2,4 Milyondan Fazla Afgan Mülteci Geri Döndü

Merkezi İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Eylül 2023’ten bu yana 2,43 milyondan fazla Afgan mültecinin İran ve Pakistan’dan Afganistan’a geri döndüğünü açıkladı.

Haber Merkezi / IOM açıklamasında, geri dönenlerin yüzde 54’ünün İran ve Pakistan tarafından zorla sınır dışı edildiğini vurguladı. Örgüt açıklamasında ayrıca, Afganistan’a geri dönen 1 milyondan fazla kişiye yardım ettiğini de belirtti.

IOM, özellikle Pakistan’dan gelenlerin sayısında son haftalarda önemli bir artış gözlemlendiğini, sadece son iki haftada 60 bin kişinin geri döndüğünü bildirdi.

IOM, Afgan mültecilerin güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerini sağlayacak koşullar sağlanana kadar tüm ev sahibi ülkeler tarafından zorla geri gönderilmelerinin durdurulması çağrısında bulundu.

İran ve Pakistan son aylarda sınır dışı etme işlemlerini yoğunlaştırdı. Bu mültecilerin çoğu ekonomik zorluklardan ve Taliban misillemesi tehdidinden kaçmak için Afganistan’dan kaçmıştı.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

2024 Göçmenler İçin En Ölümcül Yıl Oldu

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM), geçen yıl yaklaşık 9 bin kişinin sınırları geçmeye çalışırken hayatını kaybettiğini duyurdu. 2024 yılında en az 8 bin 938 göçmen hayatını kaybetmişti.

Haber Merkezi / Asya, 2 bin 788 göçmen ölümüyle en çok ölüm bildirilen bölge olurken, onu 2 bin 452 ile Akdeniz ve 2 bin 242 ile Afrika izledi. Uluslararası Göç Örgütü ayrıca Karayipler’de “341 can kaybı”, Avrupa’da 233 ve Kolombiya ile Panama arasındaki Darien geçişinde 174 can kaybı olduğunu duyurdu.

IOM, toplam göçmen ölümlerinin en az yüzde 10’unun şiddet sonucu gerçekleştiğini, bu kategoriye silahlı saldırı, bıçaklama ve dayak gibi olayların yanı sıra devletin izin verdiği göçmen cinayetlerinin de dahil olduğunu belirtti.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ugochi Daniels yaptığı açıklamada, “Dünyanın birçok bölgesinde ölümlerdeki artış, daha fazla trajik can kaybını önleyebilecek uluslararası, bütüncül bir müdahaleye neden ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor” dedi.

Ugochi Daniels, bu tür şiddet içeren ölümlerin en çok yaşandığı ülkelerin İran, Myanmar, Bangladeş ve Meksika olduğunu söyledi ancak her bir vakada cinayetlerden kimin sorumlu olduğunu belirtmedi. Daniels, sahil güvenlik güçleri tarafından denizde zorla geri itilen göçmenlerin boğulma vakalarının şiddet içeren ölümlere ilişkin verilerde yer almadığını da sözlerine ekledi.

Birçok göçmen, deniz yoluyla göç ederken boğuluyor, hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor ya da ölümcül şiddet vakalarına kurban gidiyor.

Paylaşın

İran, 1,2 Milyondan Fazla Afgan Göçmeni Sınır Dışı Etti

Merkezi İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2024 yılında, İran’ın 1,2 milyondan fazla Afgan göçmeni sınır dışı ettiğini bildirdi.

Haber Merkezi / IOM açıklamasında, Avrupa Birliği’nin (AB) de aralarında bulunduğu uluslararası örgütlerin desteğiyle, sınır dışı edilen 324 binden fazla Afgan göçmene, insani yardımların ulaştığını vurguladı.

Sınır dışı edilen Afganlar, Taliban yönetimi altında ekonomik ve siyasi sorunlar ile karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler’e göre, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 24 milyon Afgan bu yıl insani yardıma muhtaç.

İranlı yetkililer, bu yılın sonuna kadar iki milyon Afgan göçmeni sınır dışı etmeyi planladıklarını duyurdu; Pakistan’dan da benzer sınır dışı işlemleri devam ediyor.

Taliban’ın Afganistan’da tekrar iktidara geri dönmesinin ardından çevre ülkelere göç arttı. Afgan göçmenlerin başlıca gittikleri ülkeler İran ve Pakistan.

İran ve Pakistan, onlarca yıldır milyonlarca Afgan göçmenlere ev sahipliği yapıyor. BM tahminlerine göre, İran ve Pakistan şu anda toplamda yaklaşık 7,7 milyon Afgan göçmene ev sahipliği yapıyor; bunların 4,5 milyonu İran’da, 3,2 milyonu ise Pakistan’da bulunuyor.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

Son On Yılda 63 Binden Fazla İnsan Göç Yollarında Öldü Ya Da Kayboldu

2014’den bu yana 63 binden fazla düzensiz göçmen, göç yollarında öldü ya da kayboldu. Veriler son on yılda düzensiz göçmenler için en ölümcül yılın 2023 yılı olduğunu ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2014 ile 2023 yılları arasında dünya genelinde 62 bin 285 düzensiz göçmenin öldüğü ya da kaybolduğu bilgisini paylaştı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; OIM yıllık raporunda, ölen düzensiz göçmenlerin önemli bir kısmının boğularak hayatını kaybettiği bildirildi.

Merkezi Cenevre’de bulunan kuruluşun yıllık raporunda, söz konusu tarihlerde öldüğü veya kaybolduğu düşünülen 28 bin 854 düzensiz göçmenin Afrika veya Asya’dan geldiği belirtilerek, bu kişilerin Akdeniz’i geçmeye çalışırken yaşamlarını kaybettiği tahmininde bulunuldu.

Rapora göre, kimliği belirlenebilenlerin üçte birinden fazlasının Afganistan, Burma, Suriye ve Etiyopya gibi silahlı çatışmaların yaşandığı ülkelerin vatandaşları.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verileri, son on yılda düzensiz göçmenler için en ölümcül yılın 2023 yılı olduğunu ortaya koyuyor.

Özellikle Akdeniz’deki ölüm sayısında yaşanan keskin artış nedeniyle geçen yıl 8 bin 541 düzensiz göçmen hayatını kaybetti.

Geçen yılki ölümlerdeki artışın en önemli nedenlerden birinin başta Tunus açıkları olmak üzere Akdeniz’de teknelerin batmasından kaynakladığı kaydedilen raporda, buna örnek olarak 2022’de 462 iken 2023’te Tunus kıyılarında en az 729 düzensiz göçmenin can verdiği aktarıldı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), daha önceki yıllarda Orta Akdeniz’deki ölümlerin önemli bir kısmını ise Libya kıyılarında yaşandığı bildirdi.

Paylaşın

Libya Açıklarında Sığınmacı Teknesi Alabora Oldu: En Az 61 Ölü

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Libya’nın Zuvara  kentinden 86 yolcusuyla Akdeniz’e açılan bir teknede aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 61 göçmenin trajik bir deniz kazası sonucu boğulduğunu duyurdu.

IOM sözcüsü Flavio Di Giacomo, bu yıl Orta Avrupa rotasında 2 bin 250’den fazla kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti ve bu rakamın denizde hayat kurtarmak için yeterince çaba sarfedilmediğini gösterdiğine dikkat çekti.

2023 yılında İtalya’ya deniz yoluyla gelen düzensiz sığınmacı sayısı bir önceki yıla göre iki katına çıkarak 140 bine yükseldi. Bunların yüzde 91’i Tunus’tan Lampedusa adasına geçerek İtalya’ya ulaştı.

Avrupa Birliği (AB) ve Tunus insan kaçakçılarıyla mücadele amacıyla Temmuz ayında bir “stratejik ortaklık” anlaşması imzalamıştı.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM), sosyal medya hesabından Libya açıklarında sığınmacıların bulunduğu bir teknenin batması sonucu en az 61 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.

IOM, açıklamasında, Libya’nın başkent Trablus’a 110 kilometre mesafedeki Zuvara kentinden yola çıkan teknede aralarında kadın ve çocukların da olduğu 86 kişinin bulunduğunu belirtti.

IOM’un açıklamasının devamında “Orta Akdeniz en tehlikeli göç rotalarından biri olmaya devam ediyor” denildi.

IOM sözcüsü Flavio Di Giacomo, bu yıl Orta Avrupa rotasında 2 bin 250’den fazla kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti ve bu rakamın denizde hayat kurtarmak için yeterince çaba sarfedilmediğini gösterdiğine dikkat çekti.

IOM’nin kayıp göçmenler projesine göre, 1 Ocak-18 Kasım tarihleri arasında Libya açıklarında en az 940 göçmen ölürken, bin 248 göçmen kayboldu.

Göç hareketlerini takip eden projeye göre, bu yıl binden fazlası kadın ve 530’dan fazlası olmak üzere yaklaşık 14 bin 900 göçmen yakalanarak Libya’ya geri gönderildi.

Proje 2022 yılında Libya açıklarında 529 ölü ve 848 kayıp rapor etmiş, 24 bin 600’den fazlasının yakalanarak Libya’ya geri gönderildiğini bildirmişti.

Paylaşın

2023’te 186 Bin Göçme Akdeniz Üzerinden Avrupa’ya Geçti

2023 yılında 186 bin göçmenin Akdeniz üzerinden Avrupa’ya gittiği açıklandı. Bu sayının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 83 arttığı belirtildi. Göçmenlerin 130 bininin İtalya’ya gittiği vurgulandı.

Öte yandan Türkiye üzerinden deniz veya kara yoluyla Yunanistan’a geçen göçmenlerin sayısında da artış kaydedildi. Bu yılın başından 24 Eylül’e kadar geçen sürede 28 bin 679 düzensiz göçmen Türkiye üzerinden Yunanistan’a, dolayısıyla Avrupa Birliği’ne giriş yaptı. Bir önceki yıl bu sayı yaklaşık 18 bin 700 olarak kaydedilmişti.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) bu yılın Ocak ile Eylül ayları arasında yaklaşık 186 bin göçmenin Akdeniz üzerinden Avrupa’ya gittiğini açıkladı. UNHCR New York Ofisi Direktörü Ruven Menikdiwela, bu göçmenlerin 130 bininin İtalya’ya gittiğini, bu sayının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 83 arttığını belirtti.

Menikdiwela, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Perşembe günü yaptığı açıklamada 1 Ocak-24 Eylül tarihleri arasında hayatını kaybedenlerin ve kayıp olarak bildirilenlerin sayısının da 2 bin 500’ü aştığına dikkat çekti. Menikdiwela, bu sayının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla neredeyse yüzde 50 arttığını da sözlerine ekledi.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ise Akdeniz’deki ölü ve kayıpların sayısının 2 bin 700’ü aştığını bildirmişti. IOM, İtalya’nın yanı sıra Yunanistan’a giden göçmen sayısının arttığını belirtmiş, ancak bu sayıların 2015 yılındaki kadar yüksek olmadığını kaydetmişti.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, göçmenlerin 100 binden fazlası Tunus üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyor. Libya üzerinden Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmenlerin sayısı ise 45 binden fazla. İtalya, Yunanistan ve İspanya’nın yanı sıra Kıbrıs ve Malta da göçmen taşıyan botların hedefindeki ülkeler arasında yer alıyor.

Menikdiwela, “Libya ve Cezayir’deki toplu sınır dışılar ile ırkçı saikle düzenlenen saldırılar ve nefret söylemi nedeniyle sığınmacı topluluklar arasında oluşan güvensizlik sonucunda” Tunus üzerinden Avrupa’ya gidenlerin sayısının arttığını ifade etti.

Türkiye üzerinden Yunanistan’a geçen düzensiz göçmenler

Yunanistan Göç Bakanlığı verilerine göre Türkiye üzerinden Yunanistan’a geçen düzensiz göçmenlerin sayısındaki artış da sürüyor. Bakanlık’tan Cuma günü yapılan açıklamada, 23-27 Eylül tarihleri arasında 1691 kişinin Yunan güvenlik güçleri tarafından yakalandığı belirtildi.

Ülkeye gelmeye çalışanların çoğunun erkek olduğunu kaydeden Yunanistan Sahil Güvenlik Teşkilatı, bu göçmenlerin Midilli, Sisam, Rodos, Keçi, (Pserimos), Bulamaç (Farmakonisi), İleryoz ve Sömbeki adalarında veya bu adaların kıyısında yakalandığını bildirdi.

Açıklamada, göçmenlerin sayısının artması nedeniyle Midilli, Sakız, Sisam, İstanköy ve İleryoz adalarındaki kayıt merkezlerinde kapasitenin neredeyse dolduğu belirtildi. Buna göre, toplam 15 bin 190 kişi kapasiteli kamplarda 27 Eylül itibarıyla 14 bin 433 sığınmacının bulunduğu kaydedildi. 1 Ocak 2023’te bu kamplarda toplam 4 bin 400 sığınmacı bulunuyordu.

UNHCR verilerine göre de Türkiye üzerinden deniz veya kara yoluyla Yunanistan’a geçen göçmenlerin sayısında artış kaydedildi. Bu yılın başından 24 Eylül’e kadar geçen sürede 28 bin 679 düzensiz göçmen Türkiye üzerinden Yunanistan’a, dolayısıyla Avrupa Birliği’ne giriş yaptı.

Bir önceki yıl bu sayı yaklaşık 18 bin 700 olarak kaydedilmişti. Yunanistan Sahil Güvenlik yetkilileri, Yunanistan’a gidenlerin sayısının daha yüksek olabileceği tahminini dile getiriyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

8 Yılda 29 Binden Fazla Göçmen Avrupa Yolunda Öldü

2014’ten bu yana Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmenlerden 29 bini yollarda hayatını kaybetti. 2022’nin başından beri en az 5 bin 684, 2021 yılında ise 2 bin 836 göçmen Avrupa’ya gitmeye çalışırken yollarda yaşamını yitirdi.

Göçmenler için en ölümcül göç rotası, Libya ve Tunus’tan Malta ve İtalya…

Birlemiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) son raporuna göre 2014’ten bu yana Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmenlerden 29 bini yollarda hayatını kaybetti.

IOM, bu sayının 2022’nin başından beri en az 5 bin 684 olduğunu belirtti. Bu sayı 2021 yılında 2 bin 836’da bulunuyordu.

Rapora göre en ölümcül göç rotası, Libya ve Tunus’tan Malta ve İtalya’ya giden göçmenlerin dayanıksız sal ve botlarla geçmeye çalıştığı Akdeniz olmaya devam etti.

“Ölümler hızlı ve etkili yardımlarla engellenebilirdi”

Ölümlerin birçoğunun “zor durumdaki göçmenlere hızlı ve etkili bir şekilde yardım edilerek önlenebileceği” belirtilen raporda, “yeterli güvenli yolların sağlanmasında yapısal bir başarısızlık” olduğu da ileri sürüldü.

Avrupa yolunda en fazla hayatını Suriyelilerin kaybettiği belirlenirken, onları Faslılar ve Cezayirliler takip etti.

IOM ayrıca denizde habersiz batan göçmen tekneleri nedeniyle gerçek kayıp sayısının daha yüksek olabileceğini de kabul etti.

Rapordaki çarpıcı bir diğer detay da en az 252 göçmenin “Avrupalı yetkililer” tarafından yapıldığı iddia edilen yasadışı geri itmeler veya zorla sınır dışı etmelerin doğrudan bir sonucu olarak öldüğünün belirtilmesi oldu.

Rapora göre geri itmeye bağlı ölümlerin 97’si Orta Akdeniz’de, 70’i Doğu Akdeniz’de, 58’i Türkiye-Yunanistan kara sınırında, 23’ü Batı Akdeniz’de ve dördü Belarus-Polonya sınırında belgelendi.

IOM raporunda, “Şeffaflık eksikliği, erişim yetersizliği ve bu tür olayların son derece siyasallaşmış doğası nedeniyle bu tür vakaları tam olarak doğrulamak neredeyse imkansız” deniliyor.

Raporun yazarı Julia Black, “Devam eden bu ölümler, göç için daha yasal ve güvenli yollara ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha hatırlatıyor” dedi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Göç Örgütü: Akdeniz’de 9 Yılda 25 Bin Göçmen Hayatını Kaybetti

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Akdeniz şubesi, 9 yılda Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken hayatını kaybeden mültecilerin sayısının yaklaşık 25 bin olduğunu açıkladı.

IOM, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) gibi uluslararası kuruluşların verilerine göre, söz konusu olaydan bu yana ölen yaklaşık 25 bin mülteciden 20 bini Orta Akdeniz güzergahındaki kazalarda yaşamını yitirdi.

İtalya’nın Lampedusa adası açıklarında bir mülteci teknesinin 3 Ekim 2013’te alabora olmasının üzerinden dokuz yıl geçti. Söz konusu olayda aralarında dokuz çocuğun da olduğu 368 mülteci hayatını kaybetmişti.

O günden bu güne geçen sürede yaklaşık 25 bin mülteci daha Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken yaşamını yitirdi.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Akdeniz şubesi, yaptığı açıklamada, Lampedusa’daki olayın üstünden geçen 9 yılda hayatını kaybeden mültecilerin sayısının yaklaşık 25 bin olduğunu açıkladı.

IOM, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) gibi uluslararası kuruluşların verilerine göre, söz konusu olaydan bu yana ölen yaklaşık 25 bin mülteciden 20 bini Orta Akdeniz güzergahındaki kazalarda yaşamını yitirdi.

IOM’un paylaştığı interaktif haritaya göre, 4 Ekim 2022 itibariyle bu yıl bin 823 mülteci Akdeniz’i geçmeye çalışırken öldü veya kayboldu.

Bu kişilerden bin 88’i Orta Afrika’da, 350’si Batı Afrika açıklarında, 236’sı Doğu Akdeniz’de, 149’u Batı Akdeniz’de kayboldu ya da yaşamını yitirdi.

Kayıpların sayısı, 2021’de 3 bin 188 iken, 2020’de 2 bin 326, 2019’da 2 bin 87, 2018’de 2 bin 380, 2017’de 3 bin 140 ve 2016’da 5 bin 305’ti.

Diğer yandan, İtalya İçişleri Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, 1 Ocak – 3 Ekim 2022 tarihleri arasında İtalya’ya deniz üzerinden ulaşan mültecilerin sayısı 72 bin 252 olarak kayıtlara geçmişti. Geçen yıl aynı dönemde bu sayı 47 bin 726 olarak açıklanmıştı.

“Akdeniz daha ölümcül hale geldi”

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) 10 Haziran 2022’de bir açıklama yaparak, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya geçen mültecilerin sayısının 2015’den bu yana düşüş gösterdiğini, fakat geçişler sırasında hayatını kaybeden mültecilerin sayısının arttığını kaydetmişti.

Açıklamada özetle şu bilgiler paylaşılmıştı:

“Üç milyondan fazla mülteci ve göçmenin Akdeniz’den Avrupa’ya geçtiği ve bu açıdan zirvenin görüldüğü 2015 yılından bu yana, bu yolculukları yapanların sayısında COVID-19 pandemisinden de önce başlayan bir düşüş eğilimi var. 2021 yılında 123 bin 300 bireysel geçiş bildirildi. Bu sayı, 2020 yılında 95 bin 800, 2019’da 123 bin 700 ve 2018 yılında 141 bin 500 idi.

Düşen geçiş sayılarına rağmen ölü sayısında ciddi bir artış oldu.

Geçen yıl Akdeniz ve kuzeybatı Atlantik’te 3 bin 231 kişinin öldüğü veya kaybolduğu bildirildi. Bu sayı, 2020 yılında bin 881, 2019 yılında bin 510 ve 2018 yılından 2 bin 277’nin üzerindeydi.

Çok daha fazla sayıda kişi ise Sahra Çölü ve uzak sınır bölgelerinden karayoluyla gelirken hayatını kaybetmiş veya kaybolmuş olabilir.”

Paylaşın

BM: Ukrayna’da Nüfusun Dörtte Biri Evlerinden Edildi

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle yaklaşık 6,5 milyon insanın ülke içinde yerlerinden edildiğini, yaklaşık 3,2 milyon kişinin de ülkeyi terk ettiğini açıkladı.

Birleşmiş Milletler’in İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (UNOCHA) tarafından Cuma günü açıklanan ve Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerinin kullanıldığı belgede, evlerinden edilen insanların toplam sayısının yaklaşık 9,56 milyon olduğu ifade edildi. Belgede aynı zamanda 2,2 milyon insanın da evlerini terk etmeyi düşündükleri aktarıldı.

Belgede, dördüncü haftasına giren savaş nedeniyle evlerini terk ederek yurt içinde veya yurt dışında başka bir yere gitmeye zorlanan insanların sayısının, 2011’den bu yana devam eden Suriye savaşında evlerinden olan 13 milyon insana kısa sürede yaklaşabileceği belirtildi.

Göç Örgütü’nün tahminlerine göre, 12 milyondan fazla insan da savaştan etkilenen bölgelerde ya mahsur kaldı ya da artan güvenlik riski, yollar ile köprülerin tahrip olması, kaynakların azlığı veya nerede güvende olacaklarına dair bilgi eksikliği yaşamaları nedeniyle bulundukları bölgeyi terk edemiyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), 24 Şubat’ta başlayan Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle Avrupa’nın II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük mülteci krizini yaşadığını belirtmişti.

Paylaşın

Türkiye, Dünyada En Fazla Göç Alan 12’inci Ülke

Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) raporuna göre Türkiye dünyada en fazla göç alan 20 ülke arasında 12’inci sırada. Rapora göre, Türkiye’de 6 milyon 5 bin göçmen var ve bu sayı nüfusun yüzde 7.2’sini oluşturuyor.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2020’de rekor sayıda kişinin şiddet ve çatışma nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı. Örgüt hazırladığı Dünya Göç Raporu’na göre, geçtiğimiz yıl 26 milyon yeni mültecinin kaydı yapıldı. 55 milyon kişi ülkeleri içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Birçok kişi de doğal afetler nedeniyle evlerini terk etti.

Dünya Göç Raporu’nda; Kovid 19 seyahat kısıtlamaları, afetler, çatışmalar ve şiddet nedeniyle, ülkeleri içinde yerlerinden edilen kişilerin sayısının arttığı bildirildi.

IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino, “İnsanlık tarihinde daha önce görülmemiş bir paradoksa tanık oluyoruz” dedi. Vitorino, “Milyarlarca kişi Covid-19 nedeniyle olduğu yerde kalmaya zorlanırken, on milyonlarca kişi kendi ülkeleri içinde yerinden edildi.”

Rapordan diğer bazı satır başları şöyle:

  • 2020 yılında uluslararası göçmenlerin sayısı seyahat kısıtlamaları nedeniyle 2 milyon indi.
  • Doğduğu ülke dışında yaşayanından sayısı 281 milyona ulaştı. Bu sayı 2019’da 272 milyon, 1990’da ise 128 milyondu.
  • Doğu Afrika ülkeleri Somali, Etiyopya ve Güney Sudan, yerlerinden edilenlerin sayısının en fazla olduğu ülkeler olarak kayıtlara geçti. Üçüncü sıradaki Etiyopya’da 1,7 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı.
  • Güney Sudan geçtiğimiz yıl ülkeden kaçmak zorunda kalan 2 milyon kişiyle, Afrika’da en fazla mülteci veren ülke oldu.
  • Geçtiğimiz yıl en fazla göç alan kıtalar, tüm göçmenlerin yüzde 61’ine ev sahipliği yapmaya başlayan Avrupa (87 milyon) ve Asya (86 milyon) oldu.

Türkiye’nin göç ve iltica karnesi

Rapora göre Türkiye dünyada en fazla göç alan 20 ülke arasında 12’inci sırada. Uluslararası Göç Örgütü’ne göre Türkiye’de 6 milyon 5 bin göçmen var ve bu sayı nüfusun yüzde 7.2’sini oluşturuyor.

Dünyanın en büyük ikinci göç koridoru ise Suriye’den savaş ve çatışma nedeniyla yerlerinden edilip Türkiye’ye yönelen insanların oluşturduğu rota. Uluslararası Göç Örgütü, bu koridorun 2020’de yaklaşık 4 milyon Suriyeli tarafından kullanıldığını açıkladı.

Suriye dünyada en fazla göç veren ülkeler arasında 5’inci sırada.

Paylaşın