Joe Buccino, ABD’nin IŞİD’le mücadele kapsamındaki ortağı Suriye Demokratik Güçleriyle (SDG) devriyelerin başlamasından bu yana, 6 ortak operasyon düzenlendiğini ve bu operasyonlar kapsamında, IŞİD savaşçılarının tutulduğu bir hapishaneye ve mülteci kampı El Hol’e saldırı düzenlemeyi planlayan, 5 IŞİD çalışanının yakalandığını bildirdi.

Açıklamada ABD’nin, IŞİD’le mücadeleyi ortaklarıyla ve yerel güçlerle sürdürmeye devam ettirmeye kararlı olduğu kaydedildi. IŞİD’in saldırgan bir faaliyet takvimi olduğu belirtilen açıklamada, bunlar arasında ABD ve ortaklarına, bölgede ve bölge dışında saldırılar düzenlemenin de olduğu kaydedildi. Açıklamada ayrıca Amerikan güçlerinin IŞİD’in kalıcı şekilde bozguna uğratılabilmesi için Suriye’de yerel güçlerle ortaklık halinde bulunmaya devam edeceği ifade edildi.

Savunma Bakanlığı Pentagon, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde SDG ile devriye faaliyetlerini tam kapsamlı olarak başlattığını, 13 Aralık’ta açıklamıştı. Bu devriye faaliyetleri, bölgede Türkiye’nin operasyonları nedeniyle askıya alınmıştı.

ABD’nin desteklediği, çoğunluğunu Kürtler’in oluşturduğu SDG, 2 Aralık tarihinde yaptığı bir açıklamayla, bölgede Türkiye’nin saldırıları nedeniyle ABD ve diğer müttefiklerle tüm ortak operasyonlarını durdurduğunu açıklamıştı.

Türkiye geçtiğimiz haftalarda Suriye’deki PKK uzantısı gruplara yönelik kara operasyonu başlatmaya hazırlanırken bölgede hava saldırılarını da arttırmıştı.

SDG uzun süredir, yeni bir Türk saldırısına karşı mücadelenin, IŞİD’in uyuyan hücrelerine karşı ve IŞİD savaşçılarının tutulduğu bir hapishanenin korunması için kullanılan kaynakların bölünmesine neden olacağı uyarısında bulıunuyordu.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a, ABD’nin Türkiye’nin Suriye’deki olası bir askeri harekatına güçlü şekilde karşı olduğunu iletmiş, Türkiye’nin saldırılarının doğrudan Suriye’de IŞİD’le mücadelede yerel ortaklarla çalışan ABD güçlerini tehlikeye attığını bildirmişti.

ABD liderliğindeki koalisyon, SDG’yi hava saldırıları, askeri malzeme ve danışmanlar sağlayarak 2017’den bu yana destekliyor. ABD önce SDG’nin, IŞİD’den toprak kazanmasına daha sonra cihatçı uyuyan hücrelere karşı operasyonlarına yardım etti.

Paylaşın

IŞİD’in Geri Dönme Olasılığı Gerçekten Var Mı?

Yıllardır süren hava saldırıları ve örgüt liderlerine yönelik nokta atışı operasyonlara rağmen Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tehdidi ortadan kalkmış değil. Peki IŞİD’in güçlü bir şekilde geri dönme olasılığı gerçekten var mı?

Türkiye’nin Suriye’de yeni bir kara harekatı düzenlemesi beklenirken ABD’den böyle bir operasyonun IŞİD’le mücadeleye zarar vereceği uyarısı geldi. Salı günü yaptığı açıklamada Pentagon sözcüsü Patrick Ryder, Türkiye’nin olası operasyonunun IŞİD’le mücadelede elde edilen kazanımları “ciddi şekilde tehlikeye atacağını” söyledi.

Çarşamba ise mevkidaşı Hulusi Akar’la telefonda görüşen ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Türkiye’nin Suriye’de yeni bir askeri operasyon düzenlemesine güçlü karşıtlığını” dile getirdi.

Peki IŞİD’le mücadele ne durumda? ABD yönetiminin Ankara’ya itirazının altında ne yatıyor?

DW Türkçe’den Muhammed Kafadar’a konuşan Washington Enstitüsü’nden terörle mücadele uzmanı Devorah Margolin’e göre IŞİD halen Suriye’nin orta ve kuzeydoğusunda aktif.

“Sadece 2022’de Suriye’deki 251 saldırıyı üstlendiler” diyen Margolin, Ocak ayında IŞİD’in Haseke hapishanesinde tutuklu üyelerini kaçırmak için düzenlediği baskına dikkat çekti. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolündeki hapishanede 3000 kadar IŞİD’li tutuluyordu. Baskın sonucu çıkan çatışmada yüzlerce kişi öldü. Hapishane Türkiye sınırına yaklaşık 80 kilometre mesafede.

SDG’nin öncelikleri değişiyor

SDG’nin ana gövdesini ise Türkiye’nin PKK’nın uzantısı olarak gördüğü ve terör örgütü kabul ettiği YPG oluşturuyor. “Eğer Türkiye, Kürtlerin kontrolündeki alanlara saldırırsa SDG önceliklerini değiştirmek zorunda kalacaktır” diyen Margolin, IŞİD tutuklularının bulunduğu tesisleri koruyan güçlerin başka yerlere kaydırılması durumunda söz konusu hapishane ve kampların yeni baskınlara karşı savunmasız kalacağını savundu.

Margolin’e göre bu senaryo halihazırda yaşanıyor:

“Türkiye’nin devam eden hava saldırıları, SDG ve ABD’nin ortak devriyelerinin sayısında azalmaya yol açtı. Olası sonuçlarını şimdiden görüyoruz. SDG güçlerini kaydırdığı için daha az devriye yapılıyor.”

SDG komutanı Mazlum Abdi, “Türkiye’nin hava saldırıları yüzünden ABD liderliğindeki koalisyon ile sürdürdükleri IŞİD karşıtı operasyonları durdurduklarını” söylemişti. Pentagon sözcüsü Ryder da Salı günü SDG devriyeleri sınırlandırdığından kendilerinin katılımının da azaldığını açıklamıştı.

ABD askeri Suriye’de ne yapıyor?

Amerikan ordusunun Suriye’nin kuzeyindeki topraklarda 900 kadar asker bulundurduğu biliniyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council’den Thomas Warrick, bu birliklerin temel misyonuna ilişkin “Temelde SDG’lilere eğitim ve teknik destek sağlıyorlar. Öncelikleri SDG ile ilişkileri geliştirmek. IŞİD’e karşı çatışmalara dahil olmuyorlar” değerlendirmesini yaptı.

Yine de ABD güçleri geçtiğimiz aylarda bazıları Türk askerinin kontrolündeki bölgeler içinde olmak üzere IŞİD liderlerinin yakalanmasına yönelik operasyonlar düzenledi.

Bu arada bölgede sadece asker değil, Amerikalı sivil personel de bulunuyor. ABD iç güvenlik ve dışişleri bakanlıklarında çeşitli görevler yapmış olan Warrick, “ABD’li diplomatlar SDG’li yetkililerle temas halinde, bölgeye giderek görüşmeler yürütüyorlar. Benzer şekilde insani yardım programları için de gidip gelenler var. Bunlar SDG ile değil, yerel yardım gruplarıyla irtibat halinde” dedi.

ABD’nin hafta ortasında diplomatlar dahil bölgedeki sivil personelini Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’e tahliye ettiği iddia edilmişti. Bu gelişmeye dair Warrick, “Askeri tehdit varsa siviller bölgeden çıkarılmış olabilir. ABD’nin isteyeceği son şey bir Amerikalı sivil ya da askerin Türkiye tarafının ateşiyle ölmesi olur. Bu Türkiye’nin de çıkarına olmaz” yorumunu yaptı.

IŞID tehdidi neden bitmiyor?

Yıllardır süren hava saldırıları ve örgüt liderlerine yönelik nokta atışı operasyonlara rağmen IŞİD tehdidi ortadan kalkmış değil. Uzmanlara göre, Avrupa başta olmak üzere Batılı ülkelerin politikaları bunda rol oynuyor.

Thomas Warrick, “IŞİD bölgesel kontrolünü kaybetse de geri dönmeye çalışıyor. Belirli bir alanı kontrol etmiyorlar ancak kuzeydoğu Suriye’de varlıkları sürüyor. Ağları, siviller üzerinde etkileri var” dedi.

Temel problem ise binlerce savaşçı ve yakınlarının tutulduğu hapishane ve kamplar. Warrick, “IŞID’li binlerce savaşçının eşleri ve çocukları SDG kontrolündeki El-Hol kampında tutuluyor. Kamptaki çocukların radikalleşmeye devam ettiği yönünde farklı kaynakların raporları var. Birçok ülke, özellikle Avrupa’nın oradaki vatandaşlarını geri almakta isteksiz olduğunu görüyoruz” diye konuştu.

“IŞİD’in geri dönebilme riski var” diye ekleyen Warrick, “Özellikle hapishanedeki üyelerini kaçırmakla ilgililer” görüşünü aktardı. Kamplardaki yabancı savaşçı ve yakınlarını kendi ülkelerinde hapsetmek için yeterli kanıt bulamayan Avrupa ülkelerinin, geri alırlarsa “kısa sürede serbest kalmalarından endişe ettiğini” söyleyen Warrick, “Bu yüzden SDG’nin onları Suriye’de tutmasını istiyorlar” dedi.

Hapishane ve gözaltı merkezlerinde aktifler

IŞİD’in SDG kontrolündeki hapishane ve gözaltı merkezlerinde aktif olduğunu kaydeden Margolin de buralarda yaşanan ölümcül şiddet olaylarına ve bunun etkilerine dikkat çekti. El-Hol’de yalnızca bu yıl en az 100 ölüm vakası yaşandı. ABD ve ortaklarının IŞİD karşıtı çabalarının sadece askeri operasyonlarla sınırlı olmadığını kaydeden Margolin, “Bu çabalar, diğer ülkeleri vatandaşlarını geri almaya teşvik ederek kuzeydoğu Suriye’de gözaltında bulunan IŞİD’lilerin sayısını azaltmayı da içeriyor” dedi.

Paylaşın

IŞİD Lideri el-Kureyşi’nin Öldürüldüğü Duyuruldu

IŞİD, liderleri Iraklı Ebu Hasan el-Haşimi el-Kureyşi’nin “Allah’ın düşmanlarıyla savaşırken” öldürüldüğünü duyurdu. Sözcü, yayınladığı sesli mesajında liderlerinin nasıl öldüğüne dair detay paylaşmadı. 

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), liderleri Iraklı Ebu Hasan el-Haşimi el-Kureyşi’nin “Allah’ın düşmanlarıyla savaşırken” öldürüldüğünü duyurdu.

IŞİD sözcüsü, yayınladığı sesli bir mesajda “Müslümanların yeni halifesi” olarak tanımladığı liderlik rolüne Ebu el-Hüseyin el-Hüseyni el-Kureyşi’nin atandığını duyurdu.

Grubun sözcüsü Ebu Ömer el-Muhacir, yayınladığı sesli mesajında ​​Iraklı liderlerinin nasıl öldüğüne dair detay paylaşmadı.

IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin 2014’te Irak ve Suriye’de ‘halifelik’ ilan ettikten sonra Ekim 2019’da İdlib’deki bir ABD operasyonunda öldürülmesinin ardından örgütün lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi olmuştu.

Bağdadi’nin yerine geçen Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi ise şubat ayında ABD özel kuvvetlerinin Suriye’nin kuzeybatısında düzenlediği bir operasyonda öldürülmüştü. Yeni liderin Ebu Hasan el-Haşimi el Kureyşi olduğu açıklanmıştı.

Kureyşi’nin, geçtiğimiz mayıs ayında Türkiye’de yakalandığı öne sürülmüştü. Fransız haber ajansı AFP, haberi üst düzey bir Türk yetkiliye dayandırmıştı. Ancak iddia resmi kaynaklardan teyit edilmemişti.

Paylaşın

Fransız Şirketi Lafarge IŞİD’e Destek Verdiğini Kabul Etti

Fransız şirketi Lafarge, Amerika tarafından terörist olarak tanımlanan gruplara ödeme yaptığı suçlamasını kabul etti. Lafarge, New York’un Brooklyn bölgesindeki mahkemede düzenlenen oturumda ilk kez, Amerika sınırları içinde, bir terör örgütüne maddi destek verme suçlamalarını kabul etmiş oldu.

VOA Türkçe’de yer alan habere göre, Fransız beton imalatçısı Lafarge, Amerika tarafından terörist olarak tanımlanan gruplara ödeme yaptığı suçlamasını kabul etti.

Lafarge, New York’un Brooklyn bölgesindeki federal mahkemede düzenlenen oturumda ilk kez, Amerika sınırları içinde, bir terör örgütüne maddi destek verme suçlamalarını kabul etmiş oldu.

2015 yılında İsviçre menşeili inşaat malzemeleri firması Holcim’e katılan Lafarge ayrıca Paris’te, 2011 yılında Suriye’de patlak veren iç savaş sonrasında bu ülkede bir fabrika işletmeye devam ederek insanlığa karşı işlenen suçlara ortaklık yaptığı iddiasıyla da karşı karşıya.

Lafarge, 687 milyon dolar karşılığında anlaşmaya giderken, 90 milyon dolar para cezası ödemeyi de kabul etti.

Firma, yapılan bir iç soruşturma sonrasında, Suriye’deki alt kuruluşunun fabrikasında çalışan elemanları korumak için silahlı gruplara ödemeler yaptığını itiraf etmişti. Ancak Lafarge, insanlığa karşı işlenen suçlara ortak olma suçlamalarını reddetmişti.

Lafarge Başkanı Magali Anderson, mahkemede, 2013 yılı Ağustos ayından 2014 yılı Kasım ayına kadar şirketin eski yöneticilerinin “bilerek ve kasten, Suriye’deki çeşitli silahlı gruplara fayda sağlaması için planlanan ödemeleri yapma ve onaylamayı amaçlayan komploya katılmayı kabul ettiğini” söyledi.

Anderson, “Bu davranıştan sorumlu olan kişilerin firmayla ilişiği 2017 yılından beri kesildi” dedi.

Holcim de yaptığı açıklamada, firmanın, Lafarge’la ilgili sorunların hiçbirine müdahil olmadığını belirtti. Holcim, Suriye’de ya da Lafarge’ın Amerika’daki operasyonlarında hiçbir zaman faaliyet göstermediğini, Lafarge’ın Suriye’deki faaliyetlerinin “Holcim’in savunduğu her şeyle taban tabana zıt” olduğunu kaydetti.

Holcim ayrıca Suriye’de olanlarla ilgisi bulunan Lafarge yöneticilerinin bunu Holcim’den ve dış denetçilerden gizlediklerini de vurguladı.

Fransa’daki hak örgütleri, 2017’de Lafarge’ı, 2011-2015 yılları arasında Suriye’de faaliyetlerine devam edebilmek için IŞİD dahil silahlı gruplara 13 milyon Euro ödeme yapmakla suçlamıştı.

İsviçre borsası SIX, Lafarge’ın Amerika’da hakkındaki suçlamaları kabul ettiğine ilişkin haberlerin çıkmasının öncesinde Holcim hisselerinin işlemlerini askıya aldı.

Paylaşın

Afrin Ve Azez Yakınlarında IŞİD’e Yönelik Özel Operasyon: 20 Ölü

Rusya ve Suriye askerleri birimlerinin, Şam’da bir otobüsü havaya uçuran Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarını ortadan kaldırmaya yönelik özel operasyon düzenlediği, operasyonda 20 IŞİD militanın etkisiz hale getirildiği duyuruldu.

Rusya’nın Suriye’deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Oleg Yegorov, dünkü basın toplantısında Rus ve Suriyeli askerlerin geçenlerde Şam ilinde bir otobüsü havaya uçuran IŞİD militanlarını ortadan kaldırmaya yönelik özel operasyon düzenlediğini, operasyon sonucu 20 militanın etkisiz hale getirildiğini belirtti.

Sputnik Türkçe‘de yer alan habere göre; Tuğgeneral Yegorov, Rus askeri grubunun, Suriye devlet güvenlik birimleri ve silahlı kuvvetleriyle etkileşim halinde Suriye’nin güneyindeki Der’a eyaletindeki Jasim yerleşiminde, 13 Ekim’de Suriyeli askerlerin bulunduğu otobüsün havaya uçurularak gerçekleştirilen, 19 kişinin hayatını kaybettiği ve 22 kişinin yaralandığı terör saldırısından sorumlu IŞİD militanlarını ortadan kaldırmaya yönelik özel operasyon düzenlediğini, operasyon sonucu 20 militanın etkisiz hale getirildiğini aktardı.

“Rus Hava-Uzay Kuvvetleri Suriye’deki militan hazırlama kampını vurdu”

Suriye’deki Rus Hava-Uzay Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda, Afrin ve Azez yerleşimlerinin bulunduğu bölgede militan hazırlama kampını ve yasadışı silahlı oluşumlarının komuta merkezine vurduğunu ifade eden Yegorov, şöyle konuştu:

Rus Hava-Uzay Kuvvetleri, uluslararası terör örgütlerine karşı koymak amacıyla Katma yerleşiminin 1.3 kilometre kuzeydoğusundaki bir militan eğitim kampına ve Azez yerleşiminin 2.2 kilometre batısındaki alanda yer alan yasadışı silahlı birlik komuta merkezine hava saldırısı düzenledi. 100’e kadar radikal, komuta merkezi, silah, mühimmat ve malzeme depoları, kamp karargahının yanı sıra ağır makineli tüfeklerle donatılmış 15’e yakın otomobil imha edildi.

Paylaşın

’10 Ekim Katliamı’nın 7. Yılında Hayatını Kaybedenler Anıldı

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD), sendikalar, sivil toplum örgütleri ve muhalefet partilerinin ortaklaşa düzenlediği Ankara Barış Mitingi’ne düzenlediği canlı bomba saldırısında 104 kişi yaşamını yitirmiş onlarca insan da yaralanmıştı.

Katliamın 7. yılında, bugün Ankara’da düzenlenen anma öncesi hayatını kaybedenlerin ve yaralananların yakınları, siyasi parti temsilcileri ve meslek örgütleri sabah saatlerinde Ankara Garı önünde toplanmaya başladı.

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın aktardığına göre Tandoğan Meydanı tarafından Ankara Garı önüne gitmek için bir araya gelenleri ve basın mensuplarını engelleyen polis, aile yakınları haricinde alana girişlere izin verilmeyeceğini söyledi.

Polis gazetecilerin de aralarında olduğu çok sayıda kişiyi alandan uzaklaştırmaya çalıştı. Edinilen bilgiye göre alana giriş sırasındaki polis yaklaşık 20 kişiyi gözaltına aldı.

Kitle, Ankara Garı önünde anma için bir araya geldi. Burada, katliamda hayatını kaybedenlerin isimleri okundu.

Hayatını kaybedenlerin aileleri tarafından yapılan açıklamada, anmaya dahi izin verilmemesine tepki gösterildi. Yaşananlara tepki gösterilerek, hesap sorulacağı vurgusu yapıldı.

Anmaya Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve Milletvekili Oya Ersoy, CHP Milletvekilleri Ali Mahir Başarır, Ali Haydar Hakverdi ve Veli Ağbaba da katıldı. Ayrıca, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ve DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da anmada yer aldı.

10 Ekim Katliamı

Ankara, Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen Barış Mitingine 10 Ekim 2015’te, saat 10:04 civarında intihar saldırısı düzenlendi. Olay yerinde 69 kişi, toplam 103 kişi ve iki saldırgan hayatını kaybetti.

Öldürülen barış mitingi katılımcılarının isimleri şöyle:

Abdülkadir Uyan, Metin Kürklü, Gökhan Akman, Orhan Işıktaş, Gülhan Karlı Elmascan, Yılmaz Elmascan, Nevzat Sayan, Bilgen Parlak, Hacı Kıvrak, Rıdvan Akgül, Rıdvan Akgül, Hacı Mehmet Şah Esin, Gökmen Dalmaç, Elif Kanlıoğlu, Hakan Dursun Akalın, Ercan Adsız, Ayşe Deniz, Berna Koç, Fatma Esen, Gülbahar Aydeniz, Eren Akın, Canberk Bakış, Tayfun Benol, Nizamettin Bağcı, Kasım Otur,

Başak Sidar Çevik, Nilgün Çevik, Resul Yanar, Mehmet Ali Kılıç, Tekin Arslan, Sezen Vurmaz, Dilaver Karharman,  Onur Tan, Umut Tan, Sarıgül Tüylü, Dilan Sarıkaya, Ali Kitapçı, İsmail Kızılçay, Muhammet Demir, Korkmaz Tedik, Veysel Atılgan, İbrahim Atılgan, Emine Ercan, Kübra Meltem Mollaoğlu, Meryem Bulut, Seyhan Yaylagül, Ebru Mavi, Ali Deniz Uzatmaz, Ziya Saygın,

Vahdettin Özgan, Cemal Avşar, Ahmet Katurlu, Selim Örs, Azize Onat, Dicle Deli, Güney Doğan, Binali Korkmaz, Mehmet Zakir Karabulut, Leyla Çiçek, Metin Peşman, Mesut Mak, Adil Gür, Gökhan Gökbönü, Şebnem Yurtman, Osman Turan Bozacı, İdil Güneyi, Abdullah Erol, Mehmet Hayta, Özver Gökhan Arpaçay, Şirin Kılıçalp, Uygar Coşgun, Ahmed Alkhadi, Nurullah Erdoğan, Gözde Arslan, Aycan Kaya, Yunus Delice,

Sevgi Öztekin, Mehmet Tevfik Dalgıç, Sevim Şinik, Emin Aydemir, Fatma Karabulut, Ramazan Tunç, Erol Ekici, Feyyat Deniz, Necla Duran, Osman Ervasa, Ramazan Çalışkan, Vedat Erkan, Abdülbari Şenci, Niyazi Büyüksütçü, Gazi Güray, Sabri Elmas, Erhan Avcı, Ümit Seylan, Serdar Ben, Nevzat Özbilgi, Hasan Baykara, Fatma Batur, Bedriye Batur, Ata Önder Atabay, Mustafa Budak, Ağa Bayar.

Saldırıyla ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını, İslam Devleti (IŞİD) Türkiye sorumlusu İlhami Balı’nın verdiği ifade edildi.

İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtildi. İddianamede, Balı’nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok kasten öldürme” suçundan 100’er kez ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi.

Saldırıyla ilgili dava, 7 Kasım 2016’da başladı, halen sürüyor. Öldürülenlerin aileleri her ayın 10’unda garın önünde anma yapıyor.

 

Paylaşın

AİHM, IŞİD’e Katılan 2 Vatandaşının Geri Dönüşünü Reddeden Fransa’yı Suçlu Buldu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Büyük Dairesi, Fransa’nın, Irak-Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) katılan ve Suriye’deki kamplarda tutulan iki vatandaşının ülkelerine dönmesini reddetmesinden dolayı “insan hakları ihlalinde bulunduğuna” hükmetti.

Euronews Türkçe‘nin aktardığına göre, AİHM’in 17 yargıçtan oluşan Büyük Dairesi, iki Fransız vatandaşının ailelerinin yaptığı başvuruda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 4. numaralı protokolünün, 3. maddesinin 1. fıkrasının Fransa tarafından ihlal edildiği görüşüne vardı.

Bu protokolün ilgili maddesi, “AİHS’ne taraf hiç bir ülkenin vatandaşının ülkesi topraklarına sokulmamasını” yasaklıyor.

Fransa’ya dönmek isteyenler için bu dava emsal olabilir

Bu dava Fransa’dan Suriye, Irak veya başka bölgelere savaşmak için gidip Fransa izin vermediği için dönemeyen vatandaşların ülkeye dönüşü için içtihat oluşturması açısından da önem taşıyor.

AİHM’in ilgili dairesi, davanın “hukuken karışık” olduğunu gerekçe göstererek kendi yargılama hakkından feragat ederek, 2019 ve 2020 yılında yapılan başvuruları genelde temyiz duruşmalarına bakan Büyük Daire’ye göndermişti.

Büyük Daire’de 2021 yılında yapılan duruşmaya Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi müdahil taraf olarak katılmış ve sunduğu savunmasında Fransa’yı suçlamıştı.

Başvuruyu yapanlar, ayrıca yakınlarının Fransa’ya girişine izin vermeyerek, Paris’in AİHS’nin işkence ve kötü muamelenin yasaklanmasıyla ilgili 3. maddesini de ihlal ettiği şikayetinde bulunmuştu. Büyük Daire, bu şikayeti ise değerlendirmedi.

Büyük Daire, Fransız yargı makamlarının daha önce verdiği ülkeye girişlerine izin verilmeyen vatandaşlarla ilgili kararları yeniden değerlendirmesine hükmetti.

Kızları Irak-Şam İslam Devleti’ne katılan iki Fransız aile, kızlarının üç torunlarıyla birlikte Fransa’ya geri dönmeleri için Fransız makamlarına başvuruda bulunmuştu. Taleplerinin reddedilmesi üzerine aileler kararı AİHM’e taşımıştı.

AİHM ayrıca, başvurunun yeniden değerlendirilmesinin yanı sıra, Fransa’nın başvuru yapan iki aileye mahkeme masrafları için 18 bin ve 13 bin 200 euro ödemesine karar verdi.

Fransız  mahkemeleri başvuru yapanları geri çevirmişti

Kararın açıklandığı oturumda Fransa’nın Avrupa Konseyi Büyükelçisi’nin yanı sıra Danimarka, İsveç, İngiltere ve İspanya gibi çeşitli ülke temsilcileri de hazır bulundu. Bu ülkeler de Suriye’de bulunan vatandaşlarının geri dönüşlerine izin vermiyor.

Paris İdari Mahkemesi ve Danıştay, 2020 yılında kendilerine yapılan başvuruyu kabul etmemişti.

Fransız hükümeti uzun süredir IŞİD’e katılanların ve ailelerinin yerel mahkemelerde yargılanması gerektiğini belirterek, geri dönüşlerini reddediyor.

Avrupa ülkelerinde IŞİD üyesi olmak için Orta Doğu’ya seyahat edenlerin geri dönüşleri konusunda kamuoyu genel anlamda tepkili. İnsan hakları savunucuları ise IŞİD militanlarının tutulduğu kamplarda kalan çocukların durumundan endişe duyuyor ve en kısa sürede geri getirilmeleri çağrısında bulunuyor.

Paylaşın

Suriye’deki Aşiret Casusları IŞİD’e Karşı ABD’ye Yardımcı Oluyor

Suriye’deki aşiret mensupları ve Batılı istihbarat sorumluları, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı mücadelesinde aşiret casuslarının “kilit” rol oynadığını söyledi.

ABD ordusu Temmuz ayında Suriye’nin kuzeyinde silahlı bir insansız hava aracıyla IŞİD’in “en önemli beş sorumlusundan” biri olan Mahir el-Agal’ı öldürmeyi başardı. Operasyonun  başarısız olma ihtimali neredeyse imkansızdı ve bunun başlıca sebebi ise bölgede varolan “intikam hırsı” idi.

İntikamın kaynağında ise IŞİD’in Suriye ve Irak’ın büyük bölümüne hükmettiği dönemde aşiretlere uyguladığı vahşet ve katliama kadar gittiği belirtilen toplu ölümler gösteriliyor.

Bu da saldırılardan kurtulmayı başaran aşiret mensuplarının öç alma isteklerini adeta kamçılıyor.

Örneğin Agal’ın izini süren Suriye’deki Şitaat aşireti mensuplarından biri, IŞİD liderinin öldürüldüğü sırada motosikletine takip cihazını yerleştirdiklerini söylüyor. Bu aşiret üyesinin söylediklerini doğrulayan bölgedeki Batılı bir istihbarat görevlisi, aşiret üyelerinin IŞİD sorumlusunun ailesiyle temas halinde olduğunu ve kendisini aylardır Suriye’nin kuzeyinde gizlice takip ettiklerini ifade etti.

Güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen bu kişi Reuters’a Suriye’den telefonla yaptığı açıklamada, “IŞİD’in çarmıha gerdiği, infaz ettiği ve acımadan kafalarını kestiği aşiretimin intikamını kanla aldım” dedi ve ekledi:  “Kalplerimizdeki acıyı iyileştirdi”.

“İntikam almak isteyen” aşiret mensuplarının oluşturduğu “geniş bir ağ”

IŞİD, en kanlı saldırılarından birini 2014’te Suriye’nin doğusundaki Deyr ez Zor bölgesinde ayaklanan Şitaat aşiretinin 900’den fazla üyesini öldürerek gerçekleştirdi. Aynı yıl halifelik ilan eden örgüt Suriye ve Irak’ın üçte birine hükmetmişti. Şu anda ise gücü çok azalmış da olsa yine de yüzlerce milis ABD liderliğindeki koalisyonun ya da Rusya ve İran destekli milislerin desteğini alan Suriye ordusunun tam kontrol sağlayamadığı bölgelerde kamp kurmuş durumda.

Bu grupların sonlandırılması ve örgütün daha da zayıflatılması için mücadele eden Amerikan ordusuna en büyük destek “intikam peşinde koşan” Arap aşiret mensuplarından geliyor.

Üç Batılı istihbarat kaynağı ve altı aşiret mensubu, ABD’nin IŞİD’e karşı yürüttüğü mücadelede aşiret casusları ağının büyüdüğünü ve operasyonlarda çok önemli rol oynadığını işaret ediyor.

Aynı aşiretten muhbirlerin IŞİD’deki yakınları hakkında bilgi verdiğini belirten Deyr ez Zor bölgesindeki Gharanij kasabasından bir aşiret reisi Yasser al Kassab, “Bu muhbir ağları, onları her yere yerleştiren Amerikalılarla birlikte çalışıyor” diyor.

Bu açıklamaları onaylayan ABD’li yetkililer, Agal’a yönelik operasyonda hedeflemenin neredeyse tamamının Suriye’deki aşiret muhbirlerinin istihbaratına dayandığını kaydediyor. Bunun yapılabilmesi için ise “derin bir ağ” oluşturmanın gerekli olduğunu belirten isminin açıklanmasını istemeyen yetkililer, Agal’ın saldırıdan önce aşiret mensupları tarafından uzun süre izlendiğini ve ABD liderliğindeki koalisyonun isyanla mücadele faaliyetlerine aşiret desteği alındığını onaylıyor.

Beş aşiret kaynağı, ABD tarafından finanse edilen aşiret ağlarının İslam Devleti’nin uyuyan hücrelerine sızdığını ve bazı durumlarda aşiret üyelerini de içeren yeni katılımlar hakkında veri topladığını söyledi. Üç Batılı istihbarat görevlisi ve bölgesel bir güvenlik yetkilisi de bu bilgileri doğruladı.

Casusların çoğu, IŞİD’i Suriye’nin kuzeydoğusundan kovmak için ABD destekli güçlerle birlikte savaşan ve 2017’de uzun bir savaşın ardından Rakka kentini ele geçiren Suriye’nin en büyük aşireti Akaidat’ın bir kolu olan Şitaat aşiretinden geliyor.

Cihatçı gruplar uzmanı Samer al Ahmad “İntikam almak istiyorlar, bu yüzden bilgi sızdırmak ve IŞİD liderlerinin yerlerini vermek için akrabalarıyla iş birliği yapıyorlar. Aşiret bağlantılarını kullanıyorlar” diyor.

“İletişim araçları kullanılmıyor”

Batılı istihbarat yetkililerinden biri, cep telefonu gibi cihazlardan toplanan bilgilerin aksine insan istihbaratının artık daha önemli olduğunu çünkü militanların gözetlenmeye açık iletişim araçlarından giderek daha fazla kaçındığını söyledi.

Gizli çabaların bir kısmına aşina olan subay, “Yeni ajanların çoğu cep telefonu ya da yabancı cihatçıların geçmişteki büyük vuruşlarının arkasındaki araçları kullanmıyor” dedi.

“Çoğu zaman insan istihbaratı diğer istihbarat yollarını tamamlar. Buradaysa, istihbarat toplamada insan faktörü öncü rol oynadı” diyen bir ABD’li askeri yetkili, bu tür insan istihbaratının yılbaşından bu yana Suriye’deki Agal gibi üst düzey militanların öldürülmesi ve gözaltına alınmasında “kritik” bir rol oynadığının altını çiziyor.

Şubat ayında örgütün lideri Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi, ABD özel kuvvetlerinin Suriye’nin kuzeyinde düzenlediği bir baskın sırasında ölmüş, Haziran ayında ise ABD güçleri bir başka üst düzey lider olan Ahmed el Kurdi’yi ele geçirmişti.

Agal, Kurdi ve hedef alınan diğer militanlar, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen bölgelerden uzakta, Türkiye sınırı boyunca yoğun nüfuslu bir bölgede yaşayanların arasına karışarak normal hayata geri dönmüşlerdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın