Anayasa Mahkemesi’nden Tartışmalı “Gar Katliamı” Kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), IŞİD üyesi iki canlı bombanın saldırısı sonrası 103 kişinin hayatını kaybettiği, en az 500 kişinin yaralandığı “Gar Katliamı” davasına ilişkin dikkat çeken bir karar verdi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), kamu görevlilerinin ihmali olduğuna ilişkin şikâyetin takipsizlikle sonuçlanması üzerine yapılan bireysel başvuruyu reddetti. 10 Ekim Davası avukatlarından Senem Doğanoğlu, AYM’nin henüz gerekçeli kararını açıklamadığını anımsatarak, “Anlıyoruz ki 10 Ekim katliamının aydınlatılmasının önüne Türkiye’deki tüm idari ve yargı makamları duvar örmekte ısrarcı.” dedi.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; Anayasa Mahkemesi (AYM), 8 yıl önce 103 kişinin öldüğü Ankara Tren Garı katliamında ihmali bulunan kamu görevlilerinin ihmaline ilişkin soruşturmanın takipsizlikle kapatılması üzerine yapılan bireysel başvuruyu “kabul edilemez” buldu.

Böylece, Gar katliamında kamu görevlilerinin ihmaline ilişkin iç hukuk yolu tamamlanmış oldu. 10 Ekim Davası avukatlarından Senem Doğanoğlu, AYM’nin henüz gerekçeli kararını açıklamadığını belirterek, “Anlıyoruz ki 10 Ekim katliamının aydınlatılmasının önüne Türkiye’deki tüm idari ve yargı makamları duvar örmekte ısrarcı” dedi.

10 Ekim 2015 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük katliamlarından biri yaşandı. IŞİD üyesi iki canlı bomba, Emek, Barış ve Demokrasi mitingi için Ankara Tren Garı önünde toplanan binlerce kişinin arasında kendisini patlattı. Saldırı sonucunda 103 kişi hayatını kaybederken 500’ün üzerinde kişi yaralandı. Saldırıda rol alan IŞİD üyelerine dava açılırken, katliamda ihmali bulunan kamu görevlilerine ilişkin etkili bir soruşturma açılamadı.

O ihmaller neydi?

Katliamı gerçekleştiren canlı bombaları taşıyan araç, IŞİD’in Gaziantep emiri Yunus Durmaz’ın yardımcısı Halil İbrahim Durgun tarafından 9 Ekim akşamı yola çıkarıldı. Ankara dışından gelen araçların durdurulması ve arama konusunda mahkemeden karar alınmasına karşın Ankara Emniyet Müdürlüğü saat 00.00-9.00 arasında başkent girişlerinde arama uygulamasına ara verdi.

Canlı bombaları taşıyan araç, yol kontrolü olmamasının rahatlığıyla Ankara’ya ulaştı. Ayrıca miting için 2 bin 44 polis görevlendirilmişken, toplanma alanı olan Gar çevresinde yalnızca 129 polis vardı. Gar Meydanı’ndaki toplanma alanına gelenler de aranmadı.

Canlı bombaları taşıyan araca eskortluk yapan IŞİD üyesi Yakup Şahin’in Gaziantep’in Nizip ilçesinde bir gübre bayisinden amonyum nitrat almaya çalışması, polise saldırıdan 11 gün önce ihbar edildi. Nizip Emniyeti, Şahin’in kimliğini tespit etti. 2 Ekim 2015’te bu durumu Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne bildiren Nizip Emniyeti, gerekli araştırmaların yapılmasını istedi. Ancak Şahin hakkında yakalama kararı çıkarılmadı.

10 Ekim katliamına gidilirken IŞİD’teki hareketlilik Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT tarafından tespit edildi. O dönem Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından, IŞİD’in canlı bomba saldırısı düzenleyeceğine yönelik istihbarat alındı. İstihbaratta, “DEAŞ’ın (IŞİD) yapmaya karar verdiği büyük bir eylem için seçtiği grubu Suriye’deki bir kampta özel eğitime aldığı, eylemin uçak-gemi kaçırma ya da miting-kalabalık yerde çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde olabileceği” uyarısı yapıldı. Ancak yeterli tedbirler alınmadı.

İçişleri Bakanlığı’nın katliamdaki ihmallere ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında Emniyet ve MİT’in eline, IŞİD’in terör saldırısı düzenleyeceğine ilişkin 62 ayrı istihbarat notu geçtiği tespit edildi. Son gelen ihbar ise katliamdan bir gün önce Ankara Emniyeti’ne ulaştı. Ancak Ankara Emniyeti Terör ve İstihbarat Şube Müdürlükleri, istihbarat notunu “önemsiz bularak” gerekli birimleri uyarmadı.

Emniyet’in canlı bomba listesinde yer alan ve “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak aranan Yunus Emre Alagöz’ün yapılan telefon dinlemelerinde ailesiyle vedalaştığı dahi belirlendi. Üstelik Alagöz’ün kardeşi Şeyh Abdurrahman Alagöz, 20 Temmuz 2015’te Suruç katliamını yapan saldırgandı. Bu istihbaratlara rağmen Ankara Valiliği’nde 14 Eylül 2015’te yapılan güvenlik toplantısında miting iptal edilmedi. Miting öncesinde ise Emniyet yalnızca kendi personelini “canlı bomba saldırılarına karşı duyarlı olunması” yönünde uyarırken mitingi düzenleyenlere haber verilmedi.

Ankara Tren Garı katliamının ardından ihmali olan kamu görevlileri yönünden hem idari hem de adli soruşturma yürütüldü. İçişleri Bakanlığı müfettişleri, hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporda dönemin Ankara Emniyet Müdürü, İstihbarat Şube Müdür Vekili, TEM Şube Müdürü, Eski Güvenlik Şube Müdür Vekili ve TEM Şubesi C Büro amirinin ihmalini tespit etti. Raporda, bu isimler hakkında soruşturma izni istendi. Ancak Ankara Valiliği soruşturma izni vermedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara itiraz etmeyince dosya dava açılamadan kapandı.

10 Ekim katliamı mağdurları, bunun üzerine 2016 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, katliamda ihmali bulunan kamu görevlilerinin yanı sıra, patlamadan sonra yaralı ve ölülerin olduğu yerde göz yaşartıcı gaz sıkan polislerin yargılanmaması, acil sağlık hizmetinin sunulmasında ihmaller yaşanması ve bunlara karşı etkili soruşturma yapılmaması da başvuru nedenleri arasında sıralandı.

Bu kapsamda yaşam hakkı, kötü muamele yasağı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddiaları mahkemeye taşındı.

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm, 2016’da yapılan başvuruyu ancak yedi yıl sonra, 14 Aralık 2023 tarihinde gündemine aldı. Gar katliamı dosyasını AYM Genel Kurulu’na sevk etme gereği duymayan İkinci Bölüm, başvurunun “kabul edilemez olduğuna” karar verdi. Böylece Gar katliamında ihmali bulunan kamu görevlilerine ilişkin şikâyette iç hukuk yolu tükenmiş oldu. Bu karardan sonra avukatların AİHM’e başvurları bekleniyor.

“10 Ekim katliamı önüne duvar örülüyor”

10 Ekim Davası avukatlarından Senem Doğanoğlu, AYM’nin henüz gerekçeli kararını açıklamadığını anımsatarak, “Anlıyoruz ki 10 Ekim katliamının aydınlatılmasının önüne Türkiye’deki tüm idari ve yargı makamları duvar örmekte ısrarcı. Açıkça, ‘kamu görevlileri sorumludur’ diyen müfettiş raporu bugün hâlâ kamudan gizleniyorken, AYM de bu koruma zırhını güçlendirdi. Türkiye yakın tarihinin en büyük katliamındaki devlet sorumluluğuna sonuç olarak Genel Kurulun bile karar vermediğini de görüyoruz. Bizim yargıya karşı mücadelemiz sürmeye devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

IŞİD Ve El Kaide’den “Gazze’deki Savaşı Tüm Dünyaya Yayma” Çağrısı

Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı İsrail- Filistin savaşının 17. gününde, El Kaide ve IŞİD (Irak Şam İslam Devleti), Gazze’deki savaşı tüm dünyaya yayılacak bir cihada çevirme çağrısı yaptı.

Independent Türkçe’nin aktardığına göre; Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli Demokrasileri Savunma Vakfı’na (FDD) bağlı Long War Journal haber sitesi, radikal İslamcı örgütlerden son iki haftada yayımlanan açıklamaların, Ortadoğu ve Batı’da yeni terör olaylarına yol açabileceğine dikkat çekti.

El Kaide’ye bağlı Eş-Şebab’ın yayımladığı açıklamada, Gazze’deki savaşın “sadece Filistin topraklarındaki Müslüman grupların değil, tüm İslam ümmetinin savaşı” olduğu belirtildi.

Somali’de Federal Geçiş Hükümeti’ni ortadan kaldırmak için savaşan ve ülkenin güneyinin çoğunu kontrol eden örgütün açıklamasında, “Müslümanlar bir araya gelerek, Yahudilere ve onların ikiyüzlü kafir müttefiklerine karşı mücahitleri desteklemek için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdır” dendi.

El-Kaide’nin Kuzey Afrika yapılanması olan Mağrip El-Kaidesi’yle, bu örgütün Sahel’den sorumlu kolu Cemaat Nusra el İslam ve Müslim de ortak açıklama yayımlayarak, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de başlattığı Aksa Tufanı operasyonunu övdü.

Örgütler, operasyona destek verdiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: Filistinliler, boyunlarındaki utanç kılıcını kaldırmak için Yahudilere saldırdı. Eylemlerinizi kutluyor ve sizi cihat yolunda sabırla ilerlemeye çağırıyoruz. Bugün tüm İslam ümmeti adına bir bedel ödüyorsunuz. Biz El Kaide olarak Kudüs’ü özgürleştirmenizde size katılma imkanını elde edebilmek için zamana karşı yarışıyoruz.

Öte yandan El Kaide’ye bağlı örgütler, Gazze’deki İsrail’e karşı başlatılan savaşın, Batı Şeria’ya da taşınması çağrısı da yaptı. Cihatçılar, “Acele edin, Batı Şeria’da Yahudilerin ayakları altında bir ateş yakın. Kalkın ve Yahudilerle ve Yahudileri koruyanlarla savaşın” dedi.

IŞİD ise yayımladığı propaganda dergisi El Naba’da, Gazze’deki savaşın başka ülkelere taşınması gerektiğini savundu. Örgüt, “ABD, Avrupa ve dünyanın geri kalanında Yahudilerin yaşadığı yerlerin hedef alınması ve Yahudilerle Haçlılara ait elçiliklerin ateşe verilmesi” çağrısı yaptı.

Birleşik Krallık iç istihbarat servisi MI5 ve ABD’nin iç istihbarat teşkilatı FBI da geçen hafta yayımladıkları ortak açıklamada, Gazze’deki savaşın Batı’da terör saldırılarını artırabileceği uyarısında bulunmuştu.

İsrail, 320 noktayı vurdu

Öte yandan, İsrail ordusu, son bir günde Gazze’deki 320 nokta vurdu. İsrail ayrıca, gece boyunca güney Lübnan’ı da vurdu. İsrail, Hamas altyapısının hedef alındığını, tünel ve operasyon merkezlerinin vurulduğunu iddia etti. Gece boyunca ve sabah erken saatlerde devam eden saldırılarda uyarı yapılmadan evlerin de vurulduğu öne sürüldü.

Hamas’ın liderlik yaptığı Gazze’deki içişleri bakanlığı ise gece düzenlenen saldırılarda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini ve yaralandığını aktardı. Hamas daha sonra yaptığı açıklamada 60 kişinin öldüğünü belirtti.

Sabah erken saatlerde Gazze’deki hastanelerin yakınlarında da patlamaların yaşandığı kaydedildi. Filistin İçişleri Bakanlığı ise İsrail’in Gazze’de düzenlediği iki ayrı hava saldırısında 27 kişinin hayatını kaybettiğini aktardı.

İsrail, Gazze’nin etrafına tank ve asker yığdı

İsrail, Hamas’ı “yok etmeyi” amaçlayan kara harekâtı için Gazze’nin etrafına tanklar ve askerler yığdı.

Hafta sonu Washington, bölgedeki ABD çıkarları için önemli bir risk uyarısı yaptı ve gelişmiş hava savunma sistemlerinin yeni bir konuşlandırmasını duyurdu. Bu adım İsrail-Hamas savaşının daha geniş bir Orta Doğu çatışmasına dönüşebileceği korkusuna neden oldu.

Pentagon, İran’a bağlı güçlerin saldırılarını caydırmaya yardımcı olmak için iki uçak gemisi, destek gemileri ve yaklaşık 2,000 deniz piyadesi de dahil olmak üzere önemli miktarda deniz gücünü Orta Doğu’ya gönderdi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Gördüğümüz şey bölgedeki birliklerimize ve halkımıza yönelik saldırıların önemli ölçüde artma ihtimalidir” dedi.

Bölgeyi ziyaret eden Çin’in Orta Doğu özel temsilcisi Zhai Jun, geniş çaplı bir kara çatışması riskinin arttığını ve bölgedeki çatışmaların yayılmasının “endişe verici” olduğu kaydetti.

Reuters’a konuşan İranlı güvenlik yetkilileri İran’ın stratejisinin Tahran’ı da içine çekecek büyük bir tırmanıştan kaçınmak olduğunu söyledi.

Suriye devlet medyası, İsrail füzelerinin pazar günü Şam ve Halep uluslararası havaalanlarını vurduğunu, her ikisinin de hizmet dışı kaldığını ve iki çalışanın öldüğünü duyurdu.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze harekatıyla ilgili “Bir ay, iki ay ya da üç ay sürebilir ama sonunda Hamas kalmayacak” dedi. Kara harekatına “yakında” başlayacaklarını belirten Gallant, “Bu Gazze içindeki son harekatımız olacak, sonrasında Hamas olmayacak” diye konuştu.

Paylaşın

IŞİD’den Deyrizor’da Saldırı: En Az 23 Suriye Askeri Öldü

Son haftalarda Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda saldırılarını arttıran Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Deyrizor’da bir askeri otobüsü hedef aldı. Saldırıda, en az 23 Suriye askerinin öldüğü duyuruldu.

Bu hafta başlarında cihatçıların eski kalesi Rakka vilayetinde bir IŞİD saldırısında on Suriye askeri ve hükümet yanlısı savaşçının öldüğü bildirilmişti.

IŞİD, yakın zamanda örgütün lideri Ebu Hüseyin el Hüseyni el Kureyşi’nin öldürüldüğünü doğrulamıştı. Ebu Hüseyin el Hüseyni el Kureyşi, Kasım 2022’de selefinin Suriye’de ölümünün ardından örgütün liderliğini devralmıştı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) bugün, Suriye’nin doğusunda bir askeri otobüse düzenlenen saldırıda en az 23 Suriye askerinin öldürüldüğünü duyurdu.

SOHR, dün Deyrizor’da gerçekleşen saldırı için, “IŞİD üyeleri bir askeri otobüsü hedef aldı” dedi.

Suriye içindeki geniş bir kaynak ağına dayanan İngiltere merkezli grup, saldırıda 23 askerin öldüğünü ve ondan fazla askerin yaralandığını duyurdu. Grup, yaralıların bazılarının durumunun kritik olduğunu söyledi.

SOHR, onlarca askerin saldırıdan sonra kaybolduğunu belirtti.

2019’da Suriye’deki son toprak parçasını kaybetmesine rağmen IŞİD, uçsuz bucaksız Suriye çölünde saklandığı yerleri korumaya devam ediyor. IŞİD, saklandığı yerlerden pusu kurarak vur-kaç saldırıları yapıyor.

IŞİD üyeleri son haftalarda Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda saldırılarını arttırdı.

SOHR, Salı günü yaptığı açıklamada, bu hafta başlarında cihatçıların eski kalesi Rakka vilayetinde bir IŞİD saldırısında on Suriye askeri ve hükümet yanlısı savaşçının öldürüldüğünü duyurmuştu.

IŞİD bir zamanlar Irak ve Suriye’nin üçte birini kontrol ediyordu. Grup, dönemin IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin örgütün kontrol ettiği topraklarda halifelik ilan ettiği 2014’te gücünün zirvesindeydi.

Bağdadi Suriye’de 2019’da düzenlenen bir askeri operasyonla öldürüldü. IŞİD militanları Suriye ve Irak’ta direniş hareketini sürdürmeye devam ediyor.

Örgütün kalan binlerce militanı son yıllarda Suriye ve Irak’ın uzak bölgelerinde, yeraltında varlığını sürdürüyor. Ancak bunlar hala “vur- kaç” saldırıları düzenleme kapasitesine sahip.

Paylaşın

IŞİD, Örgütün Lideri Hüseyin El Kureyşi’nin Öldürüldüğünü Doğruladı

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), örgütün lideri Ebu Hüseyin el Hüseyni el Kureyşi’nin öldürüldüğünü doğruladı. Ebu Hüseyin el Hüseyni el Kureyşi, Kasım 2022’de selefinin Suriye’de ölümünün ardından örgütün liderliğini devralmıştı.

Haber Merkezi / IŞİD, Kureyşi’nin İdlib’de Hayat Tahrir El-Şam örgütüyle doğrudan çatışmalarda öldüğü açıkladı. Açıklamada, El Kureyşi’nin tam olarak ne zaman öldürüldüğü hakkında ise ayrıntı verilmedi.

Açıklamada, İdlib vilayetinde silahlı muhaliflerin elindeki bölgeleri kontrol eden Hayat Tahrir El-Şam örgütünün IŞİD liderini öldürdükten sonra cesedini Türkiye’ye teslim ettiğini savunuldu.

Hayat Tahrir El-Şam (HTŞ), IŞİD liderini hedef alan herhangi bir operasyonu üstlenmedi. IŞİD, HTŞ’yi Ankara’nın çıkarları doğrultusunda çalışmakla suçluyor.

Ebu Hüseyin el Hüseyni el Kureyşi örgütün kuruluşundan bu yana beşinci liderleriydi. Geçen yıl kasım ayında IŞİD, önceki lideri Ebu Hasan el-Haşimi el-Kureyşi’nin öldürüldüğünü açıklamıştı. Selefi Ebu İbrahim el-Kureyşi, geçen yıl şubat ayında ABD’nin İdlib’de düzenlediği bir baskında öldürülmüştü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) IŞİD lideri Ebu Hüseyin el Kureyşi’yi Suriye’nin kuzeyinde düzenlediği operasyonla öldürdüğünü Nisan ayının sonunda açıklamıştı.

Erdoğan, “MİT DAEŞ’in sözde lideri Ebu Hüseyin el Kureyşi kod adlı şahsı uzun süredir takip ediyordu. Bu şahıs, Milli İstihbarat Teşkilatımız’ın dün Suriye’de gerçekleştirdiği bir operasyonla etkisiz hale getirildi.

Yani bu tür DAEŞ’in başındaki kişileri, şurada buradaki terör örgütlerinin başlarını Amerika, vesaire etkisiz hale getirdiği zaman dünyayı ayağa kaldırırlar. İşte buyurun, şu anda biz DEAŞ’la ilgili bir değil, iki değil, üç değil, kaç tanesini etkisiz hale getirdik. PKK ile ilgili kaç tanesini etkisiz hale getirdik” diye konuşmuştu.

IŞİD bir zamanlar Irak ve Suriye’nin üçte birini kontrol ediyordu. Grup, dönemin IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin örgütün kontrol ettiği topraklarda halifelik ilan ettiği 2014’te gücünün zirvesindeydi.

Bağdadi Suriye’de 2019’da düzenlenen bir askeri operasyonla öldürüldü. IŞİD militanları Suriye ve Irak’ta direniş hareketini sürdürmeye devam ediyor.

Örgütün kalan binlerce militanı son yıllarda Suriye ve Irak’ın uzak bölgelerinde, yeraltında varlığını sürdürüyor. Ancak bunlar hala “vur- kaç” saldırıları düzenleme kapasitesine sahip.

Paylaşın

Halkların Demokratik Partisi’nden Ezidi Soykırımı’nı Tanıma Çağrısı

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) 3 Ağustos 2014 tarihinde yaptığı Ezidi Soykırımı’nı tanıma çağrısı yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Tüm toplumu bu soykırımın tanınması ve bir daha yaşanmaması için sorumluluk almaya çağırıyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Şu ana dek Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi (AK) ve Birleşmiş Milletler’in (BM) yanı sıra ABD, İngiltere, Fransa, Kanada, Avustralya, İskoçya, İrlanda, Ermenistan, Portekiz, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un da aralarında olduğu çok sayıda ülke Ezidi Soykırımı’nı tanıdı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) 3 Ağustos 2014 tarihinde yaptığı Ezidi Soykırımı’na ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi.

“9 yıl önce katliamcı IŞİD tarafından dünyanın gözleri önünde Êzidî halkı soykırıma uğratıldı, kadınlar ve çocuklar köle pazarlarında satıldı. Katliamda yaşamını yitirenleri, halkını savunmak için toprağa düşenleri saygı ve minnetle anıyoruz. Tüm toplumu bu soykırımın tanınması ve bir daha yaşanmaması için sorumluluk almaya çağırıyoruz.”

Ezidi Soykırımı

Ezidi Soykırımı (Ezidi tarafından anılan ismiyle 73. Ferman), Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD veya İslam Devleti olarak da adlandırılır) Irak’taki Ezidilere yönelik 3 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu katliamlar silsilesi. Birleşmiş Milletler tarafından soykırım olarak kabul edilmiştir.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Ezidi kadınlar ve küçük yaştaki kızlar IŞİD mensupları tarafından cinsel köleliğe zorlandı, erkekler sürgün edildi ve binlercesi topluca infaz edildi. Başta Sincar’da olmak üzere toplamda yaklaşık 5 bin Ezidinin öldürüldüğü 10 bine yakının ise esir düştüğü ifade edilmektedir. Soykırım 2014 yılında Peşmerge’nin IŞİD saldırıları sonucunda geri çekilmesinden sonra başlamıştır.

IŞİD’in Ezidilere yönelik katliamı uluslararası toplumda geniş yer buldu ve tepki olarak ABD IŞİD’e yönelik hava saldırılarına başladı. Ek olarak ABD, İngiltere ve Avustralya, Sincar Dağları’na kaçmış olan Ezidilere uçaklarla acil yardımlar yaptı ve Ezidileri savunmaya giden silahlı güçlere silah desteği sağladı.

IŞİD’in Ezidi nüfusuna yönelik eylemleri yaklaşık 500.000 mülteciye ve binlerce kişinin ölümüne veya kaçırılmasına sebep oldu. Soykırımın etkileri özellikle Almanya’daki diğer Ezidi topluluklarını da etkiledi. Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti 2019 yılında 3 Ağustos gününü “Ezidi Soykırım Günü” ilan etti.

Paylaşın

IŞİD Lideri Usame El Muhacir Suriye’nin Doğusunda Öldürüldü

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) Lideri Usame El Muhacir’in 7 Temmuz’da Suriye’nin doğusunda düzenlenen operasyonda öldürüldüğünü bildirdi.

CENTCOM, tarafından yapılan açıklamada, “IŞİD’in bölge genelinde yenilgiye uğratılması konusunda kararlı olduğumuzu açıkça ifade ettik. IŞİD sadece bölge için değil, bölgenin çok ötesinde bir tehdit oluşturmaktadır” ifadelerine yer verdi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) IŞİD liderlerinden Usame El Muhacir’in Suriye’nin doğusunda düzenlenen insansız hava aracı (İHA) saldırısıyla öldürüldüğünü duyurdu.

CENTCOM, saldırının 7 Temmuz Cuma günü MQ-9 Reaper tipi İHA’larca gerçekleştirildiğini belirtti.

CENTCOM açıklamasında aynı İHA’ların saldırıdan önce Suriye’de yaklaşık iki saat boyunca Rus uçaklarınca taciz edildiği bildirildi. Açıklamada, saldırıda sivil can kaybı yaşanmadığı, bir sivilin yaralandığına dair haberlerinse incelendiği ifade edildi.

Bu operasyonla IŞİD’in mağlup edilmesi doğrultusundaki kararlılıklarını bir kez daha gösterdiklerini belirten CENTCOM komutanı Michael Kurilla, söz konusu terör örgütünün “sadece bu bölgede değil, bu bölgenin dışında da bir tehdit olmayı sürdürdüğünü” söyledi.

Associated Press’e konuşan bir ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi ise El Muhacir’in Suriye’nin doğusunda değil, kuzeybatıdaki Halep bölgesinde öldürüldüğünü söyledi.

ABD’li yetkili, Suriye’nin genellikle doğusunda faaliyet gösteren El Muhacir’in Halep’te motosikletle seyir hâlindeyken öldürüldüğünü ifade etti. Yetkili, Amerikan İHA’larının Rus uçaklarınca taciz edildikleri sırada da El Muhacir’in peşinde olduklarını belirtti.

ABD ordusunun öldürülen kişinin El Muhacir olduğunu nasıl doğruladığı henüz bilinmiyor.

Suriye’deki son topraklarını 2019’da kaybeden IŞİD’in bu ülkede Türkiye destekli muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde saklanan liderlerine yönelik ABD operasyonları son bir yıl içinde yoğunlaştı.

ABD, IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin 2019 yılında öldürülmesinin ardından bu örgütün hayatta kalan ve birçoğu yurt dışında saldırılar planlandığı düşünülen liderlerini hedef almaya başlamıştı.

Paylaşın

Uganda’da Vahşet: Okula Düzenlenen Saldırıda 26 Kişi Öldü

Uganda’nın Kongo sınırına yakın Empandwe kasabasında, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) bağlantılı Demokratik İttifak Güçleri (ADF) tarafından bir okula düzenlenen saldırıda 26 kişi hayatını kaybetti.

Haber Merkezi / Saldırıda 8 kişi de yaralandı. Yetkililer, yaralıların durumunun kritik olduğunu ve ölü sayısının artabileceğini açıkladı. Açıklamada okulun yatakhanesinin yakıldığı ve yiyecek deposunun da yağmalandığı belirtildi.

Yetkililer, saldırıyı gerçekleştiren 20 – 25 kişilik grubun Kongo’da yer alan Virunga Ulusal Parkı’na doğru kaçtığını ve yakalanmaları için operasyon başlatıldığını bildirdi.

Demokratik İttifak Güçleri (ADF), 1986’dan beri iktidarda olan Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni’nin yönetimine karşı çıkıyor.

2001’de Uganda ordusu karşı saldırılarını yoğunlaştıran ADF, 2019’da yılında IŞİD’e bağlılığını ilan etmişti.

ADF, Müttefik Demokratik Hareket, Uganda Ulusal Kurtuluş Ordusu (NALU), Uganda Müslüman Kurtuluş Ordusu ve Tebliğ Cemaati hareketinin üyeleri dahil olmak üzere birkaç grubun birleşmesiyle kuruldu.

Başlangıçta batı Uganda’da bulunan ADF,  Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne doğru genişledi. ADF, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin daha çok Kuzey Kivu eyaletinde faaliyet gösteriyor.

Uganda hükümeti ile Demokratik İttifak Güçleri (ADF) arasındaki 2008 yılından itibaren ateşkes ve af görüşmeleri gerçekleştirilse de, görüşmeler sonuç vermedi.

Paylaşın

SDG’den Cezaevlerindeki 10 Binden Fazla IŞİD Militanı İçin Yargılama Kararı

Şam’daki merkezi hükümetten ayrı olarak faaliyet gösteren Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD destekli otonom bir yönetim kuran YPG’nin çatısını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), yıllardır tutuklu bulunan yaklaşık 10 bin Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanını yargılama kararı aldı.

Uzun yıllardır IŞİD’lilerin uluslararası mahkemelerce yargılanması gerektiğine dair çağrı yapan SDG, geçtiğimiz günlerde internet üzerinden yaptığı açıklamada, uluslararası toplumun duyarsızlığına tepki göstererek, tutukluları kendi “açık, özgür ve şeffaf yargılamalarına” tabi tutmaya karar verdiklerini duyurdu.

Reuters’a konuşan yetkili Badran Jia Kurd, savaşçıları yargılamak için geçen yıl genişletilen yerel bir terörle mücadele yasasının kullanılacağını belirtti. Ayrıca  sanıkların bir avukat atayabileceğini de ekledi.

Ayrıca yönetim yıllardır aralarında Kanada, Fransa, Birleşik Krallık gibi yabancı ülke vatandaşı militanların yanı sıra yine örgütten kaçan binlerce yabancı kadın ve çocuğun da ülkelerine geri kabul edilmeleri çağrısını yineledi.

Suriye’nin kuzeyinde SDG kontrolündeki bölgelerde idam cezasının uygulanmadığı öne sürülüyor.

SDG’nin 10 binden fazla IŞİD savaşçısını yaklaşık 20 merkezde alıkoyduğu ve bunlardan 2 bininin kendi ülkeleri tarafından iadeleri reddedilen yabancı savaşçılar oldukları tahmin ediliyor. Bölgedeki El-Hol kampında, IŞİD savaşçılarının akrabaları olan 51 bin kadın ve çocuğun tutulduğu da biliniyor.

Suriye’de 12. yılı geriden bırakan iç savaş sürecinin en karmaşık konularından biri de ülkedeki savaşa katılan yabancı militanların durumu. Kendi terörle mücadele yasalarının IŞİD militanlarını yeterince uzun süre cezaevinde tutamayacağından endişe eden birçok ülke IŞİD’e katılan vatandaşlarını geri almayı reddetmişti.

Konuyla ilgili Reuters’a konuşan Suriye üzerine çalışan Batılı bir diplomat kararın sürpriz olduğunu söyledi.

Yargılama kararı daha önce de gündeme gelmiş ancak Suriye hükümetinden bağımsız bir bölgesel mahkemenin alacağı kararların yasallığı tartışma konusu olmuştu.

Batılı diplomat, “Kimse bunu yapacaklarını düşünmedi. Çok fazla insanı tutuyorlar ve bunu çok ciddiye alıyoruz. Ancak bu onları yargılamaktan farklı bir konu. Onları yargılamak tamamen farklı bir sorun” diye konuştu.

Diplomat, bu tip yargılamaların yüksek güvenlik seviyesi gerektirdiğini ve yargılama sürecinde IŞİD savaşçılarının firar riskinin artacağını söyledi.

İnsan Hakları Gözlemevi’nde terörle mücadele uzmanı olarak görev yapan Letta Tayler ise uluslararası toplumun ya mahkemeleri desteklemesi ya da kendi ülkelerinde veya üçüncü ülkelerde yargılamalara öncülük etmesi gerektiğini söyledi.

Tayler, “Bundan azı sadece tutukluların haklarının ihlali anlamına gelmez. Ayrıca IŞİD suçları için adaletin sağlandığını görmeyi hak eden kurbanlar ve ailelerinin yüzüne atılmış bir tokat olur” diye konuştu.

Yabancı IŞİD militanları

Yabancı IŞİD militanları konusu Suriye’de 12 yıldır devam eden savaşın en karmaşık güvenlik meselelerinden biri. Pek çok ülke, terörle mücadele yasalarının bu kişiler için uzun hapis cezalarını garanti etmeyeceği endişesiyle terör örgütüne katılan vatandaşlarını ülkelerine geri almadı.

Paylaşın

IŞİD’in Afganistan Kolu Lideri Sanaullah Ghafari Öldürüldü İddiası

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Afganistan kolu olan IŞİD-Horasan’ın Lideri Sanaullah Ghafari‘nin Afganistan’ın Kunar vilayetinde öldürüldüğü ileri sürüldü. Ghafari, Şahab El-Muhacir olarak da biliniyor.

Sanaullah Ghafari ‘terör eylemleri’ gerekçe gösterilerek Aralık 2021’de Birleşmiş Milletler (BM), ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından ‘küresel terörist’ ilan edilmişti. Bunun ardından ABD tarafından Sanaullah Ghafari hakkında bilgi karşılığında 10 milyon dolara varan para ödülü teklif edilmişti.

Pakistan’ın Geo TV haber sitesinin aktardığına göre, IŞİD’in Pakistan-Afganistan bölgesinde faaliyet gösteren IŞİD-H isimli koluna liderlik eden ve ABD’nin hakkında bilgi karşılığında 10 milyon dolara varan para ödülü teklif ettiği Sanaullah Ghafari’nin Afganistan’ın Kunar vilayetinde öldürüldüğü öne sürüldü. Ghafari’nin yalnızca Pakistan’da değil, uluslararası olarak da arandığını aktaran Geo TV, Ghafari’nin Pakistan, İran, Özbekistan, Tacikistan ve Afganistan’da gerçekleştirilen saldırılarda rol oynadığını ifade etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı “Adalet İçin Ödül” (Rewards for Justice) sitesinde, Sanaullah Ghafari hakkında şu bilgiler paylaşılmıştı: “Adalet İçin Ödül, IŞİD-K lideri Şahab El-Muhacir hakkında bilgi karşılığında 10 milyon dolara varan para ödülü teklif etmektedir. IŞİD yönetimi, Haziran 2020’de Sanaullah Ghafari olarak da bilinen El-Muhacir’i ABD tarafından Yabancı Terör Örgütü olarak tanımlanan IŞİD-K’ye lider olarak atamıştır.

Atanma haberini içeren bir IŞİD bildirisinde El Muhacir, deneyimli bir askeri lider ve IŞİD-K’nın Kabil’deki gerilla operasyonlarında, intihar ve diğer saldırıların planlanmasında yer alan ‘kent aslanlarından’ biri olarak tanımlanmıştır. 1994’te Afganistan’da doğan El-Muhacir, Afganistan’daki tüm IŞİD-K operasyonlarının onaylanmasından ve bunların gerçekleştirilesinde gereken finansmanın sağlanmasından sorumludur.”

BNN Network haber sitesinin aktardığına göre, Sanaullah Ghafari ‘terör eylemleri’ gerekçe gösterilerek Aralık 2021’de Birleşmiş Milletler (BM), ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından ‘küresel terörist’ ilan edilmişti. Bunun ardından ABD tarafından Sanaullah Ghafari hakkında bilgi karşılığında 10 milyon dolara varan para ödülü teklif edilmişti.

Ailesi Hindistan’dan Afganistan’a göç eden Ghafari, 2020 yılından bu yanan IŞİD-H örgütünün liderliğini yapıyordu. IŞİD-H ilk olarak Ocak 2015’te ortaya çıkmıştı. BBC Türkçe’nin aktardığına göre, IŞİD-H, çoğunlukla Afganistan’ın doğusunda, İran sınırındaki Şii nüfusu hedef alan saldırılar yürüttü. Ülkenin özellikle kuzeyinde ve doğusunda Taliban ile IŞİD-H arasında çatışmalar yaşandı. İki örgüt, Ocak 2015’te birbirlerine karşı savaş ilan etti.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Erdoğan Açıkladı: IŞİD Lideri Suriye’de Öldürüldü

MİT’in IŞİD Lideri Ebu Hüseyin el-Kureyşi’yi uzun süredir takip ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, el-Kureyşi’nin Suriye’de öldürüldüğünü söyledi. IŞİD, Kasım 2022’de el-Kureyşi’nin örgütün yeni lideri olduğunu duyurmuştu.

IŞİD’in kurucu lideri Ebu Bekir el-Bağdadi, 2019 yılında öldürülmüştü. Kureyşi, Şubat 2022’den bu yana örgütün liderliğine getirilen üçüncü isimdi.

Erdoğan, Çankaya Köşkü’nden TRT Türk, ATV Avrupa, Euro D, Euro Star, Kanal 7 Avrupa “Cumhurbaşkanı Özel Yayını”na katılarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı ve açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin yürüttüğü terörle mücadelenin Avrupa’nın güvenliğine katkı sağladığını söyleylen Erdoğan, “Avrupa bunun farkında değil veya olmak istemiyor. Hatta hatta onların savunucusu konumunda. Terör örgütleri DEAŞ ile PKK/YPG, FETÖ ile en sonuç alıcı, en etkili şekilde mücadele eden biziz, tek ülkeyiz NATO içinde.

Son yıllarda PKK’nın Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren çeşitli düzeylerdeki pek çok yöneticisi istihbarat teşkilatımız tarafından etkisiz hale getirildi. Aynı şekilde FETÖ’nün yurt dışındaki elemanlarından bir kısmı da ülkemize getirildi.” diye konuştu.

“Terör örgütleriyle ayrım yapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz”

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın IŞİD’in lideri olduğu söylenen Ebu Hüseyin el Kureyşi kod adlı şahsı uzun süredir takip ettiğini söyleyen Erdoğan, “Bu şahıs, Milli İstihbarat Teşkilatımızın dün Suriye’de gerçekleştirdiği bir operasyonla etkisiz hale getirildi. İnşallah bundan sonra da terör örgütleriyle ayrım yapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yani bu tür DEAŞ’ın başındaki kişileri, şurada buradaki terör örgütlerinin başlarını Amerika, vesaire etkisiz hale getirdiği zaman dünyayı ayağa kaldırırlar. İşte buyurun, şu anda biz DEAŞ’la ilgili bir değil, iki değil, üç değil, kaç tanesini etkisiz hale getirdik. PKK ile ilgili kaç tanesini etkisiz hale getirdik.” şeklinde konuştu.

IŞİD, Kasım 2022’de el-Kureyşi’nin örgütün yeni lideri olduğunu duyurmuştu. Bu duyuru bir önceki liderin ölümünün doğrulanması ile birlikte yapılmıştı. Kureyşi, Şubat 2022’den bu yana örgütün liderliğine getirilen üçüncü isimdi.

Fransız haber ajansı AFP’nin Kuzey Suriye’deki muhabiri, Cumartesi günü Afrin yakınlarındaki Cinderes’te bir bölgenin kordon altına alındığını bildirdi.

AFP’ye konuşan yerel halktan kişiler, operasyonun, İslami okul olarak kullanılan bir çiftliği hedef aldığını söyledi.

Reuters haber ajansına konuşan yerel kaynaklar da, söz konusu operasyonun bir saat sürdüğünü çatışma seslerini büyük bir patlamanın izlediğini aktardı.

IŞİD, gücünün zirvede olduğu dönemde Irak ve Suriye’nin kuzeyinde geniş topraklara hakimdi. Örgütün hakimiyet altına aldığı bölgelerde yaklaşık 8 milyon kişi yaşıyordu.

IŞİD’in kurucu lideri Ebu Bekir el-Bağdadi, 2019 yılında öldürülmüştü. Örgüt o günden bu yana çok sayıda lider değiştirmek zorunda kalmıştı.

El Kureyşi’nin selefinin, geçen yılın ekim ayında ABD operasyonunda öldürüldüğü duyurulmuştu.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), geçen yılın ekim ayında yaptığı açıklamada, Ebu İbrahim El-Haşimi El-Kureyşi’nin ölümünden sonra IŞİD’in başına geçen Ebu el-Hassan el-Haşimi el-Kureyşi’nin de öldürüldüğünü açıklamıştı.

CENTCOM Sözcüsü Albay Joe Buccino, yaptığı yazılı açıklamada, “Ebu el-Hasan el-Haşimi el-Kureyşi’nin ekim ortasında ölümü, IŞİD’e bir başka darbe vurdu. Bu operasyon, Suriye Özgür Ordusu tarafından Suriye’nin Dar’a vilayetinde gerçekleştirildi.” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın